Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 1996 CUMA
12 DIZIYAZI
Eski TBMM Başkanı İsmet Sezgin, yeni parti oluşumunu ve merkez sağ partileri değerlendirdi
'Çiller,Refah'ın gücüne
güç katiyor'
DÜROANE KOCAOĞLU / BÜLENT SARIOĞLU
av >n Sezgin 1946 nıhundan >ola çıkarak
DYP'nin geldiğinoktayı nasıİdeğerlendi-
riyorsunuz?
- 1946 ruhu. sadece DP'yi değil. banşçı
sıyasalmücadeleyleTürkive'nindemok-
rasiye geçışinı tanımlar. Bir halk hareke-
tine dayanan meşru bir siyasal miicadele söz konusu
olmuştur. Bugiin DP'nin mirasına pervasızca sahip
çıkmaya kalkanlar. bu partinin 1951 "de Atatürk Yasa-
sı'nı çıkardığmı hatırlasınlar. Rahmetli Adnan Men-
deres'in laiklik hususundakı göriişlenni de ifadeetti-
ği 3 Şubat 1953 tarihli bırkonuşması vardır. onuoku-
sunlar.
-1983 ruhu olarak adlandınlan kısa dönem için de-
ğerlendinneniz nedir?
- 1983 ruhunun tanımını bana sormayın. 1983 ru-
hu birçok açıdan 46 ruhunun ve benım kendimi aıt hıs-
setığim anlav ışın karşıtıdır. 12 Ey lül darbesı sürecinin
yasaklı döneminin icazetli bir partısının kendıni tarif
etmek ıçın kullandıgı bir tanımdır. 1946 ruhu ıseevet
tabiatıyladinamıkbirsımgeanlamındayaşatılmalıdır.
12 Eylül 19X0 darbesı sürecinin çok özel ve yasaklı
koşullannda gelişen ANAP. bir merkez sağ parti miy-
di? Yoksa tabırı caizse bir ANAP-Refah koalisyonu
muydu? Bu. iizerinde düşünmeve değer bir soru.
DYP'yi Sayın Demirerin önderliğinde birkaç kişiyle
kurduğumuzda. partımrzi AN'AP'ın vapaylığma kar-
şı Türk demokrası tanhinin en önemlı hareketinin şe-
killendirdıği bir parti olarak tasarladık ve öyle gelış-
tırdik. Amacımız. 12 Eylül darbesınin sıyaset zemını
iizerinde yarartığı dengesızlikleri onararak AP felse-
fesine uvgun bir şekılde merkez sağı tabanda bırleş-
tırmek. Türkiye'nin kalkınma çabalanna hız kazandır-
mak. reel ekonomivı öne çıkarmak, gelişmeyı daha
adil bir şekılde vavgtnîaştırmaktı. 1991de 11 yılara-
dan sonra yüzde 27 küsuroyla II yıl aradan sonra ik-
tidann birinci partisi olmayı başardık.
Düşüş 1995ta başladı'
I993"ten sonra DYP'nın düşüşü başlamıştır. Söy-
lemle eylem farklılaşmış. vazgeçilmez bazı değerler
çiğnenmiştır. Seçmen de bu gidışatı cezalandırmıştır.
1993'ten sonra DYP. herseçimde sıstematik olarak oy
kaybına uğramıştır. llk 1994 yerel seçimleri yüzde
27"lerden yüzde 21 "lere düşüş. Aralık 1995 genel se-
çimleri yüzde I9.2\e düşüş. Yani 199I ile I995ara-
sında yüzde 30'a yakın oy kavbı. Büyük kentlerde bu
oy kaybı daha da yükseliyor.
DYP'nin birinci oldugu tek bölge Ege bölgesidir.
DYPbugün.adetabelirli kesimlerin vebölgelerin par-
tisi haline dönüşmüş. kitle partisi olma istidadını yi-
tirmış. marjinal parti olma voluna girmiştır. 2 Hazi-
ran 1996 yerel ara seçimlerinin sonuçlan da bu eğili-
mi teyit etmiştir. DYP, I995 seçimlenndeanlamh sa-
yılabilecek ölçüde oy aldıgı bölgelerdeki konumunu
da koruyamayacaktır. Zaten kendi dünya görüşlerine
zıt bir partıy i. RP'v ı iktidara taşıyıp onun payandası
olmayı kabullenmesı, DYP'nin kendi istidadındanko-
pup küçîik parti olmay i v e kal-
mayı benimsediğinın en açık
ifadesidir. Tüm bunlan kabuJ
edebilen DYP yönetiminin.
partiye gönül \ermiş olanlan
yeniden mahcup kılarak
RP'yle seçim inifakına gıriş-
mesi bile mümkündür.
-Merkezsağdakiov kaybın-
da lider düze> indeki yetersiz-
lik ve sivasi vozlaşma sizce ne
ölçüde etkendir?
- Bizim hesaplanmıza göre
merkez sağ 1991-1995 döne-
minde y üzde 22'yi aşan bir oy
kaybına uğramıştır. Başlangıç
noktaları düşünüldüğünde:
DYP. ANAP'a göre daha şid-
delli biroy aşınması yaşamış-
tır. DYP iktidarpartisi. ANAP
ana muhalefet partisi. ikisi de
klasik yelpazenın merkez sağ
kanadında. ikisi de oy kaybe-
diyor. Yani merkez aşınıyor.
Bugün ıçın oy kaybında en
büyük etken merkez sağın bö-
lünmüşlüğüdür. Bu bölün-
müşlük. akıl veözverivle aşı-
labilecekken kişisel kavgılar
veçıkarlarbunuengellemiştir.
Bunun sorumlusu genel baş-
kanlardır.
Bu. bugünkü merkez sağ
partilerin DP-AP geleneğinin
hem parti yapısından hem de
politika üretme becensinden
uzaklaştıklanm göstermekte-
dir. Bu demektir kı son yıllar-
da DYP de ANAP da teşkilat-
lanyla sövlemlenvle \e icra-
atıyla Türkiye'nin farklı ke-
simlerinın ve bölgelerının
Sezgin, merkez sağdaki kilrtlenmeyi çözmek için yeni bir oluşumun gerekliliğine inanıyor.
farklı talep ve beklentılerıne cevap verememişler, çö-
züm iiretememışlerdir.
Ne Güneydogu'daki v atandaşlanmızı, ne Orta Ana-
dolu'nun sanayicisıni. esnafını. ne Trakya'nın çiftçi-
sıni ne de büyük kentlerin varoşlannı temsil edebil-
mışlerdir. Sosyologlann tanfivle. farklı sosyo-kültü-
rel ve sosyo-ekonomik kesımîeri birleştirememişler,
belırlıbirsosyo-ekononiıkprojeyidesahiplenememiş-
lerdir. Politika yapmakla sıyasi reklamcılık, yani öz ve
şekil bırbırıne kanştınlmıştır.
DP-AP misyonuna göre sıyasetin esas amacı dev-
letle millet arasında köprü oluşturmaktır. Toplumu bir
bütün olarak iktidara yakınlaştırmak. onu söz sahibi
kılmak. üretilen zenginliğin mümkün mertebe geniş
halk kitlelenne ulaşmasmı sağlamaktır. DYP. 1993'ten
sonra bu anlayıştan uzaklaştı. Kimlik yozlaşması içi-
ne girdı. Adeta niınetleri yakın çev reye, o da genel baş-
kanma çok yakın birçevreye dağıtma mekanizması ha-
H d
'Merkezsağ, toplumun
taleplerineyanıtveremedi'- RP'nin oyları sizce gerçekten laik rejim karşıd bir
yaptlanmadan >ana konan tercih mi? RP'nin
(Aİannın artmasını nasıl değeriendirivorsunuz?
- D\T yönetiminin. partinin tüm ilkelerini ve
değerlerini ve üç-beş ay önceki söylemini inkâr
ederek RP'yi iktidann birinci gücü konumuna
getirmesi. Sayın Erbakan'ı Başbakan yapması,
RP'nin yapay gücüne güç katiyor. RP'ye seçmen
karşısmda hem psikolojik açıdan hem de iktidann
olanaklannı kuJÎanma açısmdan önemli btr ımkân
sağlamıştır. Bu imkânı da seçimlere yönelik
taktiklerle en iyi şekilde kullanacaktır. RP, bunun
meyvelerini almaya başlamıştır. Göreceksiniz, bu
iktidar döneminde doğnı dürüst özeileştirme de
yapılmayacaktır. Ancak RP'nin Aralık 1995
seçimlerine aldığı veya üeride alacağı oylann
hepsini laik rejim karşıtı biryapılanma talebinin
jfadesi olarak tanimîamak yanhş olur. Merkez sağ
parriler, toplumun geniş kesimlerinin ekonomik,
sosyal veya kültürel taleplerine yanıt vermede, çare
üretmede başansız kalrruşlardır. Bunun başlıca
sorumfusu. genel başkanlardtr. Merkez sol partiler
de bunda başansız olmuşlardır. Ortaya çıkan
boşluğu, dini siyaset aracı olarak kullanan. bununla
birlikte kitle partisi yöntemlerini de uygulayan RP
doldunnuştur. RP oyiannı. böigeler ve sosyo-
ekonomik kesimler itibanyla incelediğimizde bu
çok açık olarak gözükmektedir. Türkiye'de
seçmenin azımsanmayacak bir bölümü. siyasi
tercihini alt kimlik grubuna ve siyasetçi sınıfma
duyduğu öfkeye göre beliriemeye başlamıştır. RP
seçmenleri arasında bu partiyi dinsel ve kültürel
nedenlerle destekleyen ağırlıklı bir grup bulunduğu
açıkrır. Ancak onu birinci parti haline getiren, bir
yaıtdan ona oy veren kesimlerin ekonomik ve
sosyal sorunlan. diğer yandan temiz toplum
arayışıdır. Zaten az önce de belirttiğim gibi. mevcut
koşullarda Türkiye'de seçmenin azımsanmayacak
bir bölümü siyasi tercihini alt kimlik grubuna ve
siyasetçi sınıfina duyduğu öfkeye göre belirlemeve
bâşjamısttr. Refah'ın bugünkü iddiası. merkezi
kendi ideolojisiyle doldurmaktır. Bunun
önlenebilmesi. kendilerini merkezde gören
partilerin veya siyasetçilerin öncelikle Refah'ın
seçmeninin taleplerini öğrenmelerine, bunlara
kendi anlayışlanna uygun tatmın edici cevapJar
üretebilmelerine kendilerini olabilecek en yaygın
ve demokratik tarzda tartışarak yeniden
tanımlamalanna ve temiz toplum temiz siyaset
ilkelerine yeniden sanlmaianna bağlıdır.
- Si\ asttcilerin bu kadar oiumlu istemkrine karşın
birteşmeyi engeDeyen sizce nedir? Bunun için nasıl
bir yoJ ve yöntem izlenebilir? .Vlerkezsağı başanya
götürecek tidcr nasıl belirienmcli?
- Birieşmeyi engelleyen herhalde parti tabanlan
değiidir. DYP yönetiminde özveri. akıl, çağdaş
değerlere saygı ve DYP'ye ruh veren misyona
sahip çıkma zihniyeti egemen olabilseydi.
• "DYP yönetiminin, partinin tüm ilkelerini ve değerlerini inkâr ederek
RP'yi iktidann birinci gücü konumuna getirmesi RP'ye seçmen
karşısmda hem psikolojik açıdan hem de iktidann olanaklarını
kullanma açısmdan önemli bir imkân sağlamıştır. RP, bunun
meyvelerini almaya başlamıştır. Siyaset öyle yozlaşmıştır ki,
seçmenin büyük bir çoğunluğu tarafından istenmeyen bir partiyi
iktidara taşımıştır."
ideolojik vapıianmava gitmeli?
-21. yüzyılın merkez partısinin "aşkın". "transan-
dantal". '•viice" devlet kavramını bir yana bırakıp
fonksiyonel dev let anlayışını benimsemesi gerekmek-
tedir. DP iktidan. ceberrut devlerten liberal devlete
doğru bir ılerlemeydi. Bu yolda Türkiye, yavaş ve ye-
tersiz de olsa belirli bir gelişme kaydetti. Gecikmeyı
telafi etmelıviz. Ancak Türkiye'nin koşullan, ulusla-
rarası koşullar. artık bu konuda fonksiyonel devlete
doğru birdevrim gerektiriyor. Hem insan haklan ve
temel özgürlükler alanında hem de ekonomide.
GSMH'nin yarısından fazlasını denetleme ve etkile-
me yetkisinin bir tek şahsa. başbakana bırakılabilece-
ği bir ülke olmaktan kurtarılmalıdır Türkiye.
- Millivetçi-muhafazakâr yaklaşııa, <n erimesi için
çözüm olabilir mi?
- Bazı siyasetçilerimiz bu kavramlan hangi anlamı
taşıdıklarını ve tarihsel içeriklerini hiç bilmeden kul-
lanırlar.Merkezin ve merkez sağın kendi geleneksel
değerlerini yeni kavramlarla çeşıtlendirmesi gerek-
mektedir. Ben, Türkiye'de veni bir model oluşturul-
ması ıhtiyacına gerçekten inantvorum. Mevcut tıka-
nıklığın aşılması bununla mümkün olabilir. Fakatoluş-
turulan model kadar uygulama da önemlidir. Yeni bir
model kadar da bu modeiin yeni bir anlayışla oluştu-
rulması önemlidir. Birkaç teknik adam kendi aralann-
da iç mantığı da bulunan enfes modeller ortaya çıkar-
tabilirler sonra da bunu siyaset pazarlaması malzeme-
si haline getirebilirler.
Kafamda belirli bir model var'
Benim kafamda belirli bir model var. Ulusun, eşit
vatandaşlar topluluğu olduğu anlayışını pekiştirmek,
toplumsal dayanışmay ı çağdaş bir mantıkla güçlendır-
mek. devletı küçülterek fonksiyonel devlete varmak.
dev tetin ve siyasetçilerin ekonomi üzerine oluşturdu-
ğu y ükü hafifletmek için bir tür ekonomik anayasa an-
layışını verleştirmek. demokrasıyi heralanda vaygın-
laştırmak. imzalamış olduğumuz Avrupa \'ere\ Yöne-
tımler Şartı'nda öngörüldüğü gıbı mahalli meclisleri
güçlendırmek, yetkılerinıarttırmak.eğıtımdeçağdaş-
laşmayı sağlamak. Daha birçok unsur sıralanabilir.
Belirli ilkelerim, değerlerim var. Ulusal bütünlük. ada-
let. laikperestliğe kaymayan laiklik. mılliyetçilik ve
muhafazakârlık, serbest piyasa ekonomisi. Ancak bir
parti programı oluşturma aşamasına gelindiğinde. bu-
nun için sivil toplumla. vatandaşla çok yaygın bir alış-
veriş içine girme gereğini hissediyorum. Bu anlayış-
la Cumhurbaşkanı'nın halkın oyuyla seçilmesi ve
cumhuriyet döneminin bir bilançosunun çıkanlması
da ciddi bir şekilde ele alınmalıdır.
- Merkez sağda birligi sağlamak için veni parti olu-
şurounafştmW% sağlıklı nu? Bununaynnıı köriikie>e-
ceği vönündeki eleştiriiere yanıbnız nedir?
- DYP ve ANAP, 1995 Aralık seçimleri öncesinde
anlamlı bir program etrafında birleşselerdi veya seçim
ittifakına girebilselerdi toplam oyları yüzde 40'lan
aşardı. Bugün bu iki parti için de marjinalleşme çan-
lan çalıyor. Mevcut tutum ve tavırlanyla merkezde
yaşanan tikanıkhğın aşılmasına katkıda bulunmalan
mümkün değil. Merkez solun da bu alanda büyük sı-
kıntılan var.
Bizim kökenimiz merkez sağ, liberal demokrat bir
anlayış. Ancak merkez sağ ile merkez soi arasında,
ekonomik düzen, demokrası. insan haklan, temel öz-
gürlükler, uluslararası ilişkileraçısmdan ideolojik dü-
zeyde fazla bir farklılık göremiyorum. Türkiye'de de
bugün muhafazakârlıkla çağdaşlığı birleştirebilen, ka-
tılımcı demokrasinin değerlerini bilen. sivil toplumun
önemine inanan. adalet mekanizmasının düzgün işle-
mesine önem veren ve bunlardan taviz verilmesini is-
temeyen, temiz siyaseti. tetntz topfumu arayan bifinç-
li bir kitle oluşmuştur.
Bu kitle aslinda Türk toplu-
munun çoğunluğudur. Bir de
dışlanmışlar var. Son yıllann
politikalannın dışladığı vatan-
daşlar. Kendi sorunlanna. bek-
lentilerine çare istiyorlar.
Biz, tüm bu konularda belir-
li taahhütler getirip proje sun-
ma iddiasındayız. Eğilimleri
bu yöndeki insanlann da siya-
sal kökenleri ne olursa olsun
tutarlı birsiyasal oluşum için-
de bir araya getirilebileceğine
inamyoruz. Buna mukabil,
merkez sağda mevcut iki par-
tinin de başanlı olamadığı. bu-
günkü tutum ve tavırlannı sür-
dürmeleri halinde merkezde
yaşanan tıkamklığın aşılması-
na katkıda bulunamayacakla-
n apaçık ortada.
Bütün bu söylediklerim
bağlamında biz kendimizi, sö-
zünü ettiğinız eleştirilerin mu-
hatabı olarak görmüyoruz.
Eleştirilerin adresi. siyasi yoz-
laşmay ı v e kişisel çıkarlar uğ-
runa. merkezi sadece bir azın-
lığın benımsediği çağdışı ra-
dikal anlayışlara ve partilere
terk edenler. onların yapay
güçlenne güç katanlar oİmalı-
dır. Aslınabakarsanız. Türki-
ye'de siyaset öyle yozlaşmıştır
ki bu yozlaşma seçmenin bü-
yük bir çoğunluğu tarafından
istenmeyen. kabul edilmez bu-
lunan bir partiyi iktidara taşı-
mıştır.
Gelir dağılımı dengesizliklerine karşı duyarsızlaş-
tı. siyaset ve uzlaşmayla çözümlenmesi gereken sorun-
ların üzerine devletin zorlayıcılığıyla gidildi, günlük
siyaset ise devlette girmemesi gereken noktalara gir-
di. Cumhuriyet tarihinde yolsuzluk iddialan, siyasi
yozlaşma suçlamalan hiçbir zaman bugünkü kadar
ayyuka çıkmadı ve bu suçlamalara hedef olanlan hiç-
bir zaman bugünkü kadar duyarsız davranmadılar.
Her iktidar partisi ve imkân bulduğu takdirde her
muhalefet partisi, seçmen veya vatandaşla idari ve
sosyal makamlar arasında iletkenlik sağlayarak bu
yolfa önemli bir sosyal işlev i yerine getirir. ÂNAP'ın
ilk yıllannda yaşanan ve 1983ten sonra DYP'ye de
egemen olan tehlikeli bireğilim vardır. Bo, söz konu-
su sosyal işlevin tamamen dışında, iktidann yakın çev -
resine astronomık nema aktarımı şeklındeki uygula-
malardır. Türk siyasetini yozlaştıran başlıca etkenler-
den biridir bu.
-2000vıflan icin Türtdye'dekisfyasi partfler nasıl bir
ANAP'la seçim öncesi bir ittifak formülü
bulanabilirdi veya DYP-ANAP koalisyonu daha
başanlı bir zemine oturtulabilirdi.Merkez sağı
başanya götürecek liderin belirienmesi konusuna
gelince, soruyu hangi merkez sağ şeklinde
yanıtlamak gerekir. îîir DYP-ANAP birleşmesi nıi?
DYP-ANAP arasında konfederasyonvari bir
paltform mu? Yoksa yepyeni bir oluşum mu? Bu
senaryolardan hangisi gündeme gelirse ona göre bir
formül bulunur. ANAP-DYP birlesmesiyse, önce
karşılıkh güveni sağlayacak bir geçici yürütme
kurulu oluşturulur ve sonra ortak kongreye gidilir.
DYP-ANAP arasında bir konfederasyon. yani
eyleme dönük bir işbirliği platformu söz konusu
olursa, iki parti de genel başkanlannı kendi
mekanizmaian içinde seçerler, bunun yani sıra
karşıhklı güveni ve iletişimi pekiştirecek,
gerektiğinde hakemlik yapacak ve birlikteliği
temsil edecek onursal başkan belirlenir. Bu akılcı
bir yöntem olabitir. Merkezde yaşanan kilitlenmeyi
çözmeye aday ve bu potansiyefe sahip yepyeni bir
oluşum söz konusu olduğu takdirde, bu oluşum
liderini kendi içinde seçer. Bunlan söylerken
Türkiye'de siyasetin artık genel başkanlar
sultasından kurtulmasını sağlayacak esnek
formüller üretilmesi anlammda pekişmesi için önce
parti içi demokrasinin tam oiarak yerine oturması
gerekiyor. Bu ise fikrin hâkimiyetinin liderin
hâkimiyetinin önüne geçmesiyie olur.
BİTTİ
ÇALIŞANLARIN SORULARI /SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
'Eınekli Sandıgı'ndan enıekli ohııa şansun var nıı?'
Soru: Uzun bir siire dev let memuru olarak Emekli Sandığı'na
tabi çalıştıktan sonra, sigortava geçtim *e SSK'den emek-
li oldum. Emekli Sandığı'nda geçen süre için ikramiye
ödenmedi. Emekli a\ lığı ile geçinmemiz pek mümkün gö-
rünmüvor. Ben de yeniden nıemur olarak çalışnıayı dü-
şünüyorum. Ama kadrolu. ama sözleşmeli. İki sorum var:
1) SSK aviığını kestirip, yeni çalışmalarımla birlikte, bu
defa Emekli Sandığı'ndan emekli olma şansım var mı? 2)
Geçmiş dönemlere ait Emekli Sandığı hizmetlerime. ve-
ni çalışmalanm eklenip toplamı üzerinden mi ikramiye
ödeneeektir? T.Ö.
1) SSK'den aldığınız yaşlılık aylığı ancak yeniden sigortalı bir iş-
te çalışmanız dunımunda ve sizin isteğinizle kesilir. T.C. Emekli
Sandığf nda çalışmanız durumunda ise. isteseniz de yaşlılık aylığı-
nız kesilmez. 2829 sayılı vasa buna engeldir. Yasanın uygulama yö-
netnıeliğinde bu konuda yapılacak işlem şöv le açıklanmıştır:
•"Sosyal güvenlik kurumlarından herhangi birinden gerek o kıırum-
camüstakilen, gereksedeğişik sosyal güvenlik kurumlannatabı bir-
leştirilmiş hizmetler üzerinden yaşlılık. malullük aylığı bağlandık-
tan. gerekse bu kıırumlardaki hizmetlerinden dolayı ay lık alma hak-
lannı (emeklilik haklarının düşmesi. ayiık bağlanıa haklannın düş-
mesi gibi) kaybettikten sonra diğer bir sosyal güvenlik kurumuna ta-
bi bir işe girılmesi halinde. bu yeni statü dolayısıyla geçen iıizmet-
leri. bağlanmış bulunan aylıklanna esas alınan veya aylık bağlanma-
sına ait haklannı kaybetmiş olanların hizmetlenyle birleştirmeye ta-
bi tutulmaz."
Ancak. T.C. Emekli Sandığı Yasası"nın39. maddesine göre, 10 fi-
ili hizmet yılının yani sıra 60 yaşını da dolduranlara istekleri üzeri-
ne emekli aylığı bağlanmaktadır.
Dev let memuru olarak yeniden Emekli Sandığı kapsamında çalış-
maya başlar ve bu çalışmanız 10 tam yılı tamamladığında. SSK ay-
lığı ile birlikte ikinci emekli aylığı alma hakkınız doğar. Bu hakkı,
10 yıl bitiminde 60 yaşını da doldurmuş durumda isteniz hemen. de-
ğilseniz, 60 yaşınızı doldurduğunuzda kullanabilirsiniz.
2) Görüşümüz. Emekli Sandığı'nca bağlanacak emekli aylığınız.
,><on çahşmanızı kapsayan 10 tam fiili hizmet yılı (ya da daha fazla)
üzerinden hesaplanacağına göre, emekli ikramiyenizin de. aylık bağ-
lamaya esas alınacak bu son 10 tam yıl (ya da daha fazla) üzerinden
hesaplanması gerekeceği yönündedir.
ANKARA... ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Uğup Mumcu'nun
DeyimiyleSelçuk'tan geçerken sevgili arkadaşım Nermin Aba-
dan Unat'ın sesi çınladı kulağımda, heykelin önünde dur-
duk. Uğur Mumcu'yu seyrettim bir süre. Okurlarımız da
gördü belki. Heykel olarak çok güzel mi bilmem, ama yo-
rumu, uyansı hayli çarpıcı. UğurMumcu'nun başından bir
banş yolu açılıyor dünyaya. Bir güvercin ve kalem de ya-
zarımızın yürekli savaşını simgeliyor. Ben soyut heykelle-
ri daha çok seviyorum, ama Selçuk'un anayolunda Uğur
Mumcu'yu selamlamak güzel bir olay elbet. Ankara'ya dö-
nünce urrrag'da aldım soluğu, Güldal Mumcu'ya da an-
lattım Selçuk Heykelini. Ercüment Kulay da, tüm Mum-
cu heykellerinin resim ve öyküsünü içeren bir kitap yayım-
lanacağını söyledi bana. Bu tür bir kitap gerekli galiba.
Heykel düşmanlığı giderek gelişiyor. Gelecek kuşaklar
belli yaprtlan resimlerinden tanıyacak belki de. um:ag'ın
üretkenliği insanı şaşırtıyor; kitap yayınlan, araştırmalar,
eğitim programlanyla Uğur Mumcu'nun adı, sanı, savaş;
doğrultusunda ürünler oluşuyor durmadan. Tüm görevli-
ler soluk almadan çalışıyor, mum sönmüyor, ışığı genişli-
yorgiderek. Vakfın gördüğü geniş ılgi de kanıtlıyorbu ger-
çeği. Uğur Mumcu ölmüyor, ülkemizin gündeminde yeni-
den boyveriyor olaylarla. Yok, yalnız Oral Çelik nedeniy-
le değil, giderek yozlaşan ortamda boşluğunu duyarak,
savaşını özleyerek. Yaşasaydı neleryazardı şimdi, herdal-
da türeyen mafyalann, parababalannın gerçek yüzünü,
uluslararası boyutlannı nasıl belgelerle koyardı ortaya?
Umursamazlığı aşar mıydı, bilmem? Çünkü umursamaz-
lık da inanılmaz boyutlarda, her dalda, her çevrede...
Uzun bir aynlıktan sonra başkente dönünce biraz ser-
semledim doğrusu. Galerilere gidiyorum, sergilergörüyo-
rum, Istanbullu sanatçılan izliyorum sahnelerde, konser
öncesi çahşmaları dinliyorum. ama havada bir ekşimişlik,
bir boşluk var, bir eskimişlik var. Oysa vatandaş yeni bir
şey duymak istiyor, sorunlanna gerçek çözümler üreten
politikalara özlem duyuyor. Şir umut, bir ışık görmemenin
karamsarlığına gömülüyor. Önceki gün bir taksiye bindim
Kızılay'da, başladık konuşmaya. Bir kız, bir erkek iki ço-
cuk babası şoför arkadaş, ikisi de okula gidiyor. okul gi-
derleri hayli yüksek, oysa bir de dershane sorunu var.
Yoksa sınıf geçmek, üniversiteye giriş sınavını kazanmak
olanağı yok. Şoför arkadaşın kızı da hasta, gözbebeğin-
de bir sorun var, şimdiye dek aşağı yukarı 60 milyon öde-
miş, değişik araştırmalar nedeniyle, hâlâ sonuç yok. Ko-
nuşurken sorular çıvilenıyor kafama da, yüreğime de; kü-
reselleşme. özelleştirme deyimleri, devleti küçültme eği-
limleri ama sağhk ve eğitim sorunlan tırmanıyor giderek.
Turgırt Özal'ı son ellı yılın lıderi seçenlere de biraz dudak
büküyor insan. Liderliğinın özeti değil mi bellı gerçekler?
Zenginleri daha zengin, fakirleri daha fakiryapan, ortadi-
reği çökerten politikalann şampiyonu değil mı Sayın Özal?
Pekiyi. izinde olduğunu söyleyenler ne yapıyor? Yaşam
gıderek kararıyor, fakir çocuklar okuyamıyor, fakir hasta-
lar sağlığa kavuşamıyor; fakirler karanlığa, ölüme rtiliyor
neredeyse. Okula gitseler. özel ders alamadıklan için ba-
şarı kazanamıyorlar. Sınıflar çok kalabalık. öğretmenler
de yeterlı değil. Son haberi okudunuz. açıköğretım yapan-
lar da öğretmen olmak istiyor, muhalif partiler de destek-
liyor bu isteği. Güler misin ağlar mısın? Öğretmen gerek-
sinimi güncel bir sorun değil, ülkemizde nüfus patlaması
var, bu patlama doğrultusunda gelişen sorunlara yakla-
şım da hayli tutarsız. Öğretmen gereksinimini karşılamak
için ne yapıldı, hangi özendirici koşullar hazırlandı şimdi-
ye dek? Parasız eğitim nasıl paraiıya dönüştü, kamu ve
özel okullann öğretmenlerinin gelir düzeyi nasıl bir den-
gesizliğe yol açtı, nasıl bir boşluğa; buna karşın neden ön-
lem aljnmadı? Eğitim Bakanlıgı'ndaki şeriatçı ojguüatı-
menin etkisi yok mu bu gelişmede. Imam-hatip liseleri açı-
lıyor, yetenekli öğretmenler o liselere atanıyor, şeriatı öz-
teyen kuruluşların sağladığı burslar da yeni örgütlenme-
lerin alt ve üstyapısını oluşturuyoıi Cumhuriyetimizin ku-
ruluş yıllannda devlet bütçesi çok dardı, ama devletimizi
yönetenlerin insana, yetişen kuşaklara, okula. öğretme-
ne bakışı çağdaş bir ülke özleminden kaynaklanıyordu. Bu
amaca yönelik politıkalar oluşuyordu her alanda. Lise öğ-
retmenliği için yurtdışına yollanıyordu öğretmen adayları,
Anadolu liselerinde onlar ders veriyordu. O liselerde oku-
yan gençler üniversiteye gitmek için özel ders almıyordu
hiç! Pekiyi, üniversiteye girenler ne ölçüde başanlı bu-
gün? Kimi üniversiteler diploma vermekten başka ne ve-
riyor gençlere? Aynca üniversite olarak nasıl bir konum-
dalar? Bilimsel nitelikleri, araştırmalan, yayınlan ne düzey-
de?
Sorular giderek karmaşıklaşıyor, değil mi? Ama yanrtı
açık-seçik. Sosyal içerikten yoksun partiler, hükümetler
hiçbir sorunu çözemiyor. Dahası. sosyal içeriğiyleövünen
partiler de üretken eylemlere dönüştüremiyor o içeriği,
yenilenmeye yönelmiyor. Durağan kuruluşlar olmaktan
öteye ğidemiyorlar.
Kuşkusuz gidecekler, üstyapı duyarsız olabilir, ama bir
de altyapı var değil mi? Belli bir yapılanmayı, eskimişliği
aşmak için gerekli dönüşümleri o altyapı gerçekleştirecek.
Nasıl derseniz, hepimizin desteği ve katkısıyla. Her olay-
da yerimizi, davranışımızı belirtmek gerekiyor. Karanlığı
delmek için bir damla ışık olmak, duyarsızlığı aşmak için
sesimizi duyurmak kaçınılmaz bir görev artık. O bir dam-
la ışık ile bir sel oluşabilir; bir soluk, ortak bir soluğa dö-
nüşebilir. O ışık seli, o ortak soluk kara güçleri durdurabi-
lir. Umutsuzluğa hiç hakkımız yok. Çünkü tarihimız var,
gerçeği aydınlatan örneklerle dolu.Yeni bir ders yılı baş-
larken, her düzeyde öğretmenlere önemli bir görev düşü-
yor bence. Genç kuşaklara Kurtuluş Savaşımızı anlatsın-
lar, cumhuriyetimizin onurlu öyküsünü...
Sevgili Uğur Mumcu'nun çok sevdiği deyimle, Kuvayi
Milliye ruhunu.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Beşiktekı çocu-
ğun düşmemesi
için beşığe sanlıp
bağlanan enli bağ.
2/ Satrançta bir
taş...Mermininar-
kasından namluya
sürülen bezden ya
da kartondan ba- „
rut kesesi. 3/ Ger- "
çek... Yeniçeri 7
ocağında tabur. 4/
Hintkirazı da de- 8
nılen ve sıcak ül- g
kelerde yetişen bir
meyve ağacı. 5/ Harman
yenndeki tahılın taş ve
toprakla kanşık kalıntısı...
Eski dilde ayak. 6/ Kobal- 2
tınsimgesı...Ticareteşya- 3
sını saklamaya yarayan
yer. II Karakter... Bir şeyi
ammsamak için yazılan kı-
sa yazı.8/tlaçların formül-
lerini gösteren resmi ki-
tap... Adlan sıfat yapmak- g
ta kullanılan bir yapım e- q
ki. 9/ Tokat'm bir ilçesi...
Jskambıldeki maça rengine verilen bir başka ad.
YL'KARIDAN AŞAĞIYA:
1/Ege Bölgesi'nde yetişen ve taze olarak tüketilen ufak in-
cir çeşidi. 2/ Tanrıtanımaz... Bir ağ atmada çıkanlan balık
mıktan. 3/ Eski dılde bagırsaklar... Bayağı, sıradan. 4/ Ak-
saray ilınde. Btzans dönemine ait tüf kayalara oyulmuş pek
çok dinsel yapınınbulunduğuünlüvadi... Yabancı.S/Birno-
ta... Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük. 6/Ilaç ola-
rak kullanılan madde. II Güzelavratotundan çıkarılarak
hekımlıkte kullanılan zehırli bir ilaç. 8/Uğur. talih... Dövül-
müş sarmısak, yumurta sarısı ve zeytinyağından oluşan
soğuk sos. 9/ İki derenin ya da iki yolun birleştiği yer... Ah-
lakbilim.