Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 KASIM 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 15
Istanbul
Edirne K
12 Sınop
7 Samsun
12 Adana 21
Y 12
Kocaeli Y 10 Trabzon PB 15
Çanakkale Y 13 Gıresun PB 14
Izmir Y 16 Ankara 13
Manısa Y 13 Eskişehır
Aydın Y 12 Konya
Denizü 12 Sıvas
Zonguldak Y 11 Antalya
11
15
20 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Siırt
Hakkâri
Van
Y
Y
Y
Y
Y
PB
PB
19
15
15
14
14
12
11
PB 12
Doğu Karadeniz ile
Doğu Anadolu'nun
doğusu dışında,
tüm yurt yağışlı ge-
çecek. Yağışlar
yağmur ve sağa-
nak, Trakya'da yük-
seklerde karta kan-
şık yağmur şeklın-
de olacak. Hava sı-
caklığı azalacak.
Oslo
HeJsınki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Bruksel
Pans
Bonn
K
K
K
Y
PB
PB
PB
PB
1
0
2
13
8
8
12
7
Münıh PB 7 Milano
Bertın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
Y
Y
Y
Y
Y
PB
Y
4
6
11
6
8
4
14
16
PB 14
ASYA
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
PB
Y
Y
PB
Y
PB
PB
3
16
4
7
14
11
12
23
Şam 20
Parçalı bulutlu , Bulutlu k
Çok bulutlu p Yağmuriu Kariı , Gök gürültûlu
• m
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
H Baştarafi 1. Sayfada
Ama; akla takılan soru, bu genel kavramlaria yar-
gılarla ilgili değil. Refah'lılar, partinin kapatılmaya-
cağını söylerken acaba neye güvenerek sadece bu
iki kavramı yineleyip duruyoriar.
Acaba niçin, RP'nin kapatılamayacağını kimi de-
lil ve belgelere dayanarak savunmuyoriar?
Neden, neden, neden? Başkalarını bilmiyoaım a-
ma, aklıma takılan bu soruya yanıt bulmakta güç-
lük çekiyorum.
Bir kanser afeti gibi yönetim kadrolannı sanp sar-
malamış eşleri türbanlı ya da toplu nitetemeyle kök-
tendincilığe prim veren devlette yükselmiş kimi in-
sanlar hâlâ içimizde.
Tabii, RP'lilerin yüzeysel telaşlannın ardındaki gü-
lümseyen yüz ifadeleriylesürekli "Türkiye'de hukuk
ve hâkimler var" irdelemelerine, ülkedeki oluşma-
lan, gelişmeleri bilen insanlar, anlam vermemezlik
edemjyor.
Recep Tayyip Erdoğan aynı türküleri söyledik-
ten sonra Takkeli Erbakan gibi "Biliniz ki bizi kes-
mekle budamakla bıtıremezsiniz. Budadıkça biz
büyüyeceğiz" diyor. Oysa, yeni bir partiyi, kapatıl-
maya yeglemedikleri açık seçik ortada.
RP'lilerin bir derdi, adını duydukça ürperdikleri
Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ise öteki işim,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Öz-
den...
Başsavcı Savaş, sözünü esirgemeden RP'nin
kapatılmasındaki yararları açıkça söylüyor. Bir ör-
nek veriyor: HEP'in nasıl kurulduğunu anımsatıyor.
Kapatılınca DEP'in ortaya çıktığını. Ondan da -da-
ha ılımlı- HADEP'in var olduğunu anlatıyor ve "Ya-
ni kapatmalann faydası oluyor diyorsunuz" soru-
suna verdiği yanıtla, "Bu yaşanarak görülüyor" so-
nucuna vanyor.
Mesut Yılmaz, hükümeti kurduğundan beri, ör-
neğin Susuriuk sorununda "yargıya gereken 'yar-
dımı' yapacaklannı" söylüyor. Ama, nedense Cum-
huriyet Başsavcısı'na "yardımcı olacak birhareke-
ti" görülmedi, görülmüyor.
Ama ne çare
Başsavcı'ya ya da Anayasa Mahkemesi'ne -el-
bette sorduklarında- REFAHYOL'un devlet kadro-
lannı gericilerden, irticayı baş hedef sayanlardan
kaç kişiyle doldurduğunu toparlayıp bildiremez
miydi?
Yasalann hükümetin böyle bir görevi üstlenme-
sini engelledığı varsayılıyorsa, medya kanalıyla
böyle bir hizmette bulunamaz mıydı? Iş niyet edil-
sin. Yollar çok, olanaklar bol!
Dönüp dolaşıp bir başka konuda aynı kapıyı ça-
lıyoruz:
Başbakan Yılmaz, parttdeki yöneticilere diyor ki:
•'Çmrhâtööhdaki iöo'r&for kam'üyhVfta yaftstyan-
dan daha büyük. Dokunulmazlıklann kaldınlması
halinde Çiller, zaten kendi kendini bitirecek. O da
bu dunımun farkında. Çiller'i (Şaibe Hamm'ı) yar-
gı önünde mahkûm etmeye çalışalım."
Bu anlatıma göre; Şaibe Hanım'dan kurtulmamı-
zjn püf noktası dokunulmazlık. Bu haftanın başta
gelen konulanndan biri de dokunulmazlık!
Kapsamı daraltılacak. Acaba? Henüz, devlet ıda-
resi aleyhine işlenen zimmet, irtikap, ihtilas, rüşvet
suçlan, mal aleyhine işlenen suçlar, inancı kötüye
kullanma gibi anayasanın 83. maddesindeki kimi
suçlarda dokunulmazlık zırhının kalkıp kalkmaya-
cağı belli değil.
Oylama gizli. Şaibe, sınırlamaya yanlı görünen
nutuklar atıyor ama, maddenın gizli oya sunulaca-
ğını da biliyor. Kim bilecek hangi partinin ya da mil-
letvekilinin "kapalı bölümde" hangi oyu kullandığı-
nı.
Bu çabalara karşın, Şaibe'yi yargı önünde
mahkûm edebilecek miyiz? Şaibe'den nasıl kurtu-
lacağımız meçhul!
Başbakan Yılmaz, REFAHYOL'la üstümüze çö-
ken irtica teröründen sonra kurduğu 55. hükümet-
le "esenliğe çıkacağımızı" vaat etti. Hâlâ da bu sa-
vında direniyor.
Ne çare; gelişmeler Yılmaz'ın bu savını doğrula-
mıyor.
Yılmaz hükümeti, partak vaatlerinde somut so-
nuçlar çizen bir grafik göstermiyor.
Bu durgunluk, ama bol vaatlerte sonuç verme-
yen "gidişat" umutsuzluğu artınyor.
Ha, bir de şu gerçek önümüzde: Dünya enflas-
yon tablosunda Türkiye, ikinci!
Bu tablo Başbakan'ı üzüyoımuş.
Ya halkı?
Hükümette Irak zirvesi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Irak ıle ABD ara-
sındaki bunalımın sıcak bir
çatışmaya dönüşme olasılı-
ğından kaygı duyan Türkiye.
taraflan "saldnleştirmeye"
yönelık diplomatik gırişim-
lerini arttırdı.
Cumhurbaşkanı Süley-
man DemirH ve Dışişleri Ba-
kanı İsmail Cem, ABD
Kongresi Dış tlişkıleri Ko-
misyonu üyesi Gordon
Smiöı'le yaptıklan görüşme-
lerde, "Irak'a yönelik her-
hangt bir saJdınnın bölgede-
kidengeieriolumsuz etkfleye-
ceğini ve sorunun banşçı
yöntemlerteçözülmesigerek-
tiğj" mesajını \erdiler. Dışiş-
leri Bakanlığı'na çağnlan I-
rak'ın Türkiye Büyükelçili-
ği Maslahatgüzan Saad Al-
Samarrai'ye de Bağdat yö-
netiminin BM kararlanna
uyarak bunalımı tırmandır-
maması telkininde bulunul-
du.
Irak"ın kitle imha silahla-
nnın ortadan kaldınlması ve
yenilerinin üretilmemesı için
denetimlerde bulunan BM
Özel Komisyonu'nun çalış-
malannı engellemesi ve
ABD'li üyelen sınır dışi et-
mesiyle artan gerginlik, Tür-
kiye'nin de diplomatik giri-
şimlerini arttırmasına neden
oldu. Demirelve Cem, dün
ABD Kongresi Dış İlişkiler
Komisyonu üyesi Smith ile
bir araya gelerek bunalımın
banşçı yöntemlerle çözül-
mesi gerektiği mesajını ver-
diler. Cem. önceki günlerde
ABD Dışişleri Bakanı Ma-
deleine Albright'a bir mek-
tup göndererek, ABD'nin
Türkıye'ye uyguladığı teks-
til kotalannın kaldınlmasını
ıstedi. Başbakan Mesut Yıl-
maz. Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit Genelkurmay
Başkanı Orgeneral İsmail
Hakkı Karadayı ve Dışişleri
Bakanı Cem, bunalımla ilgi-
li olarak Türkiye'ninalacagı
önlemleri görüşmek üzere
dön zirve düzenlediler. Yıl-
maz, Ecevit, Karadayı ve
Cem, dün Başbakanlık'ta bir
araya gelerek Irak-ABD bu-
nalımının Türkiye'ye etkile-
rinı ve alınması gereken ön-
lemleri görüştüler. Yılmaz,
göriişmenin ardından yaptı-
ğı açıklamada, ABD'den In-
cirlik Cssü'nün kullanılma-
sına yönelik bir istem gelme-
diğıni yineledi.
Cem de TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda yap-
tığı konuşmada, Irak'taki du-
rumu çok tehlikeli olarak ni-
teleyerek "Türkiye, Körfez
Savaşı'nın faturasını büyük
ödedL Belki Kuveyt'ten bfle
çoködedi" diye konuştu.
'Hepsi aynı çetenin işi'• Baştarafi 1. Sayfada
talepte bulunulmasına karar veril-
dığini bildirdi.
Duruşmayı izlemek üzere tstan-
bul'dan hareket eden 7 otobüs do-
lusu mağdur ve yakınlan ile avukat-
lann yolu Samsun'un Kavak ilçe-
sinden itibaren defalarca kesildi.
Sabahın erken saatlerinde Trab-
zon'un Akçaabat ilçesine ulaşan
konvoy, kimlik tespiti ve genel bil-
gi toplama gerekçesiyle durdurul-
du. Bu sırada ülkücü bir grupla kon-
voydakiler arasında tartışmalar ya-
şandı. Konvoy daha sonra kent gi-
rişindeki Trabzon Trafık Bölge
Müdürlüğüönüne getirildi. Konvoy
burada da polis tarafindan yaklaşık
3 saat bekletildi. Davul zurna eşli-
ğinde halay ceken ve slogan atarak
ölenlerin fotograflannı taşıyan
grupla güvenlik güçleri arasında
tartışmalar çıkö. Sabahın erken sa-
atlerinden itibaren ise Trabzon Ad-
liyesi önünde olağanüstü güvenlik
önlemleri alındı. Tutuklu olarak
yargılanan 5 sanık, saat 07.45 'te ad-
liyeye getirildi. Saat 09.00'da baş-
laması gereken duruşma saat
10.00'a ertelendi. Mûdahiller ve
avukatlann mahkeme salonuna ula-
şamamasına karşın duruşmaya baş-
landı. Duruşmada sanıklan üç avu-
kat savunurken müdahil avukat ola-
rak Ankara'dan gelen 5 avukat du-
ruşmaya girdi. Müdahil avukatlar,
davaya Ankara'dan katıldıklannı,
ancak müvekkilleri ve müdahil
avukatlann çok büyük bir kısmırun
güvenlik güçleri tarafindan dışan-
da tutulduğunu, bu nedenle mahke-
me salonunu terk etmek zorunda
kalacaklannı bildirdiler.
Avukatlar adına açıklama yapan
Ankara ÇHD Başkanı Kâzun
Genç, durumu başsavcıya ileterek
avukatlar ve müdahillerin getiril-
mesi için gerekli talımatı vermesi-
ni istediklerini söyledi.
purusmajievam ederken ancak
saâ'n?. ı yte ,'çok s'ıkı guvenlîfc ön-
lemleri altında adliyeye getirilen
mağdur yakınlan, burada da sıkı bir
aramadan geçirildiler. Bu sırada ba-
zı mağdur yakınlanyla polis arasın-
da tartışmalar ve yumruklaşmalar
oldu. Olaym ilk anında iki kişi gö-
zaltma alındı. Bu sırada konvoyda-
kiler "Analann öfkesi katiUeri boğa-
Gazi ola> lanyla ilgili davaya çok sayıda avukat da ilgi gösterdi.
cak", "Adalet istiyoruz", "Gazi'nin
hesabısorulacak'' şeklinde slogan-
lar attılar. Bir ara ülkücülerden
oluştuğu belirtilen küçük bir grup,
konvoydakilere sözlü sataşmada
bulundu. fki grup arasındaki söz
düellosu büyümeden önlendi ve ül-
kücü grup bölgeden uzaklaştınldı.
Daha sonra şikâyetçiler. mağdur
yakınlanndan bir kısmı ve avukat-
lar duruşmaya katıldılar. Duruşma-
yı CHP Istanbul Milletvekili Meb-
met Sevigen ile Izmir Milletvekili
Sabri Ergül, tstanbul Barosu Baş-
kanı avukat YüceJ Savman, yönetim
kurulu üyesi avukat Burçin Aybay,
Insan Haklan Derneği Trabzon Şu-
be Başkanı Sinan Kutay ve bazı kit-
le örgütü temsilcileri ile siyasi par-
ti temsilcileri de izledi.
Sev igen ve Ergül. davalann mey-
dana geldiği yerde görülmesi ge-
rektiğini, çünkü maddı delillenn ve
tanıkJann orada olduğunu söyledi-
ler. Mıllenekillen. "Başbakan'm
tehdit altında olduğunu söylediği bir
yerdevatandaş ne vapmalıdır? Baş-
bakan kendini acz içinde gösterdik-
çe çetelergüç almaktadır. Susuriuk,
Gazi ve İrfan Agdaş o*a>ı hcpsi «y?-"
nı çetenin işidir'* diye konuştular.
Savman da lstanbul'da görülme-
si gereken bir davanın yıllardır baş-
ka yerlere sürülmesinin olayın bo-
yutlannı ortaya koyduğunu söyledi.
Mağdur yakmlannın duruşmaya
gelmelerinin engellenmesınin ka-
bul edilemeyeceğıni söyleyen Say-
man, Adalet Bakanlığı'nın mahke-
menin bu talebini reddetmesini çok
yanlış ve haksız bir karar olarak ni-
telendirdi.
İddialara ret
Dursun Kaya Güleç başkanlığın-
da yürütülen davaya tutukJu sanık-
lardan Adem AlbayTak, Mehmet
Gündoğan, Hasan Yavuz, Hayrul-
lah Şişman ve Metin Çakmaz'la,
tutuksuz olarak yargılanan 10 sa-
nık katıldı. Sanık avukatlannın is-
temi üzerine, duruşma salonuna te-
levizyon kameralan ile fotoğraf
makineleri alınmadı. Duruşmada
kimlik tespiti ve sanıklann sorgula-
ması yapıldı. Suçlamalann odağın-
da yer alan Adem Alba>Tak. kahve-
lerin taranmasından yanm saat son-
ra Gaziosmanpaşa Karakolu'na git-
tiğini, burada üstleri tarafindan ken-
disine karakolun ön ve arka tarafı-
nın güvenliğinin sağlanması emri-
nin verildiğini bildirdi. Gaziosman-
paşa Emniyet Müdürlügü Araştır-
ma Büro Amirliği'nde sicil memu-
ru olarak görevli olduğunu belirten
Albayrak, karakolun çevrildiğini,
lltı 3iMflMVjk"f9nlü saldınlann
yapıldığmı, molotofkokteyllerinin
atıldığını, bazı kişilerin de karakol
içine girerek silah dolaplannı aç-
mak istediğini öne sürdü. Albay-
rak, Savcı Muhittin Aratanın da
yanlannda olduğunu. kahvelere
otopsi için gidemediğini, savcının
güvenliğinı sağlamak için gizledik-
lerini bildirdi. Durumun çok kritik
olması nedeniyle polisin havaya
ateş açtığını belirten Albayrak, po-
lis panzerlerinin maçta olmasmdan
dolayı sonradan olay yerine geldi-
ğini, kendisinin iki panzer gördügü-
nü söyledi. Bir gün sonra olay ye-
rine askerlerin geldiğini, gösterici-
lerin önce "En büyük asker bizim
asker" diye bağınp sonra "Asker
Srvas'ta neredeydin'' diye sertleş-
meye başladığını belirten .AJba>Tak,
askerin geri çekilmek zorunda kal-
dığını, olaylar sırasmda karşılıklı
ateş açıldıgını anlattı. Albayıak. gü-
venlik kordonu nedeniyle olaylara
uzak olduğunu, ateş etmediğini,
uzun namlulu silah taşımadığım
söyledi ve "Ateş etseydim ettim der-
dim" diye konuştu.
Müdahil avukatlann istemi üze-
rine mahkeme başkanı, sanığa, IHD
tarafindan saptanan 10 fotografı
gösterdi ve bu fotoğraflardaki be-
yaz kot takımlı kişinin kendisi olup
olmadığını sordu. Albayrak kendi-
sinin olmadığını söyledi, ancak ba-
zı fotograflarda bulunan Mehmet
Gündoğan ı tanıdı. Müdahil avu-
katlann yenı iki fotoğrafi kanıt ola-
rak mahkemeye sunması üzerine
sanık polis memuru, yüzü görünen
ve elinde uzun namlulu silah olan
kişinin kendisi olmadığını söyledi.
Albayrak, kendisinin sürekli olarak
yasadışı örgütler tarafindan tehdit
edildiğini söyledi.
Sanıklardan'Mehmet Gündoğan
da olaylar sırasında hiç silah kullan-
madığını, eline de uzun namlulu si-
lah almadığını öne sürdü. 12 Mart
gecesi izinli olduğunu belirten
Gündoğan, 13 Mart günü göreve
geldiğini, o sırada askerin olay ye-
rinde olduğunu, kalabalığın arasın-
da Zülfü Livaneli ve Salman Ka-
ya'yı gördüğünü söyledi. Askenn
öne geçtiğini, polis barikatınm ar-
kada kaldığını.belirten Mehmet
Gündoğan, Adem Albayrak'ın ifa-
delerifl! doğruladı. Mahkeme heye-
tı duruşmanın sonunda sanıklann
tutukluluk hallerinin devamına ka-
rar verirken dava 15 Aralık tarihi-
ne ertelendi. Duruşmayı izlemek
üzere Trabzon'a gelen DervişGök-
tepe, Sıvas'ta işlediğı bir trafik su-
çundan önce gözaltma alındı, da-
ha sonra serbest bırakıldı.
Mısır'da şeriatçı katliaııı: 67 ölü Askerler, Sİvİfleri
I Baştarafi 1. Sayfada
kuşatan güvenlik güçlen ıle bir süre karşı-
lıklı çatıştılar.
Saldında 85 kişi yaralanırken Mısır po-
lisi tarafindan yapılan açıklamada, 6 saldır-
gan ve ile 4 Mısırlının da ölenler arasında
yer aldığı bildirildi. Saldırganlann, olay sı-
rasında otomatik tüfek, kimi zaman da han-
çer kullandıklan belirtildi.
Luksor'daki Isis seyahat acentesi sözcü-
sü. silahlı saldırganlann tapmağın içine gir-
meye hazırlanan turistlere rasgele ateş ettik-
lerini söyledi. Isis'e ait otobüsün şoförünü
yaraladıktan sonra boş aracı ele geçiren sal-
dırganlann 150 metre ileride polis tarafin-
dan durdurulduklannı belirten sözcü, saldır-
ganlann bir süre poh'sle karşılıkh çatıştık-
tan sonra öldürüldükleri kaydetti.
Ülkeye şeriat düzeni getirmek isteyen ve
1992 yılında bu amaçla hükümet aleyhine
kampanya başlatan şeriatçı militanlar, za-
man zaman turist otobüslerini hedef alıyor-
lar. Radikal Islamcılann 1992 yılından be-
ri gerçekleştirdikleri saldınlarda bugüne ka-
dar 1300'den fazla kişinin öldüğü belirtili-
yor. Ölenlerin arasında 100 kadar da Batılı
turist bulunuyor.
Militan tslamcılar, 18 Eylül'de başkent
Kahire'de bir turist otobüsüne saldın düzen-
lemiş,9'uAlman 10 kişinin ölümüne yol aç-
mışlardı. 1996 yılı Nisan ayında da, Gize
piramitlen yakınında tekrar saldın düzenle-
yen radikal Islamcılar, 18 Yunanlı turistin
ölümüne yol açmışlardı.
Bu arada, Fransa, Norveç ve Almanya'da-
ki yabancı seyahat acentalan Mısır turlan-
nı iptal ettiler. İptaller üzerine Mısır Turizm
Bakanı Memduh El-Balt'agi, Mısır'ın turis-
ler açısmdan öteki ülkeler kadar güvenli ol-
duğu açıklamasmı yaptı. Almanya, Rusya-
Fransa saldınyı "Kabul edilemez bir terör
eylemi" olarak nitelediler.
Erdoğan 'dan
usulsüz
ihaleleritinıfi
İstanbul Haber Servisi - RP'li Istanbul Bü-
yükşehir Belediyesi yönetimi, Devlet Ihale Ya-
sası'na aykın bir şekilde, RP'ye yakmlığı ilebi-
linen şirkete trilyonluk iş verdiğtni itiraf etti.
Büyükşehir Belediyesi, birprotokoBe belediye-
nin yan şirketi olan lSTAÇ'a devredilen yakla-
şık 2.5 trUyonlukçöp işinin "emekağuiıktı" kı-
sımlannın özel kuruluşlara ihale edildiğini be-
lirtti. îstanbul Büyükşehir Belediyesi, "Ento-
ğan'a usulsüz ihale suçlaması'' başlıklı haberi-
mizle ilgili bir açıklama yaptı. Haberin tümüy-
le asılsız ve iftira olduğu belirtilen açıklamada,
'çöp transfer istasytmlannın işlealmesi ve cöp-
ferin depolama alanlarma taşuunas' işinin bir
protokolle lSTAÇ'a devredildigi, ancak işin e-
mek ağırhklı kısımlannın özel kunıluşlara iha-
le edildıği belirtüdi. 2886 sayılı ihale Yasası'nın
71. maddesi uyannca belediyenin yan kurulu-
şuna protokolle devredilen işin. aynı yasa ge-
reğince
-
Bizzat o kuruluşlar tarafindan üreoi-
mesi veyapılması zönınludur"denilmesine kar-
şın yasa hükmü hiçe sayildı.
Söz konusu işin yasal olmadığını, belediye-
nin kendi bürokratlan dahi kabul ediyor. Istan-
bul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Ge-
lişn'rme Daire Başkanlığı Işletmeler Müdürlü-
ğü'nden Denetim ve Protokol Müdür Yardım-
cısı Yasemin Karakaya'nıa, 24 Eylül 1997 ta-
rihli uyan yazısında. işin özel kuruluşlara ve-
rilmesinin yasal olmadığına dikkat çekiliyor.
Universitede
I Baştarafi 1. Sayfada
"Katil polis ünrvcrsiteden defol"
sloganlan atarak, polisin üniversi-
teden çıkmasını, arkadaşlannın da
serbest bırakılmasını istedıler. Gi-
riş-çıkışın polis tarafindan engel-
lenmesi üzerine forum düzenleyen
öğrenciler de bir süre dışan çıka-
madı. Bunun üzerine Fen-Edebi-
yat Fakültesı Dekanı Prof. Süha
Güney. kapıya gelerek öğrencile-
rin dışan çıkmasını sağladı. Daha
sonra öğrenciler, üniversiteden çı-
karakdağıldı.
Bu arada kavga suasında ülkü-
cüler tarafindan kendilerine bıçak
çekildiğini öne süren 2 öğrenci, şi-
kâyette bulunmak üzere Eminönü
Emniyet Amirliği'ne başvurdu.
K. Irak'ta
• Baştarafi 1. Sayfada
esir alındığını bildirdi.
Celal Talabani liderligindeki
IKYB'ye bağlı radyo ise 1KDP
peşmergelerinin birçok bölgeyi
ele geçirdiğini doğruladı. Bat-
man'ın Hasankeyf ilçesine bağlı
Sulucak Köyü'nde maym tarama-
sı yapan köy koruculan PKK'li-
lerin saldınsına uğradı. Olayda
Mehmet Cuci ile İsmail Kavak ad-
lı korucular şehit oldu. Elazığ'ın
Ancak ilçesine bağlı Erbağ Kö-
yü'ne baskın düzenlemek isteyen
teröristlerle köy koruculan ara-
sında çıkan çatışmada da Hüseyin
Yılmaz adlı konıcu şehit oldu.
• Baştarafi 1. Sayfada
bugünkre gelindi. 1994'te
Genelkurmay yeni bir kon-
sept oluşturdu ve 95'te sınır
ötesi ikinci büyük harekât
gerçekleştirildi. Bu arada P-
KK ulusiararası alanda po-
litik faalhetlerini yoğunlaş-
ürdı ve sınıra yakın üsler
kurdu. 1997 yıhna gelindi-
ğinde PKK, TSK'ye karşı
başan elde edemeyceğini
anladı. Riski az,sansasyonal
eyiemlere ağırlık verdi ve
Iran, Suriyc, Yunanistan,
Güney Kıbns Rum kesimi
gibi destekçisi de\ leüeıie iş-
büüğini yoğunlaşbnb. .An-
cak TSK'nin operasyonlan
sonucu PKK'nin komuta
kontrol ve organizasyon ya-
pısı bozuldu. Şu anda PKK
Kuzey Irak'ın güneyine anl-
tıuş durumda. Bölgede inisi-
yatif TSK">e geçti. Kö>1er-
deld sosyal ve eğitsel uygula-
malar da dahil olmak üzere
TSK tüm olanaklannı orta-
ya koydu. Şimdiki bu za-
man, devletin tüm kurunı ve
kuruluşlanyla topyekûn
mücadekye kanlması gerek-
li sosyal ve ekonomik tedbir-
lerin alınması zamamdır.
Yanı sıra PKK'nin yurtdışi
faaliyetlerine karşı da mü-
cadelc yapılmasınm zama-
Askerlerin verdiği mesaj
çok açık. Daha önce olduğu
gibi PKK'nin tasfiye aşa-
masına gelindiğini söylüyor
ve artık bundan sonrasmda
sivil otoritenin ağırlığını
koymasını istiyorlar
Bir örnek vennek gere-
kirse Şımak'ın ilçesi Güçlü-
konak'la karayolu bağlantı-
smın olmadığı söyleniyor.
Güçlükonak'takıler Eruh"a
gidebiliyor ancak. Dozer
\ar, fakat operatör olmadı-
ğı için çalıştınlamıyor. Öğ-
retmen yok, doktor yok. su-
bay ve astsubaylar köylerde
eğitim ve sağlık hizmetleri-
ni üstleniyor.
Askerler özellikle bayın-
dırlık, ulaştırma, sağlık ve
milli eğitim bakanlıklanmn
acilen bölgede varlıklannı
hissettirmesini bekliyor. Yi-
ne askerlerin verdiği bilgiye
göre kadınlar ağırlıkl'. ol-
mak üzere örgüt üyeleri si-
lahlanyla birlikte yoğun bir
şekilde teslim oluyor. Orgü-
te katılım en alt düzeye in-
miş durumda ve katılımla-
nn para karşılığı Kuzey I-
rak'a doğru olduğu belirti-
liyor.
Van'dan sonra ikinci du-
rak Hakkâri 'nin Yüksekova
ilçesine bağlı Dağlıca Kö-
yü. Kobralann eşliğınde Si-
korsky helikopterleriyle gi-
diliyor Dağlıca'ya. 98 han-
de 819 nüfus var. 96 kışi köy
korucusu. Bir de lç Güven-
lik Piyade Taburu. 800 as-
ker. Köy, adına uygun ko-
numda. Bir yanı Cilodağla-
n, bir yanı İkiyaka dağlan,
bir yanı Karadağ. Irak sını-
nna 1.5 kilometre. Sınınn
öte yanında PKK'nin eski
bir kampı. Şetünüz. Ancak
artık güvenlik sağlanmış.
Ne ki gazetecilerin gezisi sı-
rasında 11 kılometre ötede-
ki tkiyaka Köyü"nde görü-
len 3-5 kişilik bir terörist
gruba yönelik operasyon
de\am ediyor. Ve gazeteci-
lerin bulunduğu sırada be-
lirlenen hedeflere top atışla-
n yapılıyor. Köyün yolu
toprak. Telefon yok, kışın
elektrik hiç gelmiyor. Oldu-
ğunda da voltaj düşük, tele-
vizyon izlenemiyor. Radyo
yok, gazete yok. Öğretmen
yok, doktor yok, imam yok.
Devlet, köyle ilgisini kes-
miş. Askerler öğretmenlik
yapıyor, doktorluk yapıyor,
eczacılık yapıyor. 140 ço-
cuk eğitim görüyor iki okul-
da. Subay ve astsubaylar
maaşlanndan verdikleri pa-
rayla bir derslik inşa ediyor,
çünkü mevcut derslik tahta
direkler üzerinde bir naylon
baraka...
Babasının yanında bir
küçük çocuk, 5 yaşlannda.
Asker, çocuğun yanağını
okşuyor, "Adın ne" diyor.
Çocuk mahçup, babası "Si-
sen" diyor. Sonra ekliyor,
"Sümbül demek". Asker
gülümsüyor, "Ne güzel bir
isim".
Gazetecilerin gezisi de-
vam ediyor.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
mıştı. Bundan, ambargonun insani olmadığı sonu-
cu da çıkmış oluyor, ama geçelim.
Irak da bu çerçevede usul usul petrol satmaya
başlamıştı. önceki üç aylık dilimi satmayan Irak'ın
bugünlerde hem o dönemin hem önümüzdeki dö-
nemin petrolünü satma hakkı doğuyor..du...
Tam bu sırada kriz patladı. ABD de Saddam
böyle caka sattığı sürece Irak'ın artık petrol falan
satamayacağını duyurdu.
Piyasaya petrol sunumunu yüzde bir dolayında
arttıran bu durum ortadan kalkarkeeeen...
Piyasaya kuzeyden petrol akmaya başladı. Azer-
baycan'ın erken üretim petrolü, 12 Kasım günü
törenle Rusya'nın Novorossisk Limanı'na pompa-
landı.
Yazının başında vurguladığımız gibi yorum yap-
madan, bu iki durumu alt alta okura sunduk. Şu
soruyu çengelli bırakıp, konunun Türkiye'yi ilgilen-
diren yanına geçelim:
"Acaba, ulusiararası şirketler Azerbaycan erken
üretim petrolüne pazar bulmak için Ortadoğu 'da-
ki vanalan biraz sıkmak mı istiyor?"
Azerbaycan petrolünün Rusya limanına akması
için düzenlenen 12 Kasım töreninde kasım kasım
kurularak oturanlann başında Türkiye heyeti geli-
yordu.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın törendekı keyfi, de-
ğil uçak camını, dostu düşmanı çatlatacak kadar
yerindeydi...
Neden?
Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev,
"Gönlüm Bakû-Ceyhan hattında" dedi ya. Bu iş
tamam demektir.
Demeçle petrol borusu döşenseydi şimdiye
Mars'ta rafineri kurulmuştu.
Aliyev'in bu sözüne keyiflenenler, tümcenin de-
vamını duymazdan geldiler:
"Ama son karar konsorsiyumundur..."
Aliyev bu sözü söyleyerek topraklarındaki pet-
rol üzerinde söz hakkının yüzde on olduğunu ka-
bul etti. Çünkü konsorsiyumda Azerbaycan'ın pa-
yı bu kadar.
20 Eylül 1994'te kurulan konsorsiyumdaki pay
dağılımı şöyle:
BP (Ingittere) yüzde 17.12, AMACO (ABD) yüz-
de 17, UNOCAL (ABD) yüzde 10, LUKOIL (Rusya)
yüzde 10, SOCAR (Azerbaycan) yüzde 10, State-
oil (Norveç) yüzde 8.5, EXXON (ABD) 8, TPAO (Tür-
kiye) yüzde 6.75, Pennzoil (ABD) yüzde 4.8, ITOC-
HU (Japonya) 3.92, RAMCO (Ingiltere) yüzde 2,
DELTA (Suudi Arabistan) yüzde 1.6.
Amerikan ve Ingiliz şirketlerinin payını toplayın-
ca yüzde 6O'ı bulüyor. , „.
Bu durumda karan kim verir?
Tehlike kutlaması...
Şimdi sorular sorarak Bakû'daki törenin anlam
ve önemini netleştirelim:
- Tören niçin yapılıyor?
"Azeripetrolünün Rusya limanına akması için..."
- Bu petrol oradan hangi kanalla Batı'ya gide-
cek?
"Boğazlanmız yoluyla..."
- Boğazlar'dan Rusya tankerteriyle ne kadar pet-
rol taşınıyor?
"Yılda 50 milyon ton..." >
-Azeri petrolüyle bu rakam ne olacak?
"1998yılında 80 milyon tona çıkacak..."
- Bû ciddi bir tehlike. Ülkemiz için sorun yarata-
cak böylesi hareketin başlangıcına Türkiye'nin
başbakanı neden gider?
Bu sorunun yanıtını Başbakan vermeli. Rus tan-
kerleri ortalama 20-25 yaşında. ABD bu yaştaki
tankerieri değil limanlarınasokmak, 200 mil kıyısı-
na yanaştırmıyor. Biz ciğerimize sokuyoruz. Boğa-
zın kimi yerierinde genişlik bir milin altına iniyor. 90
derecelik dönüşlerde tankerler birbirini son anda
görüyor. Bugünkü trafik yetmezmiş gibi bunun
yüzde 50 daha artması için alkış tutuyoruz.
Alkış tutmakla kalmıyoruz. Boğaz trafiğı artaca-
ğı için 120 milyon dolarlık yeni bir radar sistemi ku-
ruyoruz. Parasını Türkiye'nin ödeyeceği bu sis-
temle, kazanın nerede olduğunu hemen öğrene-
bileceğiz.
Yani neremizin yandığını anlamada zorluk çek-
meyeceğiz.
Benzetme itici gelebilir ama, Boğazlanmızdaki
tehlikeyi arttıracak bir törene katılmamız şuna ben-
ziyor.
ABD, Bağdat'ı vuracak. Savaş gemileri Basra
Körfezi'ne demirlemiş. İlk uçağın kalkış törenine
Saddam'ı da çağırıyorlar...
6
Kırcı'mn gücü
I Baştarafi 1. Sayfada
ımndan korusun, kollasın"
dedı. Yılmaz. uçak anza-
lan konusunda herhangi
bir şüphesinin olmadığını
belirterek, "Ben şüphelen-
miyorum. Sadece bu uça-
ğm bakımına daha fazla
özen gösterilmesi gerektjği-
ni düşûnüyorum. Yeterli
özenin gösterildiğinden
emin değüim" diye konuş-
tu.
Bu Başbakan'ın, devle-
tin başbakanı olduğunu
ifade eden Turgut Yılmaz,
"bunlar ohır geçer, yapdır"
mantığından kurtulunması
gerektiğini belirtti.
Yılmaz, Haluk Kırcı ile
ilgili haber konusunda da
şöyle konuştu: "Haluk
Kırcı'nin da gücü yetmez.
Devletimiz güçlüdür. Bir-
kac sapıkla baş eder. 70 mil-
yonluk ülkede böyle üç beş
sapık düşünce çıkar, ama
bütün bunlarla baş edilir,
diye düşûnüyorum. Bunlar
bizi korkutmaz, ürküt-
mez."
Sungurlu da Yılmaz'ın
son günlerdeki gezilerinde
meydana gelen olaylan de-
ğerlendirirken "Bunlar
üzücü şeyler. Büyük ihti-
malle Başbakan'a yönelik
suikast değil. huzursu/luk
varatmaya matuf teşebbüs-
İer" dedi.
Endonezya Adalet Ba-
kanı Oetoyo Oeman ile
yaptığı görüşmede gazete-
cilerin sorulannı yanıtla-
yan Sungurlu, Başbakan'a
yönelik girişimlerin su-
ikast ya da korkutma ama-
cı ile de olsa "sevilir şey-
ler" olmadığını belirtti.
Dokunulmazlıklann sı-
nırlandmlmasına ilişkin
bir soruyu da yanıtlayan
Sungurlu, bu konudaki
anayasa değişikliğinin 5-6
yıldır gündemde olduğunu
söyledi. Sungurlu, RP'nin
kapatılması durumunda
Necmettin Erbakan'ın tu-
tuklanabileceğine ilişkin
dün gazetelerde yer alan
haberlenn anımsatılması
üzerine de "Anayasa ve hu-
kuk işliyor. Hukukta ileriye
dönük olasıuklar yapdır.
Ancak bunlar bizi alaka-
dar etmiyor'' diye konuştu.