Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 1997 SALI
HABERLER
Miliyet
ekHıinin kazası
• İstanbul Haber Servisi -
0-1 otoyolu Haliç Köprüsü
ginşınde alkollü olarak
kullandığı otomobili ile
Milliyet gazetesine ait
servis aracına çarparak
Internet editörü Enver Emre
Özmen'in ölümüne. 4
kişinin de yaralanmasına
yol açtığı öne sürülen
sürücünün, 4 ile 10 yıl
arasında hapis cezası
istemiylc yargılanmasına
başlandı. Eyüp 3. Asliye
Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşmaya, tutuklu sanık
Nadir Karayel, olay
sırasında yaralanan Milliyet
gazetesi çalışanlan ve
kazada hayatını kaybeden
Enver Emre Özmen'in
babası Abdullah Özmen
katıldı.
Baro, polise
sert çıktı
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul Barosu Yönetim
Kurulu, son günlerde
polisin fütursuzca avukat
bürosuna girerek arama
yaptığını kaydederek
avukatlan gözaltına
almasını ve evraklanna el
koymasını eleştirdi. Baro,
yaptığı yazıh açiklamada,
polisin avukat bürosuna
girmesiyle avukat
bağımsızlığının tehlikeye
düşeceğini, yargının da
bağımsız olamayacağını
vurguladı. Baro bugün
İstanbul Adliyesi baro
odasında konuyla ilgili bir
basın açıklaması da
yapacak.
Yüzüak'tan
Perinçek'e yanıt
• İstanbul Haber Servisi -
Avukat Muhiddin Yüzüak,
gazetemizde 19 Ocak 1997
tarihinde yayımlanan İP
Genel Başkanı Doğu
Perinçek'in açıklamalannda
bahsedilen çıftliğin nerede
olduğunu ve sahiplerinin
kimler olduklannı
bilmediğini bildirdi.
Gazetemize konuyla ilgili
olarak bir açıklama yapan
Yüzüak, Perinçek'in. ismini
gündemde tutabilmek için
"çamur at, izı kalsın"
düşüncesiyle hareket
ettiğini belirtti.
Mitîity
değerlendirmesi
• İstanbul Haber Servisi -
Birleşik Metal-tş Genel
Başkanı Ali Rıza îkisivri,
Karadeniz Ereğlisi'nde
yapılan mitingi
değerlendirerek "Dün
özelleştirmeyi kabul
edenler, bugün bizim
dediğimiz noktaya geldiler"
dedi. Îkisivri, Erdemir'in
satışı ile 10 bini aşkın
çahşan ve 200 bine yakın
bölge insanının mağdur
kalacaklannı belirterek
daima işçilerin yanmda
olduklannı kaydetti.
Partizanlık
suclaması
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP'li Tanm ve
Köyişleri Bakanı Musa
Demirci'nin, bakanlıktaki
üst düzey bürokratlann yanı
sıra, taşra teşkilatında 69
tanm il müdürü, 137 il
müdür yardımcısı ve il şube
müdürünü görevden aldığı
bildirildi. Türk Tanm
Orman-Sen Genel Başkanı
Yücel Coşkun. Demirci'nin
236 bürokratı görevden
aldığını belirterek
"REFAHYOL hükümeti
devlet memuru değil,
hükümet ya da parti
memuru istiyor" dedi.
Manisalı gençlerden Boran Şenol ve Abdullah Yücel Karakaş dışanda, ama her şey bitmedi
Aldama korkuyu sflmiyor
ASUMAN ABACIOĞLU
İZMİR- Manisalı gençlerden Boran Şe-
nol ve Abdullah Yücel Karakaş için bera-
at karan ile her şey bitmedi. Belki parmak-
lıklann arkasındaolmayacaklar... Ama kim
bilir daha kaç gece yataklanndan korkuy-
la sıçrayarak uyanacaklar, daha ne kadar
gece yansı evlerinden alınma korkusunu
yaşayacaklar? Sokağa ne zaman korkma-
dan yalnız başlanna çıkabilecekler? Işken-
cenm. aşağılanmanın acısını unutabilmele-
ri için kim bilir daha ne kadar zaman geçe-
cek?
Boran da Abdullah da 19 yaşındalar. Yar-
gılama sırasında ilk serbestbırakılanlardan
biri olan Abdullah Yücel Karakaş, Mani-
salı gençlerin içinde "işkenceyp birteleviz-
yon kanalmda açıkça, yüksek sesle ilk "te-
laffuz" eden kişi. Bu yürekli çıkışı yapma-
saydı, belki diğerleri sessiz kalacak, yaşa-
dıklan acı olaylar kamuoyuna böylesine
mal olmayacaktı. Bakmayın şimdi kahve-
ye bile yalnız başına gidemediğine, diğer
çocuklann ailelerine, "Konuşun, anlatın,
yaşadıklannuzı herkes bilsin" derken as-
lında cesaretini çoktan kanıtlamıştı.
'On yıl yaşlandım'
Abdullah'ın evini bulmak hiç zor olma-
dı. 30 yıldır aynı evde yaşayan annesı Es-
ma Karakaş ı tanımayan yoktu. O da gö-
MANİSAİÇİN KAMPA1VYÂ
'Zulme ortak
olmayın'
İstanbulHaberServisi- Haklarve Özgür-
lükler Platformu (HÖP) Sözcüsü OyaGök-
bayrak. Manisa'daki "işkence davası" ve
sonucunun "devletin şiddetinin. vahşetinin,
yasadışıiığuun ve pervasızüğının en açık ka-
nıö" olduğunu öne sürdü.
Marmara Tutuklu- Hükümlü Aileleri ve
Insan Haklan için Yardımlaşma Derneği'n-
de (TtYAD) bir açıklama yapan HÖP Söz-
cüsü Gökbayrak, demokratik kurum ve ku-
ruluşlara Manisa'daki dava sonucuna karşı
çıkmaklan için çagnda bulundu.
Bu zulme ortak olunmamasını isteyen
Gökbayrak, "devletin kendiniaklamakiçin
birkaç eli kanlı çetesini harcar göründüğü-
nü" belirterek " Devlet diğer taraftan da Su-
suriuk'la uğradığı moral > itimini telafi ede-
bilmek için işkence mağduru insanlara ağır
cezalar vererek ve Metin Göktepe'nin katil-
lerini aklavarak eli kanlı katiüere 'işinize
devam edin' mesajını verdi" dedi.
HÖP adma bir açıklama yapan Fikri HJ-
dırlar da "Suçsuz Oğrenciler Değil, Çeteler
Yarguansın" başlığı altında bir imza kam-
panyası başlatacaklannı söyleyerektüm de-
mokratik kitle örgütlerini bu imza kampan-
yasına katılmaya çağırdı.
Marmara TlYAD'da açıklama yapan tu-
tuklu ve hükümlü aileleri ise cezaevlerinde
görüşe gittikten sonra polis tarafından key-
fi olarak gözaltına alındıklannı ve kendile-
rine "Dayak, coplama, küfür" gibi insanhk
dışı muamelelerde bulunulduğunu savun-
dular.
Abdullah'ın
annesi Esma
Karakaş, bir
yılda "on yü
yaşlandtğmı"
söylüyor. Çün-
kü "bir anne-
ninyandığı ka-
dar künsevan-
maz." Oğlu-
nunberaaüna,
" diğer annelerin haline bakmca" sevine-
memiş Karakaş: "Çok ceza verdiler ço-
cuklara. onlann suçlu olmadığını kendi
e\1adımdan biliyorum."
rüştüğümüz diğer anneler gibi temiz yüz-
lü, şefkatli ve kederliydi. Kendi hallerinde
yaşayıp giderken başına bunlann neden
geldiğini hâlâ anlayabilmiş değildi, "evle-
rinde siyasi konuşma bile olmazdı". Başla-
nnda baba olmadığı için, konu komşusu,
akrabalan olmasa ayakta kalamazdı. Yaşa-
dıklannı kimseler anlayamaz. "annenin
yandığı kadar kimse yanmaz"dı. Ve bir se-
nede "on yıl yaşlanmıştr.Oğlunun beraatı-
na, "diğer annelerin haline bakınca" sevi-
nemedi. Çok ceza vermişlerdi çocuklara,
onlann suçlu olmadığını "kendi evladın-
dan" biliyordu.
Beraat karan, üç kardeş ve anne Kara-
kaş'ın bir yıldır yaşadıklannın izlerini he-
Emekli öğret-
men Korkut
Şenol da oğlu
Boran'ın bir
geceyansı
evden aün-
masuun kâ-
busunu at-
latamamış:
"Hâlâ endi-
şeliyim, belki
yann yine alıp götürecekler. Belki anyor
gibi yaparak yasak bir şey koyacaklar e-
vimize, kim ispat edebiür? Sonra da
çaoşmada öldü diyecekler."
nüz silemedi. Kapıya gelen biryabancı, ge-
ce yansı evin önünde duran bir araba, kö-
şede duran polisler, sokakta yürürken atı-
lan laflar, korkulannı besliyor, çoğaltıyor-
du. Gelecek onlar için belirsizdi. Sokağa
arkadaşsız çıkamayan. ekmek almaya bile
yalnız gidemeyen Abdullah, nasıl okulunu
bitirebilecek. çalışabilecek ve evlenip ço-
luk çocuğa kanşacaktı. Hâlâ psikiyatri te-
davısi gören Abdullah için, anne Esma Ka-
rakaş'ın kaygılan bunlardı.
'Bıtmeven kâbus'
X
Emeklı öğretmen Korkut Şenol da oğlu
Boran'ın bir geceyansı evden alınmasının
kâbusunu yaşıyordu hâlâ. Polislerin, evle-
rine girmeden önce bütün apartmandaki
komşulanna evlerini terk etmelerini, "*alt
katta yaşayan bir teröristi yakalayacaklan-
nı ve çatışma çıkabüeceğmi" söylediklerini
sonradan öğrenecekti. "Eve girince bizim
paniklemediğjmizi görünce şaşırmışlar. Bi-
zim hanım kahve ikram etti. içmediler"' di-
yordu. Oğlunu, gözaltına alındıktan üç gün
sonra perişan halde gördüğünde. ona san-
lırkenfisıltıylasordu,"İşkencevarmı?" di-
ye. Boran. gözüyle "Var" dedi. Sonra arka
tarafta, ayakta bile durmakta zorlanan Hii-
seyin Korkut'u gördü, daha fazla dayana-
madı. aynldı oradan.
Boran, serbest bırakıldığmda takip et-
meler, laf atmalar, tehditler bitmedi. Evle-
rinin sürekli gözaltında olmasını, espri ko-
nusu yapan baba Korkut Şenol; "Fena mı,
evimize hiç hırsız guTnez" diyordu.
Korkut Şenol, oğluna, eve kapanmaktan
kurtulsun, dışanya çıksın diye ehliyet aldır-
dığını söylüyordu. Gözaltına alınmadan
önce konservatuvara girmeye hazırlanan
Boran'ın yeniden müziğe sanldığını belir-
terek korkulannı şöyle düe getiriyordu:
"Hâlâ endişeliyim, belki yann yine alıp
götürecekler. Belki anyor gibi yaparak ya-
sak bir şey koyacaklar evimize, kim ispat
edebüir? Sonrada çanşmadaöldü diyecek-
ler. Oğlumu, 'Seni alınz, kaybederiz, kim-
se de fark etmez. leşini atanz bir tarafa' diye
tehdit etmediler mi?"
DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'ı ziyaret eden Mesut Yılmaz, temiz toplum ve temiz si\ asetin demokrasiye inanan kesimlerin
ortak mücadelesi olduğunu söylerken Rıdvan Budakda işbirüğinin süreceğini kaydetti. (Fotograf: HATİCE TUNCER)
w
Temiz toplııın
9
dayanışması
ANAP ve DÎSK temiz toplum için işbirliğini sürdüreceklerini açıkladılar
İstanbul Haber Servisi-ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz.
ANAP tstanbul milletvekilleri
Şadan Tuzcu, Emin Kul ve ts-
tanbul tl Başkanı ErdalAksoj'la
birlikte DİSK Genel Merkezi'ni
ziyaret ederek Genel Başkan
Rıdvan Budakve öteki yönetici-
ler ile görüştü. DlSK'i ziyareti
sırasında Fransız aydınlanmacı
düşünürlerinden Voltaire gibi
konuşan Yılmaz, DtSK ile ken-
di partisinin farkh görüş ve yak-
laşımlara sahip olduğunu. buna
rağmen DlSK'in savunduğu gö-
ruşlerin ifade edilebilmesinin
her ortamda savunucusu olaca-
ğının bilinmesinı istedi.
ANAP olarak başlattıklan
"temiz siyaset kampanyası"na
ilk desteği veren sivıl kuruluş ol-
ması nedeniyle DtSK'e ikinci
kez geldiğini belirten Yılmaz,
Türkiye'dekı yüzde 20'lik birke-
simin milli gelirin yüzde 55'ini
aldığını, bugüne kadar hiçbir dö-
nemde bu kadar adaletsız bir ge-
imzalar tamamlandı
Smırlı dokunulmazlık
DYP engeline takıldı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - TBMM'de oluşturulan par-
tiler arası komisyonda RP dışm-
daki partilerin üzerinde uzlaşma-
ya vardığı milletvekili dokunul-
mazlığının sınırlandınlmasına
ilişkin anayasa değişikliği DYP
engeline takıldı.
Anayasa değişikliği sürecini
aksatan DYP'nin Grup Başkan-
vekili Ali Rıza Gönül. daha önce
partilerince hazırlanan öneriye
bazı millervekillerinin karşı çık-
tığını, bu nedenle uzlaşılan met-
ni grubun tartışmasına açacakla-
nnı belirtti. ANAP, DYP ve CHP
gruplan, dokunulmazlığın smır-
landınlması konusundaki deği-
şiklik önerisindeki imzalan ta-
mamlarken DYP bunubaşarama-
dı. Gönül, milletvekillerinin des-
teğini alabilmek için üzerinde uz-
laşılan metnin pani grubunda tar-
tışılması gerektiğini savunarak
"Geçen hafta grup toplantısuıda
gündem yoğun olduğu için bu ko-
nuyu tarnşamadık. O nedenle de
imzalargecikti. Bazı milletvekille-
rinin kafasmda soru işaretleriola-
biür, ancak çoğunluk açısından
sorun çıkacağuiı sanmıyorum.
Parti grubunda değerlendirdik-
ten sonra biz de imza aşamasma
geleceğiz'' dedi.
Sosyalist Enternasyonel'e katılacaklar
Deniz Baykal ve Erdal
înönü îtalya'ya gitti
Haber Merkezi - Sosyalist En-
ternasyonal Konsey Toplantısı,
bugün ttalya'nın başkenti Ro-
ma'da başlıyor. Toplantıda, sos-
yal demokrat düşünceye 2000'li
yıllarda kazandınlacak atılımın
temelleri tartışılacak.
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal ve Sosyalist Enternasyo-
nal Genel Başkan Yardımcısı Er-
dal İnönü, dün toplantıya katıl-
mak üzere îtalya'ya gitti. Deniz
Baykal, dün sabah hareketinden
önce Atatürk Havalimanrnda
yaptığı açıklamada, toplantıda
Avrupa ve Ortadoğu'da banşı gü-
vence altına ahnayayönelik çalış-
malann değerlendirileceğini be-
lirtti. Roma'da bulunduklan sü-
rede toplantıya katılan bazı lider-
ler ile ikili temaslarda da buluna-
cağını bildiren Baykal, gündem-
de olmamasına rağmen bu temas-
lar sırasında Kıbns'ta yaşanan
son gelişmelerin de ele alınması-
nı beklediğini söyledi.
tnönü. çahşmalann ilk günün-
de bir konuşma yapacak. CHP
Dış tlişkiler Sorumlusu Şule Bu-
cak'ın verdiği bilgiye göre tnönü,
konuşmasında Dayton Anlaşma-
sı'na değinecek. Baykal ise ko-
nuşmasını. toplantının ikinci ve
son gününde (yann) yapacak.
lir dağılımının yaşanmadığını
ifade etti.
Koalisyon hükümetinin me-
murlar arasında "öz-üvey me-
mur" aynmı yaptığını ve iki ay-
n zam oranı açıkladığını kayde-
den Yılmaz, şunlan söyledi:
"Biz ANAP olarak işci partisi
ya da işveren partisi değifiz. Te-
miz toplum, temiz siyaset bir
parti mücadelesi değiL demok-
rasiye inanan kesimlerin ortak
mücadelesidir. Bu konuda bize
verdikleri samimi destek için
DİSK'eteşekkürederiz. Bundan
sonra da bu bazda işbirliğimiz
devam edecektir."
ANAP ve DİSK
Budak da temiz toplum talep-
len dogrultusunda ANAP ile or-
tak bir noktada buluştuklannı
belirtti.
Susurluk kazasından sonra
ANAP'ı ziyaret ettiklerinı, buzi-
yaretınbirtakım çe\Teleri hayre-
te düşürdüğünü anlatan Budak,
demokrasi isteyenlerin ille de
sağcı ya da solcu olamayacakla-
nnı söyledi. Budak, ANAP'ın si-
yasal yelpazenın sağında bir par-
ti olarak toplumun bu konuya sa-
hip çıkışmda önemli bir yere sa-
hip bulunduğunu, DtSK'in de
aynı görevi emek cephesınde
üstlendiğini bildirdi.
ÜZ YAZII ORHAN BİRGÎT
Salı yazısını Kıbrıs için Yunanistan -
AB lobisinin Rusya Federasyonu ile el
ele vererek hazırladığı senaryoya ayır-
mayı düşünüyordum. Kıbrıs Rum ke-
simi ile Yunanistan arasında karşılıklı
savunma anlaşmasında Rumların
Moskova ile füzeler, gelişmiş başka si-
lahlar için geçen yılın nisan ayında el
sıkıştığını yazacaktım. Dışişleri bakan-
sız bir ülkede politika saptarnasının
tıpkı "Bu pazar hangi hastane yemek-
hanesini denetlersek medya bizim gö-
rûntümüzü verir" diyenlerin elinde ne
hale geldiğinın altını bir kez de ben çi-
zecektim. Dün Demirel'in davetlisi
olarak Ankara'ya gelen Rauf Denk-
teş'ın yıllardır bıkıp usanmadan üze-
rinde durduğu bu işin püf noktasına ar-
tık Türkiye'nin de parmak basmasını
son kez önerecek, iktidardakiler için
"İki ülke arasında bir özerklik anlaş-
masını imzalamayı gündeme getirme-
yi, öyle anlaşılıyor ki Bülent Ecevit
kompleksi olarak değeriendinyoriar"
diyecektim. Nihayet, 1963'ten 1974'e
kadar Kıbrıslı Rumlann ada Türklerine
reva gördükleri işkenceleri özetleye-
rek soracaktım:
"Batı, bunca haksızlığın tanığı oldu-
ğu halde, adada iki toplumun bir dev-
let gibi yaşayabilmesi, dahası Türkle-
rin azınlık olarak görülmesinde hâlâ ni-
Adaleti Arayan Çocuklar
lannda dolaştığını düşlediğim adalet
isimli gözleri bağlı heykelcikten sor-
mak isterdim.
çin ısrar ediyor?
Avrupa 'nın adaleti bu kadar mı du-
yarsız?"
•••
Adaleti simgeleyen resimlerde, elin-
de dengeleri milimetrik bir düzenlilik-
te terazi tutan gözleri kapalı bir genç
kadını izlersiniz.
Bugünkü yazının konusu O.
Ama Kıbnslı Türklere karşı yanm
yüzyıldır sürdürdüğü o akıl almaz
umursamaz tutumundan daha çok,
yepyeni, taptaze bir başka olay nede-
niyle sitem edeceğim, hatta omuzla-
nndan sarsacağım 'ada/et'in.
Uzun yıllardır O'nun gönenci için
hayli uğraş vermiş, alın teri, hatta ba-
zen göz yaşı bile dökmüş bir eski âşı-
ğı olarak kendimde bu hakkı gördü-
ğüm için..
Manisa Lisesi'ndeki on bir öğrenci-
nin gizli örgüt kurma suclaması ile po-
lisin elinde işkence gördükleri savlan-
nı, kanıtlar karşısında ciddiye alıp da-
va konusu yapan O. Ama o dava dos-
yasının tek sayfasını Memurin Muha-
kematı Muvakkate adlı Osmanlı yasa-
sının devlet memurlanna giydirdiği
zırhtan kalın dokunulmazlık koruması
nedeniyle açamadığı halde, sanık ço-
cuklann çoğunu hâlâ cezaevinde ya-
tırıp, ağır hapis cezası ile bütün gele-
ceklerini de söndüren gene O. Uzun
süren gözaltılar, sorguda avukat bu-
lundurma isteklerinin reddi, uzayıp gi-
den tutukluluk hali. O arada kimi tüber-
küloz, kimi psikolojik tedaviye bağım-
lı hale gelen ve tümü gördükleri işken-
ce nedeniyle ya vücutlannda ya ruh-
sal durumlarında iz taşıyan on bir
genç.
"Manisalı gizli örgüt sanıklan"nın öy-
küsü bir gün mutlak biçimde belgesel
ağırlıklı birfilmin konusu olacak ve bel-
ki de döneminin 'Oscar'lannı kazana-
cak. Izleyenler arasında işkencecilerin
ve onlara göz yumanlann, ya kendile-
ri ya da yakınlan elbette bulunacaklar.
Onlar, o karanlık sinema salonların-
da kendilerinden habersiz diğer izleyi-
cilerin o anda gözlerini kendilerine çe-
virdikleri duygusuna kapılıp oturdukla-
n koltuklarda sınlsıklam terlemeyecek-
ler midir?
Rahmetli Tahir Taner, çok yetkin ve
bilgili bir ceza hocasıydı. Bir suçun kar-
şılığı olarak yasalarda olması gerekti-
ğinden fazlası yaptınm olarak yazılmış
ise hâkimin kesinlikle sanık lehinde ha-
reket etmesini anlatır, anlatır dururdu.
Ben de inanıyorum ki Izmir Devlet
Güvenlik Mahkemesi'ndeki liseliler da-
vası Yargrtay'dan bozularak dönecek-
tir. Amayaşamlannın ilkbahannda, ka-
rakol, terörle mücadele birimleri, iş-
kencehane, falaka, cop, askı, elektrik,
hücre, beton zemin, kenef fareleri, kü-
für yagmurlan altında günler ve gece-
lergeçiren bu on birkişimizın gelecek-
leri nasıl rehabilite ediîecektir?
Benim asıl üzerinde durduğum bu.
Üç gündür uykumu kaçıran, çok
önem verdiğim Kıbns olayını bugünün
yazı konusu yapmayı karariaştırmış-
ken, düşüncelerimi alıp, Izmir hapisha-
nesindeki gençlerin arasına götüren,
cnlann ana babalanna, kardeşlerine
uzatan, kıpır kıpır kemiren ve yanıtını
bulamadığım aynı soru...
O soruyu, Manisa'daki işkence tut-
kunu üç beş polisten değil, tüm canlı
vartıklar uykuya daldıktan sonra göz-
lerini, elinde tuttuğu terazi ile Izmir
Devlet Güvenlik Mahkemesi koridor-
Açıklamalar:
Cuma günkü "Düzyazı"öa TB-
MM'nin, Çalışma Bakanı Necati Çe-
lik ile ilgili gensoru oylamasında bulun-
mayan ANAP, DSP ve CHP'li milletve-
killeri arasında adlan geçen Sayın Sü-
ha Tanık, Sayın Hakan Tartan ve Sa-
yın Sabri Ergül'ün Meclis İnsan Hak-
lan Komisyonu'nca oluşturulan alt ko-
misyon üyeleri arasında Diyarbakır'ın
Lice ilçesinde inceleme yapmakla gö-
revlendirildikleri bildirildi.
Bu meşru mazereti yazmayı görev
sayıyorum.
Ancak değerli pariamenteriere şu-
nu hatırlatmak istiyorum: Bu tür ınce-
lemeler, önceden belli gündem ile ya-
pılan kritik oylama ve görüşmeler dı-
şındaki günlere indirgenmez ise ikti-
dar için bulunmaz bir vatan görevi gi-
bi değeriendirilirve muhalefetin oy blo-
ku arasında gedik açılması sağlanır.
Aynı düzeltme ve açıklamam, ken-
disinden heıtıangi bir uyan almamama
karşın, Susurluk Komisyonu'nda
bulunduğunu öğrendiğim Aydın DSP
Milletvekili Sayın Dr. Sema Pişkinsüt
için de geçertidir.
GUNDUZ GOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Yoksul Aile Çocuklarına
Öğrenim Olanağı Kalmıyor
Öğrenim ne güçleşti!
Dün akşam, üniversite öğretim üyesi bir dostum-
la birlikteydik; liseyi bitirmek üzere olan bir kızı var,
üniversiteye hazırlık kurslanndan birine yazılmış,
baba birkaç bakımdan eleştiriyordu bu durumu.
Önce kızının çok yorulduğunu dile getirdi; öyle
ki, "Kızım, kendini parçalama, olmazsa okumazsın,
biter gider" demek zorununu bHe duymuş.
Üniversite öğretim üyesi bir babanın böyle ko-
nuşmak zorunda kalması ne demektir, bir düşüne-
lim.
Üniversiteye hazırlık kursunun aylık gideri on mil-
yon lira imiş; fakat babası öğretmen olan öğrenci-
lere yüzde on indirim yaptıklan için, dostum görev-
li olduğu üniversiteden bu durumu gösteren bir
belge istemek zorunda kalmış.
"Yoksulluk belgesi ister gibi" diyerek işi alaya
alıyordu.
Başka bir dostumun oğlu ilkokulu yeni bitirdi; el-
bet hazırlık kursu işkencesinden geçti ve sınav so-
nunda bir yabancı dil okulunu kazandı; Ingilizce
okuyacak.
Bir de ne duyayım... Aile, Ingilizce özel ders öğ-
retmeni tutmamış mı çocuğa!
Nasıl olur? Ingilizce öğreneceği bir okulu kazan-
mış olan çocuğa özel Ingilizce öğretmeni!
Nedenini öğrenince şaşkınlığım daha da arttı.
Meğer o okulu kazanan bütün çocuklann ailele-
ri özel Ingilizce öğretmeni tutmuşlar.
Böylece çocuk yabancı dil bilgi düzeyi yüksek
olarak giriyormuş okula.
Ama bütün aileler aynı yolu tuttuklan için öğren-
cilerin hiçbiri üstünlük sağlayamayacaklardır.
Okulun Ingilizce öğretmeni programını bu duru-
ma göre düzenleyecek, o kadar.
Bu ne yanştır!
Şimdi konuyu temelinden ele alalım:
Üniversiteye giriş hazırlık kurslan, lise öğrenimi-
nin yetersiz olduğunu gösteren acı bir tanıt değil
midir?
Bu kurslar Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetimin-
de olduğuna göre, lise öğreniminin yetersizliğini
Milli Eğitim Bakanlığı da sineye çekiyor demektir.
Acı bir itiraftır bu.
Milli Eğitim Bakanlığı öğrenci velilerine diyor ki:
"Ben liselerimde üniversiteye girecek yetenek-
te öğrenci yetiştiremiyorum. Çocuklarımızı özel
dershanelere, hazırlık kurslanna gönderin, orada
yetişsinler."
Burada bir mantıksızlıkla karşı karşıya geliyoruz:
Yoksa lise öğrenimi tümden gereksiz mi?
Lise öğrenimini hazırlık kurslan üstlendiğine gö-
re?
Konumuzun asıl can alıcı yanı, öğrenimin ancak
zengın aile çocuklarına özgü olduğu gerçeğidir.
Kolay mıdır her ay on milyon lira kurs gideri öde-
mek!
Biz nereye geldik?
Biz yoksul bir toplum olduğumuzu ne zaman,
nasıl unuttuk?
Yoksul ailelerin çocukları artık okuyamayacaklar
mı?
Komisyona ifade verdi
Türbanlı doktordan
çelişkili açıklama
AMC\RA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cerrahpaşa Tıp Fa-
kültesrnde görev yaparken
türbanlı olduğu gerekçesıyle
müzeye sürüldüğünü ve bu-
rada anahtan olmadığı ıçın üç
ay süreyle her gün mesaı bıtı-
mıne kadar kapalı bırakıidı-
ğını öne süren Dr. Şükran Er-
dem. TBMM İnsan Haklan
Komısyonu'nda agız değiştir-
di. Erdem. üç gün anahtann
kendısıne venlmedigini. bir
gün de "müzede unutulduğu-
nu" belirterek sekreterlen
suçladı
TBMM İnsan Haklan Ko-
mısyonu'nun "din ve vicdan
özgüriüğü ileilgiliihlaDer" ge-
rekçesıyle oluşturduğu alt ko-
mısyon. dün İstanbul Üniver-
sitesı Cerrahpaşa Tıp Fakülte-
si'nde görev yapan Dr. Şük-
ran Erdem'in başvurusunu
ele aldı. Komısyon türbanlı
olduğu ıçın müzeye sürüldü-
ğünü ve burada üç ay süreyle
sabahtan akşama kadar kapa-
lı tutulduğunu öne süren Er-
dem ile üniversite rektörü Bü-
lentBerkarda, fakülte dekanı
Prof Dr. Ahmet N. Ozbal ve
tıp bıhmlen bölüm başkanı
Prof. Dr. Kemal Akmdaroğ-
lu'nu dinledı.
Erdem'ın komisyona bılgi
venrken daha önce başına
yansıyan ıddıalarla çelişen
açıklamalardabulunduğu öğ-
renıldi. Göndenldiğı müzenin
anahtannm üç gün süreyle
kendisine venlmedigini ve bir
gün de unutulduğu için kapa-
lı bırakıldığmı anlatan Şükran
Erdem, bu uygulamayla ılgi-
h olarak sekreterleri suçladı.
Kemal Alemdaroğlu ise
sorular üzerine yasaiara ve
yönetmeliklere uyulmadığı
zaman anarşi doğacağını be-
lirterek görev yenni değiştir-
meden önce Şükran Erdem'e
gerekli uyanlan yaphklannı
söyledi.
Bülent Berkarda da yürür-
lûkte olan devlet memurlan-
nın kılık kıyafetlerini düzen-
leyen yönetmelığı uyguladık-
lannı ve türban takmakta ısrar
eden Şükran Erdem'ın görev
yennin değıştırildiğini belirt-
ti.
Bakan Mehmet sağlatn
'Kurasız atananlar
emekli öğretmen'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Milli Eğıttm Bakanı
Mehmet Sağlam. RP ve
DYP'lı mıllenekilleri ile tan-
katlann belirlediğı ayncalıklı
2 bin 200 öğretmenın atama-
lannm kurasız yapıldığı yö-
nündeki iddialann. vanlış an-
lamadan kaynaklan'dığını ıd-
dıa etti. Sağlam. "Eski öğret-
menkrimizintekrarkuraçek-
melerine ^rek \ok. Bunlara
sadece atanacaklan yerin ku-
rasuii çektirh'onız'" dedi.
Şeriatçı eğitim veren Mısır
El-Ezher Üniversıtesi ve ılahı-
yat fakültesi mezunlanna sınıf
öğretmenliği olanağı tanıyan
Milli Eğitim Bakanı Sağlam.
Kazakistan Bılim Bakanı Prof.
Dr. Murat Jirinm'un ziyareti
sırasında, gazetecüerin, bazı
ögretmenlenn atamasıran ku-
rasız yapıldığı iddıalanna ılış-
kın sorulannı yanıtladı.
Ortada bir yanlış anlaşılma
olduğunu savunan Sağlam,
başka kurumlarda çahşan öğ-
retmen kökenli kışılerle.
emekli öğretmen ve istifa edip
yeniden öğretmenlığe başvu-
ranlann atamasımn kurasız
yapıldığını söyledi. "Bu kişfleı
zaten öğretmen. bu nedenle
yalnızca bunlar için yer kura-
sı çekiByor" dıyen Sağlam, şu
açıklamayı yaptı: "llkasama-
da 7 bin fakülte mezunlan ku-
ra çekerken. 4 binini kurasız
atadık Çünkü eski öğretme-
nin tekrar kura çekmesine ge-
rek \ok. Çünkü bunlar zaten
öğretmen. Bu hep yanlış anla-
şümalara neden oluyor." \
CHP'nin ortaya çıkardığı
-kurasız atama" işleminde,
bakanlık kayıtlanna göre baş-
vıırusu bile olmayan 106 kişi-
nin öğretmen yapıldığı belir-
lendi. 2 bin 200 kışilik atama-
nın RP ve DYP'li bakan ve
milletvekillerinin verdiği lis-
telerden oluştuğu iddia edilir-
ken, tarikatlann önerdiği bir,-
çok ismin de ön plana çekilen
listeler arasında yer aldığı sa-
vTinuldu. CHP lideri Deniz
Baykal, "Bu, tarikaı ve çetete-
rin Milli Egitim'i ele geçirme
operas>onudur" dedi.