02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1997 PERŞEMBE 10 HABERLERIN DEVAMI TURKIYE fstanbul PB 20 Edirne PB 22 Kocaeli PB 23 Çanakkale PB 21 Izmir B 25 Manisa B 26 Aydın B 28 Denizli B 19 Zonguldak Y 17 Antalya Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Y Y Y Y PB PB PB Y 18 17 18 18 17 17 19 16 26 Kars Adana Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A A B B B B PB Y 2Ü 26 24 26 24 24 17 17 14 Yurdun kuzey ve doğu «iBSimlerı parçalı yer yer çok bulutlu. Batı Karade- nız kıyılan, Orta ve Doğu OSİO Karadenız, İç Anado- Helsinkl lu'nun kuzeyaoğusu ile 5;—rr—;— Doğu Anadolu lun kuze- otOCKnoim Y 13 Berlın _Y 10 Budapeşte Y 10 Madrid PB , sağanak yağışlı diger Londra >erier parçalı ve az bulut- u geçecek. Hava sıcakh- ğında onemlt bır degışık- ık olmayacak. Ruzgâr auney ve batı yonlerderı R n n n h.afıf ara ara orta kuvvet- D u l " ra esecek Y 15 Vıyana Amstefdam Y 18 Belgrad Brüksel _Y 18 Sofya Parıs PB 24 Roma PB Y 18 Atina PB Münih Y 19 MNano PB Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahıre Y B PB B Y PB Y B / 34 29 30 27 29 20 29 Şam PB 28 I Parçalı bulutlu "\ BJL'Î.L t Çok bülutiL G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Antalya'da Rana Ansoy adında bir hanım doktor ölmüş. Iki büyük gazetemizden birinde ölüm haberi birinci sayfada: "Doktor hanım, uyuşturucu kurba- nı" diye yer alıyor. (Hürriyet) Diğer bir büyük gazetemizde aynı haber "doktor hanımın kalp krizinden öldüğünü" bildiriyor. (Milliyet) Ikinci örnek: Şaibe Hanım ile ilgili. Birinci haber: "Şaibe Hanım, Fethiye'de moral buldu". (Sabah) Ikinci büyük gazetede aynı haber: "Fethiye'de ka- labalık olmayınca Şaibe Hanım'ın morali bozuldu". (Milliyet) Aynı güne rastiayan bu türden "mesleki hataları" marjinal saydıklan, tirajı azdır diye önemsemedikle- ri gazeteler yapsa, hadi neyse! Gazete sayfalarında- ki doğru olmayan habercilik, son zamanlarda "bü- yüklere" özgü bir hastalık galiba. Ola ki doğru habercilik anlayışında bizler geri ka- falıyız. Diyorlar ki; zaman değişiyor, çağ atlanıyor. Doğru: çağ atlanıyor. Çoğu insanlar gibi kurallar da değişiyor. Örneğin, 20-25 yıl öncesinin demokratik ahlak ve anlayışı. Köhne diye bir yana atılan güzelim kurallar... Bir zamanlar dışişleri bakanları, hele başbakanlar resmı bir geziden döndükten sonra önce muhalefet liderlerine ve daha sonra gündem dışı TBMM'de ge- niş açıklamalarda bulunuriardı. Işte öncelik ve ivedilikle "bu köhne kural" bir ya- na atıldı. Yenı bir kural geliştirildi. Başbakan, son ti- raj cetveline bakarak özel uçağına aldığı dört gaze- tecıye iç ve dış sorunlar üzerinde geniş bilgi veriyor. Sevincin nedeni? "Havada basın toplantısı" ile yetiniyor. Başbakanlar artık muhalefete düşmüş partileri ya da parlamentoyu ulusa! sorunlarda aydınlatma ge- reğinı duymuyorlar. Örneğin. Mesut Yılmaz'ın Bonn seferindeAB ko- nusunda "Beklediğimiz oldu, istediğimizi aldık" sö- zü. üç büyük, tiraj sıralamasında dördüncü orta hal- li bir gazetede manşette. Basın toplantısı yapıyor Yılmaz, ajanslar veriyor. A- ma, üç büyük gazetede çıkan Yılmaz-Kohl konuş- masının ıçeriğındeki "bilinmeyenler" aynı tornadan çıkmış gıbi. Hemen hemen aynı. Kanıt için örnek: Kohl'un S- 300 füzeleri alan Rum- ları "budala" diye nitelediği ve bunu tam üç kez yi- nelediğıni üç gazete yazıyor. "Bir kaynak" üç büyü- ğe bilgi pompalıyor. Suyumuzdan mıdıryoksa huyumuzdan mı? Bilin- mez. Ama, olayların yüzeyinde parlak görünen kimi irdelemeleri Türkiye, "dönüm noktası" gibi algıla- maktan bir türlü kurtulamıyor. Haberlere göre Kohl, önümüzü açmış... Üyeliğin tarıhi belli değil, amma AB'ye "aday ülke" konumu- na girmemizi destekleyeceği müjdeleniyor. Iki nok- tayı belirterek kimi dokundurmalar yapalım: Türki- ye'nin Avrupa ülkesi olmadığını söyleyen yok. AB'ye girmeyeceksiniz diyene de rastlanmıyor. Ufak fark- la: Tarih belirsiz! 4 Mart 1997'de altı ülkenin Hıristiyan Demokrat partileri toplandı ve "kültür ve din farkının Türkiye 'nin AB'ye üye olmasını engellediğini" ilan etti. 25 Mart 1997'de Alman Kinkel geldi, 4 Mart'ı "fe- lafi edeceği" sanıldı. Tam tersi çıktı. Dört koşul söy- ledi: "Yunanistan ile ilişkileri düzeltin, Kıbrıs sorunu- nu çözün. Güneydogu'ya çözümler getirin ve insan haklannı pekiştirin". 1 Aralık 1976'da el emeğine güvence veren ser- best dolaşım anlaşması yapıldı, pariamentolardan geçti ve uluslararası belge haline geldi. Ve... Kohl, adaylığımızın ilanı için serbest dolaşım- dan ve daha bilemediğimiz kimbilir hangi haklardan vazgeçmemizi istiyor ve kabul ettiriyor. Buyük gazetelerimizdeki kabına sığamayan se- vinci ve heyecanlı havayı gören Alman Büyükelçili- ği, dün sabah gazete bürolarına Federal Başbakan- lığın Kohl-Yılmaz görüşmesinden sonraki açıklama- sından "ö/r/ces/f'faksladı. Açıklama, bildiklerimizi yineliyor: AB'ye üyeliğimi- zin "imkân nispetinde" destekleneceğini ama, bu hedef için AB'nin "taleplerini"yerine getirmemiz ge- rektiğini, üyeliğin "zamanı geldiğinde gerçekleşme- si için" serbest dolaşıma tatmin edici çözüm bulun- ması şartını söylüyor. Yönetenlerimiz "adını değiştirip armuda elma di- yorlar. " Yağmurlu Sanatçılar festivalde laikligi savundu BÜLENT ECE\İT ANTALYA-34. Antalya Altm Portakal Film Festi- vali. kente gelen 200 kadar davetli ve sanatçılann gele- neksel kortej geçişiyle baş- ladı. Cumhuriyet Meyda- nı'ndaki törende konuşan Çağdaş Sınema Oyuncula- rt Derneği Başkanı NurSü- rer. sanatçılar olarak laik cumhuriyetten taraf olduk- lannı ve bundan da gunır duyduklannı söyledi. Falez Otel önünden başlayan ve Konyaaltı Caddesi ve Cumhuriyet Meyda- m'ndan sonra Büyükşehir Belediyesi önüne kadar de- vam eden kortej ve tören, yaklaşık bir buçuk saat sür- dü. Cumhuriyet Meyda- nrndaki festivalin açılış tö- renınde konuşan Antalya Büyûkşehir Belediye Baş- kanı ve Altın Portakal Kül- tür ve Sanat Vakfı Başkanı Hasan Subaşı, "Festival Antalya'nın onurudur" de- di. Sinema Oyunculan Der- neği (SODER) adına konu- şan sanatçı Selda Alkor da sinemaya yaptığı destekten dolayı Antalya halkına te- şekkürettı. Çağdaş Sinema Cnunculan Derneği (ÇA- SOD) Başkanı Nur Sürer, Mustafa Kemal Ata- türk'ün kurdugu laik Tür- kiye Cumhuriyeti"nden ta- raf olmaktan gurur duy- duklannı söyledi. Son yıl- larda laik cumhuriyetin üzerinde karanlık yobazla- nn tehdidınin bulunduğu- nu belirten Sürer, "Türki- ye Cumhumeti hükümet- lerinin sanata ve sanatçıya gereken önemi vermediİde- rini gözlüyoruz. Sanatçıla- nraızm sorunlannı hükii- metlerin dikkate almadn ğından üzüntü duyuyonız*' dedi. Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel de dün ak- şam yapılan festival kok- teyline katıldı. Cam piramit açıldı Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel. dün aynca 13-22 ekim tarihleri arasın- da Dünya Ormancılık Kongresi'nin düzenlenece- ği. Sabancı Cam Piramit Kongre ve Turizm Merke- zi'ni hizmete açtı. Demi- rel. merkeze katkılanndan dolayı işadamı Sakıp Sa- bancı'ya bir plaket verdi. Cumhurbaşkanı Demi- rel, Sabancf nın kolleksi- yonundan oluşan Osmanlı Fermanlan ve Hat Sergi- si'nın açılışını yaptı. Türkiye'den Almanya'ya ödünI Baştarafı 1. Sayfada mı" hakkından belli bir süre vaz- geçtiğini Almanya'ya bildirdi. Topraklannda yaşayan 2 mılyon Türk yurttaşı nedeniyle serbest do- laşımdan en çok kendisinin sıkıntı duvacağını belirten Almanya. Baş- bakan Yılmaz'ın gezisi sırasında di- le getirilen geri adımdan duyduğu memnuniyeti saklamadı. Alman diplomatik kaynaklar. Cumhuri- yet'in sorusu üzerine, serbest dola- şım hakkının belli bir süre ertelen- mesinin şart olduğunu belirtirken. "Türkiye'deki ekonomik dengeler yerine iyice oturmadan bu hakkın uygulanması düşünülemez. Türki- ye"deki böigeler arası eşitsizliklerin de giderilmesi gereklL Çünkü ülke ne kadar gelişirse gelişsin Doğu ve Güneydoğu gibi bölgelerde Uerleme sağlanmazsa bu insanlann adım ata- caklan ilkyer Av rupa ve özellikle \V- mama olur" görüşünü ılettıler. Başbakan Yılmaz. dün Ankara'ya gelişinde düzenlediği basın toplan- tısında, Almanya'nm serbest dola- şımdan duydugu sıkıntıyı anladık- lannı belirterek şunlan sö>ledi: "Sa- ym Kohl'e atfen Türk medvasında çıkan tüm olumsuz haberlere karşın kendisL Almama'nın en zor günle- rinde Türkiye'nin yaptığı yardımı unutmadığını ve Türkiye'nin dostu olduğunu ancak tek sorunun serbest dolaşım hakkında olduğunu ve bu- nun anlayışla karşılanması gerektiği- ni söyledi." Başbakan Yılmaz'ın Almanya ge- zisi sırasında. serbest dolaşımın er- telenmesine karşılık olarak AB'den ınsan haklan, Güneydogu sorunu ve ekonomik dengelerin iyileştirilmesi gibi Batfnın büyük önem verdıği konularda hemen somut bir sonuç beklememesi gerektiğini ilettiği öğ- renildi. Yılmaz'ın, "Türkiye insan haklan. Güneydoğu v<eekonomiile il- gili konularda AB istiyor diye değil kendi halkı için iyileştirmeler yap- mak karariılığındadır. Hükümet programı da bu doğrulruda hazır- lanmışOr. Ancak bu kadar önemli ya- savunarak. lspanyave Portekizgibi sırasında Türkiye-Yunanistan ilişki- pısal reformlann gerçekleştirilmesi zaman alacaktır. Bu konulann ikide bir Türkiye'nin önüne engel olarak konması yapıcı bir tutum değüdir" mesajını \ erdiği kaydedildi. Alman- ya'nın, Türkıye'nin istemine "konu- nun sadece \lmanya'\ı değil tüm AB'yi ilgilendirdiği ve birliğin konu- yu değerlendirebileceği" yanıtını verdiği öğrenildi. Almanya Başbakanı Kohl adına önceki yapılan açıklamada. "Fede- ral Başbakan, Başbakan Yılmaz'a Türkiye'nin Avrupa'ya ait olduğu- nu teyit etmiştir. KohL Türkiye'nin daha sonra gerçekleşeeekolan AB'ye üyelik hedefini desteklediğini bildir- miştir. Türkiye'nin bu hedefe ulaş- mak için AB'nin talepleri doğrultu- sunda üzerine düşen y ükümlülükle- ri yerine getireceğine inanmaktadır" ıfadelerine ver verilerek Bonn yö- netiminin konuya sıcak bakmadığı- nın işaretı \erildi. Dışişleri Bakanhgı yetkilıleri. Türkiye'nin işgücünün serbest do- laşımı hakkından vazgeçmesi gibi bir durumun söz konusu olmadıöını Akdeniz ülkelennin de birliğe ilk gi- rışlerinde serbest dolaşım hakkını kullanamadıklannı kaydettiler. Dışişleri Bakanhgı Sözcüsü Bü- yükelçi Ömer Akbel. dün düzenle- dıği basın toplantısında. bir soru üzerine, Başbakan Yılmaz'ın ziyare- ti sırasında işgücünün serbest dola- şımı konusunda somut bır karar alm- madığını ancak Türkiye'nin. bu ko- nunun çeşitli ülkeler için çıkabilecek zorluklar ve bundan doğabilecek kaygılann karşılıklı biçimde karşı- lanması yönündeki görüşünü koru- duğunu bildirdi. Akbel. serbest do- laşım konusunun tam üyelik müza- kerelerinde somutlanacagını sözleri- ne ekledi. DY'P Genel Başkanı Tan- su Çiller. Başbakan Mesut Yıl- maz'ın, Almanya gezisinin ardından yaptığı açıklamalann "eiddiyetle bagdaşmadığınr belirterek. "Sayın Yılmaz Almanya'ya gitmiş, Alman tczini Almanlara kabul ettirmiş ve dönmüştüry| dedi. 'S-300'ieri kullanamazlar' Yılmaz, Kohl ile yaptığı göriişme leri ve Rumlarla ilgili değerlendir- meleryaptıklannı söyledi Cumhuri- yet'e Kohl ile yaptıklan görüşmeyi anlatan Yılmaz. Kohl'ün S-300 fü- zeleri konusunda Türkiye ile aynı görüşlen paylaştığını söyledi. "Kohl, S-300'ler konusunda Yuna- nistan'ın yanuş yaptığını düşünü- yor" diyen Yılmaz. Kohl'ün kendi- sıne. "Yunanistan'm bu tavn Türk hükümetkrini iç politikada bağlıyor. Ama aldıklan bu silahlan asla kul- lanamazlar"dedığini bildirdi. Yılmaz. Kohl'ün. Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis'i aklı se- lim sahibi. Yunanistan Dışişleri Ba- kanı Teodoros Pangatos'u da sözleri çok cıddiye alınmaması gereken ki- şi olarak değerlendırdiğini belırtti. Yılmaz, Kohl'ün "Ben Papand- reu'nun sözlerini ciddiye alsaydım, Yunanistan ile ilişkiler bugün çok da- ha körü noktada olurdu" dedığinı aktardı. Kohl'ün Çiller ile ilgili de bazı de- ğerlendirmeler yaptığını belirten Yılmaz. bu konuda bilgi \ermekten kaçındı. Başbakan Mesut Yılmaz, grubunda konuştu 'frticayla mücadelemiz sürecek' A.NK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Me- sutYıhnaz. irtica ile mücadelenin öncelikle hüküme- tin görevi olduğunu belirterek bu yöndeki çalışroa- lan kesintisiz olarak sürdüreceklerini bildirdi. Yıl- maz, "İrtica ile mücadclede samimi Müslümanlara zarar verilmeyecektir. Ancak irtkai faaliyetlere bu- laşanlann bizden müsamaha görmesi mümkün de- ğüdir" dedi. Yılmaz, ANAP'ın Meclis grup toplantısında yap- tığı konuşmada, hükümetin icraatı konusunda bilgi verdi. Kimsenin cesaret edemediği 8 yıllık kesinti- siz eğitim uygulamasını başlattıklannı anlatan Yıl- maz, çağdaş dünyayı yakalamak için başlatılan bu eğitim reformunun din istismarcılan tarafindan hem sabote hem de provoke edilmeye çalışıldığını söyle- di. Din eğitiminin engellendiğinin ileri sürüldüğünü anımsatan Başbakan Yılmaz, tersine, çok daha ge- niş ölçüde din eğitimi verildiğini bildirdi. Yılmaz. bu haftadan itibaren de TRT 4 kanalınm din eğitimi- ne tahsis edileceğini kaydetti. Dinin hiçbir partinin tekelinde olmadığını savunan Yılmaz, ANAP'ın kal- dırdığı 163. maddeyi yeniden getirmesinin söz ko- nusu olmadığım bildirdi. 'Yürütme bağunsız• Baştarafı 1. Sayfada re yer\erdi: Kuvvetler aynlıgı: Çağdaş dev- letin üstesinden gelmesi gereken sorun şudur: Bir yandan. kuvvet- ler aynlığı ilkesini hukukun üstün- lüğü ve demokrasi zemininde ha- yata geçirirken, diğer bir deyişle iktidan sınırlarken, aynı zamanda yönetimin daha etkili olmasını ve demokratik istikrann tesis edilme- sini sağlamak. lktidann sınırlan- masında temel yöntem olan kuv- vetler aynlığında en fazla aksama göriilen nokta, yasama-yürütme ilişkisinde ortaya çıkmaktadır. Ya- sama ile yürütme iç içe geçme is- tidadı gösterdiğinde bir anlamda kuvvetlerin sayısı ikiye inmekte- dir. Buna ilaveten yargı bağımsız- lığının işleyişinde de aksama orta- ya çıktığı takdirde, kuvvetler ayn- lığı sistemi tamamen ortadan kalk- maktadır. Bu itibarla yürütmenin yasama karşısında bağımsızlaştı- nlmasını. aynı zamanda yasama- nın da yürütmeyi daha iyi denetle- yebilmesini sağlayacak mekaniz- malar oluşturulması en geniş bi- çimde ve derinliöine tartışılmalı- dır. Türk SUahü Kuv>etleri: Devle- timizin omurgası mesabesinde olan Silahlı Kuvvetlerimiz. bu ül- kenin sınırlannı, bağımsızlığını sa- vunma ihtiyacı doğarsa. bu görevi eksiksiz ve başanyla yapacak gü- ce sahip bulunmaktadır. Türk mil- leti. kendi özü olan Silahlı Kuv- vetleri'ne her zaman güvenmiş ve onu her zaman kucaklamıştır. T- SK'nin reorganizasyon ve moder- nizasyon dahil her türlü ihtiyaçla- nnın, arttınlan savunma bütçeleri içinde, devletimizce hızla karşılan- masına devam edilmesi gereğine de işaret etmek istiyorum. Laiklik-demokrasi: Demokrasi ve laiklik birbirinden ayn düşünü- lemeyecek kavramlardır. Laik hu- kuk düzeni, devletin tüm inanç, fi- kir. dil. din. mezheplere karşı eşit mesafede ve tarafsız durmasını sağlamakta, aynı zamanda kadın erkek eşitliğıni güvence altına al- maktadır. Dolayısıyla. laiklik ol- madan demokrasiden bahsedile- mez. İrtica tehdidi: Laikliğe karşı ba- zı tezahürler ırtica tehlikesi ile il- gili kaygılar yaratmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlan ve cumhuriyet adliyesi her türlü re- jim karşıtı olayı tesirsiz hale geti- recek güçtedir. Parlamentomuz. basınımız. halkımızın uyanıklığı ve devletimizin kanun uygulayıcı- lannın görev bilinci, rejimin de devletin de teminatıdır. Ekonomi-işsi/lik: Ekonomik Sosyal Konsey yapılanmasını çok önemsiyorum. Bu konseyin. eko- nomik v e sos\ al alanlardaki hedef- lerimiz doğrultusunda mutlaka önemli bir rol oynayacağına inanı- yorum. Enflasyonun toplum ıçin- deki tahribatı büyük olmuştur. Hal- kın paraya olan güvenini azaltmış. gelir dağılımını da çarpıklaştırmış- tır. Türkive'nindiâerönefnli soru- nu da işsizliktir. Işsizlik oranı yük- sektir. İşsizlik sigortasının olma- ması büyük bir toplumsal yaradır. Avrupa Birliği: Türkiye'nin AB politikası. AB'nin Türkiye strate- jisininbiraynasıdeğildirveolma- malıdır. Zira. AB'ye tam üyelik he- defımizi değerlendiren, tarihimiz ve coğrafyamız çerçevesinde yap- tığımız kendi özgür tercihimizdir. Türkiye'nin bır coğrafyadan ziya- de bir değerler manzumesi olarak algıladığı Avrupa ile bütünleşme iradesi tamdır. AB'nin uluslarara- sı anlaşmalan hiçe sayarak Güney Kıbns Rum Yönetimi ile tam üye- lik müzakerelerini başlatma eğili- mi. Kıbnslı Rumlann tahrikkâr po- litıkalanna cesaret vermektedir. S- 300 füzeleri konusu bu bağlamda özellikle önemlidir. Doğu Akde- niz'deki stratejikdengenin değişti- rilmesine yönelik adımlann bölge banş ve istikran açısından tehdit oluşturduğunu bir kere daha hatır- latmakta yarar görüyorum. Her i- ki konuda da ne gibi somut tedbir- ler alacağımızı en üst düzeyde ya- yınlanan deklarasyonlar ve açıkla- malarla dünya kamuoyuna duyur- duk. Türkiye'nin kararlıhğınm sı- nanması büyük bir hata olur. Yunanistan-Kıbns: Paris'te ya- pılan NATO-RusyaZirv esi.geniş- leme konusunun ele alındığı Mad- rid'deki NATO Zirvesi, AB'nin ye- ni kurumsal yapısının esaslannın belirlendiği Amsterdam Zirvesi ve nihayet önümüzdeki aralık ayında Lüksemburg'da yapılacak olan ge- nişlemeyle ilgili AB Zirvesi ile bu hukukı ve kurumsal yapının temel çerçevesi çizilmektedir. Işte bu bağlamda. Avrupa bütünleşmesi içindeki yerimizin sağlamlaştınl- ması hayati önem taşımaktadır. Zi- ra. küresel ekonominin büyük çap- ta ekonomik gruplaşmalann birbi- rine eklemlenmesinden oluştuğu günümüzde bizım coğrafyamızda her alanda dünya optimaline ulaşıl- ması için Avrupa Birliği mutlaka uğranılması gereken bır limandır. Bızim için Avrupa bir medeniyet projesidir. Ancak din-kültür gibi farklılıklan vıırgulayarak yeni bö- lünmeler yaratan talihsiz yorum- lar Avrupa'nın geleceğine biçim veremez ve Avrupa tarihinin artık geride bırakılması gereken karan- lık sayfalannda kalmalıdır. N.4TO: Bugün için NATO'da bir kanat üyesi olma durumundan çı- kıp bir cephe ülkesi durumuna ge- len Türkiye'nin yüz yüze bulun- duğu risk ve tehditler geçmiştekın- den oldukça farklıdır. Türkiye'nin güvenliğine yönelik tehlikeler, ar- tık eskiden olduğu gibi sadece po- tansiyel tehdit teşkıl edebilecek ül- kelerin askeri güçlerini değil. aynı zamanda bu ülkelerdeki politik, ekonomik ve sosyal istikrarsızlık- lannı, sınır anlaşmazlıklannı. et- nik ve milliyetçilik çatışmalannı, ülke içi ve bölgeye yönelik iktidar ve nüfuz mücadelelerini. doğal kaynaklann paylaşılmasını, kök- tendınciliği, terorizm ve kitlesel göç riskini de ihtiva etmektedir. Dokunulmazlık DYP hedef saptınyor Babıâli'mn asırlık çınarı devTİldi ^ ması yaptığı, İSKİ'nin de 20 gün kadar önce kazı çalışmalannı tamamladığı Babıâli yo- kuşunda bulunan asırlık çınarlardan biri dün gece yağan yağmurun ve riizgânn etki- sivle devrildi. İran Konsolosluğu önündeki çınar, çalışmalar nedeniyle kapalı olan yo- kuşta park halindeki Kahraman Dağlı'va ait 34 FDC 11 plakalı otomobilin üzerine dü- şerken yolun ve aracın boş olması olası bir faciayı önledi. (BERTAN AĞANOGLU) HÜLYA KARABAĞLI ANK\R\ - Aydınlık ey- lemini başta destekleme ka- ran alan DYP. protestonun Susurluk skandalının kilit ısimleri MehmetAğarileSe- dat Bucak üstünde odaklan- ması üzerine hedef saptırma- ya başladı. DYP Genel Baş- kan Yardımcısı Nahh.Mente- şe, Abdullah Çatiı'vı devle- tin kullandığını belirterek "Yargı. Ağar'da ne bulacak? Ağar, terör mücadelesini yapmış, şerefli ve hakkında ihbar bulunmayan bir kişi- dir" dedi. DYP'liler diğer dokunul- mazlık dosyalannı RP'ye karşı koz olarak kullanarak düzenlemeyi yokuşa sürme- ye çalışıyorlar. REFAHYOL hükümetinin devlet bakanla- nndan Bekir .\ksoy. Başba- kan Mesut Yılmaz'ın özel yetkilerle donattığı Susurluk soruşturmasını vürüten Baş- bakanlık Teftiş Kurulu Baş- kan Vefalı Kuüu Savaş'a tep- kigösterdi. "Özel kurumlar yaratıp kullamrsan yeni bir yüce dhan yaratırsın" diyen .Aksoy, Savaş'm a>Tiı zaman- da Vakıfbank'taki üyeliğine dikkat çekti. Menteşe. İçişleri Bakanlı- ğı döneminde Ağar'la ilgili tek bir ihbar yapılmadığını belirterek. "Ağar terör mü- cadelesi yapmış şerefli biri- dir. Dokunulmazlık kaldınl- sa ne olacak? Yargı .\ğar"da ne bulacak. Çatlı. Ağar ve Hüseyin Kocadağ'ın bir ara- bada ounası ne anlam ifade edecek? Çatlı'yı devlet kul- lanmış. Sedat Bucak'ın da Kuşadası'nda inşaatlan var~ görüşünü dile getirdi. OSulu kar Gok gürultülû G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Türkiye'nin, Meclis'i açık, yargısı işleyen, kurum- ları ayakta bir devlet olduğunu vurgular. ardından yapılması gerekenleri sıralar. Bu kez de buna benzer değerlendirmeler yaptı ama, sosu pek kullanmadı. Bunun yerine, hep ay- nı sofrada yemek yemenin sıkıcılığından, dünya- da hemen hemen tüm ülkelerin yeni arayışlar için- de olduğundan söz etti. Başkanlık sisteminin adını anmadı, tarif etti. Demirel'in konuşmasının beşinci sayfasından: "..sorun şudur; bir yandan kuvvetler aynlığı il- kesini hukukun üstünlüğü ve demokrasi zeminin- de hayata geçirirken, diğer bir deyişle iktidan sı- nırlarken, aynı zamanda yönetimin daha etkili ol- masını ve demokratik istikrann tesis edilmesini sağlamak." Demirel, bunun nasıl sağlanacağını arka sayfa- da "biraz" açıyor: "Yürütmenin yasama karşısında bağımsızlaştı- nlmasını, aynı zamanda yasamanın da yürütmeyi daha iyi denetleyebilmesini sağlayacak mekaniz- malar oluşturulması çağdaş demokrasilerde önemle üzehnde durulan bir konudur. Bu mese- lenin ülkemizde de en geniş biçimde ve derinliği- ne tartışılmasında yarar bulunmaktadır." Cumhurbaşkanı, geniş ve derin tartışın diyor. Demirel, Özal'ın öîümünün ardından, "Cumhur- başkanlığına adaylığınızı koyacak mısınız" sorusu- na şu yanıtı vermişti: "Çankaya'yı önemsiyorum. Çok önemli bir mev- kidir." Bunun Türkçesi şuydu: "Çankaya'ya doğru yola çıktık. Haydi hayırlısı." Demirel dünkü konuşmasında rejim tartışmala- rıyla zaman geçirilmemesini istedi. Uçurumun ke- narındayız gibi kuşkuların ortadan kaldırılmasını istedi. Bunlann yerine ne konmalı: - Daha güçlü demokratik iktidar nasıl sağlanır, bunu geniş ve derin tartışın... Tartışmanın zamana yayılmasında fazla sakınca yok. Yıllardan ikibine, yollardan en dibine kadar tar- tışın... Elbet bir gün... Demirel gazetelere gönderdiği konuşma metni- nin yanına 21 Eylül'de TRT-1 'de yayımlanan Kur- tul Altuğ'un sunduğu, "Politikanın Nabzı" prog- ramının çözümünü de koydurmuş. Cumhurbaşkanı "soru üzerine" başkanlık siste- minin altına giriyor. Şöyle diyor: "...Şimdi başkanlık sistemine girdiğiniz yerde, hükümeti başkan seçecektir. Yani her altı ayda bir defa hükümet değişmesi denen olay olmayacak- tır. t Bugün Türkiye neyi niye arıyor ve tie'd'eribaf-1 kanlık sistemini telaffuz ediyor? i Istikrar anyor, şöyle arıyor; ben size söyledim. Dört senede altı hükümetin değiştiği bir ülkede, siz devletin işlerini çok iyi gördüğünü iddia ede- bilir misiniz?" Demirel, konuşmanın devamında da sürekli ko- nunun tartışılmasını istiyor. Demirel isterse, AIDS kongresinde bile, başkan- ' lık sistemi tartışmalarını güncel hale getirebilir. Bu yüzden konu, önümüzdeki dönem Cumhurbaş- kanı'nın deyimiyle geniş ve derin tartışılacak. Bence geniş-derin tartışmanın sakıncası yok. Nasıl olsa zamanla sulandırınz... Yılmaz'ın Bonn'da neleri aldığını sonraki yazının konusu yapalım ama, sıcağı sıcağına altını çizme- den geçemeyeceğim bir durum var. Alman yetkililer Yılmaz'ın Almancasına hayran olmuşlar. Aynı şeyi Alman işadamları da söylemiş. Siemens'in temsilcisi Arnold Hornfeld, "Avru- pa 'nın hiçbir ülkesinde sizin kadar akıcı ve güzel Almanca konuşan Başbakan yok" demiş. Yılmaz, Almanya'ya Almanca'dan iyi puan al- mak için gitmişse, almış görünüyor. Çiller in Ingilizcesıne övgüler yağardı... Yılmaz'ın Almancasına... Ben umutsuz değilim. Elbet bir gün iyi Türkçe ko- • nuşan başbakanımız da olacak. Türk askeri Zap kampındaYurt Haberleri Servisi - Kuzey Irak'taki operasyon- larıru sürdüren Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri. PKK'nin yeniden yerieşme- ye başladığı Zap Kampı'nı dün tamamen denetimi altı- na aldı. İran sınınna doğru kaçan teröristlerden 6'sı da- ha öldürülürken sımrda ha- va destekli çevirme harekâ- tı başlatıldı. Son üç gün içinde Kuzey Irak'ın Zaho kentinden. Ser- sing, Amadiya. Batufa üze- rinden Zap kampına hava desteğinde ilerleyen TSK birlikleri, dün Zap kampını tamamen denetimi altına al- dı. Teröristlere ağır kayıplar verdirilen kampta, bol mik- tarda silah. mühimmat ve gı- da maddesi ile örgütsel do- küman ele geçirildi. Za- ho'dan Zap kampına kadar Türkiye sınınnı tamamen denetimi altına alan birlik- ler, dün sabah hava operas- yonlanndan sonra İran sını- nna doğru çevirme harekâ- tına başladı. Zap kampında- ki çatışmalarda kurtulan ve Talabanidenetımındeki tran sınınna kaçan teröristlerle TSK birlikleri arasında bu bölgede yer yer çatışmalar yaşanıyor. Bu arada, Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) peşmergelerinin de Duhok çevresinde. PKK'nin katli- . amlar yaptığı köyleri tama- men teröristlerden temizle- • dıği yolunda haberler alındı. . Peşmergelerin bu bölgede 6 ? teröristi de öldürdüğü öğre- ' nildi. Kuzey Irak'ta öldürü- ' len terörist sayısı 361 'e u- ' laştı. Kuzey Irak'ta. bu >il 2. kez büyük darbe yiyen PKK'nin bozguna uğradığı- nı belirten bir askeri yetkili, - operasyonlardan kaçıp Tür- kiye'ye sızmak isteyen terö- ristlere karşı. smır boyunda ' önlem alındığını, harekâtın, ' bölge teröristlerden tama- ' men temizleninceye kadar süreceğini söyledi. Öte yandan. Siirt'inEruh • ilçesine bağlı Demiremek - ile Budamış köylen arasın- da dün sabah güvenlik güç- ! leriyleçatışmayagirenterö- , ristlerden biri öldürüldü. Bingöl'ün Yayladere ilçe- si yakınlanndaki TEDAŞ aracı da teröristlerin saldın- sına uğradı. Olayda Hadim Korkulu adlı işçi öldü. Tokat'ın Turhal ilçesinde • gerçekleştirilen operasyon- larda yakalanan TKP'ML • TİKKO örgütünün 4 üyesi çıkanldıklan mahkemece '. tutuklandı. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle