Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SArFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1996 SALI
12 KULTUR
'Roman henüz ölmedi
9
alman Rüşdü. romanın günümüzde artık hiçbir işlevi kalmadığını iddia eden başta Prof.
George Steiner olmak üzere aynı görüşü paylaşan yazarlara şiddetle karşı çıktı.
Romanın henüz ölmediğini belirten Salman Rüşdü, iyi yazarların her zaman
meslektaşları tarafından saldınya uğradığına değinerek edebiyat dünyasındaki tartışmalan
gündeme getirdi. Romanın varoluş sorununu tartışma konusu yapan yazarlan eleştiren
Rüşdü. bu eleştirilerin bir kısmını da yayınevlerine yöneltti.
Kültür Servisi - Günümüzde 'iyi
roman' vazilabilrvor mu; yoksa
roman yazarlığı tanhe mi karıştı?..
Hınt asıllı yazar Salman Rüşdü,
İngılız Yavıncılar Bırlıği'nin (Bntish
Publishers" Assocıation) >ıllık
olağan toplantisında romanın
günümüzde artık hıçbır ışlevı
kalmadığını ıddıa eden Prof. George
Steiner başta olmak üzere. Steıner'la
avnı gorüşü pavlaşan George OnveU
\e V S. Naipaul gıbı yazarlara
şiddetle karşı çıktı.
Salman Rüşdü. The Observer
Re\ ievv "da 18 Ağustos
1996tanhınde
yayımlanan >azısında
"Roman öldü"
görüşünü sav unan
edebıyatçılan ve
edebiyat tarıhçilerini
sert bırdille
eleştırerek romanın
henüz ölmediğini
belırttı.
Rüşdu. vazısında,
Prof Steiner'ın şu
görüşlerini yeriyor
"Artık yazariar da
yonıldu. Roman belki
bir süre daha yazılacak. ama
kesinlikle gerçekçi formiara daha
uygun olarak. Çiinkü günümü/de
romanın yerini olgusal kurgu
almıştır." Steiner. klasık okur
tıplemesının de tanhte sılındığını
savunuyor. Bir başka >azar. V S.
Naipaul ıse 'roman' sözcüğünü
duymaktan bıle kaçındığını. bu
sözcüğün kendısını 'hasta' ettığinı
ıtıraf edıyor. Tıpkı Steiner gibı.
romanın ömrünü doldurduğuna
inanan Naipaul. artık yazmıyorve
romanın günümüz koşullannda
işlevsızleştiğını düşünüyor.
Rüşdü. birbaşka ünlü İngilız
yazann. George Orvvell'ın 1936'dakı
sözlerini aktararak tartışmayı
alevlendinvor. "Romanın bir
zamanlar sahip olduğu savgınhğı
artık j itirdiğini sö> lemek hiç de
yanlış olmaz. Çok değil, birkaç \ ıl
önce 'Roman okumuyorum' diyen
insanların sesinde belli belirsiz bir
utanç sezilirdi. Bugün hiç
sakınmadan. hatta bir gurur
kaynağıymışçasına aynı sözü
söyleyebiliyorlar."
Rüşdü. bu sözlerden hareketle
George On*ell V. S. Naipaul George Steiner
edebiyat dünyasındaki tartışmalan
da gündeme getiriyor. tyi yazarların
her zaman meslektaşlan tarafından
saldırıva uğradığını belirten Rüşdü.
Aristophanes'ten Vtrginia VVoolf'a
dek çeşıtli kuşaklar arasında bırbirini
çekememe. horgörme alışkanlığının
sürdüğünü savunuyor. Prof.
Steiner'ın "Artık büyük romanlar
karavibler. Latin Amerika,
Hindistan gibi ülkelerden geliyor"
tezıne de karşı çıkan Rüşdü.
"Roman yazıldığı sürece. nereden
geldiğinin ne önemi var?" dıverek
eklıvor: "Steiner'ın kafasında
Bilkent 3. Uluslararası Anadolu Müzik Festivali yann GÖreme'de başlıyor
'Insan sesi ve insan sesiyle dosthığa çağrı'
Kültür Servisi - Bilkent 3 Uluslararası Anadolu
Müzik Festıvalı 28 ağustosta Göreme"de başlıyor. Sa-
nat dünyasının bu ılk 'gezici' festivali. Göreme'den
sonra yolculuğunu Efes. Bodrum. Aspendos ve Pha-
selıs gıbı kentlerde sürdürerek müzıgin büvülü sesını
Anadolu tarihı ile yaşatmayı hedefliyor.
Uluslararası standartlardaki eğitim-öğretim düze-
yiyle uluslararası sanatçılar yetıştırmeyı amaçlayan
Bilkent Ünıversitesi Müzik
ve Sahne Sanatlan Fakül-
tesi'nin bir sanat projesi
olan festival, Anadolu'nun
sanat etkinliklerine doy-
mavanvörelennetaşınmak
üzere planlandı. U'lkemi-
zın tarihı zengınlıklerı ve
doğal güzellikleriyle bii-
rünleşen kültürel yaşamı-
nın tanıtımına. sanatsal et-
kınlıkler voluyla katkıda
bulunmak amacını güden
festı\alde. konser mekân-
lan "antik kentler" olarak
belirlendi.
Bilkent 3. Uluslararası
Anadolu Müzik Festıva-
lı'nın ilk etkinliğinın gerçekleşeceği Göreme. ana te-
ması 'insansesiveinsansesiyledostluğaçağn'olan fes-
tıvalıngörkemlıaçılışına sahne olacak. Bu vıl 10. yıl-
dönümünü kutlayan Bilkent Ünnersitesi Müzik ve
Sahne Sanatlan Fakültesi tarafından düzenlenen bu
müzik şöleninde çeşitlı ülkelere mensup sanatçılardan
oluşan Bilkent Senfonı Orkestrası \e Bulganstan Dev-
let Filarmoni Korosu. ölümsüz bestecılerin notalann-
da bütünleşerek bu anlamlı çağrıyı müzığın e\rensel
dilivle tekrarlavacak. Festi\al. enmn muzık bılszisi \e
kendısınden sonra gelenlere öncülük etmesi nedeniy-
le 'Baba Havdn' olarak anılan Avusturyalı besteci
Franz Josepri Haydnın 'Yaratılış Oratonosu' ile sa-
natseverlere Zelve Vadisi'nde 'merhaba'dıyecek. In-
sanın doğal yaşamdakı saf yönlennı. sev ınç dolu şük-
ran duygulannı. doğa coşkusu ve güzellığinı anlatan
oratoryo. aynı zamanda Haydn'ın en ünlü vapıtlann-
dan bin. Bilkent Senfonı Orkestrası ve Bulearistan
Marita Posselt Clemens Bieber Nanco de VVries
De\ let Filarmoni Korosu'nun yer alacağı açılış kon-
senni şef Karl Anton Rickenbacher yönetecek. Koro
şeflığını ıse Georgi Robe\ üstleniyor. Konserin solist-
leri Marita Posselt (soprano). Clemens Bieber (tenor)
ve .Nancode Vries(bas-bariton|.
Göreme'den sonra 1 e> lülde Efes'te. 2 eylülde Bod-
rum "dagerçekleşecekolan Bilkent 3. Uluslararası Mü-
zik Festıvalı'nin Ankara'da düzenlenecek 4 ve 5 ev-
lüld -ı i konserlerden ilki. 'Üniversitenin 10. Yılı" kut-
lamAuı çerçevesınde. ikincısi ıse LTNICEF yaranna
gerçekleştirilecek. Festival Aspendos'tan sonra. 9 ey-
lül akşamı Phaselis'te müzik dostlarına veda edecek.
Festivale dünyaca ünlü ikı büyük sanatçı solıst ola-
rak katılıyor. IgorOistrakh ve Suna Kan. Müzik tan-
hinın en görkemlı keman konçertolarına yer verilecek
olan müzik şölenıne bu ıkı keman sanatçısı avn bir
renk katacak. Oistrakh'ın solıst olarak katılacağı ilk
konser I evlül günü 21.30'da. Efes Antık Tıyatro-
su'nda gerçekleşecek. Kon-
senn dığer solıstlerı Maria
Temesi (soprano), Bettina
Denner-Brückner (alto).
C lemens Bieber ve Nanco
d e v r i e s
- Oistrakh. 4 eylül-
^
e
^
n
^
a r a
Bilkent Konser
Salonu'ndada solıst olarak
müzikseverlerinkarşısında
olacak.
Festivalin Bodrum dura-
öında ıse ünlü kemancımız
Suna Kan'ı dinleme olana-
ğı bulacak müzikseverler. 2
eylülde Bodrum Kale-
sı'nde gerçekleştirilecek
konserde Bilkent Senfonı
Orkestrasfnı vine şef Ric-
kenbacher yönetecek. 8evlül tanhındeAspendos An-
tik Tiyatrosu'nda Bilkent Senfonı Orkestrası ve Bul-
garistan Devlet Filarmoni Korosu eşlığınde verilecek
konserin solıstleri ise Suna Kan. Manta Posselt. Bet-
tina Denner-Brückner. Steven Kronauer ve Nanco de
Vries. Festivalin son konsen 9 eylülde Phaselıs Açık-
hava Müzesi'nde veralacak. Bilkent Akademık Oda
Orkestrası'nın vereceği konseraynı zamanda 'özelga-
la konseri' nıtelığini taşıyor. Orkestrav ı şef ServerGa-
nhe\ vönetecek.
emperyalist bir harita var. Ancak
Av rupa'daki imparatorluklar çoktan
tarihten silindi."
Stenıer'ın 'yorgun A\rupalıyazar'
tiplemesı Rüşdü'ye göre "\ahim
boyutlarda bir yanlış ömekleme*. Son
50 vıl içensinde çok güçlü
kalemlerin ortaya çıktığını savunan
Rüşdü. kendı yazar listesinı sunuyor
okuyucuya: Albert Camıts, Grahaın
Greene, Dons Lessing, Samuel
Beckett. Eha Morente. I ladımir
\'ahoko\. llalo Calvino. Giinrer
Grass. Alexander Soljenil.sin, Mılaıı
Kıındcru. Daııılo Kıs,
Thomas Bernanl,
Margııerıte
Yoıın enur "Herkesin
kendine göre bir listesi
vardır. Eğer bu listeyi
Av rupa sınıriannın
ötesine dogru
genişletirsek dünva
çapında çok önemli
>azariann olduğunu
görebiliriz. V. S.
Naipaul \e Steiner'ın
'umutsuz vaka' olarak
baktığı roman
alanında aslında çok
büvük bir üretim var. Yine de
Naipaul. artık yazmak istemivorsa
yapacak bir şe> yok demektir.
Roman, onsuz da var olmav ı
sürdürecek. Bundan eminim."
Sanatsal üretımde yenı bıçımlenn
ortaya çıkması ile edebıvatın önünde
yenı kapılar açıldığını düşunen
Rüşdü. Satvajit Rav. Ingmar
Bergman, \\'ood> Alk'n. Jean Renoir
gibı büyük sinemacılann aynı
zamanda başanlı bırer yazar
olduğunu belirtıyor. Ancak. sözü
edılen bu usta vönetmenlerin
vazdıkları metınler. sinemanın
zengın olanakları savesınde bellı bir
sanatsal değer taşıvor Rüşdü'\e göre
"Tarantino gibi senaryo yazaıiannın
başansı, durumları ve kişileri edebi
bir >olla değil, son derece "elle
tutulur" biçimde tas» ir etmelerinde
vatıyor."
Romanın varoluş sorununu tartışma
konusu >apan yazarlan eleştiren
Rüşdü. bu eleştınlenn bir kısmını da
yayınevlenne vöneltıyor.
Günümüzde vayınev lennin özensız
birpolıtika ızledığını belirten Rüşdü.
geçen yıl Ingıltere'de 8 bini aşkın
sayıda roman vavımlandığını ve bu
oranın gereğinden fazla olduğunu
savunuyor. Bu edebivat
bombardımanı karşısında
okuyucunun ürküp kaçtığını
sövleven Rüşdü've göre. vayımlanan
8 bin kıtap arasında elle tutulur sekiz
tane bile çıkmıyor ne yazık kı Kıtap
enflasyonu karşısında okuyucunun
artık iyi ile kötüyü birbirinden
ayıramayacak kadar şaşkın bir halde
olduğunu belirtiyor Rüşdü Bu
vüzden de romanı. endustnyel bir
ürün olarak görenleri eleştıriyor.
Makalenin sonunda. konuvu farklı
bir boyuta kaydıran ünlü yazar.
edebıvatın karşisındakı en büyük
tehlikenın. düşünce özgürlüğüne
getınlen \asaklar olduğunu sövlüvor:
"Bu >eni bir tehlike değil. Çağımızda
düşünce ve varatma özgürlüğüne her
zamankinden de voğun bir saldırı
var. Düşüncelerini satmavı reddeden
yazar vapavalnız bırakılıyor." Yıllar
boyu sansür ve tehdıtlerle karşılaştığı
ıçin artık vapılnıası gerekenler
konusunda ıvice denevim sahibı
olduğunu belirten Rüşdü. Çin.
Türkıye. Nıjerva. İran. Mısırgıbı
ülkelerde yazarlara uvgulanan
baskılan çok daha vahim bulduğunu
eklıyor.
YAZI ODASI
SELİM İLERt
Yeniden Halide Edib
Özgür Yayınları Halide Edib Adıvar'ın eserlerini
yeniden okura kazandıracak. Dızide bu kez başı "Ha-
tıralar: 1" çekıyor. Yani Mor Salkımlı Ev.
Mor Salkımlı Ev'in evimizde okuma şöleni yarattı-
ğını nasıl unuturum! 1960'larda anneanneciğım bıle
bu kitabı soluk soluğa okumuştu. Oysa ben eptey
sonra okuyacaktım.
Mor Salkımlı Ev derıdiğinde, örtüleri bembeyaz bir
divanla, pencereden görülen mor salkımlar belirir.
Halide Edib anılar gelgitınde birçok ayrıntıyı ışlemış-
tir ama, ille o beyaz örtülü divan ve mor salkımlar.
Böylece bahçeyle ev, dış mekânla ıç mekân sanki
birleşirler; Halide Edıb'in bütün çocukluk dünyası da
oraları olup çıkar...
Mor Salkımlı Ev'de, on dokuzuncu yüzyılın sonla-
rındaki istanbul anlatılır. Bu istanbul gerçekten bir
kültür çoğulluğunu yansıtmaktadır. Bir yanda 'Mev-
levi' anneanne, bir yanda Rum madamın yönettıği
anaokulu. Sonra, mor salkımlı evın ötesinde. Ihla-
mur'da. azınlıkların çalgılı. eğlentılı dünyası. Örnek-
ler çoğaltılabilır.
Halide Edib kültür çoğulluğunda parçalanmaz.
Tersine, farklı, değişik kültürlerden zengin bir dunya
kurar. Onu alıp toplumbilimsel yant hiç mı hiç gözar-
dı edilmemiş romanlarına götürecek bir yaşama or-
tamı söz konusudur.
Handan'üak\ Handan elbette Halide Edıb'in tıpa-
tıp kendisi değil, 'roman kışısı'dır. Bununla bırlıkte
Handan olsun, Mev'ud Hüküm olsun, hatta yıllar
sonrasının Tatarcık'\ olsun. hepsi Mor Salkımlı Ev'de-
ki küçük kızdan ızdüşümlerle örülmüş gıbıdırler.
Bana öyle gelıyor ki, Doğu'y'a Batı'nın çakıştığı bir
coğrafyada yaşadığımızın ılk romancısı Halide
Edib'dir.
Aşk-ı Memnu Boğaziçı'ndeki yarı alafranga dün-
yada törel değerlenn yönlendırdiğı. sonuçlandırdığı
birfaciayı anlatıyordu. Okuyanlar hatırlayacak, Aşk-
ı Memnu'da Bihter, her şeye karşın, mahkûm edilir.
Ama Handan. romancının roman kişisi Haşım'e söy-
lettiği gibi, ilende, yann anlaşılacaktır...
Acaba anlaşıldı mı dıye düşünüyorum şimdi.
Gerçı Handan'ın çizdiğı. betimlediği 'kadın kahra-
man' sonrakı romanlara adeta bir reçete olmuştur.
Daha ustalıklı kadın kahramanlar çızmeye. çözüm-
lemeye çabalamış romancılarımız bıle Handan kım-
liğınin etkısinden kurtulamamışlardır, hem de uzun
yıllar.
Popüler romanlar yazmış yazarlarımızın, hele o za-
manın kadın romancılarının eserlerınde bütün kadın
kahramanlar daıma bıraz gizemlı, ılle ırı ve çok gü-
zel gözlü, bıraz mutsuz ve anlaşılmaz portrelerıyle
görünürler. Böylesıne popülerleşmıştir Handan.
Yakup Kadri onun ıçın "gıryan bir kadın" dıyor-
muş. Gıryan, ağlayan, gözyaşlannı tutamayan anla-
mına.
Oysa Handan gözyaşlannı gizleyecek kadar mağ-
rur, uzak bir kadındır. Ancak hummada iç dünyasını
sayıklar.
Handan'ın bir de Mor Salkımlı Ev'e bağlanabile-
cek ekinsel dünyası söz konusudur. Romanın sonun-
da muhafazakâr çevrelerce hırpalanmak ıstenirken,
onun ıçin, "Allah ona ahretteyatacakyer verecekmi
sanıyorsun? Bütün ömrü gâvur memleketlerınde
geçtı" denır. Ne var kı Handan, o gâvur memleket-
lerinde, yetıştiğı köklü, karmaşık. zengın külturün bir
insanı olmaktan asla caymamıştır.
işte bu sorunun anlaşılmadığını, uzerinde durulma-
dığını, henüz ırdelenmedığıni düşünüyorum...
Geçenlerde Gülbün Türkgeldi nin zarif çağrısına
katıldım. Gülbün Hanım gibı bılgıli bir İstanbul hanı-
mefendısının Halide Edib varıslerinden olması bugü-
nün genç okurları adına gerçekten talıh eseri.
Mehmet Kalpaklı ve Gülbün Türkgeldi, Mor Sal-
kımlı Ev'in yenı basımı ıçın aylardır çalışıyorlar. Dip-
notları, açıklamaları. bılgılendirmelerı şaşırarak oku-
dum. daha doğrusu o kısacık süreçte ancak her bi-
rine göz atabildım. Hemen belirteyım: Halide Edib
Adıvargünün okuruna ilk kez buncatıtız bir çalışmay-
la sunulacak,
O akşamüzeri Mehmet Kalpaklı bıze katılamadı.
Halide Edıb'in torununun oğlu Adnan Sayar, eşı
Şehnaz Hanım. Özgür Yayınlan'ndan Halit Bey ve
ben. Gülbün Hanım'ın harikulâde çay sofrasında
söyleştik: Kıtapların kapakları nasıl olacak, hangı kâ-
ğıda basılacak kitaplar, hangı sırayla okura erıştırıle-
cek...
Klasik yazarlarımızın gündemde tutulması benı
mutlu kılıyor.
Mutlu bir akşamüzenydi.
Sonra gece oldu. Mevlid'ı veZo/a'yı aynı coşkuy-
la, özdeş tutkularla okumuş Halide Edib ı düşünüp
durdum.
En büyük mafya
roıııaııııu o yazacak
Kültür Senisi - 'The Godfather'ı hemen
hepimiz bilinz: sinemava aktanlan en ünlü
romanlardan bindır. Mafyanın ileri gelen
ailelennden binnin destansı övküsüdür
'The Godfather". Bevazperdeye sen halın-
de aktanlarak ölümsüzleşen buromanınya-
ratıcısı Mario Puzo, bu kez "The Last Don*
adlı venikitabıylasürükleyicı bir
mafva övküsü anlatıvor. Nevv
"Vörk'un Bron.\ semtınde vaşavan
ve serı olarak suç işleyen bir ör-
gütü konu almış Mario Puzo bu
kez. 75 vaşını dolduran vazarın.
uzun biraradan sonra kalemi eli-
ne alıp ortava çıkardığı bu vapıt.
Puzo'nun editörü Jonathan
Karp'ın dey ışıv le 'bir geri dönüş
kitabı'. Kitapta yer alan kahra-
manlar tutkulan. dürtüleri. ödün
vermez gururlan v e grotesk ego-
lan ile yine obildığımiz Puzo ka-
rakterleri...
Beş v ıl önce geçirdiğı ağır \ o _
tehlikeİı kalpameliyatından son- \ [ a ( K
, p u
ra. değil yeniden vazmak. ayağa
biıe kalkamayacağı düşünülen Mano Puzo.
yenı kitabını koltuğunun altına alarak her-
kesi şaşırtmış. Editörü. onu 'hırsızlaruı kal-
binden geçenleri ve kalbimizdeki hırsızlıkla-
rTanlatarak bizlere davatılan ahlakı değer-
lerin ıronik vönünü gösterdıği için bu den-
lı başanlı olduğunu söylüyor
'The Godfather'ın yazarı. aslında kıtap-
lara konu olacak türden maceraperest bir
yaşam sürmüş. Gençliğinde kumarla arası
iyi olan Puzo. ne \ azık kı kötü bir o> uncuy-
muş. Kumar borçlan yüzünden çok büyük
sıkıntılarçekmış. Hâlâda oynamaktan vaz-
geçmıvor. ama bu kez son derece tehlikesız
bir şekilde. Aıle dostlanndan Speed V'o-
gel'ın anlattığına bakılırsa kumar tutkusunu.
torunlanyla telev ızyon karşısına geçıp spor
karşılaşmalan izlerken tahmin >-ürüterek gı-
deriyor ünlü yazar. Ama bir
türlü anlavamadığı bir şey
var; o da hali vaktı yerınde
koskocaadamların parava ih-
tıyacı olmadığı halde kumar
denen ılletten bir türlü vazge-
çememesı. Son kıtabında bu
kötü ahşkanlığa sahıp olanla-
ra ahlak dersi veriyor bir ba-
kıma. Dostlanna göre Puzo.
havattan her zaman gereğın-
den fazla şev ısteyen biri.
"Hep sınırlannı aşarak yaşa-
mak istedi. 'The Godfather'ı
vazıp çok para kazanmadan
önce de lüks harcamalarda
„ bulunurdu. Taksiye binmek
>a da pahalı sigaralar içmek-
ten vazgeçmezdi."
Evdeki Mario Puzo'yu ıse yakın dostu
vazar JoshGreefekJşöyle anlatıvor: "Evde
tam anlamıv la bir" Baba' dır. Aile içi Uişkile-
re çok önem verir. Doğal biridir. her zaman
anlatacak ilginç bir hikâvesi vardır."
Mario Puzo. henüz çok taze olan yenı ki-
tabının ardından venı bir romana daha baş-
layacak. En büyük mafya romanının henüz
vazılmadığını düşünüyor vegörünüşebakı-
İırsa bu 'büyük" romanı o yaratacak.
0 jy
\ 1 OO yildlT insanlar,
ışığa üşüşen pervanelergibi
sinema salonlannı doldıınıyor. Çünkü.
bir tutkudur sinema.
Bir hayal, bir düş...
...Ye bu düşü yaşayan, hayatl her
gün yeniden yorumlamayı, ona
her yeni günle yeni bir duygu, farklı
bir anlam katma>'i bilen erkekler,
Dufy giyerler.