27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çankaya Belediyesi'nde saydamlık • ANKARA(AA)- Çaakaya Belediyesi, yayın hayahrıabaşlayan "Çagdaş Çankaya" dergisiyle, belediye meclisinin aldığı kararlan kamuoyuna duyuracak. Belediyenin yürüttüğü hizmetlerin ve yeni projelerin yer aldığı ddgide, kültür-sanat çahşmalan, sportif etkirüiklerin yanı sıra Büyükşehir ile Çankaya Belediyesi arasındaki sorunlar da anlatıldı. Erzurum'da MHP kampanyası • ERZURUM(AA)- Erzurum Ülkü OcakJan Başkanlığı'nca "Atatürk'ü istismar edenlerin yargılanması için" imza kampanyası başlatıldı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, kendilerini Atatürkçü ilan edenlerin Atatürk'ü sevmediklenni iddıa ederek "Hertürlü hırsızlığı, yolsuzlugu, bölücülüğü yapıp sonra Atatürk'ün arkasına sığınıyorlar. Bu istismardır. bunlann yargılanması lazım" dedi. Erzurum Ülkü Ocaklan Başkanı Gökhan Yazıcı da Atatürk'ü istismar edenler arasında Eşber Yağmurderelı. Doğu Perinçek. Yaşar Kemal, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Mason Localan, atv, Kanal D ve Show TV'nin de bulunduğunu savundu. Köşkiin ekmeği İslamköy'den • ISPARTA(AA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, doğum yeri olan Islamköyde üretilen, çok sevdiği çavdar ekmeklerinden her ay ûüzenli olarak 100 adet gönderiliyor. Cumhurbaşkanı -Otmhel'ufckardeşi Şevket Demirel tarafından yaptınlan ve Islamköy Belediyesi "ne bağışlanan finnda üretilen ve çavdar umından yapılan 2 kilo 700 grarrilık ekmekkrin tanesi 300 bin liradan satılıyor. Uzun süre bayatlamadan saklanabilen ve şişmanlatmadığı için teTcih edilen ekmeklerin, insanı zinde ruttuğu bildirildi. HIPSIZ giren kaçakçı çıkıyop' DİYARBAKIR(AA)- Diyarbakır 2 Numaralı Kapalı Cezaevi'ndeki 500 tutuklu ve mahkûm arasında 3 ay önce başlatılan eğitim. sağlık, psikolojik durum. yaş grubu ve suça eğilim nedenlenne yönelik arastırma tamamlandı. Cezaevı doktoru Agâh Durtaş, hırsızhk suçundan cezaevine giren 14-17 yaş grubundaki kişilerin eroin kaçakçısı olarak çıktığını öne sürdü. Cezaevindeki çocuklann suç eğilimindeki en büyük etkenin televizyondaki şiddet filmleri olduğunu söyleyen Durtaş, bu fîlmlerde cezaevlerinin 'cennet' gibi gösterilmesinin de yanlış olduğunu belirtti. Gevaş'ta bir erşehit • VAJN(AA)-Van'ın Gevaş ilçesi yakınlannda güvenlik güçleriyle bölücü teröristler arasında çıkan çatışmada 1 er şehit oldu. Önceki gece geç saatlerde yörede operasyona giden güvenlik güçlerine, teröristlerin ateş açması sonucu jandarma er Oğuz Gürbüz şehit oldu. Öte yandan önceki gece geç saatlerde Giresun'un Şebınkarahisar ilçesine bağlı Diler köyüne saldırmak isteyen teröristlerin. köylülerin silahla karşılık vermesi üzerine kaçtığı bildirildi. Köylülerin. teröristler kaçtıktan sonra sabaha kadar nöbet tutarak jandarmaya haber verdiği ve yörede operasyon başlatıldığı bildirildi. Siyasi parti temsilcileri, birinci yıldönümünde Susurluk'u değerlendirdi Çok ldşiyanacak' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dev- let içindeki çete örgütlenmesınin varlığını ortaya çıkaran Susurluk kazasının ardmdan geçen bir yıla rağmen, olay hâlâ aydınlığa kavusamazken, üzerindeki tartışmalar aynı hızla devam ediyor. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutla Savaş tarafın- dan yürütülen soruşturma sonucu hazırla- nacak olan raporun, halen görev başında olan birçok bürokrat ile siyasinin canını ya- kacağını belirtirken u Yeşil" kod adlı Mah- mut Yıldınmın. Başbakan Mesut Yıl- maz'ın Budapeşte'de ugradığı yumruklu saldından 1 gün önce yurtdışına çıktığının saptandığını açıkladı. Yaşar Okuyan, dün ANAP Genel Merke- zi'nde düzenlediği basın toplantısında. üze- rinden bir yıl geçen Susurluk kazasının, devlet içinde bulunan birtakım insanlann nasıl suç işlediklerini ortaya çıkardığını • DYP'li Gölhan: Susurluk olayı çok büyütülüyor. • CHP'li Atalay: Susurluk aydınlatılmazsa, Meclis'e saygı kalmaz. • ANAP'lı Okuyan: Kutlu Savaş'ın Susurluk raporu çok kişinin canını yakacak. 'Yeşil'in kırmızı pasaportlu görevlilerle yurtdışına çıktığı kesin olarak tespit edildi. söyledi. Susurluk kazasından sonra Söyle- mezler Çetesi, Kocaeli Çetesi, Tank Lmit cinayeti, özel harekât timinde görevli polis- lerin DGM'den kaçınlması, Yüksekova Çe- tesi gibi birçok olay hakkında farklı mah- kemelerde açılan davalann surdüğüne dik- kat çeken Okuyan. davalann ayn ayn mah- kemelerde yürütülmesinin olaylann gerçek yüzünün ortaya çıkmasını engellediğini vurguladı. Okuyan. Başbakanlık Teftiş Ku- rulu'nun bu yıl sonuna ya da en geç ocak ayı başma kadar soruşturmayı tamamlaya- rak raporunu hazırlayacağını ifade etti. Okuyan. "Hazuianacak olan rapor, halen görev başında bulunan birçok bürokrat ve siyasetçinin canını yakacak. Bugün. mey- danlarda ucuz kahramanlık ve kabadayılık yapan. 'Türkiy e senınle gurur duyuyor' de- nilen siyasilcrin haklannda ortaya çıkan id- dia ve bulgular karşısuıda ne yapacağını me- rak ediyorum" dedi. CHP Genel Say manı İsmet Atalay da dün düzenlediği basın toplantısında. Susurluk kazasının üzerinden geçen bir yıla karşın olayın aydınlatılması konusunda önemli hiçbir adım atılmadığını ileri sürdü. RE- FAHYOL hükümeti ortaklan RP ve DYP'nin olayın gizlenmesine yönelik çaba harcadığım belirten Atalay, 55. hükümetin de konuyu aydınlatacak. halkın beklentile- rine yanıt verecek çalışma yapmadığını söyledi. Susurluk olayına adı kanşan siya- setçiler hakkında soruşturma açılabilmesi için dokunulmazlıklannın kaldınlması ge- rektiğini belirten Atalay; Ağar ve Bucak'ın dokunulmazlık zırhından çıkanlmasını is- tedi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan ise Susurluk olayının abartıldığı gö- rüşünü savundu. Gölhan. düzenlediği basın toplantısında. dokunulmazlıklann milletve- killeri tarafından "kalkan*1 gibi kullanılma- ması gerektiğıni belırterek "Gelin 155 fez- lekenin tamamını komisyona getirelim. Her- kesaklanıpgebin" dedi. Susurluk kazasınm çok büyütüldüğünü söyleyen Gölhan. "Eğer bir şey varsa ortaya çıkar" dedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Öğrencileri Genel Forumu'na katıldı 'Avrupa, Atatürk'ün çağdaşlaşma hedefi' • Demirel, "Avrupa Birliği'ne aday ülkelerle bir karşılaştırma yapıldığında, Türkiye'nin NATO üyeliği ile gümrük birliği uygulaması, bizi öncelikli konuma getirmektedir. Türkiye'nin önüne çıkanlan engellere son verilmelidir" dedi. ANKARA (Cumhumet Büro- su) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ne aday ülkelerle bir karşılaştırma yapıl- dığında, NATO üyeliği ve güm- rük birliği uygulamasının Türki- ye'yi öncelikli konuma getirdiği- ni belirtti. Demirel "Bu itibarla, Türkiye'nin, tam üyeliğinin önü- ne çıkanlan engeUere son verile- rek, Avrupa Birliği içinde hak et- tiği yeri almasuıı bekliyonız" de- di. " Demirel. Avrupa'nın 40 ülke- sinden 20 bine yakın üyesiyle. Avrupa Birliği'nin tanıdığı tek öğrenci organizasyonu olan Av- rupa Öğrencileri Genel Foru- mu'nun (AEGEE), ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapılan toplantısına katıldı. Demirel. dün- ya banşının, Avrupa Birliği'nin ve Türkiye'nin Avrupa'ya enteg- rasyonunun büyük destekçisi olan değişik ülkelerden gençlerin arasında bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Demi- rel'in toplantının. 74. yaşının ilk gününde gerçekleşmesinden ayn- ca mutlu olduğunu söyiemesi üzerine salonda bulunan öğrenci- ler hep bir ağızdan Ingilizce yaş gününü kutladılar. Avrupa kavramının çoğulcu demokrasi ve evrensel insan hak- lanna dayalı bir uygarlık projesi olduğunu vurgulayan Demirel. burada farklılıklann bir zengin- lik kaynağı olarak telakki edildi- ğini. bu nedenle, dini veya kültü- rel farklılıklan gözeten uygula- malann bölünmelere neden ola- cağını ve bu gibi düşüncelerin ta- rihin karanlık sayfalanna gömül- müş olması gerektiğini söyledi. Banş Partisi, 1. Olağan Kurultayı'nda Yeni Demokrasi Hareketi ile birleşti. (Fotoğraf: HASAN AYDIN) BP, tüzüğünü yenilerken genel başkan dışındaki genel yönetimini değiştirdi YDH, Banş Partisfne katddıANKARA (Cumhumet Büro- su) - Banş Partisi (BP) Genel Başkanı Abidin Ozgünay. Türki- ye'de devrimci zihniyetin ağır hakarete ugradığı, cumhuriyetin hilafete, demokrasinin teokrasi- ye dönüştürülmek istendiği bir süreçte Yeni Demokrasi Hareke- ti'nin (YDH) Banş Partisi'ne (BP) katılma karan aldığını söy- ledi. Özgünay, "Alevi ve Kürt yurttaşlara asünilasyon politika- sı uygulayan bu yapıyla mücade- k edecegİz. Türk sağı da solu da tükendi" dedi. YDH, kendisini feshederek dün 1. Olağanüstü Kurultayını düzenleyen BP'ye katıldı. BP • BP Genel Başkanı Abidin Özgünay, "Alevi ve Kürt yurttaşlara yaşam hakkı tanınmayan bir asimilasyon politikası uygulanıyor. Bununla mücadele edeceğiz. Türk solu da sağı da tükendi" dedi. Tiizüğü'nün değiştirildiği kurul- lnanç. kültür ve etnik farklılıkla- tayda, genel başkan dışındaki tüm genel yönetim yeniden belir- lendi. Eski YDH Genel Başkanı Hüseyin Ergün, oybirliğiyle ön- ce BP üyeliğine sonra da genel yönetim üyeliğine secıldi. BP Genel Başkanı Abidin Özgünay, kurultayın açılışında yaptığı ko- nuşmada. Türkiye'de devrimci zihniyetin ağır hakaretlere uğra- dığını ve laik cumhuriyetin yı- kılmak istendiğini söyledi. n yok sayan devletin orta tabaka- yı çökertirken memur ve işçiyi de insafsız zamlarla ezdiğini kaydeden Özgünay. pratik slo- ganlarla yoğrulmuş. yenilgilerle dolu sosyal demokrasi anlayışı- nın ülke sorunlanna çözüm geti- remediğini öne sürdü. •'Maraşve Sı\-as katliamlannı elleriyle kazı- yanlar. bu sabıkalanyla ülkeyi se- faletegötürmüşlerdir*' diyen Öz- günay, "Onlara güven. abesle iş- tigal ounuştur" görüşünü sa\om- du. Daha sonra kürsüye gelen es- ki YDH Genel Başkanı Hüseyin Ergün, BP'ye katılmalannın özel bir anlamı olduğunu voırgularken Türkiye'deki iç savaşın çok teh- likeli birboyuta geldiğini söyle- di. Ergün. Türkiye'de son 30 yıl- da 10 bin kişinin faili meçhul ci- nayetlere kurban gittiğini. geniş halk kesimlerinin yüksek enflas- yon altında ezildiğini ve 4. dar- be tehlikesi ile karşı karşıya bu- lunulduğunu kaydetti. Türki- ye'de siyasetin çöktüğünü belir- ten Ergün. devletin de "kocadı- ğuu" öne sürdü. Demirel şöyle devam etti: "En eski demokrasiden en ye- nisine kadar hepimiz iyileşme ve değişim ihtiyacı içindeyiz. Bu. in- san doğasının da gereğidir. Farklı fikûier de bireysel hak ve özgür- lüklerin temelini oluşrunır ve de- mokrasl, farklı olrııa hakkının tek teminatıdır. Ancak. demokrasiler- de farklılıklar çatışma değil, zen- ginlik kaynaklan v e y arahcılık pı- narlan olarak görülmelidir. Etnik ve kültürel olanlar dahiL farklılık- lann yaşanlmasımn ve uyumunun sağlanmasının en kalıcı yöntemi. toplumun her kesimince paylaşılan evrensel demok- ratik değeıierle beslenen yurttaşlar topluluğu niteli- gini taşıyan bir millet yarat- maknr." Demirel. bu yılın. Avru- pa'nın yeni mimarisinin oluşumunda fevkalade önemli bir dönüm noktası olduğunu, Avrupa'nın gü- venliği, istikran ve refahı- nın gemşlemesi ile bağımlı olduğunu. dolayısıyla, Bal- kanlar'dan Kafkaslar'a, Ka- radeniz'den Akdeniz'e uza- nan bölgelerde stratejik ko- numu bulunan Türkiye'nin. Avrupa'nın ekonomik. kül- türel ve siyasi geleceğinde önemli roller üstleneceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı. eskiden Avrupa'nın bir ka- lesi olan Türkiye'nin, bu- gün yeni coğrafyalara köp- rü oluşturduğunu ifade etti. Demirel. sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin Av- rupa Birliği' ne üyeliğinin to- humlan 1963 Ortaklık An- laşması ile atılmış bulun- maktadır. Av rupa seçeneği. büyük Atatürk'ün öngördü- ğü çağdaşlaşma hedefıdir. AvTupa Birliği'ne aday ül- kelerle bir karşılaştırma ya- pıldığında. Türkiye'nin NA- TO üyeliği ve gümrük birli- ği uygulaması. bizi öncelikli bir konuma getirmektedir. Bu in'barla. Türkiye'nin tam üyeliğinin önüne çıkanlan engellere son verüerek, Tür- kiye'nin Avrupa Birliği için- de hak ettiği yeri almasını beklryoruz." Konuşmaların ardından AEGEE Avrupa Başkanı PeterGinser Cumhurbaşka- nı Demirel'e forumun amb- lemini taşıyan bir kravat he- dive etti. IRMIKI AYDIN ENGİN Bu yazı cumartesi gece yan- sı yazılıyor. Sonra birkaç saat uyunacak ve sabahın kör ka- ranhğında arabanın bumu Su- surfuk'a doğrultulacak. Eğer araba vapurunda uzun kuyruk- lar yoksa; eğer trafik canavan kardeşimiz benim emektar Gotf'ü bu kez de ıskalarsa; eğer Bursa-Balıkesiryolu, sabah sa- atlerinde otobüs-kamyon-trak- tör istilasına uğrayıp tıkanmaz- sa Susurluk mitingine yetişile- cek. Önemli bir olay olmazsa miting 12'ye doğru başlayacak ve büyük olasılıkla saat 15.00 sulannda bitecek. Ondan son- ra oraya buraya koşuşturarak Susuriuk'ta oturup miting ha- beri ve miting izlenimleri yazıla- bilecek biryer bulunacak. Yazı- lar mümkün olduğu kadar ace- le tamamlandıktan sonra bizim üç kişilik Cumhuriyet ekibi, bu kez de gene Susuriuk'ta bilgi- sayann modemini bağlayabile- cegimiz bir telefon izni için eş, dost, tanıdık avına çıkacak. Modem bağlantısını fazla oya- lanmadan kurabilirsek haberi, izlenimleri, notlan gazeteye ge- Bir Yedek Yazı Serüveni çip yeniden direksiyon başma oturacağız ve miting fotoğrafla- nnı mümkün olan en erken bas- kıya yetiştirmek için gaza ba- sacağız. Yani besbelli ki yann bizim ta- kım. bir miktar "sefiller"\ oyna- yacak.. da Tırmık ne olacak? Yann miting haberiydi, notuy- du, fotoğrafıydı derken besbel- li ki oralarda bir de Tırmık çıkar- mak pek mümkün olmayacak. "Eolsun, dönüp Istanbul'a ge- lince yazılır" da denemez. Ge- cenin o saatinde köşe yazısı ve- ren adama, yazıişleri masasın- dakiler olsa olsa "Vah vah; so- nunda sapıttı işte" dercesine acıyarak bakariar. Geriye tek çare kahyor. "In- şallah Susuriuk'ta birde Tırmık yazacak zaman buluruz" diye umut edip ama umuda fazla güvenmeyip, daha yola çıkma- dan bir "yedek yazı" bırakmak. Gel gör ki başka bir gün, da- ha sıradan bir gün olsa btı ma- sum meslek hilesi söker de ye- rin göğün Susurluk'a keseceği, ekranlardan Susuriuk görüntü- lerinin fışkıracağı bir günde, günceli boş vermiş bir Tırmık'\a okuyucunun karşısınaçıkılmaz. Peki ne olacak şimdi? Hiiiiç; olup biten, şu ana ka- dar okuduğunuz gibi açıkkalp- lilikle sergilenip sorun okuyu- cuyla bölüşülecek... Yani şu an- da, hem de Tırmık'a aynlan ye- rin yansını çoktan doldurmuş bir "yedekyazı" okumaktasınız. • • • Bu yedek yazı, örneğin fırtına yüzünden üç gün vapur yanaş- mayan Marmara Adası'ndan söz edebilirdi. Evleri, kayalan, yollan, limanı sınlsıklam birada- da yazlıkçılardan geri kalan yü- ze yakın kedinin çaresizce bü- züştüğü kuytulardan söz edile- bilirdi. Kediciklerin yüzlerine şimdiden vurmuş kış ürküntü- sü ve açlık korkusu kederle an- latılabilirdi... ... Eğer birinci yılı bitmişken az gidip uz gidip bir karınca bo- yu bile yol alınamamış Susur- luk, yüreğinizde öfke kıvılcımla- n tutuşturuyor olmasaydı. Ya da daha uçuk kaçık bir Tır- mık denenebilirdi. Örneğin Türklerin denizle ilişkisi (ya da ilişkisizliği) üstüne dil çeşitleme- leri yapılabilirdi. Türkçede ata da, gemiye de "binilmesi"ne dikkat çekilebilir; sadece Türk- çede at binenin de, gemi yöne- tenin de "süvari" diye anılması- nın filan aftı çizilebilirdi. Böyle- ce yazarken kendinizin de eğ- leneceği, sade suya tirit, ama matrak bir yazı çıkabilirdi... ... Eğer bir yıl boyunca yaşa- nanlardan sonra, bir yıl boyun- ca tırnakla kazınırcasına birikti- rilmiş bilgi, kanrt, ipucu selleri- ne rağmen hâlâTansu Çiller'in miting alanlarında bel 95, kalça 95, göğüs 95 ölçülerindeki bi- çimli bedenini sallaya sallaya konuşuyor oluşu; hapisten çı- kar çıkmaz alınlanna kan sürül- müş Ibrahim Şahin ve adam- larının saldırgan ve meydan okuyan kahkahalan onurunuza indirilmiş birerşamarolup utan- cınızı katmerlendirmeseydi.. Ya da TÜYAP Kitap Fu- arı'ndan "insan manzaraları" başlığı altında, kısa, küçük pa- ragraflarda, adı ünü duyulmuş tanıdıklarla gazete köşesinde şakalaşılabilirdi... ... Eğer bu halkın çocuklannı devlet adına, eroin adına, sa- vaş adına, vurgun ve soygun adına acımasızca kurşunlayan, kurşunlatan alçaklar sürüsü el- lerini kollannı sallayarak dola- nırken gazetelerde. TV kanalla- nnda buza yazı yazmaktan bile usanmayıp didinen meslektaş- larınızın. örneğin Enis Berbe- roğlu'nun, örneğin Erbil Tu- şalp'ın, örneğin Can Dün- dar'ın, örneğin Koray Düzgö- ren'in, örneğin Soner Yal- çın'ın, örneğin Tuncay Öz- kan'ın öfkeden kasılmış. keder- den gölgelenmiş yüzleri gözü- nüzün önünden gidebilseydi... Öyle günler yaşıyoruz, öyle bir dönemeçten geçiyoruz ki bu meslekte.. "yedek yazı" yaz- makbileolanaksız... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA . . .Fotoğrafın Kareleri Susuriuk'ta binlerce kişi haykırdı: "Ya karanlık ya demokrasi!.." Susurluk kazasıyla ortaya çıkan "devlet içinde örgütlü çetelehn "fotoğrafi biryıldırortadaduruyor... Acaba dünü görmeden(bugünü değerlendirebilir miyiz? Abdullah Çatlı'dan Haluk Kırcı'ya; ibrahim Şa- hin'den Mehmet Ağar'a dek uzanan zincirin hal- kalan bize neyi anımsatır? Tarikat şeyhlerinin, din bezirgânlannın bu fotoğ- raf karelerinde işleri nedir? ANAP'tan DYP'ye; Turgut Özal'dan Alparslan Türkeş'e dek uzayan çizgide 1970'lerde bu ülkeyi yönetenlerin "e// kanlı çeteleri" koruyup kolladıkla- n belgelerle ortaya konulmadı mı? Sorular böyle uzayıp gidiyor ama ne yazık ki ya- nıt alınamıyor... Yıl 1981 'di... Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in katil sanığı Üzeyir Bayraklı ve Rıfat Yıldırım Almanya'da yakalan- mışlardı. Almanya iki sanığı Türkiye'ye gönderme- di... Neden? Çünkü, Almanya'da ölüm cezası yoktu, onun için de Türkiye'den şu güvenceyi istiyordu: "İki sanık ölüm cezasına çarptırılsa bile Türkiye, idam edilmeyeceklerine ilişkin gûvence vermeli- dir..." Türkiye bu güvenceyi vermedi ve iki sanık Türki- ye'ye teslim edilmedi... Türkiye niçin Almanya'ya güvence vermedi, ola- yın aydınlanmasını istemedi? Mehmet Şener Isviçre'de, isa Armağan Iran'da yakalandı, ama onlar da Türkiye'ye getirilemedi... Otarihte Uğur Mumcu. Cumhuriyet'teki köşesin- de şöyle yazıyordu: Evet bu düğümü çözmek zorundayız. Bunun için yapılacak ilk iş (Abdi Ipekçi cinayetiyle ilgili) Mehmet Şener'in Türkiye'ye getirilmesidir..." • • • Yıl 1975... Ankara Ticaret Odası, Ülkü-Bir'e şu mektubu göndermişti: "Gözbebeğimiz yavrulanmızı milli ruh ve iman ile yetiştirmek için gösterdiğiniz gayretler, odamız ta- rafından takdirle karşılanmaktadır. Oda meclisimiz, büyük mücadelenize müzahir olmak maksadıyla 10 bin lira bağışta bulunmaya ka- rar vermiştir. Bilgilerinizi ve tayin buyuracağınız bir yetkilinin odamıza başvurmasını rica eder, milli kültürümüzü, tarihi, manevi değerlerimizi yok etmek için girişilen tertipler karşısında yürüttüğünüz vatan mücadele- sinde sonsuz muvaffakiyetler niyaz ederim. Saygı- larımla. İmza: Nejat Esen." Ülkü-Bir, Ülkücü Öğretmenler ve Öğretim Üyele- ri Derneği'ydi... Özel sektör o tarihte salt Ülkü-Bir'i değil, diğer ül- kücü kuruluşları da koruyor, Abdullah Çatlı'dan Mehmet Şener'e dek pek çok "ülkücü militan" işa- damları ve sanayiciler tarafından destekleniyordu... Ülkücü militanlar, hem devleti yönetenler hem de özel sektörün bir kanadı tarafından yardım görüyoff du... O tarıhlerden itibaren "ülkücü örgütler" yurdun dört bir yanında parasal destekle örgütlendiler, çok sayıda cinayet işlediler... Çatlı'ya, Ağca'ya, Ömer Ay'a pasaport nereden verildi? Nevşehır'den!.. Onlan yurtdışında kimler sakladı? Ülkücü örgütler... • • • Susuriuk'ta dün düzenlenen mitingi televizyon kanallarından izlerken kendi kendime sordum: "Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Hacı Kıray ci- nayetlerinin üzerine değil de niçin Ömer Lütfü To- pal cinayeti üzerine gidilıyor? Cantürk, Buldan, Kı- ray cinayetlen çözülmeden Susurluk çözülürmü?" Başta belirttiğim gibi dünü görmeden bugünün karanlığını aydınlığa çevirmemiz olanaksız... Susurluk'u araştıran Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş, acaba dünün cinayetlerini bugünle karşılaştırıyor mu? Abdi Ipekçi cinayetiyle Uğur Mumcu'nun alçak- ça katledilmesi arasında hiç benzerlik yok mudur? Ipekçi cinayeti çözülmeden Mumcu cinayeti çözü- lebilirmi? Eğer bir düzen laçkalaşır, her şey "vıcık vıcık" olursa devlet denilen "tüzelkişilik" ipin ucunu kaçı- rır... 1997 Türkiyesi'nde ortaya çıkan manzara budur... Çeteler ortada ve ellerini kollannı sallaya sallaya dolaşıyorlar... Onlann sözcüleri de Yaşar Kemal'e, Eşber Yağmurdereli'ye saldırıyorlar... Sahı, Abdullah Çatlı'yla Haluk Kırcı'yı hangi tari- kat şeyhi koruyup kolluyordu? Çatlı ve Kırcı, Siverek'te kimin evinde saklanıyordu? E. Posta: Hikmet.Cetinkayaû' raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Zonguldak Yasası deliniyor Bakan Gemici, Hazine arazisi dağıtacak BANU SALMAN .\NhL\R\-Devlet Ba- kanı HasanGemicL seçim bölgesi olan Zongul- dak'ta. "zilvetlik (kendine ait olmayan nıalı kullan- ma)~ yolu ile taşınmaz edinilmesi yasağına kar- şın arazinin dağıtılmasını öngören bir yasa taslağı hazırladı. Gemici, Hazine arazisinin dağıtımını. "havzada özel sektörün ve serbest girişimciliğin geli- şememesine*1 dayandırdı. Gemici, Zonguldak Taşkömürü Havzasfnda- ki Taşınmaz Mallann tkti- sabına İlişkin Yasa'ya ek madde eklenmesine ıliş- kin bir yasa taslağı hazır- layarak Başbakanhğa sun- du. Taslakta. Türkiye Taş- kömürü'nün kömür üre- tim ış ve güvenlik sahala- n içinde olmadığı savla- nan Hazine arazilerinin. 1950-1958 yıllannda ça- lışma yapan kadastro ko- misyonu ya da mahkeme karanyla belirlenen elin- de bulundurma hakkına sahipolanlara satışı öngö- rüldü. Elinde bulundurma hakkına sahip olanlann yasal haleflerine de verile- bilecek olan Taşkömürü Havzası'ndaki arazilerin, Harçlar Yasası "na göre be- lirlenecek değer üzerin- den devredilmesi istenen yasa taslağında. taksitlen- dirme olanağı da sunulu- yor. Taslakta, araziyi elin- de bulundurma hakkına sahip olan kişinin aynı arazi üzerindeki mallan dışanda tutularak belirle- necek olan bedelin 4'te 1 'inin 30 gün içinde. kala- nının da en çok 24 ay için- de 4 eşıt taksitle ve faiziy- le ödenmesi öngörülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle