Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 1997 PERŞEMBE
10 KULTUR
Koreli sanatçı Soo-Ja Kim'in enstalasyonu, 5. Uluslararası Istanbul Bienali çerçevesinde Aya Irini'de
Bohçalarun toplayıp giden kadın
AHUANTMEN
Son yıllarda Uluslararası Kvvangju
Bienali ile birlikte çağdaş sanat dünya-
sında bir atılım gerçekleştiren Güney
Kore'nin parlayan yeni yıldızlanndan
Soo-Ja Kim,5. Uluslararası Istanbul Bi-
enali'nde kültürel geçmışını irdeleye-
rek kadın kımliğini sorgulayan sanatçı-
lardan biri. Aya trini'de, geçen bienal-
de Anish Kapoor'un renkli toz' hey-
kellenni sergilediği küçük bölmede sa-
natınm temel malzemesı olan kumaş
parçalanyla gerçekleştirdiği enstalas-
yon, göç olgusuyla alabildiğine meşgul
ülkemizde ilginç göndermelerin kayna-
ğı olacak.
Bohçalar yapıyor Soo-Ja Kim; rengâ-
renk kumaş parçalannı insan teni gibi
düşünüyor. yaşamımız boyunca bizi sar-
malayan kumaşlan toplayıp koyduğu o
bohçalan birerbellek hazinesi gibi oluş-
turuyor. Sanatçıya göre 'en karmaşık
bohça, insanm kendisi zaten.'
Ipliğjn ucunda hayal gücti
Kore'de. Türkçe'de de kullandığımız
'bohçayı toplayıp gitmek' ya da 'bohça-
sını koltuğuna vermek' bır değişimin. so-
nu nasıl olursa olsun bir 'özgürlüğün'
ifadesı. Özellikle kadınlar içın 'baba
eviniterketmek'anlamındakullanılıyor.
Soo-Ja Kim. bir gün annesiyle birlikte
dikiş dikerken. 'iğneyi kumaşa değdir-
diği anda' sonraki yapıtlanna esin ve-
ren kaynağı buluyon 'kendisini iğne ile
ipJiği hayal gücüyie' özdeşleştiriyor. On-
dan sonra topluyor bohçalannı. resim-
le ıfade edeTiediği kımlik sorunsalını dı-
şavuran enstalasyonlanyla Batı'nın çe-
şitli merkezlerinde sergiler açıyor. Aya
İrinı'de kumaşlarla duvardaki delikleri
doldurarak mekâna 'stzan' Soo-Ja Kim'in
enstalasyonu, yaşam ile sanatın buluş-
tugu bir nokta. Çocukluğu bir kentten
dığerine göçle geçmiş bir sanatçının ya-
şamının 'çevirisL' Kullanılmış giysiler-
den kesilmiş parça parça kumaşlardaki
•yasanmışlık" boyutunu da içine katan ve
yaşam gibi gelip geçicı, göçebe ruhla-
nn varlığını duyuranbıriş. Mekânı, her
türlü müdaheleye açık bir gövdeye dö-
nüştürmüş sanatçı...
Soo-Ja Kim ile Aya trini'de enstalas-
yonunun hazırlıklannı yaparken konuş-
tuk.
- Kore'de kadın sanatçı olarak ne gi-
bi güçlükler yaşadımz?
Diğer Asya ülkelerinde oldugu gibi er-
kek egemen bir toplum yapımız var. Do-
layısıyla kadınlar, istedikleri ölçüde öz-
gür değüler. Genç kuşak. özellikle son
B HİSUMRASI
'ohçalar
yapıyor Soo-Ja
Kim; rengârenk
kumaş parçalannı
insan teni gibi
düşünüyor, yaşamımız boyunca bizi sarmalayan
kumaşlan toplayıp koyduğu o bohçalan birer
bellek hazinesi gibi oluşturuyor. Sanatçıya göre
'en karmaşık bohça, insanın kendisi zaten.'
yıllarda daha özgür. uana ciKin ama as-
lında onlar da geleneksel kültürel yapı-
nın dışına fazla çıkamıyorlar. Bu ne-
denle Kore'de kadın sanatçılann çoğu,
kadınlann sorunlannı irdeleyen yapıt-
lar üretiyorlar.
- Bir vandan da Batı'nın etkileri hız-
la yayılmıyor mu Kore'de?
Evet, Batı etkısi büyük ölçüde hısse-
diliyor. Sözgehmi, özellikle şu son yıl-
larda feminizm patladı adeta!
- Bir süre Fransa'da ve Amerika'da bu-
lundunuz, aynca Avrupa"nın çeşitli kent-
lerindeyapıtlannızı gösterdiniz. Batı'nın
etkisi ne ölçüde yansıdı sanaümza?
Benim sanatımda Batı etkisi büyük öl-
çüde olmalı. çünkü Batı resmi eğitimi
gördüm. Yanı resim eğitimi gördüm ama
biz buna Kore'de 'Baö resmi' diyoruz.
Sanata başladığımda resim yapıyordum,
ancak kışisel arzulanmı. farklılıklan-
mı, kimliğımi bu şekilde ifade edeme-
diğımin farkındayım. Koreli olarak kim-
liğimi ortaya koymak istiyordum. Yapıt-
lanma kendi geçmişimi yansıtmak isti-
yordum, çünkü o kültüre bağlıyım. Ve
her ne kadar çağdaş bir sanatçı olsam da
insanın kökleriyle bağlantısını koruma-
sı gerektiğine inanıyorum.
-Özellikle 199O'lı yıllarda çok kültür-
lülükle epejce meşgul olan Batı çağdaş
sanat dünvasında vddızını/ın parlama-
sı da sanaünızda öne çıkankğınız o fark-
lıltğın bir sonucu kuşkusuz_.
Evet, ama zaten bakış açılan hep de-
ğışiyor. Yani benim sanatıma Batı bakış
açısıyla baktığınızda evet, farklı. Ama
ben Batı sanatın) gördüğümde o da ba-
na çok farklı geliyor. Kültürel farkhlık-
lar zaten hep olacak, önemli olan, bu çok-
kültürlü ortartıda o farklıhklan kabulle-
nebilmek. Bence kişisel farklılıklar da-
ha önemli sanat açısından. Ben şahsen,
sanat yaparken yalnızca kendime karşı
dürüst olmaya çalışıyorum, o kadar.
- Resimden enstalasyona geçtiniz ve bu
değişimin Uginç de bir öyküsü var, değil
mi?
Aslında resimde espas sorununun üs-
tesinden gelmeye çalışıyordum, aynca
kendi varlığımı, kimliğimi tuvale yan-
sıtmaya çalışıyordum, ama ne yolu de-
nediysem tuval benim için hep bir du-
var gibiydi. O sıralarda annemle birlik-
te dikiş dikiyorduk. Bir gün, iğneyi ku-
maşa dokundurmamla birlikte elektro-
nik bir şok gibi bir şey yaşadım! Benim
varlığım. iğne ve kumaş arasında güç-
lü bir iletişim kurulmuştu sanki, o anı
hiç unutamıyorum. çünkü yaşadığım en
güçlü deneyimlerden biriydi... Belki sa-
natımı artık bu yöntemle sürdürebilı-
rim diye düşündüm. Çünkü bu. hem re-
simde yaşadığım espas sorununun. hem
de bir kadın olarak yaşadığım kımlik
sorununun üstesinden gelebilirim duy-
gusunu vermişti bana.
-Yapdğuıızenstalasyonlaryokhık duy-
gusunu çağnştınyor. Bir huzursuzluğu,
güvensizliği akla getirhor.
Sanatım her zaman kişisel deneyim-
lerimden beslendi. Ama yaşamla sanat
arasında bir bütünlük yakalamaya da
çalıştım hep. Kore kültüründe bohça
yapmak, kadının ailesini terk etmesi ya
da aileden kovulması anlamında kulla-
nılır. Ama ben bu kültürel olguya çağ-
daş sanat çerçevesi içinde yaklaşıyo-
rum. Kullandığım kumaşlan iki boyut-
lu bir espas, yaptığım borçalan o iki bo-
yutun değişimi olarak görüyorum. As-
lında en karmaşık bohça, insan gövde-
si... Bazen bu kumaş parçalannı insanm
gövdesinin çeşitli bölümleri olarak dü-
şündüğüm oluyor. Yaşamla çok iç içe bir
malzeme kumaş. Ve bohçalar. bır yan-
dan bir yere vanşı, yani sevinci. sanl-
malan, kavuşmalan akla getiriyor, bir
yandan da terk edişleri, gidişleri... Bel-
ki hep gitmekle kalmak arasında bır yer-
de durduğu için o huzursuzluğu çağnş-
tınyor.
Göçebe bir çocukluk
- Çocukluğunuz bohçalan toplayıp,
bir kasabadan diğerine göçle geçmiş_ Bu
açıdan, bugün \aptığıni7 işlerde biraz
da çocukluğunuz var diyebilir miyiz?
Babam askerdi, bu nedenle hemen
heryıl farklı birkente, kasabaya göçer-
dik ailecek. Çocukluğuma ait anımsa-
dığım en baskın görüntü. hep pencere
kenannda oturduğum otobüslerde, tren-
lerde gelip geçen manzara... Bazen dağ
kasabalannda kalırdık, oradaki insanlar
içın bir şey yapabilmeyi isterdim. Sanat
böyle bir ışlev görebilir mi diye soru-
yorum kendime...
- Enstalasyonlannızdaki kumaşlar,
hep kullanılmış. Bazı sergilerde. izleyici
kumaş parçalannı alıp gidebiliyor da~
Kumaşlarla yaptığım ılk iş içın anne-
annemin giysilerini kullanmıştım. Yeni
ölmüştü ve o işi yaparak onun varlığını
kendime daha yakın hissedebiliyordum.
Sonra yakınlanmın, dostlanmın es-
kılerini kullanmaya başladım. Artık başa
çıkamadığım için Kore'de köylerden ve >
eskicilerdejj edinjyornhi latıÖsJari •»JjJ
CRR'de her gün bir konser
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Cemal Reşıt Rey Konser Salonu,
1997-98 sezonunu bu akşam saat
20 00'de soprano Zehra Yıldız ile pi-
yanıst Fazıl Say'ın solist olarak katı-
lacaklan TRT Ankara Çoksesli Ko-
rosu'nun konseriyle açıyor. Konser-
de. şef Fahrettin Kerimov'un yönete-
ceği Cemal Reşıt Rey Senfoni Or-
kestrası. Adnan Saygun, Gershwin,
HandeL Puccini, Verdi ve Catalani'nin
yapıtlannı seslendirecek.
Yeni sezonda 200'ü aşkın konsere
evsahipliği yapması bekJenen CRR
Konser Salonu'nda. beş ayn festival
de gerçekleştirilecek. CRR'de kasım
ayında Mistik Müzik Festivali. aralık-
ta bir Piyano Festivali ile Afro-Asya
Film Festivali, 23
Nisan haftası için-
de CRR Çocuk
Festivali, mayıs
ayında da Gençlik
Festivali izlenebi-
lecek. CRR, sezo-
nu Boğaziçi Festi-
vali ile kapatacak.
CRR Konser Sa-
lonu Genel Sanat
Yönetmeni Arda
Aydoğan ile yeni
sezonun etkinlikle-
ri üzerine konuş-
tuk.
- CRR Konser
Salonu bu yü han-
gi konserlere ve
hangi sanatçılara
evsahipliği yapa-
cak?
ARDA AYDO-
ĞAN-CRR Kon-
ser Salonu bu yıl,
geleneksel müzik
konserlerine, world
müzik konserleri-
ne. caz-blues kon-
serlerine, flamen-
ko ve dans konserlerine evsahipliği ya-
pacak. Istanbul Büyük Şehir Beledi-
yesi CRR Senfoni Orkestrasf nın kon-
serleri ve CRR Opera ve Orkestrası 'nın
da göstenlen yer alacak. Konserlere
baş şefımiz Fahrettin Kerimov ve dün-
yaca ünlü şeflerimizden Gürer Ay-
kaL Rengin Gökmen. sanatçılanmız-
dan ise ıdil Biret, Suna Kan. Mesut
tktu, Tahir Aydoğdu, Ann Karamür-
sel,Tuncay Yılmaz gibi sanatçılareş-
lik edecek.
- Tartışma yaratan sorunlann ba-
şında Türk bestecilerûı yapıtlanna
gereken ilginin gösterilmemesi geli-
yor. CRR bu sezon Türk bestecilere ne
kadar yer ayıracak?
- CRR Senfoni Orkestrasf nın ku-
ruluş ilkelerinden en önemlısi Türk
bestecilerinin yapıtlannı yorumla-
mak. Türk orkestralan, notalann ye-
terlı olmaması veya kaybolması ne-
denıyle Türk bestecilerin yapıtlannı
yorumlayamıyor. Bunlan araştırarak
Türk bestecilerin yapıtlanna daha çok
yer vermek istıyoruz. Bu yıl aynca
CRR Konser Salonu'nda Türk beste-
cıleri günü de düzenlenecek. Türk
opera sanatçılanna saygı ve anma ge-
celeri de düzenleyeceğiz.
- CRR'de geçen sezon sahnelenen
Üzeyir Hacıbeyov'un 'Arşın Mal
Alan" opereti\
p
eDonizetti'nin'Aşk tk-
siri' adlı operası büyük ilgiyle karşı-
landL Bu > ıl başka operalan da sab-
nelemeyi düşünüyor musunuz?
- Bu sezon Adnan Saygun'un yaz-
dığı Cumhunyet tarihinin ilk opera-
FazılSaj Zehra Yıldız
emal Reşit Rey Konser Salonu, bu akşam
piyanist Fazıl Say ile soprano Zehra Yıldız'm solist
olarak katılacaklan TRT Ankara Çoksesli
Korosu'nun konseriyle açılıyor. Şef Fahrettin
Kerimov'un yöneteceği CRR Orkestrası, Saygun'dan
Puccini'ye uzanan bir program sunacak.
sı olan "Ozsoy" adlı operayı sahne-
leyeceğiz. Atatürk'ün talımatıyla ya-
zılan bu opera Istanbul'da da hiç oy-
nanmamış. Bunun yanı sıta Leonca-
vallo'nin "Palyaçolar" operası da bu
sezon sahnelenecek. Projelerimiz ıçin-
de CRR Opera Orkestrasf nın yurtdı-
şına gitmesi de var. \
- Geçen haziran ayında ilki düzen-
lenen 1. Uluslararası Boğa/içi Festiva-
li beklenen ilgiyi göremedL Bu >ıl, Bo-
ğaziçi Festfvali'nin daha geniş bir iz-
lcyici kitlesine ulaşması için neler yap-
mayı planlıyorsunuz?
- Konserlere beklenen ilginin ger-
çekleşmemesinı hava muhalefetine
ve tanıtım eksikliğıne bağlıyorum.
Boğaziçi Festivali daha yeni doğmuş
bir festival. bu yüzden ızleyiciyle bu-
luşması biraz zaman aldı. A>xıca fes-
tival kapsamındaki bazı konserler çok
spesifik konserlerdi. Sponsor olma-
dığı için bilet fıyatlan da diğer festi-
vallere oranla daha yüksekti. Bir de
ızleyicihenüzyazahazırdeğildi. Bo-
ğaziçi Festivali'nin gelecek yıllar için-
de hak ettiği yere geleceğini umut
ediyonım. 12 milyonluk Istanbul'un
çok daha geniş perspektifte festival-
lere ihtiyacı var.
- Vurtdışından >a da Türidye'den da-
ha çok sanatçı) ı CRR Konser Salo-
nu'na taşımak için sponsor arayışuuz
varmı?
- CRR'nin en büyük finansman
kaynağını Istanbul Büyükşehir Bele-
diyesi sağlıyor. Onun dışında bazı
özel konserler için dışandan spon-
sorlar buluyoruz.
Bizim için birincil
önemi olan konu
sanat. Dünya sana-
tından en güzel ör-
neklerin yer alma-
sını istiyoruz. Is-
tanbul'un hatta
Türkiye'nin tek
uluslararası konser
salonu olan
CRR'nin dünya sa-
natçılanyla doldur-
maya çahşıyoruz.
Bir anlamda Türk
sanat hayatında ol-
ması gerekenın
prototipini gerçek-
leştiriyoruz. Her
geçen yıl yaptığı-
mız çalışmalarla
doğru orantıh bir
biçimde sponsor-
lanmız da artıyor.
- Geçen sezon
bazı konserler bi-
letlefin satılmama-
sı nedeniyle iptal
edildivebirçok sa-
natçı zor durum-
da kaldığı söylendi.
- Konserlerin iptali bilet satışlany-
la ilgili değil. Bu konserler zaten çok
izleyicisi olacak konserlerdi. Tama-
miyle sanatçılann rahatsızlığı ya da
kendilerinin iptali nedeniyle_oldu. Bir
kısım konserler ise parasal darboğaz
nedeniyle iptal edildi. Bu yıl bu tip ne-
denlerle karşılacağımızı sanmıyorum.
Herhangı bır aksaklık olursa bızim
dışımızda.
- CRR Konser Salonu'nda yer ala-
cak etkinliklerin büet flyatlan nasıl
belirlendi?
- Bilet fiyatlan konserin maliyeti-
ne göre ayarlanacak. Ama birsinema
biletinden pahalı olacağını sanmıyo-
rum. 300 bin ile 2 milyon lira arasın-
da değişiyor.
19 ay önceyanan Odeon Sineması 'nın
çatısı HalkSigorta tarafindan onarûdı
artıkgörünmüyorKültür Servisi- Ahmet Lev endoğlu, Zu-
halOicay ve HalukBilginer tarafindan es-
ki Odeon Sineması'nı bir kültürevine dö-
nüştürmek amacıyla kurulan ve yaklaşık
19 ay önce büyük bir yangın geçirerek
kullanılmaz hale gelen 'Tiyatro Stüdyosu',
Üsküdar Belediyesi'nin tüm engellemele-
rine karşın kendini onarmaya başlıyor. Ti-
yatro Stüdyosu'nun çatısı. Halk Sigor-
ta'nın eksık kalan malzemeyı ve işçiliği
üstlenmesiyle birlikte onanlmaya başlan-
dı. Halk Sigorta Sanat Daruşmanı Haldun
Dormen. Halk Sigorta'nm Tiyatro Stüd-
yosu'nun salonunun çatı soru-
nunu hallettiklerini, davayı ka-
zanmalan durumunda daha
çok yardımda bulunacaklan-
nı belirtti.
Tiyatro Stüdyosu kurucu-
lan. geçen aylarda bir basın
toplantısı düzeııleyerek eskı
Kültür Bakanı İsmail Kahra-
man ve Refah Partili Üsküdar
Belediye Başkanı Yılmaz Ba-
yat'ın yangında 'kusurhı' ara-
ma bahanesiyle salonun kul-
lanımını ele geçirmek ama-
cında olduğunu belirtmişler-
yangından sonra
yeniden yaşama
dan duruşmanın 28 ekim tarihine ertelen-
mesine karar verdi.
AÇOK Ltd. Şırketı'nin Üsküdar Bele-
diyesi'nden lOyıllığına 'yap-işlet-devret'
modeli uyartnca aldığı salonun AÇOK-Ti-
yatro Stüdyosu işbirliğiyle bir kültür mer-
kezi haline getinlmesı düşünülüyordu. 7
Mart 1996'da Tiyatro Stüdyosu'nun 'His-
teri' adlı oyunu bu salonda perde açmak
üzereyken kaynak makınesinde başlayan
biryangınla salon kül olmuştu. Kışı ve özel
kurumlardan alınan parasal yardımla sa-
lonun onanmma başlanmış, ancak ona-
^ ~ ^ ^ " - nm çalışmalan zabıta ve po-
lis aracılığıyla, resmi belge ve
gerekçe gösterilmeksizin dur-
durulmuştu.
Bu arada Üsküdar Beledi-
yesi. AÇOK'a yangında ku-
dönmeye çallŞiyor surlu olduğu gerekçesiyletab-
Tiyatro Stüdyosu.
Topluluk bu sezon
Jean Genet'nin
'Balkon'unu
sahnelemeye
hazırlanıyor.
di. Kültür Bakanlığı, salonun onanmı için
verdiği 3 milyar lıralık desteği yine Üskü-
dar Belediyesi'nin öne sürdüğü "kiracılık
koşullaruun geçersiz' olduğu gerekçesiy-
le geri çekmişti.
Tiyatro Stüdyosu, Kültür Bakanlığı'nın
verdiğı desteği usulsüz olarak geri çekme-
sinin ardından bakanlığa 'zarann tazmi-
nini' içerikli bir başvuruda bulunmuştu.
Yaklaşık 10 aydır sürmekte olan dava so-
nucunda mahkeme üçüncü bilirkişi heye-
tınin atanmasına ve bilirkişi heyetinin 14
ekim tarihinde salonu incelemesinin ardın-
liye davası" açarak inşaat izni-
ni engellemiştı. AÇOK'un ida-
n mahkemeye açtığı yüriit-
meyi durdurma davası ağus-
tos ayında AÇOK lehıne so-
nuçlandı. Tiyatro Stüdyosu
1997-98 sezo'nunda Jean Ge-
net'in 'Balkon' adlı oyununu
sahnelemeye hazırlanıyor.
Yönetmenliğini ve çevirmenliğini Ba-
şar Sabuncu'nun yaptığı oyunun dekorta-
sanmı Duygu Sağm)ğlu'na, kostüm tasa-
nmı ise SevimÇavdar'aait. Afişinin Bal-
kan Naci İslimyeH tarafindan hazırlanma-
sı tasarlanan oyunun provalanna 15 ara-
lık tarihinde başlanması düşünülüyor. 4
martta Kadıköy Halk Eğirırn Merkezi'nde
sahnelenmeye başlayacak olan ovıınun ay-
nca Ankara, tzmir, Antalya. Mersin ve
Adana'da da ızleyicıyle buluşması bek-
leniyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Ölümsüz Bir Yüz
"Gerçek değerler ve serüven" peşinde olan, dev-
rimci ve şaır. Hepsinden ötesı de insanlığa adanmış
bir yürek. Adı: Ernesto Guevara de la Serna. Kü-
balı yoldaşlannın takdığı adla: ve tüm dünya dillen-
ne geçtıği adla söylersek: Che Guevara; ya da şar-
kılardakı glbi, Comandante...
Onun resmini, yıllar ve yıllar önce taşırken; siyasi
inanmışlık, ideoloji, dünya görüşü, devrimcilik gibi an-
lam düzlemlerı biryana: hiç kuşkusuz ki bu edim, da-
ha çok, onun yüzünün ölümsüz ve mitik oluşundan-
dı.
Böylesine bir duruma gereksınim olduğu için mı bu
böyleydi; yoksa gerçekten boyle bır durumun ken-
disinin gerçek oluşundan mı?
Bolivya'da iki subay, yaralı Comandarrte'yı bundan
tam otuz yıl önce, 9 Ekim 1967de kurşunlanırken;
devrimciliğe ve komünizme büyük bir darbe vuracak-
ları inancındaydılar, hemalde.
Düşmanı saf dışı etmek. Bir utku kazanmak; ya da
intikam almak. Bir kahramanı ortadan kaldırarak; onu
öldürerek, kahramanlığını elinden almak. işte kahra-
manınızın ölüsü, demek...
Ne var kı öldürdükleri kahramanın daha da kahra-
manlaşacağını, çağdaş bir efsane haline geleceğini
düşünmemişlerdi hiç kuşkusuz...
Onu öldürürken, aslında olümsuzleştiriyorlar, dün-
ya devrimcı hareketine bir mit kazandırıyoriardı. Ta-
bii ki Che Guevara'nın karizması. "gerçek değerler"
peşinde iz süren yürekten bir serüvenci oluşu da bu
efsanenin, bu mitin öteki yüzuydü.
•
Yeni iıisana, özgür insana ulaşmanın bır serüvenıy-
di bu. Yoksulluğun bır yazgı değil de değıştirilebilir
bir durum, geçici bir durum olduğuna ınanmış biri-
nin, gönükjen inanmış btrinın devrimci serüveniydi otuz
dokuzyıllık yaşam...
Devrimci, şair ve serüvenciydi; kısaca: Che'ydi...
Şimdi ise kendi alçakgönüllüğünün, çok çok dışın-
da bir şey ifade edıyor, resmi bıle... Adı bıle... Laka-
bı, Che bile...
Hem kendi "yandaşlan "nca hem de kendi "karşıt-
lan"nca... Bir yandan "tabulaştınlırken", öte yandan
tecimselleştiriliyor. Kuşkusuz bunun zeminı de med-
ya.
Bir başka "çağdaş" söylemin formülünü anımsa-
mak gerekmez mıydi?
Her şey alınır; her şey satılır... Tek yol kazançtır...
•
Başkaldınnın, en şiirsel kimliklerinden birıdir, kuş-
kusuz ki Che Guevara. Devrimci romantizmi. ki dev-
rimciliğin bir romantizm olmasında hiçbir sakınca
yoktur, onu ülke ülke, diyar diyar, "birden fazla Viet-
nam" açmak için yollara sürüklemiştır.
inanmışlığın, yıne en görkemlı orneğidir. Ama tüm
bunlar için tabulaştırılması: ya da tecimselleştirilme-
si gerekmez. Tecımselliğı anhyorum; çünkü çağımız
para çağı. Nerden gelirse gelsın, nasıl gelırse gelsin,
yeter ki çok para gelsın!
Ama öte yandan, bunun olumlu yönlerınin de ol-
duğunu söylemeden geçemeyeceğim. Öyle ya, bun-
dan yirmi yıl önce, Che'nın oldürülüşünün onuncu yı-
lında bu kadar özgür ondan söz edebiliyor muyduk?
Kartpostalları, heykelciklen, afışleri, tışörtleri, bere-
leri, rozetleri böylesine rahatça "dolaşıyor" muydu?
Şimdi televizyonlanmızda, ondan soz edtbyor...
verdi, öldürüluş^nden otuz yıl sonra.
Ama bir de onu sessızce yüreğinde taşıyanlar var.
Onun yüreğinin sıcaklığını, ınancını, duruluğunu, ken-
di yüreğinde şatafatsızca duyumsayanlar var. Sakin-
ce, abartmadan unutmayanlar...
•
Comandante için görkemli törenler yapılmasına
karşı değilim; ondan söz edilmesine de; ama dedim
ya ne olur, bır şarkıdaki gibi; "tabulaştırmasak" ve de
tecimselleştirmesek?
"Gerçek değerler" peşındekı serüvenci, devrimci
ve şair. işte Comandante Che Guevara'dan birkaç
dıze:
Benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumla-
nışı da
kayalar devranmın altında değışken kökletie.
Yalnızlık! Geçmişe özlem çiçeği canlı duvarlann.
Yalnızlık, yeryüzünde adanmış fanilığim.
AltınKoza
sönük başladıADANA (Cumhuriyet
Güney İlleri Bürosu) - On
Bınncı Altın Koza Kültür
ve Sanat Festivali. Atatürk
Parkı'nda düzenlenen tö-
renle başladı. Altın Porta-
kal Film Festrvali'nin ar-
dından başlayan tartışma-
nın gölgesi altındaki töre-
ne yalnızca üç sinema sa-
natçısının katılması dik-
kat çekti.
SODER adına aktör
Ekrem Bora, ÇASOD'u
temsilen Aytaç Arman ile
Mahmut Hekimoğlu'nun
ve Anakent Belediye Baş-
kanı Aytaç Durakın Ata-
türk Anıtı'na çelenk koy-
masının ardından saygı du-
ruşunda bulunuldu ve İs-
tıklal Marşı söylendi.
Adana milletvekillerin-
den yalnızca DYP'li Veli
AndaçDurak'ın hazırbu-
lunduğu törende kamu gö-
revlilerinın yanı sıra çok
sayıda öğrenci de Atatürk
Anıtı'ndaydı.
Sembolik açılış törenın-
den sonra ÇASOD tara-
findan hazırlanan "Türk
Sineması" konulu fotoğ-
raf sergisi, Anakent Bele-
dıyesı fuayesinde Adana
Valisı Oğuz Kağan Kök-
sal tarafindan açıldı. Al-
tın Koza Kültür ve Sanat
Festivali kapsamında dün
gazetecı Tayfiın Talipoğ-
lu. "Anadolu'dan İzlenim-
ler" adıyla Belediye Ti-
yatrosu'nda yurttaşlarla
söyleştı. Festival nedeniy-
le dün görmez ressam Eş-
ref Armağan'ın Altıkanat
Köprüsü yanındakı Adana
Çimento Galerisi'nde ser-
gisı açıldı. Akşam
19.00"danitibarendeGal-
leria arkasında Sevhan
Nehri kıyısında açık hava
film göstenmleri gerçek-
leştırildi. Festıvalın ılk gü-
nü Mımar Sinan Açık Ha-
va Tiyatrosu'ndakı havai
fışek göstensı ve pop mü-
zik sanatçısı NBüfer'in ver-
diğı konserle son buldu.
Odül tarüşması
Sinema sanatçısı A>iaç
.«\nnan. gazetecılerin soru-
su üzenne Altın Portakal
Film Festivali sonrasında
başlayan ödül tartışmasıy-
la ilgili görüşlerinı dile ge-
tirdi. TanjuGürsu'yave-
nlen ödülün tartışılacak
yanı olmadığını vurgula-
yan Arman. "Herkes ken-
di sesKle konuşmalı" bı-
çimındekı yaklaşımı da
doğru bulmadığını belirt-
ti. Asıl tartışılması gereken
şeyin; hemjenerikte hem
tanıtımlarda Haluk BU0-
ner'm başrol ovuncusu ola-
rak belirtilmesine karşın
"en iyi yarmmcı oyuncu
ödülü" verilmesi olduğu-
nu savunan A>laç Arman,
şunlan söyledi: "Haluk
Bilginerharcannuşür. Ha-
luk Bilginer'e bu ödülü ve-
rerek yıllardır yardımcı
oy unculuk yapan başanh
sanatçılann önü kesümiş-
tir. Ama bu sözlerimden
şu anlaşılmasın; Tanju
Gürsu'nun ödülüne dil
uzatamayız."
Her gün bır şöhret yara-
tılarak 70 milyon insanın
önüne "işte sanatçı" diye
sunulduğuna dikkat çeken
Aytaç Arman. "Altın Ko-
za'dasanatve sanatçı kav-
ramı da tartışılabilmeli-
dir" diye konuştu.