Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
jCarpık (liizeııiıı sonJgırbanL
BaşroUerin
oyuncusu
değildi. Adı
afîşlerin üst
sıralanna
yazılmadı.
Gülmeyen
yüzii, asık
suratı, çatık
kaşlan, sert yüz
hatlan. öfkeli
bakışlanyla
sinemada
kendine özgü.
hükmeden,
egemen bir
kadın tipi çizdi.
karamsar bir
'ana' kişiliği
yarattı. Bu
erişilmez tipiyle,
yardımcı
oyunculukta
ustalaşıp,
200'ün
iistündeki
filmiyle Türk
sinemasının en
biiyük karakter
oyunculanndan
biri oldu.
• Bir direnç, bir başkaldın simgesi olan onurlu, gururlu Aliye Rona, umur-
samazlığın, boşvermişliğin yeni bir kurbanı olarak göz göre göre yitip gitti.
TURHAN GÜRKAN
Sanat dünyamızda. vefasızlığın, nan-
körlüğün. kadir bilmezliğin son saydam
örneği, felçlı yatağından medyanın ob-
jektiflenne, mikrofonlanna, kameralan-
na isyanıni boş yere haykıran acılı sanat-
çı Aliye Rona 'yla verildi.
Türk tiyatrosuna. Türk sinemasına 55
yılını cömertçe harcayan ünlü karakter
oyuncumuz. toplumun acımasız yüzüne
çaresizliğini. utancını bir süre
haykırdıktan sonra çırpına çır-
pına öldü.
"Hastayım, ölüyorum, kur-
tann beni" diye bağıran sesini
kımseler duymadı. Önceleri
sahnede. sonralan beyazperde-
de yıldızı ışıldayan. bir direnç,
bir başkaldın simgesi olan
onurlu. gururlu Aliye Rona.
umursamazlığın, boşvermişli-
ğin yeni bir kurbanı olarak göz
göre göre yitip gitti. Bu çarpık
düzenın. Rona belki de son kur-
banı olmayacak.
Geçen yıl sağ koluna felç
gelmiş. yatalak olmuştu. Bir yıl
boyunca evinde hasta yattı.
Kimse kapısını çalmadı, arayıp soranı ol-
madı. Ençokdayakınlannın.dostlannın,
sanatçı arkadaşlannın onu unutmalann-
dan yakınıyordu.
Bitkindi. küskündü. kızgındı. parasız-
dı.yalnızdı.tarifsizacılariçindeydı. Ama
onurluydu, başı dimdikti hâlâ. Son gün-
lennde. ezikliği, yorgunluğu ıçınde. elli-
yi aşkın yılını adadıgı sinemanın, başta
SODER olarak şatafatlı kuruluşlannın.
derneklerinin arayıp sormayışına isyan
ediyor, öfke saçıyordu. Bir süre. Bakır-
köy Fizik Teda'v i \e Rehabilitasyon Mer-
kezi'ndeki iyileştırme çabalan da birya-
rarsağlarhadı.
Ölümünden önce en büyük isteği. bir
jübileyapılmasıydı. Birde tarihsel yada
TV dizısinde Büyük Atatürk' ün annesi
Zübe>de Hanım'ı canlandırmak istiyor-
du. Ancak bunlann gerçekleştiğini göre-
meden, geçen hafta yatınldığı Pendik
Filmlerinden bazıları:
1947- Kenm'in Çilesı. 1953- Mahallenın Namusu.
1956- Fakir Kızın Kısmeti, 1960- Ayşecik Şeytan
Çekıci.1962- Yılanlann Öcü. 1963- Liman Yosması. 1964
Mor Defter. Uçurumdaki Kadın, 1965- Bitmeyen Yol, Son
Kuşlar. Muradın Türküsü. Üçünüzü de Mıhlanm, Yıldız
Tepe. Hepımız Kardeşiz, 1967- Dokuzuncu Hanciye
Koğuşu. 1968- Son Gece. 1969- Kuyu, 1970- Ankara
Ekspresı, Bülbül Yuvası, 1973- Gelın. Ablam, Ikı Süngü
Arasında. 1974-Kuma. Sokaklardan Bir Kız.
1975- Kara Çarşaflı Gelin, 1977- Yuvanın Bekçılen.
1978- Tath Nigâr. 1981- Yılanı Öldürseler, 1984- Kaşık
Düşmanı. 1988- ÜçüncüGöz.
Ozel Sevgı Yuvası Huzurevi'nde beyin
kanamasından 75 yaşındayaşamagözle-
rini yumdu.
BaşroUerin oyuncusu değildi. Adı afiş-
lerin üst sıralanna yazılmadı Gülmeyen
yüzü, asık suratı. çatık kaşlan, sert yüz
hatlan. öfkeli bakışlany la sinemada ken-
dine özgü, hükmeden. egemen bir kadın
tipi çizdi. karamsar bir 'ana' kışılığı ya-
rattı. Bu enşılmez tipiyle, >ardımcı oyun-
'Karaktery
oyuncusu Aliye Rona...
AHMETCEMAL
Haberlerden izlıyorum: "Ün-
lü karakter oyuncusu Aliye Rona
öldü..." "Aliye Rona (x) kere en
iyi yardımcı oyuncu ödülünü al-
mışd—" Haberleri düzenleyenle-
n suçlamıyorum; onlar elbet
Aliye Rona'y ı Türk sinemasının
"değerlendirmeleriıie"bağlı ka-
larak sunacaklar. Benım asıl sö-
züm, Türk sinemasına \e onun
eşsiz cehaletinı bir kez daha açı-
ğa vuran acıklı nıtelendirmele-
rine!
Aliye Rona. öyle "karakter
oyuncusu" gibilerinden saçma
sapan sınıflandırmalarla başrol
oyunculannın arkasına atılacak
bir sanatçı değildi. Aliye Rona.
Türk sinemasının -hernasılsa yetiştırebildiğı- bırkaç
"en büyük"ten biriydi. Talihsizliği ise, bizimkisi gi-
bı kısır bir sanat ortamında yaşamasıydı. Hiç çekin-
meden söyleyeceğim; düşüncelerime birkaç ınsaflı
daha katılırsa. bundan ancak Aliye Rona adına mut-
luolurum: Aliye Rona, Batı'nın sanat ortamındaye-
tişseydı, bugün ancak bir AnnieGirardof > la, bir Ire-
ne Pappas'la ya da bir Anna Magnani"yle karşılaştı-
nlabilecek, dünya çapında bir star olurdu.
Yaşamı boyunca kendısine hep "yardımcı oyun-
cu" rollerinin layık görülmüş olması. ancak Aliye
Rona'nın ıçınde yetıştığı sanat ortamının kısırlığının
\c sanattan ne olçude luhersız olduğunun kanıtıdır.
Bugün Türk sinemasının neden bir türlü "istenen
düzeye" gelemediğını. neden "bunalımda olduğu-
nu" -çoğu kez alkolden bulanmış kafalann sıs per-
deleri içensınde- tartışanlar, önce Aliye Rona gibi bir
"karakter oyuncusu"na başrolün verildıği bir filmın
bugüne kadar neden çekilmediğini sormahdırlar!
Ve ıçtenlıkle yanıtlanması gereken bir soru daha:
Aliye Rona'nın "yardımcı kadın sanatçı" olarak rol
aldığı filmlerden kaçının "başrol" oyuncusu o film-
lerde onun sanat gücüne enşebilmişti?
Ben bu satırlan yazdığım sırada. Aliye Rona'nın
• Aliye Rona, öyle
'karakter
oyuncusu'gibilerinden
saçma sapan
sınıflandırmalarla
başrol oyunculannın
arkasına atılacak bir
sanatçı değildi. Aliye
Rona, Türk sinemasının
-her nasılsa
yetiştrrebildiği- birkaç
'en büyük'ten biriydi.
Talihsizliği ise,
bizimkisi gibi kısır bir
sanat ortamında
yaşamasıydı.
cenazesi henüz kalkmamıştı. Ama cami avlusunu gö-
rür gibiyim: Türk sinemasının. başka sanat ortamla-
nnda Aliye Rona'nınsanatçılığıkarşısında ancak bi-
rer gölge olabilecek sultanlannın ve krallannın. son
yıllannı huzure\ inde geçırmış bir "en iyi yardımcı ka-
dın sanatçı"yı, bir "karakter oyuncusu"nu nasıl gös-
terişlı bıçimde uğurladıklannı görürgıbiy ım... Gel de
Tezer Özlü'yü bir kez daha anma: Çoğunlukla tek ya-
pabildığımız."birilerini" parlak törenlerle gömmek
oluyor! Yaşamı boyunca hep bir onur ve gurur anıtı
olarak ayakta kalmayı bilmış olan bir büyük sanatçı-
nın önünde saveıvla eöilıvorum..
culukta ustalaşıp, 200'ün üstündeki fil-
miyle Türk sinemasının en büyük karak-
ter oy unculanndan biri oldu.
Özellikle kırsal kesim öykülerinde. ha-
şin, inatçı, kavgacı. buyurgan. kibırli.
ödün vermez. töreci, çoğu kez erkeksız ve
de buruk. çileli Anadolu kadınını ustalık-
la yarattı. Aile yaşamında küskün bir ki-
şilik sergileyen Rona'nın garip merakla-
n, tutkulan vardı. Bir ara boş içki şişele-
ri koleksiyonu yapıyordu. 1969 da 1. Al-
tın Koza Film Şenliği için bu-
lunduğumuz Adana'da. yanına
Orhon M. Anburnu ile benı de
alarak Amerikan birpazannı al-
tüst etmiş, bulabildiği. dünya-
nın heryanından gelmiş, yuvar-
lak, yassı, üç köşe değişik bı-
çim ve markadaki yüzlerce şişe-
yi çuvallara doldurarak otele ta-
şımıştı. Bu şişelerin uçak kargo-
suyla lstanbul'agötürülüşü sıra-
sında büyük sorunlaryaşanmış-
tı.
Aliye Rona, 20 kasım
1921 'de. Suriye Ürdün sınınnda
Dera kentınde doğdu. Devlet
Demır Yollarında fabrika mü-
dürü Rahmi DiIligiT ın kızıydı.
Tiyatrocu bir aılenin üyesi olan sanatçı.
Avni Dılligil ile gazetecı. oyuncuTurhan
Dilligil'ın kardeşı Nezahat Tanyeri, Bel-
kıs Dilligil gibi sanatçılann yengesi. Er-
tıan Dilligil'ın de halasıydı.
Samsun'daKızlarBahçesı llkokuluıle
ÇiftlikOrtaokulu'ndaokudu. Istanbul'da
Akşam Kız Sanat Okulu'nda öğrenim-
den aynldı. 1940'ta Kadıköy Halke\ i'nde
sahneyeçıktı.
llk oy unu 'Yanlış Yol'dur. 1944'te ağa-
beyı A\nı Dilligil'ın kurduğu İzmir Şe-
hir Tıyatrosu'na gırerek, "Elektra",
"Suçlu mu", "Küçük Şehir", "Fidanaki"
oyünlannda rol aldı. Izmır'de "Bizim Ti-
vatro'yu kurdu \e bırçok oy unda oynadı.
Iki yıl kaldığı Izmir'den aynlırken birlik-
te çalıştığı Zihni Rona ile evlendi. 19 yıl
evli kaldığı bu sanatçının aynldıktan son-
ra da soyadını taşıdı. tstanbul'a döndük-
ten sonra Elhamra, Ulvi Uraz, Muammer
Karaca, Gülriz Sururi-Engin Cezzar,
Dormen, Site, Halk Tiyatrolan ile Dost
Oyunculan topluluğunda çalıştı. Ses Ti-
yatrosu'nda, Ekrem Reşit Rey'in "Hava
Civa" operetinde de kendini gösterdı.
Aliye Rona, tiyatro yaşamından.
1947'de Ferdi Tayfiır'un yönetmenliğini
yaptığı "Kerim'inÇilesi" filminde Suavi
Tedü. Perihan Yanal'la oynayarak sinema
yaşamına geçiş yaptı. Bir yandan aralık-
sız film çevırip doruğa koşarken bir yan-
dan da radyofonik oyunlarda, dublajlar-
da seslendirme sanatçısı olarak başarı-
dan başanya koştu.
1953 te "Mahallenin Namusu" filmin-
de yılın en iyi kadın artisti seçildi. 1954'te
Türk Film Dostlan Derneği yanşmasın-
da"Öldüren Şehir" filmiyle oyuncu ödü-
lüaldı. 1962 "de sinema yazarlan, Rona'yı
"YdanlannÖcü" fılmindekı rolüyle 'En
İyi Kadın Oyuncu' seçtı.
" 1965'te 2. Antalya Film Şenliği'nde
"Hepimiz Kardeşiz" . 1967'de 4. Antal-
ya Şenliği'nde "Zalimler", 1968'de 5.
Antalya Şenliği'nde "SonGece", 1969'da
1. Adana Altın Koza Şenliği'nde "Kuyu"
filmleriy le en iyi yardımcı kadın oyuncu
ödüllennı kazandı.
YAYINEVLERİNİN YENİ DÖNEMİ...
Telsefe sözlükleri'
r
ve polisiye dizisi
SSRMAL VAYMVİ
Sarmal \ayıne\ ı 1996
sonbahanna 'Yirminci Yüzjil'
dizisinin ıki kitabıyla giriyor. E.
Hobsbavvm 'Kısa Yirminci
Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar
Çağı' \ e Toktamış Ateş'Yirminci
Yüzyıl Siyasal Tarihi'.
Sarmal Yayınevı. daha önce
yayımladığı dızilere ek olarak
önümüzdeki günlerde polisiye
dizisıne de başlıyor. Bu dizinin
ilk üç kitabını 'Ruhun Uzun
Karanlık Çay Saati' ile 'Dick
Gently'nin •Bütüncül Dedektiflik
Ajansı" \ e "Lone Star Olayı'
Kinky Friedman.
Yeni başlayacak bir
başka dizi ise her
filozofun anahtar
sözcük ve
ka\ramlannın yer
aldığı 'Felsefe '
Sözlükleri' dızısı.
Kasımda 'Descartes
Sözlüğü' ile başlayacak
olan dizıde 'Hegel
Sözlüğü' \e Wittgensteüı
Sözlüğü' yer alacak \e 1997
sonunda dızi tamamlanacak.
Sarmal Yayınevi, bılim dizısini
bilim felsefesi ve bilim tarihini
de kapsayacak bir ıçerikle
genişletecek. Bilim dizısınden S.
Hawkıng-R. Penrose •L'zay
Zamanının Doğası', Dirk İ.
Struik "Kısa Matematik Tarihi',
C. VVılls 'Genlerin BUgeüği'. J.M
Smith'Evrim Kuramı'. J.A.
Paulas 'Matematik \e Mizah', D.
Goldsmıth 'Einstien'm Büyük
Yanılgısr. H. Collıns \e T. Pınch
'Golem' "80™ Hakkında
Bilmek Istediğiniz Her Şey'.
M.Tiles\eH. Oberdik
'Teknolojik Küttürde Yaşamak'.
A.G. Cairns-Smıth 'Yaşamın
Kaynağına Yedi İpucu", D.
VVelles 'Matematiğin Gizli
Dünyası". J. F. Mason 'BUimler
Tarihi', D. Gıllıes 'Yirminci
Yüzyılda Bilim Felsefesi', R.
Tngg'Bilim ve Akıl: Bilim Her
Şeyi Yanıtlayabilir mi?'
Felsefe ve Sosyolojı Dizisi'nde
yayımlanacak kitaplar ise R.D.
Campa, A. Kaplan ve M.
Sprinker'ın editörlüğünü yaptığı
"Geç Emperyal Kültür", Z.
Bauman 'Modernite \e Yahudi
Katliamı (Halocaust)'. A. Mc
Robbıe "Postmodernizm ve
Popüler Kültür', Robert Nozick
'Anarşi. Devlet ve Ütopya', A.
Rattansı ve S. Westv>ood
'Irkçıhk, Modernlik ve kimlik', J.
Rutherford 'Kimlik.
Toplum, Kültür,
Farklılık'.J.A Paulos
'Gülüyorum Öyleyse
Vanm'. Sıy asal Kültür
Dızısı'nın yeni
kitaplan ise M.
Guıbernau
'Milliyetçilikler'. '20.
Yüzyılda Ulus-Devlet
ve Milliyetçilik', VV.
Conneau 'Etnonasyonalizm', A.
Giddens 'Ulus Devlet ve Şiddet'.
J.M.J. Dunn 'Ulus Devlette
Çağdaş Kriz', M. Mann 'Ulus
Devletin Yükseliş ve Çöküşü',
M.R Cohen'Hilal ve Haç
Altında'.
Yaşadığımız Dünya Dızısi'nde
D. Lyon 'Elektronik Göz', M.
Waters 'Küreselleşme', G. Ford
'Faşist A\Tupa, Irkçılığın ve
\'abancı Düşnıanlığının
Yükselişi' yayıma
hazırlanmaktadır. Aynca
Douglas Adams'ın 'Otostopçu'
dızisiyle bılimkurgu dizisıne
başlayan Sarmal Yay ınev i bu
dizıde yıl sonuna kadar D.
Adams 'Çoğunlukla Zararsız", I.
Asımov 'Altın' ve Philıp K Dıck
'Dr. Gelecek' adlı yapıtlan
yay ımlanacak.
Bağcılar'da imeceyle tiyatro
• Bağcılar halkının
katkılanyla birçok eksiği
tamamlanan Bağcılar
Kültür Merkezi'nde
çeşitli kültürel etkinlikler
gerçekleştirilecek. Yüz
koltuk kapasiteli Onat
Kutlar Sahnesi de,
Bağcılar ve diğer çevre
tiyatrocularının
etkinlikleriyle sanata
hizmet etmeyi bekliyor.
ZEYNEP SA\ GI
Onlar; geniş. rahat ortamlar-
da. kent merkezi tiyatroseverle-
riyle buluşmak yerine, daha ön-
ce hiç tiyatro izlememiş - belkı
de yaşadıklan zorunlu çev renın
dışına hiç çıkmamış- çevre yer-
leşim merkezleriyaşayanlarına.
sanatlarını taşımay i seçen bir grup tiyatro-
cu...
Mask-Kara Tiyatrosu üyeleri, bu sezon
'Güleriz Ağlanacak Halimize' adlı oyunla-
nyla Bağcılar Kültür Merkezi'nde, Bağcı-
lar halkına tiyatro ve genel anlamda sanat
sevgisi. ilgisi aşılama yolunda bir adım atı-
yor. Dario Fo. Yılmaz Erdoğanve Müjdat
Gezen'in oyunlanndan derlenen "Güleriz
Ağlanacak Halimize'. Bağcılar gençliğinin
katılımıyla ortaya çıkmış bir oyun aynı za-
manda... Çevre yerleşım bölgelerinde in-
sanlara tiyatroyu anlatmanm zor olduğunu
vurgulayan yönetmen Nazif L'slu. açtıklan
kursta. tiyatroyu tüm yönleriyle benimset-
mekte zorlandıklannı. çünkü katılımcılann
çoğunun tiyatroya başlangıçta sadece eğ-
lence amaçlı yaklaştıklarını söylüyor.
Bu nedenle, Mask-Kara Tiyatrosu üyele-
ri Bağcılar yaşayanlarıyla ortak bir oyun
sergilemeye karar verdiklennde, kimı ya-
zarlann kısa oyunlannı bir araya getirerek
tiyatroyu v e oyunculuğu cazip hale getirme-
ye çalışmışlar.
Seçılen yazarlardan Dario Fo'nun oyun-
larında kendilenni ve yaşadığımız toplu-
mun ılışkilerıni gördüklennı vurguluyor yö-
netmen Nazif Uslu Gülenz Ağlanacak Ha-
limize için y azann. Dans Hocası-Band Sıs-
temi adlı oyunu seçilmiş. Oyoın, Siemens
fabrikasında çalışan kadıniann band başın-
da gunde kaç hın hareket yaptıklannı ve
yaptıkları hareketler sonucunda yakalan-
dıklan hastalıklan: doğurganlıklannı yıtır-
meye kadar varan hastalıkları anlatıyor.
Oyunda vücut dili büyük önem taşıyor. Mü-
ziklerıse KemalKahraman'aait. Derleme-
de aynı zamanda, Müjdat Gezen'in Unka-
panı ve Bakırköy oyunlan ile Yılmaz Erdo-
ğan'ın Ağnyan 1 ve Ağnyan 2'sınden ba-
zı kısa oyunlan yer alıyor.
Peki seyırcının tepkisi nasıl? Uslu. soru-
muzu şöyie yanıtlıyor: "Seyirci gördüğü-
müz kadanyla memnun. Genelde gençler
geliyor oyunu izlemeye. Ciddi anlamda teat-
ral eleştiri yapacak bir izleyici kitlesi yok.
Evet, tiyatro insanlar eğlensin diye var. An-
cak bizim istediğimiz gülerken insanlann
düşünebilmeleri. kahkahayı atarken o kah-
kahanın suratlannda patladığını hissedcbil-
meleri."
Hüseyin Demir yönetimındeki Bağcılar
Kültür Merkezi. kuruluşundan bu yana
Bağcılar halkı ve Güneş Filmcilik ve Yayın-
cılık'ın katkılanyla gerçekleştirdiği, halk
oy unları, bağlama. gitar ve tiyatro kurslan.
paneller. gösterimler. müzik dinletilen ile
toplumsal kültürel gelişmeye katkıdabulu-
nan bir yapılanmaya sahip. Bu sezon Mask-
Kara Tiyatrosu'yla ortak bir çalışma ıçine
giren Bağcılar Kültür Merkezi müdürü Hü-
seyın Demir maddi eksıklikler olmasa, da-
ha kapsamlı bir kütüphaneden. bılgisayar.
muhasebe. okuma yazma kursuna kadar da-
ha pek çok hızmetle halkla bütünleşme ça-
bası içine gireceklerinı ve bunün için des-
tek beklediklerinı belirtiyor.
Bugüne kadar Kültür Merkezı'nin bir çok
eksiği halk tarafından karşılanmış. Söyleşi
yaptığımız mekan olan Onat Kutlar Sahne-
si de halkın desteğı ile ortaya çıkmış. Şim-
dilik yüz koltuk kapasiteli bu salon. Bağcı-
lar ve dığer çevre tiyatroculannın etkınlik-
lenyie sanata hizmet etmeyi bekliyor.
1996-97 tiyatro sezonuna Tuncer Cüce-
noğlu'nun yazdığı 'Öğretmen', "Çıkmaz
Sokak', Ahmet Abakay'ın yazdığı 'Bu
Oyuna Gelmeyin' adlı oyunlarla başlaya-
cak olan Mask-Kara Tiyatrosu'nun yeni
projeleri arasında Pekcan Türkeş ve Şeb-
nem Atılgan'ın yazdıklan "Kralın Dış Ağ-
rısı' ve Ünver Oral'ın "Çoban ve Prenses'
adlı cocuk oyunlan yer alıyor. Topluluk. bu
oyunlan diğer'çevre' tiyatrolan salonlann-
da da sergileyecek.
Bağcılar Kültür Merkezf nde tiyatro ya-
pılabıliyor. Bağcılar'daki genç insanlar ti-
yatro yapabılıyorlar. Ve pekâlâ iyi de yapa-
bılıyorlar. Kurslar heyecanlı, ınsanlarda
amatördınamızm mevcut. Bağcılar gençlı-
ğı, ıçlenndeki tiyatro aşkını tarmın etmek
için buradalar. Bağcılar insanını sanata alış-
tırmak ise. asıl amaç.
mfŞÜNCEYE SAYGr
MEMETFUAT
Şiddet Filmleri
Niye izliyoruz o filmleri?
Belki siz izlemiyorsunuzdur, ama birileri izliyorlar ki,
sürekli gösteriyor televizyonlar...
Adam polis... Bir şey soracak... Barmeni yakasın-
dan tuttuğu gibi yarı beline kadar tezgâhın üstüne çe-
kip kulağına konuşuyor...
Ağzındaçöpü...
Bu çöp çok önemli bir gösterge... Sigarayla savaş
anlamına geliyor... Red Kit'in de sigarasını alıp ağzı-
na bir çöp verdilerdi ya...
Derken, bir kötü herif var, habire o garip bıçağını
bileyen, kaçık bir şey, onunla karşı karşıya geliyor-
lar...
Kızı kurtaracak...
Tekme, sille. tokat, tabanca, bıçak, demir...
"Mübalağa cenk olunuydr..."
Türkçe anlatamaz böylesini, onun için Osmanlıca-
yı yardıma çağırdık...
Sonunda adamımız herifi yakaladığı gibi arkadan
gelmekte olan çengele geçiriyor... Çengel de meğer
alev alev yanmakta olan fırına gıdiyormuş...
Kamera bir onu. bir onu gösteriyor: Bir, fırına girer-
ken parlayıp tutuşan kötü herif; bir, adamımızın yü-
zü... Bir o, bir o... Dayanılır gıbı değil... Adamımızın
bakışlan olağanüstü anlamlarla yüklü...
Ayzenştayn'ı filan takmıyor...
Yürekli, yorgun, sorumluluk yüklü, mutlu...
Biraz da üzgün mü ne!.. Gene yargısız uygulama
oldu da hani!..
"Ama gördünüz işte, başka çaresı yoktu..."
Bunu söyleyen filmin yönetmeni...
Bız izleyicılerse polıs kızı kurtardı diye sevinç için-
deyiz...
Yönetmen bıliyor nerede sevineceğimizi...
Ne kadar eğleniyorlardır bu filmleri çekerken...
O bırbırınden gülünç olaylan, ılışkilen, tıplerı, dav-
ranışları, tavırları, bakışları düşünür, bulur, ışler birleş-
tirirken, kim bilir, neler söylüyor, birbirlerıne nasıl ta-
kılıyor, ne şakalar yapıyorlardır...
iyi eğitim görmüş, seçkın, uzman kışıler...
Kendileri izlemezler bu tür filmleri...
Sanat adamının ınanmadığı bir ışı yapması, sana-
tın ticarete böylesıne boyun eğmesi ne kadar kötü...
Oynayanlar ise kaslarını spor alanlarında yarışarak
geliştirmiş sporcular...
Bu tür filmler daha mı ucuza çıkıyor?
Hiç sanmıyorum.
İyi filmler de ucuza çıkarılabılir.
Anlaşılan bunlann alıcısı hazır.
Evet, iş izleyıcilerde: Izleyıciler ilgi göstermeseler
arkası bir kıpıda kesilir.
Anamalcı para yatırıyor, karşılığını en güvenceli yol-
dan alacak. izleyici neyi ıstıyorsa. neye para vermek
için yanşıyorsa onu koyarsın önüne. Sanatmış, sıya-
saymış, toplummuş, ınsanmış. hepsı arkadan gelir,
gelmezse de gelmez. Herşeyden önce, ürettiğın ma-
la müşterı bulacaksın. Bunun en kolayı ise müşteri-
nin istediği malı üretmek.
Dönüp dolaşıp nereye vardık?
Şuraya:
"Kabahat senin, /demeğe de dilim varmıyorama
I kabahatın çoğu senin, canım kardeşım!"
Ben bugüne kadar bu şiddet filmlerini beğendıği-
ni, heyecanla izlediğini söyleyen bir büyüğe rastla-
madım. Küçük çocuklann dışında kendini kaptırara}<
izleyenleri de görmedim.
Çevrem çok geniş değil, belki ondandır. Ama on-
dan değilse, şöyle bir durumla karşı karşıyayız de-
mektır:
Başka ülkelerde herhalde bu tür filmlerin yapımını
destekleyen pazarlar var. O pazarlar için zaten yapıl-
makta olan filmler bize de gönderilerek bir pazar da-
ha açılmasına çahşıhyor.
Çocuklarımızın şıddete alıştırılmasına katlanmak
zorunda mıyız?
Tepkisiz toplum olmanın, tavır koymamanın, dü-
şüncelerıni ortaya vurmaya alışmamış olmanın acı-
sını çekiyoruz.
Her konuda böyle.
Birileri çocuklarımızı en bayağısından şiddet film-
lerine alıştırmaya çalışıyorlar.
Birileri okulları esrar pazarına çeviriyorlar.
Birileri arabalarıyla sokaklarda kıyım yapıyorlar.
Birileri insanları yok ediyorlar.
Birileri devleti soyuyorlar.
Birileri halkı...
Çöplü adamımız da herhalde yönetmenin gönde-
receği çengeli bekliyor..
Aliye Rona son
yolculuğuna
uğurlandı
Kültür Senisi - Öncekı gun bakım görmekte olduğu
Pendik Sev gı Huzurev f nde geçirdiğı bey ın kanamaM so-
nucu yaşama veda eden Aliye Rona. dün Selımıye Ca-
mii'nde kılınan öğle namazından bonra Karacaahmet \le-
zarhğı'nda toprağa verildi.
55 y ılını tiyatro ve sinemaya veren Rona'nın bu son y ol-
culuğunda bir araya gelenler arasında aıle yakınlarından
kız kardeşı. manev ı kızı Ayşe Alp. yeğeni Gülgün Kuba-
lı ve Ergun Rona bulunurken. sanat dünyasından iseÇA-
SOD Başkanı Nur Sürer, Türkan Şoray, Göksel Arsoy.
Enis Fosforoğlu, Güzin Özipek. Cstün Asutay. Selda
Alkor, AytenGökçerve Bakırköy Beledıye Ba>kanı Ah-
met Bahadırlı yer aldı. Cenaze namazı öncesı Rona'nın
yakınları arasında kısa bir tartışmanın yaşandığı törenın
sonunda imamın isteği üzerine alkışlanmayarak defın ıçın
Bakırköy Beledıyesı'nın tahsıs ettiğı araçlarla Karacaah-
met Mezarlığı'na gıdildi.
75 y aşında yaşamını y ıtıren Rona için daha sonraki gün-
lerde sanatta 50. yıl kutlaması yapılacağı bildınldı.
BLGIN
EMIENSEL KL LTL R MERKEZİ etkınliklen
kapasamında saat 15.00'te ÜmitCan'ın yönertığı ve
Hakkı Özdal ile Eylem Özçimen'ın katıldığı "Din ve
Bilim Üzerine" başlıklı panel yer alıyor
CONRAD AÇIK HA\A SİNEMASI'nda saat 22 00 de
"Internet'te A\ " adlı film izlenebilir.
SAHAF CAFE KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
18.00'de Füsun Selen'ın resinı üzerine söyleşısı ve dıa
göstensi yer alıyor
BEYOĞLU SİNEMASIYAZ ŞENLİĞİ kapşamında
M. Manche\ski*nin yönettiği "Yağmurdan Önce"adlı
film yer alıyor.
TARIH V!\kFI'nın Darphane bınalarında düzenlediği
etkinlikler kapşamında saat 17.00'de Zen
Topluluğu'nun "Darphane-i Amire Konseri"
izlenebilir. '
ŞİLE BELEDİYESİ KÜLTÜR SANAT
ETKİNLİKLERİ kapşamında saat 17 00 de Yekta
GüngörÖzden. Nail Güreli. Fehmi Kaya. Uğur
Dündar ve Sami Karaören'in katılacağı "Edebiyat
ve Medya" başlıklı panel ve saat 19.00'de Muzaff
Özdemir'ın müzık dınletısi yer alıyor.