Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2EKİM 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Tarihsel çevreyi korumadan "milli kültürü" savunanlar, aymazlıklannı taşkınlıkla gizliyorlar
Venizelos ve Trabzon'da 'mifliyetçilik'"Karadeniz'i Kurtarakm" sloganıyla
"\enizelos~ adlı gemıde düzenlenen "2.
lluslararası Din. BiHjn ve Çevre Sempoz-
>iHnu", 20 Eylül 1997 günü Trabzon'da
bır grup "ülkücünüıT protesto gösterile-
n ıltında başladı. Bir hafta sonra Istan-
bul'a gelen sempozyum gemısı, benzer bir
göstenye Karaköy nhümında da tanık ol-
du...
RP'yi destekleyen dınci gazetelenn yaz-
dıklanna göre. "mflKyetçr gençler bu çev-
re sempozyumuna "Yunanistan'ın ftrn-
tus'u canlandırma amacına hizmet ettiği
jçin" tepkı göstermışlerdı.
Bunu duyunca gözümün önüne yine ön-
celikle "Trabzon kentimiz" geldı.
Venizelos'uzıyaretederek sempozyum
düzenleyicilerine ve katılımcılara "üzün-
tülerini" ıleten Aykut protesto gösterile-
rinın ve bunu destekleyen yayıniann her
ülkede olabılecek "fanatikçevreterce'' ya-
pıldıgını söylüyordu. Pekı ama. aynı fana-
tik tepkıler. örneğın yıne "mifliyetçi gö-
rüştere" bağlı olarak yönetilen RP'lı Trab-
zon Beledıyesınin u
Osmanh uygarlığını
da beigeleyen tarihseiyapılar ve kültüre] do-
kuyakarçıdtçarszimaruyguianıalarr için
neden bugüne dek hiç göstenlmemışti?
Trabzon"dakı tanhi camıler "yenflenıe''
adına yıkılıp yok edılırken, yine Osman-
h'nın onararak kente yeniden kazandırdı-
ğı kale surlan otoyollar altında ezilmek is-
tenırken. Karadenız'dekı"Türkvetslam
laUtürüne" bu denlı bağlı ve bu denlı "fa-
natikçe" sahıp çıkan ülkücüler ve Islamcı
gazeteler acaba nerelerdeydiler?
Ya kenti gezselerdi?..
Avrupa Birtiği Çevre Komisyonu'nun ve
Istanbuİ'dakı FenerRumPatrikhanesi'nın
önderliğıyle düzenlenen. aynca Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel'ın de "destek-
lecfiği'* dm. bılim ve çevre sempozyumu-
nun Trabzon'dakı ilk gününe -çağnlı oldu-
ğu halde- Valı tsmetGürbüzCiveJekde ka-
tılmamıştı. Valilığın "yeterü güvenlikor-
taımbulunmadığınr açıklaması üzenne de
sempozyum katılımcılan gemiden aynla-
mamış; polısın müdahale bile etmediği
"şoveniznı terörii" yüzünden o günün prog-
ramındaki "kentgezisûii" de yapamamış-
lardı...
Yine düşunüyorum da; acaba böylesı
bir çağdışı tepki yerine "uygarca bir evsa-
hipligi'" sergılenseydi, valı ya da belediye
başkanı ve hatta ülkücüler de bu kent ge-
zisınde vabancı konuklara eşlik etselerdi,
Trabzon'da koruyup gözettıklen hangı
"Türk ve Müslüman yapısınT öraek ola-
rak göstereceklerdı? Hangı kültür mırası-
mız içın şöyle göğüslennı gere gere "tşte
imar vağmacüannın elinden kurtardığı-
mız mimarlık zenginligjnıiz" dıyecekler.
hangi tarihsel kent dokusunu "bakm bu böT-
geyi de özenle yaşaüyor ve kimligimtri ko-
ruyoruz" şeklınde övünerek gezdırecekler-
di? Hem de sadece şu tepkı duyduklan Hı-
ristıyan dın adamlarma değıl. örneğın ay-
nı sempozyuma katılan ve yıllardır tslam
ûlkelenndeki mimarlık kültürünü yaşat-
mak ve korumak için maddı ve manevi
tüm gücünü seferber eden Ağa Han gıbi ko-
nuklara da...
• Venizelos gemisinı "ayağı ağndığı jçm"
zıyaret etmediği söylenen ve yabancı ko-
nuklann kentı gezmelerini "sakıncahT)u-
lan Trabzon Valısı Cıvelek, üç hafta önce
-6-7 Eylül 1997 günü yıne Trabzon'da dü-
zenlenen "KentselKoruınavetınarUygıı-
lamalan" konulu toplantıya da katılma-
Sur duvanna bitipk kaçak benzin istasyonu
Trabzoo'u yöneteokriu
w
tarih büiacinF'die
yansöyor. (Fotoğraflar: OKTAY EKtNCt)
Trrabzon'daki tarihi yerleri gezmek isteyen din, bilim ve çevre sempozyumu
katılımcılannı protesto eden "milliyetçi" göstericiler, kentin Osmanlı dönemini de
beigeleyen kültürel dokusunu ve bunu bezeyen eski evleri gözden çıkaran imar
anlayışına karşı da acaba neden aynı tepki içinde değiller?..
mış ve yerine vali yardımcısını gönder-
miştı.
Oysa kı Trabzon MimarlarOdaa'nca dü-
zenlenen bu toplantı, kentin tanhsel ve do-
ğal çevTe zenginliğinı koruyabilmek içın
"valfliğe, belediyeye. halka ve shil toplum
kuruluşlanna düşen ortak sorumhılukla-
n" konu alıyordu. Örneğın toplantıya ko-
nuşmacı olarak katılan Koruma Kurulu
Başkanı Prof Dr. Kutsal Oztürk, son za-
manlarda kimi kurul kararlannda gözlenen
" koruma karşıü" tutumlanndan ötürü dı-
ğer konuşmacılarca dıle getinlen eleştin-
len yanıtlarken şunu söylemekten çekın-
mıyordu: "Eleştirilen bu projeleri hem
halk istiyor hem de Belediye Başkanı ve
Belediye Mectisj istiyor, sonuçta bir konsen-
süsü bulmak zonında kalıyonız™"
Bu "konsensüsün" sonucunda ortaya
çıkan kültür ve çevre tahnbatının önlene-
bılmesı konusunda ıse sadece Mimarlar
Odası 'nca açılan davalann artık yeterli ol-
madığına değınen hukukçular, "kamusal
sorumluluklar" açısından "vaHMklere" aıt
yükümlülükleri de anımsattılar.
Örneğin yıne Trabzon Valisi, Venıze-
los'a karşı "kültürümtizü korumak isteven-
lerin" taşkınlıklannı önlemedığme göre
y ine Trabzon"daki kültürel mırasımızı ko-
rumayan uygulamalara karşı da aynı şekıl-
de duyarlılık göstermeli v e *tavnnı" orta-
ya sermelıydı.
Sözgelımı. Koruma Kurulu'nun yıne
Akçaabat'ı da 'betona' teslim etmişler...
K.aradenız'de tolklor denılınce akla 'horon' gelırse, horon
denilince de akla önce Akçaabat gelir. Trabzon'un yanıba-
şmdaki bu tarihi liman yerleşmesi, yakın yıllara dek yeşıl ya-
maçlara sıralanmış 'evİeriyfc' de nam salmıştı...
'Yakuı yüiara dek' diyorum; çünkü yaklaşık 5 yıl önce^ zi-
yaret ettığimızde. biı^rrıhifet1'"gfeeT'cmnbaîı',*şafcııişK
<
Ak-
çaabat evlerinın fotoğraflannı çekmek için yanımızdaki film-
ler bile yetmemiştı. 7 Evlül 1997 Pazar günü Trabzon Mimar-
lar Odası'nın 'Koruma ve İmar SorunlarT konulu panelin-
den çıkıp da yıne soluğu Akçaabat'ta aldığımızda ise 'neye
uğradığuıuzı şaşırdık' desem, abartmış sayılmam. Gelenek-
sel sivil mimarlık kültürümüzde 'iç sofalı ve kamryank plan-
b Karadeniz evleri' olarak çok özel bir yen olan bu zengin
mirastan geriye o kadar az ömek kalmış ki!..
'EvJerDeoİdu" dıyeceksinız. Apartman olmuşlar. Hem de
ünlü Ortamahalle'ye rarmanan uzun yokuşun iki yanına di-
zilen ve yol kotunun altında 5 kat, üstünde ise 7-8 kat olmak
üzere, 12-13 katlı dev bloklara dönüşmüşler. En yukanlarda
'daglara sığuıan' az sayıdaki eskı evin dışında bazı henüz yı-
kılmayan örnekJer ise yine ıki yanında yükselen apartman-
lann arasında sıkışmışlar. 'gözden ve gönülden ırak' sanki yok
olmayı bekJer gibiler...
