23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SArFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1996 SALI 12 KULTUR 'Roman henüz ölmedi 9 alman Rüşdü. romanın günümüzde artık hiçbir işlevi kalmadığını iddia eden başta Prof. George Steiner olmak üzere aynı görüşü paylaşan yazarlara şiddetle karşı çıktı. Romanın henüz ölmediğini belirten Salman Rüşdü, iyi yazarların her zaman meslektaşları tarafından saldınya uğradığına değinerek edebiyat dünyasındaki tartışmalan gündeme getirdi. Romanın varoluş sorununu tartışma konusu yapan yazarlan eleştiren Rüşdü. bu eleştirilerin bir kısmını da yayınevlerine yöneltti. Kültür Servisi - Günümüzde 'iyi roman' vazilabilrvor mu; yoksa roman yazarlığı tanhe mi karıştı?.. Hınt asıllı yazar Salman Rüşdü, İngılız Yavıncılar Bırlıği'nin (Bntish Publishers" Assocıation) >ıllık olağan toplantisında romanın günümüzde artık hıçbır ışlevı kalmadığını ıddıa eden Prof. George Steiner başta olmak üzere. Steıner'la avnı gorüşü pavlaşan George OnveU \e V S. Naipaul gıbı yazarlara şiddetle karşı çıktı. Salman Rüşdü. The Observer Re\ ievv "da 18 Ağustos 1996tanhınde yayımlanan >azısında "Roman öldü" görüşünü sav unan edebıyatçılan ve edebiyat tarıhçilerini sert bırdille eleştırerek romanın henüz ölmediğini belırttı. Rüşdu. vazısında, Prof Steiner'ın şu görüşlerini yeriyor "Artık yazariar da yonıldu. Roman belki bir süre daha yazılacak. ama kesinlikle gerçekçi formiara daha uygun olarak. Çiinkü günümü/de romanın yerini olgusal kurgu almıştır." Steiner. klasık okur tıplemesının de tanhte sılındığını savunuyor. Bir başka >azar. V S. Naipaul ıse 'roman' sözcüğünü duymaktan bıle kaçındığını. bu sözcüğün kendısını 'hasta' ettığinı ıtıraf edıyor. Tıpkı Steiner gibı. romanın ömrünü doldurduğuna inanan Naipaul. artık yazmıyorve romanın günümüz koşullannda işlevsızleştiğını düşünüyor. Rüşdü. birbaşka ünlü İngilız yazann. George Orvvell'ın 1936'dakı sözlerini aktararak tartışmayı alevlendinvor. "Romanın bir zamanlar sahip olduğu savgınhğı artık j itirdiğini sö> lemek hiç de yanlış olmaz. Çok değil, birkaç \ ıl önce 'Roman okumuyorum' diyen insanların sesinde belli belirsiz bir utanç sezilirdi. Bugün hiç sakınmadan. hatta bir gurur kaynağıymışçasına aynı sözü söyleyebiliyorlar." Rüşdü. bu sözlerden hareketle George On*ell V. S. Naipaul George Steiner edebiyat dünyasındaki tartışmalan da gündeme getiriyor. tyi yazarların her zaman meslektaşlan tarafından saldırıva uğradığını belirten Rüşdü. Aristophanes'ten Vtrginia VVoolf'a dek çeşıtli kuşaklar arasında bırbirini çekememe. horgörme alışkanlığının sürdüğünü savunuyor. Prof. Steiner'ın "Artık büyük romanlar karavibler. Latin Amerika, Hindistan gibi ülkelerden geliyor" tezıne de karşı çıkan Rüşdü. "Roman yazıldığı sürece. nereden geldiğinin ne önemi var?" dıverek eklıvor: "Steiner'ın kafasında Bilkent 3. Uluslararası Anadolu Müzik Festivali yann GÖreme'de başlıyor 'Insan sesi ve insan sesiyle dosthığa çağrı' Kültür Servisi - Bilkent 3 Uluslararası Anadolu Müzik Festıvalı 28 ağustosta Göreme"de başlıyor. Sa- nat dünyasının bu ılk 'gezici' festivali. Göreme'den sonra yolculuğunu Efes. Bodrum. Aspendos ve Pha- selıs gıbı kentlerde sürdürerek müzıgin büvülü sesını Anadolu tarihı ile yaşatmayı hedefliyor. Uluslararası standartlardaki eğitim-öğretim düze- yiyle uluslararası sanatçılar yetıştırmeyı amaçlayan Bilkent Ünıversitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakül- tesi'nin bir sanat projesi olan festival, Anadolu'nun sanat etkinliklerine doy- mavanvörelennetaşınmak üzere planlandı. U'lkemi- zın tarihı zengınlıklerı ve doğal güzellikleriyle bii- rünleşen kültürel yaşamı- nın tanıtımına. sanatsal et- kınlıkler voluyla katkıda bulunmak amacını güden festı\alde. konser mekân- lan "antik kentler" olarak belirlendi. Bilkent 3. Uluslararası Anadolu Müzik Festıva- lı'nın ilk etkinliğinın gerçekleşeceği Göreme. ana te- ması 'insansesiveinsansesiyledostluğaçağn'olan fes- tıvalıngörkemlıaçılışına sahne olacak. Bu vıl 10. yıl- dönümünü kutlayan Bilkent Ünnersitesi Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi tarafından düzenlenen bu müzik şöleninde çeşitlı ülkelere mensup sanatçılardan oluşan Bilkent Senfonı Orkestrası \e Bulganstan Dev- let Filarmoni Korosu. ölümsüz bestecılerin notalann- da bütünleşerek bu anlamlı çağrıyı müzığın e\rensel dilivle tekrarlavacak. Festi\al. enmn muzık bılszisi \e kendısınden sonra gelenlere öncülük etmesi nedeniy- le 'Baba Havdn' olarak anılan Avusturyalı besteci Franz Josepri Haydnın 'Yaratılış Oratonosu' ile sa- natseverlere Zelve Vadisi'nde 'merhaba'dıyecek. In- sanın doğal yaşamdakı saf yönlennı. sev ınç dolu şük- ran duygulannı. doğa coşkusu ve güzellığinı anlatan oratoryo. aynı zamanda Haydn'ın en ünlü vapıtlann- dan bin. Bilkent Senfonı Orkestrası ve Bulearistan Marita Posselt Clemens Bieber Nanco de VVries De\ let Filarmoni Korosu'nun yer alacağı açılış kon- senni şef Karl Anton Rickenbacher yönetecek. Koro şeflığını ıse Georgi Robe\ üstleniyor. Konserin solist- leri Marita Posselt (soprano). Clemens Bieber (tenor) ve .Nancode Vries(bas-bariton|. Göreme'den sonra 1 e> lülde Efes'te. 2 eylülde Bod- rum "dagerçekleşecekolan Bilkent 3. Uluslararası Mü- zik Festıvalı'nin Ankara'da düzenlenecek 4 ve 5 ev- lüld -ı i konserlerden ilki. 'Üniversitenin 10. Yılı" kut- lamAuı çerçevesınde. ikincısi ıse LTNICEF yaranna gerçekleştirilecek. Festival Aspendos'tan sonra. 9 ey- lül akşamı Phaselis'te müzik dostlarına veda edecek. Festivale dünyaca ünlü ikı büyük sanatçı solıst ola- rak katılıyor. IgorOistrakh ve Suna Kan. Müzik tan- hinın en görkemlı keman konçertolarına yer verilecek olan müzik şölenıne bu ıkı keman sanatçısı avn bir renk katacak. Oistrakh'ın solıst olarak katılacağı ilk konser I evlül günü 21.30'da. Efes Antık Tıyatro- su'nda gerçekleşecek. Kon- senn dığer solıstlerı Maria Temesi (soprano), Bettina Denner-Brückner (alto). C lemens Bieber ve Nanco d e v r i e s - Oistrakh. 4 eylül- ^ e ^ n ^ a r a Bilkent Konser Salonu'ndada solıst olarak müzikseverlerinkarşısında olacak. Festivalin Bodrum dura- öında ıse ünlü kemancımız Suna Kan'ı dinleme olana- ğı bulacak müzikseverler. 2 eylülde Bodrum Kale- sı'nde gerçekleştirilecek konserde Bilkent Senfonı Orkestrasfnı vine şef Ric- kenbacher yönetecek. 8evlül tanhındeAspendos An- tik Tiyatrosu'nda Bilkent Senfonı Orkestrası ve Bul- garistan Devlet Filarmoni Korosu eşlığınde verilecek konserin solıstleri ise Suna Kan. Manta Posselt. Bet- tina Denner-Brückner. Steven Kronauer ve Nanco de Vries. Festivalin son konsen 9 eylülde Phaselıs Açık- hava Müzesi'nde veralacak. Bilkent Akademık Oda Orkestrası'nın vereceği konseraynı zamanda 'özelga- la konseri' nıtelığini taşıyor. Orkestrav ı şef ServerGa- nhe\ vönetecek. emperyalist bir harita var. Ancak Av rupa'daki imparatorluklar çoktan tarihten silindi." Stenıer'ın 'yorgun A\rupalıyazar' tiplemesı Rüşdü'ye göre "\ahim boyutlarda bir yanlış ömekleme*. Son 50 vıl içensinde çok güçlü kalemlerin ortaya çıktığını savunan Rüşdü. kendı yazar listesinı sunuyor okuyucuya: Albert Camıts, Grahaın Greene, Dons Lessing, Samuel Beckett. Eha Morente. I ladımir \'ahoko\. llalo Calvino. Giinrer Grass. Alexander Soljenil.sin, Mılaıı Kıındcru. Daııılo Kıs, Thomas Bernanl, Margııerıte Yoıın enur "Herkesin kendine göre bir listesi vardır. Eğer bu listeyi Av rupa sınıriannın ötesine dogru genişletirsek dünva çapında çok önemli >azariann olduğunu görebiliriz. V. S. Naipaul \e Steiner'ın 'umutsuz vaka' olarak baktığı roman alanında aslında çok büvük bir üretim var. Yine de Naipaul. artık yazmak istemivorsa yapacak bir şe> yok demektir. Roman, onsuz da var olmav ı sürdürecek. Bundan eminim." Sanatsal üretımde yenı bıçımlenn ortaya çıkması ile edebıvatın önünde yenı kapılar açıldığını düşunen Rüşdü. Satvajit Rav. Ingmar Bergman, \\'ood> Alk'n. Jean Renoir gibı büyük sinemacılann aynı zamanda başanlı bırer yazar olduğunu belirtıyor. Ancak. sözü edılen bu usta vönetmenlerin vazdıkları metınler. sinemanın zengın olanakları savesınde bellı bir sanatsal değer taşıvor Rüşdü'\e göre "Tarantino gibi senaryo yazaıiannın başansı, durumları ve kişileri edebi bir >olla değil, son derece "elle tutulur" biçimde tas» ir etmelerinde vatıyor." Romanın varoluş sorununu tartışma konusu >apan yazarlan eleştiren Rüşdü. bu eleştınlenn bir kısmını da yayınevlenne vöneltıyor. Günümüzde vayınev lennin özensız birpolıtika ızledığını belirten Rüşdü. geçen yıl Ingıltere'de 8 bini aşkın sayıda roman vavımlandığını ve bu oranın gereğinden fazla olduğunu savunuyor. Bu edebivat bombardımanı karşısında okuyucunun ürküp kaçtığını sövleven Rüşdü've göre. vayımlanan 8 bin kıtap arasında elle tutulur sekiz tane bile çıkmıyor ne yazık kı Kıtap enflasyonu karşısında okuyucunun artık iyi ile kötüyü birbirinden ayıramayacak kadar şaşkın bir halde olduğunu belirtiyor Rüşdü Bu vüzden de romanı. endustnyel bir ürün olarak görenleri eleştıriyor. Makalenin sonunda. konuvu farklı bir boyuta kaydıran ünlü yazar. edebıvatın karşisındakı en büyük tehlikenın. düşünce özgürlüğüne getınlen \asaklar olduğunu sövlüvor: "Bu >eni bir tehlike değil. Çağımızda düşünce ve varatma özgürlüğüne her zamankinden de voğun bir saldırı var. Düşüncelerini satmavı reddeden yazar vapavalnız bırakılıyor." Yıllar boyu sansür ve tehdıtlerle karşılaştığı ıçin artık vapılnıası gerekenler konusunda ıvice denevim sahibı olduğunu belirten Rüşdü. Çin. Türkıye. Nıjerva. İran. Mısırgıbı ülkelerde yazarlara uvgulanan baskılan çok daha vahim bulduğunu eklıyor. YAZI ODASI SELİM İLERt Yeniden Halide Edib Özgür Yayınları Halide Edib Adıvar'ın eserlerini yeniden okura kazandıracak. Dızide bu kez başı "Ha- tıralar: 1" çekıyor. Yani Mor Salkımlı Ev. Mor Salkımlı Ev'in evimizde okuma şöleni yarattı- ğını nasıl unuturum! 1960'larda anneanneciğım bıle bu kitabı soluk soluğa okumuştu. Oysa ben eptey sonra okuyacaktım. Mor Salkımlı Ev derıdiğinde, örtüleri bembeyaz bir divanla, pencereden görülen mor salkımlar belirir. Halide Edib anılar gelgitınde birçok ayrıntıyı ışlemış- tir ama, ille o beyaz örtülü divan ve mor salkımlar. Böylece bahçeyle ev, dış mekânla ıç mekân sanki birleşirler; Halide Edıb'in bütün çocukluk dünyası da oraları olup çıkar... Mor Salkımlı Ev'de, on dokuzuncu yüzyılın sonla- rındaki istanbul anlatılır. Bu istanbul gerçekten bir kültür çoğulluğunu yansıtmaktadır. Bir yanda 'Mev- levi' anneanne, bir yanda Rum madamın yönettıği anaokulu. Sonra, mor salkımlı evın ötesinde. Ihla- mur'da. azınlıkların çalgılı. eğlentılı dünyası. Örnek- ler çoğaltılabilır. Halide Edib kültür çoğulluğunda parçalanmaz. Tersine, farklı, değişik kültürlerden zengin bir dunya kurar. Onu alıp toplumbilimsel yant hiç mı hiç gözar- dı edilmemiş romanlarına götürecek bir yaşama or- tamı söz konusudur. Handan'üak\ Handan elbette Halide Edıb'in tıpa- tıp kendisi değil, 'roman kışısı'dır. Bununla bırlıkte Handan olsun, Mev'ud Hüküm olsun, hatta yıllar sonrasının Tatarcık'\ olsun. hepsi Mor Salkımlı Ev'de- ki küçük kızdan ızdüşümlerle örülmüş gıbıdırler. Bana öyle gelıyor ki, Doğu'y'a Batı'nın çakıştığı bir coğrafyada yaşadığımızın ılk romancısı Halide Edib'dir. Aşk-ı Memnu Boğaziçı'ndeki yarı alafranga dün- yada törel değerlenn yönlendırdiğı. sonuçlandırdığı birfaciayı anlatıyordu. Okuyanlar hatırlayacak, Aşk- ı Memnu'da Bihter, her şeye karşın, mahkûm edilir. Ama Handan. romancının roman kişisi Haşım'e söy- lettiği gibi, ilende, yann anlaşılacaktır... Acaba anlaşıldı mı dıye düşünüyorum şimdi. Gerçı Handan'ın çizdiğı. betimlediği 'kadın kahra- man' sonrakı romanlara adeta bir reçete olmuştur. Daha ustalıklı kadın kahramanlar çızmeye. çözüm- lemeye çabalamış romancılarımız bıle Handan kım- liğınin etkısinden kurtulamamışlardır, hem de uzun yıllar. Popüler romanlar yazmış yazarlarımızın, hele o za- manın kadın romancılarının eserlerınde bütün kadın kahramanlar daıma bıraz gizemlı, ılle ırı ve çok gü- zel gözlü, bıraz mutsuz ve anlaşılmaz portrelerıyle görünürler. Böylesıne popülerleşmıştir Handan. Yakup Kadri onun ıçın "gıryan bir kadın" dıyor- muş. Gıryan, ağlayan, gözyaşlannı tutamayan anla- mına. Oysa Handan gözyaşlannı gizleyecek kadar mağ- rur, uzak bir kadındır. Ancak hummada iç dünyasını sayıklar. Handan'ın bir de Mor Salkımlı Ev'e bağlanabile- cek ekinsel dünyası söz konusudur. Romanın sonun- da muhafazakâr çevrelerce hırpalanmak ıstenirken, onun ıçin, "Allah ona ahretteyatacakyer verecekmi sanıyorsun? Bütün ömrü gâvur memleketlerınde geçtı" denır. Ne var kı Handan, o gâvur memleket- lerinde, yetıştiğı köklü, karmaşık. zengın külturün bir insanı olmaktan asla caymamıştır. işte bu sorunun anlaşılmadığını, uzerinde durulma- dığını, henüz ırdelenmedığıni düşünüyorum... Geçenlerde Gülbün Türkgeldi nin zarif çağrısına katıldım. Gülbün Hanım gibı bılgıli bir İstanbul hanı- mefendısının Halide Edib varıslerinden olması bugü- nün genç okurları adına gerçekten talıh eseri. Mehmet Kalpaklı ve Gülbün Türkgeldi, Mor Sal- kımlı Ev'in yenı basımı ıçın aylardır çalışıyorlar. Dip- notları, açıklamaları. bılgılendirmelerı şaşırarak oku- dum. daha doğrusu o kısacık süreçte ancak her bi- rine göz atabildım. Hemen belirteyım: Halide Edib Adıvargünün okuruna ilk kez buncatıtız bir çalışmay- la sunulacak, O akşamüzeri Mehmet Kalpaklı bıze katılamadı. Halide Edıb'in torununun oğlu Adnan Sayar, eşı Şehnaz Hanım. Özgür Yayınlan'ndan Halit Bey ve ben. Gülbün Hanım'ın harikulâde çay sofrasında söyleştik: Kıtapların kapakları nasıl olacak, hangı kâ- ğıda basılacak kitaplar, hangı sırayla okura erıştırıle- cek... Klasik yazarlarımızın gündemde tutulması benı mutlu kılıyor. Mutlu bir akşamüzenydi. Sonra gece oldu. Mevlid'ı veZo/a'yı aynı coşkuy- la, özdeş tutkularla okumuş Halide Edib ı düşünüp durdum. En büyük mafya roıııaııııu o yazacak Kültür Senisi - 'The Godfather'ı hemen hepimiz bilinz: sinemava aktanlan en ünlü romanlardan bindır. Mafyanın ileri gelen ailelennden binnin destansı övküsüdür 'The Godfather". Bevazperdeye sen halın- de aktanlarak ölümsüzleşen buromanınya- ratıcısı Mario Puzo, bu kez "The Last Don* adlı venikitabıylasürükleyicı bir mafva övküsü anlatıvor. Nevv "Vörk'un Bron.\ semtınde vaşavan ve serı olarak suç işleyen bir ör- gütü konu almış Mario Puzo bu kez. 75 vaşını dolduran vazarın. uzun biraradan sonra kalemi eli- ne alıp ortava çıkardığı bu vapıt. Puzo'nun editörü Jonathan Karp'ın dey ışıv le 'bir geri dönüş kitabı'. Kitapta yer alan kahra- manlar tutkulan. dürtüleri. ödün vermez gururlan v e grotesk ego- lan ile yine obildığımiz Puzo ka- rakterleri... Beş v ıl önce geçirdiğı ağır \ o _ tehlikeİı kalpameliyatından son- \ [ a ( K , p u ra. değil yeniden vazmak. ayağa biıe kalkamayacağı düşünülen Mano Puzo. yenı kitabını koltuğunun altına alarak her- kesi şaşırtmış. Editörü. onu 'hırsızlaruı kal- binden geçenleri ve kalbimizdeki hırsızlıkla- rTanlatarak bizlere davatılan ahlakı değer- lerin ıronik vönünü gösterdıği için bu den- lı başanlı olduğunu söylüyor 'The Godfather'ın yazarı. aslında kıtap- lara konu olacak türden maceraperest bir yaşam sürmüş. Gençliğinde kumarla arası iyi olan Puzo. ne \ azık kı kötü bir o> uncuy- muş. Kumar borçlan yüzünden çok büyük sıkıntılarçekmış. Hâlâda oynamaktan vaz- geçmıvor. ama bu kez son derece tehlikesız bir şekilde. Aıle dostlanndan Speed V'o- gel'ın anlattığına bakılırsa kumar tutkusunu. torunlanyla telev ızyon karşısına geçıp spor karşılaşmalan izlerken tahmin >-ürüterek gı- deriyor ünlü yazar. Ama bir türlü anlavamadığı bir şey var; o da hali vaktı yerınde koskocaadamların parava ih- tıyacı olmadığı halde kumar denen ılletten bir türlü vazge- çememesı. Son kıtabında bu kötü ahşkanlığa sahıp olanla- ra ahlak dersi veriyor bir ba- kıma. Dostlanna göre Puzo. havattan her zaman gereğın- den fazla şev ısteyen biri. "Hep sınırlannı aşarak yaşa- mak istedi. 'The Godfather'ı vazıp çok para kazanmadan önce de lüks harcamalarda „ bulunurdu. Taksiye binmek >a da pahalı sigaralar içmek- ten vazgeçmezdi." Evdeki Mario Puzo'yu ıse yakın dostu vazar JoshGreefekJşöyle anlatıvor: "Evde tam anlamıv la bir" Baba' dır. Aile içi Uişkile- re çok önem verir. Doğal biridir. her zaman anlatacak ilginç bir hikâvesi vardır." Mario Puzo. henüz çok taze olan yenı ki- tabının ardından venı bir romana daha baş- layacak. En büyük mafya romanının henüz vazılmadığını düşünüyor vegörünüşebakı- İırsa bu 'büyük" romanı o yaratacak. 0 jy \ 1 OO yildlT insanlar, ışığa üşüşen pervanelergibi sinema salonlannı doldıınıyor. Çünkü. bir tutkudur sinema. Bir hayal, bir düş... ...Ye bu düşü yaşayan, hayatl her gün yeniden yorumlamayı, ona her yeni günle yeni bir duygu, farklı bir anlam katma>'i bilen erkekler, Dufy giyerler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle