27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1997 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Söylev'de Sergilenen "Kurtuluş" Stratejisi I - Söylev, bir toplum bilim kJasiği- '. Dr. ÖZER OZANKAYA Kıbrıs Atatürk Üniversitesi Rektörü veren temel stratejiye ve uygulanışına ilişkin veriler göz önünde rutulursa. Söylev'in yalnızca belli bir dönemin somut olgulannı anlatan bir tarih kita- bı olmadığı, birinci sınıf bir toplumbi- lim. devrim toplumubilimi, ulus-kur- ma toplumbilimi, sömürgeciliği orta- dan kaldırma toplumbilimi olduğu an- laşıhr. Gerçekten Söylev, sömürgeciliği yı- kıp özgür, bağımsız, gelişen ve çağdaş uygarhk düzeyinin üzerine çıkmaya gı- rişen bir ulusal toplumun nasıl kurula- bileceğini sergilemektedir. Dıkkatle in- celendiğinde görülmektedir ki Musta- fa Kemal, Söylev'de, böyle bir toplu- mun kurulması yolunda izlediği üstün nitelikli önderiik ve yönetim stratejisi- ni de ortaya koymuştur. Bu stratejinin özü. "özgürlük vebagımsızhkkavram- lanna sahip bir halkın karşısında, dün- yanın en güçiü ordulanna sahip devlet- lerin ve onlann işbirtikçilerinin dize ge- lecegj" bilincidir. Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyet devrimleri yûrütülürken si- yasal, askeri ve diplomatik alanlarda, iletişim, eğitim. ekonomi ve kültür alanlannda izlenen politikalann tümü, hep bu yön verici ana dûşünceye da- yanmıştır. "Özgrülük ve bağunsızük benim ka- rakterimdir!" diyen Mustafa Kemal, Söylev'in daha basında şunlan belirtir: "Efendiler, daha Istanbul'dan çıkma- dan önce düşündüğüm ve Samsun'da Anadolu topraklanna ayak basar bas- maz uygulama\a başladığım karar, ulusal egemenliğe dayalı, tam bağunsız veni bir Türk devleti kurmako." dir. Bugün okunuşunun 70. yıldönümü- nü kutladığımız Atatürk"ün "Söylev" adlı büyük yapıtı, kendi deyişiyle "Türk ulusunun yüzyülar boyunca uğ- radığı sonu gelmez yıkımlardan kur- tulması. içinden çıkabilmek için büyük özverilergerektiren pis batakhklara bir daha düşmemesi için gelecek kuşakla- ra dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek uyanlarda bulunmak" amacıyla yazıl- mıştır. Bu özellıkleriyle Söylev. biranı- lar kitabı değil, belgesel bir sunuştur. 'Anılanm' demek, 'anlatmakistedikle- rinT demektir. Söylev, Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Anılar'ı değildir. Mustafa Kemal Atatürk, bu yapıtı yazarken tam bir nesnellikle davran- mış, anlattığı her olgunun belgesini ki- taba eklemiştir. Tarih yazımında nes- nelliğin de öncülüğünü yaparcasına di- le getirdiği ve Türk Tarih Kuru- mu'nun alnına yazdırdığı ilkeye. ken- dısi de özenle uymuştur: "Tarih yaz- mak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana doğrulukla bağb kal- mazsa, değişmeyen gerçek insanlığı şa- şırtıcı bir nitelik alır." Bu niteliğinden dolayı Söylev, bir toplumbilim klasiğidir. Gerçi Söylev, 19 Mayıs 1919 ile 15 Ekim 1927 tarihleri arasında geçen Türk Kurtuluş Savaşı ve cumhunyet devrimlerinin somut olaylanndan söz eder. Bu açıdan bakıldığında, cumhu- riyet tarihimizin sınırlı bir sunuluşu sa- nılabilir. Ama bu somut olaylara yön u Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsı/ olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönen- miş olursa olsun. bağunsızuktan yok- sun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan daha yüksek bir işlem görmeye layık olamaz. Oyleyse ya bağunsızük, ya ölüm! tşte gerçek kurtuluş isteyenJerin pa- rolası bu olacakb." II - Söylev, aynı zamanda Mustafa Kemal"in felsefi bilgeliğine tanıklık eden bir yapıttır. Bilindiği gibı en üstün strateji düze- yi olan bilgelik. "ne yapmak ve ne za- man yapmak gerektiğini de bümek" kadar " ne yapmamak gerektiğini de bil- mek"'' demektir. Yapma sanatı yaşamı bilmek. yapmamak sanatı ise olgulann özünü bilmek demektir. Üstün strateji. eyleme geçmeden ön- ce şu etkenlerin saptanması gerektiği- ni bilir: Izlenecek yöntem, fiziksel ko- şullar, önderiik ve disiplin. Izlenecek yöntemle anlatılan şey, hatlan önderiik grubuyla aynı hedefle- n paylaşmasının sağlanmasıdır. Fiziksel ve doğal koşullar, ulaşım ve iletişim olanaklan, eylemin boyutlan ve güvenlik açılanndan ele alınmak ge- rekir. Eyleme geçme zamanını seçer- ken halkın üretim etkinliklerini, ordu- nun savaş yeteneğini elden gelen en üst düzeyde bulundurmaya dikkat etmek gerekir. Cstün strateji, önderiik ve disiplin acısmdan da şu erdemleri gerektirir: Zekâ. güvenilirlik, insancıllık, yürek- lilik ve sebat. Şimdi Mustafa Kemal'i dinleyelim: "Bu önemli karann neleri gerektirip zorunlu kıldığını tümüyle ve ilk gün- den açıklayip söylemek, kuşkusuz ye- rinde olmazdı. Uygulamayı birtakım aşamalara ayırma ve olaylann gelişi- minden yararlanarak ulusun duygu ve düşüncelerini hazuiamak, yavaş yavaş ilerleyecek amaca ulaşmaya çaiışmak gerekiyordu. Diyebilirim ki ben. ulu- sun vkdanında ve geieceginde sezdiğin büyük gelişme yeteneğini bir ulusal sır gibi vicdanımda taşıyarak adım adım bütün toplumumuza uygulatmak zo- nındaydün." Mustafa Kemal Atatürk'ün vicda- nında sakladığı ulusal sır, aynı zaman- da bütün uygar insanlığa örneklik ede- cek değerde bir uygarhk projesiydi: Bu proje, yöneticilerini seçmekte, inanç ve düşüncelerini özgürce oluşturup be- nimsemekte tam anlamıyla özgür olan ve seçim hakkına sahip bulunan bir ulus yaratmıştır. Bunu. sömürgecılerin özel olarak desteklediği orta çağ artığı saltanat-hi- lafet kurumlannı ve dinsel baskıcılığa dayalı hukuksal, yönetsel ve eğitsel dü- zeni ortadan kaldırarak ve düşüncesi, vicdanı, kültürü özgür kuşaklar yetiş- tirecek bir eğitim düzeni kurarak başar- mıştır. Ama bunun yanında ekonomik de- mokrasiyi de gerçekleştirmek üzere, ekonominin yönetiminde temel so- rumluluğu devlete veren ve devleti zo- runlu ve yararlı olduğu ölçüde ekono- miye kanştıran, ama onun ötesine ge- çirtmeyen ekonomik ve toplumsal ni- telikte bir siyasal düzen kurmuştur. Bu yönüyle de hem kapitalizmi hem de Marksizmi. demokrasinin belirgin ni- telikleri açısından aşan bir uygarhk projesidir. Işte Söylev'de anlatımını bulan ve bu uygarlık projesi ve onun gerçekleş- tırilişi, Mustafa Kemal'in üstün strate- ji düzeyini, yani bilge kişiliğini de ka- nıtlamaktadır. Mehmet Aü Sevük, şu gözlemi yaparken yerden göğe haklıy- dı "Atatürk, devrim düşmanlanyla dö- vüşerek devrim yapmadı; dövüşecek olanlara dövüşmek firsatı vermeyen devTİm stratejisiyle ulusunun aziz ka- nını esirgemeyi de bildi. Bunun için de ona minnettanz." Kurduğu cumhuriyeti gençliğe ema- net etmesi ise Atatürk'ün bilgeliğin de doruğuna çıktıgmın kanıtıdır. Bu, sü- rekh devrimin, yani ilerleme ve yine- lenmenin güvencesini bulduğunu gös- terir. Çünkü gençlik; tertemiz vicdan. bencil çıkarlara bulaşmamış karakter, alışkanhklara tutsak olmamış yetenek. enerji ve yalnız dürüstlükle birlikte gi- debilen yüreklilik demektir. Eğitim de gençliğin bu özelliklerini geliştirecek bir eğitim kurumu olacaktır. Çünkü er- dem demek olan cumhuriyetin ancak bu niteliklerle ayakta kalabilecegini bi- liyordu. Söylev'in 70. yılında. İsmet tnö- nü'nün tarihsel nitelemesiyle "Devle- timizi kuran, ulusumuza özveriyle, doğ- rulukla hizmet eden, insanlık idealine tutkuyla bağlı eşsiz kahraman Ata- türk'ün anısı önünde minnet ve saygry- la eğUirken Türk bağunsızlığuu ve Türk Cumhuriyeti'ni sonsuza dek koruma- ya ve savunmaya ant içiyonız." Demokratik Eğitim Kurultayı MÜNEVVER OĞAN Yazm ögremem E ğitim kurultaylan. ister bakanlıkça is- terse öğretmen örgütlerince toplansın, her zaman kamuoyunun ilgisini çek- miştir. Zira, eğitim bir ülkenin gelece- ğidir. Bu anlamda alınacak kararlar, bu kararla- rın uygulanması, toplumun her kesımini ilgilen- dirmektedir. Ülkemizde 1933'ten 1996'ya kadar Milli Eği- tim Bakanlığf nca (MEB) on beş kurultay. öğ- retmen örgütlerince de 1968 ve 1978'de iki ku- rultay gerçekleştirilmiştir. MEB'ce düzenlenen kurultaylarda alınan ka- rarlann gerçekleşmesi, çoğunlukla zamana ya- yılmış ya da gündeme bir türlü gelememiştir. İki binli yülann öngününde (arifesinde) ise hem eği- tim sorunlanmızı masaya yatırmamız hem ka- rarlar almamız hem de alınan kararlan uygula- mamız gerekmektedir. Çoğunluğunu öğretmenlerin oluşturduğu Eği- tim- Sen'in 1998 Şubat'ında gerçekleştireceği demokratik eğitim kurultayı, kamuoyunun dik- katini bu çalışmaya yöneltmiştir. Kurultayın konulan; "Eğitim Felsefesi ve Eko- nomi PolMği", "Eğitimde 'kapılanma". "Eğitim- de Kaynak Varatnıa ve Kullanımı". "Eğitim Programlan ve Ögredm", "Ünhersite Bilim ve Araştirma", "Eğitim ve Bilim Çalışanlannın Ye- tiştirilmesi, tstihdamı ve Örgütlenmesi", "Sonın Alanlan", "Eğitimde Güncel Sonınlar"dır. Se- kiz ana başlıkta toplanan konularla ilgili çalış- malar sürmektedir. Eğitim-Sen, bu kurultayda, dünyada ve Tür- kiye'de eğitimin genel bunalımı ve yaşamın her alanında ortaya çıkan değişikliklen tanımlamak, yeru kavram ve yapılanmalan gündeme getir- mek, eğitimin çağdaş, bilimsel, demokratik ve laik bir içeriğe kavuşturulmasını sağlamak, eği- tim sisteminin yeniden yapılanması için bir se- çenek önermek amacındadır. Eğitim-Sen, kurultayda sivil toplum örgütle- riyle. öğrenci, veli ve uzmanlardan yararlanma, onlarla işbirliği yapma yolunda bir hayli emek harcayacaktır. 1998'in şubatında toplanacak kurultaya başta öğretmenler olmak üzere, kamuoyu destek ver- melidir. Sekiz yıllık kesintisiz eğitime, toplu- mun büyük çoğunluğunun verdiği destek şimdi biryönetim dışı örgüt olan, eğitim çalışanlan en büyük sendikası konumunda bulunan Eğitim- Sen'e verilmelidir. Kamuoyunun, yönetim dışı örgütlerin, velilerin, öğrencilerin isteği çağdaş bir eğitim değil midir? Nicedir düşünen. araştı- ran, inceleyen, kuşku duyan. kendinin ve başka- lannm hakkını arayan bireylere, yurttaş olduğu- nun ay^mında olan vatandaşlara özlem duyma- dı mı ülkemiz? Bu gidişe "dur" diyecek cumhunyet öğret- menlerinin hâlâ çoğunlukta olduğunu düşünüyo- rum. Sekiz yıllık kesintisiz eğitimle başlayan "eği- tim düzeltimine (reformuna)" sendikamn kurul- tayını destekleyerek kurultaya görüş ve öneriler sunarak kurultayı sürekli gündemde tutarak des- tek vermek en başta eğitimcilerin görevidir. En uzun koşu: Ericsson GF 768! Her yere gidecek kadar küçük. Gömlek cebinde taşınacak kadar hafıf. Fonksiyonları çok ileri, kullanımı çok kolay. Birbirinden çekici dört farklı renkte Ericsson GF 768! GEN-PA Tel: 0212 287 17 p / 100 hat (pbx) • K.V.K. Tel: 0216 410 85 00 (pbx) PENCERE Lunapark Aynaiarı... Geçen gün yolum uydurma bir lunaparka düştü; önce afalladım, sonra dönme dolap, nişan tahtası, atlıkannca ve salıncaklann çevresinde dolandım dur- dum. Başımı kaldınp açık mavi göğe baktım; çocuklu- ğumun çoktan elimden kaçan pembe balonlannı aradım. Gün batmamıştı, ama ay belirmişti. Lunaparkın adını eskiden "ay" ile bağlantılı sanır- dım; sosyalist küttüne merak sannca, ögrendim ki öy- le değilmiş; lunaparkın isim babası Lunaçars- kiy'miş... • Lunaçarskiy, Rus devrimcisi, on parmağında on marifet var Anatoliy Vasiliyeviç'in... 1875'te Poltava'da doğuyor... "Hayatı birroman" Lunaçarskiy'in; devrimci etkin- likleri yüzünden öğrenciyken ülke dışına sürülüyor; Rus Sosyal Demokrat Partisi'nin Bolşevik kanadına katılıyor; üç yılını Sibirya'da sürgünde geçiriyor; fet- sefe, din, sanat, edebiyat üzerine yazıyor; tiyatro oyunlan kaleme alıyor... Yapmadığı şey yok... 1905 devrimı girişiminde, ayaklanma başansızlı- * ğa uğrayınca Fransa'ya kaçıyor. Ne yapsın Fransa'da?.. Nasıl yaşasın?.. İlk lunaparkı kuruyor. Olağanüstü bir "girişimci" Lunaçarskiy, buluşu- na adını veriyor; dönme dolaplan, atlıkanncalan, sa- lıncaklan açık havada insanlann, özellikle de çocuk- lann neşesine sunuyor; gurbet elde para kazanıyor. 1917 devrimi Lunaçarskiy'in önüne yeni ufuklar açıyor; o artık "halk komiseri"d\r. Lunapark patronluğundan halk komiserliğine ge- çiş, ürünlerini veriyor; Rusya'da ortalık allak bullak olurken Lunaçarskiy'in bir kaygısı var: Sanat ve kül- tür hazineleriniyıkımauğramaktankorumak!.. Iç sa- vaş sırasında Maksim Gorkiy ile el ele verip bu yol- da başanya ulaşıyorlar. Lunaçarskiy sanat ve edebiyatta çoğulculugu sa- vunan bir görüşü benimsiyor... • Ya sonra?.. Ölüm hoş geldi.. Sefa gekJi. 1933 yılında gözlerini yaşama kapadığı vakit, Lu- naçarskiy Sibirya'dan Fransa'ya, hapishanelerden ti- yatro sahnelerine, lunaparklardan devlet dairelerine değin gelgitlerle yaşanan bir ömre nokta koyuyor. 1991'e değin yaşasaydı, Sovyetler'in dağıldığını da görecekti; Bertin Duvan'nın ise yapıldığına tanık olmamıştı ki yıkıldığını izleyebilsin. Tarihin "gelgitlen"nöe geiecekbilim yetersiz kalı- yor; çoğu insanın yaşadığı zaman dilimi "gel" ya da "git" sürecinin içınde eriyip gidıyor. • Lunaparkta dolaşırken yalnız çocukluğumun elim- den kaçan pembe balonlannı değil, Lunaçarskiy'i de düşündüm. Şu rengârenk dönme dolabı Bolşevik halk komiseri mi akıl etmişti?.. Atlıkanncayı devrimi düşündüğü gibi mi tasarlamıştı?.. Çocuklann eğle- nip gülmesi için yaratılan her şey sevimliydi. Ya lunapark aynalannı kim bulmuştu?.. Aynalann sıra sıra dizildiği salona girdim, her bi- rinde kendime baktım.. Güldüm, güldüm, güldüm... Ve düşündüm ki çoğu dönek devrimcinın Luna- park aynalanna da gereksinmesi yoktur. Onlar yaşamda maskaralaştılar. Cumhuriyet Kitap Kulübü'nden ŞONBAHAR KİTAP ŞENLİĞİPazartesi hariç hergûn saat:10.00-19.00 Degişik İndirimler Ucuz Fiyatlar Taksim Sergi Salonumuza gelin indirim için ayırdığımız bölümden kitaplarınızı seçin Adres: Istiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim-lstanbul Tel:252 38 81/82 ANKARA 21. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Davacı Mediha Öktem vekili Av. Okan Öçer tarafindan Ömer Fanık Öktem aleyhıne açılan ve taraflann 1975 yı- lında evlenerek davahnın 1978 yılında Istanbul'a gittik- lerini, 1980 yılında görevinden istifa ederek siyasi neden- lerle Ankara'ya döndüğünü, Ankara, Istanbul arasında gelip gıderek davacı eşinı ihmal ettığini ve aile birliğinde kendisıne tahmil olunan görevleri yerine getirmediğınden bu nedenle başgösteren şiddetlı geçimsizlık nedeni ile ev- lilik birliğinin kökûnden sarsılmış olduğu belırtılerek ta- raflann boşanmalanna karar verilmesı ıstenilmektedir. Davalı Ömer Faruk Öktem'in Bülten sk. No: 35 ICuğu Apt. D: 2'de iken bu Ankara adresine çıkanlan ve iade edilen tebligata göre teblığimn yapılması mümkün olma- dığından hakkındaki dava dilekçesı ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar venlmiştir. Davalınmö.l 1.1997 gü- nü saat 9.20'dekı duruşmada mahkememizde hazır bulun- ması veya vekıl göndermesı, aksı takdirde HUMK'nun 213. ve 377. maddeleri uyannca yokluğunda duruşmala- ra devam olunacağı, dava dılekçesi ve duruşma günü ye- rine ilanen tebliğ olunur. Basın: 43188
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle