03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 1997 PERŞEMBE 10 KULTUR Koreli sanatçı Soo-Ja Kim'in enstalasyonu, 5. Uluslararası Istanbul Bienali çerçevesinde Aya Irini'de Bohçalarun toplayıp giden kadın AHUANTMEN Son yıllarda Uluslararası Kvvangju Bienali ile birlikte çağdaş sanat dünya- sında bir atılım gerçekleştiren Güney Kore'nin parlayan yeni yıldızlanndan Soo-Ja Kim,5. Uluslararası Istanbul Bi- enali'nde kültürel geçmışını irdeleye- rek kadın kımliğini sorgulayan sanatçı- lardan biri. Aya trini'de, geçen bienal- de Anish Kapoor'un renkli toz' hey- kellenni sergilediği küçük bölmede sa- natınm temel malzemesı olan kumaş parçalanyla gerçekleştirdiği enstalas- yon, göç olgusuyla alabildiğine meşgul ülkemizde ilginç göndermelerin kayna- ğı olacak. Bohçalar yapıyor Soo-Ja Kim; rengâ- renk kumaş parçalannı insan teni gibi düşünüyor. yaşamımız boyunca bizi sar- malayan kumaşlan toplayıp koyduğu o bohçalan birerbellek hazinesi gibi oluş- turuyor. Sanatçıya göre 'en karmaşık bohça, insanm kendisi zaten.' Ipliğjn ucunda hayal gücti Kore'de. Türkçe'de de kullandığımız 'bohçayı toplayıp gitmek' ya da 'bohça- sını koltuğuna vermek' bır değişimin. so- nu nasıl olursa olsun bir 'özgürlüğün' ifadesı. Özellikle kadınlar içın 'baba eviniterketmek'anlamındakullanılıyor. Soo-Ja Kim. bir gün annesiyle birlikte dikiş dikerken. 'iğneyi kumaşa değdir- diği anda' sonraki yapıtlanna esin ve- ren kaynağı buluyon 'kendisini iğne ile ipJiği hayal gücüyie' özdeşleştiriyor. On- dan sonra topluyor bohçalannı. resim- le ıfade edeTiediği kımlik sorunsalını dı- şavuran enstalasyonlanyla Batı'nın çe- şitli merkezlerinde sergiler açıyor. Aya İrinı'de kumaşlarla duvardaki delikleri doldurarak mekâna 'stzan' Soo-Ja Kim'in enstalasyonu, yaşam ile sanatın buluş- tugu bir nokta. Çocukluğu bir kentten dığerine göçle geçmiş bir sanatçının ya- şamının 'çevirisL' Kullanılmış giysiler- den kesilmiş parça parça kumaşlardaki •yasanmışlık" boyutunu da içine katan ve yaşam gibi gelip geçicı, göçebe ruhla- nn varlığını duyuranbıriş. Mekânı, her türlü müdaheleye açık bir gövdeye dö- nüştürmüş sanatçı... Soo-Ja Kim ile Aya trini'de enstalas- yonunun hazırlıklannı yaparken konuş- tuk. - Kore'de kadın sanatçı olarak ne gi- bi güçlükler yaşadımz? Diğer Asya ülkelerinde oldugu gibi er- kek egemen bir toplum yapımız var. Do- layısıyla kadınlar, istedikleri ölçüde öz- gür değüler. Genç kuşak. özellikle son B HİSUMRASI 'ohçalar yapıyor Soo-Ja Kim; rengârenk kumaş parçalannı insan teni gibi düşünüyor, yaşamımız boyunca bizi sarmalayan kumaşlan toplayıp koyduğu o bohçalan birer bellek hazinesi gibi oluşturuyor. Sanatçıya göre 'en karmaşık bohça, insanın kendisi zaten.' yıllarda daha özgür. uana ciKin ama as- lında onlar da geleneksel kültürel yapı- nın dışına fazla çıkamıyorlar. Bu ne- denle Kore'de kadın sanatçılann çoğu, kadınlann sorunlannı irdeleyen yapıt- lar üretiyorlar. - Bir vandan da Batı'nın etkileri hız- la yayılmıyor mu Kore'de? Evet, Batı etkısi büyük ölçüde hısse- diliyor. Sözgehmi, özellikle şu son yıl- larda feminizm patladı adeta! - Bir süre Fransa'da ve Amerika'da bu- lundunuz, aynca Avrupa"nın çeşitli kent- lerindeyapıtlannızı gösterdiniz. Batı'nın etkisi ne ölçüde yansıdı sanaümza? Benim sanatımda Batı etkisi büyük öl- çüde olmalı. çünkü Batı resmi eğitimi gördüm. Yanı resim eğitimi gördüm ama biz buna Kore'de 'Baö resmi' diyoruz. Sanata başladığımda resim yapıyordum, ancak kışisel arzulanmı. farklılıklan- mı, kimliğımi bu şekilde ifade edeme- diğımin farkındayım. Koreli olarak kim- liğimi ortaya koymak istiyordum. Yapıt- lanma kendi geçmişimi yansıtmak isti- yordum, çünkü o kültüre bağlıyım. Ve her ne kadar çağdaş bir sanatçı olsam da insanın kökleriyle bağlantısını koruma- sı gerektiğine inanıyorum. -Özellikle 199O'lı yıllarda çok kültür- lülükle epejce meşgul olan Batı çağdaş sanat dünvasında vddızını/ın parlama- sı da sanaünızda öne çıkankğınız o fark- lıltğın bir sonucu kuşkusuz_. Evet, ama zaten bakış açılan hep de- ğışiyor. Yani benim sanatıma Batı bakış açısıyla baktığınızda evet, farklı. Ama ben Batı sanatın) gördüğümde o da ba- na çok farklı geliyor. Kültürel farkhlık- lar zaten hep olacak, önemli olan, bu çok- kültürlü ortartıda o farklıhklan kabulle- nebilmek. Bence kişisel farklılıklar da- ha önemli sanat açısından. Ben şahsen, sanat yaparken yalnızca kendime karşı dürüst olmaya çalışıyorum, o kadar. - Resimden enstalasyona geçtiniz ve bu değişimin Uginç de bir öyküsü var, değil mi? Aslında resimde espas sorununun üs- tesinden gelmeye çalışıyordum, aynca kendi varlığımı, kimliğimi tuvale yan- sıtmaya çalışıyordum, ama ne yolu de- nediysem tuval benim için hep bir du- var gibiydi. O sıralarda annemle birlik- te dikiş dikiyorduk. Bir gün, iğneyi ku- maşa dokundurmamla birlikte elektro- nik bir şok gibi bir şey yaşadım! Benim varlığım. iğne ve kumaş arasında güç- lü bir iletişim kurulmuştu sanki, o anı hiç unutamıyorum. çünkü yaşadığım en güçlü deneyimlerden biriydi... Belki sa- natımı artık bu yöntemle sürdürebilı- rim diye düşündüm. Çünkü bu. hem re- simde yaşadığım espas sorununun. hem de bir kadın olarak yaşadığım kımlik sorununun üstesinden gelebilirim duy- gusunu vermişti bana. -Yapdğuıızenstalasyonlaryokhık duy- gusunu çağnştınyor. Bir huzursuzluğu, güvensizliği akla getirhor. Sanatım her zaman kişisel deneyim- lerimden beslendi. Ama yaşamla sanat arasında bir bütünlük yakalamaya da çalıştım hep. Kore kültüründe bohça yapmak, kadının ailesini terk etmesi ya da aileden kovulması anlamında kulla- nılır. Ama ben bu kültürel olguya çağ- daş sanat çerçevesi içinde yaklaşıyo- rum. Kullandığım kumaşlan iki boyut- lu bir espas, yaptığım borçalan o iki bo- yutun değişimi olarak görüyorum. As- lında en karmaşık bohça, insan gövde- si... Bazen bu kumaş parçalannı insanm gövdesinin çeşitli bölümleri olarak dü- şündüğüm oluyor. Yaşamla çok iç içe bir malzeme kumaş. Ve bohçalar. bır yan- dan bir yere vanşı, yani sevinci. sanl- malan, kavuşmalan akla getiriyor, bir yandan da terk edişleri, gidişleri... Bel- ki hep gitmekle kalmak arasında bır yer- de durduğu için o huzursuzluğu çağnş- tınyor. Göçebe bir çocukluk - Çocukluğunuz bohçalan toplayıp, bir kasabadan diğerine göçle geçmiş_ Bu açıdan, bugün \aptığıni7 işlerde biraz da çocukluğunuz var diyebilir miyiz? Babam askerdi, bu nedenle hemen heryıl farklı birkente, kasabaya göçer- dik ailecek. Çocukluğuma ait anımsa- dığım en baskın görüntü. hep pencere kenannda oturduğum otobüslerde, tren- lerde gelip geçen manzara... Bazen dağ kasabalannda kalırdık, oradaki insanlar içın bir şey yapabilmeyi isterdim. Sanat böyle bir ışlev görebilir mi diye soru- yorum kendime... - Enstalasyonlannızdaki kumaşlar, hep kullanılmış. Bazı sergilerde. izleyici kumaş parçalannı alıp gidebiliyor da~ Kumaşlarla yaptığım ılk iş içın anne- annemin giysilerini kullanmıştım. Yeni ölmüştü ve o işi yaparak onun varlığını kendime daha yakın hissedebiliyordum. Sonra yakınlanmın, dostlanmın es- kılerini kullanmaya başladım. Artık başa çıkamadığım için Kore'de köylerden ve > eskicilerdejj edinjyornhi latıÖsJari •»JjJ CRR'de her gün bir konser ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Cemal Reşıt Rey Konser Salonu, 1997-98 sezonunu bu akşam saat 20 00'de soprano Zehra Yıldız ile pi- yanıst Fazıl Say'ın solist olarak katı- lacaklan TRT Ankara Çoksesli Ko- rosu'nun konseriyle açıyor. Konser- de. şef Fahrettin Kerimov'un yönete- ceği Cemal Reşıt Rey Senfoni Or- kestrası. Adnan Saygun, Gershwin, HandeL Puccini, Verdi ve Catalani'nin yapıtlannı seslendirecek. Yeni sezonda 200'ü aşkın konsere evsahipliği yapması bekJenen CRR Konser Salonu'nda. beş ayn festival de gerçekleştirilecek. CRR'de kasım ayında Mistik Müzik Festivali. aralık- ta bir Piyano Festivali ile Afro-Asya Film Festivali, 23 Nisan haftası için- de CRR Çocuk Festivali, mayıs ayında da Gençlik Festivali izlenebi- lecek. CRR, sezo- nu Boğaziçi Festi- vali ile kapatacak. CRR Konser Sa- lonu Genel Sanat Yönetmeni Arda Aydoğan ile yeni sezonun etkinlikle- ri üzerine konuş- tuk. - CRR Konser Salonu bu yü han- gi konserlere ve hangi sanatçılara evsahipliği yapa- cak? ARDA AYDO- ĞAN-CRR Kon- ser Salonu bu yıl, geleneksel müzik konserlerine, world müzik konserleri- ne. caz-blues kon- serlerine, flamen- ko ve dans konserlerine evsahipliği ya- pacak. Istanbul Büyük Şehir Beledi- yesi CRR Senfoni Orkestrasf nın kon- serleri ve CRR Opera ve Orkestrası 'nın da göstenlen yer alacak. Konserlere baş şefımiz Fahrettin Kerimov ve dün- yaca ünlü şeflerimizden Gürer Ay- kaL Rengin Gökmen. sanatçılanmız- dan ise ıdil Biret, Suna Kan. Mesut tktu, Tahir Aydoğdu, Ann Karamür- sel,Tuncay Yılmaz gibi sanatçılareş- lik edecek. - Tartışma yaratan sorunlann ba- şında Türk bestecilerûı yapıtlanna gereken ilginin gösterilmemesi geli- yor. CRR bu sezon Türk bestecilere ne kadar yer ayıracak? - CRR Senfoni Orkestrasf nın ku- ruluş ilkelerinden en önemlısi Türk bestecilerinin yapıtlannı yorumla- mak. Türk orkestralan, notalann ye- terlı olmaması veya kaybolması ne- denıyle Türk bestecilerin yapıtlannı yorumlayamıyor. Bunlan araştırarak Türk bestecilerin yapıtlanna daha çok yer vermek istıyoruz. Bu yıl aynca CRR Konser Salonu'nda Türk beste- cıleri günü de düzenlenecek. Türk opera sanatçılanna saygı ve anma ge- celeri de düzenleyeceğiz. - CRR'de geçen sezon sahnelenen Üzeyir Hacıbeyov'un 'Arşın Mal Alan" opereti\ p eDonizetti'nin'Aşk tk- siri' adlı operası büyük ilgiyle karşı- landL Bu > ıl başka operalan da sab- nelemeyi düşünüyor musunuz? - Bu sezon Adnan Saygun'un yaz- dığı Cumhunyet tarihinin ilk opera- FazılSaj Zehra Yıldız emal Reşit Rey Konser Salonu, bu akşam piyanist Fazıl Say ile soprano Zehra Yıldız'm solist olarak katılacaklan TRT Ankara Çoksesli Korosu'nun konseriyle açılıyor. Şef Fahrettin Kerimov'un yöneteceği CRR Orkestrası, Saygun'dan Puccini'ye uzanan bir program sunacak. sı olan "Ozsoy" adlı operayı sahne- leyeceğiz. Atatürk'ün talımatıyla ya- zılan bu opera Istanbul'da da hiç oy- nanmamış. Bunun yanı sıta Leonca- vallo'nin "Palyaçolar" operası da bu sezon sahnelenecek. Projelerimiz ıçin- de CRR Opera Orkestrasf nın yurtdı- şına gitmesi de var. \ - Geçen haziran ayında ilki düzen- lenen 1. Uluslararası Boğa/içi Festiva- li beklenen ilgiyi göremedL Bu >ıl, Bo- ğaziçi Festfvali'nin daha geniş bir iz- lcyici kitlesine ulaşması için neler yap- mayı planlıyorsunuz? - Konserlere beklenen ilginin ger- çekleşmemesinı hava muhalefetine ve tanıtım eksikliğıne bağlıyorum. Boğaziçi Festivali daha yeni doğmuş bir festival. bu yüzden ızleyiciyle bu- luşması biraz zaman aldı. A>xıca fes- tival kapsamındaki bazı konserler çok spesifik konserlerdi. Sponsor olma- dığı için bilet fıyatlan da diğer festi- vallere oranla daha yüksekti. Bir de ızleyicihenüzyazahazırdeğildi. Bo- ğaziçi Festivali'nin gelecek yıllar için- de hak ettiği yere geleceğini umut ediyonım. 12 milyonluk Istanbul'un çok daha geniş perspektifte festival- lere ihtiyacı var. - Vurtdışından >a da Türidye'den da- ha çok sanatçı) ı CRR Konser Salo- nu'na taşımak için sponsor arayışuuz varmı? - CRR'nin en büyük finansman kaynağını Istanbul Büyükşehir Bele- diyesi sağlıyor. Onun dışında bazı özel konserler için dışandan spon- sorlar buluyoruz. Bizim için birincil önemi olan konu sanat. Dünya sana- tından en güzel ör- neklerin yer alma- sını istiyoruz. Is- tanbul'un hatta Türkiye'nin tek uluslararası konser salonu olan CRR'nin dünya sa- natçılanyla doldur- maya çahşıyoruz. Bir anlamda Türk sanat hayatında ol- ması gerekenın prototipini gerçek- leştiriyoruz. Her geçen yıl yaptığı- mız çalışmalarla doğru orantıh bir biçimde sponsor- lanmız da artıyor. - Geçen sezon bazı konserler bi- letlefin satılmama- sı nedeniyle iptal edildivebirçok sa- natçı zor durum- da kaldığı söylendi. - Konserlerin iptali bilet satışlany- la ilgili değil. Bu konserler zaten çok izleyicisi olacak konserlerdi. Tama- miyle sanatçılann rahatsızlığı ya da kendilerinin iptali nedeniyle_oldu. Bir kısım konserler ise parasal darboğaz nedeniyle iptal edildi. Bu yıl bu tip ne- denlerle karşılacağımızı sanmıyorum. Herhangı bır aksaklık olursa bızim dışımızda. - CRR Konser Salonu'nda yer ala- cak etkinliklerin büet flyatlan nasıl belirlendi? - Bilet fiyatlan konserin maliyeti- ne göre ayarlanacak. Ama birsinema biletinden pahalı olacağını sanmıyo- rum. 300 bin ile 2 milyon lira arasın- da değişiyor. 19 ay önceyanan Odeon Sineması 'nın çatısı HalkSigorta tarafindan onarûdı artıkgörünmüyorKültür Servisi- Ahmet Lev endoğlu, Zu- halOicay ve HalukBilginer tarafindan es- ki Odeon Sineması'nı bir kültürevine dö- nüştürmek amacıyla kurulan ve yaklaşık 19 ay önce büyük bir yangın geçirerek kullanılmaz hale gelen 'Tiyatro Stüdyosu', Üsküdar Belediyesi'nin tüm engellemele- rine karşın kendini onarmaya başlıyor. Ti- yatro Stüdyosu'nun çatısı. Halk Sigor- ta'nın eksık kalan malzemeyı ve işçiliği üstlenmesiyle birlikte onanlmaya başlan- dı. Halk Sigorta Sanat Daruşmanı Haldun Dormen. Halk Sigorta'nm Tiyatro Stüd- yosu'nun salonunun çatı soru- nunu hallettiklerini, davayı ka- zanmalan durumunda daha çok yardımda bulunacaklan- nı belirtti. Tiyatro Stüdyosu kurucu- lan. geçen aylarda bir basın toplantısı düzeııleyerek eskı Kültür Bakanı İsmail Kahra- man ve Refah Partili Üsküdar Belediye Başkanı Yılmaz Ba- yat'ın yangında 'kusurhı' ara- ma bahanesiyle salonun kul- lanımını ele geçirmek ama- cında olduğunu belirtmişler- yangından sonra yeniden yaşama dan duruşmanın 28 ekim tarihine ertelen- mesine karar verdi. AÇOK Ltd. Şırketı'nin Üsküdar Bele- diyesi'nden lOyıllığına 'yap-işlet-devret' modeli uyartnca aldığı salonun AÇOK-Ti- yatro Stüdyosu işbirliğiyle bir kültür mer- kezi haline getinlmesı düşünülüyordu. 7 Mart 1996'da Tiyatro Stüdyosu'nun 'His- teri' adlı oyunu bu salonda perde açmak üzereyken kaynak makınesinde başlayan biryangınla salon kül olmuştu. Kışı ve özel kurumlardan alınan parasal yardımla sa- lonun onanmma başlanmış, ancak ona- ^ ~ ^ ^ " - nm çalışmalan zabıta ve po- lis aracılığıyla, resmi belge ve gerekçe gösterilmeksizin dur- durulmuştu. Bu arada Üsküdar Beledi- yesi. AÇOK'a yangında ku- dönmeye çallŞiyor surlu olduğu gerekçesiyletab- Tiyatro Stüdyosu. Topluluk bu sezon Jean Genet'nin 'Balkon'unu sahnelemeye hazırlanıyor. di. Kültür Bakanlığı, salonun onanmı için verdiği 3 milyar lıralık desteği yine Üskü- dar Belediyesi'nin öne sürdüğü "kiracılık koşullaruun geçersiz' olduğu gerekçesiy- le geri çekmişti. Tiyatro Stüdyosu, Kültür Bakanlığı'nın verdiğı desteği usulsüz olarak geri çekme- sinin ardından bakanlığa 'zarann tazmi- nini' içerikli bir başvuruda bulunmuştu. Yaklaşık 10 aydır sürmekte olan dava so- nucunda mahkeme üçüncü bilirkişi heye- tınin atanmasına ve bilirkişi heyetinin 14 ekim tarihinde salonu incelemesinin ardın- liye davası" açarak inşaat izni- ni engellemiştı. AÇOK'un ida- n mahkemeye açtığı yüriit- meyi durdurma davası ağus- tos ayında AÇOK lehıne so- nuçlandı. Tiyatro Stüdyosu 1997-98 sezo'nunda Jean Ge- net'in 'Balkon' adlı oyununu sahnelemeye hazırlanıyor. Yönetmenliğini ve çevirmenliğini Ba- şar Sabuncu'nun yaptığı oyunun dekorta- sanmı Duygu Sağm)ğlu'na, kostüm tasa- nmı ise SevimÇavdar'aait. Afişinin Bal- kan Naci İslimyeH tarafindan hazırlanma- sı tasarlanan oyunun provalanna 15 ara- lık tarihinde başlanması düşünülüyor. 4 martta Kadıköy Halk Eğirırn Merkezi'nde sahnelenmeye başlayacak olan ovıınun ay- nca Ankara, tzmir, Antalya. Mersin ve Adana'da da ızleyicıyle buluşması bek- leniyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Ölümsüz Bir Yüz "Gerçek değerler ve serüven" peşinde olan, dev- rimci ve şaır. Hepsinden ötesı de insanlığa adanmış bir yürek. Adı: Ernesto Guevara de la Serna. Kü- balı yoldaşlannın takdığı adla: ve tüm dünya dillen- ne geçtıği adla söylersek: Che Guevara; ya da şar- kılardakı glbi, Comandante... Onun resmini, yıllar ve yıllar önce taşırken; siyasi inanmışlık, ideoloji, dünya görüşü, devrimcilik gibi an- lam düzlemlerı biryana: hiç kuşkusuz ki bu edim, da- ha çok, onun yüzünün ölümsüz ve mitik oluşundan- dı. Böylesine bir duruma gereksınim olduğu için mı bu böyleydi; yoksa gerçekten boyle bır durumun ken- disinin gerçek oluşundan mı? Bolivya'da iki subay, yaralı Comandarrte'yı bundan tam otuz yıl önce, 9 Ekim 1967de kurşunlanırken; devrimciliğe ve komünizme büyük bir darbe vuracak- ları inancındaydılar, hemalde. Düşmanı saf dışı etmek. Bir utku kazanmak; ya da intikam almak. Bir kahramanı ortadan kaldırarak; onu öldürerek, kahramanlığını elinden almak. işte kahra- manınızın ölüsü, demek... Ne var kı öldürdükleri kahramanın daha da kahra- manlaşacağını, çağdaş bir efsane haline geleceğini düşünmemişlerdi hiç kuşkusuz... Onu öldürürken, aslında olümsuzleştiriyorlar, dün- ya devrimcı hareketine bir mit kazandırıyoriardı. Ta- bii ki Che Guevara'nın karizması. "gerçek değerler" peşinde iz süren yürekten bir serüvenci oluşu da bu efsanenin, bu mitin öteki yüzuydü. • Yeni iıisana, özgür insana ulaşmanın bır serüvenıy- di bu. Yoksulluğun bır yazgı değil de değıştirilebilir bir durum, geçici bir durum olduğuna ınanmış biri- nin, gönükjen inanmış btrinın devrimci serüveniydi otuz dokuzyıllık yaşam... Devrimci, şair ve serüvenciydi; kısaca: Che'ydi... Şimdi ise kendi alçakgönüllüğünün, çok çok dışın- da bir şey ifade edıyor, resmi bıle... Adı bıle... Laka- bı, Che bile... Hem kendi "yandaşlan "nca hem de kendi "karşıt- lan"nca... Bir yandan "tabulaştınlırken", öte yandan tecimselleştiriliyor. Kuşkusuz bunun zeminı de med- ya. Bir başka "çağdaş" söylemin formülünü anımsa- mak gerekmez mıydi? Her şey alınır; her şey satılır... Tek yol kazançtır... • Başkaldınnın, en şiirsel kimliklerinden birıdir, kuş- kusuz ki Che Guevara. Devrimci romantizmi. ki dev- rimciliğin bir romantizm olmasında hiçbir sakınca yoktur, onu ülke ülke, diyar diyar, "birden fazla Viet- nam" açmak için yollara sürüklemiştır. inanmışlığın, yıne en görkemlı orneğidir. Ama tüm bunlar için tabulaştırılması: ya da tecimselleştirilme- si gerekmez. Tecımselliğı anhyorum; çünkü çağımız para çağı. Nerden gelirse gelsın, nasıl gelırse gelsin, yeter ki çok para gelsın! Ama öte yandan, bunun olumlu yönlerınin de ol- duğunu söylemeden geçemeyeceğim. Öyle ya, bun- dan yirmi yıl önce, Che'nın oldürülüşünün onuncu yı- lında bu kadar özgür ondan söz edebiliyor muyduk? Kartpostalları, heykelciklen, afışleri, tışörtleri, bere- leri, rozetleri böylesine rahatça "dolaşıyor" muydu? Şimdi televizyonlanmızda, ondan soz edtbyor... verdi, öldürüluş^nden otuz yıl sonra. Ama bir de onu sessızce yüreğinde taşıyanlar var. Onun yüreğinin sıcaklığını, ınancını, duruluğunu, ken- di yüreğinde şatafatsızca duyumsayanlar var. Sakin- ce, abartmadan unutmayanlar... • Comandante için görkemli törenler yapılmasına karşı değilim; ondan söz edilmesine de; ama dedim ya ne olur, bır şarkıdaki gibi; "tabulaştırmasak" ve de tecimselleştirmesek? "Gerçek değerler" peşındekı serüvenci, devrimci ve şair. işte Comandante Che Guevara'dan birkaç dıze: Benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumla- nışı da kayalar devranmın altında değışken kökletie. Yalnızlık! Geçmişe özlem çiçeği canlı duvarlann. Yalnızlık, yeryüzünde adanmış fanilığim. AltınKoza sönük başladıADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) - On Bınncı Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali. Atatürk Parkı'nda düzenlenen tö- renle başladı. Altın Porta- kal Film Festrvali'nin ar- dından başlayan tartışma- nın gölgesi altındaki töre- ne yalnızca üç sinema sa- natçısının katılması dik- kat çekti. SODER adına aktör Ekrem Bora, ÇASOD'u temsilen Aytaç Arman ile Mahmut Hekimoğlu'nun ve Anakent Belediye Baş- kanı Aytaç Durakın Ata- türk Anıtı'na çelenk koy- masının ardından saygı du- ruşunda bulunuldu ve İs- tıklal Marşı söylendi. Adana milletvekillerin- den yalnızca DYP'li Veli AndaçDurak'ın hazırbu- lunduğu törende kamu gö- revlilerinın yanı sıra çok sayıda öğrenci de Atatürk Anıtı'ndaydı. Sembolik açılış törenın- den sonra ÇASOD tara- findan hazırlanan "Türk Sineması" konulu fotoğ- raf sergisi, Anakent Bele- dıyesı fuayesinde Adana Valisı Oğuz Kağan Kök- sal tarafindan açıldı. Al- tın Koza Kültür ve Sanat Festivali kapsamında dün gazetecı Tayfiın Talipoğ- lu. "Anadolu'dan İzlenim- ler" adıyla Belediye Ti- yatrosu'nda yurttaşlarla söyleştı. Festival nedeniy- le dün görmez ressam Eş- ref Armağan'ın Altıkanat Köprüsü yanındakı Adana Çimento Galerisi'nde ser- gisı açıldı. Akşam 19.00"danitibarendeGal- leria arkasında Sevhan Nehri kıyısında açık hava film göstenmleri gerçek- leştırildi. Festıvalın ılk gü- nü Mımar Sinan Açık Ha- va Tiyatrosu'ndakı havai fışek göstensı ve pop mü- zik sanatçısı NBüfer'in ver- diğı konserle son buldu. Odül tarüşması Sinema sanatçısı A>iaç .«\nnan. gazetecılerin soru- su üzenne Altın Portakal Film Festivali sonrasında başlayan ödül tartışmasıy- la ilgili görüşlerinı dile ge- tirdi. TanjuGürsu'yave- nlen ödülün tartışılacak yanı olmadığını vurgula- yan Arman. "Herkes ken- di sesKle konuşmalı" bı- çimındekı yaklaşımı da doğru bulmadığını belirt- ti. Asıl tartışılması gereken şeyin; hemjenerikte hem tanıtımlarda Haluk BU0- ner'm başrol ovuncusu ola- rak belirtilmesine karşın "en iyi yarmmcı oyuncu ödülü" verilmesi olduğu- nu savunan A>laç Arman, şunlan söyledi: "Haluk Bilginerharcannuşür. Ha- luk Bilginer'e bu ödülü ve- rerek yıllardır yardımcı oy unculuk yapan başanh sanatçılann önü kesümiş- tir. Ama bu sözlerimden şu anlaşılmasın; Tanju Gürsu'nun ödülüne dil uzatamayız." Her gün bır şöhret yara- tılarak 70 milyon insanın önüne "işte sanatçı" diye sunulduğuna dikkat çeken Aytaç Arman. "Altın Ko- za'dasanatve sanatçı kav- ramı da tartışılabilmeli- dir" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle