23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1997 CUMARTESİ HABERLER ayrıcaük• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Memur ve emeldi maaşlanna yapılacak artışın yûkseltiimesine yönelik istemleri bütçe dengelerini tjozacağı gerekçesiyle olumsuz karşilayan MaJiye Bakanı Zekeriva Temizel, maliye personeline gizli bir artış yapılmasını sağladj. "ek ödeme" tutan oranı yüzde 120'den yüzde 200'e çıkanldı. Yapılan bu artış ile Maliye Bakanlığı'nda çalışan en düşük dereceden memurun maaşı için 20 milyon lira, en yüksek dereceden memur için de 44 milyon lira ek artış getirildiği bildinldı. Degışıkiiğin 30 Hazıran 1997'den geçerli kılınması nedeniyle de, ek ödeme artışının bu tarihten yürürlüğe gireceği ve maliye personelinin 6 aylık fark ödemesi alacağı kaydedildi. MehmetAğar'ııt dokunulmadığı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın, TBMM'nin yasama dokunulmazlığının kaldınlmasıyla ilgili karannm ıptalı istemiyle ilgili yaptığı başvuruyu 30 Arahk Salı günü inceleyecek. Sedat Edip Bucak'ın başvurusunun ise ne zaman görüşüleceğinin belirlenmediği bildirildi. 'Asker de anayasa yapar' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, "asker devleti, asker anayasası" gjbı kavramlara karşı olduğunu belirterek "Asker de bu milletin çocuğu. Asker de anayasa yapar. llk anayasayı asker yapmışsa ne olmuş, ne fark eder" dedi. Özden, dûn Türkiye EmekJi Subaylar Derneği Başkanı Emeldi Tümgeneral Sıtkı Aydmel ile Türkiye Muharip Gaziler Derneği üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, kendisi için yeni çağın 1923'te başladığını kaydetti. Tansuslulan toplanıyor İstanbul Haber Servisi - Içel'ın Tarsus ılçesinın Fransız işgalinden kurtuluşunun yıldönümü Tarsus'ta \e İstanbul'da kutlanıyor. Tarsus'un kurtuluşunun 75. yıldönümü için tstanbul'daki Tarsuslular bu akşam saat 20.00'de, Sırkecı'deki Sepetçiler Kasn'nda bir araya geliyorlar. Tarsuslu KüJtür Bakanı İstemihan Talay'ın da davetli olduğu yemekli toplantıya Türkiye'nin çeşitlı yörelerindeki Tarsusluların katılması bekleniyor. Geceye. Tarsuslu tiyatro ve sinema sanatçılan, gazeteciler, politikacılar da katılacakJar. Yiunanistaıı'a tepfci • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkjye, Türk Hava Kuvvetlen 'ne ait savaş uçaklannın Yunanistan'ın hava sahasını ihlal ettiği savlannın doğru olmadığını belirterek Atına'nın kamuoyunu yanlış yönlendirdiğinı bildırdi. Dışişleri Bakanlıgı'ndan yapılan açıklamada, uiuslararası hava sahasmda eğitim uçuşu yapan 4 adet F-16 savaş uçağmın, toplam 10 Yunan savaş uçağı tarafindan önceki gün iki kez tehlikeli şekilde taciz edildiği kaydedildi. Açıklamada, Yunanistan'ın basın-yayın organlannı yanılttığı kaydedildi. Dershanetere KDV ffldirimi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özel okullara vergi muafiyeti ve KDV indirimi sağlamak üzere "özel öğretim kurumlan yasa taslağı" hazırlayan bakanlık, dershaneleri de aynı kapsama almayı planlıyor. Bakanlık, dershanelerde görev yapan öğretmenlenn özlük haklannı da iyileştırerek devlet okullannda görev yapan öğretmenlerle benzer sosyal haklara sahip olmalannı tasarlıyor. CHP'li kadınlardan TBMM'ye çağn: Sorunlanmız öncelikle ele alınsın Kadmlar hak peşmdeIstanbul Haber Servisi-Türki- ye genelindeki 65 ılin CHP ka- dın kollan başkanlan, Medeni Kanun 'da kadımn aile ve toplum yaşamındaki ikincil konumunu düzeltecek, demokrasinin eşit- likçi toplum anlayışını yaşama geçirecek yasal düzenlemelerin yapılması ve gerekli uyum ya- salannın çıkanlması için Meclis Başkanı Hikmet Çetin ve siyasi parti Iiderlerine çağnda bulun- dular. Çağnda, polıtikacılann "kadınlann kiınlik. Idşilik ve in- sansal gereksinimlerinin önemü bir boyutu olan bu konulann TB- MM'de öncelikle ele aunması" istendi. Nüfusun yansını oluşturan ka- • Türkiye genelindeki 65 ilin CHP kadın kollan başkanlan, Medeni Kanun'da kadının aile ve toplum yaşamındaki ikincil konumunu düzeltecek, demokrasinin eşitlikçi toplum anlayışını yaşama geçirecek yasal düzenlemelerin yapılması ve gerekli uyum yasalannın çıkanlması için TBMM Başkanı Hikmet Çetin ve siyasi parti Iiderlerine çağnda bulundular. dınJara nüfus sayımında meslek- lerinın sorulmadığı, "aile reisi" kavramının yasalardaki yerini koruduğu, TBMM'deki kadın vekillerin sayısının Atatürk'ün Meclisi'ndeki sayıyaulaşamadı- ğı Türkiye'de, CHP kadın kolla- n, yasalarda eşitliğe aykın hü- kümlerin ayıklanması için kam- panya başlattı. CHP'li kadmlar yasalann toplumun gerisinde kalmasının. demokrasinin ku- rumsallaşmasını ve gelişmesini engellediğini anımsatarak ka- dın-erkek eşitliğinin yasalarla güvence altına ahnmasını istedi- ler. Cinsiyetaynmcılığının toplu- mun zihninden çıkanlması için uyum yasalannın TBMM'de ön- celikje ele almarak çıkanlması- nı ve yasalardan ayıklanmasını isteyen CHP'li kadın örgütleri, bu amaçla TBMM Başkanlı- gı'na, TBMM'deki 6 siyasi par- tinin grup başkanlanna ve ka- dından sorumlu Devlet BakanJı- ğı 'na da dilekçelerle başvurdu- lar. CHP tstanbuJ Kadın Kunılu Başkanı Muazzez Çelebi, dilek- çe fikrini istanbul kadın kollan- nın gündeme getirdiğini, 20-21 Aralık tarihlerinde Ankara'da yaptıklan topiantıda CHP'nin kadın örgütlerinin kadın kollan başkanlannın dilekçeye imza koyduğunu anımsattı. Kadın ve gençlik kollanmn şu anda yasal dayanaktan yoksun biçimde, fi- ili durum yaratarak çalıştıklan- nı vurgulayan Çelebi şunlan söyledi: "Biz bu konuyu Ankara'da yapnğumz topiandda uzun uzun tarbstjk vevazdıgımız düekçeier- de de TBMM'de öncelikle ele ahnmasını istedik. Mcvcut du- rumda kadın ve gençlik kollan, partinin ana organlan arasında değjSde aitbirimier arasında bu- lunuyor. Bizler yasal dayanaktan yoksun biçimdeve fîili durum ya- ratarak çalışmalanmızı sürdii- rüyoruz. Bu nedemebaşta Mede- ni Kanun olmak üzere riim yasa- larda ve Siyasi Partiler Kanu- nu'ndagerekJi değişikliklerin ya- pılması şart" Zabıtalardan organ bağışı Türkiye Belediye Zabıtalan Vakfi'na (TÜZAV) üye 198 befechye zain- tası, dün İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde düzenlenen bir törenie or- ganlannı bağışladı. fü'nün yeni seçilen Rektörü Prof. Dr. Kemal AJem- daroğiu ve eski İstanbul Bü> ükşehir Belediyesi Başkanı Prof. Dr. Nu- rrttin Sözen'in de katddığı törende konuşan fÜ Cerrahpaşa Tıp Fa- kültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dah Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaf- fer Sanyar, gelişmiş Batı ülkelerinde organ naklinin \iizde 80"inin öJü insanlann vücutlanndan yapıhrken, Türkiye'de organ naklinin yüz- de 80"inin sağ insanlardan yapıldığını söyledi. Türkiye genelinde her yü 3 büı insanın böbrek yetinezliği hastabğına vakalandığını belirten Sanyar, bu hastalardan büyük bir kısmının organ bağışı yapan okna- masindan dolayı hayatını kaybettiğini bildirdi (İPEK YEZDANt) CAP'tan sorumlu Bakan salih Yıldırım 'Terör, kadınlan olumsuz etkiledi'ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Güneydoğu Anadolu Projesi'nden (GAP) sorumlu Devlet Bakanı Saüh Yıkurun, bölgedeki kadınlann yansının hanıile olduğunu, bu kesimin yüzde 78'inin kendı olanakla- nyla doğum yaptığını bildirdi. Gönüllü Kuruluşlar (Jlusal Kadın Sağlıgı Komisyonu (KA- SAKOM) tarafindan, Devlet Bakanlıgı 'nın öncülüğunde dü- zenlenen "Kadın Sağhğı Top- lannsı". Saghk Bakanı Haliltb- rahim Ossoj', Mılli Eğitim Ba- kanı Hikmet Uluğbay, Devlet Bakam Işılay Sajgın. Salih Yıl- dınm. milletvekilleri ve valile- rin katılımıyla dün gerçekleşti- rildı. Devlet Bakam Yıldınm, GAP bölgesinde terör ve güven- lik sorunlan nedeniyle fonksi- yonel rahatsızlıkJann var oldu- guna değinerek bundan en çok etkilenen kesimin kadmlar ve çocuklar olduğunu söyledi. Yıldınm, bu nedeıüe bölge- deki kadınlann çok yoğun ola- rak âdet bozukJuğu, başağnsı, migren, ülser, karîn ağnsı, ane- mi, üst solunum yollan ve akci- ğer hastalıklanyla karşı karşıya kaldjğıru bildirdi. Devlet Bakanı Saygın, Tür- kiye'de dünyaya gelen her 100 bin bebeğe karşılık, 32 annenin yaşamını yitirdiğini söyledi. Sağhk Bakanı Özsoy, dünyada ölüm oranı en yüksek olan ke- simin bebekJer ve anneler oldu- ğuna dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanı Uluğbay da doğumlar- daki ölüm oranlan düşürülüp eğitim oranı yükseltılmedikçe "çagdaşhk" lafinın yalruzca dil- lerde kalacağını kaydetti. TBMM Cöç Komisyonu taslak raporu 'Köy boşaltmalar cebri ve keyfi'ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Doğu ve güneydoğudaki göçün nedenlerini araştırma ko- misyonu, bölgede köy boşalt- malann "cebri ve keyfi" olduğu sonucuna vardı. Taslak raporu- nu tamamlayana TBMM Göç Komisyonu, göç eden yurttaşla- rm "VTetnam sendromu"' yaşa- dığı saptamasında bulundu. Ra- porda, yurttaşlann sosyal gü- venliğinin sağlanması. bulaşıcı hastaJıkJara karşı etkin önlemler ahnması ve yardun-yataklık dü- şünce suçlanna af getirilmesi önerisi getirildi. Doğu ve güneydoğudan göç- leri araştırma komisyonu taslak raporunu hazırlarken rapora. en kısa sürede son biçimi verilerek yılbaşından sonra Meclis Baş- kaalığı 'na sunulacağı öğrenıldi. Köy boşaltmalann "cebri, key- fi" olduğu belirtılen raporda, "İnsanlar keyfi olarak yasadık- lan yerlerden adeta sürüklü" denildi. Raporda, şimdiye kadar 820 köy ve 2345 mezranın bo- şaltıldığı toplam 3164 yerleşim birimine bağlı 57 bin 310 hane- den 378 bin 335 kişinin göç et- tiği belirtildi. Avrupa Insan Haklan Mah- kemesi'ne bugüne kadar 358 başvuru yapıldığı kaydedilen ra- porda, bunlardan birinin Tûrki- ye'nin mahkûmiyetiyle sonuç- landığı bilgisine de yer verildi. Raporda, "Devlet zonınlu göçü engeltemediği göç ettirilenlerin zarannı karşılamadığı sürete. bu sorunlann uiuslararası atan- da sürekli muhatap olacak yap- ünmlaria karşuaşılacak veakın- üya girecektir" ıfadesine yer ve- rildi. Bakanla celisti Cezaevleri Müdürü'nden hücre savunması ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Adalet Bakanı Oftan Sunguriu, cezaevlerinde "hüc- re" sistemine geçilmeyeceğini açıkJarken, Ceza ve Tevkif Ev- leri Genel Müdürü Hüseyin Turgut "tek kisiük oda" uygu- lamasını destekJeyen değerlen- dirmeler yaptı. Genel Müdür Hüseyin Turgut. "Personel; pa- ra. kadın, ideolojik yakınhk. teb- dit gibi sebeplerie ihanet edebB- mektedir. Halbuki teknoloji, sağuun bina, tesis, elektronik d- haziar ihanet etmez" sözleriyle cezaevlennde planlanan yapı- lanmanın ışaretini verdi. Turgut'un, asayişi sağlamak için "tek kişiük oda sistemine" geçışı öngören mesajlan dikkat çekti. Genel Müdür Hüseyin Tur- gut'un koğuş sistemine ilişkin değerlendirmeleri, 18 Ocak 1997 tarihinde dûzenlenen bir serapozyumda senulaa.bikiiri- I lerin derlendiğj ve Adale? Ba- kanlığı Eğitim Dairesi Başkan- lığı'nca "Türkiye'nnı İnfazRe- jhni, Sonınlar ve Çözümler" başlığı ile yayımlanan kitapçık- ta yeraldı. Koğuşlann isyana ve ideolojik eğitime uygun oldu- ğunu kaydeden Turgut, "Türki- ye'de malum olduğu gibi, koğuş sistemine dayab cezaevleri var- dır. Binalar çürüktür, ev tekno- lojisi ve malzemesi ile yapılmış- ür. Tuğla ile örüunüşlerdir. Da- yanıkh ve sağlam değflkrdir" dedi. Oda sistemine geçişi sağla- yacak cezaevierinin yapımını öngören Turgut şu görüşleri kaydetti. "IVIevcutkoğuşlankü- çüKmek, elektronik donannna önem vennek ülkemizde zaru- ret haune gelmiştir. Bu, hem ca- ri masraflan azaltacak ve hem de emniyeti sağlayacaktır. Bize 400 kişilik olmak üzere en az 10, en çok İS terörist cezaevi kâfı gelecektir. Bunun için de 60-70 trihona ihtiyacınuz vandır." 6te yandân Erzurum, Nazil- li, Çanakkale, Çankın ve Bursa cezaevlerinde son bulan açlık grevlerilerine destek vennek amacıyla Ankara Merkez Ka- palı Cezaevi'ndeki 140 siyasi tutukJunun, görevlilere en geç akşam saat 17.00'de venneleri gereken sayımlan, grevleredes- tek vennek amacıyla gece yan- sma değin uzattıklan öğrenildi. Yaklaşık 10 gün önce başlayan eylemlerin süreceği vurgulandı. mFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR S3SS2 Medyanın Oktay'a Yaptıklanrak izliyorum. TV kanallarının karşısında otururken zaman cuklarının Oktay olabıleceğı- dık hakaretlerı yapıyorlar. ra kazanmak için bir süre zaman öfkeden ayağa kalkıp n i düşünerek ortaya çıkıyor. DNA testi için haber bülten- sonra bir kısırdöngü başlıyor. bağırmaya başlıyorum. '"< dinlenildiği anda bile iddi- lerinde anketler mi istersiniz, llk baştaki iyi niyetli çabalar, Bir TV kanalında ilgi çek- aların çok saçma olmasının, falcılara su falına baktırmalar bir süre sonra insanı kendine mek amacıyla her gün saç medyanın bol paralı yönetici- mı. Daha fazla izleyici çek- yabancılaştıran bir vahşiliğe şeklini ve rengini değiştiren 'eri için hiçbir önemi yok. Ar- mek için olmadık şaklaban- dönüşüyor. Kazanılan para kadın sunucunun, hınzır gü- t f k av bulunmuştur, tam bir lıklar yapılıyor. ve ün, eğer sağlam bir attya- lüşlerle sorduğu'soruların, akbaba ataklığıyla üzerine gi- izledikçe öfkeye kapılma- pı ve dünya görüşü yoksa, habirelafıuzatmasınınnean- dilmelidir. mak, açgözlü akbaba tutu- çürümeyi de beraberinde ge- lama geldiğini bildiğim için Özel yaşam kimin umurun- mundanbumeslekadınaye- tiriyor. öfkem iyice artıyor. Tam an- da? Özel yaşamın dokunul- rin dibine geçmemek müm- Sürekli saç şeklini değişti- lamıyla merak kaşıyıcı bir mazlığı ve insan haklan kimin kündeğil. Buişferi yapan, şık ren kadın spikeri düşünüyo- uyanıklıkla sorduğu sorularla umurunda? Onlar yalnızca giyimli, bol paralı çocukların rum. Oktay'ın yaşamını zehir rating zaferi kazandığını dü- ceplerine girecek dolarların çoğunu tanıyonjm. Düne ka- edecek açgözlü, saldırgan şünüyor. Konuşurken, göz peşinde. Oktay, bu medya dar, sade mesleğini yerine soruları sorarken acaba nele- ucuyla yöneticilerine bakıyor, terörünün gücünü bildiği için, getirmek isteyen muhabirler- n yitirdiğinin farkında mıydı? devam işareti alıyor ve sonra ilk görüşmeye gidiyor. Orada di. Saygılı, dikkatli insanlardı. Ona yön veren yayın yönet- aynı soruları tekrar tekrar so- çok haklı olarak bu ışi med- Bir anda nasıl bu hale geldi- menini düşünüyorum. Bu çıl- ruyor. yanın büyüttüğünü söylüyor ler, onu anlamaya çalışıyo- gınlık ve yamyamca yarışma- Oktay olayı, medyada çü- ve tavnnı ortaya koyuyor. rum. dan kazandıgı paralarla mut- rümenin nereye vardığını Artık koz medya canavar- Medyanın, insanı çeken lu mu oluyordu? göstermesi bakımından ibret larının eline geçiyor. Oktay'ın cazibeli bir yanı olduğu ke- Oktay olayı, medyanın içi- verici. Hangı dürtülerle hare- bütün geçmişini didik didik sin. Hem söhret hem çok pa- ne düştüğü büyük felaketi ket ettiğini birtürlü anlamadı- ediyorlar. Annesinin kapısına ra getiriyor. Orada ayakta ka- göstermesi bakımından bel- ğımız bir aile, kaybettiği ço- dayanıyorlarvekadınaolma- labilmek için ve daha çok pa- ki yeni bir uyanışa yol açabi- lir. En azından bazı meslek- taşlanmızın aklı başına gele- bflir. önceki gece Haluk Şa- hin'in bu konudaki doğru yo- rumu bir işaret sayılabilir. Gazetecilik mesleği, ciddi bir tehlike ile yüz yüze. İnsanla- nn acılarından, kanlarından ticaret yapılmaz. O zaman bi- zim o çok eleştirdiğimiz çete- lerden ne farkımız kalır? TV kanallarında çalışan, gazetelerde çalışan tüm meslektaşlarıma çağnda bu- lunuyoaım. Bu gidişe dur de- mek zorundayız. Insanları bir süre bu yolla oyalayabilir, kandırabilir ve bu yolla para ve ün kazanabiliriz. Ya sonra? Bu çürümenin sonu nereye varacak? Geçen gün sanat- çı Ahmet Uğuriu çarpıcı bir uyarıda bulundu: "Böyle gi- derse TV kanallannın yöneti- cileri, daha fazla ilgi çekebil- mek amacıyla, cinayetler bi- le işletebilirter. Bu çılgınlığın sonu oraya varabilir." Ne dersiniz? CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU NaHıhan Ateşi... Öyküyü Pertev Hoca'dan Paris'te dinlemiştim. Ba- bası Abdurrahmart Naili Bey Mudumu'da kaymakam, kendisi lise öğrencisi iken, dernek ki 1920'li yıllarda, Nal- lıhan'dan Mudurnu'ya doğru at sırtında yola çıkan bir yotcu, besbelli sıkı bir sigara tiryakısı, belki de k/brrt yok- luğu ya da çakmak taşı ve kavla at üstünde sigara yak- manın güçlüğünden, sıgaraları birbirineekleyerek Mu- durnu'ya vardığında, ateşinden yanmak isteyen bir Mu- dumuluya sigarasını uzatıp şöyle demiş: "Yak bakalım Nallıhan ateşinden.,." Pertev Hoca Paris'teki evlerinde bana bu öyküyü an- lattığında seksenine merdiven dayamıştı... Ama ülke- sinin yaşamından, insanından, anadilin inceliklerinden, kendi çocukluk yıllanndan süzülüp gelmiş bu halk ya- şamı tablosunu dile getirirken, bakışlanndaki ışıltı, se- sinin titreşimlerindeki saflık ve sevinç bir çocuğunkiy- di... TYS ve Truva Folklor Araştırmalan Derneği'nce dO- zenlenen"/3 isrîevA/a;//Öorafa^'aSayp/"sempozyumu- na ve derneğın her yıl düzenledıği ödül törenine yaşrtı ve yaşam yoldaşı Hayrünnisa rlanım'la birlikte Pa- ns'ten gelen Pertev Hoca, bu yıl 90. yaşını sürmekte... On yıl önceye göre işıtmesı daha ağır ve yürümesi da- ha zahmetlı de olsa, bakışlanndaki ışıltı, gür ve berrak sesinin titreşimlerindeki saflık ve sevinç yine bir çocu- ğunki... Istanbul'ageldikleri gece "Richmond Oteli'rûn lobisinde bir nefes almak için koftuklara oturduğumuz- da, Paris'teki öyküyü hocadan bir kez daha dinlemek istedim... Aynı canlılık, aynı çocuksu saflık ve sevinç, aynı anlatma lezzeti... Sempozyum ve ödül töreni ertesinde, Nevizade So- kağı'ndaki "Keyif"lokantasında, bırgönül borcunu ye- rine getirmiş olmanın ve Boratavlar'la birlikteliğin key- fini çıkanyoruz... Müzık, türküler, fıkralar, muhabbet... Hayrünnisa Hanım'ın enenisini, zekasını, zariflığini ta- nımlamaya sözcükler yetmez... Hoca ise yaşam yolda- şının yanında bu gece azıcık durgun... Belli ki yolculu- ğun, bir gün önceki coşkulann yorgunluğunu duyum- suyor... Buna karşılık yüzü dıngın, bakışlan delikanlıca ışıltılı... Ve dıştaki durgun görüntüye karşın içindeki kı- pır kıpırlığı sezınlıyorum... Nereden mi? En ufak bir tit- remesi olmayan parmaklannın zarif hareketiyle pake- tinden çıkardığı sıgaraları neredeyse Nallıhanlı tiryaki gi- b/ zincırleme yakmasmdan... Bilıyorum kı Pertev Hoca alışıldık anlamıyla sigara tiryakısi değildir. Ancak çok ke- yıfli anlannda ve bütün bir gün içinde en çok birkaç si- gara tüttürür... Toplumsal belleğımız güçsüz olduğundan tekrarla- makta yarar var: 1907 doğumlu Pertev Naili Boratav, 1930'da istanbul Ünıversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bi- tirdikten sonra, 1938'de DTCF'de doçent, 1946'da ay- nı fakültedeTürk Halk Edebiyatı profesorüdür. 1948'de görevine son venliyor ve fakültenin bu bölümü kapatı- lıyor. Görünürdekı neden, sahiplığıni de üstlendiği "Yurt ve Dünya" dergisınde toplumcu yazılar yayımlıyor ol- ması. Asıl neden ise kestırmeden söyternek gerekırse, birkaç yıl önce bir gazetede gördüğüm, 194O'lı yıllar Türkiyesi'nden bir arşıv fotografıyla özettenebilir. Fotoğ- raf, Hitter'in propaganda bakanı ve bu anlamda sağ ko- lu Goebbels'i Sultanahmet Meydanı'ndaki tarihi yapı- lan gezerken gösteriyor... Bu yıllar, özellikle de savaş sonrasında, Türkiye'de faşizmin azgınlaştığı dönemdir. Nâzım Hikmet'm hapıste olduğu, Sabahartin Ali'nin yaşamına ölümcül tuzağın kurulduğu. Ruhi Su'nun operadan kovulduğu, ilerici-solcu dernek ve partiterin kapatHarak yönetıcılennin ve yandaşlannın cezaevleri- ne W«Wıgı karanlık yıllar... Pertev Naili Boratav'ın (Ni- yazi Berkes, Behice Boran, Muzaffer Şerif gibi, üni- versıtenin genç ve seçkın öğretim görevlilenyle birlik- te)görevine son verildiği, ekmeğinı kazanabilmek ve ça- lışmalarını sürdürebilmek için ülkeden aynlmak zorun- da kaldığı dönem... 1930'lu ve 4O'lı yıllarda Türk halk edebiyatı ve folk- lor incelemeleri afanında temel taşı niteliğinde ürönler verrniş olan Boratav, yurtdışında da kollan sıvamakta gecikmedi. ÖnceABD'de bir ünıversitede, sonra Fran- sa üniversitelerinde çalışmalannı sürdürdü. Türk halk edebıyatının hemen her alanında, Türkçe ve yabana dil- lerde, yine temel taşı niteliğinde ürünter verdı. 60 bin sayfalık bir arşıv oluşturdu...Bugün buarşivülkeyege- tirilmeyi ve kimilen Türkçeye henüz çevrilmemiş çalış- malar Türkiye'de veTürkçedeyayımlanmayıbekJiyor... • • • 22 Aralık Pazartesi sabarıı, bir ikisi dışında medya- mızın dikkate değer bulmadığı, buna karşılık seçkin ve ilgili bir topluluk önünde gerçekleştirilen sempozyu- mun açılış konuşmasında, Pertev Naili Boratav'ı ayak- ta alkışlanmak üzere sahneye davet ederken söyledi- ğim sözlen tekrarlarsam, masa/lar ve masal kahraman- lan günümüzde de variığım sürdürûyor... Ferhad'lar ve deJinmesi gereken demir dağlar günümüzde de var... Bugünün Ferhad'lan çalışmalanndan ve ülkesinden ko- panldıktan sonraki yanm yüzyıllık sürede de demir bir dağı delercesıne ciitlerce ürün veren ve bugün bir ulu- sal kahraman kimliğiyle anıtlaşan Pertev Naili Bora- tav'lardır... Onlar anadilin, halk kültürünün, halk insanı- nın, folklorun, mizahın, bir ülkenin en temel değerleri- nin "Nallıhan ateşi"n\, nice güçlüklere, sıkıntılara, ap- taltıklara, baskı veengellere karşjn, yüreklerinde tüken- mez bir sevgi ateşi, bir yanardağ gibi taşıyan gerçek yurtseverterdir... Bir Düzeltme: Geçen haftaki yazımda andığım "tû- kenmeyizkırmağile" dizesi Pir Suftan Abdal'ın değil, XVI.yüzyıldayaşamışşairMuhyinındır.Duzeltır, arka- daşım, şair Kenan Sanalioğlu na dikkati için teşek- kürederim. DinozoRHAFTAL1K Mİ2AH DERGİNİZ Paniğe gerekyok.. 1998 takviminiz bu çarşamba Dinozor'da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle