25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 2 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 La Mama Tiyatrosu, Ellen Stewart ve Andrea Paciotto'nun sahneye koyduğu iki gösteri sundu Farkh kiiltürlernı yoıinnııyla ıııitoloji , dans. müzik ve görsellik şöleni olan, antik geleneklerle bağıntıh dans / opera niteliğini taşıyan. 19 oyuncunun yer aldığı 'Oidipus' adlı diyalogsuz bir oyunu Ellen Stewart'ın, yine bir Yunan mitinden yola çıkılarak hazırlanmış 'Geranos' ise • Andrea Paciotto'nun : yorumuyla sundu. ". Kühür Senisi- Manhattan'da üç ayn '. sahnede deneyse) tiyatro üzerine 1 çalışmalannı, çeşitli "work-shop'lar ve kuramsal araştırmalar ile sürdüren La Mama Tiyatro topluluğu. Darphane'de sunduğu iki gösteri ıle izleyicilere özgiin çalışmalannı tanıtmış oldu. Toplulugun antik geleneklerle bağıntıh bu iki oyundan bıri: dans opera niteliğini taşıyan 'Oidipus' diyalogsuz bir oyun. Ellen Stevvart'ın sahneve koyduğu oyunda 19 oyuncu yer alıyor. Antik mitolojıde geçen Oidipus hikâyesinın anlatıldığı oyunda, dönemın dıli Grekçe hecelere bölünerek. Elisabeth Suedos'un müzikleriyle birleştırılmiş. Uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda hecelere bölünmüş dilin vurgulannı bozmadan kımi zaman peşpeşe sıralavarak müzikle bırlıkte söylemesini öğrenen oyuncular, beş ay boyunca da oyundaki at dansmı oluşturmak ıçin son derece agır bir ritımle hareketı salıselere bölen Japon buto dansı çalısmışlar. Ana konuya baglı kalınarak sahnelenen oyunda. mekân kullanımı heryerden ızlenebilır şekilde tasarlanmıştı. Bıldık anlamda bir platform ya da fon kullanımı yoktu. Böyle bir sahne kulammı da ızleyicıyı oyunun içine çekmesi açısından başanlı oldu. Kostümler ağırlıkh olarak dönemin giyimini yansıtıyordu. Fakat bu. oyunda geleneksele bağlı sahneleme anlayışının egemen olduğu anlamına gelmıyor. Uzakdogu'dan bırtakım motiflerin zaman zaman behrdiği Oidipus, konusundan. kostüm tasarımına. müziklerinden danslanna kadar bütünüyle La Mama Tiyatrosu'nun özgiin çalışma anlayışını ortaya koyuyordu. Öykiide gehşen degişimleri danslarıyla sahneye aktaran Charlotte Brathuaite, Billy Clark, Alvaro D'Antonio, George Drance, Angie Fie, Dana fovacchini. Genji Ito, Eleanor Lipat, Brian Nishii, Andrea Paciotto, Yalentina Renzulli, Sinisa Ruzic, Michael Sirotta, Shigeko Suga, Yııkio Tsuji, Zişan l ğurlu. Yalois. Mia Yoo ve Perry Yung ıle Maureen FIenıing"ın koreografisıni başarıyla sundular. Yıne bir Yunan mitinden yola çıkılarak hazırlanmış 'Geranos* ise Andrea Paciotto tarafından sahneye konuldu. La Mama'nın ıçındedansçı ve oyuncu olarak da görev alan Paciotto'nun bu çalı^masında, giinlük uınutlarımızın \e korkularımız büyüteç altına alınarak, bir labirent içinde La Mama'dabir Türkoyuncu veyönetrnen Zişan Uğurlu, dört yıldır Ellen Stewart ile birlikte çalışıp, kendini sınıyor ve geliştiriyor SEZA SİNANLAR Sadece Amerıkan deneysel tı- yatrosunun içinde değil, dünya- daki benzerleri arasında da önem- li bir yere sahip La Mama Tiyat- rosu. kuruldugu yıldan bu yana çok renkliliğinı ve dinamizmini koruduğunu lstanbul'da gerçek- leştirdıği iki gösteri ıle kanıtladı. Kurulduğu 1962 yıhndan beri canhlığından bir şey yitirmeden çalışmalannı sürdüren toplulu- gun devamında en büyük pay sa- hıbı ise hiç şüphesız, otuz yılı aş- kın bir süredir La Mama'nın her şeyi: inanılmaz enerjisi ve heye- canı, sürekli yaratıma dönük ya- pısıyla toplulugun adeta lokomo- tifi olan Ellen Stewart Türkıye'ye ılk kez 1992 yılın- da düzenlepen uluslararası tiyat- ro festivalinde oyun yönetmek üzere gelen Ellen Stewart, o yıl festival kapsamında sahnelenen A>la Algan, Bekla Algan. Hiise- yin Katıraoğlu ve Zişan Lğur- îu'nun da rol aldığı 'Yunus' adlı oyunun Amerika'da da sahnelenmesini sağladı. Ekım 1992'de bu amaçla Ame- rika'ya giden 12 kişihk Türk grubu başanlı temsiflerin sonrasında lstanbul'a 11 kişi olarak döndü. Çünkü oyunculardan Zişan Ugurlu. Stewart'ın heyecanınan kapılıp. bir süre çalışmalarını La Mama"nın bünyesin- de sürdürmek üzere orada kalmaya karar verdi. Ellen Stewart'la ılk konusmasmda 'Gelirsem hemen dön- ıtıem' diyen Ugurlu yaklaşık dört yıldan beri La Ma- ma'nın içinde. Tiyatroya Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakülte- si'nde aldığı üniversite eğitimiyle başlayan Ugurlu. uzun zaman halk danslan çalışmış. La Mama'daki ilk günlennde de başta Ellen Stevvart olmak üzere toplu- luk elemanlanna geleneksel danslanmızın adımlarını öğreterek çalışmalanna başlayan Ugurlu zamanla sesı- ni ve bedenini eğiterek kendini geliştirmiş. "Ükoyunu- num George Frenz'in "Gerilla'sı ve ardından Ellen'ın ' Mary'adlıoyunuvdu.Sonra ben bir o> un yönertim" dı- yen Üğurlu'nun ılk yönettığı oyun. Amerika'da yaşa- yan Türk ögrencılerle birlikte çalıştığı Turgut Özak- man'ın 'Fehim Paşa KonağV adlı oyunu. "La Mama işleyiş olarak, bümesindekilerin sadece tek bir alanda üretmesi kuralını getirmivor. Ellen'ın bir oyuncıı için en önemli şartı onun dans edebilmesi ve şar- kı söy leyebifmesidir. Sonrasında herkes başka alanlara yöneiebilir. Yönctmenlikten. koreograflığa kadar istedi- ğiniz alanda kendinizi sınayabilirsiniz." tlk oyunundan sonra yönetmenliğe ısındığını söyle- yen Ugurlu. ıkinci deneyimi Tom Shopper'ın 'Olduk- ça Ciddi 1 adlı oyunuyla Colombıa Üniversitesi tarafin- dan ödüllendirildi. "Sonrasında Ömer Hayyam. Mev- lana ve Yunus Emre'den vola çıkarak gezegenleri ve aş- kı konu alan "folk opera' olarak kabulgören "Bir Son- raki Dönüşe Kadar'ı yönettim ve böylece kendinıe gü- Başta Ellen Stevvart olmak üzere topluluk elemanlanna geleneksel danslanmızın adınılannı öğreterek çalışmalanna başlayan Zişan l ğurlu, zamanla sesini ve bedenini eğiterek kendini geliştirmiş, sonra da hem oynamış. hem de oyun vönetmiş. Şimdi ise eylül ayında İstanbul'a dönüp, kafasındaki denej sel tiyatrova ilişkin bir takını projeleri ve önerileri yaşama geçirme isteğinde. (Fotoğraf: DEVRİM BARAN) venim geld.' diyen Uğurlu, şimdı ise eylül ayında istan- bul'a dönüp. kafasındaki deneysel tiyatroya ılişkın bir takım projeleri ve önerileri yaşama geçirme isteğinde. Lorca üzerine birçalışma yapmayı planlayan Uğur- lu. La Mama'nın en çok farklı kültürlerden oluşan ya- pısmın kendısını gelıştırdığı düşüncesinde. "Sürekliye- nilikk-r içindesinb ve artık sabit fîkirti kalamıvorsunuz. HerkesL her şeyi hcr şckilde kabul edebilmesini öğreni- vorsunuz." lstanbul'dan önce Roma ve Sicilya'da sahne alan top- luluk, talihsizbirkaza sonucu kolunu vebirkaburga ke- miğini kıran Ellen Stevvart'ın her şeye rağmen turneye devam etme karanyla programını sürdürerek. Make- donya, Split, Zagrep ve \ r i>ana"da temsillerini gerçek- leştirecek. Sicilya'dakı ovunda La Mama selamı verır- ken düşüp. kolunu kıran Stevvart ise 'ne olursa olsun ov un devam eder' kuralına uyarak. toplulugun oyunla- rını izlememize vardımcı oldu. insanın dev ınımı anlatıldı "Bir kentin sokaklan, çö/ülmesi gereken bir bilmece, veraltı vollan, bir dilin aynntıları, bir bevin. bağırsaklanmız hepsi bir labirentin esrannı taşır" dıven Paciotto'nun sahnelediği Alexandros ve Genji Ito'nun müziklenni yaptığı oyunda kullanılan dekorun tasarımı Paciotto. SandroTommasini ve Mia Yoo'ya, masklar ise Giacomo Nottiani'ye aitti. La Mama'nın sım I962'de Manhattan'da kurulan La Mama Tiyatrosu, o zamandan bugüne kurucusu Ellen Stevvart'ın olağanüstü enerjisi ve heyecanıyla ayakta duruyor. 30 yılı aşkın bir sürede kendmi sadece Amerika'da değil. tüm dünyada kanıtlayan topluluk dınamik yapısı ve üretkenliğinden hıçbir şe> kaybetmeden varlığını sürdürüyor. Ellen Steuart'ın te^viklenyle La Mama'da yer alan ve tanınan fırsatlan değerlendirenler arasında çok sayıda ünlü ısmın bulunması da, bir tesadüften öte toplulugun çahşma sısteminın başansını ve de Stevvart'ın yapıcılıgını gösteriyor. Üretım anlamında kaynaklarını kendi bünyesinden çıkaran La Mama, ovunculanna, yönetmenlikten sahne tasanmcılığına kadar birçok alanda fırsat tanıyor. Böylece sürekli kendini gelıştiren topluluk üyeleri. tiyatral anlamda yapabılecekleri her şev i ortaya koyuyor.**Her şev Ellen Stewart'ın enerjisinden kaynaklannor. İnamJmaz bir çabası var. Hepimizi bir anda morive edebiliyor" diyen topluluk üyelerinden Zişan Uğurlu da Stevvart'ın insanların yaratması içın elinden geleni yaptığını söylüyor. Tiyatro dünyasınm üç önemli kuramcısı Kantor. Brook ve Grotowski'yi ılk kez Amerika'ya getirerek, projelerinı gelıştirmelerine olanak saglayan Stevvart, RobertDe Niro'dan. Bette Midler'a. Sam Shephard'dan Robert VVilson'a kadar birçok başanlı oyuncu. yazar ve yönetmeninin tiyatroya kazandırılmasında büyük pay sahibi. Onun bu başarılarının altında ise hıç şüphe yok ki, ülkeler arası farklılıgı, bir ayırıcı olarak değil. yaşanılacak etkileşimle bir bütünleyici olarak görmesı yatıyor. Seksenine merdiven dayamış bir insandan göstermesi beklenmeyen bireneji ve şevkle halen ışinin başında bulunan Stevvart. bir kolu ve bir kaburga kemıgı kınk olarak geldiği Istanbul'da herkese bu azmini bir kez daha kanıtlamış oldu. Gelecek yaz biliıııkıırgu ve macerayla geçecek Külrür Servisi - Sönük geçen '96 yaz sezonunda güzel filmlere hasret kalınca "Önümûzdeki yaz da böyie mi geçecek?" diye merak ettık ve Hollyvvood'un '97 ya- zı için ne planlar yaptıf mı araştırdık. Yaz sezonundan şikâyetçi olan sadece bız de- ğiliz aslında. Hollyvvood'un büyük film şirketleri de sönük sezondan dertîı. Bu ne- denle önümûzdeki yaz az sayıda fîlm ya- parak masraflannı azaltmak niyetinde şir- ketler. Çekilecek az sayıdaki fîlmin ön koşulu ise izleyicıleri sıcak günlerde smemalara çekebilecek kadar ticari olmalan. Sonuç- ta önümûzdeki yaz bizleri bol miktarda bılimkurgu ve macera filmi bekliyor. He- nüz fifmlerin ve oyunculann isimleri tam kesinleşmemiş olsa da Hollyvvood önü- mûzdeki yaz, izleyicilere şu filmleri sun- mayıplanlıyor: fitanik: James Cameron'un yönetece- gı film için şimdilik 100 milyon dolardan fazla bir bütçe aynlmış. Tltanik'in gerç«- ğine yakın bir gemi yaratmak için gemi- nin enkazının bulunduğu yerde dalış ya- pan Cameron, "Titanik 83 yj sonra hâlâ orada; eşvalan, geminin parçalannı bile görebiJdim, muhteşemdi" diyor ve gemi- nin enkaz görüntülerıni de fılmde kullana- cağıru belirtıyor. Filmde Kate Wuıset ve Leonardo DiCaprio binncı me\kide yol- culuk eden genç sev gililen canlandıracak. The Lost World: Steven Spielberg'in "Jurassic Park"m devamını çekeceğini daha önce biidirmiştık salere. Fılmm en şaşırtıcı yönü ise ilk bölümde ölen Jeff Goldblum'un bu filmde canlanması. Ba- kalım Spielberg bılimkurgu meraklılannı ıkı yaz önce oldugu gibı çekebilecek mi salonlara? Batman and Robin: Yönetmenlığini Jo- el Schumacher'in yapacagı film Robın, Batman ve Batgirl ıle Mr Freeze v e Poison Ivy (zehirli sarmaşık) arasmdaki mücade- James Cameron, Titanik'i, Steven Spielberg "The Lost VVbrld'ü, Joel Schumacher de oldukça zengin kadrolu 'Batman ve RobinM çekiyor. leyi anlatıyor. Fılmin George Clooney (Batman), ChrisO'Donnel (Robin). Alicia Silverstone (Batgirl), Arnold Schwarze- negger(Mr Freeze) ve UmaThurman'dan (Poison fvy) oluşan oldukça zengin bir kadrosu var. Schvvarzenegger'in film için 25 milyon dolaraldığı söylentilerini yalan- layan Schumacher, bunların haksız rek- lam aracı olarak kullanıldığını söylüyor. Filminin Spielberg'in gölgesinde kalaca- ğı-eleştırilenni değerlendiren yönetmen. "Batman"in "The Last VVorkTden sonra en çok izlenen ikinci fîlm olmasının da bir başarı olacağını düşünüyor. Alien 4: Jean Pierre Jeunet'nin yönet- menlığini üstlendığı filmde başrolleri Si- gournej' VVeaver, VVlnona Ryder ve Danny Boyleüstleniyor. Filmin yönetmeni Fransız olduğu içın oyuncularıylaçevirmenleraracılığıylaile- tişim kurabiliyor; fakat Jeunet, sanat ev- rensel bir dil olduğu için bir sorun çekme- diklerini söylüyor. Starship Troopers: Filmin yönetmeni Paul Verhoeven, gururla "Bu film savasan dev viriislerte ilgili" diyor. Film gerçekten de Ikinci Dünya Savaşı sırasmda Alman- ların yanında savaşan yedı bacaklı. uzaylı örümcekleri anlatıyor. Filmin kadrosun- da pek tanıdık ısimler yok. ama y önetmen hıç yorulmak bilmeyen kadrosundan ol- dukça memnun. Filmin bütçesi çekimle- rin zorluğu nedeniyle 100 milyon dolan aşıyor. Oldukça inişli çıkışlı bir kariyere sahip olan Verhoeven"m "Temel İcgüdü" filmi gişe rekorları kırarken "ShoMgirk" hıç ilgi görmemışti. Bakalım "RoboCop"' ve "Total RecalP filmlerinden de tanıdı- ğımız Verhoven bu filmde neler yapacak. Herkül: "Aslan Krardan sonra yaptığı çızgı filmlerde büyük başanlar elde ede- meyen "Walt Disney" şansını bu kez de Herkül'ün maceralarıyla denıyor. Filmde Herkül'ün Hades'le mücadelesı anlatılı- yor. . My Best Friend's VVedding: Julia Ro- berts ve Dermot Mulroney'in başrollen paylaştığı filmde. Julia Roberts eğer her ikisi de on yıl içinde başka insanlarla ni- şanlanmazlarsa en yakın dostuyla evlen- meye karar verır. The Truman Show: "Ölü Ozanlar Der- neği*'nden tanıdığımız Peter Weir'ın yö- nettiğı filmde Jim Carrey'i ilk defa cıddı bir rolde izleyeceğiz. işİeri çok kötü gı- den bir sigortacıyı canlandıran Carrey'in bu rolle ızleyiciler tarafından beğenılıpbe- ğenilmeyeceği merak konusu. The Day Of the Jackal: Michael Caton- Jones'ın yönettiği filmin konusu terör. FBI'ın pek de iyi yanlarınm yansıtılmadt- ğı filmde başrolleri RichardGere ve Bru- ceVVlllspaylaşıyor. Speed 2: Jan De Bont'un yöneteceği filmde bu kez başrollen Jason Patric ve Sandra Bullock paylaşıyor. Yönetmen "Film elbette hcyecanlı oîacak. ama ay nı zamanda iy i bir film olacagına da garanri veriyorum1 " diyor. Yeni dönemde henüz filmlerın ısımlerı konmamış olsa da John Travolta ve Har- rison Ford'u da ızleyecegız. John Travol- la donmuş bir terönst olan Nicolas Ca- ge'ın kımliğıni araştırırken. Ford uçak kaçırmasını konu alan bir korku filmiyle çıkacak karşımıza. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Enver Paşa'nın İstediği Savaş Edebiyatı Rosa Luxemburg'un "Alman emperyalizminin ünlü sözcülerinden biri" olarak nitelediği Paul Rohr- bach, I. Dünya Savaşı öncesinde. devletinın beklen- tilerini şöyle duyurrnuş dünyaya: "Bir Alman Anadolusunun, ya da bir Alman Me- zopotamyasının gerçekleşmesı..." 1909'dan sonra ittıhat ve Terakki yönetimindeki Osmanlı devletinin Deutsche Bank'a birkaç yıl için- de biriken borcu 30 milyon Osmanlı lirasını buluyor. O tarihteki tüm dış borçların yüzde yırmisı... Devle- tin Alman kapitalistlerine her yıl ödemek zorunda ol- duğu faiz 20 milyon mark... Prusya ordusunda egitim gören İttihatçı zabitan ik- tidarının ilk aşamadaki utkusu bu! Ikinci aşama savaşa hazırlığın olağan yasası, silah- lanma. Üçüncüsü, General Liman Von Sanders başkan- lığındaki askerlerden oluşan kurula akıl almaz yetki- lerin verilmesi.(l) Ittihat ve Terakki'nin, AJman emperyalizminin buy- ruğuna girme sürecini böyle özetleyebiliriz. Bu sürecin bayraktarı teslımiyetın öncülerınden Enver'dir (Paşa). Enver Paşa'nın ittihat ve Terakki iktidarına damga- sını vuran Harbiye Nazırlığı döneminde ızlediğı poli- tika, iki ana damardan güç alıyordu: Karşıt görüşleri susturmak. Yandaş görüşleri beslemek. II. Abdülhamid'ın düşürülmesi için özgürlük sa vaşımına katıimış olan çoğu düşün ve edebiyat ada- mının da yakasını kurtaramadığı tek soru var döne- me egemen. - Bizden mi? Değılse, bu kez baskının ittihat ve Terakki'cesi. Bitmez tükenmez soruşturmalar. Sıkı yönetim mahkemeleri. Sürgünler. - Bizden mi? Değilse, onca dergı ve gazetenin kapısına mühür. Grev hakkını kuşa çevıren "Tâtil-ı eşgal" kanunu... Yakup Kadri'nin "Hüküm Gecesi"ndeki kişilenn- den Ahmet Kerim'i anlatırken deyimlediği gibi "eş- yalaştınlmak istenen" aydın kafalar.. ittihat ve Terak- ki ideolojisine yandaş görüşlerin doğrudan ya da do- laylı olarak beslendiğini biliyoruz. Okumuş asker si- vil orta tabakayı ırkçı ve Turancı harekete kazanma amacıyla çıkanlan Türk Yurdu, Turan gibi dergiler var. Ama benim bu yazıda sözünü etmek ıstediğım doğrudan Enver Paşa'nın başını çektiği bir olay. "Savaş edebiyatı.." Kumandanın 1915-17 yıllannda savaşın ulusal bir zorunluk olduğu masalına toplumsal güç kazandır- ma hevesiyle edebiyatçı avına çıktığını gösteren ka- nıtlar az değil. Cenab Şehabettin, Rıza Tevfik'e "Nazır Paşa'nın (Enver'in) selamıyla birlikte hamâsı destanlar vadi- sinde yazılacak eserlere gayet vâsı, amma gayet vâ- siücretler" ödeneceği haberini vermiş. Mektubun ta- mamı ve fotokopisi Serâb-ı Ömrüm'ün 1949 bası- mında yer alıyor. Serâb-ı Ömrüm'de Rıza Tevfik "Hamâsı konulann adamı değilim" diyor ya dönemin genç şaırlerınden Yusuf Ziya'nın (Ortaç) yıllar sonra yayımladığı anı- larından anhyoruz ki, Harbiye Nazırı Paşa'yı yalnız bı- rakmayan edebiyatçılar da var. Bizim Yokuş'ta kendı kişisel tarihiyle hesaplaşırken diyor ki Yusuf Ziya: "Şimdi masamın üstünde yıllann sararttığı bir 'Akından Akına' var. Kâğıdına, mürekkebine, karto- nuna, imrenerek, şiırlenne iğrenerek bakıyorum. Ki- tap 10 bin tane basılacaktı.. Kitap basıldıktan sonra Harbiye Nezareti'nden aldığım mektupta, kahraman askerlerimiz için yazdığım şiırlere başkumandanlık adına teşekkür ediliyor ve kıtabımın cephelere da- ğıtılmak üzere satın alınacağı bildiriliyordu. I. Dünya Savaşı'n/n ilk harp zengini bendim galiba. Cebim- de, Harbiye Nezareti'nin çifte saatli kapısından çı- karken 220 lira vardı. 220 liraya, dört odalı bir ev alı- nırdı o zaman." (sf. 41-45, 1966) Yalnız savaş çığırtkanlığı yapan şiirlere mi iğrene- rek bakacağız? Görkemli törenlerle de gömülseler elleri kirlenmiş olanları tarihin mezarlığından kurtaracak güç var mı ki... (I) Mustafa Kemal Paşa yazıyor: "Ben ordunun kayıtse şartsız bütün sırlarıyla Alman askeri heyeti- ne verilmesine teslim edilmesine çok müteessirdim. Daha karar verilmeden önce, bir tesadüfle bu olayı öğrendiğim vakit, sesimin erişebildiği makamlara kadar itirazlarda bulunmayı vazife saydım. Itirazlan- ma hiç kimse cevap vermedi. Cevap vermeye lüzum görmedi." (anan, Şevket Süreyya, Tek Adam, sf. 232,1. cilt, II. bas, 1965) Uluslararası 2. Magosa Kültür Sanat ve Turizm Festivali Festival, çeşitli et/dnli/derle sürüyor KüHür Servisi-Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen 'Uluslararası Magosa Kül- tür Sanat ve Turizm Festi- vali' çeşıtlı etkınlıklerle sü- rüyor. Geçen hafta başlayan festival 15 ağustos tarihine kadar sürecek. Festivalde bugüne kadar yer alan etkınlıkler arasın- da; Kıbns Türk Dev let Ti- yatrolan'nın sunduğu'Heli- kopfer' adlı oyun. Türkiye- li sanatçıların 'Azınük' ser- gisı bağlamında 'Dönyada Çağdaş Sanat' konulu bir panel. çalışmalannı Alman- ya'da sürdüren Kıbnslı sa- natçı Can Tufan'ın, gitarist Andreas Lieberg ile sundu- ğu 'Alla Turca .AJla Franga' isimli konser. yine Alman- ya'dan "Albatros" topluluğu konserlerinin yarusıra Kıb- nslı sanatçı Seden Yümaz veCandida Bellinger'ın ıkı- li piyano resıtalı yer aldı Festivalin en ılgi çekıci kon- serlerinden biri de sanatçı Tîmur Selçuk'un Münir Nurettin Selçuk'un 15. ölüm yıldönümü bağlamın- da verdiği konseri bulunu- yor. Gazi Magosa Belediye- si'nın bir organizasyonu olan festivalde pazartesıden itibaren pek çok etkinlik yer alıyor. Perşembe günü Sa- lamis Antik Tiyatro'da. Cenco Erkal (Dostîar Tiyat- rosu)'nun .Aziz Nesinin eserlerinden uyarlanan 'Bir Takım AzLdikİer' adlı oyu- nu sunulacak. Kıbrıslı sanatçıların "Karma Resim Sergisi' ve 'Magosa' konulu fotograf sergisi yer alıyor. Ayrıca Akkule Sa'nat Merkezi'nde Türk sanatçıların Çağdaş Sanat Sergisi: 'Aanlık" gö- rülebılır. 13 ağustos salı gü- nü, Akkule Sanat Merke- zi'nde Derviş. Zaim'in ko- nuk olduğu "Ares Harikalar Diyannda" başlıklı söyleşi yer alacak. Festıv alın müzik etkinlik- leri arasında. bu akşam saat 21:00'de. Othello Kale- sı'nde. Los Chopasteros FlamenkoGrubu'nun kon- seri. yann saat 2! 00'de ıse Avşegöl Yeşilnil ve Orkest- rası'ndan caz konseri ızle- nebilır. Çarşamba niinü sa- at 21:00'de Othelfo Kale- si'nde Ephessus Brass Qa- artet'in konseri izlenebılir. 16 ağustos cuma akşamı sa- at 21.00'de ıse Azerbaycan- lı opera sanatçısı Ahadzade Elhan ve piyanist Melahat tsmailova'dan şan resıtali müzikseverlerle buluşacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle