Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 1997 PAZAR
12 KULTUR
Dünya sinemasındaki özgün yerini yeniden güçlendiren Fransız sinemasında yeni sezon
Karmaşık ilişldler içindeld insanASLISELÇUK
Fransız yönetmenler bugünlerde çok
yoğun bir çalışma içindeler. Anlaşılan
1998 yılinı Fransız sineması, birbirinden
değişik konulan işleyen birçok filmle
karşılayacak... Şu sıralarda çekimleri sü-
ren ve yeni sınema sezonunda vizyona
girecek olan filmler arasında göze çar-
panlar şunlar:
Oyunculuktan yönetmenliğe geçen Ni-
cole Garcia'nm ilk denemesi "Le fıls
prepere"in (Tercih Edilen Evlat) ardın-
dan yeniden kamera arkasında. "Place
Vendome'" (Vendome Meydanı) fılminde
ünlü CatherineDeneuve'üyönetiyor. De-
neuve burdakı rolüyle amaçsız ve boş-
luktaki bir kadını canlandınyor. Kocası-
nin ölümünden sonra bir avuç mücevher
bulan kadın yavaş yavaş hayattan zevk
almaya. çevresiyle ilgılenmeye. kendinı
bulmaya başlıyor. Garcıa'nın bu Dene-
uve'lü gerilim fılminde geçmiş geleceği
arasız sorguluyor.
Deneuve ve Binoche'dan iki film
Tıyatro yönetmenlığınden sinemaya
dönen Patricc Chereau başanlı "La Re-
ine Margofnun (Kraliçe Margot-1994)
çekiminden üç yıl sonra bir kara kome-
diyle izleyicilere ilginç bir çalışma suna-
cağa benziyor. "Ceıu qui m'aiment
prendrontle train"de (Beni Sevenler Tre-
ne Binsin) yakmlannın ölümüyle bir ara-
ya gelen aile bireylerinin, akrabalann ve
dostlann ilginç ilişkilerini yansıtıyor fil-
mine Chereau.
', 1991 de sıradışı çalışması, sundufu
jturaldışı karakterlerle etkileyici "Les A-
mants du Pnot-NeuP (Köprüaltı Âşıkla-
,n) filmini çeken Leos Carax altı yıllık
•Jessizliğinin ardından vazgeçilmez Cat-
fıerine Deneuve ve Guillaume Depardi-
' neu ile dördüncü fılmi "FolaX"i gerçek-
leştiriyor.
Kamera asistanlığı ve senaristlikten
ransız sineması yeniyılıbirbirinden
değişik konulan işleyen birçok filmle
karşılayacak. Fransız yönetmenler insanı,
onun yaşamındaki karmaşık ilişkilerini,
toplumlannı anlatmada bir araç olarak
başanyla kullanıp beyazperdeye aktanyorlar.
yönetmenliğe geçen ve ilk fılmi "En avo-
iroupas"ı (Sahip Olmak veya Olmamak)
1995'te gerçekleştıren Leatitia Masson,
ikinci fılmi "A vendre"de (Satılık) özel
bir dedektifın bir kadını arayışının gen-
limıni getirecek perdeye.
On iki yıl önce "Rendez-vous" (Ran-
devu) fılminde Juliette Binoche'u ilk kez
yöneten Andr'e Techine son çalışması
a
AHceetMartin"de (Alice ve Martin) Bi-
noche'la tekrar bir araya geldi. Yaşamdan
bağlantılan kopuk bir delikanlı Paris'e
gelir ve kardeşinin dairesini paylaşan
genç kadına âşık olur. Techine'ye özgü
tüm evrensel özellikleri bu filmde bula-
cağız: Aile. kimlik, tutku, aşk.
1975 yılında yönetmenliğe başlayan ve
polisiye türün ustası olarak anılan Alain
Ceraeau, "Nocturne Indien" (Hint Nok-
türnü) ve "Tous les matins du monde"
(Dünyanın Tüm Sabahlan) adlı gerçek-
ten başanlı fılmlerinden sonra tekrar es-
ki tûrüne dönüş yapıyor. "Le CousüT
(Kuzen) fılminin fıkir babası da bir po-
lis; MicheJ Alesandre. Film bir polisle
kuzeninin ilişkilerini anlatıyor. Bu çok
özel ilişkinin içinde iyinin ve kötünün
arasındaki gerçek bağlantılan ortaya ko-
yuyor. Kanuna karşı inançlaruun yitiril-
mesiyle büiikte karakterlerin kimlikleri-
nin eriyip dağılması da film boyunca ir-
deleniyor.
Corneau'nun birçok çalışmasının ka-
meramanlığını başanyla üstlenmiş olan,
sonra da yönetmenliğe geçen Yves Ange-
to, "LeVbteur de vfe" (Yaşam Hırsızı) fıl-
minde erkek koleksiyonu yapan fakat
kızkardeşi ve yeğeniyle yaşayan genç bir
profesörûn (Emmanuefle Beart) yaşamı-
nı anlatıyor. Senaryosu ise "Instruments
destenebres"(Cehaletin Araçlan)adlı il-
ginç romanın yazan Nancy Huston'a ait.
Ninat Berberova'nın unutulmaz yapı-
tı "L'accompagnatrice"i (Eşlikçi JCız) çe-
ken Claude Milleryine bir edebiyat uyar-
lamasıyla karşımızda olacak. Emmanu-
el Carrere'in romanı "Oasse de neige"de
(Kar Sımfı) on iki yaşmdaki bir çocuğun
okul arkadaşlanyla bir uyku tulumu tara-
fından nasıl terörize edildiğini anlatıyor.
Çekimlerini sürdûren, 1998'de fılmle-
ri art arda vizyona girecek olan Fransız
yönetmenler, sinemanın giderek gelişen,
sınırlannı arasız zorlayıp aşan tekniğini,
insanı, onun yaşamındaki karmaşık iliş-
kilerini, toplumlannı anlatmada bir araç
olarak başanyla kullanıp öykülerini pe-
lıküle geçiriyorlar...
Yeni tasanlar arasında yine Corne-
au'nun Kuzen'den sonra Kanada'ya gide-
rek orada çekeceği, Juliette Binoche- Da-
niel Auteuilikilisiyle "LaVeuvedeSaint-
Pierre" (Aziz Pıerre'in Dulu) adlı bir aşk
fılmi var. "A la Foüe" (Delicesine-1994)
filminden sonra Diane Kurys, "Les en-
fants du siecle" (Asnn Çocuklan) filmin-
de ünlü Fransız kadın yazan George
Sand'la Frederic Chopinın tutkulu aşk-
lannı filmine konu alıyor.
Komedi fılmlerinin ustası Claude Zi-
di, Fransızlann ulusal çizgı roman kahra-
manı "Asteriı le Gauk)is"ı (Galyalı As-
teriks) beyazperdede göztermeye hazırla-
nıyor. Filmde Astenx'in en yakm dostu,
en büyük kayalan kolayca sırtlayan ıri kı-
yım Obelix'i Gerard Depardieu canlan-
dıracak. Bugüne dek Danton, Rodin,
Christophe Coioınb, Rasputin, Portos ve
Cyrano de Bergerac gibi tarihi kimlikle-
ri canlandıran Depardieu'nün ünlü çizgi
roman kahramanı Obelıx'in ardından
2000 yılında çekılecek General de Gaııl-
le'ü oynayacağı bir film söz konusu.
Son yıllarda başanlı, etkıli çalışmala-
nyla dünya sinemasındaki özgün yerini
yeniden güçlendiren Fransız sineması,
meraklılanna yeni fılmlerle dolu bir 1998
yılı getiriyor.
Rüyası kâbusa dönüştüKültür Servisi-Ünlü yönetmen Steven
Spielberg, Disney yönetıcilerinden Jeff-
rey Katzenberg ve müzik sektörünün ön-
de gelen ismi David Geffen'ın fdrmali-
teleri ve hiyerarşıyi ortadan kaldırmak
amacıyla kurduklan medya ve film şir*
keti DreamVVorks'ü kurmuşlardı.
Bu şirket kurulurken. mesleki etiket-
leri kullanmama. yeni fıkırlere kucak
açma. pıyasanın dev bütçelere yönelik
eğilimlerinı bir yana bırakıp düşük büt-
çeli nitelikli filmlere yönelme gibi ilke-
lerle yola çıkılmıştı. Ancak başlangıçta-
ki nıyet ne olursa olsun ^ ^ _ ^ ^ _
şirket film sektörünün
can sıkıcıhğından kurta-
ramadı kendisıni.
DreamWorks'ün ilk
filmi 'Banşçı'eleştumen-
ler tarafından vasat bir
film olarak değerlendiri-
lirken büyük bir gişe ba-
şansı da gösteremedi.
Şirketin ikinci projesi
olan Spielberg'in yönetri-
ği 'Amistad" ise fıkir hır-
sızlığı yaptığı gerekçe-
siyle mahkemeye verildi.
Amerikalı sı\ah yazar
Barbara Chase-Riboud
filmde kendisınin 1989
yılında kaleme aldığı 'Ec- ^™""™""™"™
ho Of Lions' adlı kıtaptan yola çıkıldığı
gerekçesıyle DreamVVorks aleyhine on
mılvon dolarlık bir da\ a açtı. Davadilek-
çesınde 1839 yılında Ispanyol köle ge-
misi 'L'Amistad'da çıkan isyanı konu
alan film ile kıtap arasında inanılmaz
benzerlikler olduğuna dikkat çekiliyor.
Amerika'da günlük yaşamdan bir tür-
lü soyutlanamayan ırkçılık tartışmalan
fıkir hırsızlığı davasında da gündeme
gelmiş durumda. Amerikalı siyah ente-
lektüeller 'TbeCotor Purple'gibi bir fil-
X-/reamWorks' ün
ilk filmi 'Banşçı',
eleştirmenlerce
vasat bulundu.
Şirketin ikinci
projesi olan
Spielberg'in
yönettiği
'Amistad' ise fikir
hırsızlığı yaptığı
gerekçesıyle
mahkemeye
verildi.
mi çekmiş olan Spielberg'in siyah bir
Amerikalı kadın yazann sanatını ınkar
etmesinin büyük çelişki olduğuna dik-
kat çekıyorlar Chase-Riboud'un avuka-
tı Pieree O'Donnell bir ihtar emn çıkart-
nrarak \2 Aralık'ta izleyiciyle buluşacak
olan filmin gösterimini bile durdurabi-
leceklerini söylüyor.
DreamNVbrks'ün kastı ve bilinçli bir
hırsızlıkta bulunduğunu savunan
O'Donnell ellerine geçen yeni bilgüer-
le ihtar emrini çıkartmalannın kolaylaş-
tığmı da belirtiyor. DreamWorks'ün
_ ^ _ _ _ _ avûkatı Bert Fieids ise
Chase-Riboud'un böyle
bir fılmi desteklemek ye-
rine biraz para kopartabil-
mek ıçın mahkemeye ver-
mesinin çok üzücü oldu-
ğunu söylüyor. Şirketin
en önemli dayanağı ise
filmin de kıtabın da tanhi
gerçeklerden yola çıkma-
sı.
Dava yeni kurulan şir-
ket içın çok kötü birdöne-
me denk geldi. Şu anda
çekeceği fiknlerin prog-
ramırun tam bir yıl gen-
sinde kalmış durumda
DreamWorks. Televizyon
^~~^™^"~ konusunda da büyük bir
başan sergileyemezken şimdı de güve-
nilirliğıni tamamen yitirme tehlikesiyle
yüzleşiyor.
Son 60 yıl içinde sıfirdan başlayarak
kurulan tek film şirketi olan Dream-
Works, sektördeki pek çok kişiyi düş kı-
nklığına uğratmış durumda. Dream-
VVorks'ün sanatçı dostu bir şirket olarak
yola çıkmasına karşın piyasanm kural-
lanyla oynamayı sürdürdüğü, tek farkı-
nın 21. yüzyılın sistemini yeniden yarat-
tığım savunması olduğu söyleniyor.
Tarihi bir konuyu işleyen,
düşük bütçeli 'Amistad'ın
büyük bir gişe başansı gös-
termesi beklenmıyordu zaten.
Ancak DreamVVorks. bu film-
le Oscar konntesınin dıkkatini
çekmeyi amaçlıyordu. Bu filmin
özellikle en iyi görüntü
ödülünü almasım bekle-
yen Spielberg. Ameri-
ka'nın zencilere uyguladı-
ğı soykınmı işlediği
'Amistad'ı, tkıncı Dünya
Savaşı sırasmdaki Yahudi
soykınmını ele aldığı
'Schindkr'in Ltstesi'yle
eşdeğer görüyordu.
David Franzoni tarafın-
dan kaleme alınan senar-
yoda isyanın lideri Cin-
que ile Amerika başkanı
Jobn Qincy Adams ara-
sındaki kişisel ilişkıler
ele alınıyor. Filmdeki bir
başka önemli karakter de
Morgan Freeman"ın can-
landırdığı zengın bir ya-
yıncı. Chase-Riboud'un
avukatı Pıerce O'Don-
nell. gerek Morgan Fre-
eman'ın canlandırdığı
karakterin gerek Cınque
ve Adams arasındak
ilişkinin yazann kendı
ürünü olduğunu, tarihi
kaynaklarda bu konuy-
la ilgili bir bilginin bu-
lunmadığını belirtiyor
Dava dilekçesınde ayn-
ca Echo of Lions adlı
kitabın el yazmasının
1988 yılında Spiel-
berg'e gönderildiği de
belirtiliyor.
Pertev Naili Boratav, arşivinin tekrar 'sahibine' dönebilmesi için destek bekliyor
En büyük arzusu gerçeldeşiyor
|Tarih Vakfi, Boratav 'ın arşhi için kampanya başlatü.
Kültür Servisi - Türkıye'nin yetıştirdiği en önem-
li folklor araştırmacılanndan Prof. Pertev Naili Bo-
ratav ve eşi Hayrünisa Boratav. yaklaşık üç çewek
yüzyıl bo>ıınca topladıklan halk edebiyatı ve halk-
bilimi notlannın ve ses bantlannın araştırmacılara
açılmasmı istiyorlar. Boratavlar. önemli bölümü
Fransa'da. geriye kalanlan Türkiye ve Amerika'da
bulunan tüm malzemenin bir bütün olarak, tasnif edi-
lerek bilim ve sanat çalışmalannın hızmetine sunul-
ması için Tarih \'akfi'na. gerekli tüm girişimlerde bu-
lunması için noter kanalıyla vekâlet verdiler.
Pertev Naili Boratav, Türk halkbilımi ve halk ede-
biyatuıa ait zengin bir bılgi hazinesinin yeniden Tür-
kiye'ye kazandınbnası, tekrar 'sahibine' dönebilme-
si için yaptığı çağnda, katkı ve destek istedi. Bora-
tav çağn metninde, 75 yıl önce bir lise öğrencisi iken
halkbilimi ve halk edebiyatı malzemelerini doğrudan
halktan derlemeye başladığını, Türkiye"nin çok çe-
şitli yörelerini içeren zengin bir arşıv oluşturduğunu
anlatıyor: "EOi yıl kadar önce Türkiye üniversitele-
rinde kaynaülan bircadı kazanı sonunda, bir TBMM
karan Ue Ankara Üniversitesi Dü ve Tarih Coğrafya
Fakültesi'ndeki görevimden uzaklaşbnkhm. Bilimsel
. çahşmaianmı Fransa'da CNRS'desürdürmekzorun-
da kaküm.ArşKimi Fraasa'ya taşıdım. Fırsat bulduk-
ça Türkiye'ye gelerek Balkanlar'daki Türk topluluk-
ianna, >ıırtdışındaki arşhiere ulaşarak halkbilimi vc
halk edebi>aü derlemelerini sürdürdüm.
Doksan yaşmdayım. Çeşitii araştırmalanmda, >a-
yınlarunda bu arşhmaizemesinin sadece birbötümü-
nü kullanabildim. Arsjvimin benden sonra vitip gh-
memesL son vıllanmın ana sorunlanndan biri ounuş-
tur. Sonraki bilimsel kuşaklann >e kamuoyunun ya-
rarianmasını sağlamak üzere bu malzemeyi sahiple-
necek, Türkiye'den hk;bir kişi veya kurum uzun yıl-
lar ortaya çıkmadı. On yıl kadar önce Paris Nanter-
re Ünhersitesi'nden Prof. Dr. Altan Gökalp, arşhi-
min kendi ünhersitesine emaneten verilmesini öner-
di. Üniversiteyetkiüleriyie' istek vukuunda arşiv mai-
zemesinin Türkiye'ye kopyalanarak aktanhnasına
müsaade etmelen' koşuluyla anlaşuk. Elinıdeki dos-
yalann önemh' bir böKimünü Nanterre ( niversite-
si'nedevrettun."
Bu çok zengin bilgi birikiminin şu anda bir Fran-
sız ünıversitesinin tasarrufu altmda olduğunu, üniver-
sitenın kaynak kısıtlamalan nedeniyle malzemenin
tümünün kataloglanmasını, bilgisayar ortamma ge-
çirilmesini sağlayamadığını anlatan Boratav, u
So-
run, benim yanm yüzyıb aşan enıeğûnin heba olma-
sı değfldir. Halk kühürümüzün tekrar ulaşüanıaya-
cak ürünlerinin heba olmasıdır" diyor.
Bu konuda yapılması gerekenleri de şöyle özetli-
yor Boratav: "Birinci olarak, Nanterre Universite-
si'ndeki arşiv maizemesinin tümünün terdheo sayı-
saDaşnrma, ohnazsafotokopiyohıyla Türkiye'ye ak-
tanbnası gereklkür. İkinci olarak, malzemenin bilim-
sel normlara uygun bir biçinı ve niteükte snuflanma-
sı ve kataloglanması; bunun için de uzmanlann bu-
lunnıası ve bu ise tahsisi gerekir. Üçüncü olarak. ar-
şh bilgikrinin araşüncılaruı kullammına imkân \v-
recek kurumsal mekânlarda ve koşullarda bulundu-
rulması gereklidir. \e sonuncu olarak da bu aşama-
lan üstlenebilecek. kısacası konuy u tümüy k sahiple-
necek bir kurumun vwa kurumlann ortaya çıkması
gereklidir. Tarih Vakfi'nın bu tûr bir sahiplenmeye a-
day ounasını memnuniy«tk karşüryorum. En aTimfan
bir ünhersite ile yapdacak işbirtiginin de çok yararh
olacağını düşünüyorum."
Bu aşamalann hepsinin farkh boyutlarda fınansal
kaynak gerektirdiğini de vurgulayan Boratav, arşivin
halen Fransa'da bulunmasının ana nedeninin o dö-
nemın devlet güçleri olduğunu anımsatarak "Bdkide
bugünün hükümetieri, Kültür Bakanhğı aracıhğıyla,
arştvin tekrar Türkiye'ye kazandınlmasına katkı ya-
parak bir 'telafi' yükümlülüğü hissederler" diyor.
Malzeme ile ilgili kaba envanteri yapmak üzere
çalışmalarbaşladı. YaşarKemaLZülfüLhaneli ve b-
han Seiçuk başta olmak üzere bir dizi kültür adamı,
Boratav'ın arşivinin tümüyle araştırmacılara açılma-
sına destek olacaklarını bildirdiler. Tarih Vakfi, her
türlü önerinin vakfa iletilmesini bekliyor.
KÖŞEBENT
ENİS BATUR
Ressamlara Yeni
Hayat Hikâyesi Yanlır
Behiç Ak'ın bu hafta içinde yayımlanan karika-
türierinden biri, resim dünyasını konu ediniyordu:
Bir galeri yöneticisi (ya da sahibesi), telefonda,
besbelli bir ressamla konuşuyordu: "Resimlerini-
ziinceledik, gerçekten olağanüstü... Fakat bu öz-
geçmişinizleonlansatmamızçokzor...Sizeskan-
dallar, başanlar, Avmpa'da sergilerte dolu yeni
bir hayat hikâyesi yazmamız lazım..."
Adı üzerinde bir karikatür, denilebilir: Belli bir
'durum' karikatürize ediliyor. Işin kötüsü, sanat
dünyasını yakından tanıyanlar için neredeyse tı-
patıp doğru bir kesitleme sunuyor Behiç Ak.
Türkiye, sanat pazanna görece olarak geç açıl-
mış bir ülke. Gerçi, günümüzün önde gelen sanat
tarihçilerinden Francis Haskell, XIX. yüzyılın en
önemli tablo koleksiyoncusunun bir Türk olduğu-
nu göstermiştir, gelgelelim Halil Şeref Paşa sıra-
dışı, büsbütün özel bir şahıstır. Arif Dino'nun, tab-
lolannı satmaya kaikışan Abidin Dino'yu azarla-
yalı topu topu 60 yıl olmuştur. Adalet Cimcoz'un
ilk ciddi özel sanat galerisini açmasının üzerinden
ancak 40 yıl geçmiştir.
Bütün bunlar doğru doğru olmasına, ne ki bu-
günkü durum Behiç Ak'ın karikatüründekı gibi
gerçekten de -demek kısa süre içinde- pazar ko-
şullan açısından dünya 'stendart'lannı yakalamı-
şız!
Dünya sanat pazan, yüzyılın başından itibaren
'ticari başan'ya eksenli bir anayasa oluşturmuş-
tu. Bizim, yaklaşık olarak 1980 sonrasında o an-
layışa oturmamızın nedenleri iyi-kötü bellidir: Bur-
juvalann ev döşeme konusunu yaşama modelle-
rinin önemli bir ögesi haline getirişleri bu döneme
denk geliyor sözgelimi: İlk dekorasyon dergisi de
aynı anda çıkmıştır.
Şüphesiz, 1970'lerin başından başlayarak 'sa-
tan ressamtanmız olmuştur, ama bu alanda asıl
ekonomik sıçrama son 15 yılın içinde gerçekleş-
miştir.
Burada sorun, estetik ile ticaretın tutarlı bir
denklem kurup kurmadıklan sorusunda biçimle-
niyor. Dünya pazarında hepten 'karikatür'e dönü-
şen bir durum ortaya çıkmasını güçleştirerr kimi
etmenlerdevrededir: Sanat tarihçileri, eleştirmen-
ler, akademisyenler ve kuramcılar, yayınlar (sanat
dergileri, dizileri, ansiklopedileri, belgeseller) ve
kurumlar (modern sanat müzeleri ve köklü geç-
mişi olan özerk sanat galerıleri) aracılığıyla, bir
yandan ticaret çarkının dönmesini kolaylaştırıyor
olsalar bile, bir başka cephede 'estetik değer'in
korunmasını, savunulmasını, meşrulaştırılmasını
sağlamaktadıriar.
Türkiye'de, son 15 yılın gelişmeleri aynı denge-
yi kuramamıştır: Estetik değerterin ticari değerter
altında ezildiğini görüyoruz. Bu durumda da bir
ressamın ticari başarı elde etmesi sanat-dışı et-
kenlere bağlı bir eğri gerektırmektedir. En iyi res-
samlar mı tutulmaktadır, en ünlü ressamlar mı?
En Onlü ressam tutuluyorsa, işte o zaman, res-
sama 'yeni bir hayat hikâyesi' yazmak zoruntu
oluyor demektir. Ünlü ressam aynı zamanda iyi bir
ressam olabilir elbette. Ancak ünlü ressamın her
zaman iyi ressam olmadığını da görüyoruz. Bir sa-
natçıyı üne kavuşturan daha çok sanat-dışı özel-
lıkleridir.
Bizim temel sıkıntımız, öyle sanıyorum ki bir sa-
natçının yapıtının önemini belirleyecek ölçüleri
oluşturamamış olmamızda düğümleniyor. Birtop-
lum yalnızcatâciryetiştirir, estetlerine yatınm ya-
pamaz hale gelirse, o toplumun sanatçılarının ço-
ğu çareyi tacir kesilmekte bulacak demektir.
XX. yüzyılın sonunda hiçbir sanatçı Van
Gogh'un yazgısını tekrarlamaya, değeri anlaşıl-
madan sefalet içinde ölmeye özen duymuyor do-
ğal olarak. Bunun yerine, sahte bir hayat hikâye-
sini benimseyerek yolunu sürdürmeyi yeğliyor.
O zaman da herkes kaybediyor.
INXS'in solisti Michael
Hutchence intihar etti
Kültür Servisi - INXS
grubunun solisti, Avustral-
yalı rock yıldızı Michael
Hutchence. dün Ritz Carl-
ton Oteli'ndeki suitinde
ölü bulundu. Polis ve am-
bulans görevlileri, odasın-
da kemerle asılı olarak bu-
lunan Hutchence'ın intihar
ettiği konusunda şüphe
duymuyor. Kemerin bilim-
sel incelemeye alınacağını
belirten polis, odada dok-
tor reçetesiyle alınan ilaç-
lann dışında herhangi bir
yasadışı hapın bulunmadı-
ğını açıkladı.
Ancak Ingiltere
polisi geçen ey-
lül ayı içinde bir
uyuşturucu bas-
kını düzenleye-
rek sanatçının
Londra'daki evi-
ni aramıştı.
INXS'in yir-
minci yıl kutla-
malan içın Avnıstralya'da
bulunan sanatçının ölümü.
müzik dünyasmda büyük
sarsıntı yaratırken hayran-
lan kaldığı otelin önünde
izdiham yarattı. Altı genç
tarafından 1977 yılında
"FarrisBroOîers'' adı altın-
da kurulan ve sonra yolu-
na Andrew ve Tim Farris
ve Hutchence ile devam e-
den INXS, birkaç gündür
Sidney'deki bir stüdyoda
kayıt çalışmalannı sürdü-
rüyordu. Hutchence'ın öğ-
leden sonra öteki INXS
üyeleri ile birlikte bir tele-
vizyon çekımine katılması
bekleniyordu.
Gnıp içinde oldukça
önemli bir yere sahip olan
Hutchence'ın The Do-
ors'un solisti Jûn Morri-
son ile Rolling Stones'un
solisti MickJagger'a yakın
bir tarzı vardı. Otuz yedı
yaşındaki sanatçının son
dönemde birlikte yaşadığı
kız arkadaşı PaulaYates ise
üzücü haberi Londra'da ço-
cuklanyla birlikte yaşadık-
lan evlennde öğrendi. Ar-
kadaşlan ünlü solistin son
dönemlerde mutlu bir ya-
şam sürdüğünü küçük kızı-
nın annesi Yates ile evlene-
ceğini açıkladığını belirti-
yor. Hutchence daha önce
Kylie Minogue ve ünlü mo-
del Helene
Christensen ile
yaşadığı ilişkiler
nedeniyle uzun
süre magazin
dünyasının gün-
deminde kal-
mıştı. Bob Gel-
dof ile evli olan
Yates'in ise bu
evlilikten de üç
çocuğu vardı.
"BumForYouVISend
a Message" ve "Don't
Change" gibi parçalarla
dikkat çeken INXS
1987'de"Kick"albümüile
Amerika'da büyük ilgi gör-
müştü. Bugüne kadar bir
Grammy ve beş NrfV Mü-
zik Ödülü kazanan grubun
dünya çapında yirmi mil-
yona yakın albüm sattığı
söyleniyor. Grubun "Xr
(1990)'ve "VVelcome to
Wherever You Are" (1992)
albümleri müzikal sınırla-
nnı genişletirken bunları
takip eden "Full Moon,
Mrty Hearts"(1993) bü-
yük hayal kınklığı yarat-
mıştı. INXS son albümü
olarak "Elegantly Wasted"
çıkarmıştı.