29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 1997 PAZARTESİ 8 DIŞ HABERLER Sera etkisine yol açan gazlann emisyonunu düşürmek için parmağını oynatmayan insanlık zirvelerle avunuyor Doğa sağırkulaklara sesleııiyorÖZLEMYÜZAK Dünya iklimi değışıyor. Gaz emisyonlarmın meyda- na getirdiği küresel ısınma, diğer bir deyişle sera etki- si yaratıyor bu değişimi. Dünya atmosferinin aşın ısın- ması ve çarpıcı iklim değişikliklerinin en büyük sorum- lusu insan. Bu sorumlulukta en büyük pay da "geüş- miş'' ülkelere düşüyor. Ulaşım araçlan ve termik sant- rallarda kömür ve petrol yakılması küresel ısınmaya yol açan en büyük etkenler. Derhal eyleme geçilmezse dünya büyük bir felaketler zinciri ile karşı karşıya ka- lacak. Yerkürenin ortalama ısısı 2050 yılına kadar l .5 ila 4.5 derece arasında bir artış gösterecek, atmosferdeki karbondioksit oranlan ikiye katlanacak, okyanuslarda R io ve Berlin zirvelerinde alınan hiçbir karara uyulmadı. Yerkürenin ortalama ısısı 2050 yılına kadar 1.5 ila 4.5 derece arasında artış gösterecek, okyanuslarda ısınma sonucu deniz seviyesi 50 santimetre yükselecek. ısınma sonucu deniz seviyesi 50 cm. yükselecek. Ge- lecek mevsimlerde dönüşümü mümkün olmayan de- ğişimler meydana gelecek. Deniz seviyesinin 93 cm. yükselmesi durumunda yeryüzünün sahil kesimlerin- de yaşayan 92 milyon insanın yaşamlan tehlikeye gi- recek. Yeryüzünün farklı bölgelerinde sıcaklık artışla- n, seller, kuraklık, yangınlar meydanagelirken. bazı böl- geler de böceklerin istilasma uğrayacak. Sıcaklık art- masına bağlı olarak hastalık ve ölümlerde artışlar mey- dana gelecek. tklim değişimleri insan yerleşimlerini de derinden etkileyecek. Gittikçe sıklaşan kuraklıklar ta- hıl ve diğer ürünlerin verimini büyük ölçüde düşürür- ken kırdan kente doğru göçler giderek artacak. Ekvator ormanlannı yok eden, kömür, petrol ve do- ğalgaza dayalı sanayiler ile dünyanın doğal dengesini bozan insanoğlu ne yazık ki gözünün önündeki bu fe- laket senaryosunu yaşamaya başlasa bile gözardı etme- yi yeğliyor. Karbondioksit emisyonlannın düşürülme- si için hükümetlerin politikalannda önemii değişiklik- ler, yeni çevre vergileri, termik santrallara altematifener- Zengin bozuyor yoksul çekiyor Küresel ısınmaya yol açan gelişmiş ülkelerin yarattığı kar- bondioksit emisyonu atmos- ferde sera gazı etkisi yaratarak ısınmaya ve iklim değişiklik- lerineyol açıyor. Dünyadaönü alınamaz felaketlere yol aça- bilecek bu küresel ısınmayı önlemek, başta bu durumu ya- ratan gelişmiş ülkelere düşü- yor. Ancak gelişmiş ekonomi- lerini sarsmak istemeyen bu ül- keler ulusal politakalannda de- ğişiklik yapmaktan kaçını- yor ve olayı sonu gelmez tar- öşmalara sürüklüyorlar. Kü- resel ısınmanın ve iklim deği- şikliklerinde en büyük bede- li ise gelişmekte olan ülkeler- le yoksul ülkelerin ödeyece- ği biliniyor. Karbondiok- sit emisyonunda indirime gi- dilmemesi Türkıye'nin de için- de bulunduğu Akdeniz Böl- gesi'ni de tehdit altında bıra- kacak. Greenpeace'in hazır- ladığı -İklim Değişikliği \e Ak- deniz Bölgesi" adlı raporda "Kyoto'da yasal bağlayıcınğı olan CO2 indirimlerinekarar vermekte >aşanacak bir başa- nsızlık, Akdeniz Bölgesi insa- nının geleceğini ciddi biçimde tehlikeye atacak. Bölge çöUeş- me, susuduk ve besin üretimi konulanndaönemK sorunlar- la karşı karşıya kalacak" söz- leri yeralıyor. Kara krtanın kaderi Uzmanlar, sera etkisi yapan gazlara yönelik acil önlemler alınmadığı takdirde Afrika'nın en acı çekecek kıta olacağını ileri sürüyorlar. Uzmanlar zir- ve öncesinde art arda sunduk- lar raporlarla endüstrileşmiş ülke politikacılanna "Afri- ka'daki yaygın yoksuUuğun oluşacak felaketierie başa çık- ma gücü yoktur" mesaji \en- yor ve Kyoto'da bir an önce bağlayıcı kararlann alınması- na çalışıyorlar. Dünyada en fazla su kıtlığı çeken 19 ülkeden çoğunun Af- rika kıtasında olduğunu hatır- latan uzmanlar, iklim deği- şikliklerinin yol açacağı fela- ketlerin bukıtada önü alınamaz sonuçlar doguracağını ileri sü- rüyorlar. Güneydoğu Asya IPCC'ye sunulan raporlar, Güneydoğu Asya'nın da en olumsuz etkilenecek bölgeler arasında olduğunu ortaya ko- yuyor. Bu yıl içinde Tayland, Filipinler, Endonezya. Malez- ya gibi ülkelerde can ve mal kaybına yol açan sel ve kasır- galann önlem alınmazsa süre- ceği belirtiliyor. Bunun yanı sı- ra Tropikal Asya diye tanım- lanan ve Singapur'dan Hindis- tan'a 16 ülkeyi kapsayan böl- gede okyanusun ısınması so- nucu birçok yerin sular altın- da kalabileceği ileri sürülüyor. Gerek Himalayalar'da şimdi- den başlayan erime gerekse ormanlann tanm alanı açmak için yakılıp yıkılması da böl- ge dengesini olumsuz etkile- yen unsurlar. Antarktika'daki buzullar eriyor. Buna paralel olarak 2050 yıhna kadar deniz seviyesinin 50 santimere yüksebnesi bekleniyor. 154 ülke, küresel ısınmanın önlenmesi amacıyla Kyoto 'dd bir araya geliyör Bir nafile zirve dalıa 1 Sera etkisi | Ozonun azalması zarariı ışınlann yeryûzûne ulaşmasına yol açacak , Mor otesi ışınlan genişleyen ozon deiiğinden geçer Karbondioksit emisyonu Dünya toplamına göre yüzde Brezilya (iaSS * Yükselen kızıl ötesı ışmlan uzaya yayılır CO2 bmkımı ısmın kaçmasnı engeller Dünya ısınıyor Gelecek yüzyılda ortalama sıcaklığm 2.5° yûksekliğini öngören senaryo Ormanlar Sağlık Yepl alanlann azalması K a ( PrahatsızlıkJanartacak CO2 emisyonunu etkileyecek tropikal hastalıklar çoğaiacak ÇöMeşme Çöllergeriye dönüşû olmayan bir kld k dönüşû olmayan bir A y şekılde genışieyecek, \ p 0 AFPgrafik Tanm Açlık tehlıkesi artacak. Okyanuslar Okyanuslann 50 cm. yükseSmesı 92 mıjyon ınsanifi yaşammı tehdit edecek Küresel ısınma 21. yüzyıl için büyük bir tehdit. Isınmayı ya- vaşlatmak ve ısınma sürecini ter- sine çevirmek gerekiyor. Bu da karbondioksit (CO2) emisyonu- nu azaltmakla gerçekleştirilebi- lir. Küresel ısınma, 1 Arahk'ta Japonya'nın Kyoto kentindebaş- layan ve 10 gün sürecek BM Hü- kümetler Arası tklim Değişim Paneli'nde (IPCC) bir kez daha masaya yatınlacak. Ancak bu konuda ülkeler arasmda büyük bir kaos yaşanıyor. Konferansa 154 ülke katılıyor. Sera gazı emisyonundan en fazla gelişmişülkeler sorumlu tu- tuluyor. Dolayısıy la bu ülkelerin CO2 emisyonlannda belli indi- rimlere gitmeleri gerekıyor. An- cak bu konuda gelişmiş ülkeler, iki kutba aynlmış bulunuyor. Av- rupa Birliği ülkeleri 2010 yılına kadar karbondioksit emisyonla- nnı 1990 düzeyinden yüzde 15 oranında aşagtya çekmeyi öne- rirken ABD, Kanada. Japonya ve Avustralya gibi ülkeler bu oranın çok yüksek olduğunu, asla pratikte uygulanamayaca- ğını ileri sürerek karşı çıkıyor- lar. llk Dünya Çevre Zirvesi 1992'de Rıo de Janerio'da ya- pıldı. Zirvede üye ülkelerin sera gazı emisyonlannı 2000 yılına kadar 1990'lardaki seviyeye indirmeleri is- tenmişti. Ancak buna uyulmadı. Ber- lin'de 1995 yılında yapılan bir sonra- ki konferansta daha güçlü önlemler alınması istendi. Ancak buna da uyul- madı. Sera gazı emisyonunda dünya- da birinci sırada olan ABD, zrrvenin D oğayı en çok kirleten ABD, küresel ısınmanın ortak bir sorun olduğunu savunarak karbondioksit emisyonunun yalmzca gelişmiş ülkelerde dizginlenmesine karşı çıkıyor. En çevreci görünen AB de dürüst olmamakla suçlanıyor. Karbondioksit emisvonu Ülkeler ABD Çin Rusya Japonya Almanya Hindistan Ingiltere Kanada Ukrayna Italya Fransa G.Kore Polonya Meksika G.Afrika Brezilya Avustralya Ispanya tran Suudi Arabistan Endonezya Kazakistan Hollanda Tayvan Tiirkiye (milvon \on) 5.228.52 3.006.77 1.547.89 1.150.94 884.41 803.00 564.84 470.80 430.62 - 423.82 362.02 353.10 336.11 327.56 320.88 287.48 285.99 246.98 232.99 227.06 227.04 185.58 178.83 166.88 160.50 Nüfus Kişi başına düşen Dünya toplamına (milvoDt CO2 (ton/kişh göre vüzde 263.06 1.200.24 148.20 125.57 81.66 929.36 58.61 29.61 51.55 57.27 58.14 44.85 38.61 94.78 41.46 159.22 18.05 39.21 64.12 18.98 193.28 16.61 15.45 21.30 61.64 19.88 2.51 10.44 9.17 10.83 0.86 9.64 15.90 8.35 7.40 6.23 7.87 8.70 3.46 7.74 1.81 15.84 6.30 3.63 11.96 1.17 11.18 11.57 7.83 2.60 23.7 13.6 7.0 5.2 4.0 3.6 2.6 2.1 2.0 1.9 1.6 1.6 1.5 1.5 1.5 1.3 1.3 1.1 1.1 1.0 1.0 0.8 0.8 0.7 0.7 kilit isimlerinden bin. Dünya nüfusu- nun beşte birine sahip olan ve dünya- daki toplam sera gazı (CO2) emisyo- nunun dörtte birinin oluşturan ABD, karbondioksit emisyonunu 2010 yıh- na kadar ancak 1990"lar seviyesine getirebileceğini söylüyor. VVashıngton yönetimi 1992 yılmda imzalanan îk- lim Değişikliği Çerçeve Anlaşması uyannca sera gazı emisyonunda yal- nızca gelişmiş ülkelerin indirime git- mesine de karşı çıkıyor. "Küreselsın- ma sonuçta ortak sorundur" diyen ABD, gelişmekte olan ülkelerin de so- rumluluk taşımalan gerektiğini savu- nuyor. ABD'nm önerisine göre hızla kalkınmakta olan ve OECD üyesi ol- ma statüsünü kazanmak isteyen Güney Kore. Singapur, Meksika, tsra- il ve Arjantinde küresel ısınma- ya karşı alınacak bağlayıcı ka- rarlara dahi edilmeli. ABD ay- nca Çin, Endonezya. Hindistan, Brezilya gibi kalkınma hızlan düşük, ancak geniş yüzölçüm- lü ve yoğun nüfusa sahip ülke- lerin de önemii ölçüde sera ga- zı emisyonu oluşturduklannı kaydediyor ve bu ülkelerin de katkıda bulunmalannı istiyor. Zirveye ev sahipliği yapan Ja- ponya, sera gazı emisyonunda 2010 yılına kadar yalnızca yüz- de 5'ük indirim önerirken Avust- ralya korbondioksit emisyonun- da bir sınırlamaya gidilmesine karşı çıkıyor Dünyanın önde gelen enerji ihracatçısı ülkeler arasında olduğunu ve bir kısıt- lamanın kendi ekonomileri için büyük bir felaket anlamına ge- leceğini vurgulayan Avustrah/a, bu meydan okuyan tavnyla di- ğer bütün gelişmiş ülkelerin bü- yük tepkisini çekiyor. 'Havuz'planı Öte yandan ileri sürdüğü yüz- de 15'lik oran ile Kyoto'da çev- recilerin yüzünü güldüren AB ül- keleri, bu hedeflerine "havuz" diye tanımladıklan bir plan çer- çevesinde ulaşmayı planlıyor- lar. Bu plana göre her AB ülkesi kar- bondioksit emisyonlannda farklı indi- rimler uygulayacak. Ancak birliğin toplam emisyon indirimi yüzde 15 ola- cak. AB bu sayede bünyesindeki da- ha az gelişmiş ülkelerin ekonomüeri- ni korumayı amaçlıyor. Ancak AB de diğer ülkeler tarafindan dürüst olma- makla suçlanıyor. ji arayışlan. gelişmekte olan ülkelerin sanayilerini *^e- miz teknolojiye''' dönüştürecek mali ve teknik yardım gerekiyor. Ancak gerek sanayi devlerinin, hükümetlerin çevre politikalanna egemen olan lobicilik faaliyetleri, gerek ucuz petrolün peşinde koşan ve bu uğurda her şeyi yap- maya haar ülkeler, gerekse büyümek için sabırsızla bek- leyen, gelişmiş ülkelerin eskimiş teknolojilerini kulla- narak çevre duyarhlığını gözardı eden gelişmekte olan ülkelerin "ben bu işe kanşmam71 tavırlan bir an önce eyleme geçilmesini önlüyor. Senegalli şair Baba Dioum insanın doğa ile ilişkisi- ni şu sözlerle dile getinyor: Sonunda yalnız sevdiği- mizi koruyacağız/ Yalnız anladığımızı seveceğiz/ Yalnız öğrendigimizi anlayacağız. Sanayinin kâbusu temiz çevreKyoto Konferansı bir anlamda çevreciler- le sanayiciler savaşına dönüşmüş durumda. Çevreciler Kyoto'da karbondioksit gazı emisyonunun azaltılmasına yönelik ülkele- re bağlayıcı yükümlülükler getiren uluslara- rası biranlaşmanın imzalanması gerektiğin- de diretiyorlar. Başta petrol ve otomotiv sanayii olmak üzere endüstri devleri ise böyle bir anlaşma- nın ülke ekonomilerini bozguna uğratacağı- nı ileri sürerek anlaşmayı engellemeye ve olabildiğince geciktirmeye çalışıyorlar. Küresel ısınmaya karşı bağlayıcı politika- lann oluşturulmasını engellemeye çalışanlar, aynı zamanda güçlü bir politik direnci de oluşturuyorlar. Fosil yakıta bağlı endüstriler, petrol ihraç eden ülkeler ve kamuyu yanıl- tan "kiralanmış'' bılım adamlan, iklim an- laşmasınm daha da güçlendirilmesine karşı lobi yapıyorlar. Hatta resmi Suudi ve Ku- veyt bildirgelerine dahi girmeyi başarmış bulunuyorlar. ABD. sanayicisinin baskısı ile en fazla karşı karşıya kalan ülkelerden bıri. Bu uğur- da Küresel İklim Koalisyonu admdabir olu- şum bile mevcut. ABD'li Forest & Paper, ChevTon, Exxon. Ford, General Motors, Mo- bil, Ulusal Madencilik Birliği ve Texaco gi- bi önde gelen firmalar. yönetim kurulu üye- leri. Amoco. BP, Goodyear, Shell ve Union Carbide deKüresel tklim Koalısyonu'nun üye- lerinden. Dünyanın birçok bölgesinde de ya- tınmlan olan bu firmalar, sera gazı emis- ^ yonlannın azaltümasınakarşı çıkıyorlar. Sav- lan ise "Küresel ısınmaya yol açan etkenler- leflgüibilimsd bdirstzfiklerazalana kadarey- leme gecmeden önce 20-25 yıl bekkmeüyiz" üzerine kurulu. Gerek Amerikan Kongresı'- ni gerekse CKntonyönetimini etkilemek için yoğun lobicilik faaliyetlerini sürdüriiyorlar. Kyoto'ya hazırlık süresinde çevre örgüt- leri de çalışmalannı kamuoyunu harekete geçirerek sürdürdüler. "Asbnda hükümeder iklim değişimini durdurmak için gönüllü de- ğU" dıyen çe\Teciler ABD. Avrupa ve Japon- ya'nın sera gazı emisyonunun ne kadar za- manda ve ne oranlarda azaltılacağına dair aralannda en küçük bir anlaşma sağlayama- dıklannı belirtiyorlar. ABD'de 250 kadar çevre örgütünü şemsi- yesi altında toplayan tklim Eylem Ağı adın- daki oluşum, Clinton yönetimine en sert eleş- tinleri yönelten grup. Orgüt, "O büinen Ame- rikan rüyası çok >akında her bir Amerika- lı'nın çevre kâbusuna dönüşecek" derken Washington yönetimini bir yandan çevreye karşı duyarlı görünüp öte yandan sanayici- sine boğun eğrnekle suçluyor. IPCC öncesin- deen etkin çahşmalardabulunan örgütlerden biri de Greenpeace. Greenpeace'in hedefi sera gazı emisyonunu 2005 yılına kadar 1990 seviyesinin yüzde 20 altına düşürtebilmek. 2050 yılına kadar da yüzde 50 oranında bir indirimin sağlanabilmesi. Nükleer lobisi pusuda bekliyornden bir yetkili "Önümüzdeki 21. yüzyıl-Fosıl yakıtlann küresel ısınmaya neden ol- duklan için suçlanmasi. altematif enerji ara- yışlannı gündeme getinyor. Temiz enerji di- ye tammlanan rüzgâr ve hidroelektriğe daya- lı enerjiye daha çok çevreciler destek verdiği ve sanayicilerin ilgi alanına girmedi- ği için en fazla sesi nükleer enerji yanlılan çı- kanyor. Nükleer enerjinin, küresel ısınma- nın en önemii suçlusu olarak kabul edilen kar- bondioksit emisyonuna yol açmıyor olma- sı, nükleer taraftarlannm iklim değişikliği taı- tışmalanna yeni bir ivme ile katılmalanna ne- den oluyor. Nükleer uzmanlar, nükleer ener- jinin kömür, petrol ve doğalgaza en iyi alter- natif olduğunu ileri sürüyorlar, ancak karşıla- nna radyasyon nski ve nükleer atık soru- nu ile dikilen çevrecileri bir türlü ikna etme- yi başaramıyorlar. Avrupa Atom Foru- mu'nun bünyesindeki Uranyum Enstitü- suı da küresel kalkınma için her enerji türüne ge- reksinimimiz olacak" diye konuştu. Nükleer endüstrinin en belirgin savlanndan biri, 21. yüzyılda elektriğe olan gereksinimin çok da- ha artacak olması. Bu elektriğin üretiminde ise sera gazı emisyonuna yol açmayan nükleer santrallann önemii rol oynayacağını savunu- yorlar. Bu arada Hükümetlerarası tklim Deği- şikliği Konferansı 'na ev sahipliği yapan Japon- ya'da hükümet, zirve öncesinde bir panel dü- zenleyerek 2010 yılına kadar ülkede 20 nük- leer reaktörün inşa edilmesi çağnsı yaptı. Kar- bondioksit emisyonunu 1990'lar seviyesinin ancak yüzde 5 aİtına indirebileceğini açıkla- yarak AB'nin ve çevre örgütlerinin büyük tep- kisini çeken Japonya'da halen 50 nükleer re- aktör bulunuyor. Ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 28' i nükleer reaktöılerden karşılanıyor. TBMM Çevne Konisyonu Danışmanı Nuraı Talu Cumhuriyet e konuştu Türkiye iki listeye alındıtklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında, gelişmiş ülkeler arasında kabul edilen ve karbondioksit emisyo- nunda indirime gitmesi gereken ülkeler arasında yer alan Türkiye, Kyoto'daki Çevre Zirvesi'ne temkinti yaklaşıyor. Türkiye, 1992 Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda imzaya açılan ve karbon- dioksit emisyonunun azalmasmı öngö- ren "İkHm DeğişikBği Çerçeve Sözteşme- si"™ imzalamadığı için zirveye taraf ül- ke olarak değil, gözlemcı ülke olarak ka- tılıyor. Türkiye'nin sözleşmeyi imzalamama- sı şu gerekçeye dayanıyor: Sözleşmenin iki eki bulunuyor. Ek-l'de pazar ekono- misine geçiş sürecinde bulunan eski sos- yalist ülkeler, OECD ülkeleri ve Avrupa Birliği (AB) ülkelen yer alıyor. Ek 2'de ise yalnızca gelişmiş ülkeler. Türkiye ise her iki listede de yer alıyor. tlk listede yer alan ve ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkelere bazı ayncalıklar ve kolaylıklar sağ- lanırken ikincı listede yer alan ülkeler bağlayıcı bazı yükümlülükler altındabu- lunuyorlar. Konu ile ilgili görüşlerini al- dığımız TBMM Çevre Komisyonu da- nışmanlarındanNuranTahı,Türkiye'nin bu eklerin değişmesinden yana olduğu- nu ancak bu konuda ilerleme sağlayabil- mek için sözleşmeyi imzalaması gerek- tiğini bildiğini söyledi. Talu, tklim Deği- şikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne Türkiye'nin de imza atması ile ilgili yasa önerisinin onaylanmış olup halen Genel Kurul'da imza aşamasında bulunduğunu belirtti. Talu, anlaşmayı imzalayan Azerbay- can ve Pakistan'uı Kyoto'daki konferans- ta Türkiye adına başvuruda bulundukla- nru ve söz konusu 2. ekten Türkiye'nin adının çıkanlmasının da gündeme gele- ceğini belirtiyor. Türkiye'de 1992 verile- rine göre 182.5 milyon ton olan karbon- dioksit emisyonun 2010 yılında 608 mil- yon tona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle