Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Londm 'daki sergi, Degas 'nın son dönem yapıtlarının yanı sıra koleksiyonculuğunu da ortaya koyuyor
Londra Ulusal
daleri'deki sergi, ünlü
empresyonist ressam
Edgar Degas'nın son
dönem resimkriyle
heykeUerini bir araya
getiriyor. Serginin bir
ilginç yanı da Degas'nın
vaprtlannın vanı sıra
vaşamının son
yillannda oluşturduğu
koleksiyonundaki kirni
resimlere de yer
vermesi.
Degas ne zaman Degas oldu?Küftür Servisi - Empresyonıst resmin
önde gelen isimlennden Edgar De-
gas'rmı Londra Ulusal Galeri'deki sergı-
si, hem sanat tanhçileri. hem sanat eleş-
tirmenJeri hem de sanatseverlerin beğe-
nisini kazanabilmiş ünlü Fransız ressa-
mın son dönem resimlenyle heykelleri-
ni bir ara>a getiriyor. Eylül ayından iti-
baren Amerika'daki Chicago Sanat Ens-
titûsü'nde de ızlenebılecek sergi. özellik-
le balerin resimleriyle ünlü Degas'nın.
1890-1912 yıllan arasındakı son döne-
mini kapsıyor. Sanatçının. 58 yaşından,
artık gözlerinı kullanamaz duruma gel-
diği son yıllanna dek ürettiğı ve pek çok
bakımdan önceki resımlennden aynlan.
fark.li tarz denemelerine gıriştıgi son 22
yıh...
SergicleyeTalan lOO'üaşkıntuvalüze-
rine yağhboya ile pastel resim ve bronz
heykel. Degas'nın dingin. dekoratif re-
simlerinden giderek daha derin ve kışi-
sel anlatım biçimlerine başvurdugu son
dönemını gözler önüne seriyor. 1870.
1880'li yıllarda ünlü ressamın empres-
yonizmle bire bir bağdaşan resimleri. bu
son dönemde 20. yüzyıl sanatının doğu-
şunu haberliyor: fovizm. fütürizm akım-
lan. Ylanunck \e Rouauitgibi ressam-
lann ve harta Picasso'nun ayak seslen
uzaktan uzaktan duyuluyor...
Londra'daki sergı, Degas'nın öteki dö-
nemlerine göre pek popülerolmayan bu
son dönem resimlerini yeniden gündeme
getirerek bir başka ünlü empresyonist,
Auguste Renoir'ın savını kanıtlamaya
çalışıyor. "DegasSOyaşındaölmüşolsay-
dı" demişti Renoir. "çok iyi bir ressam
olarak anılacaktı. Ama o kadar. Oysa De-
gas, 50'sinden sonra Degas oünuştur."
Çoğu eleştirmen ve genelde sanatsever-
ler ise Renoir'ın beğenilenne pek katıl-
mıyor. Degas'nın gençligıne ve ortayaş-
lanna rastlayan resimleri - kelebekleri
andıran balerin figürlen, yapmacık port-
releri her zaman daha çok ilgi görüyor.
POrtre resimleriyle ünlendi
Ünlü ressam Ingres'in öğrencisi olan
Degas. gençlik yıllannda portre resim-
leriyle ünlendi. Fransız sosyetesinin ıs-
marlama resimlerini yaptı. Ingres'e tut-
ku derecesinde bağlı olan sanatçının. us-
tasının büyük rakıbi Deiacroix'e duydu-
• Sergide 100'ü aşkın tuval üzerine yağlıboya
ile pastel resim ve bronz heykel yer alıyor.
1890-1912 yıllannı kapsayan bu dönemde
görme yetisini kaybeden Degas, kimine göre
'Degas'yı Degas yapan' resimleri yapmış,
kimine göre de tüm kariyerini sarsan resimlere
imza atmıştı. Genel kanı ise, heykellerinin
resimlerine göre çok daha başanlı olduğu.
ğu hayranlık da sanata bakış açısıyla il-
gili ıpuçlan veriyor. Sonraki yıllarda
empresyonistlerin, yani dönemin "asile-
ri" olarak tanınan sanatçılann saflann-
da yer aldı. 1874 yılında açılan ilk emp-
resyonizm sergisinde, Degas'nın da re-
simleri vardı.
Londra'daki sergi. işte bu dönemden
de sonrasını. 83 yaşına kadar yaşamış
bir ressamın son gelişimıni ya da deği-
şiminı ele alıyor. Bu son dönemde. De-
gas'nın çalışmalan ağırlıklı olarak 'ka-
dınbedeni'üzerinde yoğunlaşıyor. Ener-
jısini dans eden. banyoda ya da tuvalet
masasının önünde makyaj yapan kadın-
lar üzerinde yoğunlaştıran Degas aynı
zamanda. tıpkı Monet gibi. bir bütünün
parçaları olarak ızlenmesi gereken. 'di-
n resimleri' ile de dikkat çekiyor.
Sanatçının saf doğayı betımleyen re-
sımleri ise, Poussin, Giorgione, Cezanne
\e Renoir gibi ustalann etkisini taşıyor.
Resmin Beethoven'ı
Son yıllannı Clichy Bulvarfdaki evin-
de resimden ve dostlanndan uzakta ge-
çiren Degas. kimine göre görme duyu-
sunu kaybetmesi nedenıyle hırçınlaşmış.
kimine göre ise yaşlılığın verdiği buna-
lımlarla resimden ve dostlanndan uzak-
laşmıştı. Ama Degas, yine de ününu sa-
dece sanat dünyasında değil, halk arasın-
da da sürdürüyordu. Birbakıma, "resmin
Beethoven"ı olmuştu.
Degas her ne kadar ziyaretine gelen
genç ressamlara resmin artık kendisini
ilgilendirmediğini söylesede, resim yap-
maktan vazgeçmemiştı. Böylecebazıla-
nııa gorc "Degas'yı Degasyapan" resim-
lerini yapmış. bazılanna göre ise Reno-
ir'ın da belirttiği üzere tüm kariyerini
sarsan resimlere imza atmıştı. Degas'nın
o yıllarda yapıtlannı nasıl değerlen-
dirdiği pek bilinmiyorama, gör-
me yetisini kaybeden birinin ne-
ler yapabileceğini anlayabiliyo-
ruz. Sanatçı bu dönemde kız
kardeşi Therese'e yazdığı
bir mektupta "Bir kevgirin
arkasından görüyorum
her şeji" dıyordu. Fa-
kat bu olumsuzluk-
lar Degas'nın res-
mine akıl al-
maz bir şe-
kilde yansı-
yordu. Pale-'
tinde pastel
renkler saf
renklerle kanşıyor, tu-
runcularmavilerle, yeşil-
ler morlarla kesişiyorken. kırmızı
rakıpsızligını koruyordu. Beyaz ise
Degas'nın bildik fırça darbeleriyle
tuvalde kendini gösteriyordu. Öte
yandan figürler kompozisyon için-
de kesilıyor, fotoğrafın etkisiyle
kadrajın getirdiğı sınırlı görüşle,
alan üzerinde yeni yerleşimler sa-
natçıyı de-
rinden ilgi-
lendıriyordu. "Bale-
rinler" serisi bu yıl-
larda Degas'nın yeni
anlayışına uygun olarak sürü-
yoıdu.
Öte yandan kimi eleştirmenler, bu son
dönemi, yeni bir tarz degil, Degas'nın
"hanadıg^" dönem olarak görüyordu!
Sanatçının son döneminin bir değer-
iendirmesine girişildiginde, Degas'nın
heykellerinin resimlerine göre çok daha
başanlı olduğu, genel bır kanı olarak or-
taya konuyor. Bunun bir nedeni de De-
gas'nın gözlerinin artık neredeyse hıç
görmemesi, heykeli daha kolaylıkla
yapabilmesiydi kuşkusuz. Bu
heykelleriyle Degas'yı "rao-
dern heykel sanatının baba-
sı" olarak değerlendiren
eleştirmenler de var.
Koleksiyoncu
ressam
Ulusal Galeri'deki De-
gas sergisinin bir ilginç
yanı da Degas'nın yapıtlannın yanı
sıra sanatçının yaşamınm son yıllann-
da oluşturduğu İcoleksiyonundaki kimt
resimlere de yer vermesi. Tüm servetinı
müzayedelerde harcayan Degas. çok
zengin bir koleksiyon oluşturmuş-
tu. Ressamın koleksiyonunda, Ing-
res(20 tablo, 90 eskiz), Delacroix (190
desen, 13 tablo). Cezanne (7 tablo).
I Daumier(litograflar).Gauguin (8tab-
lo) ve Manet (7 tablo) gibi ressamla-
nn yapıtlan bulunuyor. Ulusal Gale-
ri'deki sergi bu bakımdan. bir sanatçı-
nın yapıtlannın yanı sıra begenilerini de
ortaya koyuyor. Degas'nın koleksiyonun
en önemli bölümü, 5 yüzü aşkın tablosu
ve 5 binin üzerindeki karakalem çalış-
ması ile Cezanne'a aynlmış. Ma-
, net. Gauguin ve Van Gogh'un
yapıtlannın da yer aldıgı bu ge-
niş koleksiyonda izlenimci sanatçılann
agırlıkta olduğu gözleniyor. tlk kez 1918
yılında Paris'e satışa çıkanlan bu önem-
li koleksiyonun en gözde parçalan. za-
manında iktisatçı John Maynard Keynes
tarafından satın alınmış.
Darphane <de 'Kültür
ve Sanat Etkinlikleri'
Kültiir Senisi-Tarihı Darphane Btnalan'nda agustos ayı
içinde yer alacak olan 'Kültür \e Sanat Etkınlıklerf bu
pazar başlıyor. Saat 17.00'de Erkan Şakar'ın "Bız N'olucaz'
başlıklı gıtar dinletısı ile basjayacak olan etkınlıkler. 8
agustos perşembe akşamı saat 21.00 'de EDen Stewart ve La
Mamma Etc.'nin 'Mythos Oedipus' dans opera göstensı ile
devam edecek. 9 agustos cuma akşamı saat 21.00'de ise.
Andrea Pasciotto ve La Mamma Etc.'nin 'Grenos'adlı dans
göstensı yer alıyor. Darphane'de 10 Agustos pazar günü saat
18:00'de Istanbul Blues Kumpanyası bir konser verecek.
Ertesi gün yanı 11 agustos pazartesı günü saat 16.00'da
Nezih l zel tstanbul Sema Gnıbu'nun katılacağı bir
söyleşı>e katılabılırsıniz. Nezih Uzel avm gün saat 18:00'de
'tlahUer ve Nefesler'den oluşan bir de konser verecek. 15
agustos perşembe günü saat 18.00"de Darphane bu kez de
'20. Asır Türk Şairterinden Türkçe-lngilizce Seçmeler' şıir
dınletisine sahne olacak. Dinletide Hüseyin Kabrcıoğlu yer
alıyor.Cumartesı. saat 17.00'de 1 pıyano ve 5 perküsvondan
oluşan bir müzık dınletısi yer alıyor Darphane'nın bu ayki
programında. 18 agustos akşamı saat 16.00'da ise Tophane
lsmail Rumi Dergâhı Zikir Grubu 'lstanbul Kültüründe
Kadiri Geleneği ve Helva Sohbeti ' düzenlıyor. 24 ağustosta
saat 17.00'de Erensya Seferadi Toplulugu 'Seferad
Müz^i'konseri ızlenebıhr.
25 agustos pazar günü saat 17.00'de Yeşil Czümler
Perfomıans Grubu'ndan Modern Dans Gösterisi yer alıyor.
Saat 18.00 de ise Cemal Cnlü'den '78 Devirli Taş Plaklar v«
tstanbul' konulu söyleşiye katılabılırsıniz.
Doğaçlamayla Biilent Ortaçgîl
Kültür Servisi- Biilent Ortaçgil.
1 ve 2 agustos akşamlan
Rumelihisan konserleri
kapsamında verdiği konserlerle
dinleyicileriyle buluştu.
Ortaçgil yaklaşık 25 yıllık bir
deneyiminın rahatlığıyla çıktıgı
konserde kendısiyle
özdeşleşmiş soundun dışına
çıkma çabası içindeydi.
"Parçalanmı yirmi yıldır hep
a>nı yorumla çalmaktan
sıkıldım" diyen sanatçı
kendisiyle özdeşleşmiş
parçalan Erkan Oğur, Cem
AkseL Gürol Ağırbaş. Hakan
Başel'den oluşan grubun
doğaçlamalarıyla sundu.
Ortaçgil'in bu doğaçlama
çabalannda yeni arayışlann
yanı sıra, birlikte çaldığı
kişilerin yetkinliğine olan
güveninin de etkisi vardı
elbette. Ortaçgil müzisyenlerini
sahnede tamamen özgür
bırakırken, grup içindeki uyum
ve iletişim Ortaçgil'e yepyeni
renkler kattı. 1974"te Ergun
Pekakcan'la yaptığı 'Benimle
Oynar mısın' adlı parçasını
otantik haliyle yine Pekakcan'la
sunan sanatçı konserinde Erkan
Oğur ve Gürol Ağırbaş'ın
folklorik parçalanna da yer
verdi. Ortaçgil'in konserine
katılan bir başka konuk sanatçı
da Fahir Atakoğlu'ydu. tki
müzisyen, müziği Atakoğlu'na,
sözleri Ortaçgil'e ait 'Onlar'
adlı parçayı sundular. Ortaçgil'i
1970'lerdeki parçalanyla
tanıyan, grubuyla başlattığı
yenilikleri takip etmeyen
dinleyicileri şaşırtan konserde
Ortaçgil 'Mavi Kuş',
•Şarkılanm Senindir* gibi
henüz stüdyoda kaydedilmemiş
parçalannı da sundu. Son
olarak dinleyıcilerle birlikte
'Bu Şarkılar Adam Olmaz'
diyen sanatçı yirmibeş yıllık
başansının özgünlüğe
dayandıgını bir kez daha
kanıtladı.
Kafka'nın masumlan ve suçlulan köşeye sıkıştı
KültürServisi- Bourgogne Ulusal Tiyat-
rosu'nun Kafka'nın "Dava"sına getirdiğı
yeni yorum, tıyatro çevrelerınde yankı
u_\andırdı. Yönetmenlıgını Do-
minique Pitoiset'nm üstlendıği
o>Tin. dünya edebiyatının en se-
vılen yazarlarından Franz Kaf-
ka'nın günlüklerinden >ola çıka-
rak yazarın gerçek yaşamına
göndermelerde bulunuyor. Bu-
gün sona erecek olan Avıgnon
Festi\alı kapsamında sergılenen
o)unla ılgılı Michel Cournot'un
Le Monde'da çıkan eleştirisıni
sunuvoruz.
İlk önce zayıf. esmer. genç bir
adam çizgilı pijamalanyla görünüyor sah-
»ıede.Tüm sahne> i kaplayan koskocaman
bir duvara yaslamış. Duvann turuncuya
dönük san rengi sulandınlmış kan imgesı-
ni uyandırıyor. egimlt yüzeyi ise oyuncu-
lann \antuzlarla en tepeve dek tırmanma-
lannavebirandadengelennıyı-
tırıp paldır küldüryere > u\ arlan-
malanna uygun bir zemın oluş-
turuyor. Zayıflık. pıjamalar \e
bu "Beni aşamazsınız!" diye ba-
gıran duvar... Tüm bunlartek bir
gerçeğe gönderme yapabilır;
AiKchvvitz. Kafka'nın bıze sun-
duğu gızlerden bırı de Yahudıle-
rin kamplara hapsedilmesıni
katlıamını zamanından önce ay-
nntılan>la bize sunmuş olması.
Kızkardeşlen de bu kamplardan
bırinde can veren yazarın eserlerinin nere-
de>se tamamı Yahudilık üzennevazılmış.
Bu sahnelemeyı bütünleyen aynntılar ya-
nı polisler, yargıçlar. avukatlar. memurlar
ve onlara eşlık eden kadınlar. duvarda açı-
lıp kapanan (ve garıp bır raslantı sonucu
Fransızcada karşılıklan "Judas' olan) ge-
çış yerlennde bir görünüp bir kayboluyor-
lar.
"Dava
rl
nın bu degışık yorumundaki an-
latım her ne kadar dolaysız ve sade olsa da
ızlev ıcilerde her sanıye yeni bır anıştırma
>aratıyor.Ve vaklaşımlar yine de şüphe
uyandırıvor.Örneğın sahnede kamp ımge-
sıni oluşturmak ıçin duvarlarkullanıhrken.
gerçekte Auschvvıtz'de ve daha pek çok
kampta elektnklı teller kullanılıyordu Ve
kamptan kurtulmayı denejenleri bekleyen
düşüş değıl tellerde yanarak can vermek-
tı. Kafka'nın 13 Ocak 1920 tarihlı günce-
sıne baktığımızda "Vaşamınamacımntut-
saklığı sooa trdirmek" olduğu düşüncesı
voğun bır bıçımde çıkar karşımıza .Ve tut-
saklık duvarların ardında değil demır par-
makhkların arasında yaşanır Kafka'ya gö-
re. "Dışardaki dünvanın gürültüsü par-
makfıklardan içeridolarken. tutsaközgür-
liiğü vasar, dışarda olup biten herşeye iste-
diği gibi kutılabiür ve harta parmaklıklan
aşıp kafesinden dışan çıkabilir." Sigorta
şırketındekı memurluğunun dört duvar
arasında kalmaktan dolayı yarattığı soluk-
suzluk ıçınde Kafka parmaklıklan özgür-
lük olarak algılıyordu.
"Da\a" bu yorumunda sahneyi kapla-
yan duv ara yapışmış yargıç, avukat, gardi-
yan. sanavıcı ve ışadamı,hepsinin asıl yap-
tığı bızı derınce ve yüksek sesle düşünme-
ye zorlamaktır, yargı ve genel olarak hu-
kuk sıstemı üzerine...
'Suçianmış olmak ya da ohnamak' ışte
Kafka'nın üzenndeasıl tanışma başlattığı
sorun bu. Onun ımgeleminde suçlanan her
zaman masumdur v e acı çeker. yargı layan-
sa her zaman kararlıdır ancak acı çekıyor-
muş gibi >apar.Yazann yarattığı bu en bü-
yük ıroni Pıtoıset'nın yorumunda bıraz gö-
zardı edilmiş gibi.
Oyunun en can alıcr sahnelerinden olan
Joseph K.'nın işkenceciler tarafından ölü-
müne acı çektınlmesi sahnesınde metne
bağlı kalınmış.Kısa, karanlık ve soğuk bır
anlatımla Pitoiset küçük ayrıntıları atlama-
mış sayılabilir. Yine de eksık kalan bir şey
var; Kafka'nın ölümü yorumlayışındaki ın-
celikli ve düşsel anlatım oyunda iyı yansı-
tılmamış."*Ölüm bir kömür işçisinin izin
günü gibidir, kömür tozundan ve pislikten
anndınr" der Kafka. En son sözleri ıse
şöyle olmuştur "Bir hata düzeltildi"
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Zoraki Romancı
Demirtaş Ceyhun'un Türk Edebiyatmdakı Anado-
lu adlı kitabında "Nâzım Hikmet'in Zoraki Ftomancı-
lığı" adlı bir yazısı var.
Kan Konuşmaz'\n, YeşilElmalar'm, tefrika edilirken
yarıda kalmış Yaşamak Hakkı'ntn kötü romanları ol-
duğunu söylüyor.
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşım 'ı ise başanlı bu-
luyor:
"Gerek çağdaş içeriği ve kurgusu, gerek bağlan-
tılan ustaca kurulmuş çokzamanlılığı, gerekse dilı ve
biçemi ile, romanımızın çok önemli ve öncü birya-
pıtıdır doğrusu bizce de..." (s. 159)
Bu değerlendirmelere ben de kaftlıyorum.
Dahası Demirtaş Ceyhun'un yazısının sonundaki
şu ağır yargıya da katılıyorum:
"Bizce hiç kuşku yok kı, Kan Konuşmaz bıle, ça-
resizlikten 'Bir kurşun balyası gibi sıska sırtına bın-
diği / ve alnının terıyle geçindiği', 'sıska / cılız / ser-
sem çocuğu' Orhan Selim'/rt romanıdır. Ve Orhan
Selim'in bu sıradan romanlarını, bugün Nâzım Hik-
met'/n toplu yapıtlan içinde, onun imzasıyla yayım-
lamak, olsa olsa anısına saygısızlıktır en azından." (s.
160)
Yalnız "çaresizlikten" yazılmış bu romanları değil,
Orhan Selim imzasıyla gazetelerde yayımlanmiş ma-
kalelerinin büyük çoğunluğunu, bütün o esınlenme,
uyarlama, ya da serbest çeviri öykülen, çocukluk şı-
irlerini, mizah dergilerı ıçın yazdığı koşukları da. Nâ-
zım Hikmet kendisı toplu yapıtlarına almazdı.
Ama bir "saygısızlık" söz konusu değil. Buna da
birtür "çaresizlik" denebılir.
Başka türlü davranma olanağı yoktu...
Iş bir kere cığrından çıkmış, "Nâzım'ınyazdığı her
şey yayımlanmalıdır!" anlayışıyla hareket edilmiş, ele
geçirilen her şey yayımianmış...
Öyleyse "Bütün Yapıtlan" dizisınde hepsinin yer al-
ması gerek...
Nâzım Hikmet yaşasaydı buna kesmlikle izın ver-
mezdi. Mutlaka bir seçme yapardı. Orhan Selim'den
çok az şey alacağı gibi, ilk şiirlennı de dışarı bırakır-
dı. Nitekim, 1930'larda, kitapçılarşıırkıtaplarını bas-
mak için yarışırlarken, onları yayımlamayı aklının
ucundan bile geçirmemişti.
Romanlanna gelince:
Nâzım Hikmet'in daha önce düşünmediği roman
yazmak değil, gazetelere tefrika yazmak olsa gerek.
Çünkü roman yazmak, hem de çok iyi bır roman yaz-
mak özlemi hep kafasındaydı.
Piraye roman okumayı çok severdi. Birlikte oku-
dukları romanlar üzerinde tartışır, genellikle uzlaşır-
lar, ama övgüler ağır basınca Nâzım mutlaka olum-
suz bir yanlar bulurdu.
"Gene kıskandın," derdi Piraye.
"Ben sana daha çok beğeneceğin bır roman ya-
zacağım" derdi Nâzım.
Piraye'ye göre bir kimsenin büyük yazar sayılabil-
mesi fçin başanlı bir roman yazmış olması gerekirdi.
Kan Konuşmaz gazetede tefrika edılmek üzere,
yanı para kazanmak ıçin yazılmış olsa da, olumlu
yanları bulunan, tezli, ırkçılığa karşı, ayrıca özgün
kurgulu bir romandı. Bizim özel yaşamımıza uyan
yanlan da vardı. Nâzım'ın yazarken bazı bölümlen ba-
na okuyup tepkimi^lçmeye çalıştığını anımsıyorum.
YeşilElmalar ise, tefrika edildikten sonra. Yeni Ki-
tapçı ile Inkılâp Kitabevi'nın birlikte yayımladıklan
Yenlap Neşriyatı'nın 25 kuruşa satılan ucuz roman-
lar dizisınde kitap olarak da basılmıştı. Bıraz kısaltıl-
mış, 168 sayfaya sığdırılmıştı. Üstünde Orhan Selim
imzası bile yoktu. Yazar adının bulunması gereken
yerde "Dünyanın en meşhuron iki muharrırınin müş-
terek romanı "deniyordu. "Aşk, ihtıras, macera, kor-
ku, heyecan, ruh tahlili romanı." Bıraz aşağıda da
"Tercüme ve iktıbas hakları kanunen mahfuzdur" di-
ye bir söz.
Tefrika edilirken Nâzım'ın tutuklanması üzerine ya-
nm kalan Yaşamak Hakkı da gene böyle serbest çe-
viri ile uyarlama arası şişirme bir şeydi...
Nâzım Hikmet'in adıyla yayımlanabılecek tek ro-
manı Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim'dtr.
Altıncı Türkiye Film Festivali
düzenleniyor
Kültür Servisi - Altıncı Türkıve Fılm Festnali 30 Ekim
ve 5 Kasım 1996 tarıhlen arasında "Çok Kültürlü
Toplum Derneğı' ve 'Türkiye-Almanva Kültiir Forumu"
işbirliği ile düzenlenecek. Köln Büyükşehır Beledıve
Başkanı Norbert Burger'ın desteklediöi festıvale Köln
Kültür Daıresi başta olmak üzere bır çok kurum da
yardımda bulunuyor. Köln Gençlik Fılm Kulübü'nün de
'Gençlik Filmlerf ile katılacağı festivalde Mustafa
Altıoklar'ın "Istanbul Kanatlanmın Altında'. Ümit Elçı
ve Tülay Eratalay'ın "Böcek'. Canan Geredenın "Aşk
Ölümden Soğuktur". Tomrıs Gırıtoğlu'nun "8Ü. Adım".
Cemal Gözütok'un "Sekızinci Saat'. Bıket llhan'ın
"Sokaktaki Adam'. Yavuz Özkan'ın 'Bır Kadının
Anatomisi" ve "Yengeç Sepeti'. Kadir Sözen'ın "Soğuk
Geceler'. Tülay Eratalay'ın Düş.Gerçek. Bırde
Sınema'. ReisÇelik'in 'Işıklar Sönmesın' adlı filmlerı
gösterılecek. Festivalın konuk filmlerı ıse "Aşk Üzenne
Söylenmemiş Her Şey" \e "%
erçekımli Aşklar" oiacak.
Atıf Yılmaz. Türkân Şoray. Halıl Ergün. Mustafa
Altıoklar. Canan Gerede. Tomns Gintoğlu. Mehmet
Aslantuğ. Menderes Samancılar. Agâh Özguç. Atılla
Dorsay ve Savaş Ay'ın konuk olarak katılacağı
festivalde ayrıca Atıf Yılmaz ve Türkân Şoray
filmlerinın gösterileceği bırbölüm yer alacak
'Türk Sufiliğine Bakış'
Kültür Servisi - Ahmet ^•aşar Ocak'ın İletişim
Yayınlan'ndan çıkan kıtabı Türk Sufiliğine Bakiü. Türk
Islamının ve özellikle heterodoks geleneğının özgül
karakterıni tasv ır eden önemli katkılar içenyor.
Anadolu tanhsel coğrafyasında ortodoks \e heterodoks
Islam kültürlerı arasındaki etkıleşımın boyutlan da bu
çerçevede okuyucunun dikkatıne sunuluyor
Heterodoks halk Islamının farklı kültürlerı bağdaştırıcı
özeilığini. tasavvufı-mıstık karakterının baskınlığını \e
mehdıcı nitelığinı sergileyen ,\hmet Yaşar Ocak.
kitabında. Türk İslamının dörtönemlı kışiliğını
özellikle ele alıyor: Ahıned-ı Yesevı. Mevlana
Celaleddın-ı Ruml, Yunus Emre. Hacı Bektaş-ı \'elı.
Ağaoğlu'nun 'Geçerken'i
yayımlandı
Kültür Servisi - Son iki haftadır geçirdiğı üzücü kaza
nedeniyle gündemde olan yazar Adalet Ağaoğlu'nun.
sanat ve edebiyat konulu denemelerıni ıçeren
'Geçerken' Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı.
İlk kez 1986'dayayımlanan 'Geçerken'. Ağaoğlu'nun
1975-85 yıllan arasında yazdığı yalnızca sanat ve
edebıyatla ilgilı yazılannı bıraraya getınyor. İlk
baskıdan bu yana geçerliliğini y ıtırmeyen bu
yazılarda, köy edebiyatından "yazarlık dırcncıne.
edebiyatta cinsellikten. "başucu kitaplan'na kadar
açılan genış biryelpaze ıçınde yer alan çok sayıda
sorun ve konu ırdelemyor.