Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA. CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 1996 CUM,
12 HABERLER
0 •
6
Ortünnıe zonuılıılıığıı zuKimdür'îslamcı basında yazan değişikyazarlara, "Başı açık birisine başörtüsü taktırmak sizce zulüm değil mi? " diye sorduk.
Yazarlar bize yaptıkları açıklamalarda îran V savunamadılar ve Îran daki bu yaptmmı benimsemediklerini söyiediler
SERPİLGLISDÜZ
Başbakan Necmettin Erbakan'la İran'a
giden bayan görevlı ve gazetecıler, Jran
yönetımının isteğı üzerıne agustos
sıcağında pardösü giyip başlannı sıkıca
örterek Tahran'a indiler. Iran'dakı
yasalara göre bu üilceye girerken
örtünmeyen kadınlar. Îran topraklanna
a>ak basar basmaz örtünmezlerse ya
gen göndenliyorlar ya da orada
açıimava kalkarlarsa cezaya
çarptınlıyorlar. Daha önce Türkiye'de
yaşanan "türban" tartışmalarında
(slamcı yazarlar. "Türbanı açtırmak bir
zulümdür" demış ya da "Türbanı
yasaklamaıun İsJami yaşam biçimini
yasaklamaya yönelik bir kısıtlama"
olduğunu one surmü'şlerdı. Bu
görüşlerden farklı olarak "Herkes kendi
hukununu uvgulasın" dıyerek "çok
hukukiu" 3ir sısîemı savunan Islamcılar
da \ardı. /slamcı yazarlar kendi
ülkelerinde başırn örtmeyen. ancak
Iran'a gidince örtünmek zorunda
bırakılan bayan gazetecilerın de aynı
zulmü yasadıklan konusunda tek laf
etmediler.
'ZorunJuJuk olmamair
İslamcı basında köşe yazarı değışık
yazarlara. ~Baş) açık birisine başörtüsü
taktırmak sizce zulüm değil mi" diye
sorduk. Vazarlarbize>aptıklan
açıklamaJarda. İran'ı savunamadılar ve
İran'daki bu yaponmı
benimsemediklenni söyiediler. Akit
gazetesi yazan Abdurrahman Dilipak "
Başörtüsü Müslümanlar için farz olan
bir şey "derken şöyle konuştu:
"Müslüman olmayanlann örtünme
zurunluluğu olmamaJı. Kaldı ki
Müslüman olmadığı haJde açı>orsa da
bunun cezası Allah katındadır, dünyada
değil. kuran'da bunlar için tayin edilen
bir ceza yokrur. Ahrette cezası vardır.
İran'daki uygulama daha çok devlet
politikasının sonucudur." Millı Gazete
Başyazarı Sadık Albayrak ıse
Doğu'nun da Batı'dakı gibi kimı
kurallan olduğunu savunarak Tahran'da
başını örtmek zorunda bırakılan bayan
görevlilerin durumunu "zulüm" olarak
değerlendırmedığıni söyledı. Albayrak
**Her ülkenin her kara parçasınjn
coğrafi konumu iribarıvla kendine göre
kuraiian vardır. Hangi coğrafyada
olursa olsun o cografvanın kendine
Abdurrahman Dilipak. Bahri Zengin. Emine Şenlikoğlu.
uygun töreleri zaman zantan kendini
gösterir. Afrika'ya gidersini/ başkadır,
Amerika'ya gidersiniz başkadır. Sizi
orada TC pasaportuyla ciddive biie
almazlar" dedi. lran'ın da burada görev
yapacak kişıler için uyguladıgı kurallan
olduğunu söyleyen Albayrak
"Hanımlar başörtü örtüyorsa, erkekler
de ayakkabılannı çıkanıîar. Batı'nın da
bunun gibi birtakım toplumsal değerleri
vardır. \emeklerde kadeh kaldınlır.
Doğu top/umlannın da İslanıi özellikleri
nedeniyle birtakım toplumsal değerleri
var. Burada kadın görevlilerin başörtü
takmalannı zulüm olarak
değerlendirmemek lazını. Ama bazı
gazetecilerin Tahran sokaklannda
haber alma özgüıiükleri kısıtlanırsa bu
zulümdür" dıve konuştu. Albavrak
şöy le devam ettı: "Aneak benim
görüşlerime göre kendi toplunıunda
örtünmeyen bir insana da istediği gibi
giyinme özgüıiüğü tanımak la/ıın. Bu
datranışı İran'a ö/gü kabul etmek
gerekir. Eğer o ülkede dini kurallar
\arsa o kurallara da uygun olmak
lazım." Mektup Dergısı >azarı Emine
Şenlikoglu ıse fran'ın budavranışını
kesınlikle onaylamadığını belirrti.
'ÇıplakJıkra tahrik var'
"Başı açık bir kadına örtünme
zorunlulugu getirmek bence zulümdür"
dedı \e "Ancak aşın çıplaklıkta da
tahrik söz konusudur" diye ekledi.
$en!ikoğlu'na göre başını örten
mecburıyerten örtiiyorsa bu bir zulüm.
"Bunu onavlamıvorunı. Bir Yahudi'nin
bir Ermeni'nin inancında örtünme
yoksa İran'a gittigi zaman ona baş
örtüsü zorunlulugu getirmek
zulümdür." "Biz önce kendi
ülkemizin sorunlarını tartışalım"
diyen RP Istanbul Milletvekılı Bahri
Zengin ıse ınsanların kendi mançlarına
de\ letin karışmaması görüşünü
savunuvor. Zengin. "Türkiyegibilaik
ülkelerde başı kapalı olanlar da
açmalıdır" demey ı uygun görnıedığını
belırttı. Zengin "Bence her ikisi de bir
bakıma zulümdür. Türkiye'de yapılan
bir /ıılnıü dengelemek için bir başka
ülkede yapılanı ömek göstermek
yanlıştır. Bazıları bunu bö\le vapıvor.
Kötü nıisal ömek olmaz. fnsanlann
kendi inançlanna de\let kanşmamalı.
Biz şu anda kendi ülkemizin sorunlan
ile meşgul oluyoruz. İnsan haklan
ihlallerini bertaraf etmeliyiz. Ancak
daha sonra başka ülkelerdeki ihlaJJeri
için uluslararası Uişkilerin izin verdiği
öiçüJerde bunian dile getirmeliyiz.
Ancak Türkiye gibi laik ülkelerde başı
örtülü olanlar açmaiıdır demeyi de
dogru bulmuyorum" diye konuştu.
Zengın sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Oradaki ayrı, buradaki ayn bir olay.
Insanlar ister başlannı örterier isterîerse
örtmezler. Kamu yönetiminde üç unsur
»ardır. Kamu sağlığı. kamu ahlakı ve
kamu güvenliği. Bireyler bu üç alan içine
girmedikleri takdirde kendi tercihlerine
göre \aşariar. Kamu ahlakı dediğimiz o
toplumun genel ah/ak ilketeridir.
Bunlara herkes u\ar. Herkes kendi
inancını kendi vaşamına yansıtma
hakkına sahiprir."
'Demokrat değilsiniz'
Akıt gazetesi yazan Ahmet Kekeç ıse
fran hükümetinin ıki Tiirk gazetecınin
başını kapattırması olayını
"zulüm"şeklinde değerlendirme
hakkına sahip misıniz di\e sorarak
söyle konuştu "Laiklik anlayışını/ ve
Türkive'deki başörtüsü sorununa
\aklaşımınız sizi bu haktan yoksun
bırakıyor. Çünkü demokrat değilsiniz,
otoriter ve totaliter de\ letten \anasiniz,
doktriner Kemalizmi pozitifdüşünce>le
kanşbnyorsumız." Sorumuzun yanhş
olduğunu öne süren Kekeç "Hem yanhş
hem demagojik. lran'ın başörtü
konusundaki tavn, Türkhe'de'ki
u>gulamalar için emsal teşkil etmez.
Bunu tartışabilmek için taraflann biraz
fıkıh. biraz tarih. biraz sosvoloji. hatta
asgari ölçülerde de olsa biraz antropoloji
bilyisine sahip ulnıası lazım. Soru
demagojik... Pekâlâ ben de size aynı
mantık silsilesi>le şunu sorabilirim;
Salman Rüşdü'ye karşı gırışılen
topyekün lınç kampanyasını yıllardır
vandaiizm ve terorizm olarak
yorumluyorsunuz. Peki Şapka Risalesi
kıtabından dolayı ıdam edilen tskilipli
Atıf Hoca'yı da a>nı kategoride
degerlendiri>or musunuz? Ce\abınız
'evet'se İran'daki mgulamalan
tartışabiliriz. İslamcüan sıkıştırmak gibi
bir niyeriniz \arsa bu soru>u. 'RP
ıkîıdannın kadınların başını zorla
kapatması zulüm değil midır' şekünde
sormanız gerekirdi. Ö zaman yanıbm
"elbette zulümdüVolurdu."
Bodrutn
Uçak
seferleri
tehlikedeİstanbul HaberServisi- Türk Hava Yolla-
n (THY) Lçuş tşletmeden Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı Okta> Öztekin. Bodrum
Imsık Havaalanı üzennde hıssesı bulunan
Hatıce Ba\ 'a. alan üzennde bulunan ıcrayı
bugüne kadar kaldırması koşuluyla, hısse-
sıne tekabül eden rniktan ödemeye hazır ol-
duklannı ^öyledi. Öztekin, icranın kaldınl-
maması halınde THY'nin Bodrum seferle-
nnı durduraeağını bıldırdı Öztekin, konuş-
la ılgılı olarak THY Genel Müdürlügü'nde
düzenledığı basın toplantısında. Hatıce
Bav'ın Imsık Ha\aalanı üzennde bulunan
hıssesının kullanma hakkını Top Aır'ede\-
rettigıni hatırlatarak. "Burada aianın üzeri-
ne kurulduğu 28arsa \ar. Bu arsalardan sa-
dece bir tanesi Hatice Ba\ 'a ait. Top Air ve
Hatice Ba> buarsa>a icra kosdurdu. Eğerk-
ra\ı>anna(bugüne) kadarkaJdınrlarsa,his-
seîerine tekabül eden miktan ödemeye hazı-
nz" dedı. Bodrum Imsık Havaalanı'nı 1.5
yıllığınaışadamı Ah'Şen'den, J.ömilvondo-
îara kiraladıklarını da belirten Öztekin.
"Ödeme teklifîmiz kabul edilirse, Hatice
Ba>'a öde\eceğimizparayı .Ali Şen'den talep
edeeeğiz"dedi.
Öztekin. icranın kaldınlması halinde ise
THY'nın. diger havavolu şırketlerıne de
THY'ye alan kullanma ücretını ödemelen
koşuluyla. Imsık Havaalanı'na ınış ızni ve-
receğını söyledı.
THY'nın Bodrum Imsık Havaalanfnın
sözleşmesının 31 Aralık 1996 tanhındedo-
lacagmı da belirten Öztekin. bu tanhten son-
ra konunun tekrariflas masasına intıkal ede-
ceğıni bildirdı. Hatıce Bay ve Top Air ile
görüşmelerinın sürdüğünü belirten Öztekin,
kendılennden ce\ap bekledıklerini de söz-
lenne ekledi
Yüzde3
İsdemir
ürünlerine
yeni zam
İSKENDERl'N (CumhuriyetGünev İl-
leri Bürosu) - Iskenderun Demir Çelik
Fabrikalan ürünlerine yüzde 3 oranında
zam yapıldı.
İsdemir AŞ Yönetim Kurulutarafından
yapılan zamma göre 8 mılimetrelik de-
mirin tonu 26.9 milyon liradan 27.7 mil-
yon liraya çıkanlırken. 8 milimetrelik çu-
buk demır 26 milyon 950 bin, 12 mili-
metrelik çubuk 26.7 milyon, 14 milimet-
relik çubuk 26.4 milyon, 14 milimetrelik
nervürlüde27.2 milyon liradan satılacak.
Yüzde 3lük zamma göre ST 37 kütük
23.8 milyon. Grd. 40 kütük 24 mıl>on li-
radan işjem görecek. İsdemir ürünlennın
fiyatı en .son 17 temmuz tarıhinde arttınl-
nııştı.
Arsa satışı nedeniyle ayaklanndan mafya usulü vurulan Ersin Ortaç
4
Benî Turgay Ciner vurdıırftu'• Turizmci Ersin Ortaç,
Bodrum Bitez'deki 12 bin
metrekarelik arsasının satışında
anlaşmazlığa düştüğü Turgay
Ciner tarafından tehdit edildigi
gerekçesiyle Üsküdar
Savcılıfı'na suç duyurusunda
bulunduktan 5 gün sonra
ayaklanndan vuruldu. Polis. suç
duyurusunu vurulma olayından
sonra işleme koydu
MfYASE İLKNLR
Turizmci Ersin Ortaç'ın, Bodrum Bi-
tez'deki !2dönümlükarsasınısatışaçı-
karmasından sonra başına gelmedik
kalmadı. Tek suçu arsa satışında tem-
kınli davranmak olan Ersin Ortaç. şım-
dı iki dızınden vurulmuş olarak evinde
yatıyor. Ortaç. arsa satışından dolayı ba-
şına gelen olaylarla ilgili olarak yargı.
emniyet \e ekonomı dünyasının önde
gelen ısimlenne suçlamalaryöneltı>or.
Içışlen Bakanı Mehmet Ağar. Yargıtay
Başkanı Müfît L tku, eski Bodrum Sav -
cısı Selami Bereket ve HAVAŞ Yönetim
Kurulu Başkanı Turgay Ciner" i. mafya
usulü bu alım-satım \e \urulma ola\ı-
nın sorumlulan olarak gösteriyor.
Suç duyurusu bekJetildi
Turgav Ciner tarafından "Ayaklannı
kırdırtacağım" şekünde tehdit edildiğı
gerekçesiyle 28 Mayıs 1996 tarihinde
Üsküdar Savcılığı'na suç duyurusunda
bulunan Ersin Ortaç. 2 Ağustos 1996 ta-
rihinde ayaklanndan \uruldu. Ortaç'ın
savcılığa vaptığı suç duyurusu ıse \u-
rulduktan on gün sonra işleme şırdı.
Beylerbeyi'ndeki evinde iki dizinden
vurulmuş olarak yatan Ersin Ortaç, ar-
sa satışı ile başlayan olavın başlangıcı-
nı şöyle anlatıyor: "lö.Nisan 1995 tari-
hinde Bodrum dan gelen Kenıal Samsa
adlı şahıs. Beylerbeyi'ndeki e\ime gefip
Bitez'deki arsamı Mehmet Vtrııaca >e
arkadaşları adına 900 bin dolara satın
alacagını söyledi ve bu konuda benden
taahhütname aldı. Daha sonra arsaya
asJ taüp olan Polin İnşaat sahibi .Meh-
met Atmaca e\ime gelerek arsamı 815
bin dolara almak üzere benimle anlaş-
ma vaptı. Aynı gün aramızda bir proto-
kol düzenledik. Bana kapora olarak 25
bindolar verildi ve kalan 790 bin dolar
15Mayıs 1995tarihinde İşBankasıTak-
sim Şubesi'ne yatınlacakrı. Ben de 26
Mayisl995'tetapuyııde\Tedecektim. 15
mayısta İş Bankası Taksinı Şubesi'nden
gelen yazının şekiinden şüphelendim.
Bunun üzerine İş Bankası'na yazılı ola-
rak baş\ urarakparanın kün tarafından
yatınldığını sordum. O gün bu soruma
yanıt alamadığım gibi bugün de alama-
dım. Ben iyice şüphelendim. Çünkü ön-
ce ben tapuyu verecek sonra parayı ala-
caktım. O nedenle bankayi değiştirmek
istedim. Paranın İş Bankası yerine Yapı
Kredi BeyJerbeyi Şubesi'nde bloke edil-
mesini istedim. Buna yanaşmadılar.
Mehmet Atmaca'nın avukatı hiç habe-
rim yokken ve tapu devir tarihi 26 ma-
yıs iken 23 mayısta Bodrum'da mahke-
meye başvurup tedbir kararı çıkartmış.
Arsa satışı yüzünden başına gelmedik olay kalmayan Er$in Ortaç iki dizinden \urufmuş olarak yatıyor.
Hem de 815 bin dolar bedelindeki arsa
için tek kuruşteminatyatırmadan. Böy-
le şey olmaz. Tedbir kararı için bu bede-
lin en azyüzdeonu rutannda teminatya-
tırması gerekirdi. Bu yatınlmn or ve fed-
bir karan çıkıyor. Protokolde de tahri-
fat yaparak 26 Mayıs olan tapu devir-tes-
tim tarihini 16 Mayıs olarak değiştiri-
yoriar. Bütün bunlar Mehmet Atma-
ca"nın kansı Neşe Atmaca "nın desteğiy-
le oluyor. Çünkü Neşe Atmaca, Bod-
rum'un ünlü savcısı Selami Bereket'in
sekreteridir. Selami Bereket'i Bod-
rum'datanımayan yok. Mafya ile içli dış-
lı. işadamlarının yatında Müfit l tku ile
çiğköfte yoğuran, her akşam bariarda
dolanan savcı. Yargıtay Başkanı Müfit
Ltku'nun yakın dostu \e Bodrum'da
birçok gay rimenkulün sahibi. Onun bü-
yük desteği olduğu şüphesiz. Tedbir ka-
ran aldıktan 10 gün sonra dava açma-
lan gerekirdi ama da\a\ ı açmadılar. At-
maca'nın as ukatı tedbir karan aldırdı-
ğı tarihte bana henüz elime ulaşmayan
bir teigrafçekerek 'Tapu için gelin işle-
me başlayın' diyor."
Ciner olaya kanşıvor
Arsayı alan kişinin başlangıçta Meh-
met Atmaca olarak göründüğünü söy-
leyen Ersin Ortaç, Turgay Cıner'in ismı-
nin olaya daha sonra karıştığını beiirte-
rek şöyle devam ediyor "Mehmet At-
maca sonraTurgay Ciner'in özel a\ uka-
tı Asım tplıkçioğlu'na \ekâlet verince
Ciner'in olayda parmağı olduğu ortaya
çıkmaya başladı. Ciner'in a\ ukatı İplik-
çioğlu. Beyoğlu Savcılığı'na başvunırak
benim dolandırıcı olduğumu öne sür-
müş. Savcılık hakkımda soruşturma aç-
mış. Beylerbeyi Karakolu'ndan bu işle
ilgili olarak çağırdılar. Gittim ifade ver-
dim \e savcıljğın kararına itiraz ettim.
Bu arada de\reye Güvener Hoiding'in
sahibi Halıl Güvenergirdi. Benim arsa-
yı almak için benimle pazarlık etti. 1.5
milvon dolar istedim. Bana kendisinin
zengin biri olmadığını söylemişti. Ho-
Iding binasını görünce şüphelendim ve
kendisine arsayı kimin adına aldığını
sordum. Mehmet Atmaca adına pazar-
lık etriğini söy ledi. Bu arada sürekli evi-
me tehdit telefonlan yağıyor. Turgay Ci-
ner, 26 Mayıs 1995 tarihinde bana tele-
fon ederek arsanın asıl alıcısının kendi-
si olduğunu te HA\AŞ için aldığını, pa-
rayı Mehmet Atmaca'ya da kendisinin
\erdiğini söyledi. Ekim ayında tekrar
arayarak kapora olarak >eriien 25 bin
dolan geri «erniemi istedL Ben de para-
yı kendisinden değil Mehmet Atma-
ca'dan aldığımı. o nedenle kendisine de-
ğil kimden aldıy sam ona >ereceğimi bil-
dirdinı. Satış protokolünde cezai şart
konmuştu. kim satıştan dönerse 50 bin
dolarödeyect'kri. Ben buna karşın para-
y ı kendisine geri ödeyeceğimi ancak ar-
say ı sartıktan sonra bunun mümkün ola-
cağını söy ledim. Bu gelişmeden sonra 26
mayısta bana telefonda, Senın ağzına
s. m. O. çocuğu. senın ayaklannı kır-
dırtacağıın" diyerek küfürler \e tehdit-
leryağdırdı."
Ortaç. Ciner'in daha sonra da başka-
lanna tehdit telefonlan açtırdığını öne
sürüyor. Tehditler yüzünden 28 Mayıs
1996 tarihinde Turgay Ciner hakkında
Üsküdar Sa\cılığf na suç duyurusunda
bulunan Engin Ortaç. 2 ağustosta da v u-
ruluyor.
\'urulduktan 10 gün sonra polisin
Turgay Ciner'i Merter Karakolu'naça-
ğırarak ifadesini aldığını belirten Or-
taç. polisin geç kalmasını Turgay Ci-
ner'in kışisel dostluklarına bağlıyor.
Hürriyet gazetesinde Turgay Cıner'le il-
gili bir haberi delil olarak göstererek
Ciner'ın Içişlerı Bakanı Mehmet
Ağar'ın kardeşı Viınus Ağar'la olan
dostluğuna gönderme yapıyor.
Balıstık ıncelemelerden sonra tetıkçı-
nin İrfanGençolduğu ortaya çıkıyor. fr-
fan Genç'in sabıka dosyası kabank. Ga-
zioMiıanpaş,a'da daha önce kendi karde-
şini de vurmuş. Polis. Irfan Genç'in te-
tıği kimin adına çektiğini yakaladıktan
sonra öğrenecek. Ancak Ortaç, tetiği
çektırenin Ciner olduğundan emin gö-
rünüyor. Konuyla ilgili görüşlerini al-
mak için aradığımız Yazeks Holding \e
HAVAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Tur-
gay Ciner. vurulma olayından sonra
Merter Karakolu'na verdiği ifadeyi bi-
ze de tekrarlıyor.
'Psikopat Ortaç'
Ciner. Ersin Ortaç'ın psikopat. ruh
hastası \ e dolandıncı olduğunu öne sü-
rüyor. Ortaçı kendisinin olmayan arsa-
yı birden çok kişıve satmakla suçlayan
Turgay Ciner. "Ben vurmak istesem
kendim vururum. tetikçi kullanmam"
diyor.
Arsa olayı ile ilgısinin sadece Bafra-
lı birarkadaşınınyeğeni Mehmet Atma-
ca adına Ersin Ortaç'a kapora olarak 25
bin dolar vermekten öteye geçmediğini
belirten Turgay Ciner. şöy le dev am edi-
yor: "Ersin Ortaç hedef şaşırtmak için
beni suçluyor. Daha önce de teknesini
yakmışlardı. Şu anda arsasının üstüne
birileri konmuş kafe falan yapmışlar.
Onlarla arasında bir anlaşmazlık olabj-
lir. Korktuğu için de bizi hedef gösteri-
yor herhalde. Ruhen sapık. Ben artık o
25 bin dolan da istemiyorum. Teknesi-
ni kimler yakmışsa kendisini de onlar
vurdurtmuş olamaz mı?"
Arsa olay ı ile tek ılgisı sadece 25 bin
dolar kapora vermekten ibaretse Ersın
Ortaç'ın Ciner'e karşı ne gibi bir husu-
meti varki, kendisini suçluyor diye sor-
duğumuzda da Turgay Ciner, "Arsasuu
almadığımız için herhalde. Arsayı ille
alacaksınız diye rutrurdu. Oysa bu arsa
zaten kendisinin dedeğilmiş. Kardeşinin
arsasını kendisininmiş gibi ona bunapa-
zarlıyor. Hedef şaşırtmak için de bizûn
isminıizi ortaya atıvor. Dedim ya ruh
hastası" dıyor.
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
AydınKişilerEmekli Olamaz
196O'Iı yılları çok severim. 27 Mayıs Devrimi'nden
sonra oluşan ortamda umutlu bir beklenti var toplum-
da. Çağdaş bir anayasa yürürlüğe giriyor. O anaya-
sada öngörülen kuruluşlar açılıyor; sendikalar, der-
nekler çalışıyor; siyasal yelpaze sola açılıyor, Türkiye
işçi Partisi emekçilerin sesini duyuruyor; önce alan-
larda, sonra Meclis'te. Elbet tepkiler de var, çağdaş
anayasayı onanm çabalan... Ama devrımin coşkusu
ağır basıyor, anayasal hak ve özgürlüklerini yaşamak
için güzel bir savaşım veriyor tüm kesimler.
O anayasaya emek veren bir bilim adamı, bugün
hocaların hocası diye anılan Bahri Savcı da genç bir
profesör o zaman. Elbet o da çok mutlu; yeni öğren-
cilenni umutlaselamlıyorkürsüden, Mülkiye'nin cum-
huriyetimiz için taşıdığı önemi anlatıyor. Gelecekte
onurlu görevler üstlenerek demokratik yaşama, ülke
kalkınmasına katkılarda bulunacaklar. Gençler umut-
la gülümsüyor.
O gençler orta kuşak bugün. 1961 yılında Mülkiye
Mektebi'nde başlayan arkadaşlık hâlâ süruyor. Her
yıl birkaç kez buluşuyor, güzel birliktelıği kutluyorlar.
Bu kez bizim iskelede, Agora'da, bir akşam yeme-
ğinde sevgili hoca/arı Bahri Savcı 'nın çevresinde top-
landılar.
Çeşme'den Profesör ilhan Unat ve Nermin Aba-
dan Unat da geldi, körfezin mavi şarkıları ortak anı-
ların, sevginin, dostluğun şarkılarıyla uzadı saatlerce.
O sofranın konuğu olmaktan ben de büyük onur duy-
dum elbet. MM'ye 1961 'de gırenler ilginç bir moza-
ik oluşturuyor. Orhan Emirdağ, Tansel Akalın, Te-
oman Gürgân, Remzi Banaz, Kudret Akçalı, Sa-
vaş Sönmez, Yüksel Suveren, Metin Kazancı ve
eşlerinden oluşan grupta kımı bilim dalında, kimi ka-
mu görevinde, kimi emekli, kimi hâlâ görevli. Yaz ge-
lince onlar da mavi günler yaşıyor; kımı Denetko'da,
kimi Coşkun Sitesi'nde, kimi Şirinkent'te, kimi Ar-
kent'te kalıyor, iletişim bitmiyor. Güldal Mumcu da
konuklar arasında. O da Mülkıyeli, ama 1961 'de kü-
çük bir kızdı sanırım. Şimdi güzel ve yürekli bir kadın;
onurlu dırenişi var. Profesör Nermin Abadan Unat
büyük coşkuyla Selçuk'takı Uğur Mumcu heykelini
anlatıyor ona. Güldal Mumcu da heykel gibi dikiliyor,
gülümseyerek dınliyor. Bilkent Senfoni Orkestrası'nın
Efes konserine gıdersem o heykeli de selamlayaca-
ğım.
Soframızda mumlar yanıyor birden. Sevgili yazarı-
mızı anımsayarak ışıklı söyleşilere dalıyoruz. Öcal
Beningtan, Uğur ile çatı katımıza geldiği günleri
anımsatıyor, sakıncalı pıyadelik döneminin öyküle-
riyle duygulanıyoruz. Aslında çok duygusal bir akşam.
Teoman Gürgân körfez mavisi yazılarla, beyaz
eşarplar, 'MM 1961 'yazılı peçetelerleselamlıyorokul
arkadaşlarını; Raks'ın kasetlermı armağan venyor. Bi-
rinde Sezen Aksu, ötekinde Demet'ın şarkıları. Ner-
min Abadan Unat ile ben de öykü ve roman kasetle-
ri yapmasını öneriyoruz. Denemeler düş kırıklığı ya-
ratmış meğer. Dışsatımda rekorlar kınyor kasetlerimiz,
belki de bizim hiç dinlemediklerimiz! Ama zorla din-
lediklerimiz de var. Ören tepeleri, kahveler, barlar on-
larla çınlıyor sabahın ilk saatlerine dek! Agora'n/n mü-
ziği de sofrası kadar güzel. Yeni garsonlardan biri so-
ruyor bana, MM ne demek. Meme mi diye merak edi-
yor galiba! Bilim ve ışık emzıren bir meme diye yo-
rumlanır bence. 1961 yılında Mülkiye Mektebı'negi-
renler de o yılların öğretim üyelerinin ışığıyla ne gü-
zel aydınlandılar! Sadun Aren'ler, Cahit Talas'lar,
Seha Meray'lar, Fehmi Yavuz'lann ışığı var kafala-
nnda da, yüreklerinde de. Şimdi, 1996 yılında bir yaz
akşamı bir sofrada buluştuklan zaman ne hissediyor-
lar acaba? 1961 yılında Mülkiye'ye girdikleri zaman
ne umdular, ne buldular? Neler düşünüyor, gelece-
ğe nasıl bakıyorlar? Mutlu mu, umutlu mu ya da kı-
nk düşlerin birikimiyle küskün ve umutsuz mu?..
Sorularıma açık seçik yanıtlar alamadım doğrusu.
Hepsi dalında belli bir yere tırmanıyor, eşleriyle mut-
lu oluyor, çocuklanyla onur duyuyor, ama bireysel
mutluluklar ve başarılar iyimserliğe yetmiyor elbet.
Karamsarlığı aşmak için yeniden kolları sıvamak ge-
rekiyor bence. 1961 yılının öğrencıleri olarak yeniden
yola çıkmak. Mülkiye Mektebı'nin ışığı, değişik gö-
revlerde geçen yılların deneyi ve birikimiyle demok-
ratik sivil örgütleroluşturmak; sesini, tepkisini duyur-
mak; suskunluğu aşan, eleştiriyi, öneriyi eyleme dö-
nüştüren bir altyapı oluşturmak da önemli bir görev
bugün. Gecikmeden üstlenmek gerekiyor. Toplum-
daki yerini, yaşam biçimini saptamak, kanıtlamak ge-
rekiyor.
O güzel geceyi çok güzel örgütleyen, çiçeği bur-
nunda emekli Savaş Sönmez'den duydum. Bahri
Hoca'nın elini öpen tek profesör Nermin Abadan U-
nat. Yıllar boyunca Bahri Ağabey diye seviyor, sayı-
yor onu. Ayrılık saati gelince Nermin Hoca da güzel
birders verdi eski öğrencilerine. Yazımı onun sözcük-
leriyle sona erdiriyorum:
Aydın kişiler emekli olamaz.
BULMACA
SOLDANSAĞA.
1/Mesleğınıyapa-
bilmekıçıngerek-
li bılgi ve ustalığa
sahjp olan. 2J Kâ-
ğıtları bir arada
tutmaya yarayan
çengel... Bir stra-
tejı oyunu. 3/ Mü-
rekkebı kurut-
makta kullanılan
çok ınce kum...
"Kolaycakandın-
labılen. aptal" an-
lamında argo söz-
cük. 4/ Adapazarı
Ovası'na verilen bir başka
ad... Karakter. 5/ Csründe
ölü yıkanan kerevet. 6/
Rütbesız asker.. Ekınlere
zarar veren bir böcek. II 3
Hoş kokulu ve baharlı
meyvelerı anason gıbı kul-
lanılan otsubırbıtkı... llkel
benlık. 8/ Irmakları geç- 6
mek ıçın kullanılan sal...
Bırnota. 9/Kundakçocuk-
lannın tepelennde görülen n
kepek tabakası... Gürgen-
gıllerden, kerestelık bıraâaç cınsı.
VTJKARIDAN AŞAĞIYÂ:
1/Mezar. 2/Süt ve yoğurt çalkafamaya yarar kûçük yayık...
Bir bankanın, sartığı menkul değerleri gen satın alma taah-
hüdüne verilen ad. 3/ Ege ve Akdeniz'de yaşayan eti lezzet-
lı birbalık... Bnçte bir roberi oluşturan iki bölümden her bi-
ri. 4/Uğraş... Bir tür ınce meşın. 5/Gelin olacak kıza erke-
ğın verdiği parayada armağan. (VDüşünce... Türlü bıtkıle-
nn y aprak ve kabuklanyla kokulandınlmış acımtırak bir ıç-
kı. II L'rünü ma! sahibi ile yan yanya bölüşerek çalışan iş-
çı... Yan memnunluk belirten ünlem. 8/ Kışa kadar sak-
lanabılen san renklı birüzüm cınsı. 9/Karadenız'ın kuzeyın-
deki ıç denız... Göğüs.