Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ARALIK 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
SİRKETLERDEN
MICROSOFT İlk Destek
Grubu şimdi Türkiye'de de
oluşturuluyor_
Haftanın 7gün,24saat
tümbmükölçekli
kuruluşlara destek verecek
oluşum, kapsamlı bilgi
işlem yannmı vapan
kunımsaJ müsterilerin
somnlanna özel çözümler
getirecek. İlk Destek Grubu
yann Microsoft toplanü
salonunda bir basuı
toplanbsıyla taruülacak.
MAĞAZ*ACILIK Ajandası
"98... Türkiye'nin ilk sektör
ajandası olan 1998
Mağazacılık Ajandası,
Türkiye perakende
sektöründe mağazayı,
satışlan. personeli ve
mağazacılığın tüm
detaylannı planlamayı ve
yönetımı kolaylaştınyor.
Sosyal Eğıtım Danışmanlık
tarafmdan hazırlanan
ajandada önemli günlerin
listesı, günlük, aylık satış
planlama sayfalan, tablolar
bulunuyor.
ERICSSON James
Bond'un yeni silahu.
Encsson'un
sponsorluğunda çekilen
yeni James
Bond fîlmi
-'Yann
Asla
Ölmez'de
Ericsson
cep
telefonu
007'nin en
etkilı silahı. James Bond
serisinın 18. fılmi
Türkiye'de 25 Aralık'ta
gösterime gıriyor.
ERMENEGILDO
ZEGNA'dan hediye
seçenekleri-
1998 Vılbaşı için
Ermenegildo Zegna, kravat
ve Casa Zegna
kolcksiyonlan, sayısız
hediye seçenekleri sunuyor.
İpekten kaşmire uzanan
kravatiann yanı sıra Casa
Zegna'da bu ytl pijamaiar,
robdöşambrlar.
battaırtyeler. \asdldar var.
NISSAN
NIS5AN
yeni
modelini
Auto Show
'97'de
tanıttı... A\rupa'da 22 yıldır
aralıksız olarak en çok
satılan Japon otomobili
unvanına sahıp olan
Nıssan'ın ülkemızde de en
çok satılan modeli olan
Pnmera'nın spor versiyonu
Pnmeîa GT, Auto Show
'97'de ünlü mankenler ve
dansçılann katıldığı bir
gösteriyle tanıtıldı.
Genelkurmay'ın boykot ettiği şirketin, kânnı Avrupa'ya transfer ettiği ortaya çıktı
Ulker'iıı şüpheli ihracatıGenelkur-
may'ın, RE-
FAHYOL dö-
neminde
"boykotlu" i-
lan ettiği Ül-
ker Gıda Sa-
nayii ve Tica-
ret AŞ'nin Is-
viçre'de kuru-
Sabri Ülker ıu Agronord
Inc. adlı şirket aracılığı ile Fran-
sa'ya yaptığı ihracatın yüzde
15' ini bu ülkede bıraktığı belir-
lendi. Ülker'in Istanbul Gıda
aracılığı ile 1 Ağustos 1994 - 31
Temmuz 1996 arasında Agro-
nord'atransferedilenkârpayı 1
milyon 205 bin 672 Fransız
Frangı'na ulaşıyor.
Ülker Gıda Sanayii ve Ticaret
AŞ'nin, ürünlerini Fransa'ya it-
hal eden ve Avrupa'da pazarla-
yan Aegean Trade Company
(ATC) şirketi ile ortak olduğu
dönemde yaptığı ihracatın geîi-
rininin yüzde 15'lik bölümûnü
Isviçre'de Agronord Inc. adlı
şirkete transfer ettiği belirlendi.
Ülker'in 1991 yılında yûzde 5
daha sonra yüzde 35 oranında
ortak olduğu ATC şirketini kul-
lanarak Fransa'ya yaptığı ihra-
catı iki tür fatura ile belgelediği
ortaya çıktı.
Ülker'in ihracat fırması olan
Istanbul Gıda'nın Fransa'ya
yaptığı ihracat için ihracat bede-
linin yüzde 15'i oranında eksik
fatura düzenlediği, bu ülkede
Ülker ürünlerini pazarlayan
ATC adlı firmaya ise tsviçre'de
kurulu olan Agronord Inc. şir-
ketinden fatura gönderildiği tes-
pit edildi.
Istanbul Gıda'nın, ihracatını
yüzde 15 oranında eksik göste-
rerek Agronord fırmasma yüz-
de 15 oranında kâr payı transfer
ettiği ortaya çıktı.
ULKER
Nursel Karsavuran
• Ülker Gıda Sanayii ve Ticaret
AŞ'nin, ürünlerini Fransa'ya ithal eden
ve Avrupa'da pazarlayan Aegean Trade
Company (ATC) şirketi ile ortak
olduğu dönemde yaptığı ihracatın
gelirininin yüzde 15'lik bölümûnü
Isviçre'de Agronord Inc. adlı şirkete
transfer ettiği belirlendi.
CMa
M
]'••< 2 ( 1 HMSTSO cnt ıtw *3 •** [3 wn
1VTAL
^ -
an)
4t
!••>
1* 00
J« 00
!(• İS
*
>^ 44 ) M M
**•* I İ M S«
101-350 SC
VNMMITM li»13fl •»«••«
i WT K03IJ0
Ülker'in ihracatfirmasıolan tstanbul Gıda'nın, ihracatını yüzde 15 eksik göstererek Agronord fir-
masına kâr payı transfer ettiği
Agronord Inc. firmasının ku-
rulduğu 1994 yılından 1996 yı-
lına kadar devam kâr transferi-
nin toplam 1 milyon 206 bin
Fransız Frangı olduğu belirlen-
di.
Agronord Inc.
ortaya çıktı.
Geneve adresinde faaliyet gös-
teren, Mr.Braunstein adlı kişi-
nin yönetiminde olan Agro-
nord' un 28 Haziran 1994 tari-
hinde Panamah üç ortak tarafin-
dan kurulduğu, 5 Eylül 1994'te
de idarecilerinin değiştiği görül-
dü. Şirketin kuruculannın idare-
lsviçre'de 13 rueCeard 1204 ci olduğu, sermayesi yalnızca
10 bin dolar olan Agronord yi-
ne lsviçre'de kurulu Unimag
Trading firmasından idare edi-
liyor.
Ulker - Agronord ilişkisi
Ülker'in isteği doğrultusunda
ithal ettiği ürünlerin faturalan-
nın Ülker'den gelmesini kabul
eden ATC fırması, 1994 yılın-
dan itibaren Agronord ile çalış-
maya başladı.
ATC'nin Istanbul Gıda'ya
verdiği siparişlerin faturası Ag-
ronord'dan gelmeye başlar. Is-
tanbul Gıda'nın faturayı Agro-
nord adına düzenlediği, Agro-
nord'un da fatura bedelinin yüz-
de 15 fazlası üzerinden hazırla-
dığı faturayı ATC'ye gönderdi-
ği belirlendi.
Istanbul Gıda'nm 24.4.1996
tarihinde düzenlediği 54 No'lu
faturanın tutan 66.456.00 Fran-
sız Frangı iken, Agronord Inc.
tarafından ATC'ye gönderilen
aynı tarih ve numaralı fatura
101.250.00 Fransız Frangı tuta-
nnda.
ATC firması, ABD'li Mars
fırması tarafından, Ülker'in bu
firmanın ürünlerini taklit ettiği
gerekçesiyle açtığı davada 468
milyon Fransız Frangı ceza öde-
meye mahkûm olunca konkor-
dato ilan etti.
Tasfiye Masası, ATC firma-
sının bu cezayı ödeyemeyeceği-
ne karar vererek davayı Ülker'e
yöneltti.
Tasfiye Masası'nın Paris Ti-
caret Mahkemesi'nde Ülker
aleyhine açtığı açtığı davada Ül-
ker-Agronord ilişkisi tarifedile-
rek Istanbul Gıda'nın kâr payı-
nm yüzde 15'ini Agronord'a
transfer ettiği belirtilerek dava
tutanaklannda 1 Ağustos
1994'ten 31 Temmuz 1996'ya
kadar Agronord'a 1 milyon 205
bin 672 Fransız Frangı kâr payı-
nı transfer ettiği yer aldı.
Sabri Ulker ise Agronord'un
Istanbul Gıda'nın müşterilenn-
den biri olduğunu ve Istanbul
Gıda'nın yaptığı ihracatlara tek
fatura düzenlediğini söyledi.
Sürecek
Türkiye ve Rusya'nın krizden olumlu etkileneceğini söyleyen Güneş Taner:
6
Asya'dan kaçaıı sermaye bize gelecek9
MOSKOVA (AA) - Devlet Baka-
nı Güneş Taner, piyasalarda yaşa-
nan krizin etkısiyle "Asya Kaplan-
lan" denen srstemin çöktüğünü ile-
ri sürdü. Taner. kendisine yeni ev
arayan yaklaşık 360-400 milyar do-
larlık kaynak ve sermayenin, Türki-
ye ve Rusya'ya geleceğini söyledi.
Ekonomiden Sorumlu Devlet
Bakanı Güneş Taner, Rusya Türk
Işadamlan Bırlıği'nde bulunan
Türk işadamlanna bir konuşma
yaptı. Konuşmasında, Rusya-Tür-
kiye arasındaki ılişkılen değerlen-
diren Taner, ikı ülkenin çabalannın
dünyadaki gelişmelerle birleşme-
siyle ilişkilerde yeni bir sıçrama
yapılması için koşullann mevcut ol-
duğunu söyledi.
Bakan Taner. dünyada yaklaşık
360-400 milyar dolar civannda olan
ve portföy hareketi olarak hareket
eden kaynak ve sermayenin Uzak-
dogu yönetimlerince yanlış kulla-
nıldığını ileri sürdü. <
Bunun sonucunda Asya Kaplan-
lan denen sistemin çöktüğünü ifa-
de eden Taner, bölgeye yatınm ya-
pan finans çevrelerinin, önümüzde-
ki yıllar içerisinde bu piyasalann
kapanacağını düşündüğünü söyle-
di. Taner,"Dolayısıvla bu miktarda
para kendisine başka bir yer. .veni
birevaramaktadır. 1998'den başla-
maküzere dümada. bu kmnaklann
yatınlabileceği iki temel ekonomi
vardır. Buniardan biri Rusya Fede-
rasyonu. diğeri de Türkiye'dir'' de-
di."
Taner, New York'ta, Wall Stre-
et'te, dünyanın ileri gelen 5-6 kuru-
luşu ile yüksek seviyeli toplantı
yaptıklannı ve bu görüşlerin orada-
kı uzmanlann olduğunu ileri sürdü.
tki ülke arasındaki ekonomik ilişki-
lere de değinen Taner, Türk-Rus dış
ticaret hacminin yaklaşık 12 milyar
dolara yükseîdiğini belirtti. Güneş
Taner, "Gelirlerimizin, kısa bir sû-
re içerisinde 25. daha sonra da 50
milyardolaraçıkması sürprizolma-
yacakor" dedi.
Rus petrolünün, Türkiye üzerin-
den geçecek boru hattı ile Ceyhan'a
akması gerektiğini söyleyen Taner,
Türkiye'nin amacınm, Iskenderun
Körfezi'ni.BasraKörfezıgibi dün-
yarun petrol ticareti yapılan mer-
kezlerindenbiri haline getirmek ol-
duğunu belirtti. Güneş Taner, Rusya'daki Ramstore Ahşveriş Merkezi'ni açü.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
ABD'de 1929'da yaşanan
borsa krizi ile bugün Japonya
ve Güney Asya ülkelerinde ya-
şanmakta olan kriz arasında
bir seri benzerlik var. Acaba,
Asya krizi de 1929 krizi gibi
dünyanın geri kalanını bir dep-
resyona mı sürükleyecek? Ge-
çen hafta Japonya'da Yamaic-
hi Bankası'nın batması ve Gü-
ney Kore'nin beklenenden da-
ha büyük bir miktarda IMF yar-
dımına gereksinim duyduğu-
nun ortaya çıkmasıyla bu ola-
sılık güçlendi.
Benzertikler ürkütücü
J. Kenneth Galbraith, 777e
Grat Crash 1929 (1955) isimli
klasik çalışmasında, ABD eko-
nomisinin 1929'da, beşönem-
II yapısal bozukluğu olduğunu
saptar: (i) Bozuk gelir dağılımı,
toplumsal talebi esas olarak
sermaye sınıfının harcama gü-
cüne, diğer bir deyişle yatınm-
larla, lüks tüketime bağımlı kıl-
mıştı. Borsa krizi bu gelirin bü-
yük bir kısmını eritti. (ii) Şirket-
lerin mali yapısı bozuktu (yük-
sek borç, yasadışı işlerve risk-
li yatırımlar) ve bu bozukluk,
holding yapılan içinde, birçok
sektörü birden etkiliyordu. Ta-
lep düşmeye ve kredi risk
prinleri artmaya başlayınca bu
yaplar dağılmaya başladı; (iii)
Bankalarda batık alacaklann
oranı çok yüksekti; (iv) Dış tica-
ret fazlası, verilen krediler ve
korjmacı tedbirlerle oluşmuş-
tu, nali temeli zayıftı. ABD'nin
ithdatçı ülkelere verdiği kredi-
ler oatmaya başlayınca, ihra-
cat hızla gerilemeye başladı;
(v) layıf ekonomik istihbarat ve
bura bağlı olarak denk bütçe
saflantısı ve enflasyon korku-
su gibi nedenlerle ekonomik
poltikalarda yanlışlar yapılıyor-
du. Bunlara, Galbraigh'ın kat-
madığı, ancak, Kindleberger
gib başka analistlerin, değişik
ci&racelerde önem atfederek,
de-çindiği aşırı üretim sorunu-
nu da eklemek gerekir.
Yukandaki manzara hiç ya-
bancı değil. Batı'da enflasyon
korkusu, Japonya'nın bölgede
lokomotif rolü oynamakta te-
reddüt etmesi, iç piyasasını çe-
şitli yollarla koruması, Güney
Kore'den Endonezya ve Ja-
ponya'ya kadar her yerde
kangren olan bir batık krediler
sorunu; otomotivden elektro-
niğe, donuk tavuktan kâğıda
kadar; demir, cam, petrokim-
ya, çimento, polyester yonga-
sı, televizyon vb birçok alanda
üretim fazlası, stok birikimi
(Wall Street Journal
25/11/97; Intemational He-
rald Tribune 27/11/97); bir
gayrimenkul piyasası krizi; Gü-
ney Kore Crtoeöo/'larının (hol-
dingler) öz varlıklarının ortala-
ma dört katına ulaşan borçlan
(IHT 28/11/97); Güney Ko-
re'den Endonezya ve Malez-
ya'ya kadar, Japonya da dahil
şirketler, devlet yöneticileri,
hatta mafya arasındaki ilişki-
ler... Altının fiyatının 12 senedir
ilk defa 300 dolann altna düş-
mesi, dünya meta piyasalann-
da fiyatlarda "0" artış, bu aşın
üretim sorununun yaygınlaş-
makta olduğunu da düşündü-
rüyor (WSJ).
Asya krizi dünya
ekonomisini nasıl
etkileyecek?
Dünya ekonomisinin 1998'-
deki büyüme hızına ilişkin ön
tahminler yüzde 3.5'ten, yüzde
2.5'e geri çekildi (IHT
26/11/97). Ancak, yukarıda
değindiğim benzerliklere ba-
karak krizin etkisinin bu kadar-
la sınıriı kalmasının çok zor ol-
duğu söylenebilir. ABD, Avru-
pa ve Japonya, birlikte dünya-
nın toplam üretim ve tüketimi-
nin yüzde 70'ini yapıyoriar. Ja-
ponya'nın durumu malum,
bankalar felç, tüketici ne borç
alıyor ne tüketiyor, ekonomi re-
sesyona girmiş durumda, fa-
1929-1997
Hong-Kong'dan başlayan kriz dünya borsalannı sarsta.
izleri daha fazla düşürmek de
olanaklı değil. Avrupa'da Or-
tak Para Birimi'ne geçişin ge-
tirdiği ve Asya krizi ile daha da
derinleşmeye aday, hasas bir
durum var. Bu ortamda dünya
ekonomisinin daha büyük öl-
çüdeyavaşlamasını beklemek,
aşın bir kötümserlik olmaz. Da-
ha yakından bakalım?
Asya krizine bağlı olarak
uluslararası yatınmcıların,
"yükselmekte olan piyasalar-
dan" kaçmaya başlamasının
Brezilya üzerindeki olumsuz
etkilerine değinmiştim. ING
Bank'tan Genel Müdür Yar-
dımcısı Mauro Schneider:
"Yükselen faizlerin etkısiyle
Brezilya'nın yavaşlaması, tüm
bölgede ciddi ekonomik so-
runlar yaratabilir" (VVashing-
ton Post 24/11/97). Brezil-
ya'nın, Arjantin'in toplam ihra-
catının yüzde 50'sini emdiğini
ve tüm Latin Amerika'da sana-
yi üretiminin yüzde 50'sini yap-
tığını düşününce, Schene-
ider'e hak vermemek elde de-
ğil... Wall Street Journal'ın
bildirdiğine göre geçen yıllar-
da, ABD ve Avrupalı oto üreti-
cileri için çok kârlı bir piyasa
olan Brezilya 'da hava hızla de-
ğişiyor. Söz konusu şirketler,
Brezilya piyasalarında yüzde
10-25 arasında bir daralma
bekliyorlar (24/11/97). Rus-
ya 'da da durum gittikçe kötü-
leşiyor. Tayland çökmeye baş-
layınca Rusya güven sağla-
mak için hazine faizlerini yüz-
de 15'ten yüzde 27'ye yükselt-
ti. Bu ekonomik büyümeyi bo-
ğabilir. Güney Koreli yatınmcı-
ların Rusya'daki büyük mali
yatınmları ve Rusya'nın kamu
borçlannın yüzde 30'unun ya-
bancılann elinde olduğu düşü-
nülürse, Renaissance Capi-
tal Investments'ın son rapo-
runa göre "şu sıradaki sakin
hava yanıltıcı; Rusya da krize
düşebilir" (IHT 28/11/97). Di-
ğer taraftan Rusya, Doğu Av-
rupa'nın, Doğu Avrupa da, Al-
manya'nın önemli müşterisi.
Rusya'da patlayacak bir krizin
Avrupa'yı etkileme olasılığı
yüksek. Ek olarak Chase Man-
hatten Bank'm baş ekonomis-
ti John Lipsky, Financial 77-
mes 'da (24/11 /97) yayımlanan
bir makalesinde, Avrupa'nın
Asya bölgesine ihracatının,
tahmin edildiği gibi yüzde 9 de-
ğil, aslında tüm Avrupa dışına
yapılan ihracatın yüzde 30'unu
oluşturduğunu ve Asya piya-
salanndaki birdaralmadan be-
lirgin bir şekilde etkileneceğini
ileri sürdü. Asya bölgesindeki
devalüasyonların ise Avrupa
şirketlerinin rekabet güçlerini
azaltarak kâriannı düşüreceği-
ni, bunun da Avrupa'daki eko-
nomik büyüme ve borsalar
üzerinde olumsuz bir baskı ya-
ratacağını düşünebiliriz. Avru-
pa'nın Ortak Para Birimi'ne
geçmeye hazırlandığı sırada,
bir ekonomik yavaşlamanın
süreci zorlaştırması ve mali pi-
yasalardaki dengeleri çok da-
ha fazla hassaslaştırması kaçı-
nılmaz. Tam bu noktadan,
ABD'ye geçersek, Asya'da ya-
şanan devalüasyonlar, ABD
ekonomisi üzerinde de olum-
suz bir etki yaratacak. Böyle-
ce zaten geçen seneye göre
yüzde 55 artmış olan ABD dış
ticaret açığı, daha da tırmana-
cak. 1998'de ABD Senatosu
ara dönem seçimleri var. Öy-
leyse oy kaygısıyla korumacı
eğilimlerin en azından seçimler
geçene kadar güçlenmeye de-
vam edebileceğinı söyleyebili-
riz. Bu korumacılık eğiliminin,
diğer ülkeler üzerindeki etkile-
ri bir yana, Çin'in ihracatının
yüzde 30'unu ABD piyasasının
emdiğini düşünerek buradan
Çin'in sorunlarına geçebiliriz
sanınm.
Çin henüz krizden etkilen-
memiş gibi. Ancak bu sükunet
de yanıltıcı. Çin'de iç tüketime
dayalı ekonomi tam bir dur-
gunluk yaşıyor. 1995'ten beri
yılda ortalama 361 milyar do-
lar değerinde bir stok fazlası
problemi var. Yüksek büyüme
hızı ise 1994'te gerçekleştirdi-
ği yüzde 50 devalüasyonun et-
kisiyle tırmanan ihracattan
kaynaklanıyor. Şimdi bölge ül-
kelerindeki devalüasyonlardan
dolayı Çin'in ihracatı giderek
zoriaşacak. Diğer taraftan, Çin
banka sisteminin 200 milyar
dolarlık bir batık kredi yükü al-
tında olduğu söyleniyor. (Fi-
nancial Times 28/11/97). Çin
Halk Bankası'nın guvernoru
Chin Yuan'a göre en büyük
dört bankanın batık alacaklan,
öz varhklarından büyük (IHT
24/11/97). Bu koşullarda bir
devalüasyonun giderek gerek-
li olmasına rağmen, mali piya-
salarda yaratacağı olumsuz et-
kileri de göz önüne alarak
Çin'in de yakında Asya krizine
katıiabileceğini, The Econo-
mist gibi aşırı iyimser bir yayı-
nın da bu tehlikeye değindiği
düşünülürse (29/11 /97) öngör-
mek çok yanlış olmaz.
Asya krizinin biryayılma eği-
limi gösterdiğini kabul etmek
gerekir sanınm. Eğer Latin
Amerika'da ve başka Asya ül-
kelerinde (Hindistan örneğin)
bir mali çöküş yaşanması ha-
linde Los Angeles Times'ın
(28/11/97) yorumunda belirtti-
ği gibi "herkesi kurtaracak ka-
dar para olmadığı için" halen
yaşanmakta olan mali krizin
1929 ertesindeki gibi uzun bir
durgunluk dönemine yol aç-
ması beklenebilir.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Yargı... Ya Yargı?
Son günlerde Türkiye'nin yargı yapısında olanlar,
tek sözcükle, toplumsal yıkımı en ağır boyutlara ta-
şıyacak özellikler içeriyor.
Yıllardır aşınan ve içten içe çürütülen yargı yapısı,
deyim yerindeyse çöküyor.
Gün geçmiyor ki siyasal amaçlı cinayet işleyenle-
rin, devletin içine çöreklenen çetelerin uzantılannın ve
parasal olarak devleti soyanlann, mahkemeler tara-
fından art arda "salıverilmelerine" tanık olunmasın.
Yıne gün geçmiyor ki "bu nitelikteki" duruşmalann
yargıçları, görevsizlik karan vererek bu görevlerinden
vazgeçmesin.
Genel kamuoyu ise, milletvekili dokunulmazlıklan-
nın kapsamının daraltılmaması, bu nokta bir yana, Su-
surluk bağlantılı olan ikisinin dokunulmazlıklannın kal-
dınlmaması karşısında "yargı ne yapsın"'• noktasına
getirilmiş bulunuyor. Milletvekilleri görevlerini yapmı-
yorsa veya güvenlik sorumlulan gerekli soruşturma-
lan ya hiç yapmıyor ya da savsaklıyorsa ve de toplu-
mun ses getirebilecek kesimleri de seslerini çıkarmı-
yorsa "yargıçlarhaklıdır" anlayışı "toplumaegemen"
olmuştur.
Özellikle de siyasetçilerin, sanık milletvekilleri ko-
nusunda toplumun beklediği görevlerini yapmama-
lan, bu yargıyı haklı çıkarma anlayışına neden oluyor.
Kimi kilit sonjşturmalann yargıçlan da görevlerinden
"çekiliyor."
Önce, "bu anlayış temelinden yanlıştır."
Çünkü, "asıliçindebulunduğumuzkoşullarda", si-
yasetin işlemediği, çetelerin at koşturduğu, hırsızla-
nn kol gezdiği, kısaca "güçlü olanın haklı göründü-
ğü" bu ortamda, "yargının görevini eksiksizyapma-
sı" ayn bir önem kazanıyor; kaçınılmaz bir gereklilik
oluyor. Yargıya, olağan koşullara göre çok daha ağır
görevvesorumluluklardüşüyor. lleriyigöremeyen.çı-
karcı siyasetçiye inat; gerekli soruşturmayı yapma-
yan polise inat ve daha da önemlısı, hukuk devleti
kavramını kavrayamayan kitlelere inat, yargı görevi-
ni yapmakla "yükümlüdür."
Sonra, siyasal iktidarın, yıllardan beri süregelen
yargı karşısındakı olumsuz tutumu biliniyor; özellikle
de son yargıç ve savcı atamalannın nasıl bir cezalan-
dırma uygulamasına dönüştüğü günlerdir basında y-
er alıyor.
Ek olarak, yargı çalışanlannın özlük haklarının ko-
runmadığı ve yargının işleyışinin teknik donanımının
iyileştirilmesi, örneğin dosya düzeninin bılgisayara
işlenmesi gibi nitelik düzeltmeleri yapılmıyor. Türkiye
bankacılık ve para alım-satımında, gelişmiş ülkeler-
de bile yeni olan düzenlemeleri yapıyor, yalnızca çağ-
daş değil, bunun da ilerisinde 21. yüzyılın uygulama-
lanna geçiliyor. Kuşkusuz bunlar olumlu gelişmeler.
Ancak, yargı gibi, vergı gibi, kamu hizmetı özelliği ta-
şıyan alanlar, siyasal ıktidariar tarafından gen bırak-
tınlmış bulunuyor.
Bunlar doğru. Ancak, "buniardan da önemli bir
doğru daha var."
Unlü "değirmenci" öyküsünü bilirsiniz. En azından
hukuk okuyan herkes bilir.
Prusya krallarından biri, bir kaplıca üzerinde yaz-
lık ev yaptırmak ıster. Kaplıca bir değirmencinin top-
rakları üzenndedir. Kral, parasını ödeyerek araziyi sa-
tın almak ister. Değirmenci tek geçım kaynağı olan
toprağından vazgeçmek istemez; satmayacağını be-
lirtir. Bunun üzerine kral:
- Ama, der, ben kralım, istersem zoria aiınm.
Burada değirmencinin yanıtı ılginçtir:
- Ben de Berlin'e gıder, siziyargıçlara şikâyet ede-
rim.
Değirmenci, kralın olası baskısı karşısında "güve-
neceği tek noktanın" yargı olduğu bilincini taşıyor.
Bu olmazsa "her şeyininyokolacağını" kestiriyor.
•••
Sorun budur. Yargı, gerçekten "son" sığınaktır.
Uğranılan haksızlıklan düzeltmeyeridir. Son gelişme-
ler "son sığınağt ya da dayanak noktasının" adım
adım yıkılmakta olduğunu kanıtlıyor.
Toplumsal yaşam, toplumun, bireylerine "en azgü-
venlikşemsiyesı " sağlamasıyla olanaklıdır. Bunun te-
meli yargıdır. Yargı olmadan toplum olmaz. Ekono-
miden eğitime tüm öbür toplumsal güvence ya da so-
run noktaları yalnız ve ancak yargının varlığıyla anlam
kazanır. Ister ilkel, ister çağdaş olsun "toplum olma-
nın" binncil önkoşulu budur. Türkiye, bu son eşiğin
de mi gerısine düşürülüyor?
y " asıl bu noktayı düşünmelidır.
Şok progranıa karşıhk
10 milyar dolar
ANKARA (uba) - Başbakan Mesut Yıhnaz, üç yıllık
istikrar programı uygulanacağını açıklarken, Uluslarara-
sı Para Fonu'nun (IMF), Türk hükümetine 1998 yılında
enflasyonu >üzde 24'e mdirmeyı öngören bir yıllık şok
program önerdiği ve program ile birlikte 10 milyar dolar-
lık dış kredi vaat ettiği görüldü.
IMF'nin Türkiye Masası Şefı Martin Hardy ve teknik
heyet tarafından hazırlanan ve Türk hükümetine sunulan
'Türkiye'nin Makro EkonomikGöstergderi' adlı raporda,
Türk ekonomisi hakkında yapısal öneriler yer alırken,
IMF'nin isrikrar programı hedefleri ile hükümetin üç yıl-
lık istikrar programı hedeflerinın birbirini tutmadığı be-
lirlendi. Hükümet üç yıllık istikrar programı sayesinde,
enflasyonu 1997'de yüzde 50.1999'da yüzde 20,2000'de
de yüzde 3'e indirme-
>i planlarken, IMF ra-
porunda ise bir yılık
şokprogramla 1998'de
enflasyonun yüzde
24'e, 1999"da yüzde
7'ye, 2000 yılında da
yüzde 5'e indirilmesi
öngörülüyor.
Raporun. 36. sayfa-
sında önerilen şok
programın uygulanma-
ması halinde ise. enf-
lasyonun 1998'de yüz-
de 109, 1999'da yüzde
125, 2000 yılında da
yüzde 141 olacağı vur-
gulanıyor. Raporda,
önerilen şok progra-
mın uygulanması ha-
linde TL'nin değer kay-
bının 1998 'de eksi yüz-
de 34'e gerileyeceği,
1999 ve 2000 yılında
da sıfıra ineceği belir-
tiliyor.
Ekonomiden so-
rumlu Devlet Bakanı
Güneş Taner, IMF he-
yeti ile bir stand-
by anlaşması yapılma-
sı konusunda, Türki-
ye'ye verilecek kredi
konusunda anlaşmaya
vanlamadığmı söyler-
ken, IMF'nin, şok
programına uyulması
halinde Türkiye'ye ek
10 milyar dolarlık dış
kredi sağlamayı öngör-
düğü ortaya çıktı.
Sanoyici
dernekleri
arasında
uyuşmadık
Ekonomi Servisi - Türk Sa-
nayici ve Işadamlan Derneği
olma özelliğini taşıyan TÜSI-
AD ile Anadolu'daki 39 Sl-
AD'm bir araya gelerek oluş-
turduğu TÜSlBAK arasındaki
sürrüşmenin sürdüğü bildirildi.
17 Ekim'de Istanbul'da gerçek-
leştirilen 1. SlAD Zirv-esi'nde
çizilmeye çahşılan beraberlik
tablosuna karşın TÜSİAD Baş-
kanı Muharrem Kayhan ile
TÜSlBAK Başkam" Cenşz
Bozbeyoğlu arasmda kuruluş-
lann kimliği ile ilgili bir tartış-
ma çıktığı öne sürüldü.
Barometre Gazetesi'nin ha-
berinde 1. SlAD Zirvesi sonra-
sında TÜSlBAK Başkanı Cen-
giz Bozbeyoğlu. Izmir SlAD
Başkanı trifan Eroi ve Samsun
SlAD Başkanı Orhan Cazgır
ile birlikte bir canlı yayına ka-
tılan TÜSİAD Başkanı Kay-
han'm program arasında "TU-
SİBAK'ın reklammı mıyapma-
ya geldik. Elimin tersi ile bir vu-
rursam sizi karton e\lergibida-
ğıünm" dedığı ileri sürüldü.