29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Çoban getıiUi • İstanbol Haber Servisi - \calec Bekanlığı 3aşmâfetişlerinden Erdinç I>inçer"ı Büyükçekmece'de ıilahla va-aladıktın sonra fittiği Samsun'ut Terme Içesinde 4 gün chce jözaltıra alınan Sami 7oban, Isanbul'i getirildi. 1 JandaTtıa 'i.omutanlığı'ndan yapılan ıçıklamıva göre Çoban, «rgusmca. ruh hastası »lduğunu. 10 yılcır »kakiarda banndığını ve oplumc karşı birkininin dduğunu söyledi 'sikolojik bunalım anında, esadüfen. yol kenannda jaık etmi> araç içerisinde «turmakta olan Erdinç )inçer*e tabancayla 2 el ;teş ederek kaçtıgını kelirten Çoban. sılahı da .Vltınşehir vakınlannda camlık bir alana akladığını bildirdı. Ramazan iüzenlemesi • ANKARA (Cumhuriyet ftiirosu)- Başbakanhk, kamu görev lilennden vogun istek geldiğı jerekçesivle mesaı saatlerinin ramazan ayı toyunca yeniden belirlenmesi için ıllere tilimat verdi. Başbakanhk Müsteşan Kadri Keskin tarafından hazırlanan ve tûm taşra birimlerine gönderilen genelgede. nmazanın biteceği 7 Şubat 1997 cuma günü mesai saati bıtimine kadar. "hizmetlerin özelliğj de dtkkate alınarak" çalışma sürelerinin başlama ve bitiş saatlerinin. 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'nın 100'üncü maddesi hükmü çerçevesinde valilerce yeniden belirlenmesinin uygun görüldüğü bildırildi. Merkez teşkilatının çalışma düzeni ıçin de Bakanlar Kurulu karan alınacağı öğrenildi. Çelik'ten Kul'a 'p..t' davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "tpin ,uqu p..tun eline geçmiş" diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik, düzenlediği basın toplantısında kendisine en az 15 kez "p.t" diyerek kişilik haklanna hakaret ettiği gerekçesiyle ÇHP Erzıncan Milletvekili Mustafa Kul hakkında manevi tazminat davası açtı. Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verilen dava dilekcesinde. lOmilyarlira manevi tazminatın yasal faiziyle ödenmesi istenirken "Binlerce kişiyi temsilen belirli görev lerde bulunan kişilenn. topluma örnek teşkil etmek amacıyla asgari nezaket kurallanna özellikle dikkat etmeleri sosyal ve ahlaki bir zorunluluktur" denildi. Alınak cezaevi yolcusu I ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Eski Bağımsız Milletvekili Mahmut Alınak hakkında verilen • para cezasinı ödemediği gerekçesiyle cezaev ine gireceğini açıkladı. Alınak dün yaptığı yazılı açıklamada. 1991 yılında milletvekili olduğu dönemde yaptığı konuşmalar nedeniyle Ankara 1 No'lu DGM"de yargılandığını anımsattı. Mahkemenin kendisıni 14 ay hapis ve 116 milyon lira para cezasına çarptırdığını kaydeden Alınak. 116 milyon lirayı ödemesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcıhğrnın hakkında yakalama kararı çıkardığını söyledi. Alınak. "tşte ben. sınırlı da olsa sürdürülen içtenlikli demokratik çabalara mütevazı bir katkıda bulunmak için para cezasını ödemeyıp gönüllü olarak cezaevine giriyorum" dedi. BBP'ye kınama • İstanbul Haber Servisi - Basın Konseyi îkinci Başkanı Doğan Heper, yaptığı açıklamada, BBP'nin Adana'da düzenlediği konferansta Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu'nun konuşma yaptığı sırada bir grup partilinin. gazetecilerin görev yapmalannı engellemesini kınadı. Heper. görevleri yalnızca kamuoyunu aydınlatmak olan gazetecilere yönelik bu davranışı şiddetle protesto ettiklerini bildirdi. Kadın Kuruluşlan Birliği ve ÇYDD'den Başbakan'ın tarikatçılara verdiği yemeğetepki GLOBAL POLÎTİKÜLTÜR 'MecBs öıüem ahnak'İstanbul Haber Servisi - İstanbul Kadın Kuruluşlan Birliği. Başbakan Necmettin Er- bakan'ın tarikat \e cemaat liderlerine Baş- bakanhk Konutu'nda verdiğı ıftar yemeğıni şiddetle kınayarak protesto ettı. Kadın Ku- ruluşlan. TBMM'yi. Türkiye Cumhunye- ti'nde "Tarikatlann egemenliğine asla izin verilıneyecek'* şekilde önlenı almaya "gaflet. dalalet ve ihanet" ıçınde bulunanîara dersi- ni vermeye davet etti. Prof. Dr. Necla Arat İstanbul Kadın Ku- ruluşlan Birliği Yürütme Kurulu adına yap- tığı yazılı açıklamada. "siyaset-emniyet-ınaf- ya üçgeıu""nin iç karartıcı gerçeklerini bü- yük bir tepkiyle karşılayan halkımızın şim- di de Fadime Şahin ve benzeri olaylann ör- neklendırildığı "tarikat-ticaret-seks" üçgeni- nin çarpıcı etkisini vaşadığına dikkat çekti. Prof. Arat, "Sözde "dınsel eğitim yuvalan' olarak tanınlmaya çahşılan tarikatlarda olup bitenier, ne yaak ki din dışı ve tüyler ürper- tici" dedı. Prof. Arat. açıklamasında şu gö- rüşlere yer verdi: "Bundan daha da vahimi. bu karanlık odaklan çeşitli biçimlerde yaşatan ve temsil edenler, halk bunca tepki duyarken cumhu- İftar yemeğine hukukçular da tepki gösterdi 'Savcılar harekete geçmeli' NECATİ AYGES İZMİR - Başbakan Necmettin Erba- kanın tarikat liderlerine Başbakanhk Ko- nutu'nda verdiği iftar yemeğine tepkiler sü- rüyor. Hukukçular, "Refah Partisi'nin kapa- nlmas için Yargıtay Cumhurivet Başsavcı- a'ıun harekete gecmesi gereldr" dediler. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Sabri Kurt, Erbakan'ın anayasal dü- zeni yıkarak yerine şeriat düzeni getirmek isteyen tarikat liderlerine taviz verdiğini be- lirterek "Sayın Başbakan. bu davTanışıyla devtet düzenini > ıkmak îsteyen şeriatçılâra destek verdiğini açıkça göstermiştir" dedi. Çağdaş Hukukçular Derneğı (ÇHD) Iz- mir Şube Başkanı Ahmet Hamdi Yddınm. Başbakan Erbakan'ın her zaman yaptıklan açıklamalarla laikliğe karşı olduktannı açıklayan tarikat liderlerine destek verme- sinin suç olduğunu belirtti. Yıldınm. Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Başbakan Necmettin Erbakan hakkında hemen soruş- turma açması gerektiğini söyledi. riyet hükümetinin başbakanı taraftndan ko- nuta davet edilmekte. bu tepkilerden özür di- lercesine ağırlanmaktadır. Fadime'ler 0de- rek derinleşen bir karanlığın. azgın erkek bencilliğinin din tacirlerinin kurbanı olmaya de\ anı ederken Başbakan > e yakın çevresinin bu çarpıcı evlemleriyle "tarikat-ticaret-seks" üçgeninın aslında takıyye yapmış bir 'tari- kat-tıcaret-seks-sivaset' dörtgeni olduğunu kanıtladığını düşünüyoruz." NACAR; PEŞTAMALLI ŞEYTANLAR Tarikat ziyafetinde şeriat hükümlüsü YUSLFÖZK.4N AN'KARA- Başbakan Nec- mettin Erbakan'ın. tarikat ve cemaat liderlerine Başbakan- hk Konutu'nda verdiği iftar yemeğinde. Vahdet Vakfı Baş- kanı ve şeriatçı görüşleriyle bilinen Hüsnii.Aktaşgibi laik- lik karşıtı eylemlerden \argı- lanmış. ceza almış kişüenn de bulunduğu belirlendi. Erba- kan'ın yemeğe Aczmendileri çağırmaması. bu kesimde "•kırgınlık" yarattı. lslamcı yazar İsmail Nacar. "RP peş- tamallı şe>ianlan kullannor" dedı. Devnm yasalan v e çağdaş- lığı protesto için sank. cüppe ve asayla dolaşan Aczmendi tarikatının şeyhi Müslüm Gündüz'ün. Istanbul'da yarı çıplak biçimde Fadime Şahin adlı kadınla basılması. bu ke- simin "itibannı" sarstı. Aczmendi gerjpkçesi ,; Başbakan Erbakan. geçen cumartesı akşamı Başbakan- hk Konuru'nda tarikat ve ce- maat liderlerine verdiği ıftara Aczmendileri çağırmadı. RP"- lilerin. Gündüz'ün basılma- sıyla ortaya çıkan "tarikat- seks" skandalının. toplumun tepkisini topladığını belirterek Aczmendilerin yemeğe çağ- nlmasının hem partıye hem de yemeğe katılanlara zarar ve- rebileceğini söyledıkleri öğre- nildi. Bu nedenle Aczmendi- lerin yemeğe çağnlmadığı kaydedildı. RP'nın rutumu. Aczmendi- leri üzdü. Cumhuriyet'e bilgi veren tarikatlara yakın kay- naklar. Aczmendilerin. "Bu- güne kadar yanımı/da olan kesimler. şeyhimize kurulan bir komplo nedeniyle bizi yü- züstü bıraktılar. Konuta çağı- nlanlar tarikat da biz değil mi- yiz? RP bu da>ranışıyla ne ka- dar samimi olduğunu gö$ter- di" dedıklerinı aktardılar. Kaynaklar, Aczmendilerin Er- bakan'ı "taknyecilikle" suç- ladıklannı bildirdiler. Erbakan'ın. isim vermeden polisi suçlayarak tarikatlara komplo kurulduğunu öne sür- düğü yemeğe. laikhk karşıtı eylemîere kanşan kişilerin de çağnldığı belirlendi. Kaynak- lar. yemeğe katılan tarikat ve cemaat liderlerinden büyük bölümünün laiklik karşıtı suç- ları içeren ve yürürlükten kal- dınlan 163.maddeyemuhale- fetten dolayı yargılandığını bildirdiler. Davetlilerarasında bulunan Vahdet Vakfı Başka- nı ve Vahdet cemaati lideri Hüsnü Aktaş'ın (Y'usuf Keri- moğlu). laiklik karşıtı eylem- leri nedeniyle yargılandığı ve hüküm giydiği belirtildı. Şeriatçı görüşleriv le bilinen Akit gazetesinin yazarı da olan Aktaş'ın. son olarak Pı- nar Yayınları'ndan çıkan "Medeni Vahşet" adlı kitabı nedeniyle yargıç önüne çıktı- ğı kaydediîdi. Tarikatçılara karşı çıkışlan nedeniyle son günlerde bu ke- simin hedefi halıne gelen ve ölüm tehditleri alan lslamcı yazar ismail Nacar. "Peşta- mallışeytanlar" dediği tarikat liderlerinin. Erbakan tarafın- dan yemeğe çağnlmaMnı eleş- tirerek "Gemi azıya ahp y ürü- dükleri bir zamanda Savın Başbakan'ın bunlan konutu- na çağınp 'manevi önderler" diye takdim etmesini, Türki- ye'nin geleceği için son derece , tehlikeli 'görüyorum. Olacak 1 ' şc> değil. Bunu ba|ta gerçek Müslümanlar kabul etmez" dedi. ıagıııuıaeıeu *»rrli Di>arbakır Cezaevi'nde e ı a ı k a l a n 1 0P K K l i n i n as . H c vc pojisier tarafından dmüka'k öldürülnu-si olavını Idçrnck için ce- zaevine gıden hevetîn'içeri alınmaniasi üzenne cezaevikapısında açıklama yapan avukat Eşber Yağmurdereti, konuşmasında suç unsuru bulunduğu gerekçesiyle İstanbul DGM'deifadeverdL (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Devlet Bakanı Fehim Adak görüşmelerini sürdürüyor RP'den ABD'ye övgü FUATKOZLLKLU \VASHINGTON - Türk dış politi- kasının tran. Libva ve Irak gibı ABD'nin "Terör destekçisi" ilan et- tıği ülkelere yönelnıesinden rahatsız olan Bill Clinton vönetimi. RP'ye "yeşüışık" yaktı. Clinton yönetımi. "eş düzey tek- niküişkiler" kapsamında görüşmeler yapmak üzere Washıngton'da bulu- nan Devlet Bakanı Fehim Adak'a. "ABD'nin REFAHYOL ile voğun ve siyasi Uişkiler kurmakistediği" mesa- jını verdı. RP'li Adak da ABD'ye övgüler yağdırarak Başbakan Necmettin Er- bakan'ın ABD'yi ziyaret etmesi ve Başkan Bill Clinton'la görüşmesinin iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi yö- niinde yararlı olacagını dile getirdi. Adak. Washington"a. RP'nin Do- ğu ile Batı arasında sentez yaratma- yı amaçladığını ve kendileriyle iyı ilişki kurmasının ABD'nin yaranna olacagını bildirdi. Fehim Adak. ko- nuşmasında, Türkıve ile ABD'nin ı- ki gerçek demokrasi ülkesi olduğu- nu, Avrupa ve Asya'daki yeni devlet- lere ömek oluşturduğunu söyledi. Fehim Adak. önceki gün Türk- Amerikan lş Konsevi'nce düzenle- nen toplantıva katıldı. Adak. toplantının yapıldığı salon- da bulunan kadınların elinı sıkmadı. Bakan. "Hoşgeldiniz"dıyen birkadı- nın elini de geri çevırdi. Türk-Ame- rikan !ş Konseyi yönetimine "RP'li bakanın kadın eli sıkmadığını" ön- ceden büdirildiğini söyleyen biryet- kili. "Talimat üzerine karşılamada konsev çalışanlan ile davetii bavanlar sayın Adak'a \alnızca hoşgeldiniz de- diler ve ellerini uzatmadılar" diye ko- nuştu. Fehim Adak toplantıda. Türkiye'de sivası istikrar bulunduğunu sav undu \e "Koalisyon hükümetinin seçimle- re kadar işbaşında kalacağım" dile getirdi. Adak. Susurluk olayının hü- kümeti kesınlikle etkilemeyeceğını sav undu. Toplantıda çeşitli soruları da va- nıtlavan Devlet Bakanı Fehim Adak. Ankara ile Tahran arasında inızala- nan doğalgaz anlaşmaMnın "Türki- ye'nin enerji alanında yaşadığı sıkın- tinın giderilmesi amacına yönelik ol- duğunu" jnlattı. Adak, Türkıve'nın karşı karşıva bulunduğu sı\a>i güç- lüklerin başında Ege ve Kıbrıs soru- nunun geldiğini belirtti. Kıbrıs'ta haklan çığnenen tarafın Türkler ol- duğuna dikkati çeken Bakan. ABD'nin Türkiye'nin haklılığını tes- cil etmesini ve gerginlıği tırmandın- cı beyanlardan kaçınmasını istedi. Adak. ABD Dışişleri Bakanlığı'na giderek. ekonomik işlerden sorumlu bakan yardımcısı Büyükelçi .\lan Larson ve Dışişleri Bakanlığı Müs- teşar Yardımcısı Marshall Adair ile göriiştü. Koalisyonun ilk günlerinde yaptı- ğı açıklamalarla RP'ye sıcak bakma- dığı ızlenimi veren Türkiye'nin \\as- hington Büyükelçisi Nüzhet Kande- mir'in fikrini değiştirdiği Adak'ın gezisi sırasında açığa çıktı. Fehim Adak'ın önceki gün ABD Dışişleri Bakanlığı'nı ziyareti sıra- sında kendisine eşlik eden Kandemir 1 5 saat süren görüşmenin ardından Bakan Adak'la makam aracına gi- derken el ele tutuştu. Kandemir ve Adak arabaya kadar ellerini birbinn- den ayırmadılar. Fehim Adak'ın görüşmelerine ve sözlerinin içeriğine bakarak bir değerlendirme yapan ABD'li bir kavnak. Cumhuriyet'e. "Buziyaret- le Çiller'in /afivcri onaylandı. DYP liderinin elinden Batı'yla görüşme silahı. RP'lilere geçti. Bu zharet. > öne- tim denetimini güçlü bir şekilde dene- rinıi altına alan Erbakan'ın dış poli- tikaya da damgasııu vurduğunu gös- teriyor. Koalisvon RP'nin istediğinin >erine geldiği bir hal aklı" dedı. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] ŞevketKazan'ın, "işbıtti, dos- yayı mahkemeye verdik'' deme- sinden sonra ortaya çıkan yeni bulgular, bu işin öyle 40-50 gün- de bıtmeyeceğini kanıtlıyor. TB- MM komisyonunda ıfade veren Vanlı işadamı Senar Er'in ve Jl- TEM'ci Ahmet Altndaş'ın anlat- tıkları. devlet içindeki cinayet şe- bekesmin ne kadar korkusuz ol- duğunu bir kez daha gözler önü- ne serdi. Senar Er, "Yeşil" kod adlı perva- sız bir görevliden söz ettı. Adam kaçıran, fidye isteyen, cinayet iş- leyen "yeş//"in yaptıklarından ay- lardırferyat edenlerin olduğunu bı- liyoruz. Bu ınsanlann feryatları ne yazık ki bugüne kadar pek dınlen- medi. Çünkü "Yeşil" güçlüydü kimseondan hesapsoramıyordu. CHP Genel Sekreter Yardımcı- sı Sinan Yerlikaya da "YeşıV'i ta- nıyor. Yerlikaya. "Veş//"i aniattı. Onu Tunceli'nin Ovacık ılçesınde görmüş. Nasıl karşılaştıklannı şöy- leaniattı: "Yeşil'inOvacıkEmniyet Amirliği bınasında kaldığını bili- yordurr,. Arayıp kendisiyle konuş- KimdirBu'Yeşil'?mak istediğımi ılettim. Bunun üze- rine gittik. Bızi emnıyet amirinin odasında ve onun koltuğunda oturarak karşıladı. Devlete karşı gelenleri temizledığini söyledi. Elinde bulunan defterden benim adımı gösterdi. 'Baksen siyasi da- valaragiriyorsun. Dosyan iyice ka- barrnış, senin de hesabını göre- ceğim' dedi." Sinan Yerlikaya bu görüşmeyi 1990 yılında yapıyor. "Veş//"le ilgıli şikâyetlen kayma- kama iletiyor. Aldığı cevap ilginç- tir. Yeşil'in direkt Ankara'ya. hatta Genelkurmay'a bağlı olduğu ken- disine söyleniyor. Kaymakam ve ılçe jandarma komutanı yüzbaşı, ona bir şey yapacak güçleri olma- dığını belirtıyorlar. "Veş/7" bir devlet görevlisi. Bir- çok faili meçhul cinayetin de so- rumlusu. Kustah ve kendınden emin bir tavır sergiliyordu. Aynı Ye- şil, TBMM Susurluk Komisyo- nu'na başından geçenleri anlatan Senar Er'in ifadesınin de baş fail- lerınden birisi. Senar Er'in babası- nı kaçırıpfıdye ısteyenler arasında adı geçiyor. Senar Er, Mehmet Ağar'a başvurup fidyecilerin ya- kalanmasını sağlıyor. Ancak fidye- ciler her seferinde serbest bırakı- lıyorlar ve sonunda Senar Er'in ba- bası yok ediliyor. "Yeşil" sayısız insanın canına kıymış. İlçe emniyet amirliği bina- larında faalıyet yürütmüş. Onlar- dan daha yetkıli olduğu davranış- larından belli. Fakat "Veş/7"in adı bile doğru dürüst bilinmiyor. Yerli- kaya onun adının Ahmet Demir olmadığını, Müslüm veya Mah- mut Yıldırım olduğunu söylüyor. Bıngöl'ün Solhan ilçesındenmış. Devlet onu bilıyor, bılmesı gerekı- yor. Ona görev verip cinayet ışle- yeceğı ortamı hazırlayanlar da o- nun adını bilıyor. Nerede olduğu- nu da bilmelen gerekır Bu katıl ne- redeyse, devlet tarafından ortaya çıkarılmalı ve tutuklanması sağ- lanmalı. Ona görev verenler de bu cinayetlerden sorumlu olarak ka- nun önüne gelmeli. "Yeşil" bir ka- til ve devletın bilgisi dahilınde or- talıkta dolaşıyor. Tnanılır gıbi değil. Bu nasıl devlet? Tank Ümit'ın kaçınlıp yok edil- mesinde ibrahim Şahin'in ve ko- ruması Ayhan Akça'nın sorumlu- luğu artık ortaya çıkmış durumda. TBMM komisyonuna Astsubay Ahmet Altındaş'ın anlattıklan, bir başkası için söylenmış olsaydı, yer yerinden oynardı. Olmuyor ib- rahim Şahin, hakkında bu gerçek- ler ortaya dökülürken Korkut Eken ve Mehmet Ağar'la toplantı yapıyor, cinayetten sorumlu özel timcilere taktikler veriyor. Küçu- cük bir ıpucuyla ınsanlar yıllarca cezaevinde yatarken İbrahim Şa- hin ve Ayhan Akça, hâlâ nasıl mahkeme önüne çıkarılmıyor, an- lamak mümkün değil. Her konu- da elını çabuk tutan devlet, iş asıl sorumlulardan hesap sormaya gelince duraksayıveriyor. insanla- rı bu kadar korkutmaya devletın ne hakkı var? Senar Er, korkusundan soyadı- nı değıştırmiş. Babasının nereye gittiğinin bile hesabını soramamış. Bütün bunlan yapanlar hâlâ orta- lıkta dolaşıyor ve devlet görevlisi olarak maaş ahyorlar. Bu gerçek- ler insanların vicdanını yaralıyor, güvenini sarsıyor. • • • Bütün olumsuz sinyallere rağ- men özel timcilenn devlet güven- lik mahkemesi tarafından tutuk- lanması önemli ve cıddi bir adım. Kamuoyu artık ortaya dökülen bunca pisliğin temizlenmesi için yargının hareketinı hızlandırması- nı bekliyor. Yıllardır bu ülkeyi kan veölüme boğan katıllerden hesap sorulmaya başlanması kamuoyu- nun ortak talebi. Ama hesap sor- ma burada durmamalı, bu cına- yetlerin arkasmdaki siyasi iradeyı ve siyasi gücü de yargı önüne ge- tırmelı. Gerçek temızlık ancak o zaman hedefıne ulaşabılır. Türkiye hukuk devleti olma sürecine daha yeni girdi sayılır. Arat. TBMM'yi ve halkı. Türkiye Cum- huriyeti'nde "Tarikatiann egemenliğine as- la izin verilmeyecek" şekilde önlem almaya. "gaflet dalalet ve ihanet" içınde bulunanîa- ra dersini \ermeye da\et ettiklerini bildirdi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇY- DD) Genel Merkezi \e tüm şubelen adına yapılan açıklamada ise Atatürk'ün "Türki- ye şeyhler. müritler ve dervişler ülkesi asla ol- ma>acaktır" sözü anımsatılarak "Ata- türk'ün ve çevresindeld aydın vatanse>erle- rimizin kurduklan cumhuriyetin başkanh- ğında. tarikat önderlerine davet \erilmesini akılcı, aydınlanmacı ve çağdaş cumhuri\eti- mizin temellerine ters \e yanhş bir davranış olarak değerlendiriyor, protesto edi>oru/" denildi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Ba- kırköy Şube Başkanı Ertuğ Reşit Karabici- oğlu da yönetim kurulu adına \ aptığı açıkla- masında. Erbakan'ın verdiği iftar yemeğiv- le gerçek düşüncesini ortaya koyduğunu sa- \unarak yüz binlerce insanın din kisvesı al- tında kandınldığını, soyulduğunu. iğfal edil- diğini. ülke insanını kamplara böldüğünü be- lirtti. Perincek 'Rusya ile gerginlik ABD'yi güçlendirdi' İstanbul Haber Servisi - İşçi Partisi(lP) Genel Baş- kanı Doğu Perincek. Kıbns bunalımıyla ABD'nin. Türkiye'vi batıdan sıkıştı- rıp doğudan teslım almak ıstediğini ıleri sürdü. Perincek. S-300 füzele- rının Kıbrıs'a yerleştınl- mesının Türkiye kamuoyu ıçin bu olayı güdümlü he- yecanların ötesinde soğuk- kanlı değerlendirmesi ıçin fırsat yarattığını savundu. Açıklamasında Çiller özel örgütünün Türkiye için bir bağımsızlık ve güvenlik sorunu olduğunu ısrarla vurgulayan Pennçek. bu örgütün ABD güdümünde tertiplere girişerek Türkiye ile komşulan arasında ger- ginlik ve çatışmaları kış- kırttığım i^eri sürdii. Porin^: çek. Çeçenıstan"a sîlah ve kuvvet vollanmasının bu tertiplerden bırı olduğunu belirterek şu görüşlere yer verdı: "Türkhe devletinin Çe- çenistan'da Rusya'va kar- şı silahlı mücadele kışkırt- mak diye resmi bir politi- kası yoktur. Ancak bu ye- raltı örgütünün böyle uy- gulamalarda bulunduğu- nu. başta Rusya. hütün dünya biunektedir. Rusya. bu tertiplere karşı tepkile- rini en üst düzey de dile ge- tirmiştir. Rus yetkilileri, Türkiye'ye Kürt sorunu anımsatmasını bile yap- mışlardır. Rusya'nın Kıb- ns'a S-300 füzeleri satma- sı. ABD güdümlü tertibin sonuç almaya başladığını gösteriyor. Böylece Türkhe ile Rusya arasında ilişkiler gerginleşirken ABD'nin her iki ülke üzerindeki de- netimi ağırlaşmaktadır. Hem Türkiye, hem Rusya, birbirlerine cephe alırken ABD'nin durumunu güç- lendirmişlerdir." Açıklamasında Kıbns ve Ege'deki gelişmelerin aslmda Irak'taki gelişme- lerle bağlantılı olduğunu savunan Doğu Pennçek. son zamanlarda Talabani önderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB ı de Irak hükmeti ile Barza- ninin Kürdistan Demokrat Partısı arasındaki anlaşma- ya katılma eğilimi içine girdiklerini vurguladı. ERGİN YILDIZOĞLU Bir Dogma Dağılınken... 1980'lerin sonunda ve 1990'ların başında olduk- ça yaygınlaşan bir dogmaya göre, piyasa ekonomi- sinin küresel egemenliği, refahın ve demokrasinîn yaygınlaşmasına yol açıyordu. itiraz etmeye başla- dığımızda ise, önce "dinozor" olduğumuz, sonra da küreselleşmenin karşısında elimizden bir şey gel- meyeceği söylenıyordu. Ancak, dün piyasa ekono- mısınden başkaçıkaryol olmadığını düşünenlerden bazılannın da katkısıyla bu dogma hızla dağılmaya devam edıyor. Fransız parlamento başkanı Philippe Seguin, A1- manya'ya "totaliter kapitalizme karşı, toplumsal ka- pitalızm isteğinin yeniden vurgulanması" yolunda bir talepte bulundu. Devleti ekonomiden çekmeye ve emek piyasalarını esnekleştirmeye çalışan biryöne- timden, devlete böluşümcü görevler yüklemekten başka bir anlama gelmeyen. böyle bir ıstek gelmö- si ilginç değil mi? Ve bu "totaliter kapitalizm" de ne acaba? ' Totaliter rejim, toplumu ve ekonomiyı birtek pren- sibe, (ekonomi politik olarak ifade edersek, bir tek sınıfın ya da kesimin çıkarına) göre yonetmeyi amaç- layan ve bunda da hiçbir muhalefet tanımayan bir rejim olarak tanımlanabilir. 1980'lerin başından be- ri, gerek dünyada. gerekse de Türkiye'de birtek se- çenek ile karşı karşıya bırakıldık. Bu seçeneğe kar- şı çıkanlar, duruma ve yere göre, medya saldırısıri- dan, polis-asker saldınsına kadar çeşitli yöntemler- le susturulmaya çalışıldılar. Ustelik bu tek seçenek- li dünya tam bir yüzsüzlükle "siyasi çoğulculuğun ve demokrasinin" kaynağı olarak dayatıldı. Adetazor- la çağ atlatılmaya ve demokratikleştırılmeye çalışı- lıyor, ama biz dinozorlar buna direnıyorduk!. Tabii as- lında, bu küreselleşme adıyla sunulan, uluslararası mali sermayenin taleplerinden başka bir şey değif- di. Bu uluslararası malı sermaye, ulusal ekonomile- re, onları kendi kullanımına açmak için saldınyor, ulusal devletlerde bu ışe uygun hükümetlerı destek- liyor. hatta iktidara getirmeye çalışıyor. onlara IMR OECD ve Maastricht anlaşması yoluyla kendi poli- tikasını dayatmaya çalışıyordu. Tabii basitleştirerek söyledik tum bunları. Sorun 1970'lerden sonra baş- layan, 1980'lerde giderek hızlanan bir şekilde, spe- külatif sermayenin. egemen sermaye bıçimi haline gelmış olmasında yatıyordu. Yoksa bırkaç cin akıtlı bürokratın planlarından kaynaklanmıyordu. Seguin'in "toplumsal kapitalizm" önerisine dö- nersek, bunun ıster istemez bnce piyasa ekonomi- sinin kurallarını karşısına alması, onun mantığınfe ters bir şekilde yeniden bölüşüm politikalarına yç- nelmesi ve tam bu noktada kureselleşmeyi de kar- şısına alması gerekiyor. Böyle olunca da bu "toplum- sal kapitalizm" kapıtalızmm kuresel bir kriz yaşadı- ğı bir zamanda boş bir hayal olmaktan öteye geç- mıyor. Küreselleşmenin getırdiklerine, bir başka yaklaşım daha var tabii. Bu yaklaşıma biraz dolambaçlı ama, manzarası ilginç bir yoldangıtmek ıstiyorum. Pazar- tesi günü Internatıonal Herald Trıbune'öe William Pfaff, "Küreselleşme sürecınde, şirketlerde hisse sahibi olanlann veyonetıcilerin toplumsal pastadan aldıkları pay artarken, neden hep ışçiler fedakârlık etmçk zorunda kalıyorlar" diye sorduktan sonra *'Bunun böyle ofm&sınt gerektiren birekonomtk^â- sa yok" dıyordu. Pfaff'a buyazıyı yazdıran ise 00- ney Kore işçilerinin mücadelesi ve bu mücadeleyle Fransız işçilerinin talepleri arasındaki büyük benzer- likti. Pfaff küreselleşmenin toplumsal yapıyı dağıttı- ğından şikâyetçıydi ve "işçilerin küreselleşmenin yü- künü çekmeyi artık kabul etmediğini" tespit ediyor- du. Ayrıca Pfaff işçilerin bir anlamda toplumun tem- silcileri haline geldığine de işaret ediyordu. Gerek Kore'de. gerekse de Fransa'da halkın büyük çoğun- luğu işçilerin mücadelesi ile kendi çıkarları arasında bir paralellik görüyor ve işçilerin kendileri adına da mücadele ettiğini görerek destek veriyordu. (13/01/97). Ancak gerek Seguin'in gerekse de P- faff'ın akıl yürütmelerinde çok önemli bir zaaf var ve bu yüzden istekler iyı niyetli. ancak boş istekler ol- maktan öteye gidemiyor. Küreselleşme/liberalizm, sıstemin tümünde ege- men ve o geri kalanına lıderlığinı kabul ettirmiş, Ang- losakson ağırlıklı uluslararası mali sermayenin, ka- pitalıst sıstemin yaşadığı, uzun devreli ve yapısal kri- ze bir tepkisı olarak gelişti. Bu mali sermaye ile re- kabet halınde dmalarına rağmen, Japon ve Avrupa kaynaklı mali sermaye de onun önerdiği çözümü benimsiyor. Bugün kapitalızmı uluslararası mali ser- maye temsil ediyor; sistemin lokomotifliğıni üstlen- mış durumda. Ancak bu lokomotif, sistemi bir uçu- ruma doğru göturüyor. Bu ise "sırtında suyu geçer- ken, kendısım taşıyan kurbağayı sokan akrep" gibi, mali sermayenin doğasında, işleyişinın mantığında var. Öyleyse. başka bir mantık ile krize sermayenin sunduğu seçeneklerin dışında bir çözüm getırmşk gerekiyor. Fransız ve Kore işçilerinin dırenişi ve haUfr tan aldıkları destek, bu arayışta hangı güçlerin dina- mızmine güvenmek gerektiğini de bize çok iyi gö£ teriyor. İ ergin / ergin.demon.co.uk Haklarındaki karar kaldırıldı Göktepe sanığı polisler görevde İstanbul Haber Servisi- Evrensel gazetesi muhabin Metin Göktepe'v i öldürmek suçundan vargılanan 11 po- lis hakkında v erılen ~göre\- den uzaklaştırma karan" İçişleri Bakanlığı'ncakaldı- nldı. istanbul \alisi Rıdvan Yenişen.polismemurlarının emnıvet içınde yürütülendı- siplin soruşturmasının sona ermesı nedenıvle görev den uzaklaştırma karannın kal- dırıldığını belırterek geçicı olarak İstanbul Personel Şu- be Müdürlüğü'nde görev e atandıklarını kavdetti. L mraniye C ezaev ı nde çıkan olaylarda ölen tutuk- lulann cenaze töreni sırasın- da gözaltınaalınan vepolis- ler tarafından dövülerek öl- dürülen gazeteci Metın Göktepe'nin faıli olduğu önesürülen 11 polishakkın- daki görevden uzaklaştırma karan disıplın soruşturma- lan bittiğı gerekçesiv le İçiş- leri Bakanlığı'nın emriyle kaldınldı. Karar içişleri BaJ- kanı Meral Akşener tarafrn- dan 27 Aralık 1996 tanhin<- de kaldırılarak İstanbul V^- lilıği'ne gönderildı. Emnr- yet Amin Battal Köse ile Ş»- avip Mutluer. Burhan Koq. Saffet Hızareı, Fedai Kork- ma/. İlhan Sanoğlu, Murat PolaL Selçuk Bayraktarog- lu, Fikret Kayacan, Metin Kuşat v e Tuncay Uzun adlı polis memurlan İstanbul Personel Şubesı'nde göreve başladı. İstanbul Valisi Rıdr \an Yenişen yaptığı açıkla- mada. İçişleri Bakanlığı ta- rafından kaldırılan kararı uyguladıklarını belirtti. Yenişen. emnivet müdür- lüğünün yaptığı disıplin so- ruşturmasının bittiğini ve polis memurlanna 12 ay kı- dem cezası verildiğini vur- gulav arak, "Görevden uzak- laştırma karan bu nedenle kaldınldı" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle