Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 2 AĞUSTOS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
La Mama Tiyatrosu, Ellen Stewart ve Andrea Paciotto'nun sahneye koyduğu iki gösteri sundu
Farkh kiiltürlernı yoıinnııyla ıııitoloji
, dans. müzik ve
görsellik şöleni olan,
antik geleneklerle
bağıntıh dans / opera niteliğini
taşıyan. 19 oyuncunun yer
aldığı 'Oidipus' adlı
diyalogsuz bir oyunu Ellen
Stewart'ın, yine bir Yunan
mitinden yola çıkılarak
hazırlanmış 'Geranos' ise
• Andrea Paciotto'nun
: yorumuyla sundu.
". Kühür Senisi- Manhattan'da üç ayn
'. sahnede deneyse) tiyatro üzerine
1 çalışmalannı, çeşitli "work-shop'lar ve
kuramsal araştırmalar ile sürdüren La
Mama Tiyatro topluluğu. Darphane'de
sunduğu iki gösteri ıle izleyicilere
özgiin çalışmalannı tanıtmış oldu.
Toplulugun antik geleneklerle bağıntıh
bu iki oyundan bıri: dans opera
niteliğini taşıyan 'Oidipus' diyalogsuz
bir oyun. Ellen Stevvart'ın sahneve
koyduğu oyunda 19 oyuncu yer alıyor.
Antik mitolojıde geçen Oidipus
hikâyesinın anlatıldığı oyunda,
dönemın dıli Grekçe hecelere
bölünerek. Elisabeth Suedos'un
müzikleriyle birleştırılmiş. Uzun ve
yorucu çalışmalar sonucunda hecelere
bölünmüş dilin vurgulannı bozmadan
kımi zaman peşpeşe sıralavarak
müzikle bırlıkte söylemesini öğrenen
oyuncular, beş ay boyunca da oyundaki
at dansmı oluşturmak ıçin son derece
agır bir ritımle hareketı salıselere bölen
Japon buto dansı çalısmışlar. Ana
konuya baglı kalınarak sahnelenen
oyunda. mekân kullanımı heryerden
ızlenebilır şekilde tasarlanmıştı. Bıldık
anlamda bir platform ya da fon
kullanımı yoktu. Böyle bir sahne
kulammı da ızleyicıyı oyunun içine
çekmesi açısından başanlı oldu.
Kostümler ağırlıkh olarak dönemin
giyimini yansıtıyordu. Fakat bu. oyunda
geleneksele bağlı sahneleme anlayışının
egemen olduğu anlamına gelmıyor.
Uzakdogu'dan bırtakım motiflerin
zaman zaman behrdiği Oidipus,
konusundan. kostüm tasarımına.
müziklerinden danslanna kadar
bütünüyle La Mama Tiyatrosu'nun
özgiin çalışma anlayışını ortaya
koyuyordu.
Öykiide gehşen degişimleri danslarıyla
sahneye aktaran Charlotte Brathuaite,
Billy Clark, Alvaro D'Antonio, George
Drance, Angie Fie, Dana fovacchini.
Genji Ito, Eleanor Lipat, Brian Nishii,
Andrea Paciotto, Yalentina Renzulli,
Sinisa Ruzic, Michael Sirotta, Shigeko
Suga, Yııkio Tsuji, Zişan l ğurlu. Yalois.
Mia Yoo ve Perry Yung ıle Maureen
FIenıing"ın koreografisıni başarıyla
sundular. Yıne bir Yunan mitinden yola
çıkılarak hazırlanmış 'Geranos* ise
Andrea Paciotto tarafından sahneye
konuldu. La Mama'nın ıçındedansçı ve
oyuncu olarak da görev alan
Paciotto'nun bu çalı^masında, giinlük
uınutlarımızın \e korkularımız büyüteç
altına alınarak, bir labirent içinde
La Mama'dabir Türkoyuncu veyönetrnen
Zişan Uğurlu, dört yıldır Ellen Stewart ile birlikte çalışıp, kendini sınıyor ve geliştiriyor
SEZA SİNANLAR
Sadece Amerıkan deneysel tı-
yatrosunun içinde değil, dünya-
daki benzerleri arasında da önem-
li bir yere sahip La Mama Tiyat-
rosu. kuruldugu yıldan bu yana
çok renkliliğinı ve dinamizmini
koruduğunu lstanbul'da gerçek-
leştirdıği iki gösteri ıle kanıtladı.
Kurulduğu 1962 yıhndan beri
canhlığından bir şey yitirmeden
çalışmalannı sürdüren toplulu-
gun devamında en büyük pay sa-
hıbı ise hiç şüphesız, otuz yılı aş-
kın bir süredir La Mama'nın her
şeyi: inanılmaz enerjisi ve heye-
canı, sürekli yaratıma dönük ya-
pısıyla toplulugun adeta lokomo-
tifi olan Ellen Stewart
Türkıye'ye ılk kez 1992 yılın-
da düzenlepen uluslararası tiyat-
ro festivalinde oyun yönetmek
üzere gelen Ellen Stewart, o yıl
festival kapsamında sahnelenen
A>la Algan, Bekla Algan. Hiise-
yin Katıraoğlu ve Zişan Lğur-
îu'nun da rol aldığı 'Yunus' adlı oyunun Amerika'da da
sahnelenmesini sağladı. Ekım 1992'de bu amaçla Ame-
rika'ya giden 12 kişihk Türk grubu başanlı temsiflerin
sonrasında lstanbul'a 11 kişi olarak döndü. Çünkü
oyunculardan Zişan Ugurlu. Stewart'ın heyecanınan
kapılıp. bir süre çalışmalarını La Mama"nın bünyesin-
de sürdürmek üzere orada kalmaya karar verdi. Ellen
Stewart'la ılk konusmasmda 'Gelirsem hemen dön-
ıtıem' diyen Ugurlu yaklaşık dört yıldan beri La Ma-
ma'nın içinde.
Tiyatroya Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakülte-
si'nde aldığı üniversite eğitimiyle başlayan Ugurlu.
uzun zaman halk danslan çalışmış. La Mama'daki ilk
günlennde de başta Ellen Stevvart olmak üzere toplu-
luk elemanlanna geleneksel danslanmızın adımlarını
öğreterek çalışmalanna başlayan Ugurlu zamanla sesı-
ni ve bedenini eğiterek kendini geliştirmiş. "Ükoyunu-
num George Frenz'in "Gerilla'sı ve ardından Ellen'ın
' Mary'adlıoyunuvdu.Sonra ben bir o> un yönertim" dı-
yen Üğurlu'nun ılk yönettığı oyun. Amerika'da yaşa-
yan Türk ögrencılerle birlikte çalıştığı Turgut Özak-
man'ın 'Fehim Paşa KonağV adlı oyunu.
"La Mama işleyiş olarak, bümesindekilerin sadece
tek bir alanda üretmesi kuralını getirmivor. Ellen'ın bir
oyuncıı için en önemli şartı onun dans edebilmesi ve şar-
kı söy leyebifmesidir. Sonrasında herkes başka alanlara
yöneiebilir. Yönctmenlikten. koreograflığa kadar istedi-
ğiniz alanda kendinizi sınayabilirsiniz."
tlk oyunundan sonra yönetmenliğe ısındığını söyle-
yen Ugurlu. ıkinci deneyimi Tom Shopper'ın 'Olduk-
ça Ciddi
1
adlı oyunuyla Colombıa Üniversitesi tarafin-
dan ödüllendirildi. "Sonrasında Ömer Hayyam. Mev-
lana ve Yunus Emre'den vola çıkarak gezegenleri ve aş-
kı konu alan "folk opera' olarak kabulgören "Bir Son-
raki Dönüşe Kadar'ı yönettim ve böylece kendinıe gü-
Başta Ellen Stevvart
olmak üzere topluluk
elemanlanna geleneksel
danslanmızın adınılannı
öğreterek çalışmalanna
başlayan Zişan l ğurlu,
zamanla sesini ve
bedenini eğiterek kendini
geliştirmiş, sonra da hem
oynamış. hem de oyun
vönetmiş. Şimdi ise eylül
ayında İstanbul'a dönüp,
kafasındaki denej sel
tiyatrova ilişkin bir takını
projeleri ve önerileri
yaşama geçirme
isteğinde.
(Fotoğraf: DEVRİM
BARAN)
venim geld.' diyen Uğurlu, şimdı ise eylül ayında istan-
bul'a dönüp. kafasındaki deneysel tiyatroya ılişkın bir
takım projeleri ve önerileri yaşama geçirme isteğinde.
Lorca üzerine birçalışma yapmayı planlayan Uğur-
lu. La Mama'nın en çok farklı kültürlerden oluşan ya-
pısmın kendısını gelıştırdığı düşüncesinde. "Sürekliye-
nilikk-r içindesinb ve artık sabit fîkirti kalamıvorsunuz.
HerkesL her şeyi hcr şckilde kabul edebilmesini öğreni-
vorsunuz."
lstanbul'dan önce Roma ve Sicilya'da sahne alan top-
luluk, talihsizbirkaza sonucu kolunu vebirkaburga ke-
miğini kıran Ellen Stevvart'ın her şeye rağmen turneye
devam etme karanyla programını sürdürerek. Make-
donya, Split, Zagrep ve \
r
i>ana"da temsillerini gerçek-
leştirecek. Sicilya'dakı ovunda La Mama selamı verır-
ken düşüp. kolunu kıran Stevvart ise 'ne olursa olsun
ov un devam eder' kuralına uyarak. toplulugun oyunla-
rını izlememize vardımcı oldu.
insanın dev ınımı anlatıldı "Bir kentin
sokaklan, çö/ülmesi gereken bir
bilmece, veraltı vollan, bir dilin
aynntıları, bir bevin. bağırsaklanmız
hepsi bir labirentin esrannı taşır" dıven
Paciotto'nun sahnelediği Alexandros ve
Genji Ito'nun müziklenni yaptığı
oyunda kullanılan dekorun tasarımı
Paciotto. SandroTommasini ve Mia
Yoo'ya, masklar ise Giacomo
Nottiani'ye aitti.
La Mama'nın sım
I962'de Manhattan'da kurulan La
Mama Tiyatrosu, o zamandan bugüne
kurucusu Ellen Stevvart'ın olağanüstü
enerjisi ve heyecanıyla ayakta duruyor.
30 yılı aşkın bir sürede kendmi sadece
Amerika'da değil. tüm dünyada
kanıtlayan topluluk dınamik yapısı ve
üretkenliğinden hıçbir şe> kaybetmeden
varlığını sürdürüyor.
Ellen Steuart'ın te^viklenyle La
Mama'da yer alan ve tanınan fırsatlan
değerlendirenler arasında çok sayıda
ünlü ısmın bulunması da, bir tesadüften
öte toplulugun çahşma sısteminın
başansını ve de Stevvart'ın yapıcılıgını
gösteriyor. Üretım anlamında
kaynaklarını kendi bünyesinden çıkaran
La Mama, ovunculanna,
yönetmenlikten sahne tasanmcılığına
kadar birçok alanda fırsat tanıyor.
Böylece sürekli kendini gelıştiren
topluluk üyeleri. tiyatral anlamda
yapabılecekleri her şev i ortaya
koyuyor.**Her şev Ellen Stewart'ın
enerjisinden kaynaklannor. İnamJmaz
bir çabası var. Hepimizi bir anda morive
edebiliyor" diyen topluluk üyelerinden
Zişan Uğurlu da Stevvart'ın insanların
yaratması içın elinden geleni yaptığını
söylüyor. Tiyatro dünyasınm üç önemli
kuramcısı Kantor. Brook ve
Grotowski'yi ılk kez Amerika'ya
getirerek, projelerinı gelıştirmelerine
olanak saglayan Stevvart, RobertDe
Niro'dan. Bette Midler'a. Sam
Shephard'dan Robert VVilson'a kadar
birçok başanlı oyuncu. yazar ve
yönetmeninin tiyatroya
kazandırılmasında büyük pay sahibi.
Onun bu başarılarının altında ise hıç
şüphe yok ki, ülkeler arası farklılıgı, bir
ayırıcı olarak değil. yaşanılacak
etkileşimle bir bütünleyici olarak
görmesı yatıyor. Seksenine merdiven
dayamış bir insandan göstermesi
beklenmeyen bireneji ve şevkle halen
ışinin başında bulunan Stevvart. bir kolu
ve bir kaburga kemıgı kınk olarak
geldiği Istanbul'da herkese bu azmini
bir kez daha kanıtlamış oldu.
Gelecek yaz biliıııkıırgu ve macerayla geçecek
Külrür Servisi - Sönük geçen '96 yaz
sezonunda güzel filmlere hasret kalınca
"Önümûzdeki yaz da böyie mi geçecek?"
diye merak ettık ve Hollyvvood'un '97 ya-
zı için ne planlar yaptıf mı araştırdık. Yaz
sezonundan şikâyetçi olan sadece bız de-
ğiliz aslında. Hollyvvood'un büyük film
şirketleri de sönük sezondan dertîı. Bu ne-
denle önümûzdeki yaz az sayıda fîlm ya-
parak masraflannı azaltmak niyetinde şir-
ketler.
Çekilecek az sayıdaki fîlmin ön koşulu
ise izleyicıleri sıcak günlerde smemalara
çekebilecek kadar ticari olmalan. Sonuç-
ta önümûzdeki yaz bizleri bol miktarda
bılimkurgu ve macera filmi bekliyor. He-
nüz fifmlerin ve oyunculann isimleri tam
kesinleşmemiş olsa da Hollyvvood önü-
mûzdeki yaz, izleyicilere şu filmleri sun-
mayıplanlıyor:
fitanik: James Cameron'un yönetece-
gı film için şimdilik 100 milyon dolardan
fazla bir bütçe aynlmış. Tltanik'in gerç«-
ğine yakın bir gemi yaratmak için gemi-
nin enkazının bulunduğu yerde dalış ya-
pan Cameron, "Titanik 83 yj sonra hâlâ
orada; eşvalan, geminin parçalannı bile
görebiJdim, muhteşemdi" diyor ve gemi-
nin enkaz görüntülerıni de fılmde kullana-
cağıru belirtıyor. Filmde Kate Wuıset ve
Leonardo DiCaprio binncı me\kide yol-
culuk eden genç sev gililen canlandıracak.
The Lost World: Steven Spielberg'in
"Jurassic Park"m devamını çekeceğini
daha önce biidirmiştık salere. Fılmm en
şaşırtıcı yönü ise ilk bölümde ölen Jeff
Goldblum'un bu filmde canlanması. Ba-
kalım Spielberg bılimkurgu meraklılannı
ıkı yaz önce oldugu gibı çekebilecek mi
salonlara?
Batman and Robin: Yönetmenlığini Jo-
el Schumacher'in yapacagı film Robın,
Batman ve Batgirl ıle Mr Freeze v e Poison
Ivy (zehirli sarmaşık) arasmdaki mücade-
James Cameron, Titanik'i,
Steven Spielberg "The Lost
VVbrld'ü, Joel Schumacher de
oldukça zengin kadrolu
'Batman ve RobinM çekiyor.
leyi anlatıyor. Fılmin George Clooney
(Batman), ChrisO'Donnel (Robin). Alicia
Silverstone (Batgirl), Arnold Schwarze-
negger(Mr Freeze) ve UmaThurman'dan
(Poison fvy) oluşan oldukça zengin bir
kadrosu var. Schvvarzenegger'in film için
25 milyon dolaraldığı söylentilerini yalan-
layan Schumacher, bunların haksız rek-
lam aracı olarak kullanıldığını söylüyor.
Filminin Spielberg'in gölgesinde kalaca-
ğı-eleştırilenni değerlendiren yönetmen.
"Batman"in "The Last VVorkTden sonra
en çok izlenen ikinci fîlm olmasının da
bir başarı olacağını düşünüyor.
Alien 4: Jean Pierre Jeunet'nin yönet-
menlığini üstlendığı filmde başrolleri Si-
gournej' VVeaver, VVlnona Ryder ve Danny
Boyleüstleniyor.
Filmin yönetmeni Fransız olduğu içın
oyuncularıylaçevirmenleraracılığıylaile-
tişim kurabiliyor; fakat Jeunet, sanat ev-
rensel bir dil olduğu için bir sorun çekme-
diklerini söylüyor.
Starship Troopers: Filmin yönetmeni
Paul Verhoeven, gururla "Bu film savasan
dev viriislerte ilgili" diyor. Film gerçekten
de Ikinci Dünya Savaşı sırasmda Alman-
ların yanında savaşan yedı bacaklı. uzaylı
örümcekleri anlatıyor. Filmin kadrosun-
da pek tanıdık ısimler yok. ama y önetmen
hıç yorulmak bilmeyen kadrosundan ol-
dukça memnun. Filmin bütçesi çekimle-
rin zorluğu nedeniyle 100 milyon dolan
aşıyor. Oldukça inişli çıkışlı bir kariyere
sahip olan Verhoeven"m "Temel İcgüdü"
filmi gişe rekorları kırarken "ShoMgirk"
hıç ilgi görmemışti. Bakalım "RoboCop"'
ve "Total RecalP filmlerinden de tanıdı-
ğımız Verhoven bu filmde neler yapacak.
Herkül: "Aslan Krardan sonra yaptığı
çızgı filmlerde büyük başanlar elde ede-
meyen "Walt Disney" şansını bu kez de
Herkül'ün maceralarıyla denıyor. Filmde
Herkül'ün Hades'le mücadelesı anlatılı-
yor. .
My Best Friend's VVedding: Julia Ro-
berts ve Dermot Mulroney'in başrollen
paylaştığı filmde. Julia Roberts eğer her
ikisi de on yıl içinde başka insanlarla ni-
şanlanmazlarsa en yakın dostuyla evlen-
meye karar verır.
The Truman Show: "Ölü Ozanlar Der-
neği*'nden tanıdığımız Peter Weir'ın yö-
nettiğı filmde Jim Carrey'i ilk defa cıddı
bir rolde izleyeceğiz. işİeri çok kötü gı-
den bir sigortacıyı canlandıran Carrey'in
bu rolle ızleyiciler tarafından beğenılıpbe-
ğenilmeyeceği merak konusu.
The Day Of the Jackal: Michael Caton-
Jones'ın yönettiği filmin konusu terör.
FBI'ın pek de iyi yanlarınm yansıtılmadt-
ğı filmde başrolleri RichardGere ve Bru-
ceVVlllspaylaşıyor.
Speed 2: Jan De Bont'un yöneteceği
filmde bu kez başrollen Jason Patric ve
Sandra Bullock paylaşıyor. Yönetmen
"Film elbette hcyecanlı oîacak. ama ay nı
zamanda iy i bir film olacagına da garanri
veriyorum1
" diyor.
Yeni dönemde henüz filmlerın ısımlerı
konmamış olsa da John Travolta ve Har-
rison Ford'u da ızleyecegız. John Travol-
la donmuş bir terönst olan Nicolas Ca-
ge'ın kımliğıni araştırırken. Ford uçak
kaçırmasını konu alan bir korku filmiyle
çıkacak karşımıza.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Enver Paşa'nın İstediği
Savaş Edebiyatı
Rosa Luxemburg'un "Alman emperyalizminin
ünlü sözcülerinden biri" olarak nitelediği Paul Rohr-
bach, I. Dünya Savaşı öncesinde. devletinın beklen-
tilerini şöyle duyurrnuş dünyaya:
"Bir Alman Anadolusunun, ya da bir Alman Me-
zopotamyasının gerçekleşmesı..."
1909'dan sonra ittıhat ve Terakki yönetimindeki
Osmanlı devletinin Deutsche Bank'a birkaç yıl için-
de biriken borcu 30 milyon Osmanlı lirasını buluyor.
O tarihteki tüm dış borçların yüzde yırmisı... Devle-
tin Alman kapitalistlerine her yıl ödemek zorunda ol-
duğu faiz 20 milyon mark...
Prusya ordusunda egitim gören İttihatçı zabitan ik-
tidarının ilk aşamadaki utkusu bu!
Ikinci aşama savaşa hazırlığın olağan yasası, silah-
lanma.
Üçüncüsü, General Liman Von Sanders başkan-
lığındaki askerlerden oluşan kurula akıl almaz yetki-
lerin verilmesi.(l)
Ittihat ve Terakki'nin, AJman emperyalizminin buy-
ruğuna girme sürecini böyle özetleyebiliriz.
Bu sürecin bayraktarı teslımiyetın öncülerınden
Enver'dir (Paşa).
Enver Paşa'nın ittihat ve Terakki iktidarına damga-
sını vuran Harbiye Nazırlığı döneminde ızlediğı poli-
tika, iki ana damardan güç alıyordu:
Karşıt görüşleri susturmak.
Yandaş görüşleri beslemek.
II. Abdülhamid'ın düşürülmesi için özgürlük sa
vaşımına katıimış olan çoğu düşün ve edebiyat ada-
mının da yakasını kurtaramadığı tek soru var döne-
me egemen.
- Bizden mi?
Değılse, bu kez baskının ittihat ve Terakki'cesi.
Bitmez tükenmez soruşturmalar. Sıkı yönetim
mahkemeleri. Sürgünler.
- Bizden mi?
Değilse, onca dergı ve gazetenin kapısına mühür.
Grev hakkını kuşa çevıren "Tâtil-ı eşgal" kanunu...
Yakup Kadri'nin "Hüküm Gecesi"ndeki kişilenn-
den Ahmet Kerim'i anlatırken deyimlediği gibi "eş-
yalaştınlmak istenen" aydın kafalar.. ittihat ve Terak-
ki ideolojisine yandaş görüşlerin doğrudan ya da do-
laylı olarak beslendiğini biliyoruz. Okumuş asker si-
vil orta tabakayı ırkçı ve Turancı harekete kazanma
amacıyla çıkanlan Türk Yurdu, Turan gibi dergiler var.
Ama benim bu yazıda sözünü etmek ıstediğım
doğrudan Enver Paşa'nın başını çektiği bir olay.
"Savaş edebiyatı.."
Kumandanın 1915-17 yıllannda savaşın ulusal bir
zorunluk olduğu masalına toplumsal güç kazandır-
ma hevesiyle edebiyatçı avına çıktığını gösteren ka-
nıtlar az değil.
Cenab Şehabettin, Rıza Tevfik'e "Nazır Paşa'nın
(Enver'in) selamıyla birlikte hamâsı destanlar vadi-
sinde yazılacak eserlere gayet vâsı, amma gayet vâ-
siücretler" ödeneceği haberini vermiş. Mektubun ta-
mamı ve fotokopisi Serâb-ı Ömrüm'ün 1949 bası-
mında yer alıyor.
Serâb-ı Ömrüm'de Rıza Tevfik "Hamâsı konulann
adamı değilim" diyor ya dönemin genç şaırlerınden
Yusuf Ziya'nın (Ortaç) yıllar sonra yayımladığı anı-
larından anhyoruz ki, Harbiye Nazırı Paşa'yı yalnız bı-
rakmayan edebiyatçılar da var.
Bizim Yokuş'ta kendı kişisel tarihiyle hesaplaşırken
diyor ki Yusuf Ziya:
"Şimdi masamın üstünde yıllann sararttığı bir
'Akından Akına' var. Kâğıdına, mürekkebine, karto-
nuna, imrenerek, şiırlenne iğrenerek bakıyorum. Ki-
tap 10 bin tane basılacaktı.. Kitap basıldıktan sonra
Harbiye Nezareti'nden aldığım mektupta, kahraman
askerlerimiz için yazdığım şiırlere başkumandanlık
adına teşekkür ediliyor ve kıtabımın cephelere da-
ğıtılmak üzere satın alınacağı bildiriliyordu. I. Dünya
Savaşı'n/n ilk harp zengini bendim galiba. Cebim-
de, Harbiye Nezareti'nin çifte saatli kapısından çı-
karken 220 lira vardı. 220 liraya, dört odalı bir ev alı-
nırdı o zaman." (sf. 41-45, 1966)
Yalnız savaş çığırtkanlığı yapan şiirlere mi iğrene-
rek bakacağız?
Görkemli törenlerle de gömülseler elleri kirlenmiş
olanları tarihin mezarlığından kurtaracak güç var mı
ki...
(I) Mustafa Kemal Paşa yazıyor: "Ben ordunun
kayıtse şartsız bütün sırlarıyla Alman askeri heyeti-
ne verilmesine teslim edilmesine çok müteessirdim.
Daha karar verilmeden önce, bir tesadüfle bu olayı
öğrendiğim vakit, sesimin erişebildiği makamlara
kadar itirazlarda bulunmayı vazife saydım. Itirazlan-
ma hiç kimse cevap vermedi. Cevap vermeye lüzum
görmedi." (anan, Şevket Süreyya, Tek Adam, sf.
232,1. cilt, II. bas, 1965)
Uluslararası 2. Magosa Kültür
Sanat ve Turizm Festivali
Festival, çeşitli
et/dnli/derle sürüyor
KüHür Servisi-Bu yıl
ikincisi gerçekleştirilen
'Uluslararası Magosa Kül-
tür Sanat ve Turizm Festi-
vali' çeşıtlı etkınlıklerle sü-
rüyor. Geçen hafta başlayan
festival 15 ağustos tarihine
kadar sürecek.
Festivalde bugüne kadar
yer alan etkınlıkler arasın-
da; Kıbns Türk Dev let Ti-
yatrolan'nın sunduğu'Heli-
kopfer' adlı oyun. Türkiye-
li sanatçıların 'Azınük' ser-
gisı bağlamında 'Dönyada
Çağdaş Sanat' konulu bir
panel. çalışmalannı Alman-
ya'da sürdüren Kıbnslı sa-
natçı Can Tufan'ın, gitarist
Andreas Lieberg ile sundu-
ğu 'Alla Turca .AJla Franga'
isimli konser. yine Alman-
ya'dan "Albatros" topluluğu
konserlerinin yarusıra Kıb-
nslı sanatçı Seden Yümaz
veCandida Bellinger'ın ıkı-
li piyano resıtalı yer aldı
Festivalin en ılgi çekıci kon-
serlerinden biri de sanatçı
Tîmur Selçuk'un Münir
Nurettin Selçuk'un 15.
ölüm yıldönümü bağlamın-
da verdiği konseri bulunu-
yor.
Gazi Magosa Belediye-
si'nın bir organizasyonu
olan festivalde pazartesıden
itibaren pek çok etkinlik yer
alıyor. Perşembe günü Sa-
lamis Antik Tiyatro'da.
Cenco Erkal (Dostîar Tiyat-
rosu)'nun .Aziz Nesinin
eserlerinden uyarlanan 'Bir
Takım AzLdikİer' adlı oyu-
nu sunulacak.
Kıbrıslı sanatçıların
"Karma Resim Sergisi' ve
'Magosa' konulu fotograf
sergisi yer alıyor. Ayrıca
Akkule Sa'nat Merkezi'nde
Türk sanatçıların Çağdaş
Sanat Sergisi: 'Aanlık" gö-
rülebılır. 13 ağustos salı gü-
nü, Akkule Sanat Merke-
zi'nde Derviş. Zaim'in ko-
nuk olduğu "Ares Harikalar
Diyannda" başlıklı söyleşi
yer alacak.
Festıv alın müzik etkinlik-
leri arasında. bu akşam saat
21:00'de. Othello Kale-
sı'nde. Los Chopasteros
FlamenkoGrubu'nun kon-
seri. yann saat 2! 00'de ıse
Avşegöl Yeşilnil ve Orkest-
rası'ndan caz konseri ızle-
nebilır. Çarşamba niinü sa-
at 21:00'de Othelfo Kale-
si'nde Ephessus Brass Qa-
artet'in konseri izlenebılir.
16 ağustos cuma akşamı sa-
at 21.00'de ıse Azerbaycan-
lı opera sanatçısı Ahadzade
Elhan ve piyanist Melahat
tsmailova'dan şan resıtali
müzikseverlerle buluşacak.