Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1997 ÇARŞAMBA
10 KULTUR
4 9 . F R A N K F U R T K İ T A P F U A R I B A Ş L A D I
100 ülke, 10 bin yayınevi, 300 bin kitap!
GÜNERYÜREKLtK
BERLİN - Dünyanın kitabı.
Cilt cilt, sıra sıra, yan yana, üst üs-
te, raf raf. Seç seçebildiğince.
Bak, bakabildiğin kadar. Pano-
larda yeni çıkan kitaplann cicili-
bicili, rengârenk afişleri. Yazar-
lann büyük boy çarpıcı portrele-
ri. Gel de hepsıni toplama. Kıtap
dedigin böyle pazarlanır. Ama sa-
tıldığı sayıda okunur ıtıu? Ya da
kaç sayfası okunur? Yoksa şöyle
bir kanştınlır mı? tstahstikler hep
bir ağız bu konuda. Veriler, kıtap
saün alma ile kitap okuma alışkan-
lığı arasmda yabana atılmayacak
bir fark olduğunu göstenyor. Bı-
linen gerçek. Ama yine de amaç
"öncekftap" deği! mi? Frankfurt
Fuan da yaklaşık yanm yüzyıldır
"önce kitap" diyor ve dünyanın
dört bir yöresınden bınlerce ya-
yınevini bu amaçla birmerkezde
topluyor. Bu yıl yüzü aşkın ülke-
den 10 bin kadar yayınevi var fu-
arda. 80 bini yeni çıkan, tam 306
bin çeşit kitap sergileniyor. Geçen
yıllardan çok fazla değil. Fakat
yine de pazar gününe dek sürecek
fuar, 200 binden fazla kıtapseve-
ri ve kitaptan ekmek yiyeni beş
gün boyu bir araya getirecek ve
dünya kitap borsasının nabzı bu-
rada, Frankfurt'ta atacak.
Konuk ülke Portekiz:
'Dünyaya Açılan Yollar'
Frankfurt Kitap Fuan'nda her
• Bu yıl fuarda ağırhk verilen konuk ülke Portekiz. Yıllardır Nobel'e aday gösterilen Antonio Lobo
Antunez ile birlikte kırk kadar Portekizli yazar Frankfurt'a davet edildi.
Yayıncılar Birliği'nin organizasyonuyla Türkiye'den 70'in üzerinde yayınevi, beş bin kadar kitapla
katılıyor fuara. Ataol Behramoğlu, Atıl Ant, Alpay Kabacalı, Doğan Hızlan ve Erdal Öz'ün
katılacaklan çeşitli paneller gerçekleştirilecek.Yaşar Kemal'in ödül töreninde Günter Grass konuşacak.
Ataol Behramoğlu
yıl bir ülkenın edebıyatına ağır-
lık veriliyor. Daha doğrusu, 1976
yılında Latin Amerika ile başla-
tılan bu gelenek. önceleri (1988'e
dek) iki yılda bir yerine getirilir-
dı. Şimdi gördüğü büyük ilgi üze-
rine her yıl gerçekleştıriliyor.
Amaç, yabancı ülkelerin edebiyat-
lannı dünyaya tanıtmak. Bu yıl fu-
arda ağırlık verilen konuk ülke.
Portekız. "FDrtekiz: Dünyaya Açı-
lan Yollar" belgisiyle düzenlenen
etkınliklerle. VascodaGama'nın
bilinmedık kıyılan ve yabancı
kültürleri keşfe çıkışının 500. yıl-
dönümü de anılmak isteniyor. Bu
AülAnt
vesileyle. yıllardır Nobel'e aday
gösterilen 1942 Lizbon doğumlu
Antonio Lobo Antunes ile birlik-
te 40 kadar Portekizli yazar Frank-
furt'a. fuara davet edildi. Fuar
alanındaki bu binanın iki katı Por-
tekiz'ın kültür-sanat yaşarrunı ta-
nıtıcı etkinliklere aynldı. Birser-
ginın de yer aldığı bu etkinlikte
Portekizli yazarlar yapıtlanndan
bölümler okuyarak ve ardından
konuklarla tartışarak kendilerini
tanıtma olanağı bulacaklar. Bura-
da hemen belırtmek gerekir,
Frankfurt Kitap Fuan, özellikle ve
de önelikle çeşitli ülkelerden ya-
ErdalÖz
yınevleri ile yazarlann biraraya
geldikleri ve telif haklannın gö-
rüşüldüğü bir büyük "pazar", "bor-
sa". O nedenle, fuarda her yıl her-
hangi bir ülkeye ağırlık verilme-
si, o ülkenin edebiyatının dünya-
ya pazarlanması açısından büyük
önem taşıyor. Bu şans bu yıl Por-
tekiz'in elinde. Frankfurt Fu-
an'ndagerçekleştirilecek okuma
akşamlannın ve edebiyat sohbet-
lerinin, tıyatro, dans, müzik gös-
terilerinin yanı sıra tüm Alman-
ya'da bin 300 kadar Portekiz üze-
rine etkinliğın düzenlendiği bil-
diriliyor. Alman gazeteleri günler-
AJpay Kabacalı
dir sayfa-sayfa, Portekiz edebi-
yatmı ve Portekizli yazarlan ta-
nıtıcı yazılar-söyleşiler yayınlı-
yorlar. Gelecek yıl Isviçre sıra-
da. Daha sonra Macaristan.
Biz de vanz: 70 yayınevi,
5 bin kitap ve paneller
Bize gelince. Biz bu yıl da yi-
ne "iddiau" bir biçimde temsıl
ediliyoruz fuarda. DSP'li Kültür
Bakanımız İstenühan Talay'ın fu-
ar nedenıyle özel olarak Frank-
furt'a gelmesi ve geçen yıl dıni is-
tismar eden katılımın bıraktığı
olumsuz imajı değiştirmesi bek-
tenorsaksofoncusu
CEM YEGUL
Bu gece Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda yakın dönemin en önem-
lı caz müzısyenlerinden bırinı ağırlı-
yoruz; hem de caz medyasının gün-
demine girdiğinden beri hiç değiş-
meyen dörtlüsüyle.
Jamcs Carter'ın, genç v aşına rağ-
men söyleyecek çok şeyi var; o ken-
di dilini yaratarak caz arenasına ger-
çek anlamda var olmanın asgan ge-
reğini çok kısa sürede yerine getiren-
lerden. llk albümü: 'JC On The Set'
yeni birdilin müjdecisiydi, ancak bü-
yük plak şirketlerının müzisyenler
üzerindeki etkilen bilindiğinden, kim-
se pek acele etmedi. James Carter'ın
kendi sesıni aradığı. şişirilmiş bir ba-
lon olmadığı ya da bir oyun peşinde
olmadığı da hemen belli oldu.
Bılindiği gibi bütün büyük caz mü-
zisyenlen cazın köklerinı temel al-
mak zorundadırlar. James Carter de
swıng, bop ve özgür caz arasında gi-
dip geliyorçalışmalannda. enerji kat
sayısıra hep yükseklerde tutarak ve za-
man zaman da sıyah müziği tümüy-
le kucaklayarak. Kendi bestelerine
yeni bir ruh katarak kökJerine ınıyor,
bu köklerden beslendikten sonra da di-
ğer siyah müzik formlanna kucak aç-
maktan korkmuyor James Carter. Ken-
di dilini yarattığı ve bu dille yüksek
düzeyde hâkim olduğundan dili zen-
ginjeştinrken çirkınleştırmiyor.
Örneğin son albümü: "Conversn"
With The Elders'da hem yakın döne-
min caz ikonolanyla sıcak sohbetle-
re giriyor (Lester Bovvie, Hamlet Blu-
iett, Larry Smith. Buddy Tate, Harry
tt
Sweets' Edison gibi) hem deJama-
ika'dan ödünç aldığı ritimlerle büyük
bir caz-reggae yaratabiliyor. James
Carter topluluğundaki diğer müzısyen-
ler gibi Detroıt çıkışlı. Çocuk yaşlar-
da hem bir endüstri şetuinde (Detro-
it, ABD'de otomotıv sanayiinin mer-
kezidir) büyümenin gerçeklenyle hem
de soul ve funk gibi sıyah müzikal
formlarla tanışıyor. ABD'deki caz kri-
tiklerinin dikkatini de ilk olarak 17 ya-
şmda VVVnton Marsalis'in bır turne-
sinde çekiyor. Lester Bowie (Art En-
semble of Chicago) ve .lulius Hemp-
hill'in (World Saxophone Quartet)
beşlileriyle çaldıktan sonra da ıyice pi-
şerek istikametini belırlemeye başlı-
yor.
James Carter bugün son çeyrek yüz-
yılın en iyi tenor saksofonculan ara-
sında sayılıyor; Lester Bovvie'ye gö-
re ise: "geleceğin tenor saksofoncusu
James Carter, Jimi Hendrhften de
etkileniyor, kilise müzığinden de (gos-
pel). blues'dan da r&b'den de Sun
Ra'den de Duke EUingtontan da. Genç
yaşma rağmen Sun Ra'deki Elling-
ton etkilerini görecek kadar da olgun
bir müzisyen James Carter.
James Carter'ın bir diğer özelliği
de caz dünyasının "çok-kamışlı'' mü-
zisyenlerinden biri oluşu; hemen he-
men tüm saksofonlara aynı düzeyde
hâkim; aynca aykın alet bas klarneti
de ustalıkla çalabiliyor. Aletlerinde
yakaladığı tonlar ve renkler ilk an-
dan itibaren etkisini göstermeye bas.-
lıyor. Onunki sadece teknik bir bece-
riden ibaret değil; tekniğini özümse-
diği müzik kültürüyle yoğurduğu için
yarattığı ses havada kalan, hiçbir şey
ıfade etmeyen bır ses olarak kalmıyor,
kendi iç dinamiğinı yaratarak zengin-
leştikçe zenginleşiyor.
Bu gece James Carter'ı basta Jari-
bu Shahid. davulda Tani Tabbal ve
piyanoda Craig Taborn eşliğinde iz-
İeyeceğiz. Carter'ın eşlikçılen yakın
dönemm en önemlı müzisyenleri ara-
sında sayılıyor. Festivalin en heyecan
verici konserlerinden biri olacak.
Erdağ Aksel'in İstanbul Galeri Nev'de sergilenen çalışmalan üzerine
Alemkrin vekılıç/ann ammsattıklavı
NECMİ SÖIVMEZ
Uzun bir süreden sonra çalış-
malannı Istanbul'da sergileyen
Erdağ Aksel'ın (1953) Gaİeri
Nev'de "RetourdeForce" başlı-
ğı altında açtığı kişisel sergisi.
sanatçının gelişim çizgisinde
önemli bir rol oynadığına ınan-
dığım, çoğunluğu 1995 'te yapıl-
mış olan işlerinden oluşuyor. Bu
işlerin ilk gnıbu sergiye ismini ve-
ren bir form bütünlüğünü ön pla-
na çıkarsa da içerdikleri farklı
yapılandırma, tanımlandrrma ni-
telikJeri açısından onlann herbı-
rini başlı başma yorumlamak da-
ha yerinde olacak.
Aksel galerinin alçak tavanına
neredeyse iki üç milımetre ya-
kınlaşan "Cihar'ın ŞjkâyetT isim-
li büyük boyutlu çalışmasında,
camiler için yapılan alemleri tek-
rartasarlayarak oluşturduğu for-
mun tepesine büyük boyutlu bir
pervane ekJeyerek bildik ile bi-
linmeyen arasında konumlanan
bir "heykel" gerçekleştırmiş.
Güncel sanat ortamımızda sayı-
lan giderek artan yerleştirme (ins-
tallation) teknığıyle yapılan za-
yıf işlerin oluşturduğu modanın
dışında kalan ve belirli oranda
u
klasik heykel" tekniğini yenı-
den çerçevelemeyi örneğin ca-
mi alemleri, kılıçla sanatçının
arayışlannda bir tür çıkış nokta-
sı oluştururken asker kemerlen.
bakır kaplar, artık yürürlükten
kalkmış olan bozuk paralar gibi
hazır malzemeler sanatçının ta-
sanmlanna fazlaca müdahale et-
meden eklemledıği nesneler ara-
sında yer alıyor.
Onun böylece oluşturduğu bir-
liktelikler. temiz, göstenlen titiz
el emeğini açığa vuran detaylar-
la bırleşince ortaya "birleştirici
özeffiklerini" vurgulayan zarif ça-
lışmalarçıkıyor. "Birteştiririözel-
Cami alemleri, kılıçla
sanatçının
ara\ ışlannda bir tür
çıkış noktası
oluştururken asker
kemerleri, bakır
kaplar, artık
yürürlükten kalkmış
olan bozuk paralar
gibi hazır
malzemeler
sanatçının
tasanmJarına fazlaca
müdahale etmeden
eklemlediği nesneler
arasında yer alıyor.
ük" derken sanatçının özellikle
"Patriot" (1995) isimli çalışma-
sında gıriştiği yorumu vurgula-
mak istiyorum. Sanatçının verdi-
ği bılgilere göre Fatih'in kılıcın-
dan yola çıkarak şekillendirilen
bu çalışma, gerçekte kılıç for-
munun kendi içindeki bütünlüğü-
nün bozularak parçalara aynl-
masıyla kurgulanmış. Kurgu
mantığı daha ilk bakışta kendi-
sini ele veriyor. Kılıcın kabza-
sında görülen "biçim bozma"
eğilimi, kılıcın gövdesini oluştu-
ran bölümde giderek "dekonst-
rûktiP olarak değerlendirilebi-
lecek olan bir yaklaşımla yeniden
yapılandınlıyoradeta. Aksel böy-
lece boyunu istediği gibi uzatıp
kısaltabileceği, sağa sola hafif-
çe kaymış olan bir forma ulaşı-
yor. Bu form, içi artık yürürlük-
ten kalkmış olan bin liralann ol-
duğu bakır bir kazanın içine sap-
lanmış gibi ayakta duruyor.
Aksel, belİi bütünlükleri de-
taylara inen bir soyutlama anla-
yışıyla çalıştığı için birbirine pa-
ralel stratejiler geliştirerek yakın
tarihe, özellikle de Osmanlı ta-
rihine göndermelerde bulunuyor.
Sergide birçok kez ele alındığı
gözlemlenen balık formu, sanat-
çının ifadesiyle "Türkiye'deüre-
tihniş ilk plastikçocukoyuncağıy-
mış." Sergide bu oyuncak for-
munun da Aksel tarafindan tek-
rarelealındığmı. kesilip biçildi-
ğini görüyoruz. Alemlerin ve kı-
lıçlann anımsattığı Osmanlılık
ise ataerkil bir toplumun '•falHk
belleğinin" ne denli kuşatıcı ol-
duğunu anımsatıyor. Ama dik-
kat; sadece "dünün dünyası"
değil bu.
Borusan'dan kültür ve sanat merkezi
Kültür Servisi - Borusan Grubu. geç-
miş yıllardaki kültürel etkinliklerinin bi-
rikimini İstanbul. Beyoğlu'nda açtığı 'Bo-
rusan Kültür ve Sanat Merkezi' ile ku-
rumsallaştırdı. Açılışı 13 Ekim'de, Beyoğ-
lu mimarisinin tipik bir örneği olan, Istik-
lal Caddesi 421 No'lu bınada gerçekleş-
tirilen Borusan Kültür ve Sanat Merke-
zi 'nde, sanat galerisi, müzik kütüphane-
si, Internet cafe, konferans salonu, Boru-
san Oda Orkestrası'nın çalışma salonu ve
yönetim birimleri yer alıyor.
Ülkemizin çağdaş sanatını her kuşaktan
seçkin sanatçılar ve koleksiyonlarla geniş
bir izleyici kitlesine sunmayı hedefleyen
Sanat Galerisi'nde çağımız ve günümüz
sanatının geçırdiği aşamalar, sergiler ya-
nında kataloglar. konferans, seminer, vvork
shop ve söyleşilerle desteklenip zengınleş-
tirilecek. Müzik kütüphanesinde ise genel
bir sanat kitaplığı yerine, Türkiye'nin en
zengin müzik ve CD kütüphanesinin oluş-
turulması hedeflendi. Kütüphanede şu aşa-
mada ağırlıklı olarak Klasik Batı Müziği,
Türk Sanat Müziği ve Caz dalında 500 ki-
tap. 500 nota, 5 CD Rom referans kayna-
ğı ve 2000 CD ile küçük bir de Internet
cafe bulunuyor.
50 kişi kapasiteli konferans ve dinleti sa-
lonunda kültür, sanat ve müzik ile ilgili gün-
cel konularda konferans, söyleşi ve semi-
nerler düzenlenecek. Salonda aynca çeşit-
li resitaller ve dinletiler de izlenebilecek.
Ana hedeflerinin, kültürümüzün sanat
etkinlikleri ile yurtiçinde ve dışında tanı-
tılması olduğunu belirten Borusan Kültür
ve Sanat Yayıncılık A.Ş. Yönetim Kuru-
lu Başkanı A. Ahmet Kocabıyık, sanat ya-
yınlan ile Türkiye'de yaşamış kültürlerin,
özellikle Osmanlı kültürünün çeşitli açı-
lardan tanıtılmasını amaçladığını vurgu-
ladı.
Borusan Kültür ve Sanat Merkezi' nin
amacı, genel olarak düzenlediği etkinlik-
ler ve eğitim programlanyla Türkiye'nin
kültür sanat yaşamını zenginleştirmek,
klasik müziğin ve cazın daha geniş kitle-
ler tarafindan sevilmesini sağlamak ola-
rak tanımlanıyor.
Sanat Galerisi açılışı ise Erol Akyavaş,
Selda Asal, Sabri BerkeL Hülya Botasun,
Burhan Doğançay, İnci Eviner, Alev Ebuz-
ziya. .\ltan Gürman, Koket, Murat Moro-
va, Mübin Orhon, Kemal Önsoy, Mithat
Şen ve Ömer Uluç'un eserlerınden oluşan
"Aynı'lık- Ayn'lık " adlı sergiyle gerçek-
leşti.
leniyor. Yayıncılar Birliği'nin or-
ganizasyonuyla Türkiye'den 70'in
üzerinde yayınevi. 5 bin kadar ki-
tapla katılıyor fuara. Türkiye'den
fuara. Alman Yayınevleri Birli-
ği'nin bu yılkı Banş Ödülü'nü
alan Yaşar Kemal ile birlikte. Do-
ğan Hızlan, Ataol Behramoğju,
Alpay Kabacalı, Atıl Ant, Erdal Öz
gibi gazeteci-yazar \ e yayımcılar
da geliyorlar. Fuar süresince bu ya-
zar, yayımcı ve diğer bazı edebi-
yatçılarla birlikte çeşitli paneller
gerçekleştirilecek.
Yannsaat 10.00-12.00 arasın-
da Mustafa Çıkar. "Hasan Ali Yü-
cel und die Türkische Kulturre-
form" adlı kitabını imzalayacak.
Saat 14.00-16.45 arasmdaki "Di-
Un, Edebiyaün ve Kültürün Gdi-
şimindeki İşlevi"konulu panelin
oturum başkanı A.Ü.D.T.C.F. Al-
man Dili ve Edebiyatı Bölümü
Başkanı Prof. Gürsel Aytaç. Ko-
nuşmacılan ise PEN Yazarlar Ku-
lübü Başkanı Alpa\ Kahacah, Tür-
kiye Yazarlar Sendikası Başkanı
Ataol Behramoğlu, Mersin Üni-
versitesı Fen-Edebiyat Fakültesi
Dekanı Prof.Dr.Onur Büge Kula
veOzkanMert. Doğan Hızlan'ın
yöneteceği. Türkıye Yayıncılar
Birlıği Başkanı Atü Ant yayıncı
ve yazar Erdal Öz ve Ataol Beh-
ramoğhı'nun katılacağı 'Türk Ya-
\ıncılığının Yurtdışına Açılımı ve
Yazarlannuzın Uluslararası Dü-
zeyde Tanıtunı'" konulu panel ise
cumartesi günü saat 14.00-17.00
arasında gerçekleşecek. Berlinli
— yazar Aras Oren'in geçen
ay Elefanten Press Yayıne-
vi'nde çıkan (Almanca. 380
sayfa) "Unenvarteter Be-
such" adlı romanı da fuar-
da, yayınevının standında
sergilenecek ve yazar okur-
lanna kitaplannı imzalaya-
cak. Yazann. "Şimdiki Za-
manın Peşinde" kosarken.
kaleme aldığı 6. ve son kı-
tabı olan "Lnewarteter Be-
such",iki yıl önce "Beklen-
medik Bir Ziyaretçi" adıy-
la AFA Yayınlan'nda çık-
mıştı.
Yaşar Kemal'e
^anşÖdûlü'
Bızler açısından bu yılkı
fuann en onur verici yanı.
yazar Yaşar Kemal'e verile-
cek ödül hiç kuşkusuz. Fu-
ar kapsamında Alman Ya-
yımcılar Bırlığı'nin her yıl
verdiği "Banş Ödülü" bu
yıl Yaşar Kemal"e layık gö-
rüldü. 19 ekim pazar günü
Frankfurt'taki "Paulskirc-
he" adlı tarihi kılisede dü-
zenlenecek törende ünlü Al-
man yazar Günter Grass,
Yaşar Kemal'i övücü ve ta-
nıtıcı bir konuşma (Lauda-
tio) yapacak.
Öte yandan. tüm yapıtla-
n Zürih'teki L'nionsverlag'ta
Almanca çev insıyle yayım-
lanan Yaşar Kemal "in fuar-
da, yeni bir kitabı daha ser-
gileniyor. "Der Baum des
Narren" adlı 240 sayfalık
kitapta, Alaüı Bosquet'nün
yazarla yaşamı ve görüşle-
ri üzerine yaptığı söyleşi yer
alıyor.
Bakan Talay'dan
öneri mektubu
Kültür Bakanı Istemihan
Talay, 2001 vıhnda fuann
"ana tema'sı olarak Türki-
ye'nin kabulü konusunda
Essen Eyaleti Bilım ve Sa-
nat Bakanı ile buluşarak hü-
kümetin önen mektubunu
sunacak. Talay. her yıl yak-
laşık lOOülkeden, lObine
yakın yayincının katıldığı
uluslararasıplatformda, Tür-
kiye'nin 'Ozel Olarak Ta-
nıtılması' nın yazarlar ve
yayınevleri açısından oldu-
ğu kadar. kültürümüzü oluş-
turan değerlerin tanıtılması
açısından da önemlı olduğu-
na değinerek." Frankfurt
Kitap Fuan gibi böylesine
önemli bir uluslararası et-
kinlikte sunacağımız öneri
mektubumuza olumlu bir
yanıtalma dileğindeviz"de-
di.
A>TU öneri 1994 yılında
dönemin Kültür Bakanı Ti-
murçin Savaş tarafindan Fu-
ar Müdürü Peter Weidha-
as'agetirilmiştı. Savaş, 1998
yılının Türkiye'de harf dev-
riminin 7O.yıldönümü ol-
ması ve Almanya'da artan
yabancı düşmanlığına kar-
şı Türk kültürünün taratılma-
sı amacıyla; Türkiye'nin
onur konuğu, Turk edebi-
yatının da ana tema olması-
nı önermişti. Ancak Weid-
haas'ın yanıtı kıbar ve net-
ti: "Lflkenizde yazarlar ve
yayımcılar üzerindeki anti-
demokratik uvgulamalar
sürdükçe, yazarlar ve va-
yınıcılar cezaevinde vatnk-
ça Türkiye'nin fuarda ağır-
lıklı konu olmasını \ararh
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FtŞEKÇİ
İki Ödül, Bip Sergi
Bu hafta dünyanın en büyük kitap fuan sayılan
Frankfurt Kitap Fuan açılıyor, ülkemiz için iki önem-
li ödülü de getirerek.
Yaşar Kemal'e 19 Ekim Pazar günü verilecek Al-
man Kitapçılar Biriiği'nın Banş Ödülü, Almanya'da
verilen en büyük edebiyat ödülü sayılıyor. Bu önem,
ödülün kendisinden duyurusuna, töreninden yan-
kılarına dek her alanda kendisini duyuruyor.
Ödül töreni tarihi bir kilisede gerçekleşiyor. Tele-
vizyon ve radyolardan o anda yayımlanıyor. Seksen
milyon okuryazarnüfuslu Almanya'nın bütün kitap-
çılannda vitrinler Yaşar Kemal'in yapıtlanyla doluyor.
Ülkemiz ve edebiyatımız için az şey değil.
• • •
Ikinci ödül, genç bir öykücümüzün başansı. Al-
manya'nın Sesi Radyosu'nun bu yıl düzenlediği
uluslararası edebiyat yanşmasında sekiz yüzden
fazla öykü arasından birinci seçilen Aslı Erdoğan
da ödülünü 16 Ekim günü Frankfurt Kitap Fuan'nda
yapılacak bir törenle alacak.
Ödülü kazanan TartfaKuş/ar"adlıöyküyü, "Adam
Öykü" dergisinin Temmuz-Ağustos 1997 tarihli 11.
sayısında yayımlandığında okumuştum. Alışık ol-
madığım koyu bir karamsarlıkla, bu karanlığın için-
de yıldızlar gibi parlayan kendine özgü ince bir mi-
zahın iç içe olduğu ilginç bir yazarla tanışmıştım.
Sonra Mitos Yayınlan'nca yayımlanmış iki kitabı-
nı da okudum. Birbirine bağlı sayılabilecek bir dizi
öyküden oluşan Mucizevi Mandarin (1996) günümüz
toplumlarına yönelik iç burucu bir bildiri gibi. Bildi-
ri sözünden, şematik, anlatmak istedıklerini doğru-
dan söyleyen bir yazar gelmesin akla. Avrupa'nın gö-
beğinden, Cenevre'den anlatılıyor öyküler. Refah
toplumlannın doruğundan, öylesi olaylar, duyariık-
laryansıtıyor ki yazar, uygarlığı, çağdaşlığı, insani ola-
nı yeniden sorgulamaya yöneltiyor okuru. Bu kita-
bın duyarlığı bana, günümüz sınemasının dorukla-
nndan biryaprtı, Kieslovvski'nın son üçlemesinde-
ki Kırmızı'yı anımsattı. O film de Cenevre'de geçer.
Yaşlı yargıçla genç kız arasmdaki ılişkiyle anlatılma-
ya çalışılan "kardeşlik" teması, umutsuzlukla dolu
günümüz Batı toplumu içinde, insana ve gençliğe
güvenen bir iyimseriik taşır yine de.
Yazann öteki kitabı Kabuk Adam (1994) yüz elli
sayfalık bir uzun öykü. Uluslararası bir fizikçiler top-
luluğuyla Karayipler'de bir adaya, yaz okuluna ge-
len genç bir kadının, adadaki yerli kültürü tanımase-
rüvenini anlatıyor. Bu kitap, birbirinden çok farklı iki
kültüre ait iki insanın yakınlaşma çabaları içindeki
durumlannı irdeliyor.
Kitaplannda verilen bilgilere bakılırsa Aslı Erdoğan,
yaşamöyküsü ilginç bir yazar. isviçre'de CERN'de
(Avrupa Yüksek Enerji Fiziği Laboratuvarı) çalışırken
Rio Üniversıtesi'ne gidiyor. Sonra da mesleğıni ten\
edip yazariığa yöneliyor. Son kuşak yazalanmız ara-
sında CerrahpaşaTıp'ı beşincı sınrftan terk eden kü-
çük İskender'i andınyor bu yanıyla. Partak gelecek-
leri böylesı rahatlıkla terk edebilmek de yalnızca
gösterilen cesaret için bile övgüye değmez mi? Ay-
nca yazdıklanndan Aslı Erdoğan'ın bilim dünyası
adına kayıp, ama yazın dünyası adına bir kazanç ol-
duğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.
•••
Geçen hafta Resım ve Heykel Müzesi'nde açılan
ve 21 Kasım'a dek sürecek "Çallı ve Atölyesi" baş-
lıktı sergi, birkaç bakımdan önenTtaşiyörT 3
Sergi, ibrahim Çalh'nın yirrnfcfokuz ünlü tablo-
sunun yanı sıra, onun atölyesinden yetişmiş resim
sanatımızın ünlü pek çok ustasının yapıtlanndan da
örnekler sunuyor.
Anı parçalan ve fotoğraflarla desteklenen sergi,
izleyicilere daha kapsamlı bilgiler vermesiyle de iyi
düşünülmüş bir düzenleme.
Ne yazık, resim sanatının, kendine özgü neden-
lerie koleksiyonculann ellerinde bulunan önemli ya-
pıtlannı her zaman herkesin görebilme olanağı bu-
lunmuyor. Evlerde ya da depolarda saklanan sanat
yapıtları bir "kapatılma" ile karşı karşıya kalıyor.
Bu serginin, resim sanatımızın en büyük isimle-
rinden birinin bugüne dek açılar en kapsamlı ser-
gisi olduğu düşünülürse sanat yapıtı ile izleyici ara-
smdaki uzaklığın ne boyutta olduğu da anlaşılır.
Iş Bankası'nın elindeki böylesi zengin bir kolek-
sıyonu bir süreliğine de olsa kamuya açması övü-
nülecek ve başka koleksiyonculara da ömek olma-
sı gereken bir davranış.
Ancak gönül, elinde 1997 adet yapıtın bulundu-
ğu Iş Bankası'ndan, ülkemıze yakışacak bir müze
yapısıyla, bu yapıda koleksiyonunu sürekli sergile-
yebileceği günleri özlüyor.
BUGUN
• AKBANK 7. CAZ FESTÎ\ALİ kapsamında
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda saat 18.30'da
Yusef Lateef - Adam Rudolph's Moving Pictures
konseri ile saat 21.30'da James Carter Çjuartet
konseri izlenebilır.
• AKSANAT'ta saat 12.30da Les Mccann-Eddie
Harris "Swiss Movement" videodan caz , saat
15 30'da James Carter semineri ve saat 18.30'da
Don Cherry "MuMkulti" videodan caz izlenebilir.
• ESKtŞEHİR FESTTV'ALİ kapsamında And. Ü.
Spor Salonu'nda saat 15.45'te Larr> CoryeU'nin
konseri, AKM Konser Salonu'nda 21.15"te Modern
Dans Topluluğu'nun göstensi, saat 18.45'te
Sinema Salonu'nda Equinox'in resitali izlenebilir.
K Ü L T Ü R # ÇİZİK
KAMİL MASARACI
gormuyorum.