Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5OCAK1997PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Paris'te aşk nasılyaşanır'îAslındaburasi Kudüs de olabilirdi.
hatta Batı Şeriaya da Gazze Şeridi.
Paris'e doğudar, girip Gare du
Nord'da trenınizden inince üçlü
gruplar halındedevriye gezen lacivert
iinıtbrmalı. nıakıneli tüfekJı özel
timlerle karş.ılas,ıyorsunuz.
Sınek kaydı tıraşîı genç yüzlerden
gergıniık'akıyor Halkin korkusuzca
trenlere doluştuğu peronlarda
görünmez hoparlörler uyanlannı üç
dılde tekrarlıyordurmadan: "Kendi
giivenltğiniz için bagajınızı asla
gözünüzün önünden ayırmayın.
Başıboş bavullar derhal imha
edilecektir. Sahipsi/ bagajlan hemen
güvenlik güçlerine ihbar edin."
Banlıyö trenı>le şehre ınerken ıki
vagon arasındaki halkalann çıkardığı
anı seslerle ırkılmemek elde değil.
Tam da böyle şehir içinden geçen bir
RER hattında patlamamış mıydı son
bomba? Pansliler adeta terörl'e ıç ıçe
yaşamaya alışmış ızleniminı
veriyorlar. Şehirde ağzı
mühürlenmemiş tek bir çöp kutusu
bile kalmamış. çöpler kaldınmlarda
yığılıyor \e ince topuklu ayakkabılar
boş sıgara paketlerinın ve McDonalds
torbalarının arasmda slalom yapıyor
zerafetle. İnşa edıldiği gıinlerde
mimarı sansasyon yaratan ve
gençlerin buluşma yen gıbı görünen
Centre Pompıdou'nun cıvanndakı
pohs mımbüslen. burada yeni bir
ıhtilale hazırlanıldığı hissıni
uyandınvor. Ana kavşaklara
yerleştırılmış elektronik "Pans
Belediyesf panolannda "Terorizme
bizim cevabımız" diye başlayan
önlemler \ar. Yol kenannda araba
park etmemek ve bu şeridi güvenlik
araçlanna ay ırmaktan tutun da çöp
sorununa kadar belediye ve halk
teröre karşı el ele tutuşmaya
çağnhyor. Ve Paris teröre ve
Avrupa'yı uzun yıllardır bu kadar sert
vuran kış ayazına rağmen her
zamankinden daha güzel' Gecenın
avazında Pont Neufiın üzennde
PARİS
DİLEK
ZAPTÇIOĞLU
durup aşağıdan süzülen Baton
Rouge'lann projektorlerle bembeyaz
bir ışık seline boğduğu Seine'e ve
onu gerdanlık mısalı süsleyen
bınalara baktığımızda bu şehre aşık
olmamak elde değıl. Hele
ınsanlannın duvar y ıkıldıktan sonra
daha da asık suratlı ve uyurgezer hale
geldiği Berhn'de oturuyorsanız.
herhangı bir Brasserie'de 'Madame
Monsıeur' diye masanıza gelen
garsonlann nıtın davranışlannı bile
şahsi ıltıfat kabul edebilırsınız. Notre
Dame restore edilerek tertemiz bir
cepheye bürünmüş. Paris yakınlanna
kurulan Dısneyland müşten aranırken
Amenka yıne Walt Dısney Pıctures
damgası taşıyan bir hediye vermiş
Paris'e ve Fransız milliyetçilığinin
başkentı de 'Notre Dame'ın
Kamburu'nu okyanus ötesinden
gelcn özel bir iltifat kabul ederek
bütün oyuncakçı v ımnlerinı ve
hedıyelık eşya dükkânlannı bu çizgı
1
fılmın fıgürlenyle kuklalanyla ve
türlü çeşitli minyatürlenyle
doldurmuş. Uçlan zılli saray soytansı
ve 'kanıbur' şapkalan yalnız
çocuklann değil. genç kızlann da
başlamıı soğuktan koruyor Paris'te.
Ve Pans'te aşk nasıl yaşanır dersıniz?
Pont Neuf üzennde. bu soğukta zaten
çatlayan dudaklarla öpüşmek
herkesın harcı olmasa gerek. Bir
zamanlar Hemıngvvay'ın müdavimi
olduğu Harry "s Neu York Bar'da
kadehı 60 franktan şampanya içerken
vanınızdakı Te\as şapkalı JR
bozuntusu Amerikalı'ya aşık
oluvermenız de pek kolay değıldir
bıze sorarsanız -üstelik kadeiTadedıni
bu fiyatlarla JR'a bile aşık olabılme
derecesıne kadar arttırmak. aşkı
unutturacacak kadar can sıkıcı
olabilir sızin açınızdan. Ama dıyelım
ki avazı aşarak kaçtığınız sıcacık bir
cafe'de küçücük bir masada. elıniz
titreyerek içtiğınız kahve ve konyakla
ısınırken aşık olabilirsınız pekâlâ.
O zaman işte bombalara. ayaza ve her
yeri kuşatan postmodem kambura
rağmen sız de kendinıze ait bir Pans
buldunuz demektır. Bunu sıze yaşlı
madam Paris'ın yaptığı çok özel bir
ıltıfat kabul ederseniz. bu kez haklı
çıkarsınız. Yazarlardan hangisi
söylemişti. "Hiçbirşey hayatın
kendisi kadar şaşırtıcı olanıaz" diye?
Pans. havatın başka ^ehırlerden daha
da şaşırtıcı olabildığı bir yeryüzü
mekânı değil mı? Dünyanın
döndüğünü. Foucault'nun Sarkacı'nı
bızzat seyrederek anlayabıleceğınız
ve sarkacı durduramadığınız için
sonunda üzülerek terk edeceğiniz
hankulade bir şehır.
Yıkılan
binalann
altında kalanlar
Gülümsemeyi
unutuyor muyuz?Yüzlen unuturum. gülümseyışlen
asla. Hep yakınınm göz belleğimin
zayıf olmasından. Biryerde
ayaküstü birkaç kışiyle tanışınca
bir daha sefere onlan bırbırleriyle
kanştırmaktan. Bu nedenle yanhş
anlaşılmaktan. Emınım sizın de
olmuştur aklınıza takılıp kalan
küçücük şırin, çok şey anlatan ve
derinlık taşıyan gülümsemeler.
Otobüse bınerken hafifçe yana
çekilıp yol verdiğiniz yaşlı birinın.
elınde alışveriş torbalanyla ayakta
dururken yeıinizi verdiğiniz
kadının gülümseyişi. Beklediğıniz
durakta geciken sevgihsiyle
buluşan gencin yüzündeki mutlu
aydınlık...
Olmuştur eminim sızın de geçmış
aşklan. anlan anımsatan
umulmadık *
4
olaycıklar**da
kaçamak bir gülümseyişi kendinize
çok görmediğınız. "Neyegüldün?"
diye sorana. "Hiç eski bir şey geçti
aklımdan" dedığinız. Neyse kı
"akıldan geçirme" serbest. Hasan
Ali Toptaş'ın "Bir Gülüşün
Kimliği*' adlı öykü kıtabında.
bırden çok gülüşün dökümünü
bulabılirsiniz, Kıtabı ben çıktığı yıl
okumuştum. şimdi değil.
Ülkemizdeki ve tsveç'teki
toplumsal gelişmelerı izledikçe.
keşke herkes bu kitabı defalarca
okusa diyorum kendi kendime.
Kabahklar. incehkleri yok edıyor
diye düşünüyorum. Gülüınsemeyi
unutuyoruz, gülümsemelen
görmeyi. Bir çeşit körlük bu. Geri
gidiş. Yenı filizlenen bir dalın
yapraklannı yoluş. Geçenlerde
isimden dönerken otobüste ansızın
karşıma çıkan bir Türk dosta.
Isveççe merhaba anlamına gelen
1
*hey
T
' (yazılışı "hej") deyiverdım.
Oysa ıkı dili birbırıne kanştırarak
konuşmayaya özen gösterirım.
eminim beni yanhş anladı.
Buradakı bunca yıldan sonra yıne
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
de İsveç vatandaşlığına
geçmediğımi de bılmiyordu kesin.
"İsveçli olmuş zahir" demiştir
benım ıçın. Ardından hemen
merhabaya değiştırdim selamımı.
ama dudaklannda görmek
ıstedığım gülümsemeyi
göremedım.
Sanırım kalbini kırdım
kadıncağızın.
Bir süre önce izıni 25 yıl önce
yitırdığım bir dosttan bir faks
aldım. tçten satırlarla çeyrek yüzyıl
sonra bana sıcak bir selam
göndenyordu. Satırlarını okurken
gülümsedım onca yalnızlığımda.
O anda onun gülümseyışını
anımsadım yıllarönce Ankara'nın
ganban bir İisesının koridorlannda.
yurtdışına çıkmadan önce yeni
mezun ODTL'lü olarak Ingılizce
öğretmenhği yaptığım sırada...
Katıllenn saygıdeğer. asker
kaçaklannın vatansever ve
hırsızların şerefli vatandaşlar
olarak ılan edildıği ülkemizde. aynı
sorunlan paylaşan sessiz
çoğunluğun. bırbirlerine
gülümsemesini. gülümseyenyeri
görmesıni ıstıyorum.
Gülümsesınler kı sokaktaki (dığer)
ınsanlar. gözbebeklerınde dolar
ışaretı olarak kahkaha atan ve olur
olmaz ortamda sırıtan sanşın
yalanların. yürekten gelen bir
gülümseyışle ılgısı olmadığını
görsünler. tnsanlann bırbırlerini
tanımaları için yakalarında birer
rozet olması gereklı değil: bir
küçük gülümseme yetebılir...
Buzdan
tutkular
Tokjo'da
önceki gün
başlay an
lluslararası
Artistik
Patinaj
yanşmasına
katılan Rus
Olimpiyat
Şampiyonu çift
Oksana
Grişçukve
Vevgeni Platov,
bu/dansıvla
izleyenlerin
nefeslerini
kcstiler.
(RELTER)
Binaların dili >ok.
Ruhu da mı yok?
Insan yazgılan değil midir
şu suskun duvarlara sinen?
Bınlerce anı karışmamış
mıdır mahsun pencerelerin
pervazlarına
0
Sıkıntı ve özlemle geçen
nıce gecenin ızı kalmamış
mıdır kederli tavanlarda?
Yaşamın bir bölümü cansız
binaların harcında
gizlenmemış midır?
Ev taştmanın sıkıntısı,
yükünde midir yalnızca?
Terk edılenin uzakla^ıp
gitmesı hiç mi hüzün
v ermez?
Bınalar soğuk taş
yığınlanndan mı ıbarettir
sadece?
Memleketın bınnde ınsanlar
bırıkmış, dev bir binaya
bakıyorlar.
"O an" gelıyor. ışaret
verıliyor.
Ve birpatlama...
Başı göklere eren bina.
ustaca yerleştirılmış
bombaların eşgüdümlü
darbelerıyle birkaç saniyede
tuz-buz oluyor.
Alkış kopuyor seyırcı
sıralarından.
Planlı ^ıddet. beğenı
topluyor.
Yakıp vıkma enerjisı kan
dolaşımını hızlandırıyor.
"Bra\o. ne de güzel >erle bir
ettilerr
Moskova'dakı eskı
tiyatrolann bir bölümü,
pahalı gece kulüplerıne
dönüşüyor.
Kütüphaneler. özel şırketler
için büro halıne geliyor.
Kitapçılar. Batılı süper
marketlere mesken oluvor.
(Bunlann en ünlülermden
bırı, ne ilginçtir.
"Progress" adında bir
kitapçıydı:
şimdi aynı adı taşıyan bir
süper market oldu.
Progress. ılerleme demek.
Ne "ilerleme'* ama!..)
Binalann dili olsa da
konuşsa!
Dili yoksa. ruhu da mı
yok?'..
Eski yazlık sinemalan
unutmak mümkün mü?
Şımdı bazılarının ycrınde
araba park yerlerı. pasajlar.
dükkânlar var.
**Vazbk sinemanın modası
geçti" demekle yazlık
sinema anılannı akıllardan
silmek mümkün mü?
Hatırlar mısınız. o yıllarda
beyaz perdeyle aramızdaki
mesafe bu kadar fazla
değildı.
Salondaki seyirciler körü
adama yuh çekerek ve
beklenen ivi adamın
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
sonunda vetışıp kızı
kurtarmasına alkış tutarak
fılme katılırlardı.
Bugün bunlar "saflık", hatta
"aptalük" oldu. ;
Şımdı "çağdaşük" hıssi.
burnundan kıl aldırmamayı.
en ıçten şaşkmlıkları bile
törpülemeyi zorunlu kılıyor.
"VenUenmek*" için yeni
ev lere taşınıp eskılenni terk
edıyoruz.
Sımsıcak anıları. kaygısız ;
bir nayloncunun hiç
tanımadığımız mandallarınaı
değışıyoruz.
Eskı eşyalan acımasızca
çöpe atıyoruz.
Çocukluktan kalma hiçbır
giysisini korumayan
ınsanlar var aramızda.
Yeni kasetler aldıkça
eskilerini bıraz daha
gerıdekı raflara koyup
unutulmaya ıtıyoruz. î
Yeni gömleklerin ıçinde
kendimızi daha bir
beğenmenın gururuyla
eskilennı parçalayıp cam
silmek için kullanıyoruz.
Uzun süredır almay\
düşlediğimiz mobilyaya
kavuşunca. eskısinden bir
pranga mısalı
kurtulduğumuzu
hissedıyoruz.
Yenılere karşı tutkumuz
gıderek büyüyor:
Yenı ayakkabı. yenı
buzdolabı. yenı araba...
Bundan doğalı da
yok zaten
Yeniyi istemek suç değil.
Ama eskıyı böylesıne hor
görmek. onu bir hamlede
safdışı etmek bana fazla
hoyratça geliyor.
Eskı yazlık sınemaların bir
çırpıda unutulmasını - ••:
kabullenemıyorum. <[*'•',•'
Eski kıtapçılarda bugün
satılan pahalı ıç
çamaşırlannın seçkin
kalıtesı ruhumu
yatıştırmıyor.
Doğup büy üdüğü kenti
y ıllar sonra bir kez bile
görmek istemeyenlere
şaşıyorum.
Dev gibi bınaların
bombalanarak toz bulutuna
dönüşmesıni alkışlayan
ınsanlar için üzülüyorum.
tçımde onlara. yıkılan
bınalann altında kalanın,
bıraz da yaşamın kendisi
olduğunu anlatma ısteği
duyuyorum.
Tarih ne renkyazılmış?Kara Afhka'nın geçmişinin çok büyük bir bölümü
yıtik Geçmışın Afnkası. unurulmuş krallıklar
ülkesi. rönesansı ateşleyen fildışı ve altının yatağı
korkutucu bir kumpas sonucu tanhını y ıtırmış.
çaldırmış da denebilir. Kara Afhkalılann çamurdan
kulübelerden başka bir eser yaratamayacağına.
çünkü akıllannın pagan mançlardan ba^ka bir
felsefeye ermeyeceğıne inanan beyaz sömurgecıler.
Afhka'nın geçmişinı oluşîuran uygarlıklann ancak
beyazlann atalan olabıleceğine ınanmışlar.
tnanmakta kalmamışlar: kara Afhkalılan
geçtnışlen belırsiz bir ırk olarak resmen ılan
etmişler. Afrika'nın geçmışınde sadece beyaz
uygarlıklar varkayıtlarda. Afhka'nın uzun y ıllar
kara bir tarihı olmamış Geçmışın Afrika
uygarlıklan. güçlü şeflenn ve kabıle savaşlannın
doldurduğu efsanelen ağızdan ağıza geçirerek
canlı tutmaya çalışmışlar. Efsaneler her nesılde
biraz daha iakırleşmış. zamanla krallann adlan
unutulmuş. Afhka'nın kara uygarhklan.
varhklanna tanıklık edecek yazılı bir belge
olmadığı ıçın sömürgeci beyazlara. hem
topraklannı hem tarihlerinı kaptırmışlar Geçmişın
kara uygarlıklanndan bıri. Güney Afrika ıle
Zimbabve sınınndaki bölgede. 800 vıl önce
yurtlandı. Yüce krallar ve kralıçeler. altm takılara
bezenmiş bir halde, bir yamacın zırvesıne
gömuldü Yerel hak. yamacm tepesıne tonlarca
toprak taşıyarak kralıyet mezannı muhürledı.
Mezarlann bulundugu tepeye Mapungubvve-Çakal
Tepesı adı verildı. Mezarlann çevresinde kötu
ruhlann kol gezdığıne inanıldı. Kutsal tepeye
bakanlann kör olacagından korkuldu. Batıl
ınançlar. mezarlan yıllarca altın hırsızlanna karşı
korudu Dünyadakı her şeyı ve her yeri keşfetme \e
mallan arasına katma azmiyle Afrika'ya gelen
beyaz adam. sonunda Çakal Tepesı'ne uzanan gızli
bir pasaj buldu. Baca kadar dar pasajda ılerleyen
beyaz adam, kısa süre sonra Afnka'nın geçmişinı
aydınlanacak ıpuçlan bulacaktı. pek çok seramık
kapkacağın yanı sıra altmdan bir orak ve yine
altından bir gergeden heykelciği. Afnka'ya
yerleşen Hollandalı sömurgecıler. sıyahlarla
beyazlann kıtaya aynı zamanda geldıklenni ıddıa
ederek Afhka topraklan üzerinde haklan olduğunu
kanıtlamaya çahştılar. Çakal Tepesı buluntulan
üzerinde yapılan testler. beyazlann ümıtlenni boşa
çıkardı. Testler. Çakal Tepesi mezarlannm M.S
1200 yıhna aıt olduğunu gösteriyordu. Bu da,
sıyahlann beyazlardan 400 yıl önce Afrika'da var
olduğunun kanıtıydı. Yanı, Âfhka topraklan
beyazlar geldığınde ıddia edildiğı gıbi sahıpsiz
değildi. K.ahntılan bulunan uygarlık eskı. zengın
\e sıyahtı. Avrupa. Orta Çağ'da yaşarken.
Afhka'nın güneyı Buyük Zımbabve K.rallığı'nın
egemenlığı altındaydı Bugünun Zımbabve'sı adını
bu eskı uygarlıktan alıyor. Zımbabve. buyük taş ev
demek. Yakın zamana kadar. ülkenın gerçek
tarihine sahıp çıkmasına ızm \enlmedi Büyuk
Zımbab\e K.rallığrna aıt konı bıcımlı taş yapılara
bakan beyaz adam. kara Afhka'nm böylesıne
anıtsal duvarlar yapmış olamayaeağına ınandı.
Kara Afrikalı ılkeldı Duvarlann gerçek sahibı eski
beyaz bir uygarlık olmalıydı. Duvarlann yapımında
sedırağacı kullanılmasını kanıt gösteren beyazlar.
kahntüann, yıne sedır ağacı kullamlarak yapılan
Kudüs'deki Kral Solomon Sarayı'nın kopyası olup
Kraliçe Sheeba'ya aıt olduğunu öne sürdüler Bu
teon. Afnka'yı dıledıklen gıbı ışgal etmelenne
yardım ettiğı için beyaz sömurgecıler tarafından
hemen benimsendı. Beyazlar, Afrika tanhıni beyaz
kalemle çoktan yazmışlar. yazdıklan tanhe kanıtı
da Zimbabve kalıntılannda bulmuşlardı. A.radan
geçen zamanda buyük Zimbabve Kjallığı'nın
Bantu halklan tarafından 11. Yüzyıl'da kurulduğu
kanıtlansa da: tunstık posterlerde hâlâ sıyah bir
köle beyaz kraliçenin önunde eğılıyor. Afrika
sonunda geçmışıne kavuştu. ama yitik geçmişle
geçirilen onca yılın hesabını kım verecek? Tanhi
yazan kalem en son kıtnin elındeydı gördünüz mu?
Kötü Türkler denilen bu insanlar...Ötıümüzdekı hafta Yunanıstan'ın
başkentı Atına'da önemli bir spor
olayı var. Geçen ay Selanık'te yapılan
ve S'unanlı fanatikler yüzunden yarım
kalan olaylı Aris-Beşıktaş maçının
tekran. Bu defa seyırcı olmayacak,
ancak polıs şımdıden bu konu
hakkmda çaltşmalara başladı. Yunan
basın organları da olaylı maçm
üstüne mümkün olduğunca
gitmemeye çalışıyor. Her zaman
Türkıye aleyhine dökturen gazeteler
bu aralar utançlanndan kalemlennı
balla kaplamışlar. Ltanıyorlar, çünkü
suçlular...L'tanıyorlar, çunkü her
zaman bunu y apıyorlar . Utanıyorlar
çünku Türkler her zaman dostça
yaklaşmışlardır... Ltanıyorlar çünkü
geçtığimız hafta lstanbul'da olanlar
ATINA
onlann yüzünübır
kere dalia
karartmıştır... Abdi
İpekçi'de geçen hafta
oynanan "Avrupa All
Star Game"
musabakasından söz
edıyoruz. Yunanlı
gazeteciler bu
karşılaşmayı izledıler Bazı Yunanlı
spor adamları da bu müsabakayı
izledıler Dönüş yolunda uçakta
konuşulanların duyulması gerekırdi.
Duyamadık, ancak daha sonra
kulağımıza gelenler \e basında yer
alan yazılar. Yunanlıların Selanık
olaylarından dolayı ne kadar utanç
ıçinde olduklannı gösterır nıtelikte
ıdı. İşte Yunanistan'da olanlardan
utanan bir gazetecı
imza kullanamadan
(imza atarsa yazıdan
dolayı vatan haıni
MURAT ilan 'edıleceğinden
İLEM korkuyor olabiîır)
Elefterotıpıa
^ _ - ^ ^ _ _ _ gazetesinın 31 aralık
tanhli sayısının 8.
sayfasından neler yazmış... "Bir kez
daha bizim kötü Türkler dediğimiz
insanlar. sözde centilmen spor yanlısı
gecinen bazı Yunanlılara ders verdiler.
Dün İstanbul'da Abdi İpekçi
salonunda yapılan Avrupa All Star
Game miisabakasında Türkler
oyunculanmız Fasulas İkonomu'yu
çılgınca alkışlamalannın yanında üç
sayılık atışlarda Türk basketbolcu
Erdenay'ı geçen Amerikalı
basketçimiz Rant'ı da büy ük bir
icteniikle alkışlarla kutladılar. Spor,
uygarlığı ifade eden bir faktör ise o
zaman bizim barbardiye
adlandırdıklanmızın bizi çok geride
bırakhklarını söy knıek lazını.
Atalarınıız bütün insanlığa kültür
aşılamalanna rağmen Türklerin bizi
geride bıraktıklannı vurgulamak
istiyoruz."
işte utancmı imzasız olarak
sütunlanna döken bir
meslektaşımızm >atırları, Geç deolsa
centilmcnlık \e sportmenliğımızin
komşuya utanma duygusu
vermesınden duydugum mutluluğu
sız de benımle paylaşın diye bu
satırlan vazdım.
Holding'in
'97 atağı
Otomobilde
Azerbaycan
Türk yatırımcıları
^ bekliyor
Paranıza yön veren dergi
HER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