Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EKİM 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
KISA... KISA...
âçık •
• GARANTİ
BANKASI'ndan yeni
bir kredi karü. Açık
Kart adıyla
müşterilere sunulan
kredi kartı. başvunı
tarihinden sonra en
geç üç gün içinde
müşteriye veriliyor.
Banka, düzenli gelirini
belgeleyen
müşterilerinden de
kefîl istemiyor.
• İNGİLTERE ıle
eski sömürgelerinden
oluşan toplam 54 üyeli
İngiliz Milletler
Toplulugu'nun
İskoeya'da yapılan
toplantibinda. eski
sömürge ülkelerinin
birleşik gücünün daha
iyi hissedilmesi için
Güney Asya'nın
kalkındinlmasına
yönelik 200 milyon
dolarlık fon
oluşturuldu.
• DIŞ TİCARET
MÜSTEŞARLIĞrnd
an yapılan yazıh
açıklamaya göre dünya
genelinde. elektronik
ticarete ilişkin
gelişmelerin birçok
platformda idari ve
yasal çerçevede son
karar aşamasına
»eltndiğini. bu ncdenle
etkin girişimlerde
bulunmak için
müsteşar Yavuz Ege
başkanlığında bir
koordinasyon kurulu
oluşturulduğunu
açıkladı.
• DEMİRYOLLARI.
limanlar, Havaalanı
İnşaatı Genel
Müdürlüğü'nden
alınan bılgıye göre
"80 İle Havaalanı"
projesinin 9 tanesi bu
> ıl ıçınde
gerçekleştirilecek.
• KÖRFEZ
ülkelerinden Katar'ın
başkenti Doha'da 16-
18 Kasun tarihleri
arasında vapılacak
Ortadoğu ve Kuzey
Afrika Ekonomi
Konferansı'na 500'ü
aşkın şirketin
kaûlması bekkniyor.
»TİJRKİYE'deki
akaryakıt ve madeni
yağ pazarlayıcısı
kuruluşlann öncüsü
konumundaki Petrol
Ofisi Genel
Müdürlüğü. akar>akıt
istasyonlannın açılış
törenlerinde "uçan
balonlann" da yer
alacağı görkemli
rörenleryapmayı
planliyor.
• YÜKSEK
PLANLAMA
KURlLU'nda
zorunlu tasamıflann
tasfiyesine yönelik bir
karar alınmaması ve
1999öncesinde
yapüacak bir
tasfiyenin kamu mali
dengesini bozacağı
gerekçesiyle bazı
yetkililer, /orunlu
tasarrufun orta vadeli
istikrar programı
çerçevesinde
düşünüldüğü
belirtiliyor.
• GlRİŞİMCİLERıN
Olağanüstü Hal
Bölgesinde ve
fCalkınmada Öncelikli
Yörelere yatınm
yapmalannı
ûzendirmek amacıyla
vergi kolaylığı ve
diğer teşvikJer
«ğlamayı öngören
yasa tasansı, TBMM
Plan ve Bütçe
İComisyonu'nda bugün
görüşülecek.
• GAP yöresinden
1997Ocak-Eylül
döneminde 151.8
milyon dolarlık iplik ve
dokuma ihraç edildi.
Geçen yüın aynı
döneminde 82 milyon
19 bin dolarlık ihracat
gerçekleştirilmişti.
• ÇİNLİ tüketicilerin
Droflli çıkanldı.
Gallup Araştırma
jirketinin ülke çapında
yürüttüğü çalışmaya
göre Çin'de en çok
tanınan yabancı marka
Coca-Cola. Ülkedeki
konutlann sadece
yüzde 2"sinde sıcak su
hıllanımı mümkün
jlmasına karşın,
televizyon
>eyredebilenlerin oranı
.iizde 89'a yaklaşıyor.
• KOÇBANK'ın
çeşitli uluslararası
banka
kuruluşlarından almış
alduğu 150 milyon
dolartık sendikasyon
kredisi protokolü
mzalandı.
TÎSK Genel Sekreteri Atasayar, bütçenin rant ekonomisini teşvik ettiğini söyledi
'Kayıt CIIŞL, siyasi desteldTANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki-
ye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
(TİSK) Genel Sekreteri Kubilay Atasayar,
mevcutsiyasi oluşumlaMeclis'tenhiçbirre-
formun çıkmayacağrnı ileri sürdü. Atasayar,
kayıt dışınm siyasi kollama gördüğünü, bu
sorunun üzerine gidilmeden alınacak her ön-
lemin de topal kalacağını vurguladı. Bütçe-
nin rant ekonomisi çerçeVesinde çözümler ge-
tirdiğıni belirten Atasayar. sosyal güvenlik
reformu konusunda TBMM Genel Kuru-
lu'nda bulunan ve 50-55 yaş öngören uzlaş-
ma tasarısının üzerinde bir yasanın çıkama-
yacağını söyledi.
TİSK Genel Sekreteri Atasayar, 1998 büt-
cesinde kamu harcamalannı kısmaya yöne-
lik ciddi önleraler bulunmadığı görüşûnü ta-
• TİSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, kayıt dışının
siyasi kollama gördüğünü, bu sorunun üzerine gidilmeden
alınacak her önlemin de topal kalacağını vurguladı.
şıdıklanru belirtirken, "Enflasyonla mücade-
lede basılacak frenkrin, arabanın içindekile-
ridışanatabileceğigözden kaçmlmamalT de-
dı. Atasayar, en büyûk rakıp olarak "kayıtdı-
şı sektörr
ü gördüklerini vurgularken kayıtlı
ekonomi üzerindeki yük arttıkça kayıt dışı-
nın çoğaldığına dikkat çekti.
Atasayar, verginin yine verebilenden alı-
nacağı izlenimi taşıdıklannı, verginin ka-
zançtan değıl, servetten alınacağı kaygısı bu-
lunduğunu belirtti. Vergı veren 9 milyon in-
san dışında 30 milyonluk seçmen kıtlesi bu-
lunduğuna dikkat çeken Atasayar. "Kayıt dı-
şılık siyasi himaye görüvor" dedi. Atasayar
şöyle konuştu: "'Kayıt dışının üzerine gklil-
medikçe alınacak her tedbir topaldır. Kayıt
dışının içinde kara para. kaçak ekonomi, ver-
gi dışı, usul dışı işlem var. Bunlann bütünüy-
le nasd mücadele edileceği açık değildir. KO-
Bİ'lere destek politikası da bu noktada çok
ciddi şekilde uygulanmah. Kayıt dışına des-
tek olarak algıİanmamak"
Atasayar, Meclis'ten reform anlamma ge-
lecek hiçbir yasanın çıkmayacağını saviar-
ken. "Servet vergisiyle hangi siyasal iktidar
oynamışsa bir daha iktidara gelememiştir.
Servet beyannamesi herkesin beyanname ver-
diği ortamda değer taşır. Yalnız vergi veren-
lere getirildiğinde kayıtlı sektöre yeni getiril-
mişyiik demektir" diye konuştu.
Atasayar. vergı toplamak için çırpınan dev -
letin, ücretliler üzerindeki vergi yiikünü azal-
tamayacağını söyledi.
Sosyal güvenlik reformu gerçekleştiril-
medikçe,tabanfi_\at politikası değiştirilme-
dikçe. Ziraat Banikası'nın destekleri devam
ettikçe enflasyonun yüzde 50'ye indirüme ola-
sılığı bulunmadığını söyleyen Atasayar, def-
latörü yüzde 64 öngören bütçeyle enflasyon-
da yüzde 65' in yakalanmasını bile başan sa-
vacaklannı kavdetti.
TCDD de özeB^drilmekisteniyor
FİLİZGÜMÜŞ
Özgürlük ve Dayanışma Parti-
si'nin "Tekyoldenıinoludeğil'' slo-
ganıyla dikkati çekmek istediği
Türkıye Cumhuriyeti Devlet De-
mir>'ollan (TCDD), 50 yıldırbek-
lediği ilgiye, "özefleştirDinceyeka-
dar" kavuşabilecek. Hükümetin,
1998 programında ağırlık verile-
ceğini açıkladığı kamu kuruluşla-
n arasında yer alan ve geçen haf-
ta ilk kez yönetim kuruluna özel
sektörden bir yönetici atanmasıy-
la gündemde olan TCDD ile ilgi-
li olarak. Ulaştırma Bakarüıgı Müs-
teşan Süreyya Yücel Özden "De-
miryollanna sermayenin Ugisini
çekme\e kararlıyız" dedi.
Bakanlığın 1998 programında
demiryollarına ağırlık verdiğini
belirten Müsteşar Özden, bu doğ-
rultuda ilk olarak son aşamaya ge-
len ICars-Tiflis demiryolu projesi-
nin ihalesinin açıklanaca^mı kay-
detti. Özden, "Ankara-îstanbul
hatündan daha kârü" olacağını
belirttigı GAP bölgesinin ulaşım
ağının da demirj'olu ile sağlanma-
sı projelennin bulunduğunu ifade
etti.
Kamu harcamalan için 2 katril-
yon 670 milyar lira aynlan 1998
bütçesinden. 730 trilyon 748 mil-
yar lira olarak en büyük payı alan
Ulaştuma Bakanlığf mn. 1998 için
öngörülen ulaşım politikalanyla
ilgili olarak Müsteşar Süreyya Yü-
cel Özden, sorulanmızt yanıtladı.
Ulaşım sistemine, eşit ağırlıkJı
50 yıldır çok az ödenek aynlan ve 150 >ıl önceki teknolojiyle çalışan demiryollan ilgi beküyor.
ve dengeli kullanım perspektifiy-
le yaklaştıklannı belirten Özden,
bu bakımdan özellikle demiryol-
larının ayn bir önem taşıdığını kay-
detti. Türkiye'de yolcu ve yük ta-
şımacılığının yaklaşık yüzde
90'ının karayolu ile yapıldığına
dikkati çeken Özden: "Demiryo-
lu dediğimi/ zaman sanki karayo-
luna karşrymışız gibi nitelendirili-
ytırnz. Ancak karaytılu ulaşımı ha-
fif yiîkle ve kısa mesafede doğru-
dur. Türkive'dede viliardan berioiu-
şan modelde ne yaak ki birinci sı-
rayı karayollan alıyor. Demiryolla-
n ise en son sırada. H ı/.la giden bir
aracı birdenbire durdurayim der-
seniz, devirirsiniz. Buna birdenbi-
redurdiyenıe>iz"dedi. Özden, de-
miryollannın yeniden yapılanma-
sı konusunda bir çalışma başlattık-
lannı belirtti. Özden bu doğrultu-
da, demiryollannın altyapısının
belirlenmesi, hizmet kalitesinin
yükseltilmesi, gelişiininin önün-
deki yasal engellerin ortadan kal-
dınlması ve özellikle yol bakımı \e
yeni yol yapımı konulannda hare-
kete geçeceklerini kaydetti. Öz-
den, çalışmalann özelleştirmeye
yönelik olup olmadığı sorumuz
üzerine de şu yanıtı verdi: "Hiçbir
sermaye, kâr etmediği bir işe gir-
mez. Biz en azından belirii hatlan
yatınmcıya ca/ip hale getirmeliyiz
ki yatınmcı gclsin, ben bunu dev-
ralmak isthorum desin. Demiryol-
lannda özeUeştirmc önerilerine her
yönüyle açığız."
Türkiye'de meslek hastalıklan nedeniyle her yıl 15-20 bin çalışan yaşamını yitiriyor
Meslek lıastahklan öldürüyor
SAADETUSLU
İş \e meslek hastalıklan uzmanı Dr. Haldun
Sirer, Türkiye'de her yıl meslek hastalıklan ne-
deniyle 15-20 bin çalışanın yaşamını yıtirdiğini
vurgulay arak "Oysa SSK istatistiklerinde bu ra-
kam bin civannda görünüyor. Bu gidişle meslek
hastalıklan gitgidt azalacak ve biz çağatlamışola-
cağız!" dedi.
Sirer, işçi sağlığından sorumlu olan SSK'nın
bu konuda yeterli olmadığını ve işyeri hekimli-
ği kurumunun ülkemizde işlemediğini söyledi.
Çalışanların çalıştıkJan ortamlardaki çeşitli
etkenler nedeniyle yakalandıklan meslek hasta-
lıklan, binlerce kişinin ölmesine karşın yeterli il-
giyi görmüyor. SSK'nin 1996 verilerine göre
1996 yilında bin 115 kişi meslek hastalığına ya-
kalandı. Gerçek rakamın 15-20 bin civannda ol-
duğunu belirten Dr. Haldun Sirer. SSK'nın gö-
revini yerine getirmediğini ifade etti. Bu konu-
daki istatistiklerin ancak meslek hastalıklan has-
tanelerinin çabalanyla oluşturulabildigini kay-
deden Sirer, "Meslek hastalığı erken evTede or-
taya çıkmadığı zaman ölüme neden oluyor. Bu in-
sancıl yönden bağışlanamaz bir uygulama. Kal-
dı ki gizli gizli hastalığı devam eden bir işcinin üret-
tiği mal da yeterince kaliteli olma/" dedi. 1985
yılına kadar meslek hastalıklan hastanelennın
uluslararası standartlarda çalıştığını vurgulayan
Dr. Sirer, bugünkü dummu şöyle özetledi:
"SSK, son yıUarda bu hastanekri adeta yok
saydı. Yatak sayısı 4€0'den 80'c diiştü. Kadrolar
küçültüldü. bazı laboratuvarlar başka hastane-
lereaktanku. Kjsacası çahşamaz hale getirikü. SSK,
meslek hastalıklan hastanelerini eski durumuna
getirip işçi sağlığı için gerekli hizmeti yapmaİL \e-
ni iktidar da kunıluş felsefesine uygun olarak bu
alanda etkinliğini göstermelL İşçi sağlığı konusun-
da sendika. işveren ve denetim kurumlan da ye-
terti duyarhhğı göstermiyor. UEMS, ENSOPgi-
bi işçi sağhğı uzmanı vç işçi sağlığı eğitimi dernek-
leri AB için yeni bir uzmanlık formunu düzcnli-
yor. Türkht'de ise Sağlık Bakanlığı'nın bütün uğ-
raşlanna karşın 1979'dan beri işçi sağlığı uzman-
lığı kurulmuyor.'"
Dr. Sirer. Türkiye'de çalışan 30-35 milyon ki-
şiden ancak 4 milyonunun sigortalı çalıştığını be-
lirtti. Türkiye'de en çok kımyasal zehirlenmeler-
le meydana gelen meslek hastalıklannın görül-
düğünü söyleyen Dr. Sirer, şu bilgileri verdi:
"- Kimyasal zehirlenmeler; kurşun, crva, or-
ganik criticu asbest zehirlenmeleri.
- Toz hastalıklan; maden kömiirü. silisyonlu
lim.it. demir-çelik. cam ve balata fabrikalannda
çahşanlarda görülür.
- Gürültü ve titreşimlere bağlı hastalıklan"
Meslek hastalıkiannın ortaya çıkışının uzun
zaman aldığını vurgulayan Haldun Sirer, hasta-
lıklann erken teşhisinde işyeri hekimhğinin öne-
mine dikkat çekti.
Çocuk emeği sömürüsü bitmiyor
Ekonomi Servisi- Her sa-
bah dünyada yaklaşık 250
milyon çocuk ekmek para-
sı kazanabilmek için yolla-
ra dökülüyor. Türkiye'de de
çalışan nüfusun yüzde 24'ü
10-14 yaş grubunda. Türki-
ye bu oranla Asya'da en faz-
la çocuk işçi çalıştıran ül-
keler arasında yer alıyor.
Çocuk işçilerin çalışma
koşullan bugün Norveç'in
başkenti Oslo'da başlaya-
cak 4 günlük bir konferans-
ta mikroskop altına yatrn-
lacak. Birleşmiş Milletler
Çocuk Örgütü (UNICEF)
ve Uluslararası Çalışma Ör-
gütü'nün (ILO) öncülük et-
tiği toplantıya, 40 ülkeden
hükümet düzeyüıde temsil-
cinin yanı sıra sivil toplum
kuruluşlan ve çocuk işçiler
alanında uzman kişiler ka-
tılıyor.
UNESCO ve ILO'nun
verilerine göre kapitaliz-
min egemenliğindeki ABD
ve Ingiltere'de de çocuk
emeğinin sömürüsü gide-
rek artıyor. Çalışan çocuk-
lann yaklaşık yüzde 61'i
yani 153 milyonu Asya.
yüzde 32'si yani 80 milyon
çocuk Afrika'da, yaklaşık
yüzde 7 ise Latin Ameri-
ka'da yaşıyor. Bu çocukla-
nn büyük bir kısrru tarlalar-
da ve ev işlerinde çalıştın-
lıyorya da 'dnselıneta' ola-
En fazla çocuk işçi çalıştıran ülkeler
Tûm dünyadt 73mâyon çoo*
rak pazarlanıyor. Görece
daha küçük bir bölümü de
fabrika ve atölyelerde ya da
sokaklarda çalıştınlıyor.
Oslo Konferansı, çocuk
emeğinin sömürülmesini
önleme yönündeki çabala-
ra yeni bir adım oluşturacak.
'Sermaye batiyakaytyor'
Ekonomi Servisi - Mardin Serbest Bölgesi Yönetim
Kurulu Başkanı Yardımcısı \e Karaboğa Şirketler Gru-
bu Genel Müdürü Bedrettin Karaboğa, Mardin'de ban-
kalann kambiyo işlemleri yapmamalan nedeniyle ser-
mayenin batıya kaydığmı söyledi.
Karaboğa. Bakanlar Kurulu'nun aldığı son kararla
50 bin dolar karşılığında firmalann döviz alım belge-
si ve ihracat yapma serbestisine sahip olmasına kar-
şın, Mardin'de faaliyet gösteren 10 kamu ve özel ban-
kanın hiçbirinde kambiyo işlemi yapılmadığını vurgu-
ladı.
Öte yandan Güneydoğu'nun ilk serbest bölgesi olan
Mardin Serbest Bölgesi Genel Müdürü YusufYıldızda
BM"nin Irak'a uyguladığı ambargonun kalkmasıyla
Mardin, yabancı sermayenin dağıtım merkezi olaca-
ğını dile getirdi.
Tekstilciler
'Ihracatı
feda
edemeyiz'
FATAU KOŞAR
Giyim Sanayicileri Dış.
Tic. ÂŞ (GİSAD) Yönetim
Kurulu Başkanı YaşarDebre-
B. tekstil sektörünün sıkıntı-
ya gırdiğıni göz önüne alarak
kredilerini geri çekmek iste-
yen fmans kuniluşlannın sı-
kıntıda olduğunu öne sürdü.
Yaklaşık iki >ıldır tekstil ve
konfeksiyon sektörünün sı-
kıntıda olduğunu belirten Gİ-
SAD Başkanı Debrelı. bunun
fırmalardan kaynaklanmadı-
ğını ifade etti. Dünya ticare-
tinde Türkıye'nin pazarpayı-
nın artmadığına dikkat çeken
Debreli. tekstılin AB ülkele-
rine ihracat yaptığını anımsa-
tarak markın yıllık )üzde 63
oranında artmasına karşın.
Türkiye'de enflasyonun yüz-
de 85 oranında artnğını ve bu
durumun tekstili sıkıntıya so-
kan en önemli neden oldu-
ğunu söyledi.
Tekstilde yaşanan sıkıntı-
nın. bu sektöre ait özel bir du-
rum olmadığını vurgulayan
Debreli, "AB'yeihracatyapan
bütün sektörier benzersıkın-
nyı yaşıvor. Ancak,biz Türki-
yeihracatımn vüzde40" ını ya-
pan büyük bir sektör oldu-
ğumuziçindikkati çektik" di-
ye konuştu.
Debreli. mal iyetlerinin art-
masına karşın satış fiyatlan-
nı yükseltemediklerini ve enf-
lasyonun marktan daha çok
yükselmesinden sonra firma-
lann sıkıntıya gırdiğini. daha
sonra da fon yaratamadıkla-
n için krediye yöneldiklerini
dile getirdi. Bunun yanı sıra,
gümrük birliği ile bırlikte sek-
töre son iki yıl içinde 2 bin ye-
ni imalatçı girmesinin sıkın-
tı yararnğını söyledi.
Debreli. mark ıle enflas-
yon arasındaki yüzde 20'lık
artış farkmın sektörün kan
kaybetmesineyol açtığını di-
le getirdi.
Türkiye'nin dünya ticare-
ti içinde yüzde 0.43'lük pa-
zar payina sıkışıp kaldığını
belirten Debreli. şimdi de
ANASOL-D hükümetinin,
"enflasyonu durdurmakiçin
dövizi çıpa olarak kullanma-
a"nın büyük bir tehlıke > ara-
tacağvnı \-urguladi.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Kıyılara Doğru...
Türkiye kıyılara akıyor. Bu mevsimde nereden çık-
tı demeyin, ülkenin ekonomisi ve buna bağlı ola-
rak nüfusu kıyılara yerleşiyor.
Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE), geçen günler-
de toplam ulusal gelirin bölgelere ve illere göre da-
ğılımının 1996 sonuçlarını yayımladı. Kimi yönle-
riyle bu veriler ilginç özellikler sergiliyor.
Yurtiçi ulusal üretimin 1996'da ulaştığı büyüme
hızı "ülke ortalaması otarak" yüzde 7.0'dir. Kimi böl-
geler bu ortalamanın üzerinde ekonomik büyüme
sağlarken kimilerinde ekonomik büyüme çok sı-
nırlı kalıyor. Verilere göre, geçen yıl Karadeniz Böl-
gesi en hızlı ekonomik büyümeyi gösteriyor; bü-
yüme hızı yüzde 10.3'e ulaşıyor.
Karadeniz Bölgesi'ni büyüme oranlannın yüksek-
liği yönünden sırasıyla Ege ve Marmara Bölgele-
ri izliyor; birincisi yüzde 7.7, ikincisi de yüzde 7.5
bir büyüme oranı gerçekleştirebiliyor.
Bu bölgeler gelir elde etmede ülke ortalaması-
nın üstüne çıkabilenler. Bir de altta kalanlar var.
Gelir artışı yönünden 1996'da en az düzeyde bü-
yümeyi. yüzde 3.4 ile Doğu Anadolu Bölgesi gös-
teriyor.
Doğu Anadolu'yu Iç Anadolu Bölgesi izliyor; bü-
yüme oranı yüzde 5.2'de kalıyor. Benzer biçimde
Akdeniz Bölgesi de yüzde 5.5 büyüme oranıyla or-
talamanın altında kalıyor. Sözü edilmeyen tek böl-
ge Güneydoğu Anadolu'dur; bu bölgede 1996
ekonomik büyümesi yüzde 7.1 ile ülke ortalama-
sı dolaymdadır.
• • •
Geçen yılın gelirinin "bölgelere göre dağılımı"
da, büyümenin, özellikle gelir bölüşümü açısından
uzun dönemdeki olumsuz etkilerinin de bir gös-
tergesidir. Bu olumsuzluk geçen yıl gelirin "bölge-
sel dağılımının" incelenmesiyle izlenebilir.
Türkıye hane halkı sayısının ve yurt içi toplam
üretimin bölgesel dağılımı, ülke toplamı 100 alınır-
sa, şöyle:
Marmara Ege Akdeniz Iç An. Karadeniz Doğu G.Doğu
Nufus 26.6 15.7 12.5 17.9 12.8 7.1 7 4
Gelir 37.4 17.1 11.9 15.7 9.3 3.3 5.2
Önce, toplam ulusal gelirin bölgesel dağılımına
bakahm, 1996'da sabit fiyatlarda, Marmara Böl-
gesi gelirin yüzde 37.4'ünü üretiyor ya da gelirden
bu oranda pay alıyor: Ege Bölgesi ulusal gelirde
yüzde 17.1; Iç Anadolu 15.7; Akdeniz yüzde 11.9;
Karadeniz yüzde 9.3; Güneydoğu Anadolu yüzde
5.2 ve Doğu Anadolu da yüzde 3.3 bir paya sa-
hiptir.
Ancak gelir paylan yalnız Marmara ve Ege Böl-
geleri'nde nüfus paylannın üzerindedir. Bir başka
anlatımla ülke gelirinin yüzde 54.5'ini elde eden bu
iki bölgenın hane halkı payı yüzde 42.3'te kalıyor.
Nüfus/gelir oranlan arasındaki fark Marmara Böl-
gesi'nde 10.8 puanla öbür bölgelerle karşılaştınl-
mayacak kadar büyüktür.
Buradaki bölgesel gelir paylan, kuşkusuz böl-
genin tümüne ilişkındir; böige içi gelir dağılımı, ya
da ücret, maaş, kâr ve faiz gibi gelir türlerine gö-
re ayırımı yapılmıyor; nüfus sayıları datüm bölge-
yi kapsıyor; işsiz, çocuk, yaşlı ya da çalışan duru-
muna göre bir aynma gidilmiyor. Yedi bölgenin
gelir ve nüfus oranlan bir kesit olarak görülüyor.
Bununla birlikte sayılar kıyı bölgelerinin, çok bü-
yük ölçüde Marmara ve sınırlı bir biçimde de
Ege'nin gelir yönünden önde gittiğini sergiliyor.
Burada ayrıntıya girmeden bir noktayı ekleyelim,
bir önceki yılın, yani 1995'in paylan ile karşılaştı-
rıldığında, 1996'da ülkenin toplam geliri içindepa-
yını en yüksek oranda artıran bölge Marmara'd\r.
Marmara Bölgesi'nin toplam gelirdekı payı, yine
sabit fıyatlarla, 1995'te 36.7'dir; yani bir yıl içinde
bir puana yakın (yüzde 0.7) bir artış söz konusu-
dur.
Ulusal gelirin artış oranının bölgelere göre gös-
terdiği farklılıklar ile nüfus-gelir oranlannın göreli
büyüklükleri birlikte e\e alındığında ortaya çıkan ger-
çek. bölgesel gelişme açığının giderek genişledi-
ğidir. Konuya ister kesit olarak bakılsın, istenirse
değişime, ya da devingenliğe dayalı bir çözümle-
meye gidilsin son bir yılın verileri bölgesel gelir da-
ğılımının giderek daha eşitlikten uzak bir duruma
geldiğini kanıtlıyor.
Ülkenin hızla gelişen bölgeleri yalnızca gelirden
daha büyük pay almakla kalmıyor. Süreç, hızlı ge-
lişen yörelere öbür bölgelerden insangücü ve ser-
maye akınına yol açıyor; bu nedenle bu bölgeler-
de hızlı gelişme, bihkimli bir nitelik kazanırken ge-
ri kalmış bölgelerin giderek yoksullaşması kaçınıl-
maz oluyor. Geri kalmış yöreler, özellikle de Doğu
Anadolu, ekonomik gelişme sürecinden kopuyor.
ÇİFTÇİ DOSTU /SADULLAH USUMÎ
1980 yılından sonra işbaşına
gelen hükümetler, milyonlarca
üretici vetüketicinin haklarını ko-
ruyan çeşitli devlet kuruluşlannı or-
tadan kaldırabilmek için en aama-
sız yollara başvurmakta sakınca
görmediler... En değerli devlet ku-
ruluşlanmtz, akılalmaz gerekçeler-
le suçtandı ve ardından da yok pa-
hasına elden çıkanldı. Tam 17 yıl
boyunca bu tür iftira kampanya-
lannın çeşitli ömeklerini yaşadık...
Nitekim. her yıl trilyonlarca lira
para kazanan ve devletten gene
trilyonlarca lira alacağı bulunan
TEKEL, 1995 yılında vergi yüzsü-
zü ilan edilmişti. Üstelik 17 ile 18
Temmuz tarihii bazı gazetelerde
çıkan haberlerin kaynağı da Ma-
liye Bakanltğı idi. Bu arada Mali-
ye Bakanlığı'nın açıklamasını fır-
sat bilen bazı özel sektör temsil-
cileri de hemen harekete geçerek
TEKEL'i karalamayaçalıştılar. Hat-
ta çokuluslu şirketlerden birinin
Türk ortağı TEKEL için şu üzücü
değerlendirmeyi yapmıştı:
"Yüzsüzlerlistesinin tepenok-
tasında TEKEL var. Biz tekel is-
temiyoruz. TEKEL'İyüzsüzler lis-
tesinin kralı olarakaçıklamamızın
bir nedeni var. Dünya tekel iste-
miyor. TEKEL'i yavaş yavaş azal-
tıp mutluluğu yakalamalıyız."
Tabii bazı yaygın yayın organ-
lan da mal bulmuş mağribi gibi bu
iddialara sahip çıktılar ve TEKEL'İ
gözden düşürmek için ellerinden
geleni yaptılar. Arkasından da TE-
KEL'a ait sigara fabrikalannın sa-
TEKECe iftira Kampanyası
tışı gündeme geldi. TEKEL'in bi-
le özelleştirilmesi tartışmaya açıl-
dı... Çirkin rftiralara inanan bazı
çevreler de hemen TEKEL'İ ve si-
gara fabrikalarının satışını des-
teklemeye başladılar...
Halbuki TEKEL ile ilgili olarak or-
taya atılan iddialann hepsi ger-
çek dışıydı. Özelleştirmeyi yapa-
bilmek için Kasten yanlış bilgiler
veriliyordu. 1994 yılındaTEKEL'in
devlete 20 trilyon 800 milyar lira
borcu olduğu doğruydu. Ancak
TEKEL'in de devletten 31 trilyon
800 milyar lira alacağı vardı. Ya-
ni TEKEL devletten 11 trilyon lira
alacaklıydı... Nitekim kısa birsü-
re sonra TEKEL 1994 yılının ver-
gi şampiyonu ilan edildi. Cum-
hurbaşkanı da TEKEL'e bu ba-
şansından dolayı bir altın plaket
ile takdir beratı verdi...
Bu kadar açık çelişkiye rağmen
ne devlet ne de hükümet yetkili-
leri millete doğrulan açıklama ge-
reğini duydu... Ayncatelelvizyon-
larda TEKEL'e esip yağan çoku-
luslu bir şirketin ortağı da iki ke-
lime ile bile "Hata ettim, özür di-
lerim" demedi... Dünyanın bir baş-
ka ülkesinde böyle bir olay ya-
şansaydı iftiraya uğrayan kuruluş
gerçek dışı açıklama yapanları
mahkemeye verir ve belki de tril-
yonlarca lira tazminat alabilirdi.
1995 yılında oynanan bu çirkin
oyun hiç kimseyi etkilememiş ola-
cak ki. 25 günden beri yenisi tez-
gâhlanıyor... TEKEL gene kötü-
lenecek, halkın gözünden düşü-
rülecek, sonuçta herkes "Aman
şu TEKEL satılsın da kurtulalım"
diyecek... Hazırlanmak istenen
ortam bu... Geçenlerde gazeteler-
de gene TEKEL'in 330 trilyon lira
borcu olduğu yazılıydı. Haberin
kaynağı da ne yazık ki gene Ma-
liye Bakanlığı idi. Gazeteierde bu
konuda çıkan haberlerin başlıkla-
rı da oldukça dikkat çekici idi. Ör-
neğin birgazete, haberi, "TEKEL
bütçeye katkı değil, yük..." baş-
lığı ile vermişti. Bir başka gazete
de "TEKEL Hazine'ye 330 trilyon
lira taktı" başlığını atmıştı. Haber-
ler çıkalı 25 gün geçtiği halde, bu-
güne kadar resmi ağızlardan da
bir yalanlama duyulmadı...
Şimdi Türk ve dünya kamuoyu
TEKEL'İ devletin ve milletin para-
lannı batıran, hortumlayan, be-
ceriksiz ve zararlı bir kuruluş ola-
rak görmeye başladı. TEKEL'in
adının geçtiği her yerde artık "TE-
KEL başımıza dert oldu... Satıl-
sın da kurtulalım" diyenlerin de sa-
yısı arttı... Böylece TEKEL'e ait
sigara fabrikalannı yabancı fırma-
lara satabilmek için istenen or-
tam ikind kez hazırlanmış oldu...
Halbuki Maliye Bakanlığı'ndan
verilen bilgiler de bu bilgilere da-
yanılarak yapılan değerlendirme-
ler de yanlıştı. Zira asıl borçlu olan
devletti... TEKEL'in borcu 330 tril-
yon lira idi. Ama buna karşılık dev-
letin TEKEL'e olan borcu 375 tril-
yon lirayı geçiyordu. Nitekim TE-
KEL dergisinin ağustos sayısında
bu konuda şöyle bir açıklama var-
dı: "Destekleme karan gereğince
yaptığı ödemeler nedeniyle TE-
KEL'in 31.12.1996 tarihi itibany-
la destekleme hesabından 189
trilyon lira alacağı bulunuyordu.
TEKEL 'in bu alacağı 31.12.
1997'de375 trilyon liraya yükse-
lecektir...
TEKEL'in destekleme hesabı-
na yaptığı harcamalar yıl sonu
beklenmeden karşılanmış olsay-
dı, TEKEL'in bugün bir tek kuruş
vergi borcu olmayaçaktı... Her
şey bu kadar açık... Önümüzde-
ki günlerde TEKEL'in veya siga-
ra fabrikalarının satışı yeniden
gündeme gelirse sürpriz olmaya-
caktır. Çünkü gerekli ortam hazır-
lanmıştır... Öte yandan tütünden
geçimini sağlayan milyonlarca
üretici ile TEKEL'de çalışan 40 bi-
neyakın işçi vememurtedirgin...
Özellikle Ege bölgesindeki tütün
üreten köy ve kasabalarda hu-
zursuzluk giderek artıyor... Şim-
dilik Ege bölgesinde çalışmalan-
nı sürdüren "tütün platformu" da
gelişmeleri dikkatle izliyor... Fab-
rikaların satışı veya yabancı fir-
malarta ortaklığa dönüştürülme-
si ile ilgili bir haber çıktğı anda üre-
ticiler de TEKEL'de çalışanlar da
çeşitli eylemlerle tepkilerinj or-
taya koyacaklar... •