07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeru Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya # Yazuşlen Müdürlen: tbrahim Yıldız - Dinç Tayanç • Sonııtılu Müdür: Fikret Ilkiz 9 Haber Merkezı Müdurü Hakan Kara•Görcel Yönetmen: FOcret Eser Dı$ Haberler Şinasi Danışoğlu • tstıhbarat Cengiz Yıldınm 9 Ekonomı Mehmet Saraç • Kültur Handan Şenköken • Spor 4bdülkadir V üceimaa • Makaleler Sami Karaören • Duzeltme Abduüah Yaaa»Fotoğraf Erdoğan Köseoğhı •Bütd-Belge EdibeBuğra^YurtHaberlen Mehmef Faraç YayınKurulu. İhaııSdçak(Başkan), Ortıan Eriııç. Oktay Kurtböke Hüunet Çetintaya,Şökran SoiKr, Ergun BaJcı,Dinç Tayanf, İbnrium V ıldız, Orhan Buruüı, Mustafa Baibay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı. Mustafa Baibay Atatürk Bulv an No: 125. Kac4, Bakanlıklar-AnkaraTel: 4195020 (7 hat). Faks: 4195027 • lznur Temsılcısı Serdar Kıak, H Zıya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks 4419117 • Adana Temsilcisi- Çetin Yiğenoğhı, lnönü Cd 119 S. No 1 Kat: 1, Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Mudurü Üstün ^kinen 0 Koordınatdr Ahmet Koruisan # Mufaasebe Büknt Vener#ktru Hüstjiı Gûrer • Işletme Önder Çelik • Bügı- Işlem >«il Inal # Bılgısavar Sıslem Mürövet Çüer»Saüş FariktKnza MEDYA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudür Gülbin Erduran 9 Koordınatör Reha Işıtman 0 Gene! Müdür Yardnncisr Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 80-513 84 60-61.Faks:513S463 Yayimla>an ve Basan: Yenı Gûn Haber Ajansı, Basın ve Yaymcıhk A.Ş Türkocağı CaA 39,41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0 2121 512 05 05 (20 hat) Faks (0212)513 85 95 15ARALIK1997 Imsak: 5.41 Güneş:7.15 Öğle: 12.06 Ikindi: 14.23 Akşam: 16.44 Yatsı: 18.11 Erzurum'da • ERZURUM (Cumhuriyet) - Erzıırum Aziziye Öğrenci Yurtlan'nda kalan yaklaşık 800 öğrenci, personel ve çocuklannın zehirlenmesi nedeniyle hastaneye kaldınlmasırıın ardından kentte başlayan panik sürüyor. Salgın hastahğa yol açan etkenler henüz belirlenemezken öğrencılerin yurtlannı tamamen bosaltarak, ailelerinin yanına döndükleri bildirildi. Erzurum Aziziye Yurtlarfnda geçen hafta başlayan salgın hastalık nedeniyle karantina oiasılığı doğdu. Aziziye Hastanesi yetkilileri, yurttaki gıda ve su kirlilıği nedeniyle zehırienmenin meydana gelebileceği oiasılığı üzerinde durduklanm belirttiler. Zfrıa, erkek için de suç • ANKARA (AA) - Zina yapan erkeğe de hapis cezası verilmesini öngören yasa tasansı. bugûn TBMM Adalet Komısyonu'nda ele ahnacak. TCK'de değişiklik öngören tasannın aynen yasalaşması halinde, kadınlarda olduğu gibi zina yapan erkekler hakkında da 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Evli bir kadın veya erkekle evli olduğunu bıle bile zina yapan bekâr kimse de aynı cezaya çarptınlacak. Sirke 200 bin dolar ceza • CHICAGO(AA)- ABD'de gezici bir sirkin gösteri fîli ölü bulununca, Albuquerque Mahkemesi sirkin çalışma iznini iptal ederek 200 bin dolar para cezası verdi. Sirke verilen cezalann bununla bitmediğinı belirten ilgililer. sirkin yaşayan iki fili ile diğer hayvanlanna mahkemece el konulduğunu ve bu hayvanlann kent parkına verildiğini kaydettiler. Ezo Gehn'in mezan • GAZtANTEP(AA)- Güzelliği ve kötü kaderi türkülere, filmlere konu olan, adı çorbaya verilen Gaziantepli Ezo Gelin'in, Suriye'dekı mezanrun Türkiye'ye getirilmesi için bu ülkenin yetkılilerinden yanıt bekleniyor. Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, akrabası olan Ezo Gelin'in mezannın Türkiye'ye getirilmesine ilişkin çalışmalara her türlü destegi vereceğini söyledi. Oğuzeli Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız da mczar nakli için 1. Derecede Hudut Makamı olan Halep'e bağlı Bab Kaymakamlığı'na başvurduklannı ve yanıt beklediklerini söyledi. Boşanmalar apttı • ANKARA (AA)- Boşanma davalannda son 10 yıllık süre içerisinde büyük bir artış olduğu tespit edildi. 1986yılında boşanmak için mahkemelere 60 bin 865 kişi başvururken bu sayı aradan geçen 10 yıllık süre içerisinde yüzde 72 oranında artış göstererek 104bin851'eulaştı.Öte yandan, 1 Ocakl996-31 Aralık 1996tarihleri arasında hukuk mahkemelerine toplam 1 milyon 63 bin 657 dava açıldı. Boşanma davalan, tüm davalann yüzde 9.9'unu teşkil ediyor. Toprak kullanımı • ANTALYA(AA)- Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Anabilim Dah Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa San. yeterince önemsenmeyen topraklann akıllı şekilde kullanılmaması halinde Türkiye'nin çok yakın gelecekte tanm üriinlerinde komşulanna muhtaç duruma düşeceğini söyledi. A.Ü. öğretim üyesi Prof. Mahmut Adem eğitim sistemindeki temel sorunlan araştırdı 'Ulusal eğitiıııiıııiz dinci^EBRUTOKTAR ANKARA-Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Adem, eğitim kurumlanndaki yöneticilerin yüzde 16.7'sinin din kültü- rü ve ahlak bilgisi öğretmeni olduğunu bildirdi. Talim Terbiye Kurulu personeli- nin yüzde 13.2'sinin de din kültürü ve ah- lak bilgisi öğretmeni olduğunu kaydeden Adem, "Eğitim programlanndald veders Idtaplanndaki cinsiyetçi,gerici vedinsei te- mete şaşmamak gerek" dedi. Türkiye'de 15 bin 861 din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretmeninin "gereksinim fazlasr ol- duğunu bildiren Adem, "Türkiye'de bir- çoköğretmen,kadroiçinsırada beklerken, 15 bin 861 din kültürü ve ahlak bilgisi öğ- retmeninin gereksinim fazlası olması dü- şündürücüdür. Bu, dinci- siyasi kadrolaş- ma değil de ne" diye sordu Milli Eğitim Bakanı Uluğbay ise eğitim sistemindeki gerici kadrolara ilişkin iddialan yalanla- yarak, "Buülkeyeıranayan birkaç taneeği- timci olur. Ama böyle söylentiler eğitim camiasuu yaralıyor" dedi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut • Prof. Adem, araştırmasmda TBMM'de 138 imam-hatip lisesi çkışlı milletvekili bulunduğuna dikkat çekti. • Milli Eğitim Bakanı Uluğbay "Birkaç tane bu ülkeye uymayan insanlar olabilir. Ama iddialar eğitim camiasını yarahyor" dedi. Adem tarafından yapılan araştırmada, Türk eğitim sistemindeki "dinsel istismar- lar" değerlendirildi. TBMM'de bulunan 550 milletvekilinden 138'inın imam ha- tip lisesi çıkışlı olduğuna dikkat çekilen araştırmada, "Genel olarak şeriatdüzeni- ne Özlem duyan. dindar değil. dind çevre- ler, din eğitimini sinsi bir planla yüriit- mektedir. Bıına, eğitim-kadrolaşma-par- tileşme süreci denilmesi yanlış olmaz" de- nildi. Milli Eğitim Bakanlığı flköğretim Ku- rurrüan Yönermeliğı'ndeki "özel bilgi, be- ceri ve yetenek isteyen beden egitimu re- sim, müzik ve din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri, hizmetiçi eğitim kursuyla yetişti- rflen üköğretim öğretmenlerince veriKr" hükmüne ışaret edilen araştırmada, "An- cak,en çok kursu din kültürü ve ahlak bil- gisi dersi için verdiler" denıldi. Araştır- mada, 1990-1996 verilerine göre, din kül- türü ve ahlak bilgisi dersi için düzenlenen kurs sayısının, öteki yetenek dersleri için düzenlenen kurs sayısından 3.23 kat faz- la olduğu bildirildi. Türkiye'de 15bin 861 din dersi öğretmeninin gereksinim fazla- sı olduğu belirtilen araştırmada, "Bu, si- yasi-dûıi kadrolaşma değfl de nedir" diye soruldu. 'Ayncahk tamnıyor' Araştırma, ulusal eğitim sistemi hakkın- da düşünce ve politika üretmekle görev- li. bilim ve uzmanlar kurulu Talim Terbi- ye Kurulu'nun yüzde 13.2'sinin din kül- türü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinden oluştuğunu ortaya koydu. Kurulun yüzde 8.1'inin sınıf öğretmenlerinden, yüzde 6.6'sının Türkçe öğretmenlerinden, yüz- de 5.8'inin matematik, yüzde 0.8'inin de felsefe öğretmenlerinden oluştuğunu bil- diren araştırmada, "Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenterine tanınan bu aynca- hkdüşündüriicüdür'' denildi. Türkiye ge- nelindeki eğitim kademelerindeki yöne- ticilerin yüzde 16.7'sinin din kültürü ve ah- lak bilgisi öğretmeni olduğuna işaret edi- len araştırmada, eğitim sistemindeki din- ci kadrolaşmaya dikkat çekildi. Araştırmanın sonuç bölümünde, Kuran kurslan, imam-hatip lıseleri ve ilahiyat fakültelerinin, dinsel- siyasal örgütlenme- nin temelini oluşturduğu vurgulanırken, RP'nin oylanndaki artışa da işaret edildi. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki "baza geri- ci kadrolann hâlâ görevde bulunması ne- denivle çağdaş eğitünin yapılamadığı ve 8 ydlık kesintisiz temel eğjtimin sekteye uğ- raöldıgır ' yönündekı ıddialan yalanladı. Uluğbay, iddialann 500 bin öğretmeni töhmet aitında bıraktığını ve eğitim cami- asını derinden yaraladıgını söyledi. Tür- kiye'deki 500 bin öğretmenin öğrencile- re çağdaş bilgilerverdiğini kaydeden Uluğ- bay. "ancak içlerinde birkaç tane bu ülke- yeuymayanlar vardır. O kişiler hakkmda- ki iddialar subut bulursa, gereken yapılır. Ama öğretmenimizi yaralamava kimse- nin hakkı yoktur" Çevreci öğoğretmene sürgün• Batı Akdeniz Çevre Eğitimi Platformu'nda yaptığı konuşmada valiyi ve siyasetçileri eleştiren resim öğretmeni Kasım Yeter, Milas'ın Kazıkh Köyü Ilköğretim Okulu'na gönderildi. OLCAY AKDENİZ MİLAS-Muğla'nıntu- ristik Göcek ilçesinde Çe\ - re Bakanı tmren Aykut'un da kanlımıyla yapılan "Ba- ü Akdeniz Çevre Eğitimi Pfetfonnu"nda yaptığı ko- nuşmada valiyi ve siyaset- çileri eleştiren çevreci öğ- retmen sürgün edildi. Göcek'te 26-27 Tem- muz 1997 tarihJerinde ger- çeklestırilen etkinliğe "çev- reci konuşmaar olarak ka- tılan ve konuşmasında Muğla Valiliği ile siyasi Çocukken yakınlan tarafından tecavüze uğrayan ünlüler de var Cinsel taciz aileye girdi Çeviri Servisi - Almanya'da sadece 1996 yılmda 14 bin, 1997 yılında da 16 bin çocuğa cinsel tacizde bulunulduğu resmi kayıtlara geçmiş durumda. Hukukçular, polis ve psikologlar gerçek rakamlann başvoırulann en az on katı olduğu konusunda birleşiyorlar. Çünkü şikâyetler; çocukiara, aile dışı taciz ve tecavüzleri kapsıyor, ancak aile içi cinsel taciz vakalan bir sır gibi saklanmaya devam ediyor. Baba, ağabey. amca, kuzen gibi çocugun çok yakınlanndan oluşan tacizciler karşısında çocuğun hem tehdit edilerek korkması sağlandığı için hem de ailesine zarar vermekten kaygılandığı için kendi inisiyarifi ile sustuğu belirtiliyor. ilgililer, şikâyet başvurulannın yıldan yıla artmasının bir nedeninin de bir tabu olan cinsel taciz hakkında açıklıkla konuşulmaya başlanması olduğunu söylüyorlar. Ünlü kişilerin son 2-3 yıldır kendilerinin de bir zamanlar kurban olduklannı ve şikâyet edilmezse başka çocuklann da aynı tehlikeyle karşı karşıya kalacaklannı süreİcli açıklamalanndan sonra aileler resmi yetkililere daha sıklılda başvurmaya başlamışlar. Bu tepki, bir yandan tacizcilerin yakalanmasını sağlayan neredeyse tek yol. Çocuğa inanmıvoriar Ancak yetkılilere göre tacizci, aile içinden ve çocuk üzerinde otorite sahibi bir şahjs olduğunda durum değişiyor. Çocuk korkutularak susturulmadıysa ya da tehditlere rağmen sorununu ailenin diğer üyelerine açmaya cesaret ediyorsa, ona genellikle inanılmıyor. Ve bu kez yardım alabilmek için yöneldiği ailesinin diğer bireylerinden susması için baskı görüyor. Böyle durumlarda çocuğa inanmayan ve çocuğu "arök seni sevmeyeceğim, sen ailemizi parçalamak istiyorsun" gibi psikolojik baskjlar altına sokan ailenin diğer üyeleri. çocuğun tek savunma mekanizmasmı ortadan kaldırmakla beraber, tacizcinin de daha fazla cesaretlenmesine yol açıyorlar. Çocuk böyle ailelerde yıllarca cinsel tacize ve bunun psikolojik etkilerine maruz kalmaya devam ediyor. Çocukken cinsel tacize ugramış ünlüler aıasında Roger Moore, Margeaux Hemingway, Oprah \Vinfrey. Marlon Brando'nun kızı Cheyenne Brando, Tina Turner ve Roseanne Barr bulunuyor. Göksu deltasını kurtanna planı SAMtHAZMİEZER ADANA - Sahip olduğu doğal zen- ginliklerden dolayı Özel Çevre Ko- ruma Bölgesi ilan edilen Göksu Del- tası'nın olumsuz uygulamalardan ko- nınabilmesi için önlem ahrunası is- teruyor. Bölgede iki yıl sürdürdügu ge- niş kapsamlı çalışmalara geçen gün- îerde son veren Doğal Hayatı Koru- ma Derneği (DHKD), hazırladığı Yö- netim Planı'nda delta için çözüm öne- rilerini sıralıyor, yetkilileri harekete geçmeye çağınyor. DHKD uzmanlannca çeşitli kuru- luşlarla ışbirliği yapılarak hazırlanan Göksu Deltası Ozel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı, üç hedeften oluşuyor. Bunlar, "Sulak Alan İşlev ve Değerlerinin İyueştirflmesi w Ko- runmas", -BhcJojik ÇeşhÜKğm(Özel- likle Sulak Alan HabitarJan, Deniz Kaplumbağalan Üreme Kumsallan ounak üzere) Korunması" ve "Yöre Halkmın Sos><>- Ekonomik Yapısının Çevreye Duyarb Politikalara L'yumu- nun Sağlanmasr olarak gösterili- yor. Yönetim planmda, birinci hedef kapsamında şunlann yapılması öngö- rülüyor: "Göksu Nehri'nin özellikle Silifke kav naklı kirliliğinin önlenmesLtarun- sal, evsel ve endüstriyel kirliliğin ön- lenmesi. sulak alan işlev1 ve değerleri- ni etkik 1 ?ebilecvkgefişmeılerin iztenme- si,personel nitelik veniceüğinin ivileş- tirilmesi". Biyolojik çeşitliliğin ko- runması ile ilgili faaliyet hedefleri ise şöyle özetleniyor: "Yazördegi,pasbaş patkagibi dün- ya çapında nesli tehlikede ve saz ho- rozu gibi ulusal düzeyde nesli tehlike aitında olan su kuşlannın habitatla- ruıın korunması veiyfleştirümesL Ca- reöa caretta, chelonia m\das, trionyx triungis türierinin yaşama alanlannuı korunması ve geliştirilmesi. Yabani künyon, ada sahil soğanı, kum zam- bağı gibi endemik ve nesli tehlikede olan bitkıfcrin habitatiantun korun- ması ve iyileştirUmesL" Doğal Hayatı Koruma Derneği yet- kilileri, planda aynntılanyla ortaya koyduklan çözüm önerilerinin yaşa- ma geçirilebilmesi için başta hiikü- met olmak üzere tüm kurum ve ku- ruluşlan göreve çağırdıklannı, Gök- su Deltasf nın korunması için el ele verilmesi gerektiğini vurguluyorlar. 'Bitmiş pilleri çöpe atmayın' TARSUS(Cumhuriyet )- Kısa adı DAÇE olan Doğu Akdeniz ÇevTedlen, "Bitmiş pilleri çöpe atmayın" kam- panyası başlattı. Mersin, Adana, Kahra- manmaraş, Silifke, Pozantı, Hatay ve Ceyhan'daki 17 çevreci kuruluşun oluştur- duğu DAÇE'nin Tarsus Öğ- retmenevi'ndeki toplantısı, kampanya karanyla sonuç- landı. "SevgiB çevne dostu" diye başlayan el broşüriinde pillerin özelligine dikkat çe- kilerek özetle şöyle denil- di: "Baa araçhrdan yarar- btnmak için kullandığınuz pillerçoğualukla nUcei,kad- miyum, ava gibi çevreye ve saghğazararhkirmasal mad- deler içerir vv sağhgımız için büyük bir tehlike oluşturur. Bu nedenle bitmiş pilleri bi- riktirerek ÇETKO v« ulaş- brmyada0J21459Q35Snu- maralı telefonu arayın-" e-posta: tan (« prizma.net. tr partılenn çe\Te sorunlan- na karşı duyarsızlığını eleş- tiren Göcek Lisesi resim öğretmeni Kasım Yeter, Milas'ın Kazıklı Köyü ti- köğretim Okulu'na gön- derildi. Öğretmen Kasım Ye- ter'in. söz konusu etkin- likte Muğla Valisi Cemil Serhadlı'ya yönelik ola- rak "Resmi acıklamalann dışında bir gerçeği bura- da dilegetirmek istiyonım. Herkes kendi gerçeğini söy- ler. Saym Vâfmizin biraçık- laması vardı. Biryannşbil- gilendinneaslında. Gocek denizinin de Ma\ i BayTak alnıası gerekenlerin içinde oiduğu şeklfaıdebirbUgüen- dirmeyapılmış. Oysa, Gö- cek koylan aşın derecede deniz kirUliğryie karşı kar- şıyadır" eleştinsinde bu- lunarak, antik Dadela ken- tinin özel mülkiyete açıl- dı ğını ve birilerine peşkeş çekileceğini ifade ettiği öne süriildü. Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü ilköğ- retim müfettişleri, Yeter'in aynı etkinlikte söylediği şu sözler nedeniyle soruş- turmabaşlatmıştı: •'Dahajı kanahnda ge- çen ktş 25 bin ton, kimile- rine göre 250 bin ton kefal baltgının ölü olarak top- landıgı ve kamyonlarla ta- şınarak safıldığı ve haJk sağhğı konusunda araştır- ma yapdmadığı söyiennıek- tedir. Siyasi partilerimiz. maaiesef bakanımuı hap- sedip eline dosya vererek, hangikrvKİa. hangiorman- da ne kadar rant peşinde koşabilirün; neyi kopara- bilirimin hesabı içindedir- ler." Yeter, u Çevre sorunla- nyla uğraşmak bir yurt- taşlık sorunudur." dedi. SÖYLEŞİ ATTİLA İLHAN 'Sıçan Sidiği Denize Fayda!./ Aa elbette, hatrlamaz olur muyum canım. 30'lu yıl- larda; mobilyalı gramofonda, Seyyan Hanım, o birdaha benzeri gelmeyen sesiyle, ünlü şarkısını soy- lüyordu: "...giin batb, sular karardı gönlümde!" Mi- mozalar açmıştı, ağaçlan uzaktan kanarya sansı gö- rünüyor, ağız mızıkamîa, nihayet 'Çıktıkagkalınla... 'yı çalmayı başardım; yoksa Cumhuriyet'in 10. yıldonü- mü mü? Demek ilkokul üçüncü sınrftayım. Zamanın beğenilen 'sahn dergisi' 'Yedigün' evi- mize alınırdı; kalrtesini mi sordunuz, birkaç yazar adı vermek, kâfi: Hüseyin Cahrt, Hâlide Edip, Peyâmi Safa, Alaaddin Gövsa vb. Nasıl, bugün öyie bir '$a- lon dergisi' çıkıyor mu? Derginin, çocuklan ilgilendi- ren sayfalannda, çarpıldığım bölüm 'gölge oyunlan', yazık ki devamlı değil, ara araJ Büyük dayım Esat Bey, ellerine şekiller verir, ışığın önüne tutardı; duvara yan- sıyan gölgeleri, büyüleyici: ya bir kartal, ya bir kuğu, ya bir köpek, ya da bir keçi gölgesi! Deneyip başara- mamak beni kahrediyor; 'Yedigün'deki sayfalar, kah- nmı sevince dönüştürecektir; çünkü -hem de çizilmiş şekillerle- ellerinizi nasıl kullanırsanız, hangi görüntü- yü elde edeceksiniz, açıkça gösterilmiş; ne kadar ke- yiflenmiş, kaç gece, ellerimle duvarda yarattığım göl- geler yüzünden, kendimi naal da sJhirbaz saymıştım! Bütün bu lâflar niye? Hanidir söylemek istediğim, birşey var: biliyorsunuz MHP takımı -ülkücüler'in ço- ğu- elleriyie bir işaret yapıyorlar; son kuruttaylannda da, hepsinin elleri, o işareöe havadaydı; onu hangi ak- lıevvel 'bozkurt' işareti diye gösterdiyse, besbelli hiç 'gölge oyunlan' ile ilgilenmemiş; o işaret, 'kurt' işare- ti degildir, 'keçi' işaretidir; inanmayan, elini o şekle so- kup ışığın önüne tutsun, duvara baksın: göreceği kurt değil, keçi gölgesi olacaktır. Bence hemen değiştirmelidirler. Tarif yanlıştı, bir kere... Siyasi hiçbir hareket, tek başına 'olumsuzluk' ya da karşıtlık' üzerine kurulamaz, geliştirilemez; Milli- yetçi Hareket epeydirbunun dramını yaşıyor; Türkeş'in Ölümü, onu izleyen fırtınalı kurultaylar, bu dramın var- lığını, taraftariar'ın birkaç parçaya bölünmesiyle 'nef- leştirdi'; aslında 'hareket', o eski 'baba' Türkçüler'in anti/emperyalist, laik ve ulusal demokratik başlangı- cından çok saptınlmış; önce III. Reich'ın Nazi 'ırkçı- lığına', daha sonra CIA'nın anti/komünizm histeri- sinedayandınlmıştı; böylece, 'olumsuzluk've 'karşıt- lık' üzerine, adeta yeniden inşa edilmişti: 4O'lı yıllardan bu yana, ne yazık ki Türkçü' deyimi bile kaybolmuştur; önce 'kandaş' ('ırkçı/turancı'). Sonra 'ülküdaş' ('ülkücü') oldular; tanfleri bir 'karşıt- //ga'sığdınlmıştı: komünizme karşı olmak! Berlin de, VVashington da, onlan böytece 'avlamıştı', ama bun- lar bu iki emperyalizm'in Turan Hayali'nin gerçek- leşmesini, Türkçüler'e bırakacaklannı sanıyorlardı, yanlış olan buydu. Çünkü Hrtler, SSCB çökertilebi- lirse, Türk bölgelerini Türklere bırakmayı kesinlikle düşünmüyordu; bunu Von Papen de yazmıştır. Von Ribbentrop da!.. (Bkz. 'AJman Dışişleri Dairesi Bel- geleriI Türkiye'deki Alman Politikası, 1941 - 1943', Havass Yayınlan, 1977) Washington'a gelince, onun 'ülkücüler'\ Orta Asya içlerine 'Turan' için değil, ken- di çıkanna ve Truva Atı' olarak göndermek niyetin- de olduğu, bugün elle tutulacak kadar somut olarak görünmektedir: yâni, 'Her ırkın üstünde, Türk ırfcT olmayacak: 'Türk ırkının üstünde, ABD çıkan' ola- cak! Bu kadar basit. Türkçüleri bir anda şaşkına döndüren, artık kesin olarak 'kime karşı olacağını' kestiremeyişi! Itiyatlan- nın kafesinden çıkamayanlar, hâlâ handiyse parano- yak birtepkiyle her türlü 'sol' alerjisi içindedir; bir kıs- mı, anti/slav, anti/rus kılıçlar kuşanmaktadır, böyle- ce Lord Palmerstone'in ruhunu şâdediyon 'mü- teveffa', Avrupa'yı ikisi de 'barbar1 olan bu iki ka- vimden kurtarmak için, en iyi çarenin, ikisini bir- biriyle çarpıştırmak olduğunu keşfetmemiş miy- di: bu sayede 'geleneksel' Türk/Rus düşmanlığı icad edrlmiş oldu. Buna mukabil, bazı ülküculer, bu işlerin hort zort etmekle, elini keçi işareti yaparak ha- vaya kaldırmakla halledilemeyeceğini görüp, 'hare- ketle ve 'evveliyatı' ile ilgili, ciddi bir hesaplaşma ve özeleştiri yoluna girdiler doğrusunu yapıyorlar. Çıkar yol budur. AkJımızı başımıza toplayalım! « • Once Türkçülük hareketinin çıkış noktası doğru saptanmalıdır: Osmanlı'daki çıkış 'halkçılıktr. (Bkz. Nryazi Berkes); Rusya'daki Cedit'ler de hem laik, hem 'halkçı'yû (Narodnik), ne var ki pan/slavizm'e başkaldırmışlardı, ulusal kurtuluş projeksiyonu için- deydiler. Sevres Muahedesi'nden rtibaren, iki 'Türk- çülükbiıieşmıştir1 , çünküAnadofcı Türkçülüğü de, Ba- to'lı emperyalizme karşı bir ulusal kurtuluş savaşı pro- jeksiyonu içindeydi: artık ikisi de, anti/emperyalist idi, ikisi de laik ve halkçı, ikisi de özgürtükçü! Yok- sa iki Türkçülük başlangıcının iki 'mühim' adamı, Zîya Gökaip ve Yusuf Akçura, Gazi Mustafa Ke- mal Paşa'nın niye yanındaydı ki? Şimdi bakın, SSCB 'hıpoteği', Türkiye'de sosya- list sol'u nasıl kötü etkilediyse; Türkiye ve Asya Türk- çülüğü'nü de öyle kötü etkilemişti; Türkçülüğün, Rus- ya'ya dost ya da düşman olmakla bir alıp vereceği olmadığı gibi; sosyalist sol'un da böyle bir alıp vere- ceği yoktur; o 'karşrtlık' ya da 'yandaşlık' 'Soğuk Savaş'ın bir hınzırtığı! İki tarafa da düşen görev, o 'hipoteğin' artık kalktığını asla unutmamak, bir- birierine olduğu kadar, tarihlerine de objektif bak- mayı bilebilmektir eski defterteri kanştrmak, an- cak o eski hesaplan yapanlann işine yarar; yâni Batılı ve Rus emperyalizmlerinin! Sosyalistler arasında olduğu kadar, Türkçüler ara- sında da bir 'intibah' görülüyor bir ikisi gözüme iliş- ti, ilişeyım diyorum; malûm ya, 'Sıçan sidiği denize fayda' denilmiştir. . prizma.net tr/ AILHAN httpy/www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle