04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1997 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Siyasal Partiler ve Demokrasi HALİT ÇELENK Hukukçu R efah Partisi'nin kapatıl- ması ıstemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açılan davadan sonra medyada siyasal partiler, demok- rasi, anayasa ve Siyasal Partiler Yasası konulannda değişık dü- şüncelerileri sûrüldü. Parti kapatmanın demokrasiye aykın olduğu, bunun il- kellikten başka bır şey olmadığı (Erba- kan) söylendiği gibi, laık cumhuriyeti, demokrasiyi ve özgürlükleri ortadan kaldırmayı amaçlayan partilerin kapa- tılması gerektiği, bunun demokrasiyi korumak için zorunlu olduğu da yazıl- dı. Yürürlükte bulunan anayasa, siyasal partileri demokratik yaşamın vazgeçil- mez kuruluşlan olarak kabu! etmiş ve çalışmalannı anayasa ve yasa hüküm- lerine göre yapacaklanna ilişkin hü- kümler getirmiştir. Buna göre partilerin çalışmalan demokrasi ilkelerine uygun olacaktır (M. 69'ı). Aynca bu anayasa siyasal partilerin programlan ve eylem- leri için de kimi koşullar ve sınırlama- lar koymuştur. Bu koşullara göre siya- sal partilerin program ve eylemleri, dev- letin bağımsızlığına... Millet egemenh- ğine.. demokratik ve laik cumhuriyet il- kelerine aykın olamaz, sınıf ve zümre diktatörlüğünü amaçlayamaz, suç işlen- mesini teşvik edemez (M. 68/4). Bu il- kelere aykın program ve tüzüğe sahip olan ve eylemlerde bulunan siyasal par- tilertemelli kapatılır(M. 68-69). Kapat- ma bir ceza değil. önlemdir. Anayasanm ve anayasada yapılan son değişiİdikJerin siyasal partiler hakkın- daki düzenlemeleri özetle böyledir. Bi- lindiği gibi 1995 yıhnda anayasanm 68- 69. maddelerinde değişikliİc yapılmış- tır. Değiştirilen 68. maddenin 4. fikra- sına göre "siyasi partilerin tüzük ve programlan ile eylemleri, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykın ola- maz."Değiştirilen 69. maddeye göre ise bir siyasal partinin tüzük ve programı- nın 68. maddenin yukanda sözü geçen 4. fıkrası hükümlerine aykın bulunma- sı halinde bu parti hakkında temelli ka- patmakaran verilir. (M. 69'5). Böylebir karann verilebilmesi 'ancak onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkeme- si'nce tespit edilmesi'ne bağlıdır. (M. 69/6). Refah Partisi de Meclis'te bu anaya- sa değişikliklerine olumlu oy kullanmış ve bu hükümlere katılmıştır. Gerek bu hükümler ve gerekse Siya- si Partiler Yasası'nın konuya ilişkin dü- zenlemeleri tartışılabilir, eleştirilebilir. Bu. kişilerin düşünce açıkJama ve eleş- tiri özgürlüğünün bir gereğidir. Ancak bütün bunlann, sözü geçen yasalann ve anayasanm yürürlükte kaldığı sürece uygulanmasını önleyemeyeceği tartış- masızdır. Burada açıklığa kavuşması gereken konu şudur: Refah Partisi'nin kapatıl- ması davasında Yargıtay C. Başsavcıh- ğı'nın ileri sürdügü gibi anayasa hü- kümlerine ve bu temel yasanın değişen 68-69. maddelerine göre kapatma dava- sı açılabılir mi? Böyle bir davada ana- yasanın hükümleri uygulanarak kapat- ma karan oluşturulabilir mi? Yoksa bu konuda aynca bır yasanın çıkanlması- na gerek var mıdır? Anayasa hukuku uzmanlan ve öğre- tim üyeleri, bu soruya. "Böylebir dava- da anayasa hükümleri uygulanabilir ve uygulanmalıdır'" biçiminde yanıt ver- mektedirler. Buna göre anayasanm 68 ve 69. maddeleri, Siyasi Partiler Yasa- sı'ndan sonra kabul edilmiş ve yürüriü- ğe girmiştir. Aynı konuyu düzenleyen sonraki yasanın, önceki yasayı ortadan kaldırdığı ve artık olayda yeni yasanın uygulanacağı, hukuk kurallannın bir gereğidir. Yine bu maddeler sadece ge- nel nitelikte kurallar getırmemiş, adeta Siyasal Partiler Yasası'nı değiştiren, açık, aynntılı ve uygulanabilir hüküm- ler koymuştur. Bu durumda artık eski kurallann değil yeni kurallann uygu- lanması ve yeni yasanın (Anayasa da hukuk açısından bir yasadır) eski yasa- yı ortadan kaldırdığının kabul edilme- si gerekir. Bu konuda Anayasa Mahke- mesi'nin daha önce verilmiş ömek ka- rarlan vardır. Bundan başka aynca ana- yasanuı yürürlüğe girişini düzenleyen 177/e maddesi de; yürürlükteki yasala- nn yeni anayasaya uygunlugu sağianın- caya ya da \en i yasalar çı kan lınca\ a ka- dar varolan yasalann anayasaya a> kın olmayan hükümleri ya da doğrudan doğruya anayasa hükümleri uygulanır, demektedir. Bu açıklamalar ve anayasanm yürür- lüğe girişini düzenleyen 177/e madde- si, olayda anayasanm getirdiği yeni hü- kümlerin öncelikle uygulanması ve ka- patma davasının buna göre değerlendi- rilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Yukanda açıklanan anayasal ve y asal düzenlemeler, siyasal partilerin, de- mokratik-laik cumhuriyet, devletin ba- ğımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölün- mez bütünlüğü, ınsan haklan, hukuk devleti ve ulus egemenliğine aykın ça- lışmalar yaptıklannın saptanması duru- munda kapatılabileceklerini göster- mektedir. Batı ülkelerindeki yasal dü- zenleme ve uygulamalar da demokratik cumhuriyet rejimini, özgürlükleri ve hukuk devletini ortadan kaldırmak iste- yen partilenn kapatılması doğrultusun- dadır. Yine anımsatmakta yarar vardır ki, sözü geçen son anayasa değişiklik- lerine göre bir siyasi partinin, kapatma nedenlerini oluşturan eylemlerin odak noktası haline gelip gelmediğini ve böy- le bir partinin temelli kapatılmasına söz ve eylemleriyle neden olanlann görev- den yasaklanmalan gerekip gerekmedi- ğini olay ve elde edilen kanıtlara göre Anayasa Mahkemesi değerlendirecek- tir. ARADABİR Av. HASAN SUBAŞI Antalya Büyiikşehir Belediye Başkanı Başkanlık Sistemi Sayın Cumhurbaşkanımız, ısrarla başkanlık siste- minı ülke gündemine çekmeye çalışmaktadır. Son el- li yılın siyasetini en iyi değeriendırebilecek bırikime sa- hiptir ve ülkeye zaman kaybettıren darbeler öncesin- de pariamentonun tıkandığını görmüş, bızzat yaşa- mıştır. Pariamentonun tıkandığı anlarda, "Pahamento- yu seçime götürecek mekanizma olsa belki daha iyi noktalarda olurduk" diyedüşünmesi doğal... Hele bu- günkü deneyimiyle başkanlık sisteminin yetkileri elin- de olsa, gerçekten yararlı bile olabilir, ama ya sonra- sında ne olur? Hele Cumhurbaşkanı "Benden sonra- sı için tartışılır" dedığine göre, bu yetkiyte donatılmış olarak bugünkü parti genel başkanlanndan birisinin başkanlığa en yakın aday olduğunu düşünürsek ne de- ğişecektir? Ekonomik kalkınmanın çok iyi okjuğu yıllarda bile si- yaset yaşamı tıkanmıştır. Burada sorun bu tıkanıkltğı gidermek için parlamentoyu feshedecek çözüm ara- mak yenne; birincısı demokratik sabır gösterebilmek, ikincisi de pralamentoyu çözüm üretir duruma getir- mektir. Demokratik sabır, siyasetin sorun yaratmak de- ğil, sorunlan çözmek sanatı olduğuna ınanmakla baş- İar ve bu açmazlara her ne pahasına olursa olsun par- lamenter sıstem ıçınde çözüm aramak alışkanlıgının demokrasi gelenek ve bilincınin toplumda yaygınlaş- masıyla kazanılır. Parlamentoyu çözüm üretir duruma getirmek ise siyasal tıkanıklıklarda başkan tarafından feshedilme baskısı ıle karşı karşıya bırakmak yerine, parlamentoyu çözüm üretme konusuhda sorumlu kıl- mak, son çözüm mercii görmek en dogrusudur. Bizdeki sorun liderlerin yürütme (icra) yetkilerinin az- lığı değil, tersıne organlara ve kurullara aktanlması ge- reken yetkilen tek elde toplama alışkanlığı ve keyfil'ıği- dir. Demokrasi geleneklen tam olarakyerleşmediği için bir disiplin rejimi olan demokratik sistemde kurallann karşısına yine siyasetçiler çıkmaktadır. Ote yandan, gerek seçim sistemi, gerekse aday be- lirlemedeki lider yetkisi nedeniyle pariamentonun oluşması ve sonra işlevinı sürdürmesınde önemli an- zalarortaya çıkmaktadır. Giderek ülke sorunlannı çöz- me gücü ve karahılığı yerine kendi sonınlannın altın- da kalan bir pahamento görüntüsü vermektedir. Du- rum böyle olunca sistemi bütünüyle tartışmak ve sor- gulamak, parlamenter demokratik sisteme çeki dü- zen vermek zorunluluktur. Bu tartışma başladığında başkanlık sisteminin ikin- ci planda kalacağını sanıyorum. Işlemeyen sistemde krşilere takılarak siyasetçiye olan güveni lyice zedele- mek yerine işlerbirsistem getirmek veyanlışlıklan sis- teme ve sağlıklı bir hukuk anlayışına havale etmek en doğrusu olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın engin deneyimiyle sis- teme dikkat çekmesi ve önce kendi bulunduğu konum ile kurumdan, tartışma başlatsa da büyük yarar sağ- layacaktır. Okullara Ne Zaman Sandık Konulacak... PENCERE ZEKİSARIHAN 7 2 kitle örgütünün imzasıyla 1 ağus- tos günü yeni Milli Eğitim Bakanı Hikmet Lluğbay'a sunulan eğitimle ilgıli ivedi ısteklerden bıri şöyleydi: "Milli eğitim ve kültür bakanlıkla- nndaki şeriatçı ve ırkçı kadrolar da- ğrtdmalıdır. Okul müdürieriöğretmenlertarafin- dan seçilmetidir. Bu seçimlerde veli temsilcileri- nin \e liseierde öğrenci temsilcilerinin de görüşü alınmahdır." (Cumhunyet, 21 Temmuz 1997). Kısaca "öğretmenlerin kendiyöneticileriniseç- mesT olarak bihnen bu istek, 1974'ten beri öğ- retmen kuruluşlan ve eğıtimciler tarafından di- le getirilmektedir. Bu istek 1975'te TÖB-DER'in de eğitimle ilgili ıvedi isteklerinden biriydi. Bir grup öğretmen, 1978"de zamanın Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur'abu isteği götürmüş, bakan- dan da olumlu yanıt almıştı. Ancak bu proje, hü- kümet değişikliği nedeniyle uygulanamamıştır. Bu kez yenıden, fakat yalnız öğretmen kuru- luşlan değil, çok daha geniş bir çevre tarafından güçlü bir biçimde dile getirilen bu isteğin, zaman geçirilmeden uygulanmasında eğitim yaşamının demokratikleştirilmesi ve rahatlatılması açısın- dan zorunluluk vardır. Eğitimde gerici kadrolaşma fy Eğitim Bakanlığı'nın elinde bulunan yö- netmelikte, yönetici atanacak kişilerin siyasal görüşleriyle ilgili kuşkusuz bir hüküm yoktur. Eğitim yöneticisi olmak için Türkiye Cumhuri- yeti yurttaşı, mesleğin gereği olan eğitimi almış ve herhangı bir sınav açılmışsa bunu kazanmış olmak yeter. Fakat herkesçe bilinen ve çeşitli araştırmalarla da ortaya çıkan bir gerçektir ki ik- tidarlar, bu konuda yasa ve yönetmelıkleri bir yana bırakmışlar, oluşturduklan atama kurulla- nnı kullanarak eğitim kurumlannda kadrolaş- maya gitmişlerdır Özellikle 1984'tenbaşlayarak "miİByetçi", "muhafazakâr''yöneticiler Bakan- lık merkez örgütünden başlayarak okul müdür yardımcılıklanna kadar bütün eğitim örgütüne egemen kıhnmıştır. Bu kadrolar atanırken onla- nn eğitim alanında bilgi, görgü ve deneyımleri- ne, meslekte yaratıcı olup olmadıklanna, başın- da bulunacaklan örgütü yönetme yeteneklerine bakılmamıştır. Başka nedenlerle de bağlantılı olarak eğitimde verim, bu yüzden yıllardır düş- mektedir. Çünkü bu yöneticilerin tutumlan, öğ- retmenleri işlerinden soğutmaktadır. Öğrenciler de kendilerini okula yabancı hissetmektedirler. Eğitim çalışanlan, mevcut eğitim yöneticile- rinin, bulunduklan makamlan gayrimeşru olarak ışgal ettikleri kanısını taşıyorlar. Bu nedenle o makamlann boşaltılmasını ve yerlerine hak eden kişilerin getirilmesini istiyorlar. Bazı akademisyenler, yöneticiliğin bır bilim olduğu, ancak bu eğitimi almış kişilerin yöneti- ci olması gerektiği üzerinde görüş ilen sürerken kimileri de eğitim yöneticisi olabilmek için şu an- da yönetmeliklerde olduğu gibi bazı ölçütler ge- tirilmesi gerektiğini ve buna uyulmasının yeter- li olacağını söylemektedirler. Deneyimler göster- miştir ki bu yönetmeliklere hiçbir zaman uyul- mayacaktır. Gerçekten de yönetmelikler, bu ko- nuda yapılan partizanlıklan örtmeye yarayan bir kılıftır. Sonunda gene siyasi ırade istediğini yap- maktadır. Kaldı kı yönetmeliklerin adil olduğu- nu söylemek de mümkün değildir. Örneğin okul müdürü olmak için belli bir süre müdür yardım- cılığı yapmış olmak gerekir. Bilindiği gibi yıllar- dır müdür yardımcılıklanna da gerici kadrolar getırilmiştir. Okul müdürlerinı bunlar arasından atamak, öğretmen iradesine de hakkaniyet ölçü- lerine de ters düşecektir. Okullara sandık konulmah ^ _ Yapılacak ış. okullara sandık koymaktır. Yani okul yöneticilerini öğretmenlere seçtirmektir. Kendilerini yönetecek kişilerin hangi özellikle- ri taşıması gerektiğini öğretmenlerden daha iyi bilecek bir kişi ve makam olamaz. Öğretmente- rin, böyle bir sağduyuya sahip olmadıklannı söy- lemek, onlan tanımamaktır. Hayret vericidir ki bazı akademisyenler. "Yönetkflerini öğretmen- ler seçsin" isteği karşısında. öğretmenlere gü- vensizlik belirtmektedirler. Öğretmenlere güven- meyenlerin kime, neye güvendiklerini sormak. gerekir. Kuşkusuz onlann güvendikleri dağlara da karlar yağmış, cumhuriyetin eğitim kurumla- n ağır bir bunalıma girmiştir. Böylece öğretmen- ler içinde küçük bir azınlık olan kadrolar, eğitim yöneticiliklerini ele geçirmişlerdir. Öğretmenle- rin siyasal eğilimleriyle ilgili olarak 20 ilde 3412 öğretmen üzerinde yapılan araştırmaya göre ise onlann yüzde 12'si sosyalist, yüzde 47'si sosyal demokrat, yüzde 17'si merkez sağ, yüzde 7'si dinci, yüzde 7'si "milliyetçi''dir. Yüzde 5'inin rengi bilinmiyor, yüzde 5'i de renk vermemek- tedir. Eğitim yöneticilerinin siyasal eğilimleri ise tam tersine oranlar gösteriyor. Okul müdürleri- nin yüzde 10'u dinci, yüzde 25'i "milüyetçi'', yüzde 33" ü merkez-sağ, yüzde ancak 21' i sosyal demokrat, yüzde 2'si sosyalisttir. Yüzde 9'u ise renksizdir ya da eğilimi bilinmemektedir. Sağcı müdürlerin oranı, ortaöğretim okullannın mü- dürieri içinde yüzde 78'i bulmaktadır (Öğret- menleT Solcu, Yöneticiler Sağcı: Öğretmen Dün- yası,C. 12,Sayı: 142, Ekim 1991. s. 5-13). An- kara ortaöğretim okullannın yöneticıleri hakkın- da yapılan bir başka araştırma da benzer rakam- lar vermektedir. (Okullanmız Kimlerin Elinde: Öğretmen Dünyası, Yıl: 10, Sayı: 115, Temmuz 1989, s. 3-28). Sağcı iktidarlann. büyük ve mer- kezi okullann yönetıciliklerine, küçük okullar- dan daha çok önem verdikleri bilindığinden, sağ- cı müdürlerin hükmettikleri kurumlardaki öğ- renci ve öğretmen oranı çok daha büyüktür. Eğitim yöneticilerinin nasıl belirlenmesi ge- rektiği ile ilgili olarak öğretmenler arasında ya- pılan bir anket, üzerinde düşünülecek sonuçlar vermıştir. 1984'te 1.449 öğretmen üzerine uygu- lanan ankete göre öğretmenlerin. ancak yüzde 2.7'si bakanlığı atama politikasında başanlı bul- makta, yüzde 89.3'übaşansız bulmaktadır. Yüz- de 6.5'i başka görüşler belirtmektedir. "Bakan- lık atamalarda partizanhk yapıyor mu" sorusu- na öğretmenlerin yüzde 81.5 gibi büyük bir ço- ğunluğu "evet", yalnız yüzde 1.4 gibi küçük bir azınlığı "hayır", yüzde 17'si de "kBmen 1 " yanı- tını vermektedir. Eğitim yöneticilerinin nasıl be- lirlenmesi gerektiği konusunda görüşleri sorulan öğretmenlerin yüzde 86'sı seçim, yüzde ancak 4.4'ü atama usulünün devam etmesini istemek- te, yüzde 9.5'i de bu konuda başka öneriler ge- tirmektedir (Öğretmen Dünyası, Yıl: 15. Sayı: 170. Şubat 1994, s. 7-12). Öğretmenlerin bu seçimlerin nasıl yapılacağı ile ilgili görüşleri, onlarm doğrudan katılım için ne kadar geniş düşündüklerinı de göstermekte- dir. Buna göre okul müdürieri, il ve ilçe milli eğitim müdürleri ve yardımcılan seçimle belir- lenmelıdir. Okullardaki seçimlerde okulun öğret- menlerinden başka memur ve müstahdemlerle öğrenci ve veli temsilcileri de oy kullanmalıdır. Geçen günlerde bu konuda birkaç örnek de ya- şanmıştır. Ankara ilköğretim müfettişleri, milli eğitim müdürlüğüne sandık koyarak grup baş- kanlannı ve kurul başkanını gizli oyla seçmişler- dir. Ankara'da Kütükçü Ali Bey İlköğretim Oku- lu'nun öğretmenleri, boşalan okul müdürlüğü için öğretmenler kurulu karanyla sandıklı seçim yapmışlardır. Mehmet Emin Resulzade Anado- lu Lısesi'nin boşalan başyardımcıhğı ve ikı mü- dür yardımcılığı için de öğretmenler kurulu ka- ranyla öğrenci ve temsilcilerinin de katıldığı bir seçim yapılmıştır. Şimdi bu ömekleri hızla bü- tün ülkede yaygınlaştırmak gerekiyor. lşbaşında kalma süresi belirsiz hükümetin Mil- li Eğitim Bakanı, eğitim hayatında demokratik bir katılımı gerçekleştirerek unutulmaz bir iz bı- rakmak istıyorsa, eğitim yöneticilerinin eğitim çalışanlan tarafından seçilmesini benimseyerek uygulamaya koymalıdır. RP'ye 40 Sahr mı, ; 40 Katıp mı?.. \ Refah'a oy veren yurttaşların arasında yobazi var, softası var, ham ervahı var, dindarı var, üçkâ- ğıtçısı var, içtenlikli mümini var, içten pazariıklısl var, zengini var, yoksulu var, namuslusu var, na- mussuzu var, şeriatçısı var, laiki var, partiyle öz- deşleşen var, öteki partilerden sıtkı sıyrıldığı için "Bir de şunu deneyelim " diyeni var... Işin biryanı bu... ; Ya öteki yanı?.. Refahçı kimliğiyle televizyona çıkıp siyaset ya- pan kişi, Müslümanlığını pazarlayıp politikatezgâ- hını kuran profesyonel görüntüsünde... Kim ki dinini siyasal iktidar ayağına piyasaya sürer, ondan hayır gelmez. • Iktidara gelince Refah tozu dumana kattı; gelir şi bir âlem, gidişi bir âlem oldu. Refah'ın gelişi Tansu Çiller'le ahlaksız pazariık sonucunda gerçekleşti; gidişi de yine üçkâğıtçılık üzerine dümen çevireyim derken ayağının takılma- sı yüzünden oldu; geriye ne kaldı?.. Çok şey... Refah, ülkeyi öylesine silkeledi ki asker-sivil her- kes kaygılara düştü; korkunç bir sorunun kuşku- su sokaktaki adamın kafasına kasap çengeli gibi takıldı: "- Ya Cezayir'e dönersek?.." "- Ya Iran gibi olursak?.." Müslüman coğrafyasındaki dinci modellerin mostrası meydanda değil mi!.. Ve bu serüvenin sonunda, Refah Partisi'nin ka- patılması gündeme geldi. • Refah kapatılsın mı?.. Senin benim keyfime göre mi kapatılacak bir parti?.. Yoksa yasalar mı uygulanacak?.. Hukuktan birazcık anlayan kişi bizim geçerli ya- salarımızı okuduğu zaman ne düşünür. Lamı cimi yok, bu parti kapatılır. Ama Necmettin Hoca diyor ki: "Refah Partisi kapatılırsa, ertesi günü hemen yenisi kunılacaktır." Eh, keyfin bilir... Ama Hoca bu kafayla giderse, kurulacak yeni parti de kısa sürede kapatılır. Çünkü yasalar böyle yazıyor; Türkiye -hukuk demiyorum- kanun devleti ise şeriatçı partiler ka- patılır; din devleti kurmak yasaktır. Peki, neyapmalı?.. Ya Refah bu kafayı değiştirmeli.. Ya da yasalar değişmeli!.. • Refah, ülkede yaşanan yarım yüzyıllık demok- rasi çabasına bir damla katkıda bulunmadı. Solcuların başına olmadık ışler gelirken Refah tırnaklannı birbirine sürttü. Ülkenin yazarı, aydını, sanatçısı, düşün adamları, pırıl pınl gençleri tutu- kevlerine kapatılırken, işkencelerden geçirilirken Refahçıların kılı kıpırdamadı. Bu parti, demokra- siyi dincilik pazarmda arayan çağdışı bir dünya gö- rüşünün inatçı örgütünden başka şey değil!.. Re- fah iktidara oturunca da her şeyi yüzüne gözûne bulaştıran bir acemilik sergiledi. Vaktiyle Refah'ı destekleyen tarikat ve cemaat- lerde şimdi sıkıntı var; eskiden tekkede zikreden tarikat başı, artık holding başı olmuş ve tezgâhını kurmuşken, Refah başa geçince her şey altüst ol- du. Refah şimdi ektiğini biçiyor. Iktıdardayken ne ekmişti?.. Rüzgâr... ÇARŞAMBA 2. ASLİ\ E HUKUK MAHKEMESİNDEN Sa>ı 1996'414 Davacı Osman Yılmaz vekili A\. Fahrettin Canbulat ta- rafından davalı Ayşe Yılmaz aleyhınde açılan boşanma davasının mahkememızde yapılan açık >argılaması sıra- sında verilen ara karan gereğince: Samsun'da ikamet ettıgi bildirilen ve bütün aramalara rağmen adresı tespit edıleme>en davalı Ayşe Yılmaz'ın duruşma günü olan 23' 10' 1997 günü, saat 09.00'da mah- kemernızde hazır olması veya kendisinı bir vekille temsil etmesi, aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı dava dilekçesı yenne geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 29.5.1997 Basın: 26167 Korumak aylarca... Bcko 3201 CF Derin Dondurucu Iç Hacitn: 315 It. Beko 3151 CF Derin Dondurucu Iç Hacİm: 165 it. • Ger'ş soklomo stpetten • Çi2ffrrçyçp kokv yapmayon o/ûmrnyv/n ıç govde • Dopdurucu sevryçsını =-24'e kodor ayoriayon termostot • 24 soofTe 10.3 kg dondurma kapasıtesı • HızU dondurma bölümu • 4 kademçft ısı ayan Pişirmek bir dakika! i i Beko MD 1550 Mikrodalga Fırın • ^yrce(r'rr " her taroftnı ayn dtrtctde, Jtrso sjrftfe ts r^a ^e ptyrrre oıtVığı • Donmuş yıyKtkier btrkoç davkaûa çaz^s vç p,şjrmc ımkanı • 5 ayn güç kadcrrçs • Ptşırme süresıne göre zaman a>mt. Beko Mikrodalga Fırın ve Derin Dondurucular şimdi uygun taksitlerle! ÛlftN-NODEL DOdN DONDmlKILU 95 67 2 H [ M [ I. SEÇENll II»61 a T ı s Y SE(INE( IU91 I nfrn tgtiı 9T0OT 17SO000 6825CD0O ıneoooo maoooo 87j«ooo "750000 I38O0OO ?6!TO0O3 IJ800OC 9UO3OO 97UO00C 3. SE([NE( [l-IIı 9T50'300 6100000 8295C00O ZfflOSO 7800000 '06MCCO0 E I I. SEÇENEI (1-4) mm HTHTBU IMSTU mhn 4nöı numliD 6JO0000 6«OCO0 3200ODO0 1. SEÇtNlI 11-1) n>uıı ınsk ıhn 1M33O0 it&OCC «I4O00O i. SEÇENEI (l>tl| tOfU» nttu nncft riw 1460000 3 550000 170(0000 Bu kampanya 31 Ekım 1997 tırıhıne «dar geçeftıdır • Bu kjmpanva Sanayt M Tkaret Bakani^ıoın 25/5/1994 tanh!>, 21940 s*yrfı TeW^ hükümknne uygun otarak yapıkırvıltUdif • Fry*tUrı KDV dahddır • Vergı ve bafMİml oran »nndı oljbtl«ek detjf^klıkkr fiY«Ura aynen yan«tti<r • Talep*« sto* ve üretım olanakları rijhilınde ksryijnacaktır > İküntet prrakende « t ı j noktalırında t»l(m «dılecekt^r • Perskcnde tevryede pc^nat düsûUüirtefı vonra KDV harrc, 1+4 de *O, 1+6*03 4b&.93, 1+9'd» %6^6 1+8'de %ı5 32, 1 + 12'dç * ı 7 r w l^âtn-ırt tni*<-ıntt,l u^rf» f»ı+, iMiıiımuıi» * Fysttanma Tûriı üra's«ıtif • TÛm ürûrtkntrtı fiyırtlar t n v f t «)<'" ^ -*--- J - O N U N C U Y I L I N D A A N I Y O R U Z SELÂM, DÜNYANIN VE TÜRKİYE'NİN AYDINLIK GELECEĞİNE... BEHİCE BORAN 10 EKİM CUMA 12.30 ZINCIRUKUYU - 11 EKİM CUMARTESI 14 00 T.GAZETECILER CEMIYETI CAĞALOGLU Ytyecekierinizi, aylarca taptaze koruyan Beko Derin Dondururu'dan çıkarıyor, çözülsün dıye saatlerce beklemeden, anında Beko Mikrodalga'ya koyuyorsunuz... Ve birkac dakika içinde lezzet dolu bir ziyafete oturuyorsunuz... Onları mutfağınızda biraraya getirmek için daha ne bekliyorsunuz ? UCRETSIZ TUKETICI DANISMA HATTI 0800261 85 15 0800261 85 16 ILAN T.C. BAK3RKÖY 8. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997 180 Davacılar Yaşar Erkencioğlu, Asuman Kırdar, Beyhan Kökerek, Ismail Şahin vekil- leri tarafından davalı Hüsamettın Türkan aleyhine açılan B.Evler, Yenibosna köyü, K.u- lelı mevkiı 7 pafta, 1385 parsel üzenndekı ıştirak halindeki mülkiyetin müşterek mül- kiyete çevnlmesi davasının yapılan yargılaması sırasında venlen ara karan uyannca: Hacı Hüseyinağa Mah. tçkalpakçı Çıkmazı No: 21 Kocamustafapaşalst. adresinde- ki davalı Hüsamettın Türkan'ın bu adresinde teblıgat yapılamadığından ve yaptınlan tahkikata rağmen teblıgata yarar adresi belirlenemediğınden ilanen tebligat yaptınlma- sına karar verilerek duruşma 14.11.1997 günü saat 10.40'a bırakılmıştır. Iştirak halin- de mülkiyetin nızalı taşınmaz üzerinde devammı haklı kılacak bir ıtırazı varsa bildir- mek veya taksim davası açmak üzere davalı Hüsamettin Türkan'a duruşma gününe ka- dar süre venlmıştir. Belırlenen duruşma gün ve saatinde mahkememızde bizzat hazır bulunması veya kendisinı bir vekıle temsil ettırmesi. verilen süre içinde bır itiraz ıleri sürmediğı veya taksim davası açmadığı takdirde taşınmaz üzerindekı iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüşmesine yokluğunda karar venleceğı dava dilek- çesi ve duruşma tebliği yerine geçmek üzere ılan olunur. Basın: 43722
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle