30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Edirne-Kapıkule yolunda işlenen cinayetlerle ilgili başlatılan soruşturma çok yönlü sürdürülüyor Polis yabancı plaka peşmdeHaber Merkezi - Edime- Kapıkule karayolunda öldürülenlerden Nedim Sevim'in 1992-1995 yıllan arasında, aynı kişilerin sahip olduğu Sayım Teks- til ile Azızoğlu Tekstıl şirketlerinin ih- racatı karşılığında döviz getirdiği belir- lendi Cinayetin kaçakçıhktan doğan bir para alışverişinden kaynaklanmış olabileceğini belirten Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, olayla ilgili ola- rak yabancı plakalı bir otomobilin be- lirlendiğıni, sahibinin araştırıldığını söyledi. Ikiirne-Kapıkule karayolunda "Avar T\ırizm"e ait otobüsün durdurularak içindeki yolculardan 6'sınrn öldürülme- sine ilişkın soruşturma çok yönlü sür- dürülüyor. Emniyet Genel Müdürü Ne- cati Bilican, gazetecilerin sorulannı ya- nıtlarken. olaym kaçakçıhktan doğan para alışverişinden kaynaklandığının sanıldığını söyledi. Tanık olarak gözal- tında bulunan yabancı uyruklu kadının, şu ana kadar cinayeti aydınlatabilecek bilgi vermediğinı kaydeden Bilican şunlan söyledi: "Çalışmalar süriiyor. Yabancı plaka- lı bir araçtan söz ediüyor. Otobüsün ya- kınına park etmiş bir araç. Aracın Id- me ait oidugu konusunda çalışmalar ya- pıhyor. Olay, Edirne potisi, tstanbul Em- niyet Müdüriüğü Ûe Emniyet Genel Polisin aradığı Kırcı'nın gözaltına alındığı ileri suruldu 4 HalukKırcı Macaristan 'dayakalandı' HAIİLNEBtLER "Bahcefievter katSamı" olarak da bilinen Türkiye Işçi Partisi üyesi yedi gencin öldürülmesi olayından dolayı hakkmda kesinleşmiş hüküm bulunan ve Susurluk çetesinin en önemli isimlerinden biri olan Haluk Kun'nın Macaristan'da yakalandığı iddia edildi. Macaristan polisi tarafmdan Kırcı'nın yakalandığınm bildirilmesi ûzerine, Emniyet Genel Müdüriüğü Interpol Daire Başkanlığı yetkililerinin dün Macaristan'a gittikleri, Macaristan ve Türkiye arasmdaki suçlularm iadesi anlaşması gereğince Haluk Kırcı'yı almak için gerekli işlemlere başladıklan ileri sürüldü. Susurluk skandalıyla büiikie adı gündemden hiç inmeyen, ülkücü Abdullah Çath'yla Bahçelievler katliamından bu yana gerek suç gerekse şirket ortaklığı yapan Haluk Kırcı, daha önce de 1996 yıhnda îstanbul'da yakalanmış ancak kaçmastna göz yumulmuştu. Kırcı kaçak olduğu dönemde evlenmiş, nikâh şahitliğini de dönemin Erzurum Valisi Mehmet Ağar yaprraştı. Müdürlüp'nün ilgili birimlerindeki uzmanlar tarafindan koordineli bir şe- kflde araşnnlryor. Şu ana kadar tam bir sonuç yok." Başbakanhk Teftiş Kurulu'nun baş- lattığı soruşturmada da, henüz bir so- nuç alınamadığı kaydedildi. Öldürülen- lerden Nedim Sevim'in bağlantılannın katliamın aydınlatılmasuıda önemli rol oynayabileceğine dikkat çekildi. Alı- nan bilgiye göre "Avar Turizm"e ait 34 YSE 98 plakah otobüs 17 Arahk'ta Ka- pıkule'den çıkış yaptı. Çıkış sırasında otobüste bulunanlann kimlikleri güm- rük kayıtlanna Ayhan Fındık. Bedri Ka- ra (şofor), HaHl Alünoy (idareci), Ne- dim Sevim ıle Ömer Baiaban olarak geçirildi. Otobüste aynca 4 de yabancı uyruk- lu yolcunun bulunduğu kaydedildi. Otobüs 21 Aralık'ta saat 21.15 'te yur- da giriş yaparken Ayhan Fındık, Omer Baiaban, Hdlil Altınoy ve Bedri Ka- ra'yı taşıyordu. Türkiye'den çıkış yap- üğı, gümrük kayıtlanna geçirilen Ne- dim Sevim'in, aynı grupla birlikte dön- memesıne karşm, cinayetin işlendiği otobüste bulunması ve öldürülmesine dikkat çekildi. Sevim'in kaçak olarak giriş yaptığı ya da otobüs Türkiye'ye girdikten sonra içindekilerle buluştuğu sanılıyor. Sevim'in otobüsteki grupla aynldıgı dönem ile bir araya geldikleri dönem arasmdaki kurduğu ilişkiler ile yaptık- lannın ortaya çıkanlması durumunda cinayetin aydınlatılabilecegine dikkat çekildi. Sevim'in gumrük idaresince Kapıkule'deki para trafığine ilişkin ola- rak yürütülen soruşturma çerçevesin- de müfettişlere verdiği ifadede, çalış- malannın mevzuata uygun oldugunu savunduğu öğrenildi. Yakın çevresinden alınan bilgiye gö- re. Sevim ekim sonunda verdiği ifade- de, Ahmet Duman, Mehmet Duman ile Saim Duman adlı kişiler tarafindan ku- rulan Sayım Tekstil ile Azizoğlu Teks- til şirketleri için çahştığını söyledi. Dö- vizleri, söz konusu şirketlerin yaptığı ihracat karşılığı Polonya ve Rusya'dan getirdiğini belirten Sevim'in buna ge- rekçe olarak bankacılık sistemindeki aksaklıklan gösterdiği öğrenildi. Gözaltında tutulan olayın tek görgü tanığı Polonya uyruklu Renata Kinga \Vesotowska'nın gözaltı süresi 31 Ara- lık tarihine kadar uzatıldı. Edirne Sav- cılığı yetkilileri cep telefonlanyla ilgi- li olarak Türk Telekom'dan kendilerine verilen bilginin genişletilmesi için An- kara'dan daha detaylı bilgi istendiğıni ve bu amaçla Türk Telekom Genel Mü- dürlüğü'ne başvuru yapıldığını belirt- tiler. Araştırmanın Kapıkule'den olay günü giriş çıkış yapan araçlar üzerinde de yürütüldüğünü kaydeden yetkililer çete ya da uyuşturucu bağlantısının tes- pit edilmesi durumunda, dosyanın DGM'ye sevk edilebileceğine dikkat çektiler. SENDİKAL HAREKETZAY1FLADI Küresefleşme Avrupa'daki işçiyi de ezdi BAR1ŞDOSTER Küreselleşmenin Av- rupa'daki sendikal hare- keti de olumsuz yönde et- kilediği ve toplumsal ka- zanımlan zayıflattığı be- lirtildi. Avrupalı sendika- cılar, yükselen küresel dalga nedeniyle Avru- pa'daki e-mekçilerin sos- yal güvenlık ve sendikal l k bettiklerini belirterek, "Neoliberalanlayış Avru- pa'da da emekçileri vur- du. Sermayenin uluslararası iş- birligine karşı, em«ğin de ulus- lararası daya- nışjpası şart" dedşkr. DtSK'e bağ- h Tekstil Sendi- kası'nın ev sa- hipİiğinde ger- çekleştirilen 1. Avrupa Akde- niz Tekstil Gı- yım ve Deri Konferansı için Îstanbul'da bu- lunan Avrupalı sendikacılar, Yeni Dünya Düzeni ve kü- reseJleşmenin Avröpa'da da çalışan kesim- leri ve emekçi- leri güçsüzleş- tirdiğini söylediler. Avru- pa Tekstil Giyim ve Deri Işçileri Sendikalan Fede- rasyonu (ETUF:TCL) Genel Sekreteri Patrick Itschert, tüm dünya emekçilerinin küreselleş- meyle sorunu oldugunu belirterek. küreselleşme- nin gelişmiş ülkeleri de hiç alışık olmadıklan so- runlarla karşı karşıya ge- tirdiğini savundu. Küreselleşmenin etki- ierinin geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkeler- de daha da yakıcı biçim- de hıssedildiğini anımsa- tan Itschert. tüm dünyada işsizliğin arttığını, sendi- kalann zayıfladığını ve sosyal güvenlik sistemle- rinin güç kaybettiğini söyledi. Itschert, bu ne- denlerle gelişmiş ülkeler- de bile radikal akımlann güçlendiğine dikkat çe- kerek, "Şu anda AB için- de 20 milyondan fazla iş- siz var. Baa AB ülkelerin- de sendikalar çok zayıfla- dılar. Buna karşı durmak için yeni bir sendikal ya- pı, jcni bir iş bölümü, ye- ni bir eğitim anlayışı şart" deds. Sol partilerle sen- dika ilişkilerinin de ko- puk olduğuna değinen Itschert, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mücadele alanı ola- rak birinden birine agır- uk. verilmesi gerekiyor. Çunkü ikisi biriikte yürü- tülme>e çalışılınca işler Francisca Sanchez Parrick Jtschert kanşıyor. Zira parti sen- dika değildir, sendika da parti. Sendikalar ve sol partiler arasında elbette iyi bağlar ve dayamşma olmaü, fakat gereğinden sıkıorganikilişkileriyiso- nuç vermiyor.* lsp>anya Tekstil Giyim ve Eteri Işçileri Sendıka- sı Çokuluslu Şirketlerden Sorumlu Sekreteri Fran- -eisca Sanchez de tspan- ya'da şu anda tktidarda olan sağ hükümetin üc- retleri sınırlamak ve ka- muya ilişkin ne varsa geri- Ietmek istedi- ğini vurgula- dı. Hüküme- tın özelleştir- meye ağırlık verdiğini ve sosyal güven- lik sistemini çökertmek is- tediğini belir- ten Sanchez, "Küreseileş- me bizi de vurdu. Tüm kazanımlan- mıztehlikeal- ünda. Emeğin örgütlü ouna- sı ve uluslara- rası alanda ağuiığını koy- ması şart" dedi. Ispan- ya'da 3 mil- yon işsiz oldugunu vur- gulayan Sanchez şunlan söyledi: "Hükümet bize üdyûz- lü davranıyor. Bize farkb şeylersöyleyip farklı icra- atlarda bulunuyor. Sü- rekli olarak emekçilerin zaranna kararlar çıknor. Şu anda Sos> alist Parti Ue sendikalar arasmdaki güçlü bağiar da kopmuş durumda. Sermayenin uluslararası işbirliğine karşı, emeğin de ulusla- rarası dayanışması şart" Öğretim üyeleri, hükümetin verdiğiyüzde 30 zamma tepki gösterdi 'Emeğimizin karşılığını istiyoruz' tstanbul Haber Servisi - Hükü- metin kamu çalışanlan için verdi- ği yüzde 30'luk zammı yetersiz bulan Öğretim Elemanlan Sendi- kası (ÖES) üyeleri, "varhklı aile çocuklannın bir a> ncalıgı haline gelen özel üniversitelere savruuna- mak" için ek ücret artışı ve araş- tırma bütçelerinde iyileştirme is- tediler. tstanbul Üniversitesi Merkez Kampusu'ndaki Atatürk Anıtı önünde toplanan ve ellerinde "Eğitimde ticarileşmeye havır", "Bilime daha çok kaynak" yazı- lı pankartlar taşıyan ÖES üyeleri adına açıklama yapan Marmara Oniversitesi Öğretim Üyesi Esen Aslandoğan, hükümetin verdiği zammı yetersiz bulduklannı söy- leyerek birikimlerinin ve emekle- rinin karşılığını istediklerini be- lirtti. "tnsancayaşamakistedikle- rini" v^ırgulayan Aslandoğan, zorunlu olmadıkça ekonomik is- temlerini ve geçim zorluklanm dile getirmediklerinin altını çize- rek "Zaten fârazunızyalnız bizle- rin değU, tüm emeği Ue geçinenle- rin, özeüikle kamu çahşanlannın ücretlerinin ve sosyal taleplerinin gerilemesinedir" dedi. 19801er- de öğretim elemanlannın ücret- lerinde başlayan düşüşün 1992'den beri hızlanarak sürdü- ğünü belirten Aslandoğan. 1992 'de 1238 dolar olan profesör maaşının Temmuz 1997'de 1044 dolara gerilediğini, aralık ayında ise bir profesör maaşının 835 do- lar oldugunu kaydetti. Öğretim elemanlannın biri- kimlerinin kamu hizmetine dönü- şebilmesi gerektiğini ifade eden Aslandoğan, şöyle devam etti: "Parasız, eşit ve demokratik eğitimi bir insanuk hakkı kabul ettiğimiz; eğitimi bir kâr kapısı, varhkh aile çocuklaruun bir ayn- calığı haline getiren özel üniversi- telere savTulmamak, sermayenin hegemonyasına baş eğmemek ka- raruguıı sürdürdüğümûz içindir id hak ettiğimiz ücreti istiyoruz. Ülkenin kaynaklan faiz ödemele- rine, toplumsal faturası korkunç bir savaşın fînansmanuıa ayrridık- ça, sermaye kesiminden vergi top- lamama kararnhğı sürdürüldük- çe ekonomik kazanımlanmızın sağtam temeDerineoturtulamaya- cağuun bilincindeyiz. Bu nedenle yaşanu bütçe uygulamalanndan Öğretim üyeleri tstanbul İJniversitesi'ndeki Atatürk Anrü önünde basın açıklaması yaptdar. etkilenen kesimlerin temsilcileri- nin, bu arada ÖES'nin de karar mekanizmalannda bulunduğu 'katılımcı demokratik bir bütçe' istiyoruz." Universite Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar da, dernek ola- rak yüzde 30'luk zammı tüm me- mur kesimi için yetersiz bulduk- lannı ve hükümetin bu politikası- nın kamu çalışanlannı reel olarak yoksullaştıracağını söyledi. 1997'nin son aylannda yaşanan sıkıntılann geçmişteki tüm dö- nemleri aştıgını, araştırma görev- lisi olmak için yapılan başvuru- larda nitelik ve nicelik olarak cid- di düşüşler yaşandığını belirten Şenatalar. özel sektöre kaçışın hızlandığını kaydetti. Bunu yapmayanlann da part- time ya da gelir getirici ek işlere yöneldiğini belirten Şenatalar, şöyle konuştu: "Hükümet farkında olmadan üniversiteieri sabote eder duruma düşmektedir. Bu gidiş sonucunda tüm genclik ve topJum ka>ba uğ- ruyor. Yeni kurulmuş vakıf üni- versitelerinin üst sınıflan açıldık- ça devlet üniversitelerinden kaçış hızlanacaktır. Devlet üniversiteie- ri 1980'li yularda KİTIerİD kar- şılaştığı tehlikeyle karşı karşıya bulunmaktadırlar." 1996 yılındaki kazalarda 5 bin 428 kişi oldü Uykusuz süriicü tehlikesi İstanbul Haber Servisi - Türkiye de 1996 yıhnda 344 bin 641 trafik kazası meydana geldi. Bir yıl boyunca bu kazalarda 5 bin 428 kişi öldü, 104 bin 599 kişi yaralandı, 21 tril- yon 665 milyar 753 milyon liralık maddi ha- sar meydana geldi. Her lOObinkişiden 8'inin trafik kazasmda öldüğü, 166'smındayaralan- dığı Türkiye'de her 10 bin araçtan 551'i ka- za yapıyor, her 10 bin kazada 157 kişi ölüyor, 3 bin 35 kişi de yaralamyor. Trafik kazalan- nın yansı "uykusuz, yorgun ve hasta araba sürmek"ten kaynaklanıyor. Kazalann çoğu öğleden ^onra meydana gelirken şehir için- deki kazalar, en çok pazartesi günü gerçek- leşiyor. tçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdür- iüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı tarafindan hazırlanan 1996 trafik istatistik verilerine gö- re, 1993 yıhnda 208 bin 823 trafik kazasının meydana geldiği Türkiye'de bu sayı 1995'te 279 bin 663'e, 1996'da da 344 bin 64 l'e yük- seldi. Kazalardan 305 bin 784'ü şehir içinde, 38 bin 857'si şehirdışındagerçekleşti. Şehiriçin- deki kazalarda toplam 16 trilyon 991 milyar 458 milyon lira maddi hasar meydana gelir- ken, şehir dışındaki kazalarda 4 trilyon 674 miryar 294 milyon liralık maddi hasar oldu. Istatistiklere göre, trafik kazalartnm yüz- de 50'si, sürücülerin tali kusurlan arasında y- er alan "uykusuz, yorgun ve hasta araba sür- ınek"tenkaynaklanıyor. Kazalann yüzde 35'i "aşın hıziı araç kuuanmakn tan dolayı mey- dana gelirken, alkollü olarak araç kullanmak ise kazalann yüzde 8'inin nedenini oluşturu- yor. Istatistiklerdeki en ilginç verilerden biri de, şehir içindeki kazalann en çok pazartesi gü- nü gerçekJeşmiş olması. Şehir dışındaki ka- zalann sayısında ise cumartesi, pazar günle- ri artış olmuş. Trafik kazalanna günün saatlerine göre ba- kıldığında ise en çok kazanın 12.00 ile 18.00 saatlen arasında gercekleştiği görülüyor. VEFAT Güzide Kadayıfçılar'ın kıymetli eşi; Reşat, Sezer ve Sibel'in değerli babaları; Ekim ve Banş'ın sevgilidedeleri, - ~. ' Onuriu insan, bilim adamı Prof. Dr. SÜLEYMAN KADAYIFÇILAR yakalandığı amansız hastalık nedeniyle vefat etmiştir. Cenazesi 27 Aralık 1997 Cumartesi günü Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra defnedilecektir. Allah Rahmet Eylesin. AİLESİ ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Türkiye Laboratuvarı Çok ilginç bir ülkede yaşıyoruz. Şairin dediği gibi; bizim olan bu "cennet ve cehennemde", her gün rjir şeyiere şaşınyoruz, her gün bir şeyierie umutlanıyo- ruz, her gün bir şeylere isyan ediyoruz. Cenneti mi yaşıyoruz, yoksa cehennemi mi? Saptamak çok zor. Berlin'de özgür üniversitede ders veren Alman bir arkadaşım vardı. Bizi çok kıskanırdı. "Siz" derdi, "Türidye'de birlaboratuvardayaşıyorsunuz. Sizin bir ömür boyunca görüp yaşadığınız değişimi görebil- mesi için, bir Alman siyaset bilimcinin 200yılyaşa- ması gerekirdi." Hep biz Avrupalılan kıskanacak de- ğiliz ya. Biraz da onlar bizi kıskansın... Gerçekten, toplumsal bflimleraçısından tam birla- boratuvarda yaş^oruz. Bundan on sene önce; he- nüz kırklı yıllanmın başlarında iken, o güne dek üç askeri darbe, (eğer 14 Mayıs 1950'yi de sayarsak) dört kez demokrasiye geçiş, sayısız darbe girişimi görmüştüm. Kırsal kesimin ağırlıklı olduğu bir tanm ekonomi- sinden, çarpık da olsa, kent ağırlıklı bir sanayi ve hiz- met ekonomisine geçişi yaşadım. Beğensek de, be- ğenmesek de; Türk usulü bir kentleşme olan "ge- cekondulaşmayı", en başındana günümüze kadar izledim. "Taşı toprağı altın olan" Istanbul'a bir lokma ek- mek "kapmak" için geten, elinde tahta bavulu, sır- tında yorganı olan adamla da, askere gidercesine en yırtık elbiselerini giymiş AJmanya yolcusu emekçiy- le de söyleşi yaptım. (Elbiseler sırttan çıkanlacağı için, askere gkjerken en eski püskü elbiseler giyilir- di.) Ve bugün Almanya'da 40 bin Türk işveren, yakla- şık 150 bin Alman vatandaşma iş veriyor. Almanya üniversrtelerinde okuyan 16 bin çocuğumuz var. ıs- tanbul'a gelenler de kendi damgalannı vurdular ken- te. Ister beğenin, ister beğenmeyin... Beni bu satırian karalamaya iten dürtü, İstanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi'nin 61. kuruluş yıldönü- mü dolayısıyta, geçenlerde fakültede yapılan tören ve bu törende Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in konuşması ve konuşma sonrasmda ken- disine yöneltilen sorular ve verdiği yanıtlar oldu. Sayın Demirel konuşmasının sonunda; "Hadi ba- kalım" dedi, "Şimdi de siz beni sorgulayın, soru so- nın". Iktisat Fakültesi öğrencileri (en azından ben bildim biieli), Türkiye'deki devrimci çizginin savunuculan olmuşlardır. Zaten Türkiye'de iktisattan biraz anla- yan namuslu gençlerin başka bir çizgide olmaları da çok zordur. Onlara böyle bir pas verilir mi?.. Peş peşe gelmeye başladı sorular. Yırmi yaşında- ki gençlerimiz, ülkelerinin cumhurbaşkanına, hiç sesleri titremeden, hiç korkmadan en ağır sorulan, en saygılı biçimde yöneltmeye başladılar. Demirel'in yanıtları beni tatmin etmedi. ömeğin parasız eğitim için Meclis'te pankart açan öğrenci- lere 96 yıl toplam hapis cezası verilmesini 12 Eylül öncesine dönmeme çabalan içinde değerlendirdi. Sanıyorum öğrencilerimiz de tatmin olmadı. Ama bence buradaki önemli nokta, tatmin edici yanıtlar almak değil, bu sorulan yönertebilmekti. Bu "manzarayı" gören bir yabancı, pekâlâ "Türkiye'de demorasi varmış" bile diyebilirdi... Acaba Türkiye'nin "gerçeği" neredeydi? Göz göre göre saldınya uğrayan öğrSncîIeri rte ka- ka tutuklayan emniyet güçleri mi temsil ediyordu Türkiye'yi, yoksa "Benisorgulayın" diyen ve en sert sorulan yanrtlamaya çalışan devlet başkanı mı? Türkiye; çetelerin Türkıyesi miydi, yargısız infaz- lann Türkiyesi miydı, ışkencelerin, faili meçhulterin Türkiyesi miydi, Metin Göktepe'nin katiHerinin Tür- kiyesi mrydi 1 ? Yoksa Türkiye; Yaşar Kemarierin, Cahrt Küle- bi'lerin, Idil Biret'lerin, Zehra Yıklız'lann Türkiyesi mi? Türkiye'nin neresinde cenneti yaşıyoruz, neresin- de cehennemi yaşıyoruz, yanıtlaması çok zor... Toplumsal bilimlerin laboratuvan, bizzattoplumun kendisidir. Bizim laboratuvar çok kanşık, çok dağı- nık. Ama malzememiz bol. İş, bu bol malzemeyi iyi kullanabilmekte. O zaman sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz, ül- kemizin geleceğine ışık tutabiliriz. Yenisehir Belediyesi Refahlı başkan W Guran ıyı supurdu DİYARBAKIR (Cum- buriyet Bûrosu)-Diy arba- kır'ın merkez Yenisehir Belediyesi'nde süpürge ve haşere ilacı skandalı gü- nün konusu oldu. RP'li başkan MehmetGüran'ın "sahte fatura düzenleye- rek" 60 belediye işçısi için 4 ayda 60 bin çalı süpür- gesi aldığı öne sürüldü. Güran'ın ihtiyacı karşıla- yabilecek 200 litrelik ha- şere ilacı yerine ise 4 bin 500 litre ilaç alarak beledi- yeden 16 milyar lira çekti- ği iddia edildi. Mülkiye müfetrişleri RP'li beledi- yedeki yolsuzluklarla ilgi- li kapsamlı bir soruşturma yaparken RP, Güran'ı ihra- ca hazırlanıyor. Belediyeye malzeme alımı sırasında sahte fatu- ra düzenleyerek bir dizı yolsuzluk yaptığı ileri sü- rülen RP'b Yenisehir Be- lediye Başkanı Mehmet Güran'la îlgili olarak bazı meclis üyelerinin şikâyet- leri üzerine Mülkiye mü- fettişleri belediyede kap- samlı bir inceleme yaptı. Belediyenin tüm gelir ve giderlerini inceleyen mü- fettişler, yolsuzluk iddiala- nyla ilgili olarak da birçok belediye çalışanı ve mec- lis üyesini dinledi. Incele- melerini tamamlayarak Ankara'ya dönen Mülki- ye müfettişlerinin Mehmet Güran'ın sahte faturalarla yaptığı yolsuzluklan bel- gelediği bildirildi. RP'li başkan Mehmet Güran'a yönelik en ilginç suçlama, süpürge alımla- nnda yolsuzluk yapıldığı iddialan. Güran'ın temiz- lik biriminde çalışan 60 iş- çinin kullanması için Is- tanbul'dan 4 ayda 60 bin süpürge aldığı öne sürul- dü. Müfettişlerin incele- melerine göre süpürgele- rin alındığı şirket de, tan- zim edilen 4 milyar liralık fatura da sahte çıktı. Üze- rinde Maliye Bakanlığı mührü dahi bulunmayan faturalara bakanlık müfet- rişleri el koydu. Mehmet Güran'a yöne- lik diğer bir yolsuzluk suç- laması da haşere ilaçlany- la ilgili. Güran'ın temizlik birimlerinde kullanılmak üzere ihtiyacı karşılayacak olan 300 litre haşere ilacı yerine 4 bin 500 litre ilaç aldığına dair faturayla be- ledıyeden 16 milyar 818 milyon para çektiği öne sürüldü. Mobilya alımlannda da sahte faturalarla "yolsuı- luk ve usulsüzlük'" yaptığı ileri sürülen RP'li Mehmet Güran'ın, sorumluluk ala- nmda kalan bölgelerdeki cadde ve bulvarlara diktd- ğini belirttiği süs bitkileri, ağaç ve çiçelder için de 6.5 milyarlık gider faturası düzenlediği iddia edildi. Ancak Diyarbakır Bü- >ükşehir Belediye Başka- nı Ahmet Bilgjn kentteki ağaçlandırmanın sadece Büyükşehir tarafindan ya- pıldığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle