Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12OCAK1997PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Trajedi
turizmi
JOHANNESBURC
r AYSU
ÖNEN
TK 590. her lıafta
Johannesburg'a koca bır
uçak dolusu Türk turist
bırakıyor. Kendimı -
haddım olmadan- e\
sahıbi gıbi hissetîığimden
birgezi rehberi yazayım
dedim. Ne yemeli. ne
sörmeli. nereye gıtmeli
türünden bir şeyler...
Baktım. turistlenmiz
alışveriş merkezlerinin
yolunu Akmerkez'e
gidermış gibi kolayca
buluyorlar; Sun Citydeki
otellerden bırinin kapıcısı
bahşışı olan 50 bin TL'yı
gururla yakasına
iliştirmiş; yaz
akşamlannın en gözde
mekânı Sandton
Square"dekı kafelerden
binnde Zulu garson
kalabahk masadakılerin
bardaklanna rakı (TK
590'lann biriyle geldiğinı
tahmın edivorum)
dolduruvor: hevesim
kursağımda kaldı. Sonra
aklıma, Güney Afrika'nın
az bilınen turistik
hazineleri geldi. İs,te resmi
olmayan trajedi turizmi
rehberi. Yemeğini.
müziğini ve filmıni bol
acılı tercih edenler içın:
Soweto: Aklı başında
hiçbır Johannesburglunun
kendi nzasıyla
gitmeyeceği bu siyahlara
ait mahalle. turisıierin
ilgisini çekmeye de\am
ediyor. Adını South
Western Tovmships
(Güney Batı Mahalleleri)
sözcüklennın ilk iki
harflerinin birleşiminden
alan Soweto. ırkçı beyaz
azınlık tarafından
siyahlann orurmasına izin
verilen tek yer olmuş uzun
süre. 1976'daöğretim
dilinin Afrikanca
olmasına karşı bir öğrenci
hareketi olarak başlayan
gösteriler. 80'lerde toplu
gr£vlere, boykotlara ve
kanlı çatışmalara
dönüşmüş. Irkçılığa karşı
ilk zaferler Sovveto'yu.
trajedi turizmi rehberimin
ilk durağı yapmamın
nedeni. şoîorün kınk
İngilizcesınden dinlenen
kanlı ırkçılık tanhi değil.
Zaten. işini bılen tunstler
tanh dersı için gitmiyorlar
Sovveto"ya. Amaç.
duvarlannı \e çatısını kare
şeklinde kesilmiş üç parça
ondülinın oluşturduğu tek
odalı. elektnği, suyu.
tuvaleti ve güneşı olmavan
e\leri ve fakir sakınlerini
görmek. O zaman.
katarsıse ulaşmak garanti.
Doğal Parklar: Seçimi
ruristlenmize
bırakıyorum. Güney
Afrika'nın yüzlerce doğal
parkından herhangı birine
gidebilirler. DoğaTparka
gitmenin vegâne nedeni. o
güne kadar sadece Dandy
çildetlennin hayvanlar
albümünde gördükleri
hayvanlan kanlı canlı.
doğal ortamlannda
gözlemlemek. bol bol
fotoğraf çekmektir. Tipik
| bir turist. iik foto
safarisine çıktığında. her
gördüğü hay\anı büyük
bir hayranlıkla seyreder.
Akşam yemeğinin tek
konusu kimin o gün hangı
hav^anı gördüğüdür.
Sabah 5.30 turundakilerin
aslan gördüğünü duyan
tunstimiz sabahı zor eder.
5.30 arabasında yerini
aldığında uykulu gözleri
sadece aslan aramaktadır.
Yakınından geçen
zürafanın fotoğrafını bıle
çekmez. Turun sonuna
doğru duaları kabul olur
ve tembel tembel valanan
bır aslan görür. Doğal
parkta geçirilen bir
haftanın sonunda canlı
hayvan görmek cazibesini
kaybedecektir.
Tunstimızin tek amacı
kanlı veölü bir havvan
görmektır. Masum bir
karacaya saldıran bir
leopar görmek iv i olur. Ya
da aslanlan bir zebravı
afiyetle yerlerken
yakaiamak... Ölü hayvan
görme hayali çok ender
olarak gerçeklesjr.
Gerçekles,ir diye göz
vaşlanmzı sılmek için
vanınıza bol bol kâğıt
mendil almayı unutmayın.
Zavallı Bambi için
ağlamasanız da. les.
kokusuna karş.ı burnunuzu
tıkamakta işe yarar.
Savaş Alanlan: Araba
kiralavıp Standerton
üzerinden Ladysmith
kasabasına gıderseniz.
Ingilizlerle Hollandalılar
arasındaki Boer
Savaşfnın en önemlı
mücadelelerinin
gerçekleştıği 8 ayn savaş
alanı karşınıza çıkacaktır.
Yolu nasıl buiacağım diye
düşünmeyın. bakanlığın
çıkardığı Savaş Alanı
Haritasf nı tunst
enformasyon bürolanndan
elde edebilirsiniz. Savaş
öykülennin yer aldığı
bros,ürleri ok'umav ı
unutmayın. Talana
Hill'deki savaş müzesi
gezilmeyedeğer. 8
yaşından büvüklerve
askercilik oynamaktan
hoşlanmayanlar için en
büyük trajik turizm
deneyimi.
Robbem Adası: Dünyanın
en ünlü tutukevlennden
bınnin yer aldığı, Cape
Town açıklanndaki ada.
Nelson Mandela ve diğer
politık tutukluların
cüzzam hastalanyla 30
yılı aşkın süre
paylaştıkian mekân.
Geçen aralık ayında.
Robben mahkûmlan
çeşitli tutukevlerine
transfer edildiler ve ada
törenle turizme açıldı.
Nelson Mandela'nın B
bloktaki hücresi de
ziyarete açık. Önceden
mahkûmlan taşıvan
dev lete ait tekneler. artık
adam başı 80 rand veren
turistleri adaya taşıyorlar.
Kesin bir trajedi yaşamak
için, Cape Tbvvrfa
girtiğinizde. Robben
Adası'nı. Ümıt Burnu'nu
gördükten sonra zıyaret
edin.
Trajik tunzm turunuzu
ümitle bitirmek yakışık
almaz.
Televizyonlannızın sesini kapayınYurtdışında Türkiye televizyonlannı
ızlemek keyıfli bir iş. Bir çanak
taktınvorsun. ıçerde olup bitenden
haberin oluyor. Türkiye nelerle
yasjyor. nasıl soluklanıyor?
Skandailardır. yolsuzluklardır. Çiller-
Yılmaz atışmasıdır. sosyete
evlilikleridir. Cüneyt Arkın'ın
"Sakm içmevin!" muhabbetleridir.
yeni çıkan televizyon reklamlandır...
Her bir şe\den habenn oluyor.
Ve işte bu yiizden de içinı sıkıntı
basıyor. Çanak sahibi olmavan
arkadaşlar telefon ediyor: " Türkiye 'de
ne \ar. ne yok?" Bir an susuvorsun;
kafanı toparlamaya çalışı\orsun: Sahi.
saatlerboyunca ızlediklerimden
hangısi önemiıvdi? Ne diyeyim ben
şimdı? Dünyaya bakıvorsun. hatta acı
madan eleştirdığın Rusya'va
bakıyorsun: Düzev bızimkınden çok da
ha yüksek. Haberlerde gerçekten
haberlere rasttanıvor. Insanlar ciddı
ekonomik. ekolojik. felsefi vb. konular
ı incelivor. tartışı>or. Sonra Türk
kanallannı çeviriyorsun: Hoca bır
nükteyle muhalefete atıvor ve yanda^la
n alkışlayıp sloganlar atmak içın
kendilerini paralıvorlar. Toplam 6-7
lideryıllardıravnı şeyleri sövlüyorlar.
Ara sıra "korkunç sorunlar"
keşfedilivor: "Sövledin mi.
söylemedin mi? Ama ö>le demek
istemedim! Hani. dev letın bölünmez
bütünlüğü? Hain! Ihanet! Komplo!..'"
Ve bakıyorsun herke;. bütün bunları
son derece ciddiye alıyor. "Gündem"
bu! Dışardan gazel okurgibı görünmek
hoş değil: ama gerçekten de dışardan.
içerisi oldukça farklı görünüyor.
Içeride yaşayıp olup bitenin
heyecanına kapılmadığın için daha
sakin kafav la düşünme şansına
sahipsin. Yahu, 21. vüzyılın eşığinde
bizim gündemimiz bu mu'.' Gazeteiere
bakıyorsun. Pek azının ilk sayfasında
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
dış dünyadan haber var: sankı o günün
en önemli tarihsel haberleri hep bizde.
Herkes kaptırmı;? kendini iç politika
gündemine. öteki gazeteden geri
kalmamaya çalışıvor: ""Olurmu.
Çiller'in Yılmaz'a son suçlamasını ve
Yılmaz'ın ona verdiğı vanıtı manşetten
basmazsak geri kalmış olmaz mıyız.'"
Televizyon kanallan olaylan
abartmakta ve yangına k'örükle
gitmekte birbirleriv le yanşıvorlar. Ee.
kolav mı ratıng kavgası?.. Yine de
vurtdişında Türkive kanallannı
izlemek birtutku. Belki de
memleketten kopmama kaygısı. Ancak
bazen "çanak" tutukluk yapıyor:
görüntü ve se^ bozuluyor.
Atmosferde provokasvon
düzenleyen"*dışgüçler'"ın işi mi.
yoksa soğuktan donup buzlanan
antenin azızliği mi?
Dün böyle bir sorunla karşılaştım yine.
Baktım. görüntü bozuk. se^ ise hiç
anlaşılmnor. Işi gücü bırakıp bütün
düğmeleri kurcaladım. Bana mısın
demivor. Sıkıntı bastı. Görüntü düzelir
gibi oldu. ama se» anlaşılmıyor.
Mecburen sesi kapatıp ızlemeye karar
verdim. \'e ... bu müthiş bir keşif oldu!
Düşünün. Demirel çıkıp dudaklannı
kıpırdatıyor. Salondaki uysal
dinleyiciler ha>ran hayran bakarak
ellerini bırbirine vuruyor. Sonra tek tek
parti liderleri ekrana geliyor. Kımi
kızgın. kimı cıddi. kimı alaycı. Bir
şeyler söv leyip gidiyorlar.
Mahkemelerde birileri kavga ediyor.
Çarşı pazarda halk pahalılıktan
yakınıvor. Hepsi sessizce.
Telev ızjonumdan çıt çıkmıyor.
Ve ben kendimi hiç de mağdur
hıssetmıyorum.
Reklamlan da aynı keyifle izlivorum. •
Spor haberlerinı de. Hatta bol bol
yüreğıni gösterip sevgilive yakaran
şarkıcılan da. Türk filmlerindeki kötü
zenginler ve iyi fakirler arasındaki
yürek parçalavıcı sahneleri de...
Demek ki. diyorum. bu aletin sesi
çıkmav ınca çok bir *e\
kaybetmiyorsun. Üstelik kafa
dinlıyorsun. Birde duvmadığın sözleri
tasarlama ovununun verdiği ke\ if var.
Ama bılıyorum. vakında antenimdeki
sesi bozan teknik nedenler ortadan
kalkacak ve yine a\nı şevleri dınlemek
zorunda kalacağım. Acaba hiç olmazsa
ara sıra televizvonun sesini kapatmakta
varar vok mu?
Isveç'te de
kör karanlığın
bıçağı parıldıyor
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
n n ı ı t i v o r ı ı i n nırtlnk nı*rkt«>strk rürkivc'dekanık>anantrafikkazalarınais\iç.rv'debüyüktep-
c a n a v a r m a ç ı p ı a K p r o ı e s ı o w g ö s t e r i i d i 3 0 k a d a r ç ı p ıa k pmtestocu,Zünh sokakiannda
koşarak trafiği karışürdı. Eylem, 19% vılında kentte me>dana gelen ka/alarda 21 kişi>aşamını >itirdiği için vapıldı.
Rauf Denktaş'm gizli şekerleri
KKTC Cumhurbaşkanlığı'nın yemek
salonu... Yuvarlak bir masa. çevresinde
altı kişi oturuyoruz. Sofrada vemek
ser\ islerinin solundakı salata
tabaklannda kerev ız sapian. domates,
ve^il salata. salatalık. siyah zeytin var.
Czerlenne az miktarda zeytinyağı
gezdinlmiş. Nedeni de Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş'm yemek rejiminin bir
parmak dışına çıkmamak. Ekmekler bile
kızanmış olarak servis edıliyor.
Denktaş Bev veşilliklen bir hamlede
iştahla yıyor. Derken. önümüze yayla
çorbası geliyor. Çorbanın işi de dakikada
bitirilıyor. Sıra, kuşbaşı etli börekte.
Herkesın tabağına börek ser\ isi
yapılırken Denktaş Bev hareketleri
ilgivle izliyor Ama onun tabağı "es"
geçiliyor. Bununyerine önüne bolca
voğurt konuyor. Üçüncü servis ızgara
tavuk filetosu... Denktaş Bey bundan üç
parça ıstıvor. Ama bırde bakıyor ki
ekmeği kalmamış. Hemen bana dönüyor:
**Siz ekmekleri yemiyorsunuz. Bari ben
yiyej'im."
1
(Cartal gibi Cumhurbaşkanı'nı
izleyen garsonun kasjan kalkıyor, ama
sesini çıkarmıyor.'Vemek bıtiyor.
Bitmesivle de Denktaş Bey kapıya hamle
yapıyor. Kendisini izleyen var mı diye bir
yand'an da sağı solu kolluyor. Sonra elıni
LEFKOSA
LEYLA
TA\ŞANOGLL
ceketinin cebıne atıp bir şev çıkanyor.
Bir kâğıt hışırtısı. Bu sesi bastırmak içın
hafiften bir şarkı tutturuyor. Kâğıttan
çıkardığını ağzına alıvor. Diyabet hastası
olan Denktaş Be> anlaşılan arada bir
perhiz bozup gizlice şeker de atıştmvor.
KKTC kumarhaneler cenneti olma
yolunda. Su anda 14 kumarhane var. Lç
tane de yeni kumarhane için başv uru
yapılmış. Öte vandan Rum tarafında 2
kumarhane için yapılan başvuru onay
bekliyor.
KKTC'ye giden turist sayısında önemli
düşmeler olması ve
rurıznı gelinnde kayıplar meydana
gelmesi üzerine kumar turizminden
kazanç sağlamavı amaçlayan Devlet
Bakanı Serdar Denktaş,
"Kıbns'ı kumarhaneler merkezi
yapaeağım" demişti. Muhalefet tarafı
buna büyük tepkı göstenyor. Mafyanın
KKTC'ye gireceğini söyleverek
kumarhaneler politikasını eleştirivor.
•"Turi/nı böyle kalkınmaz. Bir sürü
kötülüğün nedeni olur" *av unmasını
getirivor.
Karmı. ya da Karaman Köyü...Girne
dışında bir tepenin eteginde. Köy nüfusu
62 kışi. Amenkalılar. Ingilizler.
Isveçliler. Almanlar köy sakinlerini
olu>turu\or. Köy nıevdanındaki
A\a Panavıa Kilisesı 16. yüzvıldan
kalma. Günlerden pazar olduğu için
kilisenin kapısı açık. İçerde ışık
yanıvor. Sıralardan binnde bir kadın
oturmuş. Saşınyorum. Girne'de
bir Rum topluluğu yokken
bu Rum Ortodoks Kilisesı nasıl açık
oluyor? İçeri giriyorum.
Sırada oturan kadın bana
dönüvor^Girin, hoşgeldiniz."
Besbelli İngiliz. Yetmişine yakın olmalı.
Adını soruyorum. "Nadia" diyor. Sonra
kövlünün kilıseye nasıl sahip çıktığını ve
bakımını yaptığını anlatıyor.Kiliseden
çıkıp çevreyi geziyorum. Daracık
sokaklarda sağlı sollu İngiliz "publan",
restoranlar... Olağanüstü güzellikte bir
deniz manzarası... Karmi köyü insanın
\aşamı boyunca unutamayacağı
szüzellikte bir köv...
Ona Avla dıyelım: adı önemsiz. 22
vaşında. İki vaş küçük kardeşı
tarafından dıskotek çıkışında
bıçaklandı. Akciğerleri ve kalbinin
altı. defalarca defik deşik oldu.
Yoğun bakıma alındı: oğlan
tutuklandı. Şu anda yaşamsal
tehlikcvı atlatmış
durumda. Bir a> önce
Kuzev
1
İsveç'tekı bir
kentte Iraklı bırailenin
trajedısınde. ağabevı
tarafından saldınya uğravan
I6yaşındaki kızcağız
ölmüş ve cesedi karlar altına
bırakılnııştı. Çünkü
teodal kafanın kör bıçağı. İsveç'teki
uzun gecelerde de parıldıyordu..
"Ayla" buradakı insanlarımızın
büvük çoğunluğunun geldıği
verden. Kulu'dan. 16 yaşında.
babasının uygun gördüğü yaşlı bir
ailedostuylaevlendirilmiş. Burava
gelir gelmez de kaçmış kendisıne
uvgun görülen cehennemden. Bu
vılın ilk günlerınden birının
gecesınde kardeşi tarafından
bıçaklandığında. üç yıldır ailesinden
avrı vaşamaktavdı
Daha önce. üç kez babası
tarafından fena halde -fena
olmasa ne fark eder'.'- döv üldüğü
için polisc başvurnıuş.
baba çesıtli cezalara çarptınlmıştı.
Feodal kafa ona. aılesınden ayrı ve
bekâr bir kadın olarak bıle
dilediğınce ya^ama hakkı
vermiyordu. Oysa ona bıçak çeken
kardeş ellerı. her fırsatta Isveçlı
genç kızların göğuslennı
sıkıştırmava hazırdı... Oğlan istediği
kadar dıskoda kalabılir. ikna ertiğı
(İsveçli) kızı evine götürebılir
Ablasına layık gördüğü ıse. tam 22
bıçak darbe'si; üç vıldır kendi başına
vaşayan ablasına (kendi başına
yaşıyor olmasaydı ne fark ederdi?)
Sonraki gelişmeler malum. Türk
toplumunun yapısını. çoğunluğun
dınıni bilen b'ilmeyen herkes görüş
behrtti. Göçmen bakanlığı. alel
acele 'bizlen' aydınlatmak içın bir
^emıner tasarladı ve tanhini bıle
saptadı. Iraklı.s). Türkü. İranlısı.
Somalılısi. okumuşu. okumamışı,
kebapçısı. manav ı. akademisyeni,
karası, az kara>ı: hepimız şimdi
öğreneceğız bir aıle ferdinın ötekini
diskoteğe gittiğı için
bıçaklavamavacağını. Çünkü
bılmıvorduk:bız böylevdık Biz.
yani. aynı kalıptan çıkmış hepimiz:
42 numara kundura gıbı .. Dagens
Nyhetergazetesı. bu son olaydan
sonra vavımladığı başmakalede
şunu sordu' "En ıdeal durum hiç
kuşkusuz anne-babaların (>anı
göçmen babaların g.u.) kendılenne
güvenin övle bır derecede olması
gibi. veni vatanlanndakı değer
yargılarından etkılenebıl>inler. Ama •
eğer bunu başaramazlarsa. en
kötüsü acaba hangisr Geleneksel
;
aıle vapısına göre mi davranacaklar, ı
voksa anne- baba olarak
otontelerinin sarsılmasına mı göz
yumaeaklar
0
"
Ana dili öğretimi yok denecek
düze>e indinldi. L'ç hılalli bayraklar
v e Türk büy ükleriv le izbe
mahzenlerde poz \eren kaytan
bıyıklılar, 'Kültürçalışanları ve
dernekleri' olarak tanıtıldı.
Geçenlerde olduğu gibi. Türk
toplumunun polıtik yaşamında yer
sahıbi olan bır ıleriei -kendi
deyişıyle- "köpekler tarafından'
saldınya uğrayıp varalanınca polis.
'soruşturma açmava gerek
olmadığına" karar
verdi. Camı yapılacak diye Suudi
Arabistan'dan gelen paranın.
okullarda laiklik dersi veren
Müslüman öğretmenleri
izlemeye ve onlara gözdağı vermeye
kullanıldığı kanıtlandı. ama konu
derhal hasıraltı edildi Yılbaşı
gecesi bir Türk restoranında kendi
masasında "lo. lo' dive bağırarak
eğlenen Doğulu vatandaşlara avnı
'köpekler' saldırdı. Bir vanda
vobazlar. bırvanda faşistler
'soru^turma>a gerek olmavan"
yöntemlerle tırmanış içindeler.
Simdı bizler. bunlann varattığı
tehlıkeyi göremeyen vönetıciler
tarafından. kız kardeşlerimızı
bıçaklamamak içın 'eğitileceğiz.'
Ayla. 4 yıldır kendi başına avakta
kalma savaşını venyordu. Sesi
duyulmadı. 22 bıçak vıyince,
duyuldu. \e var ki o sesin ne
dediğıni. hâlâ anlayamadı İsveçli
kurumlar. vönetıciler.
Ov sa bizim için o se> çok tanıdıktı...
TÜRKİYE GERÇEGİNDE,
BÜTÜN YÖNLERİYLE
MÜKREMİN ÇITIR OLAYI
SİYASİ ^
DEMOKRATİK TÜRKİYE PARTİSİ
PARTİ KURMA SURECİNDE
TÜRK-İŞ NE YAPIYOR?
MÜSLÜM GÜNDÜZ-FADİME SAHİN İLİŞKİSİ NİKAH
KURUMUNU MASAYA YATIRDI: HANGİ NİKAH?
BÜYÜKSEHİR VE İLCE BELEDİYELERİNİN
YETKİ KAVGASI
REFAH "L0BI1ERLE BARISTI,
TABANIYLA TERS DÜSTÜ
KIBRISTA SAVAŞ RÜZGARLARI ESİYOR!
ANADOLU NUN NAZAR VE DILEKC
OLKLORU
KOKSAL TOPTAN/ BAKANLIK ICIN GERİ D0IWEM"
EMLAKBANKTA GENC BIR RLJZGAR
TURIZMDE HASAT ZAMAM
Nokta Dergisi, internet Web Adresî:http. vıuw.med>aif\i.cum
Notrta Dergisi, EMail Adresi:
Tüm Yazarlarımıza Açık Davet
SAIT FAIK
HİKAYE
ARMAĞANI
Darüşşafaka Cemı\etı olarak 1964 \ılından bu \ana Saıt FAIK'ın anısını
yaşatmak gayesıvle duzenJedığımız odullu hıka>e yanşmasımn otuzuçuncusune
rum yazarlanmızı davet edıyoruz
Katılma Şartları
1 -1996 vılında basjiıp yayınlanıtuş hık.ne kıtaplan arasından seçılecek bireserin >a/anna.
büyük yazar SAIT FAİK anısına odül venlecekıır
2 - Dahadnce a>nı armağanı kazanmış yazarlar beş >ıl geçmedıkçe >arışma>a katılamazlar
3 - Yanşmaya katılacak jazarlann >apı(lanndan onbcş adedının 28 Şubaı 199^ gunu
saat 17.00'ye kadar Darüşşafaka Cemıyetı Genel Sekreıerlığı.Biryııkdsre Caddesı.
Derbent Mevkiı Lisc Durağı 80884 Sanyer/ISTANBUL adresıne leslım edılmcsı gerekır
4 - Seçıcıler Kurulu'nun değerlendırmesıru takiben sonuçlar Mayıs 1997 avı ıçınde
açıklanacakiır
Seçiciler Kurulu : Fethi NACİ.Prof Dr Şara SAYIN.Hilmi YAVUZ.Tjnk Dursun K
Fusun AKATLI.Fent EDGÜ.Zekaı OGUZ
EkBiigi .-0212 276 7607 - 286 22 00 f 103)
DARLŞŞAFAKA CEMİYETİ
Kf'LTflR VARIJKLARIMIZI ^ AÜATALIM
ORUŞl İS>L4İL SOYSAL
Rus Füzeleri ve Türk Boğazlan
Kıbns Rumlarına teslim edilecek Rus fuze-
lerinin Türk Boğazlan'ndan geçıp geçmeye-
ceği konusu haklı olarak basınımızda geniş bır
yer aldı. 60 yıl once ımzalanan bu sözleşme her
ne kadar 1929 Lozan Boğazlar Sozleşme-
si'nde Türkiye'nın guvenlığını ve Istanbul'un
selametını bozacak hükümlerı ı'Boğazlar bol-
gesının yeniden sılahlandınlması. geçışieri de-
netleyen Ulusiararası Komısyonun ye'tkililennın
Turk hukümetıne bırakılması, yakın bir savaş
tehdidi durumunda Türkıye'ye tanınan yetki
vs ) ortadan kaldınlmış ise de, 2. madde ile ti-
caret gemılerine tanınan sınırsız geçış hakkı
son 4-5 yıldır Türkiye içın ciddi sorunlar yarat-
mıştır.
Gerçi 1934'te yürurlüğe konulan tuzük ile
bir ölçüde güvenlı (safty) geçış içın onlemler
alınmıştır. Ancak 1936 yılına oranla trafiğin yak-
laşık 30 kat artması. hele hele son zamanlar-
da petrol tankerlennın çoğalması (bugün yıllık
150 mılyon tonalıte dolayındaki trafiğin üçte bı-
rını tankerler oluşturmaktadır) hem kazaları
hem de kırlenmeyi arttırmış. istanbul'u büyuk
tehlikelerle baş başa bırakmıştır. Öte yandan,
yabancı gemılerin ne taşıdığını -ki bunlar kim-
yasal ve bakterıolojıksılahlaryadazenginleş-
tirilmiş uranyum olabılır, Türkıye'ye karşı kul-
lanılmak uzere onun bır komşusuna ya da te-
röristlere gonderılmış tehlikeli silahlar buluna-
bılır- denetlenmekten yoksun kalınmaktadır.
Kıbns Rum hükumetıne satılan Rus fuzele-
rinin Boğazlar'dan geçınlıp geçınlmemesıne
gelınce: Türkiye kendini yakın bir savaş tehdı-
dı altında görse de (Madde 21). yalnız savaş
gemılerının geçışıne engel olabılır. Tıcaret ge-
mılen ise -gündüzlen gösterilen şentten ve bır
Turk pılot kaptan almak koşulu ile- geçme hak-
kına sahıptır (Madde 6). Eğer fuzelen taşıyan
bır tıcaret gemısı aslında savaş gemilennın
işıni kolaylaştıran yardımcı savaş gemısı ıse
(auxıhary vessel). o zaman savaş gemıleri gıbi
işlem görur ve Turkıye ısterse onu geçırmeye-
bılır. Sozleşmenın ıkınci ekınde (Annex 11/6)
boyle bır gemınin nitelıklen belırtılmıştır. Bu ni-
telıklerin değerlendırılmesı ıster ıstemez Türk
makamlannca yapılacağına göre. kanımızca
Türkiye'nın elinde onu durdurmak. denetle-
mek ve geçırmemek yetkısi vardır.
Kuşkusuz Rusya boyle bır gemıyı. pahalı-
ya da mal olsa, Baltık Denızı'nden ya da ku-
zeyde Beyaz Deniz'den Akdenız'e. ya da Bul-
ganstan-Yunanıstan'dan Ege Denızı'ne geçı-
rebılır. Herhalde bu olaydan çıkaracağımız bir
ders vardır: 2. Madde bıze yeni yeni sorunlar
yaratacak gıbı görunmektedır. Bugun Deniz
Hukuku Sözleşmesi'nin karasulannda geçiş-
lerde (zararsız geçiş; bıle ilgilı ulkeye 12 türde
denetim ve sınırlama hakkı tanımışken Türki-
ye, yurürlukteki statunün kurbanı olarak, tü-
müyle yanı denizi, karası, hava aîanıyla. ege-
menlıği altındakı bir bolgede bu olanaklardan
yoksun bulunmaktadır.
Uç yıl önce kurduğumuz Türk Boğazlan Gö-
nullü izleme Grubu. devletler hukuku uzman-
larımızla bırfıkte, buna bır çare aramak ve dev-
letımıze yardımcı olmak karanndadır. Ek tü-
zükler çıkararak ya da güvenlik ve çevre alan-
larında ulusiararası sözleşmelerın hükumlerin-
den yararlanarak bu sooınu düzluğe çıkarmak
belkı mümkun olacaktır. Şayet bu yoldan
olumlu bir sonuç alınamazsa. genye kalan tek
yol, müttefiklenmizle danışmalarda bulunduk-
tan sonra. Montrö Sözleşmesıne. 28. Madde
uyarınca, son vermek ve yeni bir konferans
toplayarak, gunümüzün koşullarına uygun bir
statüyü ortaya koymaktır Nasıl Montrö'yü.
•koşullar değışınce hukumler de değişir"
(Latınce, rebus sıc stantibus) kuralına daya-
narak elde edılmışsek, bugünun koşullan için-
de yeni bir sozleşmeyı de aynı bıçımde gerçek-
leştirebilmelıyız. Bundan çekınmeyelım.
Boğazlar bızım elımizdedır. Haklıyız, hakkımızı
alabılmelıyiz.
* EmeUı Biiı ükel^ı ve Gö miHü İzleme Grubu
Koordinatörii