04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19ARALIK1997CUMA HABERLER Sorusturma Özer ÇMer'i bilirkişi inceleyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ankara Cumhuri- yet Başsavcılığı, DTP Kı- nkkale İl Başkanı Sadık AvıındukJoğlu'nun suç du- yurusu üzerine. DYP Genel Başkanı Tansu ÇUler ve eşi ÖzerLçuranÇiİler hakkın- da başlatılan soruşturmayla ilgili olarak bilirkişiden ra- por istedi. Özer Çıller hakkında "Ömer Lütfü Topal"ın öldü- rûlmesine azmettirdiği" ge- rekçesiyle başlatılan soruş- turma için de "yetkkizlik" karan veren Ankara Cum- huriyet Başsavcılığı, dosya- yı Sanyer Cumhuriyet Baş- savcıhğı'na gönderdi. Avundukluoğlu. 30 Ekjm I997günü. Tansu Çillerve eşi Özer Çiller hakkında malvarlığındaki u fahiş ar- toş" gerekçesıyle başsavcı- lığa suç duyurusunda bu- lunmuştu. Âynı gün Özer Çiller'in malvarlığının aras- tınlmasıyla ılgilı dilekçe- Maliye Bakanı Zekeriya İe- mizel'e de ıletilmiştı. Çıller. daha sonra soruş- turmayı yürüten Cumhuri- yet Sa\cısı Yücel İldeniz hakkında Hâkımler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu'na suç duyurusunda bulunmuştu. HSYK"nın, savcı İldeniz'in ifadesını almak üzere mü- fettiş görevlendirdiği öğre- nildı. CHP'lı Fikri Sağlar. 7 Temmuz 1^97 günii Anka- ra Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'na suç duyurusunda bu- lunmuştu. Sağlar. suçduyu- rusu dilekçesinde. Çiller'in bazı yasadışı faaliyetlerde bulunduğu saptamasının. komısyona gelen bırçok ki- şinin ifadesinde yer aldtgı- nı belırterek Çiller'in. To- pal'ın ölümüyle ılışkısınin saptanması ve olayın sanık- lan ile bağlantısıyla ılgilı sorusturma açılması gereğı- ne inandığını bildırmişti. Tansu Ciller 'Hükümet kaçma havrlığında' ADANA (Cumhuriyet Bürosu)-DYP Genel Başka- nı Tansu Çiller, daha önce kendisıne getinlen u kaça- cak" suçlamasını hükümete yönelterek "Kaçmaya haar- lanıyorlar'' dedı. Anakent Beledi\esı"nce yaptınlan Celal Bayar Köp- riilü Kavşağf nın açılışı için Adana'ya gelen ÇılleT. tören alanına gelişinde "imansız- lann korku'u riiyası" dıye anonsedıldi. Eski Demokrat Partı ku- ruculanndan "koca reis" la- kaplı Sadettin Bügie/in de katıldığı törendeki konuş- masına "Demokrasi müca- delesivermiş bütün mücahit- leri ve şehitlcri eoşku \e şük- ranla anıyonım" diye başla- yan Çiller'in sözü "Hükü- met istifa" ve "Vur vur inle- sin Mesut Yılmaz dinlesûT sloganlanyla kesıldi. Çiller. "Hükûmet istifa" biçimın- deki sloganlann sıklığı üze- rine şöyîe dedi: "Zaten ha- zuianıyoıiar. Kaçmava ha- nrtanıvorlar. Biraz daha sa- bır, biraz daha sabır" dıye konuştu. ANAP'lı Köksalan para cezası isterken RP'li Arınç hapis cezasmı savundu Zünada kacbn-erkek eşitliğiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB- MM Adalet Komisyonu, zina suçunda. ka- dın ve erkeğe eşit ceza getiren yasa tasan- sını kabul etti. Türk Ceza Yasasf nın (T- CY), kadının zinasını tanımlayan 440. maddesinde değişiklik getiren tasan, Ana- yasa Mahkemesi'nın eşıtlik ilkesine aykı- n bularak ıptal ettiğı ve "kocanın zinasmT tanımlayan 441. maddesini yûrürlükten kaldınyor. Zina halinde kadın ve erkeğe öngörülen cezayı 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına indiren tasan 27 Aralık'tan önce yasalaşır- sa, Anayasa Mahkemesi'nin iptalinden do- ğan yasal boşluk da giderilmiş olacak. TBMM Adalet Komisyonu, daha önce alt komisyona havale ettiği tasanyı, millet- vekillerinden gelen istek üzerine "basına kapah" olarak görüştü. DSP'li Komisyon Başkanı Emin Karaca. milletvekillennin istemi üzerine çalışmalann "insKSunı" açı- sından, toplantının "gjzfi" yapılacağını bil- dirdi. Toplantıda, mevcut yasa tasansında cezaüst sının olaraköngörülen 3 yıl, alt ko- misyon raporu doğrultusunda 2 yıla çeki- lerek kabul edildi. Kadın ve erkeğe eşit ce- za uygulamasına bütün milletvekilleri des- tek venrken RP'lıler,cezanm l yıldan 3 yı- la kadar arttınlması ve ertelenmemesi yö- nünde önerge verdiler. RP'liler cezalann arttınlmasını içeren önergelenne gerekçe olarak **AIDS"i gösterdiler. Ancak önerge reddedildi. RP'liler de önergelenne sahıp çıkmak için tasan oylanırken lehte ve aleyhte oy kullanmadılar. Alınan bügiye göre ANAP Ankara Mil- letvekili İrfan Köksalan, hapis cezası yeri- ne "boşanma ve para cezası'" verilmesi is- temini dile getirdı. Kadın- erkek eşitliğinin sağlandığı toplumlarda, hapis cezasımn an- lamının olmayacağını belirten Köksalan. "Zina suçtur. Ancakcezaterorii estirmeye- lim. HastayaUacıdozajında vermek gerekir. Zina suçuna uvgulanacak cezanın dozajı hapis değil para cezası ve boşanma olmau- dır" dedi. RP Manisa Milletvekili BülentAnnc ıse zinaya hapis cezasını savunurken "ıtal- ya'da zinasuç değUdir. Ancak orada da bo- şanma yoktur. Boşanma olmadığı için met- resBk mekanizması resmileşmistir. Her ul- kenin şartlan farklıdır" dedı. TÜRKİYE SEÇMENi SAĞDA. SEÇİM; ANAP, RP VE CHP ARASINDA GEÇECEK Merkez eridi, CHP giiçleniyor Araştjrmaya katlanlar bugün seçim olsa kime oy verir RP ANAP CHP DSP DYP MHP DTP BBP ODP Diğer 20.22 I 20.17 16.36 , 12.72 11.29 J.11 3.09 1.98 1.95 1.75 ,.*.37 tstanbulHaber Servisi- Türki- ye'de yapılacak olası bir genel se- çimde yanşın ANAP, RP ve CHP arasında geçeceği, CHP'nın mu- halefette i\Tne kazandığı kayde- dildi. Istanbul'dan sonra Türkı- ye'de de CHP'nin grafiğinin yük- selmesini değerlendiren parti yö- neticileri, "CHP; laikük,demok- rasi.enflasyon, çeteJer,temizsiya- set gibi konularda çok net tavv- larla halkın önüne çıkıyor. Bu \ükseliş artarak sürecek" görü- şünü savundular. lletişim Vakfi'nın eşgüdümün- de Istanbul Üniversitesi lletişim Fakültesi ve Diyojen Araştırma ekiplerince Türkiye genelinde 16 • CHP Istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, CHP'nin asıl tabanımn varoşlar olduğunu belirterek "Bizi iktidara varoşlar taşıyacak" dedi. • Ahmet Güryüz Ketenci: "Yükselişimiz ilkeli, kararlı, tutarlı tavnmızın sonucudur." • Güldal Okuducu: "Çağdaş Türkiye'nin kadmlan, CHP'de birleşiyor." belirtilerek her 100 seçmenden 32'sinin merkezde, 28'inin sağ- da, 22'sinın de solda olduğu kay- dedıldi. Araştırma sonrasında or- taya çıkan venlerin, îstanbul seç- meninin eğilimleri ile benzeşme- si dıkkat çekerken radikalizmin güçlenme eğilimini yavaşlatarak il ve 3 bin 491 denek üzerinde gerçekleştirilen "Seçmenin Siya- sal EğUimleri ve Parti Terrihleri - Türkne'" konulu kamuoyu araş- tırması, olası bir seçimin ANAP, RP ve CHP arasında geçeceğini ortaya koydu. Araştırmada, Tür- kiye seçmeninin sağda olduğu da TEMEL ATACAK Demirel Pakistan'a gitti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Sü)e>Tnan Demirel, Türk firmalannın gerçekleştireceği İslamabad-Peşa\'er otoyol projesine temel atmak üzere Pakistan'a gitti. •Dernirel. hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında. Pakistan Cumhurbaşkanı Vekili VVassun Sajjad'ın daveti üzerine, Türk müteahhitlerinin üstlendikleri önemli altyapı projeleri ile ilgili törenlere katılmak üzere Pakistan'a gittiğini bildirdi. Türk müteahhit ve işadamlannın \-urtdismda gerçekleştirdikleri başanlann son yıllarda göze çarpan şekılde artmasmın övünç ka>nağı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Demirel, şunlan söyledi: •*Son yıUairda Türk müteahhitlerinin kardeş Pakistan"da üstlenmiş olduklan projeierin tutan 1 milyar 400 miiyon dolara ulaşmıştır. Bu zjv^retim sırasında. Pakistan'da Uk olarak İslamabad-Peşaver otoyol projesinin temel atma törenine katılacağım. 640 mihon dolarhk bir tutan olan söz konusu proje, Türkiye'nin yurtdışuıda tek başına kazandığı en yüksek ihaledir. Daha sonra, yine bir Türk şirketinin gerçekleştireceği 80 mihon dolarhk Pehur sulama kanalı projesine iliskin anlaştnanın ünza törenine nizaret edeceğün." D ÜZYAZI / ORHAN BİRGİT da olsa sürdürdüğü ortaya çıktı. Her 100 seçmenden 18'inin ken- disini "radikal" olarak tanımla- ması, merkez partilerin erime sü- recinin sürdüğünü ortaya koydu. Araştırma sonucunda, aralık ayı itibanyla RP'nin yûzde 20.22 oy oranıyla birinci partı olduğu. RP'yı yüzde 20.17 ile ANAP ve yüzde 16.36 ile de CHP'nın izle- diği görüldü. Bu 3 partiyi yüzde 12.72 oy oranıyla DSP, yüzde 11.29 ile DYP ve yüzde 9'll ile de MHP'nin takip ettiği kayde- dildi. lstanbul'dan sonraTürkiye ge- nelinde de CHP'nın 3. parti ol- masını değerlendiren CHP Istan- bul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci CHP'nin ilkeli. tutarlı ve kararlı po- litikalar izlemesinin bu so- nucu doğurduğunubelirtti. Ketenci, "Biz ANAYOL, REFAHYOL ve ANA- SOL-D hükümetteri kurul- madan önce ne sö> lediysek arkasında durduk. Bugün söylediklerimiz de aynı doğrultuda. Uzak görüşlü- lüğümüz, rutartılıgımız ve örgütsel bütünlüğümüz, başta doğal tabanmuz olan varoşlarda olmak üzere CHP'ye ilgiyi arturdT de- dı. "CHP'yi iktidara J MahJ«mehe\eti,tutuklusamklaruıtaMyeistemiıiiı^detti.(FotoğTaf:HATte Çeünkayay ya tehdit davasına devam edilditstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Düşünce Derneği Gebze Şubesi'nin bombalanması ve gazetemiz Genel Yaym Koordinatörü Hikmet Çetinkaya'ya tehdit mektuplan gönderilmesi eylemlerini gerçekleştirdikleri öne sürülen üçü tutuklu sekiz kişmin yargılandığı davada mahkeme heyeti, sanıklann tutukluluk halllerinin devamma karar verdi. Istanbul 1 No'lu DGM'de görülen davanın dün yapılan oturumuna tutuklu sanıldar Serdar Kaplan. Hüseyin Yeşflyurt, Ömer Kama ile tutuksuz sanıklar TunçTunca veHarunSüt katıldı. Duruşmada öncelikle sanık avukatlan müvekkillerinin üniversite öğrencisi olduğuna dair belgeleri mahkemeye sundular. Sanık avukatlan, bu üç kişinin kendi hallerinde insanlar olduklanru belirterek şeriatçı İBDA-C örgütü ile ilgilerinin bulunmadığııu savundular. Avukatlar, tutuksuz sanıklardan Tunç Tunca, Şükrü Kcskin. Yakup Gübül ve Harun Süt ile buradaki sanıklann tanışmadıklannı söyleyerek "Bu dava dosyası ik tutuksuz dört sanığuı dosyası aynlsm" diye konuştular. Sanıklardan Serdar Kaplan ise bir yıla yakın süredir tutuklu bulunduklanm belirterek kendilerine yüklenen eylemleri kabul etmediğini vurguladı. Kaplan, polisin faili meçhul kalan eylemleri kendi üzerlerine yıkmaya çalıştığını ifade ederek tahliyesini istedi. Sanıklann tutukluluk hallerinin devarruna karar veren mahkeme heyeti, dinlenmeyen tanıklann dinlenmesi için duruşmayı erteledi. - CHP Istanbul Milletve- kili Mehmet Sevigen de CHP'nin asıl tabanımn va- roşlar olduğunu belirterek "Bizi iktidaravaroşlar taş> yacak" dedi. CHP'nin va- roşlarda yaşayan insanlara vefa borcu olduğunu ifade eden Sevigen. şöyle devam etti: "Gecen iktidar döne- mimizde sosyal demokrat politikalan havata geçirc- medik. Bir döncm iktidar ortağı olduk, ancak başba- kan olamadık.ekonomiden sorumlu olamadık. İçişleri Bakanı olamadık. Ancak muhalefete geçtiğimizden beri varoşlarla CHP yine aynı dili konuşmaya başla- di- CHP vevaroşlardayaşa- yan insanlar özdesleşti. ay- nı dili konuşmaya başladık. Türkhe genelinde bizi ikti- dara başta varoşlar olmak üzere dargeoru, küçük es- naf ve sanatkâr, memur ve işçiler taşıyacaktır. İktidara geldiğimizde de onlann so- runlannı biz çözeceğiz.'' CHP Kadın Kollan Ge- nel Başkanı Güldal Oku- ducu da partinin yükselen grafiğinde CHP' Kadın Kollan'nın çok önemli bir katkısı olduğunu vurgula- dı. BIRBAKBIA SERVER TANILLI Kanossa Kapısında Değiliz... Kanossa, Italya'da Apennin'lerde bir köydür. Görkemli birşatosuyla ünlüdür. Şatosunun data- rihsel bir şöhreti vardir: Avrupa'da, Ortaçağ'ın or- ta yerinde, papaiarla imparatorlann sen- ben kav- galanyla dalaştıklan bir dönemde, hatırlayacaksı- nız, Papa VII. Gregorius, 1077'de Germen Impa- ratoru IV. Heinrich'i tutaraforoz eder. Aforoz edil- mek, hele bir imparator için bütün siyasal gelece- ğinin sönmesi demektir. İmparator Heinrich de tövbekâr kılığında, papanın bulunduğu işte bu Ka- nossa şatosunun kapısının önünde, başı eğik, günlerce bağışlanmayı bekler. Sonra olup biteni anlatmayalım. İşte o yıllardan bu yana, "Kanossa kapısında beklemek" de bir deyim olup çıkar. Aman dilemek, merhamete sığınmak anlamına... Çok şükür, Kanossa kapısında değiliz! Ne Avrupa Birliğı gözümüzde sahipkıran, ne de bizim geleceğimiz topyekûn ona bağlı. Evet, dip- lomasinin her zamankinden de dolambaçlı bir söyleyişi içınde, tam üyelik kapısı yüzümüze ka- patılmıştır. Bize yakışan, ne şoven şamataya baş- vurup ortalığa velvele salmak, ne de ocağına düş- tüm havası içinde zillet ve "tazallûm-i hal"öe bu- lunmaktır. Ağırbaşlı olalım, ulusal onurumuzu bilelim!.. Niçin Avrupa Birliği'ne tam üye olmak istiyor- duk? Çünkü. Avrupa'nın bir parçasıyız. Onun Avrupa Konseyi gibi kimi kuruluşlarında üyeliğimiz de var. Kıtada, iktisadî ve siyasal yönden daha da geniş- lığine bir bütünleşme hareketine dahil olmak, her- kes gibi bızim de haklı isteğimiz, bir yerde amacı- mız oldu. Otuz yılı aşkın bir süredir bunun arka- sında koşmuş haldeyiz. Biriiğin, hele hele Doğu'ya açılma sürecine gelip girdiği şu son aşamada, bi- zi dışlaması elbette zarif olmamıştır. Ama bunun kaygısını çekmek, bizler kadar onlara da düşme- li değil midir? Içinde bizim olmadığımız bir Avrupa bütünleş- mesinin bir yerde eksiklik taşıyacağını bugün an- lamadılarsa, bir gün mutlaka anlarlar. Şunu da bilmekte yarar var: Avrupa Birliği'nin dizginlerini ellerinde tutanlar, gerçi birtakım ev- rensel ilkelerın arkasından gidiyorlar. Ama ne olur- sa olsun, o sistem, kapitalızmin yaşamsal çıkar- lan üzerine kuruludur. Bu çıkartar öylesine belirle- yicıdır kı, kimsenin gözünün yaşına bakmaz, feda etmeyeceği de yoktur. Işin mantığı böyle oldu- ğundan, gerekçe bulmakia da fazla güçlük çekil- mez: Karmaşık bir tarihin içinden çıkıp gelmiş in- sanların kafalannda, bilinçaltına kadar işlemiş yı- ğınla tortu vardır; evrensel ilkeler adına hareket et- tiğini söyler. ama "uygartık"\\, "kültür"dü, "din"di, yığınla dürtü de o davranışlara gölgesini vurur. Özetle, kolay degildir o duvarı aşmak! Ama aşmayı da kafanıza koyduğunuzda, ha- zırlığınızı ona göre yapmalısınız. Evinizin içi ka- dar önüdeiemiz olmalı. İktisadî, sosyal ve siya- sal sorunlarınız olsa da, hiçbiri dehşete düşürü- cü olmamalı. Şimdi söyler misiniz, böyle midir sorunlanmız? İktisadî sorunlanmızın en başında yer alan enf- lasyon hem de çift rakamlar halinde ve yıllardır sü- rerken, önlem adına ciddi hiçbir şey yapılmamış- tır bugüne değin. Sınıflar arasında uçurumlar açıl- mış ve insanlar yurtiçinde göç yollarına düşmüş- lerdir; kapılar açıldığında da Avrupa'ya doğru aka- caklardır. Üstelik, her yıl çığ gibi büyüyen ve egi- timi de Allahlık bu insanlara ve onlann sorunlan- na Avrupa'dan önce bizim çare bulmamız gere- kir. Ve biz bulamamışızdır; çünkü Türkiye, 1950'ler- den başlayarak sağ politik kadrolann elindedir. Bu kadrolar, çözüm de ne, üstelik siyaseti kirli bir oyun haline getirmişlerdir. Sol'u parçalanmış ve işçi sı- nıfının önü tıkanmıştır. Dahası, hukuk devleti ve insan hakları birer so- run olup çıkmışlardır. Öyie olunca demokrasi de kör topaldır. Her örnek bir yana, bir ülkenin ana- yasası, hâlâ faşist kalemlerden çıkma bir metin olarak yürüriükte ise; ve onun doğrultusunda çı- kanlmış yığınla kanun özgürlüklerimizin başına be- lâ olmayı sürdürüyorsa; reform adına gösterme- lik bir iki hareketin dışında da hiçbir şey yapılma- mtşsa, durup düşünür Avrupa. Reform, A'dan Z'ye kadar reform, onun yolunu açalım! Komşuya giderken, âdettir, kılığına kıya- fetine bir çekidüzen verir insan. Bunu yapmadan kapıyı çalmış bulunuyoruz, adamlar da bildiklerin- den açmıyoriar. Dokunuyor bize pek haklı olarak bu. Ama evimizin kir-pas içinde olmasını da bir ulusal onur sorunu yapmalıyız ve kendimiz çöz- meliyiz bunu... Dışişleri Bakanhğı'nın 17 Aralık gü- nü yayımladığı açıklama, sadece ge- zeteniz "Cumhuriyef'te yer aldı. Böylece Batı Trakya Türk azınlığının seçtiği Iskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga'nın, "Yasalmüftünün ma- kamını gasp iddiası ile" Yunan sav- cılannca açılmış davalardan aldığı hapis cezalarının toplamının "80 ay"a ulaştığını Türk kamuoyu öğren- di. Öğrendi ve gariptir, ne siyasi par- tilerimizden ne sivil toplum örgütle- rimizden hatta ne de yazar-çizerleri- mizden tek kelimelik birtepkiye rast- lanmadı. Oysa, galiba ünlü Lüksemburg kararından sonra, Avrupalı dostları- mızın suratına bir ayna gibi tutulma- sı için böyle bir tepkinin tam zamanı olmalıydı. Üstelik, geçen haftaTahran'daya- yımlanan ıslam Konferansı Doruk Bıldirisi'nde "seçilmış müftüler üze- rindeki adli tacıze son verilmesi"n\ isteyen karardan hemen sonra, Yu- nan rnakamlarının bir "azınlık lide- n'"nin üzerine birbiri arkasına yürü- yen buldozerler gibi cezalar yağdır- ması karşısında bizim de söyleye- Yunanistan'ın Ortodoks Olmayan Vatandaşları ceklerimiz olmalıydı. Mehmet Emin Aga olayı, 1995 başlanna kadar uzanır. Gerçi, Yunan Anayasasında "Tan/nm/ş her din serbesttir. Bu dinin gerektirdiği tüm ibadet ve bunlara bağlı yükûmlülük- ler, hiçbir engelsiz, yasalann himaye- sinde ifa edilir" denilmektedir. Ama bu hüküm de başka ülkelerin anaya- salanndaki bazı başka hükümier gi- bi, sadece kâğıt üzerindedir Yunan makamlan için. Örneğin, Avrupa arenalannda" in- san haklan"n\n savunuculuğunu çok yüksek perdeden yapan Yunanlı komşularımız, anayasalannın 19. maddesindeki bir hükmü, "Ortodoks olmayan vatandaşlan"n\n üzerinde uygulamayı çok sevmektedirier. Böylece "Yunanistan aleyhinde ça- lıştıklan savıyla" beş yüz Türk asıllı ai- lenin vatandaşlık bağlan kesilmiştir. Yunanistan Bakanlar Kurulu'nun bu tür kararlan içinde, o sırada Yu- nan ordusunda askeriik görevini ya- pan bir gencin de adtnm yer alması, Atina'nın "Ortodoks olmayan vatan- daşlan "na karşı 19. maddeyi hangi ölçütlerle uyguladığının somut bir ör- neği olarak, bu ülkedeki Müslüman Türk azmlığı mensuplannın elinde dolaştınlıyor. Ama, Yunan hükümeti, bu azınlı- ğın seçtiği müftüleri görevde görmek istemiyor. Görev dedi iseniz, Meh- met Emin Aga'nın, suçlanması için kullanılan somut iddialann, sadece dini bayramlarda bir kutlama bildiri- si yayımlamakla sınırlı olduğunu da bilmelisiniz. Mesela, Yunanlılar Müslüman va- tandaşlannın, şeriat hükümleri ile iç içe yaşamalanndan sınırsız bir zevk duyuyorlar. Bu nedenle de evlenme akitlerinin din adamlannca yapılmasına da tat- lı tatlı göz yumuyoriar. Ama bir tek koşul ile. Bu işi, ce- maatin seçtiği değil, valinin atadığı din adamının yapmasını istiyorlar. Bu yüzden Iskeçe Müftüsü im- zası ile bayram kutlama bildiriteri ya- yımlayan Mehmet Emin Aga, 1995 yılının ocak ayının son haftasında ce- zaevine girmek zorunda kaldı. Haf- talar süren zoraki konukluk, Türki- ye'nin baskısı sonunda sağlık ne- denleri ile kaldınldı. Ama ceza hü- kümleri, müftünün yakasındaydı. Hatta yenileri de ekleniyordu ki, Türk Dışişleri Bakanlığı, 17 Aralık açıkla- masını yapmak zorunda kaldı. ••• Yunanlılar, bu konuya bakış açıla- rını Lozan Antlaşması ile açıklamak istiyorlar. Antlaşmada iki ülkedeki azınlıkların dini liderleri için var olan hükümlerde cemaatlerin tek derece- li seçimleri olmayışının altı çiziliyor. A- ma, mesela Fener Patriği'nin seçi- minde kilise temsilcilerine geniş yet- ki tanınmış. Metropollerin seçimle belirlediği üç adaydan birisi, Türk hü- kümetince patrik olarak atanıyor. Oy- saYunanistan'da yapılan, mülki ami- rin ataması ile müftülerin belirlenme- si. Diyelim ki, Rum Ortodoks Patriği, kendisine ekümenlik gibi bir ek tanım da verdiği için, bu tür bir seçime Tür- kiye ses çıkarmıyor. Türkiye, bu ekümenlik tanımına resmen kaşlannı çatmış olsa bile, yetmiş yıldan beri, cephe de almıyor. Almamakla da bence iyi de yapıyor. Bütün bir Pum Ortodoks dünya- sının, kendi dini lideri olarak tanımak istediği birisi için, görev ve sıfat ta- nımı, Türk devletinin işi elbette ol- mamalı. Hatta, ben Heybeliada Ruhban Okulu'nun da sadece Türkiye'deki- lere değil; diğer ülkelerde yaşayan Rum Ortodokslara da din adamı ye- tiştirmesi için yeniden öğrenime açıl- masından yanayım. Ama bıçağın tek yüzü olduğu sap- lantısına kapılmadan. Yunanistan'da yaşayan ve res- men "azınlık" olarak görülen Müslü- man Türklerin, müftü seçiminden, di- ğer tüm haklannı kullanma özgürlü- ğünün tanınmasına kadar. Bu nedenle Atina'daki Helsinki İn- san Haklan Izleme Komitesi'nin bu yoldaki uğraşlannı sürdürmesini di- liyorum. Ama o uğraşlara, bizim resmi ma- kamlanmızın yanı sıra bizdeki insan hakları örgütlerinin de omuz verme- sini isteyerek... İDinozoRH A F T A L I K M İ Z A H D E R G İ N İ Z Mevsim hormâllerihiH üstüne çıkâh dergi. ÇlKTl Aldmız
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle