25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EKİM 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI KISA... KISA... âçık • • GARANTİ BANKASI'ndan yeni bir kredi karü. Açık Kart adıyla müşterilere sunulan kredi kartı. başvunı tarihinden sonra en geç üç gün içinde müşteriye veriliyor. Banka, düzenli gelirini belgeleyen müşterilerinden de kefîl istemiyor. • İNGİLTERE ıle eski sömürgelerinden oluşan toplam 54 üyeli İngiliz Milletler Toplulugu'nun İskoeya'da yapılan toplantibinda. eski sömürge ülkelerinin birleşik gücünün daha iyi hissedilmesi için Güney Asya'nın kalkındinlmasına yönelik 200 milyon dolarlık fon oluşturuldu. • DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞrnd an yapılan yazıh açıklamaya göre dünya genelinde. elektronik ticarete ilişkin gelişmelerin birçok platformda idari ve yasal çerçevede son karar aşamasına »eltndiğini. bu ncdenle etkin girişimlerde bulunmak için müsteşar Yavuz Ege başkanlığında bir koordinasyon kurulu oluşturulduğunu açıkladı. • DEMİRYOLLARI. limanlar, Havaalanı İnşaatı Genel Müdürlüğü'nden alınan bılgıye göre "80 İle Havaalanı" projesinin 9 tanesi bu > ıl ıçınde gerçekleştirilecek. • KÖRFEZ ülkelerinden Katar'ın başkenti Doha'da 16- 18 Kasun tarihleri arasında vapılacak Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ekonomi Konferansı'na 500'ü aşkın şirketin kaûlması bekkniyor. »TİJRKİYE'deki akaryakıt ve madeni yağ pazarlayıcısı kuruluşlann öncüsü konumundaki Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü. akar>akıt istasyonlannın açılış törenlerinde "uçan balonlann" da yer alacağı görkemli rörenleryapmayı planliyor. • YÜKSEK PLANLAMA KURlLU'nda zorunlu tasamıflann tasfiyesine yönelik bir karar alınmaması ve 1999öncesinde yapüacak bir tasfiyenin kamu mali dengesini bozacağı gerekçesiyle bazı yetkililer, /orunlu tasarrufun orta vadeli istikrar programı çerçevesinde düşünüldüğü belirtiliyor. • GlRİŞİMCİLERıN Olağanüstü Hal Bölgesinde ve fCalkınmada Öncelikli Yörelere yatınm yapmalannı ûzendirmek amacıyla vergi kolaylığı ve diğer teşvikJer «ğlamayı öngören yasa tasansı, TBMM Plan ve Bütçe İComisyonu'nda bugün görüşülecek. • GAP yöresinden 1997Ocak-Eylül döneminde 151.8 milyon dolarlık iplik ve dokuma ihraç edildi. Geçen yüın aynı döneminde 82 milyon 19 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilmişti. • ÇİNLİ tüketicilerin Droflli çıkanldı. Gallup Araştırma jirketinin ülke çapında yürüttüğü çalışmaya göre Çin'de en çok tanınan yabancı marka Coca-Cola. Ülkedeki konutlann sadece yüzde 2"sinde sıcak su hıllanımı mümkün jlmasına karşın, televizyon >eyredebilenlerin oranı .iizde 89'a yaklaşıyor. • KOÇBANK'ın çeşitli uluslararası banka kuruluşlarından almış alduğu 150 milyon dolartık sendikasyon kredisi protokolü mzalandı. TÎSK Genel Sekreteri Atasayar, bütçenin rant ekonomisini teşvik ettiğini söyledi 'Kayıt CIIŞL, siyasi desteldTANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki- ye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, mevcutsiyasi oluşumlaMeclis'tenhiçbirre- formun çıkmayacağrnı ileri sürdü. Atasayar, kayıt dışınm siyasi kollama gördüğünü, bu sorunun üzerine gidilmeden alınacak her ön- lemin de topal kalacağını vurguladı. Bütçe- nin rant ekonomisi çerçeVesinde çözümler ge- tirdiğıni belirten Atasayar. sosyal güvenlik reformu konusunda TBMM Genel Kuru- lu'nda bulunan ve 50-55 yaş öngören uzlaş- ma tasarısının üzerinde bir yasanın çıkama- yacağını söyledi. TİSK Genel Sekreteri Atasayar, 1998 büt- cesinde kamu harcamalannı kısmaya yöne- lik ciddi önleraler bulunmadığı görüşûnü ta- • TİSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, kayıt dışının siyasi kollama gördüğünü, bu sorunun üzerine gidilmeden alınacak her önlemin de topal kalacağını vurguladı. şıdıklanru belirtirken, "Enflasyonla mücade- lede basılacak frenkrin, arabanın içindekile- ridışanatabileceğigözden kaçmlmamalT de- dı. Atasayar, en büyûk rakıp olarak "kayıtdı- şı sektörr ü gördüklerini vurgularken kayıtlı ekonomi üzerindeki yük arttıkça kayıt dışı- nın çoğaldığına dikkat çekti. Atasayar, verginin yine verebilenden alı- nacağı izlenimi taşıdıklannı, verginin ka- zançtan değıl, servetten alınacağı kaygısı bu- lunduğunu belirtti. Vergı veren 9 milyon in- san dışında 30 milyonluk seçmen kıtlesi bu- lunduğuna dikkat çeken Atasayar. "Kayıt dı- şılık siyasi himaye görüvor" dedi. Atasayar şöyle konuştu: "'Kayıt dışının üzerine gklil- medikçe alınacak her tedbir topaldır. Kayıt dışının içinde kara para. kaçak ekonomi, ver- gi dışı, usul dışı işlem var. Bunlann bütünüy- le nasd mücadele edileceği açık değildir. KO- Bİ'lere destek politikası da bu noktada çok ciddi şekilde uygulanmah. Kayıt dışına des- tek olarak algıİanmamak" Atasayar, Meclis'ten reform anlamma ge- lecek hiçbir yasanın çıkmayacağını saviar- ken. "Servet vergisiyle hangi siyasal iktidar oynamışsa bir daha iktidara gelememiştir. Servet beyannamesi herkesin beyanname ver- diği ortamda değer taşır. Yalnız vergi veren- lere getirildiğinde kayıtlı sektöre yeni getiril- mişyiik demektir" diye konuştu. Atasayar. vergı toplamak için çırpınan dev - letin, ücretliler üzerindeki vergi yiikünü azal- tamayacağını söyledi. Sosyal güvenlik reformu gerçekleştiril- medikçe,tabanfi_\at politikası değiştirilme- dikçe. Ziraat Banikası'nın destekleri devam ettikçe enflasyonun yüzde 50'ye indirüme ola- sılığı bulunmadığını söyleyen Atasayar, def- latörü yüzde 64 öngören bütçeyle enflasyon- da yüzde 65' in yakalanmasını bile başan sa- vacaklannı kavdetti. TCDD de özeB^drilmekisteniyor FİLİZGÜMÜŞ Özgürlük ve Dayanışma Parti- si'nin "Tekyoldenıinoludeğil'' slo- ganıyla dikkati çekmek istediği Türkıye Cumhuriyeti Devlet De- mir>'ollan (TCDD), 50 yıldırbek- lediği ilgiye, "özefleştirDinceyeka- dar" kavuşabilecek. Hükümetin, 1998 programında ağırlık verile- ceğini açıkladığı kamu kuruluşla- n arasında yer alan ve geçen haf- ta ilk kez yönetim kuruluna özel sektörden bir yönetici atanmasıy- la gündemde olan TCDD ile ilgi- li olarak. Ulaştırma Bakarüıgı Müs- teşan Süreyya Yücel Özden "De- miryollanna sermayenin Ugisini çekme\e kararlıyız" dedi. Bakanlığın 1998 programında demiryollarına ağırlık verdiğini belirten Müsteşar Özden, bu doğ- rultuda ilk olarak son aşamaya ge- len ICars-Tiflis demiryolu projesi- nin ihalesinin açıklanaca^mı kay- detti. Özden, "Ankara-îstanbul hatündan daha kârü" olacağını belirttigı GAP bölgesinin ulaşım ağının da demirj'olu ile sağlanma- sı projelennin bulunduğunu ifade etti. Kamu harcamalan için 2 katril- yon 670 milyar lira aynlan 1998 bütçesinden. 730 trilyon 748 mil- yar lira olarak en büyük payı alan Ulaştuma Bakanlığf mn. 1998 için öngörülen ulaşım politikalanyla ilgili olarak Müsteşar Süreyya Yü- cel Özden, sorulanmızt yanıtladı. Ulaşım sistemine, eşit ağırlıkJı 50 yıldır çok az ödenek aynlan ve 150 >ıl önceki teknolojiyle çalışan demiryollan ilgi beküyor. ve dengeli kullanım perspektifiy- le yaklaştıklannı belirten Özden, bu bakımdan özellikle demiryol- larının ayn bir önem taşıdığını kay- detti. Türkiye'de yolcu ve yük ta- şımacılığının yaklaşık yüzde 90'ının karayolu ile yapıldığına dikkati çeken Özden: "Demiryo- lu dediğimi/ zaman sanki karayo- luna karşrymışız gibi nitelendirili- ytırnz. Ancak karaytılu ulaşımı ha- fif yiîkle ve kısa mesafede doğru- dur. Türkive'dede viliardan berioiu- şan modelde ne yaak ki birinci sı- rayı karayollan alıyor. Demiryolla- n ise en son sırada. H ı/.la giden bir aracı birdenbire durdurayim der- seniz, devirirsiniz. Buna birdenbi- redurdiyenıe>iz"dedi. Özden, de- miryollannın yeniden yapılanma- sı konusunda bir çalışma başlattık- lannı belirtti. Özden bu doğrultu- da, demiryollannın altyapısının belirlenmesi, hizmet kalitesinin yükseltilmesi, gelişiininin önün- deki yasal engellerin ortadan kal- dınlması ve özellikle yol bakımı \e yeni yol yapımı konulannda hare- kete geçeceklerini kaydetti. Öz- den, çalışmalann özelleştirmeye yönelik olup olmadığı sorumuz üzerine de şu yanıtı verdi: "Hiçbir sermaye, kâr etmediği bir işe gir- mez. Biz en azından belirii hatlan yatınmcıya ca/ip hale getirmeliyiz ki yatınmcı gclsin, ben bunu dev- ralmak isthorum desin. Demiryol- lannda özeUeştirmc önerilerine her yönüyle açığız." Türkiye'de meslek hastalıklan nedeniyle her yıl 15-20 bin çalışan yaşamını yitiriyor Meslek lıastahklan öldürüyor SAADETUSLU İş \e meslek hastalıklan uzmanı Dr. Haldun Sirer, Türkiye'de her yıl meslek hastalıklan ne- deniyle 15-20 bin çalışanın yaşamını yıtirdiğini vurgulay arak "Oysa SSK istatistiklerinde bu ra- kam bin civannda görünüyor. Bu gidişle meslek hastalıklan gitgidt azalacak ve biz çağatlamışola- cağız!" dedi. Sirer, işçi sağlığından sorumlu olan SSK'nın bu konuda yeterli olmadığını ve işyeri hekimli- ği kurumunun ülkemizde işlemediğini söyledi. Çalışanların çalıştıkJan ortamlardaki çeşitli etkenler nedeniyle yakalandıklan meslek hasta- lıklan, binlerce kişinin ölmesine karşın yeterli il- giyi görmüyor. SSK'nin 1996 verilerine göre 1996 yilında bin 115 kişi meslek hastalığına ya- kalandı. Gerçek rakamın 15-20 bin civannda ol- duğunu belirten Dr. Haldun Sirer. SSK'nın gö- revini yerine getirmediğini ifade etti. Bu konu- daki istatistiklerin ancak meslek hastalıklan has- tanelerinin çabalanyla oluşturulabildigini kay- deden Sirer, "Meslek hastalığı erken evTede or- taya çıkmadığı zaman ölüme neden oluyor. Bu in- sancıl yönden bağışlanamaz bir uygulama. Kal- dı ki gizli gizli hastalığı devam eden bir işcinin üret- tiği mal da yeterince kaliteli olma/" dedi. 1985 yılına kadar meslek hastalıklan hastanelennın uluslararası standartlarda çalıştığını vurgulayan Dr. Sirer, bugünkü dummu şöyle özetledi: "SSK, son yıUarda bu hastanekri adeta yok saydı. Yatak sayısı 4€0'den 80'c diiştü. Kadrolar küçültüldü. bazı laboratuvarlar başka hastane- lereaktanku. Kjsacası çahşamaz hale getirikü. SSK, meslek hastalıklan hastanelerini eski durumuna getirip işçi sağlığı için gerekli hizmeti yapmaİL \e- ni iktidar da kunıluş felsefesine uygun olarak bu alanda etkinliğini göstermelL İşçi sağlığı konusun- da sendika. işveren ve denetim kurumlan da ye- terti duyarhhğı göstermiyor. UEMS, ENSOPgi- bi işçi sağhğı uzmanı vç işçi sağlığı eğitimi dernek- leri AB için yeni bir uzmanlık formunu düzcnli- yor. Türkht'de ise Sağlık Bakanlığı'nın bütün uğ- raşlanna karşın 1979'dan beri işçi sağlığı uzman- lığı kurulmuyor.'" Dr. Sirer. Türkiye'de çalışan 30-35 milyon ki- şiden ancak 4 milyonunun sigortalı çalıştığını be- lirtti. Türkiye'de en çok kımyasal zehirlenmeler- le meydana gelen meslek hastalıklannın görül- düğünü söyleyen Dr. Sirer, şu bilgileri verdi: "- Kimyasal zehirlenmeler; kurşun, crva, or- ganik criticu asbest zehirlenmeleri. - Toz hastalıklan; maden kömiirü. silisyonlu lim.it. demir-çelik. cam ve balata fabrikalannda çahşanlarda görülür. - Gürültü ve titreşimlere bağlı hastalıklan" Meslek hastalıkiannın ortaya çıkışının uzun zaman aldığını vurgulayan Haldun Sirer, hasta- lıklann erken teşhisinde işyeri hekimhğinin öne- mine dikkat çekti. Çocuk emeği sömürüsü bitmiyor Ekonomi Servisi- Her sa- bah dünyada yaklaşık 250 milyon çocuk ekmek para- sı kazanabilmek için yolla- ra dökülüyor. Türkiye'de de çalışan nüfusun yüzde 24'ü 10-14 yaş grubunda. Türki- ye bu oranla Asya'da en faz- la çocuk işçi çalıştıran ül- keler arasında yer alıyor. Çocuk işçilerin çalışma koşullan bugün Norveç'in başkenti Oslo'da başlaya- cak 4 günlük bir konferans- ta mikroskop altına yatrn- lacak. Birleşmiş Milletler Çocuk Örgütü (UNICEF) ve Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nün (ILO) öncülük et- tiği toplantıya, 40 ülkeden hükümet düzeyüıde temsil- cinin yanı sıra sivil toplum kuruluşlan ve çocuk işçiler alanında uzman kişiler ka- tılıyor. UNESCO ve ILO'nun verilerine göre kapitaliz- min egemenliğindeki ABD ve Ingiltere'de de çocuk emeğinin sömürüsü gide- rek artıyor. Çalışan çocuk- lann yaklaşık yüzde 61'i yani 153 milyonu Asya. yüzde 32'si yani 80 milyon çocuk Afrika'da, yaklaşık yüzde 7 ise Latin Ameri- ka'da yaşıyor. Bu çocukla- nn büyük bir kısrru tarlalar- da ve ev işlerinde çalıştın- lıyorya da 'dnselıneta' ola- En fazla çocuk işçi çalıştıran ülkeler Tûm dünyadt 73mâyon çoo* rak pazarlanıyor. Görece daha küçük bir bölümü de fabrika ve atölyelerde ya da sokaklarda çalıştınlıyor. Oslo Konferansı, çocuk emeğinin sömürülmesini önleme yönündeki çabala- ra yeni bir adım oluşturacak. 'Sermaye batiyakaytyor' Ekonomi Servisi - Mardin Serbest Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı \e Karaboğa Şirketler Gru- bu Genel Müdürü Bedrettin Karaboğa, Mardin'de ban- kalann kambiyo işlemleri yapmamalan nedeniyle ser- mayenin batıya kaydığmı söyledi. Karaboğa. Bakanlar Kurulu'nun aldığı son kararla 50 bin dolar karşılığında firmalann döviz alım belge- si ve ihracat yapma serbestisine sahip olmasına kar- şın, Mardin'de faaliyet gösteren 10 kamu ve özel ban- kanın hiçbirinde kambiyo işlemi yapılmadığını vurgu- ladı. Öte yandan Güneydoğu'nun ilk serbest bölgesi olan Mardin Serbest Bölgesi Genel Müdürü YusufYıldızda BM"nin Irak'a uyguladığı ambargonun kalkmasıyla Mardin, yabancı sermayenin dağıtım merkezi olaca- ğını dile getirdi. Tekstilciler 'Ihracatı feda edemeyiz' FATAU KOŞAR Giyim Sanayicileri Dış. Tic. ÂŞ (GİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı YaşarDebre- B. tekstil sektörünün sıkıntı- ya gırdiğıni göz önüne alarak kredilerini geri çekmek iste- yen fmans kuniluşlannın sı- kıntıda olduğunu öne sürdü. Yaklaşık iki >ıldır tekstil ve konfeksiyon sektörünün sı- kıntıda olduğunu belirten Gİ- SAD Başkanı Debrelı. bunun fırmalardan kaynaklanmadı- ğını ifade etti. Dünya ticare- tinde Türkıye'nin pazarpayı- nın artmadığına dikkat çeken Debreli. tekstılin AB ülkele- rine ihracat yaptığını anımsa- tarak markın yıllık )üzde 63 oranında artmasına karşın. Türkiye'de enflasyonun yüz- de 85 oranında artnğını ve bu durumun tekstili sıkıntıya so- kan en önemli neden oldu- ğunu söyledi. Tekstilde yaşanan sıkıntı- nın. bu sektöre ait özel bir du- rum olmadığını vurgulayan Debreli, "AB'yeihracatyapan bütün sektörier benzersıkın- nyı yaşıvor. Ancak,biz Türki- yeihracatımn vüzde40" ını ya- pan büyük bir sektör oldu- ğumuziçindikkati çektik" di- ye konuştu. Debreli. mal iyetlerinin art- masına karşın satış fiyatlan- nı yükseltemediklerini ve enf- lasyonun marktan daha çok yükselmesinden sonra firma- lann sıkıntıya gırdiğini. daha sonra da fon yaratamadıkla- n için krediye yöneldiklerini dile getirdi. Bunun yanı sıra, gümrük birliği ile bırlikte sek- töre son iki yıl içinde 2 bin ye- ni imalatçı girmesinin sıkın- tı yararnğını söyledi. Debreli. mark ıle enflas- yon arasındaki yüzde 20'lık artış farkmın sektörün kan kaybetmesineyol açtığını di- le getirdi. Türkiye'nin dünya ticare- ti içinde yüzde 0.43'lük pa- zar payina sıkışıp kaldığını belirten Debreli. şimdi de ANASOL-D hükümetinin, "enflasyonu durdurmakiçin dövizi çıpa olarak kullanma- a"nın büyük bir tehlıke > ara- tacağvnı \-urguladi. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Kıyılara Doğru... Türkiye kıyılara akıyor. Bu mevsimde nereden çık- tı demeyin, ülkenin ekonomisi ve buna bağlı ola- rak nüfusu kıyılara yerleşiyor. Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE), geçen günler- de toplam ulusal gelirin bölgelere ve illere göre da- ğılımının 1996 sonuçlarını yayımladı. Kimi yönle- riyle bu veriler ilginç özellikler sergiliyor. Yurtiçi ulusal üretimin 1996'da ulaştığı büyüme hızı "ülke ortalaması otarak" yüzde 7.0'dir. Kimi böl- geler bu ortalamanın üzerinde ekonomik büyüme sağlarken kimilerinde ekonomik büyüme çok sı- nırlı kalıyor. Verilere göre, geçen yıl Karadeniz Böl- gesi en hızlı ekonomik büyümeyi gösteriyor; bü- yüme hızı yüzde 10.3'e ulaşıyor. Karadeniz Bölgesi'ni büyüme oranlannın yüksek- liği yönünden sırasıyla Ege ve Marmara Bölgele- ri izliyor; birincisi yüzde 7.7, ikincisi de yüzde 7.5 bir büyüme oranı gerçekleştirebiliyor. Bu bölgeler gelir elde etmede ülke ortalaması- nın üstüne çıkabilenler. Bir de altta kalanlar var. Gelir artışı yönünden 1996'da en az düzeyde bü- yümeyi. yüzde 3.4 ile Doğu Anadolu Bölgesi gös- teriyor. Doğu Anadolu'yu Iç Anadolu Bölgesi izliyor; bü- yüme oranı yüzde 5.2'de kalıyor. Benzer biçimde Akdeniz Bölgesi de yüzde 5.5 büyüme oranıyla or- talamanın altında kalıyor. Sözü edilmeyen tek böl- ge Güneydoğu Anadolu'dur; bu bölgede 1996 ekonomik büyümesi yüzde 7.1 ile ülke ortalama- sı dolaymdadır. • • • Geçen yılın gelirinin "bölgelere göre dağılımı" da, büyümenin, özellikle gelir bölüşümü açısından uzun dönemdeki olumsuz etkilerinin de bir gös- tergesidir. Bu olumsuzluk geçen yıl gelirin "bölge- sel dağılımının" incelenmesiyle izlenebilir. Türkıye hane halkı sayısının ve yurt içi toplam üretimin bölgesel dağılımı, ülke toplamı 100 alınır- sa, şöyle: Marmara Ege Akdeniz Iç An. Karadeniz Doğu G.Doğu Nufus 26.6 15.7 12.5 17.9 12.8 7.1 7 4 Gelir 37.4 17.1 11.9 15.7 9.3 3.3 5.2 Önce, toplam ulusal gelirin bölgesel dağılımına bakahm, 1996'da sabit fiyatlarda, Marmara Böl- gesi gelirin yüzde 37.4'ünü üretiyor ya da gelirden bu oranda pay alıyor: Ege Bölgesi ulusal gelirde yüzde 17.1; Iç Anadolu 15.7; Akdeniz yüzde 11.9; Karadeniz yüzde 9.3; Güneydoğu Anadolu yüzde 5.2 ve Doğu Anadolu da yüzde 3.3 bir paya sa- hiptir. Ancak gelir paylan yalnız Marmara ve Ege Böl- geleri'nde nüfus paylannın üzerindedir. Bir başka anlatımla ülke gelirinin yüzde 54.5'ini elde eden bu iki bölgenın hane halkı payı yüzde 42.3'te kalıyor. Nüfus/gelir oranlan arasındaki fark Marmara Böl- gesi'nde 10.8 puanla öbür bölgelerle karşılaştınl- mayacak kadar büyüktür. Buradaki bölgesel gelir paylan, kuşkusuz böl- genin tümüne ilişkındir; böige içi gelir dağılımı, ya da ücret, maaş, kâr ve faiz gibi gelir türlerine gö- re ayırımı yapılmıyor; nüfus sayıları datüm bölge- yi kapsıyor; işsiz, çocuk, yaşlı ya da çalışan duru- muna göre bir aynma gidilmiyor. Yedi bölgenin gelir ve nüfus oranlan bir kesit olarak görülüyor. Bununla birlikte sayılar kıyı bölgelerinin, çok bü- yük ölçüde Marmara ve sınırlı bir biçimde de Ege'nin gelir yönünden önde gittiğini sergiliyor. Burada ayrıntıya girmeden bir noktayı ekleyelim, bir önceki yılın, yani 1995'in paylan ile karşılaştı- rıldığında, 1996'da ülkenin toplam geliri içindepa- yını en yüksek oranda artıran bölge Marmara'd\r. Marmara Bölgesi'nin toplam gelirdekı payı, yine sabit fıyatlarla, 1995'te 36.7'dir; yani bir yıl içinde bir puana yakın (yüzde 0.7) bir artış söz konusu- dur. Ulusal gelirin artış oranının bölgelere göre gös- terdiği farklılıklar ile nüfus-gelir oranlannın göreli büyüklükleri birlikte e\e alındığında ortaya çıkan ger- çek. bölgesel gelişme açığının giderek genişledi- ğidir. Konuya ister kesit olarak bakılsın, istenirse değişime, ya da devingenliğe dayalı bir çözümle- meye gidilsin son bir yılın verileri bölgesel gelir da- ğılımının giderek daha eşitlikten uzak bir duruma geldiğini kanıtlıyor. Ülkenin hızla gelişen bölgeleri yalnızca gelirden daha büyük pay almakla kalmıyor. Süreç, hızlı ge- lişen yörelere öbür bölgelerden insangücü ve ser- maye akınına yol açıyor; bu nedenle bu bölgeler- de hızlı gelişme, bihkimli bir nitelik kazanırken ge- ri kalmış bölgelerin giderek yoksullaşması kaçınıl- maz oluyor. Geri kalmış yöreler, özellikle de Doğu Anadolu, ekonomik gelişme sürecinden kopuyor. ÇİFTÇİ DOSTU /SADULLAH USUMÎ 1980 yılından sonra işbaşına gelen hükümetler, milyonlarca üretici vetüketicinin haklarını ko- ruyan çeşitli devlet kuruluşlannı or- tadan kaldırabilmek için en aama- sız yollara başvurmakta sakınca görmediler... En değerli devlet ku- ruluşlanmtz, akılalmaz gerekçeler- le suçtandı ve ardından da yok pa- hasına elden çıkanldı. Tam 17 yıl boyunca bu tür iftira kampanya- lannın çeşitli ömeklerini yaşadık... Nitekim. her yıl trilyonlarca lira para kazanan ve devletten gene trilyonlarca lira alacağı bulunan TEKEL, 1995 yılında vergi yüzsü- zü ilan edilmişti. Üstelik 17 ile 18 Temmuz tarihii bazı gazetelerde çıkan haberlerin kaynağı da Ma- liye Bakanltğı idi. Bu arada Mali- ye Bakanlığı'nın açıklamasını fır- sat bilen bazı özel sektör temsil- cileri de hemen harekete geçerek TEKEL'i karalamayaçalıştılar. Hat- ta çokuluslu şirketlerden birinin Türk ortağı TEKEL için şu üzücü değerlendirmeyi yapmıştı: "Yüzsüzlerlistesinin tepenok- tasında TEKEL var. Biz tekel is- temiyoruz. TEKEL'İyüzsüzler lis- tesinin kralı olarakaçıklamamızın bir nedeni var. Dünya tekel iste- miyor. TEKEL'i yavaş yavaş azal- tıp mutluluğu yakalamalıyız." Tabii bazı yaygın yayın organ- lan da mal bulmuş mağribi gibi bu iddialara sahip çıktılar ve TEKEL'İ gözden düşürmek için ellerinden geleni yaptılar. Arkasından da TE- KEL'a ait sigara fabrikalannın sa- TEKECe iftira Kampanyası tışı gündeme geldi. TEKEL'in bi- le özelleştirilmesi tartışmaya açıl- dı... Çirkin rftiralara inanan bazı çevreler de hemen TEKEL'İ ve si- gara fabrikalarının satışını des- teklemeye başladılar... Halbuki TEKEL ile ilgili olarak or- taya atılan iddialann hepsi ger- çek dışıydı. Özelleştirmeyi yapa- bilmek için Kasten yanlış bilgiler veriliyordu. 1994 yılındaTEKEL'in devlete 20 trilyon 800 milyar lira borcu olduğu doğruydu. Ancak TEKEL'in de devletten 31 trilyon 800 milyar lira alacağı vardı. Ya- ni TEKEL devletten 11 trilyon lira alacaklıydı... Nitekim kısa birsü- re sonra TEKEL 1994 yılının ver- gi şampiyonu ilan edildi. Cum- hurbaşkanı da TEKEL'e bu ba- şansından dolayı bir altın plaket ile takdir beratı verdi... Bu kadar açık çelişkiye rağmen ne devlet ne de hükümet yetkili- leri millete doğrulan açıklama ge- reğini duydu... Ayncatelelvizyon- larda TEKEL'e esip yağan çoku- luslu bir şirketin ortağı da iki ke- lime ile bile "Hata ettim, özür di- lerim" demedi... Dünyanın bir baş- ka ülkesinde böyle bir olay ya- şansaydı iftiraya uğrayan kuruluş gerçek dışı açıklama yapanları mahkemeye verir ve belki de tril- yonlarca lira tazminat alabilirdi. 1995 yılında oynanan bu çirkin oyun hiç kimseyi etkilememiş ola- cak ki. 25 günden beri yenisi tez- gâhlanıyor... TEKEL gene kötü- lenecek, halkın gözünden düşü- rülecek, sonuçta herkes "Aman şu TEKEL satılsın da kurtulalım" diyecek... Hazırlanmak istenen ortam bu... Geçenlerde gazeteler- de gene TEKEL'in 330 trilyon lira borcu olduğu yazılıydı. Haberin kaynağı da ne yazık ki gene Ma- liye Bakanlığı idi. Gazeteierde bu konuda çıkan haberlerin başlıkla- rı da oldukça dikkat çekici idi. Ör- neğin birgazete, haberi, "TEKEL bütçeye katkı değil, yük..." baş- lığı ile vermişti. Bir başka gazete de "TEKEL Hazine'ye 330 trilyon lira taktı" başlığını atmıştı. Haber- ler çıkalı 25 gün geçtiği halde, bu- güne kadar resmi ağızlardan da bir yalanlama duyulmadı... Şimdi Türk ve dünya kamuoyu TEKEL'İ devletin ve milletin para- lannı batıran, hortumlayan, be- ceriksiz ve zararlı bir kuruluş ola- rak görmeye başladı. TEKEL'in adının geçtiği her yerde artık "TE- KEL başımıza dert oldu... Satıl- sın da kurtulalım" diyenlerin de sa- yısı arttı... Böylece TEKEL'e ait sigara fabrikalannı yabancı fırma- lara satabilmek için istenen or- tam ikind kez hazırlanmış oldu... Halbuki Maliye Bakanlığı'ndan verilen bilgiler de bu bilgilere da- yanılarak yapılan değerlendirme- ler de yanlıştı. Zira asıl borçlu olan devletti... TEKEL'in borcu 330 tril- yon lira idi. Ama buna karşılık dev- letin TEKEL'e olan borcu 375 tril- yon lirayı geçiyordu. Nitekim TE- KEL dergisinin ağustos sayısında bu konuda şöyle bir açıklama var- dı: "Destekleme karan gereğince yaptığı ödemeler nedeniyle TE- KEL'in 31.12.1996 tarihi itibany- la destekleme hesabından 189 trilyon lira alacağı bulunuyordu. TEKEL 'in bu alacağı 31.12. 1997'de375 trilyon liraya yükse- lecektir... TEKEL'in destekleme hesabı- na yaptığı harcamalar yıl sonu beklenmeden karşılanmış olsay- dı, TEKEL'in bugün bir tek kuruş vergi borcu olmayaçaktı... Her şey bu kadar açık... Önümüzde- ki günlerde TEKEL'in veya siga- ra fabrikalarının satışı yeniden gündeme gelirse sürpriz olmaya- caktır. Çünkü gerekli ortam hazır- lanmıştır... Öte yandan tütünden geçimini sağlayan milyonlarca üretici ile TEKEL'de çalışan 40 bi- neyakın işçi vememurtedirgin... Özellikle Ege bölgesindeki tütün üreten köy ve kasabalarda hu- zursuzluk giderek artıyor... Şim- dilik Ege bölgesinde çalışmalan- nı sürdüren "tütün platformu" da gelişmeleri dikkatle izliyor... Fab- rikaların satışı veya yabancı fir- malarta ortaklığa dönüştürülme- si ile ilgili bir haber çıktğı anda üre- ticiler de TEKEL'de çalışanlar da çeşitli eylemlerle tepkilerinj or- taya koyacaklar... •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle