27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3KASIM 1997PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 KUSBAKISI MEMET BAYDUR Cıımhuriyet'i Okıırken Ne Yapmalı?Amerika Birleşik Devletlen sevaş hazırlığındayken, rnemleketimizden 'dokunulmazlann' dokunulmazhklannı koruduklan haberi gelirken; kitap fuannda sevgili \fedat GünyoTun (Vedat Amca'nın) ödüllendirildiğini duyup sevindim. Vedat Günyol. Türkiye için bır ödüldür başlı baştna. Bütün bunlar olup biterken ben Pasifik kıyılannda, El Nino fırtınasının soğuğu altında, ikı dostla yazın, resim, tnüzik, şiir, nezle ve grip dolu bir yolculuğa çıkmıştım. Eve dönünce baktım, bir kucak dolusu Cumhuriyet gazetesi birikmiş diğer matbuatın yanında. Gelişigüzel okuyorum şimdi son iki haftanın gazetelerini. Muhabirimiz Ozcan Güneş, Şanlıurfa'dan bildiriyor, "Kiska Anonim Şirketi'ne ait Edessa Oteti'nde 'üç aylara girildığı' gerekçesiyle \ali Şahabettin Harput'un telkinlerty le içki yasağı geü'rildiği öne sürüldü." Otel açıldığında zaten yasakmış içkı servisi. Sonra gelen tepkilerle kaldınlmış bu yasak, ama üç aylar gelince yine başlamış yasaklar. Bu üç aylar böyledir işte, gitti sanırsıruz, bakarsımz gelmişlerîBu haberin hemen altında bir kısa haber: Şişman olduğu için hapisten kurtuldu! Bu gerçek bır yenilik işte! Katil olduğu için hapisten kurtuldu, dolandıncı olduğu için hapisten kurtuldu, çete mensubu olduğu için hapisten kurtuldu; çıkarcı, düzenbaz, dalkavuk olduğu için hapisten kurtuldu dense anlanm ya, şişmanlik kurtarmaz insanı sanıyordum. Yeni Zelandalı \VTIHam Dickie, 305 kiloluk cüssesini kaldıracak bir cezaevi bulunamadığı için, 12 aylık cezasıru evinde çekecekmiş. Suçu: Hırsızlık ve dolandıncılık.. hem de şişman herkesten! Yargıç, cezaevinde kullanılan giysi ve yataklann bu adam için yetersiz kalacağını, duş gibi sınırh mekânlann da birçok soruna yol açacağı gerekçesiyle vermiş bu karan. Kendisini kutluyoruz. Bizim gazetenin kesilecek kuponu, bakılacak renkli fotoğrafı olmadığı için, ınsan ne yapsm? Yazılan başından sonuna okıımak zorunda kalıyor. Cumhuriyet gazetesi, eski ve köklü bir uygarlıktan günümüze kalan bir mektup gibi bu haliyle. Her gûn birkaç yüz insanın ortaklasa kaleme aldığı bir uzun mektup gibi görüyorum bu gazeteyi ve bu direnişin küçük bir vidası olmaktan onur duyuyorum. Sürdürelim okumayı. Oral Çabşlar'la Aydm Engpn'i çok severek okuyorum. Yorulmadan, süreklı doğruyu, iyiyi, aydınhği savunuyorlar yazılannda. Karşı çıkarak, dalga geçerek, göstererek. Sayın Çalışlar'ın "lstanbul Filarmoni Derneği'nin DeruerL." başlıkh yazısından öğrendim, Istanbul Devlet Senfoni Orkestrasrnın sah-perşembe konserleri artık yapılamıyormuş. Nedeni, AKMdeİci salonun sanat dışı toplantılar, girişimler için kullanılması. Elli bir yıldır B>ızım gazetenin kesilecek kuponu, bakılacak renkli fotoğrafi olmadığı için, insan ne yapsın? Yazılan başından sonuna okumak zorunda kalıyor. çalışan Îstanbul Filarmoni Derneği, sıkıntılar içinde. Klasik müzik çalınması gereken salonlarda turizm şirketleri toplanüsı yapıldığı için sanatçılara yer ve zaman kalmıyor! Utanç verici bir durum. Bu meselenin üstüne gitmek gerekiyor. Mıymıntı biirokratlann anlayışına sığınmadan... Îstanbul Filannoni Derneği Genel Sekreteri Sayın Panayot Abacı'ya destek olmalıyız gıbime geliyor. 6 Kasım Perşembe tarihli gazetemizde Sayın Işık Kansu'nun bir haberi. Mümtaz Soysal ile konuşmuş. Mümtaz Hoca (genç ve orta yaşlı her bürokrat ona az ya da çok bir şey borçludur) "Devlette >ağma egemen" diyor. "Türkiye Cumhuriyeti, Osmanh devtetinin son dönemine benzer bir yağma, talan ve zayıflatma süreri •çmdedir." Anayasa Profesörü, Kamu Işletmeciliğini Geliştüme Merkezi Başkanı ve DSP Zonguldak Milletvekili bir aydın yazar söylüyor bunu. Sayın Mümtaz Soysal öylesine doğru. öylesine ağır şeyler söylüyor ki özelleştirme üstüne.. öfkelenmemek mümkün değil. Malını mülkünü, vannı yoğunu değil; geçmişini, kımliğini, cumhuriyetini, bağımsızlığım satışa çıkarmış bir bilinçsizliği uyanyor Işık Kansu ile söyleşirken. Bir ülkenin yönetimi, o ülkenin yargı kurumlannın kararlanna umursamaz davranırsa, kamuya zarar vermekle kalmaz, bütün hukuk düzeninin çökmesine neden olur. tşin özeti bu. Mümtaz Soysal'ı dinlemek ve anlamak gerekiyor. Yalova Cumhunyet Alanı'nın ismi, geçen hafta belediye meclisince Adnan Menderes Alanı olarak değiştirihniş. Yalovahlann işine kanşmak istemem ama pek doğru bulmadım bu karan. Ben oldum bittim sokak, cadde, meydan, bufvar isimlerinin değiştirilmesine karşıyımdır. Köy, kasaba, kent ısımlerine de dokunulmasın isterim. Memleketimızde kaç tane Kenan Evren caddesi, meydanı, bulvan var merak etmiyor musunuz? Ben ediyorum! Öte yandan Ankara'da Nurullah Ataç Meydanı olmamastna üzülürüm hep. lstanbul'da Nâzım Hikmet Bulvan, Orhan Veli Caddesi, Oktay Rifat Sokağı, Sait Faik Yokuşu olmalıdır. Yalovalı olaydım bunlan düşünürdüm. • :• ' Bir polis cinayetine kurban giden gazeteci arkadaşımız Metin Göktepe'nin davasında yargıç Kâmil Şerif davadan çekildiğini açıklamış. Sayın yargıç, açıklamasında birtakım politikacılann davaya bulaştığını ve davayı etkilemeye çalıştıklannı öne sürmüş gazetemizin haberinden anladığımıza göre. Sayın yargıcı bu yürekli açıklamasından ötürii kutluyoruz. Kimlerdir bu davaya "bulâşan" politikacılar? Pasifik yolculuğundan nezle, grip dönmüştüm ya. Biriken Cumhuriyet'leri okurken geçmedi soğuk algınlığım. Arttı. Cumhuriyet okumayın diyorum. San basının boyalı gazetelerini okuyun. Her şey iyi olacaktır o zaman! Torunu, Oscar Wilde'm yaşamını anlatan filmde, gerçeklerin saptınldığı görüşünde 'Çok acıçektiğim anunsansın isterdim' • Oscar Wilde'ın torurm Merlin Holland, senaryosunu onayladığı filmin ana temasının ünlü yazann eşcinselliği üzerine kurulu olmasından yakınıyor. Bunun sadece bir aynntı olduğunu belirten Holland, Brian Gilbert'ın yönettiği ve Stephen Fry'ın Oscar VVilde'ı oynadığı filmde, Wilde'ın sanat yaşamına ilişkin gerçekler arka plana itilirken olaylann da saptınldığını vurguluyor. Kûltûr Servisi - Ünlü trlandalı oyun yazan Oscar Wilde biraz buruk aynlmıştı bu dünyadan. Öldüğünde cebinde beş kunış pa- rası yoktu ve eşcinsel olduğu için toplum tarafrndan hor görülüyor- du. Dublinli yazar. Queensberry Markisi 'nin oğlu Lord Alfred Do- uglas ile yaşadığı ilişki sonucun- da Victorya dönemi insanlannı tam anlamıyla şoka uğratmıştı. Bu ilişki duyulduğunda Wilde, uygunsuz davranışlarda bulun- mak suçundan iki yü hapse mah- kûm edilmişti. 'ThelmportanceofBeingEar- 1 nest' ve 'Lady Wîndennere's Fan' (Lady ty'indermere'in Yel- pazesi) gibi yapıtlanylaokurlan- nı gülümseten VVilde, 1900yılın- da 46 yaşında kalbi kınk aynldı bu dünyadan. Ancak Ingilizler geçen kış Wilde'a vefa borçlan- nı ödemek için kollan sıvamış, yazan, yaşamını konu alan bir fılm ve tiyatro oyunuyla yeniden ele almayı; gözden düşen kahra- manlanna saygı ve bağlılıklannı sunma olanağı bulmayı amaçla- mışlardı. En iyi yonım mektuptan Oscar Wilde'ın İngiltere"de ye- niden keşfedilmesi büyük olası- lıkla. "Sürekli sizden bahsedilme- sinden daha kötü tek şey olabilir. O da sizden hiç söz edilmemesi" diyen yazan çok mutlu ederdi. Wilde'ın torunu Merün Hol- land da filmin senaryosunu onay- lamış, dedesinin Londra mahke- mesine yazdığı mektuplardan bi- rinin mezar taşına yazılmasım önermişti. Wilde'la ilgili yapıla- bilecek en doğru yorum, yine ya- zann mektuplannda yer alıyor: " Lmanm mahkcmebende, trajik - bir yaşam sürmüş kötü adamdan fa/Jasını görür. Yaşamım bundan daha fazlasını ifade ediyor. Ço- cuklarım için hep iyi bir baba ol- dum, oolan sevdim ve onlar tara- findan sevildim. Onlan benim 'toplum dışı' bir adam olduğu- mu düşünmeye zoriamak hiç de doğru otmaz. Beni çok acı çekmiş Brian Gflbert'm yönettiği 'VVîlde' adb filmde Oscar \VDde'ı (sağda) Stephen Frv, Lord Alfred Douglas'ı da Jude Lavv oynuyor. bir adam olarak hanrlamalannı isterim." İyi niyet ve umutlarla başlanan, hatta torunu Holland tarafından da onaylanan fıhn tamamlandı- ğında sonuç beklendiği gibi ol- madı. Merlin Holland. The Ti- mes'ta filmle ilgili düşüncelerini ve düşkınklıklannı anlattığı yazı- suıda; aıleden kalma bir özellikle neredeyse nıhunu satmak üzerey- ken bunun farkına vardığını belir- tıyor. "Büyükbabam Victorya ça- ğırun insanlannı 'Dorian Gray'in Portresi' adh kitabmda tehtikele- re karşı uvarmıştı. Bir yıl önce kendimi neredeyse otuz parça gü- müşe saüvordum. Ama kişüiğim buna karşı çıku." Filmin prodüktörü Marc Sa- mueteon'ın kendisine yaranmak için filmde rol önerdiğini söyle- yen Holland, bu tip durumlann, edebiyat dünyasına mal olmuş bütün büyük ustalann vârislerini, atalannın yaşamlannı skandallar- la lekelemek isteyen biyografı yazarlan ve fümciler tarafından kullanıldığını vurguluyor. Holland, bu durumun Wilde için farklı olduğunu, çünkü ken- dilermin sakladığı hiçbir şey ol- madığmı ifade edeTken, büyük- babasının yaşammı neredeyse yümi yılı aşkrn bir süredir araş- tırdığını, onun hatalannı örtmek ya da onu temize çıkarmak gibi bir amaç gütmediğini de belirti- yor. "Wilde'ın biyografisini ha- zırlayan Richard Ellmann'ın Id- tabuıdan >ola çıkılarak bir fiun yapdacağını öğrendiğiınde kıış- kusuz çok şaşırdım. Fitan için çok güveniBr oiacagı açıklandı bana. Elhnann'ın biytıgrafısindeki tu- zaklara düşmemeJeri konusunda onlan uyardım ve onlan destek- tedim."" Uçüncü yaşamöyküsû Filmi bir yıl içinde tamamlan- masından sonra izlediğini ve ana temasının Wilde'ın homoseksü- elliği üzerine kurulduğunu gör- düğü zaman irkildiğini belirten Holland, büyükbabasının homo- seksüel olarak gösterilmesinin kendisi için bir problem olmadı- ğını ancak bunun sadece bir ay- nnO olduğunu ve gerçek olayla- nn saptınldığını ileri sürüyor. Fil- min senansti Julian Mkchd'in, Wilde'ın sanat yaşamına dair ger- çekleri arka plana atarak, olayla- n saptırdığına da değinen Hol- land, filmin gerçeklikten nasibi- ni almadığmı ve zıtlıklarla dolu olduğunu dile getiriyor. Prodüksiyon ekibinin olaylan olduğundan daha sert ele aldığı- nı belirten Holland, kendisine iki yıllık danışma ücreti olarak öne- rilen 5 bin poundluk çekin, ger- çek olmayan bu sahnelere ses çı- karmaması için verildiğini de vurguluyor. "Oldukça zajif bir öyküden oluşan bu filmde birçok yanlç \eunutuhnuş kısım var. Or- neğin Wilde,Constance"m meza- rmı ziyaret ettiği sırada kamera 'Costance Mary VVilde. Oscar VVılde'ın kansı' yazıh mezar taşı- nı gösteriytm Oysa bu mezar taşı bura>a 1963 yılında konuldu." Yeni bir yüzyıla girerken Oscar Wilde'm büyüklüğünün ve yaşa- mına dair bütün gerçeklerin bi- linmesi gerektiğini söyleyen Hol- land, filmin bu konuda yardımcı olmadığım da sözlerine ekliyor. Sinema yazarlan ise filmde seks temasının göz ardı edihne- diğini. fakat filmin yönetmeni Brian Gilbert'ın Oscar Wilde'ı, çocuklannın oyuncaklannı ona- ran, onlarla balık tutan, öyküler okuyan ve kansını öpücüklere boğan tam bir aile babası gibi gösterdiğine değiniyoriar. Bu du- rum karşısında, Wilde'ı dünya- nın tek eşcinsel aile babası olarak tanımlayan eleştirmenler de var. Oscar Wilde'ı canlandıran Step- hen Fry'ın, yazan somut bir kişi- lik gibi sunduğuna da değinen eleştirmenler, Queensbery Mar- kisi'nin oğlu Lord Alfred Doug- las'ın da en iyi şekilde yansıtıldı- ğı kanısında. Sunday Tünes Culture dergisi yazarianndan Tom Shone, fılm- deki bütün seks sahnelerinde oyunculann sanki çok ciddi bir şey yapıyorlarmış gibi bir tavır takındıldanm, bu durumun ger- çeklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığım vurguluyor. Tom Sho- ne aynca Oscar VVilde'ın 1959 ve 1960'tan sonra beyazperdeye ak- tanlan üçüncüyaşamöyküsû olan bu filmin diğer iki fılmden daha tutucu olduğunu da ekliyor. PaulSimon 'ın ilkmüzikali 'The Capeman 'e tephler sürüyor Kültür Servisi-1959'da 16 yaşında bir genç Manhattan'da Latinlerin yaşadığı böl- geden yola çıktığında, iki beyaz gencin sal- dınsına uğrayıp yaşamını tümden değişti- recek olaylarla karşılaşacağırun farkında bile değüdi. Kendisine meydan okuyan iki genci kalbinden bıçaklayarak ölümüne ne- den olan bu genç. Salvador Agron, namı- diğer TheCapeman'denbaşkası değüdi. 16 cm'lik Meksıka bıçağını iki gencin kalbine saplayan ve yaşamımn büyük bir bölümü- nü cezaevinde geçiren The Capeman'ın ya- şamı Paul Simon tarafından müzikal olarak sahnelenecek. lşlediği cinayetten sonra pişrnan olmadı- ğını söyleyen Sal. önce elektrikli sandalye- de ölüm cezasına çarptınldı, fakat daha son- ra Nebon RockeffeDer'ın araya giımesiyle cezası hafıfletildi. Bütün bunlara karşın ga- zeteler günlerce onun şu sözlerini manşet- lerine taşıdılar: "Beni yakuı ya da lazartm umrumda bile değfl!" Buraya kadar sıradan bir katilin öyküsü gibi görünen olaylar zinciri, Salvador Ag- ron'ın yaşamını cezae%inde bütünüyle de- ğiştirmesiyle daha da ilginç bir hale geldi. Cezaevine girmeden önce okuması ve yaz- ması olmayan Salvador Agron, içeride bu- lunduğu sırada önce okuma-yazma öğren- Katil, müzikale konu olunca... Paul Simon'ın (solda) Derek \\alcott ile birlikte hazniadığı, koreografisini Mark Morris'in vapöğı müzikal, genç bir katilin, Salvador Agron'un (sağda) yaşammı konu alıyor. Ancak müzikal, Amerikalı suç karşıtı örgütfcr tarafından boykot ediliyor. di, sonra kendisini edebiyata adayarak şiir yazmaya başladı. Bir ara cezaevinden ka- çarak Arizona'ya yerleşen ve burada genç bir kadının cazibesine kapılan Sal, teslim oldu ve iki yıl daha fazladan cezaevinde kaldı. Cezasını tamamlayıp Broıu'a yerleşerek mazbut bir yaşam sürdüren Agrort New York'ta kendisini takJit ederek sıradışı bir yaşam sürdüren varoş gençlerinı bu işler- den caydırmak için uğraşt. 1986 yılında 43 yaşındayken yaşama veda eden Agron, Pa- ul Simon'ın gerçekleştirdirdiği bir müzi- kalle 1 Aralık'tan itibaren Broadway'deki Markiz Tiyatrosu'nda izleyicilerle buluşa- cak bundan sonra. 1988 yılından bu yana konu üzerinde ça- lışan Paul Sımon. Nobel Ödül'lü şair Derek Wak»tt'u da liriklen yazması için ikna ede- rek müzikali birlikte yapıyor. Koreografi- sini Mark Morris'in gerçekleştirdiği müzi- kalin tasanmlannı ise lngıliz Bob Crowley üstleniyor. Hazırlıklan süren ve Paul Si- mon'ın ilk müzikali olduğu için de önem ta- şıyan 'The Capeman', Amerikalı suç kar- şıtı örgütler tarafından boykot ediliyor. Giy- diği siyah pelerinden dolayı New York ba- sını tarafından "Cape Man' olarak adlandı- nlan Salvador Agron, New York'lular tara- fından da kapılanna dayanan 'Latin tehdi- di' olarak adlandınlıyor. iki gencin ölümüne neden olan Sal'in ya- şamının müzikal olması mahkûm aileleri tarafından, mahkûmlan övücü nitelik taşı- dığı ve aileleri zora soktuğu nedeniyle eleş- ririliyor. Çocuklan öldürülen aileler tara- fından kurulan ve 100 bin kişinin üye oldu- ğu grubun üyelerinden Christine Bauro- bardt, Paul Simon'ın adam öldüren insan- lara ya da ölen insanlara nasıl şarkı söyle- tip dans ettireceğini sonıyor. Baumbardt aynca, bu müzikalin geçmişte yaşananlan tekrar canlandırarak. kötü anlar yaşatacağı- nı da düşündüğünü belirtiyor. Demeğin üyeleri müzikalin açıhşının ya- pılacağı gün, bütün dünyadaki üyelerini Broadway'deki Markiz Tiyatrosu'na çağı- rarak, olay karşısında birleşme karan aldı. Üyeler boykotlannı sürdüreceklerini vur- guluyor. Paul Simon ise iddialan reddede- rek. müzikalin ne katilleri ne de Agron' ı öv- düğünü belirtiyor: "Müzikal var olan bilgi- lerden farklı bir biçimde sahneye konuklu. Amacımız insanlan suça ve cinayete teşvik etmek değil. \> nca olayın özünü de sahne- >e yansıtmava valı^ük The Capeman baa konularüzerinde bizi düşünmeye çağınyon" Y A A R ? Jeanne Moreau ve Milos Forman'a ödül • Jeanne Moreau ve Çek asıllı aktör Milos Forman, AvTupa Sinema Akademisi'nin önümüzdeki hafta Berlin'de düzenleyeceği törende sinema kariyerleri nedeniyle ödül alacaklar. 6 Aralık'ta düzenlenecek olan törende ilk kez bir kadın sanatçıya ödül verilmiş olacak. Akademi, daha önce Isveçli yör.etmen Ingmar Bergman ve Italyan yönetmen Federico Fellini'ye ödül vennişti. • Lina WertmÜller in yeni projeleri arasında Harvey Keitel'la çekeceği bir fılm yer alıyor. Keitel'ın, başrolü Franco Lucisano ile paylaşacağı fılm etnik temizlik temasını işleyecek. • Napolyon'un, kansı Josephıne'e yazdığı mektup 108 bin dolara satıldı. 30 Mart 1796 tarihli mektupta Napolyon "Seni kollanmda hissermeden bir gece bile geçirmiyorum. lşin ortasında. askerlerin komutanı olarak, kalbimde ve aklımda yalnızca Josephıne var" diye yazmış. Napolyon, evlendikten birkaç ay sonra ordusuyla Italya'da bir savaşa gitmişti. Müzayedede mektuburr yanı sıra, elyazmalan, resimleri ve Napolyon'un Fransız devrimi dönemindeki mobilyalan da satışa sunuldu • Jean-Jacques Annaild'nun yeni filmi 'Tibet'te Yedi Yıl' Uluslararası Toronto Film Festivali'ne katıldı. • Nlcolas Cage ve Meg Ryan'ın başrollerini paylaştıklan 'City of ,— Angels' adlı C fılm 1998 V yılının başında Fransa'da gösterime girecek. • Roy Lichtensteln'm bir milyon pound değerindeki bir yapıtı Londra'daki Tate Galerisi'ne bağışlandı. Lichtenstein'ın 'Interiors' serisinin bir parçası olan 'Interior with Waterlillies" isimli yapıtı Douglas S. Cramer Vakfı tarafından müzeye bağışlandı. Cramer bir havaalanma - daha adını verecek. / 1959yılmda. doğum yeri ', olan ' Pensilvanya- - 'daki bir havaalanma . adı verilen Stewart, şimdi de Los Angeles'taki bir •• havaalanı için gündemde. • Cary Oldman ın 'Ne Pas Avaler" adlı ilk ı fdminde Kathy Burke, . Ray VVinstone ve Charlıe Creed Miles rot1 alıyorlar. Film, •- parçalanmış bir ailenin i hayatını konu edıyor. .' • Prodigy Smack My Bitch Up' adlı yeni, şarkılanna çekilen ' kiiple yeni bir skandala yol açtı. Klıpte > uyuşturucu kullanan i insan görüntüleri. lezbiyen aşk sahneleri .• ve bir haylı de şiddet > var. yaptığı konuşmada, Lichtenstein öhneden önce bu yapıtını Tate Müzesi'ne bağışlamayı düşündüğünü söyledi. 'Interior with Waterlillies" isimli yapıt mart ayına dek görülebilecek. • Alan Parker Ingiliz Film Enstitüsü'nün başına geçti. • Michael Powell otobiyografısini yayunladı. Bugüne dek elliyi aşkm filme imza atmış olan Ingiliz yönetmenin kitabı eleştirmenlerden tam not aldı. • Ceorge ClOOney, aylık Amerikan dergisi People'ınheryıl düzenlediği anketlerde 1997"ninen seksi erkeği seçiidi. 1995 yılında Denzel Washington, 1996'dada Brad Pitt aynı unvanı almışlardı. • James Stewart • Julia Roberts bin süredir New York hastanesinde kontrol altında tutuluyor. Yapılan açıklamalara göre Roberts'ın başı ciddi bir virüsle dertte; ama bu virüsün adı ve niteliğı henüz saptanabilmiş değil. • Mickey Mouse, televizyonlara gen dönüyor. Walt Disney'den yapılan açıklamaya göre dünyanın en ünlü çızgı kahraman-lanndan bin • olan Mickey Mouse 1999 yılının Ocak ayından itibaren her hafta televizyonda izlenebılecek. » • Salman RÜŞdÜ'nün Sri Lanka'dakı Müslüman mılletvekil- \ lerinin Hindistan'ın bağımsızlığından sonraki tarihini anlatan 'Geceyansı Çocuklan* adlı romanı BBC tarafından Sri Lanka'da filme alınıyor. Filmin çekimlerine 26 Ocak'ta başlanacak. ancak Sri Lanka Devlet Başkanı Chandrika Kumaratunga'nın geçen hafta bakanlar kurulunun Müslüman üyelerine, filmin çekimi için BBC'nin ülke • topraklannı kullanmasına ızin verihneyeceğini temin ettiği söyleniyor. • Kevin Costner kendisinin Prenses Diana ile bir film projesı hakkında ' konuştuklannı yalanlayan kraliyet ailesine tepki gösterdi. Costner yaptığı j konuşmada 3 î ' Ağustos'tabiraraba \ kazası sonucu yaşamrni; yitiren Diana ile rol j almak istediği bir film 1 hakkında konuştuklannı söyledi. Başı derde , giren bir prenses < (Diana) ve onun i korumasını (Kevin \ Costner) konu alacak j olan filmin Hong « Kong'da çekilmesi -. planlamyordu. Costner^ "Ben kavga etmek | istemiyorum, ancak bu i tepki beni üzdü. Bir keâ konuştuğum bir şey içi4 bu kadar büyük tepki • olmamalıydı" dedı. <
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle