27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 1997 PERŞEMBE HABERLER CHP'nin hazırladığı 'Doğu ve G. Doğu Sektörü' raporunda verilen sözlerin yerine getirilmediği belirtildi 'Rant Rürt sorununu kışkntıyor 9 ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-CHP'nin 22 il başkanı ta- rafmdan hazırlanan "Doğu ve Güneydoğu Sektörü" Rapo- ru'nda. bölgeye yönelik teşvik, ekonomik girişim ve demokrasi sözlerinin kâğıt üzerinde kaldı- gı vurgulanarak, yöredeki rant sektörünün "Kürt sorunu"nu kışkırttığı bildirildi. Bölgede 1593 'ü güvenlik ge- rekçesiyle olmak üzere toplam 2 bin 190 okulun kapalı olduğu- na dikkat çekilen raporda, açlık ve sefaletin "dizboyu" olduğu kaydedildi. Raporda, terörle mü- cadele adı altında yöreye 400 trilyon lira harcandığı belirtile- rek, "Bu parayla Doğu ve Gu- neydoğu yıkıhr ve yeniden yapı- hr" denildi. CHP il başkanlan 18 Ekim 1997'de Diyarbakır'da hazırla- dıklan raporda, Doğu ve Güney- doğu Anadolu bölgelerinin so- runlan ve çözüm önerilerini de- ğerlendirdiler. Raporda, Kürt sorununun demokrasi, eşitlik ve ulusal bütünlük içinde ve evren- sel değerler çerçevesinde çözü- mü istendi. Kûrt kültürû ve kim- liğine saygı gösterilmesi istenen raporda, eşitlik, sosyo-ekono- mik kalkınma zemininde olağa- nüstü hal uygulamalannın sona erdirilmesi gerektiği bildirildi. OHAL'in, geniş yetkilerle dona- • Bölgede eğitim sorunu cözülemiyor • Atanan öğretmenler Güneydoğu 'ya gitmiyor DİYARBAKIK (AA) - Olağanüstû Hal Bölge Valisi Aydm Arslan, Güneydoğu'ya ataması yapılan yaklaşık 10 bin öğretmenden bugüne kadar sadece yanya yakınının geldiğini, gelmeyenlerin de "eş durumu"'nu gerekçe gösterdiklerini söyledi. Bölge Valisi Arslan yaptığı açıklamada, Güneydoğu'da 5 bin 331 okul bulunduğunu, bunlardan 3 bm 128"inin 1997-1998 öğretim yılında açıldığını, 2 bin 203 okulun da kapalı olduğunu belirtti. Bölge Valisi Arslan, bölgede 806 köy ve 2 bin 331 mezradan toplam 363 bin kişinin göç ettiğini ve bunlardan bugüne kadar 82 köy ile 64 mezrada 23 bin kişinin geri döndüğünü belırttı. Bölgede 101 köy ve 90 mezra halkının daha geri dönmesi amacıyla çalışmalann yürütüldüğünü kaydeden Arslan,"Bölge Valfliği olarak bugüne kadar bölgede 5 bin konnt yapürddı. Geri dönmeleri planlanan 101 köy ve 90 mezra için de çahşmaiar başlatıkh. Ancak, şu anda ikİim şarttan müsah olmadığından konut yapüamıyor" dedi. • TTB'nin Cüneydoğu araştırması • GAP bölgesindeyeni hastalıklargündemde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) Güneydoğu Anadolu Bölgesi"nde yaptığj araştırma. GAP projesiyle sulu tanma geçilmesinin. altyapı yetersizlikleri bulunan bölgede sıtma, şarkçıbanı. amipli rahatsızlıklar gibi tehlikeli hastalıklarda artış yaratabileceğini ortaya koydu. TTB Genel Başkanı Füson Sayek, bu hastahklardan çocuklann çok t'azla etkileneceğini, önlem alınmaması durumunda büyük işgücü kaybı oiuşacağını söyledi. Sayek, GAP projesine genel bakışın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne bakış ile çakıştıgını belirterek bölgedeki en büyük sorunun "fletişimsizlik'" olduğunu kaydetti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'yle ilgili "romantik projeter"' sunulduğunu belirten Sayek, sorunlann çözümü için ise gerçekçi olunması gerektiğini belirtti. Sayek, GAP ile birlikte toprak ve havanın nem derecelerinde, iklimde belirgin değişiklikler olacağını kaydetti. tılan. deneyimli bürokratlann görev yaptığı "koordinatörlük valiliği"ne dönüştürülmesi öne- rildi. Geçici köy koruculuk sis- teminin tasfiyesi istenen rapor- da, zorunlu köy boşaltmalann durdurularak. bölgesel rehabıli- tasyon projesi ile yaralann sanl- ması gerektiği kaydedildi. Ra- porda. "Bölgede terörden kor- kukiuğu için elektrik verildL ge- len-giden bUdirilsin diye telefon geldi, güvenlik güçlerinin aracı yürüsün diye yol yapıldı. İnsan- lar için, insanlık adına bir şey ya- pılmadı" denildi. Raporun "Gü- neydoğu ekonomisinde 7 çık- maz" başhğıyla verilen bölü- münde. bölgedeki nüfusun Tür- kiye ortalamasının çok üstünde olduğu, göçlerden ötürü il ve il- çelerde nüfus patlaması yaşandı- ğı belirtildi. Doğu ve Güneydo- ğu Anadolu'daki okur-vazarora- nının da çok düşük olduğuna dikkat çekilen raporda, 1997 ta- rihi itibanyla OHAL bölgesi mücavir illerde güvenlik nede- niyle 1593, öğretmensizlik ne- deniyle 384, öğrenci azlığı nede- niv !e 213 olmak üzere toplam 2 bin 190 okulun kapalı olduğu açıklandı. Okulu kapalı olan yer- lerdeki öğrenci sayısının da 113 bin 833 olduğu kaydedildi. Sağ- lık alanında yeterli altyapı ko- şullannın olmaması. yolsuzluk, cehalet nedeniyle önemli sorun- lann yaşandığı kaydedilen ra- porda, üretime yönelik iş alanla- nnın da zaman geçirilmeden açılması istendi. Bölgede fuhuş, hırsızlık ve intihar oranlannda hızlı bir artış olduğu bildirilen raporda. ekonomik sıkıntılann nedenleri şöyle sıralandı: •'Köy boşaltmaları ve göçler. Devletin ciddi sanayi vatınmı yapmamış ounası. Batıya ekono- mik göç. İş adamlannın yatınm, iş sahalan. sanayi alanında des- tek sağlamamış olması. Teşvik kredileri alanlann kişisel çıkar- lan nedeni ile yanm bırakılan fabrikalar." Kürt halkının yüzde 95'inin bağımsız bir devlet istemine destek vermediği vurgulanan ra- porda, ırk sorununun silahla çö- zümlenemeyeceği kaydedildi. Kürt kimliği ve gerçeğinin ta- nınması istenen raporda, bu so- runun askeri yöntemlerle çö- zümlenemeyeceği, hükümetle- rin yanlış uyguladıklan politika- lann yöre halkının PKK'ye sem- pati duymasına yol açtığı bildi- rildi. Raporda. aşiret çekişmelerin- de ve kişisel çıkarlarda korucu- lann terör yarattığı, PKK'ye kar- şı silahlanma içinde Hizbullah'a destek olunduğu savunuldu. Akademisyenler 'Anayasal reform gerekli' BAR1Ş DOSTER lstanbul Bağımsız Milletvekili Bülent Tanla tarafindan hazırlanan "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Plam (DGAP)"nı akademisyenler yetersiz bulurken DİSK ve KESK genel başkanlan "olumlu ve yaraücr olarak değerlendirdiler. Akademisyenler, cumhurbaşkanı tarafından atanan özerk bir kurula bir devlet bakanının başkanlık etmesinin yürümeyeceğini savunarak Türkiye'nin sorunlannın bir bütün olarak ele alınması gerektiğini belirttiler. Bülent Tanla'nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki mevcut yaşam koşullannı değiştirmeyi. çağdaş ve insanca yaşam sağlamayı amaçlayan planını değerlendiren DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. planı olumlu, iyi düşünülmüş ve yaratıcı bulurken Türkiye'nin, sorunu ulusal bütünlüğünü koruyarak, demokratik ve ekonomik açıhmlaria aşması gerektiğini kaydetti. Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Siyami Erdem de sorunun ekonomik, demokratik, sosyal, kültürel ve siyasal boyutlan olduğunu ve insan haklan temelinde ele alınarak çözülebileceğini vurguladı. Tanla'nın planını iyi niyetli bulan • bilimadamlan ise Türkiye'nin sorunlannın birlikte ele alnııp çözülmesi gerektiğini kaydettiler. ÎÜ SBF Öğretim Cyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar. planın isabetli olduğunu fakat finansman için ek vergi konmasuıın çok doğnı olmadığını söyledi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu için ayn bir vergi toplamanın, toplumu olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Şenatalar, Türkiye'nin genel vergi gelirlerinin yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Ali Kıhçbay da Doğu ve Güneydoğu için ayn bir projenin anlamı olmadığını savundu ve öncelikle Türkiye'nin tümünün kavranması ve düzeltilmesi gerektiğini kavdetti. Cezaevinde açıkgörüş Bayrampaşa Cezae\i'nde buİunan hıtuklu ve hükümlüler. Cumhurhet Bayramı'nın 74. yıldönümünde yakınlanyla göriişerek hasret giderdiler. Cezaevinde buruk bir sevinç yaşanırken aynı anda cezaevi hastanesinin kalorifer kazanındaki brolür arızasından dola>ı çıkan yangın panik \aratn. Yaklaşık 45 dakika süren \angın itfahe ekiplerinin müdahalesi\le söndürüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici, yangının bü\ük çaplı bir şey olmadığını belirtti. (Fotoğraf: BERTAN AĞANOĞLU) Promosyon sorunu Sertifikalı gazeteye bilirkişi raporu DEVRİM SEVtMAY Mahkemenin beraat karannı cumhuriyet başsavcısı temyiz etmişti Yargıtay'dan Manisah gençlere aklama ANKARA (AA) - Yargıtay, yasadışı DHKP-C örgütü üyesi olduklan gerekçe- siyle Izmir DGM'ce çeşitli hapis cezala- nna çarptınlan 3 kişinin kasten yangın çı- karmaktan beraat etmelerine ilişkin kara- n onadı. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı. Mani- sa Ağır Ceza Mahkemesi'nde kasten bina yakmak ıddiasıyla yargılanan ve beraat e- den Ali Göktaş. Mahir Göktaş ve Faruk Deniz* ilişkin karan tem- _ W T O - , yiz etti. Temyiz istemine görüşen Yargıta\ 8. Ceza Dairesi. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat ka- rarlannı yerinde bularak onadı. lzmir DGM. "işkence gördükleri" iddıalannın da gündeme geldiği dava- da, Manisa'da DHKP-C örgütü üyesi olduklan id- diasıyla yargılanan. arala- nnda lise öğrencilerinin de bulunduğu 15 gençten 10'unu çeşitli hapis ceza- larına çanotırmıştı. Bu davanın temyiz du- ruşması önümüzdeki ay Yargıtay da yapılacak. Yar- gıtay 9. Ceza Dairesi, ka- rannı aralık ayında açıklayacak. Daireiçın bağlayıcılığı bulunmayan Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesinde. yasadışı örgütün üyesi olmaktan 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptınlan sanıklar Faruk Deniz, Levent Kıbç, Emrah Sait Er- da. Aşkın Yeğin'in mahkûmiyet kararları- nın yasaya uygun olduğu belirtilerek onan- masını. 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptınlan Ali Göktaş'm ise "Örgütün İddîalar, resmi makamlarca kabul edildi Metris'te fatura gardiyanlara kesildi Manisa il sorumlusu olduğu" gerekçesiy- le TCK'nin 168. maddesinin birinci fikra- sında düzenlenen örgüt kurucusu hükmü- ne göre cezalandınlmasını talep etmişti. Başsavcılık aynca. sanıklardan Ayşe Mine Balkanlı, Münirc Apaydm, Sema Taşar, Özgür Zeybek'in 2 yıl 6 ay ağır. Jale Kurt'un 3 yıl 9 ay ağır hapis cezalanna çarptınlmalanna ilişkin hükmü de yasaya uygun bulmuştu. İstanbul Haber Servisi - Metris Ceza- evi'nde 5 kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan olaylarda fatura gardiyanlara kesildi. tddi- anamede cezaevinde çalışan görevlilerin içe- riye cep telefonu ve silah soktuklan belirtil- di. Metris Cezaevi'nde temmuz aymda yaşa- nan ve ırza geçme suçlanndan yargılanan beş kişinin öldürülmesi onlarca kişinin ise yara- lanmasıyla sonuçianan olaylaria ilgili olarak Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Kaya Kabaca- oglu tarafından hazırlanan iddianamede, 23S sanıktan 126'sı hakkmda "Ptanlayarak adam öîdürmek \e öktunneye teşebbüs" suçundan topîam 998 kez idam cezası istendi. tsyanla ilgili olarak hazırlanan bu iddiana- mede de fatura ağırlıkh olarak gardiyanlara kesildi. İddianamede, gardiyanlann tutukhı ve hükümlülerin içeriye cep telefonuyla uyuş- turucu sokmalanna izin verdikleri belirtildi. 53 milyar liralık zarann meydana geldiği olaylan, Vedat Ergin. L fuk Sessiz. >lehmet Şerif Erat Orhan Kalkuz ve Ahmet Tunçog- ta'nun çıkardığı ifade edildi. Prof. Dr. Sermet Akman. "Sertifikab-ser- tinkasız" aynmi yaparak ek para isteyen ga- zetelerin. aldıklan bu paralan okuyuculan- na faiziyle birlikte ödemesinin gerektiğini belirtti. İstanbul 5. AsliyeTicaret Mahkeme- si'nde süren promosyon davasına bilirkişi olarak raporhazırlayan Akman. "tstikrarh fı- yatgarantisi", "beda\ r a", "tek kuruş ödeme- derukatkı pa\SE" \aadiyle promosyon kam- panyası düzenleyen gazetelerin kupon \er- meye başladıktan sonra bu ilanlarına aykın hareket ettiklerini söyledi. Promosyoncu gazetelerin vaat ettikleri ürünleri açıkladıklan fiyat. nitelik ve zama- nmda vermediğinden yakınan okuyuculann geçen mayıs ayından bu yana açtıklan yüz- lerce davadan birinde mahkemeye önemli bir rapor sunuldu. Da\acı Okay Üçkök'ün Sabah Yayıncılık AŞ aleyhine açtığı davada ara karar alan mahkeme, konunun bilirkişi raporuyla değerlendirilmesini istedi. Bilirkişi olarak rapor hazırlayan IÜ Hu- kuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ser- met Akman, değerlendirmesinde Medeni Kanun'un 2. maddesindeki dürüstlük ilke- sinden kaynaklanan "güvenprensibi"nin ge- çerli olması gerektiğini vurguladı. Akman, gazetenin açıklamalanndan oku- yucunun kampanya süresince gazete almak- la promosyon konusu ürününe sahip olaca- ğı kanısının uyandınldığını vurgulayarak "Okuyucu ilanlardan gazete fiyatı arttınl- makstan şeklinde anlamakta haklıdır" de- dı. BorçlarKanunu'nun8i'incımaddesine göre "Bir iş veya şe> mukabilinde ilan sure- tiyle bir bedel vaat eden Idmsenin vaadine tevfikan o bedeli vermeye mecbur" olduğu- nun altını çizen Prof. Akman. okujncunun promosyon süresince "sertifikalT adı altın- da ödedeği ek ücretin faiziyle geri ödenme- sinin zorunlu olduğunu mahkemeye iletri. Promosyon ürünü veren tüm gazeteler için emsal oluşturabilecek bu raporu mahkeme- nin yetetli bulmaması halinde yeni bir bilir- kişi belirlenecek. Mahkemenin Akman'm raporunu kabulu durumunda ise sertifikalı gazete alan tüm okuyuculara yargı yolu açıl- mış olacak. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Oral.Çalışlar(a raksnet.com.tr Cumhuriyetin 74. yılını kut- luyoruz. 74 yıl, köklü birmuha- sebe yapmak için yeterli bir süre sayılabilir. Cumhuriyet, dağılan bir imparatorluktan bir ulus-devlet yaratma sürecinin dönüm noktasıydı. Osmanlı, çokuluslu, çok dinli bir feodal devletti. Osmanlı'da milli kim- lik arka plandaydı, dini kimlik belirleyiciydi. Uzunca bir dö- nem imparatorluk içinde Türk olmak küçümsendi. Fransız Ihtilalı, ulus-devlet sürecinin dünyadaki ilk önem- li patlamasıydı. Avrupa'da köylü ihtilalleri ve burjuva dev- rimleriyle tahtlar taçlar devril- di, parçalanan ve yok olan im- paratorluklann yerini ulus te- melli devletler aldı. Batı. 19. yüzyılın sonuna gelindiğinde uluslaşmayı büyük ölçüde ta- mamlamıştı. Uluslaşmadalga- sı, geri ülkelere daha geç ulaş- tı. Türkiye bu sorunla 19. yüz- yılın sonunda yüz yüze geldi. Çok uzun sayılmayan bir süreç içinde Türkler de kendi ulusal devletlerini yarattılar. Cumhuriyeti Doğru Anlamak 'Jön-Türkter', Osmanlı dev- leti içinde Batı'yayönelişin ön- cüleriydi. Mustafa Kemal, bu sürecin bir ürünüydü. O'nun başarılı olmasının en önemli nedenlerinden birisi, gerçekçi şekilde Osmanlı'nın çok milli- yetli yapısının dağıldığını gör- mesiydi. Ikinci önemli sapta- ması ise; ulus-devlet yarata- bilmek için feodal sistemin ku- rumlarıyla şiddetli bir kavga verilmesi gerektiğiydi. Cumhuriyet bir modernleş- me hareketiydi. Toplumun ge- lişmesinin önündeki ayakbağı olan geleneklerle, kültürle bir anlamda hesaplaşmaydı. Böyle bir hesaplaşmanın kibar ve zarif olmasını beklemek ha- yal. Mustafa Kemal'in modern bir devlet adamı olarak bütün zarafetine rağmen, kullandığı yöntemler gerçekçi ve kuvve- te dayalıydı. Bugün bulundu- ğumuz noktadan geriye baka- rak neden bu kadar zora daya- lıydı, diye tartışma yapmayı çok anlamsız buluyorum. Büyük değişimlerin hiçbiri kibarca gerçekleşmedi. Türk ulus-devrimi de diğerlerine gö- re daha az olsa da zoru içeri- yordu. Başkatürlüsüdedoğa- nın kanunlanna aykırı olurdu. Sorun, bu gerçekçi saptama- dan sonra başlıyor. Günümüz- de liberal-demokrasiyi savu- nan bazı aydınlar, Cumhuriye- tin kuruluşundaki devlet zoru- nun daha sonraki bütün geliş- meyi de belirlediğini düşünü- yorlar. Böyle düşündükleri için Cumhuriyetin kuruluş mantı- ğıyla hesaplaşmayı temel so- run olarak görüyorlar. Bu yaklaşım gerçekçi degil. O günün koşullarında bir ulus- devlet yaratmanın başka bir yolu olamazdı. Cumhuriyeti, daha sonra sıkıntılara sokan asıl neden, burjuva demokra- tik devrimin derinleştirileme- mesiydi. Iktidarı ele geçiren Kemalist burjuvazi, daha son- ra geri sistemle adım adım uz- laştı. Toprak ağalan, Anadolu- nun tutucu eşrafı, onların müt- tefikine dönüştü. Ellerine ge- çirdikleri iktidar nimetlerini ko- ruyabilmek amacıyla, ulusla- rarası kapitalizmin parçası ha- line geldiler. Halkçı çizgiden uzaklaşıp, egemen sistemin iktidar sahıplerine dönüştüler. Devrimci Kemalistler gitti, onların yerine banka sahipliği dahil, nüfuz yoluyla ele geçir- dikleri büyük toprakların ran- tıyla geçinen egemen bir sınıf oluştu. Yönetim, demokratlaş- mak yerine giderek halktan koptu ve gericileşti. Ikinci Dün- ya Savaşı. savaş vurguncusu bir kesim yaratırken savaş sonrası ABD gericiliğinin dü- men suyunda yeni bir politik yapılanma ortaya çıktı. Komünizm düşmanlığı 1950'lerde gökten zembille in- medi. iktidarı ele geçiren geri- cilik, demokrasi düşmanlığını, 'komünizmle mücadele' ola- rak gördü. 1980'lere gelindi- ğinde Cumhuriyetin kazançla- n uçup gitmişti. Geriye beton heykellerle kendisini ifade et- tiğini sanan kof bir tutuculuk kaldı. 'Cumhuriyetçi' kimliği- ne yanlış bir elbise giydirilmiş- ti. Kürt sorununu, 20. yüzyılın başında emperyalizme karşı mücadelede olumlu bir unsur olarak gören Cumhuriyetçiler, demokratikleşme gereken bir dönemde tutuculaştılar. Bu zenginliği değerlendirebilecek atılganhğı yitirdiler. Cumhuriyet, 20. yüzyılın ba- şında Türklerin doğru ve temel tercihiydi. Bugünün doğrusu ise; çok sesli, iç barışını ger- çekleştirmiş, çetelerden arın- mış demokratik bir Cumhuri- yet. Böyle bir atılım için yeteri kadar birikime sahip olduğu- muz inancındayım. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Cumhuriyefini Yitirmiş Halk TRT Radyo ve TV'leri her gece kapanış haber- lerinin sonunda Kurtuluş Savaşı gazilerinin ve Cumhuriyet'in ilk kahramanlarının ölüm haberie- rini yayımlardı. Cumhuriyet'in bir kuşağının göz- lerimin önünde yokoluşunun hüzün dolu resmi geçidi gibiydi bu haberler. Ölüm duyurularının azlığına veya çokluğuna bakarak. geride kaç kişi kaldığını sorardım. Bir süredir bu haberleri duymaz oldum. Ölümleri. ya haber olarak duyurulmuyor ya da bana denk gelmiyor. O neslin artık tükenmiş olduğunu bilmek de duymak da istemiyorum. Sanki Türkiye'nin geçmişiyle bağlannın tama- men kopacağı kaygısını taşıyorum. Neyseki Tarih Vakfı, Cumhuriyet'e tanıklık et- miş olanlardan hâlâ 20 bin kişinin aramızda ya- şadığının tahmin edıldiğini belirtiyor. "20 bin tane pamuk ipliği!" çağnşımını düşün- celerimden hızla kovuyorum!... Onlar yokoldukça, Cumhuriyet Bayramı'nda evlere, apartmanlara asılan bayraklann sayısı da sanki her geçen yıl azalıyor. • • • Necati Doğru. Sabah'taki köşesinde "Bugün en büyük bayram, ama halkta tıs yok" diyor; ta- kımı önemli bir maç kazanınca çoşkuyla sokak- lara dökülen futbolcu halkın Cumhuriyet'e kayıt- sızlığını sorguluyor ve "Halk aklını yitirmiş" diyor. Cumhuriyet Bayramı'nın ilk dönemlerde nasıl kutlandığını bilmiyorum. Ama, bugünkü gibi ol- madığını, o dönemin çoşkusunu hissediyorum. Çocukluğumda ise halkın meraklı ve ilgili ke- simleri, resmi geçitlere kenarda sadece bakan seyirci konumuna gelmiş durumdaydı. Vatan Caddesi'ne koşar, askerlerin rap rap geçişlerini izlerdik. Cumhuriyet Bayramı, devletin, askerlerin bay- ramı olmuştu. Veya halk temsil hakkını onlara devretmiş ve- ya temsil hakkı gaspedilmiş durumdaydı. Cumhuriyet Bayramı, top, tüfek, tank ve asker oldu çıktı. Topu, tüfeği, tankı, frakı, papyonu olmayan halkın, doğal olarak bayram törenlerinde işi de yoktu, katılma hakkt da! Ama Cumhuriyet'in esas sahibi olması gere- ken büyük kitle ortada olmayınca ve Cumhuriyet kavramından soyutlanınca, gün gelir devran dö- ner ve bu devlet, Cumhuriyeti bu defa topuyla tüfeğiyle kendi halkına karşı korumak durumun- da da kalabilir! Nitekim, bunun işaretlerini görmeye başlama- dık mı? • • • Önümüzdeki yıl Cumhuriyet'in 75. yılı. 50., 75., 100. yılların anlamı farklıdır. Bu tarih- ler, bir dönemeç olarak kabul edilir ve büyük kutlamalar düzenlenir. Geleeek yıl ilk kez Cumhuriyet'in devletin te- kelihCfeh Rtîrtarılarak, bir sivil girişimle, Tarih Vakfı'nın girişimiyle bütün bir yıla yayılan bir bayram olarak kutlanması şansı doğdu. Tarih Vakfı, Cumhuriyet'in halkın en geniş katı- lımıyla bir çağdaşlaşma projesi olarak kutlan- ması için hazırlıklarını ilerletiyor. Cumhurbaşkanı Demirel de eşgüdüm toplantılarına başkanlık ediyor. Hazırlanan projeler arasında "istanbul, Ankara ve Izmir'de 75. Cumhuriyet geçitleri ve Cumhu- riyet şenlikleri örgütlenmesi; 3x25 yıl Türkiye Cumhuriyeti Sergisi; Gençlerin gözüyle Cumhu- riyet Tarih Yarışması; Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. yılına toplu bakış konulu uluslararası kongre; Cumhuriyet'in anıları. konulu Sözlü Tarih Projesi ve Belgesel Filmi; Cumhuriyet'in 75 Yılı konulu sinema-tarih festivali" de bulunuyor. ••• Tarih Vakfı, Cumhuriyeti yalnızlığından, hüz- nünden ve toptan tüfekten kurtarabilir, halk bay- ramı olarak kutlanmasını sağlayabilir ve son ka- lan 20 bin Cumhuriyet tanığının gözlerini arkada bıraktırmayabilir. Bu, hepimizin Cumhuriyet'e ve Kurtuluş için ölenlere borcumuzdur. Yurttaş girişimi Susurluk ve Ankara'da aydınlık için buluşma İstanbul Haber Servisi -Aydınlık tçin Yurttaş Gi- rişimi, Susurluk skanda- lının yıldönümünde çağ- daş, saydam. demokratik hukuk de\ leti özlemı içinde olan tüm yurttaşla- n ve sivıl toplum kuruluş- lannı "sivil irade>i göste- relim. siyasal irade> i uya- ralım"1 sloganıyla 2 Ka- sım"da Susurluk"ta, 9 Ka- sım'da da TBMM önünde düzenleyeceği "yurttaş buluşması'"na çağırdı. "Çetelere dokunun, do- kunulmazlıklan kaldı- nn" sloganıyla 30 Evlül 1997 de "Aydınbk İçin Yurttaş Girişimi" tarafın- dan ikınci kez başlatılan "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" eylemi bugün saat 21,00'de birin- ci ayını doldururken ay- dınlığın simgesi "mura- lar" varoşlarda yandı. Taksim Sanat Evi'nde 30 Eylül günü saat 21.00'de yaşlı bir teyze- nin "$3116^4 ındirmesiy- le başlayan eylem. şehir varoşlan Gazi Mahallesi. Okmeydanı ve Nurte- pe'de büyük "yankı" uyandırdı. Istiklal Cadde- si, Taksim Meydanı. Ni- şantaşı ve birçok yerde gerçekleştirilen eylemler- de "Çiller. Ağar, Bucak yargüansur, "Öğrenciler dışaru çeteler içeri" slo- ganlan atıldı. Eylem, Ok- meydanı'nda "Yolağzı Meydam"nın adım halk arasında "Aydınlık Mey- danı" olarak değiştirir- ken Gazi Mahallesi halkı olaylann çıktığı "İsmet Paşa Caddesi"ni her ak- şam hiç sönmemesi için meşaleler ile aydmlattı. Varoşlar sesini tüm Türki- ye'ye "Susmasustukçası- ra sana geleeek" sloga- nıyla duyurdu. Eskı Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi tpek- çi'nin 18 yıl önce Nişan- taşı"nda uğradığı silahlı saldm sonucu yaşamını yitirdiği yerde 16 Ekim akşamı sevenleri buluştu, Ipekçi'nin öldüriildüğü caddeye beyaz karanf iller bıraktı. Eylemin seyri 19 Ekim'i 20 Ekim'e bağla- yan gece yaşanan bir gö- zaltıyla değişti. Avukat- yazar "Eşber Yağmurde- reli"nin gözaltma alındık- tan sonra tutuklanarak "2020" yıhna kadar Çan- kın Cezaevi "ne gönderil- mesi. "Zindanlarboşakın çetelere yer kalsın" sloga- nını değiştirdi ve yenisi hemen zihinlere yerleşti: " Eşber dışan. çeteler içerir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle