Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3C KASIM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
i
Alacakaraıdıktaıı mektup var
a-
9
X
Gaziantep Diş Hekimleri Odası Baş-
kaaı Tuner Taşkan, Tûrkiye'de nüfusun
yanızca yiizde onunun ağız ve diş sağ-
İığjıa önera verdiğini söylemiş. Memle-
ketimizde 6 yaşındakı çocuklann sade-
ce yüzde on yedisı sağlıklı dişlere sahip-
mı>. Kırsal kesimde 35-40 yaş grubunun
yüzde doksan beşinin dişleri çürük. Kent
nirusunun yüzde yetmiş dokuzu çürük
dişle dolaşıyor. Tûrkiye'de diş firçası ve
diş macunu kullanımı da çok düşük.
Memleketimizde dört kişiye yılda bir
diş firçası düşüyor. Iç karartıcı istatis-
tüüer. Kışi başına yıllık diş macunu tü-
keümı bızde 45-50 gram. Ingiltere'de
480 grammış. Türkiye'de ailelerin yüz-
de otuzunda diş firçası ve macunu hiç
kullanılmıyormuş. Bızim memlekette
kâğıt peçete, kâğıt havlu, kâğıt mendil ve
tuvalet kâğıdı tüketimi de çok azdır. Her
şey gibi bu kâğıt tüketiminin azlığını da
ekooomik nedenlere bağlayıp işin için-
den çıkamayız. Birkaç yıl önce okudu-
ğum bır kamu araştınnasını anımsıyo-
nım. Ortalama, haftada bir yıkanıyor-
muş ülkemizin erkekleri ama on beş
günde bir çamaşır değiştircnler çoğun-
luktaymış aynı erkeklerin içinde. Gel de
çık işin içinden.
Bu arada bir başka trajikomik küçük
haber daha çarptı gözüme. Ordu'nun
Ünye ilçesi Saraycık köyünde birçok
hastalığa ıvı geldıği ileri sürülen kaynak
suyunun, yapılan tablil sonucunda koli
basıli içerdiği ortaya çıkmış. Ünye Kay-
makamı AM Cafer Akvûz, "Tetaoy Gö-
revde" adlı televizyon programında bu
suyun birçok hastalığa iyi geldiğinin be-
lirtildiğini, bunun üzerine Türkiye'nin
dört bucağından binlerce üısanın yöre-
ye akın ettiğini söylemiş. Hiçbir bilim-
sel incelemeye dayanmadan şjfandiye i-
lan edilip içilen bu suda koli basili ora-
•Yirmi birinci yüzyıl kirtıin olacak? Geçmişin karanlığına gömülü kalmak
isteyen kızgın, barbar gericilerin mi?
Yoksa aydınlık bir geleceğe inanan iyi yürekli ilericilerin mi?
Mısr'da Müsföman fanatikler eiU seki/ turisti hunharca öldürdüler ya, bu barbarhk gösteris için seçtikkri yer flginçti.
nı çok yüksek çıkmca... Busuyunkapa-
nlması için gerekü p»hyıml«r başlanlrnış-
ür diyor kaymakam.
Geçenlerde Mısır'da Müslüman fana-
tikler elli sekiz turisti hunharca öldürdü-
ler ya, bu barbarlık gösterisi için seçtik-
leri yer ilginçti. Binlerce yıüık Mısır uy-
garhğının tslam öncesi, Firavunlar za-
manından kalma Luksor bölgesini ge-
zen turistleri öldürdüler bu barbarlar.
Luksor, Mısır'da tarihi anıtlann en yoğun
olduğu bölge. Karnak, Hatşepsut tapı-
naklan, Krallar Vadisi, Kraliçeler Vadi-
si, Tutankamun'un mezan, Memnon
Abidesi, Büyük Rarnses'in dev heykeli
hepsi Luksor civannda. Altı-yedi bin yıl
öncesinin muhteşem uygarlığından ka-
lanlan görmeye gelen insanlann öldürül-
düğü yer burası.
Eratostratus, Efes'teki Diana tapına-
ğını yakıp yerle bir ettiği zaman "tarihe
geçeceğmi", unutulmayacağını söylemiş.
Afcxander StiDe'nin Nev Yorker dergi-
sinde çıkan bir yazısından aktanyorum
bu bilgileri. Mısır'daki katiller de, Mı-
sır'ı Müslüman olmayan her şeyden te-
mizlemek isterken işe o ülkenin tarihini
ziyaret eden kâfirlerden başlamışlar gö-
ründüğü kadanyla. Seçtikleri yerin laik
Batı gözündeki sembolik değerini dü-
şünmüş olmahlar.
Sanat eserlerine saldın yalnızca Müs-
lüman fanatiklere özgü bir rahatsızlık
değil elbette. Rembrandt'ın ünlü Gece
Devriyesi adlı tablosuna bıçakia iki ke-
re saldınldı, yaralandı bu tablo. 1972 yı-
lında Roma'nın Saint Peter Meyda-
nı'nda yüzyıllardır duran Michelange-
lo'nun Pieta adlı heykeline eli çekiçli bi-
ri saldırdı, heykelin ayağını kırdı sanıyo-
rum. Mafya, Italyan hükümetine gözda-
ğı vermek istediği zaman bombaladığı
üç yerden ikisi ortaçağdan kalma kilise-
ler, sonuncusu da rönesans hazinelerinin
durduğu Floransa'daki Uffizi Galeri-
si'ydi. Geçen yıl yine Mısır'da aynı çe-
te, piramitleri gezen Yunanlı turistleri
öldürmüştü. İki ay önce yine Mısır'da
aynı çete Kahire'deki Mısır Müzesi'ni
gezen dokuz Alman turisti müze çıkışm-
da öldürmüş. Batılı fanatikler sanat ese-
rinin kendini hedef seçerken, Müslüman
fanatikler sanat eserinin yanında ya da
çevresinde gezınen insanlan öldürmeyi
tercih ediyor. Bunu da dans ederek, şar-
kı söyleyerek, dua okuyarak büyük bir
keyifle yapıyorlar üstelik. Böylece hem
tarihe geçmiş oluyorlar, hem de tarihi
"değiştinniş''.
Yırmi birinci yüzyıl kimin olacak?
Geçmişin karanlığına gömülü kalmak
isteyen kızgm, barbar gericilerin mi?
Yoksa aydınlık bir geleceğe inanan iyi
yürekli ilericilerin mi? Bu tatsız tuzsuz
yazıyı iyi Şeyler Yayınlan'ndan çıkan
haiku'lardan bir alıntıyla bitiriyorum.
Türkçesi Sayın Cevat Çapan'ındır bu
güzelim dizelerin.
Alacakaranlık
"Karanhk iodiğine göre,
şahinin gözleri de görmeyecek!"
Böyle şakıyor bıldırcın.
Aziza Türk müzisyenlerle çalışacak
GÜLERÇETİN
Her iki cümlenin birinde babası Vagıf
Mustafa'yı anmadan edemeyen cazın Azeri
prensesi Aziza Mustafa Zadeh, babasınm
küçüklüğünde kendisine taktığı lakap olan
'Jaziza' adını verdiği son albümünü tanıtmak
üzere Türkiye'yi bir kez daha ziyaret etti.
'Jaziza'da daha önceki albümlerinin aksıne
kendi bestelenni değil de caz klasilderini
seslendiriyor Aziza. Sadece albümünde değil
bürün yaşammda hâlâ çocukluğunun izlerini
taşıyor 'prenses'.
Tıpkı 'Jaziza' gıbi kendisine takılan bir başka
ısim olan 'Doğu'nun Caz Prensesi'
lakabuıdan da oldukça hoşnut. Pek çok küçük
kız gibi o da pamuk prenses olduğundan
emin. 28 yaşındaki sanatçının prenseslik
hayalleri ise artık çocukluk fantezileriyle
değil. annesi tarafindan besleniyor.
Aralannda çok özel bir iletışim olduğunu
savunan anne-kız, sadece Aziza sahneye
çıktığmda aynlıyorlar.
Onun dışında annesi bütün çalışmalan ve
görüşmeleri sırasmda kızının yanıbaşında. Ya
kızının bulunduğu odada sigara içenleri
uyanyor, ya kızının yemeklerini hazırlaüyor
ya da her gece ördüğü saçlannı okşuyor.
Bugüne dek Bül Evans, Al di Meoia gibi pek
çok caz ustasıyla çalışan Aziza, şımdı Türk
sanatçılarla bir proje gerçekleştirmek istiyor.
Türkiye'de çok sayıda yetenekli müzisyen
bulunduğuna değinerek oldukça verimli ve
keyifli bir çalışma olacağını söylüyor.
Aziza, Türk ve Azeri parçalannın
yorumlanacağ» albümde özelliHe 'Ayntık'a
yer vermek istiyor, ancak hangi sanatçılarla
çalışacağım açıklamak için henüz erken.
Cazı, Azeri ezgileriyle hannanlayan Aziza,
müziğini değerlendirirken hiçbir sınır
tanımadığım, sadece müzik yaptığuıı, tek
amacmın da üriinlerine gökkusağının bütün
renklerini katmak olduğunu belirtiyor.
Peki Batılılann müzığine ilgi
göstermesinde, çalışmalanndakı etnik
öğelerin etkısi ne? "Çok fazla eddK olduğunu
düfünmüyorum" diyor Aziza, "Değişik
ögeterin bir araya gehnesi değil sanryorum
insanlan etkileyen. Müziğin gücüne ve
büyüsüne kapüryoriar."
Doğulu izleyiciler ile Batılı izleyiciler
arasında bir fark görmediğını belirtiyor
Aziza. Her iki kültür de müziğin mesajını eşit
derecede kavnyor ve yorumluyor.
Öte yandan Türk müzisyenler gibi Türk
izleyicilere de özel bir hayranlık duyuyor
sanatçı. Türkiye'de konser verdiği zaman
kendisini Azerbaycan'da hissediyor. Onu en
çok etkileyen şey Türk insanının sıcaklığı,
izleyicilenn parçalara sürekli eşlik etmeleri,
hiçbir konserinde kendisini yalnız
bırakmamalan.
Cazın Azerbaycan'da en çok sevilen müzik
türlerinden bin olduğunu belirten Aziza,
babasınm döneminde Sovyetler Birliğı'nde
caza çok da sıcak bakılmadığını hatırlatarak
yeni kuşağın oldukça şanslı olduğunu
söylüyor. Ancak şimdi de pek çok genç caz
sanatçısı çalışmalannı Aziza gibi yurtdışında
sürdürüyor. Solo konserleri yeğliyor Aziza.
Bunun nedeni ise yalnız çıktığı konserlerde iç
dünyasıyla daha kolay iletişim kurabilmesi.
Konserler sırasında çıktığı iç yolculuklar onu
bambaşka bir insan yapıyor.
Mahcup prenses, piyanosuyla buluştuğu anda
kendisini tam anlamıyla serbest bırakarak
bütün dünyayı unutuyor.
Ancak Aziza, Türk müzisyenlerle
gerçekleştirecekleri projenin hemen ardında
bu sanatçılarla bir de konser vereceğini
açıklıyor.
Yönetmen Işıl Kasapoğlu, 6 saatlik 'Hamlet'i ülkenin her yerine ve yurtdışına götürmek istiyor
6
WiDiam Shakespeare artık yerli bir yazar'
ÖZLEMGCLŞEN
Hamlet! Hem de ülkemizde ilk kez tam
versiyonuyla sahneleniyor: 6 saat boyun-
ca. Oyun ilk kez, geçtiğınuz günlerde Iz-
mit'te SEKA eski Sinema Salonu'nda
Türkiye'nin dördüncü odeneklı tıyatrosu
olan fzmıt Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrosu tarafindan sergilenmişti. Tiyat-
ronun genel sanat yönetmeni ve yönetmen
Işıl Kasapoğlu, nyatronun kuruluş aşama-
sını ve oyunun hazırlanışını şöyle anlatı-
yor "Bana, geçen ekun avında ödeneidi
birtiyatronunaçılacağmdan §özedfldL Ben
o sırada Ankara'da Gılgamış'ın provasını
yaprvordum. Bek-divcnin yetkflikri araya-
rak göre\i benim üsdenmemi istediler. Za-
man zamanİzmit'egiderek salonla Ugflen-
meye başladım. Şubat aymda Türkiye ge-
,! nelmdebirsınavdüzen)edik.Enbaştaher-
keste bir tedirginlik >r
anta. 'Yenı bir öde-
nekli tıyatro kxîrmak doğru mu değil mi?'
j eodisesi. Ben. bütün bu tarüşmalan ka-
1
fomda >apüğıma inanıvorum."
1 Kasapoğlu,jünde yer almalan için tüm
! arkadaşlanna haber vermiş. Jüride Başar
Sabuocu, Kenan Işık, AhmetLeuendoğiu,
Zohal Oka>, Hürya Nutku gibi isimler
yer alrruş. 115 kişinin kanldığı, 3 gün sü-
reli sınavdan sonra 12 kişilik kadro isten-
mesine rağmen 25 kişi seçilmiş. Sanatçı,
bu kadar oyuncuyu bir arada görünce şu-
nuanlamış:"Paris'tenTürkive'yedöndü-
ğümden beri 'Yeterli oyuncu yok' diyor-
dum. Çfinkü yeterfi tiyatro yoktu, rekâbet
yokru. Tiyatrolann sayısı fazlalaşmalı ki
aramızda rekabet obun veiyibir şeyler or-
taya çıksın. Çünkü bir süne sonra ilerleve-
miyoruz ve küçük göilerde büyük balıklar
halinedönüşü>oru/. Çalışacak insanlann.
istekli oyıınculann olduğunu gördflk. Tür-
ki)«'de baa şc\ ler bir türlü bir araya gete-
miyor. Farkh >crlcrde birtakım dinamik-
ter var, ama buluşamıyoriar.'' Sanatçı özel-
likle yerel yönetimi simgeleyen Sefa Sir-
men'in her isteklerini yerine getirdığini,
bu davranışın da tüm ülkeye ömek olma-
sı gerektiğını söyiüyor. Salt tiyatronun de-
ğil her türlü sanatsal faaliyetlerin yerel yö-
netimler tarafindan desteklenmesini isti-
yor Kasapoğlu.
Once kalp krizi sonra Hamlet
Izmit'te profesyonel anlamda ihtiyaç-
lara cevap verebilecek 700-750 kişilik bir
tiyatronun yapımı da sürüyor. Belediye ta-
rafindan yaptınlan, daha sonra da sağlık
tesısı olarak kullanılan binada provalara
başlanrruş. "Ben, bu olavda hiçbir art ni-
}Çtgörmüynrum,görmekdeistemiyt)runı.
O günden itibaren yerel yönetim yine bi-
zim için salon arayışma girdL İlk olarak
Sabancı Kültür Merkezi önerfldL Turneye
gelen tiyatrolann ve İzmit'in yerei sanatçı-
lannın kuDandığı bir salondu. Salonu pa>-
onetmen
Işıl Kasapoğlu,
seyirciyi
çok dinamik
buluyor.
Onlarakısa
sürede en iyi
olanı
ulaştırmaktan
yana.
Dünyanın her
yerinde
insanlann
Shakespeare
oyunlannda
kendilerinden
bir şeyler
bulduklannı
söylüyor.
laşmanın bizhn için zor olacağnn btüyor-
dıik. ama kabul ettik. Baa insanlar tara-
findan bizim orada ohnanuz hoş karşdan-
madL
r
Kasapoğlu, bır gece Cûnejt Tû-
rel'le sohbet ederken, üç yıldan bu yana
hiç kullanılmayan SEKA eski Sinema Sa-
lonu'nun kendileri için uygun olabilece-
ğini düşünmüş. O kadarheyecanlanmış ki
hemen gıdip salonu görmek istemiş. Sa-
londa ışık olmadığı için ellerinde mumlar-
la dolaşmışlar salonu. Tüm bu hazırhklar
boyunca gecesi gündüzüne kanşan sanat-
çı, bir süre sonra rahatsızlanarak kalp kri-
zi geçirmiş. Ancak bir hafta içinde salona
geri dönmüş."Ben byatrodan başka birşey
bflmiyonım. Bu mesiekle nefes ahyorum.
Pek çokişi bir arada yapmak beni yorsa da
verdiği zevk her jeyi unutturuyor." Yönet-
menhğinin yanı sıra bir de eğitmenlik gö-
revi var, sanatçının. Akademi lstanbul'da-
ki atölye çalışmalannı da sürdürüyor. Kon-
servatuvarlann yanı sıra özel okullann da
açılmasını olumlu bir gelişim olarak gö-
rüyor, sanatçı. Yapüan ışler kaliteli oldu-
ğu müddetçe bir sorun yok, onun için.
Kasapoğlu, ülkemizin pek çok yerinde
Doğu insanının, Shakespeare'ın yapıtla-
nyla tanışmasuu saglayan yönetmen ola-
rak biliniyor. "Anadolu halkı bambaşka.
BenceTûrkiye'nin her jerinde ödenekli ti-
yatro kurulmah. Çok zor olduğunu bfliyo-
rum. Ama nasıl devlete venfiğimiz vergi-
lertemdihd>«çJanmızolarak btzegeri dö-
nüyorsa küftür olarak da geri dönsün. Kı-
sacası şunu LsrJwrum: Verel yönetimler ta-
şnnacılığa ayırdıgı miktan kültür için de
ayırsın." 'Türktiyatrosu nedununda?' di-
ye soruyorlarmış, Kasapoğlu'na. "Türki-
ye neredeyse, Türktiyatrosuda orada. Bir
ûikenin dununuyla sanatmn durumu iç
içe geçmiş halkalar gibi. Ayıniı anumüm-
kündeğfl" diyor.
'Bu adam bizi anlaüyor'
'Ülkemizdegerçek anlamda nkantume
yapıbmyor?' Aslında, turnelerin de kısa
mesafeli bir çözüm olduğunu düşünüyor,
sanatçı. Onun amacı tiyatroyu dığer böl-
gelere götürmek yerine, oralarda birer ti-
yatro açılmasını sağlamak. "Avrupa'dabu
kadar dinamik seyircisi olan bir üike gör-
medim. Bu seyirdnin değerini bilmeli\e kı-
sa sürede onlaraen iyiolanı ulaş&rmahyız.
Hep biriikte kotarmalı>ız bu işi Ben haya-
ümda böyle birdinamikle karşüaşmadim.
'Hamlet'i de izleyen sejircL oyun iyi obun
körii oisunonu tarüşmıyorum, sonuna ka-
dar oturup oyıınu iztiyor. En azmdan met-
nin tamamını dinliyor, se>ircL Shakespe-
are'in mükemmeOiği burada bence. Dün-
yanmneresndeohırsaobuninsanlar,onun
oyunlannda kendilerinden bir şeyler bulu-
yor. 'Bu adam bizi anlatıyor' diyebüiyor-
laıf Kasapoğlu, artık Shakespeare'i yerli
yazar olarak kabul ediyor. Tiyatrolannın
perdelerini de yerli bir yazann yapınyla
açmaktan son derece mutlu, sanatçı.
Kasapoğlu, bu oyunla da ülkenin pek
çok yerine, özellüde Doğu'ya ve yurtdışı-
na gideceğıni belirtiyor. "Belki budmami-
ğin içinde otzûnti>atromuz bir süre sonra
kötü bir yere de gekbilir. ÖnemH olan bu
değfl. Ben böyle bir izleyid Idtksine sahip-
ken mümkün olduğunca çabuk flerleınek-
ten yanay ım. Bugün biz bu olayi Izmit'te
başarabflseydik başka yerlerde de başara-
bfliriz. Yeter id isteyelim. 0}~unculann ço-
ğu turne prognunına kaülarnıyor. Neden?
Çünkü tiyatro dışında daha bir sürû iş var,
yapmalan gereken. Kimse bundan sonra
İş yok' demesin. Her şey ortada. Biz da-
ha neistiyoruz bu ülkeden? Destekten baş-
ka_"
Y A P I Y 0 R L
Diana'yı Kristin Scott-
Thomas oynayacak
• Martln
POİI (yapımcı),
Galler prensesi
Diana'nın
Andrew Norton
tarafindan
]
r
%
•
yazılan ^ ^ H
biyografisinin ^ ^ H
sinema ^^M
haklannı satın ^ ^ H
aldı. Filmde ^ H
Diana'yı ^ ^ B
Kristin Scott-Thomas
canlandıracak. Daha
önce Lady D.'nin
yaşarmm konu alan bir
televizyon dizisinde
prensesi Scott-
Thomas'ın kızkardeşi
Serena Scott
canlandırmıştı.
• Cllnt
Eastwood'un
yönetmenliğıni yaptığı
20. film 'Midnight in
the Garden of Good and
Evil' Amerika'da
gösterime girdi. John
Barendt'in aym adlı
best seller'ından
sinemaya uyarianan
filmde başrolleri Kevin
Spacey, John Cusack ve
Eastvvood'un kızı
Alison paylaşıyorlar.
Film, Georgia'da
işlenen bir cinayetin
öyküsünü anlatıyor.
• Claude Lelouch
70. yaşını, 36. fılmi
'Hasards ou
coincidences'ın
çekimlerini kısa bir süre
önce tamamladığı
Kanada'da kutladı.
Yaşgününde eşi
Alessandra Martinez ile
biriikte olan
yönetmenin alti çocuğu
var.
• Dervls Zalmin
yeni projesüıin
senaryosu bitmek üzere
1974 Kıbns savaşıyla
ilgili yeni fihni için
para arama sürecinde
olan Zaim, bu filminde
'Tabutta Rövaşata'dan
biraz daha iyi
koşullarda çabşacağpnı
umuyorr - ' ' * ' * J
• Madrid*deM
Teatro Real, ilk kez
yabancı bır bale
topluluğuna, Londra
Kraliyet Balesi
tarafindan sahnelenen
'Uyuyan Güzel'e ev
sahipliği yapacak.
Restorasyonu daha yeni
tamamlanan Teatro Rea
geçen ay açılmıştı.
> ~ p
• Bernardo
BertOİUCCİ nın yeni
fîlmi 'Heaven and
Hell'in yapımcılığmı
büyük olasıhkla Jeremy
Thomas üstlenecek.
Film, 16. yüzyılda
yasamış olan Napolili
müzisyen Carlo
Gesualdo'nun yaşamını
konu alacak. Carlo
Borromeo'nun torunu
olan Gesualdo, kansı
Maria d'Avalos ve âşığı
Fabrizio Carafa'yı
öldünnüştü.
• K i • vvinston
J ^ ^ L Churchlll n
V^H^Bİ bırtablosu
d j j R H geçtıgımiz
f ^ P ^ H hafta Christie
TJÂL. ^ Müzayede
| H İ L I Salonu'nda
HfP^^L 240 bin dolara
m H satıldı. tngiliz
M ^ ^ H eski başbakam
L ^ ^ H Churchill'in
K ^ ^ ^ M Westminster
Dükü'nün
Mimizan'daki evi
nedeniyle 'Mimizan
Landes' olarak
adlandırdığı yapıtırun
fıyatı müzayede
sırasmda iki kat arttı.
1915yılmdaresim
yapmaya başlayan
Churchill yapıtlanm
1947 yilında Kraliyet
Akademisi'nde
sergilemişti.
• Beethoven,
Rossini. schubert
gibi bestecılenn de
aralannda bulunduğu
bir grup sanatçının
elyazmalan 180 bin
dolara satıldı. 1817 ile
1857 tarihleri arasında
yazılan 115 yapıttan
oluşan koleksiyon
geçen yüzyıl boyunca
Avusturyalı Aloys
Fuchs tarafindan
toplanmıştı.
^
• Salman
RÛSdÜ'nün
'Geceyansı Çocuklan'
adlı romanını fılme
çekecek olan BBC ekibı
Sri Lanka'yı terk etmek
zorunda kaldı. Sri
Lanka hükümeti
^ «ğustos ayında BBC ile
yaptıklan bir
görüşmede fılmin
çekimlerinin ülke
topraklannda
gerçekleştirilmesine
izin verirken
Müslümanlann Rüşdü
karşıtı gösteriler
düzenlemeleri
nedeniyle bu karannı
geri aldı.
• Spice Clrls
haklannda çıkan
dağılma söylentilerini
Pepsi ile bır anlaşma
daha imzalayarak
yanıtladı. Bugüne kadar
gruba 1.6 milyon dolar
ödeyen, grubun
single'lanndan birinin
dağıtımım ve
Istanbul'daki
• konserierinin
organizasyonunu
üstlenen Pepsi yeni
anlaşmaya göre Spice
Girls ile biriikte bir de
'compact disc'
dolduracak. Grubun
ticari menajeri Robert
Dodds grubun artık
tükendiği ya da aşın
derecede ticarileşerek
sıkıcı hale geldiği
yönündeki söylentileri
yalanlayarak şu anda
anlaşmak üzere
olduidan daha pek çok
şirket olduğunu
belirtti.
Tarih Vaktı'ndan yılbaşı için
Kültür Paketr
• Kühür Servisi - Tarih Vakfi bu yılbaşmda
müşterilenne, personeline, dostlanna, kültür
ürünleriyle zenginleştirilmiş bir armağan vermeyi
amaçlayan kişiler için vakıf yayınlanndan oluşan
özel bir hediye paketi hazırladı. Istanbul Gezi
Rehberi, Kahve ve Kahvehaneler, Anadolu 1913,
Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Osmanlı
Beyliği, Kürt Sorunu, Istanbul-Bir-Kent Tarihi gibi
kitap ve albümlerden oluşan kültür paketinin
siparişleri için 227 37 33-34 No'lu telefonlar
aranabilir.
Robep Baruh'un eski Istanbul evteri
•Kültür Servisi - Rober Baruh'un eski Istanbul'u
anlattığı yağlıboya çalışmalan 1-9 Aralık tarihleri
arasında Antik Palace Hünkar Salonu'nda
sergilenecek. ilk yağlıboya denemelerine 1954
yılında başlayan Baruh, iş ya^amının yoğunluğu
içinde aralıklı olarak sürdürdüğü resim çalışmalannı
1990 yıhndan sonra hızlandırdı. Sanatçı
postmodern foto-realist türde yapıtlar üretiyor.
3. AVRUPA FILMLERI FESTİVALİ (ANKARA)
BUGUN
Kavaklıdere Sinemas
• 19.00 Yavaşlayan Rüzgâr (kısa) / Maria Braun'un
Evliliği
• 21M Kumun Şarkısı (kısa) / tkinci Kez