Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 1997 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Hukuku Gerileten Anayasa.
Prof. Dr. İBRAHİM O. KABOGLUA/<VL;H HukFakultesı
7
Kasım 1982'de halkoyu ıle
kabul edılen ve 9 Kasım gj-
nu Resmı Gazete'de yayım-
lanarak yururluğe gıren
1982 \nayasasL 15 yılında
nasıl değerlendırilebılır0
En
üst duzevde genel \e soyut bır norm
olarak anavasa, sıyasal kurumlar denge-
sını sağlayan toplumsal bır uzlaşma
metnıdır Iç uyumu \e geleceğe yone-
lık dınamık yapısı. anayasal normun be-
lırgın nıtelığıdır 1982 Anayasası ıse,
bu tanıma karşıtlık oluşturan bır yapı-
lanma>ı yansitır Çağdaş anayasal gehş-
melere ters duşen bu temel norm u\gu-
lamada cıddı hukuksal. sıyasal ve top-
lumsal sorunlara yol açmıştır
Otorite ve düzene öncelik veren 1982
Anayasası, demokrasi ve ozgurlukleri
geri plana atmıstır. Dev let \ e otonte adı-
na kutsanan ulus ve halk adına aşağılan-
dığından "Hukuk Devleti"sadece ıçe-
nk olarak değıl, bıçım olarak da kuru-
lamamıştır
Once kimi çeüşkilere
değinilebilir:
Llus adına TBMM'nın olan v e "dev-
redilemez" olarak öngorulen yasama
yetkısı (m 7), olağanüstu yonetımlerde
Yurutme'yebırakılmıştır(m 119-122)
Anayasanın bağlayıcılıgı ve ustunlüğu
ılkesı (m 11), 148 ve Geçıcı 15 mad-
deler ıle buyuk olçude geçersız kılın-
mıştır Bunlarla, 12 Eylul donemınde
çıkanlan yüzlerce yasa ve vasa huk-
munde kararnamelerle, "olağanustü
hallerde, sıkıyonetim ve savaş hallerin-
de çıkanlan kanun hükmünde karar-
nameter'" anayasal yargı denetımı dışı
tutulmuştur
82 Anayasası. ozgurluk ılkesını koy-
duktan sonra, hemen ardından sınırla-
ma ya da y asaklamav la onu ışlev sız kıl-
mıştır Ornegın, "düşünce \e kanaat
hıirriveti" mutlak koruma altına alınıp
(m 25). buna. sıkıyonetım v e sav aş hal-
lennde bıle dokunulamavacağı (m 15)
kabul edılırken, "Düşüncelerinaçıklan-
masıveyayümasındadiKasağTfm 26)
konarak ve 13 maddede ongorulen 9
ayn sinırlama nedenı "temel hakvehür-
rhetlerin tümü için geçerli" kılınarak,
"çelişkiler yumağı*' yaratılmıştır
"Hâkımler, görev lerinde bağımsızdır-
lar; anavasava, kanuna ve hukuka uv-
gun olarak vicdani kanaatlerine göre
hükumverirler"kuralı(m 138)ve%4
hâ-
kimlik \e savcıük teminaü*' (m 139)
hukmu. ızleyen maddeler ve vasal du-
zenlemelerle zedelenmıştır
Anayasadakı olumsuzluklar. çelışkı
ve karşıtlıklar uvgulamada dennleşmış-
tır
Tekil olmayan hukuk
Devlet otontesını pekıştırmek ıçın
yûrûtme organını aşın guçlendıren ana-
yasa, parlamenter rejımde geçerlı erk-
lerarası dengeyı bozma pahasına unıter
devletı en katı merkezıyetçı bıçımıne
sokmuştur Tekil sıyasal erk oncehkle
dev let ıçınde uygulanan hukukun teklı-
ğı kuralına dayanır Ne kı. anayasanın
kendısı, hukukun bırlığı ve butûnluğu-
nuyadsımıştır
82 Anayasası, "Olağanüstu Yönetim
UsullerTnı (OUYU) (m 119-122) ta-
mamen aynk bır düzenlemeye bağlı kıl-
mış, özellıkle anayasal ve ıdan yargı
denetımıne ılışkın > asaklar, OL Y U'yu
anay asa dışına çıkarmıştır Once sıkıyo-
netım sonra Olağanüstu Hal (OLH). ul-
kenın onemlı bır kısmında aralıksız ola-
rak surduğunden, Turkıve'de 82 Anaya-
sası donemınde "tek hukuk duzeni" ge-
çerlı kılınamamıştır Uygulama bu ıkı-
lığı "olağan'laştırmı^tır Oysa, geçıcı-
lık, kısmılık ve hukuksallık bır hukuk
dev letınde OUYL "nun ortak olçutlen-
dır
Bu rejımlenn olağandışı durumlarla
sınırlı kalması gereğı bır yana, anaya-
sanın kendısı. OLYL'yu "idare" (ola-
ğan >onetım)den once duzenlemıştır
Uysulama da bunu doğrulamıştır Kıs-
mıhk ıse, OUH KHK'len ıle butun ul-
keyı kapsamına alan duzenlemeler
Anayasa Mahkemesı nce engellendığı
ıçın "kısmen" de olsa sağlanabılmıştır
Yargı denetımı buyuk olçude kısıtlandı-
ğından OUY uygulaması "hukuksalre-
jim" olamamıştır
Bu nedenle OUH bolgesınde Avru-
pa organlanna başvuru ıçın ıç hukuk
yollannın tüketılmesı koşulu aranmadı-
ğından, Strasbourg Organlan Güney-
doğu Bolgesı açısından Yuksek Yargı
yenne donuşmüştur ( ) Yaratılan ıkı-
lık.Turkıje'yı hukuk bırlığınden uzak-
laştırmış. sıvasal ıktıdar tekelını zede-
lemıştır
Bu ıkılık "daha az demokratik ya-
prdan Parlamento'nun pay ına dusenın
bır sonucudur aynı zamanda Halkın ıs-
tencının yasama organına demokratik
yollarla yansımasındakı ve yasayıcının
anayasal yetkılenndekı olumsuzluklan
gozardı edılemez Ne kı, Parlamen-
to'nunjapabıleceklenvardı Demokra-
tik açılımı »ağlayıcı. hak ve ozgurlük-
len rahatlatıcı yasalar çıkarmayan, hu-
kumetı ve onun yururluğe kovmuş ol-
duğu KHK'ler ıle OLH KHK'len de-
netlemeyen, geçıcı 15 son kapsamına
gıren ve hukukun genel ılkelenne aykı-
n olan yüzlerce normatıf düzenlemeye
dokunma>an Yasama Meclısı'nın, "se-
çenleri" katında kendını saygın kılabıl-
mesı guçfur
Adalet saraylan yenne karakollann
yukseldığı, kolluk güçlennın hıyerar-
şık şeflennın "çetelerle işbirliğr ıçen-
sıne gırebıldığı, adalet bakanlannın
kendılennı >argıçlann "hijerarşikami-
ri" olarak gorebıldığı ana>asa pratığın-
devargiç ozgurluklenn temel güvence-
si olabılır mı9
Demokratik duzenın altyapısını oluş-
turan ıfade ozgurluğünu sınırlamakla
yetınmeyıp "dil>asağı'"dakoyarakulu-
sal dev letın uzennde kurulduğu Anado-
lu mozayığıne ortmeyı amaçladığı
"şaT ıle anayasanın. toplumsal uzlaş-
ma normundan çok. "avnmcılıktohum-
lan" eken bır belge ozellığı agır basmı-
yormu°
Kaygan ve yasakçı yasa maddelen
nedenıyle "düşünce suçlulan"nı mah-
kûm eden yargıçlar, göruşu nedenıyle
meslektaşlannı da >argılama konumu-
na sokulmadılar mı9
Anayasanın "aşağıladığı" bırev ve
toplum katında, insan haklan ihlallerin-
de artış ve çeşıtlılıkJer ışkence, duşun-
ce suçlulan, yargısız ınfazlar, faılı meç-
hul cınayetler, cumartesı annelen, kov
yakma v e zorla boşaltımlar. buyük goç-
ler, hapıshanelerde oldurmeler. dın dı-
şında kalma ozgurluğünu kullananlan
toplu yakmalar Anayasanın "jüceltti-
ğj" ve varlık nedenı guvenlığı sağlamak
olan devlet katında yozlaşma surecı ve
otonte boşluğu tktısadı lıberalızmın
sureklı kollandığı. sıyası lıberalızmın
ıse gudümlu tutulduğu soz konusu do-
nemde "devleti küçültme" soylemı,
"daha etkili devlet" anlayışını yansıt-
madığından lcurumlan laçkalaştırmış-
tır
Hukukun dayandığı temel değerler
olan "özgürlük, eşitlik ve davanış-
ma"nın o denlı zedelendığı bır ortam-
da hukuk devletınden bır özlemın ote-
sıne geçılebılır mı°
Nereden başlamalı?
Şımdılık ufukta yenı bır anayasa ya-
pımı gozukmedığıne gore bu Parlamen-
to'nun oncelıklı ve ıvedı gorev olarak
anayasada şu değışıklıklen gerçekleş-
tırmesı beklenır, olağanüstu yonetım
usullenne ılışkın duzenlemenın elden
geçınlerek anayasa dışı rejıme son ve-
nlmesı, yargısal denetım yasaklan ve
sınıriannın kaldınlarak, yargı guvence
ve bağımsizlığının sağlanması, 12 E>-
lul mevzuatını donduran Geçıcı 15
Madde'nınkaldınlması, 26 Madde'nın
ve düşunce suçuna kaynaklık eden öte-
kı hukumlenn değıştınlmesı
Cumhurbaşkanı. dev letın doruğunu
daha da guçlendırmek ıçın "hukümet
rejimi"ne ılışkın anayasa değışıklığı
projelen onerebılıyor, kuşkusuz, değı-
nılenler konusunda nasıl bır anayasal
yaklasıma sahıp olduğu merak edılebı-
lır Fakat, Turkıye ıçın XIX yuzyıl ana-
yasa tasansını uretmek, olumsuz koşul-
lara karşın fılızlenebılen sıvıl toplum
orgutlennden beklenmelıdır
ARADA BİR
RECEP BİLGİNER
Dayanılmaz İlgisizlik!
Bu yazı bıraz da benım kışısel yakınmam gıbı go-
runse de aslında Atatürk konusunda, bılınçlı ve ınanç-
lı bır ılgının olmadığını ortaya koymak ıçındır Bır-ıkı or-
nekle değınmek ıstıyorum
Altı yıl once, Kultur Bakanhğı televızyonda dızı yapıl-
ması ıçın, bazı yazarlara "Atatürk Senaryolan" ısmarla-
dı Yapılan toplantılarda sorular ve yanıtlan şoyle
- Bu senaryolarda Atatürk gorunecek mı''
- Elbette gorunecek
- Ya ozel sofrası
9
- Ataturk'un sofrası bır çeşıt akademıdır Her konuda
açık tartışmalann yapıldığı bır platformdur
Sonra, en krıtık soruya gelınce
- Ama, Atatürk, elınde ıçkı kadehıyle
7
- Atatürk ıçmıyor muydu
9
Içıyordu Içtığını saklıyor
muydu"
7
Saklamıyordu
Toplantıdakı kımı yetkılıler bıraz da çekıne çekıne,
- Yanı Atatürk duşmanlarının elıne
- Onlann asıl düşmanlıklan, Ataturk'un duşuncelen-
ne, kurduğu (aık, demokratik cumhunyetedır Ulkeyı
çagdaş uygarlık duzeyıne çıkarma amacınadır
Bu tartışmalann yapıldığı toplantılann bınnde, ben de
dedım kı
- Atatürk ınsan olarak, zaaflan ve duygulanyla bu se-
naryolarda yer alacağına gore kadınlara nasıl sarıldığı,
nasıl optuğu de yer alacaktır
Orhan Asena, Refik Erduran, Nezihe Araz, Giın-
gör Oilmen, Turan Oflazoğlu, Necati Cumalı, Tank
Buğra ve benım gjbı yazarlar, bır sınema re|isoru, Kur-
tuluş Savaşı nı ve Atatyrk'un çeşıtlı yonlerını ırdeleyen
senaryolan yazıp Kultur Bakanlığı na verdıler
Ne var kı bu senaryolarla devletın televızyonu (TFTO
hıç ılgılenmedı Özel televızyonlar da Ancak bızlenn
olayı sık sık gundeme getırmemızle Sayın Fikri Sağ-
lar'ın Kuttur Bakanlığı donemınde, musteşardostumuz
Emre Kongar'ın ve yardımcısı Karakadıoğlu'nun ılgı-
lenmelenyle senaryolar kıtaplaştı Mevcutlan tukendı,
Bakanlık ıkıncı baskılarını yapmadı
Bu senaryolar, her bırı bu buyuk konunun bır kesıtını
ele aldığı ıçın, TRT ılgılenıp gerçekleştırseydı, Kurtuluş
Savaşı'nın butun boyutlan, bır butun olarak ortaya çı-
kacaktı
Dahası, ben, eskı bır Babıalı çalışanı olarak "Zafer-
den Sonra" adını taşıyan senaryomu gazetelere. bu
arada bırçok köşe yazarına verdım Bır-ıkı gazetede an-
cak kısa bır haber olarak çıktı Koşe yazarları hıç ılgılen-
medı. Yenı çıkan gazetelerden bırıne yuksek bır trans-
fer ucretıyle geçen genç bır koşe yazanmıza "okuyup
oKumadığını" sorduğumda "Okumayazaman mı var?"
yanıtını verdı
Eğer koşe yazarlan ve anlı şanlı eleştırmenlenmız oku-
nrak lutfunda bulunsalardı ya Atatürk yeterınce değer-
lendırılmedı dıye eleştırecek ya da gereğı gıbt değerlen-
dnlmışse, oveceklerdı Atatürk u sevenler ve Ataturk-
çj duşunceyı benımseyenler, bu gereğı yapmakla yu-
kumluyduler Yapmadılar Ben ve arkadaşlanmız, uzul-
rrekle kaldık
Ben senaryoyla yetınmedım "Savaştan Banşa, Aşk-
tan Kavgaya" adlı bır de pıyes yazarak, Ataturk'un ozel
ve resmı yaşamındakı kavgalannı oyunlaştırdım Pıyes,
hem SehırTıyatrolan'nca hem de Devlet Tiyatrolan'nca,
kabul edıldı bır yıl once
Devlet Tiyatrolan'nda, Ankara'da Buyuk Tiyatro'da
sahnelenmek uzere provalan başladı Ekım başında da,
br basın toplantısıyla medyaya tanıtıldı Rejısoru ve rol
aan butun oyuncularıyta Aynca aynı gun Atatürk Araş-
tıma Merkezı, oyunu Atatürk odulune yakışır, yaraşır
gxdu Ama, ne oyunun provalarının başladığı haben ne
dî venlen odulun torenı, bır gazete ve ıkı televızyondan
raşka - kısa da olsa - yer aldı
Elh yıllık gazetecılık yaşamım sonunda, ellı yıla yakın
fratro yazarlığı yapıp yırmıye yakın yapıt vermış bır ya-
m olarak, şımdı bu yakınmamla Cumhunyet gazete-
snın ıkıncı sayfasında "Arada Bır" sutununa sığınıyo-
run Konu, kendımın ve otekı yazararkadaşlarımın so-
nnu olmaktan çok otede duyarlı bır konudur Butun
Aaturkçulenn dıkkatlenne, duyarlılıklanna sunuyorum
Gündemden Hiç Düşmeyen Ezan Sorunu
AYŞE tLHAN Ankara
evremızde gecıkmış onarımlar.
yık-yap ışlemlen ıvme kazandı, do-
ğaldır Dut yapraklan her ne kadar
, bozulmadan yeşıl atlas gıbı dursa
da bahçeler. savrulan san yaprak-
larla doldu, guzdur gayn. havava
guvenılır mı
9
An gıbı çalışan ışçılere ıbretle ba-
kıyorum Onlar, "Yanlış hesap Bağdat'tan dö-
ner" özdeyışını doğruluyorlar Aklı başına son-
radan gelme sav\ırganlık bov le olur Apartman-
lar dıkılırken duşunulmemış, duvarlann buyuk
kısımlannı enıne boyuna, temızlenmesı pek zor,
kocaman pencerelerle donatmışlar Şımdı tersı-
ne çalışmalarbaşlıyor Yakmımızdakı buvıık kız
yurdu. pencereler lyıce kuçultulerek derlı toplu
hale getınlıyor
Çunkü, Ankara'nın ne kışı, ne de yazı fazla
cam gerektmr Bu-jşler bır tasarun. hesap-kıtap
üzenne yürûtulur değıl mı
9
Yok. ne gezer O
lcuçuk duv ar eklemelen bıle kaç kez yıkılıp ya-
pılıyor bılsenız Işçılen ızlerken yollanmızın
neden bır turlü ıflah olup toptan duzelmedığını
anlıyorum Bırmemurvaktıvlebana"Çünkübu
işlerin içinde ne Alı Cengız oyunlan oiduğunu
bilemeöiniz" demıştı Yollarda malzeme gere-
ğınce kullanılmazmış Pekıvı ne olurmuş
7
De-
ve' Ben de az saf değılım Bır şeyler anladığı-
mı sanıyorum. ülke çetelercennetıne donuşmuş-
ken
Ay lardan ben göruntusu canımı sıkan bır yı-
kıntı daha var BulvarPalas Ona da anılar cen-
netı desek mı° llk sahıbını, oğlunu, ortaklannı
tanıyoruz Son kez orada Mustafa Ekmekçi,bır
hanım arkadaşım ve ben bırlıkte >emek yemış-
tık O zaman Ekmekçı kapanacağını nedenle-
nnı anlatmıştı Çok geçmeden çatı. ındınlmeye
başlandı. sonra ış yanm bırakılıp aylarca bekle-
tıldı Guzelım bına, nınemın devımıy le "gozya-
zığı" olmustu Şımdılerde yıkım ıvme kazandı
Her bakımdan mukemmel unutulmaz bır kuru-
luştu Guzel doşenmış genış salonlan, >emek-
len ozenlı servısıyle herkesın beğenısını kazan-
mıştı Rahmetlı Emin İlhan'ın Amenkalı uç
meslektaşını orava goturmuştuk, yedıklen ma-
yonezlı levTeğı pek beğenerek ovmuşlerdı Bır
kez de ozel bır günumuzde Bulvar Palas'ta ıdık
Yemekte soz anılara kayınca gozlenm nemlı ko-
nuşuyordum Tanışmamızdan, Emın'ın benı
Restoran Bekır'e davet edışınden, oranın da her
bakımdan pek mukemmel bır yer olduğundan
soz ettıkten sonra "yemekleri de nefisti" dedım
Bunun uzenne Dr tlhan espnsını gecıktırmedı
"O zamanlar yemeklerimizi kendi dişlerimtzle
yivorduU." dıyerek huzunlu ortamı kahkahayla
dağıtmıştı • >- -*? «iT' ir*'>
>
'V " -
•••
Şu ezan konuşmalannı, Demokrat Partı ışle-
n berbat ettığınden ben hıç sevmem Yoksul ul-
kemızle çelışen bol ödenek, luks lojmanlar. ye-
me-ıçme. o berberler, her şey yolunda Yoksul
mılletın nasıl mılletvekıllenyse bunlar ezandan
başka konuşacak şey bulamıyorlar
1
İhaleye çıkarsalar bır Mudurnulu hafız bulur-
lar Şımdı çocukluğum geldı aklıma Yedı-sekız
yaşlannda olmalıyım, Bolu"da ıdık Babam Bo-
lu Kadısı allâme efendı dıye anılan (Mehmed
Sıtla) hatırlı bır kışı Ramazahlar şenlıklı geçer-
dı Muslumanlık boyle bunaltıcı ılletlerle, sıya-
sette depremler yaratan, "kanh mı-kansız mı",
"Cezayir mi- Iran mı" sorulannı gundeme ge-
tıren bclalarla dolu değıldı İnsanlar ferahtı. kar-
şılıklı bırbırlenne dış bıleyen kamplar yoktu
Ramazanlarda halkın ısrarla usrune duştuğu ıkı
kışı vardı Allâme kadı v e Mudurnulu hafız. Ba-
bam yalvarmalara dayanamayıp bır-ıkı kez va-
az venrdı Ağır dınsel so> lemlerle ağlatıp. ce-
hennem ateşıyle korkutmadığı, tatlı oykuler. fik-
ralar anlattığı, daha çok guzel ahlakı hedef al-
dığı ıçın pek sevılırdı konuşmalan Mudurnulu
hafız. kırmızı balmumlu çağnlarla gelırdı Bo-
lu'ya Ama ne gelış' Haber bomba gıbı patlar-
dı Işte, bu ufak tefek, sevımlı Anadolu çocuğu,
ağlatırdı halkı olağanüstu sesıyle O ezan oku-
yuşu. o ınançlı havkınş hangı buyuyu ıçenyor-
du ne bıleyım, bıldığım. buv uklerle bırlıkte be-
nım de o kûçucuk kalbımı kopardığıydı Ondan
sonra bır kez bıle ne oyle ezan dınledım. ne de
oyle duygularla sarsıldım
Turkçe ezanda.i zevk alırdım. ulkemızın gok-
lenne yakışırdı Ne yalan soyleyeyım, sıyasal
amaçla okurulan Arapça ezanı hıç sevmedım,
bep sorguladım. hep taroştım kafamda
ı - Konur Sokak'ın, Karanfil Sokak'tan yana ba-
kan daırelen, onlann arka bahçelennı gorur Bır
resmı daırenın bahçesınde eğıtımlı. sev ımlı, ger-
çekten edalı yuruyuşlu bır kopek vaşardı aylar-
ca önce Bahçede kulubesı vardı Her ezan se-
sınde ulumaya (daha doğrusu eğıtımlı olduğu
ıçın mlemeye) başlardı Hele sabah ezanlannda
o kopeğın halı bana dert oluyordu Kendı ken-
dıme çozemedım durumu Kopek sev en v e bes-
leyen dostlarıma sormaya başladım Hemen
hepsınden "köpeklerin kulaklan çok duyaru-
dır; birden vükselen, pürüzlü,cızırtılı, bozuk ses-
lere karşı olumsuz tepkl gösterüier" bıçımınde
yanıtlaraldım
Demek ezandakı madensel, bozuk ses etkıtı-
yordu hay^'anı Epeyı oluvor, hayvan kayboldu
Bahçeden kulubesı falan kaldmldı Ne oldu der-
sınız
9
TARTIŞMA
Yeşil Sank
E
llı yıldan buyana
sıyasılenn "o>"
uğruna verdığı
odunlerle genledık.
pıslenıp brlendık Hele
laıklığın temınatı oiduğunu
söyleyen malum bavanın da
para ve makam uğruna
hangı çızgıye geldığını
bılmeven kalmadı
3Şubat 1947tanhınde
Sabahartin Ali'nın
Markopaşa'da yayımladığı
"\TStL S\Rlk" sankı
bugun ıçın vazılmış
"Ne zaman 'Bu millet kendi
baştna buyruk olsun" dense
parlarlar, kopururlerdı
"Ne münasebet? Daha
sırası değil. Millet henuz
olgunlaşmadı. Kara kuv^et
baş kaldırmak için firsat
beklhor. Bu halka hürrijet
\er, goreceksin, meclis >eşil
sanklaıia dolar."
Gazetelennde, nutuklannda
hep bunu ılen suruyorlardı
Memlekette rahat nefes
alma>abıle ımkân
vermeyen baskılanna
bır neden gostermek
gerekınce, -ara sıra anarşı
olur, dûzen bozulur, gıbı
sozler etseler bıle,- asıl bu
ırtıca bahanesını ele
alıvorlar. "Yobazlığuı
hortlamasına müsaade
edemeyiz" dıye
yırtınıyorlardı Nıhayet
gunun bınnde yobazlık,
kara kuvvet yeşıl sank.
ırtıca sahıden hortladı \ma
Menemen'de değıl. o elıne
avağına köstek vurmak
ıstedıklen HALKIN
IÇINDE DEĞIL
^^KAR.VDA VE KENDI
ARALARINDA \ırmmcı
yuzyılın ortasındayız Sesını
gunden gune yukselten
ırtıca bağınyor
"Kız okullannı oğlan
okullanndan ayırahm. Kız
öğrencileri Köy
Enstitülerine almayahm"
Sankı tarlada ve fabnkada
da kadını ekekten
ayırabılırlermış gıbı1
"Ulûmudinivc okutaum da
ŞL BOZL K AHLAKEVÜZ
DÜZELStN". Sankı kendı
ahlaklannda dın ıle
duzelecek taraf kalmış gıbı'
Dünyanın neresınde bır
gencılık varsa dort elle
sanlıyorlar Hur ve efendı
bır mılletın ıçınde
vaşadıklannı unutup
usaklara dalkavukluk
edıyorlar Ankara'nın bır
camısınde beş on ıhtıyar bır
hacı babanın eteğını opunce
utançlanndan yere
geçeceklen yerde "sinsi ve
memnun gülümsüyorlar."
RLHÎTEK
Mersın
İLAN
T.C.
MUCUR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1997 116
Davacı Turkıye Iş Bankası A Ş vekılı Av Emel
Deyneklı tarafından Mucur ılçesı Halk Bankası
Şubesf nden venlen.
Keşıdecı Alpaslan Mülazımoğlu, hamılı Kazım
Bekman olan 7627567 no'lu ve 25 02 1997 tanh-
h 144 390 000 - TL'lık çekuı kaybolduğundan ba-
hısle mahkememızde çekın ıptalı davası açmıştır
Dosyanın duruşması 23 12 1997 gunu saat
11 30'da Mucur Adlıyesf nde yapılacaktır
Bu çekı elınde bulunduranlann ılk ılan tanhın-
den ıtıbaren üç ay ıçınde mahkememıze getırme-
sı, hertıangı bır hakkı varsa aynca ve açıkça bıl-
dırmesı ılan olunur
Basın 44386
PENCERE
En Büyük Düşman:
Mustafa KemalL
Medyanın çok satışlı gazete koşelerınde kor kor
parmağım gozune bır sıkıntı var, bızım enteller (ya
da yenı mandacılar) Atatürk konusunda ıkıntı ıçın-
deler, Islamcılarla ıçtıklerı su ayrı gıtmıyor, açıkîan
Mustafa Kemal'e karşı çıkamıyorlar, Kurtçulerle
bırlıkte ne yapacaklannı bılemıyorlar, doluya koyu-
yorlar, almıyor, boşa koyuyorlar, dolmuyor; hakla-
rı da yok değıl, halk Ataturk'e oyle bır sanlmış kı ne
yapsan boşuna! Ancak ozel soyleşılerde fiskos
suruyor.
"- Olur mu canım, koskoca ulke bır tek adama
bu denlı bağlanır mı?. "
"- llkellık!.. Ne Ingılıze anlatabılırsın bu sevgıyı,
ne Fransıza, ne de bır başka uygar topluma bu
bağlılığı açıklayabılırsın..."
"- Bır turputa tapmak!.."
Sokaktakı yurttaş, Ataturk'e gonul vermış, top-
lumun bılıncı odun vermıyor, ılle de Atatürk.
•
Mustafa Kemal daha başlangıçta çok kışının ca-
nını sıkıyordu, Falih Rrfkı Atay 'Çan/caya'sındaan-
latır, 1920'lerde Istanbul'da yaşayıp ışını tıkınna
bağlayanlar arasındakı eğılım neydı9
"An Yunan-
lılar, şu Kuvayı Mıllıye'nın hakkından gelseler de
hem Mustafa Kemal'den hem Ittıhatçılardan kur-
tulsak" dıye bekleşenlerın haddı hesabı yoktu Ba-
bıâlı'de 'Verçınlur' gazetesının sahıbı Zaven alay
edermış
"Anadolu'da Mustafa Kemal
Istanbul'da Alı Kemal
Asayış berkemal "
Mustafa Kemal'ın Anadolu dırenışını 'çılgınlık'
dıye nıteleyıp Kemalıstlerı ulkeyı maceraya suruk-
leyen 'delıler' olarak gorenler o yıllarda guçluydu-
ler, yazdıkları ve soyledıklen mantığa ve sağduyu-
ya da uygun gorunuyordu, Mustafa Kemal'ı baş
belası sayanlar saymakla bıtmezdı, ama madalyo-
nun bır de arka yuzu vardı Falıh Rıfkı tanhın o yu-
zunu usta kalemıyle çızıyor
"Kılıksız kıyafetsız, yoksul ve bıçare halk, batan
bır devletın yenne geçecek yenı bır Turk devletı-
nın temellennı attıklannı bılmeksızm, dışı ve tırna-
ğı ıle uğraşıyordu Bu, komutanlann ve subayla-
nn erterte omuz omuza, kara namlu delığı ve sun-
gupınltısı onunde ınsan cesaretını tanfe ıhtıyaç bı-
rakmadıklan bır olum kalım boğuşması ıdı Atın-
dan ınerken bırkemığı kınlan Mustafa Kemal, guç-
lukle doğrularak
- Ya sen ya ben demıştı
Ya Kral Konstantin, ya o "
•
Aradan uç çeyrek yuzyıl geçtı, yenı mandacılar,
Kurtçuler ve şerıatçıların karşısındakı en buyuk
duşman kım?
Mustafa Kemal!
Kemalıstler "entel-şenatçı-Kürtçu ıttıfakı"na gö-
re baş belasıdır
Ne var kı halkın buyuk çoğunluğu da ınadına
Atatürk sevgısıne bağlanmış
1
Yurttaş, varoluşu-
nun kaynağını Mustafa Kemal'de buluyor, 'Aydın-
lanma' 'ınsan' olmak demektjr, şenatın karanlığı-
na katşı el ele verenlenn oluşturduğu ınsan zıncın
Anadolu halkının guvencesıdır
Doğrudur, Turkıye'nın tarıh seruvenınden geç-
memış, varoluş ya da yokoluş sınavını tum goze-
neklerıyle yaşamamış bır Fransıza, Ingılıze, Ame-
rıkalıya Turkıye'nın gerçeğını anlatmak çok guçtur
1919'da Avrupa bızım ıçın şu karan açık seçık ver-
mıştı
"Turkler cezalandınlacak, Avrupa'dan kovula-
cak, ınsanlık bu beladan kurtulacaktır"
Avrupalı bızı nasıl anlayabılır Ancak bır tek ko-
şulla Gerçek bır aydınsa, Batı'nın dışındakı dun-
yaya ınsan gıbı bakmasını oğrenebılmışse ..
MUSTAFA EKMEKÇI DOSTLARINA
ÇAĞRI
Aramızdan aynldığı 21 Mayıs 1997 gunune dek kale-
mını hep banştan ozguriukten, demokrasi ve halktan
yana kullanan gazetecı Mustafa Ekmekçı'nın anısına bır
kıtap yayımlanacaktır
Kıtapta, Ekmekçı ıle ılgılı anı, belge, mektup ve fotoğ-
raflar yer alacaktır
Mustafa Ekmekçı'nın yaşadığı doneme de ışık tuta-
cak bu kıtabın hazırlanmasına tum Ekmekçı dostlan
O'na aıt fotoğraf, mektup belge ve varsa anılan, onjınal
metınlen daha sonra gerı venlmek koşuluyla aşağıda-
kı adrese 1 Ocak 1998 tarihine kadar gondererek kat-
kıda bulunabıleceklerdır
Yayımlanacak kıtap, kulaklardan gıtmeyen kahkaha-
sı, yureklere kazınan ınsan sevgısı ve onuriu kalemıyle
Mustafa Ekmekçf yı yaşatmanın da bır adımı olacaktır
Yazışma adresi: Mustafa Ekmekçi Kitabı
Cinnah Cad 1. Basın Srtesı No: 8 D Blok
Daıre 2 06690 Çankaya-Ankara
Tel: + Faks: (0.312) 438 46 01
İLAN
T.C.
MUCUR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1997 105
Davacı Türkıve tş Bankası A Ş vekılı \\ Sınem (Yuzbaşıoğlu) Bal tarafından Iş Bankası Aluparmak Bursa Şu-
besı'ne tahsıl ıçın venlen.
Türkıye Iş Bankası AltıparmakBursa Şubesı'ne tahsıl ıçın venlen 30 10 1996 vadelı keşıdecısı Şeref Metm
olan 10 000 000 - TL'lık bononun ka>bolduğundan bahısle mahkememızde senedın ıptalı davası açılmıştır
Dos>anın duru^masi 22 12 1997
gunü saat 09 00'da Mucur Adlıvesi nde >apılacaktır
Bu senedı elınde bulunduranlann ılk ılan tanhınden ıtıbaren üç ay ıçınde mahkememıze getırmesı, herhangı bır
hakkı varsa aynca ve açıkça bıldırmesı ılan olunur Basın 44385
H