27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM1997CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZt YAZI 15 Kuzey/Batı Avrupa Kara/Demir Yollarında CÜNEYT AKALIN Kiiltürel köprü Tür e ~w~ 7"Ç milyonluk büyük bir kitle m I oluşturan, büyük çoğunluğu • / Avrupa'nın en güçlü ekono- ^^/ misine sahip Almanya'da ya- şayan, Orta. Batı ve Kuzey A\Tupa'ya da yayılan ve giderek durumlannı düzelten Türkler, Avrupa'nın genelinde önem ka- zanıyorlar. Bu özellikleriyle Türkler Av- rupa'nın sosyal, kültürel ve hatta siyasal yaşammda giderek artan roller üstlenme- ye aday görünüyorlar. Öte yandan başka bir kültürden gelen bu kitle, ülkesindeki ve bölgesindeki ide- olojik, dinsel, kültürel sorunlann bir bö- lümünü de Avrupa'ya taşıyor. Bu da ma- dalyonun öteki yüzü. 195O'li yıllann sonunda işçilerle baş- layan Türklerin A\Tupa serüveninin kül- türel planda baştan beri sıkıntılı geçtiğı- ni biliyoruz. Türklerin ilk yıllarda doğal olarak kapalı bir yaşam sürdürdüklerini de biliyoruz. 'Heim' adı verilen işçi yurt- lannda kaldılar, gettolar oluşturdular. He- im ile fabrika arasında gidip gelme dışın- da Almanlarla bir kültürel ilişki içine gir- mediler. Fabrikalarda birlikte çalıştıkla- n Alman arkadaşlan da Alman sendika- lar da onlann eğitimine yeterli katkıyı sağlamadı. Kısacası, Türk işçilerinin Av- rupa'daki farklı sosyokültürel yaşamalar- la karşılaşmalan, Avrupalılarla tanışma- lan zaman aldı. Türkler resmi kurumlar- la zorunlu ılişkıler, çocuklannın okul so- rununun gündeme gelmesı vb. zorunlu nedenlerle Avrupa toplumuna açıldılar. Dil engeli aşıldığı ölçüde Avrupalılarla ta- nıştılar. Başka bir deyişle, Türklerin Av- rupa kültürü ile ilişki içine girmeleri. özel bir teşvikten yararlanmadı. Tersine ol- dukça sancılı bir süreçten geçti. Türklerin uzun süre Alman toplumu ile diyalog kuramamalan, Türk toplumu- nun folklorik öğelerin ağırbastığı bir kül- türel yaşam tarzı sürmesinde etken oldu. Kimilerince küçümsense de bir göçmen edebiyatının doğmasma yol açtı. Bu ede- biyat zamanla daha niteliklı eserler koymaya ve giderek tanınmayı aşacak bir düzeye yükselmeye başladı. Türk ba- suunın önde gelen temsilcile- ri Hürriyet, Sabah vb. Avru- pa "da yayımlanırken verel dü- zeyde çok sayıda Türk gaze- tesi ortaya çıkmaktadır. Avru- pa'daki Türk dilinde yayın ya- pan basın organlannın tirajı- nın 300.000 olduğu hesaplan- maktadır. Türk T\r kanallan- nın seyredilirlik oranlannın >r üksek olduğu bilinıyor. Türk TV kanallan ya çanak anten- lerle ya da kablo ile Avru- pa'nın dört bir yanında ko- layhkla izlenebılmektedir. Ti- yatro gruplannın sayısı artar- ken, yayıncılık konusunda da adımlar atılıyor. Kütüphane- lerde de Türkçe bölümler zen- ginleşiyor. Buraya kadar anlaftiklan- mızdan şu çıkıyor: Türkler, Avrupa'daki en kalabalık göç- men kitlesidir. Avrupalı kim- liğinden de vazgeçmeyen, ekonomik durumu güçlenen, büyük bir kitle... Bu nüfus lr- landa nüfusunun 3'te 2'sine, Danimarka nüfusunun yüzde Olof Palme'nin mezan başındaki imzasını taşıyan taş ve dünmüş gibi konan taze çiçekler. 60'ınaeşit Daha önemlisi, Avrupa'nın dört bir yanına yayılmış olmalan. Öte yandan bu büyük ve yaygın nü- fus, tam kırk yıldır Avrupa'da yaşıyor, yani bu açıdan en eski ve tecrübeli göç- men gruplanndan birini oluşturmakta- dırlar. Diğer bir deyişle. "Berlin Duva- n"ndan sonra Avrupa'ya gelen Polon- yalılardan, Ruslardan, Doğu Avrupalılar- dan daha fazla "Batı Avrupaüdırlar"; üstelik adı geçen bu uluslara göre bir ön- celik hakkı taşımalan da doğaldır. Öte yandan Türklerle birlikte Almanya'ya gelen Italyanlann, lspanyollann, Yunan- lılann büyük çoğunluğu ya ülkelerine ge- ri döndüler ya Avrupa Birliği çerçevesin- de yabancı olmaktan kurtuldular ya da göç ettikleri yerlere yerleştiler, milliyet de- ğiştirdiler. Buna karşılık Türkler hem ül- kelerine dönmediler hem de çoğalarak güçjendiler, yaygınlaştılar. Öte yandan Türkiye, Avrupa Konse- yi'ne üye 30 devlet içinde Rusya (148 milyon) ve Almanya'dan (82 milyon) son- ra en kalabalık ülkedir (62 milyon). Bu da Türklerin önemini arttınvor. Türkler Avrupa'nın bütü- nü içinde çok daha önemli bir toplumsal-kültürel rol oy- nayabilirler. Kendi içindeki sorunlan çözerlerse ve ken- dilerine güvenirlerse tabii. Konunun uzmanlanndan Dr. Farnk Şen Milliyet'te yayımlanan "Türkiye 2010" dizisinde şunlan belirtiyor: "Türkler Alman halkına değil, ama sanavi toplumu- na uyum sağlamayı başar- dı." Türklerin sanayi toplu- muna uyum sağladıği açık da önermenin ikinci bölümü, yani Türklerin Alman halkı- na (Şen, fikri Alman halkı diye ifade ediyor doğal ola- rak; biz bunu Avrupa diye genelleştirebiliriz) uyum sağ- layamadığı iddiası doğru mu? Şu ilginç tespit de Faruk Şen 'e ait: "Almanya gelecekte Al- man çoğunluk. Türk azın- lık biçiminde iki kültürlü bir toplum haline gelecek- tir. Türklerle Almanlar için gelecekte beraber \ aşamak- tan çok yan \ana yaşama söz konusu olacaktır." Şen, bunun gerekçesini de açıklı- yor: "Türkler kendi altya- pdarmı kunıyor. Özellikle Solingen'den sonra kendi camilerine daha çok önem veriyorlar. Camilere. spor dernekleri- ne ağırlık veriliyor." Bu kadar ortak ev- liliğe, kırk yıllık birlikte yaşamaya rağ- men neden Alman halkı ile uyum sağla- yamamış olsun? Ya da biz bu duruma ra- zı olmalı, boyun eğmeli miyiz? Hocam, sosyolog Emre Kongar'm tespitine dön- meİc istiyorum: "Türkiye'nin Ortado- ğu. Balkanlar ve Akdeniz açısından sa- hip olduğu yer. onu ister istemez bir bi- reşim odağı olmaya zorlamaktadır." Ben buna Avrupa'yı da eklemek isti- yorum. Almanya, Faruk Şen'in deyişi ile "Alman çoğunluk, Türk azınlık" diye ikiye aynlacaksa, burada "Türk kimli- ği" belli bir etnik, kültürel yapıyı değil, Almanya'da yaşayan bütün gayri Alman- lan temsil edecektir. Nitekim bunun be- lirtilerine rastlanıyor. Avrupa'daki Türk toplumu bir yandan kendi varlık müca- delesini sürdürürken, bir yandan da Ar- navutlar, Boşnaklar, Azeriler, Iranlılar vb. gibi Türklerle tarihse! bağlan olan toplu- luklara elinden geldiğince kanat geriyor. Örgütsel değil, doğal bir dayamşma bu; gariban Avrupalılarla da. Brükserde Schar- baeek'teki bir kahvede gördüğüm hasta- lıklı görünüşlü, alkolik yaşlı için arkada- şım Mim aynen şunlan söyledi: "Bak bu adam hasta, ama kimseye zaran yok. Belçika kahvesine gitse, dışarı atarlar. Buraya geliyor, bütün gün otu- ruyor, gariban diye kimse ses etmiyor." Dayanışmacı Türk toplumu pek farkına varmadan Avrupa'ya bazı şeyler de öğ- retiyor. Durağan, olsa olsa teknolojiden ibaret bir dinamikle kör topal seyreden yorgun Avrupa kültürünün, devingen, canlı Kü- çük Asyalılarla iç içe geçişi, Küçük As- yalılara olduğu kadar Avrupalılara da bü- yük yararlar sağlayabilir. Türkler, tarih- sel ve cografi bakımdan oynadıklan köp- rü rolünü, kültürel alana da yayabilir. Av- rupa ile Asya arasında bir kültürel köp- rü rolü oynayabilirler. Türklerin Avru- pa'nın dört bir yanına yayılmalan, bu ro- lü kolaylaştırabılir. Biz bu rolü oynamaya hazır mıyız? So- ru burada. Çok önemli iç sorunlarla bo- ğuşan, bu sorunlan kısmen Avrupa'ya da ihraç eden Türkiye, bu sorunlannı aşma- yı başanrsa, sözünü ettigim tarihsel ro- lünün bilincine varabilir. Brtti AYDINLANMA ATEŞÎ Öetişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Siviltoplum örgütlerinden eğitime katkı çabalan sürüyor Zeytinburnu ÇYDD, 1994'te başlattıgı "Halk Eğitim Merkez- leri Projesi'nde Şımaklı kadınla- ra verdıği eğitim çalışmalanna devam ederken. Manisa ADD ise "8 yıllık zorunlu eğitim yasası- nın, onun özüne inanmış yöoe- riei kadrolarla uygulanabilece- ği"ni vurguladı. Türk Kadınlar Birliği "tstanbul tl Merkezimız eği- tim ağırlıklı çalışmalannı sürdü- rüyor. 8 yıllık eğitime katkıda bu- hmmak üzere Eyüp Alibeyköy'de- ki Cumhuriyet tlköğretim Oku- lu'nu pilot okul seçtik. Okulun Atatürk büstünü, ders araç-ge- reçlerini, ansiklopedi ile bazı ki- taplannı ve ders panolannı sağla- dık. Kâğıthane ve Şışli Halk Eği- tim'in yardımlanyla kadınlara yö- nelik 4 okuma-yazma kursu açıl- dı, Alibeyköy ve Zeytinburnu'nda da açılması planlanıyor. Gençlere yönelik 'Alan çalış- maları' kapsamında 'Bilinçli Toplum, Sağlıklı Yaşam ve Hij- yen' sloganlanyla gençler bilgi- lendiriliyor. Amacımız gençleri- mizı sosyal alanda bilinçlendir- mek, kişinin, kendini tanımasını öğretmek, sağlık ve hijyen konu- sunda bilgilendirerek yannlara bilinçli, sağlıklı bireyleri hazırla- maktır. Manisa ADD "8 Kasım'da Sangöl şubesinin ev sahipliğinde, Alaşehir, Kula, Sa- lihli, Selendi, Köprübaşı ilçe şu- belerinin katıldığı '3. Eşgüdüm Toplantısrm gerçekleştirdık. Ge- nel olarak 55. hükümetin kurul- masından sonraki gelişmeler ve uygulamalar değerlendirilmiş, 'Laik, demokratik Atatürk Cumhuriyeti'ni saran tehlikenin geçmediği, bu nedenle daha bilinç- li ve etkin görevler üstlenilmesi ge- rektiği konusunda görüş birlikte- liği sağlanmıştır. Aynca, 8 yıllık zorunlu eğitim yasasının. onun özüne inanmış yönetici kadrolar- la uygulanabileceğini, ülke gene- linde ve yerel ölçekte bugünkü milli eğitim yönetici kadrolanna ilişkin kaygılannı dile getirdiler. Toplantıda, bilinen 'Atatürk ve la- ik, demokratik Cumhuriyet' karşıtı çevrelerin bu kez de il, il- çe ve beldelerde teşvikler de al- mak suretiyle 'özel ilköğretim okulları' açmaya yöneldiklerine dikkat çekildi." Zeytinburnu ÇYDD " 1994'ten bugüne 69 ilde baş- latılan 'Halk Eğitim Merkezle- ri Projemiz' şubemizin koordine- si ile Şırnak ili temel kurs merke- zinde 17 Aralık'ta eğitimine baş- lamıştır. Nakış kursuna devam eden Şırnaklı 31 kadınımız, kurs bitiminde Milli Eğitim Bakanlı- ğı'ndan diploma alacak. Kadınla- nmıza aynca çağdaş yaşamın il- keleri, Atatürk ilke ve devrimle- ri, sağlıklı yaşam (anne-çocuk sağlığı), yurttaşlık ve çevre bilın- ci gibi dersler de verilmektedir. 1 Mart'ta başlayan 'Biz Bize Yeteriz' ikinci dönem kampan- yamız Şırnak ili, ılçeleri, köy okul- lanna kitap, defter. okul araç-ge- reçleri %e giysi yardımı ile devam etmektedir." Zonguldak Cumok "Nihayet23 Kasmsaat 14.00'te,. b»f araya gelmek içjftMaden Mü- hendisleri Derneği Lokali'nde toplanıyoruz." İzmir ADD ~ "Atatürk Haftası'nda İzmir'de düzenlediğimiz bir dizi etkinliğe özellikle gençlerin ilgi göstermesi bizi çokrnutluetti; 1) Ankara'daki mitinge ve Anıtkabir ziyaretine katıldık. 2) 14 lisede öğrencilere 'Atatürkçülük'ü ve 'ADD'nin Amaçlan'nı anlatan konferanslar verdik. 3) Atatürk Fotoğrafsergisi açtık. 4) Yerel televizyonlarda Atatürkçülüğü ve ADD'nin amaçlannı anlatan programlara çıktık. 5) 4 lisenin katılımıyla Atatürk'e saygı basketbol tumuvası düzenledik. 6)12 lise. bir üniversite ve bir de üniversite hastanesinde açtığımız ADD standlarında derneğimizi tanıttık ve gelir sağladık. 7) SSK Tepecik Hastanesi ve Ege Ünrsersitesi Tıp Fakültesi'nde Atatürk ile ilgili konferanslar verdik. 8) Liselerarası Atatürk şiirleri okuma yanşması düzenledik. 9) Türk Harb-fş Sendikası üyesi işçilere yeni dünya düzeni ve Atatürkçülük konusunda konferans verdik. Konferansımız sendika yöneticileri ve işçiler tarafından coşkuyla karşılandı. 10) Menderes ve Özdere şubelerimizin açılışmı yaprık. Bu açılışlarla tzmir'de 26 ilçe şubesi. 2 belde şubesi ve 2 gecekondu semtindeki Atatürk ICültür Evi ve lokalimizle örgütlenmemizi tüm lzmir'e yaymış olduk." İstanbul Cumok "3 Aralık'ta, bir araya gelişi- mizin ikinci yılını yıırt içinde ve yurt- dışında toplam 79 Cumok oluşumunu selamlayarak kutlu- yoruz. tki yıllık birliktelik, ashnda 74 yıllık Cumhuriyet dostluğunun pe- kıştirilmesi oldu. Artık biliyoruz ki, tanışmamış olsa da yurt için- de ve yurtdışmda bizim gibi dü- şünen, onlara gittiğimizde sevinç duyacaklanna yürekten inandığı- mız dostlanmız \ar. Bununla mut- luluk duyuyoruz. Biz tstanbul Cu- mok olarak birlikteliğimizin verim- liliğe dönüşerek sürmesini istiyo- ruz. Bu amaçla, 3 Aralık'ta, ilk bu- luşma yerimiz olan Fenerbahçe, Romantika'da bu kez birlikte ak- şam yemeği düzenliyoruz. Tüm Cumok'lan ve Cumhuriyet ya- zarlannı bekliyoruz. Davetiyele- rin sağlanabileceği yerler ve diğer aynntılar. ileride gazetemizde ya- yımlanacaktır. Gecede müzik yap- mak isteyen dostlanmızın daha önceden Handan Tan - 0.216.350 20 71 veya Alper Akgün - 0.216.362 89 64 ile bağlantı kur- malannı rica ediyoruz." HAYVANLAR ISMAIL CÜLGEÇ KİM KİME DUM tilMA BEillç AK ' ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl MIRMIRLAR VĞIR DURAK MUKö \^ u. &WYAlAMANv TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 21 Kasım 36 YASINDA ÖLEN DAHL 163S'TB BueÛN, İH6İÜZ S£SrBCİSİ HÇHRY PUBCBU. (PÖ*£lC) ÖU>Ü. KLASİK SAT7 UHJzgİNİH İLK BÜ- YÜK USnUAil AJMSINM SAYSIN &R V0İİ OLAN PU&CELL, SlK SIK MOZAgrLA KttŞllAÇngllA- CAKTIR. PUKceU PA, MOZARrGİBİ ÜSTÜN YA- 8APIUŞLI BİR ÇOCUK OLAÜAK PO6MUŞ, OHUN Gİ8İ VE&UÜ OLMUŞ(5OO'D&J FAZtA YAPtTI VA8), •mPrnARlNDAKl UELODİ Z£U- 6İHÜ&İYLE VE OPERA ALANINDAKİ ÇAllÇtM- LAfilYLA PİKKATLEÜİ ÇBKMİÇ, YİNE ONUN 6İBİ 36 YAÇINDA ÖLMÜÇTÜ. O ZAAAANA D€- ĞiNjHGİLTEgB'De PEK gİLİNMEfEN OPERA, PVHCSİ-L İLB 6ÜHPEMB G£İ-M'S, £W AZJHOAH, 'OtOO te*£NAS" Sim BİKBAfYAPrr KAZANILMIfTI.. SOIM, BESTBd MF ÛULÛ BİH WPTTr 6ÖgÜLÛY0R.. ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Kış Güç de Bahar Kolay mı? Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği'nin Ankaralı üye- leri bir akşam yemeği düzenledi geçen hafta, Ata- türk'ün sofrasında buluştu başkentliler. CHP'Iİ kimi ba- kanlar da katıldı bu yemeğe. Başta Başkan Gülsen Daldal ve Tülin Candır ve derneğin tüm üyelerini kut- lamak istiyorum, Başkentte her akşam bir başka et- kinlikvar, değişiklikdernekleryararınayemekler, kon- serler, galalar düzenleniyor ama ÇYDD'nin çağrısına büyük katılım var. Kuşkusuz başta eğitim, çağdaş ya- şama katkısı nedeniyle. Başkan Gülsen Daldal'ı din- lerken güzel bir soluk alıyor insan. Özverisinin somut karşılığını görmenin sevincini duyuyor. Küçük birdam- la ile oluşan ışık selini görüyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, çağdışı yaşa- ma bir tepki değil mi her şeyden önce? Hayli acı fa- turalar ödendi, hâlâ da ödüyoruz, öte yandan çağdaş eğitimi gerçekleştirmek görevi de giderek bilinçleni- yorçevremizde. Başkan Daldal sevindirici sayılaraçık- ladı konuşmasında. Denizde kum da değil, ama top- lumdaki eğilimi yansıtıyor. Ülkeyi yönetenlere de uya- rı, çağrı oluyor. O yemekte Tülin ve Atilla Candır ile aynı masada oturduk. Atilla Candır da ilk plancılardan, Karaosmanoğlu ve Sönmez ile planlamanın kuruluş döneminde başlıyor çalışmalan. Hızlı ve coşkulu bir dönem. Ancak eğitimle ilgili plan- lar yaşama geçmedi hiçbir zaman. Tersine planlar uy- gulandı, çağdaşlaşma sürecine değil, çağı kaçırma sü- recine girdi ülkemiz, dinsel eğitim planlandı, dini po- litikaya araç etmek amacı örgütlendi, ödün politikası vurgulandı yıllarca. Yazarken hüzün de bastırıyor. öf- kede. Belli bir eğitim planı uygulansaydı, Milli Eğitim Bakanlığı'nı üstlenen her politikacı ayrı bir program, proje oluşturmasaydı böylesine karanlık tablolar çıkar mıydı karşımıza? Ancak güzel dalgalanıyor toplum. Karanlığı aşmak, aydınlığa yönelmek için herkes ışığtnı yansıtmak isti- yor. Eğitim dalını yeşertmeyi özlüyor. Dernekler kuru- luyordurmadan, okullar açılıyor, yurtlaryapılıyor. ÇYDD Başkanı da söyledi, özellikle gençler büyük ilgi gös- teriyor derneğe. Bilgilerıni aktarmak, öğretmen boş- luğunu doldurmak istiyor. Çünkü her düzeyde boşluk var. Atatürk sofrasını da türkülerle çınlattı gençler. Ru- meli türküleri, Sarı Zeybeklerie, sonra da şarkılar baş- ladı, Atatürk'ün sevdiği şarkılar. TRT'nin çok sevilen sanatçısı Kadri Şarman'ı dinledi konuklar, kımi şar- kıları da birlikte söyledi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği müzik devrimini destekleyen etkinliklere de önem verır, güzel konserlerie evrensel müzik sevgisi- ni geliştirmeye de özen gösterir. Atatürk'ün sofrasın- da geleneksel Türk müziğine yer verilmesi geceye öz- gü bir olay kuşkusuz. Sofrasında geleneksel Türk mü- ziği dinlenmesine karşın çoksesli evrensel müziğin yaşam biçimine dönüşmesini öngörüyor Atatürk. O ön- görü de gerçekleşiyor. Yozlaştırma çabalarına, ekran- larda sergilenen çirkinliklere karşın evrensel müzik da- lında da üretkenlik var. Bence TRT'nin katkısı da çok önemli bu konuda. Belli konserler yayımlanıyor. geniş bir çevre izliyor, izleyerek ilgileniyor, seviyor. Hepimiz öyle sevdik değil mi? Dinleyerek eğittik kulağımızı. Söz buraya gelince başka konular da önce çıkıyor. Çoksesli evrensel müziğe karşı olanlar. o müziği sev- dirme çabalarını ğöze alamıyor, halkımız hoşlanmıyor, diyor. Ekranlarda çok düzeysiz, dahası çirkin program- lar sergileyerek halkımızın beğeni düzeyini geriye çek- me yanşına giriyor. Cinselliği çağrıştıran programlar, kanlı olaylar, cinayetler, trafik kazalan, gerçeğine eğil- meden yüzeysel görüntüler! TRT'nin özelliği daha iyi beliriyor bu yanşta. Kimi programlar belli çevrelerin tep- kisine uğruyor ama bu tepki programın niteliğini ka- nıtlıyor bence. O akşamın coşkusunda sormaya olanak bulama- dım ama soru gerekmiyor, gerçek karşımızda. Doğu- da bir ilimizde on yıldır işsiz yaşayan bir genç adam tanıyorum. Liseyi bitirdi, askerlığini yaptı, ödüller de aldı ama iş bulamıyor. Bir yandan PKK, bir yandan Hiz- bullah, iş öneriyor, para öneriyor, o direniyor. Geçici yapı işciliğiyle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Arada bir açılan sınavlara giriyor, sonuç alamıyor. Nasıl al- sın! Son günlerde TPAO'da açılan bir sınava iki bin ki- şi başvuruyor, yalnız seksen kişi alınacak! Vatandaş olmak kolay değil sözün kısası, bir umut yeşerirken soluyor! Güç bir kış geçireceğiz, diyenler, gerçek bir vergi reformunu göza alamayanlar sokağın sesini duy- mazlıktan gelebilir mi? Kış güç geçecek de, bahar ko- lay mı? Dargelirliler rahat mı soluk alacak baharda? Işsizlere çalışma alanı açılacak mı? Hani nerede, han- gi projeyle, hangi parayîa. Ne güzel anlattı Profesör Şerafettin Turan. Ata- türk'ün sofrasında güçlükleri nasıl aşacağını konuşu- yor konuklar. Sert tartışmalar yapılıyor, değişik görüş- ler çatışarak çözüme yöneliyor sorunlar. Bir anlamda demokratik birsofra. inönü'nün Pembe Köşkü'ndede var bu sofralar. Vaktiyle biz de katıldık bu tür sofrala- ra. Ama niteliği de, niceliği de kayboldu giderek. Bugün çok değişik sofralarda buluşuyor devleti yö- netenler. Hangi sorunlara çözüm aranıyor derseniz, sonuçları ortada. Ülkemizin gündemi hiç değişmiyor, iç politikada da, dış politikada da. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/Bektaşiliğinenüst aşaması.2/Birşeyin içindeki öz...Hindis- tan'da büyük toprak sahibi prenslere ve- rilen san. 3/ Bir vida- da iki diş arasında kalan çukurbölüm... Elçilik ya da konso- losluklarda çalışan koruma memuru. 4/ Karşılık beklenilme- denyapılanyardım... 8 Bir nota. 5/ Sevinç, g neşe. 6/Israil'in pla- ka işareti... Düzvazıdayapı- lan uyak. IIGiresun'un bir il- çesi. 8/" — Tekin": Kadın romancımız. 9/ "Ovalarova- lar — ovalar ' Gözüm yaşı biri birin kovalar" (Karaca- oğlan)... Hava ve gaz akım- lan oluşturmakta kullanılan aygıt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Halkşairlenninaynı uya- g ğı kullanıp birbirlenni yanıt- - layarak karşılıklı şiir sövle- y meleri. 2/ Bulaşık yıkanan musluk teknesi... Gıysi kolu. 3/ Bir yüzü havlu, pamuk ya da vünlü kumaş. 4/ Hayvanlara \urulan damga... " lale kokar lalelimden" (Orhon Murat Anbur- nu). 5/ Pasak... Unvan. 6/ Cizgilerin. yüzeylenn, katı cisimle- rin birbirlerine rastladıklan ve kesıştiklen yer. 7/ Hayvanı av- cıhğaalıştırmaişi... Kitapyazma. 8/"Kuzgun — " : Unlühey- kelcimiz... Bir nota. 9/ Güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hıdrokarbonlu gaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle