Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 1997 SAU
10 KULTUR
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Ankara Devlet Tiyatrosu Oda Tiyatrosu'na yakışan bir oyun: 'Benimkinin Adı Regine'
Karikatüıv gerçeğe dönüşüyorAnkara Devlet Tîyatrosu'nun mınicik
Oda Tiyatrosu'nda geçen mart sonundan
bu yana sûren bir oyun var: "Benimkinin
Adı Regine." Bir Fransız yazann 1967'de
üretılmiş ilk oyunu. Program dergisinden
öğrendiğimize göre gazetecilikten roman-
cılığa, TV yazarlığına, sonra da tiyatroya
atlamış Pierre Rey adlı yazar. Oyun önce
Brüksel"de. sonra da Pans'te sahnelenmış.
Filmı de yapılmış.
Zihni Küçümen'in kusursuz Türkçesıy-
le sahneye çıkanlan oyunu Ayşenil Şamb-
oğlu yönetiyor. Koreografi Handan Ergjj-
diren'in. sahne tasanmı Sertel Çetiner'in.
gıysiler Gülümser Erigür'ün. Bu dört sa-
natçının gönülden ışbırliğı olmasa ve
oyun. sevgih Oda Tiyatrosu'nda değıl de
daha büyük bir sahnede >er alsa, belki de
bilıneni -farklı bıçımde de olsa- yıneleyen
tatlı bir "oyunculuk" olmaktan öteye gıt-
meyecek. Belki oyuncularböylesine yürek
yüreğe, böylesıne şaşmaz tempolu. argo
dey ımle. böy lesine "zımba gibi" toplu bir
yorum koymayacaklar ortaya.
Oysa bu kez tüm sanatçılann çabalann-
dan tam \erim alındığı, bu nedenle de se-
yirciyi bir saat boyunca "tiyatronun biiyü-
sü"nün etkı alanında tutan bir yapım oluş-
muş. "Benimkinin Adı Regine", yaklaşık
altmış ızleyıcıyı banndırabılen ADT Oda
Tıyatrosu'nun tarihıne geçecek, etkısini
bu tiyatronun oluşturduğu uzamın (mekâ-
nın) tıyatroculann pek de "etverişli" bul-
madığı dar-sınırlı koşullannda oluştur-
muş, bu uzamda yıllarca sürdüriilebilecek
bir oyun.
Genellikle "son" olarak söylemem ge-
rekenlen en başta söylüyonım bu kez.
Çünkü tiyatro olayı ile tiyatro uzamı ara-
sındakj vazgeçilmez bağıntıyı, bu bağın-
tıyı gözden kaçıran bir tiyatro calışması-
nın -ne denli özenli olursa olsun- seyirci-
yi etkilemekte zorlanacağını vurgulamak
istiyorum. Çarpıcı bir örnek daha geçen yıl
yasandı. îstanbul ŞehirTiyatrolan'nın Ka-
dıköy'deki Haldun Taner Sahnesi'nde coş-
kuyla izlediğim, BaşarSabuncıTnun yedi
ayn dalda ödül alan "Bir Ata, KralJığınr
oyunu, Ankara Küçük Tıyatro'ya getiril-
diğinde -kapalı gişe oynanmasına karşın-
beklenen vuruculuğa ulaşamadı. Seyirci-
nin göriiş açısı, akustık koşullar değişmış.
çevre-giysi-ışık tasanmınm özgün uzam-
MEGAPOL
UHSIYMU
Ankar»
ızmfr
limif
AntaJy»
Msrstn
Ordu
Bartın
Otyafbah
Maltura
419 44 92
381 50 98
483 91 00
244 03 05
327 87 87
225 09 71
22S 22 88
222 31 60
427 01 72
1215 14 30-17 00-19 15 21 30
12.15-14 30-17 00-19 15-21 30
14 3O-16 45-19 0O-21 15
12 30-15 00-18 30-21 00
1345-16 15-18-45-21 15
14 00-18 15-20 30
14 30-20 00
14 00-17 30
14 00-21 00
AGUSTOS KULTUR MERKEZI
"Dünden bugüne Intemel baglantısı"
COMPU MEDDAH
Oyunlaştıran ve oynayan
CAN DOĞAN
Ayaküstû Komedi
Her Çarşamba Saal20 OOde Beyoğlu Muammer KaracaTiyatrosunca
Oyun bietlennı nyalro gışesınden temn eflebUırsıra
Rezervasyon ve lopkı satıs «?n Tel 0 212-249 03 47 Gişe Tel 252 59 35
irazaıhaiiç
21.00 - 24.00 arasj
Tiirk Sanat Miiziği Fasıl'ıGaîelecı Erol tare* Sok No 15/A Beyoğtu ISTANSUL Rez (0212) 252 «7 67
(Atlas Smeması Çttışı
AYSEL BARIŞKIN
RESİM SERGİSİ
HKasım- lOAralık 1997
Şehıt Adem Yavuz Sok. 12 06440 Kızılay - ANKARA
Başak Sigorta Sanat Galerisi, Başak Sigorta'nın
bir kultur hızmetidır.
Sinema
İlanlannaİçin
(0212) 2938978ı3hat}
TİYATRO BAKIŞ
"ezıhe f-\raz
NEIL SIMON
r p
KENTOYINCILARI
246 35 89 247 36 34
TerenceMcNally
MARIA
CALLAS
Ccv.: Mertmet Baydur. Yıldız Kenter
:-8-14-i5-20-2J-Kasım Saal 2ı 00
9-16 Kasım Saat 15.00
okuzvjıtır fi K
OZGUN MUZIK...aM IDIZ
YÖNETEN...HAKAN ALTINER
AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
Zeytinoğlu Cad. No : 8
Tel: 282 57 80
Türkçesi: Betül MARDİN
Yöneten: Cöksel KORTAY
EFE SANATEVİ
Bahçeler Cad. No: 20 Mecidiyeköy
Tel: 212 94 82
Nutuk un Okunusunun
70 Vılı Nedeniyle
Mustafa Kemal Atatüfk
NUTUK
Yorumlayan:
Musfık KENTER
10-13-21-27-25 Kasım Saat 21 GO
23KasımSaat15 00
B i l e t l e r : GİŞELER ve V A K K O R A M A L A R
KÜÇÜK SAHNE
SADRİ ALISIK TİYATROSU
20 KASIM 1997 PERŞEMBE GUNUNOEN İTBAREN
2 BÖLÜM
Yazan Sdım tlen
Yöneten Aliye Uzunatağan
Dekor Dttygu Sağtmçlu
Kostüm Çolpan llhan
Oynayanlar
Çolpan llhan, Nurselı Idız
Koksal Engur, Aytaç Özhma
Perfembe lUSICuma 21.15
Ctesil8O0-21.15/Pazarl5OO
Bıletlerımız Taksım Mctkrz, Suadıyc, RumHı. Akmericcz Vakkomma'iaTda,
AKM'dc ve Akmtrkez She mağnzitsmda saiıl/mktadır
Tel.: 0212 292 3919
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
CEMAL REŞİT REY • KONSER SALONU
^ 20 Kasım Perşembe Saat: 19.30
"TÜRK TASAVVUF
MÜZİĞİ'NDEN
RENKLER"
KULTUR BAKANLlCl
İSTANBUL TARIHI TURK MUZtCİ TOPLULUGU
Genel YönetmenıAhmet Özhan
Bilet Fıyatı:80O.OOO TL
21 Kasım Cuma Saat: 19.30
"SEVGİLİYE...!"
SABRI KARDEŞLER
(Qawwalli ve Sufi Müziği)
Bılet Fiyatı: 1.250.00O TL İndırimsiz
*****
22 Kasım Cumartesi Saat: 19.30
25 Kasım Salı Saat: 19.30
'JVIİSTİK ESİNTİLER"
THE SHIRLEY WAHLS SINGERS
GOSPEL & SPIRITUAL
Bilet Fiyatı: 1.250.0O0 TL Indinmsız
SÜRYANÎ KADİM (ORTODOKS)
KİLİSE KOROSU
Şef:Habib Gazze
Bilet Fiyatı:8OO.0OO TL
£ 23 Kasım Pazar Saat: 19.30
§ "ESKİ ÇAĞLARDAN
GÜNÜMÜZE
HRİSTİYAN
İLAHİLERİ"
ÜNIJA ERKEKLER ODA KOROSU
Şef:Kilil Nasayev
Bilet Fiyatı: 1.250.OOO TL Indinmsız
2. ULU5LARARASI İSTANBUL
MİSTİK
MÜZİK FESTİVALİ
20 KASIM -29 KASİM 1997
26 Kasım Çarşamba Saat: 19.30
"BÜYÜNÜN DANSI"
TLOKE NAHUAKE AZTEK DANSLARI
Büet Fiyatı: 1.250.OOO TL İndinmsiz
27 Kasım Perşembe Saat:19.30
"SEVGİYE DAİR..."
DAV1D DUDU FISHER (KANTOR)
'İsraıl Kiiltür Ataşelığı Işbırlığiyle"
Bılet Fiyatı: 1.250.000 TL indırimsiz
*****
28 Kasım Cuma Saat: 19.30
"YA RAHMAN ,
YA RAHÎIM"
TRT ANKARA RADYOSU
TÜRK TASAVVUF MÜSIKISI TOPLULUCU
Şef:Ahmet Hatıpoğlu
BUet Fiyatı:800.000 TL
29 Kasım Cumartesi Saat: 19.30
"MEVLEVÎ AYÎMÎ"
KÜLTÜR BAKANUĞI İSTANBUL TARİHİ
TÜRK MÜZİĞİ TOPLULUGU
Genel Yonetmen:Tuğrul Inançer
Bilet Fiyatı:800.000 TL
24 Kasım Pazartesi Saat: 19.30
"NEFES VE SEMAH
TAŞKIN SAVAŞ MİSTİK
FOLKLOR TOPLULUGU
Bılet Fivatı:800.000 TL
ERESİNHOTEL
CRR K o n » Salrar 232 98 30
. ' |Rezerrasyraı]jnmzsaatia.Qll-193ar»sıkabuledıiir.)
« M Sentoni Gişui: 2S156 N CARÛUSEL Bakıkoy: 57014 34
CMTTOL /Ulnıizade: 3S119 30/333
ERESİN Holel îstanbul 0.212.6311212
Silooumunın gatûn flrtl HrtemHrlndt «iretmen, ö j n n t i . «nekB n
»üTûkîthfr Itlcdlyesi menîupUnn» %SD, cn n 30 tifillk ınılUra %20 ln<trlm yapllır.
da dizgesel bir bütünlük oluşturan özellik-
len turne uzamında bir oranda etkisini yı-
tirmiştı. tstanbul Uluslararası Tiyatro Fes-
tivali 'ne kanlması söz konusu olan yaban-
cı topluluklann birbölümünün gerekJı say-
dıklan tiyatro uzamını bulamayınca, Tür-
kiye'ye gelmekten vazgeçmeleri "kapris"
olarak nitelendırilmemeli bu yüzden.
Gelelim "Regme"e... Sıradan bir aile.
Anne, baba, oğul... Tüm dargelirlılenn
yaptığı gibi "ekonomik" yaşayabilmek
için gündelik var oluşunu sınırsız aynntı-
lara tutsak etmiş, tutumluluk söylemini
gerçek iletişimin yenne geçırdiğinin bı-
lincine bile varmayan bir anne. Toplumda
önemli bir yere ulaşamamış olmanın ezik-
liğini, kendisini, bu gerçeği her an kafası-
na \r
uran eşinin oğul-merkezli dünyasma
tutsak ederek göğüslemeye çalışan. kendi
haline bırakılsa yaşamdan alacağı küçük
tatlarla yetınebilecek bir baba. Annesinın
amansız se\ gisine alabıldiğine tutsak, bul-
duğu çıkış yollannı bile değerlendireme-
yen. bir baltaya sap olma. e\lenme çağı
gelmiş bir oğul...
Yıllarca sürdürülerek yaşamın yerini al-
mış. kısır döngüye dönüşmüş bir yasama
*(jyun''u, bir "rutsakhk" oyunu. "Oyun"
kurucusu anne, yalnız kocasını \e oğlunu
tutsak etmekle kalmamış, o da tutsak ol-
muş kendil
*oyuıı''una. Herbiri özgürlüğü.
kendileri için yasama hakkını. mutluluğu
kendıleri adına kovalama coş-
kusunu alabildığine erteliyor-
lar. erteleyecekler. Çoğumu-
zun yaptığı gibi. Sanki zama-
nımız sonsuzmuş gibi... Tüm
insanlara. özellıkle de kadın-
lara, "karaalav" süzgecinden
geçirilmişbıruyan. Başkala-
n için yaşamaktan vazgeçin!
Başkalannın yaşamasına da
izin verin!
" Benimkinin Adı Regine"
bir melodram değil. Çünkü
sahne üstünde yalnızca. "an-
ne"sınin kurduğu "grotesk
(yaşamdan büyük) o>un"un
kusursuzca uygulanışını izli-
yoruz. Oyunculann sanki bir
çizgi filmden fırlamışçasına
abartılı ve hızlı hareket ve
söyleşim düzeni içinde, son-
suz bir "oyun
1
" sağanağına tu-
tuluyoruz. Oyuncularuı salo-
na doğru genişleyen bir "hu-
ni- dekor'"dan öne sıçrayıp,
"olmazsa oimaz" dar sahne
koşullanyla cenkleşerek ko-
pardıklan, ama estetik olgu-
nun tüm aynntılar bağlamın-
da bile titizlikle ön düzeyde
tutulduğu bir fırtınanın için-
deyiz. Sessizlikten gürültüye.
hareketsizlikten çılgın dans-
lara tartımlı geçışlerin yapıl-
dığı bir görsel- işıtsel de\
r
inım
ortamındayız. Ya\ aşça başla-
yıp şıddetlenen, hafifleyen.
yeniden şıddetlenen, bir saat
boyunca sürdükten sonra san-
ki hiçbir şey olmamış gibi di-
niveren bir fırtına... (Doğal ki
çok şey oluyor bu bir saat
içinde. Çizgi film kahraman-
lan
tt
iman"a dönüşüyor.)
"Benimkinin Adı Regine*\
tiyatro tarihıne geçecek bü-
yüklükte bir yapıt değil. Iddi-
asız. sevimli, ama beceriyle
biçımlendirilmış bir oyun.
Sunduğu tiyatro olayını sıra-
dışı yapan ıse ortaya topluca
konan tiyatroculuk hüneri...
Tomris Çetinel, oyunun di-
namosu ".\nne"de sergiledi-
ği yorumla. ses ve dıksıyon
üstünlüğünü, içinde yer aldı-
ğı oyunun "biçem''i doğrultu-
sundajest-mımik-hareket ol-
gulanyla ustalıkla bağdaştır-
dığını bir kez daha kanıtlıyor.
Tiyatroculuk deneyimini -ol-
gunluk dönemine ulaşmasına
karşın- her türlü yenıliğe açık
tutan. deneyselliği yüreklilik-
le kucaklayan, dolgun bede-
nini şaşılacak bir beceriyle
kullanabilen bir sanatçı. Son
derece soluklu bir oyunculuk.
kusursuz bir "koDdisyon"
seTgiliyor.
Bu oyunda Çetinel'in devi-
nimiyle baş etmenın başka
oyuncular için zor olacağını
düşünürdüm. Ama "zor"
olan başanlmış. 'Baba'da
Hüseyin Soysalaru "Oğul'da
Hakan Çimenser, hem Çeti-
nel' i sahnede yalnız bırakma-
yan hem de çok sevimli bi-
reysel kompozisyonlarla top-
lubaşanyı gerçekleştiriyorlar.
Hemen hemen "sessiz" bir rol
denebilecek Regine'de ise
Meitem Keskm çok aynntılı
olarak gerçekleştirdiği jest-
mimık ve hareket çalışmasıy-
la, "söz"ü gerektirmeyen bir
ıletişım kuru>or seyircisiyle...
Ayşenil Şamboğlu'nu, ti-
yalroculuk yeteneğinı zorlu
bir çalışmayla, sahne hevesi-
ni disiplinle, sahneleme işle-
mini yapımın her öğesıne u-
laştırdığı duyarlılıkla bütün-
leştirdiği için kutluyorum.
"Benimkinin Adı Regine'7
ya-
pımında"abartüıolan'' "do-
ğal olan"la, "gülmece" u
bu-
rukhık"la, "karikatür" "ger-
çek"le bu yüzden, böylesine
örtüşerek seyircinin aklına ve
yüreğine ulaşıyor.
Biletinizi önceden alın. O-
da Tiyarrosu'nun sunduğu
akşamüstü (18.30) keyfinden
pay almak için.
YAZI ODASI
SELİM ÎLERİ
Orhan Kemal'i Okumak...
Adam Öykü dergisinin Kasım-Aralık sayısında Ay-
doğan Yavaşh'nın "Çağdaş Yönsemelere Doğnı"
yazısını okudum.
Aydoğan Yavaşlı'yı tanımıyordum. Dergideki ta-
nıtımda şu bilgiler iletiliyor:
"Aydoğan Yavaşlı (1955) öykücülüğünün yanı sı-
ra eleştirel denemelerini de sürdürüyor. Yayımlanan
son kitabı çocuklara ve gençlere yönelik öykü kita-
bı Ne Alaka?.."
Yazar, "Çağdaş Yönsemelere Doğru" yazısında,
klasik anlatının giderek gündem dışı kaldığına de-
ğinmekte. Sinema ve fotoğraf sanatlannın yüzyılı-
mızdaki yaygınlığı, edebiyattan 'görselliği' ve "ta-
biatıyla" "betimlemeyi" siliyormuş.
Sonra -altbaşlığa da çıkanlmış- şu saptayım:
"Okur, yalnızca 'belirti verme' düzleminde kalan,
üst tarafını kendine bırakan romanlan, hikâyeleri
okuyacak artık."
Belki saptayım da değil, yargıya vanş.
Böylesi biryargıya vanlırken, kimi romancılanmız,
hikâyecilerimiz, kimi romanlar, kimı eserler de bir ba-
kıma çöp sepetine atılıveriyor. Fakir Baykurt Kap-
lumbağalar'ıyla nasibini çarçabuk alıyor; Yaşar Ke-
mal ve ince Merned konusunda daha ölçülü dav-
ranılıyor; Kemal Tahir "neredeyse tüm romanla-
n"yla doğru çöp sepetine...
Jack London'la Demir Ökçe de unutulmamış. Sı-
rada Yakup Kadri'nın Yaban ve Ankara'sı, Halide
Edib'den Sinekli Bakkal...
Elbette düşündürücü: Aydoğan Yavaşlı'nın "dik-
te" ediş dtşı bir edebiyatı önerdiğini kavramıyor de-
ğılim. Bununla birlikte anılan eserlerin, yazariann
'belirti verme düzleminin ötesinde kalma' çabala-
nnın buncayadsınmasını yadırgamadım desem ya-
lan olur.
Yazar, Ankara'y' Ya
da Sinekli Bakkal'ı "dikte et-
meler" katında görüyor. Ankara neyi buyurganca
kabul ettirmek istemiştir? Hatırlamaya çalıştım ro-
manı. Ola ki eserin son bölümü, 'ütopyadaki' An-
kara bölümü vurgulanıyor. Hani, Yakup Kadri'nın
bilmem kaç yıl sonra, eseri yeniden basılırken, hâ-
lâ 0 Ankara'ya ulaşamadığımızdan duyduğu üzün-
tüyü dile getirdiği, dile getirirken de özellikle andığı
bölüm.
0 bölümse, öyle sanıyorum ki, bugün ütopyada-
ki Ankara'yı her zamankinden fazla özlüyoruz. Ay-
doğan Yavaşlı, Marguez'in Albaya Kimseden Mek-
tup Yok öyküsünü örnek bir öykü olarak değerten-
diriyor. Ben de Ankara'nın hâlâ ömek bir roman ni-
temiyle okunabileceğini ileri süreceğim.
Cumhuriyet'imizin kuruluşunda görev almış bir
romancımız, ülküsündeki ve rüyasındaki Ankara'yı
iyi ki anlatmış diye düşünüyorum. Cumhuriyet'i kur-
ma ereğindeki kişileri, 0 kişilerin tasanmlannı bugün
de Ankara romanı aracılığıyla duyumsamıyor mu-
yuz?
Aydoğan Yavaşlı'nın kendince bir saptayımı var
ki, beni adeta yaraladı:
"Benzer 'zaaf'a 'mesaj kaygısı'n/ baştacı etmiş
her türden edebi sanatlarda rastlayabilirsiniz; hikâ-
yede, şiirde, anlatıda... Bu 'zaaf'/, o romanlann ya-
zılış dönemlerindeki toplumsal-siyasaLaltüst oluş-^
larbirnebze bağış'lasa bile bir 'üstduruş' da demeic
olan sanat/sanatsallık eleyip geçiyor."
"Orhan Kemal'in bugün artık okunmadığı gerçe-
ğini ben buna bağlıyorum."
Yankıyıp kaldı kulaklanmda: Orhan Kemal'in bu-
gün artık okunmadığı gerçeği...
Nasıl bir gerçeklik bu? Nasıl, neyle saptanmış?
Orhan Kemal, bence, bugün yeniden okunması
gerekli bir yazanmızdır. Hem eserleri okunmalıdır,
hem de yazarlığı. Özellikle yazarlığı iyice okunmalı-
dır. Bir 'mesaj romancısı, öykücüsü' müydü Ortıan
Kemal? Örnekse, Devlet Kuşu'ndaki ileti nedir, ya
da Küçücük'teki?
Bana sorarsanız, büyük kentin küçücük yaşama-
lanndaki özlemler, acılar ve sevinçler anlatılıyordu.
Çöküşler, rüyalann yıkılışı, ömürlerin tüketilişi... Gü-
nümüzde çok daha yoğun biçimde yaşanıyor. Or-
han Kemal'in insanlan şimdi Müslüm Gürses din-
leyip bedenlerine jilet atıyorlar. Orhan Kemal'i 'ger-
çekten' okuyabilseydik...
"Üst tarafı" okura bırakılmış romanlan, öyküleri
ben de seviyorum. Bu sevgimi geçmişın dikenli yol-
lannda kalem bilemiş yazarianmızın eserierine duy-
duğum sevgiyle birleştirmem gerektığine inanıyo-
rum bir yandan da.
Aydoğan Yavaşlı: "Bilen bilir: Marquez'i Marqu-
ez yapan, anlatıda yarattığı boşluklardır" diyor. Bi-
len bilir: Orhan Kemal'den "ÇamaşırcınınKızı" "Uy-
ku" öyküleri de...
Takvimde İz Bırakan:
"Hele yüzüne karşı bir şey söylesin, ortayı bile bi-
tiremediğiniyüzüne vursun, yahut annesini tokatla-
maya kalksın!" Orhan Kemal, Devlet Kuşu, 1958.
İTÜ mezuntarmdan klasik miizik
• Kiiltür Servisi - îstanbul Teknik Üniversitesı
Mezunlan Derneği'nin kültürel ve sosyal
etkinlikleri çerçevesinde geçen ay İstanbul Quartet"
tarafmdan gerçekleştirilen konserden sonra bu kez
20 Kasım perşembe günü saat 18.30'da basbariton
Eşref Denzihan ve piyanist Sergey Gavrilov
tarafından Schubert'in doğumunun 200. ve
Brahms'ın ölümünün 100. yılı dolayısıyla
'Schubert'ten Brahms'a Alman Hüznü' başlıklı bir
konser \erecek.
Dinçen Sümer'in yeni kitabı
• Kiiltür Servisi - Tiyatro sanatçısı ve oyun yazan
Dinçer Sümer'in "Gecenin Kullan' ve
'Memuroğlumemur' isimli iki oyunu Mito&'Boyut
Yayınevi'nce tek ciltte yayımlandı.
Gecenin Kullan. Ankara Devlet Tiyatrosu ile
îstanbul Şehir Tiyatrolan'nda sahnelenmiş ve
TOBAV ödülüne layık görülmüştü. Ankara ve lzmir
tıyatrolannda iki sezon kapalı gişe oynayan
'Memuroğlumemur'a ise Kültür Bakanlığt ödülü
venlmişti.
Uluslararası Şiir Sempozyumu
Fransa'da düzenleniyor
• Kültür Servisi - Fransız, Çinli ve Hindistanlı
birçok şair bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan
Uluslararası Şiir Sempozyumu'na katılıyor.
Fransa'nın Ivry kentinde düzenlenen ve 23 Kasım'a
dek sürecek olan sempozyum. Fransız şair Henri
Deluy tarafından düzenleniyor. Sempozyumda
11 Çınli ve 9 Hindistanlı şairin yapıtlan üzerine
yoğunlaşılacak. Amerika'da Today isimli bir dergi
çıkaran Çınli şair Bei Dao ve Kanimozhy de bu
şairler arasında. Sempozyumu düzenleyen Deluy
yaptığı açıklamada Fransa'da en az 50 bin kişinin
şiir yazdığını ya da şiirin ne olduğunu düşündüğünü
belirttı.