23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 1997 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Türkçe Ders Kitapîan ve Kitap Seçimi Prof. Dr. ŞEYDA OZİL /». 0 lkokul yıllanmda. okulım açıl- I dığı ılk günlerde yeni kitapla- nmı elime alır, onları şöyle bir gözden geçirir, o yıl neler ya- pacağınuza, neler okuyacağı- mıza bakardım. Içlerinden be- ni en çok meşgul eden Türkçe ders ki- taplan olurdu. Türkçe kitaplannın sayfalannı çevirirken, ban metinleri baştan sona okurdum. Bazılan çok hoşuma gider. hatta bazen onlan tek- rar tekrar okurdum. Bugün geriye ba- kıp düşünüyorum da, bu ilk okumay- la o yıl yapacağımız Türkçe dersleri- ni neredeyse bitirmiş olurdum. Çün- kü derslerimiz bu okuma eyleminin ötesınde bize hemen hemen yeni hiç- bir şey vermezdi. Derslerde metinler yalnızca yeniden okunur ve onlan iz- leyen sorulann yanıtlanmasma geçi- lirdi. Kimi zaman bu sorulann yanıt- lannı ev ödevi olarak defterlerimize yazar ve sınıfta okurduk, kimi zaman da derste sözlü olarak yapardık. Bu iş- lem beş yıl boyunca hep böyle devam edip gitti. Her yıl, metinler değişse de. hep aynı biçimde hazırlanmış so- rulara hep aynı biçimde yanıtlar ver- dik. Ve sorulann her zaman tek bir dogru yanıtı vardı. Bu da öğretmenin onayladığı ya da kendı verdigi yanıt- tı. Hepimiz bu yanıta göre kendi yap- tıklanmızı değiştirir ve defterimize doğru olan yanıtı yazardık. Bugün okullanmızda okutulan Türkçe ders kitaplanna baktığımda, yöntem açısından bundan yaklaşık kırk yıl öncesine göre herhangi birde- ğişiklik, yenilik göremiyorum. Türk- çe kitapîan yine bundan kırk yıl ön- ceki çalışma biçimleriyle yeniden karşıma çıkıyor. Kitaplarda önce çe- şitli metinler veriliyor ve metinlerin ardından yine sorulara geçiliyor ve bunlar büyük bir olasılıkla yine aynı yöntemlerle yanıtlanıyorlar. Ders kitaplan son günlerde hem ya- zılı hem de sözlü basının gündemin- de. Ele alınan konularsa, çoğunlukla kitaplardaki Türkçe yanhşlannı göste- ren, mantıksal bağlann eksikliğini ve C'ni. Edebiyat Fakültesi yanlış bilgilendirrneleri sergileyen ör- neklen kapsıyor. Üzerinde neredeyse hiç durulmayan konu ise, bu kitapla- nn hangi öğretim yöntemleriyle hazır- lanmış olduklan ya da öğrenciiere hangı öğrenme ve düşünme alışkanlık- lannı verdikleri. Işte ben burada, yani biregitim diz- gesi (sistemi) arayışı içinde olduğu- muz şu günlerde çok önemli gördü- ğüm bu konuya biraz değinmek istiyo- rum. Bunu yapabilmek için, ilköğre- tünde kullanılmak üzere hazırlanan Türkçe kıtaplannı çalışma yöntemle- ri açısından ele alacağım. Bu amaçla üzerinde duracağım örnekler, 1993 ile 1997 yıllan arasında MEB tarafından onaylanarak öğrencinin seçimine su- nulan Türkçe ders kitaplan (l). Sözünü ettiğim bu kıtaplann hepsi yapı açısından hemen hemen birbiri- nin aynı. Her ders biriminde önce bir okuma parçası veriliyor, daha sonra çeşitli türdeki alıştınrjalara geçiliyor. Okuma parçalan genellikle kitap ya- zarlan tarafından oluşturulan bilgilen- dirici yazılar ile şiir ve anlatı türünde örnekler. Kitaplarda çok az sayıda öz- gün edebiyat ürünü var. Bu okuma par- çalanndaki olaylar günümüzdeki bi- çimleriyle değil de. çoğunlukla ders kitaplan yazarlanntn düşünceleri doğ- rultusunda oluşturulan yapay bir ze- minde gerçekJeşiyor. Öğrencilerin gü- nümüz koşullannda karşılaştıklan du- rumlar hiç mi hiç ele alınmıyor. Ço- cuklann sabah akşam birlikte oldukla- n televizyon sanki daha icat edilme- miş. Yani, metinler öğrencinin bugün içinde bulundugu ortamı değil de. ki- tap yazarlannm yarattıklan eskilerde gerilerde kalmış, yapay bir dünyayı yansıtıyor. Bu dünyada öğrenciiere verilmek is- tenen bazı değerler var. Bunlar. okulun ve öğretmenlerin yüceliğinin ve say- gınlığının tartışılmaksızın benimsen- mesi, iyilerin her zaman ödüllendiril- mesi, suçlu ve yalancılann cezalandı- nlması, ailenin. vatanın ve Türk mil- letinin kutsallıgı vb. gibi konular. Bunun ötesinde okuma parçala- nnda ele alınan konular işlenirken sürekli öğütler veriliyor. Her zaman iyilik yapan kazanıyor. kötülük yapan- sa ya pişman olup özür diliyor ya da cezalandınlıyor. Aynı şekilde çalışkan olan öğrenci her zaman başan kazanı- yor ve ödüllendiriliyor, tembel olansa cezalandınlıyor. Okuma parçalannm hemen hemen hepsi kitap yazarlannm doğru bulduklan "büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi göster", "milletini sev, vatanını konı" türünden bir öğüt, bir ders ile bitiyor. Kısaca metinlerin tümü öğrenciye, toplum içinde nasıl bir tutum içinde olması gerektiğini gösteriyor. Bu da, kitap yazarlannm doğrulan çerçevesinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla öğrencinin, kitaplardaki parçalarla karşılaştığında, onlar üzeri- ne düşünmesine, kendi kendine soru- lar sormasına, çıkış yollan aramasına gerek kalmıyor. Zaten ders kitaplan için oluşturulan metinler ve seçilen edebiyat ürünleri öğrenciyi böyle bir işleme yöneltecek nitelikte de değil. Her zaman tek biröğreti ve tek bir doğ- ruyla son bulan kapalı içeriklere sahip- ler. Okuma parçalannı izleyen araştır- malarda aynı görüş doğrultusunda uy- gulanmak üzere hazırlanmış. Alıştır- malar genellikle metinlerdeki olay ör- güsünü bir kez daha arka arkaya sıra- layan basit sorularla dolu. Böylece bu sorulara verilecek yanıtlar da, yalnız- ca merinlerde anlatılan içeriklerin ol- duğu gibi aktanlmasına hizmet ediyor. Bu tür bir çalışma biçimiyle metinle- rin incelenmesine ilişkin işlemler ta- mamlanmtş oluyor. Gerçi ders birimlerinde yer alan öbür alıştınnalarla metinlerdeki söz- cükler, deyişler ya da dilbilgisi konu- lan üzerinde de duruluyor, ama bu tür işlemler metınlenn içeriklerinin işlen- mesi açısından bir yenilik getirmiyor. Özetle, sekiz yıllık eğitim için öğ- rencinin seçimine sunulan Türkçe ders kitaplannın hepsi aynı biçimde düzen- lenmiş. Aralannda ne okuma parçala- n ne de çalışma yöntemleri açısından bir değişiklikten söz edebiliyoruz. Hepsinde çocuklar için oluşturulmuş kapalı, tek seçenekli. tek doğnısu olan okuma parçalan var. Bunlan da tek se- çenekli. dolayısıyla tek doğrulu soru- yanıt alıştırmalan izliyor. Î990'lı yıl- larda Türkçe ders kitaplannı ele aldı- ğım bir incelemede de benzer sonuç- lara varmıştım(2). Yani, aradan geçen yedi yıl içinde ders kitaplan çalışma yöntemleri açısından herhangi bir de- ğişıkliğe uğramamış. Hatta, günümüz- deki Türkçe kitaplanyla bundan kırk yıl öncesinin kitaplan arasında öğre- tim yöntemleri açısından bir gelişme olduğunu söylemek bıle oldukça güç. Bu durumda öğrencilerin anadili derslerinde edinecekleri okuma ve öğ- renme alışkanlıklan da şöyle olacak- tır: Öğrenci herhangi bir metinle -ya- zınsal ya da bilgi aktancı- karşılaştı- ğında, bu metni yalnızca içindeki olay- lar zincırinin akışı açısından okuması- nı öğrenecek, eğer metinlerin belli bir konuda herhangi bir iletisi varsa, bu- nu da bu konudaki tek doğru olarak be- nimseyecekrir. Belli bir konuda farklı bakış açılanyla karşılaşmadığından daha küçük yaşlardan başiayarak çev- resindeki her olaya tek bir doğru açı- sından bakma alışkanlığını edinecek- tir. Çok yönlü, çok seçeneklı düşünme biçimlerini algılamakta zorlanacak, farklılıklar karşısında şaşıracak, karar vermekte güçlük çekecektir. Hep bir başkasının ona öğüt vermesini bekle- yecek, yol göstermesini isteyecektir. Dolayısıyla farklı seçenekler üzerine tartışabilen, bunlara eleştirel bir bakış açısı getirebilen becerileri edinmekte güçlük çekecektir. Karşısına çıkan ilk ve tek düşünceyi doğru olarak benim- seme ve ona inanma alışkanlığı edine- cektir. Oysa, öğrencilerimiz daha çok küçük yaşlardan itibaren çok yönlü ve karmaşık bir dünyayla karşılaşmakta- dırlar. Çeşitli televizyon kanallanndan tutun da pek çok dergi ve gazete yaşa- dığımız olaylara, konulara farklı bi- çimlerde bakmakta. farklı yorumlar getirmektedirler. Öyleyse anadili öğ- retiminde yararlanılacak metinlerin seçimi çok önemlidir. Ama bu metin- lerle nasıl çalışılacağı. kanımca daha da önemli bir konudur. Çağdaş öğre- tim yöntemleri bu konuda çok değişik öğretme ve öğrenme biçimleri sun- maktadırlar. Ûğrencinin yaratıcı gü- cünü geliştirecek, onu düşündürecek, karar vermeye yöneltecek çok sayıda öğretim yöntemi vardır. Oğrencileri- mizin düşünen, sorgulayan, farklı se- çenekler arasından kendi yolunu bula- bilen, farklı düşüncelere hoşgörüyle yaklaşan, bunlar karşısında kendi dü- şüncelerinı savunabilen ve tartışabi- len, gerektiğinde kendi düşüncelerini daha başka seçeneklerle geliştirebilen kişiler olarak yetişmesini istiyorsak, okullanmızdaki öğretme ve öğrenme biçimlerini değiştirmeliyiz. Çağdaş öğretim yöntemleri içinden ülkemiz koşullanna en uygun öğretme ve öğ- renme yöntemlerini oluşturabilmenin yollannı aramalıyız. Bir de bu eğitim döneminde, öğren- ciiere kendi kıtabını seçme özgürlüğü tanındı. Ama bu da, yalnızca, bir se- çim aşamasında kalacak bir özgürlük. Çünkü. ders kitaplannın yalnızca sa- yılan artmakta, içerikleri ve çalışma yöntemleri ise birbirinin hemen he- men aynı kalmakta, kısacası öğrenci- ye kitap seçme özgürlüğü tanıyan ye- ni bir eğitim süreci içine girdiğimiz şu günlerde, çağdaş öğretim yöntemleri doğrultusunda özgür çalışma biçimle- ri sunan ders kitaplan hazırlamalıyız. Amacımız, aynı türdeki ders kitabı sa- yısını arttırmak değil, kitaplann içerik- lerini zenginleştirmek. çalışma yön- temlerini değiştirmek olmalı. (1) Bu kitaplar şunlar: MiUi Eğitim Ba- kanlığı: llkokul Türkçe Ders Kitabı; Özgün Matbaacüık San. ve Tic A.Ş.; tlköğretim Türkçe Ders Kitabı; Gendaş Yayınlan; tl- köğretim Türkçe; Serhat Yayuûan; tlköğ- retim Türkçe; Başanlı Yayımcüık; tlköğre- tim Türkçe Ders Kitabu (2) Bu inceUme için ökz.; Şeyda Ozii, "ilkokutlarda TürkçeEğMmi", Lerntradi- tionen und Fremdsprachenerwerb. (yay. haz.:Ş. Sayın - G. Bechtold) içinde. Alman- ca Oğretmenleri Derneği vayını, tstanbul 1995. Yine 1990'h yıllarda yaptığımız bir çalışma için bkz.: Tûrktye'nin Ders kitap- lan "Orta Öğretim Ders kitaplanna Eleş- tirel Bir Yaklaşım. Çağdaş Yaşamı Destek- leme Derneği Yayınlan 5. Cem Yayınevi, tstanbul 1991). Öğretmenler Yılı... L aik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkeleri ışığında din, dil, ırk ve mezhep aynmı gözetmeksizin eğitim veren tüm öğretmenlerimizin bu yıl, "Öğretmenler yüı olmasuıı öneriyorum. g vühk kesintisiz eğitim için seferber olan öğretmenlerimizin'" yıhnı,-'^" '..,- kutluyor, hayatta olmayan bütön öğretmenlerimizi ve başöğretmenimizi saygı ve özlemle (ve bir şiirimle) anıyorum. Atatürk'ün Vekilisin Vurdu Dönmedin Yolundan Sen Oğretmenim. / Yeni NesiUeriz Senin ardında / tşte Yürüyonız Gör Oğretmenim. Bilim Deryası'nın Gönüle Dolan / Daima İleriyiz Hızla Yol Alan / 74 Yüından Beri Bu Güne Geien / Laik Cumhuriyetsin Sen Oğretmenim." IVTüstaifa Rılıç İşçi PENCERE Adalı HaliL Adalı Halil Halkevi'nin sahnesine bir girdi, aman AJIahım, or- talık yıkılıyor. sabıkalı azmanının fesi kaykılmış, beyaz mintanı yırtılmış, kollanndaki bacaklanndaki zincirler şakırdıyor, dört gar- diyan belalıyı zor zaptediyor. ilkokul ögrencisiyim, koltukta der- top olmuş, gözlerimi dört açmış, oyunu izliyorum. Sahnede kaç kişi var?.. Gardiyanlar, kaymakam, savcı, yaban- cı siviller, Yunan subayı. Bunlan görünce Adalı durumun olağa- nüstülüğünü aynmsayıp duruyor, susuyor. Kaymakam görevliye emir veriyor - Çözünüz!.. Zincirierin kilrttenni anahtarla açıyorlar, Adalı artık özgürdür, bi- leklerini uğuşturuyor, gözlerine inanamıyor, kaymakama soruyor - Nedemekbu?.. - Serbestsiniz!.. Adalı bir ona, bir buna bakıyor, olayı anlayamıyor, sonra ger- çek yavaş yavaş ortaya çıkıyor; sabıkafıdan yana eşraftan biri, Ege'nin bu küçük kasabasında, Halil'i kurtarmak için işgal kuv- vetine başvurup nüfuzunu kullanmıştır, Osmanlı kaymakamı ipe gidecek suçluyu Yunan'a teslim ediyor. Peki işin içyüzünü öğre- nince Adalı'nın tepkisi ne olacak?.. Bizimki önce seviniyor, ar- dından öftceleniyor, başlıyor bağırmaya, yetkililere bir nutuk atı- yor - Ulan hiç utanmıyor musunuz!.. Benidüşmana nasıl verirsi- niz?.. Ben bu herifiere teslim olup serbest yaşamaktansa, ül- kemin yasalanyla ölüme gitmeyi yeğlerim. Siz beni ne sandı- nız?.. Ben haysiyetsiz ve şerefsiz miyım?.. Adalı sahnede bar bar bağırdıkça, yetkililer önlerine bakıyor- lar, işgalciler şaşınyorîar. benim çocuk yüreğimin yağı eriyor. O gece uyuyamadığımı anımsıyorum, yatakta sabaha dek döndüm durdum. • Adalı Halil çocuksu bir oyundu. Reşat Nuri'nin miydi?.. Aradan yıllar geçti. 12 Mart'ta ilk kez tutuklanıp Maltepe Sıkıyönetim Askeri Tu- tukevi'ne yollandnn. Başbakan Süleyman Demirel, Genelkur- may Başkanı Memduh Tağmaç'la bırfıkte dört komutanın muh- tırası üzerine çekilmiş, yerine Nihat Erim Hükümeti kuaılmuş- tu. Batı'nın gözleri Türkiye'nın üstündeydi. Fransız gazetesi Le Monde'un muhabiri Paul Barta Ankara'da, Başbakan Erim'te ko- nuşmuş, sonra Mattepe Tutukevi'ne gelerek benimle de görüş- mek istemişti. Birsıkıntı bastı üstüme.. duşündüm taşındım, bir gerekçe uydurup koğuşta kaldım. O gece de uyuyamadığımı anımsıyorum, ranzada sağa sola dönüyorum, anılar üstüme çullanryor, Adalı Halil bana kahkaha- larla gülüyor. Ben de yüksek sesle kendime gülmekten kendimi alamadım. Koğuşta kimse duydu mu bilemem. • 12 Mart'ta yargılamalar başladı. Cumhuriyet'te çıkan "Tanzi- mat Kafası" başlıklı yazıdan yargılanıyorum. Bu nedenle Malte- pe'den Selimiye'ye götürülüp getiriliyorum. Almanya'nın ünlü Stern dergisınde iki sayfayı birden kaplayan koskoca birfotoğraf çıktı. Miğferli subaylar, süngülü askerieror- tasında duruşmaya götürülüyorum. Fotoğrafçı da pek yaman- mış, dramatik görüntü insanı çarpıyor... Stern'ı cezaevine soktular, koğuştakiler başıma toplandılar, herkes bir şey söylüyor, eski tüfeklerden bir dostum dedi kı: "- llhan Bey bu fotoğrafbeş yılyatmaya değer..." Kanşık duygulann içine düşmüştüm. • Anı kınntılan yenmiş içilmiş bir sofradan artakalmış gibidir, hepsini toplayıp çöp tenekesine atmak en iyisidir; ama, ben bun- lan neden yazdım?.. Cumhuriyet okuru sorunun yanrtını bilir. >• eraltı dunyasını koruma altına aldık... Ve cam şişelere sakladık! fl "Madensuyu caıfl şışeae ıçııır CAM AMBALAJ ŞECAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle