27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM Temmuz enflasyonu hazirana göre toptan eşyada değişmezken, tüketici fiyatlannda yüzde 0.8 geriledi Fiyat artjşlarında yaz rehavetî Yâk enflasyon (%) Ekım K3S.tr A-alık Ocak'96 Şubat Uart Nsan Mayıs Haaran T m ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enflasvon cana\an vaz rehavetî ıçensınde. Devlet tstatıstik Enstitüsü (DİE) rakamlanna göre aylık enflasyon toptan eşyada yüzde 2.4, tüketici fivatlannda ise yüzde 2.1 oranında gerçekleşti. Yılhk enflasyon ise toptan eşyada yüzde 76.3. tüketicide ise yüzde 81.2 oidu. Temmuzda enflasyon, aylık bazda bir öncekı aya göre toptan eşyada değişmezken tüketici fiyatlannda >üzde 0.8 geriledi. Enflasyon canavan temmuz avında toptan eşyadaki yüzde 2.4'lük artışla. bu yılın en düşük enflasyon rakamını tekrarlarken. tüketicideki yüzde 2.1 'lik artış ise bu yılın en düşük enflasyon rakamını gösterıyor. Yıllık rakamlara bakıldığında ise temmuzda yüzde 76.3 olarak gercekleşen toptan eşya fıvatlan endeksi, 1995 yılına göre yüzde 1.5'lık gerilemeyi ifade edıyor. Yıllık yüzde 81.2 olan tüketici fiyatlan endeksi ise geçen yılın temmuzda yıllık yüzde 80.6 gerçekleşti. Temmuzda gercekleşen yıllık enflasyon rakamlan, haziranla karşılaştınldıgında ise toptan eşyada yüzde 0.1 "lik artış, tüketici fiyatlannda ise yüzde 1 7"lık azalış dikkat çekiyor. lik 7 aylık enflasyon ise toptan eşyada v üzde 47,1, tüketici fiyatlannda yüzde 39.6 oldu. Bu arada, temmuz itıbarrvla 12 aylık ortalamalara göre. \ıllık enflasyon. toptan eşyada yüzde 70,7, tüketici fiyatlannda yüzde 81 olarak hesaplandı. DİE verilerine göre. temmuz ayı itibanyla son 1 yıllık enflasyon da toptan eşyada > üzde 76,3. tüketici fiyatlannda yüzde 81.2 olarak belırlendi. Geçen yıl, temmuz itibanyla, yıllık enflasyon toptanda yüzde 80, tüketicide ise yüzde 86,5 olmuştu. Buna göre. temmuz ayı itibanyla. son 12 aylık dönemde enflasyon. geçen yılın aynı döneminin toptan eşyada 3.7. tüketici fiyatlannda ise 5.3 puan altında gerçekleşti. Toptan eşyada temmuz artışı kamu kesiminde yüzde 2.6. özel sektörde ise yüzde 2.3 düzeyinde gerçekleşti. Yılın ılk yedi ayında kamu zamlannın oranı yüzde 58.7, özel sektör zamlannın oranı ise yüzde 44 olarak belırlendi. Tüketici fiyatlannda en hızlı artış sağlıkta görüldü. Saglık harcamalan bir a\da yüzde 14.8 arttı. Temmuzda tüketici fiyatlanndaki artış. konut harcamasında yüzde 5.3. ulaştırmada yüzde 3.9. eglence \e kültür harcamalannda yüzde 3.3, egitımde ise yüzde 0.1 oldu. Istanbul Tıcaret Odası'na göre ise. temmuz ayında tüketici fıvatlan yüzde 1.3 arttı. 1996 yılı temmuz ayı bir öncekı yılın aynı dönemıyle karşılaştınldıgında yıllık artış oranı yüzde 97.9 olurken. temmuz aylan itibanyla yıllık ortalama artış yüzde 94.8 düzeyinde gerçekleşti. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ/ERGÎN YILDIZOĞLU Asya tîpi demokrasi II: Endonezya B aşkent Cakarta'da Pasifik böl- gesı ulkeleri Maynamar(eski Burma) bağlamında insan haklarını tartışırken, geçen hafta sonu Endonezya son yirmi yı- lın en şiddetli ayaklanması ile sarsıl- dı. Bu olaylar, henuz, kanlı Suharto rejimini devırecek düzeyde değil. An- cak Tayland, Tayvan ve Güney Kore'de olduğu gibi, orta sınıflann da katıl- masıyla yaygınlaşarak Endonezya'nın monolıtik ve çürümüş rejimini ciddi bir istikrarszlık ıçine düşü- rebılir. Bu yüzden gösteriler Ba- tı'da büyük endişe yarattı. En- donezya'yı basında yıne öne çı- kardı. Bat'run Endonezya'ya ikji gös- termesinin bir sen tarihsel ve güncel nedeni var ve bunlann hepsine de fena halde kart bu- laşmış durumda. Bugün "çok kısıtlayıa siyası re- jimine rağmen Endonezya her gün birazdaha dışaaçtlan veser- bestlestihlen birekonomıye sa- hip" (İnsan Hakları Raporu: USState Oepartmen -1996 sf- 1). Ordu hem meclıste hem de yerel yönetımlerde sürekli ve se- çime tabi olmayan iskemlelere sahip ve enönemli görevini iç gu- venlık olarak tespıt ediyor. ABD kaynaklı bir askerı rapora göre, ordunun ve hükümetin üst dü- zey personelinin çoğu, Endo- nezya'nın esas zenginliğini elin- de tutan Çin asıllı işadamlarmın gizli iş ortağı olmuşlar (USA De- pertmant of the Army, Army Hand Book - 03/08/1994, Kı- sım 5.01) Dıinya Bankası'nın "Dinamik AsyaEkonomileri" listesinin baş- larmda gelen ve Asya "mucızesine" örnek gösterilen Endonezya'nın bir özelliği "siyasi istikrar ıse" diğeri de 1990'dan bu yana yılda ortalama yüz- de 7 düzeyinde gercekleşen ekono- mik büyümesi. Diğertaraftan. Endonezya'nın glo- bal mali sermaye için tatlı bir yatınm alanı oluşturduğunu 104 milyar dq- lara ulaşan dış borçlanndan ve "di- namik" borsasından görmek müm- kün. Ayrıca 5 milyar dolan geçen se- ne olmak üzere, geçen 5 yıl içınde En- donezya'ya 13 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı gerçekleştirilmiş. (Business Week 12/7/96). Bu yüz- den olacak, gösteriteri aktaran Batı ba- sını eski alışkanlığını sürdürerek ger- çekleri çarpıtmaya devam etti. En- donezya rejiminın başarısını kanıtla- mak için ileri sürülen ve hemen bü- tün belli başlı dergı ve gazetelerde kullantlan bir istatıstığe göre Endonez- ya'da yoksulluk sınırı altında yaşa- yanlar 1965'te nüfusun yüzde 70'ini oluşturuyormuş. Bu oran 1980'de yüzde 24'e, 1990'da yüzde 17'e ın- i basınının üstünü örtmek iste- dolayı, tüm "dinamikliğıne" rağmen Endonezya, 200 ülkeyi kapsayan In- sani Gelişme klasmanında ancak 174. sırayı alabiliyor. (Human Develop- mentReport, -1996) "Ya patlarsa" 27 temmuz sabahı Cakarta'nın en zengın mahallesı olan Menteng'de başlayan olaylann arka planını işte bu yukandakı manzara, Suharto'ya ve orduya karşı derın nefret oluştu- ruyor. Olaylar, 1965 darbesı ile dev- rilen Sukarno'nun kızı Megava- ti'nin, Suharto'nun eliyleana mu- halefet partısi PDI'nın lıderiigin- den ındirilmesınden sonra, yeni seçilen (yani atanan) liderin po- lis nezaretinde parti bınasma gir- meye kalkmasıyla başladı. Me- gavatı taraftarlannın kızgınlığı kı- sa zamanda yayıldı ve kapsam- lı bir protesto gösterisine donüş- tü. Ordu birliklerinin ayaklanma- yı kontrol altına almaları tam bir buçuk gün sürdü. Resmı rakam- lara göre en az iki kişi öldü, 170 kişı yaralandı. 200'den fazla in- san tutuklandı. Bankalar, Çınlı elitın mağazaları vedepoları, be- lediye otobusleri ve arabalar ate- şe verildı. Geçen hafta başında ordu, sokağa gösteri amacıyia çı- kacak olan herkese ateş açıla- cağını açıkladı (Herald Tribune, 31/07/96). Ancak bu sefer ordu, 1965'te olduğu gibi Bat'nın, özel- likle ABD ve Ingiltere'nin kayıt- sız şartsız destegine sahip de- ğil. Bölge ülkelerindekı düşük ucret duzeytnin yarattığı reka- dığı başka gerçeklerde var: Bazı tah- • minlere gore Endonezya'da nüfusun yuzde 82'sı ayda 26 dolar (2.2 milyon TL) altında bir gelirte yaşıyor (age). Milli gelirin en üst yüzde 20'lik dilimi- ni alan kesımin, nüfus içindeki payı en Endonezya ayaklanmalarla sarsılryor. bölge ülkelerine insan haklan ve sen- dikal haklann genişletilmesi yönünde baskı yapıyor. Endonezya özelinde ise bu tutumu Beyaz Saray sözcüsü Burns, "ABDsâzve ifade özgüriüğü- nü, banşçı yöntemlerle yapılan top-ç p y düşük yüzde 20'nin sadece yüzde 4.9'una eşit (yani toplam nüfusun yüzde 1 'inden az). Endonezya hükü- meti GSMH'nin sadece yüzde2.2'si- ni eğitime ve sadece yuzde 0.7'sini sağlık harcamalanna ayınyor (age). Suharto'nun çocuklannın, petro kim- ya, telekomünikasyon, ana tüketim mallan ve dış ticaret alanlanndaki im- tiyazlanndan oluşturduklan servetin çapı ise 4 milyar dolan aşıyor (Busi- ness VVeek). İşte bu nedenlerden lanma ve örgütlenme özgüriüğünü destekliyor... Bu haklann hafta so- nunda Cakarta 'da ayaklaraltına alın- masından derin bir şekilde endişe duyuyoruz." (Financial Times, 31/07/96) ifadeleri ile dile getirildi. The Economist ise olaylan "Endo- nezya Patlarsa?" başlığı ile kapak yaparak, Başkan Suharto'yu olaylar daha patlayıcı bir hale gelmeden gerekli "demokratik" reformlan yap- maya çağırdı (3/8/96). • DOSYA: BANKACILIK SİSTEMİNİN ANALİZİ (2) RefahyoPun paketi borsayı nasıl Borsaohr etkileyecek? de ğer|endıVdi i Halka açılnta cazip hale getipiliyop Paranıza yön veren . Dr. Faruk Şen: "GB'nde umutlar üdnci yarıya kaldı" TREISTD HER PAZAR BAYINIZDE ÇİFTÇİ DOSTU / SAPULLAH USUMI Fındıkta kuşkulu bekleyiş GİRESUN - Fındık toplama zamanı yaklaştıkça, Karadeniz bolgesinde sinir- ler gerilmeye başladı. Milyonlarca üreti- ci, geçmiş yıllarda yaşanan 'fındık faci- alan'rv hâlâ unutamadığı için, kuşkulu bir bekleyiş içınde. Özellıkle, geçen yıl Tan- su Çiller hükümetınin izlediği yanhş po- litıkalar yüzünden, 8 milyona yakın insa- nımızın hakkı olan trilyonlarca liranın na- sıl 'a/a/era-cı!a/avera'metodlan ile ihracat- çı tüccann kasalanna aktarıldığı hâlâ ko- nuşuluyor!.. Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Art- vın, Bolu, Zonguldak ve Bartın ekonomi- si frndığına bağlı. Eğer, üreticinin cebine bol para girmişse marketinden, tuhafi- yecisıne.. ınsaatçısından, pazarcısına.. mühendisınden, avukatına kadar her ke- simin işlerı iyi gıtmiştir... Tersi olmuşsa da piyasalar durgunlaşmış, işler azalmış ve geçim sıkıntısı artmıştır!.. Bu nedenle fındık, Türkiye için son de- rece önemli bir ürün. Hem 8 ilimizin ge- çim kaynağı, hem de milyonlarca dolar döviz kazandınyor... Ne yazık ki, 1980 yılından sonra iş ba- şına gelen hükümetler, fındığa ve üretici- sine gereken önemi vermedi. Yerli tücca- nmız, Avrupalı işadamlan ile ortaklaşa üreticilerimizi yıllarca sömürdü. Paralar da başka diyarlara uçtu gitti... Başka ül- kelere ve onlann çiftçilerine yaradı... Ka- radeniz halkına ise sadece sıkıntılan ve çilesi kaldı... işte bu nedenle, hükümet- lerimizin hâlâ yanlış politikalar izlemeye devam etmesi, Ankara'da yapılan bilinç- siz ve gelişigüzel fiyat tartışmalan mil- yonlarca üreticımızi kahrediyor ve canın- dan bezdiriyor!.. 10 ağustosta üreticiler fındıklan topla- maya başlayacaklar... Ama hâlâ hükü- metten ses çıkmıyor... Fiyat kaç lira ola- cak, destekleme alımlan yapılacak mı, yapılmayacak mı? Hiçbir şey belli değil!.. Milyonlarca üretici sıkıntıdan patlamak üzere. Içi kan ağlıyor... Anlaşılan, Erbakan-Çiller hükümeti- nin fındık üreticisi umurunda bile değil. Ay- rıca çıkan söylentiler de üzüntü verici. Hemen herkes fiyat önerileri yaparak fi- yaka yapmaya çalışıyor. Ancak asıl soru- na, işin özüne dokunan yok!.. RP'Iİ bir Trabzon milletvekili sürekli ko- nuşuyor ve hükümetin fındığa 2 dolar ve- receğini duyurmaya çalışıyor. Türkiye Zi- raat Odaları Birliği Genel Başkanı Faruk Yücel de fındığa 200 bin lira fiyat istedi. Hatta, başkanlığa geldiği günden beri, hükümetlerie uyumlu olmaya özen gös- teren Fa/uk Yücel belki de ilk defa patla- dı ve "Istediğimiz fiyat verilmezse, fındı- ğı yakanz, gene de satmayız" diye rest çekti! Fındık için yapılan her hareketin yaran vardır. Ancak RP'Iİ milletvekilinin de, Faruk Yücel'in deaçıklamalan yeterti de- ğildir... ikisi de başkalan da sorunun en önemli yanını adeta dışla- mışlardır. Fiyat öneriyorlar, ama desteklemenin sözünü bile etmiyoriar. Çok yazık!.. Orneğin, geçen yıl, Kara- deniz yöresinde üreticıleri- mizin ve halkımızın yaşadı- ğı sıkıntılann nedeni, sade- ce 1 dolar 70 sent karşılığı verilen 80 bin lira fiyat de- ğildi. 80 bin lirayı ilk günler- de beğenenler bile olmuş- tu. Asıl sorun, dolar sürek- li yükseldiği halde, 80 bin li- ralık alım fiyatınm kısa süre ıçinde 60 bin liraya kadar düşmesinden kaynaklan- mıştı... Fındık üreticileri ve konu- yu yakından izleyenler çok iyi bilirler ki, verilen fiyatı ayakta tutabilmenin tek bir koşulu vardır... O da, des- tekleme alımları yapmaktır. Bunun dışında hükümetler ve kurumlar ne önlem alır- larsa alsınlarfiyatlan devam ettirmek mümkün değildir. 2 dolar yerine 5 dolar bile verseniz, eğerdestekleme yoksa.. tüccar, fiyatı isterse 1 dolara kadar çekebilir!.. Ama, holdınglerteaynı düşüncelen pay- laşan hükümetlerın ve partilerın 'destek- leme' alımlanndan söz etmeleri çok zor- dur. Zira, destekleme alımlan üreticılerın sömürülmesini engeller ve hakkı olan pa- rayı kazanmasını sağlar. Destekleme ol- madığı zaman, meydan tüccara kalır ve üreticilerin hakkı olan paraları kendi ka- salanna aktarır!.. Fındık fiyatı 210 bin olmalı Nitekim, geçen yıl 'destekleme'sız açı- lan fındık piyasasının nasıl bir faciaya dö- nüştüğünü hep birlikte gördük ve yaşa- dık. Fındık alımlanna 1 dolar 70 sent kar- şılığı 80 bin lira ile başlanmıştı. Dolar art- tıkça fiyatın da yükselmesi gerekıyordu. Kısa süre içinde 1 dolar 70 sentin karşı- lığı 120 bin liraya çıktığı halde, fındık fi- yatlan 60 bin liraya kadar geriledi. Eğer, destekleme alımlan yapılmış ol- saydı, üretici fındığını 60 bin lira yerine 120 bin liraya satmış olacaktı... Üretici de, Karadeniz yöresinın halkı da, Türk eko- nomisi de çok kazanacaktı... Tüccar bi- raz kaybedecektı ama, o da kârdan za- rar olacaktı. ..Hakkını gene alabilecektı!.. Tansu Çiller geçen yıl piyasayı açmak için Giresun'a geldiği zaman, onbınlerce üreticiye yeste/f/eme'alımlannı başlata- caklannı açıklamıştı... Hatta Karadenizlı, destekleme sözü üzerıne 80 bin lira fiya- ta razı olmayı içine sindirebilmıştı... Ancak ihracatçılar karşı çıkınca, Tansu Çillerdestekleme alımlannın yapılabilme- si için gerekli olan karamamenin çıkarıl- masından vazgeçtı... Bu arada yapılan çalışmalara da engel oldu... Zira, 5 Nisan karartan bahane edilerek bazı ürünlerie bir- likte fındık da destekleme kapsamı dışın- da bırakılmıştı. Mutlaka yenı bir kararname gerekıyor- du. Eğer, kararname çıkanlabilmiş olsay- dı, destekleme yapılacak ve 1995 yılın- da üreticiler 'fındık faciası'nı yaşamaya- caklardı... Üreticiyi düşünen ve onun sömürül- mesini istemeyen hükümetler, fiyattan önce 'destekleme alımlan' yapmak zo- rundadır. Destekleme fındıkta yapılacak- sa Fiskobirlik düşük faizli kredilerle güç- lendirilir. Ondan sonra da fiyat tespit edi- lir ve açıklanır. Bu açıklamalar tüccar için biruyandır. Herkes bilirki, Fiskobirlik ge- rekirse bir tek kilo fındık kalana kadar alım yapacaktır. O zaman tticcar çözülür ve piyasaya uymak zorunda kalır. Hükü- metin veya Fiskobirlik'in ilan ettiği fiyat- tan alımlara başlar ve devam eder... Hesaplara göre, fındığa veritmesi ge- reken fiyat 2 dolar 50 senttir. Bunun Türk parası karşılığı 210 bin liradır. Aynca, do- lar arttıkça fındık alım fiyatları da aynı öl- çüde yükseltilmelidır!.. • ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Kendi 7enginini' YaratmakKapitalizmın kurum ve kurallarıyla işlerlik kazan- madığı ülkelerin hükümetleri, siyasal güçlerini, özel amaçlı kullanabılir. Denetimin ve kamuoyu baskısı- nın yetersız kaldığı ya da kamu yönetimi birimleri- nin toplumun istek ve özlemleri karşısında tümüy- le duyarsız kalabildiği ortamlar, siyasal gücün özel amaçlı kullanımına çok uygundur. "Topluma hizmet" gibi çok süslü sözcüklerın al- tında bu tür hükümetlerin ıki özel amacı vardır; bi- rincisı, kamu yönetimine kendi yandaşlarını yerleş- tirmek, ıkincısi de "kendi zengınlerini"yaratmak. Türkiye, çokpartili yaşama geçilmesinden sonra iş- başına gelen sermaye yanlısı hükümetlerinin, bu iki uygulamasını yaşıyor. Demokrat Parti dönemi (1950-60), Ikinci Dünya Savaşı s/rasında palazlanan ticaret sermayesinin, K(T olanakları sonuna dek kullanılarak tanma dayalı, gı- da ve dokuma ağırlıklı özel sanayi sermayesine dö- nüştürülmesine tanıklık ettı. Ancak Demokrat Parti yöneticileri -en azından tepedekiler- kendılerinden sonra gelen siyasal yöneticilerin tersıne yetkilerini, "kendılerini ya da aile fertlenni zengin etmek için" kullanmadılar; o ölçüde küçülmediler. Adalet Partısi, 1960'larda yine KİT olanaklarını kullanarak özel montaj sanayiinedestek verdi. Güm- rük duvarları ile korunan bir ortamda otomobil, buz- dolabı gibi dayanıklı tüketim ürünlerinin yerli üreti- mine yönelindi. Milliyetçi Cephe hükümetlerinin 1970'li yıllarda asıl işlevi kendi yandaşlarını devle- te yerleştirmek oldu; mal ve hizmet üretimiyle hiç- bir ilişkisi kurulmadan on binlerce "yandaş," kamu birimlerine alındı. Sağ-sol çatışmalannın keskinleş- tiği 1970'ler, devletin köktendinci veırkçı kadrolaş- masını yaşadı. 1980'li yılların ANAP'ı ise ekonomide dışsatımcı bir politika izledi; ülke dışına ürün ve hizme| satışı- nı, zengın/eşme ile neredeyse eşanlamlı kıldı. 1990'la- rın ılk yarısının DYP-S(C)HP ortaklığı dönemi bu kö- şede daha önce vurgulandığı gibi tam bir "serma- ye birikimı şaşkınlığı" dönemidir. S(C)HP'nin yükle- nıcılere (müteahhitlere) yakınlığı ya da DYP'nin, Av- rupa Birliği'ne katılmayı yeğleyen sermaye kesim- lerıne göz kırpması kurumlaşamadı; kalıcı bir sınıf- sal içerik kazanamadı. • • • Bu tarihsel süreç ve var olan koşullarda yeni hü- kümet ne yapar? Önce, hükümetin küçük ortağı DYP'nın ne kad- rolaşma ne de kişisel çıkar sağlamanın ötesınde düzenli bir yeni zengin yaratmasının söz konusu olamayacağı söylenebılır. Hükümet, kadrolaşma ve düzenli zengin yaratma açılarından tam bir RP hü- kümetidir. Sonra RP, ikısinı de kadrolaşmayı da kendi zen- gınini yaratmayı da "birlikte"yapmak zorundadır. DP AP, ANAP dönemleri, yaratılan yeni zengınlerin si- yasal kadroları doğuracağı anlayışının geçerli oldu- ğu dönemlerdır. RP ise devletı kendi kadrolarıyla ele geçirmek, bu anlamda iktidarolmak özleminin "ön- ceden" somutlaştığı bir partidir. Bu nedenle tüm gü- cünü kadrolaşma amacıyia kullanacaktır. "Yargı "da yapılmak istenenler buzulun görünen kısmı bile de- ğildir. Asıl sorun, yeni sermayedar kesımin yaratılması- dır. RP esas olarak küçük ve ortaboy ticaret serma- yesinin partısidır. Kısaca KOBİ denilen küçük ve or- taboy işletmeler ıç ve özellıkle dış tekelcı büyük ser- mayenin baskısı altında RP'ye sarılmışlardır. Sag- lanacak parasal ve korumacı desteklerle kendileri- nin de "büyük sermayeye dönüşeceği"günü öz- lemle beklemektedirler. Ancak unutulmaması gere- ken KOBİ'lerin türdeş olmadığı, ticaret, sanayi ve hiz- met alt kesimlerinin değişik dallarında faaliyet gös- terdikleri, bu nedenle de tek birsınıfsaldüzlemeso- kulamayacaklarıdır. Gelişmişekonomilerde kimi zaman "küçükgüzel- c'//'"nitelemesiyle küçük ve ortaboy işletmeler öne çıkarılır. Ancak "mal ve hizmet üretiminde" KO- Bİ'lerin başarısı "yeni teknoloji yaratabildikleri" ya da yeni teknolojileri daha "etkin " kullanabildikleri öl- çüdedir; bununla sınırlıdır. Bu nedenle RP yönetı- minin yalnızca KOBl'lere dayalı bir yeni zengin ya- ratma olanağı da nesnel dayanaktan yoksundur. "Karşılıksızpara basarak" küçükleri destekleme- nin, mal ve hizmet üretiminde sınıfsal bir dönüşüm ya da sermaye birikimi süreci oluşturması beklene- mez. Kuşkusuz, parasal desteklerle "birileri" zen- gin edilebilir. Ancak RP, geçmişin, DP, AR ANAP çiz- gisinin yakaladığı sanayileşme yönünde genişleyen bir sermaye birikimi süreci oluşturacak düşünsel ve toplumsal donanıma sahip değildir. Kendi zenginini yaratma yöntemiyle de olsa, "da- ha çok üretime" dayalı bir ekonomik genişleme sağlama olasılığı çok zayıf olan RP yönetimi, aşırı dinci kadrolaşmanın yani sıra, ekonomik başarısız- lığını siyasal baskı ile tamamlamak isteyecektir. Hu- kukun "evrensel" ilkelerinın egemen kılınması, var olan hak ve özgürlüklerın genişletilmesi, ülke içi ba- rış gibi demokrasinin gelişmesinin temelleri bir ya- na bırakılacaktır. Gerıye, baskıcı bir kamu yönetimi, RP'ye "ya/w7/>g7n"belirlediği bireysel zengin yarat- ma süreci ile enflasyon kalıyor. R e a l - T i m e B o r s a , A y d a 1 5 0 $ <*) Teknilc ve Tecnel Analiz özelfikleriyte, • IMKB Hısse Senedı Pıyasası ve Bılançolar • Bankalararası Dövız ve Faız Ftyasası • IMKB Tabvil-Repo Pıyasası • Serbest Pıyasa Altın ve Dövız Pıyasası • Istanbul Altın Borsası • Yurt Dışı Dövız Parıtelerı "** • Yurt Drşı Piyasalar • BDP Haber Ajansı 3DPLINE var Ekspras Satıy Hattı: O212 • 212 83 43 Daha aynntılı bılgı almak ve BOPUNE'ı yakından tanımak ıçın lutfen bızı arayın Sıze en uygun çozumu birlikte yaratalım. BDPUNE için bayilikler verilecektir. as?Güeıetıfef Mah Matbua: iok Ho 15 tsentepe 80300 BUnbui ttt 0 212-212 83 00 Faıc 0 212-212 83 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle