Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 1997 PERŞEMBE
10 DIZIYAZI
Tam rekabet masalı'nın sonu•^m •y eoklasik kuramı "inanç"
I^L J konumuna
/ ^ ^ / yükseltmeyenler tam
/ ^m rekabetın
-X. T gerçekleşemeyen. ancak
ulaşılması amaçlanan bir "ideal"
okluğunu \urgular. Bununla birlikte.
neoklasik kurama da>alı çözümlemeler.
lam rekabetle •başlar" \ e "tam rekabeti"
veri alırdı. Tam rekabet masalı
teknolojinin "içseP savılmasıvla birlikte
yıkıldı. "TekeicLyantekelci"piyasa
yapılannın\arlığını benimsemek
kaçınılmaz oldu. Çiinkü. > ıne tanımı
gereği yenı teknoloji tekel varatır. Bir
buluşun "'patent'"ıne sahip olan. bunun
karşılığını tek başına alır. Teknolojıve
dayalı çözümleme bu gerçeğin
görülmesini sagladı. Günümüzde
sermayenin kânnı ençoklaştırmak
amacıyla rekabetin geçmişe göre daha
behrgin \e o ölçüde de karmaşık >enı bir
boyutu vardır: o boyut teknoloji
rekabetidir Teknoloji rekabeti. yeni
"ürün"lerin. veni üretim "yöntem~lerinin
bulunması veeski ürünlerin niteliğinin
geliştinlmesi bıçımınde görülebilir.
Göriilemeyen. çoğu kez bu alandaki
yatınmlann sonuçlandır. Örneğın kanser
ya da AIDS'e karşı bulunacak bir ilacın
getıreceği çok yüksek kâr, büyük
sermaveyı bu alanlara "macera" ya da
"kumar" sermayesi olarak çekiyor.
Özetle teknolojinin belirleyiciliğı. •*elle
tutulmasa da gözle görülür" bir ı\ me
kazanmıştır. Bu olgu. "yeni düşünce"
akımlarının bıçımlenmesıne neden
olmakta. ek olarak da bu amacla "eski
düşüncelerii) yeniden incelenmesi
gerektiği" sonucunu \ermektedır.
Ekonomik düşünce tarihini
"yeniden" okumak...
Günümüzün "bilgi toplumu" ka\ ramının
ana öğeleri kısaca bunlardır. Ekonomik
gelişmenin teknolojı temeline
oturtulması. doğal olarak. ekonomı
kuramının "tarihser gelışımınin bu
açıdan yeniden irdelenmesi \e kimı
düşünürlerin görüş \e vaklaşımlarının
canlandırılması sonucunu doğurdu.
Gelişme bağlamında "tarihı eşeleme"
çabalan. özellikle tngiltere'nın
sanayileşmede öncülüğünü yitirmesi.
Almanya. ABD \e sonra da Japonva gıbi
arkadan gelenlerin bu ülkeyi "sollâması".
bundan sonraki gidişe "ışık tutacağı için"
önem kazandı. Teknolojı-ekonomi
eksenlı geçmış kuramlar gözden
geçınlmeye. özellikle de uzun dönemli
dalgalanmalar. ulusal gelışmelerin
farkhlıkian ve "kurumsallaşmalan"
ağırlıklı olmak üzere. incelemeye alındı.
Omeğin, ekonomik gelişmenin teknoloji
boyutunıı uzun dönemli dalgalanmalar
kapsamında irvceleyen Joseph
Schumpeter. "ulusal ekonomi düzenr
kavramını \ urgulayan Friedrieh List \e
kapitalist gelişmenin kültürel-kurumsal
ortamı açısından da Max VVieber \e
Thorstein VeNen, yeniden canlandırılan
düşünürlerin başında geliyorlar.
Kuşkusuz bunlara. doğal biyolojik e\rım
kuramının ünlü öncüsü Charles Darv\in'i
de eklemek gerekiyor. Kendine özgü
ö/ellikleriyle Karl Marx'a yeniden
baş,vurulmasını da burada belirtmek
gerekir. Gerçekten de So\>etler
Birliğı'nin dağılması \e Japonya'nın
ABD'yi yakalaması eşzamanh olgulardı.
Kapitalizm, özellikle de ABD'de.
geçmişte. Sovyetler'in uzava "uvdıT \e
"insan" göndermede "ilk" olmasıyla
sıstemi sorgula> an tartışmalara konu
olmuştu. Kapitalist sıstem bunun
üstesinden gelmışti. Batı düşüncesıni bu
bağlamda "asıl sarsıcı" etken.
Japonya'nın 1970'lerin ikincı yansından
sonra özellikle de 1980lerden başlavarak
teknoloji alanında ABD'nin \e
Avrupa'nın ilensine geçme olasılığı oldu.
Olasılığı diyoruz. çiinkü bu konu
tartışmalıdır. Kimi araştırmacılar
Japonya'nın veni teknolojılerın
yaratılması. emek ve sermayenin
verimliliği gibi göstergelere göre ABD'yi
geride bırakmakta olduğunu öne sürüyor.
Paul Krugman gıbı kımı ekonomistler de
ABD ekonomısinin. sermave bınkimi.
emek ve teknolojı gizil gücünün
büyüklüğü nedeniyle bunun olanaksız
olduğunu \iirguluyor. Konumuz
açısından önemli olan bu tartışmalar
değil. önemli olan Batı düşüncesinin
"teknolojideiuıceliği" başkalanna
kaptırmama konusundakı büyük
duyarlılığı: böyle bir olasılıktan doğan
olağanüstü tedirginliğıdir. Çünkü
asırlarca süren deney imlerın de
kanıtladığı gıbi. "teknolojik üstünlük"
yalnız dünyanın çıkar bölüşümlerınin
daha çok pay alınmasını sağlamakla
kalmıyor. uzun dönemli siyasal. kültürel
ve ekonomik alanlarda "egemen" olmav ı
da birlikte getinyor. 1980'li yıllara
gelindiğinde. tarihi veniden okutan ana
sorulardan biri şöyleydr. Batı asırlarca
süren teknolojik "üstünlüğünü'*
vitırmekte midir'7
Teknoloji konusunu
Prof. Dr. Yakup Kepenek
güncelleştiren \e öneminı olağanüstü
arttıran bir süreç de bu soruda
düğümleniyor. Araştırmacılar bu düğümü
açmava uğraşıyor. tanhi yeniden
okumaya da bu amaçla yönelıyor.
Öncelikle belınilmelıdir kı tarihın
yeniden ele alınması. geçmış yıllara göre
çok daha özgür \e rahat bir ortamda
oluyor. Bir başka deyışle. tüm bılimlerde.
özellikle de "toplumsal bilimlerde", son
yıllarda "özgüriük rahatlığT
diyebıleceğimız bir süreç vaşanıvor.
Toplumların. "Soğuk Savaş" döneminde
yaşadıklan "korkudan kurtulmuş
olmalan~bılıiTi>el dü^üncenin
"özgürteşmesi" olarak yanMyor \e
buradan düşünce özgürlüğünün genel
çerçevesı olağanüstü genişlemiş
bulunuvor.Yanlış anlaşılmasın. Batı'da
özellikle de Avrupa geleneğınde
• Sovyetler Birliği'nin
dağılması ve Japonya'nın
ABD'yi yakalaması gerçekten de
eşzamanlı olgulardı. Kapitalizm,
özellikle de ABD'de, geçmişte,
Sovyetler'in uzaya "uydu" ve
"insan" göndermede "ilk"
olmasıyla sistemi sorgulayan
tartışmalara konu olmuştu.
Birliğı dağıldıktan sonra Avrupa
düşüncesinin bu baskıdan tümüyle
kurtulduğu birdöneme gıriliyor. Bu
dönüşüm neler getırivor? Once gerek
yöntem. gerek ıçerik \e kullanılan
kavramlar bakımından Batı düşüncesı.
ejtışimsel veevrımcı kuramlann vennde
bir deyimle gecikerek de olsa "mirasına"
bu kez bütünüvle konuyor. Onları
benımsemekle kalmıvor: ekonomik \e
toplumsal oluşumları "açıklavıcı araejar"
oiarak kullanıyor. Bu konuda çok örnek
verilebilirse de ıki ilginç örnek yeterlı
olacaktır. Bırincısı küreselleşme ile ılgıli.
Küreselleşmevı açıklamada en çok
başvurulan önemli kaynak nedır dersinız?
Komünıst Manıfesto'da daha 1 S48'de
Mar\ \e Engels'in yazdıklannın kimı
ilginç tümceleri şöyle: Burjuvazi. üretim
araçlannda ve bu volla üretim ilişkilerinde
benimsemek zorunda bırakır; onlan
uvgarlığı benimsemeye. >ani burjuva
olmava zorlar. Tek sözcükle. o (burjuvazi)
kendisi gibi görünecek bir dünya varatır.
(Karl \larv \e Fnednch Ensjels Collected
\\orks.c.6. 1845-1848. Moscovv.
Progress Publishers. 1976. s 487-488'den
serbest çe\ ıri). Kuşkusuz küreselleşmenın
bövle betımlenmesi ona "inanılması** >a
da teslim olunması biçıminde
algılanmamalı. Tıpkı neoklasik ekonomi
kuramının serbest pıyasayı "inanç"
düzlemıne çıkaran anlayışına benzer bir
tutumla. "küreselleşmeye teslim ol"
yaklaşımı da. bilım dışı savılmalıdır.
lnanç. bılımm değil dının alanıdır.
Yjpılması gereken küreselleşme\i doğru
algılamak, eleştirel bir süzgeçten
geçirebilmek \e çok daha önemli olarak.
toplumsal "çıkanıT bu veni düzlemde
"düşünce özgürlüğü" Rönesans ve refornı
ile başlavan "a\dınlanma" sürecinin
sonucu olarak. hep \ardı. süreklılık
kazanmış bulunmaktavdı. Hemen her
konu daha geçen vüzyılda "dokunulmaz"
olmaktan çıkarılmıştı. Özellikle
A\rupa'da. kısa süren 1930'lann \e savaş
sonrasının faşıst yönetım dönemleri bir
>ana bırakılırsa. Kari Marx \e Friedrieh
Engels'in kulandığı "evtişimser
(dıyalektik) vöntem \ddabu ikilinin \e
izleyicilerinin yazdıklan. hiçbirzaman
"yasak" sayılmadı: ko\ uştuıma konusu
yapılmadı. Ancak "ana düşünce
akimlarT \ e "ders kitaplanna" giren
bılgiler içinde \a çok sınırlı bir ölçüde >er
aldı yada hıç \eralmadi. Danvin'ın
evrımci \aklaşımı ıse aşırı bagnaz kılıse
okullan dışında yaygın biçimde
benımsenmış. yerleşmiştı. Sovyetler
\e bunlarla tüm toplumsal ilişkilerde.
sürekli de\rim >apmadıkça >aıiığını
sürdüremez. lreriminsürekli yenilenmesi.
tüm toplumsal koşullann kesintisiz
bozulması, sürekli belirsizlik ve
tcdirginlik. burjuvazi çağım öncekilerden
ajınn.. Ürettikleri için sürekli bü> üven
pazar bulma gereğl burjuva/ivi bütün
dünvava yayar. O (burjuvazi) lier verde
\ma kurmalı. her >ere yerleşmeli ve her
ver ik ilişkilor kurmalıdır.
Burjuvazi. üretim araçlannın hı/la
gelişimiyle. iletişim araçlannın varattığı
olağanüstü kolavlıklarla en barbar olanlar
da dahil tüm uluslan uvgarlığa katar.
Ürettiklerinin düşük fıvatı ağır toplar gibi
tüm Çin Sedlerini \ ıkar. vabancılardan en
çok nefret eden barbarlann da teslim
olmasını sağlar. Bütün uluslan yokolma
sancılanvla kapitalist üretim biçimini
nasıl çoğaltılabıleceğının yollarını
bulmaktır İkincı örnek bir bakıma daha
da ilginç. Lenin'ın "Empervalizm.
Kapitalizmin En İleri Aşaması" \ e
"Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi" adlı
\apıtİarı. üzennde çok durulan ıki yeni
konuda. kapitalizmin e\releri ve gelişme
sürecine sonradan giren.ya da
sanavıleşmede geç kalanların gelişmiş
ekonomilere "yetişme", onlan
"vakalama"'çaba!arının açıklanmasinda
"birincil başvuru kavnaklan" olarak
öğrencilere önenliyor. E\iışimsel
yöntemın açıklayıcılığı. konu bilim ve
teknoloji olunca ayn bir önem kazanıyor.
Çünkü bilginın üretim etkenı sayılması
"sınıfsal" çözümlemelere yeni yorumlar
gerekiırivor. Emek-sermaşe çelişkisinın
dayanağı olan "emek-değer" kuramını.
kapitalizmin yeni niteliksel evrimi içinde
Hükümet gelir ve harcamaları I
Italya
ispanya
Portekiz
ingiltere
Brezilya
TÜRKİYE
Gelir
1980
31.2
24.4
26.8
35.2
23.2
22.3
Kaynak: Dünya Bankası.
Report, 1995. s. 780 vv
1993
41.8
31.4
34.3
36.2
26.6
18.7
^ —
Harcama
1980
41.0
27.0
34.1
38.2
20.9
26.3
1993
53.4
35.1
42.3
43.4
25.6
25.9
World Development
OECD ülkeleri yıllık enflasyon oranı
ABD
Japonya
italya
İspanya
Meksika
TÜRKİYE
OECD ort.
1981
10.3
4.9
19.3
14.5
28.2
36.6
11.6
1985
3.5
2.0
8.6
8.8
65.3
45.0
7.0
1990
5.4
3.1
6.1
6.8
26.7
60.3
6.8
Kaynak: OECD Hıstorical Statistics 1960-1994,
1993
3.0
1.3
4.2
4.6
9.7
66.1
4.2
s. 91
açıklamak zorunlulueu doğuyor.
Geleneksel emek-değer kuramının yerıni,
beyin gücüne dayalı. ya da \ük>ek
niteliklı emeğın konumunun açıklanması
alıyor. Bu konuda \ine MarVtan biralıntı
\erinde olacaktır. "Büyükölçekli sanayi
geliştikçereelservet yaraümı. emek
zamanı ve miktanna daha az ve
kullanılan araçlann gücüne daha çok
nağımlı duruma gelir. Bu araçlar ve
etkinlikkri. üretilmekri için gereken emek
zamanına değil. bilim düzeyi ve teknolojik
gelişmeye. yani bilimin üretim yöntemine
uvgulanmasına bağhdır. Bövlece insan
emeği ik üretim vöntemi arasındaki ilişki
zayıflamakta. insan. üretim sürecine
gözlemci ve düzenlevici olarak katılmakta
bir anlamda üretimin ana unsuru olmak
verine dışında kalmaktadır. Bu
dönüşümde üretim ve servetin ana
davanağı artik insan emeği ve emek
zamanı değiL insanın evrensel üretkenliği.
vani bilgi ve toplumsal vartığı nedeniyle
doğasuıda bulunan ustalık va da kısaca
toplumsal bireyin gelişimidir. İnsan emeği
servetin ana kaynağı olmaktan çıkar
çıkmaz. emek zamanı. servet ölçüsü ve
değişim değeri de kullanım ölçüsü
olmaktan zonınlu olarak çıkacaktır.
Böv lece değişim değerine davanan üretim
biçimi çöker_" (Grundrısse. Penguın. s.
704) Eytışimsel yöntemle üzennde
çalışılması gereken temel konu. bu
öngörüyü günümüzün kapitalızminın
niteliksel çöküş ve dınlişinin
açıklanmasındadeğerlendirmektır.
Kapitalizm -
kurumlaşma mı?
Düşüncenın "oluşmasında" ortaya çıkan
gelışmeler \e eski-yeni bağlamında
gelıştinlen yorumlamalar. kurumlaşma \e
evnm kuramlarının tekno-ekonomık
sürecı açıklamak üzere kullanılmasına
yo! açıyoT. Kurumlaşma. kapitalizmin
çocuğudur ve de sonraki gelişmelerin
besley icisidır. Örneğin "tüzel kişilik"
kavramı böyledir; ortaklıklar. fizik olarak
kişiye bağlı olmayan bir kalıcılığı
sağlıyor ve bu olgu kapitalizmi
kurumlaştınyor. Piyasa işleyişı. \argı ve
eğitim düzenlerı. ünıversıteler, kamu
bürokrasisi ve özel bilgi bınktırme ve
üretme yerleri ve çok daha önemli olarak
"bunlann demokratik ya da baskıcı
işleyişi"_ "toplumsal aklın" birıkiminı ve
gelışmesıni sağlayan araçlardır. Geçen
yüzyılda Ma\ \Veber ve Thorstein
Veblen'ın öncülük ettiği kurumsalcı
düşünce akımı. yeni bir bıçımde
günümüze taşınıyor. So\\etler'in
dağılma^ı ve kapitalizmin evrimı.
"kurumlaşma" farkhlıklarına bağlı
olarak açıklanmak isteniyor.
Evriıncilik ıse Charles Danvin'ın ünlü
doğadaki değişim söreç.lerinı açıklayan
yaklaşımının. özellikle de "En uvgun
olan >a da en iyi uv um sağlavan kalır"
kuralının bu kez ekonomıye uygulanması
bıçımınde görülüvor. Ortaklıkların.
işletmelerin ve genel olarak ülke
ekonomilerinin gelişimi. büyümesı;
ekonomik çöküşler ve buna bağlı olarak
eskı uygarlıklann >ok oluş süreçlen bu
kuram çerçe\esınde açıklanmak isteniyor.
L'yum sağlamanın kültürel. toplumsal.
kurumsal bo\utlarının da sabit sermaye
vatırımlan ve teknoloji ve buna bağlı
üretim gıbı. göz önünde tutulması
gerektiği \urgulamyor. Özetle. gelınen
noktada. "düşüncenin dağınıklığı"
dıvebıleceğimiz bir geçış dönemı
vaşanıyor. Eski kuramlar. özellikle de
tekçı vaklaşımlar terk ediliyor: çoklu
filizlenmeler doğuvor; neoklasik.
Vlarksçı. kurumsalcı \e evrimci düşünce
akımlan. "bugünlerin hızlı teknolojik ve
siyasal değişimini' açıklama aracı olarak
venilenmek isteniyor. Bunlardan
"bütüncül" bir kuramsal yapı henüz
doğmuş değil. Yaratıcılık çabalannın
1990 sonrasmm olağanüstü özgürlük
ortamında. düşünce alanında çok olumlu
gelışmelere yol açmasına ve büyük
sonuçlar vermesıne ke^in gözü) le
bakılabılır.
Bilimin ışığı...
Bütüncül bir kurama henüz dönüşmemiş
olmakla birlikte "geçmişi inceleverek
geleceğe sağlam gidiş" çabalannın ortak
bırözellıği \ar: Bu çabalar hiçbir biçimde
"eski düşünce kahplanna dönelim" v a da
ortaçağ karanhğı yöntemlerinı
benimse>elım gibi bir olumsuzluğa,
karanlığa \a da kimilerınin sandığı gibi
"fizik ötesi'ne vönelmiyor.
Kesınlikle "eskiye dua edilmesT özelliği
taşımıvor: bilımsellikten uzaklaşan bir
karanlık özlemi çekılmıyor.
Geçmişin düşünce ve deneylerinden
geleceğin daha yaratıcı yapısı için
jararlanmayı amaçlıyor. Özgür
düşünmenin ve yaratıcılığın gerçek
güzellıği de bu değil mi?
Yarın: "Küresel ile ulusal"
birleşir mi?
ÇALIŞAJNLARIN SORLNLARI /SORLLARI YILMAZ ŞIPAL
Kıdem tazminatının üst sının (tavan). 1475 savılı Iş
Yasası ile 854 sa\ıh Deniz Iş Yasası kapsamında çalı-
şanlan yakından ilgilendirmektedır. "1997 yılı ılk altı
ay için belırlenen kıdem tazminatı tavanı tutan ne ıdı ne
oldu \e nasıl hesaplanıyor'1
" sorusunun yanıtı. tş Yasa-
sı'nın 14.,DenızlşYasası'nın20. maddesindevenlmiş-
tır. "Toplusözleşmelerle ve hizmet akıtleriyle belırle-
nen kıdem tazmmatının yıllık miktan. Devlet memur-
lan Kanunu'na tabi en vüksek devlet memuruna 5434
sayılı T C. Emekli Sandıgı Kanunu hükümlenne göre bir
hizmet yılı ıçın ödenecek emekhlık ikramıyesinı geçe-
mez" denılerek. kıdem tazminatının üst sının (tavan) çı-
zilmiştir.
"En yüksek devlet memuru kımdir ve kendısıne her
hizmet yılı ıçın ne kadar emekhlık ıkramiyesı ödenmek-
tedir?" sorusunun yanıtı da kıdem tazminatı ta\ anı n ı da
belirleyecektir.
657 Sayılı Dev let Memurlan Yasası kapsamında gö-
rev v apan en yüksek dev let memuru " Başbakanhk M üs-
teşan'dır.
Dev let memurlannın emekli aylıklan ve ikramiyele-
Kıdem tazminatı tavanı (1997)
n: genel ajlık. ek gösterge av lığı kıdem av lığı. taban av -
lığı. özel tazmınat ve makam tazminatı adı altında altı
ayn ödeme toplamından oluşmaktadır. Ancak. bu öde-
melerden altısı da emekli aylıklarına vansımaktadır.
Emekli ikramiyeleri ise makam tazminatı dışında ka-
lan beş ayn ödeme toplamından oluşmaktadır.
Başbakanhk Müsteşarf nın genel aylık göstergesı
1.500 \e ek göstergesı de 1W yılı için 8 bindir. 26 Ara-
lık 1996 günlü Resmı Gazete'nın 'mükerrer' sayısında
>ayımlanan 1997 Mali Yılı Bütçe Yasası ile 1 Ocak-30
Hazıran 1997
ıçın genel aylık katsayısı 2 bın 550'den 3
bın 315'e. taban aylık katsavısı ise 15 bin 7
00'den 20
bın 450'ye vükseltılnııştır. Bu katsayı ve göstergelere
göre 1 Ocak-30 Hazıran 1997 ıçın kıdem tazminatı ta-
vanı 7
T
mılyon 219 bın 3^5 lıradır. Aynntılı hesabı:
Genel avlık ıkramıvesı. 4 milvon 9^2 bın 500 lıra
< 1.500 genel gösterge X 3.315 genel katsav, ı= 4.972.5Ü0
TLı. ek gösterge ıkramiyesı 26 milyon 520 bin lira (8
bın ek gösterge X 3.315 katsavı= 26.520.000 TL). ta-
ban avlık ikraınıvesı 20 mılyon 450 bin lıra (1.000 ta-
ban avlık göstergesi \ 20.450 taban aylık katsayısı=
20.450.000 TL) kıdem aylık ıkramiyesı. 1 mılyon 657
bın 500 lıra (500 kıdem aylık göstergesi X 3.315 genel
katsayı= 1.657.500 TL). özel tazminat ıkramiyesı 23
milyon 619 bin 3
7
5 lira (9.500 özel tazmınat gösterge-
si X 3.315 eenel katsayı X %75 1996 yılı tazmınat ora-
nı=23.619?375TL).
Başbakanhk Müsteşan'nın 1 Temmuz-31 Aralık
1996 ile 1 Ocak-30 Haziran 1997
dönemleri ıçın bir
hizmet yılı karşılığı emeklılik ıkramiyesı ve kıdem taz-
minatı tavanı:
Dönem
Genel Katsayı
Taban Katsayı
Ozel Tazminat Oranı
Genel Aylık Ikramıyesi
Ek Gösterge ıkramiyesı
Kıdem Aylık ikramiyesi
Taban Aylık Ikramiyesi
Özel Tazminat Ikramiyesi
Toplam
Temmuz 1996
2.550
15.700
%50
3.825.000
20.400.000
1.275.000
15.700.000
12.112.500
53.312.500
Ocak 1997
3.315
20.450
%75
4.972.500
26.520.000
1.657.500
20.450.000
23.619.375
77.219.375
ANKARA NOTLARI
MLSTAFA EKMEKÇİ
hflüslüm Gündüz'ün \
Demirel'e Mektubu! \
Aczmendi Tarikatı Şeyhi Müslüm Gündüz. Sıvas o-[
laylarından kısa bir süre önce. 20 Nısan 1993 Salı günü."
o zaman başbakan olan Süleyman Demirel'e bir mek-;
tup gönderir. Mektupta şöyle der: ;
"Başbakanhk Yüksek Katına/Ankara '•
1920 tanhinden başlayarak bır-iki seneye kadar pasif,
ve ondan sonra da alenı birşekilde şenat-ı Muhamrnediy-;
eye devlet ağzıyla yapılan küfür ve hakaretler artık
sabnmızı taşırmak noktasına gelmıştır. Bu hal dünyanın'-
hiçbir devletinde ve tarihin hıçbır devnnde görülmüş şey'.
değildir. Görülmüş müdür kı, bir mıllet bütün bir dünya;
tarafından ışgal edilsın, esarete alınmak istensın, zıncire;
vurulsun, fakat o mıllet örfünü. an'aneslnı. dınini, na-'
musunu ve vatanını bir şahlanışla kurtarsın, idaresinı k-',
endisinden zannettiğı ınsanlara versın de, bu sefer o /-;
dareciler, hiçbir duşmanın yapamayacağı her türlü-
hakaretı kendı mazlum milletıne çevırsın? l
Evet, devletin küfrettıği şeriat kanunları; Müslümanın'.
namazı demektir, şeriat hac demektır, şeriat zekat de-'
mektlr, şeriat oruç demektır. Şenat Beytullah, peygam-;
ber ve Allah demektır. Şeriat Kur'an-ı izimüşşan demek- '•
tir. Işte devlet, şenata kufretmekle bütün bunlara küfret-'.
mektedir. Acaba, devlet bu büyük küfürbazlığa ne za-,
mana kadar müsaade edecektir? Acaba bu devlet, mil-'
letim dediğı insanlann en mukaddes varlıklanna hakaret'
etmekten ne zaman vazgeçecektir? ',
Nerede bir imansız, Allah'ın gazabına uğrasa, ne za-;
man bir 23 Nısan, bir 19 Mayıs veya bilmem hangi gün>
olsa, devletin bütün ağızlan en sunturlu küfürlerie AI-",
lah'ın nizamına ve Müslümanın dinine, namusuna karşı[
hücuma geçerier. |
Devlet, bu laiklik hastalığtna tutulan dinsiz imansız\
sürülerin sokakları doldurup Müslümanların herşeyi de-\
mek olan şeriata küfrettirmeyı önleyemezse. btzlere de'
nefsi mudafaa hakkı doğmaz mı? i
Bizlerasayışı bozmak taraflısı değılız. Bızlerbu toprak-!
larda kan dökülmesini ıstemiyoruz. Fakat bızden*
oiduğunu bir türiü ıspat edemeyen bu devlet de, butün •
dünya da bilir ki; Allah göstermesin, Kur'an ugrunda fi-\
ıli bir mücadeleye îcbar edıhrsek. kâfırlenn dünyaları]
baslanna zindan olur, pıs canlannı cehenneme gitmek-)
ten kurtaramazlar. '.
Biz hükümetin başı olan sizlerden bu küfürbazlığa bir",
son verdirmenizi ve her vesile ile inançlanmıza hakaretler]
yağdınlmamasını, bilhassa bunu vergılerımizce öeste-j
nen devletin selahiyetli ağızlarıyla yapılmasının onlen-,
mesîni talep ediyoruz. Yetmış senelik TC ıdaresinın bir't
tek defa olsun bu milletın hükumeti olduğunu ispat*
etmesini sizlerden görmek ıstiyoruz. j
Son sözümüz 'Hasbünallahi ve minel vekil'cfa (Bura-ı
da 'Bundan sonra yapacağımızı ancak Allah bılır 'demekJ
istiyor. M.E.) j
Aczmendi Mensuplan Namına/H. Müslüm Gündüz." \
Müslüm Gündüz, bu mektubu gönderdiği zaman Sü-!
leyman Bey başbakandı. Hacı TO ölelı birkaç gün ol-'
muştu. Müslüm Gündüz. mektubunun bir örneğını APS-
ile Aziz Nesin'e de yollamış. Azız Nesın. o zaman gün-<
lük çıkan Aydmhfc'taki köşesinde. bunu 11 Haziran 1993!
günü yayımlamış. O günlerın dağdağası içinde, mektubu'
görmemiş, okumamıştım. Azız Nesın. "Aydınlık"ta çıkan!
yazılannı "Bir Avuç Aydınlık"ta toplamış. bu yazısını dal
almış. '
Araştırmacı yazar dostum Mustafa Coşturoğlu, bu;
yazıda geçen "Müslüm Gündüz'ün Mektubu"nu deger-j
lendirmemi salık verdı. Ben de mektubu, Adam Yayın-
lan'nda çıkan "Bir Tutam Aydınlık"tar\ aldım. Azız Nesin,
mektubu yayımladıktan sonra, şoyle dıyor: j
"Bu mektuba karşı hiçbir tepkinin göstenlmemiş ol-\
ması, devleti gericı ve bağnazlann kanser gibi sarmış'
olduğu yolunda kuşkunun çok ötesındekı düşüncemil
pekiştırmektedır. Özellikle Cumhurbaşkanı Süleyman.
Demirel (bir ay sonra artık başbakan değildir. Hacı TO' nün
yerine, gönlünde yatan Çankaya'ya çıkıp oturmuştur.
M.E.) Ismet Paşa gıbi, devlet kavramına değer veren,;
devleti kutsal sayan bir kışı izlenımi venyor konuşmalany- _•
/a. Nasıl oluyor da devletin aşağılanmasına ve tehdldıne
bu ölçüde izın venyor? Bunu anlamak gerçekten zordur.
'Laiklik hastalığına tutulmuş dinsiz. imansız sürüler!..'
Yeniryutulur bir aşağılama değil bu. Devlet önce kendı-
ni konjmalıdır Kendinı bile koruyamayan devlet beni
nasıl koruyabilir? Devletin beni koruması da, ilerde yaz-
mayı tasarladığım bir güimece öyküsünden başka b/r,
şey değil." !
Devletin Aziz Nesın'ı de. Sıvas'ta cayır cayır yanan 37;
canlıyı da kurtaramadığı. 2 Temmuz 1993'te çıktı ortaya.-
Çankaya'ya yerleşen Süleyman Bey, kurtarmak için ne.
yaptı? Ne dedı:
- Askerle halkı karşı karşıya getirmeyın, sözünü söy-
-
leyıp söylemediğı yolunda bir açıklaması bıle olmadı-
sanıyorum! Doğan Güreş de. o da sus pus oturdular..
yanlış mı? Yarına. bir Asım Bezirci mı kalacak. bir polı-
tikacı Süleyman Bey mi? 1950'de başlayan gerici kıpır--
danmalar, 1960'tan sonra. AP döneminde yüreklendi.-
Türkiye camı avlusunda takke giyen ilk başbakanı da!
gördü. ;
148, o sonradan çıkan boynuzdur! Sız kulağa bakın ku--
lağa. Bir Fadime Şahinçıktı da foyalar dökuluverdi or-!
talığa bir bir. 148. ne dedı RP'ye girenlere:
- RP'ye gırenler, bununyarannı mezardan (gomütten)
sonra görecekler! Çocuk kandırmanın böylesi görülme-
dı.
Tarikatlar sorulanna da yanıt vermiyor. nıye versin ki.,
ne diyecek kı? Siz. sevgilı okurlar, yarından sonra başlay-
acak oruç ayında, nasıl din sömurüsü yapıldığını gözden^
kaçırmamayaçalışın! Politikacıların ıftarsofralan, bunların.
başında gelir! ;
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAı\
SOLDANSAĞA:
1/ Sövlenmesı ka-
ba. çırkinyada sa-
kmcalı görülen
nesnelerın ve kav-
ramların başka 3
sözcüklerle daha
uygun bıçımde an-
latılması.2/lskam-
bilde bır kâğıt...
Altı mukavva ile
beslenmış. üstü
sırmalı i^leme. 3/
Süs bıtkısı olarak 8
yetiştirilen küçük g
bırağaç... Bırnota.
4/ Aşık. tutkun. vurgun...
Büyük kent serserisı. 5/
Kokulu tohumu hamur ış-
lerinde ve rakıcıhkta kulla-
nılan bıtkı. 6/Bırgıdamad
desı... Yapısına gırdığı söz-
cüğe "ikı. çıft" anlamı ka-
tan yabanca önek... Tabut.
II Resmi defterdeki kayıt-
lar. 8/ '"- - - mevsimıdır 7
hemdem-ı sabâ olalım" 8
(Şey+ıı)... Yabancı. 9/Gü- g
zel ötüşlü küçük bir ku^...
Damsja. mühür.
\ UK.A.RIDAN AŞAĞI\A:
1/Hayvanlann vücudunu örten deri. kıl. tüv. pul gibi doku-
lann tümü. 2/Sakağıdadenılen ölümcül hayvan hastalığı...
Cennette bulunduğuna ınanılan kökü yukarıda. dalları aşa-
ğıda ağaç. 3/ Kendısını olduğundan büyük gösterip böbür-
lenme... Tıbet sığırı. 4/Çok in \ekaba şey. 5/Tavır, davra-
nış... V'erdi'nın ünlü bıroperası. 6/>'azılışlan aynı. anlam-
ları farklı sözcüklen bır arada kullanma sanatı... Küçük suj
kanalı. II Konut... Tüylü hayvan derisi. 8/ Bir ilimız... Ha-
yat arkadaşı. 9/ Pokerde a\ nt renkten beş kâğıda v enlen ad..«
Su akan musluksuz boru.