01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1997 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Gökalp'ın Eğitim Düşünceleri PROF. DR. BOZKURT GUVENÇ S ayın Metin Erksan'ın bu tirilır. Gökalp. okullardan yetişen üç tür sayfada yayımlanan "8 Yıl'a insanı da "niteliksiz'" bulur. Yıkılmakta 1916'da Verilen Destek" de- olan çokuluslu bır ımparatorluk düzenınin nemesinde. Ziya Gökalp'ın kalıntılardan "Eğitiinle, çağdaş bir Os- "Oğretim, Oğrenim v e Eği- manlı milleti yaraülabileceğr umuduna tim" üzerindeki görüşlerine kapılan Tanzimat zihniyetine karşı ulu- 1916'da V'erilen Destek" de- nemesinde. Ziya Gökalp'ın "Oğretim, Oğrenim v e Eği- tim" üzerindeki görüşlerine yer venlı>ordu. (Cumhuriyet 1'4 Eylül 1977). Sayın Erksan. bir imparatorluktan 'ulus- devlet'e geçiş dönemiyle ılgili bir tanh belgesuu gün ışığına çıkardıktan son- ra bugiin geçerli görünen bu fikirlerden yararlanma gereğinı de dıle getiriyordu. r rksan'a olan teşekkür borcumuzu, di- leğini yerine getirerek ödemeyi umuyo- rum. Gökalp'ın eğitim düşüncelerinden hangısı, günümüzde ne kadar geçerli so- rusunu tartışmaya çalışacağım. Ittihat ve Terakki Cemiyetı 'nin (1916) Kongresi'ne sunduğu bıldiride (tebliğ- de) Gökalp. örgün ve yaygın eğitim sü- recinin başlıca kurum ve sorunlanna ejjılmiş: "Okullar, Kitaplar-Kitapçdar, Oğretmenler, Oğrenciler, Programlar, bireylerin dünya görüşleri, toplumun uyum çevreleri'" gibı. Gökalpın en an- lamlı gözlemi. okul türleri kitaplarve dün- ya görüşlen arasında buldugu bire bir iliş- kidiı. Medrese'de, Sahaflarda satılan (Arança-Farsça) kitaplar okutulur v e sof- ta yetiştirilır: yabancı okullannda. Be- yoğlu kıtapçılannda satılan Avnıpa (Ba- tı) kaynaklan okutulur. Levantenler ye- tiştirilir: Tanzimat(devletin resmi) okul- lannda Babıâlı kitapçılannda bulunan. eklektık (Batı-Doğu kanşımı) kitaplar okutulur. Tanziınatkafahbireyleryetiş- sal eğitim verecek ulus okulunu sa\Tinur. Türkçü meslektaşı Akçuradaf 1904'te) yayımlanan. "Üç Tarz-ı Siyaset" dene- mesinde. Osmanlıcılığtn denenip tüken- diğini. İslanıcılığm olanakçı değilse bi- le güçleştiğini. kuftuluş ideolojisi olarak geriye Tfirkçülüğün kaldığını ortaya atı- yordu. Tanzimat okullannın program- Lanndaki bifim-din dengesi, Tanzimat so- nu ile 2. Meşrutiyet arasındakı 30 yılda. din lehine bozulmuştu. Ne ki Jön Tiirk- ler, Ikinci Meşrutiyet'ten sonra yeniden Osmanlıcı ve Islamcı partilere bölün- müşlerdi. Gökalp. "Tanzimat zihniye- ti" ile bilimden dine yönelen resim okul- lan eleştiriyordu. 8 yıllık kesintısiz te- mel eğitim tartışması, Gökalp'ın eleştı- rilerinin hâlâ geçerli olduğunu: hatta bi- raz ileri giderek sorunun "okul mu med- rese mi" ikilemine dönüştüğünü de dü- şündürüyor. Gökalp. "milli bir kûnBkyada ruh ara- yışı"içindeki Osmanlı-Türk toplumu- nun, "doğal çevre ile uluslararası çev- re"ye uyum, yanı çağdaşbşma sorunla- n üzerinde de duruyor. Doğal çevreye uyum için bilimsel öğretim, ulusal-kül- türel çevTeye uyum için de ulusal eğitim önenyor. Uygarlıkla kültür arasındaki aynmı yaparken öğretim ile eğitim ara- sındaki ince farkı (bilimin evrenselliği ile kültünin ulusallığını) da dıle getin- yor. Gökalp"ın tanım ve smıflamalann- da, bugün hâlâ tartışılan \ e aşılması ge- reken kavTamsal sorunlarvardır. Örnek olarak "bilimsel büiırTle fen öğretımi- nin feteefetemelıne dayanması: ulusal eği- timin ıse ulusal bılgilere ve toplumbilim (sosyoloji Itemelli olması. yaratıcıveya- ratıbmş bilim ilışkısı gibi. Günümüzde. bilimsel bilgı. bılim yöntemiyle üretilen bılgidir. Bu bılgı, geniş anlamda felse- feye değil de "bilim febefesi"ne ya da bi- limsel felsefeye dayanır. Şöyle ki hemen her konu bilimin "doğa tarihi'' (Natural History) adı venlen yöptemiyle araştı- nlıp incelenebılir. Oysa Gökalp. ''•felse- fe'" kavramını. İmam Gazali'nin Şed'i ıhmlerden ayırdıjjı matematik, manök ve metafizik. İbn Haldun'un -Kâtip Çe- lebi'ye göre- nakli bilımlerden ayn tut- tuğu "tabiat bilimleri. matematik ve ila- hiyat", Zihni Efendi'nın "Hikmet" adı- nı verdığı ilm-i felâsife karşılığında kul- lanıyor gibidir Buavnmadayanarakli- se fen kollanndaki eğitimin felsefe, ede- bıyat kollannda ise sosyal bilimler üze- rine kurulmasını öneriyor. Günümüzde felsefe ve özellikle epistemoloji (bılgi kuramı) yalnız fen ve doğa bilımlerinm değil her türlü bilginin geçerlık ve gü- venırliğıni ırdeleyen birrol-görev üstlen- mıştir. Bu bağlamda. felsefenin, fen bi- limlerinden çok sosyal bilimlerin teme- hni ve kurgusunu oluşturduğu söylene- bilir. Şöyle ki fen bılimlerinde yöntem (metot) sorunu kalmadığı halde toplum- bilimlerde vardır. Bilim felsefesındeki köklü yönelim farklanna karşı Gökalp. lise öğretimi ve öğretmen eğitimi konusunda, son dere- ce çağdaş fikirleri savunuyor: Fen ve meslek okullannda yeterli bilgilerle do- natılacak olan gençlerin. liselerde kül- ^rür ve sosyal-bilim almalannı özlüyor. Fen eğitiminin temeli felsefe obun derken evrensel bir görüşü dile getiriyor. Okul öğretmenlerinin hem felsefe (yani bi- lim) hem de toplum bılim formasyonu almalannı savunan Gökalp. lise felsefe öğretmenlennin yalnız felsefe: lise top- lum-bilim öğretmenlerinin ise hem fel- sefe hem de toplum-bilim almalannı öneriyor. Felsefeyi, matematik ve doğa bilimlen gibi yonimlasak bile, felsefe öğ- retmenlennin yalnız felsefe (bilim) ile yetiştirilmesi, bılim eğitimine ters düşen bir fikirdir. Ancak toplum-bilim ve ede- biyat öğretmerüerinin felsefe (bilim) for- masyonu alması. en azından bilim yön- temine ve söylemine yabancı olmayan. hatta kuvvetle savunulan çağdaş bir gö- rüştür. Son olarak Gökalp'ın bu bıldiride yer verdiği yaratıcı ve yaratılmış bilimler ayınmı, günümüze ulaşmamış bir var- sayımdır. Sanımca, "yarancı bilimler" kavramıyla Gökalp. bugün "temel bi- Hmler" adını verdiğimız yöntem bılgi- sine (bilim metodolojısıne. disıpline) sadık kahnarak yapılan fizik. Idmya, bi- yoloji, jeoloji, sosyoloji, ekonomi, psiko- lojL, teoloji gibi disiplinleri: "yaraülmış bilimler'' kavramıyla da temel bılımle- re dayalı ya da onlara ters düşmeyen bü- tün mesleksel bilgi ve uygulamalan, gü- nümüzün deyişiyle teknolojileri kastet- miş olabilir. Bu aynma dayanarak "bi- limsel yaşamın ulusal nitelik taşıdığuıı" ileri sürerek "uluslannıbilim yapnıası- nı* savunurken son derece çağdaş bir çiz- gide ilerlemektedir. Bilimsel yaşam ile yöntem ve bilim arasında karşılıklı bir ilışkı kuran Gökalp. çağdaş ulusun bi- lim gereksinimini dile getirmektedirr Onun bu düşüncesi. Cumhunyet Türki- yesi'nde. ulusal varlıkve birliğimiziko- rumak için "Dışan (Baü)'dan yalnız tek- noloji alaJım. milli kültürümüzü koruya- hm" seçeneğıni savunan tutuculann tam karşısmdadır. Eİoğru bir gözlemle. bilim ve yöntem varsa, ezbercihğe ya da hafizlığa gerek kalmayacağını ileri sürmektedir. Çünkü bilim. hazır bilgileri ezberlemekle değil, sorgulayıp irdelemekle, geçerli ve kalı- cı sorulan sormakla başlar. Bılim yap- mak için bilenle bilmeyeni kuşkusuz ayır- mak gerekır. Ne kadar doğru! Atalan- mız da öyle buyuruyor: "Bilenle bilme- yen hiç bir olur mu?" Olmaz tabıi ama nasıl ayıracağız? Hangi ölçek ya da öl- çütle? Açıkça söylemese de Gökalp bu ölçütün bilimsel yöntem ve geçeıiik ol- dugunu düşünüyor olmalı Oyleyse eğitime öğretmenden başla- mak gerekiyor. Öğretmen. eğer bilen Id- şi değilse, bilim ve ibadet (inanç) birbi- rinden aynlamaz. Öğretmen sorunu çö- zümlenemediği için ülkeye zarar veren kişilerin mektep- medrese görmüşler arasından çıktığını düşünüyor. Hangi dünya görüşüne bağlı olursak olalım, ülkemıze zarar verdiğine inandığımız kişilerin mektep-medrese görmemişler arasından çıktığını söyleyebilir miyiz? 8 ya da 5+3 yıl tartışması da buradan kaynaklanmıyor mu? fcösevfBU KENAN DOGULU m DAF H » ÇARŞAMBA, B Göç ABDULLAHTEKİN B KAMCftM ir süredir Antalya'da bulunan Ya- şar Kemal ı dinliyoruz. edebiyatla ilgili bir toplantıda. Dilin iyi kullanılmasından. ağit toplama günlerine ve yeni romanına uzatılacak çizgi- de değişık konulara değini.- yor. O konuşurken yakın geç- mış bir film şeridı gibi göz- lerimizin önünden geçiyor. Gördüğünü, bildiğini. dü- şündüğünü daha önemlisi düşkdıklerini hiç kuşkusuz topfomsal yarar için yazatf bir insana reva gördüğümüz şeylere bakın: İfade, zulüm, karakol, hapis... Başka ül- kelerin verdiği ödüllere, ma- dalyonlara karşı bizim yak- laşımlanmız güzel insanla- nn giderek ortadan kaybol- duğunun kanıtlanması anJa- mına gelmiyor mu? Onlann bir kısmı, yüz- yıllaröncesinde Homer'in .Arşipel'indeki Akha'lılann geniş kannh gemilerine bi- nip gitmişlerdi. Kalanı da "usta"nm Akçasazm Ağa- lan adlı anıt roman dızısin- dekı "Demirciler Çarşts» Ci- nayeti"nde kayboldular. "O iyi insanlar. o güzel atlara binip çeldp gjttiler." "Binboğalar'"ı bir yana bırakıp "Beydağlan'na yas- lanan Yaşar Kemal burada "mübadde" konulu bir ro- man yazmaya durmuş. An- talya mezarlığmda dolajı- verse birçok mezar taşında "Selanik mübadHi" yazdı- ğını görecek ve devletin öna- yak olduğu karşılıklı göç olgusunun çoktan beri top- rağa kanştırdığı insanlann AKSAM 22:0 CANLI öyküsünün somut ürpertile- rini duyacaktır kuşkusuz. Ama gelin bunu yapmaya- lım. Mübadele (değiştin- şim) ağırlıklı roman için malzeme de olsa "usta"nın vüregine üzünç karmaya- lım. Aşık Kemal aşamasın- dan usta romancı Kemal aşamasına ulaşıncaya değin çeşit çeşit zulüm ve acıya ta- nıklık etmiş bir seçkin insa- na farklı davTanmalıyız. Ömür boyunca bu tür bir yaşamı ona yaraşır görme- yi ya da onun kendini bu tür bir yaşamın içinde gör- mesıni ne ölçüde doğru bul- malryız? Eğer bunca yılın Yaşar Kemal'i acıyı, zulmü. ma- pus damını göze alarak yaz- mışsa belli ki koruduğu ve sergilemek istediği değerler vardır. Ve belli ki o, bu de- ğerleri yaşam çıtasının üze- rine çıkarmayı göze alabi- liyor. Nedir onun yaşamı kadar aziz bildiği değerler peki? Burdar öncelikle onun özgürlüğü. sorumluluklan, yaşam anlayışı ve insana yönelik saygısıdır. Yaşar Kemal, sadece Türk romanında değil, sosyo- si- yasal jaşamımız çerçeve- sinde de bir erdemli çmar- dır. "Fırat Suyu Kan Akıyor, Baksana" derken sınırlar- da gece gündüz ölümü bek- leyen insanlann güncel dra- mına değinir. Bu kinin, bu acının. bu zulmün, bu ölürn- lerin bitmesıni arzular. Ül- kemizde de Filistin'de de dünyanın başka yerlerinde de... İnsanımızın, toplumumu- zun, ülkemizin daha güzel. daha mutlu günlere ulaşma- sı için yaşamını adamış bir yazara ne çok şeyler borç- lu olmalıyız aslında. Hiç de- ğilse ona Fırat'ın sulannın mavi aktığını söyleyebilme- liyiz. Yaşarken onu mutlu edebılmeliyiz. Akçasaz'ın ağalan Der- viş'le Mustafa Bey'mi ba- nştığını. iyi insanlann gü- zel atlarla Çukurova'ya ge- ri döndüğünü müjdelemeli- yiz. O yazdıklarıvla ölümü destanlaştırmıyor kı yaşa- ma güzellik katmaya çalışı- yor. Ama bu görev hepımı- zin olmalı aslında. Uluslann karşılıklı göçe zoriandıklan, insan değiştı- riminı ele alarak yeni bir ro- man yazmaya çalışan Ya- şar Kemal, insanın sevgiyi esas alarak bir şevler yap- masını istemektedir hepi- mizden. insanın değişme- sini istemektedir. başkalan- na üzünç, ölüm, acı, zulüm vermeden yaşamasını iste- mektedir. Bu büyük göç öyküsü- nün üzerinden yıllar geçti ama göç dnrmuyor. Ülkele- rin birbirleftne sunduklan insanlann dışında gözlenen bir göç var. Köylen boşal- tılan insanlann göçü. Birçok insan köyünden çıkıp bü- yük kentlerin kenar mahal- lelerine yamandı. İnsanlann yaşam düzenleri parçalan- dı. "Mübadele" belki bu tablonun üzünçlü sonuçla- nyla özdeşleşir de, toplum soğuk kaldığı. yabancıladı- ğı. ilgilenmediği bu soru- nun üzerine eğilip paylaşım gereği duyar. Bır romancı. bir usta an- cak bu kadannı yapabilir ve açtığı yolun genışletilmesi- ni ister. Kahramanlık kavramını o kadar bol. gereksiz ve yer- siz kullandık ki anlamı yit- ti belki de. Ama kahraman- lık kavramını denizlerin di- bınde. gökyüzünde çalışan, araştıran ınsanlara sunma yanı sıra insan sevgisini esas alarak çaba harcayan kişile- re de vermeliyiz galiba. Yaşar Kemal. bu anlam- da bir kahramandır Ona sevgi yeşeretmek bizim bor- cumuz olmalıdır. Dur arkadaş diyebilme- liyız birbirimize. Bu benım ülkemın çok zor yetiştirdı- ği bır çınardır. Böylesine sevgi dolu bir çınara göste- rilen sevgisizliği bağışla- mamalıyız. Ve bızler de onun gibi zulme ve ölüme karşı durmada, yaşamı gü- zelleştirme çabalannda yi- ğitçe sahneye çıkabilmeli- \iz. GuncefKÖnu ve konuklar her Persembe Yalçın Doğan'la Güncel'de. H T V YALCIN DOĞAN'LA GÜNCEL İLAN T,C. ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1996'904 Davacı tlksan Turizm Işl. Yat. San. ve Ticaret AŞ ve- kilı tarafından. davalılar tsmail Yılmaz ve Hasan Temız- demır aleyhıne açılan alacak davasının yapılan duruş- masında venlen ara karan gereğince; Davalılar tsmail Yılmaz ve Hasan Temızdemır adına çıkartılan teblıgatın bıla ıkmalen ıade edilmiş. zabıta tahkikatından da adresı meçhul kaldığından dava dılek- çeşı ve duruşma gününün ılanen tebhğine karar venlmışeşı v lup.olup. bu dava ile ilgili ıbraz etmek istediklen belgelen duruşmanın bırakıldığı 19.11.1997 gün ve saat: 10.10'a kadar göndermeniz veya duruşmaya getirmeniz gerektı- ğı. duruşmaya gelmedığinız veya bir vekil tarafından kendinizı temsıl ettirmedığıniz takdirde HUMK'un 213 ve 377. maddesı gereğince yargılamaya yokluğunuzda devam edilip hüküm verileceği dava dilekçesı ve duruş- ma günü yerine kaim olmak üzere ilanen du>Tirulur. 18.9.1997 Basın: 43032 PENCERE Cumhuriyet Tektir!.. Daha sekiz yaşında. ama. bir süreden beri ba- basına baskı yapıyor: - Baba, bana gazete al!.. Bacaksıza bak sen!.. Harika çocuk mu?.. Yok canım, eskiden çocuklar "Baba bana oyun- cak al" derlerdi: şimdi ne diyorlar: - Baba, bana gazete al!.. Çünkü gazeteler satışı arttırmak için oyuncak dağıtmaya başladılar. Yalnız oyuncak mı?.. Tabak, çatal, kaşık, kepçeden tutun, aklınıza hiç gelmeyecek eşya, tiraj arttırmak için gazete ile bir- likte dağıtılıyor. Çılgıncasına bir yarış medyayı yi- ne sardı; kıyamet kopuyor; televızyonları açmaya- gör; evin içı sanki Mahmutpaşa seyyar esnafının çığlıklanyla dolup taşıyor... • Ülkenin pek çok sorunu var... Ya medya sorunu?.. Bugünkü Türkiye'de hangi gazeteyi ya da tele^ vizyonu kurcalasan, ardından çıkan gerçek hoş değil!.. En güçlü iki grup var: Doğan Grubu, Sabah Grubu!.. Birisi diyeyim ki 8-10 gazete, 20-30 der- gi çıkanyor; öteki 6-7 gazete 15-20 dergi yayınlı- yor; gruba bağlı televizyonlar ve radyolar da caba- sı... Peki, bu iki grubun dışında gazetesı olan yok mu?.. Var!.. Ama o gazetelerin ya da TV'lerin arkasında da tarikat ve cemaatler var!.. Ortaçağ kafası, tekelci medya ortamında kendine göre propagandanın yol ve yordamını bulmuş!.. Diyelim ki Fethullah Hoca'nın gazetesi piyasada 20 bin satıyor, ama, be- dava dağıtımla tirajı 200 bini aşıyor. Bu ceridenin amacı Fethullahçılığın propagandasını yapmak ve hocanın emrinde siyasal güç kazanmaya çalış- mak!.. Ancak bu değirmenin suyu nereden geliyor, pa- rasal kaynağın kökeni ne?.. "Meçhul!.." Araştırdım taraştırdım, ulusal çapta Cumhuri- yet'ten gayn bağımsız gazete bulamadım. • Peki, bu gerçekleri neden yazıyorum? • Yazmak zorundayım. Çünkü bir ülkede gazete okurunun bilinçlenme- si çok önemlidir. Sokaktaki yurttaş -ya da sıradan vatandaş- ga- zete okumak zorunda değıldir. Bu konuda bir ya- sa yok!.. Ancak gazete okuyan kişi okumayandan farklıdır, bilinçlıdır, aydındır, dünyaya bakışı deği- şiktir, sorumludur. Hele gazetesini tabak, çanak, oyuncak, çatal, kaşık ya da bunlara benzer bir şey için almıyorsa o kişi tam bir gazete okurudur. Gazete okumayan, çağdaş insan olamaz... Peki, okuduğu gazete ne?.. Palazlanmış birtarikatın çıkardığı yayın organı mı?.. Bir karanlık cemaatın propaganda aracı mı?.. Yok- sa bir büyük grubun hiyerarşisi içinde yer almış ba- ğımlı bir gazete mi?.. *• •€k*nhuriyet kendine özgü yapıda bir bağımsız gazetedir; bu gazetenin sahibi: "Cumhuriyet Vakfı!.." Cumhuriyet Vakfı, çalışanlarta Nadi ailesi üyelerinin birlikte kurdukları bir girişimdir; kâr amacı yoktur, bu nedenle Cumhuriyet bir kamu malına dönüştü; herkesin bu gazetede hakkı var... Okur biliyor ki bu gazete güdümlü değildir, çıkar peşinde koşmuyor, sonuna dek bağımsızdır, Tür- kiye medyasında tektir, bir eşi yoktur. "Var" diyen, çıksın ortaya!.. DİRENİŞ ÖLÜM VE YAŞAM-2 DEVRİM KUŞAĞIIUIM KAHRAMAMLARI 1996 Ölüm Orucu destanının gün gün direnişçilerin dilinden anlatımı DİRENİŞ ÖLÜM VE YAŞAM-2 Kita- bı Çıktı. Zulmün zindanlarda nasıl dize geti- rildiğinin anlatıldığı krtap tüm kita- pevleri ve Kurtuluş bürolarından edinilebilir. irtibat ve İsteme Adresi: Çatalçeşme Sok. No: 50 Kat.4 Cağaloğlu/İstanbul Tel/Fax: 527 21 94 VEFAT VE BAŞSAGLIGI Cemıyetımız üyesi, basın şeref kartı sahıbı. değerlı arkadaşımız KAYHAN TÜRKÇÜ l Ekim 1997 Çarşamba günü vefat etmıştir. Vefatı camıamızda bü>ük üzünrü yaratan Kayhan Türkçü'nün cenazesı l Ekim 1997 Çarşamba günü ikındi namazını müteakıp Beylerbevı Camiı'nden alınarak Nakkaştepe Mezarlığı'nda toprağa venldı. Kayhan Türkçü'ye Tann'dan rahmet. kederlı ailesıne ve üyelenmıze başsağlığı dıleriz. TÜRKtY E GAZETECtLER CEMİ\ ETİ Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 NİĞDE ASLhT 2. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1997 109 Esas Davacı Hatıce Demır tarafından davalı Ercan Ayhan hakkında açılan nafakanın arttınlması davasının yapı- lan duruşmasında venlen ara karan gereğince: Davalının PTT kanalı ile bulunup tebhgatı yapılama- dığından ve C. Savcılığf nca da adresı tahkik edileme- dığinden ilanen tebligatı yapılmasına karar venlmış ol- makla, Niğde Dündarlı kasabasmdan Ercan Ayhan'ın hakkındaki açılan 5.3.1997 günlü dava dılekçesi ile Ha- tice Demir'ın açtığı nafakanın artınlması davasına 30.10.1997 günü saat 09.00'da hazır bulunması. bulun- madığı ve kendısını bır vekıle temsıl ettırmedığı takdir- de davanın yokluğunda bıtınlıp ve gıyabında karar ve- nleceğı hususu davetiye yenne geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 18.9.1997 Basın: 42349 BEYKOZ1. ASLİYE HUKUK HÂKtUÜĞİ'NDEN DosyaNo: 1997-14 Mustafa Sülekoğlu tarafından Nalan Çokyüzer alev- hine açılan iade-ı muhakeme davasında: Adresinde bulunamayan. davalı Nalan Çokyüzer'ın ilanen tebliğ karar verilmiş olmakla, davalının 30.10.1997 günü saat 10.15"te dunışmada bızzat hazır bulunması ya da kendısıni bır vekil ile temsıl ettırmesı. aksi takdirde duruşmanın vokluğunda yapılarak yoklu- ğunda karar venleceğı hususu, dava dilekçesı yerine ka- im olmak üzere davalı Nalan, Çokyüzer'e ilanen tebliğ olunur. 23.9.1997 Basın: 42268
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle