Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Refah Partisi ve Sol
Dr. ENGİN ÜNSAL
D
oğru Yo! Partisi ve Re-
fah Partisi'nin kurmuş
olduğu 54. hükümetin
işbaşında olduğu bu-
günlerde ülkemizde
gözlenen siyaset manza-
ralarının cıddi olarak değerlendirilmesi
gerektiğine ınanıvorum. Refah Parti-
si'nin uzantısı olduğu Milli Selamet Par-
tisi'nin iktidara onak oluşunun kapılan-
nı açan CHP'nın bir üyesi olarak, o gün-
lere tanıklık etmiş ve MSP-CHP koalis-
yonuna oy vermiş olvnanm sorumlulu-
ğunu taşıyarak diyebilirim ki Türk halkı.
ülkemiz denizlerinde gezinen bir buzda-
ğının ancak tepesini görebilmektedir.
Refah Partisinın hiç acelesı yoktur.
Kuran ilkelerine dayalı bir toplum düze-
ni kurabilmek için.biripekböceği sabn>-
la. kozasını ustaca örecektir. Merkez ve
sol partilerin aymazlığı >ürdüğü oranda
demokrasinin tüm verilerini kullanacak,
karşıtlarını sokaklara döknıeden amacı-
na yavaş. ama gü\ enli adımlarla ilerleye-
cektir.
54. hükümet uzun ömiirlü olabilme-
nin bütün koşullarnı taşımaktadır. RP'nin
her şeyden önce öziirlü bir ortağı vardır.
Bu ortağın genel başkanı olan kişi, Türk
sıyasetinde ınanılmaz bir yükseliş sergi-
lemiş ve yine inanılmaz ölçüde kişisel
maharlığını arrtırmak için kullandığı
suçlamalanileheran Yüce Divan'agön-
derilme korkusu ile yaşamaktadır.
DYP'nin milletvekillennin büyük ço-
ğunluğu. ünlü öyküdeki fareli köyün ka-
valcısını anımsatan birtutum sergilemek-
tedirler. DYPGenel Başkanı'nın kişiselçı-
karları. her tiiriü ülke sorununun üstüne
çıkarılnııştır. Bu çıkarları her ne pahası-
naolursaolsunsakhrutabilmekiçin DYP.
yeni hükümet kuruluşu içinde. Refah
Partisi'ne teslim olmuş durumda gözü-
küyor. DYP Genel Başkanı'nın sorumlu-
luğunda bulunan dış ilişkiler koııusunda
yaşanan anlamsız ve tatMZ gelişmelerin
tümüne karşı. Dışişleri Bakaıiı olan DYP
Genel Başkanı duyarsız kalmakta ve se-
sini çıkaramamaktadır. DYP ve onun ge-
nel başkanı, Türk halkının sırtından Re-
fah Partisi'ne. bir bedel ödemektedirler
ve ödemeye de devam etmektedirler.
DYP'liler, genel başkanlannın ve parti-
lennin devamını ancak böyle sağlayabi-
leceklerini sanmaktadırlar.
Refah Partisi'nin 24 Aralık seçimlerin-
de birinci parti konumuna gelmesinin ne-
denlerinin mutlaka irdelenmesi ve elde
edilecek sonuçlara göre öbür partilerin
görüşlerini ve kadrolannı şeniden >apı-
landtrmalan gerekiyor.
Şurası bir gerçektir ki solun tabanı ola-
rak bilinen büyük kent varoşlannda RP.
sol aleyhine büv ük kazanımlar elde ede-
bilmiştır (1). Türk solu. yapılan genel se-
çimlerden en büyük payi alarak çikma
olanağıııa sahipken. iç çekişmeleri. dü-
şünce tembelliği \ e kadrosuzluğu neden-
leri ile Refah Partisi'nin seçimlerden bi-
rinci partı olarak çıkmasına çok büyük
katkıda bulunmuştur. Türk solu 24 Ara-
lık seçimlennde kendi tabanını yitirmiş-
tir. Sol ovlar merkez sağa ve radikal sa-
ğa doğru kaçarken merkez sağ oylar de
radikal sağa kaymıştır (2).
Hiç kimse kendisini aldatmasın; bu-
gün oyları artan tek parti Refah Parti-
si "dir ve vapacağı çalışmalarla bu artişı
sürdürecektir. Bazı kesimler toplumu af-
yonla uyutmak çabasındadır \e Refah
Partisi'nin sistemin içine çekilmesi ile
sistemle bütünleşeceğini. Batı'da örııek-
leri olan Hıristiyan demokrat partilergi-
bi ılımlı demokratik bir İslam partisi ola-
cağını ısrarla düşüncelere yedeştirmeye
çalışmaktadırlar.
Bunların tümü aldatmacadır. Refah
Partılilerçokaçıkbazı iletiler(mesajlar)
vermektedirler. Neden Çekiç Güç'e. or-
dudan ıhraç edilen şenat yanlısı subay-
larla ilgıli ışleme "evet" dedıklen sorul-
duğunda parti yetkilileri çok net olarak.
tekbaşına iktidarolmadıkları için boyle
davrandıklannı dürüstçe söylemektedir-
ler. Bu tutum RP'nin geleceğe vönelik te-
mel politikasının ipuçlannı da vermek-
tedir: RP ilk genel seçimekadarpopülist
politikalaria geniş halk kitlelerinin des-
teğini kazanacak. başka bir deyişle de-
mokrasiyi bir araç olarak kullanacak ve
tek başına iktidara geldiği zaman Kuran
esasına dayalı bırtoplumsal düzeni kur-
mak için önünde hiçbir engel kalmaya-
caktır. O mutlu güne erdiğinde RP o nuıt-
lu günü Çiller'in. Baykalın, Ecevit'in,
Yılmaz'ın ve Demirel'in birer hevkelini
dıkerek kutlayacak v e bu güzel sonu ken-
dilerine armağan edenleri savgı ile ana-
caktır. Hiç kimse Hitler'in Nasvonel Sos-
valist Partisi'nin nasıl iktidara geldigini
unutmasın.
Türkiye henüz treni kaçırmamıştır.
Türkne'de bir İslam cumhurnetininku-
rulmasını aneak sol önlevebilir. Ama han-
gi sol' Bu sol XIV. Louis yaklaşımı ile
kendisini bir sol parti sa>an Ecevitdeğil-
dir. Demokrasiyi İslam cumhuriyetine
geçış için araç sayanlara karşı kavga kad-
rolarla verilir ve DSP'nin Sayın Genel
Başkanı kadrolaşmaktan. hayalet görmüş
Hamlet gibi korkmaktadır. Savın Ecevit
bana NÜrekli olarak Cervantes'ın yelde-
ğirmenlerine saldıran kahramanını anım-
satmıştır.
Refah'ın önlenemezgibi görünenyük-
selişine ancak CHP engel olabilir.
CHP'nin. hiçbir partide olmayan köklü
bir geçmişi vardır. Bu geçmişin içinden
Atatürk ilkeleri ile yoğrularak gelen diri
kadroları vardır. CHP'nin. kurtuluşun
yalnız Atatürk ilkelerinin yolundan gele-
ceğine inanan güzel insanları vardır. Bu
güzel insanlar. Savın Toktamış Ateş'in
bir yazısında sorduğu gibi. beyaz atlara
biniphiçbiryeregitmediler Bu güzel in-
sanlar bireyin ve ülkenin bağımsızlığı
için kavga verecekleri seferberlik günle-
rini beklemektedır.
Sonuç
CHP yöneticileri DSP ve Ecevit'ten
medet umtnajı bırakıp kendi içlerine
dönmeli ve tüm Türkive'ye vavılmi;; ör-
gütü. eski-yeni tüm partilileri ayağa kal-
dıracak bir seferberlik programı ilan et-
melidir. Parti. kitle örgütleri ile. üniver-
site gençliği ile. emekçilerle veniden bü-
tünleşmeli: kısır kişisel kaygılar perdesi
yıkılarak CHP. toplumun diri güçleri ile
bir kezdaha bütünleşmelidir. Bunun va-
pılmasını zorunlu kılan her türtü ko^ul
vardır. Yeter ki bu karanlığı bir çığlık gi-
bi yırtacak öncüler ortaya çıkabilsin.
1-Pıvf. SencerAyata. 24 AralıkSeçinı
Sonııçları. Refuh Partisi ve Sol. Yeııı So.s-
valDemokrat Lfıık. Scıvı l. \ısan IW6,
A/I. 14
2- a.g.m.
ARADA BİR
AHMET ARPAD
Amerika Her Yerde
Amerika Birleşik Devletleri Avustralya'ya da yeıieş-
ti. Beşinci kıtayı eninde sonunda 'etki alanı'na kattı.
Bundan böyle Avustralya'nın da Amerikan askeri üs-
leri, füzeleri olacak. "Asya-Pasifik bölgesinin banş ve
güvenliği sağlanacak.'"\ 992'de Filipinler'den çekil-
mek zorunda kaldıklarından bu yana, Amerikalılar
Güneydoöu Asya'da üssüzdü. Avustralya'da 15 yıl
boyunca Tşçi Partisi iktidannın kabul etmediği söz-
leşmeye, yeni seçilen liberal Başbakan Hovvard im-
zasını attı. Muhalefetin deyişi ile "ABD'nin 51. eya-
leti" oldu. Haritaya şöyle bir baktığımızda "dünya
po//s/"nin yeryüzünde daha nice "51. eyaleti" oldu-
ğunu görürüz.
Bunlardan biri de ülkemiz midir dersiniz? 1950'li yıl-
larda Türkiye'yi Amerikan askerinin ve kapitalizminin
buyruğunasokan, adı Demokrat olan partiydi. llkgö-
revi de, Millet Mechsi'nin onayını almadan Kore'ye as-
ker göndermek, karşı çıkan düşünürleri de hapisler-
de çürütmek olmuştu. Yıllar sonra, Amerika yöneti-
cilennin isteğı doğrultusunda başlatılan 27 Mayıs'ın
yargıçları da Bayar'la Menderes'e, anayasaya aykı-
rı bu uygulamanın nedenini soramadı. Örtülü ödene-
ğın, metresin, birkaç bin liralık köpeğin hesabını sor-
makla geçıştırdiler. Moskova ile 500 müyon dolarlık
ekonomi anlaşması yapmaya hazırlanan eski toprak
ağası, Amerika'ya kafa tutmasının bedelini darağa-
cına gitmekle ödedı. Büyük koruyucudan uzaklaşıp
büyük komşuya yaklaşmaya niyetlenmişti. Büyük ko-
ruyucuya hiç kimse ihanet edemezdi. Hele ülkeyi ve
kendini tümüyle dış para babalarına teslim etmiş oian,
hiç!..
1978'de Türkiye petrol araştırmalan konusunda iş-
birliği ve 300 milyon dolarlık bir anlaşma için yine
Moskova yolculuğuna hazırlanan Ecevit'in başba-
kanlıktan düşürülmesinin nedeni de 27 Mayıs'ın ne-
deninden pek farklı değildi. Bu tarihsel olayın ardın-
da da Amerika'nın olmadığını iddia etmek saflıktır.
Türkiye üzerinde dış etkenler hep ağır basmıştır.
Özellikle Amerika'nın bilgisi ve onayı olmadan ülke-
de önemli hiçbir girişim yapılamamıştır. "Hak veril-
mez, alınır!" özdeyişi Atatürk'ün köklü ve gerçekçi
bir devrim dehası olduğunu kanıtlar. Ne yazık ki in-
sanlanmız bu sözün bilincine bir türtü varamamıştır.
Askeri, savaş uçağı, atom bombası ile Türk toprak-
larında uygun gördüğü yere yığınak yapan Ameri-
ka'yı ülkeden çıkarmak yürekliliğini hiçbir iktidargös-
terememiştir.
Bugün Türkiye, VVashington'un açıklamalarına ba-
kılırsa. Amerikan atom bombalarının konuşlandırıldı-
ğı ülkeler arasında 3. sırada yer alıyor. Nükleer baş-
lıklı füze sayısı 75. Şu sıralar Berlin'den Incirlik'e ye-
nilerinin taşınmakta olduğu gazete haberi. Bizleri yö-
netmeye ve yönlendirmsye çalışan sözüm ona Müs-
lümanlar da iktidarda.
Yarım yüzyıl önce Menderes'le başlatılan, Erba-
kan'la son mu bulacak sanıyoruz? Suudi'nin dinda-
rı Amerika'nın kucağına oturur da, Türkiye'nin sakal-
lı şeriatçısı. al yanaklı Hocası oturmaz mı? israil'le ya-
pılan anlaşmaya. Çekiç Güç'e muhalefette karşı çı-
kan, iktidarda bunun tam tersini uygulayabilir. Ne de
olsa o da bu "düzen"\n insanı. "Dün dündür, bugün
de bugün" lafına çoktan inanmıştır.
Dünya kapitalizminin önderliğini elinde bulunduran
Amerika bir ülkeye girmeyegörsün... Bir daha kolay
kolay çıkmaz. Kapitalizmin ortak pazarcılarıyla bağ-
lantı kurar. Ayakta kalabilmek için her yola başvurur,
en küçük yanılgılardan ustaca yararlanır. işine gele-
ni yönetime getirir. alışverış yolunda gittiği sürece de.
amaçları doğrultusunda kullanır. Hem de tepe tepe.
Bittiği anda da kaldırıp atar. Içi boşalmış çuval örne-
ği. Tuttuğu politikacının ülke insanlarında sevimsiz-
leşmesini hiç bağışlamaz. Onun yerini can-ı gönül-
den almaya hazır bekleyenler kuyruktadır. Atatürk'ün
70 yıl önce "Gençliğe Seslenişi"nüe, İktidara sahip
olanlar... hıyanet içinde bulunabiliıier... şahsi men-
faatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ede-
bilirler..." dediği kimselerdir bunlar.
Ancak çıkar düşkünü politikacılann yanı sıra, oku-
duklarını tersine yorumlayan yalınkat aydınlarla, hiç-
bir dönemde üretici olamamış kişiler de ülkeye çok
zarar vermiştir. Karşılarında ise bir avuç gerçek ay-
dınöan başkası kalmamıştır. Atatürk devrimlerini sa-
hiplenmiş bu insanlar. halktan yana savaşlarını yiğit-
çe sürdürmekte.
Atatürk. beş yüz yılın olumsuz gidişini sadece on
yılda durdurmuş. doğru yola itelemişti. Her şeyden
önemlisi. çökmüş bir imparatorluğun sağlıksız kalın-
tısından yerleşik üretici bir toplum düzeni oluşturma-
yı başarmıştı. O'nun ölümünden 60 yıl sonra ise ta-
lancılar ve çıkarcılar ülkede kol geziyor. Türkiye'nin
sadece bugünü karanlık değil.
Gerçekçi. karamsardır.
Kirlenen Dünyamızı
Fidan Dikerek Arıtalım
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Bir Kez Daha Yüksek Sesle...
NEŞE ERKELLİ KIZIL Manmmı Üni. lletişim Fuk. Öğ.Gör.
H
ukukçu olmavan çoğu in^ana. ğımsızveyansızyargıçlartarafındanyürütülme-
hukuk gerçeğini anlatmak ol- si... Yönetimin yasaîara bağlı hareket etmek zo-
dukçagüçbiriş. Hukukuönem- runda olması... Anayasamız ve yasalarımız hu-
sız bir lüks gibi gören ya da ez- kıık devletini gerçekleştirme yolunda pek çok
berlenesi bir vığın kanun metni hüküm içeriyor. Ne var kı. yine hukuk devleti il-
olarakalgılavanlar.ancakbaşla- kesine bünyesinde yer veren anayasanın içinde
ukukçu olmavan çoğu in^ana.
hukuk gerçeğini anlatmak ol-
dukça güç bir iş. Hukuku önem-
sız bir lüks gibi gören ya da ez-
berlenesi bir vığın kanun metni
olarak algılav anlar. ancak başla-
rına hukukun çözmesi gereken bir sorun geldi-
ğinde ya da siyasal açmazların hukuksal yoldan
giderildiğine tanık olduklannda hukukun öne-
mini kavrayıpöğTenebiliyorlar. Türkiyemiz. 'bir
kezliğine hukuk dışı da\ ranmakla hiçbir şey de-
ğişmeveceğini'' düşünen politikacılarla yönetildi.
Neyleyelim. yargıç (hâkim) ka\ ramının gerek v e
önemini bilme>enpolitikacılarımızınbutürsöz-
leri kulaklanmızda çınlıyor. Devlet Denetleme
Kurulu \e Sayıştay 'ın görev ve yetkilerini bilme-
den nasılsa halk da bilmiyor diye ahkâm kesen-
ler. bir süre sonra gerçekİeri bilenlerin uyarıları
karşısında bu sefer yasa değişikliği yaparak işi
çözmeye kalktılar. Türkiye''deherkestenöncepo-
litikacılar'ın çok iyi hukuk bilmeleri gerekiyor.
Hukuka öylesine aşina olmak va da kulaktan dol-
ma bilgilerle bilgiçlik taslama zanıanı çoktan geç-
ti.Hukukdev letı. hukukun üstünlüğü, normlarhi-
yerarşisi, demokratik devlet, siyaset-hukuk iliş-
kisi gibi kavramlar. kişilerin her gün işittikleri.
ancak önem ve anlamını tam algılayamadıkları
ilkeleri içeriyor. Oysa temel hak ve özgürlükle-
rimizi çağdaş anlamda kullanabilmemiz, haksız-
lık ve hukuk dışı her duruma karşı çıkabilmemiz
demokratik hukuk devletinin bu en temel öğele-
ri konusunda bilgili ve bilınçli olmamıza bağlı.
Hukuk devleti'nin en önemli özelliği, yöneti-
min her türlü eylem ve işleminin yargı kapsamı
içinde bulunması... Yasama faaliyetlerinin ana-
yasa yargısı tarafından denetlenmesi... Yasama.
yürütme ve >argı ışlevlerinin (fonksivonlarının)
ayn ellerde bulunması... Nargı faalivetinın ba-
bazı öyle maddeler var ki. hukuk dev leti olabil-
meyi olanaksızlaştmyor. Işte bunlara en iyı ör-
nek. gerektiğinde yasama. yürütme ve idarenin
işlemlerinı yargılayacak olan yargıçların özlük
durumlanna. atama ve nakillerine karar verecek
konumdaolan Yargıçlarve Savcılar\ üksek Ku-
rulu üyelerinin seçimı... Adalet bakanı başkanlı-
ğında oluşan ve doğal üvesi adalet bakanı miiste-
şan olan bir kurul... Yeri geldiğınde hükümetin
işlem ve ey lemlerinı denetleyecek v argıçlann ata-
ma, nakil, geçici görev lendirme v e benzeri özlük
işlerini yapacak olan. yargıçları görevden uzak-
laştırabilecek vedisiplin cezası verebilecek olan
bu kurulun tümden yüksek yargıç sıfatı taşıyan
kişilerden oluşması gerekmez mıv di? Dahası. iş-
levsel olarak y üksek yargı yeri niteliği de taşıma-
yan bu kurulun verdiği kararlar aleyhine yargı
mercilerine başv urulamamasi sakıncalı değil mi-
dir? -Canım. dört başı nıamur hukuk devleti ol-
sak her şey hukuka u>gun mu vürüyecek?" Pek
tabii ki ö> İe değiI. ama hukuka aykırılıkların yap-
tınmsız kalmayacağına olan güven. ülkede her
konuda istikrar fkararlılık) anlayışının yaygın-
laşmasına zemin hazırlayacak ve çok çeşitli alan-
larda: ekonomi. bankacılık, borsa faaliyetlerın-
den tutun da farklı sektörlerdeki çe^itli yatırım-
lar farklı bir güvence duygusuv la farklı koşullar-
da gerçekleşecek. Türkiye, planların. programla-
rın. yönetim yöntemlerinin. bürokratlann. tek-
nokratların çok çabuk değiştiği bir ülke. Oysa iii-
kede en çok istikrar duygusuna gereksinim var.
Ekonomi ve siyaset. hukuka tam göbeğinden
bağlı. Bu üçü sağlam ellerde olup buna bir de ça-
buk ve araştırmadan yapılan değışikliklerle mev -
zuatın verli yersızdeğişmeyeceği ınancı eklenir-
se herkes bir rahat soluk alacak.
Bütün bunları söylerken asla değişim'e kapalı
olmayı kastetmivorum. Kastettiğim. yerli versiz.
belli kesimlerin çıkarlan için planlanan hukuk
düzeninı vapboz tahtasınaçeviren. amaçları kök-
ten sakatdüzenlemeler... En basit idari işlemler-
den en kapsamlı yasaîara kadar buna örnek ver-
nıekolası. Sanki kovacak veni numara kalmamış
gibi değiştirilen ve vatandaşı zor durumda bıra-
kan otobüs numaralan; postacılar v e kurveler da-
hil herkesi zorda bırakan sıkça değişen sokak ve
cadde adlan. hiçbir belirli plan ve esasa dayan-
dırılmadan siyasal sempati kazanmak için il va-
pılan ilçeler; belli kişilere muafiyetlergetiren ve
ayncalıklar kovan teşvik yasaları. sınıf geçme
sistemini ve eğitim biçemini günübirlik değişti-
ren düzenlemelerin ve benzerlerinin çoğu. birta-
kım çıkarcı. hukuk dışı zihniyetlerin ürünü. Bun-
lann altında ya kişisel kaygılar. ya üçüncü kişi-
leri koruma ve kollama çabalan ya da siyasal ba-
zı endişeler yatıyor.
Türkiye. sade vatandaşıyla. vatınmcısıv la. her
zor koşula karşın okumaya çalışan öğrencisiyle.
özv erili öğretmen v e eğitimcisiyle. az maaşla ola-
ğanüstüleri gerçekleştiren kamu personelı ve hem
çilekeş hem sabırlı işçisiyle gerçekten büv ük ül-
ke. Tekstilde dünya beşincisi olduğumuzu duv-
duğumda gözlerim va^anrken GAP'ın o olağa-
nüstü görkemı karşısında da >ine aynı duvgular-
la ürperdim.
Güzel ülkemde bu güzelliklere her gün bir ye-
nisinin katılmasında hukukun çok önemli rolü
olduğuna ınanıvorum. Hukukun üstünlüğüne
olan inancımı bir kez daha v inelivor. her türlü hu-
kuk^al tasarrufta istikrar ılkesine azami riayet
edilmesi gerektiğini bir kez daha yüksek sesle
vurguluyorum.
TARTIŞMA
Saym Mehmet Sağlam'a
1
7Temmuz
Cumhuriyet
gazetesinde çıkan
"Sınıf Geçme
Sistemi"yle ilgilı
vazınızı okurken çocuklara
bu kadar kötülük etmeye
hakkınızın olmadığını
düşündüm. Yazınızda
"...eğitimde başansız
öğrenci yoktur, başarı
sıralamasında önde ve
arkada olan öğrenci
vardır..." diyorsunuz.
Söylediğiniz. eğitim
sisteminin olduğu ve bu
sistemin sağlıklı çalıştığı
ülkeler için elbette
geçerlidir. Ama. eğer
eğitim bir sistem olarak
oturtulamamışsa.
uygulamada. çelişkiler
varsa. nitelık ve nıceliklerı
iyileştirilemiyor. bu konuda
bilimsel yöntemlerle bir
çalışmaya gidilmiyorsa.
öğrenciye sürekli verilen
ödünlerle onlar
çalışmadan. üretnıeden
başarılı gibi gösterme
yoluna gidiliyorsa bunun
yaratacağı sorunların
boyutu tartışılamayacak
kadar büyüktür.
Halen yürürlükte olan
uygulamavı ırdelersek.
ortaeğitimi ele
aldığımızda, eğitim
dilimindeki önemi en az
ilkokul kadardır. Çûnkü
öğrenci hâlâ eğitilebiliryaş
sınırları içindedir. Sınıf
geçmek (artık sınıfta
kalmak çok daha zordur!)
öğrencınin >ıl başinda
uyanıklık vapıp (!) dersler
kolay.konu sayısı azken
aldığı bir-ikı geçer notla vıl
sonuna kadar hiçbir özel
çabaya girmeden baştan
sınıf geçmesini
garantilemek gibi bir
kolay lık içindedir.
Bu kolaycılık. ortamında
vetişmekte olan öğrencivi
teslim ettiğiniz
öğretmenden de erdemli
ufku geniş. çağdaş insanlar
yetiştirmesini
beklivorsunuz. Buradaki
çelişki giderek büvüyen bir
yaradır! Bu da vetmeztniş
gibi sınıf geçme
ortalamasını 2.50'den
2.00'ye düşürüyor gerekçe
olarak da "başan
ortalamasının %50'Lerde
olduğunu. bunun da dünva
iilkelerinde başarı olarak
kabul edilnıediğini"
belirtivorsiınuz. Not
yükseİtme sınav ının (!)
ülke genelınde başanyı
"o64'e çıkarabildiğini
belirtiyorsunuz.
Altı çizili sözcük. zorlama
başarıy ı anlatmaya
yeterlidir.
Bu sağlananın. öğrenci
başansı olmadığı kesindir.
Bu ancak politikacılann
göstermelik başarıvı
sağlama başarısıdır!..
Lğitinı. politikacılann
günliik politikalanna
bırakılmayacak kadar ciddi
bir iştir vt bir ülkenin
geleceğidir.
Bugün hangi sorundan
vakınıyorsak nedeni
eğitimsızliktir. Eğitim.
i\edilikle. daha geç
kalınmadan her türlü
politikadan anndınlarak.
bilimsei yöntemlerle
venide yapılandırılmalı.
hiçbir politikacının bunu
vazboz tahtasına
çevırmesine izin
verilmemelidir.
Ben. eğıtimciler adına sızi.
böyle bir sistemin mimarı
olmava davet ediyorum.
"Başansız öğrencivi
başarüı kılınanın" bilimsel
yolu da böv ie başlar Sav ın
Bakan.
Semra Çekin
Eöitinıci
Hepatit B (Bulaşıcı Sanlık) Aşılan Güvenilir mi?
B
ır araştırma
sırasında
nıstlantı
sonucu elde
ettiğimiz
bazı sonuçlar
bu soruya öyle kolayca evet
yanıtı vermemizı
güçleştiriyor. Oysa
eczanelerimizde bol
miktarda bulunan ve isteyen
herkesin yaptırabileceği
böylesi bir aşının
güvenliğinden en ufak bir
kuşkunun olmaması
gerekir. Bu güvenliği de
öncelikle sağlaması gereken
Sağlık Bakanlığfdır. Ve bu
konuda bir araştırmacı
öncelikle bakanlığı
bilgilendırmeli ve olavı
kamuoyu gündemine
erkenden sokup dallanıp
budaklanmalara da meydan
vermevecek tutumda
davranmalıdır. Gelin görün
ki. bakanhk bu konuda
1990 yılından bu yana
yapılan birçok başvuruya
olumlu olumsuz bir yanıt
vermemekteki kararlılığını
değişen birçok bakana ve
hükümete karşın
sürdürmüştür. Hepatit B
viriisünün yüzevini
kaplayan proteinin
saflaştırılmasıvla
geliştirilen bu aşı. insan
kanının ve serumun
bulunduğu ortamlarda bir
süre saklandığında
çoğalıyor gibi
görünmektedir.
Böylesi proteinlerin tespiti
ve miktar belirlemesı için
aıtık kamuovunun da iyice
bilir (tanır) duruma geldiği
ELISA adlı vöntem
kullanılır.
Olav ın teknik aynntılany la
okuvucuyu boğnıak
ıstemivorum. Bu nedenle
teknik açıklanıayı bu
kadarla sınırlayıp elde
edilen ELISA değerlerinin
başlangıç değerlerinden
hayli \üksek olduğunu
gördüğümüzü belirtmekle
yetiniyorum. Bunun anlamı.
aşının stabilitesinin pek
beklenen gibi olmadığıdır.
Bugün geçerli olan
bügilerimiz son değerlerin
başlangıç değerleriyle aynı
olmasını ya da azıcık düşük
çıkmasını beklememizi
gerektırivor.
Oysa olan tam tersıdir. Dört
beş kata % aran
vükselınelerle karşı
karşıyavız. 1994 vılından
itibaren bizim bıılgularımızı
desteklervavınlar
ııluslararası dergilerde de
çıkmaya başlamiştır. Bu
\a\ ınlarııı ortak özelliği
aşılama sonrasında sekiz
güne varan nedenini
söylevemedikleri bir antijen
olumluluğu durumudur ve
avnı vöntenıle
belirlenmiştir. Yaptığımız
deneysel çalışma'.ar. ki
Sağlık Bakanlığı uzun
süredir bilgi sahibidir. bu
olgunun deneysel olarak da
tüp içinde gösterilebildiğini
kanıtlamaktadır.
Hepatit B aşısı henüz
kimsenin açıklayamadığı bu
kuşkulu durumuna karşın
yoğun bir şekilde
kullanılıyor ve aşının genel
aşılama planı
çerçevesindeki aşılar
arasma ahnması ciddi cıddi
düşünülüvor. Bakanlıkları
yeterli duyarlığı
göstermiyor diye hiçbir
ınsan kendisine y apılacak
bir a^ıyla ömür bovu ~yann
başıma ne gelecek"
endişesini vaşamaya
mahkûm edilemez.
Tüm bu anlatılanlar
bakanlığın garip
ilgısizliğini ve ülkemiz
insanlarının saölıâının
kimlere emanet edildiğini
göstermesi açısından
kamuoyuna artık
duyurulması gereken bir
durumun olduğunu
düşünmeme neden oldu.
Kaynaklar: l) Incidence
and duration of hepatitis B
surface antigenemia after
neonatal hepatitis B
immunization. Bernstein-
SR: Krieger-P: Puppala-
BL: Costello-M J-Pediatr.
l994Oct; 125 (4): 621-2
2) Hepatitis B surface
antigenemia in blood
donors follouing
vaccination. K.loster-B;
Kramer-R: Eastlund-T;
Grossman-B: Zarvan-B
Transfusion. 1995 Jun: 35
(6): 475-7
Dr. Sefa Güngör
DEUTF Tıbbi Bıyoloji
Bölümü Doktora
ÖSrencisi
FATİH 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dav;ıcı Giinışık Çay (Öz>ıpahil tarafından ıkame okınaıı uaiplık davasını ııçık duruşinası sonunda:
Hâkımlığımızın 16.(\1W5 tarıh \e 1993 939 esas 1995 449 karar savılı ilamı ile Ka\>en. \tehkgazi ılçe>ı. Hasinlı \lah. Cılt 24 01. savfa 32. kütük
I6'da nüfusa kavıılı Osınan ve Hanıfe'deıı olnıa K.av>erı I324 doğuııılu Alı Fav>ar Soy'un bütün aıaınalara rağınen bulunmaması. havat \e menıutından
ümit kesıldığı anlaşılmakla gaıplığıne karar verılmışolduğundan ı-? bu ılunın gazete ile ılanı tanhınden itibaren bırav zarfında kendisini tanıyan. bilen ve
görenlerın mahkememiz dosv Jsina müracaatian. aksi takdırde kararın keMnle^tınleceğı husıısu ilan olunur. 19."7.19% Basın: 101254
PENCERE
İslam Coğrafyasında Gezi...
1991'de Sovyetler Birliği dağılınca 'Turan' düşle-
rimiz yeniden canlanmıştı...
"Adriyatik Denizi'nden Çin Seddi'ne dek Türklük
dünyas)"nın lideri olacaktık...
Olamadık!..
•
Ama huyumuz kurusun...
Liderlik sözcüğü, önderlik kavramını vurguluyor;
yüreğimizden hiç eksilmiyor...
Şimdi de islam dünyasının lideri' olmak hevesine
kendimizi kaptırmış görünüyoruz...
Hayırdır!..
•
'Islamcılık, 'çeşitli boyutlarıylauluslararasındayel-
pazelenen dinci bir dünya görüşüdür.
19'uncu yüzyılda, Müslümanları birleştirerek Hı-
ristiyan emperyalizmını islam coğrafyasından kov-
mayı amaçlayanlann düşüncesi neydi?.. Orta As-
ya'da Çarlık Rusyası egemendi: Güney Asya kuşa-
ğında ingilizler, Müslüman halkları boyunduruğa vur-
muşlardı.
Osmanlı Halifesi'nin önderliğinde İslam birliği ger-
çekleştirilemez miydi?..
islam birliğıni savunan ünlü Cemalettin Efgani,
ikinci Abdülhamit'in çağnsı üzerine istanbul'a gel-
dı.
Yıl 1892!..
Efgani. Ingilizemperyalizmine karşı çıkıyor, Panis-
lamizmı savunuyordu; ama kimi değişik fikirleri yü-
zünden, Müslümanlar kesıminde düşmanları çoğal-
dı. Zaten dünya büyük bir paylaşım savaşına doğnj
sürükleniyordu.
Birinci Dünya Savaşf ndan sonra islam coğrafya-
sı büsbütün sömürgeleşti; emperyalizm, petrol coğ-
rafyasına doğrudan el koydu.
•
21 'ıncı yüzyıla yaklaşırken Müslümanlık; birbırleri-
ni bir kaşık suda boğmak için uğraşan krallar, emir-
ler. şeyhler, diktatörlerle dolup taşıyor; ilkellik. yok-
sulluk, bağnazlık, yobazlık dız boyu...
islamın Kâbesi Amerika'nın denetiminde askeri
koruma altında...
Müslümanlık dünyasının her kesıminde başgöste-
ren şeriatçı. kadınlann etek boyuyla uğraşıp taife-i ni-
sa'nın insan haklarını çiğneyerek 20'nci yüzyılı nok-
talamaya çabalıyor. Sanayı devriminden ve demok-
rasiden uzak yaşayan Muhammet ümmetinin birlik
gücü. Bosna serüvenınde ortaya döküldü:
Sıfıra sıfır, elde var sıfır!..
Ezan seslerinin yükselticilerle birbırine eklendiği
coğrafyanın perışanlığına bakanlar diyorlar ki:
- Gazı, ne uzak görüşlu insanmış!..
Ne Turancılık..
Ne Islamcılık..
Türkiye. önce kendi içinde ve yapısında çağdaş uy-
garlık düzeyini yakalamalı.
•
Ne var ki yamacımızdaki Müslüman Suriye, Türki-
ye'yi bölüp parçalamak isteyen terör örgütünü top-
raklarında barındırıp destekliyor.
Ne biçim dindaşlık bu?..
Netür Islamlık?..
ABD'ye ya da israil'e dönük olsaydı. PKK'nin Su-
riye denetımindeki üssü şimdiye değin çoktan yerle
bir edilmiş, teröristlerın canına okunmuştu. Ancak
Türkiye. kendi içinde bırbirinin gözünü oymaya çalı-
şan politikacılardan soluk alsa blle uluslararası iliş-
küerde bu tür bir hamleyi yapabilecek güçte değil...
Türkiye'ye saldırganlıkta Müslüman ülkeler. Yuna-
nistan'ın önüne geçtiler...
•
Necmettin Erbakan, iyi ki ayağının tozuyta İslam
coğrafyasında cerre çıktı: Gerçeklerin berberi, ma-
kası vurmalı ki saçımız önümüze dökülsün...
Ak mı kara mı görelim.
HİKMET CETİNKAYA
BARONUM N
KAZLARI
j .
. KİTAP
Ç I K T I
Din Baronu.
Kenan Evren'den Turgut
Özal'a; Tansu Çiller'den
Bülent Ecevit'e dek her
kesimle ilişki kurdu 'Şeriat -
Ticaret' zincirini genişletti.
250.000 TL (KDV dahil)
1.KİTAP
I ı ı ı ü (ııııını
.
ll
()S"İL"NDA
KLR1'
KİTAP
ıııtı Inntm
Z-»y
250.000 TL. (KDV dahılı 250.000 TL ıKDV dafiılt
Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesi Salkımsöğüt Sokak
No: 9/B Cağaloğtu İstanbui Tet:514 01 96/95
Posta çekı no.: 666322
MUT ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'JS'DEN
tsa>\o: 19^5 3"4
Davacı Orınan Genel Ntüdürlüğü'ne ızafeten Mut Or-
man Işletme Müdürlüğü tarafından davalı Kadır E^er
hakkında açılan alacak davasının mahkememızde >apı-
lan duruşmasında venlen ara karar gereğınce.
Davalı Ağaç Sanavıı Kırımlı Sokak No: 57-Konyaad-
resınde mukım olan davalı Kadır Eser'ın teblıgata yarar
açık adreM zabıta kanalı ile v jpılun araştırmava rağnıen
tespH eüılememi'! olup. bu nedenle dav a dılekçesı v e du-
ruşma gününün ilanen teblığı edılnıesıne karar verilmiş
olmakla. davalı Kadir Escr'in duruşma günü olan
1 H.9.1496 günü saat ü9.()0'ıia mahkememiz duruşma sa-
lonunda hazır bulunması \ eva kendiMni bir vekille tem-
Mİ ettırmeM aksı takdırdf duruşmanın vokluğunda vapı-
lacaûı ve karav v erılebıleeeğı 1IUMI>U dav a dılekçeM \e du-
ruşnu günü teblığı verıııe kaını olmak üzere ilanen teb-
liğ olunur. Basin: S1626