08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EKİM 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ord. Prof.Hıjzı Veldet Velidedeoğlu, hayatını, Ata 'nın Söylev 'le anlatmak istediğini ve niçinyazdığını sorgulamaHa geçirdi Söylev gelecek kuşaldar için yol göstericidirŞÜKRANSONER 70 yıl önce bugün Atatürk "Büyük Nu- tuk"u oknmaya başlıyor. 6 günde 36.5 saat aralıksız süren okumayı kendisin- den dinleyenler arasında 23 yaşında bir genç insan da vardır: Ord. Prof. Hıfia Vel- det Velidedeoğlu. O günlerden başlaya- rak sonrakı yıllarda bilimsel birikiminin süzgecinden geçirerek "Ne demek iste- diğmi, niçin yazdığuu" sorguluyacaktır. Velidedeoğlu, Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'dan, 15 Ekim 1929'a kadar yaşa- nanlara, yaptıklanna ilişkin, halkına bır tür hesap verme gereğini duymasının nedenini anlamıştır. Velidedeoğlu; üniversitede, devrim tarihi derslerinde, Söylev'den bölümler aktarmaktadır. Öğrenciler için anlaşıhr olabilmesine yönelik, yaşayan Tiirk- çenindilinikullanmaktadır. 1976 yılın- da eşi Meriç Vfefidedeoğhı'nu da içıne kat- tığı çalışmasını başlatır. 1992 yılına ka- dar süren bu çalışmada, Atatürk'ün Nu- tuk'u bütün metin ve belgeleri ile Veli- dedeoğlu tarafindan adeta yeniden diril- tilecek, halkın günlük yaşarru ıçinde de- ğerlendirebileceği Söylev'e, yaşayan bir şeye dönüşecektir. Kitap halinde ilk baskı Söylev'in kitap halinde ilk baskısı 1978 yılında yayımlanır. 19 yıldır yüz binlere ulaşan, Hoca'nın gün ışığına çı- kardığı düzenleme, ikinci bir çalışma ile yine Hoca'nın istediği biçimde gör- sel boyut kazanacaktır. Söylev'in 60. yıldönümü olan 1987'de, Velidedeoğlu Hoca, 20 ilde Söylev'i tanıtım toplantı- lannı gerçekleştirir. Eşi Meriç Hanım'a 1997'de kendisinin yaşamıyor olacağı- ru belirterek kaldığı yerden devam etme- si görevini verir. 1992 yılı Ocak ayında Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun rahat- sızlığı ilerieyecek, Meriç Velidedeoğ- lu'na, Hoca'nın çizdiği doğrultuda ça- lışmalan yürütme görevi düşecektir. Hoca, Söylev'in halk kitlelerine ulaş- masını istemiştir. Söylev'in günümüz yaşamı içinde en fazla anlamı olan bö- lümlerinden seçmeler yapılmıştır. 90 dakikalık bir söyleşiye dönüştürülmüş- tür. Bu bölümlere ilişkin arşivlerden di- alarseçilecektir. 80yıllıkarşivden,bin- "Ferce resîrri3en yapılan elemeler sonun- Atatürk Söylev ile ulusuna hesap veriyor Ord. Prof Hıfn Veldet Velidedeoğlu, 70 yıllık ya- kın tarihimize yadsınamaz belgelerle ışık tutan Ata- türk'ün Söylev'inin bir anıt yapıt olarak kalmasını is- tememiş, bugün yaşanan- lann değerlendirilmesine, gelecek kuşaklara bir yol gösterici olabilmesinin ça- relerini düşünmüş. Ata- türk'ün Nutuk'unu, belge- leri ile birlikte yaşayan di- le çevirmekle kalmamış, halkın, gençliğin en kolay okuyabileceği, ulaşabile- ceği bir kitap metni ile de yetinmeyerek onlara ula- şacak projeler geliştirmiş. Meriç Velidedeoğlu, Ve- lidedeoğlu Hoca'nın Söy- lev'in öO.yıldönümünde başlattığı konferansları, onun belirlediği ilkeler ve metınler çerçevesinde gör- sel gösteriye dönüştürmüş. Günümüzde Söylev, Veli- dedeoğlu Hoca'nın Ata- türk'ün Nutuk'undan seç- tiği en anlamlı bölümleri- nin seslendirildiği, slayt- larla belgelenip görselleş- tirildiği, konunun güncel gelişmelere bağlı yorumla- nnın eklendiği bir gösterim halinde, Türkiye'nin her yerinde, ücretsiz; halka, gençlere ulaştınlıyor. Gi- derler. kitap gelirlerinden karşılanıyor. Velidedeoğlu Hoca'nın. kendi ömriinün bittiği nok- tada Meriç Velidedeoğ- lu'na devrettiği görev Söy- lev'in güncel, yaşayan yo- rumu. görsel gösterim ile halka ve gençliğe ulaştınl- ması ile sınırlı değil. Mec- lis tutunaklanna dayalı "Devrim Yasalan" , tutu- naklanna dayalı "Sevr'den Lozan'a", "Şeriat'tanLa- iküğe" benzer hazırlanmış projeler halka ulaşıyor. Ay- nca 1. Meclis ve Devrim Meclisleri(2. - 3. Meclis) hazırlıklan sürüyor. Böy- lece yakm tarihimiz tartı- şılmaz belgelerle halka ulaşmış oluyor. da 400 civannda dia elde edilmiştir. Ve- lidedeoğlu Hoca'nın yönlendirdiği, olay- lann bugünle bağlantısını oluşturan ve yonım getıren bir ikinci metin de hazır- dır. Hoca'ya göre Söylev gelecek kuşak- lar için yol göstericidir. Söylev yazılmış, bir dönemi anlatan, dondurulmuş bir yapıt değil, yaşayan bir şeydir. Günümüz yaşamı içinde yorumlanması gerekmek- tedir. Söylev (Nutuk) 1927-1997'de, bir dev- let tiyatrosu sanatçısı Atatürk'ün sözle- rinden seçilmiş bölümleri seslendiriyor. Aynı anda beyaz perdeye ilgili slaytlar rak, 10 kasım 1995'te, "Atatürk'ü ken- di dfli ile anlama" başlığı alnnda. Istan- bul ÎTÜ salonunda gerçekleştiriliyor. Görsel Söylev, o tarihten bu yana der- nek şubelerinde, diğer sivil örgiütlerin, belediyelerin, partilerin, üniversitelerin, ortaöğretim kurumlannın, askeri ve po- lis okullan, Türkiye dışında sivil toplum örgütleriııin.. isteğıne baglı olarak her gi- dilen yerde en az iki gösterim olarak sa- lonlarda 500 kişiden az olmaması koşu- lunda, Türkiye ve yurtdışını dolaşıyor. 20 Ekim Pazartesi AKM'de 100. kez gerçekleştirilecek göstenrrde. 3 yıl için- üzere yola çıktığmı, şimdi kendisinin onun görevlendirdiği çizgide bu işi sür- dürdüğünü belirtiyor. "Umit ediyonım ki 2007 yılında da gençler Vetidedeog- hı'nun btrakbğı noktadan ahp götürecek- lerdir" diyor. TRT tarafindan bir belge- sel haline getirilmesi ve sunuluşu ile çok daha yaygın, büyük kitlelere ulaşıl- masının anlamı üzerinde duruyor. Meriç Velidedeoğlu'nun Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği çatısı altında- ki çalışmalan, daha doğrusu Velidede- oğlu Hoca'nın kendisine yönelik görev- lendirmeleri burada bitmiyor. Söylev'i M,eriç Velidedeoğlu eşini şu cümlelerle anlatıyor. Hoca, Söylev'in halk kitlelerine ulaşmasını istemiştir. Söylev'in günümüz yaşamı içinde en fazla anlamı olan bölümlerinden seçmeler yapılmıştır. Hoca'ya göre Söylev, gelecek kuşaklar için yol göstericidir. Söylev yazılmış, bir dönemi anlatan, dondurulmuş bir yapıt değil, yaşayan bir şeydir. Günümüz yaşamı içinde yorumlanması gerekmektedir. yansıyor. Daha sonra olaylann günü- müzle bağlanrısı ve yorumu birbaşka sa- natçının seslendirmesi ile yapılıyor. Ta- bıi bu ikinci metin yine Hoca'nın ilke- lerine bağlı kalınarak Meriç Hanım ta- rafindan Türkiye"deki olaylann geliş- melerine bağlı olarak yineleniyor. Söy- lev'in güncelliği. yaşaması ve soluk al- ması sağlanıyor. Söylev'in görsel ilk sunuluşu, Meriç Hanım'ın aynı zamanda yönetim kuru- lu üyesi de olduğu Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği'nin bir çalışması ola- de bugüne kadar 70-80 bin kişiye ücret- siz ulaşılmış bulunuyor. Meriç Velide- deoğlu, •öncelikle bu gösteride görev alan sanatçılann. gönüllü, ücretsiz, bü- yük özverili çalışmalanna, Ahmet Le- vendoğlu, Gülsen Tuncer, Can Gürzap, Ah Düşenkalkar'a teşekkür ediyor. Yi- ne de çok büyük gideıier tutan harcama- lann Söylev'in kitap satışından sağlanan gelirlerin tamamının bu fona aktanlma- sı ile elde edildiğinı açıklıyor. Velide- deoğlu Hoca'nın, Söylev'in okunuşunun 60. yıldönümünde, Anadolu'yayaymak bütünleyici projeler sürüyor. Meriç Velidedeoğlu, "Söylev'de dev- rimlerin adlan geçiyor. Halifeligin kal- dınlması bütün boyutlan ile anlatılır. Devrim \asalanndan kısaca söz edilir. 1923 devriminin tüm ilkelerini ortaya koyabilmek için devrim yasalannın na- al gerçekleştirikiiğini güncel boyutia des- tekleyeo, Meclis tutanaklaruu taraya- rak,yüzlerceslaytiade5tek]eyen(1923 dev- riminin mühürleri, devrim yasalan) ad- b bir proje daha ürettik" dıyerek söze giriyor. "Devrim Meclisteri" adı altın- 15 EKİM 1997 (15BÖLÜM) HERGÜN (35# ) SAAT: 19.30 Proj.Dr.ÖzerOMKAYA SMJCÜ Prof.Dr.ÖzdemtrmTKV SESMDİREH MüşfıkKEMER YAPIMCI FilizOÜ&KAYA T-* NUTUK : TURK DEMOKRASISININ DESTANI " "...BMrarffl söyleditelerimle, ıılnsııl vcırltğt scrtıcı ermiş saytlan biiyiite bir ulusun bağtmstzltğttıt rıctstl kcızcmtitğtitt; bilim ve tektıiğin en soıı ilfeeleritıe cicıycılı ııluscıl ve çcığclrış bir devleti ncıstlfeurdttğumu(ttılcıtırıcıycı ç&hşttm. Htıgiitı ıtlaşttğtmtz sotıtıç, yiizytllctrclcıtı beri yaşancın uluscıl ytfetml&rtit yaratttğt uyctfttştıt ve btı sevgili yttrdtın her feöşesitıi suUıyctfiteatılcırınfeizrştltğıdtr. Bu scmtıcıt Tiirte gençttğitıe emcmet ediyorum. Ey Tiirte gençliği !...." da, 2. ve 3. Meclis'i tutanaklannı anla- tacak bir çalışmalannın daha iki yıldır sürmekte olduğunu anlatıyor Onu, Ho- ca'nın tlkMecUskitabınınkaynakoluş- turacağı îlk Meclis projesinin izleyece- ğini belirtiyor. Bır de daha önce hazır- lanmış ve Söylev ve Devrim Yasalan ile birlikte gösterimleri devam etmekte olan Şeriattan Laikliğe ve Sevr'den Lo- zan'a projeleri var. Tabii ki bu projeler de Hoca'nın isteği doğrultusunda, onun bıraktığı yerden devam etıruş. 1990 yı- lında Lozan tutunaklan üzerinden Lo- zan'a ilişken çalışma. Tutanaklardan 80 sayfalık bir metin haline getirilmiş, 500 slaytla desteklenmiş. 1996 'dan bu yana Söylev'in yanında, Şeriat'tan Laikliğe, Devrim Yasalan, Sevr'den Lozan'a pro- jelerinin her üçü de aynı koşullarda ve her yerde. isteğe bağlı olarak 10-15'er kez gösterime sunulmuş bulunuyorlar. Toplum nasıl tepki verdi? îki hazırlığı süren proje ile birlikte, böy- lece 70 yıllık yakın tarihimizin; halkın anlayacağı, gençlerin sıkılmadan izleye- ceği bir biçimde, Velidedeoğlu Hoca'nın isteği doğrultusunda saptanmış, olayla- nn kaynaklanndan yola çıkılarak gün- celi yorumlanmjış bir paket proje halin- de sunulması çalışmalannın tamamla- nacağını vurguluyor. "Hoca yakın tari- himizi en kolav anlaşıhr biçimde, redde- dilemiyecek kaynaklarla topluma,genç- liğe sunmak istiyordu" diyerek Velide- deoğlu Hoca'nın devrimleri savunma noktasma geldiğimiz gerçeğini görerek böyle bir projeye ve çalışmaya gereksi- nım duyduğunu anlatıyor. Meriç Velidedeoğlu'ndan biraz da bu büyük emeğin karşılığında toplumun nasıl tepki verdiğini duymak isriyoruz. O noktada daha fazla duygulanıyor. "Miithiş bir Ugi var. Hoca'nın. bizun bü- tün emeklerimize değiyor. Atatürk ve devrimleri ile günümüz insanı arasında çokgüzel bir köprü kuruluyor" diye sö- ze giriyor. Aynntılan ile günce turuğu- nu belirtiyor. Sonradan gösteriye bir slaytla eklediği bir gazinin 60 yıl göğ- sünde taşıdığı Atatürk fotoğrafını ar- mağan etmesini, karşılaştıklan büyük yoksunluklara rağmen gösterimlerin su- nulabilmesi için yapılan özverileri, mey- ve sandıklannın üst üste konulması ile slayt makinesine yer yapıl- masını, MHP'lilerin göste- rimi engellemeye çalıştık- lan bir üniversitede asker- ler arasında programın ger- çekleştirilmesini, sonra da askerler, öğrencilerve MHP militanlannın hep bir ağız- dan Atatürk'ün Gençliğe Söylev'ını okumalannı. ola- naksızlıklan nedeni ile he- men her gösterim öncesi en az 6 saati bulan zoriu hazır- lıklan anlatıyor. Bilgisaya- ra kayıtlı çağnlann yerine getirilmesinin sadece gele- cek bir yıldan fazlasını dol- durduğuna sevinçle işaret ediyor. Velidedeoğlu, Söylev'in ve onu destekleyen proje- lerin bu kadar anlamlı ve il- gi görmesinin temelinde, tartışılamaz kaynaklar ve Velidedeoğlu'nun ritiz ça- lışmasının yattığına işaret ediyor. Açıklamalannı özet- le şöyle noktalıyor: "Hoca, 'Söylev'i olayla- n anlatan 2 cilt olarak dü- şünmek yanlıştır. Derirüiği- ne varabilmek için belgele- ri içeren 3. cilde bakmak. Atatürk'ün ne demek iste- diğini, niçin hesap vermek istediğini anlamak gere- kir...' derdL 3. cilt de Hoca tarafindan öztürkçeye çev- rOmemiş olsaydı, anlamak çok güçleşecekti. Belgeler- de Osmanlıcası dahi anla- şüması çok güç, yazım yan- hşlan ile dolu metinler de var. Örneğin bfcr tek Ata- türk ile Abdülkerim Paşa arasuıdaki telgraf başında- ki yazışmalan doğru çevi- rebilmek için Hoca 6 ay ça- lışmak zorunda kalmıştı. Belgelerde 266 tanesi nu- maralanmış, 35 kadar da numaralanmamış 318 bel- ge var. 1. ve 2. ciltte 150 bel- geyeyer \erilmekte. Aynca canh belgeler •vanhr. Ata- türk, Söylev'i 470 belgeye dayanarak yazmıştır. Her söylediği tümce bir belgeye davanmaktadır. Yadsıyacak bir tek kişi ve kaynak ohna- mıştır. Kendini halkının önünde sınava çekmiştir. Bir Hderin kolay kolay gö- ze alacağı bir durum değil- dir. 70yıDıkyakın tarihJmi- zi yadsunasız öğereneceği- miz temel \apttlardan biri- dir. Bu anıt yapıtı 1970 yü- lardan beri yeniden dirirtip gün yiizüne çıkaran, 1995y»- lından bu yana da soluk so- luğa gösterihnesini sağla- yan Velidedeoğlu Hoca'ya ne denli teşekkür etsek az- HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Bardağın Dolu Yanı Bir zamanlar tek okuru olan, tek bir adet basılan bir gazete çıkarmış. Dünyanın en büyük servetlerinden birisinin sahibi o*an Rockefeferiçin özenle haartanan bir gazete. Ama- a Amerikalı ünlü zenginin, yaşarrunın son günlerini mut- lu geçirebilmesini sağlamak dan günlük bir yayın. Olumsuzluklan, kötülükleri yansıtan haberlenden annmış... lyimserlik verenleri ön pJana çıkarılmış... Hatta bu çerçeveye uygun haberler üretilmiş... Olum- lu, iyimser yorumlaria dolu... Olay bugün olsa, herhalde bir de özel TV kanalı kur- mak gerekirdi. Peki iç karartan haber ve yorumlardan korunması gerekenler, sadece variıklılar ve yaşlılar mı? Sıradan insanlann da buna hakkı yok mu? Dehşet yıllan geride kaldıktan sonra... İkinci Dün- ya Savaşı'nın ardından Amerikan sineması bir "happy end" dönemi yaşadı. Bütün filmler insancıl duygula- n öne çıkanr ve hep "mutlu son "la biterdi. Acaba niçin!.. ••• Olumsuz gerçekleri toplumdan saklamalı mı? Elbette ki hayııi Ama zaten bilinen olumsuzluklan öne çıkarmaktan, büyütmekten, abartmaktan kaçınmalı... Ve olumluluk- lann, iyimserlik aşılayacak olay ve olgulann alt "özen- le" çizilmeti! örneğin, 100 gününü geride bırakmış olan bugün- kü hükümeti eie alalım: Bir yanda zamlar var... Yanlış atamalar var... Ufak tefek yanlışlıklar var... Ya öteki yanda? Tek başına büyük bir olay olan... Sekiz yıllık kesin- tisiz temel egitim ve imam okullannın orta kısımlan- nın tarihe gömülmesi var. Enflasyonun belirti bir düzeye indirilebilmesi uğru- na, alınmış "siyasalriskler"var. Dış sryasette saygınlığı srfıra inmiş bir ülkeyi, yeni- den uluslararası düzeyde başı dik hale getirme yolun- da kazanılmış -gözle görülür- ilerlemeler var. Yurttaşın devleti "birey olarak da" denetleyebilme- sini sağlamak amacına yönelik ciddi yasal hazıriıklar.. ve polisin tutumunda -yetersiz de olsa- olumlu bazı degişiklikler var. Susuriuk başta olmak üzere; devletin içindeki çe- teleri ortaya çıkarmak için sergilenen bir istenç var... Gazeteciyi döverek öldüren polislerin "ilk kez" yargı önüne çıkanlması var. Güneydoğu'nun toplumsal- ekonomik yapısının değişmesi için -lafın ötesine geçen- projeler var. Işçisinden işverenine.. "sivil toplumla kavgadeğil uzlaşma arayışı var. KTTIeri arpalık olmaktan çıkarmak için açıkadım atan birSanayi Bakanı.. veasgari ücreti göstermelik olmak- tan çıkanp "toplumsal adalet'e uygun hale getirme- yi başaran bir Çalışma Bakanı var. Ve de... "Şa/be"siz... Yüce Divan önüne gitme kor- kusu içinde tirtirtitremeyen.. "yalancı Iığı kişılikleri- nin vazgeçilmez parçası yapmamış olan bir başba- kan ve başbakan yardımcılan var. Tüm bunlar az şey midir? Bir ortak hükümeti oluşturan partilerin genel baş- kanlannı dinlerken "Söyledikleri içinde acaba hangi- leriyalan değil" sorusunun yanıtını arama utancı içi- rie girmemek.. yapılan her devlet ihalesinde; "Acaba malı kim götürüyor? Acaba alınan rüşvetın düzeyi nedir" diye düşünmemek az şey midir? • • • Elbette ki ezilenin yanında olmak zorundayız. Elbette ki haksızlıklann, yanlışlıklann karşısına çık- malıyız. Elbette ki ağır giden işleri eleştirmeliyız. Sorun gerçeklere göz kapamak, olumsuzluklan gör- mezden gelmek sorunu değil... Sorun, sabahtan ak- şama bardağın yansının boş olduğu tekeriemesini yi- nelememek sorunu. Ve de bardağın yanstnın da dolu olduğunu... Üste- lik öteki yansının da yeniden dolma umudunun bu- lunduğunu. anımsatma sorunu! Buna gereksinmemiz var. Hem ruh sağlığımız açısından.. hem de öteki yan- yı yeniden doldurabilme gücünü kazanabilmemiz açı- sından! Büyük Söylev'in 70 yılı Tarihi yaşadığı gibiyazdı • Cumhuriyet tarihinin en değerli siyasi belgesi sayılan Söylev'in okunması toplam 6 gün 36 saat 31 dakikada tamamlandı.Söylev'in altı gün sürmesi, Batı dünyasında "Six-day Speech" ya da "Marathon Speech" olarak nitelendirildi. A^fKARA (AA) - Mustafa Kemal Atatürk, 70 yıl ön- ce 15 Ekim 1927 Cumartesı günü, Cumhunyet Halk Fır- kası"nın İkinci Kongresi'nde, tarihi "Büyük SÖylev"ini ver- mişti. Mustafa Kemal, 1927 yılının ilk yansında Köşk'te hummalı bir çalışma içine girmiş ve kendisinin yarattıgı tarihi yazmaya başlamıştı. Yakm çevresi, O'nun, Milli Mücadele ile cumhuriyet tarihine ışık tutacak büyük bir söylev hazırladığını öğrenmişti. Falih Rıfkı Atay. o günleri şöyle anlatıyor: "Çalışma odasında yan ayaküstü, yan oturarak ve yüz- lercesi arasından vesikalar ayırarak Nutku'nu dikte eder- dL Yorulan değişirdi. Bir defasında pek genç bir arkadaş baygmhk geçirmiştL Akşama doğru birbanyo aldıktan son- ra hiç dinlenmcdcn sofraya iner, o gün yazdıklannı bi/Je- re okur ve>a okutur. hadiscler üzerinde ter-ü taze bir mu- hakeme ile tartışmalar vapardı." Ogünlerdelstanburagiden RuşenEşrefÜnaydm'a, An- kara'ya dönerken "Köşk'e gönderihnesiricasıile Gazi'ye ait bir emanet" verilir. Ünaydın, erken saatlerde Köşk'e gittiğinde, Gazi, "hemen" gelmesini ister. Ünaydın, o or- tamı şöyle aktanyor: "Kendisi eski köşkünün balkonunda.üstü kâğıtyığıh bh- masanın başında, nefri bir robe de chambre ile oturuyor- du_ Gazi: 'Buyurun... Kusura bakma. Yazıya dalmışım, yirmi yedi saattır uyumamışun. O halde, bari bir faslı ta- mamlayalım da öyle yatanm dedim. Onun için belki bu- gün seni göremem diye hemen şimdıden çağırttım' de- dL." Bu yoğun çalışma aynı yıl haziran ortalannda ge- çirdiği ağır bir kalp krizi nedeniyle bir süre kesintiye uğ- rar. Doktorlar, kendisine kesin istırahat tavsiye ederler. Dr. Asım Arar. "Akla yakındır Id Atatürk'ün geçintiği bu kalp krizine sadece fazla sigara içmesi değiL günlerce uy- kusuz kalarak aşın derecede yorularak ve büyük bir has- sasiyvt içinde hanrladığı Nutuk üzerindeki çahşmater da nedea olmuş olabilir" değerlendirmesıni yapıyor. Söylev'in altı gün sürmesi, Batı dünyasında "Sis-day Speech" ya da "Marathon Speech" olarak nitelendınlir. ABD'de çıkan Literary Digest Dergisi de 19 Kasım 1927 günlü sayısında Söylev'den "Türk Cumhurbaşkanı'nın 400.000 kdimelik mesajı" diye söz eder. Söylev'de çok farklı zamanlarda yaşamış 820 kişinin adı anılmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle