Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 KASIM 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Hükümet 'Kamu Yönetiminin Yeniden Yapılandınlması Projesi' hazırlıyor
Yönetime ABD modeli
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
EMİNE KAPLAN
ANKARA -55. hükümet, orta vadeli ıs-
tikrar paketı çerçevesinde çalışmalan sür-
dürülen "kamu >önetimi refonnu"nun
projesınj hazırladı. ABD'de uygulanan sis-
temden örnek ahnarak hazırlanan proje,
yerel yönetımlere büyük ölçüde yetkı dev-
rine gıdılerek bazı bakanlık ve kurumla-
nn kaldınlmasını öngöriivor. Devletın iş-
levlerinin "sa\aınma.dipk>masi. vargı,ma-
liye ve iç güvenlik" olarak belırlendiği pro-
jede, eğıhm. sağlık. trafık ve kültür hiz-
metlen yerel yönetimlere bırakılıyor.
Başbakanlık. "Kamuyönetiminin yeni-
den yaptlandınlması2000 projesi" ıçın ha-
zırlıkJannı tamamladı. Başbakan Mesut
Yıhnaz'a verılecek brifıngın ardmdan Ba-
kanlar Kurulu'na sunulacak projede. dev-
letin küçültülmesı, yetkı de\Ti, personel
ve mevzuat reformuna gidilmesi yer alı-
yor. Devletin işlev lerinin "savunma, dip-
lomasi. >argu maliye veiçgüvenlik" olarak
sınırlandınldığı projede. devletin sanayı
ve ticarete girmemesi öngörüldü. Devle-
tin aşın büyümesinin, istihdam sonınunun
devlet kadrolanna yapılan atamalarla çö-
zümlenmesi politikasının yeni kunımlar
oluşturulmasına neden oiduğuna dikkat
çekilirken, kamu hizmetleri ve sorunlara
verilen önemin gösterilmesi amacıyla De-
ntzcilık Müsteşarhğı. Çalışma ve Sosya!
GüvenJık Bakanlığı ve İşçı Sorunian Ge-
nel Müdürlüğü gıbi hiyerarşik olarak bü-
yüyen kurumlann oluşturulmasının alış-
kanlık durumuna geldıği vurgulandı. Siya-
si müdahaleler ve merkezi yönetımın ha-
zır olmaması nedeniyle yerel yönetımlere
yetkı de\Tİnın gerçekleştinlemediği vur-
gulanırken. merkeziyetçiliğin giderek art-
tığı. taşranın sorunJannın merkeze taşın-
dığı. kaj-naklann rasyonel kullanılamaz
duruma geldiğı ve yerel yönetimlenn gı-
derek zayıfladığına işaret edildi.
Projeve göre, merkezi yönetım ıçinde
hiyerarşik kademe sayısı azaltılacak. yet-
kıler en uç binmlere kadar devTedilerek
halkla doğrudan ıletişimde olan persone-
le karar alma ve sorun çözme yetkisi ve-
rilecek. Türkiye'de kamu hızmetlerinin an-
cak yûzde 12'sinin yerel yönetımler tara-
fından yerine getınldığıne dikkat çekilir-
ken. bu oranın Avrupa ülkelerinde yüzde
50-65 arasında olduğu belirtildi. Yerel yö-
netimlere, spor. sosyal hizmetler ve çe\Te
koruma tesislen, trafik, kültür, sağlık ve
şehir ıçi hızmetlerin devredilmesinin ön-
görüldüğü projede. yerel yönetimlere yet-
kı devriyle Tanm \e Köyişleri Bakanlığı,
Köv Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Bayın-
dırlık ve Iskân Bakanlığı gibi bazı lcurum-
lara gerek kalmayacağrna dikkat çekildi.
Projeye göre. liyakat ve kariyer ilkele-
rine uygun, hizmetin niteliğinin gerektir-
diği sayıda personel istihdamı sağlanacak..
Her il kendi personel istihdamını yapabi-
lecek. Illerdeki genel personel politikası
için kadro tavanlan ve kıstaslan merkezi
yönetim tarafından belirlenecek. Proje için
hazırlanan ön raporda. Avustralya, Fran-
sa, Hong-Kong, îngıltere, Japonya, Kana-
da ve Mısır'da yeniden yapılanma proje-
sine başlandığına işaret edilirken,
ABD'denömeklerverilereksıstemin yüz-
de 50 oranında tamamlandığı belirtildi.
İHLAS YÖNETMELİK DİNLEMİYOR
Tanm
arazilerine
fabrika
• Düzce'de tanm arazileri ûzerinde
yönetmeliklere aykın olarak otomobil fabrikası
kurmak isteyen Ihlas Holding'e göz
yumulduğu belirtildi.
CEM ULLTAŞ
Ihlas Holding'e bağlı Ihlas
Motor A.Ş.'nin, Düzce'ye
bağlı Islahiye Köyü Çayırlık
mevkiinde satın aldığı 482
dönüm arazınm 2. sınıf tanm
toprağı olduğu \e "Tanm
Alanlannın Tanm Dışı Gaye
ile Kullanılnıasına Dair V ö-
netmefiğe" aykın olarak KİA
marka otomobil üretmek için
fabrika kurma çalışmalannı
sürdürdüğü belirlendi
Söz konusu arazının İstan-
bul'a içme suyu sağlayacak
Melen Barajı'nın uzun koru-
ma sınırlan ıçinde bulundu-
ğu, Çe\re Bakanlığı'nın söz
Miting
Kırşehir
PETLAS'a
sahip çıktı
ÎŞÎKKÂNSÜ
MEHMET ATTLGAN
KIRŞEHİR - RE-
FAHYOL iktidan döne-
minde özelleştırilerek
Kombassan'a satılan
PETLAS'tan son gün-
lerde 250'ye yakın işçi-
nin çıkanlması üzerine
dün Kırşehır'de "Kırşe-
hir PETLAS'a Sahjp
Çıkıyor" miringi dü-
zenlendı.
Yüzlerce Kirşehirli
ve PETLAS işçisinin
katrldığı mitingde "Vor
vtır inlesin. Kombassan
dintesin", "PETLAS
kapatuamaz", "Suskun
toplum istemiyoruz",
"PETLAS bizündir,bi-
zim olacak" sloganlan
atıldı. Miting sırasında
söz alan temsılciler,
PETLAS'ınKırşehir'üı
geleceği olduğunu be-
lirttiler ve Kombassan
şirketinin, işçi çıkarma
ve gerekirse fabrikada
üretimin durdurulması-
na yönelik önerilerine
karşı çtktılar. Konusma-
cılar, PETLAS'ın satışı
konusunda Kayseri Böl-
ge tdare Mahkeme-
si'nin yürûtmeyi dur-
durma karan verdiğini
belirterek yargı kararla-
nnın uygulanması ge-
rektiğini yurguladılar.
Petrol-lş Genel Baş-
kanı Bayratn Yıkhrun
da PETLAS'ıa kurulu-
şundan bu yana özellik-
le lastik tekelleri tarafm-
dan sistemli bir şekilde
engellerle karşılaştığına
dikkat çekerek şunlan
söyledi:
"KİTier biriierine
baraç mezat sanuyor.
Sorun yalnızca PET-
LAS'ın ve Kırşehir'in
sorunu değildir. Bu so-
runlanmızı inanarak
bir yerfcre taşınıalıyız."
Türk-Iş Genel Sekre-
teri Şemsi Denizer de
PETLAS'ın ucuz ve ni-
telikli lastik ürettiğine
değinerek fabrikanın
kapatılmasının müm-
kün olmadığını, bu ko-
nuda iktidan uyaracak-
lannı sözlerine ekledi.
konusu yatınm için hazırla-
nan Çevresel Etki Değerlen-
dirme (ÇED) raporunu ona\ -
lamadığı, şirketın buna kar-
şın yatınm çalışmalannı dur-
durmadığı belirtildi. DSl'nın
de şirketle yaptığı anlaşma
gereğı bu arazide bulunan
sulama kanallannı kaldırdı-
ğı, Kö> Hizmetleri Genel
Müdürlüğü'nün de yatınm
için izin vermekten çekinme-
diğı ortaya çıktı.
TMMOB Ziraat Mühen-
disleri Odası Genel Başkanı
Prof. Gûrol Ergjn. DSt'nin
thlas Motor A.Ş. ile anlaşa-
rak buradaki sulama kanalla-
nnı kaldınp bitişikteki par-
sele taşıdığını bildirdı.
DSl'nin, ilgili şirketin talebı
üzenne verdiği H.07.1997
tarihlı yanıtta, arazinın
"Düzce Ovası sulama sahası
içinde kalan 2.sınıftanm ara-
asi olduğunu, aynca İstan-
bul'a içme suyu sağlayacak
Melen Barajı'nın uzun me-
safeli koruma alanı içinde
kaldığım" bildirdı. Ancak
buradaki sulama kanallannı
bitişikteki parsele taşıyan
DSİ, bununla da yetinmeye-
rek verdiğı yazılı yanıtta, bu
arazide tesis kurulmasma en-
gel bir durum olduğunu da
bildirmedi. Yönetmeliğe gö-
re yapılacak uygulamalan
gerçekleştirecek ve denetle-
yecek olan Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğü de yıne
söz konusu şirketin izin tale-
bi üzerine verdiği
13.08.1997 tarihliresmı ya-
nıtta, arazınin "sulu tanm
kullanımlı 3. sınıfarazi oldu-
ğunu, ancak sulama şebeke-
si revizvono \apılarak drenaj
kanalı. \edek sulama kanalı.
servis yollan değiştiriküğin-
den bıi arazide sulama ola-
nağı kalmanuşür'
7
görüşünü
savunarak >atınmı onayladı-
ğını bildirdi. Ergin, söz ko-
nusu arazinin Köy Hizmetle-
ri 'nin verdiği yanıtta olduğu
gibi 3. sınıf sulu tanm kulla-
nımlı arazı olduğu kabul
edilse bile. ilgili yönetmeli-
ğe göre bu alanda otomotiv
endüstrisi kurulamayacağını
söyledi. Toyotasa'nın da 1.
sınıf tanm topraklan üzerin-
de kurulduğunu anımsatan
Prof. Ergin "Ancak şeytanın
akıl edebileceği yöntemleıie
yönetmelik aşdmaya çalışılı-
yor" dedi. KlA'nın ikıncı bir
Toyotasa olayı olduğunu be-
lirten Prof. Ergin. şunlan
söyledi: "Devlet sulanabinr
tanm arazisi nitefiğindeoklu-
ğu için DSİ vasıtasıvla sulama
olanagı götürdüğü alandan.
sulama şebekesini çıkararak
bu arazinin arük tanm alanı
oünaktan çıküğını ifade ede-
rek, \ önetmeliği resmen uy-
gulanamaz duruma getiri-
yor."' İhlas Motor A.Ş. Genel
Müdür Yardımcısı Ömer
Çardak ise söz konusu ara-
zinin ımar planlannda sana-
yi arazısı olarak kayıtlı bu-
lunduğunu ve bu haliyle iha-
le edıldiğinı savundu. Çe\Te
Bakanlığı'nın otomobil fab-
nkası için hazırlanan ÇED
raporunu onaylamaması ile
ilgili sorumuzu yanıtsız bı-
rakan Çardak, "Bütün çahş-
malanmı/ kanun ve yönet-
melikler çerçevesinde devam
ebnekteolup şartiann kanun
ve yönetmeliklere uydurul-
ması için zoıiama ve çerçeve-
nin dışına çıkılması kesinlik-
le söz konusu değjldir" dedı.
Çalışma ve sosyal Cüvenlik Bakanlığı işçi ve işveren sendikalarıyla birlikte çalışıyor
'Kayıt dışı istihdam önlenmeli9
ANKARA (CumhuriyetBürosu)
- Çalışma ve Sosyal Güvenlık Ba-
kanlığı; Türk-tş, DtSK. Hak-lş,
TİSK. TOBB, TESK, 3 sosyal gü-
\enlik kuruluşu ve Maliye Bakan-
lığı temsilcilennın katılımıyla kayıt
dışı istihdamın önlenmesine yöne-
lik çalışmalan başlattı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı Nami Çağan. Türkiye'de yay-
gın olan kav ıt dışı ekonomınin "ha-
talı vergj politikalan, ücret üzerin-
den yapılan kesintikrin vüksekliğl,
bürokratik işlemlerin çokJu-
ğu"ndan beslendiğını söyledi.
Çağan, dün yapılan ilk kayıt dı-
şı istihdamı önleme toplantısında,
kayıt dışı ekonomınin ınsanlann
sosyal hak ve güvencelen olmadan,
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çağan, Türkiye'de
yaygın olan kayıt dışı ekonominin "hatalı vergi politikalan,
ücret üzerinden yapılan kesintilerin yüksekliği, bürokratik
işlemlerin çokluğu"ndan beslendiğini söyledi. Çağan, kayıt
dışı ekonominin insanlann sosyal hak ve güvenceleri olmadan
çahştınlmalanna neden olduğuna dikkat çekti.
her türlü yasal korumadan yoksun
olarak çalıştınlmalanna neden ol-
duğuna dikkat çekti. Çalışma yaşa-
mına ilişkm düzenlemelerin geli-
şen koşullara göre yenilenmesi ve
iyıleştirilmesi, Uluslararası Çalış-
ma Örgütü (ILO) sözleşmelerine
tam uyumun sağlanması gerektiğı-
ni kaydeden Çağan, "Hükfimetimi-
zjn ilke olarak benimsediği, zorun-
hı tasamıf uygulamasınuı kakünl-
nıası, işsizlik sigortasuun kurulma-
sı ve sosyal güvenlik kunıluşlanna,
işçi ve işveren primleri yanında, dev-
letin iiçüncü bir taraf olarak viizde
10 prim katkısı sağlaması. kayıt dı-
şı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın
önlenmesi bakımından da yarar
sağlayacakür" dedi.
Kayıt dışının önlenmesi için alı-
nacak önlemler konusunda ilgili
kuruluşlar ve sosyal taraflar arasın-
daeşgüdüm gerektiğini vurgulayan
Çağan. kayıt dışı ekonominin olum-
suz sonuçlannı şöyle anlattı: "Ka-
vıt dışı ekonomi. haksız rekabet, iş-
çi ve işveren sendikacılığının güç
kavbetmesL düşük verünlilik, eko-
nomik kavnaklann etldn bir biçim-
de kullanılamaması, devletin vergi.
sosyal güvenlik kurumlannın prim
gelirlerinden yoksun kalması gibi
pek çok olumsuzluğa da kavnak
oiuşturmaktadu-."
Çağan, kamu görevhlennın sen-
dikal haklan konusunda Bakanlar
Kurulu'nda oluşturulan alt komis-
yonda yapılan çalışmalann bu haf-
ta sonuçlandınlacağını belırtirken,
işsizlik sigortasının kurulmasına
ilişkin yasa taslağı üzerindeki çalış-
malann da son aşamaya geldiğini
kaydetti.
ODP'den
dokunulmazlık
referandıımu
Özgürlük ve Dmanışma Partisi
Cenel Başkanı l fuk Uras. millet-
vekili dokunulmazlıklannın kal-
dınlması için "Halkın Referan-
dumu"nu başlatti. ÖDP Bevoğlu
ilçe binasının bulunduğu Mis So-
kak girişinde saat 12.00 sıralann-
da dün partililer tarafından bir
sandık kurularak yurttaşlar
"MiDetveküIerinin Dokunulmaz-
hk Zırhlannın Kaldmlmasr ko-
nusunda "evet ya da hayır" şek-
linde oy kullanmaya çağnidı. İlk
oyu kullanan Uras burada yapO-
ğı konuşmada. Meclis'in görevini
vapmadığını, yargının ağır bir si-
vasu poBsiye ve çete baskısı altm-
da buJunduğunu belirtti. Uras
u
Bir yandan hâkimler baskılar
nedeniyle görevden çekiH\
t
or. Di-
ğer yandan çete davalan ile ilgili
çalışma yapan hâkim ve savcüann
yerieri değiştirüh'or. Çete faaliyet-
İeri nedeniyle yargılanan özel tim
mensuplan tahlive ediliyor" diye
konuşru. (HATİCE TUNCER)
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, bulunmasının şart olduğunu vurguladı
Susuriukumııdu Ünut'in cesedbtde
HULYATOPCU
"Mafya-siyaset-emniyet" üçge-
nini ortaya çıkaran Susurluk kaza-
sı sonrasında Istanbul DGM'de gö-
rülen davanın iki önemli ayağını
oluşturan Topal davasında özel tim-
cilenn tahlıye edilmesi, davanın es-
ki MtT elemanı Tank Ünufin kay-
bolması olayında düğumlenmesine
neden oldu.
Susurluk davasında ifade veren-
lerin Tank Ümit'in kaybolmasına
ilişkin ifadeleri Silivri Cumhuriyet
Savcılığı'nın soruşturma dosyası-
na konuldu. ancak soruşturma sav-
cısı Abdülaziz Özatlan, ola\ ın çö-
zümlenmesi için Ümıt'ıncesedinın
ortaya çıkması gerektiğini vurgu-
ladı'
Istanbul 6 No'lu DGM'de görü-
len Susurluk davasının iddianame-
sinde "Kunıarhaneler Kralı"
• Susurluk davasında ifade verenlerin Tank Ümit'in
kaybolmasına ilişkin ifadeleri Silivri Cumhuriyet
Savcılığı'nın soruşturma dosyasına konuldu. ancak
soruşturma savcısı Abdülaziz Özatlan, olaym çözümlenmesi
için Ümit'in cesedinin ortaya çıkması gerektiğini vurguladı.
Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi
ile MlT eski elemanı Tank Ümit'in
kaybolması ûzerinde duruldu. To-
pal cmayeti davasının görüldüğü
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkeme-
si'ndeki son oturumda, delillerin
büyük çoğunluğunun toplanmış ol-
ması nedeniyle sanıklar Avhan
Çarkın, Oğuz Yörulmaz, Ercan Er-
soj' ile Topal'ın ortağı Ali Fe\7J Bir
tahliye edildi. Böylelikle Susurluk
davasının iki önemli ayağmdan bi-
rini oluşturan Topal davasıyla ilgi-
li daha fazla kanıt toplanamayaca-
ğı da ortaya çıkmış oldu. "Devlet
içinde faiH meçhul cinayetler işle-
yen çetenin" yaptığı öne sürülen
ıkinci olay ise MlT eski elemanı
Tank Cmifin kaybolması. Hem
emniyet, hem de MlT'le çalıştığı
için bazı sorunlara neden olan ve o
dönemde emniyette çalışan Yarbay
Korkut Eken'le arası bozulan
Ümit'ın otomobili 4 Mart 1995 ta-
rihinde Silivri Kılıçlı Köyü yakm-
lannda terk edilmiş olarak bulun-
muştu. ümit son olarak 3 martta
Erenköj'de bulunan Divan Pasta-
nesi 'nde özel timcıler Ziya Bandır-
maboğlu. Ayhan Akça ile birlikte
görülmüş, daha sonra ortadan kay-
bolmuştu. Ümit'in özel timciler ta-
rafından kaçınlarak AbdullahÇat-
lı'va teslım edildiği. Sami Hoş-
tan'ın yazlığında sorgulandıktan
sonra da öldürüldüğü öne sürül-
müştü. Susurluk davasının gelişi-
mini etkileyecek Ümit soruşturma-
sının tamamlanabilmesi ve failler
hakkında dava açılabilmesi için
Ümit'in cesedinin bulunması ge-
rektiği bildırildi. Silivri Cumhuri-
yet Savcısı Abdülaziz Özatlan,
Ümit'in cesedi bulunamadığı için
ölmüş kabul edilemeyeceğini vur-
guladı.
Ümit olayıyla ilgili olarak Istan-
bul DGM'de ifade veren MlT Kon-
tr-Terör Daire Başkanı MehmetEy-
mür , Ümit'in amcası Cenıalettin
ÜmiL kızı Hande Birinci ile o dö-
nem sonışturma yürüten Astsubay
Ahmet .AJtmtaş'ın ifadelerinin so-
ruşturma dosyasına alındığını söy-
leyen Özatlan. ancak bu kişileri Si-
livn'de ifade vennek üzere çağır-
mayı düşünmediklerini belirtti.
Manisalı gençlerin davası temyizde
' Yaptığımız örgütsel değil
kültürel faaliyetlerdi'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Manısa'da, yasadışı DHKP-
C üyesi olduklan gerekçesiyle
yargılanarak çeşitli hapis cezala-
nna çarptınlan ve aralannda lise
öğrencilerinin de bulunduğu
gençlerin davasının temyiz duruş-
ması Yargıtay 9. Ceza Dairesi 'nde
dün yapıldı. Karar. 28 Ocak günü
açıklanacak.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı-
lığı tebliğnamesinde 1 sanık hak-
kındaki hükmün aleyhte bozulma-
sını isterken diğer sanıklar hak-
kında verilen mahkûmivet karar-
lannın onanması yönünde görüş
bildirmışti.
Duruşmada sanıklar suçiama-
lan kabul etmeyerek ifadelerinin
emniyette işkence ve baskı altın-
da alındığını. bu baskı ve işkence-
lerin yedek hâkimliğinde ifade ve-
rirken de sürdüğünü söylediler.
Savunması sırasında ağlayan ve
sesi titreyen Jale Kurt, faaliyetle-
rinin sanatsal ve kültürel olduğu-
nu kaydetti. Avukat Pehn Erda da
Izmir DGM'nin önyargılı hareket
ettiğini. delillerin sağlıklı değer-
lendirilmediğinı ıleri sürdü.
Akdeniz Su Konferansı basladı
Türkiye sularmm
yüzde 40'mı kullanıyor
İstanbul Haber Servisi - Devlet
Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü ve
Ortadoğu Teknik Üniversitesi
(ODTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Doğan AJnnbflek. Türkiye'de su-
lann yüzde 40'ının kullanılabildi-
gini belirterek "Gelecekte400ba-
raja ihtiyacımız var" dedi.
Avnıpa Topluluğu'nun "Avi-
cenne Programı" kapsamında Ge-
nova Üniversitesi ile ODTÜ tara-
fından düzenlenen "Uluslararası
Akdeniz Su Konferansı", dün The
Marmara Oteli'nde başladı. Ak-
deniz'deki su problemlennın tar-
tışılacağı konferansın açılışını ya-
pan Prof. Dr. Doğan Altınbilek,
Türkiye'de kullanılabilir sulann
dörtte bınnin Doğu Anadolu'da
bulunduğuna dikkat çekti.
Konferansın bilim komitesin-
den Dr. M. Kayamanidou de ile-
ride sulann ülke sınırlannm kont-
rolünden kurtanlarak Akdeniz ül-
keleri arasmda global kullanımı-
nın sağlanması gerektiğini söyle-
di. Toplam 14ülkeden 130 bilim
adamı ve uygulayıcının katıldığı
konferans, bugün ve yann da de-
vam edecek.
Jakobenizmin Anlamı
Jakobenizm konusunu zaman zaman ele alıyo-
rum. Zira hem yanlış bilıniyor ve hem de yanlış de-
ğerlendiriliyor.
Yıllarca önceydı. Bir gün derste tartışırken bir
öğrencim, "Hocam siz Jakobensiniz" diye (aklın-
ca) beni eleştirmek istedi.
"Olabilir" diye yanıtladım, "Ama söyle bakayım,
Jakobenizm nedir? Jakoben denınce ne anlıyor-
sun?"
Bizim delikanlı; "kem" dedi olmadı, "küm" de-
di olmadı, "kem küm etti" tutturamadı. Sonunda
"Her türlü otoriter düşünce Jakobenizmdir" de-
di. Ve benim tebessümüm karşısında da "Galiba
bilmiyonım Hocam" demek zorunda kaldı.
Geçenlerde, muhafazakâr bir TV kanalında ka-
tıldığım bir tartışma programında da benzer bir
şeyler yaşadım. "Düşük markalı" bir konuşmacı,
beni Jakoben olarak nıtelendirınce, "Elbette Ja-
kobenim" diye kanştım söze, "elbette Jakobenim
ve bununla övünürüm."
Aradan bir süre geçtikten sonra. geçenlerde bu
konuda yazmış olduğu bir yazıyı okudum. Isim
vermemekle birlikte, benim Jakobenizmı sahiplen-
memi şiddetle eleştirıyor ve kendınce, demokra-
si sergilemesı yapıyordu. (Benden söz ederken
profesöriüğümü, "markalı" diyedegerlendiriyordu.
Kendisi de, akademik yaşamın daha geri bir nok-
tasında bulunduğu için, "düşük markalı" olarak
değerlendirdim).
Bu zatın genelde savunduğu düşüncelerin, de-
mokrasiyle hiçbır ilgisı yok. Ama eski MHP'liler,
meydan sadece kendilerine kaldığı zaman de-
mokrat görünmekten pek hoşlanıyorlar. Fakat
farklı sesler duyulmaya başladığı zaman demok-
ratlığı unutuyorlar. Demokrasinin böylesini herkes
çok sever. Ama demokrat olmanın temel koşulu
"farklılığa" ve "farklı seslere" tahammül edebil-
mektir. Neyse, bunları bir yana bırakalım. Bugün-
kü konumuz bu değil.
Jakobenizm, devrım Fransası'nda. devrimin
tüm "nimet" ve "kazanımlannı" kendi hanelerine
yazmak isteyen sermaye sınıfına karşı, emekçi
halkın haklannı savunmak için (belkı de umutsuz-
ca) ortaya atılan insanlann düşünce ve inançlan-
na verilen isimdir.
Eskidüzenle, yanı monarşıyle "uzlaşarak", dev-
rimi satmak isteyen döneklere karşı, devrimi sa-
vunan ve yaygınlaştırmaya çalışan insanlann srfa-
tıdır Jakobenlik.
Bu "devrimciler", toplantılannı eski bir "Jakoben
manastınnda "yaptıkları için "Ja/coben"sınfatını al-
mışlardır. Sıfatlarıyla düşünce ve mücadeleleri ara-
sında bir bağlantı yoktur.
Devrim sonrasında esen liberal rüzgâriar altın-
da sermaye sahipleri, "Devlet elini her şeyden
çeksin"çağrısını yapıyorlardı. "Devletsadeceöz-
gürlüklerı korusun. Insanlar zaten kendi çıkarlan-
nın ne olduğunu bilırler ve bunu sağlayacak ka-
dar akıllıdırlar. Devlet özgühükleri korursa; tek tek
insanlar kendi yarartarına neyapılması gerekiyor-
sa, onu yaparlar. Ve böylece toplum için de en ya-
rariı olan şey yapılmış olur."
Jakobenlerin gürsesi, bu anlayışı mahkûm edi-
yordu. "Yaşadığımız toplumda ciddi bir eşitsizlik
vardır" diyorlardı. "Devletin özgürlükleri sadece
koruması demek, bu eşitsizliği koruması demek-
tir. Devlet öncelikle; insanlann eşit olabilecekleri,
en azından fırsat eşitlığine sahip olabilecekleri bir
ortamı oluşturmak zorundadır. Ancak o aşamaya
geldikten sonra özgürluklerin korunmasının bir
anlamı olabilir."
Jakobenlerin bu düşüncesi; "toplumcu düşün-
cenin" ve günümüz anlamıyla sosyalizmin baş-
langıcı olacaktır. Günümüzde kendini "so/cu"ola-
rak ilan eden ve "mangalda külbırakmayan" kimi
süper zekâlılar Jakobenızme saldırdıklan zaman,
inanın çıldırıyorum...
Lafta demokrat olmak kolaydtr. Üsteiik insan
prim bile yapar. "Bravo adama" derler, "ne kadar
demokrat..."
Ama "gerçekten" demokrat olmak zor ve me-
şakkatli bir şeydir. Gerçekten demokrat olmak,
"demokrasi ortamının kurulması için mücadele
etmekle" mümkün olur. Elbette bu mücadeleyi si-
lahla ya da baskıyla yapmak gerekmez. Ama so-
runu doğru teşhis etmek gerekir.
Eski düzenin soylularının konaklannda, bezir-
gân düzeninin nemalarını "lüpleten" burjuvalara
karşılık; emekçi Paris halkının haklarını savunma-
ya çalışan Robespierre, elbette çok daha de-
mokrattır. O Robespierre kı; devlet başkanı konu-
mundayken, evinde kahvesine konacak şekeri
yoktu ve sırtında yamalı pelerinle dolaşırdı...
Türkiye'de sınıflar arasında gitgide derinleşen bir
uçurum var. Daha okul öncesinde başlayan bir
"fırsat eşitsizliği" toplumumuzda demokrasinin
önündeki en ciddi engeli oluşturuyor. işte Jako-
ben olmak, bunu düzeltmek için mücadele etmek
demektir. Bu mücadele aynı zamanda demokra-
sinin mücadelesidir.
Bir yanda normal besienemeyen, gıdasını yeter-
li biçimde alamayan çocuklar; bir yanda bir eli
yağda, bir elı balda yaşayan çocuklar. Bunlar ya-
rın "yaşamyanşına"aynı noktadan mı başlayacak-
lar?
Okuluna gitmesi gereken saatte, cadde kavşak-
larında yarı dilenen, yarı bir şeyler satmaya çalı-
şan çocukla; sıcak arabasının ıçinde oyuncağıyla
oynayan ve dışarda tıtreyerek, elindekı çamurlu
bezle cam silmeye çalışan çocuğu korkuyla izle-
yen çocuk, demokrasinin öngördüğü "eşitlik" il-
kesini ne derecede yaşama geçirebilecekler?
"Eşitlik" demokrasinin en temel ve en vazgeçil-
mez ilkesidir. Kimileri buna karşı çıkarlar ve de-
mokrasinin temel ilkesinın özgürlük olduğunu ile-
ri sürerler. Elbette özgürlük de çok önemlidir. Ama
eşitlik olmadan özgür olunabilir mi? Bunun örne-
ği var mı?
Jakobenler bundan iki yüzyıl önce yaşadılar. Bu-
gün elbette iki yüzyıl önceki yöntemler kullanıla-
maz. Bugün elbette özgürlükleri tümüyle askıya
alarak ya da "üzerlerine birşal örterek" eşitlik mü-
cadelesı yapılamaz.
Ama günümüzde Jakoben olmak demek, Jako-
benlerin uğruna mücadele ettikleri ve canlarını fe-
da ettikleri, "insanlann eşit olacağı bir ortamın"
mücadelesini sürdürmek demektir.
Benim gibi düşünen pek çok insan gibi, ben bu
çok onurlu mirası. severek üstlenıyorum. Bu mi-
rasa, gurur duyarak sahip çıkıyorum.
Türk Kalp Vakfı Muayene. Teşhis Tedavi
19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat
Faks:(0 212)212 68 35