Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 1997 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bu Topraklarda Yaşamaya Kararlı mıyız?
Prof. Dr. METÎN SÖZEN
A
klımıza gelmesi
mümkün olmayan
yanlışlan üreterek
bunlann çözümüyle
zaman yitiren bir top-
lum olmaktan bir tür-
lüsıynlamıyoruz. Uzağa gitmeyelim,
Sanyer'de son günlerde birbirini ızle-
yen gelişmeler, bunun somut tanığı.
Bu ve benzeri örnekler için 1997 yı-
lırun gazetelerini bir tarayahm. Ne-
lerle uğraştığımızı belirli başlıklar al-
tında topladığııruzda, iki temel nok-
tada çabalanmızın yoğunlaştığını gö-
rürüz.
Bunlann ilki, çağdaş bir toplum ol-
mak için ulaştığımız köklü değerleri
ve olanaklan, çağdışı kavTamlarla
yıpratmamız, ikincisi ise dünya uy-
garlığınm kaynağı bu topraklann tüm
verilerini hızla elden çıkarmamızdır.
Nedenleri ne olursa olsun veterin-
ce demokratikleşemememizin kanıtı
olan bu yaklaşunlanmız, "yenidenya-
püanmanın" artık kaçınılmaz oluşu-
nu gündeme getirmektedir.
"Yeniden bir yapılanmaya yöneldi-
ğimizde, temel dayanaklanmız "in-
san" ve onun varlığını geliştirdiği
"toprak" yıpratılmışsa. geleceği ne-
yın üzerine kuracağız?" "Şaşkma çev-
rilmiş. çağdışı kavramlarta kafası ka-
nştınlıruş. üzerinde oturduğu toprağı
dolayu-doğrudan tüketen bir toplum.
gûnünü ve geleceğini nasıl sağhîdı to-
lar?"
"Bu kısır döngüye nasıl son verebi-
lir?" "Küreselleşme rüzgân içinde
kimliğini koruyarak yeni ve katacı bir
gündemi nasıl oluşturabilir?"
Bütün bu sorulara artık inandıncı
yanıt bulmak zorunda olduğumuz
günleri yaşıyoruz. 1997 yılı gazetele-
ri, zamaru kötü kullandığımızı göste-
nyor.
Çünkü insanımıza, kimliğini tüke-
teceği bir ortamı egemen kıhyoruz,
bunun için sürekli yanlışlan yürürlü-
ğe koyuyoruz. Onu bu topraklarda
"kötü bir kiracı gibi" yaşamaya tutsak
ediyoruz. Yanm yüzyıldır dünyada
saygınlığı olan bir ulus olma birikımi-
mizi. yeni ve kalıcı bir gündem oluş-
turacak gûcümûzü, büyük bir hızla yi-
tiriyoruz. Bunun için "düşman" ara-
maya gerek yok. Bizler içimizdeki
düşmanı kendimiz "coşkuyla" üreti-
yoruz.
"Bu topraklardan ahp veremediği-
miz nedir?" "Dört mevsimin tüm ve-
rikrrvie donatilnuş bu topraklan dde-
ld yasalarla, her gelen yönetimle, her
seçimle. her düzenlemeyle, büyük bir
hızla niçin ölüme sürüklüyoruz?" "Bu
dinmeyen hıncımız. bu sevgisizliğimiz
ne tür bir eğitimle kazanıldı?*" "Deği-
şik nitetikte süpürücü bu yağma din-
mezse, bizler 21. yüzyılı neleıie doldu-
racağız, hangi topraklarda oturaca-
ğız?"
Altı ve üstü doğal. kültürel, tarihsel
verilerle donatılmış bu uygarhklar ül-
kesinin gittikçe artan bir aymazlıkla
tûketilişine bir simge aranırsa, tek ba-
şına Istanbul bunu açıklayacak "gü-
ce" ve "niteliğe" sahiptir! Sanyer'den
Kilyos'a gitmekle bile yeter.
Son günlerde sürekli tartışılan bu
topraklann nasıl altüst edildiğinin ka-
nıtlan tüm açıklığıyla durmaktadır.
Altındaki niteliksiz linyiti almak için
bir yandan dağlar-tepeler yok oluyor.
öte yandan Istanbul'u Istanbul kılan,
özlü özellikler ıçeren orman, kızamık
çıkarrruş gibi her türlü yerleşmeye tut-
sak edilmiş bulunuyor.
Bunu Istanbul'un her yerine, ülke-
nin her köşesine yaydığırruz zaman,
yeni bir "Türldye haritası17
ortaya çı-
kıyor. 21. yüzyıla akarken bu ülkenin
neyi. nerede, ne düzeyde. hangi önce-
likte ve yoğunlukta yaşama geçirece-
ğini belirleyen yeni ve sağlıklı bir "ül-
ke-bölge planır
'nın olmadığmı göste-
riyor.
Artık bu topraklar, bu büyük yan-
lışlığı çekemiyor.
Üstelik bu yanlışlıklara tutsak ola-
mayacak kadar kimlikli ve özellikli.
Kötü bir kiracılıktan sıynlarak ül-
kenin gerçek sahibi olduğumuzu. ger-
çek yurttaşı olduğumuzu göstermeye
de yeterince zaman yok. Bu nedenle
suçumuzu kabul ederek "öramü" he-
men ertelemeliyiz.
Yanlışlan ertelediğimız zaman gö-
rülecektir ki bu ülkede yanlışı doğru-
ya dönüştürecek birikimlı-özverili-
deneyimli kişi ve kurumlar vardır.
Değişimi sağlayacak "devingenbir
ortam". tüm sorunlara karşın ülkeyi
ayakta tutmaya çalışmaktadır. Onlar,
umutsuzluğu umuda dönüştürmekte-
dir.
Kısacası "kimlikli bir birey için" ar-
tık karar zamanıdır.
ARADABİR
KEMAL OCAK zıtımcı
En Büyük Bayram
Cumhuriyet Bayramı'nın 74. kuruluşyıldö-
nümünü büyük bir coşkuyla ve inançla kut-
ladık. Ancak bizler bu içten çoşkularla kut-
larken cumhuriyet düşmanları, bağnaz ve
yobazlar da boş durmuyorlar: Bu cumhuri-
yeti yıkmak, kuşatmak, yeni kaleler, yeni
mevziler elde etmek için ellerinden geleni
artlanna koymuyorlar.
Üstelik bu düşüncenin yandaşları DGM'de
savcıların ve yargıçların karşısına çıkıyor,
ağızlarına gelenleri büyük bir küstahlıklasöy-
leyebiliyorlar.
Ülkemizdeki bazı kara aydınlar da bu olan-
ları üstü açık ve kapalı olarak destekliyor ve
ateşle oynamaya devam ediyorlar. Kara sap-
lı hançeri cumhuriyetin bağnna saplamak is-
tiyor ve cumhuriyetin temel kurumlarına sal-
dınyorlar.
Açıkça Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk
devrimlerinden ve laiklikten uzaklaşarak bir
ümmet toplumu olmasını bekliyor, teokratik
devlet özlemleri içinde yanıp tutuşuyorlar.
Bunu da demokrasi adına yine demokratik
düzeni yıkmak için yapıyorlar. Yapıyorlar ama
bütün bu düşüncelerin yolu, 28 Şubat 1997
tarihinde MGK'de alınan kararlarla kesiliyor.
Cumhuriyetin dinamik güçleri bir kez da-
ha silkiniyor. Arkasından da TBMM'de çıka-
rılan 8 yıllık zorunlu ve kesintisiz öğretim ya-
sasıyla cumhuriyet tarihinin iktnci en kap- -
samlı ve en önerhli "eğitim olayı"gerçekleş-
tiriliyor.
Gerçek şu ki çıkanlan bu yasa ile Türk ço-
cukları yurt, bayrak ve bağımsızlık sevgisiy-
le donanacak. Anadilini, tarihini, coğrafyası-
nı, yurt gerçeklerini öğrenecek ve yurttaş ol-
manın bilincine varacaklardır. Ayrıca bu ya-
sa ile eğitimin "birliği ve ulusallığı" sağlana-
caktır.
Cumhuriyetin 74. yıldönümünden sonra
yeni kuşaklar "din ve vicdan özgürtüğünü"
daha özgür, daha bilinçli, daha anlamlı kul-
lanacaklardır. Gazi Mustafa Kemal Ata-
türk'ün deyişiyle bu okullarda "Fikrihür, vic-
danı hür, irfanı hür yurttaşlar" yetişecektir. Ve
bunlar gelecekte Türkiye Cumhuriyeti'nin ye-
ni dokusunu oluşturacaklardır.
Bugün artık cumhuriyetin temel amaçları
da iyice belirginleşmiştir. Bu amaçlar; ekono-
mik, küttürel ve siyasal alanda bağımsız ol-
maktır. Evrensel değerleri benimsemek, çağ-
daş uygarlık düzeyine yükselmektir. Bilgi ça-
ğını yakalamak, bilgi toplumuna ulaşmakttr.
Türk insanını barış, varsıllık ve mutluluk için-
de yaşatmak ve 2000'li yıllara girerken Tür-
kiye Cumhuriyeti devletinin yapısını koru-
maktır.
Bunun için çok anlamlı, çok sancılı ve çok
çalkantılı geçen 1997'nin son aylarında bize
düşen ödev, tüm okullarda, üniversitelerde,
yerel yönetimlerde, askeri kışlalarda, "Bu
halk bayramını" büyük bir görkemle ve is-
tençle -hafta boyunca- kutlamaktır. Ulusal
birliğimizi ve bütünlüğümüzü dosta düşma-
na göstermek gerek.
Kamu Yönetimi ve Memurlann Sorunları
HÜSNÜ MERDANOGLU Kamu Yönetimi Uzmam
G
ünümüzde, örgütlenmiş sos-
yal topluluğun en üstü olan
devletın önde gelen görevi,
yurttaşlara hizmet sunmak
ve bu hizmet karşıhğında
yurttaşlık ödevi beklemektir.
Sunulan hizmetler ise, çoğunluğu memurlar
eliyle yerine getirilen kamu hizmetidir. Ka-
muda, memurlann başansı. doğal olarak ka-
mu yönetiminin başansını, kamu yönetimi-
nin başansı da devletin başansını yansıtır.
Devlet yönetiminde, kamu yönetiminin
önemi ve etkinliği her dönemde siyasal ku-
ruluşlann ilgisini çeker. Iktidan elde eden si-
yasal partiler bu etkinlikten yararlanarak ken-
di kadrolannı kurarak kamu yönetiminde et-
kili olmanın yollannı ararlar. Iktidarda olma-
yan, ancak yürürlükteki yasalar uyannca ül-
keye hizmet için kurulmuş olan öbür siyasal
kuruluşlar ise bu kadrolaşmadan huzursuz
olurlar, doğal olarak huzursuzluklar ülke yö-
netiminin geneline yansır. Huzursuzluklann
önlenmesi ise, kamu yönetiminin belli bir si-
yasal kunıluşun güdümüne girmeden, sade-
ce devlet çıkannı ve huzurunu gözetmekle
olasıdır. Tarafsız devlet hizmetlerinin yerine
getirilmesi ise, tutariı kamu yönetimi sıyasa-
lannın yerleşmelerine bağlıdır.
Ne var ki; kamu yönetimimizin siyasasının
yeterli oldugunu söylemek olası değildir. Ka-
mu yönetiminde görev alan memurlann hak
ve yükürnJülükleriHİ düzenleyen 657 sayılı
, j(asada bı^gün^ değin yasa ya da KHK ile 77
kez değışiklik yaptlmış olması. ek, geçici ve
ek geçici maddeler ile 127 madde eklenmiş
bulunması bunun göstergesidir.
Öte yandan, 4158 sayılı yasa ile, 2451 sa-
yılı yasaya eklenen ve "...Başbakanın imza-
sı Ue yapılması öngörülen atanıa. nakil ve gö-
rev den alma işlemlerinde'' en çok üyesi olan
Başbakan Yardımcısının da imzasının aranı-
lacağı hükmünü içeren madde ise, kamu kad-
rolannda siyasi kayınmcılık olduğu ve bunu
önlemeye yönelik yasal önlemin açık kanıtı-
dır. Ancak bu önlem, sadece koalisyon ortak-
lan arasmda uyumun sağlanmasına yönelik
bir önlemdir.
Ülkenin kıt kaynaklannın devlet yaran için
en verimli şekilde kullanılmasında, dünyada
gelişen son teknolojik yeniliklerin ulus yaşa-
mına yansıtılmasında... kamu kadrolannda
görevli "memur" ya da "bürokrat" sanı ta-
şıyan kamu görevlilerinin etkinliği yadsına-
maz.
Devlet yaşamında bu denli etkili bu kesi-
min kimi sıkıntılan bulunmaktadır. Doğal
olarak bu sıkıntılann devlet yönetimine de
yansıması kaçınılmazdır. Kamu görevlileri
ile ilgili yeni iyileştirmelerin gündemde ol-
duğu şu günlerde, sözkonusu sıkıntılara de-
ğinmeyi ve önerilerde bulunmayı devlete
olan saygımızın bir gereği olarak görmekte-
yiz.
1) Genel yönetimde (idarede) görev alan
kamu yöneticileri için özel bir okul bulunma-
makta, bu kadrolara, belli hizmet yılını dol-
dunnuş, herhangi bir okuldan "•diploma"
alan kişiler atanabilmektedir. Böylece çok
çeşitli düzeyde ve içerikte eğitim görmüş
olanlar ayn bir özen ve uzmanlık isteyen ka-
mu yönetiminde görev almış olmaktadırlar.
Hizmetiçi eğitim yerleri, dınlence yen
(kamp) olarak kullanılmakta olduğundan, ka-
mu görevlilerine yerli ve sürekli izlenceye
bağlı hizmetiçi eğitim de verilmediğinden,
kamu görevlilerinin eğıtimi kendi özel çaba-
lan ile yöneticilerin ilgisine kalmaktadır. Gü-
nümüzde yöneticilerin sık sık görevden alın-
malan bu geleneksel eğitim yöntemini de
sekteye uğratmıştır.
2) Bir kadroya atanmak için özel eğitim
koşulunun aranılmaması ve salt "diplo-
ma"run yeterli olması. "adamımn" bulun-
duğu sürece bir kadro kapmayı geçerlı kıl-
makta, "adam" bulmak için birçok kamu gö-
revhsi özellikle "siyasi"'lerin kapılanna yı-
ğılmaktadır. Böylece, yürürlükteki yasalann
kariyeri ve yeterliliği (liyakatı) öngörmüş ol-
masına karşın. örtülü olarak, özünde çıkar-
cılığı içeren "ganimef sisteminin uygula-
nılmasına olanak tanmmaktadır.
Sonuçta ise kişi değil, kişiye iş aramalan
yaygınlaşmakta ve kamu kadrolannda "boş
gezenin boş kalfası" görünümünde. ancak
"memur" kimliğinde kişilenn sayısı çoğal-
makta, görevine, yasalara, devletine saygılı
kamu görevlilerinin üstüne "adamını" bulan
"torpiHi" kişiler getirilerek, kişilerin onuru,
kişiliği ve çalışma gayretleri köreltilmekte-
dir.
3) Kamu görevlerinin iş tanımı, bu görev-
lerde görev alanlann işlenni ne denli yerine
getırdiğini ortaya koyabilecek, iş değerlendir-
me yöntemi, başanyı ya da başansızlığı ölç-
me teknikleri geliştirilmediği için, kamu kad-
rolannı "adamı" olanın işgal etmesi sürekli-
lik kazanmaktadır.
4) Devlet işinin süreklilik ve işbirliğine da-
yanması gereğine karşın, eşit işe eşit ücret si-
yasası yerleşmediği için, kamu hizmeti gö-
renler arasında kırgınlık ve zıtlaşma yaşanıl-
makta. böylece, bir devlet için çok tehlikeli
anlam içeren devlete yönelik küskünlük art-
maktadır.
5) Kamu konutlanndan yararlanma ölçü
ve uygulamalannda da benzen "keyfilikler"
göründüğü için. kamu kadrolanndan başka
kamu konutlan yönünden de ayn bir küskün-
ler ordusu çoğalmaktadır.
6) Kimi üst kadrolarda bulunduktan son-
ra, emekli olmak koşuluyla ek göstergesi
yüksek başka bir kadroya atanma. böylece;
emeklilikte ve öldükten sonra mirasçılanna
yüksek aylık bırakma uygulamalan, ortaçağ-
da cennet tapusu dağıtan din tacirlerini anım-
satmaktadır.
Kısaca değindiğimiz bu sorunlara yönelik
önerilerimize gelince:
• Türk kamu yönetimine yönetici yetiştir-
mekte en deneyimli kuruluş olan Türkiye ve
Ortadoğu Amme Idaresi Enstitüsü, Türk ka-
mu yönetimine yönetici yetiştiren okula dö-
nüştürülerek iller düzeyinde yaygınlaştınl-
malı ve bu yerlerde eğitim görenlerin üst kad-
rolara atanmalanna öncelik verilmelidir.
• Kamu yönetimimizde görevli olanlar ve
görev alacaklar; genel içerikli hizmetiçi eği-
tim izlencilerinden geçirilmelidir. Bu izlen-
celerde genel kültür yanında, Atatürk ilke ve
devrimlerinin ulusal ve evrensel önemine yer
verilmelidir. Çünkü, ülkemizin içinde yaşa-
dığı bütün ulusal sorunlann temelinde, Ata-
türk ilke ve devriminin gerçek anlamda ülke
yönetimine yansıtılmadığı yatmaktadır. Kal-
dı ki, yürürlükteki 657 sayılı yasanın 6'ncı
maddesi uyannca her kamu görevlisinin.
Atatürk ilkelerini yaşama yansıtmak, "na-
mus ve şerer' borcudur.
Bu borcun yerine getirilebilmesinin önko-
şulu, bu ilkeleri ve devrimin özünü bilmekle
olasıdır.
• Kamu görevlerinin iş tanımlan, iş değer-
lendirme yöntemleri geliştirilmeli, böylece,
görevin gereğini yerine getiremeyenlerin üst
kadrolan işgal etmeleri önlenmelidir.
• Eşit işe eşit ücret esaslan ve aynen aske-
ri yükselme yöntemlerine benzer terfi siste-
mi geliştirilerek, torpilli uygulamalar sonu-
cunda büyük çoğunun onurlannın incinme-
si, dolayısı ile de devlete olan küskünlük ön-
lenmelidir.
• Kamu konutlan bulunan kurum ve ku-
ruluşlar konutta oturanlann, oturma sürele-
rini ve hak etme puanlannı periyodik olarak
ilan etmeli, kişiler kendi durumlannı bilme-
li, gereksiz şaibe ve örtülü kayırmalann ön-
lenmesi sağlanmalıdır.
• Memurlann, kadro yokluğu nedeniyle
yükselebilecekleri derecelere atanmalan en-
gellenmemelı. atama ve yükselmeler, yasa-
nın öngördüğünden çok atamaya yetkili yö-
neticilerin istencinde olması nedeniyle me-
mur güvenliğityeterli ohnadığı »çrri, kamu
mallannın yağmalanması durumunda sessiz-
liği yeğleyen memurun cesaretine destek ve-
rici memur güvenliği sağlanmalıdır.
• Adam kayırma ve kadro boşaltma ama-
cı güden, emeklilik öncesi yüksek ek göster-
geli kadrolara atama uygulamalan, açık bir
eşitsizliği yansıttığı için, bu uygulamalar ya
emekli aşamasına gelen her kamu görevlisi
için yaygınlaştmlmah ya da tamamen önlen-
mesine yönelik yasal önlem ahnmalıdır.
Çok özet olarak değindiğimiz ve hemen
her kamu kuruluşunun özlük dosyalannda
örnekleri bulunan bu konulara yetkililerin
duyarlı olmalan ve gereği için yasal önlem-
leri kamu yönetiminde yaşama geçirmeleri
şu iki yaran sağlayacaktır:
1) Sabahtan akşama değin kadro ve unvan
isteği için kapılan aşınan siyasiler ile etkili
ve yetkililer, kişilere kadro ve unvan aramak
yerine gerçek görevlerine ve ülke sorunlan-
na yönelik çalışmak için zaman bulabilecek-
lerdir.
2) Devlet yönetiminin temel taşı olan ka-
mu görevlileri huzur ve güvene kavuşacak,
bu huzur ve güven devlet yönetimine de yan-
sıyacağı için, asıl önemli olan, kimi keyfı uy-
gulamalardan dolayı devlete yönelik küskün-
lük sözkonusu olmayacak, ülke yönetiminde
mutluluk ve huzur sağlanmış olacaktır.
Unutulmamalıdır ki hiçbir askeri unvan sa-
hibi kişınin, bir başkasından. bir üst rütbeye
terfisi için aracı olmasını istemesi görülme-
miştir. Çünkü vüksdmekoşullanyasaUeaçık,
net ve tartışmasız şekilde esasa bağlanmışnr.
Benze ri esasların sivil kadrolara uyarianma-
sının ne gibi sakıncalan olabilir?
TARTIŞMA
Türk Basmı'nm Unutulmaz Asım Us'u
AEG, markası ne olursa olsun eski Fırımntzı, Buzdolabıntzı, Camasır makınenm
Bulasık makinenizi 11.000.000 TL'ye alıp, pcşinata S3yıp, size ycpycni bir
AEG Lavamat Çamjşır makine" \> Hı AEG Favorıt Bulasık makinest veriyor.
(lygun fiyatbr. 1 yı!t aşan uatın AFG mutluluğunu y»kalay(n..."E»ft" AEG
»Ücrctsiz Mnntaj »Yaygın Servıs
AEGlTBlLGİ
0800 211 6
• «^ izim
I M Kızıltoprak'ta.
I ^fcgüzelim caminın
JLa^arkasında. içeri
doğru uzanan yolun adı
Asım Us SokagL Hemen
her gün defalarca
geçtığim bu yol bana,
epeyden beri rahmete
kalan çok değerli
gazetecimiz Asım Us'u
anımsatır.
Yanılmıyorsam, kardeşi
olan ve Istanbul Erkek
Lisesi"nde çok başan ile
hocalık yaptıktan sonra.
T.B.M. Meclisi'nin de
savgın üyesi olan Hakkı
Tank Us gibi o da.
basınımızda pek başanlı
görev yapmış, geriye çok
tatlı, takdir ve saygı
toplayan meslek anılan
bırakmıştır.
Rahmetli Asım Us"u ben.
Adalet Bakanlığrndaki
görevim sırasında
hazırladığımız, basına
daha çok özgürlük ve
ispat hakkı sağlamaya
yönelik yasa tasansının
basın mensuplanyla
birlıkte gözden
geçirilmesı sırasında
tanımıştım. Bu çalışma
süresince B. Asım Us.
ağırbaşlılığı, değerli
gözlem ve fikirleri ile tüm
komisyon üyelerinin sevgi
ve saygısını toplamıştı.
Aslında Hakkı Tank Us
da aynı karakter ve
değerdeydi ve Istanbul
Erkek Lisesi'nden aynlalı
yıllar geçmiş olmasına
karşın, Türkçe v e
edebiyat öğretimınde
sağladığı muhabbet ve
saygınlığı asla
yitirmemişti.
Gerçi ne ona ne de
rahmetli Asım Us'a,
mezarlannda muhakkak
ki görkemli birer anıt
dikilmiş değildir. Amma,
geride bıraktıklan değerli
anı, kuşkusuz en değerli
ustalarca yontulmuş
nadide taşlardan çok daha
içtenlikle kalplerimizde
yaşamaktadır. Ruhlan
şâdolsun.
Em. Prof. Dr. REŞAT
TESAL
ILAN
T.C.
ELAZIĞ SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN
1997/961
Davacı Şerif Kaya vekili Av. Hasan Akkuzu tarafindan davalılar Zeynel Kırkez vs. aralanndaki ortaklığın giderilme-
sı davasınm mahkememizde yapılan açık yargılamalan sırasında;
Davacı davalılarla paydaş olduğu Elazığ ıli Hüseymk kö>1i, ada 939, parsel 5-6'da kayıtlı taşınmazın mümkünse tak-
sımi. değılse satışı sureti ile pavdaşla arasındakı ortaklığın gıderilmesine karar venlmesini istemiş, yapılan yargılama
sırasında davalılann adreslen tespıt edılemediğınden ılanen teblıgat yapılmasına karar venlmiş olmakla davalılann
27.11.1997 gûnü saat 09.00'da duruşmaya gelmeleri veya kendilenni bir vekille temsil ettırmelen, aksi takdırde yok-
luklannda yargılama yapılarak karar verileceği hususu davalılar Muazzez Tarakçı. Beyhan Kılıçbey, Ayşe Mükerrem,
Gülay, Zeynel Kırkez'e meşruhatlı davetıye teblıği makamına kaım olmak ûzere ılanen teblığ olunur. Basın: 46994
PENCERE
Geçmişten Geleceğe...
Türkiye Cumhuriyeti, 1912'den 1922'yedek10yıl
süren bir savaşlar dizisinden sonra kuruldu; maya-
sındaki 'asker-sivil aydın önderliği' bu nedenle do-
ğaldır; '1923 Devrimi' bu kanlı siireç sonunda to-
humlandı.
1912'de Balkan Harbi, 1914'ten 1918'e Birinci
Dünya Savaşı, 1919'dan 1922'ye Ulusal Kurtuluş
Savaşı'yla 'afeş sınavı'nöan geçtilerTürkler... Sür-
git savaşlann son aşamasında 'Istiklal Harbi' gün-
deme girdi. Emperyalizm 'SevrAntlaşması'nüaça-
diği haritaya göre Anadolu'yu paylaşmak istiyordu;
ama, tarihte ilk kez yenilgıye uğradı. Türkiye Cum-
huriyeti'nin kuruluşuna yol açan savaşın karmaşık
bir yapısı var;
• 'Istiklal Harbi' emperyalistlere karşı bir 'ulusal
kurtuluş savaşı 'dır. Istanbul'u işgal eden Ingiliz, em-
peryalizmin en büyük temsilcisiydi; Lozan Banş Ant-
laşması emperyalıstlerle imzalanmıştır.
• Istiklal Harbi bir 7ç savaş 'tır. Kemalist ordu hem
cephede hem cephe gerisınde sürekli muharebe-
leri kazanmak zorundaydı. Milli ordu, Padişah'ın
'Hilafet ordusu'yla çarpışıyordu; Çerkez Ethem,
Anzavur vb. ıç savaşın çeşitli sayfalannı oluşturdu-
lar.
• Istiklal Harbi -deyim yerindeyse- bir 'dış sa-
vaş'tır. Şark Cephesi'nde Ermeniler, Antep'te Fran-
sızlartaçarpışıldı. Yunanlılar Anadolu'yu Eskişehir'e
kadar istıla ettiler; sonunda düşman yenilgiye uğ-
ratıldı.
• Istiklal Harbi, kapsamında 'etnik savaş' içerigi-
ni de taşıyordu; Rumlar ve Ermeniler bu savaşta em-
peryalizmin yanında yer aldılar, Anadolu halkı bir-
birini kırdı.
• Istiklal Harbi bir 'din savaşı'r» da içeriyordu; bir
yanda Hıristiyanlar, karşı yanda Müslümanlar var-
dı. Birinci Büyük Millet Meclisi'nde birtek Hıristiyan
mebus yoktur.
Anadolu'da yüzyıllar boyu kardeşçe yaşayanlar,
ister Hıristiyan ya da Müslüman olsunlar, ister Er-
meni, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, vb. olsunlar, bu kan-
lı kıyamette birbirlerini boğazladılar; 1912'den
1922'ye değin süren hesaplaşmanın kördüğümü-
nü Mustafa Kemal kılıçla çözdü.
•
'7923 Aydınlanma Devrımi' bu kanlı kıyametle
birlikte gerçekleşmiş, 'laik cumhuriyet'\e Anado-
lu'da yeni insan doğmuştur; bu aşamadan geriye
dönüş olanaksızdır.
Cumhuriyet, Türkiye için ne demektir?..
• Yazı devrimi demektir.
Artık kimsenin gücü, Arap harflerine geri dönü-
şü sağlamaya yetmeyecektir.
• Cumhuriyet dil devrimi demektir. Halkın dili dev-
letin dili olmuştur. Bundan böyle hiçbir güç Osman-
lıcayı canlandırmaya yetmeyecektir.
• Cumhuriyet devleti "Aydınlanma" demektir.
Artık hiçbir güç aklın ınançtan, bilimin dinden ba-
ğımsızlaşmasına engel olamayacaktır.
• Cumhuriyet devrimi 'Medeni Kanun' (Yurttaş-
lar Yasası) demektir.
Hiç kimsenin gücü 1926'da yürürlüğe giren Me-
deni Kanun'u değiştirip şenat kökeninden kaynak-
Janan Mecelle'yı geriye getirmeye yetmeyecektir. .
•'Curnhuriyet devrimi yeni saat, yeni takvim, on-
dalıklı ölçü sistemi demektir...
Hiçbir güç eski saat, eski takvim, okka, endaze,
arşın gibi ölçütleri geri getiremeyecektir.
• Cumhuriyet yurttaşlıkta ve insanlıkta kadın hak-
larına kavuşmak demektir...
Hiçbir güç kadınlann cumhuriyetle verilen hakla-
rını geri almaya yetmeyecektir; bir erkek kadına
"Boş ol" dediği zaman 'medeninikâh' bozulmaya-
caktır; kadınların seçme ve seçilme haklarını hiç
kimse ellerinden alamaz.
• Cumhuriyet devrimi padişahlığın yıkılması ve hi-
lafetin kaldınlması demektir.
Kim, hangi parti, hangi kurum cumhuriyeti kaldı-
np padişahlık ve hilafeti geri getirebilir?..
• Cumhuriyet laik ve sosyal devlet demektir...
Kim ya da hangi güç. laıkliğı cumhuriyetin içeri-
ğinden silebilir, Kemalist güçlerin anayasaya yazdı-
ğı sosyal ve sendikal emekçi haklannı kaldırabılir?..
• Cumhuriyet devrimi cıns aynmı yapmadan in-
san haklanna yönelme demektir...
Hiç kimsenin gücü cumhuriyet devriminin de-
rhokrasiye dönüşümünü durdurmaya yetmeyecek-
tir.
•
Herkesin gözlerinı geçmişin kavgalanndan ayınp
geleceğe çevirmesinde. ismet Paşa'nın dediği gi-
bi "saymakla bitmez yarahar" vardır. 1923 Devrimi,
tarihte eşine az rastlanır bir kanlı kıyametten çıkışı
sağlayan 'çağdaş senfez'dir.
Günümüzde emperyalist rekabet etnik savaşlan
körüklüyor, kapitalizmin sömürüsü Islam kökten-
dinciliğini kışkırtıyor. Ancak bu sorunlar 'laik cum-
huriyet modeli' içinde çözümlenecektir. Kimsenin
kuşkusu olmasın ki 21 'inci yüzyıla yaklaşırken Ana-
dolu'da demokrasiyi kuracak olanlar, yine cumhu-
riyetçilerdir.
Cumhuriyetçilenn dışında, demokrasiyi amaçla-
mış bir güç görülmüyor.
kitap kulübü
TÜYAP 16. İSTANBUL KİTAP FUARI'NDA
İMZA GUNÜ
31 Ekim Cuma (Yarın)
MUSTAFA BALBAY
Saat: 14.00
Stand No:85-86 A(Alt kat)
Adres:Tüyap Sergi Salonu Tepebaşı-lstanbul