Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19ARALIK1997CUMA
HABERLER
Sorusturma
Özer
ÇMer'i
bilirkişi
inceleyecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Ankara Cumhuri-
yet Başsavcılığı, DTP Kı-
nkkale İl Başkanı Sadık
AvıındukJoğlu'nun suç du-
yurusu üzerine. DYP Genel
Başkanı Tansu ÇUler ve eşi
ÖzerLçuranÇiİler hakkın-
da başlatılan soruşturmayla
ilgili olarak bilirkişiden ra-
por istedi.
Özer Çıller hakkında
"Ömer Lütfü Topal"ın öldü-
rûlmesine azmettirdiği" ge-
rekçesiyle başlatılan soruş-
turma için de "yetkkizlik"
karan veren Ankara Cum-
huriyet Başsavcılığı, dosya-
yı Sanyer Cumhuriyet Baş-
savcıhğı'na gönderdi.
Avundukluoğlu. 30 Ekjm
I997günü. Tansu Çillerve
eşi Özer Çiller hakkında
malvarlığındaki u
fahiş ar-
toş" gerekçesıyle başsavcı-
lığa suç duyurusunda bu-
lunmuştu. Âynı gün Özer
Çiller'in malvarlığının aras-
tınlmasıyla ılgilı dilekçe-
Maliye Bakanı Zekeriya İe-
mizel'e de ıletilmiştı.
Çıller. daha sonra soruş-
turmayı yürüten Cumhuri-
yet Sa\cısı Yücel İldeniz
hakkında Hâkımler ve Sav-
cılar Yüksek Kurulu'na suç
duyurusunda bulunmuştu.
HSYK"nın, savcı İldeniz'in
ifadesını almak üzere mü-
fettiş görevlendirdiği öğre-
nildı.
CHP'lı Fikri Sağlar. 7
Temmuz 1^97 günii Anka-
ra Cumhuriyet Başsavcılı-
ğı'na suç duyurusunda bu-
lunmuştu. Sağlar. suçduyu-
rusu dilekçesinde. Çiller'in
bazı yasadışı faaliyetlerde
bulunduğu saptamasının.
komısyona gelen bırçok ki-
şinin ifadesinde yer aldtgı-
nı belırterek Çiller'in. To-
pal'ın ölümüyle ılışkısınin
saptanması ve olayın sanık-
lan ile bağlantısıyla ılgilı
sorusturma açılması gereğı-
ne inandığını bildırmişti.
Tansu Ciller
'Hükümet
kaçma
havrlığında'
ADANA (Cumhuriyet
Bürosu)-DYP Genel Başka-
nı Tansu Çiller, daha önce
kendisıne getinlen
u
kaça-
cak" suçlamasını hükümete
yönelterek "Kaçmaya haar-
lanıyorlar'' dedı.
Anakent Beledi\esı"nce
yaptınlan Celal Bayar Köp-
riilü Kavşağf nın açılışı için
Adana'ya gelen ÇılleT. tören
alanına gelişinde "imansız-
lann korku'u riiyası" dıye
anonsedıldi.
Eski Demokrat Partı ku-
ruculanndan "koca reis" la-
kaplı Sadettin Bügie/in de
katıldığı törendeki konuş-
masına "Demokrasi müca-
delesivermiş bütün mücahit-
leri ve şehitlcri eoşku \e şük-
ranla anıyonım" diye başla-
yan Çiller'in sözü "Hükü-
met istifa" ve "Vur vur inle-
sin Mesut Yılmaz dinlesûT
sloganlanyla kesıldi. Çiller.
"Hükûmet istifa" biçimın-
deki sloganlann sıklığı üze-
rine şöyîe dedi: "Zaten ha-
zuianıyoıiar. Kaçmava ha-
nrtanıvorlar. Biraz daha sa-
bır, biraz daha sabır" dıye
konuştu.
ANAP'lı Köksalan para cezası isterken RP'li Arınç hapis cezasmı savundu
Zünada kacbn-erkek eşitliğiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TB-
MM Adalet Komisyonu, zina suçunda. ka-
dın ve erkeğe eşit ceza getiren yasa tasan-
sını kabul etti. Türk Ceza Yasasf nın (T-
CY), kadının zinasını tanımlayan 440.
maddesinde değişiklik getiren tasan, Ana-
yasa Mahkemesi'nın eşıtlik ilkesine aykı-
n bularak ıptal ettiğı ve "kocanın zinasmT
tanımlayan 441. maddesini yûrürlükten
kaldınyor.
Zina halinde kadın ve erkeğe öngörülen
cezayı 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına
indiren tasan 27 Aralık'tan önce yasalaşır-
sa, Anayasa Mahkemesi'nin iptalinden do-
ğan yasal boşluk da giderilmiş olacak.
TBMM Adalet Komisyonu, daha önce
alt komisyona havale ettiği tasanyı, millet-
vekillerinden gelen istek üzerine "basına
kapah" olarak görüştü. DSP'li Komisyon
Başkanı Emin Karaca. milletvekillennin
istemi üzerine çalışmalann "insKSunı" açı-
sından, toplantının "gjzfi" yapılacağını bil-
dirdi. Toplantıda, mevcut yasa tasansında
cezaüst sının olaraköngörülen 3 yıl, alt ko-
misyon raporu doğrultusunda 2 yıla çeki-
lerek kabul edildi. Kadın ve erkeğe eşit ce-
za uygulamasına bütün milletvekilleri des-
tek venrken RP'lıler,cezanm l yıldan 3 yı-
la kadar arttınlması ve ertelenmemesi yö-
nünde önerge verdiler. RP'liler cezalann
arttınlmasını içeren önergelenne gerekçe
olarak **AIDS"i gösterdiler. Ancak önerge
reddedildi. RP'liler de önergelenne sahıp
çıkmak için tasan oylanırken lehte ve
aleyhte oy kullanmadılar.
Alınan bügiye göre ANAP Ankara Mil-
letvekili İrfan Köksalan, hapis cezası yeri-
ne "boşanma ve para cezası'" verilmesi is-
temini dile getirdı. Kadın- erkek eşitliğinin
sağlandığı toplumlarda, hapis cezasımn an-
lamının olmayacağını belirten Köksalan.
"Zina suçtur. Ancakcezaterorii estirmeye-
lim. HastayaUacıdozajında vermek gerekir.
Zina suçuna uvgulanacak cezanın dozajı
hapis değil para cezası ve boşanma olmau-
dır" dedi.
RP Manisa Milletvekili BülentAnnc ıse
zinaya hapis cezasını savunurken "ıtal-
ya'da zinasuç değUdir. Ancak orada da bo-
şanma yoktur. Boşanma olmadığı için met-
resBk mekanizması resmileşmistir. Her ul-
kenin şartlan farklıdır" dedı.
TÜRKİYE SEÇMENi SAĞDA. SEÇİM; ANAP, RP VE CHP ARASINDA GEÇECEK
Merkez eridi, CHP giiçleniyor
Araştjrmaya
katlanlar
bugün seçim
olsa kime
oy verir
RP
ANAP
CHP
DSP
DYP
MHP
DTP
BBP
ODP
Diğer
20.22 I
20.17
16.36 ,
12.72
11.29
J.11
3.09
1.98
1.95
1.75
,.*.37
tstanbulHaber Servisi- Türki-
ye'de yapılacak olası bir genel se-
çimde yanşın ANAP, RP ve CHP
arasında geçeceği, CHP'nın mu-
halefette i\Tne kazandığı kayde-
dildi. Istanbul'dan sonra Türkı-
ye'de de CHP'nin grafiğinin yük-
selmesini değerlendiren parti yö-
neticileri, "CHP; laikük,demok-
rasi.enflasyon, çeteJer,temizsiya-
set gibi konularda çok net tavv-
larla halkın önüne çıkıyor. Bu
\ükseliş artarak sürecek" görü-
şünü savundular.
lletişim Vakfi'nın eşgüdümün-
de Istanbul Üniversitesi lletişim
Fakültesi ve Diyojen Araştırma
ekiplerince Türkiye genelinde 16
• CHP Istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen,
CHP'nin asıl tabanımn varoşlar olduğunu belirterek
"Bizi iktidara varoşlar taşıyacak" dedi.
• Ahmet Güryüz Ketenci: "Yükselişimiz ilkeli,
kararlı, tutarlı tavnmızın sonucudur."
• Güldal Okuducu: "Çağdaş Türkiye'nin kadmlan,
CHP'de birleşiyor."
belirtilerek her 100 seçmenden
32'sinin merkezde, 28'inin sağ-
da, 22'sinın de solda olduğu kay-
dedıldi. Araştırma sonrasında or-
taya çıkan venlerin, îstanbul seç-
meninin eğilimleri ile benzeşme-
si dıkkat çekerken radikalizmin
güçlenme eğilimini yavaşlatarak
il ve 3 bin 491 denek üzerinde
gerçekleştirilen "Seçmenin Siya-
sal EğUimleri ve Parti Terrihleri -
Türkne'" konulu kamuoyu araş-
tırması, olası bir seçimin ANAP,
RP ve CHP arasında geçeceğini
ortaya koydu. Araştırmada, Tür-
kiye seçmeninin sağda olduğu da
TEMEL ATACAK
Demirel
Pakistan'a
gitti
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Sü)e>Tnan Demirel, Türk
firmalannın gerçekleştireceği
İslamabad-Peşa\'er otoyol
projesine temel atmak üzere
Pakistan'a gitti.
•Dernirel. hareketinden önce
düzenlediği basın
toplantısında. Pakistan
Cumhurbaşkanı Vekili
VVassun Sajjad'ın daveti
üzerine, Türk
müteahhitlerinin üstlendikleri
önemli altyapı projeleri ile
ilgili törenlere katılmak üzere
Pakistan'a gittiğini bildirdi.
Türk müteahhit ve
işadamlannın \-urtdismda
gerçekleştirdikleri başanlann
son yıllarda göze çarpan
şekılde artmasmın övünç
ka>nağı olduğunu kaydeden
Cumhurbaşkanı Demirel,
şunlan söyledi:
•*Son yıUairda Türk
müteahhitlerinin kardeş
Pakistan"da üstlenmiş
olduklan projeierin tutan 1
milyar 400 miiyon dolara
ulaşmıştır. Bu zjv^retim
sırasında. Pakistan'da Uk
olarak İslamabad-Peşaver
otoyol projesinin temel atma
törenine katılacağım. 640
mihon dolarhk bir tutan olan
söz konusu proje, Türkiye'nin
yurtdışuıda tek başına
kazandığı en yüksek ihaledir.
Daha sonra, yine bir Türk
şirketinin gerçekleştireceği 80
mihon dolarhk Pehur sulama
kanalı projesine iliskin
anlaştnanın ünza törenine
nizaret edeceğün."
D ÜZYAZI / ORHAN BİRGİT
da olsa sürdürdüğü ortaya çıktı.
Her 100 seçmenden 18'inin ken-
disini "radikal" olarak tanımla-
ması, merkez partilerin erime sü-
recinin sürdüğünü ortaya koydu.
Araştırma sonucunda, aralık
ayı itibanyla RP'nin yûzde 20.22
oy oranıyla birinci partı olduğu.
RP'yı yüzde 20.17 ile ANAP ve
yüzde 16.36 ile de CHP'nın izle-
diği görüldü. Bu 3 partiyi yüzde
12.72 oy oranıyla DSP, yüzde
11.29 ile DYP ve yüzde 9'll ile
de MHP'nin takip ettiği kayde-
dildi.
lstanbul'dan sonraTürkiye ge-
nelinde de CHP'nın 3. parti ol-
masını değerlendiren CHP Istan-
bul Milletvekili Ahmet
Güryüz Ketenci CHP'nin
ilkeli. tutarlı ve kararlı po-
litikalar izlemesinin bu so-
nucu doğurduğunubelirtti.
Ketenci, "Biz ANAYOL,
REFAHYOL ve ANA-
SOL-D hükümetteri kurul-
madan önce ne sö> lediysek
arkasında durduk. Bugün
söylediklerimiz de aynı
doğrultuda. Uzak görüşlü-
lüğümüz, rutartılıgımız ve
örgütsel bütünlüğümüz,
başta doğal tabanmuz olan
varoşlarda olmak üzere
CHP'ye ilgiyi arturdT de-
dı.
"CHP'yi iktidara
J
MahJ«mehe\eti,tutuklusamklaruıtaMyeistemiıiiı^detti.(FotoğTaf:HATte
Çeünkayay
ya tehdit
davasına devam edilditstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Düşünce
Derneği Gebze Şubesi'nin bombalanması
ve gazetemiz Genel Yaym Koordinatörü
Hikmet Çetinkaya'ya tehdit mektuplan
gönderilmesi eylemlerini gerçekleştirdikleri
öne sürülen üçü tutuklu sekiz kişmin
yargılandığı davada mahkeme heyeti,
sanıklann tutukluluk halllerinin devamma
karar verdi. Istanbul 1 No'lu DGM'de
görülen davanın dün yapılan oturumuna
tutuklu sanıldar Serdar Kaplan. Hüseyin
Yeşflyurt, Ömer Kama ile tutuksuz sanıklar
TunçTunca veHarunSüt katıldı.
Duruşmada öncelikle sanık avukatlan
müvekkillerinin üniversite öğrencisi
olduğuna dair belgeleri mahkemeye
sundular. Sanık avukatlan, bu üç kişinin
kendi hallerinde insanlar olduklanru
belirterek şeriatçı İBDA-C örgütü ile
ilgilerinin bulunmadığııu savundular.
Avukatlar, tutuksuz sanıklardan Tunç Tunca,
Şükrü Kcskin. Yakup Gübül ve Harun Süt
ile buradaki sanıklann tanışmadıklannı
söyleyerek "Bu dava dosyası ik tutuksuz
dört sanığuı dosyası aynlsm" diye
konuştular. Sanıklardan Serdar Kaplan ise
bir yıla yakın süredir tutuklu bulunduklanm
belirterek kendilerine yüklenen eylemleri
kabul etmediğini vurguladı. Kaplan, polisin
faili meçhul kalan eylemleri kendi
üzerlerine yıkmaya çalıştığını ifade ederek
tahliyesini istedi.
Sanıklann tutukluluk hallerinin devarruna
karar veren mahkeme heyeti, dinlenmeyen
tanıklann dinlenmesi için duruşmayı
erteledi.
- CHP Istanbul Milletve-
kili Mehmet Sevigen de
CHP'nin asıl tabanımn va-
roşlar olduğunu belirterek
"Bizi iktidaravaroşlar taş>
yacak" dedi. CHP'nin va-
roşlarda yaşayan insanlara
vefa borcu olduğunu ifade
eden Sevigen. şöyle devam
etti: "Gecen iktidar döne-
mimizde sosyal demokrat
politikalan havata geçirc-
medik. Bir döncm iktidar
ortağı olduk, ancak başba-
kan olamadık.ekonomiden
sorumlu olamadık. İçişleri
Bakanı olamadık. Ancak
muhalefete geçtiğimizden
beri varoşlarla CHP yine
aynı dili konuşmaya başla-
di- CHP vevaroşlardayaşa-
yan insanlar özdesleşti. ay-
nı dili konuşmaya başladık.
Türkhe genelinde bizi ikti-
dara başta varoşlar olmak
üzere dargeoru, küçük es-
naf ve sanatkâr, memur ve
işçiler taşıyacaktır. İktidara
geldiğimizde de onlann so-
runlannı biz çözeceğiz.''
CHP Kadın Kollan Ge-
nel Başkanı Güldal Oku-
ducu da partinin yükselen
grafiğinde CHP' Kadın
Kollan'nın çok önemli bir
katkısı olduğunu vurgula-
dı.
BIRBAKBIA
SERVER TANILLI
Kanossa Kapısında
Değiliz...
Kanossa, Italya'da Apennin'lerde bir köydür.
Görkemli birşatosuyla ünlüdür. Şatosunun data-
rihsel bir şöhreti vardir: Avrupa'da, Ortaçağ'ın or-
ta yerinde, papaiarla imparatorlann sen- ben kav-
galanyla dalaştıklan bir dönemde, hatırlayacaksı-
nız, Papa VII. Gregorius, 1077'de Germen Impa-
ratoru IV. Heinrich'i tutaraforoz eder. Aforoz edil-
mek, hele bir imparator için bütün siyasal gelece-
ğinin sönmesi demektir. İmparator Heinrich de
tövbekâr kılığında, papanın bulunduğu işte bu Ka-
nossa şatosunun kapısının önünde, başı eğik,
günlerce bağışlanmayı bekler.
Sonra olup biteni anlatmayalım.
İşte o yıllardan bu yana, "Kanossa kapısında
beklemek" de bir deyim olup çıkar. Aman dilemek,
merhamete sığınmak anlamına...
Çok şükür, Kanossa kapısında değiliz!
Ne Avrupa Birliğı gözümüzde sahipkıran, ne de
bizim geleceğimiz topyekûn ona bağlı. Evet, dip-
lomasinin her zamankinden de dolambaçlı bir
söyleyişi içınde, tam üyelik kapısı yüzümüze ka-
patılmıştır. Bize yakışan, ne şoven şamataya baş-
vurup ortalığa velvele salmak, ne de ocağına düş-
tüm havası içinde zillet ve "tazallûm-i hal"öe bu-
lunmaktır.
Ağırbaşlı olalım, ulusal onurumuzu bilelim!..
Niçin Avrupa Birliği'ne tam üye olmak istiyor-
duk?
Çünkü. Avrupa'nın bir parçasıyız. Onun Avrupa
Konseyi gibi kimi kuruluşlarında üyeliğimiz de var.
Kıtada, iktisadî ve siyasal yönden daha da geniş-
lığine bir bütünleşme hareketine dahil olmak, her-
kes gibi bızim de haklı isteğimiz, bir yerde amacı-
mız oldu. Otuz yılı aşkın bir süredir bunun arka-
sında koşmuş haldeyiz. Biriiğin, hele hele Doğu'ya
açılma sürecine gelip girdiği şu son aşamada, bi-
zi dışlaması elbette zarif olmamıştır. Ama bunun
kaygısını çekmek, bizler kadar onlara da düşme-
li değil midir?
Içinde bizim olmadığımız bir Avrupa bütünleş-
mesinin bir yerde eksiklik taşıyacağını bugün an-
lamadılarsa, bir gün mutlaka anlarlar.
Şunu da bilmekte yarar var: Avrupa Birliği'nin
dizginlerini ellerinde tutanlar, gerçi birtakım ev-
rensel ilkelerın arkasından gidiyorlar. Ama ne olur-
sa olsun, o sistem, kapitalızmin yaşamsal çıkar-
lan üzerine kuruludur. Bu çıkartar öylesine belirle-
yicıdır kı, kimsenin gözünün yaşına bakmaz, feda
etmeyeceği de yoktur. Işin mantığı böyle oldu-
ğundan, gerekçe bulmakia da fazla güçlük çekil-
mez: Karmaşık bir tarihin içinden çıkıp gelmiş in-
sanların kafalannda, bilinçaltına kadar işlemiş yı-
ğınla tortu vardır; evrensel ilkeler adına hareket et-
tiğini söyler. ama "uygartık"\\, "kültür"dü, "din"di,
yığınla dürtü de o davranışlara gölgesini vurur.
Özetle, kolay degildir o duvarı aşmak!
Ama aşmayı da kafanıza koyduğunuzda, ha-
zırlığınızı ona göre yapmalısınız. Evinizin içi ka-
dar önüdeiemiz olmalı. İktisadî, sosyal ve siya-
sal sorunlarınız olsa da, hiçbiri dehşete düşürü-
cü olmamalı.
Şimdi söyler misiniz, böyle midir sorunlanmız?
İktisadî sorunlanmızın en başında yer alan enf-
lasyon hem de çift rakamlar halinde ve yıllardır sü-
rerken, önlem adına ciddi hiçbir şey yapılmamış-
tır bugüne değin. Sınıflar arasında uçurumlar açıl-
mış ve insanlar yurtiçinde göç yollarına düşmüş-
lerdir; kapılar açıldığında da Avrupa'ya doğru aka-
caklardır. Üstelik, her yıl çığ gibi büyüyen ve egi-
timi de Allahlık bu insanlara ve onlann sorunlan-
na Avrupa'dan önce bizim çare bulmamız gere-
kir.
Ve biz bulamamışızdır; çünkü Türkiye, 1950'ler-
den başlayarak sağ politik kadrolann elindedir. Bu
kadrolar, çözüm de ne, üstelik siyaseti kirli bir oyun
haline getirmişlerdir. Sol'u parçalanmış ve işçi sı-
nıfının önü tıkanmıştır.
Dahası, hukuk devleti ve insan hakları birer so-
run olup çıkmışlardır. Öyie olunca demokrasi de
kör topaldır. Her örnek bir yana, bir ülkenin ana-
yasası, hâlâ faşist kalemlerden çıkma bir metin
olarak yürüriükte ise; ve onun doğrultusunda çı-
kanlmış yığınla kanun özgürlüklerimizin başına be-
lâ olmayı sürdürüyorsa; reform adına gösterme-
lik bir iki hareketin dışında da hiçbir şey yapılma-
mtşsa, durup düşünür Avrupa.
Reform, A'dan Z'ye kadar reform, onun yolunu
açalım! Komşuya giderken, âdettir, kılığına kıya-
fetine bir çekidüzen verir insan. Bunu yapmadan
kapıyı çalmış bulunuyoruz, adamlar da bildiklerin-
den açmıyoriar. Dokunuyor bize pek haklı olarak
bu. Ama evimizin kir-pas içinde olmasını da bir
ulusal onur sorunu yapmalıyız ve kendimiz çöz-
meliyiz bunu...
Dışişleri Bakanhğı'nın 17 Aralık gü-
nü yayımladığı açıklama, sadece ge-
zeteniz "Cumhuriyef'te yer aldı.
Böylece Batı Trakya Türk azınlığının
seçtiği Iskeçe Müftüsü Mehmet
Emin Aga'nın, "Yasalmüftünün ma-
kamını gasp iddiası ile" Yunan sav-
cılannca açılmış davalardan aldığı
hapis cezalarının toplamının "80
ay"a ulaştığını Türk kamuoyu öğren-
di.
Öğrendi ve gariptir, ne siyasi par-
tilerimizden ne sivil toplum örgütle-
rimizden hatta ne de yazar-çizerleri-
mizden tek kelimelik birtepkiye rast-
lanmadı.
Oysa, galiba ünlü Lüksemburg
kararından sonra, Avrupalı dostları-
mızın suratına bir ayna gibi tutulma-
sı için böyle bir tepkinin tam zamanı
olmalıydı.
Üstelik, geçen haftaTahran'daya-
yımlanan ıslam Konferansı Doruk
Bıldirisi'nde "seçilmış müftüler üze-
rindeki adli tacıze son verilmesi"n\
isteyen karardan hemen sonra, Yu-
nan rnakamlarının bir "azınlık lide-
n'"nin üzerine birbiri arkasına yürü-
yen buldozerler gibi cezalar yağdır-
ması karşısında bizim de söyleye-
Yunanistan'ın Ortodoks Olmayan Vatandaşları
ceklerimiz olmalıydı.
Mehmet Emin Aga olayı, 1995
başlanna kadar uzanır. Gerçi, Yunan
Anayasasında "Tan/nm/ş her din
serbesttir. Bu dinin gerektirdiği tüm
ibadet ve bunlara bağlı yükûmlülük-
ler, hiçbir engelsiz, yasalann himaye-
sinde ifa edilir" denilmektedir. Ama
bu hüküm de başka ülkelerin anaya-
salanndaki bazı başka hükümier gi-
bi, sadece kâğıt üzerindedir Yunan
makamlan için.
Örneğin, Avrupa arenalannda" in-
san haklan"n\n savunuculuğunu çok
yüksek perdeden yapan Yunanlı
komşularımız, anayasalannın 19.
maddesindeki bir hükmü, "Ortodoks
olmayan vatandaşlan"n\n üzerinde
uygulamayı çok sevmektedirier.
Böylece "Yunanistan aleyhinde ça-
lıştıklan savıyla" beş yüz Türk asıllı ai-
lenin vatandaşlık bağlan kesilmiştir.
Yunanistan Bakanlar Kurulu'nun
bu tür kararlan içinde, o sırada Yu-
nan ordusunda askeriik görevini ya-
pan bir gencin de adtnm yer alması,
Atina'nın "Ortodoks olmayan vatan-
daşlan "na karşı 19. maddeyi hangi
ölçütlerle uyguladığının somut bir ör-
neği olarak, bu ülkedeki Müslüman
Türk azmlığı mensuplannın elinde
dolaştınlıyor.
Ama, Yunan hükümeti, bu azınlı-
ğın seçtiği müftüleri görevde görmek
istemiyor. Görev dedi iseniz, Meh-
met Emin Aga'nın, suçlanması için
kullanılan somut iddialann, sadece
dini bayramlarda bir kutlama bildiri-
si yayımlamakla sınırlı olduğunu da
bilmelisiniz.
Mesela, Yunanlılar Müslüman va-
tandaşlannın, şeriat hükümleri ile iç
içe yaşamalanndan sınırsız bir zevk
duyuyorlar.
Bu nedenle de evlenme akitlerinin
din adamlannca yapılmasına da tat-
lı tatlı göz yumuyoriar.
Ama bir tek koşul ile. Bu işi, ce-
maatin seçtiği değil, valinin atadığı
din adamının yapmasını istiyorlar.
Bu yüzden Iskeçe Müftüsü im-
zası ile bayram kutlama bildiriteri ya-
yımlayan Mehmet Emin Aga, 1995
yılının ocak ayının son haftasında ce-
zaevine girmek zorunda kaldı. Haf-
talar süren zoraki konukluk, Türki-
ye'nin baskısı sonunda sağlık ne-
denleri ile kaldınldı. Ama ceza hü-
kümleri, müftünün yakasındaydı.
Hatta yenileri de ekleniyordu ki, Türk
Dışişleri Bakanlığı, 17 Aralık açıkla-
masını yapmak zorunda kaldı.
•••
Yunanlılar, bu konuya bakış açıla-
rını Lozan Antlaşması ile açıklamak
istiyorlar. Antlaşmada iki ülkedeki
azınlıkların dini liderleri için var olan
hükümlerde cemaatlerin tek derece-
li seçimleri olmayışının altı çiziliyor. A-
ma, mesela Fener Patriği'nin seçi-
minde kilise temsilcilerine geniş yet-
ki tanınmış. Metropollerin seçimle
belirlediği üç adaydan birisi, Türk hü-
kümetince patrik olarak atanıyor. Oy-
saYunanistan'da yapılan, mülki ami-
rin ataması ile müftülerin belirlenme-
si.
Diyelim ki, Rum Ortodoks Patriği,
kendisine ekümenlik gibi bir ek tanım
da verdiği için, bu tür bir seçime Tür-
kiye ses çıkarmıyor.
Türkiye, bu ekümenlik tanımına
resmen kaşlannı çatmış olsa bile,
yetmiş yıldan beri, cephe de almıyor.
Almamakla da bence iyi de yapıyor.
Bütün bir Pum Ortodoks dünya-
sının, kendi dini lideri olarak tanımak
istediği birisi için, görev ve sıfat ta-
nımı, Türk devletinin işi elbette ol-
mamalı.
Hatta, ben Heybeliada Ruhban
Okulu'nun da sadece Türkiye'deki-
lere değil; diğer ülkelerde yaşayan
Rum Ortodokslara da din adamı ye-
tiştirmesi için yeniden öğrenime açıl-
masından yanayım.
Ama bıçağın tek yüzü olduğu sap-
lantısına kapılmadan.
Yunanistan'da yaşayan ve res-
men "azınlık" olarak görülen Müslü-
man Türklerin, müftü seçiminden, di-
ğer tüm haklannı kullanma özgürlü-
ğünün tanınmasına kadar.
Bu nedenle Atina'daki Helsinki İn-
san Haklan Izleme Komitesi'nin bu
yoldaki uğraşlannı sürdürmesini di-
liyorum.
Ama o uğraşlara, bizim resmi ma-
kamlanmızın yanı sıra bizdeki insan
hakları örgütlerinin de omuz verme-
sini isteyerek...
İDinozoRH A F T A L I K M İ Z A H D E R G İ N İ Z
Mevsim hormâllerihiH
üstüne çıkâh dergi.
ÇlKTl
Aldmız