Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 1997 SALI
DIZIYAZI
FenerbahçeCumhuriyeti'nm
HALİT DERİNGÖR
Takım yapmayı
çok severdi%mnn Kavrakoğlu
Hukuk mezunu. Rize kökenli.
Yöresinın bütün özelliklerini
üzerinde taşır. Mücadeleci,
aölgeci v e hırslı bir insan...
Despot b i r kişiliği vardı. Amacına
jlaşmak îçin her türlü polıtika ve
ayak oyunlar.na gırerdi. Muhafazakâr ve
milliyetçı birgörünümdeydı. Namazını kılar,
orucunu tutardj Ateşli b i r hatiptı.
Kongre havaannı çok ıyî hisseder ve kongre
içindeki mücadelesinde. duruma göre yelken
açardı
Osman Kavnlıoğlu'nu 194O'lı yıllardan beri
tanınm. Çoğukezbizim yöneticiliğimizi yaptı.
Az buçuk futbol oynadı a m a fiziği. onun futbolcu
olmasına eKinşli değildi- Kendi ifadesine göre;
Unkapanı Fenen'nde top ©ynamış!..
Takım yaprruyı çok severdi. Bu yüzden de diğer
yönetim ve antrenörlerle daima ters düşerdi...
Onun nazannda antrenör. sadece, bir ırgattı. Sık
sık antrenörlerden "çoban" dıye bahsederdi.
Kavrakoğlu'iun Fenerbahçe'yı yönettiği
sıralarda, onun ılginç davranışlanna tanık oldum.
Örneğin; Izrnir'de oynayacağımız bir "milli
küme" maçı öncesi. oteldeyiz.
Ben. o günkü Fenerbahçe'nin antrenörü Molley
i!e aynı odada kalıyorum. Takım kaptanıyım.
Maç öncesi. Osman Kavrakoğlu odaya girerek
bana; "Antrenöre söyle. Benim teşkil ettiğim
takımla sahaya çıksın"* dedı.
Bunu. antrenore naklettiğim esnada antrenörün
cevabı net veaçıktı; "OlmazL" Osman
Kavrakoğlu bu yanıttan sonra odadan çıktı.
Molley de bana '•BiKyorum. Ben Kavrakoğlu'nun
dedigini yapsaydım, bir siire daha Fenerbahçe'de
antrenörİiik yapabilirdim. Ama ben bir İskoçum.
Görevimi, kimseye devredemem" dedi.
Sonuçta da takım Molley Mn yapmış olduğu
tertiple sahaja çıktı. Fakat bu durum. Molley'in
sonu oldu!
1950 yıllannda Kavrakoğlu ile ilginç bir anım
dahavar; 1944 yıllannda Fenerbahçe'de oynayan,
Beşiktaş'tan bize geçen "Kasap HaliT vardı.
Bütün özelliği lcuvvetli, hırslı ve gözünü
budaktan sakınmamasıydı. Çeşmemeydanı
azılılanndandı.
Osman Kavrakoğlu, bu oyuncuyu çok beğenir ve
tutardı. Bir Beşiktaş maçı öncesi, Kavrakoğlu.
antrenore rağmen bu oyuncuyu sağ beke koydu.
Ama maç başladı, Halil Köksal'ın savundugu
taraftan, 10 dakika içinde Fenerbahçe 2 gol yedi.
2 golü yedikten sonra H.Köksal, oyunda kendini
kaybederek çok hürmet ettığı Beşiktaşlı
Hakkı'nın üzerine yürürdü, küfurler yağdırmaya
başladı. Bir arbede çıkmasını güçlükle önledik.
Bu olaydan sonra Fenerbahçe'nin ve Türk
atletizminin büyük adamı, MeHh Kotanca. arka
arkaya 2 gol atarak beraberliği sağladı. Ne var ki
arkadan Beşiktaş'ın aynı taraftan bir golü daha
geldi. Oyun 3-2 bitecek sanılırken. 90'ıncı
dakikadâ K. Fikret'in ortaladığı bir topu ben kafa
ile gole çevirince, yeniden beraberliği elde ettik.
Böylece hem takım hem Kasap Halil hem de
Osman Kavrakoğlu kendisini kurtarmış oldu...
1950'li yıllara gelınce tek partili sistem yerini çok
partili sisteme bıraktı. Osman Kavrakoğlu da
Demokrat Parti'den mılletvekili oldu. Devamlı
olarak Ankara'daydı. Bu sırada da Fenerbahçe
takımında bir çöküş izlenmeye başladı. K. Halil,
EroL, Salahattin, Samim, Lefter gibi futbolcular,
Adalet'e geçti. Takımda kalan bızler de
formumuzdan uzaklaşmıştık. Bu durumda
Kavrakoğlu, yeni bir Fenerbahçe takımı
düzenlemeyi planladı. Bu amaçla da Ankara'dan;
Canavar Burhan, Akgiin, Abdullah, Orhan
Çakmak gibi futbolcuian transfer etti.
Bunlann adı da "küçük şeytanlar" oldu. Bu
şeytanlann içinde K. Fikret, Müjdat Basri, MeBh
Ilgaz gibi "büyük şeytanlar" da vardı. Fenerbahçe
bu yeni kurduğu takımla bir şey kaybetmez. Hatta
şampiyon oldu...
1958 yıllan gelip çattı.
Demokrat parti artık inışe geçti. Osman
Kavrakoğlu. milletvekili bulunduğu sürede.
Fenerbahçe'ye hıçbir tesis kazandıramadığından
ona karşı olan güven yitirdi. O halde parti
kademesınde daha forslu birini bulmak gerekti. O
bulundu da: Agâh Erozan.
Hem de bulanlar ve onunla anlaşanlar. cunta
başkanlan Halk Partili Vfuhittin Bıügurlu ile
Semih Bayülken'dı.
Belkı Agâh Erozan, Menderes'e yakınhğı
dolayısıyla Fenerbahçe'ye bır tesıs vaptırabilirdi.
Ama aslında A. Erozan'ın ve ondan sonra gelen
Medeni Berk'in amacı; FB'ye tesis falan yapmak
değildi.
Gittikçe alerjik hale gelen Demokrat Parti'ye
karşı bir güç birlıği kuruldu. Bu güç birliğine
karşı da DP \atan sathında. Vatan Cephelen diye
adlandınlan birliklen kurdular. Işte Agâh Erozan
bu amaçla Fenerbahçe'ye gelıyor ve getiriliyordu.
Aynı amaçla Galatasaray'a. Beşiktaş'a ve Vefa'ya
da DP'nin görevülen getiriliyordu. Işte 1958
kongresi böyle bir ortamda yapıldı. Kongrede 2
DP'li üst yönetici A. Erozan ve Osman
Kavrakoğlu kıyasıya mücadele ediyorlardı.
Osman Kavrakoğlu. kongrede taktık ıcabı.
Muhittin Bulgurlu'yu o zamanın polis müdürii
vasıtası ile kongreden çıkanp safdışı etmek istedi
ama A. Erozan buna engel oldu. Sonra kongre
içinde bır de bakıldı ki Osman Kavrak ile A.
Erozan sanlıp öpüşüyor. Meğer yaptıklan.
başkanlık mücadelesi değıl. kayıkçı kavgasıymış.
1950-1960 yıllan arası üzüntü ile söylemek
gerekirse. Fenerbahçe'nin siyasetçamuruna
girdiği yıllar.
Bundan hiçbir şey kazanamadı Fenerbahçe...
Hata bir santimetrekare toprak bıle alamadı.
Tersine bu sıyaset batağından bazı çıkarcılar
faydalandı.
EBahçe tarihinde efsaneleştieki Rıza Sporel
Z Fenerbahçe ve Türk
spor tarihinde
efsaneleşmiş bir kişidir.
Ama bizim kuşak. onu
gereği kadar
' ızleyemedi. Son maçını
Tırst VVieenraa" (1934) ile Fenerbahçe
Stadf nda oynadı. Ortaokul
öğTencisiydim. Henıiz onun futbol
kimlik ve kışıliğıni gereği kadar
değerlendirecek yaşta değildim. Maçı 4-
0 Fenerbahçe kazamrken, "final" olarak
Zeki Bey. 2 şahane gol attı. Hele
frikikten attığı ilk gol hâlâ belleğimde.
Bizım kuşağımızda da yöneticılik yaptı.
Değışik kişilıkte bir yapıya sahipti. Çok
az konuşurdu. Konuşurken de 'r'leri iyı
telafiuz edemezdi. Aslında çok
konuşmasını da sevmezdi. Mimıkleri ile
bır şeyler anlatmak isterdi. Otonter bır
yapısı vardı. Ama bu, despotizm
derecesinde değildi. Zaten olamazdı da;
çünkü o zaman demokrasinin beşiği
olan Ingiltere ve tngılizlerle dıyalog
halindeydi. Ağzında, devajnlı pürosu ve
giyinişi ile sanki bir Ingiliz'di.
Soğukkanlıhgı da onlara
benzerdı. Evlendiği hanım
da MgilesVÎtol'lenn
kızıydı. Zeki Rıza, şimdiki
yöneticiler gibi
futbolcularla senli-benli
olmaz ve maçlardan sonra
futbolcularla sanlıp
öpüşmezdı.
Hele maçlardan sonra
onlarla gidip gazınolarda
içkı ıçmek, kadeh
kaldırmak gibi şeyleri asla
yapmaz, düşünmezdi
bile!.. Çok ender de olsa.
soyunma odasmn önüne
gelir, bizlere gözükür. ama
konuşma_zdı. Sadece.
"Hadi bakayun çocuklar.
çaüşın** ierdi. Onu
görünce dizlerİTniz titrerdi
Rıza Bey,
Fenerbahçe'de 18 yıl
oynadı, 352 kez
takımda yer aldı.
470 kez rakip
filelerini
havalandırdı. 16 kez
milli maç oynadı. 15
gol attı. Finlandiya
Milli Takımı'na
karşı oynadığı milli
maçta. arka arkaya
dört gol attı, bu
rekor günümüze de
geldi. Işte böyle bir
adam, "efsane"
olmaz da ne olur?..
Kazandığımız büyük maçlardan sonra
sadece "Aferin, iyi çahştınız,
kazandmız" derdi. Sırtımızı bıle
sıvazlaırazdı. Çûnkü o, futbolda
çahşmak, ka_zanmak ve iyi oynamanm
"futbokunuuı temel görevP olduğunu
düşünürdü. Kendisi. bu felsefe ile bir
"efcane, bia-tarih" oldu. 1950'de tek
partili sistem sona erdı. Demokrat Parti
iktidara geldi. Bövle bir durumda
Türkiye*«ie böyle bir efsanenin. bu
Tureketin dışında kalması
düşünülemezdi. Önce Istanbul'dan
adaylıgt konuldu. Ismi sonlarda
yazıldığı i<;n silindi\e kazanamadı.
Sonralan Demokrat Parti
milletvekdlerindenFenerli Osman
Kavrak, o n ı Rıze'den aday göstertti.
Zeki Rıza'yı yauna alarak Rıze'ye gittı
ve onu Riülilere tanıttı. Zeki Bey'ı
Rizelile«-t takdim ederken "Ha bu
yanımda gördüğünüz adam var ya_
topçudur topçu, Rize'den topu atar.
bütün Karadeniz'i ve daha öteleri
perişan eder" demışti.. Bu tanıtma,
topluluk arasında büyük heyecan yarattı.
Zeki Bey adeta bır kahraman gibi
alkışlandı. Tabıi sonunda da Rize
Milletvekili oldu. Ama sonralan. Zeki
Rıza ile Osman Kavrak'ın aralan açıldı.
Nedenı de şu; Zeki Bey, aynı yıllarda
Moda Deniz Kulübü Başkanı'ydı. Onun
ismı, Moda Denız Kulübü ile adeta
özdeşleşti... İngiliz konuklannı, ülkemiz
ticaret erbabını orada ağırlar, hatta
saygın Fenerbahçelılerle toplantılannı
hep orada yapardı. Ne zaman Moda
Deniz Kulübü"ne gitseniz, orada
ağzında purosu ile Zeki Bey ile
karşılaşırdmız. O günlerde Osman
KavTakoğlu. Zeki Bey ile görüşmek ıçin
Deniz Kulübü'ne gitti. Fakat belinde
tabancası vardı. Zeki Bey bunu görünce;
o kadar soğukkanlı adamın kanı beynine
hücum etti, "Osman, Osman; buraya
tabanca ile girilemez. Tabancayn
çıkar"dedı. Bu durum, kahraman gibi
görünmeyi seven Kavrakoğlu'nda şok
etkisi yarattı. Işte bu andan itibaren de
Zeki Bey ile büyük bır
mücadele içme gırdı. Bu
yıllarda da gruplar
kurulmak üzereydi.
Osman Kavrak, bu
gruplarla da sıcak
ilişkilere girerek Zeki
Bey'in başkan
seçilmemesi için çeşitli
ayak oyunlanna girdı.
Ancak bu "efsane" ile
mücadele etmek. her
babayiğidin harcı değildi.
Normalde onu safdışı
bırakmak çok güçtü. Bu
ancak Bizans
entrikalanyla yapılabilirdi.
Nitekim de öyle oldu.
Zeki Bey için "asker
kaçağıdır" diye aleyhinde
propaganda yapıldığı
günler oldu. Gerçekten de askerlik
yapmadı. Asker olacağı yıllarda,
mütareke yıllannda, kramponlan ile
emperyalist ülkelere karşı bü>1ik savaş
verdi. Ama sonralan Büyük Mıllet
Meclisi'nin karanyla askerlik yapmış
olduğu kabul edildi. Fenerbahçe tarihme
göre; Rıza Bey, Fenerbahçe'de 18 yıl
oynadı, 352 kez takımda yer aldı, 470
kez rakip filelenni havalandırdı. 16 kez
milli maç oynadı. 15 gol attı. Finlandiya
Milli Takımı'na karşı oynadığı milli
maçta, arka arkaya dört gol attı. bu rekor
günümüze de geldi. Işte böyle bır
adam, a
efeane" olmaz da ne olur?..
Oynadığı yıllarda, bugünkü gibi tribün
edebiyatı yoktu! Onun için virtüöz,
imparator gibi sözcükler
söylenmiyordu. Ama o, gerçekten bir
imparatordu. Hem de bir futbol devrinin
imparatoru...
Alt yapıdan yetişti
İngiliz
asilzadesine
benzerdı
edü Yazıcı
Fenerbahçe'nin altyapısmdan
yetişti. Kışılıği ve davranışlan ile
Fenerbahçe başkanları arasında,
ayn bır yen var.
Çok ı>ı bır futbolcu olmak yerine,
çok iyi bır ınsan olmaya kendisini
şartlandırdı. Idealleri değişikti.. Futbolu. ıkıncı
derecede kabullenıyordu. Sigortacıhk eğitımi yaptı.
sonra Amerika'ya gitti. orada lisans yaptı...
Dönüşte o yıllarda Milli Reasürans Müdürii oldu.
Bedıı Yazıcı, 1930 yıllannda. o günün şöhretli
Fenerbahçe kalecisı Hüsamettin Böke'ye karşın
Fenerbahçe kalesıni aldı...
Bedii Yazıcf nın çok kuvvetli fiziği yanında uçan
kaleci Cihat Arman'dan daha iyi bir suplekse
sahip... Cesaretliydi. Onu ampullerle ışıklandınlan
Taksim Stadı'ndâ izleyenler anımsar. Baba Hakkı
gibi. Galatasaraylı Kaür Cemil gıbı sert ve güçlü
futbolcular. Bedıı Yazıcı'nın karşısında, adeta
peynir gibi dağılırlardı. Olanak olsa da bugünün
kalecilerine. Bedıf nin fılmleri göstenlse...
Kale çızgisinin içinde. bir kalecinin nasıl
davTanacağtnı ondan öğrenmiş olurlardı. Ama bu
değerli futbolcu. bir ara hastalanıp sahalardan
uzaklaştı... Sonralan, 1939 yılında tekrar sahalara
döndü. Ancak Galatasaray'a 4-0 yenıldıkleri
karşılaşmadan sonra da futbolu bıraktı... 1953
yılında Bedii Yazıcı. Fenerbahçe'ye başkan olarak
seçıldi. Ama onun ne zengınliğı ne de siyasal bir
yaşamı vardı...
Grubu filan yoktu Onun için onu. sayfalarca
anlatamryoruz!.. Bedii, gerek fizık görünümü,
gerek kişiliği, gerekse devamlı ağzından
düşürmediği prposu ile tipik bir ingiliz asilzadesine
benzerdi... Büyüklerle ve küçüklerle arasında bir
mesafe bırakırdı... Onun başkanlığı sırasında
futbolcularla ıçkı âlemlerine gıtmek. onlarla sarmaş
dolaş olmak gibi durumlar hıç düşünûlmezdi bile..
Başkanlığı bıraktıktan sonra onu. ne divan
toplantılannda ne de kongrelerde görebilmek
mümkün oluyordu...
Ama yine de Fenerbahçe'yi unutamıyor, yanına
aldığı Fenerbahçeli arkadaşlardan bilgi ahyordu..
Kendisi, Cumhuriyet gazetesi okuruydu. Zaman
zaman yazılanmı okur, bana doğrulanmı ve
yanlışlanmı söylerdi.. Onun. son yıllarda evıni
ziyaretimde, neden futbolla ılgilenemedığıni
anladım. Çünkü oturduğu salonun ortasındakı
masası ve kütüphanesi, yerlı ve yabancı eserlerle
doluydu. Tam anlamı ile çağdaş, demokrat bır kafa
yapısına sahipti. Bu nedenle de Bedii Yazıcı,
gelmiş geçmiş başkanlardan ayn bir görünümde
oluyordu...
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EO1EKÇİ
Partilep Kapatılmasın!
Yeni kurulan Demokratik Kitle Partisi Başkanı Şera-
fettin Elçi, partisini tanıtmak ıçin hafla sonunda. Anka-
ra'da Kent Otel salonunda bir kokteyl verdi. Otel salo-
nu tıklım tıklım dolu. Çoğu gençler, bu arada alışılmadık
bir şey, bayanlar. Şerafettın Elçi:
- Siyasal partiler içinde en çok bayan kurucusu olan
partiyiz diyor.
Kokteyle. "Güldikeni Yayınlan" Yönetmeni Mustafa
Beyköylü'ylebirliktegrtmiştik. Gazetecılerden UBA'dan
Baki Özilhan, Hürriyet'ten, eşkı Cumhuriyetçi Sedat
Ergin, Cumhuriyet'ten Yusuf Özkan oradaydı.
Eski TİP'N Naci Kırtlay, isveç'ten kesin dönüş yap-
mış, eşi Azime Kırtlay la bırliktegelmiştı. İP Genel Baş-
kan Yardımcısı Hasan Yalçın da eşı Fevziye Yalçın'la
biriikteydi.
Kokteylde. ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) Ge-
nel Başkanı Ufuk Uras. Genel Başkan Yardımcısı Yıl-
dınm Kaya. TMMOB Başkanı Yavuz Önen, Toplum Ya-
yıneyi Yönetmeni Remzi İnanç. eski TTB Başkanı Se-
İim Ölçer. Çağdaş Hukukçular Demeğı Genel Başkanı
ŞenalSanhan... Refah Partıhlervar: Mahmut Sonmez,
Abdülhaluk Mutlu, ANAPIı Sebgetutlah Seydaoğlu,
Demokratik Banş Partisi Başkanı Refık Karakoç, eski
SHP'lı Bakan Mehmet Kahraman. eski Milletvekili Ad-
nan Ekmen, eski TİP Başkanlanndan M. AN Aslan,
İHD'den Selahattin Esmer, Mehmet Emin Sever. 92
yaşında, Dıyarbakırlı Cemil Paşa'nın torunu Esat Ce-
miloğlu. Cemil Paşalar, Dıyarbakır'da çok unlü. Yazar
Vedat Günyol da Cemil Paşa'nın torunlanndandır. Esat
Cemiloğlu, "497ardaras/"nda yargılandı. Eski ünlü bok-
sörierdendi. Uluslararası yanşmalarda, Türkıye adına
dövüştü. Esat Cemiloğlu'nun yeğenı Bayan Zizan Ce-
miloğlu, DKP'nin hem kurucusu hem de Disiplin Kuru-
lu Başkanı.
Kokteyl boyunca, herkesın kafasında, şöyle bir soru
dolaşmaktaydı:
- Bu partiyı yaşatıriar mı?
Kokteytegelenlerden CanipYıldınm'asordum, "Na-
sıl görüyorsunuz" dedım; şöyle karşılık verdi:
- Uzun yıltar Türkiye'de kalıp çalışmış İngiliz gazeteci
David Hotham'/n birsözü var, derkı: "Türkiye, belli ol-
maz, rasyonel (ussal) verilere göre 'Türkiye'de demok-
rasi futer'dersıniz, tutmaz, 'futmaz'dediğinızzaman da
tutar." Canip Yıldınm ekledi: "Bilmem dikkat ettin mi
bakkallarda, manifaturacı dükkânlannda •Allah'm dedi-
ği olur' yazan levhacıklar vardır." Öyledir!
Nasreddin Hoca, akşam yemeğinden sonra eşiyle
odaya çekılmış, biraz konuşmuşlar, Hoca:
- Ben uykuya geçeceğim!
- Eh hayırhsı!
- Yarın da hava açık olursa çıfte gıderim, kapalı olur-
sa, ormana gıderağaç kesehm!
- Hoca, ınşallah de!
- Canım, bunun inşallahı masallahı var mı? Hava ya
açık, güneşli olur, çifte gıdenm, ya da kapalı olur, orma-
na odun kesmeye giderim!
- Sen yıne ınşallah de!
- Allah Allah! deyıp uyur Hoca, sabah kalkar, hava
açıktır, çifte gider. Çiftı bağladıktan az sonra bir subaşı,
arkasında 8-10 jandarma, sökün ederler. Subaşı:
- Köylü kardeş, bize Konya yolunu göster, der.
- Konya yolu şöyle: Bıraz düz gıdeceksiniz, gidecek-
siniz, gideceksiniz, ondan sonra sağa sapacaksımz'Su-
başı:
- Ben anlayamadım sen/n tanımınt. Düş önümüze!
Hoca yaya, bunlar atlı ha babam de babam, giderler.
Yol aynmınagelince Hoca, "Bundan sonrası Konya "der.
Subaşı teşekküreder, "Haydisana da uğurlarolsun"der,
aynlırter. Ama Hoca 20 km grtmiş, o kadar da dönrnüş.
Geç vakıt eve yollanmış. Kapıyı çalmış, kansı:
- Kim o, dıye sormuş. Hoca'nın canı bumunda:
- Allah ızin verirse kocanım! Aç kapıyı...
Türkiye'de her şey Allahlık olmuş. Allah'a kalmış. "Al-
lah'm dediğı olur", usun, bılımin değil! Atatürk ılkeleri
rafa kaldınlmış, dincileryobazlartoplumdan ayn diledik-
lerince yaşamak ıstiyorlar. Dıyarbakır olayı: Allah'm de-
dıği, kamyon orada saplanmasa, teker çamura batma-
sa, Türkiye'de bu Diyarbakır olayı kimsenin gözüne çarp-
mayacaktı. Susurluk olayı da öyle, kamyonla Mercedes
çarpışmasa, çeteler ortaya çıkacak mıydı santrsınız?
Şerafettin Elçi'yle söyleşiyoruz; Şerafettin'Elçi, 1980
öncesınde, bakanlığı sırasında "Ben Kürdüm" dedıği
ıçin 12 Eylül, anasından emdiğinı bumundan getirmiştı.
Ona sordum:
- Partinizi yaşatıriar mı?
- O, senin dediğin herkesın kafasında, bana da sor-
dular; ben diyorum ki: Devlet bızı kapatma yoluna gi-
derse, çok büyük yanlış yapar. Bir kez, biz bu devletin
ülke bütünlüğüne bağlı olduğumuzu söylüyoruz. Bız,
her türlü şıddete karşıyız. Yasadışı bir örgütle uzak ya-
kın bır bağımız yok. Biz, tamamen demokratik bir sava-
pm veriyoruz. Legal (yasal) partinın kurallanna uyuyo-
ruz. Şimdi, devlet buna karşın eğer bir hata işler de bu
partiyi kapatma yoluna giderse, Türkiye'de bu sorunun
demokratik yollaria çozülemeyeceğınin kesin birifade-
sı olur. Bu da silahlı eylemlere pnm venr. Devlet, silahlı
mücadeleden şikâyetçi olma hakkını kaybeder. Bu
önemli, devletin bu konuda çok duyartı olması gerekır...
• • •
Köy Enstitülerinde öğretmenlık, yönetıcilık yapmış,
eğitimci-yazar Nazif Evren,88 yaşında Ankara'da oldü.
Nazif Evren'ın cenazesi bugün öğleyin Kocatepe'den
kaldınlıp, Cebeci gömütlüğünde toprağa verilecek.
Yakınlanna, Köy Enstıtülülerle, tüm egıtımcilere başsağ-
lığı dilerim.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDA> SAĞA:
1/ Kilit, menteşe,
tel. çivi metal eş-
ya. 2/ "O ver" an-
lamında kullanı-
lan sözcük... Be-
beğı kundaklamak
ıçin kullanılan
bezlerin tümü. 3/
Gıyım süslemede
ya da şapka, çan-
ta.sepet örmede
kullanılan parlak
ve renkli şent...
Oylumlu. 4/Götü-
rü bir ış ıçin öde-
nen ücret... Başlangıcı bel-
li olmayan zaman. 5/ Bır
nesneye zorunlu olarak
bağlı olmayan ve onun
özünde bulunmayan nıte-
lik. 6/Eskı dıldegöz... Bir
soru sözü... Notada durak
ışareti. 7/ Mavasıl da deni-
len den hastâlığı. 8/ "Be- 6
hiç ": Kankarür sa-
natçımız... însanın var ola- 3
bilmesi için doğayı değış-
tirmesı ve dogayı değışti-
rirken kendini de değıştırmesi sürecı. 9/ Hukukta, bir hak-j
kın diğer bır kımseye geçırilmesı... Italya'da bir ırmak. I
YUKARIDA!S AŞAĞHA: j
1/ Halk dilınde "şaka" anlamında kullanılan sözcük.. Sat-
rançtabır taş. 2/Uzak... Kayıkta dümenı kullanmak için dü-
menın baş tarafına takılan kol. 3/ •'Akarsu krosu" da deni-
len bır spor dalı. 4/ Bır zaman bırimi... Alçalma. hor ve ha-ı
kır olma. 5/Eski Türk güreşlerinden bın... Fınlandıya'da bın
göl.6/Birbağlaç... Iğdışetmek,erkeklığin[gıdermek. 7/A1-;
çak enlemlerde esen düzenlı rüzgâr... Ali Ozgentürk'ün bir!
filmı. 8/Ölen bır kimseden kalan her şey... Kalın bükülmü?
sıcım. 9/ Bır tür geçmmsız toprak... Japonlara özgü bır tün
güreş. 1