Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ
HABERLER
TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, PKK ile görüşmeye giden RP milletvekilini istifa etmeye çağırdı
Siyasilerden Erbaş'a tepkî yağıyor
• TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, PKK
bayraklan altında fotoğrafları çekilen ve
örgütün askeri törenle karşıladığı Erbaş'ın,
bu davranışıyla dokunulmazlığı kaldınlan
eski DEP milletvekillerinden daha ağır bir
suç işlediğini söyledi.
• RP'nin hükümet ortağı DYP de Erbaş'ın
girişimini "eşkıya ile pazarlık" olarak
nitelendirdi. DYP Genel Başkan Yardımcısı
Hayri Kozakçıoğlu, Erbaş'ın PKK'nin
oyununa alet olduğunu belirtti.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-TBMM Başkanı Mustafa Ka-
lemli. esir askerler içın PKK ile
görüşen RP Van Milletvekıli Fet-
hullah Erbaş'ı üstü kapalı olarak
istifaya çağırdı.
Başbakan .Necmettin Erbakan \ e
RP'nin bilgisi dahilinde PKK ile
pazarlık yaptığı ve diyalog başlat-
maya çalıştığı ileri sürülen RP V'an
Millenekili Fethullah Erbaş'ınesir
askerler için yaptığı görüşmeve
tepkilerbüyüyor. Meclis Başkanı
Mustafa Kalemli. Erbaş'ın PKK
yöneticileriyle görüştüğü Kuze>
Irak'tan dönmesinin ardından yap-
tığı yazılı açıklamada. Erbaş'a sert
tepki gösterdi. Erbaş'ın. kaçmlan
askerler için "bir milletvekili ola-
rak PKK ile temasa geçmesi \ e bir
nevi arabulucuk rolünii üstlendi-
ğıni" söv leyen Kalemli. bu olav ın
tüm halkı rahatsız eden boyutlara
ulaştığını kaydetti. Olaydan üzün-
tü duyduğunu ifade eden kalemli.
şu görüşleri dile getirdi:
"Türk devleri ve parlamentosu
olarak > dlardır bu örgütle açık \e-
> a kapalı temas kuran bazı de\ let-
İerin millervekillerini. yetkililerini
bu davranışlan nedeniyle şiddetle
protestoederken birüyemizin bö\-
le bir ola>a alet olmasını kınıvo-
rum. Bir kere daha, bölücü terör
örgiitü ile hiçbir şekil \ e isim altın-
da. dev letin \e pariameııtonun pa-
zarlık edeme\eceğinin altını çiz-
mek isti>orum."
TBMM'nin olavı hassasiyetle
takip edeceğıni bildiren Kalemli.
Erbaş'a. "Sa\ın iiyemizin de bu
durumda konumunu gö/den ge-
çirmesinin u\gun olacağını ifade et-
mek isterim*" diyerek istifa çağrı-
sında bulıındu.
TBMM Başkan\ekili UluçGür-
kan da PKK bayraklan altında fo-
toğraflan çekilen \e örgütün aske-
rı törenle karşıladığı Erbaş'ın, bu
davranışıyla dokunulmazlığı kal-
dınlan eski DEP milletvekillerin-
MM.n-A.Vİ'.m.a
Kaçan
teröristler
kampta
MOSKOVA (AA) - Rus-
ya'nın tam ortasında. Mosko-
va'nın 250 kılometre kadar
kuzeydoğusunda bulunan
PKK kampı, bölücü terönst
kaynıyor.
Vblga Nehri'nin bir kolu
boyunca. vaklaşık 100-150
merrelıkbırşerithalinde. 1.5
kilometre kadar uzanan
kampta. Türk gazetecilerle.
Türkçe dışmda bir dılle anla-
şamayan. tek kelıme Rusça
bılmeven çok sayıda mılıtan
bulunuyor. Moskova'da. bö-
lücü terör örgütünün merke-
zı olan Kürt Evi 'nde daha ön-
cekarşılaşılan mılıtanlar. şim-
di burada bulunuyorlar. Yak-
laşık 2 saatlık gözlem sıra-
sında bu mılıtanlardan en az
25'inin göze çarptığı kamp-
ta, BDT ülkelerinden gelen
bölücü örgüt sempatızanı ve-
ya üyesi gruplar da bulunu-
yor.
Bölücü örgütün simgesını
taşıyan işaretlerledonatılmış
girîş kapısında, belinde ta-
bancayla bekleyen bir kişi.
"Rusça biliyor musunuz?"
sorusuna olumsuz yanıt veri-
yor ve "Türkçe konuşabiü-
riz" diyor. Kampa giden AA
muhabırı ile ılk karşılaşanda
yine Türkıye'den kaçmış bir
militan oldu. Kendisinı
RP V'an Millefvekili Fethullah Erbaş, Kuzey Irak'taki PKK kampında düzenlenen bir törenle karşılandı. ı i otoğı al -\ -\ ı
Refah faturayı Erbaş'a kesti
• RP Grup
Başkanvekili Salih
Kapusuz, Erbaş'ın
girişimlerinden
partinin hiçbir bilgisi
olmadığını söyledi.
Kapusuz, Erbaş'ın
,'^m
rr°larakt
?n
!.tan
.b
!Jnı
.i
- ifadesini alacaklannı,
lıtan. bölucuterororgurunun • •
gerekırse grup
disiplin kuruluna
sevk edeceklerini
başından "başkanunız". or-
gütlennden "partimiz" olarak
söz edıyor \e Türkıye'dekı
bölücü terör faaliyetlerini ya-
kından izlıyor.
Kampın sorumlusu
Kampa, Moskova'da faali-
yet gösteren ve bölücü terö-
ristlerın yu\ ası haline gelmiş
olan "Kiirt Evi"nde olduğu
gibi,
U
BDT Kürtlerinin kiil-
tiirel faaliyet yaptığı bir böl-
ge" süsü verılmış.. Bu neden-
le, kamp sorumlusu olarak.
BDT kökenlı. Ermenıstan do-
gumlu. "Aziz" ısimli bir kışi
görevlendırilmiş. Moskova'da
yayımlanan gazetelere göre
AzizMamoyan, aynı zaman-
da kampta yayımlanan "Ston
Rodini" (Vatan Feryadı) ad-
lı gazetenin de sorumlusu.
Aziz, yaptıklarının yalnızca
"tiyatrofaaliyetJeri,gazeteçı-
karmak. dil eğitimi'" gibi şev-
ler olduğunu iddia edıyor. An-
cak Türkıye'den kaçan bölü-
cü teröristlerin buradaki var-
lıkları, duvarlarda asılı olan
ve bölücü terör örgütüne an
afiş. fotoğraf ve diğer sim-
geler, kampın gerçek sahıbı-
nı kendiliğinden ortaya ko-
yuyor.
Vaklaşık ıkı aydır faalıyet-
te olduğu belırtılen kamp,
açıldığından bu yana, Türki-
ye'den kaçmış yaralı terörist-
İerı de ağırlamış.
Türkıye'den gelen bir mi-
lıtan. kamptakı gezıntı sırasın-
da - Burada yaralı tedavi edi-
liyor mu" sorusuna. "Evet.
3-4 kişi geldi" yanıtını verdi.
belirtti.
E r b a ş ' ı n d o k u n u l m a z l ı ğ ı t e h l i k e d e
DGM'den soruşturma hazırlığı
ANKARA (Cumhurhet
Bürosu)-Haftalar
öncesinde planlanan rehin
askerleri almak için Kuzey
Irak'a partili bir
milietvekilinin gitmesine
itiraz etmeyen RP, gezinin
partiyle ilişkısi olmadığı
izlenimini yaratmaya
çahşıyor. RP Van
Milletvekili Fethullah
Erbaş, dün gınşimini
"Allah adına. \icdani
sorumluluğu olan bir kişi
olarak vaptığını" söyledi.
Erbaş. askerlerin 15 gün
içinde bırakılacağını umut
erriğini bildirdi. Ankara'ya
gelir gelmez Erbaş'la görüşen
Adalet Bakanı Şevket Kazan. "İyi
niyetli bir girişinı. Şu anda sonuç
alınmaması, sonuç alınmayacağı
anlamına gelmez. Bunun partiyle
ilgisi yok. ferdi bir girişimdir"
dedi. PKK'nin propaganda
malzemesi olarak kullanmak üzere
askeri törenle karşıladığı Erbaş'ın.
örgüt bayraklan altında
fotoğraflannın basına yansıması,
parlamento ve kamuoyunda sert
tepkılere yol açınca. RP yönetimi
de sorumluluğu üzerinden atmanın
yolunu aramaya başladı. Fethullah
Erbpş'ın girişimine, Kuzey Irak'a
gitmeden önce destek veren RP
yönetimi kamuoyu ve hükümet
ortağından gelen tepkiler üzerine
sıkıntıva sıirdi. RP'nin baskılann
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
Ankara Devlet Güvenlik Mahkeme-
si (DGM) Başsavcılığı, rehin asker-
leri kurtarmak için PKJC'Iilerle görü-
şen RP Van Milletvekili Fethullah
Erbaş hakkında soruşturma açmaya
hazırlanıyor.
DGM Başsavcısı Cevdet Volkan,
şimdilik bir soruşturmanın söz konu-
su oimadığını belirterek. "Konunun
olgunlaşmasını bekii>oruz. Daha son-
rageregjneyse)apacağız''dedi. Vol-
kan, PKK ile Kuzey Irak'ta görüşme-
ye giden heyette yer alan diğer kişi-
lerin de durumlannın değerlendirile-
cegini bildirdi. PKK'lilerle görüş-
tükleri gerekçesiyleeski DEP millet-
vekilleri hakkında idam istemiyie da-
va açan Ankara eski DGM Başsav-
cısı ISusret Oemiralda Erbaş ve be-
raberindekiler hakkında derinleme-
sine soruşturma yapılmasını istedi.
Demiral, "İğrençörgütfc,eşkıy^'-
la hangi amaçla olursa olsun ilişkive
geçilmesi yanlıştır. Ceza yasalanna
göre deaçıkçasuçtur* dedi. DEP mil-
letvekiHeriyle Erbaş"ın durumunun
farklı olduğunu söyleyen Demiral,
şöyle devam etti:
u
Biz DEP'liter için PKK'nin si-
yasi uzantısı' dediğimiz için bu yön-
dece/a istedik. Erbaş'ın durumu fark-
lı, ama onun da örgütle ilişkisi araş-
tınlmalı. Bu işe kalkişırken kimseden
talimat alıp almadığı araştınlmalı-
dır."
Soruşturmaya Kuzey Irak'a geçe-
rek PKK kamplarına giden diger he-
yet üyeleri LHD ve Mazlum-Der yö-
neticilerinin de dahil edilmeleri ge-
rektiğini savunan Demiral, bir soru-
ya karşıhk Erbaş'm Anti-teröryasa-
sının yasadışı örgütler ile bölücülük
propagandasının yapılmasını yasak-
İayan 1 ve 8. maddeleriyle örgüte
yardım ve yataklık erjme hakkmdaki
TCK'nin 169'uncumaddesinegöre
suçlanabileceğini savundu.
Ankara DGM Savcısı Noh Mete
Yuksel de, Erbaş hakkında şu ana ka-
dar başlatılan bir soruşturma olma-
dığını antmsatarak. "Ancakbudurtım,
bundan sonra bu konuda herhangi in-
celeme-soruşturnia >apunıa>acagı an-
lamına geimez" diye konuştu.
Ancak. DGM Başsavcılığı, soruş-
turma başlatsa da RPTi Erbaş hakkın-
da doğrudan dava açamayacak Bu du-
rumda Erbaş hakkında davaaçılabil-
mesi için Adalet Bakanlığı aracılığıy-
ia TBMM Başkanhğı'na "dokunul-
mazhğının kaldınlnıası" istemiyie
fezleke gönderilmesi gündeme gele-
cek.
O aşamada. TBMM Genel Kuru-
lu, istemi yerinde görerek dokunul-
mazlığının kaldınlmasına karar ver-
mesi halinde Erbaş mahkemeye çı-
kanlabilecek. Aksi durumda muhte-
mef fezleke dönem sonuna bırakıla-
cak. Heyetin diğer üyeleri hakkında
ise doğrudan dava açılabilecek.
den daha ağır bir suç işlediğini
söyledi. Hatip Dicle \e Le\1a Za-
na dışındaki DEP'Iilerin yalnızca
düşüncelenni açıklamalan nede-
niyle dokunulmazltklannınkaldı-
nlarak cezae\ine konulduğuna dik-
kat çeken Gürkan. "Erbaş, iyi ni-
yetle gitmiş olabilir. ama doğru-
dan PKK ile görüşü\or >e propa-
gandasının yapılmasına yol açıyor"
dedi. DSP'li Miimtaz Soysal da
"Küçük küçük infialler bir araya
geldiği zaman devletin temeli
sarsılır" dedi.
ANAP Genel Başkanı Mesut
V ılnıaz da olavı üzüntü ile karşı-
ladığını belirterek şöyle konuştu:
"Her alanda olduğu gibi,
bu alanda da RP-DYP hükü-
nıerinin bir girişimi daha fi\as-
koyla sonuçlanmıştır. Ne ka-
dar inkâr edilse de yapılmak
istenen aslında bölücü eşkıya
ile ilişki kurmaktır. Bu ilişki-
nin insani amaçlar için kurul-
mak istenmesi, vanlışlığını or-
tadan kaldırmaz."
CHP lideri Deniz Baykal.
gazetecilerin görüşmeyle ilgi-
li sorularına. "Iran veSuri\e
birsüredir RP'v i kendi amaç-
ları doğrultusunda kullanı-
yordu. Şimdi buna bir de
PKK'nin eklendiğine tanık
olu>oruz. RP, PKK \ e alet ol-
nıav ı nasıl içine sindircbilivor,
anlamak mümkün değil" > a-
nıtını verdi.
4
Eşkıya ile pazarlık'
RP'nin hükümet ortağı
DYP de Erbaş'ın girişimini
"eşkıya ile pazarlık" olarak
nitelendirdi. DYP Genel Baş-
kan Yardımcısı HavriKozak-
çıoğlu. RPTi Erbaş'ın
PKK'nin ov ununa alet oldu-
ğunu belirterek bu tavnn onay-
lanmasının mümkün olmadı-
ğını söyledi. Kozakçıoğlu,
PKK'nin bu olayla "yumu-
şak vemerhamedi" gibi bir gö-
riinüm v ererek dev letle masa-
ya oturmak ıçın adım attığı-
na dikkat çektı. Kozakçıoğlu
şöyle konuştu:
"PKK'nin elinde 7 asker
\arken bu görüşme sonunda
5 >urttaşımız daha orada re-
hin kalmıs.tır. Onlann canla-
rına bir zarar gelmesi duru-
mu nda dev letin hesapsorma-
sı. onlan orav a götürenlerden
de hesap sormasıgerekir. Tür-
khE'nin milk'tv ekiü o duruma
düşmemelivdi. Terörörgütü-
nün oyuncağı olmavalım. Yar-
gıorganlan bu kişijerhakkın-
da gereken işlemleri vapma-
lıdır."
DYP Meclis Grup Başkan-
vekilı Mehmet Gözlüka>a.
savcıları harekete geçmeye
çağırdı. Gözlükaya. "Eşkıya
ile pazarlık yapılmaz. Doku-
nulma/Jıgınm kaJdınlması için
sa\cılar harekete geçnıeli. Ko-
nu Meclis'e geldiğinde biz ge-
reğini yaparız" diyerek Er-
baş'ın dokunulmazlığının kal-
dırılabıleceâini ima etti.
yoğunlaşması durumunda
kamuoyuna karşı partiyi
kurtannak için Disiplin Kurulunu
çalıştırarak Erbaş'ın ihracını
gündeme getirebileceği bildirildi.
Kuzev Irak'tan döner dönmez.
Meclis'e gelen Erbaş. vaptığı işi
sonuna kadar savunduğunu. ancak
bayrak ve askeri tören olayının
kendi inisiyatifi dışında geliştiğini
söyledi.
'Yine aynı davTanınm'
Meclis kulisinde gazetecilerin
sorulannı yanıtlayan Erbaş.
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli'nin üstü kapalı olarak
istifaya çağırdığı açıklamasını
henüz okumadığını. ancak
değerlendireceğini söyledi. Benzer
bir durumda, yine aynı hareketi
yapabileceğini belirten Erbaş.
"Ben bunu Allah için, \ iedani
sorumluluğu olan bir kişi olarak
yaptım" diye konuştu.
Kamuov undan v e siv asi
partilerden gelen tepkılerin
kendisini ilgilendirmediğini
belirten Erbaş. bayrak altındaki
fotoğraflarını değerlendirirken.
"Artık ne yapalım. olan olmuş. ne
di\ev im, görünen köv kılav uz
istemez" dedi.
Adalet Bakanı Şevket Kazan.
aazetecilerle görüşmesini yarıda
keserek Erbaş'ı TBMM'de'ki RP
grup odasına çağırdı. Görüşme
sonraM Kazan. "İ\i niyetli bir
girişim. Şu anda sonuç alınamamış
olınası, bundan sonra da sonuç
alınma>acağı anlamına gelmez.
Böyle bir girişimi herkes
>apamaz" dedi. Kazan.
Kalemli'nin açıklamasına da
"Brivle bir açıklama yapmadan
önce milietvekilinin görüşünü
almalıydı" eleştirisıni yöneltti.
Erbaş'a partinin sahip çıkjp
çıkmayacağı sorusuna da Kazan.
"Bunun partiyle ilgisi yok, ferdi bir
girişimdir" yanıtını verdi. TBMM
Genel Kurulu Salonu'na giren
Erbaş'a. RP milletveküleri
sanlarak moral verdi.
RP Grup Ba^kamekili
Kapusuz. bu girişimlerden
partinin hiçbir bilgisi olmadığı
görüşünü savundu. Kapusuz.
Erbaş'ın ifadesini alacaklannı ve
gerekırse grup disiplin kuruluna
sevk edılebıleceğini belirterek.
"Biz partiden izinsiz bu tür
girişimleri doğru bulmayız" dedi.
TBMM'de tartışma
Erbaş'ın girişimi. TBMM'-
de de tartışmalara neden ol-
du. RP tstanbul Milletvekili
Mehmet Ali Şahin. Erbaşın
tutumunun tartışılabıleceğı-
ni. kendisinın üzerinde durdu-
ğu konunun 8 erin vaklaşık 2
v ıldır PKK'nin elinde esir bu-
lunması olduğunu söylerken
saiondan tepkiler yükseldi.
DYP'ii Ünal Erkan ile DSP
ve ANAP'lı milletvekillerı.
Şahin'den "esir" lafını geri
almasını istediler.
Kuzev Irak'taki PKKkam-
pına giden İHD Genel Başka-
nı Akın Birdal. PKK'nin uzun
süredir rehin turtuğu askerle-
ri "Kürtsorunununçözümün-
de kapıların kapanmaması
için" bırakmadığını sav undu.
Birdal. "7 asker bizimle dön-
seydi banş sürecinin önü ar-
dına kadar kapanacakn. PKK
asker kozunu kav betmek iste-
mivor" dedi.
ŞJFIKNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Bu ülkenin çivileri çıktı. Toplumu ve devleti pis
kokular sarmış durumda. Her suç eyleminin al-
tından birkaç tane devlet görevlisinin çıkması ar-
tık olağan kabul edilmeye başlandı. Dünkü ga-
zeteleri şöyle bir kanştırın, felaketin büyüklüğü-
nü anlarsınız.
Ağansoy'un yanında öldürülenlerden birisi
devletin resmi polisi. Çiller'in koruması. Yaralılar-
dan birisi de polis. Öldürülen ve Alaattin Çakı-
cı'nın adamı olduğu söylenen Recep Çiçek. bir
kaç ay önce bir mafya tahsilatı için adam öldür-
meye kalkıştığında yakalanmıştı. Bu kişinin ağa-
beyinin de Çakıcı'nın yakın adamı olduğu ve te-
tikçilik yaptığı aylardan beri yazılıp çjziliyordu.
Kumarhaneler kralı olarak bilinen Ömer Lütfü
Topal'ı öldürenlerin de Özel Tim elemanı polis-
lerolduğunu gazeteleryazıypr. Bunlar yalnızca dün-
kü gazetelere yansıyanlar. Önceki günküleri ve da-
ha öncekileri kanştırırsanız bu doğrultuda çokça
haber bulabilirsiniz.
Bu ^'anunsuz kişiler, basının ve kamuyonun
gözlerı önünde aylardır bir hesaplaşma içine gir-
mişlerdi. TV kameralan önünde, bırbirlerini öl-
dürme yemini ediyorlardı. Hepsinin silahlı oldu-
ğu da biliniyordu.
Bütün bunlar bilindiği halde, "mafyayı yok et-
tiğini" pankartlarla ilan eden güvenlik güçleri, bu
Şiddetin ve korlcunun egemenliği
kişilerin ellerini kollannı sallayarak yaptıkları teh-
ditlere ve öldürme hazırlıklarına seyirci kaldı.
İstanbul'da artık gündelik yaşam. mafya diye
anılan kanunsuz güçlerin denetimi aftında. Eğlen-
ce yerleri, oteller, otoparklar. kumamaneler, hat-
ta bir kısım oto galerileri ve bir çok kolay gelir ge-
tiren alanlar, eli silahlı adamların eline geçmiş du-
rumda.
Bu manzara karşısında sorularımızı sormaya
başlayabiliriz: Güvenlik güçlerinin izni veya kol-
laması olmadan bütün bu alanlarda astığı astık.
kestiği kestik bir düzen kurulabilir mi? Bu kişiler,
kim oldukları ve paralan nereden temin ettikleri
bilindiği halde, silahlı bir şekilde ellerini kollannı
sallaya sallaya. istanbul gibi polisin inanılmaz
yetkilerle donatıldığı ve güçlendirdiği bir şehirde.
hiçbir engellekarşılaşmadan nasıl dolaşabilirler?
Sıradan bir yurttaşın bile bir çırpıda adını sa-
yabileceği kişiler, nasıl oluyor da istedikleri yere
gidip silahlarını ateşleyip kolayca kaçabiliyorlar?
Bu kanunsuz kişiler. medya önündeki açıklama-
larında çeşıtli polis müdürleriyle, senli benlı şe-
kilde konuştuklarını. onlarla sohbetler ettiklerini
isim vererek açıklamaktan çekinmiyorlar. Kimse
de bu söylenenlerden dehşete kapılmıyor. Böy-
le ilişkiler artık doğal karşılanıyor.
Mafya çatışmalarının gazetelerde yer aldığı gün
bir haber belki gözlerden kaçmış olabilir. Olağa-
nüstü Hal Bölgesi'nin kaldınlmasına ilışkın yasa
tasarısı. güvenlik güçlerine. şüphelendiği kişileri
öldürme yetkisi veriyor. Tasanya göre güvenlik güç-
leri. "teslim ol" çağrısına uymayan şüphelilere.
"doğruca ve duraksamadan ateş" edebilecek.
Türkiye'nin büyük birpisliğin içine battığı bir ger-
çek. Bu konuda en tehlikeli gelişme, güvenlik güç-
lerinin geldiği nokta. Bir mafya tetikçisi televiz-
yona çıkıp, herkesin gözü önünde " 13 leşim var"
diyor. 13 leşim dediği insanlararasında profesör
Ümit Doğanay gibi çok değerli bilim adamları-
mızın olduğunu da hatırlatmak istiyorum. işte böy-
le bir tetikçinin yanında devletin güvenlik güçle-
ri dolaşıyor. Kımsenin de garibine gitmiyor.
Kurumların çürüdüğü ve boğazına kadar pis-
liğe battığı bir dönemden geçiyoruz. Tehlikeli
olan. bunun içinde güvenlik güçlerinin yer alma-
sı. Bir vergi memurunun yapacağı yolsuzluğun so-
nunda bir şekilde önüne geçilebilir. Ama işin içi-
ne elinde silah olanlar girdiği zaman, ortaya in-
sanların yaşamı hedef alan bir felaket çıkar. Tür-
kiye şimdi böyle bir ortamın içine boğazına ka-
dar batmış durumda.
Şiddet sürekli tırmandınlıyor. Devlet giderek bir
polis devleti haline dönüşüyor. Polis devleti, maf-
yanın pervasızlaşmasıyla el ele yürüyor. Yani dev-
let içinde şiddet eğilimi güçlendikçe. kimse on-
lardan hesap soramaz hale geliyor, bu da kanun-
suz ılişkilerin ortalığa yayılmasına neden oluyor.
Görünen o kı. otoriteryönetim kafası. mafya olay-
lannı de bahane göstererek, daha sıkı bir rejimin
kapılarını açacak. Bu da, Mafya türü güçlerin ek-
meğine yağ sürecek.
Aslında çözüm yolu belli: Devletin hızla demok-
ratikleştirilmesi. Her suç işleyenden sivil güçlerin
de hesap sorabileceği bir ortam yaratmak. Halk
pasifleştirildıkçe ve seyirci durumuna düşürül-
dukçe. kanunsuzluk azıyor. O zaman çözüm, top-
lumun önünü açacak ve inisiyatifini geliştirecek
yollar bulmak.
Burada da sıvil güçlere görev düşüyor. "Korku
ve şıddet" ortamına karşı claha örgütlü ve bilinç-
li tepkiler gelıştinmek. Devleti istılaetmiş çıkar çe-
telerini yola getirebilecek bir tek güç var, o da
dırenen ve hakkını arayan halk. işte mesele de bu.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
"Çocuğun Gördiiğü
Düştür Barış"
Yunanistan'ın büyükşairı Ritsos'un "Banş"adlı şi-
iri bu dizeyle başlar.
Bir yerlerden bulup bütününü okumanızı dilediğim
bu uzun şiirin özgünlüğü ve gücü, "banş"\r\ soyut bir
kavram olarak değil, yaşamın maddi olgulanyla, her
gün yaşanan somut hayatla ilişki içinde anlatılmasın-
da, bir de şairin bu hayata ve insanlara duyduğu sev-
gi ve inançtadır: "banş ışın demetleridir yaz tarlala-
rında I iyilik alfabesidir o dızlerinde şafağın I sıcacık
bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın I banş bir
annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir..."
"İyilik alfabesi" şiirin ilk dizesinin ilk sözcüğü olan
"çocuk"u çağrıştırır. "Çocuk" sözcüğü bir başka di-
zede yine geçer: "Bir tas sıcak süttür banş ve uya-
nan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır...",
"banş"\n "çocuk"\a bir arada anılmasının bir yenilik
olmadığı söylenebilir. Yine de, onu "çocuğun gördü-
ğü düş" olarak tanımlamak, yalın, aynı ölçüde de et-
kileyici, büyük bir buluş. Benim bu yazıda, tam da 1
Eylül Dünya Banş Günü öncesinde, Ritsos'un dize-
sinden (ve şiirin bütününden) yola çıkarak söz etmek
istediğimse, onlara, çocuklara, bugün nasıl bir dün-
ya ve nasıl "düşler" sunmakta olduğumuzdur...
• • •
Ikinci Dünya Savaşı benim zihnimde bir çocuk fo-
toğrafı olarak kazılıdır. Kocaman kasketi, kısa panto-
lonundan fırlamış diz kapakları ve cılız bacaklan, ke-
derle ve kaygıyla açılmış (Anne Frank'ınkilere ben-
zeyen) kara gözleriyle. ailesinden ve yakınlarından
koparılmış, ölüm kamplarına götürülecek bir kalaba-
lığın içindeki bu şaşkın, kimsesiz, çaresiz çocuk fo-
toğrafı, insanın insana yapabileceği kötülüğün en et-
kileyici simgelerinden biridir. Vietnam savaşının ço-
cuklara yaptığı kötülükler, yine fotoğraflarda. görün-
tülerde belgelendi. Halepçe'de, Bosna'da çocukları
da esirgemeyen zalimliğin görüntüleri, izlenimleri he-
nüz çok taze. Türkıye'de bütün acımasızlığıyla ya-
şanmakta olan "savaş "tan çocuklar da katledilerek
ya da öksüz bırakılarak nasiplerini alıyor... Yirminci yüz-
yıl dediğimiz, bu bitmek bilmeyen kanlı çağın sonla-
rına yaklaştığımız bir dönemde, şu günlerde, iki ço-
cuk, bizleri insanlığımızdan utandırarak, adlarıyla ve
görüntüleriyle yaşamlarımıza girdi. Bunlar, Belçika'da-
ki inanılmaz canavarlığın kurbanı. İki küçük kız, Julie
Lejeune ve Melissa Russo dur...
• • •
Canavarlığın bir "Batı" ülkesinde yaşanmış olması
onu daha da inanılmaz ve ürkütücü kılıyor. Bunca ge-
lişmişhğe rağmen, Batı, kendi çocuklannı korumada
nasıl böyle acız kalabılir? Belçikagibi nispeten küçük
ve denetlenmesi kolay bir Batı ülkesinde, Avrupa'nın
tam ortasında, çocuk kaçırmalar, çocuklara yapılan
seksüel kötülükler, canavarlık sözünün bile tanımla-
maya yetmeyeceği akıl almaz alçaklıklar bu boyutla-
ra nasıl ulaşabılir? Şu sıralar Stockholm'de sürmek-
te olan "Çocukların Ticari ve Cinsel Olarak Sömürül-
mesıne Karşı Dünya Kongresi"nin ilk günündeki ko-
nuşmasında Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kin-
kel'in söyledıkleri. yaşanmaktaolan dehşetın boyut-
larını, bu konuda yetkili bir ağızdan, yeterınce açık-
lıkla ortaya koyuyor: "Almanya 'nın Adalet Bakanı'yken
çocukların cinsel sömürüsünü içeren dehşet verici film-
leri, fotoğrafları görmüş, korkunç çığlıklannı duymuş-
tum. Yaşadıklanm, o andan itıbaren peşimi bırakma-
dı. Çocukların cinsel sömürüsü, iğrenç ve alçakça bir
şeydir. Bu konu artık tabu olmaktan çıkanlmalıdır.
Gerçekleştirenler ağır şekilde cezalandınlmalı ve ka-
muoyunun gözleri önüne çıkanlmalıdır."
• • •
Stockholm'deki kongreyi düzenleyen örgütlerden
UNICEF (Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara
Acil Yardım Fonu), yayımladığı bir raporda, başta Gü-
ney Doğu Asya ve Afrika olmak üzere dünyanın çe-
şitli ülkelerinde 2 milyon çocuğun fahişe olarak çalış-
tırıldığını ya da porno filmlerde oynatıldığını ve her yıl
1 milyon çocuğun bu piyasaya sürüldüğünü açıklıyor.
"Çocuk fahişe"sl müşterilerinin yüzde doksanı bu ül-
kelerin kendi içinden, yüzde onu dışandan gelmek-
te... Yoksul ülkelere Batı ülkelerinden bu amaçla tur-
lar düzenleniyor... Alman yetkililer, her yıl en az 5000
Almanın buralarda 13 yaşın altındaki çocuklarla cin-
sel ilişkıye gırdiğinı belirtiyor... Konuyla ilgili uluslara-
rası şirketler, bu amaçlarla Intemet'in güçlü iletişim ağın-
dan da yaralanıyor. "Komünizmin çöküşü "nden son-
ra Doğu Avrupa da bu piyasaya dahil oldu... Şu an-
da Moskova'da 1000 kadar çocuk fahişe bulunmak-
ta... İğrenç tabloyu geliştirmek mümkün... Belçika'da-
ki korkunç trajedi ise pisliğin artık her yere sıçramış
olduğunu, bir anlamda asıl kaynağını gösteriyor...
• • •
Çocuk pornosu diye adlandırılan iğrenç tıcaret (ya-
yın, film. kaset vb.) bazı Batı ülkelerinde "özgür"dü...
Son birkaç yılda yasaklandığı ya da sınırlamalar ge-
tirildiği anlaşılıyor. Belçika'daki trajedinin Batı'da bir
"kültür şoku" yaratması, "ahlaki değerlerin yeniden
sorgulanmasını gündeme getirmesi" de doğal... Fa-
kat acaba, "modern kapitalizm"in, "yeni dünya dü-
zeni"ri\n yarattığı ve dayattığı adaletsizlik, zengin ve
yoksul ülkeler arasındaki uçurum, çocuk fuhuşu tica-
retinin en yaygın olduğu ülkelerin kendi içlerindeki
gelir dağılımı adaletsizliği sürdükçe, bu kötülüklerin
önü alınabilecek mi? (Bu arada, yine UNICEF'in bir
raporunda, "çocuk fuhuşu" ticareti sorununun kısa
süre içinde Türkiye'de de önemli boyutlara ulaşabi-
leceğinin ileri sürülmüş olması sanıyorum ki pek de
şaşırtıcı değil...)
• • •
Çocuk fuhuşu tacirleri 21. yüzyılın kendileri için "al-
tın birçağ" olacağını ummaktalarmış... Öyleyse, ço-
cukların da artık düş görmeyeceklerı biryüzyıla doğ-
ru yol alıyoruz demektir... Buna izin verecek miyiz? Bel-
çika'daki küçük kurbanların, Julie ve Melissa'nın ce-
naze törenine, Fransa'da ve Almanya'dan da gelen-
lerle yüz bın kişinin katıldığını öğrendiğimde gözlerim-
den akan yaşlan engelleyemedim... Çok acı bir neden-
le ve çok gecıkmiş de olsa, bu büyük ve dokunaklı
dayanışmayı insanlığımızın geleceğı adına umut
sayıyorum...
Ankara bilgi isteyecek
ANKARA (Cumhurnet
Bürosu) - Türkiye'nin.
PKK'nin Moskova'ya 300
kilometre uzakhktakı bir
kövde kamp kurduğu sav-
larıvla ılgılı olarak. Rus\a
Federasyonu'ndan bılgı ıste-
veceğı öğrenıldı.
Dışişleri Bakanlığı vetkı-
lılerı. PKK'nin kampıvia il-
gilı haberlerindoğrulanma-
si durumunda. "vahim" bir
durumla kar^ı karşıva kalı-
nacağını bıldırdıler.
PKK'nin Rusya Federas-
yonu topraklannda bir kamp
kurduğuna ilişkin haberler,
Dışişleri Bakanlığı'nda ra-
hatsızlık yarattı.
Yetkililer. kamp hakkında
Moskova'dan bilgi istenece-
ğinı; kampın nıteliği. açılı-
şına kimin ızin verdiği gibi
konulann değerlendirilme-
sinin ardından. gerekli görül-
düğü takdırde Rusya'nın
protesto edileceğini kaydet-
ti ler.