Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
r,
r
Ferdi Tayfiır ve İbrahim Tatlıses hayranı Yılmaz. O ülkücü kimliğiyle 'yanlışları' düyelteceğini söyiü
İstanbul'un "öteki" çocukları
5Biilliyetçive
'müsamahalı'• Dört yıldır ülkücü görüşü benimseyen Yılmaz, doğduğu Istanbul'u
değiştirecek, Türkiye'yi de. Düşünü kurduğu ülke, milliyetçi olmalı bir de
müsamahalı. Hoşgörünün sınırını kendisi belirleyecek, karşısındaki
komünist aşırıysa şiddetten kaçınmayacak.
B
evkoz'da. Milliyetçi Ha-
reket Partisi'yle aynı de-
niz manzaralı daireyi
paylaşan Ülkü Ocakla-
n'nda konuşuyoruz Yd-
maz Polat'la. Polat, on
sekizinde, lise öğrencisi bir ülkücü.
O Fındıkzadeli. yani doğma büyüme
tstanbullu olsa da ailesi kente ilk göçen-
lerden. Erzincanlı babası 1950 yılında
askerlik içın geldiğı Istanbul'u bırakma-
mış birdaha. Şımdı işçi emeklisi. Anne-
si beş yıl önce, ellı üç yaşında ölmüş Yıl-
maz'ın. Bir ablası var. o da evli. Genç-
lik çetelennde, okul önü kavgalannda
erginliğe merhaba diyen Yılmaz'ın ülkü-
cü oluş tarihi, birgecekondu yapıp Bey-
koz'a taşınmalanna denk düşüyor. Ne-
den ve nasıl ülkücü olduğuna tlişkin so-
nılan tek kelimelik yanıtlarla geçiştiren
Yılmaz. konuşurken. soruları yanıtlar-
ken gergin ve heyecanlı. Ama "ağa-
bey"lennın, "Öğrenci, başına bir iş gel-
mesin. fotoğrafını çekmeyin, ismini yaz-
mayın'" uyanlarına karşın ısrarlı; ismı
yazılacak. fotoğrafı çekilecek.
- Ailenle nasıîbir ilişki içindeydin?
Polat: Türk aıle kültürü içinde, disip-
linli bir ilişki kurduk.
- Dayak var mıydı bu ilişkide?
Pblat: Gerektığı zaman ve daha çok
babamdan.
- Ailenin ekonomik yapısı nasddı?
Polat: Evimiz kiraydı. Dört yıl önce
gecekondu\ari bir ev yapıp buraya,
Beykoz'a taşındık.
- Nasıl bir öğrenci>din?
Polat: Ortalama bir öğrenciydim.
Kültürel faaliyetlere katılmıyordum.
Daha çok serseri faalıyetlerde bulunu-
yordum.
- Nasıl?
Polat: Gençlik cetesi gibi bir ortam,
kavgadö\üş...
- Gözal&na alındın mı hiç?
Polat: O kadar büyük olay yoktu. da-
ha çok okullararası kavgalar.
- Daha çok hangi derse eğUimliydin?
Polat:Tarih.
- Üniversiteyi düşünüvor musun?
Polat:Şu anda değil. Ökulumuz mes-
lek lisesi olduğu için, genel külrürders-
lerine ağırlık verilmiyor.
- Bitirince ne olacak?
Polat: Su ürünleri teknisyeni olaca-
gım. Pek işsizlik sorunu olan biralan de-
gil, akvaryumcularda, balık çıftliklerin-
deiş bulabilirım..
- tstanbul'da vaşamak nasıl bir şey?
Polat: Bambaşka bir dünya; iç içe
geçmiş topluluklar, kültürler... Diğerşe-
hirlerde genelde bir kültür bir arada bu-
lunuyor, ama Istanbul öyle değil, bir
çorba.
- Bu iyi mi sence?
Polat: İyi taraflan var. bir kültür alış-
verişi oluyor.
- Kötü tarafı da mı \ar?
Polat: Var tabiı. O kültürlerin kötü
yönleri dığer kültiirlere de yansiyor.
- Bir örnek verebilir misin?
Polat: Artık ıçimıze öyle bir ışlemiş
ki. direkt bir örnek vermek ımkânsız.
Mesela bu yaşam tarzında. dav ranış şe-
killerinde göze çarpıyor. Otobüse bin-
diğimizde kültür seviyesi çok daha dü-
şük insan itiş kakış yaşıyor, saygısız
davranıyor.
- Bu.farklı kültürlerden ka> naklanan
bir şey mi, her kültürün içinde var mı
böyle davranışlar?
Polat: Her küirürde var. Aslında bu-
nu kültüre bağlamak da çok yanlış. tn-
sanın terbiyesinden gelen bir şey. Sade-
ce kültür değil, ahlak alışvenşi de var.
- Ahlak alışverişi derken neyi kastedi-
yorsun?
Polat: Bugün Istanbul'da, Istanbullu-
lar. Doğulular, A\rupailer var. Bugün
Av rupa'da ahlak sev iyesi düşük, bu ke-
sin. Doğu'da biraz daha yüksek. Doğu-
lu insan buraya geldiğı zaman şaşınyor.
kötü etkileniyor.
- Serserilik dediğin dönem de bu şaş-
kınlığın bir sonucu mu?
Polat: Hayır. Benim şaşırmam söz ko-
nusu değil, çünkü ben Istanbul'da doğ-
dum.
- Ailenin kültürü yansımadı mı?
Polat: Aifemden pek kültür geimedi.
Kültür elberte ki geliyor da. davranışla-
nm üzerinde biretkisi olmadı.
- Avrupa ahlakını eleştirirken nevi
kastedivorsun?
Polat: Her yönü. Avrupa'nın ahlakı-
nı bölmek imkânsız, her yönüyle çürü-
müş.
- Nasıl bir kent düşlüyorsun?
Düşlcdiğin kenti Istanbul karşılıyor
mu?
Polat: Hayır. Benim düşüncemı sade-
ce Jstanbul değil. Türkiye de karşılamı-
yor. Benim. fikırlerimden oluşan. ken-
dime özgü bir şehır, bir ülke yönüm var.
Özellikle, millı bir ülke ve birlik. Her
şeyde, kültürde, ahlakta birlik ve bun-
ların en yükseği.
- Bu neyi içeriyor?
Polat: Saygıyı. sevgiyi, müsamahayı.
- Kitap okmor musun?
Neleri okmorsun?
Polat: Özel okuduğum bir tür yok.
Elime geçen her şeyi, fikrimi geliştire-
cek olanları da karşıtlarını da okuyo-
rum. Piyasaya yeni çıkmış kitaplara
ekonomik durumdan dolayı ulaşamıyo-
rum.
-Tiyatroya, sinemaya gidiyor musun?
Polat: Hayır. Hıç gitmedim. Televiz-
yonda yayımlananları izliyorum. Sine-
maya ise uzun zamandır gitmedim.
- İstanbul'da doğduğun Fındıkza-
de'nin \e Bevkoz'un dışında hangi semt-
leri bilhorsun?
Polat: Genelde İstanbul'un heryerini
bilıyorum.
- Sana en çekici gelen semt hangisi, >a
yaşayamam dediğin?
Polat: Çekici semt olarak eski Istan-
bul diye tanımlanan yer hoşuma gider.
Yaşayamam dediklerim ise Ümraniye,
Bayrampaşa gibi semtler.
- Kendine nasıl bir gelecek düşlüyor-
sun?
Polat: İş açısından kendime yetecek
kadar bir iş. özel yaşamımda ise mutlu
olmak ıstıyorum.
- Müzik dinliyor musun, ne dinliyor-
sun?
Polat: Özgün müzik; Osman Ozrunç
ve Ozan Arif'i dinliyorum. Arabeski de
Polat ülkücü olduğunu gizlemiyor.
seviyorum. Ferdi'yı. İbrahimTatlıses'ı.
- Çalışıyor musun?
Polat: Şimdi değil ama meslek lise-
iindeoiduğumiçinstajamacıylaakvar-
yumcuda. ortaokul sıralarında da bir
özel hastanenin çay ocagında çalışmış-
tım.
- Bir kadınla erkek arasûıdaki ilişki
nasıl olmalı, neyin üzerine kurulmalı?
Polat: Öncelikle sevgi. Sonra müsa-
maha v e terbiye.
- Çalışan bir kadınla evlenir misin?
Polat: Tabıi kı. Kadın, evlendikten
sonra da çalışabilir.
- Bir sevgilin var mı?
Polat: Şu anda yok, ama daha önce ol-
du.
- Bitişi acı verdi mi sana?
Polat: Hayır. Yaşımız küçük olduğu
için tam anlamıyla bir ilişki olmamıştı.
- Cinselliğe nasıl bakıyorsun?
Polat: Ev li mi, bekâr mı?
- Kendi yaş grubun içinde».
Polat: Evlilik öncesi cınsel ilişki. o
zaman ki ruh durumuna. ilişkinin boyu-
tuna bağlı. Yaşadıklarım belirler. kar-
şımdaki kişı, onun bakışı. onun taleple-
ri...
- Beraberük için nikâh şart mı sence?
Polat: Şu anki kanunlar gerektırdifi
için mecburen olmalı. Yoksa resmı ni-
kâhı önemsemıyorum, ama ımam nikâ-
hı şart. Çünkü insanları bırleştiren. her
şeyden önce s>evgidir.
- Bir çocuğun olsa onu nasıl egirirsin?
Polat: Önce yetiştireceğim. besleye-
ceğım kadar çocuk doğururum. Terbi-
yeli. ahlaklı. milli kültürüne saygılı in-
san olarak yetıştiririm.
- Seni neler korkuhıyor?
Polat: Allah.
- Başka?
Polat: Hiçbır şey.
- Neler hoşuna gidiyor?
Polat: Dostlarımla bırlikte olmak.
Manzara seyretmek; sevdiğim yerleri.
Boğaziçi'ni, tarıhı verleri dolaşmak...
- Tarihi u'rteri. nıüzelerin ne kadan-
nı dolaşabildin?
Polat: Büvük çoğunluğunu.
- Nasıl bir dünya düşlüyorsun?
Polat: Savaşsız. geçmişten ders alan,
birbirine saygılı ve çevre açısından te-
miz bir dünya düşlüyorum.
- Ne zamandır ülkücü görüşleri be-
nimsiyorsun?
Polat: Dört yıldır.
- Bu görüşler nasıl oluştu?
Polat: Kıtap okuyarak.
- Vaşamında neler rahatsız edivordu
seni ki, bu görüşü sectin?
Polat: Önceden kesın bir görüşüm
yoktu. Rahatsız eden şeyler nelerdi bi-
îemiyorum. o kişıliğimden tamamen
koptugum ıçın hıç hatırlamıyorum.
- Ailenin tepkisi oldu mu, babanın?
Polat: Aılem bılmıyor.
- Bilseler karşı çıkaıiar nu?
Polat: Bildıklennde tepkıleri olaca-
ğını sanmıyorum.
- Görüşleriniz farklı mı?
Polat: Hayır Onlann bir görüşü yok.
Derkrya arabesk toplum, eziR'topIuıt)',"
ailem onlardan biri.
- Ezik toplum dediğin ne?
Polat: Sadeceyemeğı. içmeyi ve üre-
meyı düşünen toplum. Oysa yaşamın
gerçeklerinı de görebilmeli. insanlarla
hayvanlar arasındaki farkı, aklı da kul-
lanmalı.
Istanbul'u bambaşka bir dünya olarak tanımlıyor Yılmaz. Diğer kentlerden farklı olarak toplumlann,
kültürlerin iç içe girdiği bir kent diyor. Bundan hoşlanmıyor ama iyi taraflarını da inkar etmiyor.
- Akıllı toplum nasıl olur?
Polat: Milliyetçi ve iyi eğitilmiş top-
lum, akıllı toplumdur. Batılılaşmayı or-
tadan kaldırarak ve özedönerek ona ula-
şılır.
- Bu nasıl olacak?
Polat: Tüm Türklerı birleştirerek.
- Nasıl birieşecekler?
Polat: Öncelikle coğrafi birleşme. 01-
mazsa kültürel ve siyası bir birleşme.
- Şu andaki iktidara bakış açın nedir?
Polat: Sadece ceplerini doidurmayı
düşünüyorlar ve belli bir ıdeolojiye gö-
re hareket etmiyorlar. Yani milliyetçi
değiller.
- Güneydoğu olaylarını nasıl deger-
lendiriyorsun?
Polat: Güneydoğu'da olay yok. Ora-
da bir avuç kendini bilmezin çıkardıgı
bazı oluşumlar var, o kadar.
- Devletin Güneydoğu politikası doğ-
ru mu sence?
Polat: Devletın şu ankı politikası sa-
dece kendısıne sılah çeken insanları öl-
dürmek. Ama bu, olayları meydana ge-
tiren sorunları çözmüyor.
- Çözüm ne sence?
Polat: Sılah elbette ki işin içinde ola-
cak. ama önce sanayi açısından olsun,
kültürel açıdan olsun buralan doyurmak
lazım.
Çünkü insanlar bunlara aç. Fabrika-
lar kurmak. okullar açmak lazım. Önce
bunlarla başlanması gerekiyor. Bu ara-
da bunlara saldırılar olacaktır. Bunlara
karşı da \ine silahla karşılık verilecek.
yok edilecektır.
- Şimdi savaş var Günevdoğu'da, as-
kere gitmekten, ölmekten korkmaz mj-
sın?
Polat: Hayır. Bubırvatanborcu veher
Türk gencınin yapmasi gereken bir olay
askerlik.
- Bugün karşına "Ben komünistim"
diyen biri çıksa nasıl davranırsın?
Polat: Sosyal demokratsa tartışınm.
Aşırı komünistse. onlar kesinlikle iyi
değil. Onlariaönce fikirsel açıdan mü-
'tacfe'Ie ederifrŞ^iziksel mücadele en so-
nuncusu."""'
- AvTupa Birliği
1
ne girmeli miyiz sen-
ce?
Polat: Bu konuda tam birbilgim yok.
Eğer sadece medeniyet açısından ola-
caksa giizel bir şey. Ama onlan ıç işle-
rimize, kültürümüze karıştıracaksak
karşıyım.
- Ekonomik sıkıntıdan yakınıyorsun
sen de. Nasıl bir ekonomi olmalı?
Polat: Tanma önem vermeli. Ülkemi-
zin zengın topraklan var, ama ekilen
alan az. Birde kooperatifleşmeli. Dev-
let, ağır sanayinin dışında üretimden eli-
ni çekmeli yani özelleştirme olmalı.
- Okulda ülkücü kimliğin biliniyor
mu?
Polat: Evet. Genelde biliniyor.
- Bundan dolavı tepki alıyor musun?
Polat: Hayır.
-Zaman zaman bunaldığın, hiçbirşey
düzelmeyecek dediğin oluvor mu?
Polat: Hayır, her zaman bir umut var-
dır. Süreklı çalışmak ve yarınlara ümit-
le bakmak lazım. Millet olarak bütün-
lük halinde çahşmamız gerekiyor. Say-
gı ve sevgı olduğu zaman zaten düzelir.
- İstanbul, bugünden yanna degişir
mi sence?
Polat: Hareketi var kentin, ama eko-
nomik açıdan bir düzelme olması gere-
kir. Yoksa. değişmesı ımkânsız. Başta
ekonomik. arkasından kültürel açıdan
düzelmesı lazım.
- Beyoğlu'na gittin mi?
Polat: Ev et ama şu aralargitmiyorum.
- Geçmişine ait semtlerden biri mi?
Polat: Evet.
- Clkücü döneminle öncesini kıyas-
lıvor musun?
Polat: Geçiş dönemimle kıyasladım
tabii. Kişiliğimin oturduguna, doğru
olan şeyleri bulduğuma inandım. Yani
insanın yaşama amacına doğru yönel-
dım.
POLtTİKA ¥E Ö
MEHMED KEMAL
Sıkıyöneümin Sivili•••
Iki ay oluyor.
Politika arenası Necmettin Hoca'ya alıştı. Daha
alışacak da... Takıyye sanılan çıkışlar politika zin-
cirinin halkalan olmaya başladı. Bir zamanlar bize
yeni görünen takıyyeyi de eskittik. Takıyye yapsa bile
bize eskimiş geliyor. Necmettin Hoca da gün geçtikçe
partisinin ilkelerinden cayıyor. Gerekçe olarak da 'tek
başına iktidar olmamayı' gösteriyor.
"Tek başına iktidara gelemedik, ilkelerin hiçbirini
uygulamıyoruz."
RP böyle de ANAP başka türlü mü? Mesut Yılmaz
partinin 5'inci kongresinde sırtındaki bütün yükleri
attı.
"Artık partide beş eğilim yok, bir tek eğilim var.
Bundan sonra beş eğilimden söz etmek yasak!"
Oysa Özal, beş eğilime nasıl da sıkı sıkıya sarılırdı.
Ortadirek bir, beş eğilim iki, partinin başlıca
dayanağıydı.
"Orta sınıfmı?"
"Hayır ortadirek.."
"Kitapta 'orta direk' yok." j
"Bizim kitapta var.."
Özal gitti, ortadirek yitti.
Soyadını çelebilerden alan Işın boşuna çabala-
masın, Özal'la birlikte beş eğilim defterden silindi.
Artık bir elde Kuran, öteki elde bilgisayarla eski gün-
leri getiremez. Bunu söyleyenler de bilirler, ama ne
çare ki politika yapılıyor. Politika yaparken, her şey
geçerlidir. Bunu söyleyenler de bilirler.
Meclisolağanüstü toplanmış, istenen yasalargece
yarılarına kadar çalışılarak çıkarılmıştır. Askere ve
valiliklere sıkıyönetim yetkisi verilmişt/r. Bunun bir sıkı
sivil yönetim olduğu su götürmez. Burası da biliniy-'
or.
Müjdeler olsun beylerzorunlu kesinti kalktı. Gece-
yarısı toplantılar yapılarak, gürültüler patırtılarla zorun-
lu kesintiler kalktı. Bundan sonra zorunlu kesinti yok
artık. Kesinti yok ama kesilenler ne olacak? Maliye
Bakanı, "Geri ödemede endişe yok, ödemeleri tıkır •
tıkır yapacağız" diyor. i
Ödemeden yana olanlar böyle diye dursunlar, nere-:
den kaynak bulup da alınanı yerine koyacaklar?
Adnan Keskin, fena halde Leman gibi fena halde
kızmış, eşkıyalar bile bunlardan daha içtenliklidir, soy-,
ma gücünü ortaya koyar öyle soyar; ama bunlar
çalışanların hakkını gasp ediyorlar. Bakıyorsunuz,;
yapılan hesaplara göre 6 milyon 200 bin insanın hakkı
yeniyor. Çıkarılan yasa değil, bir yasa taslağıdır, buna,
"kanun müsveddesi" derler. ;
Getirdikleri kanun müsveddesidir. '
Işçiler bir süre bekleyeceğiz, diyorlar. Kimseden
sadaka istemiyoruz. İşin şakası yok. Yapılan çok cid-
di bir konudur.
Hükümet, işçiler arasında bir ayrım yapıyor, üç işçi
konfederasyonunun liderleriyle görüşmesi
gerekirken, Türk-lş, Hak-lş'le görüşüyor, DlSK'i un-
utmuş görünüyor.
"Şikâyet ettiniz mi?"
"Biz kimseyi şikâyet etmeyiz."
Herkes kendi hakkını kendi alır.
Eski iktidarlar döneminde işçileri bölerek 'ak
koyunu kara koyundan' ayınrlardı. Bunu işçi kitleleri
yutmazlar.
NecmefîJÖ* Hoca'ya gerçeğı olduğu gibi'
söylemişler. Bundan sonrası Necmettin Hoca'ya
kalıyor. Çalışma Bakanlığı RP'dedir. Işçinin isteği,
hükümete tek kanaldan işler.
İşçi sokağa dökülürse suç kimin olacak?
Işçinin vebali RP'nin omuzlarındadır.
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAGA:
1/İnsan biçiminde
robot. 2/Birnota...
Birpoliçenınarka-
sına yazılan havale
emri. 3/ Bir buçuk 3
dırhem degerinde .
eski bir agırlık ol-
çüsü bırımi... N"i- 5
şan. 4/ Kanşık
renklı...Tabaka.5/
6
Nıyobyum ele- 7
mentinin sımge-
si... Hasır taklıdı 8
kâğıt. 6/ Yabanpa- g
zısı da denılen.
saplan etli bırot... Kendi-
ne özgü bir özellık taşıvan
zaman parçası. 7/ Anado-
lu'nun bırçok yöresınde
kuklao>ununavenlenad... 3
Eski Mısır'da güneş tann- 4
sı. 8/Şen. şakacı vegüldü-
rücü kımse. 9/ Su kıyısın-
da yapılmış büvük ev... «
Arap abecesinde bir harf.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 8
1/ lkı > a da daha çok şev ın „
sıralanmalarında değişık-
lık olan. 2/ Enşmış. ulaşmış... Japon ekonomısıne özgü ma- .
lı ve tıcarı kuruluş 3/Dogadakı başka enerjı türlenni elekt-
nk enerjısme çev ıren kuruluş. 4/Satrançta özel bir hareket...
Tahta va da ağaç biçmekte kullanılan büyük testere. 5/ Bir
tarım aracı... Akcığerlerı dınlerken hekımın duvduğu pato-
lojık ses. 6/ "Gösterme. ışaret etme" anlamında eski söz-
cük... Yaşamsal sıvı. 7/Boru sesı... Hükümdarbaşlığı... Bir
gösterme sıfatı. &'Nikelin sımgesi... "Bî-baht olanın bağına
bir katresı düşmez / - - - verıne dürr ü güher yağsa semâ- .
dan" (Ziva Paşa). 9/Yenıçenlertarafından kullanılan altı top- j
lu gürz. '
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZŞIPAL
Uzun yıflar süren onıırlu bir meslek yaşamı sonunda
SORU: Adalet Bakanlığı teşkilatından emekli olduktan sonra, hiç-
bir ödeme kolav lığı tanımayan
u
Resıni Gazete" ile, abonman
bedelinin yüksekliği dolayısıyla, görevde iken rutin olan iliş-
kimiz hemen tamamen ortadan kalktı. Evvelce bir takım ke-
sintiler gibi teferruata rağmen, maaşlarımı hesaplamakta güç-
lüğe uğramıyordum.
Emekliliğin başlaruıda bu alışkanlık biraz devam ettiyse de,
son yıllarda, ekonomik düzenin çalkantılan yüzünden artık
ipin ucu kaçtı. Siz de, vıllardan beri yerieşmiş güzel bir itiya-
duıızı şimdilerde terk etnıişgörünüyorsunuz. Vaktiyle va>ım-
ladığınız a>nnhlı tablolarda bile, nerede yer almışız -veva ala-
biliriz- derdik. O da kalktı. Son defa, -10Âğustos 1996- birso-
ru üzerine, Milletvekili Emckü Ayuklannı hesaplaınanızdan
hayli ümitlendik. Ama, gene de, bir türlü, düze çıkamadım.
Toplam 36 yıl olarak belirlenmiş hizmet süresi ile, 1/4'ten
emeklive ayrddım. 2 aylık zam farkı olarak 28 mihon 800 bin
lira ödendi. Şimdi söz sizde.
(İ.S.)
YANIT: Hâkim ve savcılar. Atarürk'ün yoktan varettıği laik Türki-
ye Cumhuriyetı'nin, Cumhuriyet Yasalannın, Cumhuriyet Hukuku-
nun \e Büyük Atarürk'ün ilke ve devrimlerinın, geçmışte olduğu gi-
bi, gelecekte de bekçisi ve güvencesidir. Bundan kuşkumuz yoktur.
Hâkim ve savcılar. yurdun ulaşılması en zor köşelerinin bırinden
diğerine, görevleri gereği taşınır dururlar. Yurdun çeşitli •'mahrumi-
yet" bölgelerinde çok zor koşullarda, görev yaparlar. Buna karşılık
ne yazık ki, gerek görev sürelerinde. gerek emekli oldukiarında al-
dıkları maaşlar, bir otopark kahyasının belki bir haftalık belki de bir
günlük kazancı bile değildir.
Kamuoyuna, hâkim ve savcılann oldukça yüksek aylık aldıklan
izlenimi verilmiştir. Biz. gerçekte bir Resmi Gazete'ye abone ola-
mayacak kadar ekonomik güçlükler içinde bulunan Sayın t.S. ve 0-
nun gibi saygın meslektaşlannın, uzun yıllar süren onurlu bir mes-
lek yaşamı sonunda, aldıklan emekli a> lıklannı sergileyelim. Sergi-
leyefım ki. 36 >ılın bedeli olan bu aylığın. ülkeye zarardan başka hıç-
bırkatkıdabulunmayan ve hiçbir özellığı. hiçbır yetenegı. hiçbır bıl-
gi ve becerisı de olmav an, bir > andan ülke ekonomısinı v önetıp. v ön-
lendinrken, bir yandan da ülkenin kayıt dışı ekonomisınde yer alma-
sını çok iyi bilenlerin. bir gecelik kumar parası bile olmadığını ka-
muoyu görsün.
Şimdi, bize bırakılan sözü tamamlayalım.
Hâkim ve savcılar, gerek görev, gerekse emekli aylıklan yönün-
den genel olarak iki gruba (aynntıya girmeksizin) aynlmıştır. Bun-
lar:
1. Grup: Binncı sınıfhâkim \esavcılığa ayrılmalarınakararveril-
mış olanlar,
2. Grup: Diğer hâkim ve savcılardır.
1. ve 2. gruplarda ver alan, hâkim ve savcılardan. 1. derece 4. ka-
demeden emekli olanlann, 36 hizmet yılı üzerinden emekli aylıkla-
n(l Temmuz 1996'dan geçerli 2.550 genel aylık ve 15.700 taban ay-
lık katsayılanna göre):
Hâkim ve Savcı 1. Grup 2. Grup
Genel Gösterge
Ek Gösterge
Kıdem Gösterge
Taban Gösterge
Makam T. Gösterge
Ozel Taz. Oranı
Aylık Oranı
Genel Aylık
Ek Göst. Aylığı
Kıdem Aylık
Taban Aylık
Özel Tazminat
1.500
4.800
500
1.000
1.500
%75
%86
3.289.500
10.526.400
1.096.500
13.502.000
15.625.125
1.500
4.000
500
1.000
0
%75
%86
3.289.500
8.772.000
1.096.500
13.502.000
15.625.125
Makam Tazmin. 3.825.000
Hızmet sektöründe faaliyet gösteren ve
kendi alanında uzman bir kuruluş olan,
şirketimizde, yüksek periormans sahibı
Prezentabl sosyal ılişkılerde gelişkin,
Genç, dinamik
Müracaatlann fotoğraflı olması rıca olunur.
Nur-u Osmaniye Cad. 3/4 Cağaloğlu - İST.
Tel : 527 1O 77 - 527 47 25
Güvenlık sektöründe görev yapacak
Prezantabl, 35 yaşını aşmamış, başannın
kendisine daha çok kazanç sağlayacağının
bilincinde olan, tercıhen yuksekokul mezunu
koşullan karşılıklı görüşülerek belırlenecek.
HİZMET SATIŞ ELEMANLARI
Müracaatlann fotoğrafh olması nca olunur.
Nur-u Osmaniye Cad. 3/4 Cağaloğlu - İST.
Tel : 512 38 3O - 513 53 97
>Croup