02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EYLÜL 1996CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 'Tiiridye'nm aydmfak yüzü'ne yolcuhık DüYGl DURGIA "Yaşadıklanmdan Öğrendiğinı Bir Şey \ar\ Ataol Behramoğlu ve Haluk Çe- tin'in şıir müzik dinletisi. Çağdaş Yaşa- nu Desteklerre Dernegi yaranna bu ak- şctn saat 20.0)'de Istanbul Atatürk Kül- tiir Merkezi'nde gerçekleştirilivor. Din- leride İsmailOnancı(gitar. vokal) da yer alacak. Behramoğlu ve Çetin. bu dinletivi Türkıve'nin pek çok yöresinde yaklaşık ikı yıldır vıne iyorlar. Her dinletide. ke- sintisiz bir ak:ş içerısınde. şiir ezgi bır- likteliğının örneklenni sunan Behra- moğlu ve Çetm. Antal> a'dan başladıkla- n bu >olculuğu bugüne dek Konya. Ga- ziantep. Sams-in. Niğde. Zonguldak. Di- >arbakır. Bursa. Hatay. Adana. Alanya gibi illerde sürdürmüş ve genış bir din- le_\ıcı kitlesinın yoğun ılgısiyle karşılaş- mışlar Düzer.lenen ımza günleri. soh- betler ıle 'Türkiye'nin aydınlıkyiizii" ile tanıştıklarım belırîen Behramoğlu ve Çetin. birlikteliklerini bundan sonra da sürdürmeyi. 'şiirin müzikli aydınlık vü- ziinü" daha pek çok seyirci önünde sun- mak istediklerini belirtivorlar. • Her dinletide farklı deneme Birhkteliklenninövküsü ıki yıl önce- ye uzanıyor ancak 'şür/müzik' dinletisi projesınin oluşumu bıraz daha eskilere. Behramoğlu'nun yurtdışında bulundu- ğu döneme dek gidiyor. "Almanya "da şi- irlerimi okurken müzikle birlikte bir bii- tünliik oluştursun dive düşünmüştüm. Haluk Çetin ile iki yıl önce Antalva'da ta- nıştığımızda şiir ve müziğin birlikteliği düşüncesi gelişmeye, olgunlaşmava baş- ladı. O yıllarda sadece benim degil diğer şairierin şürlerinden yapügı besteleri de sunuyordu Haluk Çetin. Zanıan içerisin- de sadece benim şiirlerimden oluşan bir repertuvar ortaya çıkh." Dinleti>i tema- tik bir bütün ıçerisınde sunduklannı be- lirten Behramoğlu kesintisiz bir akışiçe- risinde gerçekleştirilen bu dinletilerin herbirinde tekrardan kaçınarak. farklı denemelere giriştiklerini anlatıyor. Öğrenciler \e ay,dınlar ağırlıklı dinle- vici kitleyi oluşturuvor. ancak kimi za- man. vöre halkının da katılımıvla hoş sürprizler yaşanıvor. "İzleyicinin kafa- sında şöv le bir şey var" diyor Behramoğ- lu, "Şair, şiirlerini okuyacak, gitarist ar- kadaş da ona eşlik edecek. Arada birkaç parça da çalacak. Oysa bir klasik konser ya da ti> atro > apıtı izlermişçesine bütiin- İüklii bir programla karşılaşıvor izlevici. Daha ilk şürde. adapte ulduğunu, soluğu- nu tutarcasına biiy ük bir coşkuv la izie- diğini gözlüvorum." Yurtdışında ve yabancılara Haluk Çetin ise sahnede vakaladıkla- n uyumu $ö\le anlatıyor: "Ataol Behra- moğlu birkaç ciimleyle başladığı iik an- Ataol Behramoğlu ve Haluk Çetin. "Yaşadıklanmdan Öğrendiğim Bir Şey Var" başlıklı şiir ve müzik dînletisini bu akşam saat 20.00'de İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde sunacaklar. Her din- letide kesintisiz bir akış içerisinde. şiir/ ezgi biriikteliğinin örneklerini sunan Behramoğlu ve Çetin, bu etkinlikle çeşitli illerde geniş bir dinlevici kitlesinin \oğun ilgisiyle karşılaşarak, düzen- lenen imza günleri ve sohbeder ile "Türkiye'nin aydınlık yüzü" ile tanışmışlar. (Fotoğraf: DEVRİM BARÂN) da sahnede bir elektrik, bir bü\ ü oluşu- yor. Gelen insanlann diize\ i de bu atmos- ferin oluşmasında etkili. Ğenellikle ken- diliğinden oluşan bir bü\ ü bu. Ataol Beh- ramoglu'nun şiirleri sade.anlaşılırve a\- nı ölçiide derinlikli. Bir müzisyen olarak beni bunlar etkilijor. Sade \e anlaşılır ol- ması müzikle. melodiy le örtüşmesiaçısın- dan rahatlık sağlı>or." Bu proje öncesin- de de vine Ataol Behramoğlu şiirleri üzerıne çalışan. besteleryapan Çetin ilk kez bu denli geniş bir kitleye ulaşmış ol- manin se\ ıncini yaşıyor. Behramoğlu ise Çetin ile gerçekleş- tirdikleri 'şiir/müzik" yolculuğunun fark- lı bir vönüne dikkat çekiyor. "Türkiye, İstanbul'dan göründüğü gibi değil, bu yurt gezilerinin bana kazandırdığı en önemli gerçek bu oldu. Türkiye'nin her \erinde çok önemli bir aydınlanma iste- ği ve önemli bir av dın potansiveli var. Bu- nu o > örenin üniversite öğrencileri, öğ- retmenleri ve çeşitli meslekgruplanndan aydınlar sağlıyor. Sözgelimi Düzce gibi tutucu bilinen bir \erde kasabanın tam ortasında özel girişim iirünü olarak va- pılması son derece etkileyiciydi. Türki- ye'nin her yerinde bir aydınlanma ve ge- lişme potansiveli var." Behramoğlu. bu projeyi Türkiye'nin herköşesıne ulaştırmak ıstiyorveböyle girişimlerin Türkiye'deki pek çok sanat- çıya örnek olmasını dıleverek salt Tür- kiye ile sınırlı kalma\acaklarını. yurtdı- şında özellikle Türklerin yoğun olduğu yerlerde de bu dinletileri yinele\ecekle- rini belirtivor: "Ayrıca daha da ileri gi- derek şunu sö\lüvorum, şiirlerimin çev- rildiği dillerde. o dinleti içinde yer alan şi- irler bir program dergisinde sunulmak üzere, yabancı sevirci önüne de çıkmalı- yız." Çok yakında yayımlanacak 'Ataol Behramoğlu Şarkıları' başlıklı kasetle çok daha geniş bir dinlev ıci kitlesine ses- lenecek Behramoğlu ve Çetin. Şiirin yavgınlaşması. şiirokurunun çoğalması adına önemli bir adım olarak görüyor bu girışimi Behramoğlu. "Her şair kitleyle ilişkikurmaduygusunuiçindetaşımaya- bilir. Ama ben insanlarla olabildiğince açık ve içten bir diyaloğa istek du\uyo- rum. Eğer bir şair \azdıgı şiirin kitlelere ulaşmasını sağlayamıvorsa, bunu biraz düşünmesi gerekir." Biret'e 'Altm Diyapozon' ödülü MİŞEL PERLMAN PARİS - Türkive'nin ünlü piyano sanatçısı İdil Biret öncekı akşam. Fransız başkentinin tanınmış Gaveau Konser Salonu'nda. bir dizi meslektaşi) la birlikte "Altın Divapozon" ödülünü aldı. Bıret'in bu başarısı. Fransız besteci Pierre Boulez'in 3 piyano sonatını son denli başarıh bir şekilde kaydetmesınden kaynaklanıyor. Boulez'in geçen yılkı 70. yaş kutlamalan çeşitli müzik faaliyetlerine yol açarken bu çerçeve içinde. Naxos plak kuruluşu ünlü piyano sanatçısı İdil Biret'ten bu • Türkiye'nin ünlü piyano sanatçısı İdil Biret'in bu başarısı, Fransız besteci Pierre Boulez'in 3 piyano sonatını son denli başanlı bir şekilde kaydetmesinden kaynaklanıyor. kayıtları gerçekleştirmesini ıstemiş \e Türk piyano \ ırtüözü bunu büyük bir başanyla sonuçlandırmıştı. Söz konusu yapıtlar. Pierre Boulez'in 3 piyano sonatını kapsamaktaydı. "Olağanüstü" olarak nitelenen yapıtların kayıtları. AvustraKa. ABD. Isvıçre. Almanya. Ingiltere ile Fransa'da olumlu değerlendirmeler arasında yer aldı. Önceki akşam. tıkabasa dolu Gaveau Konser Salonu'nda. İdil Biret beklenenın aksine bir sürprız olarak Boulez'in değil. fakat Chopin'in bir prelüdünü \orumladı \e büşük alkı^. topladı. Bu arada. İdil Biret'in Pierre Boulez'in 3 piyano sonatını ka\detmesi. Na.\os plak kuruluşunun isteği üzerine gerçekleştirilmesı. söz konusu kuruluşun olumlu bir yolda ilerlediğinin kanıtı olarak değerlendirilîyor. Öte vandan. kazandıgı \e Diyapozon dergisinin dağıttığı "Altın Diyapozon" ödülü konusunda ne düşündüğünü soran Cumhuriyet muhabirine "Benim için sürpriz oldu" şanıtını \erdi. Aynı zamanda, "Altın Divapozon"un "Fransa'nın çeşitli müzik dallanndaki en büyük ödül olduğuna" da dikkat çektı. Ayrıca. çalışmaları hakkındaki projelerine ilişkın bir soruya ise İdil Biret. gündeminde. Brahmsentegralı. Polonya'da konserler \e Fransız bestecisi Jean Françai\ ile birlikte çalişmalar bulunduğunu sövledi. Genç nesnelerin yaşlı ressamı: Balthus O R K I Y TARİH VAKFI V TARİH VAKFI, Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirerin himayelerinde, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler II. İnsan Yerleşimleri Konferansı (HABITAT II) nedeniyle düzenlediği Dünya Kenti İstanbul ve Târihten Günümüze Anadolu'da Konut ve Yerleşme sergileri ve bu sergüerle ilgili tüm yayınlarla Darphane'den İstanbul Müzesi'ne sergisinin gerçekleşmesini özverili emekleriyle olanakh kılan yüzlerce bilim insanına, uzmana, ellerindeki malzemeleri cömertçe kullanımımıza sunan kütüphanelere, bilim/araşürma kurumlanna, müzelere ve koleksiyonerlere, sergiler süresince düzenlenen kültür ve sanat etkinliklerine kaülan yüzlerce sanatçı ve kültür insanına, sergilerin gerçekleşmesi ve sunulması süresince yardımlannı esirgemeyen Kültür Bakanlığı'na, İstanbul Valiliği'ne, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü'ne, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü'ne, maddi ve ayni katkılarıyla sergilerin ve kültür-sanat etkinliklerinin gerçekleşmesine en büyük çapta destek olan Arçelife A. Ş., Dimage Digital Fotoğrafçilik San. ve Tic. A Ş., Ekincüer ve Ört. înş. ue Tic. Ltd. Şti, Erika İnşaat ve San. A. Ş., Güneş Sigorta A. Ş., Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Netyapı San. ve Tic. A. Ş., Ortadoğu Güuenlife Sistemleri Merfeezi, Total Aydmlatma Mümessillife San. ue Tic. A. Ş., Türk Ekonomi Bankası A. Ş., Türkiye İş Bankası A. Ş.'ne, büyük çapta destek olan Ağaçkakan Matbaacıhk San. ue Tic. Ltd. Şti., Aygaz A. Ş., Ha!k Leasing Finansal Kiralama A. Ş., Rocke/eller Vakfı, Yapı Kredi Banfeası A. Ş., Yapı Merkezi İnşaat ve San. A. Ş.'ne, destek olan Apple Computer Bilkom A. Ş., Ata Menkul Kıymetier A. Ş., Azizler Holding, Bata, Büyükşehir Konut Yapı Kooperati/î, Four Seasons Hotel İstanbul, GÖk înşaat ue Tic. A. Ş., Heujlett Packard, Ischıko Mode Design, İstanbul Rotary Kulübü, Karel Elektronik San. ue Tic. A. Ş., Koray İnşaat Proje Yönetim A. Ş., Leuent Rotary Kulübü, Mas Matbaaalık A. Ş., Mesa Mesken San. A. Ş., Netaş A.Ş., Nurteks Örme San. ue Tic. A. Ş., Onduline Aurasya A. Ş., Profîlo Holding A. Ş., Pronto Halkla İlişkiler ue Danışmanlık Ltd. Şti., Raks Müzik Yapım San. ue Tic. A. Ş., Siemens AG-Simko Tic. ue San. A. Ş., Sony, Sport & Sport, Türk Philips Tic. A. Ş., Türk Ytong San. A. Ş.,Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A. Ş., Vakko Tekstil ue Hazır Giyim San. İşl. A. Ş.'ne, sergiler ile kültür ve sanat etkinliklerine yazılı ve görsel basında geniş çapta yer-vererek duyurulmasını sağlayan ve övgüleriyle sergi çahşanlanna güç veren onlarca basın mensubuna, sergilerimizi gezen, mektuplan, telefonlan, yüz yüze ilettdkleri tebrikleri ile İstanbul Müzesi'ni kurmak yolundaki bu ilk adımda cesaret veren 40.000'in üzerindeki ziyaretçiye TEŞEKKÖR EDER (Bu üan Cumhuriyet gazetesinin katkılanyla yayınlanmıştır.) belirtiyor ısrarla. Babasının Polonya asıllı olması nedeniyle savaş yıllarında Isviçre ve Almanya arasında bölünmüş bir yaşam süren aile kısa bir süre sonra anne ve babanın ayrılmasıyla tamamen dağıldı. Bu sıralarda Balthus'un annesinin en yakın dostlarından biri olan Rainer Maria Rilke ortaya çıktı ve küçük Balthus'un resim yapıp öğrenimini sürdürmesi için gereken maddi desteği verdi. I926'da Italva'va giderek Pierro della Francesca, Poussin gibi Italvan ustaları izlejen Balthus, 1961 'de Roma'ya döndüğünde Fransız Akademisi'nin başkanıydı. Modern sanattaki son akımları izlemek yerine kendi figüratif stılinı geliştiren sanatçının > apıtları Giacometti'nin çizgisini andınyor. Picasso ile Kültür Servisi - Kont Balthazar Klossowski de Rola. tsv içre'nın şirin dağ kövlerinden Rossinıere'deki Grand Chalet'yi ilk kez 70'li yıllarda ziyaret etmişti. O tarihlerde Grand Chalet. otel olarak faaliyet göstenyordu. Yanında Japon asıllı eşi Setsuko Ideta ıle birlikte otele hayran kalan Kont. bu güzelim mekânın sahibi ile güzel bir anlaşma vaparak yıllarca evi olarak kullanacağı oteli satın aldı. Kont. pek çoğu 'sanat şaheserf olarak değerlendırilen tablova imzasını atan Balthus'tu. Pastel renklerin piri olarak bilinen. Rönesans fresklerini andıran yapıtlann sahibi Balthus. Kendine has stili ile 20. yüzyıl resim sanatının ustalarından biri olan Balthus, 70 yıllık sanat )aşamını moda olana asla rağbet etmeyerek tarzını korumayı bilen bir çızgide sürdürüyor günümüzde de. 88 ya^ındaki vaşlı ressam sanat dün\ asındakı benzersız imzasıvla yaşavan en büyük sanatçı olarak gösterıliyor. Balthus ve ressam olan karısı. 23 yaşındaki kızları Harumi ve onun erkek arkadaşı ile birlikte uzun bir süredir Alp dağlarının eteklerindeki Grand Chalet"de vaşıyorlar. Balthus. doğavla ıç içe yaşadığı bu sevimli mekânda resim yapmayı sürdürüvor. Gelecek yıllarda Roma'da seçme vapıtlarından oluşan bir sergı açmak ıste\en ünlü ressam 'Kedilerve Köpekler' adlı serısini de bu sergiye dahil Japon asıllı ressam Balthus 88 yaşında. edecek. yakın dost olan Balthus. "Bir zamanlar herkes Picasso gibi resim yapmavı denerdi. O günlerde çalışmalanmı gören Picasso benim farklı bir şey vapmamdan hoşnut olmuş ve bana hak etmediğim ölçüde komplimanda bulunmuştu" dive anlatıyor Picasso'ya ilişkin anılannı. Ğenellikle 'genç nesneler'i konu alan Balthus. sanatı üzerine konuşmaktan hoşlanmıvor Özellikle 'çıplakgenç kızlar' ve 'kediler'i sıkhkla resmettiğı için kendisine 'lolitacı' denmesinden rahatsız oluyor. "İnsanlar bana Lolita'dan söz ediyor. Halbuki, onlann kastertiği şe>in tam tersini yapıyorum ben. Resimlerimi erotik bulmuyorum. Ben sadece kutsal olanın resmini yapıyorum." Sanatçının tek arzusu üzerinde hâlâ çalışmakta olduğu yapıtını tamamlavabilmek. Aiiesi. sanatçının çok tiiiz çahştığını. tamamlanmış bir resmi. sadece milimetrik hesaplar tutmadı di>e vok ederek >eni baştan çalışmaya başladığını anlatıyor. Balthus ise. 'iyi' bir yapıtın uzun sürede ortaya 'Kutsal olanın resmini yapıyorum' 88 vaşına rağmen (ileri derecede bir sigara bağımlısı olduğu halde) sağlıklı görüntüsünü koruyor. Hatta. geçmışten gelen bir u\garlık anıtı gibi sapasağlam a>akta. Geleneksel aile düzeninin tüm gereklerinin (sandviç ve kekten oluşan sabah kahvaltıları. akşam üzerı 5 çavları vs.) verine getinldıği bir düzen kurmuş kendisine. Sanat dünyasının bu sa>gın ismi. son derece zevk sahibi olmasının yanında daha "kolay" olarak nitelendirilen alışkanhkları arasında Agatha Christie. Barbara Cartland gibi \azarları okumak ve zaman zaman Arnold Schvvarzenegger filmlerı izlemevi sa>ı\or. 1908 vıltnda Pans'te. 19. vüzyılın önemli Fransız ressamlarından Daumier üzerine uzmanlaşmış bir sanat tarihçisinin oğlu olarak dünyaya gelen Balthus. sanat çevreleriyle haşır neşir bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirdi. Karısı onun için. "Bir vanıvla her zaman çocuk kaldı" diyor. Balthus ise vaşamövküsünü anlatırken Birinci Dünya Savaşı yıllannda çocuk ohnanın ne kadar zor olduğunu DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FLAT Yaşlı Bir Şaire Mektuplar (2) Sevgili Ş, "Neydi acaba yazından, şiirden, şairlikten bek- lediğin?" sorusuna herhalde doğru dürüst bir ya- nıt bulamadın ki, işi başka yönlere çekip dümdüz gitmişsin... Türkiye'de eleştiri yok. eleştirmen hiç yok, ta- mam. bunları artık ezberledik de, konumuz ben de- ğildim. senden söz ediyorduk... Gerçekten. ülkemizde. bir insan yazından, şiir- den, şairlikten ne bekleyebilir? Romancılar arasında yapıtlarının geliriyle yaşaya- bilen birkaç kişi var, ama ondan ötesi, hele şairier için böyle bir şey olanaksız. Kımse şairliği para ka- zanmak, geçimini sağlamak için seçmeyi düşüne- mez. Geriye ne kalıyor? Ün... Şair olarak tanınmak... Sen kendin anlatıyordun. ne iş yaptığını sorduk- larında, "Öğretmenim," dediğini... "Şairim," desen ne olur acaba? Ne olacak, soran yüzüne bakıp bekler, asıl işini, para kazanmak için yaptığın ışi söylemeni... Şairlik diye bir uğraş yok çünkü... Demek kı küçük bir çevrenın, birkaç bın aydının göstereceği ilgiyi aşamayan bir şey şair olarak ta- nınmak... Buna mı özeniliyor? Ya da uygarlıkta ileri ülkelerdeki gibi, üniversite çevrelerinde saygı gören, onurlandırılan, devlet ile- ri gelenlerinin ilgilendikleri bir şairliğin düşü mü ku- ruluyor? Ama bizde yok ki öyle bir durum... Ya da toplumsalcı ülkelerdeki gibi fabnkalarda binlerce ışçinin karşısına geçip şiir okuyan şairier mi yaşatılıyor kafalarda? Bence, sen bu ülkede bir şairin ulaşabileceği her şeye ulaştın... iyi kötü bir okurun var... Yazdığın şiirler dergilerde baş köşelere konuyor, kitapların tekrartekraryayımlanıyor, eleştirmenler- ce övülüyor, ödüller aldın, bütün antolojilerde, an- siklopedilerde varsın... Başka ne? Fabrikalarda binlerce işçinin karşısında şiir oku- mayı özlediğinı hıç sanmıyorum, çünkü öyle bir şi- ir yazmıyorsun. Yazdıklarını işçilerin anlaması ola- naksız. Çoğunu aydınlar bile çözemiyor. Bilmece gibi... Üniversite çevrelerinde saygı gören, onurlandırı- lan, devlet ileri gelenlerinin ilgilendikleri bir şairliğin düşünü kuruyorolabilirsin... Universitelerimizin yazınımızla ilişkılerini bir can- landır kafanda, sonra cumhurbaşkanı, başbakan, başbakan yardımcısı, hepsıni koy o güzel görün- tünün önüne, sonra da yanlanna şairieri yerleştir... Böyle bir ilgiyi özlemiş olabilır misın? Niye yazıyorum bunları? Geçenlerde Batılı bilmem hangi şairi cumhur- başkanı havaalanında mı karşılamış ne, öyle bir şeyden söz ettin, bana hoşuna gitmiş gibi geldi o davranış... Gerçekten böyle şeyler özlüyorsan. herhalde bir Batı ülkesine göç etmen gerekecek... Oralarda bile aklım almıyor benim bir şairin böy- le bir özlemi olabileceğini... Rimbaud'nun şiir yazdığı günlerde Fransa'da cumhurbaşkanı kimdi. söyleyebilir misin bana, ya da Edgar Allan Poe'nun yaşadığı günlerde ABD'nin başkanları?.. Damar sertliğindense, ne yapalım, başa gelen çekilir, doktorunun sözünü dinle, ilaçlarını aksatma. ama öyle değil de gereksiz özlemlerin yarattığı bir doyumsuzluktan, saçma kıskançlıklardan kaynak- lanan birdurumsa, toparla kendini, at bu olumsuz havayı üstünden. Türkiye'de eleştiri yok, tamam, onun için salt es- ki bir arkadaşın olarak söylüyorum, gençlerden de, bizimkilerden de sıcak rüzgârlar esiyor, bayağı gü- zel şiirler dolaşıyor ortalıkta. Öyle yüz buruşturmakla. mırın kırın etmekle. be- nimle uğraşmakla filan atlanacak şeyler değil... Önyargısız gir şiir dünyasına. kendini de unut bi- raz, bakalım izlenimlerin ne olacak, merak ediyo- rum. Aslında ben güvenirim senin beğenine... Ama kıskançlığına yenik düşmediğin zaman... Mektubunu bekliyorum... Sevgiler, selamlar... Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülleri açıklandı ANKARA(.\A)- Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büvük Ödülleri'nin bu yıl şairCahit Külebi. İstanbul De\ let Opera ve Baiesi Müdürü ^ekta Kara ve Türk halk müziği sanatçısı Arif Sağ'a verilmesi kararlaştınldı. Cumhurbaşkanlığı Sanat Danışmanı Dinçer Sümer. Cankaya Köşkü'nde vaptığı açıklamada Değerlendirme Kurulu'nun belirlediği ödüllerin 28 ekim pazartesi günü Çankava Köşkü'nde düzenlenecek törende Cumhurbaşkanı Süle>man Demirel tarafından verileceğini belirtti îlki geçen v ıl verilen ödülleri ressam Burhan Doğançav. fliit sanatçısı Şefika Kutluer ve yazar Adalet Ağaoğlu kazanmıştı. Kybele konseri Darphane'de Kültür Servisi -1994 yılında üç genz kız tarafından amatör olarak kurulan Kvbele Oda Müzik Grubu 'Istanbul'dan Geçen Şarkılar" adlı konserlerini bugün saat 11 .OO'de tarihi Darphane Salonu'nda gerçekleştirecek. Sedef Tüfekçioğlu. Ayşegül Uluçöl ve Evrim Gündüz'ün oluşturduğu Kybele, Caykovski'den Schumann'a, Keşanlı Ali Destanından tangolara dek geniş bir repertuvar sunacak. BUGÜN EVRENSEL KL LTLR MERKEZİ nde saat 15 00 te "Türkiye'de Eğitimin Nıteliği" başlıklı söyleşi. saat 19.00'da da "Kumdan Kaleler Konseri" yeralıvor. TARİH NAKFI'nın Darphane Sergileri kapsamında düzenlediği etkinliklerin son gününde saat 11.OO'de Kybele Topluluğu'nun "İstanbul'dan Geçerken" başlık- lı konseri, saat 14.00'te Leyla Pınar'ın Klavsen resıtali. saat 16.00'da PinokyoÖzel Işıl Anaokulu'nun Hezarfen Ahmet Çelebi'nin Galata Kulesi'nden Üsküdar'a uçma- sını anlatan tiyatro oyunu. saat 18.OO'de ise Bülben Uz Hoffman'ın Arp Resitali izlenebilir. SAHAF CAFE KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 17.OO'de Cemal Kutay'ın "\aşamda Tarihın Yeri Ya->a- mın Son Günlerinde Anımsanan Tarıh" başlıklı söyleşı- si veralıyor. p çıkacağını belirterek son vapıtını tamamlamak için önünde daha üç uzun yıl olduöunu sövlüvor. NESRİN BAL ART STUDYO DAİMİ SERGİ - SATIŞ KOCAMANSUR SK. 12 4 ŞİŞLİ TEL: 247 07 00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle