Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYKA CUMHURİYET 7 KASIM 1997 CUMA
12 KULTUR
'Yeni rotnan' temsilcisi Fransız yazar Michel Butor, 16. İstanbul Kitap Fuan'na katıldı
Gerçeğin peşindeki romancıSİNEMYENEL
16. İstanbul Kitap Fuan, bu yıl Can
Yaymlan'nınkonuğuolarak 'yeniro-
man' akımınm önde gelen isimlerin-
den Michel M. Butor'u ağırlıyor.
1950'lenn başında, geleneksel roman
türüne yeni v e özgün kuramlar getir-
mek amacıyla bir araya gelen birkaç
Fransız yazardan (Alain Robbe Gril-
let, Nathalie Sarraute. CTaude Simon
vs.) biri Michel M. Butor. Yeni ro-
man'a ilişkın ilk görüş ve saptamala-
n. 1960"dayazdığı "Roman Üzerine
Denemeler"de oldukça belirgin bi-
çimde kendinı göstenvor. Yazann
I957'de yazdığı ve 1991 yılındaCan
Yayınlan tarafından yayımlanan *De-
ğis.me". özde ve biçimde yenilikler
içeren, insanın nesneler bütünlüğü
içerisinde ele alındıgı, dış dünya be-
timlemeleriyle bezenmiş uluslarara-
sı düzeyde bir yapıt olarak yorumla-
nıyor. Sıradan bir olayı konu alan
"Değişme''de asıl çarpıcı olan. Bu-
tor'un okuru alışılagelmiş 'tanık' ko-
numundan çıkararak, konuya ortak
etmesi. Yazann farklı yaklaşımiyla
okur, bir anlamda romanın kahrama-
nına dönüşüyor.
'\eni romaı>' ustasıyla gerçekliğin
anlamını değil, 'kendisiniarama" tut-
kusuyla yazdığı "Değişme" \e yeni
roman üzerine sövleştik...
- "Anlaü çizgi değil, bir yüzevdir'
dcmekle.yazma sanaüna dahaçoğul-
luklu. daha karmaşık ve tekdüzelik-
ten u/ak bir boyut katmak gerektiği-
ni mi kastediyorsunuz?
Elbette; aynı anda patlak veren bir-
çok olay olabilir. lşte tüm bu olup bi-
tcnleri bir anda tek bir cızgiye oturt-
mak çok zor. Bunu yapmaya kalktı-
gımızda, geriye kalan ve bizim için
oldukça önem taşıdıklannı bildiği-
miz bazı şeyleri silmek. yok etmek
durumunda kalabiliriz. Kısaca. aynı
anda pek çok farklı çizgiden gitme-
nin bir yolunu bulmamız gerekiyor.
- Yeni romanın tcknikkri. sinema-
nınkilere oldukça bcn/.i\or. dıştan
«üzlememe oldukça baskın_.
Yeni roman çatısı altında toplanan
yazarlar kafa yapısı yönünden birbir-
lerinden oldukça farklıydılar kuşku-
suz, ama hepsi için ortak bir buluş-
ma noktası vardı. o da_sinema. Bir
kamera düşünün, hareket halinde ve
bir şeyleri çekiyor. Yeni roman kişi-
nin bakışı. o kameranm vizöriiniin
oynadığı rolü oynuyor. Yalnız sinema
değil tabii. 20. yüzyılda gelişen, rad-
yo olsun. TV olsun. reklam olsun ne
varsa romana yansıyor.
- Akımın popüler temalan arasın-
da yalnıznk. iletişimsizlik. günlük ha-
yabn iç karartıcılığı.insanlann ve top-
lumlann giderek yaşlanması gibi gü-
İngiliz şair Peter Porter
Şiirin sansürle
mücadelesi...
nümüzde oldukça yaygın olan du-
rumlann hâkim olduğunu görüyo-
ruz~
Yeni romanın, gûnûmüz toplu-
munda oldukça kaygı uyandıncı du-
rumları konu aldığı bir gerçek. Dün-
ya süratle degişiyor ve geçmişte ya-
şadığımız bazı şeyler zedelenebili-
vor. lşte bu noktadan sonra bireyin
yaşadığı yalnızlık, yazarlann ele al-
dığı başlıca temaolupçıkıyor. Yalnız-
lık. tek düzeliği ve monotonluğu da
nı anlatmak. Roman karakterlerinin
o>Tiadıklan rol oldukça belirleyici ni-
telikte, başlanna gelenlerse bir hayli
sembolik şeyler. Romanda önem ta-
şıyan öğe "asla" hikâye değildir. Hi-
kâyesinin ilginç olmaması. karakte-
rinin önem kazanması için bir engel
oluşturmaz. Bunun tersine. kimi za-
man. hiç de ilginç olmayan karakter-
lerle. onlar aracılığıvla, çok önemli
hikâyeler anlatıldıgı da olur.
- Nesneleri betimlemeve avn bir
jUok ince perdelerle, yanılsamalarla, aldatıcı bir
takım öğelerle gerçekten uzaklaşıyoruz. Açmamız
gereken soru işaretleri oldukça fazla. Gerçeğe
yaklaşırken, içine düştüğümüz açmazlardan
kurtulabilmek için arkasından olaylara baktığımız
camın buğusunu biraz olsun silmemiz gerektiğini
düşünüyorum.'
berabennde getiriyor tabii. Zamanın
su gibi hızla akıyor olması, yalnız ye-
ni romancıların değil. 20. yüzyılın
pek çok yazannın da önemle üzerin-
de durduğu bir olgu.
- Bir öyküye hmat verenin, \aam
tekniği olduğunu savunanlar\ar... Bi-
çim mi önemli, içerik mi?
Benim için önemii olan herhangi
bir öykü anlatmak değil. birine ait bir
öykü anlatmak. Önemli olan: anlatı-
lanın. bızim yaşamımtza değin bir
şey olması. Yaptığımız şey, herhangi
bir karakter aracılığıvla. onun üze-
rinden kendi hikâyemizı. bıze aitola-
önem veriyor ve özneye, nesnelerden
hareketle yaklaşıyorsunuz~
Nesnelerin içinde yaşıyoruz. Nes-
neler dönemden döneme. ülkeden ül-
keye farkhlıklar gösterirler. Birülke-
den kalkıp bir diğerine gittiğimizde.
iklimin. ortamm vs. değiştiği gibi et-
rafta gördüğümüz nesnelerin de de-
ğiştiklerini saptıyoruz. Anlatıdâ. öz-
neyi çevreleyen ayn ayn her nesnede
bir öykünün, elle tutulur. gözle görii-
lürbirnitelıkkazandığını görüyoruz.
Her nesne içerisinde bir hikâye bü-
tünlüğü taşır. Örneğin şu elimde tut-
tuğum bardak bilinmeyenlerle yüklü.
Evet. biri tarafından üretilmiş ama
kim tarafından? Onu bilemiyorum.
Nesneye şöyle bir baktığınızda için-
de koskoca bir dünya olduğunu gö-
rüyorsunuz. Bir insanı anlatmak ısti-
yorsam, onu ortasında bulunduğu
nesneler bütünlüğü içerisinde betim-
lemek zorundayım.
- "Değişme'' gerçeğin "anlamınr
değil kendisini yansıtmak amacıyla
yaztlmış—
Gerçeğin ta kendisini gösterebıl-
mek mükemmel bir şey olsa gerek.
Bana gelınce. neden mı gerçeğı gös-
termek istiyorum, çünkü gerçeğin ta
kendısinin ne olduğunu anlayabildi-
ğimızi sanmıyorum. Belirsizlikler ve
yanılsamalarla dolu bir dünyada ya-
şıyoruz. Gerçek diye gördüğümüz şe-
yin aslında bir yanılsama olduğunun
sonradan farkına vanyoruz. 1962 yi-
lında Türkiye'dcn ayrılırken ardımda
yedi vüz bin nüfuslu bir İstanbul bı-
rakmıştım. Bugünburada. 14milyon
nüfusu olan bir kente dönüştüğünü
öğrenene kadar da İstanbul"u hep es-
kisı gibi hayal ettim. Ama geldim
gördüm ki iş değişmış. Basit bir ör-
nek: demek oluyor ki ben yıllarca
böyle bir janılsama içinde yaşamı-
şım. Çok ince perdelerle. yanılsama-
larla. aldatıcı bir takım öğelerle ger-
çekten uzaklaşıyoruz. Açmamız ge-
reken soru işaretleri oldukça fazla.
Gerçeğe vaklaşırken, içine düştüğü-
müz açmazlardan kurtulabilmek için.
arkasından olaylara baktığımız ca-
mın buğusunu biraz olsun silmemiz
gerektiğini düşünüyorum.
TÜRKİYE DIŞINDAKİ
SEVDİKLERİNİZE
ARMAĞAN EDİN,
TÜRKİYE, ONLARA ŞİMDİ DAHA
YAKINLAŞSIN...
Aşağıda adı yazılı kişiye "CUMHURİYET HAFTA"
aboneliği armağan etmek istiyorum.
Adım. Soyadım :
Adresim :
Posta Kodum : .'
Kent :
ABONE OLACAK KİŞİNİN:
Adı. Soyadı
Adresi
Posta Kodu
Kent
Ülke
ABONE KOŞULLARI
(Lütfen işaretleyiniz)
Almanya
Diğer Avrupa Ülkeleri
ABD, Kanada
6 AYLIK
91 DM
135DM
165US$
YILLIK
169 DM
250 DM
300 US $
işaretlediğim tutarın banka dekontunu abone formuyla birlikte
aşağıdaki faksa/adrese gönderiyoaım.
• Yapı ve Kredi Bankası - Çemberlitaş 5162800
ü! Akbank - Nuruosmaniye 14460-0
işaretlediğim tutarı kredi kartı hesabımdan alınız.
• VISA • EUROCARD C MASTERCARD
Kart No: Son kullanma tarihi:
TARİH: İMZA:
Cumhuriyet
Türkocağı Caddesi, 39/41 (34334) Cağaloğlu - İstanbul
ABONE SERVİSİ
Telefon : ( 0212) 512 05 05 - Faks: (0212) 512 48 30
Kültür Servisi - "İfade ve
Yayuılama Özgürlüğü""
başlığı altında gerçekleşen
16. İstanbul Kitap Fuan ol-
dukça anlamlı bir yabancı
konuğu da ağırlıyor bu yıl.
Ingiltere'de iki ayda bir ya-
yınlanan Index ofCensors-
hip adlı derginin şiir bölü-
münden sorumlu olan ünlü
İngiliz şair Pcter Porter
sansür konusunu tartışmak
için katılıyor kitap fuanna.
The British CounciPın da-
vetlisi olan Porter'ın Türk-
çeye çevrilen bir yapıtı ol-
madığından şair ne yazık ki
Türk okurlann karşısma şi-
irleriyle değil de onlann
çok yakından bildikleri
'sansür' konusuyla çıkıyor.
lndex of Censorship.
dünya çapında sansüre uğ-
rayan yazarlann yapıt-
lannı toplayarak ya-
yımlayan birdergi. Tür-
kiye, Rusya, Arap Dün-
yası ve Güney Afri-
ka'dan pek çok şaire y-
er verdıklerim belirten
Porter'ın aklma kazı-
nan iki Türk edebiyat-
çısı var: Nâzım Hikmet
ve Aziz Nesin. Dünya-
nın dört bir yanından
gelen sansürlenmiş şi-
irleri değerlendiren
Porter için nitelik de
büyük önem taşıyor. ~Böl-
ge konusunda bir sınırlama
yok ancak nitelik önemli bir
ölçüt bizim için" dıyor Por-
ter. "Deı^ide Nâarn ve Ne-
sin'e yer verme nedenimiz
sadece bir zamanlar sansü-
re uğramış olmalan değil.
Her şeyden önce şüıierinin
evrenselliğKie ön plana çı-
kıv'orlar.'"
Bütün şıirler dergide ya-
yımlanmadan önce tngiliz-
ceye çevriliyor. Dünya. ça-
pında yoğun ılgi gören der-
ginin bazı sayılan ya da ta-
mamı başta Almanya ol-
mak üzere pek çok ülkede
de yayımlanıyor. Ancak. bu
süreç bu ülkelerdeki ilgili
kişilerin lndex of Censors-
hip 'e başvurarak şiirleri In-
gilizceden kendi dillerine
çevirmeleriyle gerçekleşi-
yor.
Türkiyeye gelmeden
önce ülkenin kurallan ve
yasalan üzerine hiçbır fik-
rinin olmadığını belirten
Porter. kendisine çok uzak
bir dünyayla karşılaşmış
durumda. Cumhuriyet Ki-
tap Kulübü'nde düzenle-
nen bir söyleşiye katılma-
dan önce kendi ülkesinde
sansür yasalannın olup ol-
madığını bile düşünmemiş
hiç. Çünkü İngiltere'de va-
rolan yasalann bile işlerli-
ği yok.
Hiciv türiinde yapıtlar
veren Porter, hicvin İngiliz
edebiyatında önemli bir y-
er tuttuğuna değinerek Jo-
Peter Porter
nathan Swift \e Lord By-
ron gibi ustalann bu türün
en iyı ömeklerini verdikle-
rini, kendisi gibi çağdaş tn-
giliz şairlerinın de bu izı
sürdürdüklerini belirtiyor.
Konulannı ise gündelik ya-
şamdan ve başka yazarla-
nn yapıtlanndan alıyor.
Önemli yapıtlan arasında
DuffCooperMemorial Pri-
ze on Publicatıon ödülü ile
sekız kez 'Yüın Kitabı'
ödülünü kazanan Toplu Şi-
irleri ile 1987 Whitbread
ödülünü kazanan "The Au-
tomatic Oracale" başlıklı
kitaplan olan Peter Porter'ı
önümüzdeki fuarlarda şiir-
leriyle ağırlamayı di-
liyonız.
YAYINEVLERİ'NDEN YENİ KİTAPLAR
'Dünyanın en güzel hikâyeleri 'nden seçmeler
A L T I N Kİ T A PLAR
Kültür Servisi -Altın Kitaplar, 16.
İstanbul Kitap Fuanna on yeni
kitapla katılıyor.
Pınar Yılmazer, "Yüreğimdeki
Çoban Yüdızı'' başlıklı gençlik
kitabında kendisiyle hesaplaşarak
geleceği için sağlam köprüler
kuruyor. Sandra Brovtn ise
"İtiraflar" adlı romanıyla ulaşıyor
okurlara. Romanda olaylar
mesleğinde yükselmeye çalışan
genç bir televizyon muhabirinin
Amerikan First Lady'si ile yaptığı
bir söyleşi sonunda Beyaz Saray'da
meydana gelen karanlık olaylann
kokusunu almasıyla başlıyor.
Altın Kitaplar'dan okura ulaşan bir
başka Beyaz Saray konulu macera
romanı ise David Baldacın
".MutiakGüç" adlı kitabı. Filme de
uyarlanan romanda olaylar
yaşamını zenginlerin evini soyarak
sürdüren Luther Whitney'in bir gün
soygun için girdiği evde bir cinayete
tanık olmasıyla başlıyor. Cinayete
kanşan adam Amerika Birleşik
Cumhuriyet
kitap kulübü
HAFTANIN "BEŞİ BİR YERDE "Sİ
TAKSİM SERGİ SALONU
İstiklal Caddesi, Aksanat Merkezi Karşısı / Taksim
1. Simyacı / Paulu Coelho (Can)
2. Susurluk - 20 Yıllık Domino Ownu /Enis Berberoğlu (Iletişim)
3. Şeriat Pazan ' Hikmet Çetinkaya (Çağdaş)
4. Sular Ne Güzelse ' Erdal Öz (Can)
5. Adı Aylin / Ayşe Kulin (Remzi)
CAĞALOĞLU SERGİ SALONU
Türkocağı Caddesi, 39/41 Cağaloğlu
1.Şeriat Pazan < Hikmet Çetinkaya (Çağdaş)
2. Ulusal Sol / Anıl Çeçen (Çağdaş)
3. Che Guevara Konuşuyor ' Che Guevara (Çınar)
4. Devlet İnsan Mı? / Vedat Günyol (Çağdaş)
5. Morötesi Requiem / Ece Ayhan (Yapı Kredi)
ADANA SERGİ SALONU
İnönü Caddesi, 119. Sokak No: 1 Kat: 1 Adana
1. Mekanik Gözyaşlan / Ataol Behramoğlu (Adam)
2. Senin İçin Ey Demokrasi / Necati Cumalı (Çağdaş)
3. Otuz Yıhn Bütün Hikâyeleri / Selim tleri (Oğlak)
4. Bir Kadın / Peter Esterhazy (Telos)
5. Vedat Beyin Görkemli Hayatı / Vedat Özdemiroğlu (Çınar)
Cumhuriyet
^. kitap kulübü Aydınların buluştuğu kavşak
Devletleri Başkanı olduğu için
Luther'in hayatı tamamen değişiyor.
İngiliz yazar Frederick Forsyth. son
romanı "tkon"da Rusya'da
komünizmin çökmesiyle doğan
politik kargaşa ve Batı'nın buna
müdahele etmeye çalışması
anlatılıyor.
Fransız yazarlardan Voltaire,
Honore de Balzac, Alphonse
Daudet Emile Zola, Guy de
Maupassant, Prosper Merimee ve
Anatole France'dan seçilen öyküler
-Dünvanın En Güzel
Hikâyeleri 2" başlığı
altında yayımlanıyor.
Ünlü "Baba" romanmın
yazan Mario Puzo da
"Son Baba" başlıklı
yapıtında mafyadaki iç
hesaplaşmalan ve devlet
mafya ilişkisini anlatıyor.
Gökkuşağının sekizinci
rengini arayan genç bir
kızın sıradışı öyküsü.
Gühen Dayıoğlu'nun
"Sekizinci Renk" başlıklı
yapıtıyla ulaşıyor okura.
Hıncal Uluç ise köşe
yazılannı derlediği
"Herkes İçin Biraz
Mutiuluk" başlıklı
kitabında okurlara
mutluluğa giden yolu
açmayı amaçlıyor. V.C.
Andrevvs de "Lekeli
.\ltm" başlıklı romanında
huzursuz bir aile
ortamında yetişen
Gabriel'in yaşantısında
başına gelen çeşitli kötü
olaylarla mücadelesini
anlatıyor.
Macera romanlannın
ünlü ismi Jack Higgins,
"Kaplan Yılton" başlıklı
yapıtıvla yer alıyor
fuarda. Lisa Miller ise
"Bebeğiniz" adlı
araştırma kitabıyla
ulaşıyor okurlara.
Bebeğiniz dizisinin 0-3
yaş arasını konu alan bu
kitapta çocuk eğitiminde
anne ve babalann aldığı
rol ler konu edilıyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Bu daBenden Sıcağı Sıcağına'
Sevgili okurlanm, 1930'ların Yıldız dergisindeki
'Holstina' ilanından söz açacağımı belirtmiştim, bu
sütunda geçen gün yayımlanan yazımda. Ama ara-
ya hazıriadıgım bir antolojinin bende bıraktığı izle-
nimler girecek. Holstina'yı gelecek yazıya ertele-
dim.
Modern Türk Edebiyatında 99 Hikâyeciden 99 Hi-
kâye nihayet okur karşısma çıktı. Oğlak Yayınlan'nın
önerisiydi seçki. Aylarca hikâyeler ortasında yaşa-
mış, hikâyecilerimize duyduğum gönül borcunu
kimbilir kaçıncı kez yeniden hissetmiştim.
Şimdi kalın kitap elimde. Coşkuyla bakıp duruyo-
rum sayfalanna. Bir iki düzelti yanlışına rastladım,
yüzüme al bastı. Halid Ziya'yı Halit Ziya, Halide
Edib'i 'Halide Edip' yazmışız. Arka kapakta Meh-
met Başaran'ın adı unutulmuş. Onca titizlik, yine
de bir şeyler kaçıyor gözden.
Her şeye karşın mutiuluk duyuyorum. Sevdiğim,
çok sevdiğim öyküler benim okuma defterimden
çıkmış da, başka okurlara ulaşmış gibime geliyor.
Sonra 'içindekiler'ı tararken, tanıma onuruna eriş-
tiğim, ne yazık ki bir daha göremeyeceğim yazarta-
nmız, derin etkileri yaşayagelen o eşsiz insanlaryü-
reğimi burktu.
Bir yaş sırasıyla geçit törenine çıktılar kalbimde:
Halide Edip Hanım'ı yine Topağacı'ndaki evde
gördüm. Çokyaşlıydı. Istanbul'un değişen mimari-
sinden yakınıyordu. Oraya okul arkadaşımın aracı-
lığıyla gitmiştim. Halide Edib'in karşısında titriyor-
dum...
Yakup Kadri Bey: Ankara, Türk Dil Kurumu, ödül-
lerveriliyor. Ustaromancımız inanılmazbiralçakgö-
nüllülükle Kemal Tahir'i kutluyor. Ustanın çırağı de-
ğil de, romancının romancıyı kutlayışı bu içten kut-
lama. Biz çok gençler, Yakup Kadri Bey'le Kemal
Ağabey'e hayranlıkla bakıyoruz...
Samet Ağaoğlu'nu ancak telefonda tanıyorum.
Yazko Edebiyat'ta "Kötülük" adlı bir öyküm çıkmış.
Mustafa Kemal Ağaoğlu babasının benimle gö-
rüşmek istediğini söylüyor. Yazko'dan Samet Bey'e
telefon açıyoruz. Yakup Kadri Bey'in tutumunu bir-
den Samet Ağaoğlu'ndayakalıyorum. Beni o kadar
yüreklendiriyor ki, hemen o an kaybolup gitmek is-
tiyorum...
Kemal Bilbaşar'la, Denizin Çağnşı'mn bu unutul-
maz romancısıyla kırık anılanm var. Onlar aklıma
geldi. Haksız, çirkin biryazı yazmıştım. Bilbaşarda-
va etti ve davayı kazandı. Sonra bir araya geldik. Do-
ğan Hızlan hazırlamıştı bu buluşmayı, Özürdiledim.
Bilbaşar'ın yaşardı yaşaracak o iyicil gözleri... Elini
öpmek istemiştim...
Kemal Tahir'i daima Semiha Yenge'yle birlikte
hatırlanm. Kadıköyü'ndeki evler değişir, Semiha
Yenge'nin güzel yemekleri sürüp gıder. Kemal Ağ-
bi nice yıllar büyük heyecanlanyla belirir. Onun ka-
dar romandan umutlar ummuş bir başka yazanmı-
za galiba rastlamadım. Okumalar-yazmalar-anlat-
malar. Öfkeler. Barışıklıklar. Yeniden öfkeler. Ama
kedileri Sarman'ı da unutmamalıyım. Bütün gün
sokakta dolaşır, çay saati çıkagelir. Kucağımda otu-
rur Sarman. Koca kafalı bir kaplancıktır. Aradatır-
malayıverirsizi. Kemal Ağbi'ye gidişleröğledenson-
ra başlar, geceyanlarına kadar sürer. Çıkışlarda bil-
mem neden şimdi hep bir sonbahar ürpertisi...
Çok az tanıdığım, ama şimdi pek çok özlediğim
Orhan Kemal. Yaklaşan lumpenlik fırtınasını Türk
edebiyatında ondan daha yoğun biçimde kim algı-
ladı?! Sonra, Orhan Kemal 'lumpen' demiyordu;
büyük kentin hızla parçalanan yaşamasında körel-
tilen dünyalan gösteriyordu. Imkânsızlıklar içinde
yaşamak.. büyük harflerle YAŞAMAK isteyen o in-
sanlara o mu kalbini açmıştı, onlar mı bu Arkadaş
lslıklan'y\a Ortıan Kemal'e seslenmişlerdi...
Laciverttakımlı Fikret Ürgüp. Öyle bir lacivert ta-
kım ki, bile isteye kirletilmiş, buruşuk, yıprak. Bir ka-
deh konyak, gündüz vakti, Kemal Tahir'in evinde.
Oysa birbirine bunca karşıt iki yazan bulmak zor. Ya-
zınsal değeri anlaşılmamış Fikret Ürgüp'ü bazan da
bir gece klubünde hatırlarım: lleri yaşına aldınşsız
dans eder. Gece klubünün yeşil, zümrüt gözlü şar-
kıcısı Renata. Onun için intihar etti derler. Ya Fikret
Ürgüp?!.
Cihat Burak'la bütün bir gece, Rumelihisan'nda
bahçe meyhanesinde birlikte olmuştum. Kalabalık
masada meyhane kedileri için yiyecekler-yiyecek-
ler... İçine kapanmış; Türk resmine varlığını arma-
ğan ediyor. Bir gün de telefon ediyorum.Argos der-
gisi için bir öyküsünü istiyorum. Çok uzaklardan
geliyor sesi. Sonra öyküsünü gönderiyor. Son gö-
rüşmemiz o telefon konuşması...
Ama yaprakdökümü bitmedi. Holstina bir yazı
daha bekleyecek.
Takvimde İz Bırakan:
"Dönem dönem dostlanm değiştiama herzaman
çok sevdiğim dostlanm oldu. Sevdiğim dostlann
çoğu öldü... Zaman zaman, özlediğim ölülerin öz-
lediğim dirilerden daha çok olduğunu fark ediyo-
rum." Fethi Naci, Fethi Naci'ye Armağan (Hazıria-
yan: Semih Gümüş), Oğlak Yayınlan, 1997.
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I