Akçaabat'ın tanhı kent yerleşmesi Dürbinar, Ortamahal-
te ve Pulattaane mahallelenni oluştururdu. Ortamahalle'nın
eski adı Gaünos'tu. Pulathane ıse kentin tanhteki adı Plata-
na'dangelır. Mimarlar Odası Başkanı BekirGerçek, 1989'un
Trabzon dergısındekı yazısında, çınar agacının Latınce adı-
nın 'Platanus Orientalis" oldufuna dikkat çekerek Akça-
abat'ın 'çınarağacına tapanlann kenti' olduğunuanlatır... Son
5 yıl içındekı bu ınamlmaz mimarlık katliamını görünce: 'bu
kent artok bctona tapanlann kenti olmuş',dçn]ekten kendimi-
zi alamadık. Horonün efsanev i ustafart ofan AkÇâlbatlılar, ya-
zık etmişler Akçaabat'a. Eminım ki horonu da artık 5 yıl ön-
ce gördüğümüz gıbi coşkulu oynayamıyorlardır. O güzel ev-
lerin güzel bahçelerindeki kırmızı yüzlü Emine'ler, şımdi be-
ton sılolann ıçıne soluk benizlenyle tıkılmışsa, hangi 'oşa-
ğın' içinden kemençeye uymak gelebilir ki?.
Diyorlar ki Akçaabat'ı belediyenin duyarsız ve ranta düş-
kün imar polıtikası yok ettı. Peki, o belediyeyı yönetenlen se-
çenler, acaba bu katlıamı durdurmak içın ne yaptılar? Sade-
ce Akçaabat'a değil, aslında hepımıze ait olan bir mırası.
yağmacılara ve imar talancılanna karşı neden korumadılar?
Üstelik, ne lstanbul gıbi 'göc baskısı" altındalardı, ne de Ege
kıyılan gibı 'tatfl sitesi tüccaıiannm' ışgalıne uğramışlardı..
Anlaşılano kı şu 5 yıl ıçınde sadece e\
;
ler yok olmamış.
Ozan Ceyhun Aruf Kansu'nun 'Akçaabat Pazan" adlı şiırin-
deki 'kahramanlan' da evlerle bırlikte artık geçmişte kalmış-
lar
"Akçaabat deni/inde bir ağ çekilir,
Sesi çıkar şu dağlara dağlara,
Horon havasryla, el eie ölüme karşı
Yüriîr denize karşı insanlar_"
H E R
"konsensös" içinde sadece iki adet pom-
paya izin verdiği ve tarihi Trabzon surla-
nnın tam bitişiğinde kaçak olarak inşa edi-
len "benzin istasyonu"acaba valiliğin yet-
kisındekı "işvtri nıbsab" işlemini de yine
benzer bir konsensüsle mi tamamlamıştı?
Trabzon'da, işte böylesi bir anlayış için-
de, denebilrr ki binlerce yıllık kent taıihi-
nin belki de en "tahripkâr'' dönemi yaşa-
nıyor.
Son birkaç hafta içinde yok edilen tan-
hı evler arasmda ise Ortahisar'dakı Ala-
yoğullan Konağı ve Ormanlar Evi ile ün-
lü Hacıkadıoğlu Konağı var. Bunlanrr her
bin, kente Osmanlı dönemınde kazandın-
lan mımari kimliğin önemli öğeleriydi-
ler...
Yıkımlar, yıkımlarm
Yıllardır tartışılan ve tarihi surlan "eze-
rek" geçecek şekilde planlanan ünJü "Tan-
jantyol'' projesı de ancak "KaravoDan'nın
bu yanhştan vazgeçmea" sayesinde dura-
bildi. ICoruma Kurulu'nun yine "konsen-
süs"(!) adına ve "halk ile belediye istedigi
jçm" 13.6.1997 tanhınde bir kez daha onay
verdiği "ezen yol" projesıyle ılgıli karara
mahkemede itıraz eden ise elbette Mimar-
lar Odası. RP'lı belediye, vali ve ülkücü-
ler, Karayollan 'nın bile artık "ben bunu is-
temiyorum'' deme noktasına geldiğı, kent
kültürünü hiçe sayan bir projenin ^«gâ-
ne destekçüeri" kaldılar...
Yıllannı. çok sevdiği Trabzon'a ve yı-
ne çok sevdiği gazetecilik meslegine ada-
yan Ömer Güner, 9 Eylül 1997 günü Ka-
radeniz gazetesındekı koşesınde şunlan
yazıyor: "Trabzon'dald özgün kültürel bi-
nalar yıkıldt Sahiller yağma edildi. En son
100. Yıl ParkTnı da saoyoriar, yerine otel
yapmak icin_"
Aynı gazetenin 27 Mart 1997 tarihli bas-
kısmda "Olaylarve Yaşayanlar
7
' sütunun-
da şunlan okuyoruz: "Kentin yeşfl
1
alanla-
nna halı saha nasıl yapabilirsiniz? Ata-
türk'ün köşkünün çevresine knnut siteleri
için nasıl izin verebilirsiniz? Konaklan oto-
park için nasıl yikörabiürsiniz? Trabzon ta-
rih kokan bir kent Kaleleri ile Türk evle-
riyle. çeşmeleri. konaklan ve camileriyle.
Trabzon'a bu tarihieserleri görmek içinge-
Byor vabancıiar_
T>
Venizelos'un yolculan da ışte bunun
içm Trabzon'u gezmek istediler. Ama Trab-
zon'dakı bütün bu değerlenn belki farkın-
da bile olmayan "muhafazakâr" bır gru-
bun terörü yüzünden gezemedıler.
Karadeniz sempozyumu için gerçekten
çevreye duyarlı bazıkösimlerden de düzey-
li eleştiriler geldi. Sempozyumu gemide ız-
leyen gazetecılerden ^5üüfer Kuyaş'ın Mil-
liyet'te okuduğumuz haberlenne bakılırsa,
katılımcı dın adamlan arasında Rum Or-
todoks Kiüsesi'n in "ağırlık taşıması'' kımi
Batılı çevTecilenn de dikkatini çekmiş ve
bilımsel tarafsızlığın öne çıkmasında bugö-
rüntûnün "olumsuz etidleri" olabileceği
belirtilmışti... Ne var ki bu gibı eleştiriler
ve kaygılar bir ölçüde yerinde bile olsa,
Trabzon'a ve Trabzon'un valisine, beledi-
ye başkanına ve hatta ülkücülerine düşen
görev, bu kentin ve bu ülkenin tarihine ve
uygarlığına yakışır bir olgunluk ıçınde Ve-
nizelos gemisinı karşılamak ve yolcu et-
mektı. Belki o zaman kentlenmizdeki çev-
re ve kültür değerlerinin neden korunama-
dığı da "KaradenizkinenmesûT diye yola
çıkan bu insanlarla birlıkte otunılur tarüşılır,
"gerçek düşman" daha da bir anlaşılır
olarak tüm yönlenyle ortaya çıkardı...
Ü Z E I /
Y â Ş d f l i ' 9 7 O C İ Ü I l G r İ ır dağıtıldtğ», Yaşam Radyo 2. Kuruluş Yıldönümu etkinliklerimn başarıyte gerçekleşmesınde
k d t k l l d r i b U I U n a n Elıf TUT, Everest Dershanesı, Sağlam Plastik, Ebru Çiçekçiiık, S»r#na Biigısayar, Göçer Matbaaaiık ve
Pozıtif t'etis
1
^ Reklam HızrjReTİeri'ne; katıiımı ile ^ G C G y î O n U r m l i C İ i r d f i Musa Eroğkj, Özlem Özdıl,£dip Akbayram, Selda
Bağcan, Zerrın Ozer, Yavuz Bingöi, Işık Yurtçu, Kubat, Oral Çalıştar, Neşet Ertaş, A. Mahsuni Şer-f Taitp özkars, Nerımar
Aitindağ Tüfekçı, Ramazan Güngör, Fakır Baykurt, Boğaziçi Gösteri Sanatlan Müzik Grubftı, KSheylan Yapımct-Oyuncuian, Eşkiya
j
#mî'
yapıması Mine VARGi ve Bergama Köylülerine; çok istedıği halde aramıza kattlamayan Eşbet^ğmurderdi'ye ve bizierî M G T ÇJUIl
daha iyiye taşıyan Yaşam Radyo dinteyidier.ne teşekkür ederiz. r
Yusuf Gürsoy
Yonetım Kurulu Başkant
Y'AS-AM R'A'D'Y'O
/. yasamradyo.com.tr
(0.212)2314131-32
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Yeteneğin Çevre Koşulları...
Geçen haftaki yazımda, ülkemizde sanat eğitimi
veren kurumlara başvuranlarda aranan nıteliklerden
söz etmiş, bu arada gıriş sınavlarının bir parçası olan
genel küftürsınavının sonuç açısından genellikle be-
lirleyici olmadığını da söylemiştim.
Soru şuydu: Sanat eğitimine başvuranlarda ara-
nacak nitelikler, ülkelerin özel koşullarına göre de-
ğişebilir mi? Değişik olmalı mıdır?
Bu soruya iki yoldan gidilerek yanıt verilebilir. Ör-
neğin sanatın ve yetenek dediğimiz şeyin evrensel-
liğinden söz edilip, böyle bir eğitim için aranacak nı-
teliklerin yöresel koşullaria bir ilintisinin olmadığı, ol-
masının beklenemeyeceği soylenebilır. Ya da tek
başına yeteneğin varlığının her şey demek olmadı-
ğı gerçeği göz önünde tutularak, var olan yeteneğin
beslenme koşullarından, yeğledığim soylemle, ye-
teneğin çevre koşullarmdan söz edılebilır. Geliştıril-
meyen, bilgiye dönüşmeyen, bilgiyle besleneme-
yen bir yeteneğin yaratıcılığa götürmesinın olanak-
sızlığı karşısında, doğnj olan yol ikincısidır; yani ye-
tenek, kendi çevre koşullannın elverişlıliği oranında
gelişebilme ve yaratıcılığa dönüşebilme şansına sa-
hiptir.
Hal böyle olunca, ?özü edilen çevre koşullannın
ne olduğu doğal olarak büyük önem taşımaktadır.
Burada hemen bır ömek verelim. Avaıpa'nın kent-
lerinden birindeki bir kurumda mimarlık eğitimi ala-
cak olan bir genç, gördüğü eğitim ile bulunduğu mi-
mari çevre arasında, kendisini öğrendiklerinden kuş-
kuya düşürecek bir karşıtlık saptamayacaktır. Buna
karşılık IstanbuPda, MimarSinan Üniversitesı Güzel
Sanatlar Fakültesi'nin mimarlık bölümunde öğre-
nim gören bir öğrenci, bolümündeki gunlük progra-
mını tamamlayıp adımını fakültesinden dışanya at-
tığı anda kendisini sanat. estetik ve kentsel mimarı
adına duyduğu ve bildiği ne yarsa, tümunü yalanla-
yan bir çevrede bulacaktır. Öğrendiklerini böyle bir
çevreden esinlenme aracılığıyla pekiştirmesi ve ge-
liştirmesi de kendisinden elbet beklenemeyecektir.
Olumsuz çevreye gösterilebilecek bir başka "ideal"
ömek de yine Istanbul'da, Kadıköy'de, eski sebze
halinin binasında çalışmakta olan lstanbul Univer-
sitesi Devlet Konservatuvan'nın konumudur. Batı'da
böyle kurumlara yer seçimı çok özel koşullar doğ-
rultusundagerçekleştirilirken, Kadıköy'dekı konser-
vatuvann öğrencilerinin gemi düdüklerinın, gazete-
cilerin ve piyango bileti satanlann haykınşlannın, tra-
fiğin sürekli gürüttüsünün ortasında tiyatro ve mü-
zik eğitimi almalan düşündürücü bulunmamaktadır.
Ancak biraz yukanda sözünu ettığimız çevre ko-
şullan, elbet yalnızca görsel ve işitsel nitehk taşıyan-
larla sınıriı değildır. Bunlann yanı sıra, sanat eğitimi-
ne başvuran öğrencılenn içinden geldıkleri, okul dı-
şı yaşamlannı da kapsayan geniş anlamdaki eğitim
ortamı da değindiğimiz bağlamda çok onemli bır
çevre koşuludur. Eğer ünıversite öncesındekı bu ge-
niş anlamdaki eğitim ortamı, bır öğrenciye belli bır
uğraşı sevmenin ve merak etmenin ne olduğunu bi-
le öğretememişse, lise öğreniminden gelen bir öğ-
renci, geçici hevesleri, yüzeysel meraklan insanın bü-
tun yaşamını adamasını gerektiren bır uğraş alanın-
-dan ayıramıyorsa, bu öğrencıde gınş anavlan sıra-
snida saptanabilecek yetenek, ileride onu en iyi ola-
sılıkla alanın zanaatçısı yapacaktır, ama yaratıcılık,
dolayısıyla da sanatçılık, böyle bir aday içın söz ko-
nusu olmayacaktır.
Geçen yazımdan bu yana sözünü ettiğim genel kül-
tür sınavının kanımca en büyük önemi, işte bu nok-
tada belırginleşmektedir. Bu sınav, sanat eğitimine
aday olan bir öğrencinın ileride sanatçılığı/yaratıcı-
lığı bağlamında en belırleyicı rollerden bırıni oyna-
yacak olan düşünsel bihkimıni denetlemenin en sağ-
lıklı yollanndan biridir. Işe bu ciddiyetle eğilmeyıp, "ye-
teneğe" sahip olan bir adayın genel kültür eksikli-
ğini "sonradan da" giderebileceğıni savunmak, ya
öğrenciyi varabileceğinden çok daha ileridekı bir
düzeyde varsaymak, ya da sanat eğitimini verecek
kurumun yapabileceğini abartmak anlamını taşıya-
caktır.
Oysa kanımca bunlann ikisi de yanlıştır.
Genel kültür sınavına yeterince belirleyici bir ağır-
lıktanımamanın gerekçeterinden bin de, seçimde 'faz-
la elitist" olmaktan kaçınma kaygusudur.
İyi de, sanatın kendisi zaten "elitist" değıl mıdir?
Dikmen Vadisi'nde klasik müzik
ve caz konseri
• Kültür Servisi - 5 Ekim pazar günü saat 17.00'de
Aktürk AŞ tşortaklığı sponsorluğunda Dikmen
Vadisi'nde klasik müzik ve caz konsen
düzenlenıyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel'in
de katılımıyla gerçekleştınlecek olan konser. şef
Gürer Aykal, solist piyanist Fazıl Say ve Anycra Oda
Orkestrası ile Mozartı sanatseverlerle buluşturuyor.
Organizasyonun sanat danışmanı ise Zafer
Kayaokay.
3. Bogaz Köprüsü Dosyası YAPI'da
• Kültür Servisi - Yayın yaşamını 24 yıldır aralıksız
sürdüren aylık kültür, sanat ve mimarlık dergısi
' Yapı'nın ekim sayısı çıktı. Derginin bu sayısında
ünlü mimar Aldo Rossi'nin ölümünün ardından
Gürol Sağıroğlu, İhsan Bilgin, Flavio Baroncelli ve
Brunetto de Batte'nin yazdıklanna yer veriliyor
Aynca Prof. Dr. Şengül Oymen Gür'ün 'Konutta Bir
Nitelik Parametresi olarak Esneklik'. Dr. Nilgün
Çuha'nm 'Turan Numune Mektebi tle Ilgıli
Restitütif Bir Çalışma', Dr. F. Çılı, Dr. oTc. Çelik e
H. Sesigür'ün 'Gazbeton Taşıyıcı Düşey Duvar ve
Döşeme Çatı Elemanlan ile Oluşturulmuş Yapılann
Deprem Yükleri Altındakı Davranışı' ve Günseli
Inal'ın ressam Erkan Özdilek'in sanatı üzerine
'Iççagnlann Zamansız Göstergeleri ve Kızıl'
başlıklı yazılanna yer veriliyor. Dergide aynca
tasanmı Gökhan Avcıoğlu'na ait olan Yaloya-Elyaf
Yönetim Ek Binası Projesi, Derya Nüket Özer'in
hazrrladığı 3. Boğaz Köprüsü dosyası ile Kent
Kültürü bölümunde Güner Çelıkkurgan'ın
fotoğraflanyla Ayvalık YAPI'nın ekim saynsında yer
alan diğer başlıklar
BUGÜN
• tFSAK'ta saat 19.30'da serbest konulu 'Ayın
Serbest Yanşması' yer alıyor.
• İSTANBUL BELEDtYTSİ ŞEHtR
TtYATROLARI kapsamında Harbıye Muhsin
Ertuğrul Bey Sahnesi'nde 'Kuyruklu Yıldız
Altında", Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde 'Diğerlennin
Adı Ali', Üsküdar M. Celal Sahnesi'nde "Halay",
Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde "Godot'yu
Beklerken', Gaziosmanpaşa Sahnesi'nde 'Koca
Sinan' ve Harbiye Cep Tıyatrosu'nda "Evlılik' adlı
oyunlar izlenebılir.(232 53 21-248 14 15)
• VII. tSTANBUL SAK\T FUARI kapsamında saat
16.00-18 00 arasında Abdülkadir Günyaz'un
yönetiminde 'Sanat ve Kurumlar' başlıklı panel yer
alıyor.