27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI r, r Ferdi Tayfiır ve İbrahim Tatlıses hayranı Yılmaz. O ülkücü kimliğiyle 'yanlışları' düyelteceğini söyiü İstanbul'un "öteki" çocukları 5Biilliyetçive 'müsamahalı'• Dört yıldır ülkücü görüşü benimseyen Yılmaz, doğduğu Istanbul'u değiştirecek, Türkiye'yi de. Düşünü kurduğu ülke, milliyetçi olmalı bir de müsamahalı. Hoşgörünün sınırını kendisi belirleyecek, karşısındaki komünist aşırıysa şiddetten kaçınmayacak. B evkoz'da. Milliyetçi Ha- reket Partisi'yle aynı de- niz manzaralı daireyi paylaşan Ülkü Ocakla- n'nda konuşuyoruz Yd- maz Polat'la. Polat, on sekizinde, lise öğrencisi bir ülkücü. O Fındıkzadeli. yani doğma büyüme tstanbullu olsa da ailesi kente ilk göçen- lerden. Erzincanlı babası 1950 yılında askerlik içın geldiğı Istanbul'u bırakma- mış birdaha. Şımdı işçi emeklisi. Anne- si beş yıl önce, ellı üç yaşında ölmüş Yıl- maz'ın. Bir ablası var. o da evli. Genç- lik çetelennde, okul önü kavgalannda erginliğe merhaba diyen Yılmaz'ın ülkü- cü oluş tarihi, birgecekondu yapıp Bey- koz'a taşınmalanna denk düşüyor. Ne- den ve nasıl ülkücü olduğuna tlişkin so- nılan tek kelimelik yanıtlarla geçiştiren Yılmaz. konuşurken. soruları yanıtlar- ken gergin ve heyecanlı. Ama "ağa- bey"lennın, "Öğrenci, başına bir iş gel- mesin. fotoğrafını çekmeyin, ismini yaz- mayın'" uyanlarına karşın ısrarlı; ismı yazılacak. fotoğrafı çekilecek. - Ailenle nasıîbir ilişki içindeydin? Polat: Türk aıle kültürü içinde, disip- linli bir ilişki kurduk. - Dayak var mıydı bu ilişkide? Pblat: Gerektığı zaman ve daha çok babamdan. - Ailenin ekonomik yapısı nasddı? Polat: Evimiz kiraydı. Dört yıl önce gecekondu\ari bir ev yapıp buraya, Beykoz'a taşındık. - Nasıl bir öğrenci>din? Polat: Ortalama bir öğrenciydim. Kültürel faaliyetlere katılmıyordum. Daha çok serseri faalıyetlerde bulunu- yordum. - Nasıl? Polat: Gençlik cetesi gibi bir ortam, kavgadö\üş... - Gözal&na alındın mı hiç? Polat: O kadar büyük olay yoktu. da- ha çok okullararası kavgalar. - Daha çok hangi derse eğUimliydin? Polat:Tarih. - Üniversiteyi düşünüvor musun? Polat:Şu anda değil. Ökulumuz mes- lek lisesi olduğu için, genel külrürders- lerine ağırlık verilmiyor. - Bitirince ne olacak? Polat: Su ürünleri teknisyeni olaca- gım. Pek işsizlik sorunu olan biralan de- gil, akvaryumcularda, balık çıftliklerin- deiş bulabilirım.. - tstanbul'da vaşamak nasıl bir şey? Polat: Bambaşka bir dünya; iç içe geçmiş topluluklar, kültürler... Diğerşe- hirlerde genelde bir kültür bir arada bu- lunuyor, ama Istanbul öyle değil, bir çorba. - Bu iyi mi sence? Polat: İyi taraflan var. bir kültür alış- verişi oluyor. - Kötü tarafı da mı \ar? Polat: Var tabiı. O kültürlerin kötü yönleri dığer kültiirlere de yansiyor. - Bir örnek verebilir misin? Polat: Artık ıçimıze öyle bir ışlemiş ki. direkt bir örnek vermek ımkânsız. Mesela bu yaşam tarzında. dav ranış şe- killerinde göze çarpıyor. Otobüse bin- diğimizde kültür seviyesi çok daha dü- şük insan itiş kakış yaşıyor, saygısız davranıyor. - Bu.farklı kültürlerden ka> naklanan bir şey mi, her kültürün içinde var mı böyle davranışlar? Polat: Her küirürde var. Aslında bu- nu kültüre bağlamak da çok yanlış. tn- sanın terbiyesinden gelen bir şey. Sade- ce kültür değil, ahlak alışvenşi de var. - Ahlak alışverişi derken neyi kastedi- yorsun? Polat: Bugün Istanbul'da, Istanbullu- lar. Doğulular, A\rupailer var. Bugün Av rupa'da ahlak sev iyesi düşük, bu ke- sin. Doğu'da biraz daha yüksek. Doğu- lu insan buraya geldiğı zaman şaşınyor. kötü etkileniyor. - Serserilik dediğin dönem de bu şaş- kınlığın bir sonucu mu? Polat: Hayır. Benim şaşırmam söz ko- nusu değil, çünkü ben Istanbul'da doğ- dum. - Ailenin kültürü yansımadı mı? Polat: Aifemden pek kültür geimedi. Kültür elberte ki geliyor da. davranışla- nm üzerinde biretkisi olmadı. - Avrupa ahlakını eleştirirken nevi kastedivorsun? Polat: Her yönü. Avrupa'nın ahlakı- nı bölmek imkânsız, her yönüyle çürü- müş. - Nasıl bir kent düşlüyorsun? Düşlcdiğin kenti Istanbul karşılıyor mu? Polat: Hayır. Benim düşüncemı sade- ce Jstanbul değil. Türkiye de karşılamı- yor. Benim. fikırlerimden oluşan. ken- dime özgü bir şehır, bir ülke yönüm var. Özellikle, millı bir ülke ve birlik. Her şeyde, kültürde, ahlakta birlik ve bun- ların en yükseği. - Bu neyi içeriyor? Polat: Saygıyı. sevgiyi, müsamahayı. - Kitap okmor musun? Neleri okmorsun? Polat: Özel okuduğum bir tür yok. Elime geçen her şeyi, fikrimi geliştire- cek olanları da karşıtlarını da okuyo- rum. Piyasaya yeni çıkmış kitaplara ekonomik durumdan dolayı ulaşamıyo- rum. -Tiyatroya, sinemaya gidiyor musun? Polat: Hayır. Hıç gitmedim. Televiz- yonda yayımlananları izliyorum. Sine- maya ise uzun zamandır gitmedim. - İstanbul'da doğduğun Fındıkza- de'nin \e Bevkoz'un dışında hangi semt- leri bilhorsun? Polat: Genelde İstanbul'un heryerini bilıyorum. - Sana en çekici gelen semt hangisi, >a yaşayamam dediğin? Polat: Çekici semt olarak eski Istan- bul diye tanımlanan yer hoşuma gider. Yaşayamam dediklerim ise Ümraniye, Bayrampaşa gibi semtler. - Kendine nasıl bir gelecek düşlüyor- sun? Polat: İş açısından kendime yetecek kadar bir iş. özel yaşamımda ise mutlu olmak ıstıyorum. - Müzik dinliyor musun, ne dinliyor- sun? Polat: Özgün müzik; Osman Ozrunç ve Ozan Arif'i dinliyorum. Arabeski de Polat ülkücü olduğunu gizlemiyor. seviyorum. Ferdi'yı. İbrahimTatlıses'ı. - Çalışıyor musun? Polat: Şimdi değil ama meslek lise- iindeoiduğumiçinstajamacıylaakvar- yumcuda. ortaokul sıralarında da bir özel hastanenin çay ocagında çalışmış- tım. - Bir kadınla erkek arasûıdaki ilişki nasıl olmalı, neyin üzerine kurulmalı? Polat: Öncelikle sevgi. Sonra müsa- maha v e terbiye. - Çalışan bir kadınla evlenir misin? Polat: Tabıi kı. Kadın, evlendikten sonra da çalışabilir. - Bir sevgilin var mı? Polat: Şu anda yok, ama daha önce ol- du. - Bitişi acı verdi mi sana? Polat: Hayır. Yaşımız küçük olduğu için tam anlamıyla bir ilişki olmamıştı. - Cinselliğe nasıl bakıyorsun? Polat: Ev li mi, bekâr mı? - Kendi yaş grubun içinde». Polat: Evlilik öncesi cınsel ilişki. o zaman ki ruh durumuna. ilişkinin boyu- tuna bağlı. Yaşadıklarım belirler. kar- şımdaki kişı, onun bakışı. onun taleple- ri... - Beraberük için nikâh şart mı sence? Polat: Şu anki kanunlar gerektırdifi için mecburen olmalı. Yoksa resmı ni- kâhı önemsemıyorum, ama ımam nikâ- hı şart. Çünkü insanları bırleştiren. her şeyden önce s>evgidir. - Bir çocuğun olsa onu nasıl egirirsin? Polat: Önce yetiştireceğim. besleye- ceğım kadar çocuk doğururum. Terbi- yeli. ahlaklı. milli kültürüne saygılı in- san olarak yetıştiririm. - Seni neler korkuhıyor? Polat: Allah. - Başka? Polat: Hiçbır şey. - Neler hoşuna gidiyor? Polat: Dostlarımla bırlikte olmak. Manzara seyretmek; sevdiğim yerleri. Boğaziçi'ni, tarıhı verleri dolaşmak... - Tarihi u'rteri. nıüzelerin ne kadan- nı dolaşabildin? Polat: Büvük çoğunluğunu. - Nasıl bir dünya düşlüyorsun? Polat: Savaşsız. geçmişten ders alan, birbirine saygılı ve çevre açısından te- miz bir dünya düşlüyorum. - Ne zamandır ülkücü görüşleri be- nimsiyorsun? Polat: Dört yıldır. - Bu görüşler nasıl oluştu? Polat: Kıtap okuyarak. - Vaşamında neler rahatsız edivordu seni ki, bu görüşü sectin? Polat: Önceden kesın bir görüşüm yoktu. Rahatsız eden şeyler nelerdi bi- îemiyorum. o kişıliğimden tamamen koptugum ıçın hıç hatırlamıyorum. - Ailenin tepkisi oldu mu, babanın? Polat: Aılem bılmıyor. - Bilseler karşı çıkaıiar nu? Polat: Bildıklennde tepkıleri olaca- ğını sanmıyorum. - Görüşleriniz farklı mı? Polat: Hayır Onlann bir görüşü yok. Derkrya arabesk toplum, eziR'topIuıt)'," ailem onlardan biri. - Ezik toplum dediğin ne? Polat: Sadeceyemeğı. içmeyi ve üre- meyı düşünen toplum. Oysa yaşamın gerçeklerinı de görebilmeli. insanlarla hayvanlar arasındaki farkı, aklı da kul- lanmalı. Istanbul'u bambaşka bir dünya olarak tanımlıyor Yılmaz. Diğer kentlerden farklı olarak toplumlann, kültürlerin iç içe girdiği bir kent diyor. Bundan hoşlanmıyor ama iyi taraflarını da inkar etmiyor. - Akıllı toplum nasıl olur? Polat: Milliyetçi ve iyi eğitilmiş top- lum, akıllı toplumdur. Batılılaşmayı or- tadan kaldırarak ve özedönerek ona ula- şılır. - Bu nasıl olacak? Polat: Tüm Türklerı birleştirerek. - Nasıl birieşecekler? Polat: Öncelikle coğrafi birleşme. 01- mazsa kültürel ve siyası bir birleşme. - Şu andaki iktidara bakış açın nedir? Polat: Sadece ceplerini doidurmayı düşünüyorlar ve belli bir ıdeolojiye gö- re hareket etmiyorlar. Yani milliyetçi değiller. - Güneydoğu olaylarını nasıl deger- lendiriyorsun? Polat: Güneydoğu'da olay yok. Ora- da bir avuç kendini bilmezin çıkardıgı bazı oluşumlar var, o kadar. - Devletin Güneydoğu politikası doğ- ru mu sence? Polat: Devletın şu ankı politikası sa- dece kendısıne sılah çeken insanları öl- dürmek. Ama bu, olayları meydana ge- tiren sorunları çözmüyor. - Çözüm ne sence? Polat: Sılah elbette ki işin içinde ola- cak. ama önce sanayi açısından olsun, kültürel açıdan olsun buralan doyurmak lazım. Çünkü insanlar bunlara aç. Fabrika- lar kurmak. okullar açmak lazım. Önce bunlarla başlanması gerekiyor. Bu ara- da bunlara saldırılar olacaktır. Bunlara karşı da \ine silahla karşılık verilecek. yok edilecektır. - Şimdi savaş var Günevdoğu'da, as- kere gitmekten, ölmekten korkmaz mj- sın? Polat: Hayır. Bubırvatanborcu veher Türk gencınin yapmasi gereken bir olay askerlik. - Bugün karşına "Ben komünistim" diyen biri çıksa nasıl davranırsın? Polat: Sosyal demokratsa tartışınm. Aşırı komünistse. onlar kesinlikle iyi değil. Onlariaönce fikirsel açıdan mü- 'tacfe'Ie ederifrŞ^iziksel mücadele en so- nuncusu."""' - AvTupa Birliği 1 ne girmeli miyiz sen- ce? Polat: Bu konuda tam birbilgim yok. Eğer sadece medeniyet açısından ola- caksa giizel bir şey. Ama onlan ıç işle- rimize, kültürümüze karıştıracaksak karşıyım. - Ekonomik sıkıntıdan yakınıyorsun sen de. Nasıl bir ekonomi olmalı? Polat: Tanma önem vermeli. Ülkemi- zin zengın topraklan var, ama ekilen alan az. Birde kooperatifleşmeli. Dev- let, ağır sanayinin dışında üretimden eli- ni çekmeli yani özelleştirme olmalı. - Okulda ülkücü kimliğin biliniyor mu? Polat: Evet. Genelde biliniyor. - Bundan dolavı tepki alıyor musun? Polat: Hayır. -Zaman zaman bunaldığın, hiçbirşey düzelmeyecek dediğin oluvor mu? Polat: Hayır, her zaman bir umut var- dır. Süreklı çalışmak ve yarınlara ümit- le bakmak lazım. Millet olarak bütün- lük halinde çahşmamız gerekiyor. Say- gı ve sevgı olduğu zaman zaten düzelir. - İstanbul, bugünden yanna degişir mi sence? Polat: Hareketi var kentin, ama eko- nomik açıdan bir düzelme olması gere- kir. Yoksa. değişmesı ımkânsız. Başta ekonomik. arkasından kültürel açıdan düzelmesı lazım. - Beyoğlu'na gittin mi? Polat: Ev et ama şu aralargitmiyorum. - Geçmişine ait semtlerden biri mi? Polat: Evet. - Clkücü döneminle öncesini kıyas- lıvor musun? Polat: Geçiş dönemimle kıyasladım tabii. Kişiliğimin oturduguna, doğru olan şeyleri bulduğuma inandım. Yani insanın yaşama amacına doğru yönel- dım. POLtTİKA ¥E Ö MEHMED KEMAL Sıkıyöneümin Sivili••• Iki ay oluyor. Politika arenası Necmettin Hoca'ya alıştı. Daha alışacak da... Takıyye sanılan çıkışlar politika zin- cirinin halkalan olmaya başladı. Bir zamanlar bize yeni görünen takıyyeyi de eskittik. Takıyye yapsa bile bize eskimiş geliyor. Necmettin Hoca da gün geçtikçe partisinin ilkelerinden cayıyor. Gerekçe olarak da 'tek başına iktidar olmamayı' gösteriyor. "Tek başına iktidara gelemedik, ilkelerin hiçbirini uygulamıyoruz." RP böyle de ANAP başka türlü mü? Mesut Yılmaz partinin 5'inci kongresinde sırtındaki bütün yükleri attı. "Artık partide beş eğilim yok, bir tek eğilim var. Bundan sonra beş eğilimden söz etmek yasak!" Oysa Özal, beş eğilime nasıl da sıkı sıkıya sarılırdı. Ortadirek bir, beş eğilim iki, partinin başlıca dayanağıydı. "Orta sınıfmı?" "Hayır ortadirek.." "Kitapta 'orta direk' yok." j "Bizim kitapta var.." Özal gitti, ortadirek yitti. Soyadını çelebilerden alan Işın boşuna çabala- masın, Özal'la birlikte beş eğilim defterden silindi. Artık bir elde Kuran, öteki elde bilgisayarla eski gün- leri getiremez. Bunu söyleyenler de bilirler, ama ne çare ki politika yapılıyor. Politika yaparken, her şey geçerlidir. Bunu söyleyenler de bilirler. Meclisolağanüstü toplanmış, istenen yasalargece yarılarına kadar çalışılarak çıkarılmıştır. Askere ve valiliklere sıkıyönetim yetkisi verilmişt/r. Bunun bir sıkı sivil yönetim olduğu su götürmez. Burası da biliniy-' or. Müjdeler olsun beylerzorunlu kesinti kalktı. Gece- yarısı toplantılar yapılarak, gürültüler patırtılarla zorun- lu kesintiler kalktı. Bundan sonra zorunlu kesinti yok artık. Kesinti yok ama kesilenler ne olacak? Maliye Bakanı, "Geri ödemede endişe yok, ödemeleri tıkır • tıkır yapacağız" diyor. i Ödemeden yana olanlar böyle diye dursunlar, nere-: den kaynak bulup da alınanı yerine koyacaklar? Adnan Keskin, fena halde Leman gibi fena halde kızmış, eşkıyalar bile bunlardan daha içtenliklidir, soy-, ma gücünü ortaya koyar öyle soyar; ama bunlar çalışanların hakkını gasp ediyorlar. Bakıyorsunuz,; yapılan hesaplara göre 6 milyon 200 bin insanın hakkı yeniyor. Çıkarılan yasa değil, bir yasa taslağıdır, buna, "kanun müsveddesi" derler. ; Getirdikleri kanun müsveddesidir. ' Işçiler bir süre bekleyeceğiz, diyorlar. Kimseden sadaka istemiyoruz. İşin şakası yok. Yapılan çok cid- di bir konudur. Hükümet, işçiler arasında bir ayrım yapıyor, üç işçi konfederasyonunun liderleriyle görüşmesi gerekirken, Türk-lş, Hak-lş'le görüşüyor, DlSK'i un- utmuş görünüyor. "Şikâyet ettiniz mi?" "Biz kimseyi şikâyet etmeyiz." Herkes kendi hakkını kendi alır. Eski iktidarlar döneminde işçileri bölerek 'ak koyunu kara koyundan' ayınrlardı. Bunu işçi kitleleri yutmazlar. NecmefîJÖ* Hoca'ya gerçeğı olduğu gibi' söylemişler. Bundan sonrası Necmettin Hoca'ya kalıyor. Çalışma Bakanlığı RP'dedir. Işçinin isteği, hükümete tek kanaldan işler. İşçi sokağa dökülürse suç kimin olacak? Işçinin vebali RP'nin omuzlarındadır. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAGA: 1/İnsan biçiminde robot. 2/Birnota... Birpoliçenınarka- sına yazılan havale emri. 3/ Bir buçuk 3 dırhem degerinde . eski bir agırlık ol- çüsü bırımi... N"i- 5 şan. 4/ Kanşık renklı...Tabaka.5/ 6 Nıyobyum ele- 7 mentinin sımge- si... Hasır taklıdı 8 kâğıt. 6/ Yabanpa- g zısı da denılen. saplan etli bırot... Kendi- ne özgü bir özellık taşıvan zaman parçası. 7/ Anado- lu'nun bırçok yöresınde kuklao>ununavenlenad... 3 Eski Mısır'da güneş tann- 4 sı. 8/Şen. şakacı vegüldü- rücü kımse. 9/ Su kıyısın- da yapılmış büvük ev... « Arap abecesinde bir harf. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 8 1/ lkı > a da daha çok şev ın „ sıralanmalarında değişık- lık olan. 2/ Enşmış. ulaşmış... Japon ekonomısıne özgü ma- . lı ve tıcarı kuruluş 3/Dogadakı başka enerjı türlenni elekt- nk enerjısme çev ıren kuruluş. 4/Satrançta özel bir hareket... Tahta va da ağaç biçmekte kullanılan büyük testere. 5/ Bir tarım aracı... Akcığerlerı dınlerken hekımın duvduğu pato- lojık ses. 6/ "Gösterme. ışaret etme" anlamında eski söz- cük... Yaşamsal sıvı. 7/Boru sesı... Hükümdarbaşlığı... Bir gösterme sıfatı. &'Nikelin sımgesi... "Bî-baht olanın bağına bir katresı düşmez / - - - verıne dürr ü güher yağsa semâ- . dan" (Ziva Paşa). 9/Yenıçenlertarafından kullanılan altı top- j lu gürz. ' ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZŞIPAL Uzun yıflar süren onıırlu bir meslek yaşamı sonunda SORU: Adalet Bakanlığı teşkilatından emekli olduktan sonra, hiç- bir ödeme kolav lığı tanımayan u Resıni Gazete" ile, abonman bedelinin yüksekliği dolayısıyla, görevde iken rutin olan iliş- kimiz hemen tamamen ortadan kalktı. Evvelce bir takım ke- sintiler gibi teferruata rağmen, maaşlarımı hesaplamakta güç- lüğe uğramıyordum. Emekliliğin başlaruıda bu alışkanlık biraz devam ettiyse de, son yıllarda, ekonomik düzenin çalkantılan yüzünden artık ipin ucu kaçtı. Siz de, vıllardan beri yerieşmiş güzel bir itiya- duıızı şimdilerde terk etnıişgörünüyorsunuz. Vaktiyle va>ım- ladığınız a>nnhlı tablolarda bile, nerede yer almışız -veva ala- biliriz- derdik. O da kalktı. Son defa, -10Âğustos 1996- birso- ru üzerine, Milletvekili Emckü Ayuklannı hesaplaınanızdan hayli ümitlendik. Ama, gene de, bir türlü, düze çıkamadım. Toplam 36 yıl olarak belirlenmiş hizmet süresi ile, 1/4'ten emeklive ayrddım. 2 aylık zam farkı olarak 28 mihon 800 bin lira ödendi. Şimdi söz sizde. (İ.S.) YANIT: Hâkim ve savcılar. Atarürk'ün yoktan varettıği laik Türki- ye Cumhuriyetı'nin, Cumhuriyet Yasalannın, Cumhuriyet Hukuku- nun \e Büyük Atarürk'ün ilke ve devrimlerinın, geçmışte olduğu gi- bi, gelecekte de bekçisi ve güvencesidir. Bundan kuşkumuz yoktur. Hâkim ve savcılar. yurdun ulaşılması en zor köşelerinin bırinden diğerine, görevleri gereği taşınır dururlar. Yurdun çeşitli •'mahrumi- yet" bölgelerinde çok zor koşullarda, görev yaparlar. Buna karşılık ne yazık ki, gerek görev sürelerinde. gerek emekli oldukiarında al- dıkları maaşlar, bir otopark kahyasının belki bir haftalık belki de bir günlük kazancı bile değildir. Kamuoyuna, hâkim ve savcılann oldukça yüksek aylık aldıklan izlenimi verilmiştir. Biz. gerçekte bir Resmi Gazete'ye abone ola- mayacak kadar ekonomik güçlükler içinde bulunan Sayın t.S. ve 0- nun gibi saygın meslektaşlannın, uzun yıllar süren onurlu bir mes- lek yaşamı sonunda, aldıklan emekli a> lıklannı sergileyelim. Sergi- leyefım ki. 36 >ılın bedeli olan bu aylığın. ülkeye zarardan başka hıç- bırkatkıdabulunmayan ve hiçbir özellığı. hiçbır yetenegı. hiçbır bıl- gi ve becerisı de olmav an, bir > andan ülke ekonomısinı v önetıp. v ön- lendinrken, bir yandan da ülkenin kayıt dışı ekonomisınde yer alma- sını çok iyi bilenlerin. bir gecelik kumar parası bile olmadığını ka- muoyu görsün. Şimdi, bize bırakılan sözü tamamlayalım. Hâkim ve savcılar, gerek görev, gerekse emekli aylıklan yönün- den genel olarak iki gruba (aynntıya girmeksizin) aynlmıştır. Bun- lar: 1. Grup: Binncı sınıfhâkim \esavcılığa ayrılmalarınakararveril- mış olanlar, 2. Grup: Diğer hâkim ve savcılardır. 1. ve 2. gruplarda ver alan, hâkim ve savcılardan. 1. derece 4. ka- demeden emekli olanlann, 36 hizmet yılı üzerinden emekli aylıkla- n(l Temmuz 1996'dan geçerli 2.550 genel aylık ve 15.700 taban ay- lık katsayılanna göre): Hâkim ve Savcı 1. Grup 2. Grup Genel Gösterge Ek Gösterge Kıdem Gösterge Taban Gösterge Makam T. Gösterge Ozel Taz. Oranı Aylık Oranı Genel Aylık Ek Göst. Aylığı Kıdem Aylık Taban Aylık Özel Tazminat 1.500 4.800 500 1.000 1.500 %75 %86 3.289.500 10.526.400 1.096.500 13.502.000 15.625.125 1.500 4.000 500 1.000 0 %75 %86 3.289.500 8.772.000 1.096.500 13.502.000 15.625.125 Makam Tazmin. 3.825.000 Hızmet sektöründe faaliyet gösteren ve kendi alanında uzman bir kuruluş olan, şirketimizde, yüksek periormans sahibı Prezentabl sosyal ılişkılerde gelişkin, Genç, dinamik Müracaatlann fotoğraflı olması rıca olunur. Nur-u Osmaniye Cad. 3/4 Cağaloğlu - İST. Tel : 527 1O 77 - 527 47 25 Güvenlık sektöründe görev yapacak Prezantabl, 35 yaşını aşmamış, başannın kendisine daha çok kazanç sağlayacağının bilincinde olan, tercıhen yuksekokul mezunu koşullan karşılıklı görüşülerek belırlenecek. HİZMET SATIŞ ELEMANLARI Müracaatlann fotoğrafh olması nca olunur. Nur-u Osmaniye Cad. 3/4 Cağaloğlu - İST. Tel : 512 38 3O - 513 53 97 >Croup
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle