06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1996 PERŞEMBE HABERLER Heyet vazgeçti Rehin askerler için geri adım • PKK'nin, elindeki askerlerin bırakılmayacağı yönündeki açıkJaması üzerine, RPIi Erbaş ve beraberindeki heyet, Kuzey Irak'a gitmekten vazgeçti. ANKARA (Cumhurhet Bürosu)-PKK~nın sıvaM kanadı ERNK"nın. ellerinde bulunan 9 askerin verilmeyeceğı vönündeki açıklaması üzerine. RP Van Milletvekıli Fethullah Erbaş'ın başkanlığındaki. si\il girişimciler \e örgütler tarafından oluşturulan heyet, Kuzev Irak'a gitmekten "şimdilik" vazgeçti. PKK'nin kararını >eniden gözden geçirmesinı isteyen Erbaş. "Gerekçesi neolursa olsun, bu kararın veniden gözden gecirilmesi gerektiğini düşünüvoruz** dedi. Askerler konusunda umutlannı kesmediklerını vurgulavan Erbaş. "PKK. şu anda gtheniıiriik testinden geçivor. önce 'vereceğiz' dediler.şimdi geri adım atarlarsa. hem bir siire önce başlatılan banş sürecini tehlikeve düşürürler hem de şimdiye kadarki hükümetlerin tezlerini haklı çıkanrlar" diye konuştu. Düş kınklığı RP V'an Mılletvekılı Erbaş. ERNK'nin önceki gün rehin askerlerin verilmeyeceğıni açıklamasından >onra. Kuzev Irak'a gitınek içın oluşturulan heyette temsilcilen bulunan İHD Genel Başkanı Akın Birdal ve Mazlum-Der Genel Başkanı V ılma/ Ensarioğlu ile birlikte dün parlamentoda bir ba.sııı toplantısı diizenledi. Erba^. 9 aydır PKK'niıı elinde tuttuğu rehin askerlerin aıleleriyle temasları olduğunu \e ınsanı bir yaklaşımla sorunu çözmek için bir heyet oluşturulduğunu belirterek "Bunun Türkive'nin gereksinmesi olan banş için bir adım olacağım umuyorduk" dedı. PKK adına önceki gün vapılan biracıklamada. askerlerin serbest bırakılması girişiminden \azgeçildığini öğrendiklerinı kaydeden Erbaş. sözlerinı şövle sürdürdü: "Gerekçesi ne olursa olsun. bu kararın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini diişünü>oruz. Bu karar ile asker ailelerinde bü\ük bir haval kınklığı \aratmakla kalmamış.barışve kardeşlik için bir hevet oluşturan bizlerin girişiminin önü kesilmiştir. Son kararın bir kez daha değerlendirilmesini \e askerlerin serbest bırakılmasını beklhoruz. Bunun için Mazlum-Der ve İHD ile oluşturduğumuz heyetimiz. askerlerin serbest bırakılması dummunda onlan alarak ailelerine teslim edecegimizi ilgililere duv uruv oruz." Bu girişimi hükümet. değil. "banş heyetT olarak yaptıklanna dikkat çeken Erbaş. PKK'nin askerlen \ermemesine gerekçe olarak. hükümetle diyaloğun veterli olmadığını göstermesini eleştirdi. Yine de Türk hükümetinın bu konuda girişimlerde bulunması gerektiğini ifade eden Erbaş, şunlan söyledi: "ABD, bir askerinin başına böyle bir şe> gelse, muhatap kim olursa olsun. resmi, gayri resmi çözüm vollarını arıyor. Bir albav için dünyayı ayağa kaldırdı. İnsanlanna değer veriyorlar. Bu insanlar fakir ailelerden gelhor, pasaport alacak paraları bile >ok. Bizde de devletin devreye ginnesi lazım. Bu PKK ile masaya oturmak anlamına gelmez, tamamen insani bir girişimdir." PKK'nın. sözünde durmasını umut ettiğini, aksi takdirde. Kürt sorunu konusunda "askeri çözüm"ü sa\ unan hükümetlerin tezlerini haklı çıkaracagına dikkat çeken Erbaş. "Bu, banş sürvcini tehlikeye sokmuştur. PKK şu anda güvenirlilik testinden geçiyor" diye konuştu. 79 il, 550 ilçede örgütlenen DBH, 31 ağustosta resmi kuruluş başvurusunu yapacak Banş Hareketi partileşiyor AYŞE SAVI.N ANKARA - "Adlarımız farklı, soyadımız Türkiye" sloganı ileor- tava çı kan \ e hedefini "Türkiye ba- nş projesini gerçekleştirmek" söz- leriv le belırleyen Demokratık Ba- nş Hareketi (DBH) partileşiyor. Hareketin "mimarı vefinansörü" olarak bugüne dek trilvonluk har- camalar>apan DBH Geçicı Yürüt- me Kurulu Başkanı Aİi Havdar Veziroğlu. 31 ağustosta vapılacak kuruluş ^enlığınden sonra. vöne- timden çekilmeye hazırlanırken: >olda venı transferlerin gündeme gelme.M bekleni.vor. Aralarında Samsun Mılletveki- li Murat karavalçın ın da bulun- duğu bazı CHP'lılerin DBH için- deveralabileceklerikulislerdedi- CÖZİer CHP'Cfe Geçici Yürütme Kurulu Başkanı Veziroğlu görevi bırakıyor. CHP Samsun Milletvekili Murat Karayalçın ve ekibinin de DBH'ye geçeceği ileri sürülüyor. Veziroğlu. amaçlannın Türkiye banş projesini gerçekleştirmek olduğunu söylüyor. le getiriliyor. Veziroğlu. •*Yıldız,yal- dız, transferpeşindedeğiliz. Ancak kapınıız herkese açık" dedi. Eskı CHP Tuneeli Milletvekili. işadamı Ali Havdar Veziroğlu"nun öncülüğünde >aklaşık 9 ay önce başlatılan proje kapsamında 79 il ve 55O'ye yakın ilçede örgütlen- me "teknik" anlamda tamamlan- dı. DBH Geçici Yürütme Kurulu Başkanı Veziroğlu'nun verdiği bil- giye göre. üve kayıt "rezenasyo- nu" yaptıranların sayısı 50 bini buldu. Ekonomik yönden. parlamen- toda temsil edilen partileri kıskan- dıracak kadarzenginliğe sahip olan hareket için. Veziroğlu. tek başı- na tri lyonu bulan harcamalar v ap- tı. Veziroğlu. partinin "geleceği- nP garanti altına alabılmek için bir de şirket kurarak "hareketi". "par- ti" olarak veniyöneticılere dev ret- meye hazırlanıvor. Sorularımızı yanıtlavan Vezi- roğlu. genel başkanlık için koşul olarak öne sürdükleri 40 yaş sını- nnı aştığı veamacına ulaştığı için parti yönetimine girmeyeceğini bildirdi. Veziroğlu. merkez sol yelpaze- de >er almalarına karşın. kapıla- rının herkese açık olduğunu ifade ettı. Veziroğlu. kamuoyunda "AJevi hareketi" olarak değerlendirildik- lerı anımsatıldığmda "Kesinlikle bö>le bir avnm söz konusıı değil. Bi/ Ale\ ileri de bütiin kesimleri de kucakiamav ı amaçlıvoru/. Türki- >e mozaiğini kucaklayacağız~ de- di. 31 ağustosta vapılacak kuruluş şenliğınde. kurucular hstesinı açık- la\aeaklarını beiirten Vezıroclu. kimlerin yer alacağı konusunda isim vermekten kaçındı. Ancak. bazı eski CHP'îiler \ e \ ine bu par- tiden millenekillerinin adı DBH için kulislerde dolaşmaya başladı. Aralarında Murat Karayalçın"ın SHP Genel Başkanhğı dönemin- de Genel Başkan Yardımcılığıgö- revınde bulunan Nilgiin Süer'in de bulunduğu bazı SHP kökenli- lerin de DBH 'de çalışmalannı sür- dürdüğü bilini\or. Karavalçın ve ekibinin DBH içındeveralacağı sövlentilerini de değerlendıren Veziroğlu. "Kara- valçın benim arkadaşun,her zaman görüşürüz. ama biz transfer pe- şinde değiliz. Sade milletvekili ola- rak isterlerse gelirler kanlıriar. > li- dız-\aldız peşindedeğiliz" demek- le vetindı Akit gazetesi yazarı Mustafa Kaplan'ın 'Zelzele' başlıklı yazısındaki iddiası 'Depremler Allah'ın Alevilere ikazı' MİVASE İLKNLR Akıt gazetesi vazarlanndan Mustafa Kaplan'ın 19 Ağustos 1996 Pazartesi günkii "Zelzele** başlıklı vazısında Alev ilen "inanç zaafiyeti olan bir topluluk'olarak göstererek. Amasva ve Ç'orıım depremı ile Allah'ın Alev ileri ııv ardığını öne sürdü. Av rupa Alev i Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Rıza Gülçiçek. gerıcilerın doğal bir afeti bile kııllanacak kadar alçaldıklarını belirterek. "Bundan önceki doğal afetier kime ikazdı?" dive >ordu. Akit >azarı Mustafa Kaplan. **Zelzek** başlıklı yazısının girişinde de Kıbns'ta ölen iki Rum gencinden de "Geberen iki Rum kopili" dive söz etti. Deprem nedeniyle Alevılerin inancına saldıran Kaplan şunları yazdı: "Bölgedeki köylerin ekserisi Ale\ i kardeşlerimizin vaşadığı yerler. Bü\ ük ölçiide inanç zaafiyeti vardı. Bu manevi ikazla inşallah akıllannı başlanna alırlar. kabri unutmazlar. Allah'ın emir \e vasaklarına riavet ederler. Bu tiir musibetler elbette istennıe/: ama geldikleri zaman da en kuv vetli nasihatçılardan daha tesirli olduklan da gizknemez. C enab-ı Hakk'ın bu musibetlerle verdiği ikaz dersine itirazınıız vok." Hacı Bektaş Anma Törenlen nedeniyle Türkiye'de bulunduğu sırada yazıyı okuduğunu beiirten Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Rıza Gülçiçek. vaptığı yazılı açıklamada Mustafa Kaplan'ın vazısını "alçaklık** olarak değerlendirdi. Gerici- yobazların doğal bir afeti bile kirli emellerine alet edecek kadar alçaldıklarını beiirten Gülçiçek. daha önce gericilerin güçlü olduğu bölgelerde de doğal afetier mevdana geldiğını anıııisatarak "Tann buralarda kimleri ikaz etti aeaba?** diye sordu. Avrupa'nın çeşitli üfkelerinde I40derneğin bağlı bulunduğu Avrupa Alevi Birlikleri Federas>onu'nun Genel Başkanı Ali Rıza Gülçiçek. insanların inançlarına saldırmanın geri tepen bir silah olduğunu ve saldırana da hayır getirmediğini vurguladı. Laiklikten. demokrasiden. banştan ve insaıı haklarından yana olan tünı kurum ve kişileri bir blok oluşturmava çağıran Gülçiçek. "*Tiirki>e">igericilik ahtapotunun kollanndan. Ortaçağ karanlığından kurtarmak valnı/ca buna bağlıdır" diye konuştu. Sıkı gihenlik önlemleri alınan davada işkence saptıklan saviyla yargılanan 10 polis için 70'er \ ıl ağır hapis cezası isteni\or. Hukuk 'işkencesınavı J veriyor NECATİ AVGIN MANİSA-AdaletBakanhğı'nın karanv la işkenceci polıslerin vargı- lannıasına Manisa AğırCeza \1ah- kenıesindebaşlandı Saveı. DHKP- C operasvoııunda gözaltına alınan- lara i;,kencevaptıklan savlanan 10 polis hakkında 7 0'ervıl ağır hapis cezası istedi İşkence görenlennsa- vunmanlığını üstlenen avukatlar. sanık polis memurlannın tutuklan- nıalannı talepettıler. Mahkemehe- vetı tutuklama istemini reddeder- ken. duruşmava katılnıavan altı sa- nık polısin gelecek duruşmava po- lis gözetimındekatılmalannıkarar- laştırdı. Sıkı giivenlik önlemleri alınan duruşmada sav cı. sanık polis memur- ları. Le\entÖzvez,Turgut Demirel. Engin Erdoğan. Fevzi Aydoğ, >1u- sa Geneer, Mehmet Tan, İurgutÖz- can, Atilla Giirbüz. Rakazan Ko- lak. Halil Demir ın. Ali Göktaş, M.G« Faruk Deniz. Emrah Sait Er- da, Aşkın Veğin. Levent Kılıç, Hü- se>in Korkut Boran ŞenoLJaJe Kurt Nİünüre Apaydın.A..M.B^Sema Ta- şar, Abdullah ^ ücel Karakaş. Öz- gür Ze>bek'e gözaltında kaldıkla- rı süre içınde şıddet ve kötü mu- amele yaptiklannı öne sürerek 70'er yıla kadar ağır hapis cezası ile ce- zalandınlmalarını talep etti. Duruşmava katılan Manisa Em- niyet Müdürülüğü Terörle Müca- dele Şubesi'nden Başkomiser. Ha- lil Emir ile polis ınemurlan. Levent ÖzAez, Turgut Demirel, Turgut Öz- cankimseve işkence yapmadıklan- nı öne sürdüler. Duruşmava davacı olarak katılan öğrencılerden. Hüse- yin Bozkurt, Boran Şenol.Jale Kurt Münire Apavdın. Sema Taşar. Ab- dullah Vücel Karakaş. Özgür Zcv- bek emnıyette kaldıkları süre içın- de sanık polis memurları tarafın- dan kendilerine işkence vapıldığı- nı. ışkencenin polisler arasında Ko- mutan olarak cağrılan Ba^konıiser Halil Emir tarafından vönetildiğı- ni sövlediler. Duruşmava tanık olarak çağnlan Manisa Dev let Hastanesi'nde görev - li doktorlar. A>han Taşpınar, Hari- ceÖte>iizoğlu, Av han Taşpınar, Emi- ne Keskin, Erhan Keskin. Hatice Dilber, Canan Kuş da ıfadelerinde hastaneyegetirılen çocukları sağlık kontrolünden geçirdiklerini. ancak çocuklann şifahi olarak birşıkâvet- lerinın olmadıöını öne sürdüler. A\ ııkat Pelin Erda > e .Sema Pektaş. mihekkıllenne işkence vapıldığını öne sürerek. "Gerekli muaveneva- pılmadan raporverilmiştir. Dnktor- ların \erdikleri raporlar eksiktir. Adli Tıp Kurumu tarafından \eri- len raporlarda müvekkillerimize iş- kence vapıldığı nelirtilmektedir. Bu nedenle hastane doktorlannın \er- dikleri rapoıian kabul etmnonız. Sa- nık polislerin tutuklanmasını talep edhoruz" dediler. Mahkeme hevetı, av ukatların sa- nık polıslerin tutuklanma ıstemle- nni reddettı. Mahkeme heveti du- ruşmav a katılmavan. polis memur- iarı. Engin Erdoğan. Fevzi Avdoğ. Musa Gecer, Mehmet Tan, Âtilla Giirbüz. Ramazan Kolak'm polıs gözetimınde duruşmava getırilme- sini kararlaştırdı. Tuneeli Yargısız infaza CHP heyetiTLNCELİ (Cumhuri>et) - Tunceli'de 15 Ağustos 1996 günüÇermik mezrasındakı e\ inde özel timler tarafından sağ olarak alınan ve aynı gün akşam saatlerinde ölü olarak dev let hastanesi morguna getırilen Mazlum Mansuroğlu olayını CHP Meclisgündemıne getirecek. Bir rapor hazırlamak için dün Tunceli've geleıı CHP Genel Sekreter Yardııneısı Sinan ^erlikaya ile CHP Merkez Yürütme Kurulu Üvesi. Tuneeli milletvekili Orhan Veli Yıldırım. dün ilk olarak Mazlum'un götürülüşünde canlı tanık olan annesi Emine Mansun>ğlu ve babası Şerif Mansuroğlu'v la görüştü. \erlikava ve Yıldınm. Tuneeli "Vali V'ekili Me*litAtbaşve Emnivet Nfüdürü Süleyman Güleç'le de görüşerek geniş çaplı bir rapor hazırladılar. Yıldınm. "Görgii tanıklarımn ifadesine göre Mazlum evinden özel timler tarafından sağ alınmış, ancak bir süre sonra ölü olarak geri getirilmiş. Bu konuda hazırladığımız raporu bilgi \e belgeleri sa>ın genel başkanınıı/a sunacağız** dedi. 3IFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Bir hapishane ranzasına sıra- lanmış üç genç ve güzel kadın. Hepsi de kocalarını öldürmüş- ler. Gülten Gülhan, Meltem Tunç ve Fatma Çevik. Fatma. Sabah gazetesinden Sedef Şenkal a şunlan söylüyor. "Bel- kı şu an toplumdan dışlanmış olabiliriz. Fakat bizteri bu yolla- ra iten toplumun ta kendisi. Ben burada rahat mıyım? Bir katil gibi görünebiliriz. Ama biz de in- sanız. Dörtduvar arasında insan- larolduğunu. bizlerihatırlayın." Fatma Çevik'in söyledikleri, bana 1986 yılı sonlarında kaldı- ğım Üsküdar Paşakapısı Ceza- evı günlerini anımsattı. Paşaka- pısı"nda o dönemde siyasi olma- yan mahkûm ve tutuklular kalı- yordu. Cinayetten yargılanan er- keklerin önemli bir kısmı da eş- lerini öldürmüşlerdi. Cezaevle- rinde cinayetten yargılananlara özel biritibargösterilirdi. Erkek- lerın önemli bir kısmı cinayeti namus nedeniyle işlediğini an- latırdı. Her cinayet işleyenin bir kendi anlattığı öykü vardı, bir de diğer mahkûmların onlarla ilgili söyledikleri. Bu öyküler de çoğu zaman birbirini tutmazdı. Kocalannı Öldüren Kadınlar..."Namus" gerekçesiyle cina- yet işlemiş olanların itibarı da- ha da yüksekti. Bu yüzden. er- kek tutuklular hemen her cina- yete bir namus ilişkisi katmaya çaba sarf ederlerdi. Bu onların cezaevinde daha fazla ilgı gör- melerini sağlardı. Sonuçta cinayet bir yıkımdı. Aynı koğuşta kaldığımız bir po- lis memuru vardı. Çok sevdiği eşini. sırf bir tartışma sırasında kendisine "domuz" dediği için öldürmüştü. Annesi mezara, ba- bası cezeevine giden iki küçük çocuk ortada kalmışlardı. Ço- cuklara, teyzeleri, yani öldürü- len annenin kardeşi bakıyordu. Aynı kadın, görüş günleri ise, kızkardeşini öldüren adama ço- çuklarını getıriyordu. Böyle bir acıya nasıl katlanıyordu bilemi- yorum. Meltem. Fatma ve Gülten ko- calarını öldürmüşlerdi. Hepsi de koca dayağından bıkıp usan- dıklarından, çaresiz bir anların- da can havliyle yılların acısının intikamını almak için cinayet iş- lemişlerdi. Erkekler "namus"yü- zünden eşlerini öldürürken, ka- dınlar büyük eziyete son ver- mek için kocalarını ölüme gön- deriyorlardı. ••• Arada ilginç bir fark var. Ne- redeyse hıçbirerkek. eşı kendı- sini her akşam dövdüğü gerek- çesiyle cinayet işlemiyor. Nere- deyse hiçbir kadın da. kocası- nı "namus"gerekçesiyleöldür- müyor. Çünkü. erkeğin başka kadınlarla ilişki kurması, kadın açısından bir "namus" sorunu olarak görülmüyor. Bir "aldat- ma"öan söz edilebilir, ama ke- sinlikle kadının namusu, koca- sı nedeniyle "kirlenmiyor." Her iki örnek de erkek egemen sıstemin cinayetlerin temel ne- deni olduğunu gösteriyor. Ege- menliğin kayıtsız şartsız sahibi olarak erkek kabul edildiğinden, o da kendisinde kadına her tür- lü eziyeti yapma hakkını görü- yor. Bu "r7a/(A;/n"kullanılması za- man zaman kadınları canların- dan bezdıriyor. insanın en zor ya- pabileceği şeyi yapmaya, ka- dınları cinayet işlemeye götü- rüyor. Gülten'in öyküsü bunun çar- pıcı örneklerinden birisi: "Ha- yatta en değer verdiğim varlık- lanm çocuklarımdı. Kocam on- lan süreklı dövüyordu, Bu ne- denle onlan mahkeme kanalıy- la aldım. Kendime yeni bir ya- şam kurdum... Eşimyine kapı- ya dayandı. Içerı almak zorun- da kaldım. Sarhoştu. Bıçak çe- kip çocuklarımın gözü önünde bana tecavüz etti. Sızıp kalınca kızlanm polise haber verdi. Bu olay onu çılgına çevirdi. Sık sık kapıya gelip sizi öldüreceğim diye tehditler savuruyordu. Bir gece. pencerenın açıldığını fark ettim. Tehdıt ve küfüre başlayın- ca sesin geldiğiyöne doğru so- payı salladım. Sopa üzerınde kırıldı. Ona bir şey olmamıştı. Korkudan orada bulunan balta- yt aldım ve 'Gitmezsen bunun- la vururum' dedım. Gıtmedı. Baltayı sallamışım." Dayak cınayetleri gibi. "na- mus cinayetleh" de erkek ege- men sistemin ürünü. Erkeğin kendisi. başka kadın- larla ilişki hakkını kendinde gö- rürken. eşinin erkek sineğe bak- masını bile ciddi bir namus so- runu haline getiriyor. "Namus belası "na eşini öldürmek de er- keğin erkeklik görevleri arasın- da sayılıyor. Örneğın "namusu elden git- miş" ve buna rağmen eşini öl- dürmemiş erkek, bu toplumun en aşağıladığı erkek tipi olarak kabul edilir. Ama özellikle evliy- ken başka kadınlarla ilişki kuran erkek ise itibar görür. gıpta ile ba- kılır. "Erkek adam, bir anda kaç tane kadını birden idare ediyor" diye kendisine övgüler düzülür. Kocalarını öldüren kadınların fotoğraflarına bakıyorum. Gü- zel ve hüzünlü yüzler. Eşlerini namus yüzünden öldürmüş er- keklerin görüntüleri gözümün önüne geliyor. Diğer tutuklulann gözünde "namuslu", "itibarlı", gerçekte çaresiz ve zavallı. Erkek egemen sistem, kadın- lara da, erkeklere de büyük acılar çektiriyor. PERŞEMBE ORHAIS BLRSALI Erbakan, İlim, Ay, Beyin... Erbakan'ın Malezya'da islam Üniversitesi'nde bi- lim ve bilim tarıhi üzerine attığı nutuk 18 ağustos ta- rihli Hürriyet gazetesinde ayrıntılarıyla yayımlandı da Hoca'nın bu konudaki düşüncelerini öğrenme fırsa- tını bulduk. Başbakan. Sedat Ergin'in haberine göre. Batı bi- liminin temelınde islam âlimlerinin buluşlarının yattı- ğını. Arap matematıkçilerin rakamları, dört işlemi keş- fi sayesinde. Batılıların Ay'a gidebildiklerini söylemiş. Hoca. bir de fatura çıkartmış Batılılara: islam âlemi, bu buluşlara patent hakkı ödemelerini isteseymiş, Batılıların ayaklarına giyecek donu kalmazmış... NA- SA âlimleri de Kuran dersı aldıktan sonradır ki Ay'a, uzaya gidebilmişler... Hoca, Uzakdoğu Müslümanlanndan çok etkilenmiş ve seyahatinin sonunda şu sonuca varmış: Türki- ye 'de beyin yok! • • • Erbakan bilim doktoru. Yanı bir uzmanlık tezi yaza- rak, bılimsel araştırma yapabilirlik ve bilimsel düşü- nebılirlik payesı almış. İTÜ'de hocalığını överter. Ko- nuları tatlı dılle anlattığı söylenır. Tıpkı bugünkü sakin konuşması ve tatlı dille bütün Türkiye'ye her şeyi süt- liman göstermesi gibi. Hoca'nın bilim doktorluğu var. ama daha sonra ünıversıtede bılımle ılişkili bir araştırma yapmamış. Ulus- lararası bilim dergilerinde, bir bilimsel çalışma yaptı- ğına ve bunun sonuçlarını yayımladığına ilişkin her- hangi bir kayıt yok. Hoca. 196û"lı yıllarda profesör titri almak için baş- vurmuş. O dönemde profesör olabilmek için, dokto- ra çalışmalarından başka. yabancı bilim dergilerinde yayımlanmış en az 1 bilimsel makaleye sahip olmak şart koşuluyor. Kurulan jüri. Hoca'nın dosyasını incelemiş. Dosya- da Almanca yazılmış bir makale olduğu görülmüş. Böylece Hoca'ya profesörlük unvanı verilmiş. Verilmesine verilmiş, ama... Jüri. Hoca'nın bu Almanca makaleyi nerede, ne zaman ve nasıl yayımladığını merak etmiş, ancak za- mansızlıktan da yeterince araştıramamış doğrusu. Makalenin menşei konusunda ise rıvayet muhte- lif... • • • Her ne kadar profesörlük unvanı. bilim adamlığına tekabül etmese de, en azından bir zamanlar aldığı bi- lim doktorluğu unvanı, Sayın Erbakan'ı, bilim tarihin- de daha nesnel konuşmaya ve davranmaya zorunlu kılabilırdi. diye düşünüyor ınsan. Ancak demek ki bilimle köprüleri bir attınız, tam atı- yorsunuz, öyle ki geri dönmeniz mümkün olmuyor. Erbakan'ın onlu sayı sistemlerinin keşfini tamamen Arap matematikçilere mal edıp, Hint matematikçile- rinin öncülüğünü reddetmesi. yanlış bir bilgi aktan- mıdır. Evet İslam, Arapdünyası bir zamanlar Avrupa'nın çok önündeydı. Avrupalılar çok şey öğrendi İslam dünyasından. Ancak Rönesans'la, aydınlanma döne- miyle birlikte Avrupalıların yıldızı parladı. Erbakan, İs- lam ülkelerinde bilimin niçin sıfırı tükettiğini de açık- lamalıdır. 500 yıllık bir dönem es geçilebilir mi? Sayın Erbakan, NASA'da hangi bilim adamlannın Kuran'ı okuduktan, rehber edindikten sonra Ameri- kalıların uzayı keşfetmeye başladıklarını da açıkla- malıdır. Ayrıca. Hoca'nın, biz de Batılıların buluşlarına pa- tent ödemeye kalksaydık neler olurdu, konusunda da söyleyecekleri olmalı. • • • Gelelim Türkiye'de beyin olup olmadığı konusuna. Hoca'nın gezip görüp etkilendiği Müslüman ülke- lerdeki bilimsel çalışmalara bir göz attık. Öyle ya, be- yinsel faaliyetin bir ölçüsü de bilimsel çalışma. Şu so- nuç çıktı: 6 ülkenin 1985 ve 1995 yıllarında yayımla- dıkiarı uluslararası bilimsel makale sayısı ve 6 ülke- nin dünya bilımındeki sıralamaları şöyle: Ulke adı Dünya bilimindeki yeri (85-95) 1985 yıh 1995 yılı makale makale sayısı sayısı Türkiye Sıngapur Malezya Pakistan iran Endonezya 43-34 45-37 51-46 52-50 55-51 54-53 493 408 256 184 15 146 2812 1934 672 531 463 325 Tabloyu incelerseniz, nerelerde beyin gücü olduğu ortaya çıkar. Türkiye bilimsel ve teknik beyin gücüne sahip bir ülkedir. Minik bir ateşleme ile bu beyin gü- cünün neler yaratabileceğini test etmek, politikaa- nın işidir. Sanınm, Türkiye'de olmayanı, yanlış yerlerde arıyoruz... Bayrak zanlısı gözaltına alındı PKK'nin gençlik kanadına darbe htanbul Haber Servisi- HADEP2.OlağanKongre- si'nde Türk bayrağını indir- diğı. Abdullah Öcalan \e PKK bayrağı astığı iddıa edilen üniversite öğrencisi Fa>sal Akcan. kendisine yar- dını ettiğı belirtilen Gi>a- settin Mordenizle birlikte yaklaşık 2 av sonra İstanbul terörle Mücadele Şubesi ekiplennce Edırnekapı Öğ- renci Yurdu'nda gözaltına alındı. Polisavnca PKK'nin gençlik kolu YCK'ye (Kür- distan Yurtsever Gençlik Birliği) vönelik operasyon- da 8 kişiv i 42 adet bom'bay- la birlikte gözaltına aldı. Polis açıklama.Mna göre. Ankara Atatürk Spor Salo- nu'nda 23 Haziran 1996 ta- rihınde yapılan HADEP kongresinde Mehmet Öz- men sahte kimlikli Hasan kodadlı tstanbul Ünıversi- tesi Edebıvat Fakülte^i 2. sı- nıftan terk Givasettin Mor- deniz ile birlikte Türk bav- rağını ındiren Marmara Üni- \ersite\i Atatürk Eğıtim Fa- kültesı 2. Sınıf öğrencisi Fav- sal Akcan. İstanbul pölisinin YCK've vönelik operasvo- nunda gözaltına alındılar Olav la iigılı çekılen \ideo kasctten teşlıis edilen Fav sal Akcan'ın iizeriııde bulunan tişörtü yaktığı. ancak üzerin- de bulunan pantolon, ayak- kabı ve kol saatini sakladı- ğı yeri ıtiraf ettiği bildirildi. Emniyet müdürlüğünde ba- sına gösterilen Faysal Ak- can'ın gözlerini açamadığı ve konuşamadığı görüldü. Terörle Mücadele Şubesi'nin Bevlikdüzü ve Yakacık'ta yaptığı operasyonlarda gözalrına alınan SercanÖz- kan(Ali tlmaz sahte kimlik- li. Fırat Öztürk. Ercan ve Serkan kod adh - İTÜ Fizık Mühendisliği I. sınıf terk), Düzgün Kava Avdoğmuş (Nihat kod adh - l.Ü. Işlet- me Fakültesi 1. sınıf öğren- cisi). Hülya Özveren^l.Ü. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu mezunu - Ön- cü Yurtsever Gençlik Dergi- si imtiyaz sahibi). Tekin Boz- kurt (l.Ü. Bilgisayar Mü- hendisliği 4. sınıföğrencisi - Dergi çalışanı). Pınar Gün- yel (f.Ü. Edebiyat Fakültesi 4. sınıföğrencisi - dergi ça- lışanı). Demet L'zun (l.Ü. Adalet Yüksek Okulu 2. sı- nıföğrencisi - dergi çalışa- nı). inşaat işçisi .Mehmet De- ğirmenci ve demirci Meh- met Salih Can. İstanbul Em- nivet Müdürlüğü Toplantı Salonundabasınagösteril- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle