Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T EYLÜL 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET
**
SAYFA
KULTUR 15
5 3 . V E N E D İ K F İ L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R
Godard ve 'Saraybosna mon amour'SCTNGUÇARAJN
VENEDİK- Ufaktan ufaktan tünelin
ucu göründü Venedik'te. Daha önce yaz-
dığiTnız gıbi. basındaçıkan değerlendir-
melerden ve uzman dedikodulanndan çı-
karabildiğımız kadan>la. Abel Ferra-
ra'rtın mafya fümi "The Funeral-Cena-
ze", Allın Aslan'a oldukça yakın duru-
yor şimdılik. Ken Loach'un "Carla's
Song"u. önceki gün se\rettiğimiz. ttal-
yan toplumundaki çürümenın. genel
yozlaşmanın. mafyanın üstüne giden.
kendi halındeki bir kilise rahibiyle I gü-
nümüz Italyan sinemasının en sıkı akıör-
lerin-den Fabrizk) Benri\oglk> oynuyor).
himayesine alıp eğittiği, gönlünü açtığı,
kilise şarkıcısı yaptığı. cahil \ e yoksul ai-
le kurbanı Napolili güzel bir oglan çocu-
gunun yakın ilişkisini, yeni gerçekçiliği
günümüze taşıyan. duyarhkîı \e belge-
sele yakın bir tarzda anlatan. yeni ku-
şaktan Antonio Capuano'nun acı ve sert
filmi "NunziOiMayısta 14'üneGirecek"'i
ve İrlandalı Neil Jordan'ın. basıoldeki
Liam Neeson'un yine döktürdüğü. des-
tansı "Michael Collins"i de yapılan de-
gerlendirmelerde öne çıkan dığer fılm-
fer.
Akademi geçmişimizden olsa gerek.
bizim pek beğendiğımiz. David Bo-
vvie'nin. adeta "Andy \Varhol mezann-
dan çıkagelip de oynamış!'dedirten per-
formansıyla Pop Art'ın prensini canlan-
dırdıgı "Basquiat"nınsa esamesi okun-
muyor pek.
Ahlakın altını çiziyor
Dün akşam seyrettiğımız bir başka \a-
rışma filmı de, dünya prömiyeri. *acıla-
rın başkenti'nde. Boşnaklann tıkabasa
doldurdugu bir salonda yapılmış, Jean-
LucGodard'ın son yapıtı olan "Forever
Mozart"tı. 4 yıldır Bosna'da yaşanan
katliamlardan duyduğu utançla \e azıcık
da olsa. Boşnaklara arka çıknıak amacıy-
Ia bu filmi gerçekle^tirdiğinı ifade eden
Godard ustanın "Forever Mozarfı. alı-
şılmış sinema standartlanndan farklı bir
• Abel Ferrara'nın mafya filmi 'The r-uneral-
Cenaze", Altın Aslan'a oldukça yakın duruyor
şimdilik. Ken Loach'un 'Carla's Song'u. yeni
kuşaktan Antonio Capuano'nun acı ye sert filmi
'Nunzio, mayısta 14'üne girecek ve İrlandalı Neil
Jordan'ın, başroldeki Liam Neeson'un yine
döktürdüâü. destansı 'Michael Collins'i de
yapılan değerlendirmelerde öne
çıkan diğer filmler.
• 4 yıldır Bosna'da yaşanan
katliamlardan duyduğu utançla ve
azıcık da olsa, Boşnaklara arka
çıkmak amacıyla bu filmi
gerçekleştirdiğini ifade eden Godard
ustanın 'Forever Mozart'ı, alışılmış sinema
standartlanndan farklı bir yapı arzediyordu
beklendiği gibi.
yapı arz ediyordu beklend\ğı gibi.
Pessoaya ithaf edılecek \e Portezi'de
çekilecek bir film önerisıni erteleyip.
Philippe Sollers'in Le Monde'da ya\ ım-
lanmış 'Sarajevo-Marivaas
11
yazısından
esinlenerek. Fransa- İs\ içre sermayesiy-
le "Forever \1ozart"ı çeken Godard ön-
celikle ahlakın altını çiziyor Saraybosna
olayında.
193O'!u yıllarda A\rupa'da yaşanan al-
çaklığın 1990'larda Avrupa'nın göbeğin-
de tekerrür ettigini vurguluyor. Mad-
rid'de Goytisolo'nun ona dediği gibi.
"36'nın uluslararası tugaylan benzeri bir
çok dilin konuşulduğu ku\ vetler var bu-
gün Bosna'da, ama bir boka yaramnor
ne yazık ki!" diyen Jean-Luc amcanın
sözcüklerivle •Saravbosna, Batı dünva-
sının fahişesi' ne yazık ki. Bir yönetmen.
üç öykü \e savaş sahnelerinin yer alma-
dığı. farklı tasanlarla Saraybosna'yayol-
lanan bir film ekibi...
Her zamanki gibi. pelikül üstüne kay-
dedilen kurmaca öyküler anlatmanın
yollanyla, film çekimiyle. John Ford'va-
ri sinemasal ifade olanaklanyla dalgası-
nı geçerek, kendince bir çeşit düşünce si-
neması yapan Godard'ın bu 'aydın işi,
film içinde film' gırgın. sona erdiğinde
cılız bir- iki alkıştan fazlasını alamadı.
hatta bizim seyrettiğimiz özel basın gös-
terisinden çıkanlar bile oldu!
Günah çıkarmava dönüşecek mi?
Bize Godard'ın 30 yıl kadar önceki
"Kiiçiik Asker" ya da "Jandarmalar"
gibi ilk dönem yapıtlarını anımsatan
"Forever Mozart"ı a acabajüri nasıl de-
ğerlendirecek, meraka değer. Şu günler-
de, seçici kurul üyelıği nedeniyle. her-
halde dışa kapalı \e ketum bir hayat sü-
ren. Se\gili Hülya Lçansu'vu bir göre-
bilsem. bunu soracağım özellikle ve ta-
bii bir de acil söyleşi \aadi alacağım en
kısa zamanda. gazetemiz için.
Bizim bilebildigimiz. Paul Pavtkms-
ki'nin "Sırp Destanlan". Miran Zupa-
nic'in "Bosna'ya Bakış". Bernard Hen-
ry-Levy'nin "Saraybosna", SergioGer-
mani'nin "Savaşın Sonu Yok". Milko
Mançevski'nin "Vağmurdan Önce". Teo
Angelopulos'un "Ulis'in Bakışı". Emir
Kusturica'nın "L'nderground". Michel
VVinterbottom'un henüz çekim aşama-
sındaki "Nataşa'nın Öyküsü" ve Go-
dard'ın "Forever Mozart"ı gibi filmler-
le Bosna olayının Avrupa sineması için
giderek bir günah çıkarmaya dönü^üp
dönüşmeyeceğini göreceğiz zamanla.
Italyan basınında rastladığımız. ko\-
boy Clinton'un Saddam'ı ufalayaca-
ğımvan demeçlennin ürpertısı ve Kör-
fez bunalımının nüksetmesi endişesi bir
yana, Venedik'te başımız göge erdi bu-
gün: JaneCampion'un özel gösterilecek
Henn James uyarlaması "Bir Leydinin
Portresi"nde başrolü üstlenen dilber Ni-
cole Kidman'ı gördük. >anındaki süne-
pe koca&ıyla birlıkte Lıdo'yu şereflendi-
rirken! Yann da Bruce VV'iIlis geliyor-
muş, eskiden göıme zevkine erdiğım
Maruschka Detmers, \aleria Golino,
Barbara Hershe>, Roman Polanski ve ta-
bii Emmanuelle Seigner'len filan say-
mıyorum artık...
Ölümünün 8. yılında mimar Sedad Hakkı Eldem'i yine 'suskun' anıyoruz
Mimarlığımız Sedad Bey'in özlüyorOKTAY EKİNCİ
"Bir zamanlar Boğaziçi acaba nasıldı?.."
Bir nostalji olmasının ötesınde. bulundugu
dogal çevreyle bütünleşen eşsiz bir "mimarhk
kültûrü"nün de yenıden anımsanması demek
olan bu soruşa yanıt arayanlar, önce Sedad Hak-
kı Eldem'e başvururlar.
Sonra".. '-
4
-"Vı#
Sonra yine Sedad Hakkı Eldem'e başvurur-
lar ve belki de sadece onunla yeiinıp sorulannın
yamtını da fazlasıvla almış olurlar.
Pekı: bu eşsız mimarlık kültürünü "çağdaş
u>gulamalar için de esin kaynağı olarak değer-
lendirmek" ve yine mımarlıkta "uygarlık kim-
liğinım sürdürmek" ıçın acaba venı tasanmlar-
da nasıl bir "diP kullanmak gerekır'
1
"Netere
özen gösterilmelidir?"
Günümüzmımarlıgınıntemel "ulusalsorum-
luluklan" arasında yer alan; hatta sahip olduğu-
muz kültürel birikımın bir "insanhk mirası" ol-
duğunu da düşünürsek. > ıne mimarlıgımızın av -
nı anda "evrensel yükümlülüğünü" tanımlavan
bu sorunun da vanıtını bulmak ıstevenler. elbet-
te kı önce Sedad Hakkı Eldem'e başvururlar.
Onun bir hoca olarak gerçekleştırdığı zengın
araştırmalannın yanı sıra bir "mimar'" olarak da
tasarlavıp Istanbul'a armağan ettigı bınalannda-
kı "geleneksel esintiler". geçmışı rutucu bir an-
la> ışla taklıt etmeden. ama geçmışuı yine
u
bize
aitolan" sanat ve estetık degerlennı kucaklaya-
rak varınlara Üa taşıyabılmenın çagdaş ömekle-
nni oluştururlar. .
Türkıye'nınkültürbirikimineduyarlımimar-
larımız ve hele onun "disipline ve eiddiyete da-
yalı" derslennı alma şansını bulabılmış ögren-
293 89 78 (3MW)
(liınisıS A N AT ME RKE Z
Resim - Seramik - Gravür
Minyatür - Takı - Ebru
Çocuklara Resim
ve Seramik
KURSLAR BAŞL\MIŞT1RZeytinl* Mah. Sporcu Sk. Ho: 12
BakırkâyTe<. (0212| 571 60 16
SEMIYE FENMEN
R E S İ M V E S E R A M İ K S E R G İ S İ
2 - 16 Eylül 1996
D.G.S. Galerisi Atlas Sineması Üstü / Beyoğlu
Galeri
Atölye
ilanlarınız için:
293 89 78
(3 hat)
Sultanahmet
CAFERAGA MEDRESESİ
Hat • Te$l«lı • Mfeıyatir • Ebn • Ağaç oyma n Sefefkariık
Ponalen S H İ M M • Cam SÜSIMM • Takı .Testil Tasanm
Tataıiği • Dekoratif Senalk • Pntik E» Dekora •
Granr • Rilyef • Resiı • Göal Sanatlara Hazırlık
Osnanlıca • Araaça • Ney • Ud
Kayıtlar: CvM ı HAHIÇ) Hergün: ııj Uü - H) 00 ;ır-ıs
Tel: 513 18 43 2^2 31 4-1 Fax: S11 41 Ai
T.C.
MILLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
t f
OZEL • PERA
GÜZEL SANATLAR LİSESİ
AN&&OLU LİSESİ STATÜSÜNDEKİ TÜRKİYE'NİN
Vjjjt ^ÖZEL GÜZEL SANATLAR LİSESİ
• - O L A N O K U L U M U Z D A ;
* İlk yılı İngilizce Hazırlık olmak üzere 4 yıllık öğrenim süresi
* Kendi dallarında uzman öğretim görevlileri eşliğinde köklü eğitim
* En fazla 24 kişilik İngilizce hazırlık sınıfları
* Hazırlık sınıflarında ağırlıklı branş dersleri için, tam donanımlı müzik,
resim atölyeleri ve çok amaçlı salon
* Zengin bir kütüphane
* Öğrencilerin yiyecek ve içecek ihtiyaçlarının karşılandığı 200 kişilik,
donanımlı yemekhane ve kafetarya
* Şehrin kültür merkezindeki okulumuzdan eve, evden okula rahat ve
güvenli ulaşım imkanı
1996 -1997 Öğretim Yılı için Lisemizin
ÜMÜZİK ve RESİM
Bölümlerine giriş sınavı ile öğrenci alınacaktır.
Kayıtlar devam etmektedir
Sıraselviler Cad. Billurcu Sok. Billurcu çıkmazı No:l4 Taksim - istanbul
Tel: 0(212) 2453008 - 2453009 - 2454460 - 2445203 Fax: 2523082
EVRENSEL SANATLAK
MüziK MERKEZI
Merhaba iasanlar, motaba-.
Muzık sanatının bılimselliğıne ınanan. çağdaş çızgısını
korumakta kararlı ve bu yolda eğitim alacaklar ıçın.
KEMAS PtYAMO ŞAN SOLFEJ
VtYOLA GİTAR ORK. ÂRMONÎ
VtYOLONSEL MAMDOLA KORO KONTRAPUNT
KONTVRBAS MANDOÜS KOMP. FORM BlLGİSt
FLÜT SVRENSEL TINI
Bu bölumlerde yeüşenler, "YENİ MÛZİK" olgusunda
var olan eserlen EVRENSEL SANATLAR Orkestra ve
Korosunda sunarak yol aJmakladırlaı
BU YOL EVRİM YOLUDUR.
Eırensel Sınjliu Mönk Motezı 19S0 yılındı Tayfon GalKku tanfindaı
kunjlmuf otup. \xozcn ısımjerdekı kunınüvlı ıl{uj yoktur Imu te^ıllukr.
Başağa Çeşnıe Sok. No.ll Galatasaray-İst.
Tel: (0211) 293 60 75 • 293 61 05 Faks: 293 61 05
Tarih Vakfı'nın
Darphane Bınalannda Duzenledığı
"Dünya Kerrti tstanbul" ve
"Tarihten Günümüze Anadokı'da
Konut ve Yerfeşme" Sergılen
HHALKLEASING
F l • A • s ı L t l ı u ı m « ? .
katkılanyfa
29Eytül'e Kadar Açıki..
T Evlûl 1996 C m » < u i « ı
h ı m ı r a ^ a n u i a a K u l t ü r 5 a n a t E t k ı p l ı k l c r ı P r o g r a a
1600 lırıgıı
"Darphanf-ı \mırr'd^ Haııne Au"
tftematıfTurızm DeıUfı\te
18.00 kontrr
"Ulaobul Çalarak Bız
Seı'tanbaİ Pr
8E\luİ19^ Pazar \ 15 00 Tulumbacılar Göstrneı
"Darph»tM*-ı Amırf'dr
^an»ın \aaar. ^etı^ın Tulumbaoılar!*
| /)( Buvuktehır Beledtyeıt
Itfaive Mudurlüğû Tulumbacılan
17:00 ' kon
I "Sefarad Mülıeı"
Sergner ;=t it
ul tarm ne kadar Pazartesı-Salı hariç d Çer
gjn r m' 1000-19:00 a'as açı*
Tarıhı Darphane Bınalan r
o p u p ı S r a j ' i . LSU Aya Ir n yt-^ı-Sul:a^ıa^ rn
Kültür Sanat
ilanlarınız için:
293 89 78 (3 hat)
cileri (kı çoğu bugünün en dene\ımlı hocalan
arasında yer alıyor) sekız yıl önce ölüm haben-
ni aldıklannda derinden sarsılmış ve günlerce
"susmuşlardı":
Önceleri çaresızliğın. sonralan da belkı "ök-
süzkalmaduygusu"nun \aranıgı bu suskunluk.
ılgınçtır hâlâ sürüyor.
7 Eylül 1988"de yitirdigimız Prof. Dr. Sedad
Hakkı Eldem içm, ister Kültür Bakanhğı üstle'n-'
sın. ısterse de tam 64 yılını verdıgi "Akademi"
önderolsun, örneğin genış kapsamlı bir sempoz-
yum ya da benzen bir "anma ve deferiendirme
toplantısı" düzenlemek üzere.
acaba 8 \ ıldır ne beklenıyor?..
YüzjTİın serüveni
20. yüzyıl mimarlığımıza
tartışmasız en güçlü ımzayı
atan Sedad Hakkı Eldem
1908'de istanbul'da doğdu. Bir
Osmanlı diplomatı olan babası
Alişanzade Ismail Hakkı Be> 'ın
yurtdışı göre\ len nedeniyle ilk
ve ortaöğrenımını Avrupa'da
tamamladı. 1924'te gırdigı'Sa-
na>i-i Nefise Mektebi'nin Mi-
marlık Bölümü'nü 1928'de bı-
nncılıkle bıtırdi. tlerleyen yıl-
larda adı "Güzel Sanatlar Aka-
demisi" olan bu okulda (şimdı-
ki Mımar Sınan Ünıversıtesı)
1932'den sonra "asistan" ola-
rak çalışmaya başlayan Eldem.
1978'de emekli olduysa da as-
lında yaşamının son günlenne
dek yine hep Akademi "de "ho-
calık^yaptı.
Sedad Hakkı Eldem'in mı-
marlığımıza olan ilk büyük kat-
kısı.hiçkuşkusuz 1934'teyıne
Akademi'de kurduğu "Siilli
Mimari Semineri" adlı araştır-
makurumuydu. "Batılıolmak"
ıle "Batı'\ı taklit etmenin" ay-
nı şey olmadığını, "çağdaş u>-
gartığı'' yakalamak isteyen bir
toplumun önce "kendi uygarh-
ğının birikimlerinden yararlan-
ması" gerektığıni, nitekım Ba-
tı toplumlannın da yine kendi
kültürel zenginlıklerine olan
saygılanyla uygarlıklannı ge-
liştırdiklerinı dıle getirmek ve
savunmak, Cumhuriyet Türki-
yesı ve cumhunyet dönemi mi-
marlığımız için ne kadar da
önemlıydı.
Acaba. günümüz mimarlan.
60 yıl öncesinin bu "'dııyarlı
seslenişine" şımdı ne dıyorlar?
Dünya mimarlığının beşiği sa-
yılabılecek bö>lesi bir coğraf-
yada acaba nasıl bir "mimarlık
dili" gerçekten evrensel olabi-
lir'.' Istanbul'u ve giderek bır-
çok kentimizi geçmişınden ko-
partan şu garip \ e sözde "mo-
dern"(!) uygulamalar, gerçek-
ten "bizam" midir? Hem "çaf-
daş" hem de "ulusal" bir mima-
rinin >olu. yömemi. dayanağı
ve "etiği
r
'nedır?..
Bütün bu ve benzeri sorular.
aslında Sedad Hakkı Eldem'i
de mimarlığımızın tarihe geçen
"Sedad Bej'*i" yapan ve onu
"hocalann hocası'" kılan çaba
\e arayışlarının temel sorula-
nydı. Giderek çok daha fazla
gereksinme duyduğumuz yine
bu sorulann yanıtını verebil-
mek için. hıç değılse ölümünün
üzerinden artık 9 yıl geçmeden
bir "Sedad Hakkı" Eldem Sem-
pozyumu" düzenlemek. hem
tarihe hem de geleceğe yönelik
bir "uygarlık borcu" olsa ge-
rek.
Sevgilı hocamızı. bir ölüm
yıldönümünde daha işte bu öz-
lemle anıyoruz...
S
1
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Açlık Grevi
"Ne yasaların yıldıncılığında kalsın ölüm cezası, ne
de insanlar haklarını ölüm orucuna yatarak arasın-
lar..."
Telefondaki ses tümcenin ikinci bölümüyle ilgili bir
şey söylememiş, yalnızca ölüm cezasına karşı olup
olmadığımı sormuştu.
Geçen yazımda dilimin döndüğünce anlattım o ko-
nuda neler düşündüğümü.
Gelin. tümcenin ikinci bölümünden de benzer bir
soru çıkaralım:
"Yani şimdi siz insanlann haklarını aramak için
ölüm orucuna yatmalanna karşı mısınız?"
Önce soruyu soyutlamak gerekir:
Şu ya da bu dünya görüşünden. şu ya da bu inanç-
tan olan, şu ya da bu ülkü için savaşım veren insan-
ları düşünmeyin...
Kısaca, dileklerini kamuyaduyurmak isteyen. hak-
kını arayan herhangi bir insanın, değil ölüm orucu
aşamasına geçmek, açlık grevine bile yatmasına ben
kesinlikle karşıyım.
Bu gerçi ilgisiz, devinimsiz bir toplumun yüzüne in-
dirilecek en büyük şamardır, ama ederi çok yüksek
bir şamar:
Bir insan ya da insanlar ölecek. karşılığında top-
lum kıpırdayıp birtakım haksızlıkları görüp önlemeye
çalışacak...
insan bu kadar ucuz mu!..
Miskin âdem oğlanını benzetmişler ekinciğe
Kimi biter kimi yiter yere tohum saçmış gibi
Bu katlanma, boyun eğiş geçmışte kaldı. Bugün
kimse kimseyi ekinciğe benzetemez!..
Ayrıca, sindirilmiş, aldatılmış, beyni yıkanmış. eği-
timsiz bir toplum söz konusu ise, onu kıpırdatmak-
tan ne umulabilir?
Yoz bir toplumu sergilemek, başka toplumlar kar-
şısında zor duruma düşürmek için de, bir insanın ya
da insanlann ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bırakıl-
maları çok yanlıştır...
Hele toplumda yandaşı az düşünceleri savunan ki-
şilerin eylemlerinde açlık grevine hiç yer olmaması
gerekir. Çünkü bağlandıkları düşüncelerin arkasın-
dan bakınca onlann değeri herhangi bir insanın de-
ğerinin üstüne çıkar.
Bir de insanın birey olarak çevresiyle ilişkilerini dü-
şünmek gerekir...
Hiç kimse yalnız kendisi değildir...
"Bu can benim değilmı, ne ıstersemyaparım!" dı-
yemezsiniz...
Yaşamı paylaştığınız insanlar vardır. Ananız, baba-
nız, kardeşleriniz, eşiniz, çocuklarınız, arkadaşlarınız,
öğretmenleriniz, eğitmenleriniz, toplumsal ilişkiler
içinde olduğunuz birçok insan... Yapıp ettıkleriniz on-
ları çeşitli oranlarda etkıler... Kendinızi yöniendirir-
ken onları da düşünmeniz doğaldır...
Eskilerin çok kullandıkları bir sözü, şimdilerde pek
kimse ağzına almıyor. Birisinden ayrılırken, "Hakkını
helal et!" denirdi...
Diyelim bir kimse bir yere gidecek, bir süre aılesın-
den, akrabalarından uzak kalacak, bütün büyüklerı-
ni dolaşır, kendisine emek vermiş, bakmış, yardımcı
olmuş, hizmet etmiş kım varsa, tek tek, ellerını öper.
dualarını ahr, haklarını helal etmelerini ısterdı.
Demek ki bizim kültürümüzdeki geleneklere,
inançlaragöre, insanlann birbirleri üzerınde bazı hak-
lariöîuşuyor. Verdikleri emekle orantılı olarak. Ayrılır-
ken o hakların helal edilmesi isteniyor.
Bir haktan söz edilmesi yanlış elbette...
O sözün gelişi. bir abartma. verilen emeğe göste-
rilen birsaygı...
Ama verilen emekle oluşan bağlar da yadsına-
maz...
Ananıza. babanıza. kardeşlerinize. yakınlannıza.
sizi sevenlere, yani sevdıklerinize kötülük etmek, acı
çektirmek ister misiniz?
Böyle bir soruya hiçbir sağlıklı insan olumlu yanıt
veremez...
"Evet!" diyemez...
Ama dilekçelerinize canınızı pul olarak yapıştırma-
ya başladınız mı, bu soruya olumlu yanıt vermiş,
"Evet!" demiş oluyorsunuz...
Ben ölümün ötesinde bir yaşam olduğuna inanmı-
yorum. Ölen için her şey biter: Gülmek de, ağlamak
da...
Ama arkada kalanlar için öyle değil...
Bunu da sevdiklerine kimse yapmamalı diye dü-
şünüyorum...
Peki, başka çare yoksa?
Çarearanır, bulunur... Her savaşım çarelerıni yara-
tır...
Önemli olan. açlık grevini en kolay ulaşılan, en et-
kili çare diye görmemek...
7 Tüpk sanatçı Sakız Adası'nda
• Kültür Servisi - Vunanıstan Plastık Sanatlar
Derneğfnin davetı üzerine yedi Türk sanatçı 7-8-9
eylül tarihlerinde Sakız Adası'nda ^'unanlı sanatçılarla
buluşacaklar. Buluşmada Türk \e Yunan sanatçılann
ortak olarak yapabilecekleri etkinlikler tartısılacak. İki
toplum arası kültürel alışveriş \e dostluk. ban^ üzerine
ikili sanatsal projeler gündeme gelecek. Kalıcı \e
sürekliliği öngörülen bu toplantıların ilkine
Türkiye'den Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğı
üyesi Arzu Başaran. Canan Beykal. Emre Zeştinoğlu.
Müneza Fidan, Müşerref Zeytinoğlu. Orhan faylan.
Tijen Şika \e Yusuf Taktak'ın >anı sıra Ali Akay
gözlemci olarak katılıyor.
Dünya koroları Ankara'da
buluşuyor
H Kültür Ser\isi- Dünyanın dört bir yanından gelecek
çoksesli korolar Ankara'da buluşacak.
Ankara Çoksesli Müzik Derneği'nin düzenlediği
'1. Uluslararası Ankara Koro Festi\ali". 5-10 kasımda
gerçekleştirilecek. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in himayesinde yapılacak festivalin ilk
gününde ulusal korolann katılacağı bir yan^ma
düzenlenecek. Para ödüllerinin \erileceğı festivalde
uluslararası korolann yanı sıra çocuk koroları da
yanşacak. Türkiye'de ilk kez düzenlenen
festivale Milli Piyango İdaresi. Emlakbank. Dışbank.
Toprakbank. Ziraat Bankası maddi katkıda bulunuyor.
Festivale katılmak isteyen korolann 15 e\ lüle dek
Ankara Çoksesli Müzik Demeği Merkezi'ne
baş\oırmalan gerekiyor.
ENIS BATLJR
"Yolcu
7 Eylul 1 9 9 6 , CUM*RIESİ / S».M. 1 6-1 8