Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3KASIM 1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
KUSBAKISI MEMET BAYDUR
Cıımhuriyet'i Okıırken Ne Yapmalı?Amerika Birleşik Devletlen
sevaş hazırlığındayken,
rnemleketimizden
'dokunulmazlann'
dokunulmazhklannı koruduklan
haberi gelirken; kitap fuannda
sevgili \fedat GünyoTun (Vedat
Amca'nın) ödüllendirildiğini
duyup sevindim. Vedat Günyol.
Türkiye için bır ödüldür başlı
baştna. Bütün bunlar olup
biterken ben Pasifik kıyılannda,
El Nino fırtınasının soğuğu
altında, ikı dostla yazın, resim,
tnüzik, şiir, nezle ve grip dolu
bir yolculuğa çıkmıştım. Eve
dönünce baktım, bir kucak
dolusu Cumhuriyet gazetesi
birikmiş diğer matbuatın
yanında. Gelişigüzel okuyorum
şimdi son iki haftanın
gazetelerini. Muhabirimiz
Ozcan Güneş, Şanlıurfa'dan
bildiriyor, "Kiska Anonim
Şirketi'ne ait Edessa Oteti'nde
'üç aylara girildığı' gerekçesiyle
\ali Şahabettin Harput'un
telkinlerty le içki yasağı geü'rildiği
öne sürüldü." Otel açıldığında
zaten yasakmış içkı servisi.
Sonra gelen tepkilerle
kaldınlmış bu yasak, ama üç
aylar gelince yine başlamış
yasaklar. Bu üç aylar böyledir
işte, gitti sanırsıruz, bakarsımz
gelmişlerîBu haberin hemen
altında bir kısa haber: Şişman
olduğu için hapisten kurtuldu!
Bu gerçek bır yenilik işte! Katil
olduğu için hapisten kurtuldu,
dolandıncı olduğu için hapisten
kurtuldu, çete mensubu olduğu
için hapisten kurtuldu; çıkarcı,
düzenbaz, dalkavuk olduğu için
hapisten kurtuldu dense anlanm
ya, şişmanlik kurtarmaz insanı
sanıyordum. Yeni Zelandalı
\VTIHam Dickie, 305 kiloluk
cüssesini kaldıracak bir cezaevi
bulunamadığı için, 12 aylık
cezasıru evinde çekecekmiş.
Suçu: Hırsızlık ve
dolandıncılık.. hem de şişman
herkesten! Yargıç, cezaevinde
kullanılan giysi ve yataklann bu
adam için yetersiz kalacağını,
duş gibi sınırh mekânlann da
birçok soruna yol açacağı
gerekçesiyle vermiş bu karan.
Kendisini kutluyoruz.
Bizim gazetenin kesilecek
kuponu, bakılacak renkli
fotoğrafı olmadığı için, ınsan
ne yapsm? Yazılan
başından sonuna
okıımak zorunda
kalıyor. Cumhuriyet
gazetesi, eski ve köklü bir
uygarlıktan günümüze kalan
bir mektup gibi bu haliyle. Her
gûn birkaç yüz insanın ortaklasa
kaleme aldığı bir uzun mektup
gibi görüyorum bu gazeteyi ve
bu direnişin küçük bir
vidası olmaktan
onur
duyuyorum.
Sürdürelim
okumayı.
Oral Çabşlar'la Aydm Engpn'i
çok severek okuyorum.
Yorulmadan, süreklı doğruyu,
iyiyi, aydınhği savunuyorlar
yazılannda. Karşı çıkarak, dalga
geçerek, göstererek. Sayın
Çalışlar'ın "lstanbul Filarmoni
Derneği'nin DeruerL." başlıkh
yazısından öğrendim, Istanbul
Devlet Senfoni Orkestrasrnın
sah-perşembe konserleri artık
yapılamıyormuş. Nedeni,
AKMdeİci salonun sanat dışı
toplantılar, girişimler için
kullanılması. Elli bir yıldır
B>ızım
gazetenin
kesilecek
kuponu,
bakılacak renkli
fotoğrafi
olmadığı için,
insan ne yapsın?
Yazılan başından
sonuna okumak
zorunda
kalıyor.
çalışan Îstanbul
Filarmoni Derneği,
sıkıntılar içinde. Klasik müzik
çalınması gereken salonlarda
turizm şirketleri toplanüsı
yapıldığı için sanatçılara yer ve
zaman kalmıyor! Utanç verici
bir durum. Bu meselenin üstüne
gitmek gerekiyor. Mıymıntı
biirokratlann anlayışına
sığınmadan... Îstanbul
Filannoni Derneği Genel
Sekreteri Sayın Panayot
Abacı'ya destek olmalıyız
gıbime geliyor.
6 Kasım Perşembe tarihli
gazetemizde Sayın Işık
Kansu'nun bir haberi. Mümtaz
Soysal ile konuşmuş. Mümtaz
Hoca (genç ve orta yaşlı her
bürokrat ona az ya da çok bir şey
borçludur) "Devlette >ağma
egemen" diyor. "Türkiye
Cumhuriyeti, Osmanh devtetinin
son dönemine benzer bir yağma,
talan ve zayıflatma süreri
•çmdedir." Anayasa Profesörü,
Kamu Işletmeciliğini Geliştüme
Merkezi Başkanı ve DSP
Zonguldak Milletvekili bir aydın
yazar söylüyor bunu. Sayın
Mümtaz Soysal öylesine doğru.
öylesine ağır şeyler söylüyor ki
özelleştirme üstüne..
öfkelenmemek mümkün değil.
Malını mülkünü, vannı
yoğunu değil;
geçmişini,
kımliğini,
cumhuriyetini,
bağımsızlığım
satışa çıkarmış
bir
bilinçsizliği
uyanyor Işık
Kansu ile
söyleşirken. Bir
ülkenin yönetimi, o
ülkenin yargı
kurumlannın
kararlanna umursamaz
davranırsa, kamuya
zarar vermekle
kalmaz,
bütün hukuk
düzeninin
çökmesine
neden olur. tşin
özeti bu. Mümtaz Soysal'ı
dinlemek ve anlamak gerekiyor.
Yalova Cumhunyet Alanı'nın
ismi, geçen hafta belediye
meclisince Adnan Menderes
Alanı olarak değiştirihniş.
Yalovahlann işine kanşmak
istemem ama pek doğru
bulmadım bu karan.
Ben oldum bittim
sokak, cadde, meydan, bufvar
isimlerinin değiştirilmesine
karşıyımdır. Köy, kasaba, kent
ısımlerine de dokunulmasın
isterim. Memleketimızde kaç
tane Kenan Evren caddesi,
meydanı, bulvan var merak
etmiyor musunuz?
Ben ediyorum!
Öte yandan Ankara'da
Nurullah Ataç Meydanı
olmamastna
üzülürüm hep. lstanbul'da
Nâzım Hikmet Bulvan, Orhan
Veli Caddesi, Oktay Rifat
Sokağı, Sait Faik Yokuşu
olmalıdır. Yalovalı olaydım
bunlan düşünürdüm.
• :• '
Bir polis cinayetine kurban
giden gazeteci arkadaşımız
Metin Göktepe'nin davasında
yargıç Kâmil Şerif davadan
çekildiğini açıklamış. Sayın
yargıç, açıklamasında birtakım
politikacılann davaya bulaştığını
ve davayı etkilemeye
çalıştıklannı öne sürmüş
gazetemizin haberinden
anladığımıza göre. Sayın
yargıcı bu yürekli
açıklamasından ötürii
kutluyoruz. Kimlerdir bu davaya
"bulâşan" politikacılar?
Pasifik yolculuğundan nezle,
grip dönmüştüm ya.
Biriken Cumhuriyet'leri okurken
geçmedi soğuk algınlığım. Arttı.
Cumhuriyet okumayın
diyorum. San basının boyalı
gazetelerini okuyun.
Her şey iyi olacaktır o zaman!
Torunu, Oscar Wilde'm yaşamını anlatan filmde, gerçeklerin saptınldığı görüşünde
'Çok acıçektiğim anunsansın isterdim'
• Oscar Wilde'ın torurm
Merlin Holland,
senaryosunu onayladığı
filmin ana temasının ünlü
yazann eşcinselliği
üzerine kurulu
olmasından yakınıyor.
Bunun sadece bir aynntı
olduğunu belirten
Holland, Brian Gilbert'ın
yönettiği ve Stephen
Fry'ın Oscar VVilde'ı
oynadığı filmde, Wilde'ın
sanat yaşamına ilişkin
gerçekler arka plana
itilirken olaylann da
saptınldığını vurguluyor.
Kûltûr Servisi - Ünlü trlandalı
oyun yazan Oscar Wilde biraz
buruk aynlmıştı bu dünyadan.
Öldüğünde cebinde beş kunış pa-
rası yoktu ve eşcinsel olduğu için
toplum tarafrndan hor görülüyor-
du. Dublinli yazar. Queensberry
Markisi 'nin oğlu Lord Alfred Do-
uglas ile yaşadığı ilişki sonucun-
da Victorya dönemi insanlannı
tam anlamıyla şoka uğratmıştı.
Bu ilişki duyulduğunda Wilde,
uygunsuz davranışlarda bulun-
mak suçundan iki yü hapse mah-
kûm edilmişti.
'ThelmportanceofBeingEar-
1
nest' ve 'Lady Wîndennere's
Fan' (Lady ty'indermere'in Yel-
pazesi) gibi yapıtlanylaokurlan-
nı gülümseten VVilde, 1900yılın-
da 46 yaşında kalbi kınk aynldı
bu dünyadan. Ancak Ingilizler
geçen kış Wilde'a vefa borçlan-
nı ödemek için kollan sıvamış,
yazan, yaşamını konu alan bir
fılm ve tiyatro oyunuyla yeniden
ele almayı; gözden düşen kahra-
manlanna saygı ve bağlılıklannı
sunma olanağı bulmayı amaçla-
mışlardı.
En iyi yonım mektuptan
Oscar Wilde'ın İngiltere"de ye-
niden keşfedilmesi büyük olası-
lıkla. "Sürekli sizden bahsedilme-
sinden daha kötü tek şey olabilir.
O da sizden hiç söz edilmemesi"
diyen yazan çok mutlu ederdi.
Wilde'ın torunu Merün Hol-
land da filmin senaryosunu onay-
lamış, dedesinin Londra mahke-
mesine yazdığı mektuplardan bi-
rinin mezar taşına yazılmasım
önermişti. Wilde'la ilgili yapıla-
bilecek en doğru yorum, yine ya-
zann mektuplannda yer alıyor:
" Lmanm mahkcmebende, trajik
- bir yaşam sürmüş kötü adamdan
fa/Jasını görür. Yaşamım bundan
daha fazlasını ifade ediyor. Ço-
cuklarım için hep iyi bir baba ol-
dum, oolan sevdim ve onlar tara-
findan sevildim. Onlan benim
'toplum dışı' bir adam olduğu-
mu düşünmeye zoriamak hiç de
doğru otmaz. Beni çok acı çekmiş
Brian Gflbert'm yönettiği 'VVîlde' adb filmde Oscar \VDde'ı (sağda) Stephen Frv, Lord Alfred Douglas'ı da Jude Lavv oynuyor.
bir adam olarak hanrlamalannı
isterim."
İyi niyet ve umutlarla başlanan,
hatta torunu Holland tarafından
da onaylanan fıhn tamamlandı-
ğında sonuç beklendiği gibi ol-
madı. Merlin Holland. The Ti-
mes'ta filmle ilgili düşüncelerini
ve düşkınklıklannı anlattığı yazı-
suıda; aıleden kalma bir özellikle
neredeyse nıhunu satmak üzerey-
ken bunun farkına vardığını belir-
tıyor. "Büyükbabam Victorya ça-
ğırun insanlannı 'Dorian Gray'in
Portresi' adh kitabmda tehtikele-
re karşı uvarmıştı. Bir yıl önce
kendimi neredeyse otuz parça gü-
müşe saüvordum. Ama kişüiğim
buna karşı çıku."
Filmin prodüktörü Marc Sa-
mueteon'ın kendisine yaranmak
için filmde rol önerdiğini söyle-
yen Holland, bu tip durumlann,
edebiyat dünyasına mal olmuş
bütün büyük ustalann vârislerini,
atalannın yaşamlannı skandallar-
la lekelemek isteyen biyografı
yazarlan ve fümciler tarafından
kullanıldığını vurguluyor.
Holland, bu durumun Wilde
için farklı olduğunu, çünkü ken-
dilermin sakladığı hiçbir şey ol-
madığmı ifade edeTken, büyük-
babasının yaşammı neredeyse
yümi yılı aşkrn bir süredir araş-
tırdığını, onun hatalannı örtmek
ya da onu temize çıkarmak gibi
bir amaç gütmediğini de belirti-
yor. "Wilde'ın biyografisini ha-
zırlayan Richard Ellmann'ın Id-
tabuıdan >ola çıkılarak bir fiun
yapdacağını öğrendiğiınde kıış-
kusuz çok şaşırdım. Fitan için çok
güveniBr oiacagı açıklandı bana.
Elhnann'ın biytıgrafısindeki tu-
zaklara düşmemeJeri konusunda
onlan uyardım ve onlan destek-
tedim.""
Uçüncü yaşamöyküsû
Filmi bir yıl içinde tamamlan-
masından sonra izlediğini ve ana
temasının Wilde'ın homoseksü-
elliği üzerine kurulduğunu gör-
düğü zaman irkildiğini belirten
Holland, büyükbabasının homo-
seksüel olarak gösterilmesinin
kendisi için bir problem olmadı-
ğını ancak bunun sadece bir ay-
nnO olduğunu ve gerçek olayla-
nn saptınldığını ileri sürüyor. Fil-
min senansti Julian Mkchd'in,
Wilde'ın sanat yaşamına dair ger-
çekleri arka plana atarak, olayla-
n saptırdığına da değinen Hol-
land, filmin gerçeklikten nasibi-
ni almadığmı ve zıtlıklarla dolu
olduğunu dile getiriyor.
Prodüksiyon ekibinin olaylan
olduğundan daha sert ele aldığı-
nı belirten Holland, kendisine iki
yıllık danışma ücreti olarak öne-
rilen 5 bin poundluk çekin, ger-
çek olmayan bu sahnelere ses çı-
karmaması için verildiğini de
vurguluyor. "Oldukça zajif bir
öyküden oluşan bu filmde birçok
yanlç \eunutuhnuş kısım var. Or-
neğin Wilde,Constance"m meza-
rmı ziyaret ettiği sırada kamera
'Costance Mary VVilde. Oscar
VVılde'ın kansı' yazıh mezar taşı-
nı gösteriytm Oysa bu mezar taşı
bura>a 1963 yılında konuldu."
Yeni bir yüzyıla girerken Oscar
Wilde'm büyüklüğünün ve yaşa-
mına dair bütün gerçeklerin bi-
linmesi gerektiğini söyleyen Hol-
land, filmin bu konuda yardımcı
olmadığım da sözlerine ekliyor.
Sinema yazarlan ise filmde
seks temasının göz ardı edihne-
diğini. fakat filmin yönetmeni
Brian Gilbert'ın Oscar Wilde'ı,
çocuklannın oyuncaklannı ona-
ran, onlarla balık tutan, öyküler
okuyan ve kansını öpücüklere
boğan tam bir aile babası gibi
gösterdiğine değiniyoriar. Bu du-
rum karşısında, Wilde'ı dünya-
nın tek eşcinsel aile babası olarak
tanımlayan eleştirmenler de var.
Oscar Wilde'ı canlandıran Step-
hen Fry'ın, yazan somut bir kişi-
lik gibi sunduğuna da değinen
eleştirmenler, Queensbery Mar-
kisi'nin oğlu Lord Alfred Doug-
las'ın da en iyi şekilde yansıtıldı-
ğı kanısında.
Sunday Tünes Culture dergisi
yazarianndan Tom Shone, fılm-
deki bütün seks sahnelerinde
oyunculann sanki çok ciddi bir
şey yapıyorlarmış gibi bir tavır
takındıldanm, bu durumun ger-
çeklerle uzaktan yakından ilgisi
olmadığım vurguluyor. Tom Sho-
ne aynca Oscar VVilde'ın 1959 ve
1960'tan sonra beyazperdeye ak-
tanlan üçüncüyaşamöyküsû olan
bu filmin diğer iki fılmden daha
tutucu olduğunu da ekliyor.
PaulSimon 'ın ilkmüzikali 'The
Capeman 'e tephler sürüyor
Kültür Servisi-1959'da 16 yaşında bir
genç Manhattan'da Latinlerin yaşadığı böl-
geden yola çıktığında, iki beyaz gencin sal-
dınsına uğrayıp yaşamını tümden değişti-
recek olaylarla karşılaşacağırun farkında
bile değüdi. Kendisine meydan okuyan iki
genci kalbinden bıçaklayarak ölümüne ne-
den olan bu genç. Salvador Agron, namı-
diğer TheCapeman'denbaşkası değüdi. 16
cm'lik Meksıka bıçağını iki gencin kalbine
saplayan ve yaşamımn büyük bir bölümü-
nü cezaevinde geçiren The Capeman'ın ya-
şamı Paul Simon tarafından müzikal olarak
sahnelenecek.
lşlediği cinayetten sonra pişrnan olmadı-
ğını söyleyen Sal. önce elektrikli sandalye-
de ölüm cezasına çarptınldı, fakat daha son-
ra Nebon RockeffeDer'ın araya giımesiyle
cezası hafıfletildi. Bütün bunlara karşın ga-
zeteler günlerce onun şu sözlerini manşet-
lerine taşıdılar: "Beni yakuı ya da lazartm
umrumda bile değfl!"
Buraya kadar sıradan bir katilin öyküsü
gibi görünen olaylar zinciri, Salvador Ag-
ron'ın yaşamını cezae%inde bütünüyle de-
ğiştirmesiyle daha da ilginç bir hale geldi.
Cezaevine girmeden önce okuması ve yaz-
ması olmayan Salvador Agron, içeride bu-
lunduğu sırada önce okuma-yazma öğren-
Katil, müzikale konu olunca...
Paul Simon'ın (solda)
Derek \\alcott ile birlikte
hazniadığı,
koreografisini Mark
Morris'in vapöğı
müzikal, genç bir
katilin, Salvador
Agron'un (sağda)
yaşammı konu alıyor.
Ancak müzikal,
Amerikalı suç karşıtı
örgütfcr tarafından
boykot ediliyor.
di, sonra kendisini edebiyata adayarak şiir
yazmaya başladı. Bir ara cezaevinden ka-
çarak Arizona'ya yerleşen ve burada genç
bir kadının cazibesine kapılan Sal, teslim
oldu ve iki yıl daha fazladan cezaevinde
kaldı.
Cezasını tamamlayıp Broıu'a yerleşerek
mazbut bir yaşam sürdüren Agrort New
York'ta kendisini takJit ederek sıradışı bir
yaşam sürdüren varoş gençlerinı bu işler-
den caydırmak için uğraşt. 1986 yılında 43
yaşındayken yaşama veda eden Agron, Pa-
ul Simon'ın gerçekleştirdirdiği bir müzi-
kalle 1 Aralık'tan itibaren Broadway'deki
Markiz Tiyatrosu'nda izleyicilerle buluşa-
cak bundan sonra.
1988 yılından bu yana konu üzerinde ça-
lışan Paul Sımon. Nobel Ödül'lü şair Derek
Wak»tt'u da liriklen yazması için ikna ede-
rek müzikali birlikte yapıyor. Koreografi-
sini Mark Morris'in gerçekleştirdiği müzi-
kalin tasanmlannı ise lngıliz Bob Crowley
üstleniyor. Hazırlıklan süren ve Paul Si-
mon'ın ilk müzikali olduğu için de önem ta-
şıyan 'The Capeman', Amerikalı suç kar-
şıtı örgütler tarafından boykot ediliyor. Giy-
diği siyah pelerinden dolayı New York ba-
sını tarafından "Cape Man' olarak adlandı-
nlan Salvador Agron, New York'lular tara-
fından da kapılanna dayanan 'Latin tehdi-
di' olarak adlandınlıyor.
iki gencin ölümüne neden olan Sal'in ya-
şamının müzikal olması mahkûm aileleri
tarafından, mahkûmlan övücü nitelik taşı-
dığı ve aileleri zora soktuğu nedeniyle eleş-
ririliyor. Çocuklan öldürülen aileler tara-
fından kurulan ve 100 bin kişinin üye oldu-
ğu grubun üyelerinden Christine Bauro-
bardt, Paul Simon'ın adam öldüren insan-
lara ya da ölen insanlara nasıl şarkı söyle-
tip dans ettireceğini sonıyor. Baumbardt
aynca, bu müzikalin geçmişte yaşananlan
tekrar canlandırarak. kötü anlar yaşatacağı-
nı da düşündüğünü belirtiyor.
Demeğin üyeleri müzikalin açıhşının ya-
pılacağı gün, bütün dünyadaki üyelerini
Broadway'deki Markiz Tiyatrosu'na çağı-
rarak, olay karşısında birleşme karan aldı.
Üyeler boykotlannı sürdüreceklerini vur-
guluyor. Paul Simon ise iddialan reddede-
rek. müzikalin ne katilleri ne de Agron' ı öv-
düğünü belirtiyor: "Müzikal var olan bilgi-
lerden farklı bir biçimde sahneye konuklu.
Amacımız insanlan suça ve cinayete teşvik
etmek değil. \> nca olayın özünü de sahne-
>e yansıtmava valı^ük The Capeman baa
konularüzerinde bizi düşünmeye çağınyon"
Y A A R ?
Jeanne Moreau ve
Milos Forman'a ödül
• Jeanne
Moreau ve
Çek asıllı
aktör Milos
Forman,
AvTupa
Sinema
Akademisi'nin
önümüzdeki
hafta Berlin'de
düzenleyeceği
törende sinema
kariyerleri nedeniyle
ödül alacaklar. 6
Aralık'ta düzenlenecek
olan törende ilk kez bir
kadın sanatçıya ödül
verilmiş olacak.
Akademi, daha önce
Isveçli yör.etmen
Ingmar Bergman ve
Italyan yönetmen
Federico Fellini'ye ödül
vennişti.
• Lina
WertmÜller in yeni
projeleri arasında
Harvey Keitel'la
çekeceği bir fılm yer
alıyor. Keitel'ın,
başrolü Franco
Lucisano ile
paylaşacağı fılm etnik
temizlik temasını
işleyecek.
• Napolyon'un,
kansı Josephıne'e
yazdığı mektup 108 bin
dolara satıldı. 30 Mart
1796 tarihli mektupta
Napolyon "Seni
kollanmda hissermeden
bir gece bile
geçirmiyorum. lşin
ortasında. askerlerin
komutanı olarak,
kalbimde ve aklımda
yalnızca Josephıne var"
diye yazmış. Napolyon,
evlendikten birkaç ay
sonra ordusuyla
Italya'da bir savaşa
gitmişti. Müzayedede
mektuburr yanı sıra,
elyazmalan, resimleri
ve Napolyon'un Fransız
devrimi dönemindeki
mobilyalan da satışa
sunuldu
• Jean-Jacques
Annaild'nun yeni
filmi
'Tibet'te
Yedi Yıl'
Uluslararası
Toronto Film
Festivali'ne
katıldı.
• Nlcolas
Cage ve Meg
Ryan'ın
başrollerini
paylaştıklan
'City of ,—
Angels' adlı C
fılm 1998 V
yılının başında
Fransa'da gösterime
girecek.
• Roy
Lichtensteln'm bir
milyon pound
değerindeki bir yapıtı
Londra'daki Tate
Galerisi'ne bağışlandı.
Lichtenstein'ın
'Interiors' serisinin bir
parçası olan 'Interior
with Waterlillies" isimli
yapıtı Douglas S.
Cramer Vakfı
tarafından müzeye
bağışlandı. Cramer
bir
havaalanma -
daha adını
verecek. /
1959yılmda.
doğum yeri ',
olan '
Pensilvanya- -
'daki bir
havaalanma .
adı verilen
Stewart, şimdi de Los
Angeles'taki bir ••
havaalanı için
gündemde.
• Cary Oldman ın
'Ne Pas Avaler" adlı ilk ı
fdminde Kathy Burke, .
Ray VVinstone ve
Charlıe Creed Miles rot1
alıyorlar. Film, •-
parçalanmış bir ailenin i
hayatını konu edıyor. .'
• Prodigy Smack
My Bitch Up' adlı yeni,
şarkılanna çekilen '
kiiple yeni bir skandala
yol açtı. Klıpte >
uyuşturucu kullanan i
insan görüntüleri.
lezbiyen aşk sahneleri .•
ve bir haylı de şiddet >
var.
yaptığı konuşmada,
Lichtenstein öhneden
önce bu yapıtını Tate
Müzesi'ne bağışlamayı
düşündüğünü söyledi.
'Interior with
Waterlillies" isimli
yapıt mart ayına dek
görülebilecek.
• Alan Parker
Ingiliz Film
Enstitüsü'nün başına
geçti.
• Michael Powell
otobiyografısini
yayunladı. Bugüne dek
elliyi aşkm filme imza
atmış olan Ingiliz
yönetmenin kitabı
eleştirmenlerden tam
not aldı.
• Ceorge
ClOOney, aylık
Amerikan dergisi
People'ınheryıl
düzenlediği anketlerde
1997"ninen seksi
erkeği seçiidi. 1995
yılında Denzel
Washington, 1996'dada
Brad Pitt aynı unvanı
almışlardı.
• James Stewart
• Julia Roberts bin
süredir New York
hastanesinde kontrol
altında tutuluyor.
Yapılan açıklamalara
göre Roberts'ın başı
ciddi bir virüsle dertte;
ama bu virüsün adı ve
niteliğı henüz
saptanabilmiş değil.
• Mickey Mouse,
televizyonlara gen
dönüyor. Walt
Disney'den yapılan
açıklamaya göre
dünyanın en ünlü çızgı
kahraman-lanndan bin •
olan Mickey
Mouse 1999
yılının Ocak
ayından itibaren
her hafta
televizyonda
izlenebılecek. »
• Salman
RÜŞdÜ'nün Sri
Lanka'dakı
Müslüman
mılletvekil-
\ lerinin
Hindistan'ın
bağımsızlığından
sonraki tarihini anlatan
'Geceyansı Çocuklan*
adlı romanı BBC
tarafından Sri Lanka'da
filme alınıyor. Filmin
çekimlerine 26 Ocak'ta
başlanacak. ancak Sri
Lanka Devlet Başkanı
Chandrika
Kumaratunga'nın geçen
hafta bakanlar
kurulunun Müslüman
üyelerine, filmin çekimi
için BBC'nin ülke •
topraklannı
kullanmasına ızin
verihneyeceğini temin
ettiği söyleniyor.
• Kevin Costner
kendisinin Prenses
Diana ile bir film
projesı hakkında '
konuştuklannı
yalanlayan kraliyet
ailesine tepki gösterdi.
Costner yaptığı j
konuşmada 3 î '
Ağustos'tabiraraba \
kazası sonucu yaşamrni;
yitiren Diana ile rol j
almak istediği bir film 1
hakkında konuştuklannı
söyledi. Başı derde ,
giren bir prenses <
(Diana) ve onun i
korumasını (Kevin \
Costner) konu alacak j
olan filmin Hong «
Kong'da çekilmesi -.
planlamyordu. Costner^
"Ben kavga etmek |
istemiyorum, ancak bu i
tepki beni üzdü. Bir keâ
konuştuğum bir şey içi4
bu kadar büyük tepki •
olmamalıydı" dedı. <