Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 1996 CUMARTES
HABERLER
ÎHD Başkanı ile Mazlum-Der Başkan Yardımcısı hakkındaki soruştunna sürüyor
Bmlalve ArslanserbestPKK tartısması
İran
Erbakan'ı
yanıltmaya
çalıştı
AJVKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Başbakan
İN'ecmettin Erbakan'ın bir
süre on.ce Uzakdoğu'ya
yaptıgı gezının ilk durağı
olan Taihran'da.
Genelkurmay \e MfT
yetkilılen ile İranlı
istihbarat birimlen
arasında PKK konusunda
sert tartışmalaryaşandığı
orta>a çıktı. Iran
makamlannın MİT"e.
PKK'nin İran sorumlusu
Mustafa kod adlı militan
yerine kravatlı, takım
elbiseli bir İran
vatandaşını göstererek
yanıltmaya çalıştıklan
bildırildi. Erbakan'ın.
"kravatlı İran vatandaşı
olayına" sınirlenerek İran
Devlet Başkanı Hasimi
Rafsancani'ye sert çıktığı
ve "Dosthık bövle olmaz"
dediği öğrenıldı.
İranlılann topraklannda
bannan PKK'lılen başka
bölgelere aktardıklarını
saptayan MİT ve
Genelkurmay
yetkililerinin. bu konuyu o
tarihte iran'ı ziyaret
etmekte olan Erbakan'a
Tahran'da aktardıklan
belirlendı.
İlişkivi reddettüer
Alınan bılgiye göre
Tahran Ua heyetler
arasında yapılan
görüşmede, Genelkurmay
ve MİT yetkılileri, PKK-
Iran bağlantısını
belgeleyen aynntılı bir
dosyayı iranlı verkiJilere
verdıler.
PKK ile ılişkiyi reddeden
Iranlılar. Türk yetkililere
adı geçen bölgelere
gitmeyi önerdiler. iranlı ve
Türk yetkililer. Türkiye
sınınna yakın köylerde
PKK kampı aramalanna
karşın PKK'lilerın izine
rastlayamadılar.
Genelkurmay \e MİT
yetkililen bunun üzenne,
PKK'nin İran sorumlusu
Mustafa kod adlı militanın
Urumiye kasabasındakı ev
adresinin ellerinde
bulunduğunu ve buraya
gitmek istediklerini
bildirdiler.
Rapor verdiier
tki ülkenın istibarat
uzmanlan gece saat
02.00'de Urumiye"deki bu
eve gittiler.
Adı geçen evde yapılan
arama sonucu PKK'nin
iran sorumlusu Mustafa
kod adlı militan yenne
takım elbiseli.
kravatlı bir Iran
vatandaşının çıkması,
bardağı taşıran son damla
oldu. Tahran "a dönen
Genelkurmay \e MİT
yetkilılen. Erbakan'a sınır
bölgesınde ve Urumıye'de
yapılan ınceleme
konusunda aynntılı bir
rapor verdı ler.
Raporda. "PKK'lilerin
evteri \e kamplan bu
ülkeye yapfığımız gen
nedeniyle şimdilik tasfîye
edilmiş. Türk heyerinin
gezisi bittikten sonra
PKK'lilerin tekrar bu
bölgelere yerleşeceği
kesindir" görüşü ıletıldı.
• Dört gündür Ankara Emniyet
Müdürlüğü'nde gözaltında
tutulan Akın Birdal ile Ihsan
Arslan dün çıkanldıklan
DGM'ce serbest bırakıldı.
ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) -
PKK'nın elinde rehin tutulan askerleri kur-
tarmak amacıyla RP Van Millervekıli Fet-
huüah Erbaş'la bırlikte Kuzev Irak'taki ör-
güt kampına girtiklen gerekçesıyle gözal-
tına alınan İnsan Haklan Derneği Başkanı
Akın Birdal ile Mazlum-DerGenel Başkan
Yardımcısı İhsan Arslan dün çıkanidıkfan
Ankara De\let Güvenlık Mahkemesi
(DGM) Savcılığı'nca serbest bırakıldılar.
Soruşturmav ı Savcı Nuh Mete Yüksel'den
alan DGM Başsavcısı CevdetVölkan, Bir-
dal ve Arslan'ın ıfadesini aldı.
Dört gündür Ankara Emniyet Müdürlü-
ğü'nde gözaltında bulunan Birdal ve Ars-
lan Ankara Adliyesi'ne dün saat 09.15'te
getirildıler Birdal \e Arslan Adli Tabıp-
lık'te muayenelennın yapılmasının ardın-
dan DGM'ye göndenldıler.
Birdal ve Arslan'ın ıfadeleri yapılan son
değişiklık ile daha önce soruşturmayı yü-
rüten Savcı Nuh Mete Yüksel yerine An-
kara DGM Başsavcısı Ce\det Volkan tara-
fından alındı. Başsavcı Volkan. yaklaşık 3
saat süren ifadelerden sonra Birdal ve Ars-
lan hakkında tutuksuz yargılanmak üzere
serbest bırakılma karan \erdi.
Gazetecılerin DGM binasına gırmesıne
izin verilmezken, İHD ve Mazlum-Deryö-
neticileri bina dışında ifade alma işleminın
sonuçlanmasını beklediler. DGM önünde
bekleyen Birdal'ın kızı Evren Birdal ile İh-
san Arslan'ın kızı Tuğba Arslan adıl bir
yargılama istediklerini belirttıler. Birdal u
Arslan'a destek vermek amacıyla Adlı-
ye'ye gelen Hak-İş Genel Başkanı Salim
Uslu. insan haklan savunuculannın gözal-
tına alınmasını gündem saptırma olarak de-
ğerlendirdi.
'Banş çığlığı susmayacak'
Türkiye'de "barış ile sa*aş,"ın yanştıni-
maya çalışıldığını vurgulajan L'slu. "Böl-
gede löyıklır olağanüstü hal ııvgulaması ve
sıkıyönetim yaşanıvor. Bir çözüme uiaşıla-
madığı açık. Farklı vöntemlerin denenme-
si gerekiyor. Banşa vönelik sivil girişimlere
ihtiyaç var. Türkiye'nin bu kanalı açık rut-
ması gerekh'or" diye konuştu.
Türk Mühendis ve MimarOdaları Birfi-
ği ve Türkiye İnsan Haklan Vakfı Başkanı
YavuzÖnende, soruşturmayı "zorlamabir
dava" olarak değerlendirerek. -Olay tüm
kamuoyunun gözleri önünde gerçekieşri"
dedi.
Üç saatlık ıfade verdikten sonra DGM
Başsavcılığı'nca serbest bırakılan Birdal
ve Arslan kendılennı bekleyenler tarafın-
dan "Barış çığlığı susmayacak" sloganlan
ile karşılandılar. DGM çıkışında gazeteci-
lerin sorulannı vanıtlayan Birdal. Erbaş'ın
insan haklan kuruluşlanna çağnsı üzerine
Birdal, gjrişimlerinin v umuşama sürecine katkı sağlamayı amaçladığını sövledi.
biraraya geldiklerıni belirterek. insani bir
girişimde bulunma>ı görev saydıklannı
vurguladı. Brrdal. askerferin serbest bırakı-
lacakları umudunu koruduğunu kaydede-
rek şunlan sö> ledı: "Bizim bu gûişimimiz
> umuşama sürecine ve barışa katkı sağla-
vacakfı. Biz bu inançla bunu \aptık. Bizim
serbest bırakılmamız bu sürece katkı sağ-
layacaktır. Lmanm analann gözyaşları di-
ner. Biz banş ve kardeşlik istiyoruz. Türki-
ye've elbette bir gün banş gelecek. Elbette-
ki banş mücadelesinin bedelleri olacaktır.
4günözgiirlüğümüzden voksun kalmamız
bunun bedelidir."
Vur emri' yasası
TMMOB'den
muhalefet
liderlerine
mektup
• TMMOB Başkanı Yavuz Önen.
ANAP. CHP ve DSP iiderlerine
bir mektup göndererek 4 eylül
tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren ve
aralarında İl İdaresi Kanunu'nun
da bulunduğu çeşitli yasalarda
değişiklik yapan yasanın iptali
için Anayasa Mahkemesi"ne
başvurmalannı istedi. • r
•
A.NK4RA (Cumhuriyet Bürosu) -Türk
Mühendis ve Mımar Odaları Bırlıği
(TMMOB) Başkanı YavtızÖnen, güven-
lık güçlerının ateş etme yetkısını genışle-
ten ve olağanüstü halı tum ülkeye yaya-
cağı degerlendirmeleri yapılan yasanın
iptali jçın muhalefet partilennı Anayasa
Mahkemesi "ne başvuruda bulunmaya ça-
ğırdı. YasaylaTBMM'nındevredençıka-
nldığını vurgulayan Önen, vasanın fiili
bir rejım değışıklığı sağladığını belirtti.
Önen, ANAP Genel Başkanı MesutYıl-
maz, DSP Genel Başkanı BülentEcevitile
CHP Genel Başkanı DenizBaykal'a birer
mektup göndererek bırlığın yasal düzen-
lemelere ılışkın kaygılannı dıle getırdi.
Önen. 4 eylülde yürürlüğe giren ve çeşit-
li yasalarda değişiklık yapan yasa ile Tür-
kiye'de bir rejim degişıklığı gerçekleşti-
nldığıni savunarak kısıtlanan demokratık
haklara dıkkat çekti. Yasanın valılere ül-
ke içınde. sınır ötesinde bir ılde çıkan ya
da çıkabilecek olaylann önlenmesi içın
güçkullanmayetkisi verdiğinianımsatan
Onen. şöyle devam ettı:
"Ancak, kuvvet kullanımını gerektire-
cek olaylann tanıtnı da yapılmavarak va-
lilere herhangi bir nedenle çok geniş bir
alanda hızlı ve sert biçimde dilediğinde
kuv vet kullanma olanağı >aratıyor. Bu du-
rum. yasal grevleri, kitle hareketlerini. mi-
tingleri, siyasal toplantılan engelleyecek;
demokratik temel hak ve özgürlüklerin
kullanılmasını yasaklayacak ve topiumun
bu haklan kullannıava >eltenecektüm ke-
simlerini cezalandıracak bir vali diktasına
götüreeektir."
Önen. güvenlik güçlenne "teslim ol"
uyansına uymayanlara duraksamaksızın
ve doğrudan ateşli sılah kullanma yetkisı
tanınmasının. suç ışle>enleri yargı dene-
tıminden çıkaracağını vurgulavarak
ANAP. CHP ve DSP lıderlerıni yasayı
Anayasa Mahkemesfne götürerek ıptal
isteminde bulunmaya çağırdı.
Toplanrıva katılan konuşmacılar nükleer santrallann yararlı olduğunu sav undular. (Fotoğraf: P1NAR ARAT)
Ozemre'den çevrecilere 'fanatik' suçlamasi
İstanbul Haber Servisi - Türkıve Atom
Enerjısi Kurumu (TAEKj eski Başkanı
Prof. Dr .Ahmet YükselÖzemre.
çevrecilerın Akkuyu nükleer santralına
karşı çıkmasını eleştırerek
"Kendilerine çevreci diyen bu sol kesim.
fanatiktir. Bu psikolojik bir şeydir.
Bunlann bazılan şövalyelik ruhuyla.
bazılan kendini tatmin ve kişiliğini
bulmak amacıyla evlem vapıyoriar"
dedı. İstanbul Teknık Ünıversıtesı
Nükleer Enerjı Enstitüsü'nde
düzenlenen 7. Ulusal Nükleer Enerji
Kongresi'nde konuşan Prof Dr. Ahmet
Yüksel Özemre. nükleer santrallarve
nükleer enerjı konusunda halkın
bılgılendirilmesinde medyanın rolünün
önemlı olduğunu sövledi.Prof.
Özemre, "Medya bunu çeşitli
sebeplerden ötürü yapmayınca. bunun
günahını TAEK çekivor. Biz de nitekim
geçmişte çektik" dedi Türkıve'de bütün
sıyası partılerin konsensüsü içınde
Akkuyu nükleer santralıvla dördüncü
kez maceraya atıldığını belırten
Özemre. bu santrala karşı çıkan
çevrecilen sert bırdille eleştirdi
Prof.Özemre şö) le konuştu: "*Şimdi
Türkıve'de kendilerine çev reci diyen bir
sol kesim. sadece yapılan ilibarıvla çok
hassas olmalan nedeniv le, kendilerine
verilen vehmi bilgilerden başka hiçbir
bilimsel bilgiye sahip olnıavan bir kesim
var. Bunlann bir kısmı ikna edilebilir.
bir kısmı isc hiç ikna edilemez. Bunlar
fanatiktir.Bu. psikolojik bir şevdir.Bunu
bir şövahelik ruhu kabul edip evleme
geçenler var. Kendini tatmin ve
kişiliğini bulma olarak vaparılar var.
Bunu, bir psikolojik eksikliği olup da
bura>a katılıp bir halüsinasyon olarak
görenler var. Bunlara bir şe> vapmamı/
mümkün değil. Ama en azından son
derece hassas olup da makul olan
kimseleri medyamızın dürüst bir
şekilde bilgilendjrmesi lazım."
Prof. Özemre, nükleer santral
kurulması düşünülen bölge
belediyelerının. nükleer santralın
kendilerine getıreceğı ımkânlan sıyaset
uğruna reddettıklenni sövledi. Bazı
meslek kuruluşlannın da nükleer
santrallara karşı çıkarak bu enerji
turünün Türkiye'de kullanılmasını
gecıktirdıklennı iddıa ettı.
Toplantıda konuşan diğer bilim
adamlan da nükleer enerjinin güvenli
programlarla ve veni teknolojılerle
uygulanması durumunda Türkiye ıçin
vararlı olacağını söyledıler.
Yer lisansı raporu 1 9 9 7 d e TAEK'e sunulacak
Sinop nükleer santralı çalışmaları hıziandı
ANKARA (Cumhumrt
Bürosu)-Enerji
Bakanhğı'ndan üst düzey bir
yetkili. Sinop'ta kurulması
planlanan nükleer santralın yer
lisansı raporunun Türkiye
Elektnk Uretım İletim AŞ
(TEAŞ)tarafından
tamamlandıktan sonra 1997
yılında Türkiye Atom Enerjısi
Kurumu'na (TAEK)
sunulacağım bıldırdi.
Enerji Bakanlığı yetkilısı.
Cumhuriyet'e vaptığı
açıklamada. Sinop'ta yapımı
planlanan nükleer santralla
ilgili ön araştırma
çalışmalannın yer lisansı alma
aşamasına getirildiğinı belirtti.
Sinop nükleer santralının ver
lisansı için yabancı bir
müşavıre gereksinim
olmadığını da savunan yetkili,
"Türk mühendis ve çahşanlan,
bunu vapacak tecrübeye
ulaşö" dedi. Yetkili. Akkuyu
Nükleer Santralı"nın yer
lisansı ıçın İsveçli Suiselectra
firmasından yararlanıldığını
anımsatarak ",\ncak artık yer
lisansı için yabancı bir firmava
gerek >ÜL Türk mühendisleri.
edindikleri bilgi birikimini
Sinop'ta kullanacak" dedı.
4. derecede depre bölgesınde
yer alan Sinop'un nükleer
santraî için çok uygun bir yer
olduğunu savunan vetkili.
şunlan söyledi: "*"Ver lisansı
almak için o bölgenin nüfus
yoğunluğuna, meteorolojik
koşullanna, deprem riskine,
topografik özeÛiklerine ve
turizm potansiveline dikkat
edilir. Sinop, bu koşullann
hepsine uygun. Bu nedenle de
nükleer santral yapımı için çok
ideal bir il." Elektnk
Mühendislen Odası Yönetım
Kurulu üyesı Kubilay Ozbek
ı^e Türkiye'nin deprem-fay
hatlan haritalannın
değiştirildiğinden
kuşkulandığını kaydetti.
Nükleer santralın yapımı için
güçlü bıraltyapı gerektığını
vurgulayan Özbek.
Türkiye'nin buna hazır
olmadığını kaydetti. Bir
yetkili, Akkuyu Nükleer
Santralı'nı tamamlanmadığını
ve buradan tecrübe edınmenin
de mümkün olmadığını
belirtti.
CIMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU :
Salieri
Puşkin'in 'Mozart ve Salieri' adlı 'küçük traged-
ya'sı ve hele Milos Forman'm sevimli filmi 'Amede-
us' olmasa, Italyan asıllı Avusturyalı besteci Anto-'
nio Salieri'nin adını uzmanlar arasinda bile anımsa-'
yacak kaç kışı çıkardı? Oysa kaynaklar, yaşadığı dö-'
nemde (1750-1825) bu bestecınin, çağdaş/ Amade-
us Mozart'tan (her ikisınin de ortak kenti ve o çağ-
larda Avrupa müzığının başkentı sayılabilecek Viya-'
na'da) hem saray çevrelerinde, hem de müzıksever
çevrelerde daha büyük ün sahibı olduğunu belirti-
yor...
Puşkınin tragedyası Salieri'nin monoloğuyla baş-;
lar: "Herkes yeryüzünde adalet olmadığını söyler/Fa-^
kat adalet gökyüzünde de yok..." Salieri bu acı ve
cüretkâr yakınıdan sonra, ünlü bir besteci olabilmek.
uğruna çektıği çilelerı sayıp döker... Çocukluk yılla-'
rında müzığe gönül vermış. bu uğurda her türlü eğ-
lenceye sırt çevirmiş, müzikten başka hiçbir şeyle H-*
gilenmemıştır. Önce 'zanaatçı' olabilmek için 'sanat-
saluyum'u 'matematiğinsınavı'ndangeçirmiş, 'ses-Z
leri öldürerek müziği bir kadavra gibi ayrıştırıp ince-,
lemış',ancak bunlardan sonra kendini 'yaratıcı ha-,
yalın gevşeklığine' bırakabılmıştir... Yaratıcılık döne-,
mi de çılelerle doludur... Olgunlaşmak, yenı ve yet-
kin olana ulaşmak ıçıri birçok bestesini yakmış ve en;
sonunda 'sınırsız sanatta (muzıkte) yuksek aşama-;
ya'erişebilmiştir... Hem kendinın, hem de meslektaş-
larının başarılarından ötürü mutludur... Hiçbirzamaa
bir başka müzikçıyi kıskanmamıştır... Fakat şimdi!
'derın ve acı vericı bir kıskançlık' ıçındedır... SaliJ
eri'nin uzun monoloğu şu sözlerle sona erer: "Ey
gök! Eğer ölümsüz deha, kutsal bir bağış olarak,*
ateşli bir tutkuya, emeğe, çabaya, yakarışlara veril-'1
miyorda, başıboş bir aylağın, bir akılsızm başını ay-
dınlatıyorsa, bu nasıladalet?" Salieri'nin sözünü et-'
tığı kışı, (kendısınden altı yaş küçük) besteci Ama-'
deus Mozart"tır... '
••• j
Tragedyasında Puşkin, Salieri'yeyakıştırdığı sanatl
anlayışını. onun kendı sözlenyle ustaca eleştirıyor...i
Sanatsal deha ne sanatsal uyumu matematiğin sı-.
navından geçirmekte. ne seslerı öldürerek onları bir.
kadavra gibı otopsı masasına yatırmakta, ne kendi-
!
nı yaratıcı hayalın gevşeklığine bırakmakta, ne ateş-'
li tutkuda, ne de çile çekmekte ve emek harcama-
dadır... Sanatsal yaratı ıçin bütün bunların gerekli ol-'
duğunu Puşkin kuşkusuz kı biliyordu... Fakat deha
yine de başka bir şeydir... Sanatsal dehanın nasıl bir
şey olabileceğı. Puşkin'in 'küçük tragedyası'ndakı ve
M.Forman'm 'Amedeus 'undakı Mozart tiplemesin-
de, hıç değılse bir yönüyle sezdırılmektedır... Puş-
kin'in yapıtında Mozart, bir gece önceki bir çalışma-
sını Salien'ye dınletmek üzere gelırken yolda rastla-
dığı kör bir kemancının bir Mozart parçasını acemi-.
ce çaldığını ışıtmiş. bundan duyduğu zevki Salieri'yle
paylaşmak ıçın adamı da alıp getırmiştır... Salieri için
bu akıl almaz bir hafifliktır... Hele Mozart'ın yeni ça-
lışmasını dinlediğinde şaşkınlık ve öfkeyle kanşık he-
yecanı daha da artar: "Ne derinlik! Ne cesaret ve ne,
duygululuk! Mozart, sen bi'rtannstn, ama bunu b'ıi-^
mıyorsun! Ben, ben bılıyorum bunu!" Forman'm fil-
mindeki Mozart da, ıçinden neredeyse fışkıran taş-
kınlığı, beklenmedik kahkahalarıyla, otuzlu yaşların-
da bir büyük sanatçı değıl de, henüz erginleşmemiş
bir çocuktur sankı... Yaratıcılık onun içın sevınçli bir
oyun gibıdir... Salieri'nin takıldığı bırparçayı piyano-
nun başına geçerek tıpkı oyun oynar gıbi özgürce ge-
liştirmeye koyulduğu sahne bunun unutulmaz öme-
ğidir. (Bu sahne bana, Picasso'nun çalışması üstü-
ne bir belgeselde, onun bir desenı nasıl özgürce kı-
lıktan kılığa sokarak gelıştırdiğinin gösterildiği sah-
neyı anımsatır...)
• • •
Mozart'ın nasıl bir çevrede, hangi koşullarda ye-
tıştiğini, nasıl bir eğıtim gördüğünü, bir yönüyle her
zaman birgiz olarak kalacak 'öeha'sını büyük ölçü-
de nelere borçlu olduğunu Puşkin kuşkusuz ki bili-
yordu. Bunları burada sayıp dökmeye gerek yok.
Onu etkileyen, sanıyorum kı, bu olağanüstü büyük
yaratıcının, henüz 35 yaşında, yoksulluk ıçinde ve de-
ğeri (özellikle de yaşadığı kent Viyana'da) doğru dü-î
rüst anlaşılamadan, üstelik nedeni tam olarak biline-
meyen bir ölümle yok olup gitmesıdir... Puşkin, bü-i
yük olasılıkla, kendi yazgısıyla Mozart'ınki arasında,
benzerlik görüyordu... Nitekim Puşkin'in yaşamı da,
'küçük tragedya'nın yazılışından bırkaç yıl sonra,,
1837'de, şair henüz 39 yaşındayken düşmanlıklar ve
kıskançlıklarla zehırlenmış bir ortamda, trajık bir
ölümle sona erecekti...
• • • ;
Salieri'nin Mozart'ı zehirlemiş olduğu bir söylenti-'
dir. Puşkin bu söylentiden yararlanarak 'küçük tra-;
gedya 'sında, 'deha 'nın amansız düşmanı 'kıskanç-l
lık'\ Salieri tipiyle kışiselleştinyor... 'Amadeus'ta Sa-
lieri'ye daha farklı bir yaklaşım olduğunu anımsıyo-
rum... (Aynı konunun işlendiği başka yapıtlar oldu-'
ğunu da biliyorum.) Sonuçta 'Salieri' tipi, gerçekte^
yaşamış Salieri'ye karşı bir haksızlık da olsa, sımge-
leşmiş ve ölümsüzleşmiştir... Bu daha üstün yete-
neklı kişiye duyulan. onun yok olmasını isteyecek ka-j
daramansız kıskançlıktır... Yaşamın bütün alanların-*
da (özellikle de konumuz olan sanatsal yaratı alanın-v
da) Salieri'ler, Saliericikler sanıyorum ki hep olacak..^
l
^ALAADDIN HOTEL
••••
ALAADDİN OTEL
İncekum Alaaddin Hotel. Türkiye'nin yeşil turizm beldesı Antalya'nm Alanya ilçesi Avsallar kasabasında Akdeniz'in
berrak kıyılannda huzur. spor, eğlence dolu bir ortama sahiptir.
Antalya Havaalanı'na 98 km. uzakhkta olan İncekum Aiaaddin Hotel 232 oda, 500 yatak kapasitelidir.
Yılın 300 gününün güneşli geçtiği \e denız sezonunun 8 ay sürdüğü Akdeniz'in bu şinn yöresindeki otelimizin odalan ile tüm
kapalı alanian merkezi ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemi iie donatılmıştır.
Özel banyolu odalanmız otomatik telefon, 4 kanal müzik yayını. uydu yayın T\' sistemi ile otelımız tatilde evinizi aratmayacaktır.
Incekum Alaaddin Hotel'de aynca açık ve kapalı bariar, sauna, kondisyon merkezi, disco, 2 yüzme havuzu, özel plaj alanı, iskele. su
sporlan merkezi. tenis kortu bulunmaktadır.
Otelimiz 150 kişilik simültane çeviri sistemi toplantı salonu, 500 kişilik restoran, alakart restoran. pasta salonu, televizyon salonu. ovıın
odası, alışveriş mağazalan \e manzara terasian ile unutamayacağınız bir tatil sunmaktadır.
İncekum Alaaddin Otel'in mutfak ustaları da gece müziği eşlığinde zengın açık büfeleri ile Türk yemeklerinin lezzetinı sizler e bir kez daha
tattıracaktır.
Rezervasyon için: (0242) 517 14 91 (6 hat) İncekum - ALANYA