07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1997 ÇARŞAMBA 10 KULTUR 4 9 . F R A N K F U R T K İ T A P F U A R I B A Ş L A D I 100 ülke, 10 bin yayınevi, 300 bin kitap! GÜNERYÜREKLtK BERLİN - Dünyanın kitabı. Cilt cilt, sıra sıra, yan yana, üst üs- te, raf raf. Seç seçebildiğince. Bak, bakabildiğin kadar. Pano- larda yeni çıkan kitaplann cicili- bicili, rengârenk afişleri. Yazar- lann büyük boy çarpıcı portrele- ri. Gel de hepsıni toplama. Kıtap dedigin böyle pazarlanır. Ama sa- tıldığı sayıda okunur ıtıu? Ya da kaç sayfası okunur? Yoksa şöyle bir kanştınlır mı? tstahstikler hep bir ağız bu konuda. Veriler, kıtap saün alma ile kitap okuma alışkan- lığı arasmda yabana atılmayacak bir fark olduğunu göstenyor. Bı- linen gerçek. Ama yine de amaç "öncekftap" deği! mi? Frankfurt Fuan da yaklaşık yanm yüzyıldır "önce kitap" diyor ve dünyanın dört bir yöresınden bınlerce ya- yınevini bu amaçla birmerkezde topluyor. Bu yıl yüzü aşkın ülke- den 10 bin kadar yayınevi var fu- arda. 80 bini yeni çıkan, tam 306 bin çeşit kitap sergileniyor. Geçen yıllardan çok fazla değil. Fakat yine de pazar gününe dek sürecek fuar, 200 binden fazla kıtapseve- ri ve kitaptan ekmek yiyeni beş gün boyu bir araya getirecek ve dünya kitap borsasının nabzı bu- rada, Frankfurt'ta atacak. Konuk ülke Portekiz: 'Dünyaya Açılan Yollar' Frankfurt Kitap Fuan'nda her • Bu yıl fuarda ağırhk verilen konuk ülke Portekiz. Yıllardır Nobel'e aday gösterilen Antonio Lobo Antunez ile birlikte kırk kadar Portekizli yazar Frankfurt'a davet edildi. Yayıncılar Birliği'nin organizasyonuyla Türkiye'den 70'in üzerinde yayınevi, beş bin kadar kitapla katılıyor fuara. Ataol Behramoğlu, Atıl Ant, Alpay Kabacalı, Doğan Hızlan ve Erdal Öz'ün katılacaklan çeşitli paneller gerçekleştirilecek.Yaşar Kemal'in ödül töreninde Günter Grass konuşacak. Ataol Behramoğlu yıl bir ülkenın edebıyatına ağır- lık veriliyor. Daha doğrusu, 1976 yılında Latin Amerika ile başla- tılan bu gelenek. önceleri (1988'e dek) iki yılda bir yerine getirilir- dı. Şimdi gördüğü büyük ilgi üze- rine her yıl gerçekleştıriliyor. Amaç, yabancı ülkelerin edebiyat- lannı dünyaya tanıtmak. Bu yıl fu- arda ağırlık verilen konuk ülke. Portekız. "FDrtekiz: Dünyaya Açı- lan Yollar" belgisiyle düzenlenen etkınliklerle. VascodaGama'nın bilinmedık kıyılan ve yabancı kültürleri keşfe çıkışının 500. yıl- dönümü de anılmak isteniyor. Bu AülAnt vesileyle. yıllardır Nobel'e aday gösterilen 1942 Lizbon doğumlu Antonio Lobo Antunes ile birlik- te 40 kadar Portekizli yazar Frank- furt'a. fuara davet edildi. Fuar alanındaki bu binanın iki katı Por- tekiz'ın kültür-sanat yaşarrunı ta- nıtıcı etkinliklere aynldı. Birser- ginın de yer aldığı bu etkinlikte Portekizli yazarlar yapıtlanndan bölümler okuyarak ve ardından konuklarla tartışarak kendilerini tanıtma olanağı bulacaklar. Bura- da hemen belırtmek gerekir, Frankfurt Kitap Fuan, özellikle ve de önelikle çeşitli ülkelerden ya- ErdalÖz yınevleri ile yazarlann biraraya geldikleri ve telif haklannın gö- rüşüldüğü bir büyük "pazar", "bor- sa". O nedenle, fuarda her yıl her- hangi bir ülkeye ağırlık verilme- si, o ülkenin edebiyatının dünya- ya pazarlanması açısından büyük önem taşıyor. Bu şans bu yıl Por- tekiz'in elinde. Frankfurt Fu- an'ndagerçekleştirilecek okuma akşamlannın ve edebiyat sohbet- lerinin, tıyatro, dans, müzik gös- terilerinin yanı sıra tüm Alman- ya'da bin 300 kadar Portekiz üze- rine etkinliğın düzenlendiği bil- diriliyor. Alman gazeteleri günler- AJpay Kabacalı dir sayfa-sayfa, Portekiz edebi- yatmı ve Portekizli yazarlan ta- nıtıcı yazılar-söyleşiler yayınlı- yorlar. Gelecek yıl Isviçre sıra- da. Daha sonra Macaristan. Biz de vanz: 70 yayınevi, 5 bin kitap ve paneller Bize gelince. Biz bu yıl da yi- ne "iddiau" bir biçimde temsıl ediliyoruz fuarda. DSP'li Kültür Bakanımız İstenühan Talay'ın fu- ar nedenıyle özel olarak Frank- furt'a gelmesi ve geçen yıl dıni is- tismar eden katılımın bıraktığı olumsuz imajı değiştirmesi bek- tenorsaksofoncusu CEM YEGUL Bu gece Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yakın dönemin en önem- lı caz müzısyenlerinden bırinı ağırlı- yoruz; hem de caz medyasının gün- demine girdiğinden beri hiç değiş- meyen dörtlüsüyle. Jamcs Carter'ın, genç v aşına rağ- men söyleyecek çok şeyi var; o ken- di dilini yaratarak caz arenasına ger- çek anlamda var olmanın asgan ge- reğini çok kısa sürede yerine getiren- lerden. llk albümü: 'JC On The Set' yeni birdilin müjdecisiydi, ancak bü- yük plak şirketlerının müzisyenler üzerindeki etkilen bilindiğinden, kim- se pek acele etmedi. James Carter'ın kendi sesıni aradığı. şişirilmiş bir ba- lon olmadığı ya da bir oyun peşinde olmadığı da hemen belli oldu. Bılindiği gibi bütün büyük caz mü- zisyenlen cazın köklerinı temel al- mak zorundadırlar. James Carter de swıng, bop ve özgür caz arasında gi- dip geliyorçalışmalannda. enerji kat sayısıra hep yükseklerde tutarak ve za- man zaman da sıyah müziği tümüy- le kucaklayarak. Kendi bestelerine yeni bir ruh katarak kökJerine ınıyor, bu köklerden beslendikten sonra da di- ğer siyah müzik formlanna kucak aç- maktan korkmuyor James Carter. Ken- di dilini yarattığı ve bu dille yüksek düzeyde hâkim olduğundan dili zen- ginjeştinrken çirkınleştırmiyor. Örneğin son albümü: "Conversn" With The Elders'da hem yakın döne- min caz ikonolanyla sıcak sohbetle- re giriyor (Lester Bovvie, Hamlet Blu- iett, Larry Smith. Buddy Tate, Harry tt Sweets' Edison gibi) hem deJama- ika'dan ödünç aldığı ritimlerle büyük bir caz-reggae yaratabiliyor. James Carter topluluğundaki diğer müzısyen- ler gibi Detroıt çıkışlı. Çocuk yaşlar- da hem bir endüstri şetuinde (Detro- it, ABD'de otomotıv sanayiinin mer- kezidir) büyümenin gerçeklenyle hem de soul ve funk gibi sıyah müzikal formlarla tanışıyor. ABD'deki caz kri- tiklerinin dikkatini de ilk olarak 17 ya- şmda VVVnton Marsalis'in bır turne- sinde çekiyor. Lester Bowie (Art En- semble of Chicago) ve .lulius Hemp- hill'in (World Saxophone Quartet) beşlileriyle çaldıktan sonra da ıyice pi- şerek istikametini belırlemeye başlı- yor. James Carter bugün son çeyrek yüz- yılın en iyi tenor saksofonculan ara- sında sayılıyor; Lester Bovvie'ye gö- re ise: "geleceğin tenor saksofoncusu James Carter, Jimi Hendrhften de etkileniyor, kilise müzığinden de (gos- pel). blues'dan da r&b'den de Sun Ra'den de Duke EUingtontan da. Genç yaşma rağmen Sun Ra'deki Elling- ton etkilerini görecek kadar da olgun bir müzisyen James Carter. James Carter'ın bir diğer özelliği de caz dünyasının "çok-kamışlı'' mü- zisyenlerinden biri oluşu; hemen he- men tüm saksofonlara aynı düzeyde hâkim; aynca aykın alet bas klarneti de ustalıkla çalabiliyor. Aletlerinde yakaladığı tonlar ve renkler ilk an- dan itibaren etkisini göstermeye bas.- lıyor. Onunki sadece teknik bir bece- riden ibaret değil; tekniğini özümse- diği müzik kültürüyle yoğurduğu için yarattığı ses havada kalan, hiçbir şey ıfade etmeyen bır ses olarak kalmıyor, kendi iç dinamiğinı yaratarak zengin- leştikçe zenginleşiyor. Bu gece James Carter'ı basta Jari- bu Shahid. davulda Tani Tabbal ve piyanoda Craig Taborn eşliğinde iz- İeyeceğiz. Carter'ın eşlikçılen yakın dönemm en önemlı müzisyenleri ara- sında sayılıyor. Festivalin en heyecan verici konserlerinden biri olacak. Erdağ Aksel'in İstanbul Galeri Nev'de sergilenen çalışmalan üzerine Alemkrin vekılıç/ann ammsattıklavı NECMİ SÖIVMEZ Uzun bir süreden sonra çalış- malannı Istanbul'da sergileyen Erdağ Aksel'ın (1953) Gaİeri Nev'de "RetourdeForce" başlı- ğı altında açtığı kişisel sergisi. sanatçının gelişim çizgisinde önemli bir rol oynadığına ınan- dığım, çoğunluğu 1995 'te yapıl- mış olan işlerinden oluşuyor. Bu işlerin ilk gnıbu sergiye ismini ve- ren bir form bütünlüğünü ön pla- na çıkarsa da içerdikleri farklı yapılandırma, tanımlandrrma ni- telikJeri açısından onlann herbı- rini başlı başma yorumlamak da- ha yerinde olacak. Aksel galerinin alçak tavanına neredeyse iki üç milımetre ya- kınlaşan "Cihar'ın ŞjkâyetT isim- li büyük boyutlu çalışmasında, camiler için yapılan alemleri tek- rartasarlayarak oluşturduğu for- mun tepesine büyük boyutlu bir pervane ekJeyerek bildik ile bi- linmeyen arasında konumlanan bir "heykel" gerçekleştırmiş. Güncel sanat ortamımızda sayı- lan giderek artan yerleştirme (ins- tallation) teknığıyle yapılan za- yıf işlerin oluşturduğu modanın dışında kalan ve belirli oranda u klasik heykel" tekniğini yenı- den çerçevelemeyi örneğin ca- mi alemleri, kılıçla sanatçının arayışlannda bir tür çıkış nokta- sı oluştururken asker kemerlen. bakır kaplar, artık yürürlükten kalkmış olan bozuk paralar gibi hazır malzemeler sanatçının ta- sanmlanna fazlaca müdahale et- meden eklemledıği nesneler ara- sında yer alıyor. Onun böylece oluşturduğu bir- liktelikler. temiz, göstenlen titiz el emeğini açığa vuran detaylar- la bırleşince ortaya "birleştirici özeffiklerini" vurgulayan zarif ça- lışmalarçıkıyor. "Birteştiririözel- Cami alemleri, kılıçla sanatçının ara\ ışlannda bir tür çıkış noktası oluştururken asker kemerleri, bakır kaplar, artık yürürlükten kalkmış olan bozuk paralar gibi hazır malzemeler sanatçının tasanmJarına fazlaca müdahale etmeden eklemlediği nesneler arasında yer alıyor. ük" derken sanatçının özellikle "Patriot" (1995) isimli çalışma- sında gıriştiği yorumu vurgula- mak istiyorum. Sanatçının verdi- ği bılgilere göre Fatih'in kılıcın- dan yola çıkarak şekillendirilen bu çalışma, gerçekte kılıç for- munun kendi içindeki bütünlüğü- nün bozularak parçalara aynl- masıyla kurgulanmış. Kurgu mantığı daha ilk bakışta kendi- sini ele veriyor. Kılıcın kabza- sında görülen "biçim bozma" eğilimi, kılıcın gövdesini oluştu- ran bölümde giderek "dekonst- rûktiP olarak değerlendirilebi- lecek olan bir yaklaşımla yeniden yapılandınlıyoradeta. Aksel böy- lece boyunu istediği gibi uzatıp kısaltabileceği, sağa sola hafif- çe kaymış olan bir forma ulaşı- yor. Bu form, içi artık yürürlük- ten kalkmış olan bin liralann ol- duğu bakır bir kazanın içine sap- lanmış gibi ayakta duruyor. Aksel, belİi bütünlükleri de- taylara inen bir soyutlama anla- yışıyla çalıştığı için birbirine pa- ralel stratejiler geliştirerek yakın tarihe, özellikle de Osmanlı ta- rihine göndermelerde bulunuyor. Sergide birçok kez ele alındığı gözlemlenen balık formu, sanat- çının ifadesiyle "Türkiye'deüre- tihniş ilk plastikçocukoyuncağıy- mış." Sergide bu oyuncak for- munun da Aksel tarafindan tek- rarelealındığmı. kesilip biçildi- ğini görüyoruz. Alemlerin ve kı- lıçlann anımsattığı Osmanlılık ise ataerkil bir toplumun '•falHk belleğinin" ne denli kuşatıcı ol- duğunu anımsatıyor. Ama dik- kat; sadece "dünün dünyası" değil bu. Borusan'dan kültür ve sanat merkezi Kültür Servisi - Borusan Grubu. geç- miş yıllardaki kültürel etkinliklerinin bi- rikimini İstanbul. Beyoğlu'nda açtığı 'Bo- rusan Kültür ve Sanat Merkezi' ile ku- rumsallaştırdı. Açılışı 13 Ekim'de, Beyoğ- lu mimarisinin tipik bir örneği olan, Istik- lal Caddesi 421 No'lu bınada gerçekleş- tirilen Borusan Kültür ve Sanat Merke- zi 'nde, sanat galerisi, müzik kütüphane- si, Internet cafe, konferans salonu, Boru- san Oda Orkestrası'nın çalışma salonu ve yönetim birimleri yer alıyor. Ülkemizin çağdaş sanatını her kuşaktan seçkin sanatçılar ve koleksiyonlarla geniş bir izleyici kitlesine sunmayı hedefleyen Sanat Galerisi'nde çağımız ve günümüz sanatının geçırdiği aşamalar, sergiler ya- nında kataloglar. konferans, seminer, vvork shop ve söyleşilerle desteklenip zengınleş- tirilecek. Müzik kütüphanesinde ise genel bir sanat kitaplığı yerine, Türkiye'nin en zengin müzik ve CD kütüphanesinin oluş- turulması hedeflendi. Kütüphanede şu aşa- mada ağırlıklı olarak Klasik Batı Müziği, Türk Sanat Müziği ve Caz dalında 500 ki- tap. 500 nota, 5 CD Rom referans kayna- ğı ve 2000 CD ile küçük bir de Internet cafe bulunuyor. 50 kişi kapasiteli konferans ve dinleti sa- lonunda kültür, sanat ve müzik ile ilgili gün- cel konularda konferans, söyleşi ve semi- nerler düzenlenecek. Salonda aynca çeşit- li resitaller ve dinletiler de izlenebilecek. Ana hedeflerinin, kültürümüzün sanat etkinlikleri ile yurtiçinde ve dışında tanı- tılması olduğunu belirten Borusan Kültür ve Sanat Yayıncılık A.Ş. Yönetim Kuru- lu Başkanı A. Ahmet Kocabıyık, sanat ya- yınlan ile Türkiye'de yaşamış kültürlerin, özellikle Osmanlı kültürünün çeşitli açı- lardan tanıtılmasını amaçladığını vurgu- ladı. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi' nin amacı, genel olarak düzenlediği etkinlik- ler ve eğitim programlanyla Türkiye'nin kültür sanat yaşamını zenginleştirmek, klasik müziğin ve cazın daha geniş kitle- ler tarafindan sevilmesini sağlamak ola- rak tanımlanıyor. Sanat Galerisi açılışı ise Erol Akyavaş, Selda Asal, Sabri BerkeL Hülya Botasun, Burhan Doğançay, İnci Eviner, Alev Ebuz- ziya. .\ltan Gürman, Koket, Murat Moro- va, Mübin Orhon, Kemal Önsoy, Mithat Şen ve Ömer Uluç'un eserlerınden oluşan "Aynı'lık- Ayn'lık " adlı sergiyle gerçek- leşti. leniyor. Yayıncılar Birliği'nin or- ganizasyonuyla Türkiye'den 70'in üzerinde yayınevi. 5 bin kadar ki- tapla katılıyor fuara. Türkiye'den fuara. Alman Yayınevleri Birli- ği'nin bu yılkı Banş Ödülü'nü alan Yaşar Kemal ile birlikte. Do- ğan Hızlan, Ataol Behramoğju, Alpay Kabacalı, Atıl Ant, Erdal Öz gibi gazeteci-yazar \ e yayımcılar da geliyorlar. Fuar süresince bu ya- zar, yayımcı ve diğer bazı edebi- yatçılarla birlikte çeşitli paneller gerçekleştirilecek. Yannsaat 10.00-12.00 arasın- da Mustafa Çıkar. "Hasan Ali Yü- cel und die Türkische Kulturre- form" adlı kitabını imzalayacak. Saat 14.00-16.45 arasmdaki "Di- Un, Edebiyaün ve Kültürün Gdi- şimindeki İşlevi"konulu panelin oturum başkanı A.Ü.D.T.C.F. Al- man Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Gürsel Aytaç. Ko- nuşmacılan ise PEN Yazarlar Ku- lübü Başkanı Alpa\ Kahacah, Tür- kiye Yazarlar Sendikası Başkanı Ataol Behramoğlu, Mersin Üni- versitesı Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Onur Büge Kula veOzkanMert. Doğan Hızlan'ın yöneteceği. Türkıye Yayıncılar Birlıği Başkanı Atü Ant yayıncı ve yazar Erdal Öz ve Ataol Beh- ramoğhı'nun katılacağı 'Türk Ya- \ıncılığının Yurtdışına Açılımı ve Yazarlannuzın Uluslararası Dü- zeyde Tanıtunı'" konulu panel ise cumartesi günü saat 14.00-17.00 arasında gerçekleşecek. Berlinli — yazar Aras Oren'in geçen ay Elefanten Press Yayıne- vi'nde çıkan (Almanca. 380 sayfa) "Unenvarteter Be- such" adlı romanı da fuar- da, yayınevının standında sergilenecek ve yazar okur- lanna kitaplannı imzalaya- cak. Yazann. "Şimdiki Za- manın Peşinde" kosarken. kaleme aldığı 6. ve son kı- tabı olan "Lnewarteter Be- such",iki yıl önce "Beklen- medik Bir Ziyaretçi" adıy- la AFA Yayınlan'nda çık- mıştı. Yaşar Kemal'e ^anşÖdûlü' Bızler açısından bu yılkı fuann en onur verici yanı. yazar Yaşar Kemal'e verile- cek ödül hiç kuşkusuz. Fu- ar kapsamında Alman Ya- yımcılar Bırlığı'nin her yıl verdiği "Banş Ödülü" bu yıl Yaşar Kemal"e layık gö- rüldü. 19 ekim pazar günü Frankfurt'taki "Paulskirc- he" adlı tarihi kılisede dü- zenlenecek törende ünlü Al- man yazar Günter Grass, Yaşar Kemal'i övücü ve ta- nıtıcı bir konuşma (Lauda- tio) yapacak. Öte yandan. tüm yapıtla- n Zürih'teki L'nionsverlag'ta Almanca çev insıyle yayım- lanan Yaşar Kemal "in fuar- da, yeni bir kitabı daha ser- gileniyor. "Der Baum des Narren" adlı 240 sayfalık kitapta, Alaüı Bosquet'nün yazarla yaşamı ve görüşle- ri üzerine yaptığı söyleşi yer alıyor. Bakan Talay'dan öneri mektubu Kültür Bakanı Istemihan Talay, 2001 vıhnda fuann "ana tema'sı olarak Türki- ye'nin kabulü konusunda Essen Eyaleti Bilım ve Sa- nat Bakanı ile buluşarak hü- kümetin önen mektubunu sunacak. Talay. her yıl yak- laşık lOOülkeden, lObine yakın yayincının katıldığı uluslararasıplatformda, Tür- kiye'nin 'Ozel Olarak Ta- nıtılması' nın yazarlar ve yayınevleri açısından oldu- ğu kadar. kültürümüzü oluş- turan değerlerin tanıtılması açısından da önemlı olduğu- na değinerek." Frankfurt Kitap Fuan gibi böylesine önemli bir uluslararası et- kinlikte sunacağımız öneri mektubumuza olumlu bir yanıtalma dileğindeviz"de- di. A>TU öneri 1994 yılında dönemin Kültür Bakanı Ti- murçin Savaş tarafindan Fu- ar Müdürü Peter Weidha- as'agetirilmiştı. Savaş, 1998 yılının Türkiye'de harf dev- riminin 7O.yıldönümü ol- ması ve Almanya'da artan yabancı düşmanlığına kar- şı Türk kültürünün taratılma- sı amacıyla; Türkiye'nin onur konuğu, Turk edebi- yatının da ana tema olması- nı önermişti. Ancak Weid- haas'ın yanıtı kıbar ve net- ti: "Lflkenizde yazarlar ve yayımcılar üzerindeki anti- demokratik uvgulamalar sürdükçe, yazarlar ve va- yınıcılar cezaevinde vatnk- ça Türkiye'nin fuarda ağır- lıklı konu olmasını \ararh DEFNE GOLGESİ TURGAY FtŞEKÇİ İki Ödül, Bip Sergi Bu hafta dünyanın en büyük kitap fuan sayılan Frankfurt Kitap Fuan açılıyor, ülkemiz için iki önem- li ödülü de getirerek. Yaşar Kemal'e 19 Ekim Pazar günü verilecek Al- man Kitapçılar Biriiği'nın Banş Ödülü, Almanya'da verilen en büyük edebiyat ödülü sayılıyor. Bu önem, ödülün kendisinden duyurusuna, töreninden yan- kılarına dek her alanda kendisini duyuruyor. Ödül töreni tarihi bir kilisede gerçekleşiyor. Tele- vizyon ve radyolardan o anda yayımlanıyor. Seksen milyon okuryazarnüfuslu Almanya'nın bütün kitap- çılannda vitrinler Yaşar Kemal'in yapıtlanyla doluyor. Ülkemiz ve edebiyatımız için az şey değil. • • • Ikinci ödül, genç bir öykücümüzün başansı. Al- manya'nın Sesi Radyosu'nun bu yıl düzenlediği uluslararası edebiyat yanşmasında sekiz yüzden fazla öykü arasından birinci seçilen Aslı Erdoğan da ödülünü 16 Ekim günü Frankfurt Kitap Fuan'nda yapılacak bir törenle alacak. Ödülü kazanan TartfaKuş/ar"adlıöyküyü, "Adam Öykü" dergisinin Temmuz-Ağustos 1997 tarihli 11. sayısında yayımlandığında okumuştum. Alışık ol- madığım koyu bir karamsarlıkla, bu karanlığın için- de yıldızlar gibi parlayan kendine özgü ince bir mi- zahın iç içe olduğu ilginç bir yazarla tanışmıştım. Sonra Mitos Yayınlan'nca yayımlanmış iki kitabı- nı da okudum. Birbirine bağlı sayılabilecek bir dizi öyküden oluşan Mucizevi Mandarin (1996) günümüz toplumlarına yönelik iç burucu bir bildiri gibi. Bildi- ri sözünden, şematik, anlatmak istedıklerini doğru- dan söyleyen bir yazar gelmesin akla. Avrupa'nın gö- beğinden, Cenevre'den anlatılıyor öyküler. Refah toplumlannın doruğundan, öylesi olaylar, duyariık- laryansıtıyor ki yazar, uygarlığı, çağdaşlığı, insani ola- nı yeniden sorgulamaya yöneltiyor okuru. Bu kita- bın duyarlığı bana, günümüz sınemasının dorukla- nndan biryaprtı, Kieslovvski'nın son üçlemesinde- ki Kırmızı'yı anımsattı. O film de Cenevre'de geçer. Yaşlı yargıçla genç kız arasmdaki ılişkiyle anlatılma- ya çalışılan "kardeşlik" teması, umutsuzlukla dolu günümüz Batı toplumu içinde, insana ve gençliğe güvenen bir iyimseriik taşır yine de. Yazann öteki kitabı Kabuk Adam (1994) yüz elli sayfalık bir uzun öykü. Uluslararası bir fizikçiler top- luluğuyla Karayipler'de bir adaya, yaz okuluna ge- len genç bir kadının, adadaki yerli kültürü tanımase- rüvenini anlatıyor. Bu kitap, birbirinden çok farklı iki kültüre ait iki insanın yakınlaşma çabaları içindeki durumlannı irdeliyor. Kitaplannda verilen bilgilere bakılırsa Aslı Erdoğan, yaşamöyküsü ilginç bir yazar. isviçre'de CERN'de (Avrupa Yüksek Enerji Fiziği Laboratuvarı) çalışırken Rio Üniversıtesi'ne gidiyor. Sonra da mesleğıni ten\ edip yazariığa yöneliyor. Son kuşak yazalanmız ara- sında CerrahpaşaTıp'ı beşincı sınrftan terk eden kü- çük İskender'i andınyor bu yanıyla. Partak gelecek- leri böylesı rahatlıkla terk edebilmek de yalnızca gösterilen cesaret için bile övgüye değmez mi? Ay- nca yazdıklanndan Aslı Erdoğan'ın bilim dünyası adına kayıp, ama yazın dünyası adına bir kazanç ol- duğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. ••• Geçen hafta Resım ve Heykel Müzesi'nde açılan ve 21 Kasım'a dek sürecek "Çallı ve Atölyesi" baş- lıktı sergi, birkaç bakımdan önenTtaşiyörT 3 Sergi, ibrahim Çalh'nın yirrnfcfokuz ünlü tablo- sunun yanı sıra, onun atölyesinden yetişmiş resim sanatımızın ünlü pek çok ustasının yapıtlanndan da örnekler sunuyor. Anı parçalan ve fotoğraflarla desteklenen sergi, izleyicilere daha kapsamlı bilgiler vermesiyle de iyi düşünülmüş bir düzenleme. Ne yazık, resim sanatının, kendine özgü neden- lerie koleksiyonculann ellerinde bulunan önemli ya- pıtlannı her zaman herkesin görebilme olanağı bu- lunmuyor. Evlerde ya da depolarda saklanan sanat yapıtları bir "kapatılma" ile karşı karşıya kalıyor. Bu serginin, resim sanatımızın en büyük isimle- rinden birinin bugüne dek açılar en kapsamlı ser- gisi olduğu düşünülürse sanat yapıtı ile izleyici ara- smdaki uzaklığın ne boyutta olduğu da anlaşılır. Iş Bankası'nın elindeki böylesi zengin bir kolek- sıyonu bir süreliğine de olsa kamuya açması övü- nülecek ve başka koleksiyonculara da ömek olma- sı gereken bir davranış. Ancak gönül, elinde 1997 adet yapıtın bulundu- ğu Iş Bankası'ndan, ülkemıze yakışacak bir müze yapısıyla, bu yapıda koleksiyonunu sürekli sergile- yebileceği günleri özlüyor. BUGUN • AKBANK 7. CAZ FESTÎ\ALİ kapsamında Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda saat 18.30'da Yusef Lateef - Adam Rudolph's Moving Pictures konseri ile saat 21.30'da James Carter Çjuartet konseri izlenebilır. • AKSANAT'ta saat 12.30da Les Mccann-Eddie Harris "Swiss Movement" videodan caz , saat 15 30'da James Carter semineri ve saat 18.30'da Don Cherry "MuMkulti" videodan caz izlenebilir. • ESKtŞEHİR FESTTV'ALİ kapsamında And. Ü. Spor Salonu'nda saat 15.45'te Larr> CoryeU'nin konseri, AKM Konser Salonu'nda 21.15"te Modern Dans Topluluğu'nun göstensi, saat 18.45'te Sinema Salonu'nda Equinox'in resitali izlenebilir. K Ü L T Ü R # ÇİZİK KAMİL MASARACI gormuyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle