27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatoru: Hikmet Çetinkaya • Yazu^len Mikiürien: tbrahim Yıldız - Dinç Tayanç • Sonımlu Müdür Fikret tlkiz # Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara # Goısel Yönetmen: RkretEser Dış Haberier Şüıasi Danışogiu # Istıhbarat Cengiz \ ıldınm • Ekonomı Mehmet Saraç # Kuhur Handan Şenköken # Spor \bdülkadir Yiicelman # \ükaleler Sami Karaören 0 Duzeltnıe Abdullah Yazıcı# Fotoğraf Erdoğan Köseoğtu •Bügı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen. Mehmet Faraç Yayın ICurulu. tlhan Sdçuk(Başkan ı. Orhan Erinç, Okta\ Kurtböke. Hikmet Çetinka\a,ŞâkranSoner, Ergun Balcı, Dinç Ta> anç, İbrahim V ıldız, Orhan Bursalı. Muslafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcısı Mustafa Balbay Atatürk Bulvan Ncc 125.Kat.4,Bakanlüdar-AnkaraTel 4195020{?hat), Faks: 4195027 • lzmir Temsılcisı: Serdar Kızık. H Zıya Bl\ 1352S 23Tel 4411220. Faks-4419117 #Adana Temsücısı: Çetin Yiğeooğlu, tndnuCd 119 S. No: 1 Kat: I, Tel:363 12 11, Faks. 363 12 15 Muessese Müdurû Üstün Akmen C Koordmator Ahmet Korulsan 0 Muhasebsr Bülenl Yener»ldare Hüsevin Gürer 0 Işleüne Önder Çelik 0 Bıİgı- Işlem \ail Inal 0 Bılgısavar Sısîem Mflriivet ÇUer0Saoş FuiletKııza MEDYA C: • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordmator Reha Işıtman # Genel Mudur Yardımcısr Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 51395 8O-513846(W1,Faks 5138463 Yayımlayan ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A Ş TürkocagıCad 394] Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 0S (20 ha!) Faks. (0,212) 513 85 95 7KASIM1997 Imsak: 5.07 Güneş: 6.35 Öğle: 11.55 Ikindi: 14.36 Akşam: 17.01 Yatsı: 18.24 Bienalden izleyenlere bir anı • Kültür Servisi - 5. Uluslararası Istanbu! Bienali sanatçılanndan Laura Vickerson, Aya Irini Müzesi"nde 500.000 gül yaprağı ve bır o kadar iğne ile oluşrurduğu 'Kadife' ısimli çalışmasmı. bienalin anısına Istanbullu izleyicilere bırakıyor. 9 Kasım tarihıne dek Aya lrinı Müzesi"ne gelecek olan izleyiciler 5. Uluslararası Istanbul Bienali'nin bir arusı olarak "Gül Yapraklanndan Halı'nın bir parçasını alabilecekler ve böylece bu halının yapımında emegi geçen sanatçı ve asistanlann yanı sıra bienali yaratanlann da emek ve çabalannı simgeleyen bir anıyı evlerine götûrebilecekler. Ali Esin toprağa verildi • İstanbul Haber Servisi - Olkemizin ılk hava raporu sunucusu Ali Esın. sevdiği gibi "güneşli bir sonbahar günü", Istanbul'da toprağa verildi. Pazartesi günü yaşamını yitiren Ali Esin, Yeşilyurt Merkez Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Kozlu Mezarlığı'na defhedildi. Esın'in cenazesine ailesi, yakınlan. gazeteciler ve vatandaşlar katıldı. Erdosra kitaplı anma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yayıncı Ilhan Erdost işkenceyle öldürülmesinin 17. yıldönümünde mezan başında anılacak. tlhan Erdost anısına. yüzde 50 indirimle kıtap satacak olan Sol ve Onur Yayınlan'nca okurlara yazı ve fotoğralardan derlenen '"Koleksiyon. 7 Kasım" adlı yapıt armağan edilecek. THK'den üniversite • ANKARA (AA) - Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanı Atilla Taçoy, havacılık alanında nitelikli eleman sayısını arttırmak ıçin havacılık sektöründeki tüm branşlann yer aldığı bir üniversite kuracaklannı söyledı. Taçoy. THK'nin tüzüğünde yapılan değişıklikle Genel Yönetim Kurulu'na, vakıf kumlması konusunda yetki verildiğini belirtti. Mir'de uzay yüpüyüşü • MOSKOVÂ (AA) - Mır Uzay Istasyonu'nda iki kozmonot. 6 saat süren bir uzay yürüyüşünden sonra, istasyona yeni bir güneş paneli yerleştirdiler. Anatoly Solovyov ve Pavel Vinogradov'un uzay yürüyüşü. planlanandan 47 saniye daha fazla sürdü. Yerleştirilen güneş paneli, uzay laboratuvanna enerji temin edecek. Bu görevin başanlı olması halinde, Mir'in 10 güneş panelinden 8'i normal olarak çalışıyor olacak. 9. panel şu anda yanm kapasite ile çalışıyor. 10. panel ise geçen haziran ayında bir kargo gemisiyle çarpışma sonucunda hasar görmüştü. Trafik kurulu toplantısı • ANKARA (AA)- Karayollan Trafik Güvenliği 7. Toplantısf nın açıhşında konuşan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Başkanı Şevket Ayaz, kazalann en önernli nedeninin sürücülerin uykusuz, yorgun. dalgın araç kullanmalan ve aşın hız olduğunu, inceledikleri son 20 kazada ise sürücülerin genelde 20-30 yaş arasında genç ve deneyimsiz olduklannın ortaya çıktığını bildirdi. Halit Çelenk'in imza günü • Haber Merkezi - Yazar Halit Çelenk, 16. İstanbul Kitap Fuarı'nda bugün saat 15.00'te Türkiye Yazarlar Sendıkası standında okurlanyla buluşacak ve kitaplannı imzalayacak. Mehmet Doğan, yazdığı kitapta Mustafa Kemal ve laikliğe karşı olduğunu açıkça ortaya koydu •• RTUK'te Atatürk dttşmanı üyeYUSUFZİYAAY Türkiye"de yüzlerce radyo ve tele- vizyonun yayınını denetleyen Radvo Televizyon Üst Kurulu'nda fRTÜK) bir şeriatçı görev yapıyor. Laiklıği "din- sztik" olarak tanımlayan Büyük Türk- çe Sözlük'ün yazan. Akit ve Zaman gazetelerinde bir dönem köşe yazarlı- ğı yapan RTÜK üyesi Mehmet Do- ğan, Bir Savaş Sonrası İdeolojisi: Ke- mafizm adlı kitabında Atatürk. Atatürk- çülük ve laiklik karşıtı olduğunu açık- ça ortaya koydu. Doğan. kitabında "Tûridye'de hürrivetsizliğin asli kay- nağı laikliktir. Laiklik dine karşı olma- nın esas fonnülüdür'" görüşünü savun- du. Atatürk'ün dinsiz ve Islamiyete karşı olduğunu ıfade eden Doğan. Ata- türkçülerin bunu gızlediğini öne sür- dü. TBMM tarafından 1996 yılında RTÜK üyeliğine getirilen Mehmet Do- ğan. şeriatçı düşüncelerinı. yazdığı "Bir Savaş Sonrası İdeolojisi: Kema- lizm" adlı bır kitapta açıkça ortaya koydu. Doğan'ın. Esra Yayınlan'nca 1994 yılında yayımlanan kitabının 12. sayfasında. "Cumhumetfikriyatının ve Cumhuriyetçilerin en büyük açma- zının, din Ue rekabetL hatta çaüşmayı esas almalan olduğunu" belirterek "Bugün daha iyi görülmektedir ki hiç- bir ideoloji dinle. bilhassa kavrayış ve • Laikliği '"dinsizlik" olarak tanımlayan Büyük Türkçe Sözlük'ün yazan RTÜK üyesi Mehmet Doğan, "Bir Savaş Sonrası İdeolojisi: Kemalizm" adlı kitabında Atatürk'ün dinsiz olduğunu öne sürüyor. kapsavışındaki genişlik ve derinlikten ötürü İslamla rekabet edemez. Hatta halkkaünda Cumhurryetideolojisinin dine- İslama karşılıktan ötürü hiçbir zaman tam bir kabule mazhar olma- ması şaşırocı değfldir"' görüşünü savun- du. Doğan. kitabının 22. sayfasında, laikliği de eleştirerek şöyle devam et- ri • Türkiye'de hürriyetsizligin asH kay- nağı laikliktir. antidemokratikliğin ger- çek sebebi budur. Laiklik, Türkiye'de kesinlikledin-dev let ay nmından ibaret değiktir. Laiklik hatta, dine karşı olma- nın esas formülüdür" Doğan. kitabının 102. sayfasında ise "Kemalizmin alö okundan devlet- çiliğin, inkılapçılığın \ e laikliğin kesin olarak totaliteıiiği öngördüğünü söy- leyebiliriz. Türkiye'de laiklik, valın bir sh asi laiklik, din-de\1et aynmının öte- sinde,dini kurumlann toplum hayatm- daki varhklannm ortadan kaldınlma- s, dinin kontrolü veegemen ideoloji doğ- rulrusunda yönlendirilmesi şeklinde u> gulanmışör"görüşünü savundu. Doğan, kitabının 28. sayfasında ise Atatürkçülerin, Atatürk'ü putlaştırdık- lannı öne sürerek "Atatürk bir ateist- ti. Müslüman olmadığı gibi, İslamiye- te açıkça karşı çıkmısOr, halkın İslami- vete karşı fildrlerinegöstereceğitepki- den ötürü, Atatürkçüler. Atatürk'ün bu yönünü halktan saklamaktadır. Ata- türkçüler artık Atatürk'ten utamyor- lar. Resmi Atatürkçülük iflas etmiş- tir" görüşüne yer verdı. RTÜK üyesi Mehmet Doğan. kita- bının 73. ve 74. sayfasında Atatürk'ü "otokratik bir şeP olarak tanımladı. Mehmet Doğan. Nutuk'a gönder- me yaparak Atatürk'ün cumhuriyetçi olmasına karşın o'nun cumhuriyeti- nın demokrasiyı öngörmediğini kita- bının 74. sayfasında öne sürerken de- mokrasıyi kastederek "Bu keümeyi Atatürk, Nuhık'un hiçbir verinde te- laffuz etmez. Atatürk için çok genel bir halk onavı. daha sonra yapılacaklar için yeterûdir. Nitekim daha Lozan mü- tarekeleri tamamlanmamışken. için- de "lkınci Grup" olarak adlandınlan muhalif unsurlar ihtiva eden MiOi Mü- cadele Meclisi'ni dağıüp. Lozan'ı tas- dik edecek bir yapıda yeni bir MeclLs oluşturmaya karar verdiğinde, kendi başkanhğında bir seçim komitesi oluş- turur" dedı. New York'a yazgeldi Ünlü modacılann 1998 hahar-yaz koiekshonlan Ne \brk defilderinde iılevicaerin bcğenisine sunuluyor. Mlchad Kors'un 1998bâhar->-az kolekshonundâ d streç bikini. i/k) enta in beğenisinij toptadı.HetepaCbrKİeQsen detkfilcdeilgi modacılardşı RichardTykr ipekceketide topladı. (Fotoğraflar: 12 yaşında âşık olduğu erkekle 67 yaşında evlendi 55 yıl sonra gelen mutluluk tZMİR (\A) - Istanbul'da, 55 yıl önce başlayan tek taraflı aşk... Ara- dan geçen uzun yıllar, unutamamaz- lık. hasret ve birdenbire gelen mut- luluk. Yaş 6O'ı geçse de nikâh masa- sındabuluşma... istanbul Kadıköy'de 55 yıl önce başlayan tek taraflı aşk, lzmir Huzu- revi'nde kurulan nikâh masasında mutluluğa dönüşüyor. Öykünün kah- ramanı. 12 yaşındayken komşusu- nun oğluna âşık olan Nuran Hepşen- kal... Fihnlere konu olabilecek bu aş- kın kahramam 67 yaşındaki Nuran Hepşenkal, yaşadığı aşkın öyküsünü anlatırken "12 vaşuıdagenç kızfağaye- ni adım atmıştun. O zamanlar Edip Bey 16yasındaydLgözü benigörmü- yordu. Ama. ben onu asla unutama- dım" diyor. Sevdiği erkek ise iki kez • Istanbullu Nuran Hanım, Edip Bey'in izini îzmir Huzurevi'nde bularak nikâh masasına oturtmayı başardı. evleniyor, çocuklan ve torunlan olu- yor. "Ben onu daima uzaktan sevTettim. Hiçbir zaman karşısuıa çıkmadım, ama asla vazgeçmedim" dı>en Hep- şenkal. bir gün mutluluğu birlikte yakalayacaklanna hq) inandığını söy- lüyor. Bu inancında da yanılmayan Hepşenkal, bir gün sevdiği adamın Lz- mir'de Yeşilyurt Sosyal Hizmetler Huzurevi'ne yerleştiğinı öğreniyor. "Hemen hareketegeçtim ve6ay ön- ce huzurevine yerleştim" diyen Nu- ran Hepşenkal. Edip Bey'in kendisi- ni hemen tanıdığını büyük bir se- vınçle dile getiriyor. Sonrasını ve duygulannı da şöyle anlatıyor Hep- şenkal: "Beni hemen tanıdı, ama ben ona belli etmedim. Beni tanıvıp sevmesi- ni bekledim. Kısa sürede arkadaşlı- ğunız ileıiedi. Bir daha asla avrılma- yacağız.'' Nuran Hanım tanıdığında 16 ya- şında olan emekli banka müdürü Edip Süer ise bugün 71 yaşında Edip Sü- er, yeni eşinin büyük aşkını nikâh günü öğrendiğini ifade ederken şun- lan söylüyor: Edip Süer "Eskidende böyle güzeL, ama çok basan bir kız- dı. Ben sakin yaradıhşlı biriydim. O zamanlar bu Idşilik farkı yüzünden, bir de yaşı çok küçük olduğu için dü- şünmemiştim. Kader bizi burada bir- leştirdi" diyor. 'Siber uzay çeteleri' türedi e-posta : tan (a prizma.net. tr İSTANBUL (AA) - Hu- kuk llmi Milletlerarası Der- neği (1ALS) Türk Milli Ko- mitesi Başkanı Prof. Dr. Er- gun Özsunay. uluslararası bilgi iletişim sistemi Inter- net ile dünya hukukunun si- ber uzay hırsızlanyla karşı karşıya kaldığını belirterek siber uzayda yasa ve hukuk ihlallerinin arttığını söyle- dı. IALS Türk Milli Komi- tesi Başkanı IÜ Medeni Hu- kuk ve Mukayeseli Hukuk Profesörü Ergun Özsunay, "İnternet ile eser sahipleri- nin haklaruun nasü koru- nacağı ve telif hırsızlıklan" konusunun dünyanın günde- mine girdiğinı vurguladı. ABD ve dünyanın birçok ülkesinde, Intemet ile telif haklanna yapılan tecavüz- ler konusunda birçok dava- nın açıldığını dile getıren Prof. Dr. Özsunay. şöyle de- vam etti: "Internet Ue dün- yahukuku siber uza> hırsız- lanyla karşı karşıya kalmış- ür. Artık siber uzayda yasa ve hukuk ihlalleri ohıyor ve gklerekartıyor. Hakstz reka- bet, ktşilik haklarnun ihla- li. mane\i ve mali haklann ihlali, tnternet yoluyla sü- rekli işlenen suçlar haline gebniştir." Avukat Görsel Üstün de İnternet yoluyla eser sahi- bmin mali ve manevi hak- lannın kolayca ihlal edildi- ğini, çünkü elektronik bil- gi ağındaki bılgi akışını ta- kip etmenin ve denetleme- nin oldukça güç olduğunu, bu konuda uluslararası hu- kuk normlannın da yetersiz kaldığını söyledi. Üstün. tnternet yoluyla tecavüzlerin önlenmesi için uluslararası hukuk normla- nnın oluşturulmasının öne- minı vTirguladı. Doc. Dr. Vildan Akan arastırdı ' Üniversite öğrencisi sosyal etkinlik sevmiyor' ANKAR.4 (Cumhuri- yet Bürosu) - Selçuk Üni- versitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de üniversite gençleri en çok arkadaşlanvla görüşmeyi, radyo dinlemeyi ve televiz- yon seyretmeyi seviyor. Öğ- rencilerin nefret ettiklen et- kinliklerin başında "üyeol- duklan kulüplere gitmek, örgü,dikişve naktş' geliyor. Araştımnayı yapan Hacette- pe Universitesi Sosyoloji Bölümü öğretım üyesi Doç. Dr. Vildan Akan, Türki- ye'dekı üniversite öğrenci- lerinin çok pasif olduğunu ve genellikle bireysel etkin- lıkleri seçtiklerini vurgula- yarak, "Araşûrma, aslında Türk insanının yasam kül- rüriinü yansıüyor" dedi. Hacettepe Universitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Vil- dan Akan tarafından Sel- çuk Üniversitesi'nde 571 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada, üniversite gençliğinin eğilimleri ve en çok sevdiği etkinlikler araş- tınldı. Araştırma sonuçla- nna göre öğrencilerin yüz- de 46.8"i arkadaşlanyla gö- rüşmeyi. >-üzde 45.7'si rad- yo dinlemeyi ve televizyon seyretmeyi, yüzde 45.6'sı düşünmeyi, yüzde 41.5'i gazete okumayı. >üzde 31.9'u telefonda konuşma- yı, yüzde 28.5'i evde vakit geçırmeyı, yüzde 27.1 'i ki- tap okumayı, yüzde 25.2'si aılesiyle sohbet etmeyi, yüz- de 23.8'i de sosyal eğlen- celere katılmayı seviyor. Örgü sevmiyorlar Öğrencilere yapmaktan nefret ettiklen etkinlikler sorulduğunda da ılginç so- nuçlar ortaya çıkıyor. Buna göre öğrencilerin yüzde 76.9'uüyeolduklan kulüp- lere gitmekten, yüzde 68'i örgü, dikiş ve nakıştan, yüz- de 61 'ı fotoğrafbaskısıyla uğraşmaktan, yüzde 47.2 'sı langırt ve bilardo o>Tiamak- tan, yüzde 38.9'u balık rut- maktan, yüzde 37.2'si sos- yal hizmet kuruluşlannda gönüllü olarak çalışmak- tan, yüzde 31.2'si de kişisel mektup yazmaktan nefret ediyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂ ILHAN 'Sevmek' mi 'Anlamak' mı? Bula bula, ABD'den 'ithal' o formulü bulmuşlar: "Atatürk'ü ve Demokrasi'yi Seviyor"muşuz! Malûm, bu sevgimizi, uluslararası çok 'amerikan' birankette, Internet'i 'kilitleyen' birtehâcüm göste- rip, kanrtlamış olduk: XX. yy'ın en büyük yüz 'şah- s/yef/'nin ve 'kahramanı'nm başında Atatürk geli- yor! Biraz da, -biraz da mı?- goygoycu Media'mızın. 'gayretkeşliği' sayesinde! Olaya el koyup, davul zur- na duyurmasaydı, acaba Time dergisine oy gön- dermeyi, hangi 'Atatürkçümüz' akıl edebilındi? Ne- ticede anlaşıldı ki, 'Atatürk'ü çok seviyor'muşuz; iyı hoş da, acaba Gâzi Mustafa Kemal Paşa'yı, sev- diğimiz kadar anlıyor muyuz? Daha da hazinı, anla- yabildik mi hiç? Doğrusu, şüphedeyim. 'Uzay Mekiği' gibi... / eçenlerde, televizyonda 'cumhunyet' üzerine ko- V j l nuşuyordum (TRT2,28 Ekim 1997,20.10) bir- den aklıma takıldı: Mustafa Kemal, sonradan Ve- fasızlık' hatta 'şahıs tahakkümü' ile itham edilmıştir ya; böyle bir itham doğru olabılir mı? -Birbirinin için- den çıkmış olsa da,- Ulusal Kurtuluş Savaşı ile Ulu- sal Demokratik Devrim'in, 'derece' itibariyle de- ğil, 'mahiyet' itibariyle 'farklı' şeyler olduğunu; do- layısıyla 'farklı' kadrolargerektirdığini saptamadan, bu soruya geçerli bir cevap bulamazsınız. Gâzi, daha başından, 'cumhuriyet'e doğru yola çıktığını bilmekteydi; ama, 'kurtuluş' süreci, 'inkılâp' sürecine tekaddüm etmiştir; o halde soru şu: 'Kur- tuluş'un önderleri, aynı zamanda 'cumhuriyet'm de önderieri miydi? Hayır! O dönemde, üç ayn 'kadro'mn bir arada çalıştığı söylenebilir: 1 / Muhafazakârlar, 2 / Liberaller (Serbesti taraftarları) 3 / Cumhuriyet- çiler (Radikal kemalistler). 1 / Hüseyin Rauf Bey, Kâzım Karabekir Paşa, Refet Bele Paşa -deyim yerindeyse- 'muhafazakâr kanadı' oluşturmuştu: Devlet-i Aliyye 'müstevlî- cten'temizlenecek.yenidenOsmanlı Hanedanı'na teslim edilecekti; belki Vahdettin tahtından indinlir- di ama, yerine Abdülmecit çıkanlır; Mustafa Ke- mal Paşa da 'sadrazam' olurdu, sen sağ ben sela- met! 2 / Ikinci 'kadro' -deyim yerindeyse- 'liberal kadro'dur -ki Fethi Okyar, Dr. Adnan Adıvar, Hâ- lide Edip,- bir de garip şey, Terakkiperver Fırka 'ma- ceras/'nda 'muhafazakâr' paşalann arasında görün- se de -Ali Fuat Paşa, vb! Bu 'takım'm projeksiyo- nu besbelli 'cumhuriyeti' içermekteydi ama, aynı zaman veyerde 'demokrasi'y\e beraber! Derhal 'fır- kalar'teşkil edilmeli, seçimlere gidiimeli, 'demokra- tik özgürlükler' uygulamaya geçirilmeliydi, aksini denemek, 'cumhuriyefl 'şahıs tahakkümüne' feda etmek olacaktı- bu 'şahıs' elbette Mustafa Ke- mal'di.3/Üçüncü 'Kadro', 'RadikalCumhuriyetçi- ler', yânı 'jakobenler'd\r, daha ışin başından 'hâki- miyetin kayıtsız şartsız millete bırakılmasından' ya- na olanlar; ama, bu işin lâfla değıl, 'kuvvetle, kud- retle, zoria -yâniihtilai ve inkılâpla- olacağını'b\\er\- lerdi: Başta Mustafa Kemal olmak üzere. Ismet Paşa, Fevzi Paşa, Kâzım (Özalp) Paşa, Celâl Ba- yar, Recep Peker, Tevfik Rüştü, Saffet Ankan, Mus- tafa Necati, Mahmut Esat, Vâsıf Çınar, Hüsrev Gerede, Mazhar Müfit vb. Aralanna elbette Yunus Nâdi, Fâlih Rıfkı, Yâkup Kadri vb. (Kadrocu'lar) 'solcu kemalistler'i de ka- tabileceğimiz 'Radikal Cumhuriyetçiler' de, içlerin- de zamanla bölünecekler; Inönü, Çakmak, Peker, Saracoğlu, Saydam 'takımı' handiyse faşizan bir totalitertiğe kayarken; Bayar, Aras, Kaya ve diğer- leri daha 'sivil' ve 'ekonomik' -dolayısıyla 'demok- ratik- bir burjuva çoğulculuğu arayışını tercih ede- ceklerdir; aslında Gâzi, 'hedeflere' hızla 'yükse- len' bir uzay mekiğinden farksızdı; yolda, 'yakı- tı tükenen'i 'atmış', yükselmeye 'ötekisiyle' de- vam etmiştir; yoksa, Ismet Paşa'nın başbakanlık- tan istifasını isteyişini, nasıl izah edebiliriz?. Çiçek 1 değil, An 1 !... Fâlih Rıfkı Bey'in yavuzeseri 'Çankaya'dan şu çok artlamlı satırlan hatırtar mısınız? Gâzi'yi tav- sif ederken, demiştir ki: "...Atatürk ne yaptığını, ne yapacağını, kimle- re yaptıracağını, kimleri nasıl ve nerede kullana- cağını bilir, hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukla- n üzerinde istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsi- niz, fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen; dostluklarının, ya- kınlıklannın, sözde sırdaşlıklannın üstünde, bil- hassa 'kendine vefalı' bir lider olduğunu söz gö- türmez." Şüphesiz 'kendikendine vefalıydı'çünkü 'varmak istediğini' daha 1919 Temmuzu'nda Mazhar Mü- frt'e açıklamıştı; "... açıkça söyleyeyim şekl-i hü- kümet zamanı gelince cumhuriyet olacaktır." ('Erzurum 'dan Ölümüne KadarAtatürk'le Beraber', Cilt 1, s. 74. Türk Tarih Kurumu, 1966); dıyeceksiniz ki, ya öbürleri? Ya yol boyunca onca emek sarfet- miş, fedakârlıkta bulunmuş, hatta hayatını yitirmiş 'yol arkadaşlan"? Hatıralan aziz olsun, fakat Gâ- zi'nin ulaştığı başarı: Fâlih Rıfkı Bey'in Çankaya'da önümüze koyduğu, şu müthiş tesbitte saklıdır: "...o bal veren bir çiçek değil, her çiçeğin ken- dine göre balını almasını bilen bir an idi; her çi- çeğin, kovan peteklerinde şüphesiz bir hissesi vardır; fakat çiçeklerden hiçbiri, eğer o olmasay- dı, petekteki balı yapabileceğini iddia edemez, ama bu balı zehir sayanlar bulunabilir" ('Çanka- ya', Cilt 1, s. 7 Dünya Yayınları, 1960). http:// www. prizma.net. tr/ A ILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle