Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 KASIM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Has'tan
öğretmenevine
yardım
• tstanbul Haber Servisi -
Bahçelievler Belediye
Başkanı SafFet Bulut'u
ziyaret eden işadamı Kadir
Has, belediye tarafından
Ünverdi'de yaptınlacak
olan Bahçelievler
Öğretmenevi için 20
milyar liralık katkıda
bulundu. Bulut. 'Devlet
OnurNişanı' sahibi
işadamına teşekkür plaketi
verdi.
Dışişleri'nde
atama
çekişmesi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DSP'li Ismail
Cem'in yönetimindeki
Dışişleri Bakanhğı'nda
yapilan büyükelçi
atamalannda çekişme
yaşanıyor. Cem'in,
Washington başta olmak
üzere önemli merkezleri
kapsayan ikinci
büyükelçiler kararnamesi
de hükûmeti böldü.
Cem'in, Başbakan
Yardımcisı Bülent
Ecevit'in yurtdışı görevler
için verdiği listeyı zaman
zaman göz ardı etmesi ve
Başbakan Mesut Yılmaz'a
yakınlığı ile tanınan adlara
tavır alması, Çiller'in
başbakanlığı döneminde
yaşanan bunalımdan
sonraki ikinci büyükelçiler
kararnamesi krizine yol
açtı.
KESKr
İzmiP'den
uyardı
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bttrosu) - Kamu
Emekçileri Sendikalan
Konfederasyonu (KESK.)
Izmir'de 'Ekonomi ve
Sendikal Haklar' mitingi
düzenledi. Mitingde
konuşan KESK Genel
Başkanı Siyami Erdem,
Mesut Yılmaz
hükümetinin verdiği yüzde
30'luk zammın kabul
edilemeyeceğini söyledi.
Hükûmeti toplusözleşme
masasına çağıran Erdem,
"•Sendikal istemlerimiz
yerine getirilmediği
takdirde 11 arahkta
üretımden doğan
gücümüzü kullanacağız"
dedi.
Atatürk'ün
yaveri öldü
• KASTAMONU (AA) -
Cumhuriyetin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk'ün
yaveri Bahaeddin
Tosyalıoğlu, Kastamonu
merkez Hacıbey Köyü'nde
öldü. 91 yaşında ölen
Tosyalıoğlu, bugün öğle
namazının ardından
düzenlenecek törenle
köyde toprağa verilecek. 4
çocuk babası, 7 torun
sahibi Tosyalıoğlu, uzun
yıllar Atatürk'ün
yaverliğini yapmış,
ardından öğretmenlik
görevini sürdürmüştü.
Perinçek'ten
Uras'a eleştiri
• tstanbul Haber Servisi -
Işçi Partisi (IP) Genel
Başkanı Doğu Perinçek,
Birleşik Metal-Iş
Sendikası 14. Merkez
Genel Kurulu'nda
görüşlerini açıklayan
Ozgürlük ve Dayanışma
Partisi (ÖDP) Genel
Başkanı Ufuk Uras'ı ve
ÖDP yönetimini
mandacıhkla suçladı.
Perinçek, Uras'ın orduyu
hedeftahtasına
yerleştirdiğini, solda
güçbirliği seçeneğine
saldırdığını ileri sürdü.
İDLB'nin 3.
Kongresi
• tstanbul Haber Servisi -
Istanbul Demokratik Lise
Birligi (İDLB) genci, yoz
eğitim, disiplin
yönetmeliği ve faşist
saldınlara karşı parasız,
bilimsel, demokratik
eğitim mücadelesini
yükseltmek için 3.
kongresini topluyor.
CHP Genel Sekreteri Keskin, sabıka diyetinin parlamentoya kesildiğini söyledi
'MecKs'e leke süriildü'tSTANBUL/ANKARA (Cum-
tauriyet) - Milletvekilı dolcunul-
mazlığının sınırlandınlmasına
ilişkin anayasa değişikliği teklifi-
nin, TBMM Genel Kurulu'nda
kabul edilmemesine tepkiler bü-
yüyor.
CHP Genel Sekreten Adnan
Keskin, milletvekili dokunulmaz-
hklanna sınırlama getiren yasa
önerisine destek vermeyenlerin
halka ihanet ettiğini belirterek
"Parlamentonun alnına kara leke
sürdükr" dedı. ÇYDD Genel
Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan.
milletvekillerine seslenerek "On-
lara kendilerini değfl. halkı temsil
ettikterini önemle anımsanyoruz"
diye konuştu. tZSİAD Başkanı
trfan Erol da "Oytama sonuçlan,
Türk parlamentosu için büyük
bir ayıp niteüğindedir'' değerlen-
dirmesini yaptı. Keskin, dün dü-
zenlediği basm toplantısında, do-
kunulmazlıklann sınırlandınlma-
sına ilişkin değişikliğin ilk turoy-
lamasında yeterli çoğunluğa ula-
şılamamasını sert bir dille eleştir-
di. Keskin, oylamadaki tabloyu
"Bir rezaletti. Halkın tsteklerine
sırt çevrildi" diye yorumladı.
Türk halkının. dokunulmazlıkla-
nn kalkmasından yana olduğunu
belirten Keskin, "Ezanı, bayrağı
kirB inşkilerini örtmek için şal gi-
bi kullandıklan görüldü. Adil dii-
zeni, rejim karşıtlannı konunak
için kullandıklan görüldü. Yalı
gülü ile yaban bülbülü çetelerin
koruyucu melekliğine soyundu-
lar" diye konuştu.
Bazı parlamenterlerin hiçbir
din ve kitapta olmayan bir tavır
sergilediklerini kaydeden Keskin,
"Cennete anahtar dağıtanlann
yolsuzhık anahtan dağrtbğı görül-
dü. Bazüannın, çetelerin bacıhğt-
nı üstlendiği tarüşma götürmü-
yor. Oylamada öz şekle kurban
edildi'' dedi. Keskin, ikinci tur
oylamasının ardından milletve-
killerinin kullanmadıklan oy pu-
sulalannı grup başkanlanna ver-
melerini istedi. Keskin, u
Kullan-
madıklan oylan göstererek içten-
Kkfcrinigöstersinler" diye konuş-
tu.
Keskin, Başbakan Yılmaz'ın,
ANAP Grup toplantısının basına
kapalı bölümünde milletvekilleri-
ne. "Ya dokunulmazlıklaıia ilgili
anayasa değişikliği çıkar ya da er-
kenseçiınegidüir" dediği iddiası-
nın anımsatılması üzerine de şun-
lan söyledi:
"Çok çeüşkffl bir açıklama bu.
Sayuı Başbakan kepenekarandan
çomak göstererek kendi millerve-
killerinin oylamada larmızı oy
verdiğinin ikrannı yapıvor. Baş-
bakan'ın üç ayı doldu. kaçıp git-
mek istiyor herhalde. Biz, CHP
olarak hükümetin her olumlu gi-
rişimini destekleriz, ama hükü-
met ve Başbakan buna rağmen
'Ben yapamıyorum, bu işi bece-
remedim. yanılrruşım' derse o za-
man ülkeyi erken seçime götürii-
riiz."
CYDD Genel Başkanı Prof.
Dr. Türkan Saylan, tüm şubeler
adına yaptığı yazılı açıklamada
şu görüşlere yer verdi:
"Binlerce üyemizle, milletin
seçtiği veldllerin, TBMM kürsü
konuşmalan dışında. dokunul-
mazhklannın kakhnlmasının, te-
miz siyasetin temeli olacağı karu-
ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART
Ordu, Güneydoğu'da demokratik çözüm istiyor
sındayız. Bu nedenle, belli koşul-
larda, dokunulmazuklann kakfa-
nlmasıru ve başta Susurluk olmak
üzere tüm volsuzluk dosyalannuı
gün ışığına çıkanlmasını istiyor.
Vekillerimian bu konuda olumlu
oy vereceklerini umuyor, onlara.
kendilerini değü, halkı temsil et-
tiklerini önemle haürlaûyoruz."
Izmir Sanavici ve tşadamlan
Derneğı (tZSİAD) Başkanı trfan
Erol da konuyla ilgili yazılı bir
açıklama yaptı.
Milletvekillerinin halkı değil,
parti liderlerini temsil ettiğini sa-
vunan Irfan Erol, "Türkhalkmm
yüzde 90'ının istediği dokunul-
mazuklann kaldınlması komı-
sunda, rruUetvekilleri biriik oiuş-
turamamışlanür. Bu durumda
halkı temsil eden miDetvekilleri ve
Meclis, temsil cttiği Türk halkı ile
büyük bir çelişki içerisinde-
dir"dedi. Milletvekıllerinin
her platformda "temiz top-
lum" nutuklan atarak vaat-
lerde bulunduğunu vurgu-
layan Erol, oylamaya katı-
lan 517 milletvekilinin, ge-
rekli çoğunluk olan 330 ra-
kamına ulaşamamasının,
TBMM'nin büyük bir ayıbı
ve ülkenin de ciddi bir prob-
lemi olduğunu söyledi. De-
ğişiklik teklifine 198 ret, 6
çekimser ve 5 boş oy kulla-
nılmasını eleştiren Erol,
"Türk halkı parlamento-
dan çıkan bu sonucun hesa-
buıı sormah. Böylesi bir dü-
zende parti lideıierinin
grupianna hükmfdememe-
si hiç inandıncı degil" dedi.
Türkkent Yönetim Ku-
rulu da yaptığı açıklamada,
milletvekili dokunulmaz-
lıklannın sınırlandınlması-
nı istedi. Türkkent Yönetim
Kurulu karannda, milletin
vekillerinin milletten imti-
yazlı olmasını hazmedeme-
diğ vurgulandı. Kararda te-
miz toplum anlayışının par-
lamentodan başlaması için
"dokunulmazhklara doku-
nulmasT talep edildi. Ka-
rarda aynca, Meclis'in, bu
yolda bir sonuca ulaşacağı
umudunun şimdilik korun-
duğu da belirtıldi.
DEP'lileri örnek gösteren bölge milletvekilleri, 'jandarma baskısı'ndan çekiniyor
Doğulu parlamenter direniyor
Cumhurbaskanı Demirel
'Meclis.cesaretsiz'
ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu>
Cumhurbaskanı Süleyman Demirel üç defa kapa-
tılmış bir Meclis'in cesaretle hareket etmesinin
zor olduğunu söyledi.
Adana Güçbirliği Vakfi tarafindan düzenlenen
Çukurova Toplantılan'nın on üçüncüsune katılan
Demirel, milletvekili dokunulmazlığı oylaması
konusunda Meclis'e getirilen eleştirilerle ilgili so-
rulan yanıtladı.
Demirel,"En kötü sivü idarenin, en iyi başka çe-
şit idareden iyi olduğunu bilin. Bunu düzeltelim, a-
ma yıkmayalım. Üç defa kapatılmış bir Meclis'in
ashnda cesaretle hareket etmesi zordur. Ancak dev-
leti ayakta tutacak kurumlar vardu", onlan muha-
faza edelim. Türki\ e bunu tarüşmaktan kaçınma-
IMÜT" dedi.
Herkesin beraber kucakladığı belirli değerlerin
olması durumunda kişinin vatandaş, toplumun da
millet haline gelebileceğini hatırlatan Demirel,
"Eğer kişi, ülkenin imkânlanndan yararlanıp so-
runlanna geldiği vakh' neme lazım" der geçerse va-
tandaslığı kâğıt üstünde kahr. Hukuken hak etse
bile manen hak etmez" diye konuştu.
AYŞESAYIN
ANKARA-Dokunuhnazlıklann sı-
nırlandınlmasına ilişkin anayasa deği-
şikliği için TBMM'deki oylamada RP
dışındaki firelerin ilk adresı olarak
gösterilen Doğu ve Güneydoğu mil-
letvekilleri, "beyazo)" kullandıklann-
da ısrar ederken "jandarma" baskısın-
dan çekindiklerini de ortaya koydular.
Anayasa değişikliği önerisinde "ağu-
eezayı gerektiren cürümlerde suçüstü
haü"nın dokunulmazlık kapsamından
çıkanldığına dikkat çekerı bölge mil-
letvekilleri, "Hükûmeti, askeri eleştir-
dikdiyesava bizesuçüstü yaparsa, böl-
gede her yd millervekili seçimi yapıuna-
sı gerekir'' görüşünü dile getirdiler.
Cumhuriyet'in görüşlerini aldığı,
çeşitli siyasi partilere üye Doğu ve Gü-
neydogu milletvekilleri, dokunulmaz-
lıkJann sınırlandınlmasına ilişkin dü-
zenlemenin ilk tur oylamasında deği-
şiklik için yeterli sayıya ulaşılamama-
sında belirleyici olduklan savlannı ya-
lanlarken eleştirilerini de ortaya koy-
dular. DYP Diyarbakır Milletvekili Sa-
lim Ensarioğlu, Güneydoğu'da uzun
süredır "demokrasi sorunu" yaşandı-
ğına dikkat çekerek bölge milletvekil-
leri için dokunulmazlığın farklı bir bo-
yutu olduğunu belirtti. Milletvekilinin
"yolsuzluk, rüşvet, kaçakçüık. dolan-
dünohk, nmmet, ihaleye fesat kanşür-
ma" suçlanndan yargılanmasına hiç-
bir itirazı olmadığını kaydeden Ensa-
rioğlu, şunlan söyled:
"Hepimiz DEP milletvekillerinin
düştüğü durumu biliyoruz. Bu değişik-
lik biraz daha farklı ama milletvekule-
rini, güvenük güçlerinin baskısma ma-
nız bırakacak bir düzenleme. Bölge
milletvekilleri zaten dokunurnıazhkla-
n varken de scçim bölgelcrinc. kritik
dönemde bazı bölgelere sokulmama sı-
kmtısını yaşadılar. Şimdi, değişiklik
teküfınde 'ağır eezayı gerektiren cü-
rümlerde suçüstü hali' denilereksavo
ya çok fazla inisiyatif tanmıyor. 5 mU-
yon para cezası da ağır ceza kapsamı-
na girivor. Biz bölge haJkının sorunla-
nnı dile getirirken; yok hükûmeti etes-
tiriyor, yok güvenlik güçlerine laf edil-
di diye savcı suçüstü yaparsa, milletve-
kili tutuklanırsa. 5 yilda bir değü, böl-
gede her vıl secinı vapılması gerekir."
Basının millen
r
ekillerine yönelik
ağır eleştirilerini de yanıtlayan Ensa-
rioğlu, "Dokunulmazhk, Meclis'in ge-
tirdiği bir arh değil ki. Önce Atatürk
anayasaya koymuştur, sonra ihtflal yö-
netimleri anayasa yapmışür. Temenni-
miz Meclis'in srvil bir anayasa \apma-
SKÜT. O zaman basının sözsöyleme hak-
kı olabiMr" görüşünü savundu.
Zeydan: Karşı değilim
Ensarioğlu, BBP'nın önergesi doğ-
rultusunda, ağır eezayı gerektiren cü-
rümlerde suçüstü hali kavramının da-
raltılması dunımunda değişikliğin ge-
çeceğine inandığını da sözlerine ekle-
di. ilk tur oylamada anayasa değişikli-
ğine "retoyu" kullandığı kulislerde di-
le getirilen DTP Hakkâri Milletvekili
Mustafa Zeydan. dokunulmazlıklann
sınırlandınlmasına karşı olmadığını,
kendisinin de olumlu oy kullandığım
söyledi. Dokunuhnazlıklann kaldınl-
masından kişisel olarak endişe duyma-
dığım kaydeden Zeydan. "Ancak ön-
ceükle bekleyen veönemli sayilan 50-60
dolayındaki dokunulmazlık fezlekesi
Mecüs'te ele abnmahydı. Bu kamuo\ıı-
nu daha raharJaürdı" görüşünü savun-
du. Kamuoyunda anayasa değişikliği
ile ilgili milletvekillerine duvulan tep-
kiyi de eleştiren Zeydan, "Ulkeyi so-
kaktan yönetme anlayışuıdan kurtul-
mahvız" dedi.
POLÎTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Kraliçe TürkülenL.
Kurşuni bir aydınlık düşüyordu yağmurla biriik-
te...
Ben kış içindeydim oldum olası...
G. Apollinaire'nin yarı sisli bir akşamında 'Bir
Aşk Kırgını'run şarkısını söylüyordum...
Içki dolu cam kadehler kahkahalar atıyordu...
Kaç mevsim bahardı bilmiyorduk. Ellerimizden
kaçınyorduk sevdayı. Yollara düşüyorduk apansız.
Gecelerin içinde çığlıklar atıyorduk...
Kavgalanmız nedendi, şimdi pek anımsamıyor-
duk...
Çocuklartopaçlanyla koşuşturuyoriardı sokaklar-
da...
Babalanmız köhne binalann odalarında iskambil
oynuyordu...
Annelerimiz evlerde örgü örüyordu...
Delikanlıydık, genç kızdık, sevdalanmızı öğüten
yaşlardaydık...
Dalmıştık bir sokağın alevlerine...
Iki yanında tırtuşmuş duvariar vardı, ulu hüküm-
dan benim tarihimın...
Onun acı tanımaz bakışlannda "Aşk öldü" demiş-
tik çalgıcılara inat; bir Akdenizgüneşi altındasabah
sevişmelerinden yorgun düştüğümüzde...
Aşk ölmüş müydü, içimizde bir ürperti mi vardı,
anlamamıştık...
Yoksa, o güzel putlara mı tapMyorduk, hiç farkın-
da olmadan?
Çok gençtik, ölülerimizi kaldınyorduk kanlı pazar-
larda, üniversitelerde vuruluyorduk bir kez daha
kahpe kurşunlarla...
Taksim'de şişleniyorduk, okul bahçesinde, Erzu-
rum'da Atatürk Üniversitesi'nde 'muştayla' vuru-
yoriardı bize...
Bağınyorlardı meydanlarda:
"Komünistler Moskova 'ya!"
Tüm bunlara karşı sevdanın çiçekleriydik biz, gör-
kemli bir doğayla iç içe dokunan; aşk yürüyüşe
geçmiş işimiz bitikti, oysa ne terk edilişlere tanık ol-
muştuk devrimci kimliğimizle...
Oysa ezberimizdeydi tüm kraliçe türküleri, göz-
lerimizdeydi acı tanımaz bakışlar, yüreğimizdeydi
çıplaksevışmeler...
Bunlan kimselere anlatamadık...
•••
Sabahın sisi yağmurla birlikte iniyordu mavinin
üzerine...
O uslanmak bilmeyen Odysseus başını kaldınp
boşluğa bakıyordu...
Gözleri eski masallara takılıp kalmıştı. llkyazda
sürgün veren çiçekler çoktan kurumuştu...
Dedi ki:
"Sana olan öfkem ve kıskançlığım seni çok öz-
lediğimden ötürüdür..."
Adam saçlannı okşadı kadının, kirpiklerini öptü...
Hiç uzun çığlıklara boyun eğmediler, kuşlann ka-
nat çırpışlannı duymadılar...
Her sevda sözlerini şafağa haykırdıklannda bir
gülün yalnızlığını düşlemediler...
Bir sesle irkildiler uzun tartışmalan kesen...
Bir şairi, Yetkin Aröz'ü anımsadılar, onun dize-
leriyle sarsıldılar: , ,J .,
"Bunca kalabalık, bunca gürûltü
Vapur düdükleri, tren sesleri •^
Martılann ö/frp tükenmeyen çığlıklah"
Durmadan durmadan büyütür
Bir çığlık gibi
Yalnızlıklan"
• • •
Kimi zaman bir sokağın alevierinde tutuştuk, dağ-
larda vurulduk, meydanlarda, hapis yattık zindan-
larda...
Sevdalanmız ınmaklara benziyordu, sevdalanmız
bize hüzünler örüyordu tıpkı masallarda olduğu gi-
bi...
Vıtezslav Mezval'la buluşuyorduk, Jacques
Prevert'le çiçek satan bir adamı anyorduk.
Sıcak, boğucu bir geceydi ve sanınm 1970'in ha-
ziran sonuydu...
Tenha sokaklarda yürüyordum, saatler on ikiyi
gösteriyordu...
Bir şey düşünmüyordum, bir şey istediğim yok-
tu...
Gürhan Uçkan'la selamlaştım, aydınlıklan ka-
ranlığa boyayanlan yakalamaya çalıştım...
Bağırdım bir geceyansı, sesimi kimseler duyma-
dı, sevdamı çalanlar beni umursamadı:
"Ben kirtetmedim ciğerterimizdeki havaytl ben
delmedim koca gökyüzünü/ ben açmadım soygun
yollannı/ ben örmedim zenginlik duvariannû ben
kapatmadım umut kapılannı/ ben yalnızca bir tanı-
ğıyıml yonımcusu olaylann/ gözlemcisi canilerin/
istesem de istemesem de/ bir tanesi kurbanlann/
ama bilecek benden sonrakiler/ gökyüzünü kimin
deldiğini/ memedeki sütü kimin zehiriediğini/ kimin
kazandığını borsalarda/ meydanlarda yitirilen sa-
vaşlanl bilecek benden sonrakiler/yeni ölçüler ge-
rektiğini/ eski suçlar için."
Yıllar geçip gidiyordu...
Yitirilen gençlik yıllan bir hüznün şarkısına dönü-
şürken birileri bize hâlâ masallar anlatıyordu...
E. Posta: HikmetCetinkaya (o raksnet.com
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
IRMIKIAYDIN ENGİN
Fıkra, gazeteci makulesi ara-
sında bayatladı ama, ola ki he-
nüz sizlere ulaşmamıştır. Anla-
talım:
Kadın üçüncü kattan kapıcı-
ya seslenmiş:
- Mustafaaaa, birekmek, bir
küçük yoğurt, dörî yumurta al
bana... Gazeteyi de unutma
sakın...
Kapıcı karşı bakkala yürür-
ken kadın arkasından eklemiş:
- Musfafaaa, gazeteyi kııma-
dangetir...
Hah hah hah!...
Siz şimdi fıkra burda bitti
sandınız. Tabii yanıldınız.
Kapıcı Mustafa bakkaldan
aldığı tabak, çanak, bardağı
kırmadan getirmiş. Kadın ka-
pıcı Mustafa'ya teşekkür etmiş.
"Tabak çanak tamam da hani
gazeteyi getirmemişsin ' f
üan
da dememiş.
Hah hah hah ! (Iki kez lütfen)
•••
Haydi itiraf edin, fıkrayı duy-
madıysanız bile sonuna ekle-
nen bölüme kendi yaşamınızda
da tanık oldunuz. Pazar günü
mahalle bakkalında gazete di-
ye deterjan, susam helvası, diş
Mesleğe Girmek îsteyen Gençlere...
macunu, çamaşır suyu, gofret
paketlerini filan kapışıp geriye
tınaz gibi yığılmış gazeteleri bı-
rakan "okuyucular"a siz de ta-
nık olmuşsunuzdur.
Benim en son tanıklığım çok
taze. 20 Kasım Perşembe gü-
nü sabah 8'de Üsküdar iskele-
sindeki gazete bayiinden, bi-
zim Cumhuriyet'ln fırtaması Di-
nozor'u aldım. Parasını verir-
ken bir başka müşteri yaklaştı.
"Birgazete versene" dedi. Ba-
yi alışkın, şaşmadan sordu:
- Hangisini ?
Adam sektirmeden yanıtla-
dı:
- Bugün iki bardak birden
veren zamazingo varmış, işte
onu.
Bardaklarını aldı. Bayiin
uzattığı gazeteyi elinin tersiyle
itercesine reddetti:
- Onu sittiret dedi, yürüdü.
Hah hah hah... filan diyegül-
meyin lütfen. Gazeteci kimli-
ğimle benim, gazete okuru
kimliğiyle sizin, aktardığım bu
tanıklığa gülmeye, hatta gü-
lümsemeye hakkımız yok.
"Utanmak", "düşünmek", "ka-
ra kara düşünmek", "sorgula-
mak" serbest. Dilediğinizi se-
çin. Dilerseniz hepsini...
•••
Keyifli olmasını umduğum ve
dilediğim şu pazar sabahınızı
kaımaşık tiraj rakamlan, hafta-
lara, günlere göre çarpıcı iniş
çıkışlar gösteren tiraj karşılaş-
tırmalan ile berbat etmeye ni-
yetim yok. Ama rasgele seçil-
miş birkaç güne ilişkin basit ti-
raj bilgisi sabah çayı, kızarmış
ekmek ve tereyağıyla iyi gider
sanıyorum.
12 Kasım Çarşamba günü
Milliyet gazetesi net 246.334
sattı. Bir hafta sonra 19 Kasım
çarşamba günü Milliyet'in net
satışı bu kez 406.052 oldu.
Aradaki fark 159.718. O gün,
12 Kasım günü çıkan Milli-
yet'\e, 19 Kasım günlü Milliyet
arasında ciddi hiçbir fark yok-
tu. Gene Hasan Pulur Ağabe-
yim köşesinden gülümsüyor-
du; gene Melih Aşık arkada-
şım güldüre güldüre iğneliyor-
du; spor sayfasında gene Ali
Şen vardı; iç politika, dış poli-
tika, spor, magazin Milliyet'm
bildik dengesi ve dengeliliği
içinde okura sunulmuştu. Ama
bir hafta sonra Milliyet alan
159.718 kişi, bir hafta önce Mil-
liyet almamıştı.
16 Kasım Pazar günü Sabah
gazetesini tam 896.807 kişi al-
dı. Üç gün sonra, 19 Kasım gü-
nü Sabah alanların sayısı sa-
dece 396.686 idi. Fark tamı ta-
mına 500.121 oldu. Yani üç
gün önce Sabah alan tam beş
yüz bin yüz yirmi bir kişi, yani
yanm milyonluk bir "okuyucu
kitlesi" üç gün sonra Sabah al-
madı. Oysa Pazar günü Sabah
gazetesi neyse, üç gün sonra-
ki Sabah gazetesi de üç aşağı
beş yukarı aynı gazeteydi.
Daha genel bir veri sunup
noktalayalım. Bugünlerde her
gün gazete satın alan okuyucu
sayısı toplam 3 milyon 600 bin
dolayında. Ama bu sektörün
içinde olanlar, büyük promos-
yonlar sırasında (ansiklopedi-
ler, buzdolaplan, müzik setleri
filan gibi) bu rakamın 5 milyon
900 bine vurduğunu anımsı-
yorlar. Aradaki fark 2 milyon
300 bin. Oysa yazanyla, çize-
riyle, haberiyle, yeğlediği siya-
sal çizgiyle gazeteler, o gün
neyseler bugün de aynı paletin
renklenni temsil ediyorlar.
Yani bu kavranması güç tiraj
dalgalanmalarının, daha çok
tabak, çanak, müzik seti, de-
terjan, susam helvası, diş ma-
cunu pazarlamak için bunlann
yanında bir de gazete verilir ol-
masının, yani bu utancın bir
sorumlusu varsa, bu, meslek-
lerini akıllan erdiğince, hünerie-
ri elverdiğince yerine getirme-
ye çabalayan medya emekçi-
leri, gazeteciler değil.
Ama galiba artık gazetelerin
ipleri de gazetecilerde değil.
Bu mesleğe para kazanmak
ve yönetimin en tepesinde yer
almak hırsıyla girmek isteyen
gençlere yazıişleri masalann-
da, istihbarat bölümlerinde de-
ğil, gazetelerin reklam ve pro-
mosyon servislerinde iş ara-
malannı öğütlerim.
DinozoRH A F T A L I K M İ Z A H D E R G İ N İ Z
Kan basmcmı düzenler,
şekeri düşürür,
pekliği giderir.
ÇlKTl